Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman
Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman
Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
DQ<br />
D E D E M A N Q U A R T E R L Y<br />
S A Y I - I S S U E 1 5 Y A Z - S U M M E R 2 0 1 2<br />
Bir Duayen, Betûl Mardin<br />
A Doyenne, Betûl Mardin<br />
Bu Yaz Londra Konuşuyor<br />
This Summer London Speaks<br />
Turkuaz Sularda Mayaların İzinde<br />
In Turquoise Waters on the Trail of the Mayans
DQ<br />
ÖNSÖZ-FOREWORD<br />
Değerli <strong>Dedeman</strong> Okurları,<br />
Öncelikle sizlerle güzel haberlerimizi paylaşmak isteriz. Geçtiğimiz sayıda müjdesini verdiğimiz<br />
<strong>Dedeman</strong> Park konseptimizin ilk oteli <strong>Dedeman</strong> Park Denizli açıldı. <strong>Dedeman</strong> Oteller ailesinin bu<br />
en yeni üyesi, <strong>Dedeman</strong> kalitesinin bir devamı iken sunduğu yenilikçi hizmetler ile de bölgenin<br />
vazgeçilmezi olmaya aday. Sene boyunca bizden yeni haberler duymaya hazır olun.<br />
Yaz sayımızda yine sizler için keyifli bir dergi hazırlamış olmanın mutluluğu içerisindeyiz.<br />
Bu sayımızda, bir duayeni sayfalarımıza konuk etmenin gururunu yaşıyoruz. Betûl Mardin ile<br />
yaptığımız keyifli röportajı ilerleyen sayfalarda okuyabilirsiniz. Senenin önemli etkinliklerine<br />
ev sahipliği yapacak Londra’ya da dergimizde yer vermek istedik. Kraliçe’nin tahttaki 60. Yılı<br />
kutlamaları, Olimpiyatlar, Wimbledon derken bu yazın gündemini Londra belirleyecek gibi duruyor.<br />
Yazın ruhuna uygun, yelken sporuyla ilgili bilmek istediğiniz her şey de yine sayfalarımızda sizi<br />
bekliyor olacak.<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli’nin açılışına paralel olarak kent sayfalarımıza taşıdığımız Denizli ve<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak Genel Müdürü İbrahim Çelik ile yaptığımız keyifli söyleşi de yine siz değerli<br />
okurlarımız için bu sayıdaki yerini aldı.<br />
Keyifli okumalar...<br />
1<br />
Dear Friends of <strong>Dedeman</strong>,<br />
We’d first like to share our good news with you. The first hotel under our new <strong>Dedeman</strong> Park<br />
brand, <strong>Dedeman</strong> Park Denizli (which we informed you about in our last issue), has opened. This<br />
newest member of the <strong>Dedeman</strong> Hotels family is a continuation of the <strong>Dedeman</strong> quality and a<br />
candidate to be an essential choice in the region thanks to the innovative services it offers. Get<br />
ready to hear more news from us throughout the year.<br />
We’re excited to have prepared another enjoyable magazine for you in our summer issue. In this<br />
issue, we proudly host a doyenne in our pages. You’ll find our pleasant chat with Betûl Mardin in<br />
the upcoming pages. We also wanted to feature London, which will host important events of the<br />
year, in our magazine. With the celebrations for the Queen’s 60th year on the throne, the Olympics<br />
and Wimbledon, it looks as <strong>though</strong> London will set the agenda for the summer. Another one of our<br />
summery features lets you in on everything you need to know about the sailing sport.<br />
Parallel to the opening of <strong>Dedeman</strong> Park Denizli, we’ve featured a delightful chat with <strong>Dedeman</strong><br />
Zonguldak General Manager İbrahim Çelik in our city pages for you.<br />
Enjoy reading...<br />
Tamer Yürükoğlu<br />
CEO<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International
18<br />
40<br />
DQ ‹Ç‹NDEK‹LER-CONTENTS<br />
12<br />
28<br />
34<br />
56<br />
04<br />
ajanda-zoom<br />
Türkiye’de ve dünyada olup bitenler<br />
The news from Turkey and the world<br />
12<br />
trend<br />
Bu yaz herkes susuyor, Londra konuşuyor<br />
This summer everybody quiets down and<br />
London speaks<br />
18<br />
seyahat-travel<br />
Turkuaz sularda Mayaların izinde<br />
In Turquoise Waters on the Trail of the Mayans<br />
28<br />
röportaj-interview<br />
Bir Duayen Betûl Mardin<br />
Betûl Mardin: A doyenne<br />
46 <strong>Dedeman</strong> Zonguldak Genel Müdürü<br />
İbrahim Çelik ile söyleşi<br />
An interview with İbrahim Çelik General Manager of<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />
34<br />
yemek-food<br />
Yaza leziz bir merhaba!<br />
A tasty hello to summer!<br />
40<br />
kent-city<br />
Tekstil Başkenti: Denizli<br />
The Capital of Textile: Denizli<br />
52<br />
hobi - hobby<br />
Yelkenler fora<br />
Unfurl the sails<br />
56<br />
moda-fashion<br />
Mistik Yolculuk<br />
Mystic Journey<br />
68<br />
kültür&sanat<br />
Şehrin nabzını tutun<br />
Feel the pulse of the city<br />
74<br />
haberler-news<br />
<strong>Dedeman</strong> dünyas›ndan haberler<br />
News from <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />
78<br />
öykü-story<br />
Begüm Ahu Ağlaç’dan keyifli bir hikâye<br />
A cosy tale from Begüm Ahu Ağlaç<br />
DQ<br />
DEDEMAN QUARTERLY<br />
‹MT‹YAZ SAHİBİ - CHAIRMAN<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International ad›na<br />
Tamer Yürükoğlu<br />
YÖNET‹M YER‹ - EXECUTIVE CONTACT<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International<br />
Y›ld›z Posta Caddesi No.52 34340<br />
Esentepe- ‹stanbul<br />
Tel: 0212 337 39 00<br />
www.dedeman.com<br />
YAPIM - PRODUCTION<br />
AJANS MEDYA<br />
GENEL YAYIN YÖNETMEN‹<br />
EDITOR-IN-CHIEF<br />
Arzu Karacadağ<br />
YAZI ‹ŞLER‹ MÜDÜRÜ (Sorumlu)<br />
MANAGING EDITOR<br />
Pınar Mamak<br />
‹NG‹L‹ZCE BÖLÜM ED‹TÖRÜ<br />
ENGLISH SECTION EDITOR<br />
Gizem Ünsalan<br />
KATKIDA BULUNANLAR - CONTRIBUTORS<br />
Zeynep Bayraktar, Ceylan Özge Kunduz,<br />
Murat Tekin, Elif Yirmibeşoğlu,<br />
Nevra Nergiz, Eda Yeşim<br />
REKLAM GRUP BAŞKANI<br />
ADVERTISING GROUP CHAIRMAN<br />
Gonca Alyanak Savc›<br />
REKLAM KOORD‹NATÖRÜ<br />
ADVERTISING COORDINATOR<br />
Tolgay Gülten<br />
REKLAM MÜDÜRLERİ<br />
ADVERTISING MANAGERS<br />
Gözde Çokgezen, Özgür Çokgezen<br />
AJANS MEDYA<br />
Kuruçeşme Caddesi, No: 3<br />
Kuruçeşme 34345 ‹stanbul<br />
Tel: 0212 287 19 90<br />
BASKI VE C‹LT / PRINTING PRESS<br />
Matsis Matbaa Hizmetleri<br />
Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51<br />
Sefaköy / ‹stanbul<br />
Tel: 0212 624 21 11<br />
Yay›n Türü 3 ayl›k, süreli, yerel<br />
Bas›m Yeri ve Tarihi ‹stanbul, Haziran 2012<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International’›n<br />
ücretsiz yay›n›d›r.<br />
Complimentary copy of <strong>Dedeman</strong> Hotels&Resorts<br />
International.<br />
Dergide yay›mlanan yaz›, fotoğraf ve illüstrasyonlar›n<br />
her hakk› sakl›d›r. Kaynak gösterilmeden al›nt›<br />
yap›lamaz. Yaz›lar›n sorumluluğu yazarlara,<br />
yay›nlanan ilanlar›n sorumluluğu ise sahiplerine aittir.<br />
All rights are reserved that pertain to the written<br />
materials, photographs and illustrations published in<br />
the magazine. Nothing in this magazine may be<br />
borrowed or reproduced without full credit being<br />
given to the source.
4<br />
AJANDA<br />
DQ<br />
19. İSTANBUL CAZ<br />
FESTİVALİ BAŞLIYOR!<br />
Yıl içinde gerçekleştirdiği etkinlikleriyle İstanbulluları<br />
sanata doyuran İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı 3-19 Temmuz<br />
tarihleri arasında dünyanın önemli caz müziği isimlerini<br />
sanatseverlerle buluşturuyor. Dünyada ‘seçkin müzik’<br />
olarak kabul gören cazın önemli ve efsanevi isimleri, festival<br />
kapsamında özgün bestelerini yorumlayacakları konserlerinde<br />
cazseverleri büyüleyecek. Aralarında, akustik basta Gary<br />
Peacock, davulda Jack DeJohnette’in eşliğinde sahne alacak<br />
olan klasiklere getirdiği eşsiz yorumlarıyla Keith Jarrett,<br />
Mercury ödüllü Anthony and The Johnsons ve Filarmonia<br />
İstanbul, “Neo-Soul”un kraliçesi Erykah Badu, caz, bossonova<br />
ve mamboyu başarıyla harmanlayan Caro Emerald,<br />
Brown’ın mirasçısı Sharon Jones & The Dap Kings, Till<br />
Brönner gibi dev isimlerin yer aldığı festivalin en öne çıkan<br />
konuğu ise Morrissey. Festival kapsamında Türkiye’deki<br />
dinleyicisiyle buluşacak olan İngiliz şarkıcı, yaz aylarının<br />
gelişiyle Türkiye’de yaşanan yıldız geçidine Madonna, Kings<br />
of Convenience gibi isimlerden sonra dahil oluyor. The<br />
Smiths ve sonrasında bireysel olarak devam ettirdiği aktivist<br />
duruşunun yanı sıra herkesi kendisine hayran bırakan sözleri<br />
ve büyüleyici müziğiyle 19 Temmuz Perşembe akşamı Cemil<br />
Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde yer alacak olan Morrissey “Let<br />
Me Kiss You”, “First of The Gang”, “You Have Killed Me”<br />
gibi hit şarkılarıyla hayranlarını bir kez daha cezbedecek.<br />
Biletleri Nisan ayının sonlarında satışa sunulan festivalin<br />
sponsorluğunu Garanti Bankası üstleniyor.<br />
THE 19TH ISTANBUL JAZZ FESTIVAL BEGINS!<br />
The Istanbul Foundation for Culture and Arts, which gives Istanbulites their fill of art<br />
through events it hosts throughout the year, introduces the world’s leading names in<br />
jazz music to art fans from July 3-19. Important and legendary names of jazz, accepted<br />
as “distinguished music” <strong>around</strong> the world, will mesmerize jazz lovers in their festival<br />
concerts, where they’ll perform their original compositions. The festival hosts huge<br />
names, among them Keith Jarrett, who brings unique interpretations to classics and who<br />
will take the stage with Gary Peacock on the acoustic bass and Jack DeJohnette on the<br />
drums, the Mercury Prize winner Anthony and The Johnsons and Filarmonia Istanbul, the<br />
queen of “Neo Soul” Erykah Badu, Caro Emerald, who successfully blends jazz, bossa-nova<br />
and mambo, Brown’s heir Sharon Jones & The Dap Kings, and Till Brönner, but the most<br />
prominent guest is Morrissey. The British singer who’ll meet with his listeners in Turkey<br />
as part of the festival joins the parade of stars to visit Turkey with the arrival of summer<br />
months after names like Madonna and Kings of Convenience. In addition to the activist<br />
stance he took with The Smiths and later individually, Morrissey takes place at Cemil<br />
Topuzlu Open-Air Theater with his lyrics that make everyone admire him and his dazzling<br />
music on the evening of Thursday July 19. He’ll charm his fans once again with his hit<br />
songs like “Let Me Kiss You”, “First of The Gang” and “You Have Killed Me.” Sponsored<br />
by Garanti Bank, the festival’s tickets were offered for sale at the end of April.
HASRET SONA ERİYOR,<br />
FEIST İSTANBUL’DA<br />
Caz Festivali’nden sonra etkinliklerine ara vermeyen İKSV’den bir başka konser haberi daha var.<br />
Vakıf, indie folk müziğin pek sevilen isimlerinden Feist’i ağırlamaya hazırlanıyor.<br />
25 Ağustos Cumartesi akşamı Santralistanbul Kıyı Amfi’de hayranlarıyla buluşacak olan Kanadalı<br />
şarkıcı, yumuşak sesi ve güçlü gitarıyla büyüleyici bir ahenk içinde olan yaratıcı şarkı sözleriyle<br />
dinleyenleri kendisine hayran bırakacak. 4 Grammy ve 3 Juno sahibi olmanın yanında Kings of<br />
Convenience gibi isimlerle yaptığı çalışmalarla uluslararası arenada kendinden bahsettiren Feist,<br />
Türkiye’de uzun süredir beklenen isimlerden.<br />
5<br />
THE LONGING COMES TO AN END, FEIST IS IN ISTANBUL<br />
Not taking a break in events after the Jazz Festival, İKSV has news of another concert. The Foundation is getting<br />
ready to host one of the most beloved names in indie folk music, Feist. The Canadian singer who’ll meet with her<br />
fans at santralistanbul Kıyı Amfi on Saturday, August 25 will leave listeners in awe of her thanks to her soft voice<br />
and creative lyrics that are in charming harmony with her strong guitar. In addition to receiving 4 Grammys and<br />
3 Junos, Feist has made a name in the international arena through the work she’s done with musicians like Kings<br />
of Convenience, and she’s one of the names that have been anticipated for a long time in Turkey.
AJANDA<br />
6 DQ<br />
RİTMİN TADINI ÇIKARIN<br />
Soul ve funk’ın efsanevi ismi, James Brown’ın en önemli mirasçısı, Mark Ronson ve Amy Winehouse<br />
gibi sanatçıların öncüsü Sharon Jones, birlikte muhteşem sahne performanslarını gerçekleştirdiği<br />
grubu The Dap - Kings ile bu sefer de İstanbul’u hareketlendirmeye hazırlanıyor. Bugüne kadar<br />
dünyanın birçok festivalinde sayısız konser veren ekip, “soul” kardeşleri Prince’in birçok konserinde<br />
de sahneye enerji kattı. Sharon Jones & The Dap Kings, 17 Temmuz’da Santraistanbul Kıyı Amfi’de<br />
coşkulu ve dans dolu bir gecede müzikseverlerle buluşacak.<br />
ENJOY THE RHYTHM<br />
Sharon Jones, a legendary name of soul and funk who builds upon the legacy of James Brown, prepares to<br />
get Istanbul into the groove with The Dap-Kings. Sharon Jones & the Dap-Kings have relentlessly toured <strong>around</strong><br />
the world, performing at numerous festivals. Most recently, the band has been invited by fellow soul enthusiast,<br />
Prince, to open for him at his shows. Now, with their incredible live show, they are getting ready to set the<br />
Istanbul audience in motion on the 17 th of July in Santralistanbul Kıyı Open Air Theatre.
FIFTY YEARS OF URBAN WALLS<br />
A Burhan Doğançay Exhibition<br />
May 23 – September 23<br />
İstanbul Modern<br />
Since the early 1960s, Burhan Doğançay examines<br />
the social, cultural and political transformation of<br />
modern and contemporary urban culture through<br />
the use of walls. With the guise of an anthropologist,<br />
Doğançay examines these surfaces that are open to<br />
all manners of contemporary interventions ranging<br />
from posters to slogans, and messages with sexual<br />
content to newspaper clippings. Doğançay’s works<br />
with different techniques and styles, are positioned in<br />
both a historical and contemporary ground through<br />
their incorporation of the icons of popular culture<br />
and political symbols. Fifty Years of Urban Walls: A<br />
Burhan Doğançay Retrospective stands as an anthology<br />
for Doğançay’s last 50 years of work. With works<br />
that range from small sized pieces to big canvases,<br />
and installations that run beyond the walls, to various<br />
materials and pursuits, this exhibition unrolls the<br />
background to Doğançay’s ways of working. The<br />
exhibition gathers together 14 distinct series and<br />
periods of time with works coming from different<br />
collections all over the world. The accompanying<br />
catalogue presents images of works along with<br />
explanatory texts, which provide different perspectives<br />
to his ouevre while documents and photographs on<br />
Doğançay’s life alludes to his urban traveller identity.<br />
KENT<br />
DUVARLARININ<br />
YARIM YÜZYILI<br />
Burhan Doğançay Retrospektifi<br />
23 Mayıs – 23 Eylül<br />
İstanbul Modern<br />
Burhan Doğançay, 1960’lı yılların<br />
başından bugüne duvarlar aracılığıyla<br />
modern ve çağdaş kent kültürünün<br />
toplumsal, kültürel ve politik<br />
dönüşümünü araştırıyor. Afişlerden<br />
sloganlara, cinsel içerikli mesajlardan<br />
ciddi gazete kupürlerine kadar zamanın<br />
her türlü müdahalesine açık bu yüzeyleri<br />
bir antropolog gibi inceliyor. Farklı<br />
üslup ve tekniklerle şekillenen resimleri,<br />
popüler kültürün ikonları, politik<br />
semboller ve işaretlerle hem tarihsel hem<br />
de güncel bir zemine oturuyor.<br />
Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı:<br />
Burhan Doğançay Retrospektifi,<br />
sanatçının son 50 yıllık çalışmalarının bir<br />
dökümü niteliğini taşıyor. Doğançay’ın<br />
14 ayrı dönemini ve dünyanın farklı<br />
koleksiyonlarında yer alan çalışmalarını<br />
izleyiciyle buluşturan sergi için hazırlanan<br />
katalogdaki görsellere eşlik eden<br />
metinler, sanatçının kariyerinin tüm<br />
gelişim evrelerini açıklayarak birikimine<br />
farklı bir perspektif getiriyor. Biyografik<br />
belgeler ve fotoğraflar Doğançay’ın<br />
kent gezgini kimliğini hatırlatıyor.<br />
Küçük boyutlu çalışmalardan, büyük<br />
boyutlu tuvallere ve duvar yüzeyinden<br />
taşan enstalasyonlara, farklı malzeme ve<br />
arayışların peşindeki yapıtlar, sanatçının<br />
çalışma biçiminin arka planını gözler<br />
önüne seriyor.<br />
7
AJANDA<br />
8 DQ<br />
SAHNELERDE FRANSIZ ESİNTİSİ<br />
Sosyal paylaşım sitelerinde, rekor diyebileceğimiz sayıda paylaşılan Zaz Türkiye’ye<br />
geliyor. Efes Pilsen’in katkılarıyla çıktığı Türkiye turnesinde İstanbul, Ankara ve<br />
İzmir’de sahne alacak olan sanatçının konser biletleri, bir yıl öncesinde Türkiye’de<br />
verdiği ilk konserinde yok satmıştı. Ülkemizde özellikle “Je Veux” parçasıyla ünlenen<br />
Zaz, albümünden diğer parçalara da yer vererek hayranlarına müzik ziyafeti yaşatmayı<br />
planlıyor. 27 Haziran İstanbul – 29 Haziran İzmir- 30 Haziran Ankara<br />
A FRENCH<br />
BREEZE ON<br />
THE STAGES<br />
Zaz, whose music was shared<br />
in record numbers on social<br />
sharing sites, is coming to<br />
Turkey. In her Turkish tour<br />
sponsored by Efes Pilsen, the<br />
artist will take the stage in<br />
Istanbul, Ankara and Izmir. The<br />
concert tickets were sold out<br />
for her first concert in Turkey<br />
a year ago. Having reached<br />
fame particularly with her song<br />
“Je Veux” in Turkey, Zaz plans<br />
to treat her fans to a musical<br />
feast by including other songs<br />
from her album. June 27<br />
Istanbul – June 29 Izmir<br />
– June 30 Ankara
9<br />
WIMBLEDON TENİS TURNUVASI<br />
Tenisin en eski ve en prestijli turnuvası olan Wimbledon her yıl olduğu gibi bu sene de Haziran<br />
ayının son iki haftasında gerçekleşecek. Öncesinde tenisçiler için Wimbledon’a bir hazırlık<br />
niteliği taşıyan Quenn’s Club Şampiyonası ve Gerry Weber Açık Tenis Turnuvası yapılacak.<br />
Her sene 32 tek erkek ve kadın oyuncuyla beraber toplamda 32 takımın katıldığı bu prestijli<br />
turnuva ilk kez 1868 yılında düzenlenmişti. İngilizler için bir övünç kaynağı olan Wimbledon’ın<br />
öncesinde köklü tarihini yakından tanımanıza fırsat tanıyan The Wimbledon Lawn Tennis<br />
Museum ziyaretçilere açık olacak. Sporseverleri en iyilerin kıyasıya rekabetine tanık eden,<br />
heyecan dolu maçlarla geçen turnuvayı geçen sene erkeklerde Novak Djokovic, kadınlarda ise<br />
Petra Kvitova birincilikle tamamlamıştı.<br />
WIMBLEDON TENNIS TOURNAMENT<br />
Just as every other year, the oldest and most prestigious tennis tournament, Wimbledon, once<br />
again takes place in the last two weeks of June. Prior to it, the Queen’s Club Championships and<br />
the Gerry Weber Open Tennis Tournament are held as tennis players’ preparation for Wimbledon.<br />
This prestigious tournament where 32 men’s and women’s singles players come together for<br />
a total of 32 teams was first held in 1868. Before the Wimbledon, a source of pride for the<br />
British, begins, The Wimbledon Lawn Tennis Museum, which gives you the chance to get to<br />
know the tournament’s well-rooted history, will be open to visitors. The tournament <strong>makes</strong> sports<br />
fans witnesses to the ruthless competition of the best and hosts matches filled with excitement;<br />
last year, Novak Djokovic in men and Petra Kvitova in women came in first place.
AJANDA<br />
10 DQ<br />
GOYA - TARİHİNİN TANIĞI<br />
Modern resmin öncülerinden İspanyol ressam Goya dört büyük gravürü ve yağlı boya tablolarıyla<br />
sanatseverlerle buluşuyor. Küratörlüğü Marisa Oropesa tarafından üstlenilen sergi, İtalya ve İspanya’nın<br />
önde gelen müzelerinden tabloları ağırlarken, sanatçının alışılmadık imgelemiyle tanık olduğu karanlık<br />
dönemi başarılı bir şekilde yansıttığı dört gravürü Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa Güreşi, Atasözleri<br />
ya da Zırvalar’ı içermekte. Gerçekçi ve yer yer korkutucu çizgileriyle, 20. yüzyıl modernizminin bilinen<br />
isimlerinden Goya, 20 Nisan-29 Temmuz tarihlerinde Pera Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor olacak.<br />
Yayımladığı ilk dizi olan Kapriçyolar’da din adamlarının ve dönemin sorunlarına sert eleştiriler getirirken,<br />
1810 yılında Başkomutan Palafox tarafından görevlendirilerek gönderildiği Zaragoza’da tamamladığı Savaşın<br />
Felaketleri’nde ise yakından tanık olduğu yıkımları resmetti. 70’li yaşlarında mali sıkıntı yaşadığı bir döneme<br />
girdikten sonra engizisyonun da tekrar kurulması sebebiyle politikadan uzak durmayı tercih etti ve görece<br />
Avrupa’da daha çok ilgi gören Boğa Güreşi’ni yarattı. Son gravür serisi Zırvalar ise diğer üçünden ayrılarak<br />
çok daha farklı ve karanlık olarak tanımlanabilecek, çizgi ve renklerin oluşturduğu şeytani formları içeriyor.<br />
Döneminin oldukça ilerisinde olan bu seri sürrealizmin bir habercisi olma niteliğini taşıyordu.<br />
GOYA – WITNESS OF HIS TIME<br />
One of the pioneers of modern painting, Spanish<br />
painter Goya meets with art fans with four<br />
large engravings and oil paintings. Curated by<br />
Marisa Oropesa, the exhibition hosts canvases<br />
from leading museums in Italy and Spain, and<br />
it includes the four engravings Caprichos,<br />
Disasters of War, Tauromaquia, Proverbs or<br />
Follies, in which the artist successfully reflects<br />
the dark era he witnessed through his unusual<br />
images. One of the most recognized names of<br />
20th century modernism thanks to his realistic<br />
and sometimes scary lines, Goya will be waiting<br />
for visitors at Pera Museum from April 20-July<br />
29. In Caprichos, he harshly criticized men of<br />
religion and the problems of the time, while<br />
in Disasters of War, which he completed in<br />
Zaragoza, where he was sent on duty by General<br />
Palafox in 1810, he painted the destruction he<br />
witnessed up close. In his 70s, after he entered<br />
an age when he experienced financial difficulty,<br />
he chose to stay away from politics due to the<br />
reformation of the Inquisition, and he created the<br />
Bull Fight, which was met with relatively more<br />
interest in Europe. In contrast to the other three,<br />
his last series of engravings, Follies, includes<br />
devilish forms created by lines and colors, which<br />
could be called much more different and dark.<br />
This series that was way ahead of its time was<br />
the news bearer of surrealism.
DQ<br />
12 T R E N D - T R E N D<br />
Bu yaz herkes susuyor,<br />
Londra konuşuyor<br />
This summer everybody quiets down and<br />
London speaks<br />
2012 için İngiltere’nin senesi desek yanılmış olmayız.<br />
Bu yaz gündemi İngiltere belirliyor.<br />
We wouldn’t be mistaken if we were to say that 2012 is England’s year.<br />
This summer, England sets the agenda.<br />
Y A Z I - B Y C E Y L A N Ö Z G E K U N D U Z
Kraliçe’nin Elmas Yılı<br />
2-5 Haziran 2012<br />
Kraliçe II. Elizabeth’in tahttaki 60. yılı onuruna<br />
düzenlenen Elmas Yıldönümü ya da orijinal adıyla<br />
Diamond Jubilee, 2,3,4 ve 5 Haziran tarihlerinde<br />
uzatılmış bir hafta sonu programıyla kutlanıyor.<br />
6 Şubat 1952’de tahta geçen ve 2 Haziran’da taç<br />
giyme töreni gerçekleştirilen Kraliçe II. Elizabeth,<br />
bugün tahta geçişi sırasında 12’si Britanya kolonisi<br />
veya müstemlekesi olan 16 bağımsız ülkenin başında<br />
bulunuyor. Birleşik Krallık tarihinde Kral III. George<br />
ve Kraliçe Victoria’dan sonra Elmas Yıldönümü’nü<br />
kutlayan üçüncü monark olarak da tarihe geçiyor.<br />
Tahta geçişinin 25. yılında Gümüş Yıldönümü,<br />
50. yılında ise Altın Yıldönümü’nü kutlayan Elizabeth<br />
II, bu yaz her İngiliz imparatoruna nasip olmayan<br />
bir törenle onurlandırılıyor. 4 günlük kutlamaların<br />
tam programı güvenlik nedeniyle en az iki hafta<br />
öncesinde duyuruluyor. Ancak birtakım büyük ve<br />
kapsamlı organizasyonların duyuruları çoktan yapılmış<br />
durumda. 2 Haziran’da Kraliçe’nin de katılacağı<br />
Epsom Derby düzenleniyor. Epsom Derby, Kraliçe<br />
II. Elizabeth’in, sıkı hayranı olduğu bir at yarışı<br />
etkinliği. Kraliçe bu yarışlara 80 yıldır katılıyor. 3<br />
13<br />
The Queen’s Diamond Jubilee<br />
June 2-5 2012<br />
Held in honor of Queen Elizabeth II’s 60th year on<br />
the throne, the Diamond Jubilee is celebrated with a<br />
weekend program that takes place over June 2, 3, 4<br />
and 5. After taking the throne on February 6, 1952<br />
and being coroneted on June 2, Queen Elizabeth II<br />
is currently the head of 16 independent states, 12 of<br />
which were British colonies or dominions at the time<br />
she took the throne. She’s also noted in history as the<br />
third monarch to celebrate her Diamond Jubilee in<br />
the history of the United Kingdom, after King George<br />
III and Queen Victoria. After celebrating her Silver<br />
Jubilee on her 25th anniversary of taking the throne<br />
and her Golden Jubilee on her 50th year, Elizabeth<br />
II is honored this summer with a celebration that<br />
not every British emperor gets to experience. The full<br />
schedule for the 4-day celebrations is announced at<br />
least two weeks in advance due to security reasons.<br />
Yet planning for some large, comprehensive events<br />
is already under way. On June 2, the Epsom Derby<br />
will be held, with the Queen in attendance. The<br />
Epsom Derby is a horse race that Queen Elizabeth II<br />
is quite fond of. The Queen’s been attending these
14 Haziran’da ise Big Jubilee Lunch yani Büyük Yıldönümü<br />
Öğle Yemeği gerçekleştiriliyor. Bu etkinlikte herkes<br />
komşuları ve arkadaşlarıyla öğle yemeklerini paylaşıyor.<br />
Aynı gün içerisinde, teknelerin mücadele edeceği<br />
güzellik yarışması The Thames Diamond Jubilee Pageant<br />
gerçekleştiriliyor. Hem Birleşik Krallık’tan hem de<br />
dünyanın dört bir yanından gelen bin kadar tekne bu gün<br />
için özel olarak süsleniyor. Kraliçe ise etkinliğe kraliyet<br />
mavnasında katılıyor. Organizasyonlardan bir tanesi<br />
Buckingham Sarayı konseri. BBC tarafından düzenlenen<br />
konser 4 Haziran’da gerçekleştiriliyor. Kraliçe’yle<br />
beraber Edinburgh Kraliyet Ailesi’nden birçok üyenin<br />
katılacağı konser için 10 bin bilet ulusal kurayla, resmi<br />
başvuru yapan halk arasında dağıtıldı. Tüm krallıkta 2012<br />
fenerin yakıldığı The Queen’s Diamond Jubilee Beacons<br />
etkinliği de yine aynı gün. Kutlamaların son günündeki<br />
tören alayının rotası ve detayları ise Buckingham sarayı<br />
tarafından açıklandı. Kraliçe 5 Haziran’da öğle yemeğini<br />
yiyeceği Westminster Hall’dan yola çıkıp Trafalgar<br />
Meydanı’ndan geçerek Buckingham Sarayı’na ulaşacak.<br />
Kraliçe’ye Kraliyet Ailesi’nin üyeleri de eşlik edecek.<br />
www.thediamondjubilee.org<br />
www.2012queensdiamondjubilee.com<br />
races for 80 years. On June 3, the Big Jubilee Lunch will<br />
be held. In this event, everyone shares his or her lunch<br />
with neighbours and friends. The Thames Diamond Jubilee<br />
Pageant, a beauty contest in which boats compete, is held<br />
on the same day. Nearly a thousand boats that come from<br />
the United Kingdom and all over the world are decorated<br />
especially for the day. The Queen participates in the event<br />
with her royal yacht. One of the events planned is the<br />
Buckingham Palace concert. Held by BBC, the concert takes<br />
place on June 4. Many members of the Edinburgh Royal<br />
Family, including the Queen, will attend the concert, for<br />
which 10 thousand tickets were given out in a national<br />
draw among civilians who submitted official applications.<br />
The Queen’s Diamond Jubilee Beacons event, for which<br />
2012 lanterns are lit all over the kingdom, also takes<br />
place that day. The Buckingham Palace also announced<br />
the route and details of the parade that takes place on the<br />
last day of the celebrations. On June 5, the Queen will<br />
embark on her journey from Westminster Hall, where she’ll<br />
have lunch, then pass through Trafalgar Square to reach<br />
the Buckingham Palace. Members of the Royal Family will<br />
accompany the Queen. www.thediamondjubilee.org<br />
www.2012queensdiamondjubilee.com
15<br />
Olimpiyat Oyunları<br />
27 Temmuz - 12 Ağustos 2012<br />
Bu sene yaz olimpiyatları senesi ve buluşma noktası<br />
Londra. 26 spor dalına ve toplamda 39 disipline yer<br />
verilecek 2012 Olimpiyat Oyunları için halihazırda<br />
çekici ve güzel olan Londra daha da güzelleşiyor.<br />
Kentin doğusundaki 2.5 kilometrekarelik endüstriyel<br />
alan olimpiyat oyunları sebebiyle büyük bir değişim<br />
geçiriyor. Sanayi atıkları sebebiyle ciddi ölçüde<br />
kirlenmiş olan bu alan hazırlık kapsamında birkaç sene<br />
önce hummalı bir çalışmayla temizlendi, ardından<br />
da Olimpik Park haline getirildi. Park hem oyunlar<br />
için yeşil ve davetkar bir zemin hazırlıyor hem de<br />
tüm ziyaretçiler için keyfi çıkartılacak bir yeşil alan<br />
sunuyor. Parkın güney kısmı, oyunlar boyunca<br />
bir festival atmosferi yaratacak. Nehir kıyısında<br />
bahçeler, Pazar alanları, etkinlikler, kafeler, barlar ve<br />
restoranlardan oluşan bu alan tam bir eğlence bölgesi<br />
oluşturacak. Kuzey kesimi ise yağmur sularını ve<br />
olası su taşkınlarını yeşil çözümlerle toplayıp kontrol<br />
altına alacak. Aynı zamanda daha sakin bir kamu<br />
alanı yaratacak ve su samuru, gri balıkçıl, su faresi<br />
ve yalıçapkını gibi civarda var olan ender türler için<br />
bir habitat oluşturacak. Olimpiyat Kasabası da yine<br />
olimpiyat oyunları için özel olarak yaratıldı. 2818 yeni<br />
daireden oluşan 11 rezidans alanı, geniş bahçeleri,<br />
avluları ve teraslarıyla olimpiyat sporcuları için yeni<br />
yaşam alanlarıyla birlikte mağazalar, restoranlar ve<br />
dinlenme alanları yarattı. Kısacası bu yaz olimpiyat<br />
oyunlarında Londra hem sporcuları hem de binlerce<br />
sporseveri türlü eğlence ve etkinliklerle karşılamaya<br />
çoktan hazır görünüyor.<br />
www.olympic.org<br />
Olympic Games<br />
July 27 - August 12, 2012<br />
This is the year of the Summer Olympics, and the meeting<br />
point is London. The 2012 Olympic Games will include<br />
26 branches of sports and a total of 39 disciplines,<br />
with the already-attractive London being made even<br />
more beautiful for the event. The 2.5-kilometer square<br />
industrial area to the east of the city is going through<br />
an extensive transformation for the Olympic Games. After<br />
being seriously contaminated due to industrial waste,<br />
this area was first cleaned thoroughly a couple of years<br />
ago as part of the preparations, then it was converted<br />
into the Olympic Park. The park both sets a green and<br />
inviting base for the games and offers a green area for<br />
all the visitors to enjoy. The southern end of the park<br />
will have the atmosphere of a festival throughout the<br />
games. This area consisting of gardens, market areas,<br />
events, cafes, bars and restaurants set along the river will<br />
be the perfect entertainment spot. The northern end will<br />
collect rainwater and possible water overflows with green<br />
methods to keep them under control. It will also create<br />
a quieter public space as well as providing a habitat for<br />
rare domestic species such as the sea otter, gray heron,<br />
water shrew and kingfisher. The Olympic Village was also<br />
created especially for the Olympic games. 11 residence<br />
areas made up of 2818 new apartments, plus spacious<br />
gardens, courtyards and terraces created new living spaces<br />
for Olympic athletes as well as shops, restaurants and<br />
resting areas. In short, London seems already prepared<br />
to greet both athletes and thousands of sports fans with<br />
entertainment and events for the Olympic Games this<br />
summer.<br />
www.olympic.org
16<br />
Wimbledon Tenis Turnuvası<br />
25 Haziran - 8 Temmuz 2012<br />
Londra’da düzenlenen geleneksel Wimbledon Tenis<br />
Turnuvası bu sene de birçok tenis severi bir araya<br />
getirecek çekişmeli müsabakalara ev sahipliği yapıyor.<br />
Şampiyonanın biletleri başvurular sonrasında yapılacak<br />
ulusal kurayla belirleniyor. Kurada kazananlar, ardından<br />
ücreti ödeyerek biletlerine sahip olabiliyor. Bir başka<br />
deyişle mücadele henüz karşılaşmalar start almamışken<br />
müstakbel izleyiciler arasında başlıyor. 1877 yılında<br />
düzenlenmeye başlayan ve çim kortta oynanan tek grand<br />
slam turnuvası olan Wimbledon turnuvasının eski yıllara<br />
ve âdetlere dayanan ilginç kuralları var. Örneğin tüm<br />
tenisçilerin beyaz giyme zorunluluğu… Korta giriş ve<br />
çıkışlar bile belirli protokollere uygun olarak yapılıyor.<br />
25 Haziran Pazartesi günü başlayan turnuva süresince<br />
bazıları haricinde tüm kortlar her gün 10.30’da<br />
açılıyor. Program henüz netlik kazanmamış olsa da<br />
her sene olduğu gibi tahmini bir program söz konusu.<br />
1.-7. günler arasında erkekler ve kadınlar teklerde<br />
yarışacak. Aynı hafta içinde junior kategorilerinin de<br />
kızlar ve erkekler olarak ayrı müsabakaları var. Yine<br />
aynı hafta programda karışık çiftlerin maçları yer<br />
alıyor. 8.-13. günler arasında erkek ve kadın tekli<br />
kategorilerde dördüncü raunt maçları gerçekleştiriliyor.<br />
Turnuvanın son cumartesi gününde tek kadınlarda<br />
final karşılaşmaları, pazar günü ise tek erkeklerde final<br />
karşılaşmaları yapılıyor. Kortların büyük kısmının üzeri<br />
kapatılıyor böylelikle Londra’nın yağışlı havalarından<br />
etkilenilmiyor; oyunlar keyifle oynanıyor ve<br />
seyrediliyor.<br />
www.wimbledon.com<br />
Wimbledon Tennis Tournament<br />
June 25 - July 8, 2012<br />
The traditional Wimbledon Tennis Tournament once<br />
again hosts competitive matches this summer to bring<br />
together many tennis fans. The recipients of the tickets<br />
for the championship will be determined based on a<br />
national draw held after the applications. Those who<br />
win the draw will then be able to get their tickets by<br />
paying the cost. In other words, the competition among<br />
potential viewers begins well before the matches take<br />
place. First held in 1877, the Wimbledon is the world’s<br />
only grand slam tournament held on a grass court, and<br />
it’s got some interesting rules that date back to previous<br />
years and traditions. For instance, the requirement that<br />
all tennis players wear white... There are even certain<br />
protocols that govern how people enter and exit the<br />
court. The tournament starts on Monday, June 25, with<br />
all courts except for some of them opening at 10.30<br />
every day throughout the tournament. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the<br />
program isn’t set yet, there’s an estimated program just<br />
like every year. Men and women will compete in singles<br />
between the 1 st and 7 th days. That same week, junior<br />
categories hold separate matches for men and women.<br />
The mixed couples’ matches are also on the program that<br />
week. Between the 8 th and 13 th days, the fourth-round<br />
matches are held between men’s and women’s singles<br />
categories. On the last Saturday of the tournament,<br />
finals are held for women’s singles, while finals are held<br />
for men’s singles on Sunday. A large part of the courts<br />
are closed over to avoid being affected by London’s rainy<br />
weather; games are played and viewed with pleasure.<br />
www.wimbledon.com
17<br />
LIFT 2012<br />
12 Haziran - 15 Temmuz<br />
London International Festival of Theatre ya da kısa<br />
adıyla LIFT Rose Fenton ve Lucy Neal tarafından<br />
kurulan bir festival organizasyonu. 1981’de kurulan<br />
ve bu sene 31.’si gerçekleştirilecek olan LIFT,<br />
Londralıları alışık oldukları oyunların dışına çıkartmayı<br />
ve onlara dünyanın tiyatroya farklı bakış açılarını<br />
sunmayı hedefliyor. 2003 yılından beri Angharad<br />
Wynne-Jones liderliğinde idare edilen festivalde<br />
provokatif, köşeli, isyankar, avangart, alışılmışın<br />
dışında birçok oyun seyirciyle buluşuyor. Tarihi<br />
boyunca ilk kez West End’e giden bunu da Elevator<br />
Repair Service grubunun muhteşem oyunu Gatz’la<br />
gerçekleştiren festival aynı zamanda Royal Shakespeare<br />
Company tarafından gerçekleştirilen World<br />
Shakespeare Festival (Dünya Shakespeare Festivali)<br />
ile de bir iş birliğine girdi ve daha da güçlendi.<br />
Festivalin programında büyük ses getiren Gatz’ın<br />
yanı sıra Coney grubundan An Adventure Map,<br />
dreamthinkspeak topluluğundan The Rest is Silence,<br />
Nassim Soleimanpour’dan White Rabbit, Red Rabbit<br />
isimli oyunlar ve daha niceleri yer alıyor.<br />
Festivalin detaylı programı ve tüm festivalle ilgili bilgi<br />
almak için:<br />
www.liftfestival.com<br />
LIFT 2012<br />
June 12 – July 15<br />
The London International Festival of Theatre, or LIFT<br />
for short, is a festival that was established by Rose<br />
Fenton and Lucy Neal in 1981. Now in its 31st year,<br />
LIFT aims to take Londoners away from plays they’re<br />
accustomed to and present them with different outlooks<br />
on the theater from all over the world. Managed by<br />
Angharad Wynne-Jones since 2003, the festival hosts<br />
many provocative, angular, defiant, avant-garde and<br />
unusual plays. For the first time in its history, the<br />
festival travels to the West End for the Elevator Repair<br />
Service group’s incredible play Gatz. The festival has<br />
also collaborated with the World Shakespeare Festival<br />
held by the Royal Shakespeare Company to gain<br />
more strength. In addition to the widely acclaimed<br />
Gatz, the festival program also features the plays<br />
An Adventure Map by the Coney group, The Rest is<br />
Silence by the dreamthinkspeak troupe, White Rabbit,<br />
Red Rabbit from Nassim Soleimanpour and many<br />
more. For the detailed festival program and to get<br />
information on the event:<br />
www.liftfestival.com
DQ<br />
18 S E Y A H A T - T R A V E L
Turkuaz Sularda<br />
Mayaların<br />
İzinde<br />
Meksika, dünya gündemine genellikle<br />
organize suçlarla taşınmasına<br />
rağmen, her yıl yaklaşık 22 milyon<br />
turist, Karayip plajlarının beyaz<br />
kumlarında, Maya piramitlerinde,<br />
Baja California’da balinaların peşinde<br />
veya Ciudad de México’nun trompet<br />
sesi yükselen sokaklarında ‘Yeni<br />
İspanya’nın tadını çıkarıyor.<br />
YAZI-BY O N U R U Y G U N<br />
19<br />
In Turquoise<br />
Waters on the<br />
Trail of the<br />
Mayans<br />
<strong>Even</strong> <strong>though</strong> <strong>Mexico</strong> <strong>generally</strong> <strong>makes</strong><br />
<strong>headlines</strong> <strong>around</strong> the world due to organized<br />
crime, each year, approximately 22 million<br />
tourists enjoy “New Spain” on the white<br />
sands of Caribbean beaches, at the Mayan<br />
pyramids, chasing whales in Baja California<br />
or in the streets of Ciudad de México full of<br />
trumpet music.
20<br />
Ülkenin doğusundaki Yucatán Yarımadası, batısında<br />
Meksika Körfezi’nin, doğusunda ise Karayip Denizi’nin<br />
yer aldığı, Cancún’la taçlandırılmış bir turist cenneti.<br />
Yucatán’ın en turistik şehri olan Cancún, bir zamanlar<br />
Latin Amerika’nın en popüler şehirlerinden biri olan,<br />
uçsuz bucaksız beyaz kumsalları ve hareketli gece<br />
hayatıyla ünlü olan Acapulco’nun veliahtı dersek yanlış<br />
olmaz. Karayip kıyısındaki Cancún’un eşsiz güzellikteki<br />
plajları ve turkuaz renkli denizi lüks otellerin – ve<br />
Amerikalı turistlerin yüksek talebine yol açarak<br />
Acapulco’yu tahtından etmiş.<br />
Fakat Cancún ile başlayıp güneye doğru uzanan Maya<br />
Riviera’sının en nefes kesici noktası şüphesiz Tulum.<br />
Karayip kıyısına kurulmuş bu antik Maya şehrine<br />
adımını atan her turistin ağzı açık kalıyor. Mayalar<br />
tarafından parlak renkli denizin kıyısına kurulmuş olan<br />
antik şehrin tapınakları, evleri, sarayları denizden çıkan<br />
kayalıkların üzerinde yükseliyor; palmiyeler ve diğer<br />
tropik bitkilerle kaplı bu yamaçlar ise birkaç yerde<br />
aralanıp ince beyaz kumlu plajlara ulaşım sağlıyor.<br />
Kayalıkların tepesine kurulmuş Maya tapınaklarının<br />
gölgesinde turkuaz sularda yüzerken, bir zamanlar bu<br />
şehirde yaşayıp bu manzaraya uyanan Mayaların belki<br />
de dünya tarihinin en şanslı insanları olabileceğini<br />
düşüneceksiniz. Tulum’daki Maya kalıntıları diğer<br />
şehirlerdeki kadar nadide ve büyük olmayabilir, ancak<br />
Meksika’nın, belki de dünyanın sayılı plajlarından<br />
biriyle birleştiklerinde rüya gibi bir destinasyon haline<br />
geliyorlar.<br />
Chichen Itza<br />
Tulum’un iki saat kadar batısında bulunan Chichen<br />
Itza Yucatán’daki en popüler Maya şehri. Ormanın<br />
arasından şehrin içine doğru uzanan patikanın ulaştığı<br />
ilk açıklıkta basamaklı bir piramit şeklindeki Kukulcan<br />
Tapınağı tüm ihtişamıyla ziyaretçilerin karşısına<br />
çıkıyor. Kukulcan Tapınağı öyle bir şekilde kurulmuş<br />
ki, her yıl ekinoks günlerinde (21 Mart ve 23 Eylül)<br />
doğan ve batan güneş, tapınağın basamaklarından<br />
faydalanarak merdivenlerin üzerinde Mayaların kutsal<br />
kabul ettiği yılan suretinin belirmesine yol açıyor.<br />
Bu noktadan sonra Chichen Itza’nın neden dünyanın<br />
yeni yedi harikasından biri seçildiğini anlamak pek zor<br />
değil; ancak bin 500 yıllık bu antik şehirde Kukulcan<br />
Tapınağı’ndan başka cevherler de var.<br />
Bunlardan biri de futbol benzeri bir oyun olan juego<br />
de pelota için kurulmuş oyun alanı. Futbol benzeri bu<br />
oyunda ellerin yanı sıra ayakların kullanılması da yasak;<br />
amaç ise topu duvarlardan birine yerleştirilmiş dikey<br />
bir basketbol potası benzeri taş delikten geçirmek.<br />
Oyunun sonunda ise yaygın görüşe göre kaybeden,<br />
<strong>Even</strong> <strong>though</strong> <strong>Mexico</strong> <strong>generally</strong> <strong>makes</strong> <strong>headlines</strong> <strong>around</strong> the world<br />
due to organized crime, each year, approximately 22 million<br />
tourists enjoy “New Spain” on the white sands of Caribbean<br />
beaches, at the Mayan pyramids, chasing whales in Baja<br />
California or in the streets of Ciudad de México full of trumpet<br />
music.<br />
The Yucatán Peninsula to the east of the country is a tourist<br />
heaven crowned by Cancún and surrounded by the Gulf of<br />
<strong>Mexico</strong> to the west and the Caribbean Sea to the east. The<br />
largest touristic city in Yucatán, Cancún could be called the heir<br />
to Acapulco, which was once one of the most popular cities in<br />
Latin America, famous for its endless white beaches and bustling<br />
night life. The uniquely beautiful beaches and turquoise-colored<br />
sea of Cancún, on the shore of the Caribbean, welcomed the<br />
great demand of luxury hotels and American tourists to dethrone<br />
Acapulco.<br />
Yet the most breathtaking spot of the Mayan Riviera, which<br />
starts in Cancún and extends southward, is undoubtedly Tulum.<br />
Every tourist that visits this ancient Mayan city situated on the<br />
shore of the Caribbean is left bewildered. The temples, houses<br />
and palaces of this ancient city the Mayans built on the shore<br />
of the sparkling sea rise from the cliffs adjacent to the sea; these<br />
slopes covered in palm trees and other tropical plants open up<br />
in several places to facilitate access to the white sandy beaches.<br />
As you’re swimming in the turquoise waters shadowed by the<br />
Mayan temples built on top of the cliffs, you’ll think that the<br />
Mayans who once lived in this city and woke up to this view<br />
were perhaps the luckiest people in the history of the world.<br />
The Mayan remains in Tulum may not be as rare and large as<br />
ones in other cities, yet combined with one of the best beaches of<br />
<strong>Mexico</strong>, perhaps even the world, the result becomes a dream-like<br />
destination.
22<br />
bir başka bakış açısına göre ise kazanan takımın oyuncuları<br />
Maya tanrılarına kurban ediliyor. Chichen Itza’daki pelota<br />
sahası Meksika sınırları içindeki en büyüğü. Jaguar ve<br />
Savaşçılar tapınaklarının yanı sıra Chichen Itza’daki bir<br />
diğer önemli bina ise İspanyol kaşiflerin şekli yüzünden<br />
El Caracol (salyangoz) adı verdiği gözlemevi. El Caracol,<br />
Mayaların bilim adamları ve tarihçileri hala şaşırtan<br />
astronomi kültürünün en büyük somut göstergelerinden<br />
biri.<br />
Chichen Itza’nın batısında yer alan, Yucatán’ın Meksika<br />
Körfezi kıyısına daha yakın olan Mérida yarımadanın en<br />
büyük şehri. 800 bin kişilik Mérida, sömürge mimarisindeki<br />
binaları, dar sokakları, geniş meydanları ve geleneksel<br />
kafe ve restoranlarıyla güncel Meksika kültürüne, geride<br />
bıraktığımız noktalara kıyasla çok daha yakın. Turizmin<br />
etkisi hala hissedilse de bu görece büyük şehrin sakinleri<br />
kendi işleriyle meşgul. Ancak yine de Mérida’nın en büyük<br />
özelliği güneyindeki turistik noktalara bir sıçrama taşı<br />
olması.<br />
Mérida’nın biraz güneyinde bulunan Uxmal kesinlikle<br />
Yucatán’daki en önemli Maya harabelerinden biri.<br />
Chichen Itza’dan biraz daha küçük olsa da turistler burada<br />
eserlere yaklaşmakta daha özgür. Piramide tırmanıp<br />
tüm şehre tepeden bakabiliyor, Hükümdarlar Sarayı’nın<br />
Chichen Itza<br />
Located about two hours north of Tulum, Chichen Itza<br />
is the most popular Mayan city in Yucatán. At the first<br />
clearance the pathway leading from the middle of the<br />
forest into the city reaches, the Temple of Kukulcan,<br />
shaped like a stepped pyramid, greets visitors with all its<br />
glory. The Temple of Kukulcan is set up in such a way<br />
that each year on the days of the equinox (March 21 and<br />
September 23), the rising and setting sun <strong>makes</strong> use of the<br />
temple’s steps in making an image of a snake, considered<br />
holy by the Mayans, appear on top of the stairs. At this<br />
point, it’s not hard to understand why Chichen Itza was<br />
chosen one of the new Seven Wonders of the World; yet in<br />
this ancient city of 1,500 years, there are other wonders<br />
besides the Temple of Kukulcan.<br />
One of these is the field set aside for juego de pelota, a<br />
game that resembles soccer. In this game resembling soccer,<br />
it’s forbidden to use hands as well as feet; the purpose<br />
is to get the ball through a stone hole that resembles a<br />
vertical basketball pole, set on one of the walls. At the<br />
end of the game, the players of the team losing according<br />
to popular opinion, or winning according to another<br />
point of view, are sacrificed to the Mayan gods. The<br />
pelota field at Chichen Itza is the largest in <strong>Mexico</strong>. In
Palenque’deki yolculuğunuza uçsuz bucaksız, zümrüt yeşili bir<br />
orman, derinden gelen su sesi, maymunların bağırışları ve<br />
renkli tukanlar eşlik edecek.<br />
(şimdi yarasalara yuva olmuş) odalarına, tapınaklara,<br />
Mayalardan kalma evlere girebiliyorsunuz. Uxmal’ın en<br />
göz alıcı yapısı ise 39 metre yüksekliğindeki, eliptik bir<br />
koni biçimindeki görkemli Casa del Adivino tapınağı.<br />
Orta Meksi̇ka’ya Doğru<br />
Yucatán’ı geride bırakarak batıya, ülkenin içlerine<br />
doğru ilerlemek isteyen çoğu kişinin ilk durağı<br />
Zapatista hareketinin ve Subcomandante Marcos’un<br />
yurdu Chiapas eyaleti oluyor. Chiapas’taki en önemli<br />
konaklama noktası ise 80 bin nüfuslu, adını hemen<br />
yanı başındaki Maya şehrinden alan ve aslında pek de<br />
şirin olmayan Palenque. Ancak antik Palenque, Maya<br />
harikalarına Yucatán’da alışmaya başlamanıza rağmen<br />
sizi etkilemeyi başarıyor. Yanınızdan geçen ve “ruinas,<br />
ruinas!” (İspanyolca’da ‘harabeler’ manasına geliyor)<br />
diye bağıran minibüsler sayesinde antik şehre ulaşmak<br />
pek zor değil.<br />
Chiapas, Yucatán’dan daha yüksekte bulunduğu için<br />
daha çok yağış alıyor, ve bunun sonucunda da daha<br />
ormanlık bir yapıya sahip. Palenque de böyle uçsuz<br />
bucaksız bir ormanın ortasına kurulmuş ve çok geniş bir<br />
alana yayılmış bir Maya şehri. Tulum’da turkuaz renkli<br />
denizin yaptığı etkiyi Palenque’de zümrüt renkli orman<br />
yapıyor: dev ağaçların oluşturduğu tropik ormanda<br />
ilerlerken karşınıza aniden sanki içindeki son Mayalar<br />
kapıyı kapatıp çıktığından beri ellenmemiş gibi duran<br />
addition to the Temple of the Jaguars and the Temple of<br />
the Warriors, another important building in Chichen Itza is<br />
the watchtower Spanish explorers called El Caracol (snail)<br />
due to its shape. El Caracol is one of the largest concrete<br />
signs of the Mayans’ astronomy culture, which still surprises<br />
scientists and historians to this day.<br />
The largest city on the peninsula is Mérida, located west<br />
of Chichen Itza, closer to the shore Yucatán shares with the<br />
Gulf of <strong>Mexico</strong>. With a capacity of 800 thousand people as<br />
well as buildings with colonial architecture, narrow streets,<br />
spacious squares and traditional café and restaurants,<br />
Mérida is much closer to current Mexican culture than<br />
the destinations we left behind. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the effects of<br />
tourism are still felt, the residents of this relatively large city<br />
are busy with their own work. Yet Mérida’s most defining<br />
characteristic remains its location as a hopping stone to the<br />
touristic spots in the south.<br />
Located a little south of Mérida, Uxmal is definitely one of<br />
the most important Mayan ruins in Yucatán. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> it<br />
is a little smaller than Chichen Itza, here tourists are freer<br />
to get close to the monuments. You can climb up the pyramid<br />
and look out at the entire city from above, or you can enter<br />
the rooms (now bat nests) of the Place of the Governor, the<br />
temples and the Mayan houses. The most striking structure<br />
in Uxmal is the magnificient 39-meter-tall temple of Casa<br />
del Adivino, which is shaped like an elliptical cone.<br />
Towards Central <strong>Mexico</strong><br />
The first stop of most people who want to leave Yucatán<br />
behind and move west towards the interior country is the<br />
state of Chiapas, home of the Zapatista movement and<br />
Subcomandante Marcos. The most important lodging spot in<br />
Chiapas is Palenque, a not-so-cute area with a population<br />
of 80 thousand that gets its name from the Mayan city<br />
nearby. But ancient Palenque manages to impress you,<br />
even <strong>though</strong> you started getting used to Mayan wonders<br />
from Yucatán. Thanks to the minibuses passing by that yell<br />
“ruinas, ruinas!” (which means “ruins” in Spanish), it isn’t<br />
that difficult to reach the ancient city.<br />
Because it is higher in altitude than Yucatán, Chiapas<br />
receives more rainfall, and as a result, it has a more forested<br />
structure. Palenque is such a Mayan city that’s situated in<br />
the middle of an endless forest and spread out over a very<br />
wide area. The emerald-colored forest in Palenque creates the<br />
same effect as the turquoise-colored sea in Tulum; as you’re<br />
moving forward in the tropical forest created by giant trees,<br />
you can suddenly encounter Mayan houses that look like<br />
23
24<br />
Ormanın içinde<br />
kıvrılarak ve irili<br />
ufaklı şelaleler<br />
oluşturarak<br />
ilerleyen Agua<br />
Azul, parlak<br />
turkuaz sularıyla<br />
size Karayipler’in<br />
denizini<br />
aratmayacak.<br />
Maya evleri çıkabiliyor. Alan çok büyük olduğu için<br />
şehri neredeyse hep yalnız geziyorsunuz; yolculuğunuza<br />
sadece nehrin, şelalelerin, maymunların ve tukanların<br />
sesleri eşlik ediyor. Belki de turistlerin çoğu Yucatán’dan<br />
çıkmadığı için Palenque gerek Uxmal’a, gerek Chichen<br />
Itza’ya kıyasla daha tenha. Burada piramitlere, saraylar,<br />
tapınaklar, juego de pelota sahalarına ek olarak iyi<br />
korunmuş günlük evler, anıtlar, kraliyet mezarları gibi<br />
unsurlar bulunsa da Maya piramit ve tapınaklarının<br />
basamaklarını tırmanmak artık yorucu olmaya başlıyor.<br />
Chiapas’ın bir diğer turistik noktası ise köpüklü beyaz<br />
şelaleler oluşturarak yemyeşil ormanın arasından akan bir<br />
nehir olan Agua Azul. Tulum’un ve Maya riviera’sının<br />
parlak turkuaz renkli sularıyla burda tekrar karşılaşmak<br />
mümkün; zaten İspanyolca ‘mavi su’ anlamına gelen Agua<br />
Azul adını buradan alıyor. Buradaki turistik tezgahların<br />
vazgeçilmez unsuru ise Subcomandante Marcos.<br />
Chiapas’ta oldukça saygı duyulan Marcos bölgesel bir<br />
yıldız haline gelmiş. Topraksız yerlilerin başkaldırısının<br />
sembolü olan Marcos, tıpkı Ché gibi tişört, anahtarlık,<br />
oyuncak bebek şeklide turistik mağazalardaki yerini<br />
almış.<br />
Güncel Meksika kültürüyle daha iyi tanışmak için Chiapas<br />
ve Mayalarla vedalaşmak gerekiyor. Chiapas ile Ciudad<br />
de <strong>Mexico</strong> arasında bulunan Oaxaca eyaleti, uzun başkent<br />
yolunda kayda değer bir durak. Eyaletle aynı isme sahip<br />
Oaxaca şehri, parkları, müzeleri, kiliseleri, canlı renklere<br />
boyanmış evleri, sömürge mimarisi ve kalabalık pazarları<br />
ile ülkenin en güzel şehirlerinden biri. Burada Meksika<br />
mutfağı da çeşitlenmeye başlıyor. Oaxaca, çeşitli et<br />
ve tavuk yemeklerinde kullanılan, içinde çikolata da<br />
bulunan hafif tatlı bir sos olan mole’si ve Azteklerin<br />
they haven’t been touched since the last Mayan closed the<br />
door and left. Since the area is so large, you almost always<br />
tour the city alone; only the sounds of the river, waterfalls,<br />
monkeys and toucans accompany your journey. Perhaps<br />
because most of the tourists don’t leave Yucatán, Palenque<br />
is more deserted compared to both Uxmal and Chichen<br />
Itza. In addition to pyramids, palaces, temples and juego<br />
de pelota fields, there are elements like well protected<br />
daily homes, monuments and royal graves here; even so, it<br />
now starts to get exhausting to climb the steps of Mayan<br />
pyramids and temples.<br />
Another touristic spot in Chiapas is Agua Azul, a river<br />
that flows through the green forest by creating bubbly<br />
white waterfalls. It’s possible to reencounter the bright<br />
turquoise-colored waters of Tulum and the Mayan Riviera<br />
here; in fact, Agua Azul, which means ‘blue water’ in<br />
Spanish, gets it name from here. The essential element<br />
of touristic stalls here is Subcomandante Marcos. Well<br />
respected in Chiapas, Marcos has become a regional star.<br />
The symbol of the revolt of locals without land, Marcos<br />
has taken his place in touristic shops in the form of<br />
t-shirts, key chains and dolls, just like Ché.<br />
To get better acquainted with current Mexican culture,<br />
you have to say goodbye to Chiapas and the Mayans. The<br />
state of Oaxaca, situated between Chiapas and Ciudad<br />
de <strong>Mexico</strong>, is a stop worth visiting on the long way to the<br />
capital. Bearing the same name as the state, the city of<br />
Oaxaca is one of the most beautiful cities in the country,<br />
thanks to its parks, museums, churches, houses painted in<br />
vivid colors, colonial architecture and crowded markets.<br />
Mexican cuisine also becomes diversified here. Oaxaca is<br />
famous for its mole, a slightly sweet sauce with chocolate
25<br />
dünyaya kazandırdığı bir içecek olan sıcak çikolatası<br />
ile ünlü. Fakat burada sıcak çikolata dünyanın geri<br />
kalanından biraz farklı içiliyor: oldukça sulu bir kıvamda<br />
gelen sıcak çikolata bir kase içinde, yanında bir kaşık ve<br />
bir somun ekmekle servis ediliyor. Tabii ki Oaxaca’da<br />
yerel tatların ön plana çıkması, Meksika’nın her yerinde<br />
bulabileceğiniz, avokadodan yapılan oldukça lezzetli bir<br />
sos olan guacamole, kızarmış mısır hamurundan yapılan<br />
cips benzeri nacho, veya daire şeklinde ufak ince bir<br />
ekmeğin içine konulan çeşitli içlerle hazırlanan taco gibi<br />
lezzetleri burada bulamayacağınız anlamına gelmiyor.<br />
Bütün bunlar sizi kesmezse şehrin çarşısında kaktüs suyu<br />
ve çekirge kızartması gibi değişik tatları deneyebilirsiniz.<br />
Oaxaca ayrıca el sanatları ile de ünlü. Şehrin<br />
merkezindeki zanaatkarlar çarşısı da bunun canlı<br />
bir kanıtı. El yapımı rengarenk kurukafalar, teneke<br />
çerçeveler, mariachi ve belki de Mayalardan kalan mirasla<br />
hayal edilen gerçeküstü canlıların figürleri bu çarşıda<br />
turistlerle buluşuyor, ve yerlileri ülke ekonomisine<br />
entegre etmeye çalışan sivil toplum örgütleri sayesinde<br />
turistlerin harcadığı paralar doğrudan yerli gruplara<br />
gidiyor.<br />
‘Yeni̇ İspanya’nın Başkenti<br />
Fakat Meksika kültürünü daha iyi tanımak için<br />
başkent Ciudad de México’dan (<strong>Mexico</strong> City)<br />
başka gidilebilecek bir yer yok. Dar sokakları, geniş<br />
meydanları, dünya çapındaki restoranları ve arkeoloji<br />
müzeleri, mariachi’leri, küçük lokantaları, tekila barları,<br />
ünlü ressam çift Diego Rivera ve Frida Kahlo’nun müzeye<br />
dönüştürülmüş evleri, Aztek tapınakları ve piramitleri ile<br />
Ciudad de México, adeta bütün Meksika’nın bir özeti.<br />
that’s used in various meat and chicken dishes, as well as<br />
its hot chocolate, a drink that the Aztecs discovered. But<br />
here, hot chocolate is drunk a little differently than in the<br />
rest of the world: hot chocolate is served with a very watery<br />
texture inside a bowl, with a spoon and a loaf of bread.<br />
Of course the fact that local tastes are more prevalent in<br />
Oaxaca doesn’t mean you won’t find flavors available all<br />
over <strong>Mexico</strong>, like guacamole, a very flavorful sauce made<br />
with avocado, nacho, which resemble chips made with fried<br />
corn flour, or taco, prepared with various stuffings placed<br />
inside small, thin rounds of bread, here. If all of this isn’t<br />
enough for you, you can try different flavors like cactus<br />
juice and fried grasshoppers in the city’s market.<br />
Oaxaca is also famous for its handcrafts. The artisans<br />
market in the center of the city is living proof. Handmade<br />
colorful skulls, tin frames, mariachi and figures of surreal<br />
creatures perhaps imagined with the heritage left over from<br />
the Mayans meet with tourists in this market, and thanks<br />
to nongovernmental organizations that try to integrate<br />
locals into the national economy, the money that tourists<br />
spend goes directly to local groups.<br />
The Capital Of “New Spain”<br />
But to get to know Mexican culture better, there is no<br />
other place to go than the capital Ciudad de México<br />
(<strong>Mexico</strong> City). With its narrow streets, spacious squares,<br />
world-class restaurants and archeology museums,<br />
mariachis, small restaurants, tequila bars, house of the<br />
famous painter couple Diego Rivera and Frida Kahlo<br />
that’s been transformed into a museum, Aztec temples<br />
and pyramids, Ciudad de México is a veritable summary<br />
of all of <strong>Mexico</strong>. The first things that greet visitors to
26<br />
Şehre gelenleri ilk başta oldukça kirli bir hava ve son<br />
derece kalabalık sokaklar (ve ulaşım araçları) karşılıyor.<br />
Ciudad de México 21 milyonluk nüfusu ile dünyanın en<br />
kalabalık şehirlerinden biri, bu da doğal olarak günlük<br />
hayata yansıyor.<br />
Ciudad de México, Azteklerin başkenti Tenochtitlán’ın bir<br />
zamanlar bulunduğu yere kurulu. İspanyol kaşif Hernán<br />
Cortés, Aztekleri yendikten sonra şehri yerle bir etmiş ve<br />
aynı noktaya, İspanyol yerleşimcilerinin verdiği adla ‘Yeni<br />
İspanya’nın başkenti Ciudad de México’yu kurmuş. Fakat<br />
yerli nüfus bunu asla unutmamış ve unutturmamış: bugün<br />
hala, hem Tenochtitlán’ın, hem de Ciudad de México’nun<br />
merkezi olan dev Zócalo Meydanı’nda Azteklerin soyundan<br />
gelenler, atalarının varlığını unutturmamak için grup<br />
halinde neredeyse 24 saat davul çalıp, tütsüler eşliğinde,<br />
bir çeşit trans içinde dans ediyor. Dünyanın en büyük<br />
meydanlarından biri Zócalo’nun bir kenarını ünlü Catedral<br />
Metropolitana (Aztek şehrinin merkezi olan dev tapınak<br />
Templo Mayor’un kalıntıları da bu katedral ile yanyana<br />
bulunuyor), bir kenarını ise Diego Rivera’nın en önemli<br />
duvar resimlerine ev sahipliği yapan eski başkanlık sarayı<br />
Palacio Nacional yer alıyor. Zócalo’nun ve şehrin tarihi<br />
merkezinin biraz batısında günlük yaşamın merkezi olan,<br />
sömürge mimarisinin iyi korunmuş eserleriyle butiklerin,<br />
restoranların, barların ve gece kulüplerinin iç içe olduğu<br />
Condesa ve sanat galeriyle Roma bulunuyor. Akşamları<br />
Garibaldi Meydanı’nda toplanan birkaç kişilik geleneksel<br />
Meksika müziği grupları olan mariachi’ler trompetleri,<br />
kemanları ve gitarlarıyla özellikle haftasonları meydanı bir<br />
festival alanına çeviriyor.<br />
Ciudad de México dünya çapında müzelere de ev sahipliği<br />
the city are very dirty air and extremely crowded streets (and<br />
transportation vehicles). With a population of 21 million,<br />
Ciudad de México is one of the most crowded cities in the<br />
world, and this naturally gets reflected in daily life.<br />
Ciudad de México is located where the Aztecs’ capital<br />
Tenochtitlán once stood. After conquering the Aztecs, Spanish<br />
explorer Hernán Cortés wrecked the city and built Ciudad<br />
de México, called the capital of “New Spain” by Spanish<br />
settlers, in the same spot. But the local population never<br />
forgot or let others forget this; to this day, the descendants<br />
of the Aztecs play drums for almost 24 hours as a group and<br />
dance in a sort of trance, accompanied by incense burning,<br />
in the giant Zócalo Square at the center of both Tenochtitlán<br />
and Ciudad de México, in order not to let anyone forget the<br />
existence of their ancestors. One of the largest squares in<br />
the world, Zócalo is bordered on one side with the famous<br />
Catedral Metropolitana (the remnants of the huge temple<br />
Templo Mayor, the center of the Aztec city, are right next<br />
to this temple) and on another side with the old presidential<br />
palace Palacio Nacional, which hosts Diego Rivera’s most<br />
important wall paintings. A little west of Zócalo and the city’s<br />
historic center is are Condesa, a center of daily life where well<br />
protected monuments of colonial architecture mingle with<br />
boutiques, restaurants, bars and night clubs, and Roma, where<br />
the art galleries are. The mariachis, or traditional Mexican<br />
music groups with several people that gather in the Garibaldi<br />
Square in the evenings, transform the square into a festival<br />
area, particularly on weekends, with their trumpets, violins<br />
and guitars.<br />
Ciudad de México also plays host to world-class museums.<br />
The most important of these is the National Museum of<br />
Eve dönüş<br />
uçağınıza biner<br />
binmez bu<br />
büyüleyici ülkeyi<br />
tekrar ziyaret etme<br />
planları yapmaya<br />
başlamanız çok<br />
olası.
yapıyor. Bunların en önemlisi Mayalar, Aztekler, Meksikalılar<br />
gibi Kolomb öncesi Amerika uygarlıklarına ait en nadide<br />
eserlerin sergilendiği, dünyadaki en önemli müzelerden biri<br />
olan Ulusal Antropoloji Müzesi. Buranın biraz ilerisinde<br />
bulunan Modern Sanat Müzesi, güncel sanatın dikkat<br />
çekici örneklerinin yanı sıra birkaç Frida Kahlo tablosuna<br />
da ev sahipliği yapıyor, ancak Frida Kahlo’nun eserlerinin<br />
bulunduğu en önemli müze, Frida’nın kocası Diego Rivera<br />
ile 25 yıl boyunca yaşadığı, şimdi müzeye çevrilmiş evi Casa<br />
Azul (Mavi Ev). Casa Azul’da sanatçının tablolarının dışında<br />
ömrünün son günlerini geçirdiği yatağı, tedavisi boyunca<br />
kullandığı askı ve alçı gibi sıradışı hayatına ait nesneleri<br />
görmek de mümkün.<br />
Ciudad de México’nun bir diğer sürprizi ise Orta<br />
Amerika’daki en önemli tarihi yerleşim yerlerinden biri<br />
olan Teotihuacán. En son Azteklerin yaşadığı son derece<br />
iyi korunmuş bu şehir, birçok yapının yanı sıra dünyanın en<br />
büyük üçüncü piramidi olan Güneş Piramidi’ne de ev sahipliği<br />
yapıyor. 70 metrelik dev piramidin tepesine ulaşmak için 250<br />
basamak tırmanmanız gerekiyor.<br />
Ciudad de México’da güvenlik açısından dikkat etmeniz<br />
gereken en önemli şeylerden biri taksiler. Turistler kadar<br />
yerliler de taksi seçimine çok dikkat ediyor, kimliğini<br />
görmediği taksiye binmiyor (bu sebeple gerçek taksiciler<br />
de araçlarının görünür bir yerine kimliklerinin büyükçe<br />
bir kopyasını yapıştırıyor), çünkü taksici görünümündeki<br />
soyguncular insanları kaçırıp soyabiliyor.<br />
Dünyanın en çok turist ağırlayan on ülkesinden biri olan<br />
Meksika, sahip olduğu güzelliklerle anılmayı hak ediyor.<br />
Aklınıza gelebilecek her şeye sahip olan ‘Yeni İspanya’<br />
eskisine meydan okuyor.<br />
Anthropology, one of the leading museums in the world where<br />
the rarest works from pre-Colombus American civilizations<br />
like the Mayans, Aztecs and Mexicans are displayed. A little<br />
further away, the Museum of Modern Art hosts striking<br />
examples of current art as well as several Frida Kahlo<br />
paintings, yet the most important museum where Frida<br />
Kahlo’s works are displayed is the house where Frida lived<br />
with her husband Diego Rivera for 25 years, now converted<br />
into a museum called Casa Azul (Blue House). In addition to<br />
paintings by the artist, at Casa Azul, you can also see the bed<br />
where she spent her last days and objects that belong to her<br />
extraordinary life like the strap and cast she used throughout<br />
her treatment.<br />
Another one of Ciudad de México’s surprises is Teotihuacán,<br />
one of the most important historic areas of settlement in<br />
Middle America. This extremely well protected city where<br />
Aztecs last lived hosts many monuments as well as the world’s<br />
third largest pyramid, the Pyramid of the Sun. In order to<br />
reach the top of the giant 70-meter pyramid, you have to<br />
climb up 250 steps.<br />
One of the most important things you have to watch out for<br />
in terms of safety in Ciudad de México is the cab. Not only<br />
tourists but also locals pay great attention in choosing taxis,<br />
not getting into cabs without identification (this is why real<br />
taxi drivers attach a large copy of their ID in a visible part<br />
of their vehicle) because robbers who look like taxi drivers can<br />
kidnap people and rob them.<br />
One of the top ten countries in the world to host the most<br />
tourists, <strong>Mexico</strong> deserves to be mentioned for its beauties.<br />
The “New Spain,” which has everything you can think of,<br />
challenges the old.<br />
27
DQ<br />
28 R Ö P O R T A J - I N T E R V I E W<br />
Bir Duayen<br />
Betûl Mardin
RÖPORTAJ-INTERVIEW P I N A R M A M A K<br />
Halkla İlişkiler’in marka ismi Betûl Mardin’le hayatını, mesleğini<br />
ve son dönemdeki projelerini konuştuk. Bu keyifli sohbet için<br />
kendisine çok teşekkür ediyoruz.<br />
Klasik bir başlangıç yerine şunu sormak istiyorum; Betûl Mardin nasıl Betûl Mardin<br />
olmuştur<br />
Baba tarafından çok köklü bir ailenin mensubuyum; biraz Arap, biraz Kürt, biraz Fransız.<br />
Anne tarafından Kastamonulu, Çankırılı, yani daha Anadolu. Bu büyük ve karışık<br />
ailenin içinde bir şeyler yapmak lazımdı ama kadınsın, ikinci kız çocuğusun; haliyle<br />
hiçbir şey yapamıyorsun, çalışmak istiyorsun, okula gitmek istiyorsun izin yok ama ben<br />
yine de inatçıydım. Bir sıkıntı da konuşamıyor olmamdı. Şimdi düşünüyorum da bence<br />
psikolojikmiş, ben konuşmamayı tercih etmişim. Herkes üzülüyor ama kimse de bir şey<br />
yapmaya yanaşmıyor. Ben tek başıma aşmaya çalıştım. O zamanlar Demosten diye bir<br />
adamdan bahsediliyordu, o adamın ağzına çakıl taşı koyarak konuştuğunu duydum ve 13<br />
yaşımdayken ben de denedim. Yutmamaya çalışıyordum, başta anlamadım ama zamanla<br />
cümlenin neresinde onun oluştuğunu anlamam gerektiğini kavradım. Daha sonra ona<br />
göre nefes almaya başladım ve üstesinden geldim. Eksik yanım konuşmak olduğu için<br />
bunun üzerine gittim. Okulun münazara takımının başına geçtim, konuşma sanatını<br />
öğrendim. 15-16 yaşlarından beri de konuşmanın çok etkin bir silah olduğunu bilirim<br />
ve onu kullanırım. Bu arada koleji bitirdim, babama gittim Amerika’da okuyup psikolog<br />
olabilmek için. Güldü ve dedi ki, “18 yaşından sonra kız çocukları okumaz, liseye kadar<br />
okumuş olman bir lütuf zaten”. Üstelik ablam vefat etmişti, artık ben tek kız olduğum için<br />
29<br />
Betûl Mardin: A Doyenne<br />
We spoke with Betûl Mardin, a brand name in public relations,<br />
about her life, her career and her latest projects. We thank her<br />
very much for this delightful conversation.<br />
Instead of a cliché start, I want to ask this: how did Betûl Mardin become<br />
Betûl Mardin<br />
On my father’s side, I am the member of a very well rooted family; a little Arabic, a little<br />
Kurdish, a little French. On my mother’s side, I am from Kastamonu, Çankırı, that is, more<br />
Anatolian. There was the need to do something amidst this large, complicated family, but<br />
you’re a woman and the second daughter; naturally you can’t do anything, you want to work,<br />
you want to go to school, they’re not allowed, but I was still persistent. Another problem was<br />
that I wasn’t able to talk. Now, thinking back on it, I think it was psychological; apparently<br />
I preferred not to talk. Everyone’s sad but no one lends himself to do something. I tried to<br />
overcome it by myself. Back then, there was talk about a guy named Demosten. I heard he<br />
was able to speak by putting pebbles in his mouth, so I tried it when I was 13. I was trying<br />
not to swallow it; I couldn’t understand it at first, but in time, I understood that I needed to<br />
comprehend where in the sentence it would form. Later, I started breathing accordingly, and<br />
I overcame it. I became the head of the debate team at school; I learned the art of speaking.
30<br />
Bu mesleğe başladığım zaman öncelikle<br />
kadınların bu alanda yer almasını istedim ve<br />
buna öncelik tanıdım.<br />
daha değerli oldum. Onu yapamazsın, bunu yapamazsın. O<br />
zaman da, yumuşak inişleri öğrendim, karşı çıktıkları zaman<br />
neye “evet” diyebileceklerini kestirip oraya doğru çalışmayı<br />
öğrendim, bu bana çok yaradı. Rahmetli büyükbabamın<br />
bir sözü vardı; “kıntırak” diye. Mesela kapı kapalı; ne yap<br />
yap o kapının bir ucuna kıntırak aç, ayakkabının ucunu o<br />
aralığa sok, bekle. O çok mühim, dolayısıyla düşünüyorsun;<br />
yapma dedi ya neye evet diyebilir Ben de yemeğe hayır<br />
diyemez dedim. Dört sene akşamları Kız Sanat Okulu’na<br />
gittim. Yemek, dikiş, nakış, klasik kadın rolünde kadının<br />
yaptığı şeyleri öğrendim. Tabii o da memnun kaldı, bu bana<br />
çok yaradı otelcilikte. Bu sırada büyük bir kayıp yaşadık ve<br />
arazimiz gitti. Ben de çalışmaya başladım.<br />
Normalde köklü bir aile olduğu için arkanızda durup<br />
destek olmaları beklenirken tam tersi bir durum olmuş.<br />
Şimdi babam şöyle düşünüyordu; bir katta oturuyor<br />
kira ödemiyor, yemeği bizimle yiyor yukarı kata çıkıp,<br />
çocuklarına dışarıdan mürebbiye geliyor, onlarla<br />
ilgilenmesine de gerek yok. Şimdi ne kalıyor bana Gitme,<br />
gelme, kocaya bakma. Kocaya bakmak çok önemli. Sonra<br />
bütün bunların içinde yaşıma göre ne yapmak istediğimi<br />
kafamda toparladım. Evvela kocalardan kurtuldum. Sonra<br />
çocukların iyi yetişmesi gerek, öncelikle buna önem<br />
verdim. Onlara göre yaşamaya başlıyorsun, onlara baktım.<br />
Bu süreçte bir iki müşterim vardı, hiç unutmadım, çünkü<br />
fark ettiler benim koşuşturmamı, yardım ettiler. Böylece<br />
gazeteci oldum, TRT’de falan çalıştım. O tahsilim bitti,<br />
‘68’den beri halkla ilişkilerdeyim.<br />
Bu noktada aslında “Halkla İlişkileri” de yarattınız,<br />
yaptığınız şeyler birbiriyle çok örtüşüyor. Öncelikle<br />
kendinizi yarattınız, sonra da çalıştığınız şeyi<br />
yaratıyorsunuz. İsterseniz ilk önce Halkla İlişkiler<br />
sürecinden bahsedelim.<br />
Evvela ben Halkla ilişkileri keşfettiğim zaman, meslek<br />
duruyordu. Bu mesleğe başladığım zaman öncelikle<br />
kadınların bu alanda yer almasını istedim ve buna öncelik<br />
tanıdım. Çünkü kadınların yapabilecekleri işler çok azdı;<br />
sekreterlik gibi. Kimlerle çalışayım diye düşündüm, kadın<br />
olsun istedim. Bir ara, bir on yıl kadar erkek bir ortağım<br />
oldu. Elimden geldiğince bir şeyler yaptım ama şunu<br />
belirtmek istiyorum ki müthiş bir meslek. Satıcıların malını<br />
daha çok satması değil; bu bir itibar mimarlığı. Öncelikle<br />
I’ve known that speaking is a very effective weapon since I<br />
was 15-16, and I use it. During this time I finished prep<br />
school and went to my father, asking him if I could study in<br />
the United States and become a psychologist. He laughed and<br />
said, “After 18, girls don’t go to school. It’s a blessing that<br />
you went to school until high school as is.” Moreover, my<br />
sister had passed away, so I had become more valuable as the<br />
only daughter. You can’t do that, you can’t do this. That’s<br />
when I learned the soft landing spots; when they objected<br />
to something, I learned to predict what they might say “yes”<br />
to and work towards it, and this helped me a lot. My late<br />
grandfather had a saying, “kıntırak.” For instance, the door<br />
is closed; whatever you do, open a little kıntırak on the edge<br />
of the door, stick the tip of your shoe in that gap and wait.<br />
That’s really important, so you think about it; he said “no,”<br />
but what could he say “yes” to So I said he couldn’t say “no”<br />
to food. For four years, I went to the Art School for Girls in<br />
the evenings. I learned to cook, to sew, to embroider, all the<br />
things that women in the role of the classic woman do. Of<br />
course he was content, and this benefited me greatly in the<br />
hotel business. In this time, we experienced a great loss, and<br />
our field was gone. So I started to work.<br />
When it would normally be expected that a well rooted<br />
family would be behind you and support you, the<br />
situation was exactly the opposite.<br />
Now my father <strong>though</strong>t this way; she’s living on a floor not<br />
paying rent, eating dinner with us then going upstairs, with a<br />
governess coming from outside for her kids, so she doesn’t have<br />
to take care of them either. Now what’s left for me to do To<br />
go, come and look after the husband. It’s very important to<br />
look after the husband. Then, amidst all this, I made up in<br />
my mind what I wanted to do that suited my age. I first got<br />
rid of the husbands. Then, the kids had to be brought up well,<br />
so I gave that priority. You start to live according to them,<br />
so I looked after them. In this time, I had two clients, I never<br />
forgot, because they noticed how much I was hustling, and<br />
they helped. That’s how I became a journalist, and I worked<br />
in TRT and such. That training is over, and I’ve been in<br />
public relations since ’68.<br />
At this point you actually also created “Public<br />
Relations,” the things you did overlap very much. You<br />
first created yourself, and then you create what you work
ilgisizliği, bilgisizliği, önyargıyı, düşmanlığı yeneceksin.<br />
Sonra markete indiğinde o markayı bir yere getireceksin.<br />
Bir dönem Londra’ya gittim, burada yapabiliyorum bu işi<br />
ama dışarıda nasılım, onu test etmek için. 5 sene kadar da<br />
orada çalıştım, gördüm ki bu işi gerçekten yapabiliyorum.<br />
Buraya döndüm ve dernek başkanlığı yapmaya başladım.<br />
Dernek başkanlığında dışarı açılma diye bir şey yoktu.<br />
Dışarıya açılmalarını istedim, Sam Black diye müthiş bir<br />
adam bulduk şansımıza. O adam sayesinde Türkiye adına<br />
dünyadaki Halkla İlişkiler bilimine yakınlaştım. O adamın<br />
bana her zaman söylediği bir şey vardı: “Toplantılarda<br />
bir soru sor, öyle bir soru sor ki herkes bir dönüp sana<br />
baksın, sonra ikinciyi de öyle sor. Ama üçüncüyü sorma<br />
sakın, o zaman ‘Yine bu kadın soruyor’ derler.” Beni bu<br />
şekilde eğitti, ben de ona göre konuşmaya başladım. Hong-<br />
Kong’da bir toplantıda bir adama bir soru sordum, ortalık<br />
karıştı, ikinci soruyu da sordum, üçüncüyü sormadım.<br />
Ertesi sene Güney Afrika’daydı, bana “mother” ismini<br />
taktıklarını anladım. İçeri girdiğimde tempoyla bu şekilde<br />
bağırıyorlardı. Bunun üzerine Halkla İlişkiler’in ‘Annesi’<br />
gibi oldum. Bütün bunlar arasında başkanlık seçimlerinde<br />
Türk delege Yunan delegeye verdi oyunu, bana değil. Rezil<br />
oldum, hâlâ utanırım. Belçika’da oturan İngiliz söyledi<br />
bana; Türk Yunanlı’ya verdi oyunu, onun için kaybettin<br />
seçimi, ama seneye biz seni seçeceğiz dedi. Ertesi sene 36<br />
ülkenin delegesi, aynı anda benim ismimi verdiği için direkt<br />
seçildim. Ben Türklerin bu tavrını anlayamıyorum; kime oy<br />
verirsek verelim ama kadın olmasın.<br />
in. If you want, we should first talk about the process of<br />
Public Relations.<br />
First of all, when I discovered Public Relations, the profession<br />
was stagnant. When I started this profession, before all else,<br />
I wanted women to be present in this field, and I made this<br />
a priority. Because there were very few jobs that women<br />
could do, like be a secretary. I <strong>though</strong>t about whom I should<br />
work with, and I wanted them to be women. For a while,<br />
for about ten years, I had a male partner. I did whatever<br />
I could, but I want to express that it is an incredible job.<br />
It isn’t about sellers selling more of their goods; this is<br />
reputation architecture. First you have to defeat carelessness,<br />
ignorance, prejudice and hostility. Then when you get out on<br />
the market, you have to bring that brand somewhere. I went<br />
to London for a while, I could do this job here but I wanted<br />
to test how I was abroad. I worked there for about 5 years;<br />
I saw that I could really do this job. I came back here and<br />
started to chair the association. There was no such thing as<br />
going abroad for the association head. I wanted them to go<br />
abroad, and to our luck, we found an amazing man named<br />
Sam Black. Thanks to that man, I got closer to the science<br />
of Public Relations in the world on behalf of Turkey. There<br />
were two things that man always said to me: “Ask a question<br />
in meetings, ask such a question that everyone turns <strong>around</strong><br />
to look at you, and then ask the second question. But don’t<br />
dare ask the third, otherwise, they’ll say ‘This woman is<br />
asking a question again.’” He educated me like this, and I<br />
started to speak accordingly. At a meeting in Hong Kong, I<br />
asked a man a question and there was a mess, then I asked<br />
the second question, but I didn’t ask the third. The following<br />
year, in South Africa, I understood that they had nicknamed<br />
me “mother.” When I walked in, they chanted this with a beat.<br />
Following that, I became the “Mother” of Public Relations.<br />
Amidst all of this, in the presidential elections, the Turkish<br />
delegate voted for the Greek delegate, not for me. I was<br />
humiliated; I’m still embarrassed. The Brit living in Belgium<br />
told me; the Turk voted for the Greek, that’s why you lost the<br />
election, but next year we’ll select you. The next year, I was<br />
chosen directly because the delegates of 36 countries gave my<br />
name at the same time. I don’t understand this attitude of the<br />
Turks; let’s vote for whomever so long as it’s not a woman.<br />
Let’s talk a little bit about how you view the development<br />
and current state of public relations in Turkey.<br />
In my career, hotel management played the biggest role.<br />
This was the branch in the field of public relations where I<br />
made myself a name the most and earned the most experience.<br />
I worked at Sheraton for 16 years and Swissotel for 11. I<br />
gave my signature saying I would be there between 10 each<br />
morning and 1 each noon, but each day I stayed till 6.<br />
That’s how the hotel business is, right when you think you’re<br />
finished, something else comes up. I learned a lot of things<br />
thanks to this. I’ll also tell you how I got into this business.<br />
There was an operator who did my first heart surgery, a<br />
South American. He was very famous, and his wife was very<br />
beautiful. They came here and gave a talk on behalf of the<br />
31
When I started this profession, before all else,<br />
I wanted women to be present in this field, and<br />
I made this a priority.<br />
32<br />
Sizin Halkl İlişkiler tecrübenizde otelcilik önemli bir yer<br />
tutuyor. Biraz bu konudan bahseder misiniz<br />
Benim kariyerimde en büyük yeri otelcilik aldı. Halkla<br />
ilişkiler dalında en çok isim yaptığım, deneyim kazandığım<br />
alan bu oldu. 16 sene Sheraton, 11 sene Swiss Otel’de<br />
çalıştım. Her sabah 10 ile öğlen 1 arasında orada olmak<br />
üzere imza attım ama her gün 6’ya kadar orada kalıyordum.<br />
Otel işi biraz böyle, tam bitirdim derken başka bir şey<br />
çıkar. Bu sayede çok şey öğrendim. Bu işe nasıl girdiğimi<br />
de anlatayım. İlk kalp ameliyatını yapan bir operatör vardı,<br />
Güney Amerikalı. Çok meşhurdu, karısı da çok güzeldi.<br />
Buraya geldiler, Kalp Vakfı adına konuşma yaptılar, merak<br />
etmeyin, kalp ameliyatı da olabilirsiniz, gibisinden. Benden<br />
yardım istediler, misafirleri ağırlamam için. Ben de bir şartla<br />
kabul ederim dedim: onlar böyle eğlence geceleri yaparlar<br />
gelince ama ben geceleri gelmem. Ben yapabileceğim her<br />
şeyi yaptım, çok güzel geçti. Dediler bari son gece kokteyle<br />
gelin. 6-8 arası, peki dedim son kokteyle geleyim. Bir adam<br />
geldi yanıma orada. Cebinden kartını çıkardı ve dedi ki, “Sizi<br />
büyük bir hayranlıkla izledim, buraya yarın bir gelirseniz<br />
görüşmek isterim.” Baktım Satış Müdürü Ferit. Peki, ertesi<br />
gün gittim yanına, konuştuk ve otelcilik serüveni böyle<br />
başladı.<br />
Peki Türkiye’nin şu andaki imajı hakkında ne<br />
düşünüyorsunuz Sizce hangi özelliklerin<br />
üzerine gidilmesi lazım markalaşma açısından<br />
Şimdi birkaç aydır, biz bunun üzerine çalışıyoruz.<br />
Türk kahvesi oldu ya Yunan kahvesi, oradan çıldırdım<br />
artık.“Turkish Coffee”, “Turkish Kebab”, “Turkish Hamam”.<br />
Elimden geleni yapacağım bu konuda.<br />
Sizce biz neden sahiplenemiyoruz bu değerleri<br />
Biz biraz işin keyif kısmını düşünüyoruz. Kebabımız<br />
yiyelim, baklavamızı yiyelim, gerisine karışmıyoruz.<br />
Normal hayatta da böyle, kadın konusunda da böyle. Biraz<br />
tuhafız, hatalarımızı görmüyoruz, çalışmamız lazım. Halkla<br />
İlişkiler’de çalışan her insanın Türkiye’yi biraz sahiplenmesi<br />
gerekiyor. Bu seneki motto ne Türkiye’nin dışarıda<br />
tanıtımı.<br />
Peki halkla ilişkiler dışında, sizce bizler ne yapabiliriz<br />
Her şeyde, Türkiye’yi tanıtmak lazım. Mesela bir ilaç<br />
Heart Association, saying things like “Don’t worry; you<br />
can also have heart surgery done.” They asked for my help<br />
in hosting the guests. And I said that I would accept under<br />
one condition: They would host nights of entertainment<br />
when they come, but I wouldn’t come at night. I did<br />
everything I could do, and it went by great. They said, “At<br />
least come to the cocktail reception on the last night.” It<br />
was between 6 and 8, and I said, “Okay, I’ll come to the<br />
last cocktail reception.” There, a man came up to me. He<br />
took out his card from his pocket and said, “I’ve watched<br />
you in awe, if you could come here tomorrow, I’d like to<br />
meet.” I looked and it was the Sales Manager Ferit. Okay,<br />
I went to see him the next day, we talked and that’s how<br />
my hotel adventure began.<br />
So what do you think about Turkey’s current image<br />
In terms of branding, what qualities should we<br />
emphasize<br />
Now for a couple of months, we’ve been working on this.<br />
When Turkish coffee became Greek coffee, that’s where<br />
I lost it. “Turkish Coffee,” “Turkish Kebab,” “Turkish<br />
Hamam.” I’ll do whatever I can on this subject.<br />
Why do you think we don’t take ownership of these<br />
values<br />
We think a little about the enjoyment part of it. Let’s eat<br />
our kebab, eat our baklava, and not worry about the rest.<br />
That’s how it is in regular life, that’s how it is on the<br />
subject of women. We’re a little strange, we don’t see our<br />
faults, we have to work. Every person who works in Public<br />
Relations needs to take some ownership of Turkey. What’s<br />
the motto this year Promoting Turkey abroad.<br />
Well, what do you think we can do besides public<br />
relations<br />
We need to promote Turkey in everything. For instance,<br />
you found a medicine, we have herbal plants, it needs<br />
to be announced, introduced abroad right away. Since<br />
yesterday, I’ve been thinking about the idea of neighbours.<br />
There are so many neighbour stories in Turkey, we should<br />
promote them. You know how houses are close to one<br />
another in villages, large fields, that’s why I think the<br />
relationship between neighbours is so tight. That’s where
uldun, bizim şifalı bitkilerimiz vardır, hemen dışarıda da<br />
ilan edilmesi, orada da tanıtılması gerek. Ben dünden beri<br />
komşuluğa taktım. Türkiye’de komşu hikayesi çok, onu<br />
tanıtmak lazım. Köylerde, büyük arazilerde evler birbirine<br />
yakındır ya, ben komşuluk ilişkilerinin bu kadar sıkı<br />
olmasını buna bağlıyorum. Yani bu kültür oradan oluşuyor.<br />
Çünkü yanında olan kişi önemlidir. Bu anlamda bizde insan<br />
ilişkileri daha sıcaktır, daha fazladır.<br />
Evliliğe karşı “One problem less” gibi sözleriniz var<br />
sizin, sosyal medyada insanlar çok paylaşıyor, takip<br />
ediyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz<br />
Çok güzel. Yüzünüze bir gülümseme geliyorsa bu yeterli.<br />
Bu kadar. Ben itibarıma çok düşkünümdür. Bir insanın<br />
itibarı bozuldu mu geri dönmüyor. İnsanın her adımında<br />
düşünmesi lazım. Benim ailemin siyaset yasağı var, siyaset<br />
yapamıyoruz. Bu çok kurtarıyor bizi. Üç tane iş var benim<br />
yasağım olan: Siyaset, sigara, silah. Bu üç şeyi yapmam.<br />
Bunları geçirdim çünkü ve karar verdim; yapmamam lazım.<br />
Geçmişi nasıl değerlendiriyorsunuz Hiç ‘keşke’leriniz<br />
var mı<br />
Keşke dört defa kalçamı kırmasaydım ama yaşlılıkta başka<br />
bir şey olabilirdi, kalp olabilirdi. Yaşlılıkta sağlıkla ilgili<br />
problemlerim var. Üstüne çıkmaya çalışıyorum, gerçi<br />
baston var.<br />
Baston için “İmajının bir parçası haline geldi” gibi<br />
yorumlar var.<br />
Nasıl gelmesin, mecbur öyle olmak zorunda. Eskiden<br />
Kervansaray diye bir gece kulübü vardı, herkes dans<br />
ediyor. Bir müzisyen vardı, kadına bak bu yaşa gelmiş dans<br />
ediyor dedi. 40 yaşlarındaydım o zaman. Anladım, bu<br />
yaştan sonra dans etmemek gerek. Bir yaştan sonra saçımın<br />
şekli değişmeyecek. Bunda sakat kalmamın da etkisi var.<br />
Ameliyattan sonra, Londra’dayım o sıralar, Ayla Algan’la<br />
Tunç Yalman beni ziyarete geldi. Topal kalmışım artık<br />
biliyorum, Ayla dedi ki; uzun bir eşarp alırsın, paçana değil<br />
de eşarba bakarlar. İngiliz kralının kardeşinin karısı da sakat<br />
kalmış, o kadın da öyle yaparmış diye anlattı. Biz de dedik<br />
ya, kendime bir imaj yaptım, saçı başı makyajı. Dolayısıyla<br />
40 yaşından sonra bu imaj hasıl oldu. Ama pantolon olayı,<br />
iki bacağımda da kanser olmasından dolayı oluşan yaralarla<br />
ilgili. Onun için pantolon giyiyorum. Yara yok şu an ama<br />
izi kaldı maalesef. Bir şeyim yok merak etmeyin.<br />
Son olarak, hayatı yaşamakla ilgili bize ne<br />
söyleyebilirsiniz<br />
Hep söylerim; ‘benim hakkımda konuşurlarken’ ne desinler<br />
istiyorsun Bunu öncelikle bir düşünmek gerek. Deli<br />
mi desinler istiyorsun Çok hoş sohbetli desinler... ona<br />
göre konuşmalı insan. Bazı şeyler var ki çocuklarından ve<br />
yaşından dolayı her istediğini yapamıyorsun. Ona göre de<br />
düşünmek lazım. “Ben 50 yaşındayken...” ne desinler, bunu<br />
düşünmek gerek.<br />
this culture originates. Because the person who’s near<br />
you is important. In this sense, human relationships here<br />
are warmer, more.<br />
You have sayings like “One problem less” against<br />
marriage, people share and follow these a lot in<br />
social media. What do you think about this<br />
That’s great. If it puts a smile on your face, that’s<br />
enough. That’s all. I’m very interested in my reputation.<br />
Once your reputation is ruined, it doesn’t come back.<br />
People should think through every step. My family is<br />
banned from politics, we don’t get involved. That saves<br />
us a lot. There are three things from which I’m banned:<br />
Politics, cigarettes, guns. I don’t do these three things.<br />
Because I’ve lived through these and come to the decision<br />
that I shouldn’t do them.<br />
What do you make of the past Do you have any “if<br />
only”s<br />
If only I didn’t break my hip four times, but something<br />
else could have come with old age, like heart disease.<br />
In my old age, I have health problems. I’m trying to<br />
overcome them, <strong>though</strong> I do have a walking stick.<br />
Some people comment that the walking stick has<br />
become “a part of your image.”<br />
How could it not, it has to be that way. Back in the<br />
day, there used to be a night club called Kervansaray<br />
where everyone danced. There was a musician who said,<br />
“Look at this woman, she’s dancing at this age.” I was in<br />
my 40s then. I understood that I shouldn’t be dancing<br />
after that age. After a certain age, the shape of my<br />
hair shouldn’t change. Being disabled also plays a role<br />
in this. After the surgery, I was in London back then,<br />
Ayla Alkan and Tunç Yalman came to visit me. I knew<br />
that I would be crippled from then on out. Ayla said,<br />
“You’ll buy a long scarf, and they’ll look at the scarf,<br />
not at the cuff of your pants.” She told me that the wife<br />
of the British king’s brother was also left disabled, and<br />
that’s what she did. So we said okay, and I created a<br />
new image for myself, with hair and makeup. So I took<br />
on this image after 40. But the story of the pants has to<br />
do with the bruises that were formed in both my legs due<br />
to cancer. That’s why I wear pants. There is currently<br />
no bruise, but there is unfortunately a scar left. Don’t<br />
worry, I’m fine.<br />
Lastly, what could you tell us about living life<br />
I always say, what would you want people to say when<br />
they’re talking about me First you have to think about<br />
this. Do you want them to say you’re crazy You want<br />
them to say you’re great to chat with... People should<br />
speak accordingly. There are those things that you can’t<br />
do because of your kids and your age. You also have to<br />
think about that. You have to think about what people<br />
will say “When I’m 50...”<br />
33
DQ<br />
34 Y E M E K - F O O D<br />
Yaza leziz<br />
bir merhaba!<br />
Sahilde yürüyüş yapın, bisiklete binin, mis gibi iyot<br />
kokusunu çekin içinize. Gün içinde hafif bir şeyler<br />
atıştırın, üzerine bir kap frozen yoğurt ya da iki top<br />
dondurma da ödülünüz olsun. Güneşin pozitif enerjisiyle<br />
besleyin ruhunuzu. Biz de sizin için yazın mutluluk veren<br />
tatlarını derledik. Onları tatmayı da ihmal etmeyin.<br />
A tasty hello<br />
to summer!<br />
Walk on the beach, ride a bike and take in the sweet<br />
smell of iodine. Grab a light snack during the day, with<br />
a cup of frozen yogurt or two scoops of ice cream as<br />
your reward. Feed your soul with the positive energy of<br />
the sun. We put together for you the summer flavors<br />
that make us happy. Don’t forget to taste them.<br />
Y A Z I - B Y E L İ F Y İ R M İ B E Ş O Ğ L U
35<br />
(0212) 257 03 03 Cevdet Paşa<br />
Caddesi 43/B, Bebek<br />
www.lera-fresca.com<br />
Her gün 07.00-01.00 arasında açık.<br />
Kredi kartı geçerli.<br />
(0212) 257 03 03 Cevdet Paşa<br />
Caddesi 43/B, Bebek<br />
www.lera-fresca.com<br />
Open daily from 07.00-01.00.<br />
Credit cards are accepted.<br />
L’Era Fresca<br />
Time Out İstanbul ödüllü dondurmacı L’Era Fresca’nın<br />
dondurmaları lezzetli, doğal ve sağlıklı. Margarin yerine<br />
sütün kendi yağını ve kremasını kullandıkları dondurmalarını<br />
yaparken sütün pastörizasyonundan homojenizasyonuna kadar<br />
her aşamayı kendi tesislerinde gerçekleştiriyorlar. Fruktoz,<br />
glukoz benzeri maddeler mutfaklarına kesinlikle girmiyor. Tam<br />
otomasyona sahip üretim merkezlerinde el değmeden ürettikleri<br />
dondurmalarında mutlaka taze meyve kullanıyorlar. Kaymaklı,<br />
fındıklı, fıstıklı, tahin-cevizli, yoğurtlu, sütlü-bitter çikolatalı,<br />
brownili, kahveli, yerli meyveli, tropik meyveliler formülü<br />
İtalya’da geliştirilen birbirinden lezzetli çeşitlerden bazıları.<br />
Tartuffo, torta ricotta, tiramisu, panna cotta, fontana, brownie,<br />
semifreddo gibi dondurmalı pastaları da çok lezzetli. Yazın<br />
tadını çıkarmak isteyenler için…<br />
L’Era Fresca<br />
The Time Out Istanbul awarded ice cream shop L’Era Fresca’s<br />
ice creams are flavorful, natural and healthy. Instead of<br />
margarine, they use milk’s own fat and cream when making<br />
their ice cream, with every step from pasteurizing the milk to<br />
homogenizing it taking place in their own facilities. Fructose,<br />
glucose and similar ingredients never enter their kitchen.<br />
They create their ice cream untouched by hand in their fully<br />
automated production center, and they always use fresh fruits.<br />
Clotted cream, hazelnut, pistachio, tahini-walnut, yoghurt, milkbitter<br />
chocolate, brownie, coffee, local fruits and tropical fruits<br />
are only a couple of the flavors whose formulas were developed<br />
in Italy. Their ice cream cakes like tartuffo, torta ricotta, tiramisu,<br />
panna cotta, fontana, brownie and semifreddo are also very<br />
flavorful. For those who want to enjoy the taste of summer...
36<br />
Güneş Dondurmacı<br />
Bebek’in simgelerinden biri haline gelen Güneş Dondurmacı<br />
birbirinden lezzetli onlarca çeşit dondurmanın yanı sıra dondurmalı<br />
waffle da yapıyor. Yunan adalarından getirdikleri sakızdan yaptıkları<br />
sakızlı dondurmaları denenmeye değer. Karadut, frambuaz ve<br />
kaymaklı dondurmaları da çok rağbet görüyor. Tüm caddeye<br />
yayılan kıtır kıtır kornetlerinin kokusuna karşı koymak imkansız.<br />
Dondurmanızı özel çikolata sos ve fındık-fıstık parçalarına da<br />
batırtabilirsiniz. Yaz sıcaklarına birebir…<br />
Güneş Ice Cream Shop<br />
Having grown into one of Bebek’s symbols, Güneş Ice Cream<br />
Shop produces tens of flavorful ice creams as well as ice cream<br />
waffle. Their mastic ice cream, made with mastic brought from<br />
Greek islands, is worth a try. Their black mulberry, raspberry and<br />
clotted cream ice creams are also popular. It’s impossible to resist<br />
the smell of crispy cones that pervades the street. You can also<br />
have them dip your ice cream into a special chocolate sauce and<br />
bits of hazelnut and pistachio. Perfect for the summer heat...<br />
(0212) 263 27 70<br />
Cevdet Paşa Caddesi 58/C, Bebek<br />
Her gün 08.30-03.00 arasında açık.<br />
Kredi kartı geçerli.<br />
(0212) 263 27 70<br />
Cevdet Paşa Caddesi 58/C, Bebek<br />
Open daily from 08.30-03.00.<br />
Credit cards are accepted.
37<br />
(0216) 386 01 08<br />
www.pinkberry.com.tr<br />
Bağdat Caddesi 357, Suadiye<br />
Cuma, cumartesi, pazar 10.00-00.00;<br />
diğer günler 10.00-23.00<br />
arasında açık.<br />
Kredi kartı geçerli.<br />
(0216) 386 01 08<br />
www.pinkberry.com.tr<br />
Bağdat Caddesi 357, Suadiye<br />
Open from 10.00-00.00 on Friday,<br />
Saturday and Sunday; open from<br />
10.00-23.00 on other days.<br />
Credit cards are accepted.<br />
Pinkberry<br />
Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan, nar, tropikal meyveler, yeşil<br />
çay, hindistan cevizi gibi doğal malzemelerle hazırlanan Pinkberry<br />
dondurulmuş yoğurtları buz gibi, mayhoş ve leziz. Orijinal<br />
dondurulmuş yoğurdun yanı sıra çikolata, nar, tropikal meyve,<br />
hindistan cevizi gibi çeşitleri bulunan Pinkberry’ye taze meyve,<br />
çikolata, gevrek, kuruyemiş, bal ve pekmez gibi malzemelerden de<br />
ekletebiliyorsunuz. Pinkberry lezzeti, hafifliği ve ferahlatan tadıyla<br />
bu yaz kendinizi iyi hissedeceksiniz.<br />
Pinkberry<br />
The frozen yoghurt at Pinkberry is made without any additives,<br />
using natural ingredients like pomegranate, tropical fruits, green<br />
tea and coconuts. They’re ice cold, tangy and delicious. In<br />
addition to the original frozen yoghurt, Pinkberry offers varieties<br />
like chocolate, pomegranate, tropical fruits and coconut, and<br />
you can add ingredients like fresh fruits, chocolate, cereal, nuts,<br />
honey and molasses. With Pinkberry’s flavor, lightness and<br />
refreshing taste, you’ll feel good this summer.
38<br />
Kronotrop<br />
En kaliteli kahve çekirdeklerini taze taze kavurarak hazırladıkları<br />
kahvelerinin lezzetiyle övünen Kronotrop’un işinin ehli baristaları<br />
bu yaza damgasını vuracak buz gibi bir lezzet öneriyor: Cafe<br />
Mazagran. Bir tür şekerli, sodalı, buzlu americano diyebileceğimiz<br />
cafe mazagran soğuk demleme yöntemiyle hazırlanıyor,<br />
dolayısıyla aroması daha keskin. Sıcak kahvenin soğuk buzun<br />
üzerine dökülmesiyle açığa çıkan yanmış kahve tadına da<br />
rastlamıyorsunuz. Kahve müptelalarına özellikle tavsiye ediyoruz,<br />
yaz sıcağında oluşan su kaybını kahveyle telafi etmenin tek yolu<br />
Cafe Mazagran’dan geçiyor.<br />
Kronotrop<br />
Kronotrop is proud of the flavor of their coffee, which is made<br />
with freshly roasted coffee beans of the highest quality. Their<br />
expert baristas recommend an ice-cold flavor that’ll leave its<br />
mark on this summer: Cafe Mazagran. Cafe Mazagran is a sort<br />
of sugary, icy Americano with soda. It’s prepared with the cold<br />
brewing method, so its aroma is stronger. You also don’t get<br />
the burned coffee flavor that happens when hot coffee is poured<br />
over cold ice. We particularly recommend this to coffee addicts;<br />
the only way to make up for the water loss that happens in the<br />
summer heat with coffee is Cafe Mazagran.<br />
(0212) 249 92 71<br />
Yeni çarşı Caddesi 5/B, Galatasaray<br />
(Galatasaray Lisesi’nden Tophane’ye<br />
inen cadde üzerinde)<br />
Her gün 9.00-20.00 arasında açık.<br />
Kredi kartı geçerli.<br />
(0212) 249 92 71<br />
Yeni çarşı Caddesi 5/B, Galatasaray<br />
(on the avenue that leads from<br />
Galatasaray High School to Tophane)<br />
Open daily from 9.00-20.00.<br />
Credit cards are accepted.
39<br />
(0212) 252 47 53<br />
www.picante.com.tr<br />
General Yazgan Sokak 8/B,<br />
Tünel, Beyoğlu<br />
Pazar kapalı; Cuma, Cumartesi<br />
11.00-02.00; diğer günler<br />
11.00-23.00 arasında açık.<br />
Kredi kartı geçerli.<br />
(0212) 252 47 53<br />
www.picante.com.tr<br />
General Yazgan Sokak 8/B,<br />
Tünel, Beyoğlu<br />
Closed on Sunday; open from 11.00-<br />
02.00 on Friday and Saturday; open<br />
from 11.00-23.00 on other days.<br />
Credit cards are accepted.<br />
Picante<br />
Poppers, nachos, enchiladas, fajitas, burritos, tacos ve<br />
chimichangas’larıyla ün yapan Picante’nin kokteylleri de çok<br />
başarılı. Lime kullanılarak yapılan doğal limonataya eklenen bol<br />
miktarda taze çilek ile hazırlanan çilekli frozen margarita’sına<br />
isterseniz Tekila ve cointreau portakal likörü de ekletebiliyorsunuz.<br />
Ferahlatmakla kalmıyor lezzete de doyuruyor. İster alkolsüz, ister<br />
alkollü; harika bir yaz içeceği.<br />
Picante<br />
Known for its poppers, nachos, enchiladas, fajitas, burritos,<br />
tacos and chimichangas, Picante also <strong>makes</strong> accomplished<br />
cocktails. The strawberry frozen margarita is made by adding<br />
a lot of fresh strawberries to natural lemonade made with<br />
lime, and you can add tequila or cointreau to it if you wish.<br />
It is not only refreshing but also flavorful. Whether with<br />
alcohol or without, this is a great summer drink.
DQ<br />
40 K E N T - C I T Y<br />
Tekstil Başkenti<br />
The Capital of Textile<br />
Sadece tekstilin değil, leblebinin, horozun, ot ve sebze yemeklerinin, Fırın<br />
Tandır’ın ve doğal güzelliklerin de başkenti Denizli. Bu şehre geçerken<br />
uğranmaz, planlı ve programlı bir seyahatle Denizli’nin tadını çıkartmalısınız.<br />
Denizli is not only the capital of textile but also of chickpeas, roosters, herbs<br />
and vegetable dishes, Fırın Tandır and natural beauties. You don’t just stop<br />
by this city as you’re passing; you have to enjoy Denizli with a planned,<br />
programmed visit.
Y A Z I - B Y N E V R A N E R G İ Z<br />
H<br />
emen her şehrin merkezinde o kenti anlatan bir<br />
heykel bulunur. Denizli bu konuda sempatiklik<br />
ödülünü hakediyor. Çünkü horozuyla ünlü şehrin<br />
merkezinde bütün heybetiyle duran rengarenk horoz ana<br />
caddeyi süslüyor. Bu noktadan başlayarak tüm cadde sağlı<br />
sollu alışveriş mekanlarıyla dolu. Elbette tekstil mağazaları<br />
ön planda. Malum Denizli bir tekstilkent. El dokuması yatak<br />
örtüleri, havlular, peştemaller, masa örtüleri öyle çeşitli<br />
ki, buradan hatıra olarak ne götüreceğiniz ile ilgili derdi<br />
ortadan tamamen kaldırıyor. Denizli deyince akla gelen<br />
ikinci şey de leblebi. Bu nedenle özellikle merkezde bol bol<br />
kuruyemişçi bulunuyor. Alışveriş sırasında biraz leblebi alıp<br />
çantaya atmakta fayda var!<br />
Bir Varmış Bir Yokmuş<br />
Ege Bölgesi’nin bu nadide ili Ege ve Akdeniz arasında bir<br />
geçit durumunda. Şehir M.Ö 261-245 yılları arasında Suriye<br />
Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuş. Kurulduğu yer<br />
şimdiki Eskihisar Köyü civarında idi; daha sonra bölgede<br />
meydana gelen büyük depremin ardından kent Kaleiçi<br />
Mevkine taşınmış. Bilinen en güvenilir araştırmaya göre<br />
Denizli adının kökeni, bir boy adı olan Tengiz. Bu kelime<br />
Türkçe’de “deniz” anlamına geliyor. Kronolojik listelere<br />
baktığımızda Türkler’in Denizli’de ilk görüldükleri tarih<br />
1070. Bundan sonra Bizanslılar’ın, Germiyanoğulları’nın,<br />
İnançoğulları’nın ve sonra tekrar Bizans’ın hakimiyeti altına<br />
girdiğini görüyoruz. Ancak nihai olarak 1429’da bölge<br />
Osmanlı egemenliğine giriyor ve 1876’da ilk belediye<br />
kuruluyor.<br />
Merkeze Yakın Olmak İsteyenler<br />
Denizli’desiniz, çarşıyı pazarı gezdiniz, alışverişinizi<br />
yaptınız, hava da pek güzel, o halde sıra yakınlardaki<br />
mesire alanlarını gezmeye geldi! Kent merkezindeki<br />
İncilipınar büyük çınar ağaçlarıyla tam dinlenmelik. Soğuk<br />
su kaynaklarının, havuzların, çocuk parklarının, piknik<br />
alanlarının ve spor aletlerinin bulunduğu bir gezi alanı.<br />
Aslında İncilipınar’a gitmek için havanın güzel olmasını<br />
beklemenize de gerek yok. Kar altındaki fotoğraflarını<br />
görünce insan böyle bir doğa harikasını kaçırmaması<br />
gerektiğini anlıyor çünkü. Merkeze 8 km. mesafedeki<br />
Eskihisar Köyü’nde bulunan bir başka mesire yeri olan<br />
Hisar Değirmenleri ise nostaljik kır kahveleri ile size %100<br />
dinlenme ve huzur bulma garantisi veriyor. Buradaki kuyu<br />
kebabı ile ünlü restoranlar da açlığınızı gideriyor. Beyağaç<br />
ilçe merkezindeki baraj göleti de seyahatinize renk katacak<br />
bir başka alternatif olabilir. 850 metre yükseklikteki<br />
gölette olta balıkçılığı yapabilir, düzenlenen su sporları<br />
etkinliklerine katılabilirsiniz.<br />
Bölge çevresi kızılçam ormanları ile kaplı olduğundan<br />
burada alacağınız tertemiz hava ile akşama rahat bir uyku<br />
çekeceğiniz şüphesiz!<br />
J<br />
ust about every city center has a statue that<br />
describes the town. On this front, Denizli<br />
deserves a reward for likeability. The colorful,<br />
majestic rooster that sits in the middle of the center<br />
of the city famous for its roosters decorates the main<br />
avenue. Starting from this point, the whole avenue is<br />
full of shopping venues left and right. Of course, textile<br />
stores are on the forefront. After all, Denizli is a textile<br />
city. The hand woven bedspreads, towels, peshtemals<br />
and table clothes are so varied that you don’t have<br />
to worry about what to buy as a souvenir. The second<br />
thing that comes to mind when someone says Denizli is<br />
the chickpea. This is why there are lots of dried fruit<br />
and nut sellers, particularly in the center. It’s a good<br />
idea to buy some chickpeas as you’re shopping and<br />
throw them in your bag!<br />
Once Upon a Time<br />
This rare province of the Aegean Region serves as a<br />
passage between the Aegean and the Mediterranean.<br />
Syrian King Antiochus II built the city between 261<br />
B.C. and 245 B.C. It was originally built <strong>around</strong><br />
where Eskihisar Village is today; later, following the<br />
great earthquake that happened in the region, the city<br />
was moved to the Kaleiçi site. According to the most<br />
trusted research done, the origin of the name Denizli<br />
dates back to Tengiz, a boy’s name. This word means<br />
“sea” in Turkish. When we look at chronological lists,<br />
the first date that Turks were seen in Denizli is 1070.<br />
Afterwards, we see that the city enters Byzantine,<br />
Germiyanoğulları, İnançoğulları and later again<br />
Byzantine rule. Yet at last the region enters Ottoman<br />
rule in 1429, and the first municipality is set up in<br />
1876.<br />
Those Who Want to Be Close<br />
to the Center<br />
You’re in Denizli, you’ve toured the market, you’ve<br />
done your shopping, and the weather’s pretty nice.<br />
Now it’s time to tour the parks near by! Located at<br />
the city center, İncilipınar’s large plane trees make<br />
it perfect for resting. This is a strolling place full of<br />
cold-water springs, pools, kiddy parks, picnic areas<br />
and athletic equipment. Actually, to visit İncilipınar,<br />
you don’t have to wait till the weather’s nice. When<br />
you see photographs of it covered with snow, you<br />
understand that you shouldn’t miss a miracle of nature<br />
like this. Another park located in the Eskihisar Village<br />
8 km from the center is Hisar Değirmenleri, which has<br />
nostalgic countryside coffee houses that give a 100%<br />
guarantee of relaxation and peace. The restaurants here<br />
famous for kuyu kebab relieve your hunger. Another<br />
41
42<br />
Sonsuz Beyazlık<br />
Denizli’ye kadar gidip Pamukkale ziyareti yapmadan dönmek olmaz. Her ne kadar<br />
Denizlililer artık Pamukkale’nin eski güzelliğini koruyamadığını söylese de bu<br />
doğa harikası görülmeye, keşfedilmeye değer. Menderes Nehri Vadisi’nde bulunan<br />
Pamukkale en kaba tanımla kent kaplıcaları, akan sulardan kalan karbonat mineralleri<br />
terasları ve travertenlerden oluşuyor. Bu doğal bölgede, sıcaklığı 100 dereceye kadar<br />
çıkan 17 farklı su kaynağı var. Elbette Pamukkale çok önemli bir turizm merkezi. Yerli<br />
ve yabancı pek çok doğa düşkünü Pamukkale’yi ziyaret ediyor. Bu nedenle çevrede<br />
pek çok otel, restoran ve turistik hediyelikler satan mağazalar bulunuyor. Tarihteki adı<br />
Hierapolis olan Pamukkale’de hiçbir ayrıntıyı kaçırmamanız için minik bir gezi şeması<br />
çizelim sizlere: Karahayıt bölgesinden ilerlediğinizde 3-4 km. ötede, Pamukkale’nin<br />
kuzey girişine ulaşıyorsunuz. Buradan biletlerinizi aldıktan sonra macera başlıyor!<br />
Antik kalıntılarla dolu, dar asfalt yolu geçtikten sonra yola yürüyerek devam etmenizi<br />
öneriyoruz. Zira etrafta keşfedilmesi gereken pek çok tarihi yapı, sütunlar, eski<br />
kapılar, çeşmeler ve mezarlar var. Bol bol fotoğraf çektikten sonra aynı yoldan devam<br />
ederek büyükçe bir alana çıkıyorsunuz. İşte bembeyaz travertenler tam karşınızda!<br />
Bu müthiş manzaranın tadını çıkarttıktan sonra hemen yan tarafta bulunan müzeyi de<br />
ziyaret etmenizi öneririz.<br />
alternative that could add color to your visit is the dam pond in the town center at Beyağaç.<br />
You could do line fishing in the 850-meter high pond and participate in water sports events.<br />
Since the region is surrounded by red pine forests, there’s no doubt that you’ll sleep well at<br />
night with all the clean air you inhale!<br />
Endless White<br />
It wouldn’t be right to go all the way to Denizli and come back without visiting Pamukkale.<br />
<strong>Even</strong> <strong>though</strong> Denizli locals say that Pamukkale wasn’t able to retain its old beauty,<br />
this miracle of nature is worth seeing and discovering. Situated in the Menderes River<br />
Valley, Pamukkale, in its crudest form, consists of the town’s thermal springs, terraces and<br />
travertines made out of carbon minerals left over from the flowing water. This natural<br />
area includes 17 different water sources with a heat that goes up to 100 degrees. Of course<br />
Pamukkale is a very important touristic center. A great number of nature buffs, both local<br />
and foreign, visit Pamukkale. That’s why there are a lot of hotels, restaurants and shops<br />
that sell touristic souvenirs. Let’s draw you a little travel diagram so you don’t miss a single<br />
detail in Pamukkale, historically called Hierapolis: When you move on from the Karahayıt<br />
region, you’ll see Pamukkale’s northern entrance 3-4 km away. After you buy your tickets<br />
here, the adventure begins! Once you cross the narrow asphalt road full of ancient artifacts,<br />
we recommend you keep going by walking left. There are a lot of historical structures,<br />
columns, old doors, fountains and graves <strong>around</strong> waiting to be discovered. After taking<br />
lots of photos, you’ll reach a large arena when you keep going on the same path. There,<br />
the white travertines are right in front of you! After taking in this incredible view, we also<br />
recommend you to visit the museum right next to it.
44<br />
Nerede Kal›n›r<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />
Karşıyaka Mah. 2394 sok. No.4 20175 Denizli<br />
Tel:+90 (258) 268 8000 Faks:+90 (258) 251 4422<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resort International’ın ikinci markası <strong>Dedeman</strong> Park’ın ilk oteli olan<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli; misafirperverliği, konforu ve iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap veren hizmet<br />
anlayışıyla sizi Denizli’ye bekliyor. Şehir merkezine sadece 3 km. uzaklıktaki konumuyla öne çıkan otel,<br />
aynı zamanda sunduğu hizmetlerle de farklılaşıyor. Odaların tümünde bulunan kablosuz internet, TV,<br />
merkezi ısıtma ve soğutma sistemi, ütü ve ütü masası gibi hizmetlerin yanı sıra otel; bellboy hizmeti,<br />
business center, fitness salonu ve toplantı imkanları da sunuyor.<br />
Otelde; 7/24 hizmet veren atıştırmalık, alkollü ve alkolsüz içecekler, kişisel bakım ürünlerinin satıldığı<br />
Bakk-al adında bir perakende alanı da bulunuyor. İş ve turistik ziyaretleriniz için aradığınız her şey<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli’de.<br />
Where to stay...<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />
Karşıyaka Mah. 2394 sok. No.4 20175 Denizli<br />
Tel:+90 (258) 268 8000 Faks:+90 (258) 251 4422<br />
<strong>Dedeman</strong> Park Denizli is the first hotel by <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resort International’s second brand,<br />
<strong>Dedeman</strong> Park, and it welcomes you to Denizli with its hospitality, comfort and approach to service<br />
that answers to all the needs of the business world. The hotel comes into prominence with its location<br />
only 3 km away from the city center and distinguishes itself with the services it offers. In addition<br />
to services available in all the rooms like wireless internet, TV, central air-conditioning, an iron and<br />
ironing board, the hotel also boasts bellboy service, a business center, a fitness center and meeting<br />
opportunities. There is also a retail spot in the hotel open <strong>around</strong> the clock, called Bakk-al, where<br />
you’ll find snacks, alcoholic and non-alcoholic beverages as well as personal hygiene products.<br />
Everything you need on your business or touristic travels, you’ll find at <strong>Dedeman</strong> Park Denizli.
DQ<br />
46 R Ö P O R T A J - I N T E R V I E W<br />
Karadeniz’in İncisi<br />
The Pearl of The Black Sea<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />
Bu sayımızda gelişmiş sanayisi ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken Zonguldak’ın<br />
en yeni otellerinden <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın Genel Müdürü İbrahim Çelik ile sohbet ettik.<br />
In this issue, we spoke with General Manager of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak İbrahim Çelik, one of the<br />
newest hotels in the city that gets attention for its developed industry and natural beauties.
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak, <strong>Dedeman</strong> Oteller zincirinin en yeni<br />
üyelerinden bir tanesi. Siz, <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın hangi<br />
özellikleriyle ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz<br />
Batı Karadeniz Bölgesi’nin tek beş yıldızlı oteli olması<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en önemli özelliklerinden biri.<br />
Ayrıca, otelimiz oda çeşitliği açısından da öne çıkıyor.<br />
Toplam 204 odası olan otelimizde 26 Executive Süit, bir<br />
Kral Dairesi ve uzun konaklayacak misafirlerimiz için<br />
11 adet Apart Süit mevcut. Bunun dışında, 2500 m 2 alana<br />
kurulu ve deniz manzalaralı Life Style Spa Merkezi de<br />
otelimize artı değer katıyor. 2 Türk Hamamı, 3 sauna,<br />
3 buhar odası, şok duşları, 2 kese odası, 4 özel dizayn<br />
edilmiş masaj odası, özel dinlenme alanları , deniz manzaralı<br />
aerobic salonu, kapalı yüzme havuzu, çocuk havuzu ve<br />
Vitamin Bar da otel misafirlerimizin hizmetinde.<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ta toplantı imkanlarının da oldukça<br />
geniş olduğunu da belirtmekte fayda var. Karaelmas<br />
Balo Salonu,Gelik Salonu, teraslı Kilimli Salonu ve<br />
Dilaver Toplantı Salonu ile farklı büyüklüklerdeki bir çok<br />
organizasyona ev sahipliği yapabiliyoruz.<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak is one of the newest members of<br />
the <strong>Dedeman</strong> hotels family. In your opinion, which<br />
of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’s qualities will come into<br />
prominence<br />
The fact that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak is the first five-star hotel<br />
in the Western Black Sea region is one of the hotel’s most<br />
important qualities. Our hotel also comes into prominence<br />
with its various rooms. Our hotel has a total of 204 rooms, 26<br />
Executive Suites, one King Room and 11 Apart Suites for guests<br />
who’ll be staying long term. Other than that, the Life Style Spa<br />
Center spread over 2500 m2 with a sea view adds extra value<br />
to our hotel. 2 Turkish Hamams, 3 saunas, 3 steam rooms,<br />
shock showers, 2 scrub rooms, 4 specially designed massage<br />
rooms, special resting areas, an aerobics room with a sea view,<br />
an indoor swimming pool, a kids’ swimming pool and a Vitamin<br />
Bar are also here to serve our hotel’s guests.<br />
I should also state that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak offers plenty of<br />
meeting options. We are able to host many events in various<br />
sizes in the Black Diamond Ball Room, Gelik Room, the Kilim<br />
Room with a terrace and the Dilaver Meeting Room.<br />
47
48<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en yoğun mevsiminin<br />
hangisi olacağını öngörüyorsunuz Neden<br />
Yaz aylarının daha yoğun olacağını düşünüyorum.<br />
Bunun tecrübesini bu yıl yaşıyoruz, önümüzdeki yıl<br />
pazarı daha iyi biliyor olacağız. Zonguldak konum<br />
olarak özel bir konuma sahip. İstanbul’a 300 km,<br />
Ankara’ya 270 km uzaklıkta. Arabanızla İstanbul’dan<br />
3,5, Ankara’dan 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra<br />
Zonguldak’a ulaşabiliyorsunuz. Türkiye ormanlarının<br />
çoğunluğu da yine Zonguldak, Bolu ve Kastamonu’da<br />
yer almakta. Akçakoca, Abant, Yedigöller, Karadeniz<br />
Ereğli, Safranbolu, Amasra, Kurucaşile, Cide hali<br />
hazırda iç turizmden önemli pay alıyor. <strong>Dedeman</strong><br />
Zonguldak’ın da bölge turizminin gelişmesine önemli<br />
katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yaz aylarında bölge<br />
önemli bir turistik destinasyon haline geldi ve bunun<br />
artarak devam edeceği görüşündeyim.<br />
Zonguldak, yazın turistik rotalara olan yakınlığı<br />
haricinde güçlü bir sanayiye de sahip. Şehrin bu<br />
özelliklerinin otelinize ne gibi katkıları olacağını<br />
düşünüyorsunuz<br />
Şehrimize gelen şirket temsilcileri, iş insanları<br />
otelimizi hizmet vermeye başladığımız ilk günden<br />
itibaren sahiplendiler. Özellikle hafta içleri yoğun<br />
bir taleple karşılaşıyoruz. Burada kurulu şirketler,<br />
Which season do you think will be the busiest at<br />
<strong>Dedeman</strong> Zonguldak Why<br />
I think that summer months will be busier. We are<br />
experiencing it this year, and we will know the market<br />
better next year. Zonguldak offers a special location. It<br />
is 300 km away from Istanbul and 270 km away from<br />
Ankara. By car, you can travel from Istanbul to Zonguldak<br />
in 3.5 hours and from Ankara in 2.5 hours. Most of the<br />
forests in Turkey are also located in Zonguldak, Bolu<br />
and Kastamonu. Akçakoca, Abant, Yedigöller, Karadeniz<br />
Ereğli, Safranbolu, Amasra, Kurucaşile and Cide already<br />
play an important role in domestic tourism. We believe<br />
that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak will also significantly benefit the<br />
development of tourism in the region. The region has become<br />
an important touristic destination in summer months, and I<br />
am of the opinion that this will continue to grow.<br />
Other than its proximity to touristic routes in the<br />
summer, Zonguldak also has a strong infrastructure.<br />
What kinds of benefits do you think this quality of the<br />
city will add to your hotel<br />
Company representatives who come to our city have taken<br />
ownership of our hotel since the first day we started offering<br />
our services. We are met with great demand specifically<br />
during weekdays. Companies established here and national<br />
firms located in the region have held their events like
ölgede bulunan ulusal firmalar toplantı, seminer, eğitim<br />
gibi faaliyetlerini bu zamana kadar faklı destinasyonlarda<br />
yapmışlar. Otelimizin açılması ile özellikle kömür,<br />
demir çelik sektörlerindeki firmalar ve bölgede faaliyet<br />
gösteren kuruluşların toplantıları, seminerleri otelimiz<br />
için önemli bir potansiyel oluşturuyor.<br />
Otel misafir profiliniz ağırlıklı olarak kimlerden<br />
oluşacağını düşünüyorsunuz<br />
Otel misafir portföyümüzün %30’unu Zonguldak’a<br />
iş amaçlı gelen şirket temsilcileri ve iş insanları<br />
oluşturuyor. %20 kadar bir oranını da Batı Karadeniz’e<br />
tur düzenleyen acentalar vasıtası ile gelen misafirlerimiz<br />
oluşturuyor. Bunun yanında Zonguldak’a gelen sporcu<br />
kafileleri, hafta sonu grupları ve bireysel ziyaretçiler<br />
önemli bir oran tutacak. Özellikle Ankara’dan gelecek<br />
hafta sonu misafir trafiğinin yoğun olmasını bekliyor ve<br />
hedefliyoruz. Ankara’nın denize en yakın noktasında<br />
yer almamız, konumumuz ve Batı Karadeniz’in doğal<br />
güzellikleri, otelimizin imkanları bizi bu konuda fazlasıyla<br />
umutlandırıyor.<br />
Bizim asıl hedefimiz ise Zonguldak’ı toplantı, eğitim,<br />
kongre turizmi için ön plana çıkarmak. Bu nedenle<br />
üniversite ve bölgedeki önemli kuruluşlarla yakın temasa<br />
geçtik. Görüştüğümüz firmalar ve seyahat acentaları<br />
Zonguldak’ta geniş imkanlarla açılan otelimizle çok<br />
yakından ilgilendiler. Daha ilk aylarımızdan itibaren<br />
başarılı organizasyonlara ev sahipliği yapmaya başladık.<br />
Otelcilik sektöründe en çok değer verdiğiniz 3 şey<br />
nedir Bunları <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ta ne derecede<br />
uygulayabiliyorsunuz<br />
Otelcilik sektörü insan faktörünün çok önemli olduğu<br />
bir sektör. Bu nedenle birlikte çalıştığım takım<br />
arkadaşlarıma, misafirlerime ve iş yaptığmız tüm<br />
ortaklarımıza karşı dürüst olmak benim için çok önemli.<br />
Kısa vadeli bazı dezavantajları olmakla birlikte uzun<br />
vadede çok faydasını gördüm. Güven duyulan biri<br />
olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Misafir<br />
beklentilerini anlamak ve pazarı iyi analiz etmeyi çok<br />
önemli buluyorum. Siz ne yaparsanız yapın misafirleriniz<br />
sizin sunduklarınıza yabancıysa başarılı olmanız imkansız.<br />
Hedef kitleniz ve pazarın beklentilerine göre ürün ortaya<br />
çıkarmanız, otelinizi konumlandırmanız gerekiyor.<br />
İşlerimi mutlaka takım arkadaşlarımla birlikte planlarım.<br />
Planlamadan hiç bir işe başlamamaya çalışırım. Eğer<br />
planlarım tutmaz ise ısrarcı olmam planlarımı revize<br />
ederim. Mutlaka takım arkadaşlarımın fikirlerini alır<br />
ve bilgilendirme yaparım. İşleriniz daha önceden<br />
planlamanız sizin daha donanımlı olmanız için fırsat<br />
yaratır. Hazırlıklı olmanız, daha önceden tedbirler<br />
almanız sayesinde hem başarı şansınız artar hemde<br />
maaliyetlerinizi kontrol edebilme imkanınız olur.<br />
Akçakoca, Abant, Yedigöller,<br />
Karadeniz Ereğli, Safranbolu,<br />
Amasra, Kurucaşile, Cide<br />
hali hazırda iç turizmden<br />
önemli pay alıyor. <strong>Dedeman</strong><br />
Zonguldak’ın da bölge<br />
turizminin gelişmesine<br />
önemli katkı sağlayacağını<br />
düşünüyoruz. Yaz aylarında<br />
bölge önemli bir turistik<br />
destinasyon haline geldi.<br />
meetings, seminars and trainings in various destinations<br />
to date. With the opening of our hotel, the meetings and<br />
seminars of firms particularly in the coal and iron-steel<br />
industries as well as institutions operating in the region<br />
have been creating an important potential for our hotel.<br />
Who do you think will make up the majority of the<br />
visitor profile for your hotel<br />
Company representatives and business people who come<br />
to Zonguldak for business make up 30% of our hotel’s<br />
guest portfolio. About 20% consists of our guests who<br />
come via agencies that plan tours to the Western Black<br />
Sea area. Additionally, sports groups, weekend groups and<br />
individual guests who come to Zonguldak will account for<br />
a significant percentage. We expect and aim for a heavy<br />
traffic of guests who come from Ankara for the weekend.<br />
The fact that we are located at the point that’s closest to<br />
the sea from Ankara, our location and the natural beauties<br />
of the Western Black Sea region, as well as our hotel’s<br />
facilities, give us a great deal of hope in this subject.<br />
Our primary goal is to draw attention to Zonguldak<br />
for meetings, trainings and conference tourism. That is<br />
why we have established close contact with universities<br />
and important institutions in the region. The firms and<br />
travel agencies we met with have taken great interest<br />
in our hotel, which opened in Zonguldak with great<br />
opportunities. Since our first months, we have started to<br />
host successful events.<br />
49
50<br />
Bize otelinizin mutfağı ile ilgili bilgi verebilir<br />
misiniz Yöresel lezzetler mutfağınızın ne kadarlık<br />
bir kısmını oluşturacak<br />
Karadeniz deyince akla ilk gelen balık oluyor. İmkanlar<br />
dahilinde taze balığı hep bulundurmaya çalışıyoruz.<br />
Amasra salatası, kestane balı ile manda yoğurdu,<br />
deniz mahsulleri mutlaka tadılmalı. Ustamız yöresel<br />
yemekleri çalışıyor. Özellikle Karadeniz yemekleri<br />
batısından doğusuna bizim için önemli. İlerleyen<br />
zamanlarlarda bazı yöresel yemeklerin üzerinde<br />
çalışarak değişik bir prezentasyon ile sunmak istiyoruz.<br />
Bunun yanında şehre yeni tatlar getirme ve sevdirme<br />
uğraşındayız.<br />
Konaklamalar dışında düğün, lansman gibi<br />
aktiviteleriniz olacak mı<br />
Kesinlikle. Haziran ayı hafta sonlarımız hali hazırda<br />
dolu. Her hafta sonu en az iki düğüne ev sahipliği<br />
yapacağız. Düğünlerimizin faklı ve özel olmasını<br />
istiyoruz. Bu nedenle bütün ekipmanlarımız özenle<br />
seçildi. Farklı salonlarda farklı bütçelere uygun<br />
düğünleri aynı anda ağırlayabilecek durumdayız. Şirket<br />
yemekleri, tanıtımları, eğitimleri, özel gün düzenleme<br />
konularına çok önem veriyoruz. Zonguldak’a yeni bir<br />
hava getirdik diyebilirim ve bu sadece başlangıç.<br />
What are the three things you value the most in the<br />
hotel management industry To what extent can you<br />
apply these at <strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />
The hotel management industry is an industry in which<br />
the human factor is very important. That is why it is<br />
very important to me to be honest with the team members<br />
I work with, my guests and all of our partners that we<br />
do business with. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> there are some short-term<br />
disadvantages, I have seen many benefits in the long<br />
run. I think it is very important to be someone who is<br />
trusted. I find that it is very important to understand<br />
guest expectations and analyze the market well.<br />
No matter what you do, if your guests are foreign to<br />
what you offer, it’s impossible for you to be successful.<br />
You have to put out products and situate your hotel<br />
according to your target audience and the market<br />
expectations. I always plan my business with my team<br />
members. I try not to start anything without planning. If<br />
my plans fall through, I don’t insist; I revise my plans. I<br />
always get my team members’ opinions and inform them.<br />
Planning your business ahead of time enables you to be<br />
better prepared. Being prepared and taking cautions<br />
ahead of time both increase your chance of success and<br />
let you manage your expenditures.
Bahar ve yaz aylarıyla ilgili özel olarak planladığınız<br />
aktiviteler var mı<br />
Sabah kahvaltıları ve akşam yemekleri, denize karşı eşsiz<br />
Zonguldak manzarası eşliğinde misafirlerimize sunulacak.<br />
Ayrıca dışarıda düğün, davet vermek isteyen misafirlerimiz<br />
için hizmet vermeye başlıyoruz. Ramazan ayında özel<br />
açık büfe iftar yemeklerimiz ile ilk defa Zonguldaklıların<br />
hizmetinde olacağız.<br />
Misafirlerinizin, <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en çok hangi<br />
özellikleri dikkatini çekiyordur<br />
İçten ve güler yüzlü çalışanlar bizim için çok önemli. Life<br />
Style Spa Center’ın çok tercih edileceğine inanıyorum.<br />
Otelimiz hem tatil, hem iş hemde toplantı oteli<br />
özelliklerini taşıyor.<br />
Filyos, Harmankaya Şelaleri gibi bilinen bölgeler<br />
dışında sizin otelinizde konaklayan misafirlere<br />
Zonguldak ile ilgili önereceğiniz ne gibi yerler var<br />
Bölgenin ciddi bir turizm potansiyeli var. Zonguldak’ın<br />
%66’sı ormanlarla kaplı. Dağ tarafından 1 km içeri<br />
girdiğinizde yemyeşil bir doğa sizi karşılıyor. Üstelik<br />
içinde bulunduğumuz yaz günlerinde, burada yeşilin<br />
her tonunu görebilirsiniz. Zonguldak doğalgaz ile<br />
ısınma sistemine geçiyor. Bu da kışları daha temiz hava<br />
soluyacağız anlamına geliyor. Böylece kömür karası ve<br />
kömür isi problemi çözülmüş olacak. Maden ocaklarının<br />
turizme kazandırılması ve Kozlu sahil projesinin bitirilmesi<br />
ile Zonguldak turistik bir çekim merkezi haline gelecek.<br />
Ayrıca Zonguldak mağaraları ile çok ünlü ve henüz<br />
turizme kazandırılmamış bir çok mağarası mevcut.<br />
Fener Mahallesi, koyları, falezleri, şelaleleri Zonguldak’ı<br />
keşfetmek isteyenleri sabırsızlıkla bekliyor.<br />
Could you give us information on your hotel’s kitchen How<br />
much of your kitchen will local flavors make up<br />
When someone says the Black Sea, the first thing that comes to mind<br />
is fish. As much as possible, we try to always have fresh fish. The<br />
Amasra salad, chestnut honey and water buffalo yogurt as well as sea<br />
food must be tasted. Our chef is studying the local dishes. Particularly<br />
foods of the Black Sea, from the west to the east, are important to us.<br />
In the coming days, we want to work on some local dishes and offer<br />
them with a different presentation. Additionally, we are working to<br />
bring new flavors to the city and get them to like it.<br />
In addition to stays, will you have activities like weddings<br />
and launches<br />
Definitely. Our weekends for May and June are already full. Every<br />
weekend, we will host at least two weddings. We want our weddings<br />
to be different and special. That is why all of our equipment was<br />
chosen carefully. We are able to weddings that fit different budgets<br />
in different rooms at the same time. We place great importance on<br />
company dinners, launches, trainings and planning special days.<br />
I could say that we brought a new air to Zonguldak, and this is<br />
only the beginning.<br />
Do you have activities planned specifically for the spring<br />
and summer months<br />
With the air getting warmer, our summer venues will be opened.<br />
Our hotel’s terraces are very spacious. Our guests will be able to<br />
enjoy morning breakfasts and dinners across from the sea, against<br />
the unique Zonguldak view. Additionally, we are starting to<br />
offer our services for guests who want to host weddings and events<br />
outdoors. In the month of Ramadan, we will serve Zonguldak<br />
locals for the first time with our special open-buffet iftar dinners.<br />
Which of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’s qualities attract your<br />
guests the most<br />
Genuine and smiling employees are very important to us. I believe<br />
that the Life Style Spa Center will be widely preferred. Our hotel<br />
has all the qualities of a vacation, business and meeting hotel.<br />
Other than well known areas like Filyos and the<br />
Harmankaya Waterfalls, what are some places you could<br />
recommend in Zonguldak to guests staying in your hotel<br />
The region has serious tourism potential. 66% of Zonguldak is<br />
covered in forests. When you go one km inland from the mountain,<br />
you are greeted with a green nature. Plus, in these summer days we<br />
are experiencing, you can see every tone of green here. Zonguldak<br />
is transitioning into the system of heating by natural gas. That<br />
means we will breathe cleaner air during the winter. So our<br />
problems of coal black and coal soot will be solved. When the coal<br />
mines are made a part of tourism and the Kozlu shore project is<br />
finished, Zonguldak will become a touristic center of attraction.<br />
Additionally, Zonguldak is very famous for its caves, and there are<br />
many caves that haven’t been made a part of tourism yet. The Fener<br />
neighborhood, coves, cliffs and waterfalls anxiously await those who<br />
want to discover Zonguldak.<br />
51
DQ<br />
52 H O B İ - H O B B Y<br />
Yelkenler Fora<br />
Unfurl The Sails<br />
Kuşkusuz Boğaz’ın en doyumsuz manzalarından biri de<br />
erguvan ağaçlarının mora boyadığı kıyıların arasında,<br />
masmavi sular üzerinde arz-ı endam eden yelkenlilerin<br />
birbiri ardına geçişi. Bizlerin hala gizemli gözlerle izlediği<br />
bu masalsı geçiş töreninin geçmişi aslında çok eskilere<br />
dayanıyor.<br />
One of the Bosphorus views we can’t get enough of<br />
are undoubtedly the back-to-back cruising of sails on<br />
blue waters, between the shores that Judas trees color<br />
purple. The history of this story-like parade we still watch<br />
with mysterious eyes actually dates back very far.<br />
Dünyada ve Türkiye’de Yelken Sporu<br />
İnsanoğlunun suyun kaldırma kuvvetinden istifade ederek kullandığı teknelere rüzgarın<br />
enerjisini de eklemesiyle oluşan ve özellikle açık denizlere kıyısı olan ülkelerin benimsediği<br />
yelkenli tekneler, önceleri sadece ulaşım ve savaş amaçlarıyla kullanılıyordu.Yelkenin,<br />
doğayla mücadelenin ağır bastığı bir spor dalı haline gelmesi ise İngiltere’de 1693 yılında<br />
Seamark Cub adında bir kulübün kurulmasıyla başlar. Bu tarihten sonra yelken, spor<br />
olarak dünyanın diğer ülkelerine de hızla yayıldı. 1896 yılında Olimpik Spor olan yelken,<br />
Türkiye’de ise Cumhuriyet sonrası gelişmiştir. 1850 senelerinde Büyükada, Moda ve<br />
Yeşilköy sahillerindeki kulüplere bağlı yat sahiplerinin aralarında yaptığı yarışlar ile<br />
filizlenen yelken sporu, 1914-1923 seneleri arasında, savaşlar nedeni ile durmuş ancak<br />
1923 senesinde Yelken, Kürek ve Yüzme dallarını kapsayan Su Sporları Federasyonu’nun<br />
kurulması ile tekrar gündeme gelmiştir. 1957 senesinde Yelken branşı Su Sporları<br />
Federasyonu’ndan ayrılarak 25 Mayıs 1957’de Türkiye Yelken Federasyonu resmen<br />
kurulmuştur. Ancak Türkiye’nin 1907 senesinde kurulmuş olan Uluslararası Yat Yarış<br />
Birliği’ne üyeliği çok daha önce, 1932 gerçekleşmiştir. Uluslararası Birlik ise, diğer spor<br />
teşkilatları düzenlemelerine uyarak, 1996 senesinde adını Uluslararası Yelken Federasyonu<br />
(International Sailing Federation = ISAF) olarak değiştirmiştir.
The Sailing Sport in the World and in Turkey<br />
Created by mankind’s addition of wind energy to the boats he uses by benefiting from the<br />
buoyancy of water and especially embraced by countries that border open seas, sail boats were<br />
first used only for transportation and war. The transformation of the sail into a sports branch<br />
dominated by a battle with nature dates back to the establishment of a club named Seamark<br />
Club in England in 1693. After this date, sailing as a sport quickly spread to other countries<br />
<strong>around</strong> the world. The sail, which became an Olympic sport in 1896, developed in Turkey<br />
after the founding of the Republic. Blossoming in the 1850s with the races that yacht owners<br />
associated with clubs on Büyükada, Moda and Yeşilköy shores held amongst themselves, the<br />
sailing sport stopped between the years of 1914 and 1923 due to the war; however, it was<br />
brought back to the agenda in 1923 with the establishment of the Water Sports Federation,<br />
which encompasses the Sailing, Paddling and Swimming branches. In 1957, the Sailing<br />
branch was removed from the Water Sports Federation, and the Turkish Sailing Federation<br />
was officially established on May 25, 1957. Yet Turkey’s membership in the International<br />
Yacht Racing Union, established in 1907, came much earlier, in 1932. The International<br />
Union, on the other hand, adhered to the regulations of other sports organizations to change<br />
its name to the International Sailing Federation (ISAF) in 1996.<br />
53
54<br />
Neden Yelken<br />
Yelken sporu yapanlar, hissetikleri en baskın duygu olarak özgürlüğü öne çıkarıyorlar.<br />
Bir tekneyi hiçbir elektronik etken olmadan bir yerden bir yere götürebilmenin verdiği<br />
duygu ise tarifsiz. Özellikle sert havalarda doğa ile mücadele etmek, insiyatif kullanmak,<br />
aklın, mantığın ve duyguların aynı anda devreye girmesi insanın kendine olan güvenini<br />
perçinlerken, yarışlarda adrenalin had safhaya ulaşıyor. Bütün bunlar insanın günlük<br />
yaşamında da ayağının yere daha sağlam basmasını sağlıyor. Ayrıca, denizde her an her şey<br />
olabileceği için, çabuk karar alıp müdahale etmenin gerektiği durumlar sıklıkla yaşanıyor. Bu<br />
gibi durumlarda bilgi birikimi ve pratik düşünce ön plana çıkıyor. Fakat her şeyden önemlisi<br />
yelken işini ciddiye almak. Eğer ciddiye almazsanız, sonuçlarını çok acı tecrübe etmeniz<br />
olasılıklar içerisinde.<br />
Yelken Yarışları<br />
Yelken, hem tek başına hem de takım halinde yapılabilen bir spordur.Teknenin boyutu,<br />
üzerinde tekneyi yönetecek kişi sayısını da belirler. Tekneler, 13 yaş öncesi çocukların<br />
yaptığı en küçük boy olan ‘optimist’ sınıfından başlayarak, onlarca metre uzunluğundaki<br />
yelkenli teknelere kadar gider. Yelkene her yaşta başlamak mümkün. Günümüzde yelken<br />
kulüpleri çocukları 6-7 yaşından itibaren Optimist eğitimine başlatıyorlar. Önemli olan<br />
teoriğini öğrenip, ondan sonra tekne üzerinde olabildiğince pratik yapmak. Teorik eğitimde<br />
öncelikle rüzgar ile teknenin nasıl gittiğini, ardından teknenin üzerindeki ekipmanın ne işe<br />
Why Sailing<br />
Those who sail as sports say the most dominant feeling they have is freedom. The feeling<br />
that people get from being able to take a boat from one place to another without any<br />
electronic agents is impossible to describe. Combating nature, particularly in harsh weather,<br />
using initiative, employing intelligence, logic and emotions all at once reinforces selftrust<br />
and extremely boosts adrenaline during races. All of these help people stand sturdier<br />
on their own feet during daily life, as well. Additionally, since anything could happen<br />
at any moment out at sea, people frequently experience situations in which they have to<br />
make decisions and take action quickly. In situations like these, a wealth of knowledge and<br />
practical thinking come into prominence. But what’s most important is taking the sailing<br />
business seriously. If you don’t, it’s possible that you’ll experience the consequences very<br />
bitterly.<br />
Sailing Races<br />
Sailing is a sport that can be done both alone and as part of a team. The size of the boat<br />
determines the number of people who can steer it on top. Boats range in size from the<br />
smallest, which is the ‘optimist’ class suitable for kids under the age of 13, to sail boats<br />
that extend for tens of meters. You can start sailing at any age. Today, sailing clubs begin<br />
offering Optimist training starting with kids ages 6-7. What’s important is to learn the<br />
theory and then practice as much as possible on the boat. In theory training, people first
yaradığını, yelkencilik ve denizcilik terimlerini öğrenirler. Ama asıl öğrenme faslı ise<br />
pratik eğitimle olur. Ne kadar fazla pratik yaparsanız o kadar iyi sonuçlar alırsınız.<br />
Yelken yarışları, yarışmacıların belirli bir yönde, çevresinden dolaşmaları gereken<br />
şamandıralarla tespit edilmiş bir güzergah üzerinde yapılır. Bu güzergahın toplam<br />
uzunluğu 10 ile 20 mil arasında değişir. Yelken yarışlarının puanlaması ise şöyledir:<br />
Birinci gelen 0, ikinci 3, üçüncü 5, dördüncü 8, beşinci 10, altıncı 11, yedinci 13,<br />
sekizinci 14 puan alır. Yarışı terk eden tekneler ise en son bitiren tekneden % 10 fazla<br />
puan alır. Yani sıralamada en az puanı alan tekne, en üst sıradadır.<br />
Yelken yarışları üç ayrı kategoride toplanmaktadır. Bunlar, Regatta Olimpik<br />
yarışları, okyanus yarışları ve maç yarışlarıdır. Yarışma kuralları tüm yelkenli tekne<br />
kategorilerinde aynı şekilde uygulanır. Yarışmalara erkekler ve kadınlar (özel yarışlar<br />
dışında) katılabilirler. Yarışmaların olimpik seyri üçgen şeklindedir ve seyir denize<br />
atılan şamandıralar ile belirlenir. Yarışmanın yönü rüzgârın estiği yöne göre belirlenir.<br />
Yarışma mesafesi yarışılan yelkenli tekne kategorisine göre değişir.<br />
55<br />
Yaklaşan Etkinlikler<br />
Yelkende yarış sezonu Mart ayında başlar ve Kasım’a kadar devam eder. Bu sene,<br />
İstanbul Boğazı dahil olmak üzere yaz ayları boyunca birçok bölgede yelken yarışlarına<br />
denk gelebilirsiniz. 29 Haziran’da PKRA Dünya Kupası Özel Etabı Kuruçeşme’de,<br />
30 Haziran’da XVII. Boğaziçi Kupası Yat Yarışı İstanbul Boğazı’nda, 13-16 Temmuz’da<br />
XXXXI. Deniz Kuvvetleri Kupası Açıkdeniz Yat Yarışı İstanbul ve Çeşme’de,<br />
23-26 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı İstanbul Yelken Haftası Kaya Ropes Match Race<br />
İstanbul’da gerçekleşecek.<br />
learn how the wind steers the boat, then what the equipment on the boat is used for, as well<br />
as sailing and marine terminology. But the actual learning episode happens with practice.<br />
The more you practice, the better results you’ll get.<br />
Sailing races are held on a specific route determined by buoys that racers have to make their<br />
way <strong>around</strong>, going in a specific direction. The total length of the course varies between<br />
10 and 20 miles. Scoring for sailing races is as follows: the person who comes in first place<br />
receives 0 points, with the second receiving 3, the third 5, the fourth 8, the fifth 10, the<br />
sixth 11, the seventh 13 and the eighth 14. Boats that quit the race receive 10% more<br />
points than the boat that finishes last. So in ranking, the boat that gets the fewest points is<br />
highest up.<br />
Sailing races are divided into three categories. These are Regatta Olympic races, ocean races<br />
and match races. The rules of the race are applied in the same way across all sailing boat<br />
categories. With the exception of special competitions, men and women can both participate<br />
in the races. The Olympic course of the races is triangular, and the course is set by buoys<br />
thrown into the sea. The direction of the rate is determined according to the direction of<br />
the wind. The distance of the competition varies according to the category of the boat with<br />
which teams participate in the race.<br />
Upcoming <strong>Even</strong>ts<br />
This year, you can come across with many sailing competitions during summer across many<br />
places including Bosphorus. PKRA World Cup Special Lap will be held on 29 th of June in<br />
Kuruçeşme, XVII. Boğaziçi Cup Sailing Race will be held on 30th of June in Bosphorus,<br />
XXXXI. Naval Forces Cup Offshore Sailing Race will be held on 13-16 of July in İstanbul and<br />
Çeşme and Presidential İstanbul Sailing Week Kaya Ropes Match Race will be held on 23-26 of<br />
August in İstanbul.
DQ<br />
56 M O D A - F A S H I O N<br />
Mistik Yolculuk<br />
Fonda Peri Bacaları, başrolde güneşin altın sarısıyla<br />
kavurduğu topraklar... Bu çekimde <strong>Dedeman</strong><br />
Kapadokya’nın konuğuyuz.<br />
Mystic Journey<br />
With fairy chimneys on the background,<br />
sun-parched lands take the lead. For this photo<br />
shoot, we’re guests of <strong>Dedeman</strong> Kapadokya.<br />
FOTO⁄RAF-PHOTOGRAPHY: DAĞHAN GÜRKANLAR STYLING SEVİN SEVİMLİSOY SAÇ-HAIR: UĞUR KÖKÇÜ<br />
MAKYAJ-MAKE UP: ZEYNEP ALTAN MODEL: ALENA LARIONOVA
SÜTYEN EDİTÖRE AİT,<br />
BİKİNİ ALTI KOTON,<br />
CEKET JACKET ZARA,<br />
KOLYE NECKLACE DERİSHOW,<br />
KEMER BELT AJDA PEKKAN<br />
FOR TWIST.<br />
57
58<br />
MAYOKİNİ MONOKINI ZEKİ,<br />
ŞEMSİYE UMBRELLA VAKKO,<br />
GÖZLÜK SUNGLASSES KOTON.
BLUZ SHIRT AMERICAN<br />
RETRO V2K,<br />
BİKİNİ ALTI KOTON,<br />
YÜZÜK (sağ el) RING<br />
(right hand) GAZZAS,<br />
YÜZÜK (sol el) RING<br />
(left hand) GAZZAS,<br />
KEMER BELT TOPSHOP,<br />
AYAKKABI SHOES TUBA BENIAN.<br />
59
BLUZ SHIRT ZARA,<br />
PANTOLON PANTS DERİSHOW,<br />
KOLYE NECKLACE GAZZAS,<br />
KEMER BELT KOTON.<br />
61
62<br />
ELBİSE DRESS BEBE,<br />
ŞAPKA HAT IPEKYOL,<br />
KEMER BELT EDİTÖRE AİT,<br />
BİLEKLİK BRACELET GAZZAS,<br />
AYAKKABI SHOES JESSICA<br />
SIMPSON.
TUNİK TUNIC<br />
BERR-IN,<br />
TASMA LEASH<br />
GAZZAS.<br />
63
64<br />
YELEK VEST TUBA<br />
BENIAN,<br />
PANTOLON PANTS<br />
NO. 27 V2K,<br />
TASMA LEASH GAZZAS,<br />
BİLEKLİKLER BRACELETS KOTON,<br />
AYAKKABI SHOES JESSICA<br />
SIMPSON VEPA’ 62.
GÖMLEK SHIRT OPENING<br />
CEREMONY V2K,<br />
ŞORT SHORTS ZARA,<br />
KÜPE EARRINGS GAZZAS,<br />
AYAKKABI SHOES TUBA BENIAN.<br />
65
66<br />
Nerede Kal›n›r<br />
<strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center<br />
Ürgüp Yolu 2. km 50200, Nevşehir. Tel: (0384) 213 99 00<br />
Kayseri Havaalanı’na 85 km, Tuzköy Nevşehir Havaalanı’na 35 km, otogara 5 km,<br />
şehir merkezine ise sadece 2 km uzaklıkta olan <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel &<br />
Convention Center, bölgedeki cazibe merkezlerine ulaşmak için konumlandığı<br />
uygun nokta ile iş ve Kapadokya’ya tatil amacıyla gelenlerin tüm ihtiyaçlarına cevap<br />
veriyor. <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center’da ücretsiz kablosuz<br />
internet, erken check-in, geç check-out, çocuk bakımı ve kuru temizleme gibi<br />
servislerden yararlanabilirsiniz.<br />
Where to stay...<br />
<strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center<br />
Ürgüp Yolu 2. km 50200, Nevşehir. Tel: (0384) 213 99 00<br />
Located 85 km Kayseri Airport, 35 km to Tuzköy Nevşehir Airport, 5 km to<br />
the bus station and only 2 km from the city center, <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel &<br />
Convention Center answers to all the needs of those who visit Cappadocia for<br />
business or pleasure thanks to its suitable location to access the centers of<br />
attention in the region. At <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center, you<br />
can benefit from free wireless internet, early check-in, late check-out,<br />
childcare and dry cleaning services.
DQ<br />
68 K Ü L T Ü R & S A N A T - C U L T U R E & A R T<br />
Şehrin<br />
nabzını tutun<br />
Bu yaz kimler gelecek Yazın kültür sanat ajandası DQ<br />
sayfalarına taşınıyor. Sergiler, konserler, festivaller ve daha<br />
fazlası. Tatil planınızı buna göre yapın, sonra etkinlikleri<br />
kaçırdım diye üzülmeyin.<br />
Feel The Pulse<br />
of The City<br />
Who’s coming this summer The summer’s culture<br />
and art agenda moves to DQ pages. Exhibitions,<br />
concerts, festivals and more. Plan your vacation<br />
accordingly so you don’t feel sad later that you<br />
missed the events.<br />
YAZI-BY P I N A R M A M A K
M<br />
alumunuz Madonna konserinin haberi,<br />
bünyelerimizi kış uykusundan uyandırmaya<br />
çalışırken ilaç gibi gelmişti. Baharın hatta<br />
yazın gelmekte olduğu hissiyatı konser ve etkinlik<br />
haberlerinin peşi sıra gelmesiyle doruğa ulaştı.<br />
Neyse ki güneşli havalar da modumuza ayak<br />
uydurdu da heyecanımız sadece hissiyatla sınırlı<br />
kalmadı. Madonna konser biletleri 3 günde bitip<br />
tükenince yeni havadisleri acilen bekler olduk.<br />
Halden anlayan organizatörler bizi merakta<br />
bırakmadı ve yeni haberleri birbiri ardına servis<br />
etmeye başladılar medyaya. Bunlardan belki<br />
de en çok heyecan uyandıranı Red Hot Chilli<br />
Peppers oldu. 8 Eylül’de Santralistanbul’da<br />
konser verecek grup için gözümüz uzun yılladır<br />
yollardaydı. Her sene “tamam artık bu sene<br />
gelecekler” efsanesi ortalığı kasıp kavuran yegane<br />
gruplardan Radiohead ve RHCP ikilisinden<br />
nihayet birisi bu topraklara ayak basacak.<br />
Radiohead içinse ya beklemeye devam ya da<br />
konser şehirlerden birine yolculuk gözüküyor<br />
ufukta. RHCP’nin birinci kategori biletleri bitmiş<br />
olsa bile ikinci kategori için hala şansınız var. Ben<br />
A<br />
s you know, news of the Madonna concert was<br />
like medicine as we were trying to wake our<br />
bodies up from the winter sleep. The feeling<br />
that spring, even summer, is approaching reached<br />
its peak with the back-to-back news of concerts and<br />
events. Thankfully the sunny weather has kept up<br />
its pace with our mood so that our excitement wasn’t<br />
limited to a feeling. When the Madonna tickets were<br />
sold out in 3 days, we urgently started waiting for new<br />
happenings. The understanding event planners didn’t<br />
keep us waiting, and they started serving the media<br />
with news one after the other. Perhaps the most exciting<br />
among these was Red Hot Chili Peppers. We’ve been<br />
waiting for long years for the group, who’ll perform at<br />
Santralistanbul on September 8. One of two groups<br />
whose myths of “finally coming this year” kept us<br />
waiting each year, Radiohead and RHCP, is finally<br />
stepping foot on these lands. As for Radiohead, we<br />
can either keep waiting or take a journey to one of the<br />
cities where they’re giving concerts. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the<br />
first category tickets for RHCP are already sold out,<br />
you still have a chance for the second category. For<br />
those who don’t want to give up their comfort, there are<br />
69
70<br />
konforumdan vazgeçmem diyenler içinse Platinium,<br />
Golden ve Diamond Ring biletleri mevcut. Eğer<br />
gitmek istiyorsanız elinizi çabuk tutmakta fayda<br />
var. santralistanbul’un bir diğer konuğu ise artık<br />
klasikleşen Efes Pilsen One Love Festival. 14-15<br />
Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek festivale<br />
geçen yıl 30.000 kişi katılmıştı. Bu sene henüz<br />
açıklanan isimler, Britpop efsanelerinden Pulp,<br />
“Somebody That I Used to Know”da Gotye ile<br />
düetinden hatırlayacağınız Kimbra ile soul ve<br />
reggae müziğin yeni nesil temsilcilerinden Selah<br />
Sue. Festivale katılacak diğer isimlerin önümüzdeki<br />
günlerde açıklanması bekleniyor. Bu senenin<br />
yenilerinden olan Mono Festival’in denizi, güneşi<br />
ve kumsalı birleştireceği etkinlikte yeni ve farklı<br />
stilleriyle öne çıkan isimler sahne alacak. Gogol<br />
Bordello, Metric, The Horrors, Oh Land ve the<br />
Ringo Jets festivalin gözdelerinden. Şehir içinde<br />
denizin ve müziğin keyfini çıkarabileceğiniz Mono<br />
Festival senenin sürprizi olmaya aday. Yazın önemli<br />
etkinliklerinden biri de İKSV’nin düzenlediği<br />
Müzik Festivali ve Caz Festivali. Diğer sanatçılar<br />
alınmasın ama burada özel bir parantez açıp Caz<br />
Festivali kapsamında tekrar İstanbul’a gelen<br />
Morrissey’den bahsetmek gerek. İngiliz şarkıcı,<br />
etkileyici sesi, şiirsel şarkı sözleri, güçlü sahne<br />
karizması ve aktivist kişiliği ile The Smiths’den<br />
bu yana müzik sahnesindeki etkin konumunu<br />
sürdürüyor. Türkiye’de ilk olarak 2006 yılında<br />
Platinum, Golden and Diamond Ring tickets available.<br />
If you want to go, it’s best if you hurry. Another one<br />
of santralistanbul’s guests is the now-classic Efes Pilsen<br />
One Love Festival. Last year, 30,000 people attended<br />
the festival, which is being held this year on July<br />
14 and 15. The names that have been announced so<br />
far are Britpop legends Pulp; Kimbra, whom you’ll<br />
remember from her duet with Gotye on “Somebody<br />
That I Used to Know;” and Selah Sue, one of the new<br />
representatives of soul and reggae music. The other<br />
musicians participating in the festival are expected to<br />
be announced in the upcoming days. One of the new<br />
festivals this year is Mono Festival, an event that brings<br />
together sea, sun and the beach as well as musicians<br />
known for their new and different styles. Some of the<br />
favorites of the festival are Gogol Bordello, Metric, The<br />
Horrors, Oh Land and The Ringo Jets. Mono Festival<br />
gives you the option to enjoy sea and music inside<br />
the city, and it’s likely to be the surprise of the year.<br />
Other important events of the summer are the Music<br />
Festival and Jazz Festival held by İKSV. We hope the<br />
other artists aren’t offended, but here we need to give a<br />
special mention to Morrissey, who’s coming to Istanbul<br />
once again as part of the Jazz Festival. The British<br />
musician continues to be an influential force in music<br />
since The Smiths, thanks to his impressive voice, poetic<br />
lyrics, strong stage presence and activist personality.<br />
Morrissey first took the stage in Turkey in 2006<br />
as part of Efes Pilsen One Love, and he mesmerized
Efes Pilsen One Love’da sahneye çıkan Morrissey,<br />
performansıyla herkesi büyülemişti. Şimdi İstanbul<br />
Caz Festivali kapsamında Cemil Topuzlu Sahnesi’ne<br />
çıkmaya hazırlanan sanatçının performansı yazın en çok<br />
beklenilenlerinden biri.<br />
Tabii yaz gündemi sadece müzik haberleriyle dolu<br />
değil. Van Gogh ve Rembrandt sergileriyle başlayan<br />
rüzgar Pera Müzesi’ndeki Goya sergisiyle hız<br />
kesmeden devam ediyor. Avrupa resminin en özgün<br />
sanatçılarından ve modern resmin öncülerinden biri<br />
olarak bilinen Francisco de Goya’nın dört büyük<br />
gravür serisi - “Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa<br />
Güreşi, Atasözleri ya da Zırvalar” - ve yağlıboyaları<br />
Türkiye’de ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Bir diğer<br />
önemli etkinlik ise İstanbul Modern’de 23 Mayıs’ta<br />
başlayan Burhan Doğançay retrospektifi. Türk resminin<br />
uluslararası arenadaki en önemli temsilcilerinden olan<br />
Doğançay’ın Mavi Senfoni adlı eseri 2009 yılında 2.7<br />
milyon TL’ye satılmış ve bugüne kadarki en pahalı<br />
resim ünvanını almıştı. Mart ayında Erol Akyavaş’a<br />
ait En-el Hak tablosunun da aynı fiyata satılmasıyla<br />
kendine bir ortak bulmuş oldu. İstanbul Modern’deki<br />
sergi, sanatçının 14 ayrı dönemini ve dünyanın farklı<br />
koleksiyonlarında yer alan çalışmalarını kapsıyor.<br />
Bütün bunların dışında, henüz açıklanmayan bir sürü<br />
etkinlik de yaz boyu bizleri bekliyor olacak. Siz en iyisi<br />
tatil planlarınızı yaparken bu etkinliklere bir göz atın,<br />
sonra kaçırdım diye üzülmeyin. Malum şehir hayatı bir<br />
dakika bile boş bırakılmaya gelmez.<br />
everyone with his performance. The artist is now getting<br />
ready to take the stage at Cemil Topuzlu Stage as part of<br />
Istanbul Jazz Festival, and his performance is one of the<br />
most anticipated of the summer.<br />
Of course the summer agenda isn’t just full of music<br />
news. The wind that started with the Van Gogh and<br />
Rembrandt exhibitions continues full speed with the Goya<br />
exhibition at Pera Museum. Known as one of the most<br />
authentic artists of European painting and a pioneer of<br />
modern painting, Francisco de Goya’s four big engraving<br />
series – “Caprichos, Disasters of War, Tauromaquia,<br />
Proverbs or Follies” – and paintings are meeting with art<br />
fans for the first time in Turkey. Another important event<br />
is the Burhan Doğançay retrospective that started on<br />
May 23 at Istanbul Modern. One of the most important<br />
representatives of Turkish painting in the international<br />
arena, Doğançay’s work “Blue Symphony” was sold for<br />
2.7 million TL in 2009 and earned the title of the most<br />
expensive painting to date. It found itself a mate when<br />
the Erol Akyavaş painting “En-el Hak” was sold for the<br />
same amount in March. The Istanbul Modern exhibition<br />
consists of the artist’s 14 different eras and works that<br />
appear in different collections <strong>around</strong> the world.<br />
Other than all of these, a lot of events that haven’t yet<br />
been announced will be awaiting us all summer. It’s<br />
best if you take a look at these events when making your<br />
summer plans so you don’t despair that you missed them<br />
later. After all, city life doesn’t bear being left alone for<br />
even a minute.
72<br />
müzik<br />
music<br />
• Nouvelle Vague 25 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Jessie J 26 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Two Door Cinema Club&Metronomy<br />
28 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Erykah Badu 13 Temmuz Harbiye Cemil Topuzlu<br />
• Morrissey 19 Temmuz Harbiye Cemil Topuzlu<br />
• Feist 25 Ağustos Santralistanbul Kıyı Amfi<br />
• Red Hot Chili Peppers 8 Eylül Santralistanbul<br />
• Beirut 21 Eylül Turkcell Kuruçeşme Arena<br />
• Lenny Kravitz 4 Ekim Turkcell Kuruçeşme Arena<br />
• Nouvelle Vague June 25 Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Jessie J June 26 Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Two Door Cinema Club & Metronomy<br />
June 28 Maçka Küçükçiftlik Park<br />
• Erykah Badu July 13 Harbiye Cemil Topuzlu<br />
• Morrissey July 19 Harbiye Cemil Topuzlu<br />
• Feist August 25 Santralistanbul Kıyı Amfi<br />
• Red Hot Chili Peppers September 8 Santralistanbul<br />
• Beirut September 21 Turkcell Kuruçeşme Arena<br />
• Lenny Kravitz October 4 Turkcell Kuruçeşme Arena
festivaller<br />
festivals<br />
• İstanbul Müzik Festivali 31 Mayıs - 29 Haziran Çeşitli Mekanlar<br />
• Burn Electronica Festival 23 Haziran Parkorman<br />
• Mono Festival 30 Haziran Solar Beach<br />
• İstanbul Caz Festivali 3-19 Temmuz Çeşitli Mekanlar<br />
• Tuborg GoldFest 4 Temmuz Parkorman<br />
• Efes Pilsen One Love Festival 14-15 Temmuz Santralistanbul<br />
• Istanbul Music Festival May 31 – June 29 Various Venues<br />
• Burn Electronica Festival June 23 Parkorman<br />
• Mono Festival June 30 Solar Beach<br />
• Istanbul Jazz Festival July 3-19 Various Venues<br />
• Tuborg GoldFest July 4 Parkorman<br />
• Efes Pilsen One Love Festival July 14-15 Santralistanbul<br />
73<br />
sergiler<br />
exhibitions<br />
• Goya Zamanın Tanığı 20 Nisan - 29 Temmuz Pera Müzesi<br />
• Segment #2 25 Mayıs-2 Eylül Borusan Contemporary<br />
• 4to2floors 25 Mayıs-2 Eylül Borusan Contemporary<br />
• Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı Burhan Doğançay<br />
• Retrospektifi 23 Mayıs-23 Eylül İstanbul Modern<br />
• Goya Witness of His Time April 20 – July 29 Pera Museum<br />
• Segment #2 May 25 – September 2 Borusan Contemporary<br />
• 4to2floors May 25 – September 2 Borusan Contemporary<br />
• Fifty Years of Urban Walls Burhan Doğançay Retrospective<br />
May 23 – September 23 Istanbul Modern
NEWS<br />
DQ HABERLER NEWS<br />
74<br />
DEDEMAN HOTELS<br />
& RESORTS<br />
INTERNATIONAL<br />
DEDEMAN İSTANBUL’UN<br />
30.YILINI TÜM<br />
OTELLERİNDE %30<br />
İNDİRİMLE KUTLUYOR!<br />
Türkiye ve uluslararası alanda misafirperverliği, kalitesi<br />
ve güvenirliği ile hizmet veren <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />
International, <strong>Dedeman</strong> İstanbul’un açılışının 30. yılına özel,<br />
faaliyet gösteren 15 otelinin her birinde %30 indirim kampanyası<br />
ile misafirlerine teşekkür ediyor. Türkiye’nin en yaygın otel zinciri<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International’da konaklayan misafirler,<br />
30 Ağustos tarihine kadar 2012 yılı konaklamaları için yapacakları<br />
tüm rezervasyonlarda %30 indirim kazanıyor. <strong>Dedeman</strong> Hotels &<br />
Resorts International’in sunduğu fırsatlar bununla da kalmıyor.<br />
<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yıl kampanyası kapsamında <strong>Dedeman</strong><br />
Loyal Club üyeleri her konaklama için 300 <strong>Dedeman</strong> Loyal Club<br />
Bonus puanı kazanma şansı yakalıyor. Ayrıca 30 Haziran’a kadar<br />
rezervasyon yaptıran Türk Hava Yolları Miles & Smiles üyelerine<br />
750 mil kazanma fırsatı sunuluyor. <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />
International ayrıca ulusal ve uluslararası şirketlere de özel fırsatlar<br />
sunuyor ve 30 Haziran tarihine kadar rezervasyon yaptıran toplantı<br />
grupları için ücretsiz servislerle dolu konaklamalı toplantı paketleri<br />
uygulamasını 2012 yılı boyunca gerçekleştiriyor.<br />
<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yıl kutlamalarının önemini vurgulayan<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International CEO’su Tamer Yürükoğlu;<br />
“<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yılı olması nedeniyle gerçekleştirdiğimiz<br />
kampanyamız, bir anlamda misafirlerimize küçük de olsa bir<br />
teşekkür niteliğinde ve tüm dünyadaki misafirlerimize de <strong>Dedeman</strong><br />
kalitesi ve otellerimizin olduğu bölgeleri tanımak için sunduğumuz<br />
bir fırsat” dedi ve “Keşfedecek çok yer, çok <strong>Dedeman</strong> var”<br />
sözleriyle <strong>Dedeman</strong> Otelleri’nin yaygınlığının altını çizdi.<br />
DEDEMAN ISTANBUL CELEBRATES<br />
ITS 30 TH ANNIVERSARY WITH<br />
A 30% DISCOUNT AT ALL<br />
DEDEMAN HOTELS<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International, renowned for its hospitality,<br />
service quality, excellence and flair in Turkey and abroad, would<br />
like to express thanks to its worldwide guests by offering them an<br />
exclusive 30% discount at all <strong>Dedeman</strong> Hotels to celebrate the 30th<br />
anniversary of the founding of the original <strong>Dedeman</strong> Hotel in Istanbul.<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International would like to invite all its<br />
guests to enjoy a 30% discount on all 2012 reservations made before<br />
August 30, 2012. This offer also includes 300 bonus points for<br />
every booking made by <strong>Dedeman</strong> Loyal Club members. Furthermore,<br />
<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International is pleased to announce<br />
special offers for national and international corporate accounts,<br />
and will be extending the MEET FOR FREE plan to all MICE clients<br />
and meeting planners throughout 2012. <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />
International’s CEO Tamer Yürükoğlu highlighted the importance of<br />
celebrating <strong>Dedeman</strong> Istanbul’s 30th anniversary by saying, “The<br />
30% discount we offer is actually a small token to express our deep<br />
appreciation and sincere thanks to all our guests while we offer<br />
everyone <strong>around</strong> the world an opportunity to re-discover all <strong>Dedeman</strong><br />
Hotels in all <strong>Dedeman</strong> destinations.”
75<br />
DEDEMAN HOTELS<br />
& RESORTS<br />
INTERNATIONAL’DAN<br />
ŞARAP GÜNLERİ<br />
WINE DAYS FROM<br />
DEDEMAN HOTELS<br />
& RESORTS<br />
INTERNATIONAL<br />
Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri olan ve <strong>Dedeman</strong> Park ile ikinci<br />
otel markasını geliştiren ilk Türk otel zinciri unvanını da kazanan <strong>Dedeman</strong><br />
Hotels & Resorts International, şarap tutkunlarını “Geleneksel <strong>Dedeman</strong><br />
Misafirperverliği” ile buluşmaya davet ediyor. Mania Gurme işbirliğiyle<br />
“<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri’ne katılın, akşam yemeklerinizi ziyafete dönüştürün”<br />
sloganıyla hayata geçirilen “<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri” 4 Haziran 2012 tarihinde<br />
başlayacak ve 10 Haziran 2012 tarihine kadar devam edecek. Ankara,<br />
İstanbul, Antalya, Kapadokya, Rize, Diyarbakır, Palandöken Ski Lodge,<br />
Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, Zonguldak ve <strong>Dedeman</strong> Park Denizli otellerinde<br />
eşzamanlı olarak hayata geçirilecek “Şarap Günleri” kapsamında her otel için<br />
ayrı bir menü oluşturuldu. Soğuk Başlangıç, Sıcak Başlangıç, Ana Yemek<br />
ve Tatlı içeren menülerde yemeklere uygun şaraplar seçilmiş durumda.<br />
Zonin, Univitis, Val d’Orbieu, Espiritu de Chile, Cordier gibi gözde<br />
markalar “<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri” kapsamında şarap tutkunlarıyla <strong>Dedeman</strong><br />
Otelleri’nde bir araya gelecek.<br />
Turkey’s first international hotels chain as well as the first to develop<br />
a second hotel brand with <strong>Dedeman</strong> Park, <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />
International invites wine lovers to get acquainted with the “traditional<br />
<strong>Dedeman</strong> hospitality.” Held with cooperation from Mania Gurme and under<br />
the slogan “Participate in <strong>Dedeman</strong> Wine Days to transform your dinners into<br />
feasts,” the “<strong>Dedeman</strong> Wine Days” will start on June 4, 2012 and continue<br />
through June 10, 2012. The “Wine Days” will be held concurrently in<br />
Ankara, Istanbul, Antalya, Cappadocia, Rize, Diyarbakır, Palandöken Ski<br />
Lodge, Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, <strong>Dedeman</strong> and <strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />
hotels, with a special menu created for each hotel. The menus feature cold<br />
and warm starters, main courses and desserts paired with suitable wines.<br />
As part of the “<strong>Dedeman</strong> Wine Days,” wine buffs will get to sample some<br />
favourite brands such as Zonin, Univitis, Val d’Orbieu, Espiritu de Chile and<br />
Cordier at <strong>Dedeman</strong> hotels.
DQ HABERLERNEWS<br />
76<br />
TRIPADVISOR’DAN<br />
DEDEMAN KONYA HOTEL<br />
& CONVENTION CENTER’A<br />
MÜKEMMELLİK ÖDÜLÜ<br />
<strong>Dedeman</strong> Konya Hotel & Convention Center,<br />
seyahat sitesi Tripadvisor tarafından 2012<br />
Mükemmeliyet Ödülü’ne layık görüldü.<br />
Tripadvisor’da oteli değerlendirenlerin verdiği<br />
yüksek puanlar neticesinde 4.5 ortalama ile istisnai<br />
bir başarıya imza atan <strong>Dedeman</strong> Konya Hotel &<br />
Convention Center, sadece en iyilerin aldığı bu<br />
sertifakayla başarısını bir kez daha kanıtlanmış oldu.<br />
EXCELLENCY AWARD FROM<br />
TRIPADVISOR TO DEDEMAN KONYA<br />
HOTEL & CONVENTION CENTER<br />
<strong>Dedeman</strong> Konya Hotel & Convention Center was given<br />
the 2012 Excellency Award by travel site Tripadvisor.<br />
Based on the high points given by those who rated<br />
the hotel on Tripadvisor, <strong>Dedeman</strong> Konya Hotel &<br />
Convention Center had an exceptional average of<br />
4.5 points. The hotel once again proved its success<br />
with this certificate given only to the best.<br />
DEDEMAN ŞANIURFA<br />
“ÇEVREYE DUYARLI<br />
KONAKLAMA TESİSİ<br />
BELGESİ” ALDI<br />
<strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa, bölgede ilk, Türkiye’de 25. “Yeşil Yıldız”<br />
alan otel oldu. Otel, gerekli koşulları sağlayarak ve son<br />
modernizasyonları gerçekleştirerek elektrik, su ve enerji<br />
kullanımında tasarruf sağladı. Bu süreçte, çevreye zararlı<br />
maddelerin ve atık miktarının azaltılması, enerji verimliliğinin<br />
artırılması, tesisin çevreye uyumu ve duyarlılığı konusunda<br />
çalışanların bilinçlendirilmesi ve eğitiminlerin tamamlanması<br />
aşamalarından geçildi. Böylece <strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa, T.C.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Çevreye Duyarlı<br />
Konaklama Tesisi Belgesi”ni almaya hak kazandı.<br />
DEDEMAN<br />
ŞANLIURFA RECEIVED<br />
“ENVIRONMENTALLY<br />
FRIENDLY ACCOMMODATION<br />
FACILITY CERTIFICATE”<br />
<strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa is the first hotel in the region<br />
and the 25th in Turkey to receive a “Green Star”.<br />
By meeting required conditions and implementing<br />
the latest modernization technologies, the facility<br />
has significantly reduced electricity, water<br />
and energy expenditures. During this process,<br />
disposal of waste and hazardous materials was<br />
also cut back and energy efficiency was increased<br />
while the employers were offered training and<br />
awareness programs about environmentally friendly<br />
hotels. Following the successful completion of<br />
these steps, <strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa was granted an<br />
“Environmentally Friendly Accommodation Facility<br />
Certificate” by the Ministry of Culture and Tourism.
77<br />
THE FIRST DEDEMAN PARK<br />
HOTEL OPENS: DEDEMAN<br />
PARK DENİZLİ<br />
Turkey’s first international hotel chain <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />
& Resorts International created a new concept, <strong>Dedeman</strong><br />
Park, whose first hotel <strong>Dedeman</strong> Park Denizli opened<br />
on April 7, 2012. Noted for its innovative, comfortable,<br />
economical, technological and environmentally-friendly<br />
qualities, <strong>Dedeman</strong> Park Denizli is able to meet all of<br />
the needs of the business world. It greets visitors with<br />
the “traditional <strong>Dedeman</strong> hospitality,” as do all of the<br />
hotels under <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International.<br />
İLK DEDEMAN PARK<br />
OTELİ AÇILDI: DEDEMAN<br />
PARK DENİZLİ<br />
Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />
& Resorts International’ın farklı bir konseptle yarattığı<br />
<strong>Dedeman</strong> Park’ın ilk oteli <strong>Dedeman</strong> Park Denizli 7 Nisan<br />
2012 tarihinde hizmete açıldı. Yenilikçi, konforlu, ekonomik,<br />
teknolojik, çevre dostu özellikleriyle ön plana çıkan <strong>Dedeman</strong><br />
Park Denizli, iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek<br />
nitelikte olup aynı zamanda <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />
Internatonal’ın tüm otellerinde olduğu gibi “Geleneksel<br />
<strong>Dedeman</strong> Misafirperverliği” ilkesiyle hizmet verecek.
DQ<br />
78 Ö Y K Ü - S T O R Y<br />
Saklambaç<br />
Hide And Seek
Y A Z I - W O R D S : B E G Ü M A H U A Ğ L A Ç<br />
Arzu ağzına bir çilekli çiklet daha attı ve renkli plastik<br />
saatini kontrol etti. Saat 19.45’ti. Eve gitmesine 15<br />
dakika kalmıştı. Parkın tozlu zeminine ayağını isteksizce<br />
bir iki kere sürtüp, küçük kafasında eve geç gitmesini<br />
sağlayacak planını gözden geçirdi. Saatini 1 saat geriye<br />
alacak ve babasına durumu anlatırken de en dayanılmaz,<br />
üzgün surat ifadesini takınarak bütün suçu dandik plastik<br />
saatine atacaktı. Plan kafasına yattığı için hızlıca parktaki<br />
diğer çocukların yanına koştu. Artık gönlünce saklambaç<br />
oyunundaki yerini alabilirdi.<br />
“Önüm arkam, sağım solum…” diye uzaktan gelen<br />
sesi duyduğunda o çoktan ilerideki evin karanlık<br />
merdivenlerine uzanmış, çilekli sakızını patlatarak, en<br />
bulunmayacak yere saklanmanın tadını çıkartıyordu.<br />
Bir anda kalın bir erkek sesinin ona doğru yaklaştığını<br />
duydu. “Arzuuuuuu…” Gelen babasıydı ve onu<br />
bulmak için ebeden daha sabırsız olduğu yürüyüşünden<br />
anlaşılıyordu. Biraz canı sıkılarak saklandığı yerden çıktı<br />
ve babasına hiçbir şey yokmuş gibi neşeli bir şekilde<br />
–biraz da şaşkıncasına- koştu. Babası kızgın bir bakış<br />
fırlatarak, sağ elinin işaret parmağını saatinin camına iki<br />
kere sertçe tıklattı. “Saatin kaç olduğunu biliyor musun<br />
sen Sofrada herkes seni bekliyor”. Arzu kendi saatini<br />
uzatarak “Benim saatim daha erken ama” dedi yere<br />
bakarak. Babası saatine mesafeli bir bakış attıktan sonra<br />
“Bunu evde konuşacağız küçük hanım, şimdi doğru eve”<br />
dedi. Arzu babasının bu küçük numarasını yemediğini<br />
anlayarak, suratı asılmış vaziyette eve koştu. Yemekten<br />
sonra iki kişilik büyük kurul onu bekliyordu. Babası<br />
“Seninle anlaştığımızı sanıyordum. Eve saat 8’den sonra<br />
gelemezsin. Bir hafta akşamları dışarı çıkılmayacak”<br />
diye otoritesini konuşturdu. “Ama baba bu haksızlık,<br />
arkadaşlarım 9’a kadar dışarıdalar, benim suçum<br />
ne” diyerek gözlerinden yalancı bir damla yaş akıttı.<br />
“Konu kapandı, dediğimi duydun. Arkadaşların beni<br />
ilgilendirmiyor. Senin iznin bu sene bu saate kadar”…<br />
Cezalı geçen bir hafta balkondan dışarıdaki arkadaşlarını<br />
seyrederek ve çoğunlukla için için ağlayarak geçirmişti.<br />
Şimdi bile bu anın acısını içinde hissedebiliyordu.<br />
Arzu, artık çocukluğundaki gibi görünmeyen parkın<br />
kaldırım taşına oturarak “hıh” diye güldü. Ne güzel<br />
günleri geçmişti bu parkta. Her bir kum tanesinde<br />
gelişiminin izleri vardı. 7 yaşından 18 yaşına kadar bu<br />
parkta geçirmişti her yazını. Bakkaldan gazoz yürütmek,<br />
saklambaç oynamak, ilk kız arkadaş kavgası, ilk flört,<br />
ilk kol kırığı, göğüslerin büyümesi, bisiklet ve patenle<br />
artistik hareketler yapmak hepsi burada olmuştu.<br />
Eskiden bakkal olan evin camına baktı. Bakkal Mahsun<br />
çocukluk anılarında izi kalmış adamlardan biriydi. O<br />
zamanlar onların en çok kahrını da yine o çekmişti. Evin<br />
Arzu threw another piece of strawberry gum in her mouth and<br />
checked her colorful plastic watch. It was 19.45. There were<br />
15 minutes until she had to go home. She unwillingly scuffed<br />
her foot once or twice on the dusty ground of the park and in<br />
her little head looked over the plan that would allow her to go<br />
home late. She would set her watch back 1 hour and put on her<br />
most irresistible, sad facial expression when talking to her dad,<br />
blaming the entire fault on her crappy plastic watch. Since the<br />
plan sat well with her, she quickly ran over to the other kids in<br />
the park. She could now take her place in the game of hide and<br />
seek, as she wanted.<br />
When she heard the voice from afar saying “My front, my back,<br />
my right, my left…” she had already stretched out on the dark<br />
stairs of the house ahead, enjoying having hidden in the place<br />
that’s hardest to find by popping her strawberry gum. Suddenly<br />
she heard a deep man’s voice approach her. “Arzuuuuuu…” It<br />
was her father who was coming, and it was evident from his walk<br />
that he was more anxious to find her than the person who was<br />
“it.” A little bothered, she got out of where she was hiding and –<br />
also a little surprised – ran to her father joyously, as if nothing<br />
was the matter. Her father gave her a mean look, strongly<br />
tapping the glass of his watch twice with the index finger of his<br />
right hand. “Do you know what time it is Everyone’s expecting<br />
you at the dinner table.” Arzu put her own watch forward, saying<br />
“But my watch says it’s still early” while looking at the ground.<br />
After casting a distanced look at her watch, her father said, “We’ll<br />
talk about this at home young lady, now go straight home.” Arzu<br />
understood that her father didn’t buy her little trick, and she<br />
ran home with a sullen face. After dinner, the grand council of<br />
two was expecting her. Her father spoke authoritatively, saying,<br />
“I <strong>though</strong>t we had an agreement. You can’t come home after 8<br />
o’clock. Now you can’t go outside at night for a week.” “But Dad,<br />
this is unfair,” she said, “My friends are out till 9, what’s my<br />
fault” as she shed a fake tear. “It’s over, you heard what I said.<br />
I don’t care about your friends. Your permission this year is until<br />
this hour…” The week of punishment went by with her watching<br />
her friends from the balcony and mostly crying internally. <strong>Even</strong><br />
now she could feel the pain of that moment within her.<br />
Arzu sat on the sidewalk stone of the park that no longer looked<br />
as it did in her childhood and laughed. She had such great days<br />
in this park. Every grain of sand bore traces of her development.<br />
She spent every summer between the ages of 7 and 18 in this park.<br />
Stealing soda from the grocery, playing hide and seek, the first<br />
girlfriends’ fight, the first flirtation, the first broken arm, growing<br />
breasts, doing artistic moves on the bicycle and roller skates – it<br />
all happened here. She looked at the window of the house that<br />
used to be a grocery. Grocer Mahsun was one of the men who<br />
left a mark on her childhood memories. Back in those days, he<br />
was the one who had to put up with them the most. Mahsun<br />
had converted the ground floor of the house into a grocery. One<br />
79
80 giriş katını bakkal yapmıştı Mahsun. Dışarıda duran buz<br />
dolaplarından birinde dondurmalar diğerinde de değerli<br />
içecekler yaşardı. Rengarenk deniz topları tavandan<br />
asılmış hafif hafif salınırlardı. İçeride ise kocaman<br />
çekirdek çuvalları ve yanlarında gazete kağıtlarından<br />
hazırlanmış külahlar olurdu. Burası onlar için paranın<br />
değer kazandığı ilk dükkândı. Günlük harçlık hiçbir<br />
zaman bu bakkaldan dilediğin kadar dondurma yemeye,<br />
çekirdek almaya veya gazoz içmeye yetmezdi. Onlar<br />
da Mahsun amcaya yalvarırlardı beleş bir gazoz için.<br />
Mahsun önce onları hızlı adımlarla kovalar sonra da<br />
dayanamaz birer çiklet verirdi. Bisikletten ilk düşüp<br />
çenesini yardığında da yine onu yerden kaldıran ve<br />
eve kucağında taşıyan Bakkal Mahsun olmuştu. Site<br />
bekçisinden Mahsun Amca’nın 5 yıl önce bu dünyadan<br />
ayrıldığını öğrendiğinde boğazında bir düğüm oldu.<br />
Sanki çocukluğu da onunla birlikte gitmiş gibi hissetti.<br />
Aslında geçmişi düşünerek yaşayan biri değildi Arzu<br />
ama ne ara bu siteye gelse bu zamana dönemez olurdu.<br />
Sanki burası çocukluk ve gençlik anılarıyla o kadar<br />
fazla dolmuştu ki yeni bir anıyı kaldıracak kapasitesi<br />
kalmamıştı. 80’li yıllarda çocuk olmanın ne büyük<br />
bir ayrıcalık olduğunu düşündü sonra. Onlar sokak<br />
çocuklarıydı. Şimdiki çocuklar gibi çıt kırıldım ve<br />
asosyal büyümemişlerdi. Çırpı bacaklarından yaralar<br />
eksik olmazdı. Kah ağacın tepesinde can erik yer, kah<br />
kaydıraktan ters kayarlardı, sabah 10’da başlayan deniz<br />
sefası bir tek öğlen yemeği ile bölünür sonra güneş<br />
batana kadar devam ederdi. O zamanlar güneş bile<br />
gençti, yara almamıştı, sağlıklıydı. Sonra gözü parkın<br />
yukarısında kalan apartmanın üst katının balkonuna<br />
kaydı. Burada ilk platonik aşkı olan Soner yaşıyordu<br />
bir zamanlar. Soner o zamanlar bütün kızların platonik<br />
aşkıydı gerçi. Onlardan biri değildi Soner. Sabah<br />
erkenden balkona çıkar, güneşte altına dönen saçlarıyla<br />
cocker cinsi köpeği ile oynar sonra kayıplara karışırdı.<br />
Babasının yanında çalıştığı için akşam yemek saatinde<br />
geri dönerdi. Bütün kızlar balkonu görebilecek bir yerde<br />
toplanır, çekirdek çitleyerek, gizli gizli onu seyreder,<br />
itiraf edemedikleri hayaller kurardı onunla ilgili. Şimdi<br />
kim bilir kim yaşıyordu o evde.<br />
Arzu sitenin her köşesini dolaşarak, zihnindeki küçük<br />
çiçekleri yerleştirdi anılarının ve çocukluğunun üzerine.<br />
İçindeki çocuğu ne kadar özlediğini fark etti, gizlice<br />
sarıldı ona, bir daha ondan bu kadar uzun zaman<br />
uzaklaşmayacağına söz vererek …<br />
of the refrigerators outside held ice cream, and the other<br />
held valuable drinks. The colorful beach balls hanging from<br />
the ceiling dangled lightly. Inside, there were huge sacks of<br />
seeds with cones made out of newspapers lying next to them.<br />
This was the first shop where money had meaning for them.<br />
Their daily allowance would never be enough to eat as much<br />
ice cream, buy as many seeds or drink as much soda as you<br />
wanted. They would then beg uncle Mahsun for a free soda.<br />
Mahsun would first chase them with quick steps, then, unable<br />
to resist, he would give them a piece of gum each. When she<br />
fell from her bicycle and split her chin, it was again Grocer<br />
Mahsun who lifted her off the ground and carried her home in<br />
his arms. When she learned from the neighborhood guard that<br />
Mahsun uncle had passed away 5 years ago, a knot formed in<br />
her throat. She felt as if her childhood was gone with him.<br />
In reality, Arzu wasn’t someone who lived thinking of the<br />
past, but whenever she came to this neighborhood, she<br />
wouldn’t be able to come back to the present. It’s as if this<br />
place was so full of her childhood and youth memories<br />
that its capacity couldn’t contain a new memory. She then<br />
<strong>though</strong>t about what a privilege it was to be a child in the<br />
80s. They were children of the street. They hadn’t grown<br />
up fragile and antisocial like today’s kids. They always<br />
had wounds on their twig-like legs. At times they would<br />
eat plums on top of a tree, and at others, they would<br />
slide backwards on the slide; the games they played at sea<br />
starting at 10 in the morning would only be interrupted by<br />
lunch, then they would continue until the sun went down.<br />
Back then even the sun was young, unwounded and healthy.<br />
Then her eye moved to the balcony on the top floor of the<br />
building up the road from the park. Once upon a time, her<br />
first platonic love Soner lived here. Actually, Soner was<br />
the platonic love of all the girls back then. Soner wasn’t<br />
one of them. He would go out on the balcony early in<br />
the morning, play with his cocker breed dog with his hair<br />
turning golden from the sun, and then disappear. Since<br />
he worked with his father, he would come back in time for<br />
dinner. All the girls would gather where they could see the<br />
balcony to watch them in secret as they cracked seeds and<br />
had fantasies about him that they couldn’t confess. Now<br />
who knew who lived in that house<br />
Arzu toured every part of the neighborhood, placing the small<br />
flowers in her mind on top of her memories and childhood.<br />
She realized how much she missed the child inside her, so she<br />
secretly gave her a hug, promising that she wouldn’t be this<br />
far away from it for this long again...