24.08.2015 Views

Gümülcine’de gösterildi

Son Sayı - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

Son Sayı - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

OCAK - ΙΑΝΟΥΑΡΙΟΣ 2013Sayı: 73Fiyatı: 3 €Öteki Kasaba belgesel filmi<strong>Gümülcine’de</strong> <strong>gösterildi</strong>Azınlıkça 1


BU AY AZINLIKÇAAZINLIKÇABATI TRAKYAAYLIK HABERYORUM DERGİSİOCAK 2013YIL: 9 SAYI: 73Azınlıkça Onlinewww.azinlikca.netΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑΜΗΝΙΑΙΟΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣΙΑΝΟΥΑΡΙΟΣ 2013ΕΤΟΣ: 9 NO:73SAHİBİ-SORUMLUSUΙΔΙΟΚΤΗΤΗΣ-ΕΚΔΟΤΗΣ-ΔΙΕΥΘΥΝΤΗΣEVREN DEDEGENEL KOORDİNATÖRΓΕΝΙΚΟΣ ΣΥΝΤΟΝΙΣΤΗΣAYDIN BOSTANCIYAYIN YÖNETMENİΣΥΜΒΟΥΛΟΣ ΕΚΔΟΣΗΣİBRAM ONSUNOĞLUİNTERNET SORUMLUSUFATİH NAZİFOĞLUBU SAYIDA YAZARLARAydın BostancıDimostenis YağcıoğluEvren DedeFatih NazifoğluΓιώργος ΔούδοςHerkül Millasİbram OnsunoğluADRESAnemonis 1269100 Komotinie-mail: azinlikca@yahoo.comTel: +30 6944749374Fax: +30 25310 63345ΕΤΗΣΙΕΣ ΣΥΝΔΡΟΜΕΣΙδιώτες. : 36 €Τραπεζες, Οργανισμοί: 98 €Ν.Π.Δ.Δ, Α.Ε: 98 €Δήμοι: 98 €Euro Κοινότητες: 72 €Dimo YağcıoğluÖteki Kasaba ve ‘Ötekiyle’Yanyana Yaşamak“Öteki Kasaba” isimli belgeselin<strong>Gümülcine’de</strong> gösteriminidüzenledi. Büyük bir başarıyladüzenlenen etkinliğe katılım genişoldu. Filmin konusu, konuyayaklaşımı, gösterime gelenTrakyalıları, özellikle Azınlıkmensuplarını, çok etkiledi.Gösterimden sonra farklıideolojilere sahip birçok Azınlıkmensubundan “Biz her günbunları yaşıyor, bunlarla gündelikhayatımızda uğraşmak zorundakalıyoruz” yorumunu duydum.İçindekilerİbram OnsunoğluAyrı Dünyalar...Konuşmacı kendinden emin, elinisallıyordu, kurtuluşun anahtarınıtutarmışçasına.Ah ben niye böyle emin olamıyordum,ne kendimden,ne konuşmacının önerdiklerinden?Kafamda oluşan sorular,yanıt aradığım.İçimde dikilen itirazlar.Bunca karmaşık konularakestirme yoldan bir çözüm olabilirmiydi?Bugünün ivedili sorunu, belirsiz birgelecekte belirsiz bir sosyalizmehavale edilebilir miydi?Azınlıkça73HaberYunanistan’ın yerli cola’sıBatı Trakya’dan geldiMeriç (Evros) iline bağlıKumçiftlik (Orestiada)kasabasında faaliyet gösteren EPAP(Gazlı İçecek ÜreticileriBirliği) A.Ş. yerli üretim olanGreen Cola ile ünlü Coca-Colafirmasının Yunanistan’dakiyerine göz dikmiş durumda.3E’nin Coca-Cola, Fanta gibiiçeceklerini yıllardır Yunanistan’daüreten EPAP, son birkaç yıldırmeşrubat piyasasına kendimarkası olan Sparky iledinamik bir giriş yaptı.3 İki farklı dünyada yaşıyoruz Editör4 Öteki Kasaba’nın Gümülcine gösterimi mükemmeldi6 Υπέροχη ήταν η εκδήλωση προβολής του ντοκιμαντέρ «Η Άλλη Κωμόπολη»8 Yunanlılar - Türkler ve Öteki Aydın Bostancı10 “Öteki Kasaba” ve “Ötekiyle” Yanyana Yaşamak Dimostenis Yağcıoğlu12 Ayrı dünyalar İbram Onsunoğlu14 Yunanistan’da MEB konusu son aşamaya giriyor18 Yunanistan’da “Coca-Cola”nın yerine yerli “Green Cola” Batı Trakya’dan geldi22 Ege’de çözümsüzlük uzadıkça bünye zehirleniyor Evren Dede26 Ercan Hüseyin Eyalet Başkan Yardımcısı oldu30 Geçmişimiz ve Farklı Yorumlar Herkül Millas34 ΟΙ ΑΠΑΙΧΤΟΙ ΦΙΛΟΙ ΜΑΣ… Γιώργος Δούδος36 Atina’da “Doublespeak” Herkül Millas39 Öteki Kasaba film gösterimi öncesi misafirler onuruna yemek verildi2 AzınlıkçaAZINLIKÇA - BATI TRAKYA AYLIK HABER YORUM DERGİSİΑΖΙΝΛΙΚΤΣΑ - ΜΗΝΙΑΙΟ ΤΟΥΡΚΟΕΛΛΗΝΟΦΩΝΟ ΠΟΛΙΤΙΚΟ ΠΕΡΙΟΔΙΚΟ ΤΗΣ Δ. ΘΡΑΚΗΣwww.azinlikca.net


İki farklı dünyada yaşıyoruz: Biri bilincinde bile olmadığımız gerçek dünya, öbürü gerçekliğineinandığımız sanal dünya.Bu ikinci dünyaya hayali, fantastik, düşsel, kurgusal da diyebiliriz. Bizim duygularımızıve davranışlarımızı büyük oranda bu ikinci dünya belirler. Toplumlar bu hayali dünyayı icatederler ve ulusal devletler bu dünyayı eğitim yoluyla yeniden üretirler, yaşatırlar, pekiştirirler.Uluslar kendilerini ve Öteki’ni bu hayali çerçevede algılar; gerçek dünyanın ne mirasını neetkisini bilinç düzeyinde yaşayamazlar.Ama o gerçeklik içten içe hep vardır, tam olarak yok olmaz, ancak bilincin ötesindedir.Milli devletler ‘milliliği’ hayali bir çerçevede oluşturmaya çalışırlar.‘Biz’ ve ‘Ötekiler’ kavramı ulus-devlet içinde temeldir.Bu milliliğin oluşması kimilerine göre kutsallık bile edinir.Buna göre “biz çok özel”iz.İki farklı dünyada yaşıyoruzBizim, Ötekiler ile ne ilişkimiz olabilir ki?Hatta ilişkimiz olmasın ki özümüz bozulmasın diyenler bile çıkıyor arada.Çok kültürlülüğün kimi zaman hoş karşılanmamasının bir nedeni bundandır. Farklılığınistenmemesi bundandır. Ama farklılığın var olmasını istemeyenler “farklı olmayanı” da saptamakgereğini duyarlar.*Azınlıkça olarak <strong>Gümülcine’de</strong> gösterimini gerçekleştirdiğimiz “Öteki Kasaba” belgeselfilmini seyrederken yazarımız Herkül Millas’tan alıntıladığımız bu bölümleri hatırladık isteristemez.*İyi okumalar.editörAzınlıkça 3


Öteki Kasaba’nınGümülcine gösterimi mükemmeldiTürk ve Yunanlıların birbirine bakış açılarını inceleyen,senaristliğini ve sunumunu Herkül Millas’ın üstlendiği, yönetmeliğiniise Nefin Dinç’in gerçekleştirdiği “Öteki Kasaba”adlı belgesel film, <strong>Gümülcine’de</strong> seyirciyle buluştu.13’üncü Selanik Belgesel FilmFestivali’nde seyirci ödülü alan “ÖtekiKasaba” belgesel filmi, AzınlıkçaDergisi’nin organizasyonuyla, 7 OcakPazartesi günü <strong>Gümülcine’de</strong>ki KosmopolisOdeon Sinema salonunda<strong>gösterildi</strong>.Nefin Dinç ile Herkül Millas, BatıAnadolu’da Birgi ve Mora’daki Dimitsanakasabalarında her yaştan kadınve erkek, çocuk ve yaşlılarla, her meslektenve sınıftan insanlarla söyleşileryaparak, iki kasaba halkının, karşılıklıolarak birbirleri, “öteki”, Yunan veyaTürk insanları hakkında öğrendiklerini,bildiklerini, düşündüklerini, duyduklarını derlediler.Senaristliğini ve sunumunuHerkül Millas’ınüstlendiği, yönetmeliğiniise Nefin Dinç’ingerçekleştirdiği “ÖtekiKasaba” adlı belgeselfilm, Azınlıkça dergisininorganizasyonuyla<strong>Gümülcine’de</strong> seyirciylebuluştu.Yazar Herkül Millas, “Bizim filmimizin adı “Öteki Kasaba”,Türkiye’de ve Yunanistan’da birer kasabaya gittik veorada insanların kimlikleri ve diğer taraftaki insanlar içinne düşündüklerini sorduk, tarihleriniFilm gösteriminde sunuculuğu SibelMustafaoğlu yaparken, YönetmenNefin Dinç ve Herkül Milas etkinliğegelen davetlilere hitaben selamlamakonuşması ve belgesel film hakkındasoru cevaplı birer sunum gerçekleştirdiler.sorduk. Gördük ki küçük çocuklardanyaşlı insanlara kadar hala önyargılarvar. Hatta eğitim sisteminin de bunubeslediğini gördük ve böyle bir filmhazırladık” dedi. İki kasabayı bir yılboyunca aralıklarla ziyaret eden belgeselciler,müzelerde sergilenen tarihten,milli bayramlardaki kutlamalara kadarpekçok etkinliğe de tanıklık ediyor.Yaklaşık bir yıl boyunca, 80 saat çekimden sonra meydanagelen 45 dakikalık belgesel film, “öteki”ne dair önyargıların,değişmeyen, değiştirilmek istenmeyen kalıplaşmışalgılamaları sergiliyor.Filmi izlemeye gelenler arasında Türkiye’den Sabahgazetesi okur temsilcisi gazeteci yazar Yavuz Baydar,Gayrimüslim Cemaat Vakıfları Temsilcisi Lakis Vingas,İstanbul’daki Apoyevmatini gazetesinin sahibi Mihail Vasi-4 Azınlıkça


liadis, AK Parti Bursa milletvekiliadayı Ali Ömeroğlu, BoğaziçiÜniversitesi’nden Profesör AhmetKoman, Atina’dan gelenlerarasındaysa MÇEP sorumlularıProfesör Anna Frangudakive Profesör Thalia Dragona veAzınlıkça dergisinin İstanbulRumu yazarlarından DimostenisYağcıoğlu katıldılar.Geceye ayrıca GümülcineBelediye Başkanı Yorgos Petridis,Doğu Makedonya TrakyaEyalet Başkan Yardımcısı İrfanUzun, PASOK Partisi’nin sabıkbakanlarından Yorgos Petalotis,PASOK Partisi sabık milletvekiliGalip Galip, SİRIZA Partisi sabıkmilletvekili Mustafa Mustafa,Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı MustafaAli Çavuş, SİRIZA Rodop milletvekili Ayhan Karayusufadına danışmanı Hakan Mümin, Gümülcine BelediyeBaşkan Yardımcısı Mehmet Devecioğlu, Yassıköy BelediyeMeclis Başkanı Önder Mümin, DİMAR partisi kurucuüyesi ve İskeçe milletvekili adayı Sami Karabıyıkoğlu, 6Mayıs 2012 erken genel seçiminde DİSİ Partisi’nin İskeçemilletvekili adayı Türkeş Hacımemiş, son seçimlerde NDPartisi’nin azınlık milletvekili adayı Dr Mehmet Emin,PASOK Partisi milletvekili adaylarından Rıdvan Kocamümin,SİRIZA Partisi’nden Takis Haritos, sabık milletvekiliAhmet Mehmet, Gümülcine Belediyesi sabık Başkan YardımcısıRıdvan Mollaisa, DİMAR Rodop il teşkilatındanSimeon Soltaridis, Azınlık Okulları Koordinatörü NikosPapageorgiou ve Doğu Makedonya Trakya Eyalet BaşkanlığıBasın Bürosu Sorumlusu Maria Abaci katıldılar.Geceye iki ülke diplomatlarındansa, Dışişleri BakanlığıTrakya Siyasi İşler Bürosu’ndan Büyükelçi Alexis Alexandris,Büyükelçi Nikos Piperingos, Uzman Müsteşar MariaVerveridou, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu İlhanŞener, Muavin Konsolos İlkay Kocayiğit, Muavin KonsolosAlper Atak ve Muavin Konsolos Ufuk Gözaydın katıldılar.Film gösterimine azınlıktan da Gümülcine Türk GençlerBirliği (GTGB) Onursal Başkanı Arif Hüseyinoğlu,Avrupa Gazeteciler Derneği Yunanistan Temsilcisi İlhanTahsin, GTGB Başkanı Koray Hasan, BTAYTD BaşkanYardımcısı Dr Osman İsmail, İskeçe Türk Birliği BaşkanıAhmet Kara, BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza, Rodop-Evrosİlleri SÖPA Öğretmenler Derneği Başkanı Mehmet Derdiman,İskeçe SÖPA Derneği Başkanı Ali Ahmet Hoca, DEBPartisi İskeçe İl Teşkilatı Sorumlusu Ozan Ahmetoğlu, GümülcineSeçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, BAKEŞ GenelSekreteri Pervin Hayrullah, Batı Trakya Türk ÖğretmenlerBirliği Başkanı Sami Toraman’ın İstanbul’da bulunmasındandolayı temsilcisi, azınlık ve çoğunluk basın mensuplarıve çok sayıda davetli katıldı.*Azınlıkça dergisinden Evren Dedeve Aydın Bostancı, <strong>Gümülcine’de</strong>gösterimi gerçekleştirilen “ÖtekiKasaba” belgesel filminin senaristiHerkül Millas ve yönetmenNefin Dinç ile birlikte.Azınlıkça 5


Υπέροχη ήταν η εκδήλωση προβολήςτου ντοκιμαντέρ «Η Άλλη Κωμόπολη»Το περιοδικό Αζινλίκτσα διοργάνωσε μιαόμορφη και σημαντική εκδήλωση. Το ντοκιμαντέρ«Η Άλλη Κωμόπολη» του οποίου το σενάριοκαι η σκηνοθεσία ανήκει στον κ. ΗρακλήΜήλλα, αρθογράφο του περιοδικού Αζινλίκτσα,και η παραγωγή στην κα. Νεφίν Ντίντς, προβλήθηκετην Δευτέρα 7 Ιανουαρίου του 2013 στονκινηματογράφο Odeon στην Κομοτηνή.Παρουσιάστρια της εκδήλωσης ήταν η ΣιμπέλΜουσταφάογλου ενώ η παραγωγός, ΝεφίνΝτίντς και ο Ηρακλής Μήλλας απεύθυναν ένανσύντομο χαιρετισμό στους παραβρισκόμενουςκαι απάντησαν τις ερωτήσεις του κοινού μετάτην προβολή της ταινίας.Την ταινία παρακολούθησαν καλεσμένοι απότην Τουρκία ανάμεσα στους οποίους βρισκότανο δημοσιογράφος-αρθογράφος της εφημερίδας«Σαμπάχ», Γιαβούζ Μπαϊντάρ, ο εκπρόσωποςτων μη Μουσουλμανικών Βακουφίων στηνΤουρκία, Λάκης Βίγκας, ο εκδότης της εφημερίδας«Απογευματινή» της Κωνσταντινούπολης,Μιχαήλ Βασιλειάδης, ο υποψήφιος Βουλευτήςτου ΑΚΡ στην Προύσα, Αλί Ομέρογλου, ο καθ.του πανεπιστημίου του Βοσπόρου, Αχμέτ Κομάνκαθώς και προσκεκλημένοι από την Αθήνα όπωςοι υπεύθυνες του ΠΕΜ καθ. Άννα Φραγκουδάκηκαι καθ. Θάλεια Δραγώνα και ο Ρωμιός τηςΚωνσταντινούπολης, αρθογράφος του περιοδικού«Αζινλίκτσα», Δημοσθένης Γιαγτζίογλου.Στην βραδιά παραβρέθηκαν επίσης: ο ΔήμαρχοςΚομοτηνής, Γιώργος Πετρίδης, ο ΑντιπεριφερειάρχηςΑΜ-Θ, Ιρφάν Ουζούν, ο τέωςΥπουργός του ΠΑΣΟΚ, Γιώργος Πεταλωτής, οτέως βουλευτής του ΠΑΣΟΚ, Γκαλίπ Γκαλίπ, οτέως βουλευτής του ΣΥΡΙΖΑ, Μουσταφά Μουσταφά,ο πρόεδρος του Κόμματος Ισότητας,Ειρήνης και Φιλίας, Μουσταφά Αλί Τσαβούς, οσύμβουλος του βουλευτή Ροδόπης του ΣΥΡΙΖΑΑϊχάν Καραγιουσούφ, Χακάν Μουμίν εκπροσωπώνταςτον βουλευτή, ο αντιδήμαρχος Κομοτηνής,Μεχμέτ Ντεβετζίογλου, ο αντιδήμαρχος Ιάσμου,Οντέρ Μουμίν, το ιδρυτικό στέλεχος τηςΔΗΜΑΡ και υποψήφιος βουλευτής στην ΞάνθηΣαμή Καραμπουγιούκογλου, ο υποψήφιος βουλευτήςτης ΔΗΣΥ στις εκλογές της 6ης Μαΐουτου 2012, Τουρκές Χατζημεμίς, ο υποψήφιοςβουλευτής της ΝΔ από την μειονότητα στις τελευταίεςεκλογές Δρ. Μεχμέτ Εμίν, ο υποψήφιοςβουλευτής του ΠΑΣΟΚ, Ριτβάν Κοτζάμουμίν, οΤάκης Χαρίτος από το ΣΥΡΙΖΑ, ο τέως βουλευτήςΑχμέτ Μεχμέτ, ο τέως αντιδήμαρχος Κο-6 Azınlıkça


μοτηνής, Ριντβάν ΜολλάΙσα, ο Συμεών Σολταρίδηςαπό τη ΔΗΜΑΡ Ροδόπης,ο Συντονιστής ΜειονοτικώνΣχολείων, Νίκος Παπαγεωργίουκαι η υπεύθυνηΤύπου της ΠεριφέρειαςΑΜ-Θ Μαρία Αμπατζή.Από τους διπλωμάτεςτων δύο χωρών στηνβραδιά συμμετείχαν ο Διευθυντήςτης ΥπηρεσίαςΠολιτικών Υποθέσεωντου Υπουργείου Εξωτερικών,Πρέσβης κος ΑλέξηςΑλεξανδρής, ο ΣύμβουλοςΠρεσβείας Α’ κος ΝίκοςΠιπερίγκος, η εμπειρογνώμοναςτης ΥπηρεσίαςΠολιτικών Υποθέσεων, Μαρία Βερβερίδου,ο Γεν. Πρόξενος της Τουρκικής Δημοκρατίαςστην Κομοτηνή, Ιλχάν Σενέρ και οι υποπρόξενοιΙλκάϊ Κοτζάγιγιτ, Αλπέρ Ατάκ και ΟυφούκΓκιόζαϊντιν.Στην εκδήλωση από την μειονότητα συμμετείχανο επίτιμος πρόεδρος της Ένωσης ΤουρκικήςΝεολαίας Κομοτηνής Αρίφ Χουσεΐνογλου,ο εκπρόσωπος της Ελλάδας στο ΣύλλογοΔημοσιογράφων της Ευρώπης Ιλχάν Ταχσίν,ο πρόεδρος της Ένωσης Τουρκικής ΝεολαίαςΚομοτηνής Κοράϊ Χασάν, ο αντιπρόεδρος τουΣυλλόγου Επιστημόνων Μειονότητας ΔυτικήςΘράκης Δρ. Οσμάν Ισμαήλ, ο πρόεδρος τηςΤουρκικής Ένωσης Ξάνθης Αχμέτ Καρά, ο πρόεδροςτης ΠΕΚΕΜ, Τζεμίλ Καπζά, ο πρόεδροςτου Συλλόγου Δασκάλων Αποφοίτων της ΕΠΑΘΡοδόπης-Έβρου Μεχμέτ Ντερντιμάν, ο Πρόεδροςτου Συλλόγου Δασκάλων Αποφοίτων τηςΕΠΑΘ Ξάνθης Αλί Αχμέτ Χότζα, ο υπεύθυνοςτου παραρτήματος Ξάνθης του Κόμματος Ισότητας-Ειρήνηςκαι Φιλίας, Οζάν Αχμέτογλου,ο εκλεγμένος Μουφτής Κομοτηνής ΙμπραχήμΣερίφ, η γεν. γραμματέας της ΠΕΚΕΜ, ΠερβίνΧαϊρουλλάχ, ο εκπρόσωπος του προέδρου τηςΈνωσης Τούρκων Δασκάλων της Δυτικής ΘράκηςΙμπραχήμ Τοραμάν, μειονοτικοί και πλειονοτικοίδημοσιογράφοι και αρκετοί καλεσμένοι.Azınlıkça 7


Genç BakışAydın Bostancıbostanciaydin@yahoo.comTürkler ve Yunanlıların birbirlerine karşı olandüşmanlık ve dostlukları her iki ülkenin tarihinibiçimlendirmede önemli rol oynamıştır. Ötekialgılaması belki de en yoğun olarak Türkler veYunanlılar arasında hissedilmektedir.7 Ocak Pazartesi akşamı Azınlıkça grubu olarak<strong>Gümülcine’de</strong> gösterimini gerçekleştirdiğimiz“Öteki Kasaba” adlı belgesel film Türkler ve Yunanlılararasında “Öteki” algılamasını en iyi şekildegözler önüne seren bir yapıt.Belgeseli izleyenlerin büyük bir çoğunluğununfilmde işlenen gerçeklerde kendisinden debir şeyler bulduğundan kesinlikle eminim. Helebir de filmi izleyen Yunanistan veya Türkiye deyaşıyorsa “Öteki” algılamasının canlı şahidi demektir.Bu filmin bu kadar başarılı olmasında hiçşüphesiz kendisi de bir azınlık ferdi olan ve aynızamanda dergimizin de yazarı Herkül Millas’ınkatkısının büyük olduğunu düşünüyorum.Gerçi filmin yönetmeni olan Nefin Dinç,“Cumhuriyet Tren”i, “Rebetiko İki Şehrin Şarkısı”ve Mevlevilerle ilgili “İsmini Melek Koydum”gibi önemli belgesel yapıtlarına imza atmış veeserleri Selanik Film Festivali, Türkiye’deki AltınKoza ve Altın Portakal Film Festivallerinde ödülleralmış profesyonel bir sanatçı ve hiç şüphesizböylesi bir filmin yönetmenliğini üstlenmesi belgeselibaşarılı yapan en önemli faktörler arasındayer almakta.Fakat burada ben Herkül Millas’ın başta Türk-Yunan ilişkileri olmak üzere tarih yazımı, siyasetbilimi, edebiyat, dil ve kimlik konularındaki uzmanlığınınyanı sıra aynı zamanda bir azınlık ferdiolması hasebiyle “Öteki” kavramını herkestençok daha iyi anlatabilen ve yaşayan birisi olarak8 AzınlıkçaYunanlılar - Türkler ve Ötekibelgeseldeki katkısına vurgu yapmak istiyorum.Çünkü azınlık bilinci iyi veya kötü bambaşka birşey. Çoğunluk bireylerinin bunu anlaması hayligüç. Bana bir defasında kendisi “azınlık bireyi istediğizaman kendi cemaatine girebilmeli istediğizaman da çıkabilmelidir” demişti.Bunun her azınlık bireyinin günlük yaşamındakarşılaştığı “Öteki” algılamasıyla ilgili olduğunudüşünüyorum.Gösterimini gerçekleştirdiğimiz “Öteki Kasaba”belgeseli her ne kadar azınlık ile çoğunlukarasında değil de Türkler ile Yunanlılar arasındaki“Öteki” kavramını ele alsa da, benzer durumazınlık ile çoğunluk için de geçerli ve filmi izleyenlerbunu kolaylıkla fark edebiliyor. Çünkü herazınlık ferdi zaten doğuştan bir “Öteki” olarakdünyaya geliyor ve hayatına bu şekilde devamediyor.İşte ben daha doğuştan her iki ülkede de bir“Öteki” olan Herkül Millas’ın film ile ilgili başarıve katkısının bu anlamda altını çizmek istiyorum.Nitekim azınlık ferdi olan her bir bireyde azveya çok bu bilinci görmek mümkün.Öteki Kasaba belgeseli çoğu zaman herkesinbildiği fakat dillendirmeye cesaret edemediğiveya etmek istemediği önyargıları, tabuları, heriki halkın ağzı ile aynı dilden gözler önüne seriyor,öyle ki insan iki farklı toplumun birbirleriyleanlaşmışçasına aynı şeyleri söylediğini hayretleizliyor. Bunun dayandığı sebepler ise eğitim sistemi,tarih öğretimi, çevre toplum ve din faktörüolarak sıralanmış.Bunu her iki ülkede de özellikle küçük çocuklarınve öğrencilerin anlatımından görmek


kolaylıkla mümkün. Belgeselin kanaatimce ençarpıcı sahnelerinden bir tanesi yaşlı bir amcaya“sizi gerçek ilgilendiriyor mu” sorusuna “Hayır,ilgilendirmiyor, çünkü gerçeği öğrenirsem belkişimdiye kadar öğrendiklerim yıkılır ve yok olurbu sebeple gerçek beni ilgilendirmiyor” şeklindekiitirafı oldu.Çoğu zaman insanların gerçekleri bir türlühazmedemeyişleri bundan olsa gerek, duymayadinlemeye tahammül edemiyor, bu eğitim eksikliğindençok şimdiye kadar öğrenmiş olduğu vekafasında şekillendirdiği dünyanın değişmesiniistememesinden daha doğrusu kabullenememesindenkaynaklanıyor.İşte “Öteki Kasaba” belgeselinde bu korku enbariz bir şekilde açığa vuruluyor. Kısacası Ötekikasaba belgeseli toplumları gerçeklerle yüzleştiriyor,toplumlara özeleştiri kapısını aralıyor, busebeple filmin gerek Yunanistan’da gerekse deTürkiye’de ne kadar çok gösterimi yapılırsa o kadarçok faydalı olacağına inanıyorum.Bu filme karşı yoğun tepki gösterenler de olacaktırelbet, fakat bu biraz önce de belirttiğimgibi hazım meselesi, hazmedebilenler ve gerçeklerleyüzleşebilenler özeleştiri imkânına kavuşabilirler,fakat hazmedemeyenler ise her zamanolduğu gibi laf kalabalığından öteye gidemeyeceklerdir.Belgesel filmi ile ilgili yazımı burada noktalarken,başta “Öteki Kasa” filminin yapımcılarıHerkül Millas ve Nefin Dinç olmak üzere gösterimgecesine uzaktan ve yakından teşrif eden tümdostlara ve özellikle Türkiye’deki Azınlık Vakıflarıtemsilcisi Lakis Vingas, İstanbulda’ki Apogevmatinigazetesi sahibi Mihalis Vasilyadis, Sabahgazetesi yazarı Yavuz Baydar, Atina’dan gelerekbizleri onurlandıran ve aynı zamanda dergimizinde yazarı olan Dimostenis Yağcıoğlu, ProfesörAnna Frangudaki ve Thalia Dragona’ya ve iki ülkenindeğerli diplomatları ve azınlığımız kurumkuruluş başkanlarına katılımlarından ötürü sonsuzteşekkürler.Ayrıca misafirlerimize verdiğimiz yemeğe katılanazınlığımızın SYRIZA milletvekilleri HüseyinZeybek ve Ayhan Karayusuf ’a, bizlere ekibiile eşiz bir müzik ziyafeti yaşatan sabık milletvekiliGalip Galip ve saz ekibine de teşekkürlerimizisunuyoruz.*Pakistanlı göçmen bıçaklayaraköldürenler hapishanedeGeçtiğimiz Perşembe günü Yunanistan’daki Pakistanlıgöçmen cinayetinin iki katil zanlısı tutuklanarakcezaevine sevk edildi.Dört yıldan beri Yunanistan’da ikamet eden ve siyasisığınma için başvuru yapmış olan 26 yaşındaki LokmanSahcad isimli Pakistan göçmeni, geçtiğimiz günlerdeAtina’nın Petralona bölgesinde uğradığı bıçaklı saldırısonrası hayatını yitirmişti.Pakistanlı göçmen için yapılan cenaze töreni duygusalanların yaşanmasına neden olurken, cenaze törenisonrasında yoğun katılımın olduğu ırkçılık karşıtı birprotesto gösterisi düzenlendi.Protesto gösterisi esnasında ırkçılık ve Altın Şafakaleyhine atılan sloganlar dışında Memorandum ve hükümetkarşıtı sloganlar da atıldı.Savcının, katil zanlılarının tutuklu yargılanmasınakarar verdiği belirtilirken, iki zanlı kasten adam öldürmeve izinsiz silah taşıma suçlamalarından yargılanacak.Zanlılardan birinin evinde Altın Şafak partisine ait seçimkampanyası malzemeleri bulunurken, yargı makamlarınıniddianameye ırkçı saldırıları cezalandıran yasanınmaddelerini de eklemeyi düşündükleri belirtiliyor.26 yaşındaki göçmenin naaşının Pakistan’a gönderildiğiifade edilirken, Yunanistan Pakistan Cemaati BaşkanıCaved Alsam naaş nakil işlemleri için 1.600 Eurove Pakistan’daki cenaze için 400 Euro gerektiğini ifadeederek bu konuda devletin maddi yardımda bulunmasıiçin başvuru yaptığını dile getirdi.Azınlıkça 9


ParadoksDimostenis Yağcıoğludimostenis@rocketmail.com“Öteki Kasaba” ve “Ötekiyle” Yanyana YaşamakAzınlıkça Dergisi, 7 Ocak 2013’te, senaristliğinive anlatıcılığını Herkül Millas’ın, yönetmenliğinide Nefin Dinç’in yaptığı “Öteki Kasaba”isimli belgeselin <strong>Gümülcine’de</strong> gösterimini düzenledi.Büyük bir başarıyla düzenlenen etkinliğekatılım geniş oldu. Filmin konusu, konuyayaklaşımı, gösterime gelen Trakyalıları, özellikleAzınlık mensuplarını, çok etkiledi. Gösterimdensonra farklı ideolojilere sahip birçok Azınlık mensubundan“Biz her gün bunları yaşıyor, bunlarlagündelik hayatımızda uğraşmak zorunda kalıyoruz”yorumunu duydum.“Öteki Kasaba” belgeseli, Türkiye’de İzmir’inÖdemiş ilçesine bağlı Birgi, Yunanistan’da daMora’nın Arkadia ilindeki Dimitsana kasabasınıele alıyor ve bu iki kasaba sakinlerinin yerel tarih,ulusal tarih, ülkelerinin bağımsızlık/kurtuluşmücadelesi ile ilgili görüşlerini sunuyor. DimitsanalılarTürkler, Birgililer ise Yunanlılar hakkındadüşündüklerini, hissettiklerini söylemeye teşvikediliyor. İki kasabada milli bayramlarda düzenlenentörenlerden görüntüler veriliyor.Film, her iki kasaba halkının da hâlâ “ötekiulus”la ilgili ciddi önyargılar ve olumsuz stereotipler(diğer bir bireyi veya grubu tanımlamakiçin kullanılan basitleştirilmiş betimsel kategoriler)barındırdığını gösteriyor. Küçük çocuklardanihtiyarlara, az eğitimlilerden çok eğitimlilerekadar, bir iki istisna dışında, herkes, komşu halkhakkında çok olumsuz görüşlere sahip. Birçoğu“öteki ulusu” tarihi düşman, hatta kötücül insanlardanoluşan bir topluluk gibi görüyor.Belgeselde bu önyargı ve stereotiplerin eğitimve toplumsallaşma sürecinin doğrudan bir sonucuolduğunu görüyoruz. Okullarda öğretilen tarihdersinin tamamen milliyetçi yaklaşımı, ulusalbayramlardaki törenler, müzeler, heykel ve anıtlar,ve buna paralel olarak kuşaktan kuşağa aktarılanama her aktarılışında biraz çarpıtılan kasabave çevresinde geçmişte yaşanmış acı olaylarla ilgili“ortak hafıza”, bu düşmanca tutumun sebebini vedayanağını oluşturuyor.Üstelik insanlar, bilhassa çocuklar, tarihi doğrudürüst de öğrenmiyorlar. Somut olaylarla ilgilisorulara verdikleri cevaplarda, tarih bilgilerininne kadar yüzeysel ve yanlış olduğunu, geçmişteyaşanmış olayları zihinlerinde birbirine karıştırdıklarınıgörüyoruz. Filmden, tarih eğitimininamacının aslında tarih öğretmek değil, düşmanınkim olduğunu öğretmek ve tabii çocuklara ve,daha geniş anlamda, vatandaşlara ulus bilincini,ulusal gururu aşılamak olduğu net bir biçimdeanlaşılıyor.Belgeselin gösterdiği bir başka hayal kırıcıolgu şu: 1999’dan beri Türk-Yunan ilişkilerininiyileşmesi, ekonomik ilişkilerin göz kamaştırıcıbir hızla artması, sivil toplum düzeyinde binlercedostluk ve işbirliği girişiminin gerçekleşmesi vegünümüzde karşılıklı turistik ziyaretlerin de geçmişlekıyaslanmayacak kadar çok olması, düşmancaönyargı ve stereotipleri pek zayıflatamamış,sarsmamış. Sadece bunların siyasi ve toplumsalaçıdan kabul edilirliklerini biraz azaltmış.Birçok insan, öncelikle eğitimli olanlar ve yerelyönetimdekiler, artık “öteki halk” hakkındaolumsuz görüşlerini açıkça ifade etmekten birazimtina ediyorlar. “Bizde artık böyle olumsuz önyargılaryok” diyorlar. Dostluk ve işbirliğindensöz etmek daha makbul artık.Dimitsana ve Birgi, birkaç bakımdan BatıTrakya’dan farklı. Batı Trakya ile en önemli fark-10 Azınlıkça


ları bu iki kasabadan “öteki”nin uzun yıllar öncekovulmuş olması. Dimitsana’dan Müslümanlar/Türkler yaklaşık 190 yıl önce, Birgi’den de Yunanlılarve Rumlar yaklaşık 90 yıl önce kanlı bir biçimdekovulmuş. “Öteki” sadece tarih derslerindeve anlatılarında, törenlerde, müzelerde, tablolardavar. Canlı olarak, gündelik yaşamda mevcut değil.Bu iki kasabanın sakinleri “öteki halk” hakkındayalnız bu çarpık biçimde bilgileniyorlar.Ayrıca, iki ülke arasında son yıllarda çok gelişenturizm, bu iki kasabayı (henüz) pek etkilememiş.Bir Türk’le yüzyüze tanışmış Dimitsanalıların,bir Yunanlıyla yüzyüze tanışmış Birgililerinsayısı parmakla sayılacak kadar az. Oysa BatıTrakya böyle değil. İki farklı unsur bölgede yanyanave bazı sorun ve gerginliklere rağmen barışiçinde yaşıyor.Batı Trakyalı Hıristiyan Yunanlılarla MüslümanTürklerin ortak kişisel deneyimleri var.Birbirlerini şahsen tanıyorlar. Ne var ki, belgeseliizleyen Batı Trakyalıların, bilhassa Azınlıkmensuplarının, yorumlarından Dimitsana veBirgi’deki önyargıların Batı Trakya’da da güçlü olduğunuanlıyoruz.Peki, birlikte veya yanyana yaşama, bu türönyargıları zayıflatmıyor mu? Kuşkusuz, yanyanayaşamanın getirdiği işbirliği, birlikte çalışma,ortaklıklar, dostluklar, dayanışma, önyargıları birölçüde dengeliyor, ama yanyana yaşayıştan edinilenbilgi ve deneyimler, tarih dersleri ve resmi tarihanlatılarının oluşturduğu bilgilerden ayrı birküme oluşturuyor. Artı, Batı Trakya azınlık mensuplarınınkahir ekseriyetinin benimsemiş olduğuTürk milli kimliğinin Yunan devletince tanınmaması,bölgedeki Yunanlıların da azınlığı Türk olarakgörüp görmeme konusundaki tereddüdü veyaçelişkili tutumu, bu iki kümenin birbiriyle kesişmesinizorlaştırıyor.Türkiye Türklerini ve Batı Trakya Müslümanlarınıkarakterleri birbirinden farklı iki grup gibideğerlendiren çok sayıda Yunanlı var. “Bizim Müslümanlariyi, mûnis insanlar, Türkiye’deki Türklergibi değil” gibi bir görüş, bölgedeki Yunanlılararasında oldukça yaygın. Ama böyle görüşler azınlıkmensuplarının hayatını kolaylaştırmıyor, onlarırahatlatmıyor; bilâkis, milli kimlikleri inkâredildiği için rencide oluyorlar.Genel olarak Türkler hakkında ifade edilenolumsuz ve düşmanca görüşleri, kendileri için desöylenmiş kabul ediyorlar ve dolayısıyla bu görüşlerdenrahatsız oluyorlar. Bazı Yunanlıların “Sizne gocunuyorsunuz, biz Türkler için konuşuyoruz”gibi bir tepkisi, azınlık mensuplarının rahatsızlığınıdaha da artırıyor.Bu noktada, Batı Trakya’nın Dimitsana veBirgi’den bir başka farkına da işaret etmek lazım:Batı Trakya’daki Hıristiyan Yunanlıların çoğunluğu“mülteci” ailelerin çocukları. Aileleri DoğuTrakya, Karadeniz, Ege ve Orta Anadolu’dan kanlıve acı olayların sonucunda kaçmak zorunda kalmışve Batı Trakya’ya gelip yerleşmiş veya yerleştirilmiş.“Ötekinin”, yani Türklerin, geçmişte dede veninelerine yaptıklarını “soykırım” olarak görenlerbile var. Birgili ve Dimitsanalıların da ortak hafızasındageçmişte vuku bulmuş korkunç olaylarvar, ama sonuçta “düşman” kovulmuş, yenilmiş.Batı Trakya’daki Yunanlılar ise yenilmiş ve kovulmuşlarıntorunları. Dolayısıyla Türklere karşıbesledikleri düşmanca önyargılarda bu kovulmuşluk,yenilmişlik ve vatanından edilmişlik duygusununda etkisi var.Filmde belki Dimitsana ve Birgi’de pek güçlüolmadığı için vurgulanmayan, ama Batı Trakya’daoldukça yaygın olan iki duygu, endişe ve kuşku.Azınlıkla çoğunluğun birbiriyle daha iyi geçinmesineengel oluşturan, düşmanlıktan veyadüşmanca önyargı ve stereotiplerden ziyâde, bukarşılıklı endişe ve kuşku bence. İki ülkenin veBatı Trakya’daki iki unsurun milliyetçi çevreleribu olumsuz duyguları canlı tutmaya ve bunlardanbeslenmeye çalışıyorlar.Ama, herşeye rağmen, Batı Trakya’daki azınlıkçoğunlukilişkilerinin dünyada benzer yanyanayaşama örneklerine kıyasla bir hayli iyi olduğunusöylememiz lâzım. Korku, endişe, kuşku ve önyargılarıpompalayan, geçmişte yaşanmış travmatikolayları sömüren milliyetçi propagandalara inat,Hıristiyan-Yunanlılar ve Müslüman-Türkler bölgedebarış içinde yanyana yaşamayı istiyor ve başarıyorlar.Son yıllarda, özellikle azınlık gençlerinintopluma daha fazla entegre olması ve azınlıklaçoğunluk ilişkilerinin sıklaşması ve sıkılaşmasıyla,yanyana yaşayış adım adım daha uyumlu halegeliyor.Sonuç olarak diyebiliriz ki, Dimitsana ve Birgililerin,azınlığı ve çoğunluğuyla Batı Trakyalılardanöğreneceği çok şey var.*Azınlıkça 11


Dengeİbram Onsunoğluibram@tellas.grAYRI DÜNYALAR17 Haziran 2012 seçimleri öncesi,bir parkta kültürel etkinlikler için inşa edilmişüstü açık küçük amfide,bir sol partinin düzenlediği seçim toplantısı.Oradan geçiyordum, akşam üzeri.Megafonlardan devrimci şarkılarinletiyordu ortalığı.Işıklar, kızıl bayraklar, orak-çekiçli afişler...Amfide toplanan otuz kırk kişi,kadın erkek, yaşlı genç,özellikle ak saçlı ihtiyarlar,konuşmacıyı bekliyorlardı,besbelli seçimlerde adayveya partinin önde gelenlerinden biri.Ve çevredeki parkta belki üç yüzden çok kişi,yürüyenler, oturanlar, koşuşan çocuklar,sarmaş dolaş genç çiftler,bebeklerini gezdirmeye çıkarmış anneler,havaların iyice ısınmaya başladığı bu günlerde.Sonra emekliler grubu,her akşam toplandığı aynı yerdeydi,biliyorum, siyaset tartışıyorlardı hararetle,ülkenin düştüğü hali,maaşlarında yapılan son kesintileri,politikacılara küfrederek.Az ilerde Gürcistan göçmenleri,bir süredir bu parka dadanan,bir oturağı masa yapmışlar, ayakta votka içiyorlardı,aralarında Azerice konuşarak.Afganistanlı birkaç seyyar satıcı,ellerinde Çin malı ıvır zıvır şeyleri satmaya çalışan.Sonra çocuklar, parkta çocuklar oynuyordu,top peşinde koşarak ve çığlıklar atarak,ve parkın sahipsiz köpekleriçocuklara eşlik ederek ve havlayarak.Yanyana iki ayrı dünya,birbiriyle iletişimi olmayan.Ben ikisinin arasında şaşkın,nereye yöneleceğimi bilmeden.Amfide kürsüye çıkan konuşmacı,nutuk atıyordu şimdi.Ülkeyi ekonomik uçuruma sürükleyensorumluları adlandırıyordu,tekelci ve finansal kapitalizmi,Avrupa Birliği’ni ve ona inanan burjuva partilerini,sömürü sistemini ve vurguncularını.Partisinin bu günleri nasıl da öngördüğünü eskiden beri...Yıllardır tekrarlanan aynı nakarat,virgülüne dek ezbere bildiğim.Her gün yeni olaylar ve yeni gelişmeler,ama yeni yorum yok.Ve nihayet haklı çıkan felaket tellallığı,ve konuşmacının bundan duyduğuâdeta sadistçe memnuniyet.Kafamda oluşan sorular,boşuna yanıt beklediğim.Yunanistan’ın her şeye rağmennasıl da kalkınmış ülkeler düzeyine yükseldiğinive hâlâ yüksek bir refahtan yararlandığınıaçıklamıyordu konuşmacı,kapitalizme rağmen,Avrupa Birliği’ne ve sömürü sistemine rağmen.Ne de ekonomik krizinnasıl yönetileceğini sorguluyordu.Amfide alkış tutan otuz kırk dinleyici,ve yanıbaşındaki parktagezinen, oturan, konuşan kalabalık.Yanyana iki ayrı dünya,birbiriyle iletişimi olmayan.Sonra çocuklar, parkta çocuklar oynuyordu,top peşinde koşarak ve çığlıklar atarak,ve parkın sahipsiz köpekleriçocuklara eşlik ederek ve havlayarak.12 Azınlıkça


Hiçbir reform, hiçbir önlem,kurtuluşu getirmeyecek diyordu konuşmacı.Geniş halk tabakaları daha çok ezilecek,sermaye daha güçlü çıkacak.Halk örgütlenmeli ve direnmeliydi.Kurtuluş sosyalizmdeydi,diğerleri lafügüzaf.Halk iktidarı kurulmalıydı,Avrupa Birliği’nden çıkılmalı,Avro terkedilmeliydi.Ve ülkenin borçları tek taraflı silinmeliydi...Konuşmacı kendinden emin,elini sallıyordu,kurtuluşun anahtarını tutarmışçasına.Ah ben niye böyle emin olamıyordum,ne kendimden,ne konuşmacının önerdiklerinden?Kafamda oluşan sorular,yanıt aradığım.İçimde dikilen itirazlar.Bunca karmaşık konularakestirme yoldan bir çözüm olabilir miydi?Bugünün ivedili sorunu,belirsiz bir gelecektebelirsiz bir sosyalizme havale edilebilir miydi?Sonra ne demekti,ülkenin borçlarını tek taraflı silmek?...Konuşmacı kendinden emin,elini sallıyordu,kurtuluşun anahtarınıtutarmışçasına.Ah ben niye böyle eminolamıyordum,ne kendimden,ne konuşmacının önerdiklerinden?Kafamda oluşan sorular,yanıt aradığım.Amfide alkış tutan otuz kırk dinleyici,ve yanıbaşındaki parktagezinen, oturan, konuşan kalabalık.Yanyana iki ayrı dünya,birbiriyle iletişimi olmayan.Ben ikisinin arasında şaşkın,nereye yöneleceğimi bilmeden.Sonra çocuklar, parkta çocuklar oynuyordu,top peşinde koşarak ve çığlıklar atarak,ve parkın sahipsiz köpekleriçocuklara eşlik ederek ve havlayarak.Yanyana iki ayrı dünya,birbiriyle iletişimi olmayan.Ben ikisinin arasında şaşkın,nereye yöneleceğimi bilmeden...Yürüdüm,parktaki kalabalığa doğru.*Azınlıkça 13


Yunanistan’da MEB konusu son aşamaya giriyorYunanistan’daki koalisyon hükümetinin önümüzdekidönemde münhasır ekonomik bölge (MEB) ile ilgiliatacağı adımların netleşmesi için Başbakan Antonis Samarasiktidar ortaklarından PASOKPartisi Genel Başkanı Evangelos Venizelosve DİMAR Partisi lideri FotisKouvelis ile anlaşacak.Başbakan Antonis Samaras’ınmesai arkadaşlarından ve DışişleriBakanı Dimitris Avramopoulosile Milli Savunma Bakanı PanosPanayotopoulos’tan Yunanistan’ınkıtasahanlığı sınırlarının belirlenmesikonusunda atılabilecek adımlar vedoğabilecek olası sorunlar hakkındarapor istediği öğrenildi.Öte yandan Atina’nın dinamikbir şekilde hareket ederek kıta sahanlığı sınırlarını tektaraflı ilan etmesi ya da koordinatları BM’ye sunmasıYunan Dışişleri Bakanlığı’nı düşündürüyor.Türkiye’nin göstermiş olduğu tepki ve Libya’nınBaşbakan Antonis Samarasve hükümet ortaklarıEvangelos Venizelos ileFotis Kuvelis’ingündemine girenMünhasır ekonomik bölge(MEB) konusunda neyapacaklarına Martsonuna kararvermeleri bekleniyor.söz konusu sınırların ilgili ülkeler arasında anlaşma yapılarakbelirlenmesi yönündeki tavrına son olarak daAtina’nın bu yönde bir girişimde bulunması durumundaArnavutluk’un duyarsız kalmayacağıaçıklaması eklendi. Yunan DışişleriBakanlığı kurmayları istenmesidurumunda gerekli girişimlerin yapılmasıiçin hazır olduklarını ifadeederken, kararların en nihayetindeüst düzey hükümet seviyesinde alınacağınıve Türkiye ile açık bir krizindoğma ihtimali olduğu yönünde deuyarıda bulunmayı ihmal etmiyor.Bu konuda ND ve PASOK kurmaylarıarasında değişik görüşlerhakim, DİMAR ise gerekli hazırlıklaryapıldıktan ve sorunlar meydanagelmeyeceği garanti altına alındıktansonra MEB’in ilan edilmesini destekliyor. ND cephesindeGenel Başkan Antonis Samaras’ın çevresinde yer alanbir grup Atina’nın derhal dinamik girişimlerde bulunmasınıdestekliyor. Diğer bir grup ise Karamanlis hükümetininuyguladığı taktiklerin devam etmesini, yani14 Azınlıkça


deniz sınırlarının belirlenmesi için komşu ülkelerle müzakereleredevam edilmesini savunuyor ve bu gelişmeninKıbrıs’ın da izlediği taktikte olduğu gibi Ankara’yı oldubittiye getireceği düşünülüyor.PASOK partisi içerisinde de bu konu hakkındagörüş ayrılıkları yaşanıyor. Parti kurmayları EvangelosVenizelos’un MEB (AOZ) konusunda ND Partisi’ndenetkilendiği yönünde uyarıda bulunuyor ve koordinatlarınBM’ye tek taraflı sunulmasının sorunlar yaratabileceğinedikkat çekiyorlar. PASOK partisindeki bir grup iseböyle bir girişimin yapılması sonucunda ve Türkiye’ninuyardığı gibi benzer girişimlerde bulunması durumundaTürk tezleri ve iddialarının da BM’nin evraklarında yeralacağı endişesini taşıyorlar.ABD’den kıta sahanlığında Yunanistan’a öneriÖte yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD)gerek münhasır ekonomik bölge (MEB) konusundaYunanistan’ın tek taraflı adım atmasına gerekse de BirleşmişMilletler’e (BM) Yunan kıta sahanlığının dış koordinatlarınısunmasına karşı çıkıyor.Azınlıkça Online ekibinin Türkçeye çevirdiği haberegöre “To Vima” gazetesine konuşan Atina ABD Büyükelçiliğitemsilcisi, üst düzey Amerikan kurmaylarınınkonuyla ilgili geçmişte yapılan açıklamalarına atıftabulunarak, Washington’un bu tür girişimlerin konuylaalakadar tüm devletlerle anlaşma içerisinde yapılmasıgerektiği değerlendirmesini yaptı.Almanya ve Fransa’nın Atina büyükelçilikleri iseaynı soruya “Varsayımlı mevzulara cevap vermiyoruz”yanıtını vererek iki büyük Avrupa ülkesi bu konudaalenen görüş belirtmekten kaçındı. Bu aşamada Berlinve Paris’in Atina’yı zor durumda bırakmaktan çekindiğideğerlendirmesi yapılıyor.Öte yandan, 2012 yılında iki değişik üst düzey ABDhükümet kurmayının Yunanistan’da bulundukları esnadakonuyla ilgili yaptığı açıklamalarda tek taraflı girişimlerdenkaçınılması gerektiğini vurguladıkları kaydedildi.Avrupa ve Avrasya konularından sorumlu ABDDışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon 27 Temmuz2012 tarihinde Yunanlı gazetecilere yaptığı açıklamalarda“Tek taraflı adımların atılmamasının önemli olduğunainanıyorum. ABD, ülkelerin MEB ilan etmekonusundaki haklarını tanımakta, ancak Yunanistan’ınTürkiye de dahil olmak üzere komşularıyla tam bir işbirliğiiçerisinde olmadan tek taraflı MEB ilan etmesininYunanistan’ın çıkarına olacağını sanmıyoruz” ifadelerineyer vermişti.Gordon açıklamalarının devamında Türkiye’yi imaederek komşu devletlerin tepkilerinden kaçınılması gerektiğiniişaret ettiği açıklamasında “Çok şükür aktifmekanizmalar bulunuyor ve son yıllarda bu tür konularınkonuşulabileceği ikili kanallar (istikşafi görüşmeler)açılmış durumda. Bu kanalların ilerlemeye katkıda bulunduğunubiliyorum” dedi.28 Mart 2012 tarihinde “Economist”in Atina’dadüzenlediği konferansta söz alan ABD’nin AvrasyaEnerjiden Sorumlu Özel Temsilcisi Büyükelçi RichardL. Morningstar da benzer açıklamalarda bulunmuştu.Net olarak kıta sahanlığı ve MEB’e atıfta bulunmaktankaçınan Morningstar, Doğu Akdeniz’deki hukuksal vesiyasi sorunların bulunduğunu belirttiği konuşmasında“Doğu Akdeniz’deki konular Kıbrıs’ı aşıyor, İsrail’i aşıyorve tüm bölgeyi etkiliyor. Deniz Hukuku’nu da kapsayanbinlerce hukuksal mesele var ve çözüme kavuşturulmasıgereken birçok siyasi mevzu da bulunuyor” ifadelerinikullanmıştı.ABD’nin Avrasya Enerjiden Sorumlu Özel TemsilcisiBüyükelçi Richard L. Morningstar konuşmasını “DoğuAkdeniz’deki doğalgaz iyi bir şey. Mısır’ından Türkiyeve Yunanistan’ına kadar bundan bütün ülkeler istifadeetmeli. Adaletli çözümler bulunursa herkes kazanır.Eğer bulunmazsa kimse tam çıkar elde edemez. Konuylaalakalı devletler mantıkla çıkarlarını hesaplamalı veherkesin istifade edebileceği bir çözüm bulunması içinbirbirleriyle konuşmalıdır” şeklinde sürdürmüştü.Berlin ve Paris’in nötr tutumunu To Vima’ya yorumlayanbir tecrübeli diplomat, gerek François Hollande’ıniktidara gelmesiyle Fransa’da, gerekse de Almanya’da sondönemlerde Ankara’ya ve Türkiye’nin Avrupa sürecinekarşı dengeli bir tutum olduğunu unutmamak gerektiğinivurguladı.Aynı kaynak “Şüphesiz ki, Norveçli PGS şirketininilk araştırmalarından çıkan iyimser sonuçların doğrulanmasıdurumunda iki güçlü Avrupa devleti Yunanistan’ın‘hidrokarbon oyununda’ yer almakla ilgilenecektir”değerlendirmesini yaptı. Kaynaklar bu ilgiyi AlmanyaBaşbakanı Angela Merkel’in Atina’ya yaptığı ziyaret-Azınlıkça 15


te dile getirdiği ve Şubat ayının ilk 15 günü içerisindeYunanistan’ı ziyaret etmesi beklenilen Fransız liderFrançois Hollande’ın da dile getirmesinin beklendiğiniaktarıyorlar.Diğer taraftan Ankara’da da ilk aşamada yükselentepkilerden sonra, kıta sahanlığı ve MEB konusundaYunanistan’ın tek taraflı girişimleri konusunda şu andatepkilerim azaldığı ifade ediliyor. Diplomatik kaynaklarTürk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun konuhakkındaki açıklamalarının bile konuyu uca taşımamaniyeti gizlediği değerlendirmesini yapıyor.To Vima gazetesindeki haber şu ifadelerle son buluyor“Yunanistan - Türkiye 2. Yüksek Düzeyli İşbirliğiKonseyi toplantısı için uygun tarih bulma çalışmalarıdevam ediyor ve herşey konseyin Mart ayında muhtemelenİstanbul ve Ankara’da yapılacağını gösteriyor.Başbakan Antonis Samaras da yakın çevresine komşuülkeye gitmek istediğini söylüyor.”İşte MEB’le ilgili planının tamamıDaha önce To Vima gazetesinde yayımlanan bir başkahaberde ise “Yunanistan’ın kıta sahanlığı ve münhasırekonomik bölge dış sınır koordinatları (MEB) için BirleşmişMilletler’e (BM) sunmaya hazırlandığı” ile ilgilihaberde söz konusu kararın nasıl alındığı, bu sürecenasıl varıldığıyla ilgili perde arkasında yaşanan olaylaraktarılıyor.Aggelos Athanasopoulos imzasını taşıyan haberinAzınlıkça Online ekibi tarafından Türkçeye yapılan çevirisişu şekildedir:“Tek taraflı MEB ilanı gerek Türkiye’ye gerekse dediğer ülkelere karşı birçok karmaşıklık içeriyor ki bu durumzaten Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos’unTrablus ziyareti esnasında geçici Libya hükümeti kurmaylarınınyapmış olduğu açıklamalardan açıkça görüldü.Ancak bu fikrin birçok savunucusu da bulunuyor.Atina’nın tercihlerinde Norveçli PGS şirketinin İonioadalarında ve Girit adasının güneyinde yapmış olduğuhidrokarbon araştırmalarında yaşanan gelişmeler deönemli rol oynuyor.Dış sınır koordinatlarının BM’ye sunulması konusundaçekinceleri olanlar da bulunuyor. Bu görüşü savunanlar,böyle bir girişimin Türkiye ile başlatılan istikşafigörüşmeleri yokuşa sürükleyebileceğini ve sırasıyla ikiülke arasında gerginlik yaşanmasına, hatta Ankara’nınAtina’nın kararlılığını sınamak istemesi ya da tek taraflıgirişimlere karşı çıkan ülkelerin tepkilerini dile getirmeleridurumunda sıcak saatler de yaşanabilir. Dolayısıyla“Bir B planı var mı?” diye soruyorlar. Buna verilencevap ise çözülemeyen “Suriye” bulmacasıyla uğraşanTürkiye’nin daha fazla cepheyle uğraşmak istemeyeceği.Öyleyse, her şey sonuçlara göre değerlendirilecek.Öneri ve fikirlerYunanistan’ın kıta sahanlığı ve MEB dış sınır koordinatlarıiçin BM’ye başvurma ihtimali ND-PASOK-DİMAR partileri ortak koalisyon hükümetinin iktidaragelmesinden kısa bir süre sonra konuşulmayabaşlandı. Unutmamak gerekir ki, MEB konusu vedeniz sahası konuları koalisyon hükümetini oluşturanüç partinin yapmış olduğu hükümet programıyla ilgilianlaşmada da yer alıyor. Ancak, herhalde çok az kişibu konuda kısa süre içinde bu kadar çok hareketliliğinyaşanmasını bekliyordu.Türkiye’nin hidrokarbon araştırmalarıyla ilgili genişsatranç tahtasında yapmış olduğu bir harekettendolayı konu, yakın çevresinde yer alanlar tarafındanBaşbakan Samaras’a sunuldu. Tüm bu süreçte Başbakanınyakın danışmanı milletvekili Hrisanthos Lazaridisönemli rol oynadı.27 Nisan 2012 tarihinde Türkiye’de ResmiGazete’de Bakanlar Kurulu’nun 16 Mart 2012 tarihindealdığı ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na(TPAO) hidrokarbon araştırmaları yapması için izinverilmesini öngören karar yayınlandı (2012/2802,2012/2968, 2012/2973, 2012/2974, 2012/2975,2012/1753). Bu izinler Adana, Antalya, Antakya veMuğla açıklarında, ayrıca Yunan kıta sahanlığında bulunanRodos’un güneyi, Karpathos ve Meis’te ve hattaKıbrıs münhasır ekonomik bölgesinin bazı bölümlerindede araştırma yapılmasını öngörüyor.Bu gelişmeler konusundaki düşünce Türkiye’ninyapmış olduğu bu hareketlerin karşılıksız kalmamasıyönündeydi. Masaya iki öneri düştü. “Ilımlı”tercih (soft option) olarak adlandırılan ilk öneriYunanistan’ın da benzer bölgeler için araştırma iznivermesi ve dolayısıyla bu bölgelerin Yunan kıta sahanlığıiçerisinde yer aldığını göstermesini içeriyordu.“Sert” tercih olarak adlandırılan ve şu anda görüldüğüüzere, tercih edilen ikinci öneri ise koordinatlarınBM’ye sunulmasını öngörüyordu. Yunan kıta sahanlığınındış sınırlarıyla ilgili koordinatlar orta çizgi ilkesinibaz alarak belirlenecek ve gelecekte bu sınırlarYunan münhasır ekonomik bölgesinin de dış sınırlarıolabilecek. Anlaşıldığı üzere tek taraflı MEB ilanı sınırlarıbelirleme konusunda doğabilecek sorunlar yüzündenrafa kaldırılmış durumda.16 Azınlıkça


Dış sınırların belirlenmesiyle ilgili olarak dahaYannis Maniatis’in Enerji ve Çevre Bakanı olduğudönemde bazı ön çalışmalar yapılmıştı. 1995 yılındaçıkartılan “Hidrokarbon araştırması ve değerlendirilmesiile diğer mevzuatlar” yasası üzerinde değişiklikler4001/2011 sayı ve tarihli yasaya – özellikle de156(1) maddesine – göre, Yunan sahillerinin yanındave yakınındaki komşu ülkelerle sınırları belirleme konusundaanlaşmazlık yaşanması durumunda, kıta sahanlığınınya da MEB’nin dış sınırı orta çizgidir, kibu çizginin her noktası kara sularından eşit mesafedebulunmaktadır.Dış sınırların koordinatlarını belirleme göreviniDeniz Kuvvetleri’ne bağlı Hidrografi Dairesi üstlendi.To Vima’nın elde ettiği bilgilere göre HidrografiDairesi bu yöndeki çalışmalarını tamamladı. Şu andaDışişleri Bakanlığı’nı yetkili daireleriyle bu inisiyatifinhukuksal boyutu ve belirlenen sınırların BirleşmişMilletler Okyanuslar ve Deniz Hukuku Dairesi’ne(Division for Ocean Affairs and Law of the Sea) sunulmasıgörüşülüyor. Koordinatların sunulması sözlünota hükmüne sahip. Ancak bu konuda BaşbakanlıkKonutu’nda yapılması beklenilen bir görüşme devar. İlgili görüşme Aralık ayında yapılacaktı ancakTroya’dan gelevek kredi taksitinin bir sonraki dilimiiçin yaşanan yoğun müzakere süreci nedeniyle bu görüşmeertelendi. Fakat, söz konusu görüşme Ocak ayınınilk 15 günü içerisinde dahi yapılabilir.Görüş farklılıklarıOlayın perde arkasını bilen ve olayın hassasiyetinedeniyle ismi gizli tutulan bir kaynak To Vima’yayaptığı açıklamada “Beklendiği üzere görüşmeler esnasındaaşılması gereken engeller kadar böyle bir adımınşimdi atılıp atılmaması yönünde farklı görüşlerde ortaya çıktı” ifadelerini kullandı ve ekledi “Unutmamamızgerekir ki bu tür hareketlerde yıllardan beri‘katı çizgiyle’ beslenen ve yetişen kamuoyunun da nediyeceği çok önemli”.İlk anlaşmazlık Ekim ayında Türk Dışişleri BakanıAhmet Davutoğlu’nun Atina’ya yapacağı ziyaretin arifesindeortaya çıktı. Hiçbir zaman basına yansımayanbilgilere göre ziyaret arifesine hükümet kıta sahanlığıve MEB dış sınır koordinatlarının BM’ye sunulmasınıgörüşüyordu. Olayı bilenler Başbakanlık Konutu ileDışişleri Bakanlığı arasında görüş farklılığı olduğunuve Dışişleri Bakanlığı’nın görüşünün az farkla hâkimolduğunu aktarıyor. Daha o zamanlar Samaras hükümetininYunan-Türk konularıyla ilgili sık temas vegörüşmelere sıcak bakmadığı netlik kazandı. Tabii bukonu ne gazetecilerin ne de Davutoğlu’na eşlik edenTürk kurmayların dikkatinden kaçmadı.Yapılan gizli toplantılarda masaya yatırılan konulardanbir tanesi de koordinatların Yunan kıta sahanlığınıntamamıyla mı yoksa sadece belirli bir bölümüylemi ilgili olması konusu. Koordinatları sunulacak bölümlerya “güvenli” bölgeler olabilir ya da Türk tarafınınilan ettiği araştırmalara Yunanistan’ın cevapverebileceği bölgeler olabilir. Bu konuda ihtiyatlı davrananlarEge’deki koordinatların sunulmasının çözümüretmek yerine daha fazla sorun çıkarabileceğini savunuyor.Diplomasi ve hukuk çevreleri koordinatların kısmensunulmasının Ankara’nın Türklerin bulunduğuEge ve diğer bölgelerde özel durumun geçerli olduğutezini haklı çıkartacağını savunuyor. Yunanistan’ın koordinatlarınıntamamını sunmamasının Türkiye’nintezlerini kabul ettiği anlamına geleceğini belirtiyorlar.Meis’le ilgili olarak sunulacak koordinatlar da – müzakereaçısından – adanın deniz sahalarına etkisini garantialtına almak zorunda.Zorlu komşularHer şey sonuç itibarı ile sonraki gün belli olacak.Sadece Türkiye’nin değil, Mısır ve Libya’nın da neyapacağı durumu belirleyecek. Arnavutluk ile denizsahaları konusundaki anlaşmanın tasdikinin de hâlâsürüncemede olduğunu unutmamak gerekiyor.Ayrıca Atina ve Kahire’nin 6 yıldan bu yana(2006’dan beri) bilirkişiler düzeyinde MEB konusundakisınırların belirlenmesini görüştüğünü hatırlatmaktayarar var. Doğu Akdeniz’de olası Yunan-Türk çekişmesine karışmak istemeyen Mısır (bu daAvramopoulos’un Kahire’ye yapmış olduğu son ziyaretteortaya çıktı) kısa bir süre önce orta çizgi ilkesinesadık kalarak şirketleri bölgede araştırma yapmayadavet etti. Koordinatların sunulmasını savunanlar,Mısır’ın tepki vermeyeceğini düşünüyorlar.Diğer taftan Libya (Libya’yla görüşmeler 2007’debaşladı) ise geçiş dönemini yaşıyor. Avramopoulos’unkısa bir süre önce Trablus’a yapmış olduğu ziyarettedurumun pek değişmediği ortaya çıktı. Ulusal İşbirliğiBakanı Muhammed Emhammed Abdulaziz denizsahalarıyla ilgili yöneltilen soruya bu konunun “ikitaraflı olmadığını” ifade etti ve çözüm elde edilebilmesiiçin deniz sınırları olan tüm ülkelerle görüşmeyapılması gerektiğini söyleyerek enteresan bir şekildeTürkiye’yi ima etti. Libyalılar geçmişte de Türkiye’nintezlerini ve özellikle de adaların etkisi konusundakitezini benimsemişlerdi”.Azınlıkça 17


Yunanistan’da “Coca-Cola”nın yerineyerli “Green Cola” Batı Trakya’dan geldiBatı Trakya’da üretilen Green Cola dünya devi Coca-Cola’nın Yunanistan’daki yerini almayı hedefliyor.Meriç (Evros) iline bağlı Kumçiftlik (Orestiada) kasabasındafaaliyet gösteren EPAP (Gazlı İçecek ÜreticileriBirliği) A.Ş. yerli üretim olan Green Cola ile ünlüCoca-Cola firmasının Yunanistan’daki yerine göz dikmişdurumda. 3E’nin Coca-Cola, Fanta v.b içeceklerini yıllardırYunanistan’da üreten EPAP, son birkaç yıldır meşrubatpiyasasına kendi markası olan Sparky ile dinamikbir giriş yaptı.Pek çok marketin raflarında yerini alan Sparky meşrubatlarıözellikle de Yunanistan’daki Carrefour marketleriaracılığıyla büyük satışlar gerçekleştiriyor. EPAPfirması Green Cola ile birlikte uluslararası meşrubatfirmalarıyla rekabete girmeyi, yine Batı Trakya’da üretilenünlü Vergina birasının gösterdiği başarıyı göstererekuluslararası firmaların yerini almayı amaçlıyor.Sparky meşrubatlarıyla bölgede meşrubat piyasasında%35 paya sahip olan yerli firma bundan böyle dahabüyük hedefler peşinde koşacak. Yerli Green Cola’nıniçeriklerinde de birçok değişikliğe gidilirken, GreenCola yeşil kahve çekirdeklerinden elde edilen kafein vedoğal aromalar içeriyor ve Coca-Cola’nın aksine şeker,aspartam, fosforik asit ve meşrubat devlerinin başını ağrıtankoruyucu maddeler içermiyor.Green Cola’yı üreten EPAP A.Ş. 1959 yılındaKumçiftlik’te bir grup yerli üretici tarafından kurulduve 53 yıldır meşrubat üretimi ve şişeleme alanında faaliyetgösteriyor.18 Azınlıkça


Samaras-Merkel:6 ay içinde 4’üncügörüşmeYunanistan Başbakanı Antonis Samaras dünAlmanya Başbakanı Angela Merkel ile Berlin’debir araya geldi. Bu görüşme iki liderin son altıayda gerçekleştirmiş olduğu dördünü görüşmeoldu.Basına kapalı yapılan görüşme öncesindeaçıklamalarda bulunan Başbakan Antonis Samaras“Yunan halkının krizden çıkmak için verdiğibüyük uğraşların” altını çizerek “Piyasaların güveniniyeniden kazanmak için halkımızın büyükfedakarlıkları ile ülkemizin büyük çabalar sarf ettiğinivurgulamak istiyorum” diye konuştu.Aydonis PASOKPartisi ParlamentoGrubu’ndanistifa ettiPASOK Partisi milletvekillerinden Hristos AydonisParlamento Başkanı Evangelos Meymarakis’e gönderdiğimektupla “PASOK Partisi Parlamento Grubu’ndan ayrıldığınıve bağımsız milletvekili olarak görev yapmayadevam edeceğini” açıkladı.Eski Sağlık Bakanı ve PASOK Atina milletvekiliAndreas Loverdos’un Radikal Sosyal-Demokrat İttifak(RIKSSY) adıyla başlatmış olduğu siyasi oluşum için düzenlenenetkinlikte yer aldıktan sonra PASOK yönetiminintepkilerini üzerine çeken Hristos Aydonis PASOKPartisi Parlamento Grubu’ndan ayrıldığını duyurdu.“Likiditeyi sağlamak ve dolayısıyla kalkınmayaulaşmak için elimizden ne geliyorsa yaptık”diye konuşan Başbakan Antonis Samaras“Yunanistan’ın en büyük sorunun gençlerdekiişsizliğin olduğunun” altını çizdi.Almanya Başbakanı Angela Merkel ise“Yunanistan’ın hayata geçirdiği mali uyum programınıAlmanya’nın yakından takip ettiğini” ifadeetti. “Almanya’da da var olan zorlukların farkındayız”diye konuşan Alman Başbakan daha iyi birekonomik işbirliğinin önemine vurgu yaptı.Elde edinilen bilgilere göre kapalı kapılar ardındayapılan görüşmede ise “Yunanistan’dakivergi kaçakçılığı sorunu” iki lider tarafından masayayatırıldı. Özelleştirmeler konusunun da Samarasile Merkel’in görüştüğü konular arasındayer aldığı gelen haberler arasında.Parlamento Başkanı Meymerakis’e gönderdiği mektupta“PASOK Parlamento Grubu’ndan ayrılıyorum vebağımsızlaşıyorum” ifadelerine yer veren Aydonis “Üçpartili koalisyon hükümetinin istikrarına inanıyor vedestekliyorum. Mevcut konjonktürde vatanımız için enuygun siyasi reçete olduğuna inanıyorum” ifadelerinikullandı.Aydonis mektubunda ayrıca “Bundan böyle resesyonpolitikalarını ve ülkenin geleceği ile demokratik partiningeleceğine zarar vererek hareket eden şahısları desteklemeyeceğim.Yunanistan’ımız için umut saçan siyaset,değer ve ülküleri destekleyeceğim” diye yazdı.Azınlıkça 19


DİMAR’daihraçlardansonra sıkıntı arttıLagarde listesi konusunda SYRIZA partisinin yapmışolduğu, parlamentoda ön soruşturma komisyonu kurulmasıönerisini destekleyen DİMAR Partisi milletvekilleriOdisseas Voudouris ve Paris Moutsinas’ın partinin ParlamentoGrubu’ndan ihraç edilmesiyle DİMAR Partisisıkıntılı günler geçiriyor.Son günlerdeki gelişmeler sonrasında, DİMARpartisi de Bağımsız Yunanlılar Partisi gibi dağılmanıneşiğine gelir mi sorusu gündeme gelirken DİMAR’ındün gerçekleştirmiş olduğu İcra Komitesi toplantısındagergin anlar yaşanmamasına rağmen DİMAR’ın SolCephesi’nden yapılan yeni açıklama toplantıya damgasınıvurdu. Yapılan açıklamada DİMAR Partisi GenelBaşkanı Fotis Kouvelis hedef alınırken ilgili açıklamada“DİMAR Partisi Genel Başkanı Fotis Kouvelis’in ikimilletvekilini partinin Parlamento Grubu’ndan ihraç etmesineyönelik almış olduğu ve şimdiye dek benzerinerastlanmamış kararın DİMAR’ın tarihine zarar verdiği”ifade edildi.Öte yandan DİMAR Genel Başkanı Fotis Kouvelis’inalmış olduğu ihraç kararı sonrası parti kurmaylarındanAndreas Nefeloudis’in İcra Komitesi toplantısına katılmamasıdikkatlerden kaçmadı. Vangelis Zorkadis veHristos Stavropoulos’un da toplantı süresince soğuk tavırsergiledikleri iddia edildi.Öte yandan DİMAR Partisi Parlamento Grubu’ndanihraç edilen Odisseas Voudouris dün yaptığı açıklamaylaSYRIZA partisi ile işbirliğine gitme ihtimalini açık bırakarakyeni bir siyasi oluşum kurmayı planladığını ifadeetti.Yunanistan’da halk Lagardelistesi hakkında nedüşünüyor?VPRC araştırma şirketinin gerçekleştirmiş olduğuson ankette Lagarde listesi hakkında halkın nabzı yoklandı.Anketörülerin %61 gibi ekseri çoğunluğu Lagardelistesi konusunu Yunanistan’daki “büyük mali ve siyasiskandal” olarak algılarken, sadece %13’ü “sıradan birvergi kaçakçılığı skandalı” olarak görüyor.Eski Maliye Bakanı ve Lagarde listesi skandalınınbaş aktörlerinden Yorgo Papakonstandinou’nun “cezaisorumluluğu” olduğuna inanların oranı ise %81. Ancak,Yorgo Papakonstandinou dışında PASOK Genel BaşkanıEvangelos Venizelos’un da “cezai sorumluluğu” olduğunainanların oranı %71.Diğer taraftan eski Başbakan Yorgo Papandreou’nun“cezai sorumluluğu” olduğunu düşünenler %76 iken,eski Başbakan Loukas Papadimos’un “cezai sorumluluğu”olduğunu dile getirenlerin oranı da %51.Öte yandan SYRIZA partisi seçmenleri ile ND partisiseçmenleri kıyaslandığında, Papakonstandinou, Venizelos,Papandreou ve Papadimos’un “cezai sorumluluğu”olduğuna inanan SYRIZA seçmenlerinin oranlarınındaha yüksek olduğu ortaya çıktı.20 Azınlıkça


Krugman’dan Yunanistan krizideğerlendirmesiNobel ödüllü ekonomist Paul Krugman dünyadaki ekonomikkrizin sebeplerine yer verdiği ve “The New York Times”gazetesinde yayınlanan makalesinde Yunanistan’a dadeğindi.“Son yıllardaki mali başarısızlıklar ekonomistlerin gerekli cevaplarasahip olmadığını gösteriyor denebilirdi ancak gerçek daha da kötü” diyekonuşan Paul Krugman yazısının devamında “Çünkü cevapları bilenlerçoktu, fakat siyasetçiler tarafından dinlenilmediler” ifadelerine yerverdi.Ünlü ekonomist “mali krizin değişik kanallar aracılığıylaözel harcamalarda beklenmedik bir düşüş yaşanmasınayol açtığını, bunun da sırasıyla gelirlerinazalmasına ve işsizliğin artmasına sebebiyet verdiğini”savundu.Paul Krugman “Hükümetler tam bu noktadaekonomilerini canlandırmaya çalışıyorlardıki durum özellikle de 2010 yılında kontrolden çıktı.Yunanistan’daki krizin yanlış bir biçimde diğer hükümetlerinde derhal harcamalarını ve bütçe açıklarını azaltmasıgerektiği yönünde bir işaret olarak algılanmasıylakontrol tamamen elden çıktı” yorumunda bulundu..Mali krizin önlenmesine yönelik uygulanan reçeteninyanlış olduğunu ima eden uzman ekonomist “O zamandanbu yana, kemer sıkma politikası, maalesef genelbir biçimde krizle mücadelede ana önlem olarak uygulanmaya”başladı ifadelerine yer verdi.Yunanistan’dagazetecilerinevlerine saldırıYunanistan’da kimliği belirsiz kişiler beş ünlü gazetecininevine saldırdılar.Sabahın erken saatlerinde meydana gelen olaylarda,Atina’nın beş değişik semtinde ikamet eden beş tanınmışgazetecinin evlerinin önüne kimliği belirsiz kişiler tarafındanpatlayıcı madde konuldu.Alimos, Agia Paraskevi, Likavito, Pendeli veMarousi’de ikamet eden gazeteciler Yorgos İkonomeas,Antonis Liaros, Petros Karsiotis, Antonis Skillakos veHristos Konstas’ın evlerine yapılan saldırıların organizeşekilde yapıldığına dair ciddi şüpheler bulunuyor..Patlayıcıların infilak etmesiyle küçük çaplı alevlerinmeydana geldiği ifade edilirken, polisin saldırılarla ilgiliincelemeleri sürdürdüğü öğrenildi.Saldırıyı yorumlayan gazeteci Yorgos İkonomeas“Patlayıcı maddenin bulunduğu yerden bir kişi geçmişolsaydı, şimdi hayatta olmayacaktı. Beni korkutan masumkişilerin hayatlarını kaybetme ihtimalinin olması.Beni kimse korumuyor. Eskiden bizi polis kovalardı,şimdi ise bunları yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.Azınlıkça 21


VitrinEvren Dedeevrendede@gmail.comEge’de çözümsüzlük uzadıkçabünye zehirleniyorGeçenlerde Yunanistan’ın münhasır ekonomik bölgeyle(MEB) ilgili dış sınır koordinatlarını BirleşmişMilletler’e (BM) sunmasının an meselesi olduğuna dairhaberler yayınlanınca bir anda gözler Ege’ye ve DoğuAkdeniz’e dönüverdi.İşin özü şu: buzdolabına kaldırılan Türkiye ve Yunanistanarasındaki deniz yetki alanları uyuşmazlığı tekrarısıtılarak ve daha büyük bir tabakla masaya geri geliyor.Tabii Yunanistan’ın BM’ye gideceği ve tek taraflı MEBilanında bulunacağı yazılınca akla gelen ilk sorulardan birtanesi, iki ülke arasında devam eden istikşafi görüşmelerdebu konular görüşülmüyor mu, oldu. Doğrusu görüşüldüğüydü,ancak bir diğer doğru da, 50 bilmem kaçıncıistikşafi görüşme yapılmasına rağmen bir türlü sonuç alınamadığı.Ege’de, Akdeniz’de ve İyonya denizinde varlığındansöz edilen petrol ve doğalgaz yatakları ve Yunanistan’ınekonomik krizden çıkış aramasının MEB ilanı önerisiniöne çıkardığı bilinen bir gerçek. Hakeza iktidardaki NDpartisinin programında MEB ilanının olduğu ve seçmeninebu doğrultuda söz verdiği de malum. Bu doğrultudaYunanistan, Türkiye ile kıta sahanlığı sınırını Rodos veMeis (Kastolerizo) adaları arasından geçen ortay bir hatile çizerek bu adaların güneyinde kalan Akdeniz’deki kıtasahanlığı ve MEB alanlarını da Mısır ve Kıbrıs Cumhuriyetiile sınırlandırmak istiyor. Böyle bir sınırlandırmaolması durumunda Ankara açısından sorun, Türkiye’ninbölgedeki uzun kıyılarının açık deniz alanlarına azamierişiminin engelleniyor olması, Ege’nin neredeyse tamamınınYunanistan’a geçmesi, denizlerdeki kaynaklardanyararlanamayacak olması, Kıbrıs’ta KKTC’nin yine devredışı kalması ve diğer hukukî, teknik ve ayrıca siyasî sorunlarşeklinde sıralanabilir…Öte yandan aynı sorunlar Yunanistan için de geçerli.İki ülkeye de Ege’nin karşı yakasından baktığınızda, kendimenfaatleri doğrultusunda birbirine zıt olmakla birlikte,birbiriyle örtüşen benzer sorunlara sahipler. Dolayısıylamenfaatler söz konusu olduğundan dolayı tarafların geriadım atmadan uzlaşması neredeyse imkânsız.Dış politikada daimi dostlar yoktur, daimi çıkarlarvardır. Her ne kadar Türkiye ve Yunanistan iki komşu ülkeolsalar da, en nihayetinde kendi menfaatleri doğrultusundamünhasır ekonomik bölge (MEB) ilanı konusundada, tıpkı mevcut kıta sahanlığı sorunu, karasuları sorunu,Ege’nin nerede bitip nerede başladığı sorunu, adacık veyakayalıklar sorunu, hava sahası sorunu, FIR hattı sorunu,Kardak (İmia) sorunu ve bilumum diğer sorunlarda olduğugibi çözümün bir türlü bulunamadığı bir süreç yaşayacaklar.Ve maalesef tarafların uzlaşamadığı bunca girift sorunkarşısında her zaman yaptıkları gibi hiç şüphesiz sorunlarıileriye öteleyecek, buzdolabına kaldıracak ve bekleyecekler!Gel gelelim buzdolabında bekletilen sorunların süresiuzadıkça, tıpkı son kullanım tarihi geçen gıda ürünlerigibi, ileride masaya geldiklerinde zehirlenme tehlikesi deartıyor!Fikirlerine genelde katılmasam da geçenlerde gazeteciManolis Kottakis’in de makalesinde belirttiği gibi, EuroBölgesi’nde ekonomik krizin ardından yavaş yavaş istikrarsağlanmaya başlarken, artık Euro para birimi oyunu sonaeriyor ve yerine enerji oyunu başlıyor.Çözüm nasıl bulunacak benim işim değil, ancak Türkiyeve Yunanistan’ın başta Ege olmak üzere denizlerdekisorunlarını artık çözmesi gerekiyor, daha da gecikip bünyeyizehirlemeden…22 Azınlıkça


Yunanistan Avrupa’dane şampiyonu oldu?Yunanistan İstatistik Kurumu’nun (ELS-TAT) 2012 yılı Ekim ayı işsizlik oranlarınagöre Yunanistan Avrupa’da “işsizlikşampiyonluğu” unvanını İspanya’dan kaptı.Geçtiğimiz günlerde Yunanistan’daki 2012 yılıEylül işsizlik oranlarını açıklayan Avrupa İstatistikKurumu Eurostat’tan sonra şimdi de Yunanistan İstatistikKurumu ELSTAT Yunanistan’daki 2012 yılıEkim ayı işsizlik oranlarını kamuoyuyla paylaştı.ELSTAT’ın verilerine göre 2012 yılı Eylül ayında%26,2 olan Yunanistan’daki işsizlik oranı 2012yılı Ekim ayında %26,8 olarak şekillendi. 2011yılı Ekim ayında ise Yunanistan’daki işsizlik oranı%19,7’ydi.Yunanistan’daki işsizlerin sayısı 1 milyon 345bin 715’i bulurken, ekonomik olarak faal olmayannüfusun 3 milyon 344 bin 478 kişi olduğu tespitedildi. 2012 yılı Ekim ayında Yunanistan’daki ça-lışan nüfus ise 3 milyon 680 bin 894 olarak belirlendi.Çalışanların sayısı 2011 yılı Ekim ayına kıyasla309.335 (%7,8) kişi azalırken, 2012 yılı Eylül ayınakıyasla ise çalışanlar %0,4 oranında (16.015 kişi)azaldı.Kadınlardaki işsizlik %30,1’i bulurken, erkeklerdekiişsizlik oranı %22,9 olarak belirlendi. 15-24yaş arasında gençlerde işsizlik oranı %56,4 olarakşekillenirken, 25-34 yaş arası nüfusta ise %34,3’ügördü.İşsizlik oranlarının bölgelere göre dağılımındaise İpiros-Batı Makedonya Eyaleti %28 ile birincisırada yer alırken, %27,6 ile Attiki Eyaleti ikinci veBatı Trakya’nın da içinde bulunduğu Doğu MakedonyaTrakya Eyaleti %26,3 ile üçüncü sırada bulunuyor.Azınlıkça 23


“Makedonya” isim sorunuiçin Atina’ya geldiBirleşmiş Milletler’in (BM) “Makedonya” isim sorunundasorumlu temsilcisi Matthew Nimitz Atina’ya yaptığıziyarette Dışişleri Bakanlığı’nda Başbakan AntonisSamaras ve Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos ilegörüştü.Yunanistan ile FYROM arasındaki isim anlaşmazlığınaçözüm bulma konusundaki müzakere süreci kapsamındaAtina ve Üsküp’e ziyaretler düzenleyen BMarabulucusu Matthew Nimitz ile bir araya gelen DışişleriBakanı Dimitris Avramopoulos “Yunanistan’ın isimsorunu konusunda ilerleme sağlanması için Nimetz’intalimat ve çabalarını desteklediğini” dile getirdi.Avramopoulos, Nimetz’i “Yunanistan’ın iki tarafarasında anlayış memorandumu imzalanması ile ilgiliönerisi” hakkında detaylı bilgi vererek “Anlayış memorandumuBM çatısı altında sürdürülen müzakere sürecineivme kazandıracaktır ve çözüm konusunda çerçeve veparametreleri belirleyecektir” dedi.Çözüm elde edilmesi durumundaYunanistan ile FYROMarasındaki ikili ilişkilerin daha daderinleşeceğini dile getiren DışişleriBakanı Avramopoulos “buanlaşma bölgedeki istikrarı dahada kuvvetlendirecek ve komşuülkenin Avrupa üyeliği sürecine hız kazandıracaktır”diye konuştu.Avramopoulos ile Nimetz’in müzakere süreci çerçeveindebugüne kadar yapılan görüşmeleri gözden geçirdiğive sürecin geleceğini masaya yatırdıkları ifade edilirken,Dışişleri Bakanı Avramopoulos’un “Yunan tarafınınsürecin bir sonraki adımlarına aktif ve yapıcı bir şekildekatılmaya hazır olduğunu” BM arabulucusuna ilettiğikaydedildi.BM arabulucusu Matthew Nimetz’in Dışişleri BakanıDimitris Avramopoulos ile olan programlanmış görüşmesiöncesinde ise Dışişleri Bakanlığı’nda BaşbakanAntonis Samaras da Amerikalı diplomat ile kısa bir görüşmeyaptı. Görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı’ndanayrılan Başbakan Antonis Samaras Nimetz ile yaptığı görüşmehakkında basın mensuplarına açıklama yapmadı.Yunanistan’da sürücü ehliyetlerinde köklü değişiklikYunan mevzuatının AB mevzuatınauygun olması için yayınlanan51/2013 sayılı kararname ile birlikteYunanistan’da sürücü ehliyetleriyleilgili konularda birçok değişiklikyaşanacak.Yeni değişikliklerin hayata geçirilmesiylebirlikte sürücü ehliyetialmanın daha da zorlaşması beklenirken,aynı zamanda sürücü ehliyetialmak için yapılan masraflarında artacağı tahmin ediliyor.Zorunlu pratik ders saatlerinin20’den 25’e çıkartılması öngörülenkararda, sürücü kurslarındaki teoriderslerinin de artması öngörülüyor.24 AzınlıkçaÖte yandan motosikletlerdebundan böyle dört sürücü kategorisininolacağı belirtilirken, 50 c.c’likmotosiklet için ehliyet çıkartmakisteyenler bile artık sürücü kursunayazılması gerekecek. Ayrıca bugünekadar trafik harcı ödenmeyen 51c.c.’nin altındaki motosikletlere detrafik harcı geliyor.Yeni kararname ile ailesinin izniolmak şartıyla 16 yaşındaki sürücüadaylarına da 50 c.c.’lik motosikletleriçin sürücü ehliyeti alma imkanıverilirken, sürücü kursuna yazılacakolan adayların sınav aşamasında motosikletiçin öngörülen donanımın(kask v.s.) tamamına sahip olmamasıdurumundan sınava alınmayacağıbelirtiliyor. 400 c.c.’ye kadarolan motosikletler için ehliyet almayaş sınırı ise 21 olarak belirleniyor.Büyük hacimli motosikletler içinehliyet almak isteyenlerin ise 24 yaşınıdoldurmaları gerekecek.Yeni uygulamayla birlikte ehliyetalmak için ödenen harçların dadaha pahalı olması bekleniyor. Doktormuayenelerinde de değişiklikleröngören kararnameye göre, sürücüadayları Ulaşım Hizmetleri’nin özelsözleşme imzaladığı doktorlar tarafındanmuayene edilecek. Ayrıcadoktorlar için ayrılan harç kaldırılacakve bunun yerine doktorlar makbuzkesmek zorunda kalacaklar.Son olarak her 65 yılda bir yenilenenamatör sürücü ehliyetlerininartık 15 yılda bir yenilenmesi öngörülüyor.


Yunanistan Doğalgaz Şirketi DEPA’yaen büyük talep Rusya’danYunanistan Doğalgaz Şirketi’ne (DEPA)talip şirketler arasında iki Rus şirketGazprom ve Sintez öne çıkıyor.Financial Times gazetesinde çıkan haberde özelleştirilecekolan devlet doğalgaz şirketi DEPA’nıntalipleri arasında bulunan Gazprom ve Sintez şirketlerininDEPA’yı satın alma konusundaki en büyükfavoriler olduğu kaydedildi.Rus doğalgaz devleri Gazprom ve Sintez’in tekliflerininYunan hükümetini ikileme sürüklediğibelirtilen haberde, Avrupa Birliği ve Amerika BirleşikDevletleri’nin, Yunanistan’ı “piyasalarının Rusçıkarlarına açılması” konusunda uyardığı ifade ediliyor.Üst düzey bir hükümet yetkilisi FinancialTimes’a, “Eğer Ruslar geri çeviremeyeceğimiz birteklif sunarsa ne olacak, sorusu görüşülüyor” diyekonuşuyor ve ekliyor “Özelleştirmelerden olabildiğincefazla gelir elde edebilmek için troykanın bas-kısı altındayız.”Yunanistan Özelleştirme İdaresi (TAIPED)doğalgaz şirketi DEPA’nın adaylarını nihai olarakbelirleme yönündeki kararı geçmişte iki kez ertelemişti.Ancak olası bir anlaşmanın Mart ayı sonunakadar tamamlanabileceği belirtiliyor.Sintez şirketinin İdari Danışmanı Andrey Korolevise gazeteye yaptığı açıklamada “YunanistanAvrupa’ya doğalgaz aktarılması konusunda önemlibir kavşak olabilir” görüşünü belirtti. Korolev ayrıca“DEPA’nın özelleştirilmesi ekonomik kriz yüzündenYunan piyasasına düşük fiyatla girebilmekiçin bir fırsat” değerlendirmesinde bulundu.Financial Times’a konuşan üst düzey TAİPEDyetkilisi ise açıklamasında “DEPA’nın özelleştirmesürecini, DEPA’yı satın alan her kim olursa olsunbir AB piyasasında ve AB mevzuatına tam uygunbir şekilde hareket etmesini sağlayacak şekilde ilerletiyoruz”ifadelerine yer verdi.Azınlıkça 25


Ercan Hüseyin EyaletBaşkan Yardımcısı olduDoğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanlığı’nda görevyapacak yeni eyalet başkan yardımcıları ve yetkileriaçıklandı.Yunanistan ŞekerFabrikası’na FransızCristal Union talip olduFransız Cristal Union şirketinin Yunanistan ŞekerFabrikası ile ilgilendiği öğrenildi.Elde edilen bilgilere göre Cristal Union şirketi YunanistanŞeker Fabrikası hisselerinin ‚,33’ünü satın almakiçin 50 milyon Euro’luk teklifte bulundu.Yunanistan Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesi içinAralık ayında yapılan ihale sonrasında sunulan tekliflerdensonra Fransız Cristal Union ile Polonyalı PolskiCukier şirketi şeker fabrikasına talip beş aday arasındanöne çıkan adaylar arasında yer alıyor.Fransız şirket 10 şeker fabrikasına sahip ve yılda ortalama1,1 milyon ton şeker üretiyor. Cristal Union’unyıllık cirosunun ise 1,5 milyar Euro olduğu tahmin ediliyor.Polonyalı Polski Cukier şirketi hakkında gelen bilgilerise Yunanistan Şeker Fabrikası’na borcu olan GAİAve VELPAZ şirketlerinin toplam 50 milyon Euro’lukborçlarını ödemeleri durumunda, Polski Cukier’in şekerfabrikasını satın almak istediği yönünde.Doğu Makedonya Trakya Eyalet Başkanı ArisYannakidis’in kararıyla yeni eyalet başkan yardımcılarıbelirlendi. Kamu Sağlığı ve Sosyal Yardım’dan SorumluRodop Eyalet Başkan Yardımcılığı görevine İrfanUzun’un yerine eczacı Ercan Hüseyin getirildi.Rodop Eyalet Başkan Yardımcısı Ercan HüseyinAzınlıkça’ya yeni göreviyle ilgili yaptığı özel açıklamada“Öncelikle, bundan iki yıl önce bana güvenerek oylarıylabeni bu yerlere getiren halkımıza teşekkür ederim. Ayrıcabana güvenerek Eyalet Başkan Yardımcılığı göreviniveren Eyalet Başkanımız Aris Yannakidis’e de teşekkürediyorum” ifadelerini kullanırken açıklamasının devamında“Artık hizmet zamanı. Seçilmeden önce de sözverdiğimi gibi iki yıl boyunca halkımıza en iyi şekildehizmet etmek için uğraşacağım” ifadelerine yer verdi.Yeni Eyalet Başkan Yardımcıları ve sorumlu olduklarıalanlar ise şöyle:Ercan Hüseyin: Kamu Sağlığı ve Sosyal Yardım’danSorumlu Rodop Eyalet Başkan Yardımcısı.Yorgos Geromakis: Kalkınma, Turizm, Kültür, Ticaret,İstihdam ve Doğal Kaynaklar’dan Sorumlu KavalaEyalet Başkan Yardımcısı ve Stavros Vavias: da Tarım Ekonomisive Çevre’den Sorumlu Evros Eyalet Başkan Yardımcısıoldu.Yeni eyalet başkan yardımcılarının görev süresi 31 Ağustos2014 tarihinde sona erecek.26 Azınlıkça


Yunan zeytinyağıÇin’i fethetmeyehazırlanıyorAvrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın paylaştığı verileregöre başta Yunanistan olmak üzere Avrupa Birliği(AB) ülkelerinden Çin’e yapılan zeytinyağı ihracatındaartış yaşanmaya devam ediyor.Pekin’deki Yunanistan Mali ve Ticari İşlerMüşavirliği’nin raporunda yer verilen Eurostat’ın verilerinden2010 yılına kıyasla 2011 yılında aralarındaYunanistan’ın da yer aldığı Avrupa Birliği ülkelerininÇin’e yapmış olduğu zeytinyağı ihracatında artış gözlendi.Zeytinyağının ihracat hacmi %54 oranında artışkaydederken, ihraç edilen zeytinyağının değeri de %38oranında arttı.Raporda Çin’deki zeytinyağı piyasasının şimdilikbüyük şehirlerle kısıtlı kaldığına yer verilirken, dağıtımkanallarının sınırlı olması nedeniyle ihracatçıların Çin’deyapacakları işbirlikleri konusunda son derece dikkatli olmalarıöneriliyor.Zeytinyağının Çin’de soya yağına kıyasla on katıdaha fazla fiyata satılmasına ve kısıtlı piyasaya rağmentalep gördüğü ifade edilirken, zeytinyağının Çin’de özel-likle sağlıklı beslenmeye özen göstermeyebaşlayan yüksek gelirli tüketiciler tarafındandaha fazla talep görmeye başlaması nedeniyleülkedeki piyasasının daha da genişleyeceğideğerlendirmesi yapılıyor.Büyük ilgi gören Yunanistan zeytinyağınınkalitesi nedeniyle Çin piyasasında ciddioranla pay alması bekleniyor. Çin’deki Yunanlıyetkililer Çin’e ihraç edilecek olan Yunan zeytinyağınınkalitesine ve zeytinyağının tanıtımına büyük önemverilmesi durumunda ihracatın daha da artabileceğinibelirttiler.Yunanistan’da vergi mükellefleri vergi indirimdenfaydalanmak için bu yıl da fiş ve makbuztoplamaya devam edecekler.Yeni vergi yasasına göre vergi mükellefleri maksimum2.100 Euro olarak belirlenen vergi indirimden yararlanabilmekiçin gelirlerinin %25’i oranında fiş toplamakzorunda kalacaklar.Gelirlerinin %25’i oranında fiş veya makbuz toplamayanlarveya bu miktarı tamamlayamayanlar ise aradakifarkın %22’si kadarı ceza olarak vergi ödeyecekler.Bugüne kadar geçerli olan fiş ve makbuz dışındaMaliye’nin artık Yunanistan’da ve AB ülkelerinde kesilenfişler harici şu fişleri de kabul edeceği açıklandı:Vergi indirimi içinhangi fişler geçerli?- Özel kurs veya dershane fişleri- Otomobil ve motosiklet yedek parçaları ve yinearaç tamir fişleri- Taksi fişleri- Yat tamir fişleriMaliye’nin kabul etmeyeceği fişler arasında ise elektrik,su, belediye harcı, doğalgaz, mazot, ilaç, eczaneürünleri, doktor, diş doktoru, hastane masrafı, otomobilsatın alımı, motosiklet satın alımı, tren, uçak, gemi, şehiriçiulaşım, telefon hizmetleri, posta hizmetleri, okulharçları, sağlık sigortası, ulaşım sigortası ve diğer sigortalariçin kesilen fiş ve makbuzlar yer alıyor.Azınlıkça 27


Meşhur Gerakina BeachOteli Satılığa ÇıkarıldıKuzey Yunanistan’ın en ihtişamlı otelleri arasındayer alan “Gerakina Beach” oteli satılıyor.Halkidiki’nin Gerakini bölgesinde bulunan“Gerakina Beach” oteli, gayrimenkulün sahibi olanEthniki Bankası tarafından açık arttırma ile ihaleyesunulacak. Kapalı tekliflerle gerçekleştirilecek olanaçık artırma usulü ihale 5 Şubat 2013 tarihinde yapılacak.Ethniki Bankası 3 yıldızlı otel için açık arttırmayı17 milyon Euro’dan başlatacak.2011 yılının Ekim ayında bir sonraki sezon açılmaküzere kapanan “Gerakina Beach” oteli, EthnikiBankası ile otelin son işletmecisi Gerasimos Kalligerosarasındaki adli süreç nedeniyle bir daha açılamadıve 250 çalışan işsiz kaldı. Çalışanlar da 2011 yılıiçin tahsil edemedikleri 280.000 Euro maaş için otelyönetimini mahkemeye verdi.Halkidiki’nin en büyük otelleri arasında yer alanGerakina Beach oteli 503 odaya ve 955 yatağa sahip.Yaklaşık 87 bin metrekarelik bir araziye inşa edilmişolan otel 24 bin 345 metrekare büyüklüğünde.İhalenin en büyük destekçileri arasında Halkidikiİşçi Merkezi Başkanı Aggelos Pratsas yer alıyor.Otelin bir an önce çalışmaya başlamasını arzulayanPratsas, otelin Şubat ayında satılması durumundabile bu sezon açılmasının zor olduğunu belirterek,otelin son durumu hakkında “Otelin muhakkak restoreedilmesi gerekiyor. Mesela geçenlerde otel avlusunabir koyun sürüsü girdi. Gerisini siz düşünün”bilgisini verdi.Öte yandan bölge halkının otelin Ruslar yerineYunan turizm şirketleri tarafından alınmasını istedikleribasında yer aldı. Geçmişte bölgede otel satınalan Rusların bölgedeki faaliyetlerinden rahatsız olanbölge halkı ayrıca, ihale sürecinde otelin satılmasıylabirlikte eski personelin yeniden işe alınması şartınınkoşulmasını arzuluyor.*28 Azınlıkça


Karayusuf’un Yassıköy ve Şapçı ileilgili sorusuna cevapKamu Düzeni ve Vatandaşı Koruma Bakanlığı RodopSYRIZA milletvekili Ayhan Karayusuf’un “Yassıköy(Iasmos) ve Şapçı (Sapes) İtfaiye Birimleri’nin kapatılması”ile ilgili sunmuş olduğu yazılı soru önergesine cavapverdi.Konu hakkında Milletvekili Ayhan Karayusuf’unBasın Bürosu tarafından yayınlanan basın bildirisi şöyle:“Basın BildirisiGümülcine, 9/1/2013Milletvekili Ayhan Karayusuf’un “Yassıköy (Iasmos)ve Şapçı (Sapes) İtfaiye Birimleri’nin kapatılması” ile ilgilisunmuş olduğu yazılı soru önergesine, Kamu Düzenive Vatandaşı Koruma Bakanlığı tarafından 6/1/2013 tarihindecevap verildi.Bakanlığın açıklamasına göre, söz konusu sorunlarınçözümü ve itfaiye personelinin korunması bakanlığınöncelikleri arasında yer almaktadır. Verilen cevapta itfaiyeninyeniden düzenlenmesi için çalışacak komisyonunkarar öncesi bölgenin özelliklerini (yerleşim alanları, ormanlar,endüstri vs) değerlendireceği belirtiliyor.Milletvekili Ayhan Karayusuf 17/12/2012 tarihindesunmuş olduğu yazılı soru önergesinde bölgemizdeki buiki itfaiye biriminin önemine değinerek şu bilgilere yervermişti:Şapçı itfaiye birimi, 60.000 dekarlık orman alanındanve 35.000 yurttaşın yangın güvenliğinden sorumludurve Kalikratis programıyla birçok belde, ormanlıkalan, Egnatia otobanının bir kısmı ve Şapçı Sanayi Parkı,Şapçı İtfaiyesi’nin görev alanına eklenmiştir. 2012yılında, Şapçı bölgesinde 50 yerleşim alanı, 20 orman ve12 ilk müdahale (yardım) olmak üzere toplam 82 vakaitfaiye tutanaklarına kaydedilmiştir.Yassıköy ve Şapçı itfaiye birimlerindeki itfaiye erleritrafik kazalarında da kurtarma görevini üstlenmektedirler.Ayrıca, Şapçı ve Yassıköy itfaiye birimlerinin binalarıher iki belediyeye ait olduğu için devlet bütçesine de yükolmadığı gerçeğini de unutmamak gerekir.Söz konusu bakanlığın komisyonu, yukarıda belirttiklerimizitekrar gözden geçirip, bir karar almasını bekliyoruz.Hem bölge insanına hem de doğal çevreye faydasağlayan bu iki itfaiye biriminin kapatılmaması yönündebir kararın alınmasını açık olarak arzu etmekteyiz.”Azınlıkça 29


Algı(lamak)Herkül Millasmillas@otenet.grGeçmişimiz ve Farklı YorumlarGeçen Eylül, Ekim ve Aralık ayında Osmanlıİmparatorluğunun tartışıldığı üç konferansa katıldım;ilki Türkiye’de, ikincisi Selanik’te üçüncüsüAmsterdam’da. Üçüncüsü ulus-devletlerinin okullarındamilli geçmişle ilişkili sayılan imparatorluğunnasıl ele alındığı konusundaydı; yani Osmanlının yanısıra başka imparatorluklar da inceleniyordu. Her konferansilginçti ama üçü bir arada düşünülünce konudaha başka bir anlam ediniyor.Türkiye’deki konferans benim anlayışıma göre siyasigüncele fazla endeksliydi. Konusu Osmanlı geçmişinolumlu bir yanıydı: bir arada yaşama temel ilgialanıydı. Konuya böyle bakınca benim aklıma “ecdadımız”güzellemeleri geliyor. Konuşmaların bazıları siyah/beyazbir geçmişin beyaz kısmının vurgulanmasıbiçimindeydi, yani son aylarda Türkiye’de çok seslendirilenbir görüş. Bazı konuşmalar aksine dengeliydi.Benim konum genel olarak milli tarihlerin - ve Osmanlıtarihinin de - nasıl hoşa giden mitoslara dönüştürüldükleriydi.Selanik’teki konferans Osmanlı geçmişi ve Balkanlardakimilliyetçilikler konusundaydı. Çok uluslu, çokdilli ve çok dinli bir devletten milli devletlere nasılgeçildiği örnekleriyle anlatıldı. Yetmişi aşkın konuşmacınıntümünü dinlemek olanaksızdı çünkü paralelpaneller vardı. (Davetli konuşmacılar listesindehemen hepsi Türkiye üniversitelerinde ders veren 14Türkün adı vardı; ama katılanlar daha azdı.) Dinlediklerimdenedindiğim izlenim, İmparatorluk/milliyetçilikbağlamındaki sunuşların imparatorluktan millidevlete geçiş sürecinin çok yanlı olduğunu yeterincesergileyebildikleriydi. Gündeme gelen konular çok çeşitliydi:örneğin ekonomi, Rusya ve Balkanlar, ulusalkimlikler, Balkan Savaşları, Yunan ve başka milletlerinmilli hareketleri, çağdaşlaşma çabaları, dini çatışmalar,bütün bunlarla ilgili mitoslar, milli edebiyat, millimüzik, milliyetçilik ve kadın, Slav dünyası.Bu kongredeki “Osmanlı” Muhteşem Yüzyıl dizisinin“ihtişamından” ıraktı. İki nedenden: en başta,bilimsel yaklaşımlar romantik milli söylemden oldukçamesafeli kaldığından; ve ayrıca, konuya el atanlarınbu geçmişle – Osmanlı geçmişle – bir aidiyet içindeolmadıklarından. Doğal olarak böyle bir ortamda “ecdadımız”söylemi komik kaçacaktı. Sonunda Osmanlıgeçmişin çizilen tablosunda ak ile kara arasındaki bütüngri tonları bulmak olanaklıydı.Bana en ilginç gelen sunuşlardan biri RomanyalıDamian Panaitescu’nundu: 1700-1830 yıllarındaOsmanlı’ya vergi olarak her yıl tonlarca gümüşünEflak’tan İstanbul’a gönderildiğini sayılarla anlattı.Yani “bir arada” yaşamanın öteki taraftan manzarasıda böyle farklı olabiliyormuş. Benin sunuşum,19’uncu yüzyıldaki Osmanlıcılıktan son yıllardaTürkiye’de konuşulan Yeni Osmanlıcılığa nasıl varıldığıkonusundaydı. Bu bağlamda 1930’larda resmendışlanan Osmanlı geçmişe son yıllarda nasıl sahip çıkıldığını,okul kitaplarındaki anlatımın son yetmiş yıliçinde bu konuda nasıl tam bir dönüş yaptığını ve A.Davutoğlu’nun Statejik Derinlik kitabındaki vizyonunuanlattım.Amsterdam’daki toplantı ise oldukça farklıydı.Amaç geçmişin sergilenmesi değildi, geçmişin nasılalgılandığı konusundaydı. Araştırılan, bir imparatorlukgeçmişi olan ulus-devletlerindeki tarih yorumlarıve bununla ilgili eğitimdi. İspanya, Portekiz, İngiltere,Fransa, Rusya, Türkiye, vb. gibi ülkelerde “bu imparatorlukgeçmişi bugün nasıl anlatılıyor” sorusu araştırılıyordu.Bu soru çok önemli, çünkü ulusların, devletlerinve insanların ilişkileri tarihten etkilenerek oluşmaz,30 Azınlıkça


tarihin yorumundan etkilenerek oluşur. İnsanlar olanlardandeğil olanların algılama biçiminden etkilenir.Bir de anılarından etkilenir, doğru, ancak anı ve hatıradediklerimiz genellikle yaşadıklarımız değildir,bize anlatılanlardır. Biz tarihimizdeki zaferleri ve yenilgileri,başarıları ve yıkımları, dostları ve düşmanlarıhep hatırlarız ve hiç unutmayız. Ama bunları aslında“hatırlamayız”, hatırladıklarımız okuduklarımız, duyduklarımız,okullarda öğrendiklerimizdir. Ve tabii herulus-devlette bu anlatılanlar bambaşka olabiliyor. BirRomanyalı ile bir Türk’ün Osmanlı Tarihini farklı algılamasıbu yüzdendir.Yani belli bir milli kimliğin oluşturulduğu ve yerleştirildiğizamanımızın ulus-devletlerindeki eğitiminne yaptığı ve ne yapmaya çalıştığı anlaşılmadan netarih anlaşılabilir, ne bütünüyle farklı yorumların nedeni,ne de halklar arasında var olan güvensizlik vehusumet. Bir proje kapsamında yürütülen bu son toplantıyıbu yüzden çok yararlı buldum. Geçmişle ilgilibilgi kuşkusuz yararlıdır, ama bu söz konusu mekanizmalarıanlamak toplumsal barışı ve anlayışı sağlamasıaçısından çok daha yararlıdır.Ayrıntılara girmeden kısaca şunları ekleyerek bu“farklı tarih yorumları” konusuna son vereyim. Toplantıyakatılanlar söz birliği etmişçesine benzer şeylersöylediler. Geçmişlerinde bir imparatorluk mirasıbulunan bütün ulus-devletlerinde durum aşağı yukarıaynıdır: Tarihlerini milli kimlik taşıyan kimseleritatmin edecek biçimde anlatmakta ve okullarda öyleöğretmektedirler. Gerektiğinde hoş olmayan, günümüzdeayıp sayılan, gurur incitici olaylar ya hiç anlatılmamaktaya da “ütülenerek” (yani çarpıtılarak)anlatılmakta. Başarılar vurgulanmakta ve aşırılığa kaçarakanlatılmakta, başarısızlıklar “unutulmaktadır”.Yani Osmanlı ve “övünç kaynağı ecdadımız” edebiyatı“bize” özgü bir durum değil. Bütün uluslaraşağı yukarı aynı şeyi yapıyor. Bu durumun genel olmasıteselli mi sayılmalı yoksa insanlık adına daha dakaramsar bir tablo mu, bunu okuyucunun takdirinebırakıyorum. Umut verici olan, bu acayip ve oldukçada komik durumun artık, en azından akademisyenlerarasında, görülüyor olmasıdır. Karşılaştırmalı çalışmalarbu alanda yol göstericidir. Bu işin tuhaflığınıgören, eleştiren ve aşılmasını isteyenler “milli kimliktenyoksun kimseler midirler?” sorusu akla gelebilir.Bence değil. Böyle düşünen insanlar, kıvancı, yalanadayanan bir geçmişte aramak yerine, kendini anlamanınverdiği özgüvende arıyorlar. Zaten çok eskilerdebaşkalarının yaptıklarından ne utanıyorlar, ne de kendilerinepay çıkarmak istiyorlar. İstedikleri kendilerininyetenekli, erdemli, yaratıcı ve haklı olmalarıdır.İskeçe’de iki yaşlıkadını katledencaniler yakalandı!İskeçe’de (Xanthi) iki yaşlı kardeşin evini basan vearadığını bulamayınca talihsiz kadınları döverek öldürenkatiller yakalandı.24, 27 ve 38 yaşlarında oldukları tespit edilen üçGürcistan asıllı zanlı polisin başarılı operasyonu sonrasındaSelanik’te yakalandı. Yapılan sorgulama sonrasındacaniler suçlarını itiraf etti.Yaşları 71 ile 80 olan ve İskeçe’nin Kurlar (Komnina)bölgesinde ikamet eden iki kız kardeşin evlerinde parasakladığını öğrendiklerini dile getiren hırsızlar, iki yaşlıkadının ellerindeki tüm parayı ve değerli ziynet eşyalarınıalmak için şiddet uyguladıklarını ve devamında ikitalihsiz kadını bağlayıp nefes almalarını engelleyerek ölmelerineyol açtıklarını itiraf etti.Yapılan sorgulama sonrasında iki hırsızın eve girdiğiüçüncüsünün ise dışarıda arabada arkadaşlarını beklediğitespit edilirken, iki yaşlı kadının evinden 1.000 Euroçalan hırsızların daha sonra kaçtığı belirlendi.Adlin tıbbın verdiği raporda ise herkesi şok etti. Raporda“katillerin iki yaşlı kadını öldürdükten sonra daöfkeyle tekmeye ve içlerindeki nefreti kusmaya devamettikleri” belirtildi.Polisin başarılı operasyonu sonrasında Selanik’te yakalananüç cani İskeçe Savcılığı’na sevk edilecek.Azınlıkça 31


240 imam yasasınandaki düzenleme sonrasıYunan ve Türk dışişlerinden açıklamalarTürkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal, YunanistanParlamentosu’nun, kamuoyunda “240 İmam Yasası”olarak bilinen, 2007 tarihli yasada bazı değişiklikler yapılmasınıöngören ek düzenlemeyi kabul etmesiyle sonuçlanan sürecin,yakından ve derin kaygıyla izlendiğini söyledi.Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaşu şekilde:SC-2, 18 Ocak 2013, Dışişleri Bakanlığı SözcüsününKamuoyunda “240 İmam Yasası” Olarak Bilinen 2007 TarihliYasada Değişiklik Yapılmasını Öngören Yasa TaslağınınYunanistan Parlamentosu’nda Kabul Edilmesi HakkındakiBir Soruya Cevabı“Yunanistan Parlamentosu’nun, Batı Trakya TürkAzınlığı’nın itirazlarına rağmen, 240 imamın din dersi öğretmeniadı altında, Yunan Devleti tarafından atanmış Müftülüklerekadrolu olarak tayin edilmelerini öngören 2007tarihli Yasa’da bazı değişiklikler yapılmasını öngören bir yasaldüzenlemeyi kabul etmesiyle sonuçlanan süreç tarafımızdanyakından ve derin kaygıyla izlenmektedir.2007 yılında Yunan Parlamentosu tarafından kabul edilmesinerağmen, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ortaya koyduğuhaklı tepkiler karşısında uygulamaya geçirilmemiş olan buyasaya işlerlik kazandırılmasını hedefleyen düzenlemelerinyine Azınlığın bu konudaki görüşleri gözardı edilmek suretiyleyapılmış olması üzüntü vericidir.Azınlık milletvekillerinin bu konuda YunanParlamentosu’nda yaptıkları ve yasa tasarısına karşıçıkma gerekçelerini ortaya koydukları açıklamalar tarafımızdanda takip edilmiştir.Lozan Andlaşması’nın ilgili maddeleri, Batı Trakya TürkAzınlığı’nın kendi dini ve eğitim kurumlarını yönetmesihükmüne yer vermektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeside bireylerin ibadet ve öğretim yoluyla din özgürlüğündenyararlanma hakkını da koruma altına almış bulunmaktadır.Ayrıca AB normları ve çağdaş devlet olmanın gerekleri, başkabir dine mensup vatandaşların dini özgürlüklerini yerine getirmelerineimkan verilmesini de içermektedir.Tüm bunlara rağmen, Yunanistan’ın baskıcı bir tutumizlemek suretiyle Batı Trakya Türk Azınlığı’nın meşru taleplerinigöz ardı etmesi hayal kırıklığı yaratmıştır.Yunan Parlamentosu iç tüzüğüne göre sözkonusu yasanınbir bütün olarak Genel Kurul’da yeniden oylanmasınıngerektiği anlaşılmakta olup, ortaya konulan bu hatalı tutumunbu süreçte telafi edilmesini ümit ediyoruz.”Yunan Dışişleri Cevap VerdiYunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras,Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal’ınBatı Trakya’da “240 imam yasası” olarak bilinen kanuna ve16 Ocak Çarşamba günü söz konusu kanuna parlamentodanoylanarak kabul edilen ek düzenlemeyle ilgili açıklamalarınacevap verdi.Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü GrigorisDelavekuras’ın açıklaması şu şekilde:“Türk Dışişleri Bakanlığı’nın Trakya’daki Müslümanazınlığın bizzat kendisine yönelik din öğretmenleri statüsünüolumlu bir şekilde düzenlemeye sokan bir girişim ileilgili açıklaması, ve basına yansıyan bilgiler ışığında, TürkKonsolosluğu’nun Yunanistan’daki parlamento sürecini etkilemeyeçalışması, iki ülkenin de iradesi doğrultusundageliştirilmek istenen ikili ilişkilerin iyileştirilmesi çabasıylauyuşmamaktadır.Bu açıklama Yunan devletinin Müslüman azınlık üyelerineyönelik girşimlerinde Türk tarafının gerçekleri saptırmayönündeki bilinen çabaları arasında yer almakta ve buteşebbüs boşa düşmektedir. Çünkü Yunanistan ve özellikleTrakya’da yaşayan ve farklı dinlerden oluşan vatandaşlarınuyum içindeki yaşamları örnek bir model teşkil etmekte vedini haklarına karşı saygı ve bu hakların korunması en yüksekseviyelerde yer almaktadır.Türkiye’nin insan ve azınlık hakları alanında Avrupastandartlarına ulaşması için attığı adımları Yunanistan yakındantakip etmektedir ve bunlar zaten Avrupa Birliği’neüye tüm devletler için olduğu gibi Yunanistan için de olağanbir durum teşkil etmektedir. Bu zaten, Türkiye’nin AvrupaBirliğ’ine üyelik sürecinde önemli bir parametreyi oluşturmaktave bilindiği üzere Yunanistan bu süreci desteklemektedir.Kanuni düzenlemeyle ilgili bilgiler- Yeni düzenlemeler, eski yasa tasarısında azınlığın bizzatkendisi tarafından tespit edilen zayıf hususları gidermektedir.- Artık ilk defa olarak Trakya’daki devlet okullarında okuyanMüslüman azınlık öğrencilerine Kur’an öğrenme olanağıtanınmaktadır.- Söz konusu düzenleme, Müslüman azınlık üyesi vatandaşlarımızındini ve manevi gelişimlerinin arttırılmasıyönünde Yunanistan’ın sarf ettiği çabalar kapsamında yeralmaktadır.- Trakya’daki Müslüman din adamlarının, kendileri arzuetmeleri durumunda, devlet memurluğu ile statüleri iyileştirilmektedir.- Yunanistan her gün için tüm uluslararası sorumluluklarınıve standartları yerine getirerek gerçek anlamda Müslümanazınlığın dini özgürlüğüne yönelik saygısını tamamenispat etmektedir.”*32 Azınlıkça


<strong>Gümülcine’de</strong>üretilen Ouzo 7’denIrak’a satış patlamasıHüseyin Zeybekelektronikreçeteyi sorduİskeçe SYRIZA milletvekili Hüseyin Zeybek diğerSYRIZA milletvekilleriyle birlikte Sağlık ve İdari Reformbakanlarına elektronik reçete uygulamasında yaşanan sorunlarıkonu alan bir soru önergesi sundu.Soru önergesinde elektronik reçete uygulamasınıngerekliliğine değinilirken uygulamadaki özensizliğevurgu yapılıyor. Güvenilir internet hizmetleri eksikliğiyüzünden elektronik reçete sisteminin çok ağır çalıştığıifade edilirken, bilgisayar, yazıcı ve diğer teknik donanımeksikliği yüzünden ise doktor ve hastaların çile çektiğidile getiriliyor.Soru önergesinde elektronik reçete uygulamasındagüvenilir yazılım olmadığı için reçete yazımlarındaki sınırınaşılıp aşılmadığının denetlenmesinin mümkün olmadığınında altı çiziliyor. Bölge ve doktorların uzmanlıklarınagöre coğrafi ve nosolojik özellikler göz önündebulundurulmadan keyfi reçete sınırlandırılması yapıldığınadikkat çekiliyor.Hüseyin Zeybek’in diğer SYRIZA milletvekilleriylebirlikte kaleme aldığı soru önergesinde yetkili bakanlarateknik sorunların aşılması için ne tür girişimlerde bulunacaklarısorulurken, sistemde tüm Yunanistan geneliiçin uygulanan kriterler konusundaki sorular dile getiriliyorve doktorların her ay kaç reçete yazma hakkınasahip olduğu konusunda bilgi talep ediliyor.Gümülcine (Komotini) Sanayi Bölgesi’nde faaliyetgösteren Trakya İçki İmalatı Fabrikası’nınürettiği Ouzo 7 marka alkollü içkinin Irak’ta yoksattığı belirtildi.Irak piyasasının bu alanda u’ini Batı Trakyalıfirmanın içki ürünleri oluştururken sadece 2012 yılındaIrak’a yönelik ihracatı %40 oranında arttı.Yaklaşık 10 yıl kadar önce Irak piyasasına girenOuzo 7 içkisi, Irak’taki savaş sonrasında birçok içkiimalathanesinin mahvolmasıyla benzer yerli içkininde yerini almış durumda.Trakya İçki İmalatı Fabrikası için en büyük pazarise Almanya piyasası olurken, firmanın 2012 yılındaAlmanya’ya yönelik ihracatının oranında artışkaydettiği belirlendi. Bağdat’ın ihracata açılmasıylabirlikte Ouzo 7’nin en çok ihraç edildiği yer Irakolurken, şirketin Yunanistan’daki mali krize ihraçettiği ürünler sayesinde dayandığı ifade ediliyor.Batı Trakya’da üretilen ürünlerin %80’i ihraçedilirken, Trakya İçki İmalatı Fabrikası’nın 2011yılında 19 milyon 800 bin Euro ciro yaptığı, geçenyıl da bu cironun az da olsa arttığı belirtildi.Amerika’dan Kanada’ya, Avrupa’dan Balkanlarakadar toplam 25 ülkeye ihracat yapan fabrikanınOuzo 7 dışında, Ouzo 7 Gold, Ouzo Ev Zin, EothinosÇipurosu gibi birçok ürününü ihraç ettiğikaydedildi.Konuyla ilgili açıklama yapan Trakya İçki İmalatıFabrikası İdari Danışmanı Vayos Koudoumakis“Alkollü içeceklere getirilen yeni vergiler yüzündeniç piyasada yaşadığımız kaybı, dış piyasaya açılaraktelafi ediyoruz” diye konuştu.Azınlıkça 33


ΜΕ ΓΝΩΣΗ και ΜΕ ΤΟΛΜΗΓιώργος ΔούδοςΣυγγραφέας και δικηγόροςαπό τη Θεσσαλονίκηg_doudos@yahoo.comΟΙ ΑΠΑΙΧΤΟΙ ΦΙΛΟΙ ΜΑΣ…Την περίοδο των γιορτών Χριστουγέννων καιΝέου Έτους την πέρασα στην Αθήνα, κοντά σεαγαπημένους συγγενείς και καλούς φίλους. Μολονότιη Ελλάδα είναι μια μικρή χώρα και η απόστασηΘεσσαλονίκης – Αθήνας είναι περίπου 500χιλιόμετρα, κάθε φορά που βρίσκομαι στην πρωτεύουσαδιαπιστώνω, πως οι κάτοικοι των Αθηνώνείτε είναι βυθισμένοι σε πλήρη άγνοια γιαόσα συμβαίνουν στη βόρεια Ελλάδα, είτε είναιαπαράδεκτα παραπληροφορημένοι, είτε διακατέχονταιαπό ένα σωρό προκαταλήψεις, που γεννάστο νου τους η στρεβλή πρόσληψη καταστάσεωνπου ισχύουν μακριά από την Αττική και αφορούντη Μακεδονία ή τη Θράκη….Μια μέρα της περιόδου των εορτών, που ήμαστανμαζεμένοι στο φιλόξενο σπίτι αγαπημένουμου προσώπου, βυθισμένοι στη ραστώνη τωνημερών, ξάφνου Αθηναίος της ομηγύρεως ξέσπασεσχεδόν με μανία «κατά των Τούρκων της Θράκης,που θα έπρεπε να εκδιωχθούν απ’ την ελληνικήεπικράτεια, όπως συνέβη με τους Έλληνεςτης Κωνσταντινούπολης και η ελληνική παρουσίαστην βασιλεύουσα συρρικνώθηκε σε απελπιστικάεπίπεδα, ενώ οι εδώ Τούρκοι πληθαίνουνκαι αυγαταίνουν»….Αντέδρασα στα όσα ‘σαλά’ άκουγα από πρόσωποσυμπαθέστατο, που δεν με είχε συνηθίσεισε εμπαθείς εκρήξεις ως τώρα. Κι ενώ επιχειρούσανα δώσω κάποιες εξηγήσεις αναιρετικέςτων αντιτουρκικών κραυγών του εξ Αθηνών μέχριτότε συνομιλητή μου, διαπίστωσα με οργή,ότι ενόσω με επιχειρήματα της κοινής λογικήςκαι συμπεράσματα συμβάντων της ιστορίας προσπαθούσανα αποδομήσω το μπετόν αρμέ από τιςαντιλήψεις του, εκείνος προτίμησε να παίξει μετο κινητό του τηλέφωνο, λέγοντάς μου «έργω»πως με γράφει στα παλαιά των υποδημάτων του,καταδεικνύοντας με μη ανεκτή αγένεια τη βούλησήτου να μην ακούσει τον αντίλογο στον παραλογισμότου….Είπα πιο πριν ότι η αντίδρασή μου στην αδιάφορηαδιαλλαξία του «συνομιλητή» μου, να μηνακούσει τον αντίλογο στις παράλογες κραυγέςτου ήταν οργισμένη. Και εξηγούμαι.Τον συγκεκριμένο άνθρωπο είχα την χαρά νατον φιλοξενήσω και να τον ξεναγήσω στην Κομοτηνήκαι να τον ταξιδέψω στην Κωνσταντινούποληκαι στην Αδριανούπολη.Καλοί μου φίλοι ‘Τούρκοι’ σε περίοδο Ραμαζανιούτον φίλεψαν σε ιφτάρ και του πρόσφεραντη ζεστασιά της φιλοξενίας στο σπιτικό τους….Κι αυτός, ο «άπαιχτος» απόγονος του Περικλήκαι της Ασπασίας (!!!), αυτούς που τον είχαν κοιμήσειστο σπίτι τους, αυτούς που του πρόσφεραντο φαγητό τους χωρίς αντάλλαγμα, αυτούς πουτον αγκάλιασαν σαν δικό τους άνθρωπο, αν καιτον είχαν γνωρίσει ελάχιστα λεπτά πριν, ήθελε νατους διώξει από τον … τόπο τους!Του Αγιαννιού (07/01/13), είχα την ευκαιρίανα απολαύσω για δεύτερη φορά το υπέροχο ντοκιμαντέρτου Ηρακλή Μήλλα και της Nefin Dinç«Η Άλλη Κωμόπολη», σε εκδήλωση που οργάνωσετο περιοδικό ‘Azınlıkça’ στην ‘Κοσμόπολη’της Κομοτηνής.Τελικά με όσα προβλήθηκαν στο ντοκιμαντέραλλά και με την επίθεση του Αθηναίου «φίλου»μου απέναντι στους ‘Τούρκους’ της Δυτικής Θράκηςσυλλογίστηκα τη γενικότερη στάση του μέσουανθρώπου έναντι του Άλλου, του διαφορετικούαπό πλευράς εθνοτικής ή φυλετικής καταγωγής,θρησκείας, γλώσσας ή κουλτούρας.Συμπέρανα με θλίψη, ότι πολλοί, μα πάραπολλοί, άνδρες και γυναίκες νιώθουν ανασφαλείςαπέναντι στον Άλλο. Αιτία της ανασφάλειας είναιτο γεγονός πως οι ίδιοι ασυνείδητα έχουν ένατεράστιο κενό μέσα τους. Έχουν ένα έλλειμμαστην πνευματική τους υποδομή. Είναι έρμαια τουχάους που προκαλεί η άγνοια και στη χειρότερη34 Azınlıkça


περίπτωση ακόμα η ημιμάθεια, που είναι η μαμμήτων κάθε λογής προκαταλήψεων.Τελικά ο μύθος του Έλληνα που δεν είναι ρατσιστήςαποκαλύπτεται πολύ φτηνός και σαθρός!Ο Έλληνας ήταν και είναι ρατσιστής και ξενοφοβικόςεδώ και πολλά χρόνια. Απλώς, δεν υπήρχανέντονα εξωτερικά ερεθίσματα για την εκδήλωσητου χυδαίου νεοελληνικού ρατσισμού, ο οποίοςβρήκε και την πολιτική έκφρασή του με το νεοναζιστικόκόμμα της ‘Χρυσής Αυγής’.Ο Έλληνας διακατεχόταν εδώ και αιώνες απόέναν βάρβαρο και πλήρως εκχυδαϊσμένο αντισημιτισμό,που τις ρίζες του θα μπορούσαμε να ανακαλύψουμεξεκάθαρα στα μέσα του 4ου αιώνα μ.Χ., όταν η σύγκρουση Εκκλησίας και Συναγωγήςέφτασε στο απόγειό της.Η «μικρά πλην τιμία Ελλάς» υπήρξε πρωτοπόροκράτος σε εθνοκαθαρτήριες πολιτικές ιδίωςστη Μακεδονία και στην Ήπειρο, όταν κατά τονμεσοπόλεμο άδειασε κυριολεκτικά η ΚεντρικήΜακεδονία από τους σλαβομακεδονικούς ή σλαβόφωνους,αν προτιμάτε, πληθυσμούς της καιόταν με το τέλος της κατοχής της χώρας από τιςδυνάμεις του Άξονα «καθάρισε» η Θεσπρωτίααπό τους γηγενείς Τσάμηδες.Παρά τα όσα αντίθετα κατά καιρούς ακούγονταιαπό διάφορους κύκλους, που εχθρεύονται τηνιστορική αλήθεια και προτιμούν την προπαγάνδα,η συμβολή των Ελλήνων της Θεσσαλονίκης καιιδίως μερίδας των τουρκόφωνων προσφύγων απότην Ανατολία, στην εξόντωση των Εβραίων υπήρξεαποτελεσματική….Οι άπαιχτοι φίλοι μας, που και όταν ακόμαμπορούν να μάθουν την αλήθεια των πραγμάτωνπροτιμούν τα ψέμματα της προπαγάνδας που έχειβαφτιστεί ιστορία, για να μην ξεβολευτούν οι συνειδήσειςκαι τα μυαλά τους, δυστυχώς είναι πολλοί.Τέτοιος όπως φαίνεται είναι και ο «φίλος»μου, που χρονιάρες μέρες ξεσπάθωσε για να διώξειτους Τούρκους από τη Θράκη όπως διώχθηκανοι Έλληνες από την Πόλη….Ιδίως οι Έλληνες που κατοικούν την Αθήνα,υπό την πλέον διευρυμένη πολεοδομική έννοια,αν και οι πρόγονοι των περισσότερων κατάγονταιαπό ξεχασμένες περιοχές της ελληνικής υπαίθρου,όπου ο ήλιος ακάματα ψήνει την πέτρα τοθέρος και η βροχή την ασπρίζει επί μήνες το χειμώνα,και έφτασαν στην πρωτεύουσα ως εσωτερικοίμετανάστες με την ελπίδα μιας καλύτερηςμοίρας, έχουν λησμονήσει τόπους καταγωγήςκαι νομίζουν πως παππούς τους ήταν ο όμορφοςΑλκιβιάδης με μάνα τους κάποια από τις ωραίεςεταίρες που τον τριγυρνούσαν….Όταν ακούσουν πως στη Μακεδονία υπάρχουνΈλληνες πολίτες που η μητρική γλώσσα τους είναιτα σλαβικά της Μακεδονίας, ή ότι στη Θράκηκατοικούν εδώ και αιώνες Μουσουλμάνοι, πολλοίαπ’ τους οποίους είναι γηγενείς της θρακικήςγης και όχι επήλυδες, εμφανίζουν συμπτώματαψυχικής αλλεργίας….Πολλοί απ’ αυτούς τους νεοΑθηναίους μάλλονδεν θα έτυχε να πάνε στη Χασιά της Αττικής(τώρα γνωστή ως Φυλή), όπου ακόμα μιλιούνταισχεδόν αποκλειστικά τα αρβανίτικα, οπότε ησύγχυσή τους αν βρίσκονταν στη Θήβα θα γινότανερεβώδης….Δεν ξέρω, αλλά ο γελοίος άνθρωπος ενώ μουπροκαλεί κατ’ αρχάς οίκτο, όταν επιμένει να υπεραμύνεταιτην ευήθειά του, με εξοργίζει και μουπροκαλεί θλίψη….Κλείνοντας θα ήθελα να προτείνω προς τοΥπουργείο Παιδείας, διά βίου Μάθησης και Θρησκευμάτωνως κατ’ εξοχήν αρμοδίου προς τούτο,να βάλει «τιμωρία» σε όλους τους Έλληνεςπολίτες άνω των 30 χρόνων, να γράψουν χίλιεςφορές ο καθένας και η καθεμιά τη φράση, «τοέθνος πρέπει να θεωρή εθνικόν, ό,τι είναι αληθές»,προσθέτοντας στη συνέχεια και το ερώτημαποιος διατύπωσε το παραπάνω λόγιο.Αν συμβεί αυτό, ίσως καθαρθεί ο νους μαςαπό τα σκουπίδια που μάθαμε σαν αλήθειες καιίσως αποδεσμευτούμε από τις φοβίες και τις ανασφάλειεςπου τώρα μας ευτελίζουν ως ανθρώπινεςυπάρξεις…. Τότε μπορούμε να ελπίζουμε ότιθα πληθύνουν εκείνοι και εκείνες που θα αντικρίζουνπλέον τον Άλλο, όχι σαν εχθρό, αλλά ωςΣυνάνθρωπο….Το ντοκιμαντέρ με τίτλο, θα προβληθεί απότο περιοδικό Αζινλίκτσα στις 7 Ιανουαρίου 2013και ώρα 18:00 μμ. στον κινηματογράφο OdeonKosmopolis της Κομοτηνής. Η σκηνοθεσία ανήκειστον κ. Ηρακλή Μήλλα αρθρογράφο του περιοδικούΑζινλίκτσα και παραγωγός είναι η κα.Νεφίν Ντίντς.*Azınlıkça 35


Algı(lamak)Herkül Millasmillas@otenet.grAtina’da “Doublespeak”Yunanistan’da toplumun büyük bir kesimi soniki-üç yıldır bir şokun etkisindedir. Krizin etkileriçok boyutludur. En belirgin olanı kişinin gelirindegörünen düşüştür. Kimilerinin maaşı veya kazancıçok azalmıştır; kimileri veya yakınları işsiz kalmıştır.İşsiz kalanların ancak küçük bir kesimi işsizliktazminatı almaktadır. Tabii bu durumun sonucundabu insanların yaşam biçimleri altüst olmuştur,hayat standartları hiç akıllarına getirmemiş olduklarıaşağı seviyelere varmıştır. Şaşkın ve umutsuzdurlar.Krizin ikinci etkisi güvensizlik duygusudur.Yalnız işsiz kalanlar değil, hemen herkes yarınınnasıl olacağını, hem kişi olarak, hem toplum olaraknereye yöneldiğini bilememektedir. Geçmişde artık belirsizleşmiştir: Güvendikleri siyasiler,idealler ve kurumlar krizi doğurmuştur. Geçmişyıllarda söylenenlerin, vaat edilenlerin, umutedilenlerin ve hesaplananların yalan olduğu ortayaçıkmıştır. Kişisel çabalarıyla elde ettiklerineinandıkları yüksek hayat düzeyinin “borçla” eldeedilmiş bir aldatmaca olduğunu görmektedirler.Güvensizlik ve hayal kırıklığı bir arada yaşanmakta.İnsanlar yıkımı getirmiş olan düzenin içindeherkesin bu oyunda az çok bir payı olduğunu hergün duymaktadır: kimisi vergi ödememiş, kimisihak etmediği bir mevkie getirilmiş sırt üstü yatmış,kimisi rüşvet alıp bir güzel yaşamış…Belki pek az konuşulmuş olan başka bir etkigurur incinmesi ve suçluluk duygusudur; yani özgüveninyara alması. Milli kimlik onarılmaz birdarbe almıştır. Kendine yüce değerler atfeden Yunantoplumu, krizle birlikte her yanda çok eleştirilmişve daha kötüsü hicvedilmiştir. Becerisizlik,gerilik, mantıksızlık, anarşi Yunan toplumuna maledilmektedir. Ülke ve millet yabancıların yardımınamuhtaç kalmıştır. Ulusal egemenlik tartışmakonusudur. Özellikle milliyetçi kimselerin bu aşağılanmalarısineye çekmeleri hiç kolay değildir.Bu stresin sonucunda Yunan halkının önemlibir kesiminin, düşünce biçimi de karşı tepki olarakişlemeye başlamıştır. Bu düşünce biçimini anlamakiçin incinen milli gururu, insanı umutsuzkılan güvensizliği, özgüveni yerle bir eden korkuyuve suçluluk duygusunu göz önüne almak gerek.Pek az insan bu “düşüşü” rasyonel bir biçimdekarşılayabilmiştir. Pek çok kimse günah keçisiaramaya kalkışmış, mitoslar yaratmıştır; yani kısaca“savunma mekanizmalarını” seferber etmiştir.İnsanlar zorda kalınca genellikle umudu inanmadaarar, anlamada değil; özellikle anlamak hiçbirteselli sağlamıyor ve yakın sürede elle tutulur biryarar sağlamıyorsa.Bu savunma mekanizması en açık biçimde sonzamanlarda Yunanistan’da oluşturulan yeni bir“dilde” görülebilir. Kelimelere bambaşka anlamlaryükleyerek ve kavramları “kaydırarak” kriz karşıtımitoslar desteklenmektedir. Gerçekleri inkaredebilmek için seçmeci yöntemlere başvurulur, tutarsızlıklargeçiştirilir; anakronizme başvurulur,müphem (belirsiz) ve her yana çekilen laflar edilir.Bu dile Orwell’in “1984” romanında esinlenmiş“ikililaf” (doublespeak) denir. Bu demagojik söylemçözüm yerine bir inancı pekiştirir. Birkaç örnekleyetineceğim.En başta bugünkü durum konusunda, yaptırımıda olan klasik bir iflas değil de, bazı bugünküsiyasilerin beceriksizliğinden doğan ve başa başkalarıgeldiği takdirde sorun olmayacakmış gibibir söylem geliştirilmektedir. Sonra borçtan değil“sözde borçtan” söz edilmektedir. En doğal biçim-36 Azınlıkça


de alınan milyarlarca Euro borç “sözde” kelimesiyleyok varsayılmaktadır! Borcu vermiş olanlar da“tefeci” terimiyle anılmaktadır. Bu “tefeci” söylemiözellikle aşırı sağcı Altın Şafak tarafından çoksık kullanılmaktadır, ama Yunanistan Başpiskoposuda söylemiştir. Pek çok kimse bir iflas değil, tefecilerinhaksız olarak istedikleri bir “sözde borç”görmektedir. İstenen çok saf bir istek: borç almakve sonra borçların silinmesi!“Tefecilik” ithamı aslında absürttür çünkü Yunanistançok düşük bir faizle borçlanmaktadır. Örneğinİspanya %6 faizle borçlanırken, hiç kimseninartık borç vermediği Yunanistan’a “tefeci AB”%2 gibi düşük bir faizle borç vermektedir. Hattabazı “tefeci” ülkeler belli bir faizle aldıklarını dahadüşük bir faizle Yunanistan’a aktarmakta! Geçenlerde“tefeciler” Yunanistan’la yaptıkları finans işlemlerindenelde ettikleri kârları da Yunanistan’avermeye karar almışlar. “Bize verilen milyarlararağmen borç artıyor” ve “bu paralar halka değil,alacaklara ve bankalara gidiyor” safsatası da pekçok kimsenin ağzında. Hâlâ borç alarak maaş veemekli maaşı ödeyen, hâlâ bütçe açığını borçla kapatanYunanistan’ın borcu tabii ki artacak; paralartabii ki kısmen alacaklılara ve bankalara gidecek,çünkü gitmezse ülke iflas etmiş sayılacak veya piyasaçökecek.Bu saçmalıklara inananlar kendilerini aldatarakhuzuru arıyor. (Kimileri de bu söylemle siyasi kariyerpeşindeler.) Biz değil başkaları sorumludur!Böylece milli gurur korunuyor, toplumsal utançaşılıyor, eksiklikler günah keçisine aktarılıyor: tefecilere,bize gereği gibi yardım etmeyen “Batılılara”,Almanlara, bankerlere, hele Yahudi bankerlere!Ama “hak” ve “yasalar” konusunda da ilginç bir“ikililaf ” oluşmuş. Yasaların meşru sayılması içinmeclisten geçmesi yeterli görülmüyor. Birilerinegöre “haklı” olmaları gerekiyor; haklı olup olmadıklarınıda kendileri karar vermekte. “Bu yasalarıuygulatmayacağız” söylemi çok yaygın. Muhalefetde, sendikalar da, ama herhangi bir grup da – yasalarasaygısızlık etmektense ölmeyi tercih etmişolan Sokrates’in kentinde – meclisin meşruiyetinikabul etmemek hakkını kendilerinde görmekte.“Ödemem-ödemem!” diye bilinen kampanyalardaisteyen paralı geçitte para vermeden geçmekte,hatta beş-on kişi toplanıp herkesi serbestçe geçirtmekte.Buna da “anarşi” ve “kaos” değil “demokrasi”denmekte.Demokrasi kavramı bambaşka bir anlam edinmiş.Yunan devletinin yalvar yakar davet ettiğiBatı’lı finans çevreleri “istilacı” sayılır oldu; ülkenin“işgal altında” olduğu kabul edilmektedir.Hatta Osmanlı Devleti hâkimiyetine benzer birdurum var söylemi bile ciddi bir biçimde savunuluroldu. Başkaları “Nazi çizmesinden” söz ediyor.Hem Altın Şafak hem solun büyük kesimi bu durumuböyle değerlendiriyor. Sonunda “demokrasi”adına direnme, ayaklanma, silahlanma vesilahlı mücadele öngörüleri yaygınlaşır oldu. Biryanda Altın Şafak, öte yanda sol Siriza milletvekillerisiyasilerin ileride Kaddafi gibi linç edileceğinisöyler oldular. En çarpıcı olanı ise bütün bunlarınnormal tezler olduğuna inananların çok olmasıdır.Yasa dışı grev, yol kapatma, işgaller, sövmeler, pataklamalar,tehdit etmeler, rehin almalar gibi şiddetkonusunda en yaygın (sol) tez ise şöyledir: solşiddet ile sağ şiddet farklıdır. İlki hoş görülebilir“çünkü daha iyi bir dünya için uygulanmaktadır.”Sağ ise tam aynı mantıkla kendi şiddetini meşrulaştırıyor-“daha iyi bir vatan için!” Böylece şiddetyaygınlaşıyor.İkililaf çok yaygın. Şantaja “pazarlık” diyorlar,uzlaşmazlığa “diyalog”, parlamentoya “kerhane”,vergiye “haraç”, hükümete “işbirlikçiler”, ekonomikgerçeklere uyuma “halkın fedakârlığı”, kendiyeteneksizliğimize “yabancıların dayatması”. Yersizliktenkısa kesiyorum.Bu paradoksal söylemden hoşlanan büyük birseçmen kitlesi var: ne mantıklı bir argüman ne detutarlılık artık gerekli değil. Tabii milli gurur bulaflarla pohpohlanmakta, kişisel umut yeşermektedir.Ama bu söylenenleri yalnız Yunanlılar duymuyor.Hakkın ve yasaların nümayişçilerce saptandığı,Parlamento kararlarının “demokratik şiddetle”uygulanmadığı, şiddetin haklı <strong>gösterildi</strong>ği, borca“sözde borç” dendiği, silahlı direnç arifesinde,Batı sermayesini düşman ilan eden bir ülkeye kimyatırım yapacak? Hiç yatırımcı bu kaos ortamınagelmek ister mi? “Troyka yanlış reçete uyguluyor”denmekte, oysa kararlaştırılan onlarca yapısal dönüşümlerinhiçbirinin pratikte “uygulanmadı”;daha doğrusu “demokratik” yöntemler ve “yasalşiddetle” uygulatılmadı.Bir yanda korku salan anarşik ve absürt söylem,öte yanda uygulanmayan “reçete”, büyük birihtimalle felaketi getirecek. O zaman da felakettellâlleri “biz söylemiştik” diyecekler. İşte buna“kendini kanıtlayan kehanet” (self-fulfilling prophesy)derler! Diye diye dedikleri olacak galiba.*Azınlıkça 37


Γεύμα προς τιμήν των καλεσμένων πριν τηνπροβολή της ταινίας «Η Άλλη Κωμόπολη»Γεύμα παρατέθηκε προς τιμήν των καλεσμένωνπου ήρθαν από την Τουρκία και την Αθήνα για ναπαραβρεθούν στην εκδήλωση που διοργάνωσε τοΑζινλίκτσα για την προβολή της ταινίας «Η ΆλληΚωμόπολη».Στο γεύμα ο τέως βουλευτής του ΠΑΣΟΚ ΓκαλίπΓκαλίπ και αξιότιμοι καλλιτέχνες έκαναν την έκπληξη,δίνοντας ένα ζωντανό μουσικό ρεσιτάλ προς τιμήν τωνκαλεσμένων.Στο γεύμα παραβρέθηκαν η σκηνοθέτης της ταινίας«Η Άλλη Κωμόπολη» Νεφίν Ντίντς, ο σεναριογράφοςτης ταινίας και αρθρογράφος του Αζινλίκτσα ΗρακλήςΜήλλας, ο Εκπρόσωπος των μη ΜουσουλμανικώνΒακουφίων στην Τουρκία, Λάκης Βίγκας, ο ΓιαβούζΜπαϊντάρ από την εφημερίδα «Σαμπάχ», ο εκδότης τηςεφημερίδας «Απογευματινή» της Κωνσταντινούπολης,Μιχαήλ Βασιλειάδης, ο βουλευτής Ροδόπης τουΣΥΡΙΖΑ Αϊχάν Καραγιουσούφ, ο βουλευτής Ξάνθηςτου ΣΥΡΙΖΑ Χουσεΐν Ζεϊμπέκ, ο τέως βουλευτήςτου ΠΑΣΟΚ Γκαλίπ Γκαλίπ, ο τέως βουλευτής τουΣΥΡΙΖΑ Μουσταφά Μουσταφά, ο αντιπεριφερειάρχηςΑνατολικής Μακεδονίας-Θράκης Ιρφάν Ουζούν, ηπρόεδρος του Συνδυασμού Πρώτο Βήμα για την Ισότηταστον Δήμο Κομοτηνής Σιμπέλ Μουσταφάογλου, οΣύμβουλος Εκδόσεων του Περιοδικού ΑζινλίκτσαΙμπράμ Ονσούνογλου, οι υπεύθυνες του ΠΕΜ καθ.Άννα Φραγκουδάκη και καθ. Θάλεια Δραγώνα, οκαθ. του Πανεπιστημίου Μπογάζιτση Αχμέτ Κομάν, οαρθογράφος του Αζινλίκτσα Δημοσθένης Γιαγτζίογλου,ο υποψήφιος βουλευτής του ΑΚΡ στην ΠρούσαΑλί Ομέρογλου, ο επίτιμος πρόεδρος της ΈνωσηςΤουρκικής Νεολαίας Κομοτηνής Αρίφ Χουσεΐνογλου,ο αρθογράφος του Αζινλίκτσα Γιώργος Δούδος, οεκδότης του Αζινλίκτσα Εβρέν Δεδέ, ο Γεν. Συντονιστήςτου Αζινλίκτσα Αϊντήν Μποσταντζή και ο ΥπεύθυνοςΔιαδικτύου του Αζινλίκτσα Φατίχ Ναζήφογλου.Γεύμα προς τιμήν των ειδικών καλεσμένων που ήρθαναπό την Τουρκία στην Κομοτηνή για την εκδήλωση πουδιοργάνωσε το Αζινλίκτσα για την προβολή της ταινίας«Η Άλλη Κωμόπολη» παρέθεσε και ο Γεν. Πρόξενος τηςΤουρκικής Δημοκρατίας στην Κομοτηνή, Ιλχάν Σενέρ.38 Azınlıkça


Öteki Kasaba film gösterimi öncesimisafirler onuruna yemek verildiAzınlıkça’nın Gümülcine gösterimini sunduğu ÖtekiKasaba belgesel filmi için Türkiye ve Atina’dan gelen misafirleronuruna yemek verildi.Yemekte PASOK partisi sabıkmilletvekili Galip Galip ve kıymetli sanatçılar,gelen misafirler onuruna canlımüzik resitali sunarak sürpriz yaptılar.Düzenlenen yemeğe Öteki Kasabafilminin yönetmeni Nefin Dinç, Azınlıkçadergisi yazarlarından ve filminsenaristi Herkül Millas, Türkiye’dekiGayrimüslim Cemaat Vakıfları TemsilcisiLakis Vingas, Sabah gazetesindenYavuz Baydar, İstanbul’da yayımlananApoyevmatini gazetesi sahibiMihail Vasiliadis, SYRIZA partisi Rodopmilletvekili Ayhan Karayusuf,SYRIZA partisi İskeçe milletvekiliHüseyin Zeybek, PASOK partisi sabıkmilletvekili Galip Galip, SYRIZA partisi sabık milletvekiliÖteki Kasaba belgeselfilmi için Türkiye veAtina’dan gelen misafirleronuruna yemek verildi.Yemeğe SYRIZA milletvekilleriAyhan Karayusufile Hüseyin Zeybekve sabık milletvekilleriGalip Galip ve MustafaMustafa da katıldılar.Mustafa Mustafa, Doğu Makedonya Trakya Eyalet BaşkanYardımcısı İrfan Uzun, Gümülcine Belediyesi Eşitliğe İlkAdım Listesi Başkanı Sibel Mustafaoğlu, Azınlıkça dergisiyayın danışmanı İbram Onsunoğlu, MÇEP sorumlularıprofesör Anna Frangudaki ve profesörbir yemek verdiler.Thalia Dragona, Boğaziçi Üniversitesiprofesörlerinden Ahmet Koman,Azınlıkça yazarlarından DimostenisYağcıoğlu, AK Parti’nin Bursa milletvekiliadayı Ali Ömeroğlu, GTGBOnursal Başkanı Arif Hüseyinoğlu,Azınlıkça dergisi yazarlarından YorgosDudos, Azınlıkça sorumlusu EvrenDede, Azınlıkça genel koordinatörüAydın Bostancı ve Azınlıkça internetsorumlusu Fatih Nazifoğlu katıldılar.Öte yandan Azınlıkça’nın düzenlediğiÖteki Kasaba film gösterimi içinTürkiye’den gelen özel misafirlere T.C.Gümülcine Başkonsolosu İlhan ŞenerAzınlıkça 39


Azınlıkça’daniPhone,iPad veAndroiduygulamasıiPhone ve iPaduygulamasıAzınlıkça grubu Batı Trakya’da bir yeniliğe dahaimza attı. Azınlıkça’nın yeni uygulaması sayesindeartık iPhone, iPad, Android sistemli cep telefonlarıveya tablet bilgisayarlarınızdan Azınlıkça Onlinehaber sitesinin Türkçe ve Yunanca haberlerini veAzınlıkça Dergisi’nin köşe yazarlarının makaleleriniokuyabilir, Azınlıkça’nın Twitter ve Facebookhesaplarını takip edebilirsiniz.Azınlıkça’nın yeniuygulaması sayesinde,Azınlıkça Online habersitesinin içeriğine akıllıcep telefonunuz veyatablet bilgisayarınızdanerişebileceksiniz.AndroiduygulamasıAzınlıkça Online Haber sitesi uygulaması iPhoneve iPad cihazlarıyla ve ayrıca Android sistemlicep telefonları ve tablet bilgisayarlarıyla uyumludur.Verilen barkodlar dışında iPhone, iPad veyaAndroid cep telefonlarınız için App Store’da “azinlikca”kelimesini aratarak uygulamayı indirebilirsiniz.40 Azınlıkça

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!