Decor-TemmuzAgustos2019-int

July August 2019 

Orta Asya’dan Ege’ye uzanan bir öykü: Yağcıbedir… 

A carpet story stretching from Central Asia to Aegean: Yağcıbedir… 

Konuk tasarımcı 

Guest designer 

FIRAT NEZİROĞLU

KERVANCI İPLİK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. 

Adres : 2. Organize Sanayi Bölgesi Dursun Buk Bulvarı 14 Nolu Sk. No: 10 Başpınar / Gaziantep / TÜRKİYE 

Tel. : (+90,342) 337 40 23 

Fax : (+90,342) 337 40 25 Info : mehmet@kervanciiplik.com 

www.kervanciiplik.com

Türkiye’nin Halı Haritası’nda rotamız Balıkesir! 

Malum, havalar sıcak. Yoğun geçen bir dönemin ardından yaz aylarının da rehaveti ile herkes dinlenme ve 

tatil havasında. Bu sıcak havalarda keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz yine güzel bir sayı ile karşınızdayız. 

Öncelikle bu sayımızda iki önemli konu var. İlki, bu yıl düzenlenen New York Moda Haftası’na damga vuran 

Türk tasarımcı Fırat Neziroğlu. Kendisi, geleneksel dokuma sanatına kendi yorumunu katan bir sanatçı; bir 

o kadarda mütevazi. Röportaj yaparken ben çok keyif aldım. Sizlerin de aynı keyifle okuyacağına eminim. 

Öte yandan bu yılın başında başladığımız “Türkiye’nin Halı Haritası” maceramıza Balıkesir yöresi ile devam 

ediyoruz. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde dokunan Yağcıbedir Halıları, bu sayımızda sayfalarımızı süsleyecek. 

Son olarak olmazsa olmazımız fuarlar… Dergimiz bu sayı ile birlikte International Area Rug Market Atlanta 

ve Intertextile Şangay fuarlarındaki yerini alacak. Buralarda sektör temsilcileri tarafından her yıl ilgiyle takip 

edilen Decor Dergisi’nin, bu yılda fuarın gözdesi olacağından hiç şüphemiz yok. 

Enes Karadayı 

Balikesir city on the route of Turkey’s carpet map journey 

You know, the weather is hot nowadays. Following a busy period in business, everyone is in the mood of 

rest and holiday in these days of summer months. In this hot weather we think you will read a nice issue 

of our magazine again. 

First of all, there are two important topics in this issue. The first is about the Turkish designer Firat 

Neziroğlu, who made a mark on New York Fashion Week this year. He is an artist who adds his own 

interpretation to the traditional art of weaving modestly. I personally enjoyed his interview very much. I’m 

sure you will read him with the same pleasure. 

On the other hand, we continue “Turkey’s carpet map” journey that we started at the beginning of this 

year in Balikesir region this time. Good samples of Yagcibedir Carpets woven in Balıkesir’s Sindirgi district 

decorate our pages in this issue. 

Last but not least we focus on fairs, indispensable for trade. With this issue, our magazine will be on the 

show in International Area Rug Market Atlanta and Intertextile Shanghai fairs. There is no doubt that 

Decor Magazine, which is followed with interest by the sector representatives every year, will be the 

favorite publication of the fair this year. 

ENES KARADAYI 

enes.karadayi@img.com.tr 

Ali Erdem 

ali.erdem@img.com.tr

İçindekiler / Index 

10 

“Anadolu” aşığı bir sanatçı: 

Fırat NEZİROĞLU 

58 

Sındırgı Halı 

Festivaline Davetlisiniz 

26 

Orta Asya’dan Ege’ye… 

Yağcıbedir... 

64 

Lalenin 

halı hali 

36 

D o motex 2 0 2 0 ’ n i n 

Ana Teması Belli Oldu 

74 

Lalenin 

halı hali 

50 

Hangi halı değil, 

hangi Gümüşsuyu! 

78 

Türkiye’nin Halıları 

Gaziantep’ten Dünyayı Sardı 

TOLGA ÇAKMAKLI 

tolga.cakmakli@img.com.tr

Konuk Tasarımcı 

Türkiye’yi 

dünyada temsil 

eden “Anadolu” 

aşığı bir sanatçı: 

Fırat Neziroğlu 

Bizim topaklarımızdan, bizi elinden 

geldiğince gelenekselliğe bağlı anlatan Fırat 

Neziroğlu, New York moda haftası gibi önemli 

platformlarda ülkemizi temsil ediyor. 

Kendisini Anadolu aşığı olarak tanımlayan Fırat Neziroğlu, 

aslında dünyada kimsenin taklid edemediği ve 

adına kendisinin bile koymadığı tarzının temellerini daha 

ilkokulda atmış. Dedesinin yaptığı dokuma tezgahına 

yaptığı ilk dokunuş, belki de Türk’e özgü dokuma sanatını 

dünyanın farklı ülkelerinde anlatacağının habercisiydi. 

Kilim, halı ve diğer tekstil tasarımlarında Anadolu’nun 

özüne bağlı kalarak çalıştığının altını çizen sanatçı ile 

dokuma üzerine keyifli bir röportaj yaptık. 

Öncelikle, Fırat Neziroğlu dokuma tezgahıyla nasıl 

tanıştı? 

İlkokula giderken bizim sınıfın haricindeki sınıflarda iş 

eğitimi dersinde dokuma yapılıyordu. Bizim öğretmenimiz 

ise matematik delisiydi. Bir gün dedeme okuldan 

dokuma tezgahı istiyorlar diye bir yalan uydurdum. Daha 

sonra gizli gizli dokuma yapmaya başladım. Sonra Sezen 

Aksu’nun portresini dokumaya başladım. Dünyada kimsenin 

taklit edemediği bu tekniğin temellerini aslında ilk 

defa orada atmışım. Yaklaşık 6 ay sürdü ve ardından ben 

hiç dokuma yapmadım. Dokuma ile ilk tanışmam böyle 

oldu. 

Üniversitede konservatuar okumayı hedeflerken, ailemin 

yönlendirmesi ile tekstil bölümüne girerek güzel 

sanatlar fakültesinde moda bölümünü kazandım. Çok 

başarılı olacağımı düşünmememe rağmen elimden 

geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştım. Sonra bir gün 

üniversitede koridordan geçerken dokuma tezgahını 

12 

DECOR • July - August 2019

Konuk Tasarımcı 

gördüm. O bölümdeki bir arkadaşta moda bölümüne 

geçmeyi düşünüyordu ve biz onunla bölümlerimizi 

değiştirdik. Orada hocalarımız ders anlatırken başka 

şeyler nasıl tasarlarım diye sürekli düşünüyordum. 

Döşemelik kumaşlar tasarlıyorduk ve o kumaşlara 

ben farklı şeyler deniyordum. Bu sıralarda Türkiye’de 

düzenlenen ilk kumaş tasarımı yarışmalarında birincilikler 

elde ettim. Beymen Academia ve ITKIB gibi büyük 

organizasyonlardı bunlar. Yarışmalar için tasarladığım 

ürünlerde misina ipi kullandım. Şu anda üniversitelerdeki 

bütün öğrenciler misina kullanmak ister. Onu ilk defa 

ben yapmış oldum ve bu kendimi anlatan bir dile dönüştü. 

Boşluk, yokluk, şeffaflık gibi kavramlarla benim bir 

derdim var. 

Bahsettiğiniz size özgü olan bu tekniği nasıl 

tanımlıyorsunuz? 

Benden sonra birisi buna bir isim takabilir. Ben şuanda 

Anadolu kilimi dokuyorum. 

Hem halı hemde kilim dokuyorsunuz. Bu iki ürünü tasarlarken 

sizde ne gibi hisler uyandırıyor? 

Kilim bana sınırlı alanda sınırsız hareket etme olanağı 

veriyor. Aynen hayatımdaki gibi. Herkes beni sınırlıyor; 

ama ben o sınırların içinde sınırsız bir oyun alanı buluyorum. 

Bence kilim böyle bir şey. Halı ise düğüm atılıp 

kesilen havlı bir ürün. Bu yüzden bana biraz daha statik 

geliyor. O yüzden daha çok kilimler yapmaya çalışıyorum. 

Bence buradaki esas nokta, hedefe ne kadar yakın 

olduğunu bilmekle alakalı. 

Tasarımlarınızda aynı zamanda atık malzemeler 

kullanıyorsunuz. Bu malzemelerden yeni ürünler 

çıkartmak nasıl bir duygu? 

Ben Anadolu’ya çok saygılıyım. Anadolu insan hiçbir 

şeyini atmıyor. Örneğin patchwork tarzında halılar 

var. Bunlar bizim daha önceleri Anadolu’da kullanılan 

kırkyama halıları. Sanki dışarıdan geliyormuş gibi 

ama aslında ve özümüzde olan şeyler bunlar. Dünyayı 

insanlık olarak çok hırpalıyoruz. O yüzden ben plastiğin 

üretilmesine başta karşıyım. Geri kalan tekstil ürünlerinin 

de dönüştürülmesi taraftarıyım. 

Modernizm sizin için ne anlama geliyor? 

Ben bu kavrama çok karşıyım. Modernizm, İnsanı tek tip 

yapar ve kimsenin ihtiyaçlarını gözetmeden size sunar. 

Her evlenen aynı L koltuğu alıyor. Herkes aynı TV ünitesine 

sahip. Bir eve gittiğinizde su bardaklarının nerede 

olduğunu aşağı yukarı tahmin edersiniz. Bunlar hep bu 

kavramın sonuçları. Anadolu’daki herkes özünü bırakıp 

modernleşmeye çalışıyor. Mesela bir kadın abajur yapıyor. 

Ama o abajurun nerede nasıl kullanılacağına dair 

bir fikri olmadığı için ortaya güzel olmayan bir iş çıkıyor. 

O kadar emek boşa gidiyor. Bu yüzden ben geleneğimize 

July - August 2019 • DECOR 13

uygun ürünler çıkarmayı seviyorum. Yaptığım dokumalarda 

Anadolu kilimini anlatıyorum. Ama bunları yaparken 

geleneksel motiflere bağlı kalmıyorum. Benim için 

neyi neden yaptığın önemli. Bir kilim motifini modernize 

etmek yerine, özüne bağlı kalarak kendi anlatım dilimi 

kullanıyorum. 

Türkiye’nin her yöresinde farklı kilimler ve halılar 

dokunmuş. Bunlardan hangileri sizi daha çok 

etkiledi? 

Bu soruyu şöyle cevaplamak istiyorum. Taylan kraliçesine 

bir kumaş dokumak için Tayland’a davet edildim. 

Oraya gidince bana ilk olarak bütün ülkeyi gezdirdiler. 

Pamukların nasıl yapıldığını, ipekleri ve ketenleri nasıl 

ürettiklerini ve dokuduklarını gördüm. Oradaki kadınlarla 

birlikte çalıştım. Bu bir aydan daha kısa sürdü. Ben 

bu süre içerisinde o ülkede tekstil adına nelerin nasıl 

yapıldığını ve tekniklerini öğrendim. Bunun aynısını Türkiye’de 

yapmaya çalışsak ne kadar sürer? Böyle gelen 

birisini nereye götürebilirsiniz? Tahmin ediyorum ki 3 

yıldan fazla bir süre zaman harcarsınız. O yüzden hangi 

halıyı hangisinden ayırabilirim ki… Hepsini gerçekten 

çok beğeniyorum. 

Makine halısında dünyanın en büyük üreticisiyiz. 

Özellikle bu halıların tasarımları hakkında neler 

düşünüyorsunuz? Sizin tavsiyelerinizi dinleyebilir 

miyiz? 

Maalesef bu konuda sektörü hiç heyecanlı ve yenilikçi 

bulmuyorum. Çünkü bizde bir şey yapılırken muhakkak 

daha önce yurtdışında olması şartı koşuluyor. Yani gör- 

14 


mediğimiz bir şeyi yapma cesaretimiz yok. Daha önceden 

katedraller ve yüksek binalar vardı ve bu binaların 

iç duvarlarını tekstil ve kumaşlarla kaplıyorlardı. Bende 

aynı şekilde duvarlara konulacak ve yalıtıma katkı 

sağlayacak art work çalışmalar yapıyorum. Ama bunu 

üreticiye gösterdiğimde olmaz diyor. 

Uluslararası arenada birçok başarınız ve çalışmalarınız 

var. Birazda bu başarılarınızdan bahseder misiniz? 

2000 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde 

okurken ilk kişisel sergimi açtım. O dönemde 

hocalar bile sergi açamıyorlardı. Ben bu konuda bir ilki 

gerçekleştirdim. Daha sonra Beymen Academia’nın 5 

aylık bir eleme süreci olan tasarım yarışmasına katıldımç 

Bu sürede her ay başka başka jüriler gelip bizi 

eliyorlardı. Zorlu bir sürecin ardından Beymen Academia’yı 

da kazandım. 

Peki, New York moda haftasında Türkiye’yi temsil 

ettiniz. Neler yaşadınız ve neler hissettiniz? 

Daha önce ITKIB’in yarışmasında birinci olmuştum. O 

zamandan beri de onlarla bağlantım kopmadı. Bir gün 

beni aradılar ve New York Fasion Week’e gider misin? 

diye sordular. Bende izlemeye gideceğimi düşünerek 

kabul ettim. Onlarda koleksiyonumun ne durumda olduğunu 

ve 15 günlük bir sürecimin olduğunu söylediler. 

Sonra harika bir ekip toplayıp 56 parçadan oluşan bütün 

koleksiyonu 12 günde hazırladık. Bizim için çok güzel bir 

tecrübe idi. 


Guest Designer 

Fırat Neziroğlu, a lover of 

“Anatolia”, represents Turkey all 

over the world 

Fırat Neziroğlu represents our country 

at important platforms such as New York 

Fashion Week. 

Fırat Neziroğlu describes himself as 

an Anatolian Lover and he laid the 

foundation of his style in elementary 

school that nobody is able to imitate 

and even himself cannot name. His 

first touch to the weaving loom - 

which his grandfather made - was 

perhaps the preview that he will 

tell about the Turkish weaving art 

at different countries in the world. 

We’ve made a pleasant interview on 

weaving with the artist who highlights 

that he works by abiding the heart 

of Anatolia in his rugs, carpets and 

other textile designs. 

First, how did Fırat Neziroğlu meet 

with weaving loom? 

When I was in elementary school, all 

of the classes except our class were 

working on weaving in vocational 

training lesson. Our teacher was 

crazy about calculus. One day, I told 

my grandfather a made-up story that 

the school required a weaving loom. 

Then I started to weave secretly. I 

started to weave a portrait of Sezen 

Aksu. In fact, I found out later that 

back then, I laid this technique’s foundations 

which nobody in the world 

could imitate. Weaving the portrait 

took approximately 6 months and 

after that, I didn’t make any weaving. 

This is how I met with weaving. 

While I was aiming to study conservatoire 

in college, with my family’s 

guidance I got into department of 

fashion in Faculty of Fine Arts by 

choosing textile. I tried my best, even 

though I wasn’t thinking that I’m 

going to be very successful. Then one 

day, I saw a weaving loom in university 

when passing a hallway. A friend 

of mine was thinking to pass to fashion 

department, so we exchanged 

departments with him. I was always 

thinking about designing new things 

while our teachers were lecturing. 

We were designing upholstery fabric 

and was trying something new on 

those fabrics. Meanwhile, I won the 

first place in different fabric designing 

contests organized in Turkey. 

These organizations were big such as 

Beymen Academia and ITKIB. I used 

fishing line in the fabrics I designed 

for the contests. Now, all of the university 

students want to use fishing 

line. I was the one who used it for the 

first time and it turned out a language 

that tells about myself. I have a 

thing with the concepts such as void, 

nonexistence, transparency. 

How would you describe this 

technique that is peculiar to you? 

Someone can name this after I’m 

gone. Right now, I weave Anatolian 

rugs. 

16 


Guest Designer 

You weave both carpets and rugs. 

What kind of feelings do you 

have when you design these two 

products? 

Rug provides me unlimited movement 

in a limited area. Just like in my life. 

Everyone limits me however; I find 

an unlimited playground inside those 

limits. I think rug is something like 

that. On the other hand, carpet is a 

pile product that you tie a knot and 

cut. That’s why it feels more static for 

me. Because of this reason, mostly I 

try to make rugs. I think the main point 

in this is about knowing how close 

are you to the target. 

You use waste materials as well in 

your designs. How does it feel to 

develop new products from these 

materials? 

I highly respect Anatolia. The Anatolian 

people don’t throw anything away. 

For example, there are patchwork 

style carpets. These are the carpets 

which were used in Anatolia. It looks 

like they came from abroad but these 

are actually existing in our heart. As 

humanity, we batter the world too 

much. That’s why I’m against the 

plastic production. Also, I support to 

recycle the remaining textile products. 

What does modernism mean to you? 

I’m quite against to this concept. Modernism 

standardizes the individual 

and presents you without looking out 

for anybody’s needs. Every marrying 

couple buy the same L shaped sofa. 

Everyone has the same TV unit. You 

can guess more or less where the 

glasses are when you visit a house. 

All of these are consequences of this 

concept. Everyone in Anatolia tries 

to be modernized by leaving his/her 

core. For instance, a woman makes 

a lampshade. However, the outcome 

is not so good because she doesn’t 

have any idea where or how to use 

the lampshade. All that effort goes to 

waste. Because of this, I’d like to create 

products proper to our tradition. I 

describe Anatolian rug in my weavings. 

It’s important for me what I’m 

doing and why I’m doing it. Instead of 

modernizing a rug’s pattern, I use my 

own expression language by sticking 

to its core. 

Different types of rugs and carpets 

are weaved in every region of Turkey. 

Which ones among these influenced 

you the most? 

I’d like to answer this question in this 

way. I was invited to Thailand to weave 

a fabric for Queen of Thailand. When 

I got there, first they showed around 

me all the country. I saw how they 

make the cotton, how they produce 

and weave the silk and linen. I worked 

with the women there. This took me 

shorter than a month. During this 

period, I’ve learned that what and 

how are they doing in the name of 

textile and their techniques in their 

country. How long would it take if we 

try to do the same in Turkey? Where 

can you take someone who comes to 

your country? My guess, you would 

spend more than 3 years. So, I cannot 

discriminate any carpet… I like them 

all, really. 

We are the biggest machine-made 

carpet manufacturers in the world. 

What do you think about especially 

the designs of these carpets? May we 

listen your advices on this subject? 

Unfortunately, I don’t find the sector 

excited and innovative in this sector 

at all. Because when we do something, 

we look at abroad first if it’s 

been done before. I mean we don’t 

have the courage to make something 

we’ve never seen before. There were 

cathedrals and tall buildings before 

and they were covered with textile and 

fabric. I’m making similar art-works 

which can be placed to the walls and 

contribute to the insulation. However, 

when I show it to the manufacturer, 

the answer is no. 

You have so many achievements 

and works in the international 

arena. Could you talk about these 

achievements? 

I’ve held my first solo exhibition when 

I was a student İzmir 9 Eylül University, 

Faculty of Fine Arts in the year of 

2000. Even the teachers weren’t able 

to hold exhibition in that period. I’ve I 

broke a new ground on this subject. 

Then I’ve attended to the design contest 

of Beymen Academia which had 

a 5-month elimination period. In this 

period, each month different juries 

were visiting and eliminating us. I won 

Beymen Academia after a difficult 

period. 

So, you represented Turkey at New 

York Fashion Week. What have you 

experienced and felt? 

I had won the first grade in the contest 

of ITKIB before. I haven’t lost my 

connection with them since then. One 

day they called me asked me if I can 

go to New York Fashion Week. I agreed 

by thinking that I’ll be watching. 

They asked me about the status of my 

collection and I have 15 days to get 

prepared. Then we prepared all the 

collection in 12 days which consists 

of 56 pieces by gathering an amazing 

team. It was a pleasant experience 

for us. 


Orta 

Asya’dan 

Ege’ye 

uzanan bir 

halı öyküsü: 

Yağcıbedir… 

İsmini Orta Asya’dan gelerek 

Sındırgı’ya yerleşen Yaycıbedir 

Yörükleri’nden alan Yağcıbedir 

Halıları, dünya tarihinin en 

eski halısı olan Pazırık ile aynı 

özelliklerde. 

18 



şŞimdi sizleri 3000 yıl öncesine götürüyoruz. Anadolu 

halı ve kilimlerinin ortak kaderi olan nice sevdanın, 

hasretin ve mutluluğun ilmek ilmek nakşedildiği 

Yağcıbedir Halısı’na yolculuğumuz. Bu halılar, bugün 

Rusya’daki St. Petersburg Hermitage müzesinde 

sergilenmekte olan ve dünyanın bilinen en eski halısı 

ünvanına sahip Altay Dağları’ndaki bir Türk mezarında 

bulunan “Pazırık” halısıyla düğüm ve dokuma tekniği 

bakımından aynı özelliklere sahip… 

Önce bu halının biraz tarihine gidelim. Yağcıbedir 

Halısı ismini Balıkesir İli, Sındırgı İlçesi Yağcıbedir 

Yörüklerinden almış. Tarihi, Türklerin İslamiyet’i 

kabul etmesinden öncesine kadar dayanan bu yerleşim 

yerinde halılar, Yağcıbedir Yörükleri tarafından 

Eşmedere, Çakıllı, Karakaya, Alakır, Eğridere köylerinde 

orijinaline bağlı kalarak dokunuyor. Desenler, 

hüznü, sevinci, gelecek hayattan beklentileri ve ahiret 

hayatına bakışı anlatıyor. Koyunlardan alınan yünlerin 

iplik haline getirilmesi ve doğal boyalarla renk verilmesi 

ilmekle, desenlerin oluşturulması ile Yağcıbedir 

kültürü yaşatılıyor. 

Motifler 

Yedisulu: Yağcıbedir Halılarının kenar motiflerinde 

bulunan suyollarının yedi tane olması, gökyüzünün 

yedi katlı olduğu düşüncesidir. Bu suyollarının orta 

kısmında bulunan beyaz suyolunda nazar boncukları 

bulunmaktadır. Bunun iki yanında kedi izleri ve hayat 

zinciri ile birbirine bağlanmış motifler bulunmaktadır. 

Bu motif ağırlıklı olarak Çakıllı Köyü tarafından 

kullanılıyor. 

Heybesulu: bu motifin ismi Yağcıbedir Yörüklerinin 

atlarının sırtlarındaki heybelerde bulunan desenlerden 

geliyor. Köylülerin deyimi ile “çam kobağı” heybesulu 

motifini oluşturmaktadır. Tarla sınırı anlamını 

taşımaktadır. Heybesulu kenar motifleri, genellikle 

beyazsulu nazar boncukları ile beraber kullanılmaktadır. 

Bu motif ise ağırlıklı olarak Eşmedere Köyü 

tarafından kullanılıyor. 

Yıldız Dönüşü: Yıldızların güneşin etrafında dönmesi, 

bu motifin oluşmasına sebep olmuştur. Eğridere ve 

Çakıllı Köylerinin halılarının kenar motiflerinde sıkça 

rastlanmaktadır. 

20 


Elibelinde: Bir kadının ellerini beline koymuş hali 

stilize edilmiş ve bu motif oluşmuştur. Kadının aynı 

zamanda “ana” olması sebebi ile üremeyi ve çoğalmayı 

da temsil eder. Kelle halılarının kenar motiflerinde 

bulunur. Eğridere ve Karakaya halılarında rastlanan 

bir motiftir. 

Deve Boynu: Halının kenar motiflerinde ve kenar ile 

zemin arasında kullanılır. Tarihte bütün sanat dallarında, 

özellikle İslamiyet sonrası Türk Kültürüne girmiş 

olan sanatlarda bu motife sıkça rastlanılmaktadır. 

Özellikle Çakıllı ve Eğridere halılarında bu motife 

sıkça rastlanılır. 

Köpek Dişi: Kenar Motifleri ile zeminin kesişme noktasında 

kullanılır. Eğer bir halıda mihrap ile kenarsuyu 

arasında deveboynu yoksa köpekdişi mutlaka bulunur. 

Bütün yöresel halılarda bu motife rastlanılabilir. 

Mihrap: Görünüş itibarı ile merdiven basamaklarını 

(genellikle 13 adet) andıran kahverengi, siyah ve 

ortasındaki tek beyaz ilmeden oluşan mihrap, göğe 

yükselme ve Allah’a yönelme anlamını taşır. Mihrap 

bütün Yağcıbedir Halılarında vazgeçilmez bir motiftir. 

Kocabaş: Mihrap altında bulunan üç kocabaş, koyun 

sürüsünün önderi olan koçu ve gücü temsil eder. Mihrap 

basamaklarının altında, kenarlardaki kocabaşların 

üstünde bitkisel motifler bulunur. Alakır Köyünde 

dokunan halıların dışında diğer halılarda bu motife 

rastlanır. 

Yıldızlar: Zemin içinde üç adet yıldız bulunur. Ortadaki 

yıldız güneşi, diğer iki yıldız ayı temsil eder. Güneş, 

dünyaya hayat veren yıldızdır. Ay ise gecenin aydınlatıcısıdır. 

Bütün yöresel halılarda bu motife rastlanır. 

Hayat Ağacı: Bir ve üçüncü yıldızın kenarlarında 

bulunur. Genç kızların hayattan beklentilerini yansıtır 

ve bu motifi işleyince daha güzel bir hayatın kendisini 

beklediğine inanır. 

Civa: Civalar iki çeşittir. Terazi Motifi ve Ayaklı Motif. 

Terazi motifi Türklerdeki adaleti temsil eder. Ayaklı 

Motif ise Kırkayağın stilize edilmiş halidir. Her iki 

motifinde üstünde ejderha motifi bulunur. Ejderha do- 


ğada bulunan hayvanların içerisinde en güçlü olması 

nedeniyle ve insanlara zarar vermeyeceği düşüncesiyle 

halıya işlenmiştir. Terazi ve ayaklı civalar halıda 

iki adet bulunur. İkisinin de yönü aynı tarafa bakar. 

Sebebi Türklerdeki ileriye bakışın ifadesidir. Elli motif 

dışında bütün halılarda civa bulunur. 

Çınar Yaprağı: Genellikle ortadaki yıldızın kenarlarında 

bulunur. Çınar Yağcıbedir yöresinde yaşayan 

en uzun ömürlü ağaç olması sebebi ile motif olarak 

kullanılmıştır. Genellikle Eşmedere ve Çakıllı Köylerinin 

halılarında bulunur. 

Elli Motif: Mihrap içinde civa kullanılmadığında bu 

motif mutlaka kullanılır. Birbirine bağlı çiçeklerden 

oluşan bu motif Türklerdeki bağlılığı temsil eder. Genellikle 

Eğridere ve Karakaya Köyü kelle ebatlarında 

bu motiflere rastlanılmaktadır. 

Üzüm Salkımı: Nadir olarak Eğridere Köyünün halılarında 

bulunan bu motif bolluğu ve bereketi temsil 

eder. 

Yağcıbedir Halılarında Kullanılan Renkler 

Lacivert (gök): Yağcıbedir Halısının zemin rengini 

oluşturan lacivert, gökyüzünün mavi olmasından 

dolayı Yağcıbedir Halısında en çok kullanılan renktir. 

Yörede bulunan labada bitkisinin kökünden elde edilir. 

Kırmızı (al): Kırmızı tarihte bir bereket sembolü olan 

kınadan rengini almıştır. Kadınların kına yakınmasındaki 

sebep bereket beklentisidir. Aynı beklenti 

Yağcıbedir Halılarının rengine de yansımıştır. Yörede 

bulunan sarıkız otundan elde edilmektedir. 

Kahverengi (narınç): Bütün canlıların topraktan gelip 

toprağa dönecek olması ve canlıların besinlerini topraktan 

temin etmesi sebebi ile kahverengi Yağcıbedir 

22 


Halısındaki yerini almıştır. Kırmızının 

ikinci suyuna çalı kozalakları 

katılarak elde edilir. 

Siyah (kara): Halıda en az kullanılan 

renktir. Siyah hüzündür. Yaşlı kadınlar 

siyahı daha çok kullanmaktadır. 

Yumuşak siyah kayaların bitkilerle 

kaynatılması il elde edilir. Eğridere 

Köyü ve Alakır Köyü siyah rengi 

kullanmazlar. 

Beyaz (ak): Genç kızlar bu rengi 

daha sık kullanır. Sık kullanmalarındaki 

sebep beyaz rengin sevinci, 

hayattan beklentilerini ve gelin olma 

özlemlerini dile getirme arzularıdır. 

Genellikle Eğridere ve Alakır 

Köylerinde zemini beyaz olan halılar 

dokunmaktadır.

A carpet story 

stretching 

from Central 

Asia to 

Aegean: 

Yağcıbedir… 

Yağcıbedir Carpets, which are 

named by Yaycıbedir Nomads 

who came from Central Asia 

and settled in Sındırgı, have 

the same specifications with 

Pazırık, which is the oldest 

carpet of the world history. 

24 



Now, we take you back 3000 years. Our journey is to 

Yağcıbedir Carpet, which a lot of love, longing and 

happiness is weaved on knot by knot. These carpets 

have the same specification by knot and weaving 

technique with “Pazırık” carpet that has been found in 

a Turkish Grave in Altai Mountains and has the title of 

the oldest carpet known to the world and being exhibited 

in St. Petersburg Hermitage Museum in Russia. 

First, let’s go to the history of this carpet. Yağcıbedir 

Carpet took its name from Yağcıbedir Nomads from 

Balıkesir Province, Sındırgı Town. The carpets in this 

settlement, which bases upon before the Turks accept 

Islam, are weaved by Yağcıbedir Nomads in Eşmedere, 

Çakıllı, Karakaya, Alakır, and Eğridere villages by 

abiding to its original. The patterns tell about sadness, 

happiness, future life expectations and look to 

the afterlife. By making threads with wool taken from 

sheep and coloring it with natural paints, making patterns 

with knot, Yağcıbedir culture is kept alive. 

Motifs of Yagcibedir 

Yağcıbedir that seven of waterways on the side of the 

carpet pattern is the idea that the sky is seven storeys. 

These are white water towards evil eye beads 

in the central part of the waterway . The motifs are 

connected to each other with cat tracks and life chain 

on both sides 

Stars Return: Rotation around the sun, the stars have 

led to the formation of these motifs. 

Hand on the back: He put his hands around her waist 

and a woman becomes stylized motifs formed. Also 

the female “master” by reason of the reproduction 

and represent an increase. 

26 


Camel Neck: Motifs and used between the ground and 

the edge of the carpet edges. All the art at the time, 

especially in the art after having entered into Islam 

Turkish Culture is very common in this motif. 

Canine tooth: Used at the intersection with the edge 

of the ground motives . If you do not necessarily have 

canine teeth located between the gooseneck kenarsu 

altar with a carpet. 

Mihrab: Appearance As with stairs (usually thirteen) 

resembling brown, black and white altar composed 

before the middle of one province , ascension and means 

of orientation to God. The mihrab is an essential 

motif in all Yağcıbedir carpet. 

Kocabaş: Three kocabaş under altar represents the 

power of the coach and the leader of the flock of sheep 

. Under the altar steps , floral motifs located on the 

edge of kocabaş. 

Stars: Has three stars in the ground. The middle star 

sun, the moon represents the other two stars. The 

sun is the star that gives life to the world . If the Moon 

is illuminating the night. 

Tree of Life: included in one and the edge of the third 

star. Reflects the expectations of the life of young 

girls and believes that this motif Isley expect a better 

life by itself. 

Motif Libra: Libra motif represents justice in Turkey . 

Leg Motif: Centipede has already been stylized . 

Sycamore Leaves: Usually found in the middle star 

of the edges. To be the longest lasting living in the 

sycamore tree was used as a motif region Yağcıbedir 

reason. 


Domotex 2020’nin Ana 

Teması Belli Oldu 

Sonia Wedell Castellano 

11 Haziran 2019, İstanbul - Uluslararası halı ve 

zemin kaplama profesyonellerinin bir araya geldiği 

ve katılımcılara hem uluslararası müşterilerle 

buluşma, hem de potansiyel yeni müşteriler 

kazanma imkanı sağlayan Domotex2020, alanında 

dünyanın lider fuarı olmaya devam ediyor. 2019 

yılında “Bağlantılı Bir Dünya için Yeni Tasarımlar” 

temasıyla büyük beğeni toplayan fuarın 2020 

ana teması sağlık, doğallık ve sürdürülebilirliğe 

katkıda bulunan zeminler ve zemin kaplamalarının 

tüm karakteristik özelliklerine ağırlık veren “AT- 

MYSPHERE” olacak. Gelecek yıl tasarımda kurumsallığa 

da gönderme yapmaya hazırlanan Domotex, 

10 - 13 Ocak 2020 tarihleri arasında Hannover’de 

düzenlenecek. 

“ATMYSPHERE”; sağlık, doğallık ve 

sürdürülebilirlik… 

Sağlığı ön plana çıkaracak olan Domotex2020’de; 

toz partiküllerini tutan, termal yalıtım sağlayan, 

hipoalerjenik, ses yalıtımı olan ve doğal ahşap parkeler 

ilk defa görücüye çıkacak. 

28 


Önceki yıllarda olduğu gibi, bu yıl da ana temanın 

mevcut mega trendden ilham alınarak belirlendiğini 

belirten Deutsche Messe’nin DomotexGlobal 

Direktörü Sonia Wedell-Castellano şunları söyledi; 

“Sağlık konusu toplumların öncelikleri arasında 

yer alıyor ve her geçen gün daha da önemli bir hale 

geliyor. Sağlık demek, yüksek yaşam kalitesi ve iyi 

yaşamak demek, bu anlayış yaşadığımız mekanlar 

ile ilgili yüksek beklentileri de beraberinde getiriyor. 

Halılar ve zemin kaplamaları, doğru malzeme 

ve tasarımla, sağlığımız açısından ve sağlığımızı 

destekleyen ev ve iş yerlerinin tasarımında önemli 

bir faktör. ATMYSPHERE’in tüm katılımcılarımız 

ve hedef ziyaretçi grupları için bu derece önemli 

olmasının nedeni budur.” 

“ATMYSPHERE” temasından ilham alan yenilikçi 

tasarımlar görücüye çıkacak 

Domotex 2020’deki “Framing Trends” sergisi, 

ATMYSPHERE ana temasından ilham alan iç mekan 

tasarımlarını sergileme konusunda üreticiler, 

sanatçılar ve öğrencilere benzersiz bir deneyim 

yaşatacak. Fuarda kurumsal mimari tasarım 

uygulamalarından ev ve hizmet sektörüne, fikir 

paylaşımından interaktif alanlara kadar birçok 

alanda yenilikçi ürünler sergilenecek. Sağlığı ön 

plana alan çalışmalarında sergileyeceği “Framing 

Trends” alanında ayrıca alanında uzman isimlerin 

konuşmacı olarak katılacağı konferans, panel ve 

etkinlikler de düzenlenecek. Katılımcı firmaların 

“ATMYSPHERE” ana temasına yoğun bir ilgi gösterdiğini 

belirten Wedell-Castellano şunları söyledi: 

“Tüm katılımcılarımızın, ‘Framing Trends’ sergisinde 

yer almasalar bile bu sergiden ilham almalarını 

ve böylece sunumları ile ana temamız arasında 

anlamlı bir ilişki kurmalarını hedefliyoruz. Bu 

şekilde, ATMYSPHERE ruhu, tüm fuar salonlarında 

yaşatılarak dört günlük yoğun fuar programı 

boyunca oldukça ilgi çekici bir atmosfer yaratılmış 

olacak.” 


ATMYSPHERE as 

the keynote theme for 

Domotex 2020: 

Inspired by the health megatrend, the keynote theme 

for Domotex puts wellbeing, naturalness and 

sustainability at the top of the agenda 

• Stronger focus on contract business 

• Manufacturers invited to creatively frame their 

products as expressions of the keynote theme 

After a successful Domotex 2019, preparations 

are already ramping up for the 2020 edition of the 

world’s leading trade show for carpets and floor 

coverings. The upcoming show, to be held from 10 

to 13 January 2020, has ATMYSPHERE as its keynote 

theme, symbolizing its central focus on all those 

qualities of floors and floor coverings that contribute 

to wellbeing, naturalness and sustainability. 

Examples of products from the floor coverings 

industry that possess these qualities include floors 

with acoustic properties or sound-insulation 

components; carpets that bind fine dust particles 

or have thermal insulation properties; resilient 

floor coverings that are hypo-allergenic; and natural-wood 

floorboards that improve the interior 

climate by capturing excess humidity and releasing 

it again when the air in the room is dry. Other 

qualities that enhance positive indoor atmospherics 

include softness and pleasantness to the touch, 

sustainability, and aesthetic details that help 

transform rooms into oases of personal wellbeing. 

“This year, as indeed in previous years, the lead 

theme is inspired by a current megatrend,” explains 

Sonia Wedell-Castellano, Deutsche Messe’s 

Global Director Domotex. 

30 


“And that trend is society’s heightened focus on health. 

Health is synonymous with quality of life and 

living well – and therefore translates into high expectations 

of the spaces around us. Alongside this, 

considerations of sustainability and recycling – and 

hence natural materials – continue to play a major 

role in our society. In terms of floor coverings, 

these are considerations and themes that are currently 

very much to the fore with our exhibitors and 

their work, especially given the great importance of 

floors as elements of creative interior design. With 

the right materials and design, carpets and floor 

coverings can be important factors in personal 

wellbeing and in the design of homes and workplaces 

that promote it. That is why ATMYSPHERE is 

of such definitive importance for all our exhibitors 

and visitor target groups.” 

Products for perfect interior atmospheres 

The “Monasch by Best Wool” collection by Best 

Wool Carpets comprises sumptuously soft and 

warm rugs made of pure wool in a luxurious array 

of colors, sizes and fits. It includes “Crayons”, 

which is available with border trims of linen, felt or 

leather for that essential element of contrast. With 

its superior wool quality, this high-comfort rug 

collection helps to regulate humidity and create a 

healthy interior climate. It is also sound-absorbing 

and hypoallergenic. Each rug is fully recyclable, 

including the backing layer on the reverse. 

The “Style” collection by Girloon is acoustically absorbent, 

eco-friendly and can create a whole range 

of interior atmospheres. A modular system of 

self-adhesive carpet tiles, it comes in three surface 

textures and loads of colors and designs. Thanks to 

the possibilities of digital printing, there is even a 

variant that customers can personalize. Low-emission 

and fitted with acoustically absorbent comfort 

underlay, the tiles are ideal for contract interiors. 

They are “Blue Angel” eco-certified, can be installed 

without additional glues and tapes thanks to 

their innovative self-adhesive backing, and can be 

laid with no pattern repeat to create the ultimate 

calming, health-promoting indoor atmosphere. 

“LICO Wall Wood” und “LICO Wall Cork” by Li & 

Co are elegant modular wall coverings made of 

eco-friendly materials that create a natural room 

ambience with excellent thermal insulation. The 

individual modules are quickly and easily installed 

thanks to their self-adhesive backing, and their noise-reducing 

properties are enhanced by their decorative, 

three-dimensional surface structure. The 

“LICO Wall Hydro Print” system, additionally, delivers 

the twin benefits of floor-to-ceiling waterproofing 

and personalized design. Ideal for bathrooms 

and wellness areas, they are the wet-area solution 

of choice for renovations and newbuilds alike. 

The “Rhinowood Wax Pine” decking products by 

Ravaioli Legnami are treated using a patented 

wax-impregnation process, so they are extremely 

long-lasting and hold their shape, delivering the 


ultimate in carefree outdoor living. The natural 

wax treatment preserves the characteristic grain 

pattern of the sustainably sourced pine while giving 

the timber the weatherproof properties of hardwoods. 

As an alternative to natural wood, Ravaioli 

Legnami offers an attractive range of engineered 

decking products, including its “WPC Deluxe” wood 

fiber-plastic composite products, which feature an 

anti-slip three-dimensional wood grain. Both product 

lines provide the perfect palette for individualized 

extension from indoor to outdoor. 

Flooring manufacturer ter Hürne crafts warm, 

inviting parquet floors from specially selected 

timbers. Its “Unique” collection of parquet planks 

is available in three main surface structures – 

hand-scraped, enhanced-knot and split-oak – that 

accentuate the wood’s natural characteristics. 

The planks are treated with certified natural oils 

to bring out the natural wood colors, resulting in 

an exquisite collection that comprises 12 distinct 

variants. The collection is a celebration of natural 

wood materials, its various elements all working 

together to create unique floorscapes with an 

unmistakable aged-wood charm. And like all natural-wood 

floors, they help create a comfortable 

indoor climate by regulating humidity. 

“Small as this selection is, it shows that our Domotex 

exhibitors are developing a comprehensive 

range of products that designers can use to create 

atmospheres of wellbeing and ideal workplace 

environments,” says Wedell-Castellano. 

With its stimulating, high-quality program of 

talks, lectures and discussion panels based on the 

ATMYSPHERE keynote theme, “Framing Trends” 

is the beating heart of the Domotex show. It is a 

forum where creatives from all design-oriented 

professions can meet up, make new contacts, find 

inspiration and do business. 

The organizers are keen for the show’s exhibitors 

to get behind ATMYSPHERE and make it happen. 

“Ideally we would like all exhibitors – whether 

exhibiting within or outside the ‘Framing Trends’ 

showcase – to draw inspiration from it and hence 

base their displays in a meaningful way on our 

keynote theme,” explains Wedell-Castellano. “That 

way, ATMYSPHERE will be reflected in all of the 

exhibition halls, creating the perfect, attractive atmosphere 

for four busy days of tradeshow action!” 

Prospective participants invited to apply now with 

their innovative ideas inspired by “ATMYSPHERE” 

The “Framing Trends” showcase at Domotex 2020 

is a unique opportunity for manufacturers, artists 

and students to stage interior designs inspired by 

the ATMYSPHERE keynote theme and hence position 

themselves as trend leaders in innovative 

products and solutions for today’s modern floors 

and their positive, life-affirming qualities. Applications 

for participation at the “Framing Trends” 

showcase are now open. Interested exhibitors and 

flooring-industry companies are invited to submit 

their ideas for displays of indoor oases of wellbeing 

that are built from the floor up. Possible exhibition 

formats range from walk-through installations inspired 

by interiors for the contract segment, private 

homes and the hospitality sector, to interactive 

spaces that invite participation and the sharing of 

ideas. 

32 


ABD’ye 

İhracatın Püf 

Noktaları 

TABA-AmCham, Türk iş 

dünyasına ABD’de yatırım 

yapmanın inceliklerini, 

hazırladığı “Türkiye-ABD Dış 

Ticaret Yatırım Raporu 2019” 

ile anlattı. Dernek, başarının 

kilit noktasını “eyalet ve federal 

bazda verilen güçlü teşviklerin 

iyi analiz edilmesi” olarak 

gösterdi. 

Türk-Amerikan İş Adamları Derneği-Amerikan 

Ticaret Odası Türkiye (TABA-AmCham), ekonomik 

yavaşlamadan kurtulup hızla büyümeye geçmek 

için ABD’ye ihracatın artırılması gerektiğine dikkat 

çekti. Şu an ABD’nin yaptığı ithalattan Türkiye’nin 

sadece yüzde 0,4’lük pay aldığına vurgu yapan 

dernek, Türk iş dünyasına mevcut durumda bölgede 

başarılı olmanın tüyolarını hazırladığı “Türkiye-ABD 

Dış Ticaret Yatırım Raporu 2019” ile verdi. 

Doğru iş planı... 

ABD’nin halihazırda 2,6 trilyon Dolarlık ithalat, 1,6 

trilyon Dolar da ihracat yaptığına dikkat çekilen 

raporda, ülkede iş kurmanın avantajlarına da yer 

verildi. Raporda ayrıca ABD’de başarılı olamamanın 

en büyük nedenleri olarak doğru bir iş planı 

yapılamaması, kısa sürede sonuca ulaşma arzusu, 

dış pazarda rekabet edebilecek insan kaynağının 

olmaması ve geleneksel yöntemlerde (fuar, sergi 

vb.) ısrarcı olmak gösterildi. 

Finansmana erişim 

ABD’ye yapılacak ihracatın ya da orada iş kurmanın 

markalaşma açısından da kritik önem taşıdığına 

vurgu yapılan raporda “ABD’ye Neden Yatırım 

Yapılmalı?” konusu da şöyle açıklanıyor: “20 başka 

ülkeyle yapılan serbest ticaret anlaşmaları, yüz 

milyonlarca ek tüketiciye daha fazla erişim sağlamakta. 

ABD ayrıca iş yapma ve finansmana erişim 

kolaylığı, işgücü yeteneği ile korumacılık önlemleri 

nedeniyle uluslararası alanda en iyiler arasında 

yer almaktadır. Öte yandan ülke, başta petrol ve 

doğalgaz olmaz üzere zengin kaynaklara sahiptir.” 

34 


• Pazar/fırsat araştırması, arz-talep yapısı detaylı 

olarak analiz edilmeli. 

• Rakip tedarik zincirleri, marka ve fiyat strateji 

analizleri ayrıntılı bir şekilde araştırılmalı. 

• Eyalet ve federal kanunlar bazında sektöre yönelik 

özel kurallar öğrenilmeli. 

Rapora ABD’de başarılı olmanın başarının püf noktaları 

da şöyle açıklanıyor: 

Eyalete göre teşvik 

• Pazara ilişkin kısa vadeli operasyon ve uzun vadeli 

stratejik planlar oluşturulmalı. 

• Müşteri hakları çok iyi korunduğu için lojistik 

planlama çok detaylı yapılmalı ve kaliteye önem 

verilmeli. 

• Ticari kanunlar federal, eyalet ve şehir bazında 

çok farklılık gösterdiği için bu servisler kaliteli ve 

iyi yönetilmeli. 

• Eyaletten eyalete değişkenlik gösteren en önemli 

hususlardan birisi ise teşviklerdir. Bu teşviklerin 

bir kısmı eyalet bazında verilmekte iken bir kısmı 

da Federal teşvikler kapsamında bulunmaktadır. 

Bu ödevlere iyi çalışılmalı. 

• Eyalet bazında, ‘vergi indirimi’, ‘gümrük vergisi 

muafiyeti’, ‘yatırım yeri tahsisi’, ‘eğitim desteği’, 

‘finansman desteği’ 

• ‘Emlak vergisi indirimi’, ‘gelir vergisi indirimi’ ve 

‘Ar-Ge desteği’ verilirken federal teşvikler kapsamında 

‘gümrük vergisi muafiyeti’, ‘sigorta primi’, 

‘işveren hissesi desteği’ ile işsizlik sigortası indirimi 

yapılıyor. Bunlar iyi analiz edilmeli. 


Critical points in 

exporting to the USA 

TABA-AmCham issued a report titled “Turkey-USA Foreign Trade Investment 

Report 2019” that details about the investment opportunities in the USA for 

businesses in Turkey. The report shows that the key for success lies on the 

intelligent analysis of the incentives offered by the state and federal levels. 

Turkish-American Businessmen Association, TABA 

and American Chamber of Commerce underlined the 

importance of increasing exports to the USA in order to 

overcome economic slowdown for faster growth. The 

association underlined that Turkey had only 0.4 percent 

share in the total imports of the USA, and offered its 

advices to Turkish businesses for better performance in 

this region. 

The right business plan 

The report pointed out that the US was currently importing 

2.6 trillion dollars and exporting 1.6 trillion dollars, 

and also mentioned the advantages of establishing businesses 

in the country. The report also stated that the 

major reasons for not being successful in the USA were 

the lack of a correct business plan, the desire to achieve 

results in a short time, the lack of human resources to 

compete in the foreign market and insisting on traditional 

promotional methods (fairs, exhibitions, etc.). 

Access to finance 

The report which stated that exports to the United States 

or establishing business there are also critical to branding 

and tries to find answers to the question, ”Why invest 

in the US”. It says, “Free trade agreements with 20 other 

countries provide opportunities to access hundreds of 

millions of additional consumers. The United States is 

also one of the best in the international arena for its ability 

to do business and access to finance, labor capability and 

protectionism. On the other hand, the country has rich 

resources, especially oil and gas. The report explains the 

key points of success in the US: 

Incenvites by state 

• Short-term operations and long-term strategic plans 

for the market should be established. 

• Since customer rights are well protected, logistics planning 

should be done in detail and quality should be given 

Ali Osman Akat 

importance. 

• Because commercial laws vary widely in federal, state 

and city basis, these services should be of high quality 

and well managed. 

• Market / opportunity research findings and supply-demand 

structure should be analyzed in detail. 

• Supply chains, brands and price strategies should be 

investigated in detail. 

• Specific rules for the sector should be analyzed on the 

basis of state and federal laws. 

• Incentives are one of the most important issues that 

vary from state to state. Some of these incentives are 

provided by state and some are covered by Federal incentives. 

These assignments should be studied well. 

• Data and information on state basis, ‘tax relief’, ‘customs 

duty exemption’, ‘investment land allocation’, ‘educational 

support’, ‘financial support’ are important. 

• Real estate tax reduction, income tax reduction and 

R&D support data are provided besides customs tax 

exemptions, insurance premium, employer share support 

and unemployment insurance discounts are made within 

the scope of federal incentives. These should be analyzed 

well. 

36 


Hangi halı değil, 

hangi Gümüşsuyu! 

1952 yılında kurularak 

Türkiye’nin ilk makine halısını 

üreten Gümüşsuyu, usta 

ellerde yeniden doğuyor. 

Kurulduğu günden bu yana, Türkiye’nin en çok 

tercih edilen ve bilinen markası Gümüşsuyu, 

ürünleriyle trendlere yön vermeye hazır. Yıllarca 

ilk günkü kalitesi ile herkesin beğenisini kazanan 

ve her daim adından söz ettiren Gümüşsuyu, 2019 

yılı itibariyle Boydak Holding bünyesine katıldı. 

Kaliteden ödün vermeyen yaklaşımı ile üretilen 

Gümüşsuyu, Boydak Holding’in Türkiye’deki 1500, 

yurtdışında ise 300 farklı noktada bulunan mağazalarında 

tüketiciyle buluşuyor. 

Gözde tasarımlar 

Kayseri’deki tesislerinde modern teknolojiler 

ile üstün kalitede üretilen Gümüşsuyu halılar, 

tasarımlarıyla da göz alıyor. Alanında uzmanlaşmış 

usta tasarımcıları bünyesinde bulunduran 

Gümüşsuyu, bu sayede tüketicileri eşsiz koleksiyonları 

ile buluşturuyor. Kalite ve tasarımın, inovasyon 

ile birleşerek hayat bulmasını ilke edinen 

Gümüşsuyu, sadece Türkiye’de değil global pazarda 

da adından söz edilecek bir marka olmanın 

eşiğinde. Yeni inovasyon yatırımları ile yenilikçi 

ürünlerini geliştirerek halıyı sadece bir dekor ürünü 

olmaktan çıkaran Gümüşsuyu, farklı özellikleri 

ile de halıyı yaşamlara değer katan bir ürün haline 

getiriyor. Anti-Statik özelliğiyle negatif elektriğin 

etkilerinden arındıran, Refleksolojik özelliği ile terapi 

etkisi oluşturan, Vücudu Dengeleyici özelliği 

ile de denge, güç ve konsantrasyonun artmasına 

yardımcı olan Gümüşsuyu therapist® halılar, 

sektöre damga vuracak. 

38 


The question is not 

“Which carpet?” but “Which 

Gümüşsuyu?” 

Established in 1952 to produce 

the first machine carpet of 

Turkey is revived at expert 

hands 

Gümüşsuyu, the first carpet brand of Turkey, was 

established in 1952. It is now reviving with the 

experience power of Boydak Holding. Gümüşsuyu, 

the most preferred, well-known brand of 

Turkey since it was established, is ready to be 

trendsetter with its products. With its unchanged 

quality, Gümüşsuyu brand is a part of Boydak 

Holding as of 2019. Thanks to wide store capacity 

of Boydak Holding, Gümüşsuyu meets with its 

consumers in 1500 different locations in Turkey, 

and 300 locations in the world. 

While Gümüşsuyu Rugs are produced in high 

quality with the modern technologies in Kayseri 

facility, they also stand out with their design. 

Gümüşsuyu’s expert in-house team of designers 

offers unique designs with each collection. 

Gümüşsuyu rugs bring together the quality, 

design and innovation as a principle. Gümüşsuyu 

is on the verge of being well-known carpet brand 

not just in Turkey, but also in the world. With its 

new innovative point of view, Gümüşsuyu changes 

the definition of carpet from ‘a decoration 

product’ to ‘a product that is enriching lives with 

its different features’. In this respect; innovative 

rugs of Gümüşsuyu helps people to release 

negative electricity with the ‘anti-static’ feature. 

With the ‘reflexologic’ feature, people feel like 

in therapy. Also; balance, power and concentration 

of body improves with the ‘body balancing’ 

feature of Gümüşsuyu’s innovative collections. 

Gümüşsuyu is ready to shine on the sector. 


Domotex bu 

sonbaharda Mexico 

City’ye gidiyor 

Domotex Latin Amerika pazarındaki manzaralarını, 

en yeni şovu olan Domotex Mexico’nun 15-19 Ekim 

tarihlerinde Mexico City’de Latin Amerika’daki en 

büyük inşaat malzemeleri fuarı olan Expo CIHAC ile 

birlikte gerçekleştirilecek. 

Hannover Fairs Mexico’dan Eugenio Carrillo, Latin 

Amerika pazarının özellikle olgunlaşan inşaat pazarı 

ile birlikte Domotex için doğru zaman olduğunu 

söyledi. Carrillo ayrıca, “Meksika’daki tedarikçiler ve 

belirleyiciler arasında bağlantı kurmak istiyoruz. Buradaki 

ticari ve konuttaki gayrimenkul patlaması, halı 

ve yer zemin kaplamaları sektörü için bir fırsat.” dedi. 

Yer zemin kaplamaları için fırsat Meksika! 

Pazar hakkında daha detaylı bilgi veren Carrillo, bu 

özel pazara hakim olan çimento, fayans ve mermer 

sektörünün yanı sıra profesyonel alıcılara yumuşak 

yüzey ve diğer tekstillerin yanı sıra parke gibi diğer 

sert yüzey ürünlerini belirleme fırsatı getireceğini 

söyledi. Carrillo, “Yeni ve yenilikçi taş ve seramik 

ürünlerini sergilerken, aynı Almanya’daki ürünlere 

odaklanacağız” dedi. “Farklı ülkelerden çok çeşitli 

tedarikçilerimiz olacak - katılımcıların yüzde 50’si 

Meksika dışından olacak. Ancak esnek olmamız ve 

pazarın ihtiyaçlarına ayak uydurmamız gerektiğini 

anlıyoruz.” dedi. 

Domotex Mexico’nun hedefinin Meksika’daki döşeme 

endüstrisi için profesyonel bir buluşma yeri sağlamak 

olduğunu da söyleyen Eugenio Carrillo, “Bu, döşeme 

çözümlerine adanmış ilk gösteri olacak. Latin 

Amerika müşterisine ulaşmak için Domotex markasını 

bölgeye getirmek istiyoruz ve arkamızda Domotex 

markasıyla sıfırdan başlamıyoruz.” dedi. 

Domotex Mexico’da Expo CIHAC tecrübesi 

Expo CIHAC’ın 30.000’in üzerinde katılımcısını öngörmesiyle 

birlikte, bölgedeki en büyük inşaat malzemeleri 

fuarında Domotex Mexico’da bulunmasının katılımcılar 

için büyük fırsat olduğuna değinen Carrillo, 

markaların profesyonel alıcılar, geliştiriciler ve A&D 

topluluğunun üyeleriyle bu fuarda olumlu işbirliği 

yapma fırsatlarını getireceğini söyledi. 

40 


Domotex 

heads to 

Mexico City 

this fall 

The Domotex franchise is setting its sights on the 

Latin American market with the debut of its newest 

show — Domotex Mexico — to be held in Mexico City 

October 15-19 in conjunction with Expo CIHAC, the 

largest construction materials show in Latin America. 

Here at the inaugural Domotex USA event, Eugenio 

Carrillo, group show director Hannover Fairs Mexico, 

explained to FCW why now is the right time to bring a 

show to the Latin American market, pointing specifically 

to its booming construction market which is ripe 

for product innovation. 

“We want to make connections between suppliers, 

specifiers and remodelers in Mexico, and it’s good 

timing to because of the real estate boom here in 

commercial and housing, and the increased demand 

for flooring solutions,” said Carrillo. “In Mexico City, 

the commercial and office market is growing rapidly.” 

Domotex Mexico is new opportunity point 

And with cement, tile and marble dominating this 

particular market, Carrillo said Domotex Mexico will 

bring professional buyers in this market the opportunity 

to specify soft surface and other textiles as well 

as other hard surface products such as hardwood. 

“We will focus on the same product segments as in 

Germany while also displaying new and innovative 

stone and ceramic products,” said Carrillo. “We 

will have a diverse group of suppliers from different 

countries — 50 percent of exhibitors will be from 

outside of Mexico. But we understand that we need to 

be flexible and adjust to market needs.” 

The goal for Domotex Mexico, said Carrillo, is to 

provide a professional meeting place for the flooring 

industry in Mexico. “This will be the first show 

dedicated to flooring solutions,” he said. “We want 

to bring the Domotex brand to the region to reach 

the Latin American customer, and with the Domotex 

brand behind us, we’re not starting from scratch.” 

Expo CIHAC experience at Domotex Mexico! 

And with Expo CIHAC anticipating upwards of 30,000 

paying attendees, Carrillo said having Domotex Mexico 

situated within the largest construction materials 

show in the region will bring exhibitors opportunities 

to have meaningful conversations with professional 

buyers, developers and members of the A & D community. 

42 


Nem Alma ve Kurutmada 

Çözüm Ortağınız... 

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi 

MUTSAN Mutfakçılar Sanayi Sitesi 

M Blok No : 40 Başakşehir / İSTANBUL 

www.akscooling.com 

info@akscooling.com

Pierre Cardin Halı’dan yeni 

koleksiyon “Woven 100” 

Sektörde yeniliklerin ve trendlerin belirleyici olan Pierre Cardin Halı yeni markası Woven 

ile el halısına yakın halılar üretiyor. Yeni sezonda inceliği ve zarafeti ile tercih edilen 

el halısından ayırt edilmeyecek özellikte olan Woven 100 koleksiyonu, mağaza ve satış 

noktalarında tüketicilerin beğenisine sunuldu. 

Pierre Cardin Halı , Classic, Modern ve Art olmak 

üzere 3 farklı koleksiyondan oluşan Woven markası 

ile tasarımı ve asaleti mekanlara taşımayı hedefliyor. 

Doğal iplik kullanılarak üretilen Woven 100 Classic 

koleksiyonu 3 farklı klasik deseni 16 farklı renk 

seçeneği ile sunuyor. Sezonun en moda renkleri olan 

bordo, yeşil, gold, mavi ve lacivert tonlarının hakim 

olduğu koleksiyon klasik mekanların yanısıra farklı 

tarz isteyenler için modern mekan ve mobilyalarla 

kombinlenebiliyor. Aynı renklerin modern desen ve 

çizgilerde farklı bir tasarım anlayışı ile biraya getirildiği 

Woven 100 Modern koleksiyonu ise modern ve 

sıradışı mekanları en iyi şekilde tamamlayacak ve 

özel hissettirecek bir koleksiyon. 

Doğal ipliğin, özel bir teknik kullanılarak el işçiliği ile 

boyandığı eşsiz renklerden oluşan Woven 100 Art koleksiyonu 

minimal çizgilerin canlı renklerle bir araya 

getirildiği sade ve göz alıcı bir koleksiyon. Woven100 

Art klasik ve modern mekanlarda zamansızlık hissini 

yaşamak isteyenlerin tercihi olma konusunda oldukça 

iddialı bir koleksiyon. 

44 


New collection from Pierre Cardin, 

Carpet “Woven 100” 

Pierre Cardin Carpet, an innovative and trendy name in the sector, produces carpets 

looking like hand rugs with its new brand Woven. The Woven 100 collection, which is hard 

to differentiate from the preferred hand-made carpets with its elegance, was presented to 

consumers in stores and outlets. 

Pierre Cardin Carpet aims to carry the design and 

nobility to living spaces with three collections; Classic, 

Modern and Art Woven. The Woven 100 Classic 

collection, produced using natural yarn, offers 3 

different classic patterns in 16 different colors. The 

collection is dominated by the most fashionable colors 

of the season in burgundy, green, gold, blue and 

navy blue tones, and can be combined with modern 

spaces and furniture for those who want different 

styles. Woven 100 Modern collection, where the 

same colors are brought together with a different 

design concept in modern patterns and lines, is a 

collection that will complement modern and unusual 

spaces in the best way and make you feel special. 

The Woven 100 Art collection consists of unique 

colors in which natural yarn is dyed by hand craftsmanship 

using a special technique. It is a simple and 

eye-catching collection that combines minimal lines 

with vivid colors. Woven100 Art is a very ambitious 

collection for those who want to feel the timelessness 

in classic and modern spaces. 


Kastamonu Entegre, 

. 

Italya’da Tasarım Merkezi Açtı! 

Ağaç bazlı panel sektörünün yarım asırlık lideri Kastamonu Entegre, İtalya’nın Pesaro 

kentinde açtığı tasarım merkezi ile yurt dışındaki varlığını ve global marka gücünü 

pekiştiriyor. İtalya’nın en büyük Türk yatırımcısı olan Kastamonu Entegre, resmi açılışı 

gerçekleşen “Kastamonu Entegre Design Center” ile tasarım dünyasının merkezi 

İtalya’da, sektöre ve trendlere yön kverecek ürün ve dekor geliştirmeye hazırlanıyor. 

Kuruluşunun 50. yılında İtalya’da üretime başlayan Kastamonu 

Entegre, dekorasyon alanında yeniliklerin öncüsü İtalya’nın 

tasarım DNA’sından ve tüketici beklentilerinden hareketle, bu 

alandaki ihtiyaca cevap verecek özel bir mekânı hizmete açtı. 

Pesaro’da Kastamonu Entegre Design Center adıyla açılışı gerçekleşen 

mekân, hem çalışanlara hem de tüketicilere yeni ürün 

ve dekorasyon fikirleri için ilham oluşturmayı amaçlıyor. Pesaro 

Belediye Başkanı Matteo Ricci ve Marche Bölge Başkanı Luca 

46 


Ceriscioli’nin de katıldığı açılışta konuşan Kastamonu 

Entegre CEO’su Haluk Yıldız, İtalya mobilya 

sektörüne yönelik ürün ihtiyacına daha iyi yanıt 

verebilmek ve ürünlerinin tasarım yönünü ön plana 

çıkarmak amacıyla Pesaro’daki tasarım merkezini 

hayata geçirme kararı aldıklarını vurgulayarak şu 

açıklamalarda bulundu: 

“İtalya’da giderek artan bir tüketici talebiyle karşı 

karşıyayız. Marka bilinirliğimizin artması mutluluk 

verici bir gelişme. Dünyanın tasarım ve dekorasyon 

merkezi konumundaki İtalya’da, diğer ülkelerden 

farklı olarak sürekli yeni talep ve beklentiler pazarı 

şekillendiriyor. Bu doğrultuda, geleceğin tasarımlarını 

kullanıcılardan gelen geribildirimler ve 

öneriler ışığında birlikte şekillendireceğimiz bir 

tasarım merkezini hayata geçirme kararı aldık. 

İtalya’nın en büyük Türk yatırımcısı olarak, Pomposa 

tesislerimizde İtalyan ağaç bazlı panel sektörüne 

önemli katkıda bulunup, ithal ürünleri ikame 

ederken, Pesaro’daki yeni tasarım merkezimizle de 

bir Türk üretici olarak bölgenin nabzını tutmaya ve 

yeni fikirlerin tohumunu hep birlikte atmaya devam 

edeceğiz.” 

Bir tasarım laboratuvarı: Kastamonu Entegre 

Design Center 

Toplam 2.000 metrekarelik alana sahip Kastamonu 

Entegre Design Center’ın giriş katında, merkezin 

ana bölümü oluşturan laboratuvar yer alıyor. Pomposa 

tesislerindeki ürün numunelerinin üretildiği 

laboratuvarda ayrıca, Kastamonu İtalya ekibi ve 

müşterilerden gelen talepler doğrultusunda, özel 

siparişler de hazırlanıyor. Geniş bir depolama alanının 

yer aldığı giriş katında, önümüzdeki dönem 

konferanslara ev sahipliği yapması planlanan bir 

bölüm ile ek bir showroom alanı da bulunuyor. 

Merkezin 500 metrekareye yayılan üst katında, İtalya 

koleksiyonundan ürünlerin yer aldığı showroom 

alanı ile pazarlama ve satış ekibi ofisleri ve toplantı 

odası yer alıyor. 


Kastamonu Entegre Opened a 

Design Center in Italy! 

Leading the wood-based panel industry for half a century, Kastamonu Entegre 

solidifies its presence abroad and global brand power thanks to its design center 

opened in Pesaro of Italy. The largest Turkish investor in Italy, Kastamonu Entegre 

prepares to develop products and decors that will steer the industry and trends in Italy, 

the center of the design world, with the officially inaugurated “Kastamonu Entegre 

Design Center”. 

Kastamonu Entegre, which started production in Italy in the 50th 

anniversary of its establishment, has put into service a special 

site to meet the needs in decoration in line with the design DNA 

of Italy, the pioneer of innovations in decoration, and with consumer 

expectations. Inaugurated under the name of Kastamonu 

Entegre Design Center in Pesaro, the site aims to inspire both 

employees and consumers for new product and decoration ideas. 

Speaking at the inauguration ceremony attended by Matteo 

48 


Ricci, Mayor of Pesaro, and Luca Ceriscioli, Regional 

Director of Marche, Kastamonu Entegre’s CEO 

Haluk Yıldız stressed that they decided to functionalize 

a design center in Pesaro to better respond 

to the product demand of the Italian furniture 

industry and to highlight the design aspect of their 

products, and said: 

“We are encountering an increasing consumer demand 

in Italy. It pleases us that our brand awareness 

has improved. Distinct from other countries, 

Italy plays a central role in the global design and 

decoration and steers the market with its constant 

new demands and expectations. Consequently, we 

decided to put into operation a design center that 

will enable us to shape the designs of the future in 

the light of feedback and suggestions from users. 

As the largest Turkish investor in Italy, we will not 

only make a great contribution to the Italian wood-based 

panel industry and replace the import 

goods with our plants in Pomposa, but also continue 

to take the pulse of the region and to sow the 

seeds of new ideas all together thanks to our new 

design center in Pesaro.” 

A design laboratory: Kastamonu Entegre Design 

Center 

The ground floor of Kastamonu Entegre Design 

Center covering a total area of 2,000 sqm includes 

a laboratory that constitutes the main part of the 

center. The Pomposa plant laboratory producing 

product samples also prepares special order items 

in line with the demands of the Italian team and 

customers. The ground floor including a large storage 

area also features a section planned to host 

conferences in the coming period and an additional 

showroom area. The upper floor of the center 

extending over an area of 500 sqm has a showroom 

area with products from the Italian collection as 

well as marketing and sales team offices and a 

meeting room. 

50 


San Deco 

renklerin ve 

denizin ötesinde! 

Renklerin ötesinde” sadece 

San Deco markasının sloganı 

değil. Marka’nın ışıltısı 4 

kıtada 40’tan fazla ülkede 

parlıyor. 

İç tasarımda veya genel olarak inşaat sektöründe 

birçok farklı proje sunan San Deco, esas olarak dekoratif 

görünümlü boya ve kaplamalara odaklanmış. 

Şirket, üst düzey mimari boya projelerine hitap ediyor. 

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Havalimanı projesinde 

dekoratif etkili boya ürünleri ile yer alan San Deco 

ile özel bir röportaj yaptık. San Deco Yönetim Kurulu 

Başkanı Gülperi Odabaş ile yapılan özel röportajın 

tam metni şöyle: 

Başarılı markanızın hikayesini özetler misiniz? 

San Deco, 1965 yılında İstanbul’da kuruldu. Kuruluşunun 

ilk yıllarında, şirket yerel piyasadaydı, sadece 

birkaç ürün üretip satıyordu. Yıllar boyunca, yönetimin 

sezgisi ve iç görüleri, özellikle de katma değerli ürün 

ve gelişmelere sahip ürün yelpazesinin özenle seçilmesi 

sayesinde San Deco, ihracat faaliyetine başlayarak 

dış pazara geniş bir ürün yelpazesi ve çözümler 

sundu. Başarı hikayesinin başladığı yerde aslında 

burası oldu. 

Şirketimizin başarısı, ortaklıklar için güvenilir bir 

temel ile birleştirilen olağanüstü kaliteli ürün ve hizmetlerin 

sonucudur. Bunu güçlü değerlerimiz ve sözümüze 

sadık kalarak başardık. Tabii ki, San Deco’nun 

uzman, tutkulu ve dinamik ekibi, şirketin sürdürülebilir 

gelişimine de önemli katkılar sağlıyor. 

Ürün yelpazeniz ve üretim kapasitenizden 

bahseder misiniz? 

San Deco olarak, dekoratif efektli boya ve kaplamaları 

ana faaliyet alanımız olmak üzere 7den fazla segmentte 

müşterilerimize ürünler sunuyoruz. Bununla 

birlikte, iç boyalar, dış cephe boya ve kaplamaları, 

yüksek performanslı boyalar, akrilik yalıtım boyaları, 

astarlar, macunlar ve hobi boya ürünleri de ürün 

segmentimizdeki diğer ürünlerdir. Müşterilerimiz 

aracılığıyla çeşitli ürünlere hizmet verirken, fabri- 

Gülperi Odabaş 

52 


için her şeyi yapıyoruz. Bunu yapmak için, ilkelerimiz 

olarak, ne olursa olsun kesinlikle takip ettiğimiz birçok 

husus sayabilirim. Bunları üçe indirmemi isterseniz, 

bunlar, yaptığımız işe tutkuyla sarılmak, kaliteden 

asla ödün vermemek ve müşterilerimizin memnuniyetini 

garanti etmek olarak özetleyebilirim. 

kamızda yılda 28.000 ton üretim kapasitesiyle üretim 

yapmaktayız. Türkiye’de A+ sertifikasına sahip ilk ve 

tek boya üreticisisiniz. San Deco’yu farklı kılan özellikler 

nelerdir? 

Kaliteden asla ödün vermeyerek üretmeyi ilke edinmişizdir 

ve daima katma değerli ürünler ile bizi diğerlerinden 

ayıran benzersiz özellikleri üretmeye yatırım 

yaparız. A+ sertifikası bunlardan biridir ve ürünlerimizin 

insan sağlığı ve çevre sorumlulukları konusunda 

doğru farkındalığa sahip olduğumuzu kanıtlamamızı 

sağlar. San Deco olarak, bu sertifikaya sahip ve müşterilerimize 

verdiğimiz hizmetlerde sorumluluklarımızı 

üst düzeyde sunmaktan gurur duyan tek etkili boya 

ve kaplama ürünleri, yani, dekoratif ürünler üreticisiyiz. 

Bununla birlikte, ürünümüzü diğerlerinden ayıran tek 

faktör A+ değildir; aynı zamanda çok kaliteli, tutarlı 

performans, efekt çeşitliliği ve kullanım amaçlarına 

sahip benzersiz ürünler sunarak uygun fiyatlarla da 

yüksek kaliteli dekoratif etkili boyalar ve doğru bilgi 

birikimi ile harmanlanmış kaplamalarda en geniş 

ürün yelpazesine sahibiz. Ayrıca ürettiğimiz tüm segment 

ürünlerle, yenilikçi Ar-Ge çalışmalarımızla her 

zaman destek vererek, dünyanın dört bir yanındaki 

farklı coğrafyalarda tutarlılık ve güvenilirlik konusunda 

olağanüstü bir kalite standardı oluşturuyoruz. 

San Deco’nun 3 ana prensibi nedir? 

‘Renklerin ötesinde’, bizim mottomuz ve işin aslı da, 

evet gerçekten öyle. Marka sloganımızda olduğu gibi, 

kendimize renklerin ötesinde bir hedef koyduk ve boyadan 

çok ötesini, renklerden daha fazlasını sunmak 

“Dekoratif boya” konusunda uzman 

olduğunuzdan bahsettiniz. Dekoratif boya 

nedir? Tercih edilmesinin nedenleri nelerdir? 

Efekt boya olarak da adlandırılan bazı dekoratif boyalar, 

bir tür boyadır ve fakat seçilen ürünün cinsine 

göre kendine has özellikleri ile istenilen dekoratif 

görünümü elde etmek için, uygulanan yüzeyler üzerinde 

farklı dokular ve efektler elde etmenizi sağlar. 

En son teknolojiye sahip, yenilikçi, sanatsal ve diğer 

birçok dekoratif özelliğine sahip olması, son kullanıcının 

iç ve dış mekanlarında dekoratif boya ve kaplamalar 

arasında seçim yapmasına imkan verir. Bazen 

bir tasarımcı, bazen bir mimar ya da proje sahibi, ya 

da nihaî kullanıcıya meydan okuyan, dekoratif boyayı 

seçmeleri için her zaman bir neden vardır. Vizyonunu 

biraz boya kullanarak geliştirmek isteyenler, dekoratif 

boyadan vazgeçemeyecekler ve nihaî seçimleri de San 

Deco olacak! 

Kontrakt sektörü için ne tür çözümler 

öneriyorsunuz? Bu sektörde en çok tercih 

edilen boya çeşitleri nelerdir? 

Dört kıtada 40’tan fazla ülkede faaliyetimiz var bu 

sebeple, San Deco’nun, faaliyette bulunduğumuz 

ülkeler içerisinde paydaş olduğu birçok proje ve teklifi 

sayıp sıralayabilirim. Yukarıda belirtilen tüm yaklaşım 

ve sebeplerle San Deco’nun benimsemiş olduğu tüm 

projeler için iddialıyız. İmal ettiğimiz tüm segmentlerdeki 

ürünlerimiz ile iç tasarım veya genel olarak inşaat 

pazarında birçok farklı proje sunuyoruz. Yaptığımız 

çözümler sade ve basittir, ama ürünlerimizi diğerlerinden 

farklı kılan onlara sunduklarımız ve satış 

sonrasında da sağladığımız doğru destekler bizi farklı 

kılar. Ağırlıklı olarak dekoratif etkili boya ve kaplamalara 

odaklandığımız için, yüksek kaliteli mimari 

boya projelerini hedefliyoruz ve en çok hizmet verdiğimiz 

premium otel zinciri projelerinde müşterilerimiz 

arzu ettikleri etkilere göre ürün yelpazemizden 

seçim yapıyorlar. Bir hükümet projesi doğal taş efektli 

boya kullanırken, bir Premium otel iç kısımlarda her 

tarafında ipeksi metalik kaplama gibi özel dokular 

kullanabiliyor. Dekoratif boyaların yanı sıra müteahhitlik 

projelerinde, astar veya macun gibi destekleyici 

ürünleri ile ağırlıklı olarak iç boya veya dış cephe 


olabilir. Bunun dışında yerel müteahhitlik projeleri 

olarak, birçok farklı hükümetin katılımı, dekoratif 

etkili boyaları veya emülsiyon boyası ve aynı zamanda 

çeşitlerimizden destekleyici ürünler kullanarak konut 

projelerini onayladılar. Yerel ticari müteahhitlik projelerinin 

bir örneği olarak, özel uzmanlık dekoratif efekt 

boya ürünlerimizle yakın zamanda, 15.000 m2’den 

fazla bir alanda hizmet veren İstanbul Havalimanı 

projesinde yer aldık. Ankara’da inşa edilmekte olan 

bir müze başkanlık projesi ihalesi için 10.000 m2’den 

fazla özel uzmanlık isteyen dekoratif efektli loft temalı 

doku boyası boya ürünleriyle projeye dahil olduk. 

boyası sunduğumuz emülsiyon boya projelerinde de 

yer alıyoruz. Bununla birlikte, özellikle Fransa’da, 

hükümetin yenileme çalışmaları için onayladığı birçok 

konut projesinde ulaştığımız yüksek performanslı çatı 

ve cephe boyaları sunduğumuz Fransa’daki müteahhitlik 

projelerimizi vurgulamak istiyorum. 

Kontrakt projelerinde bazen göz ardı edilebilen 

2019 trendlerini açıklar mısınız? 

San Deco’nun belirli bir rengini veya ürününü söylemek 

benim için oldukça zor, çünkü birçok farklı kültüre 

ve ürünümüzün bulunduğu ülkeler için tüm dünyada 

pek çok farklı zevke hitabediyoruz. Örneğin, Avrupa 

ülkesi, renkli ve çok parlak dokular isterken başka 

bir ülkede yumuşak renkler ve hafif doku ürünleri 

aranıyor. Ancak, son zamanlarda portföyümüze dahil 

ettiğimiz birçok müteahhitlik projesi, esas olarak dünyanın 

her yerindeki mevcut trendlerin işaret ettiği loft 

temasını veya toprak renklerini seçiyor. 

Çözüm sağladığınız sözleşme projelerinden 

bahseder misiniz? 

Daha önce de belirttiğim gibi, 40’tan fazla ülkedeki 

operasyonla, dünyanın farklı yerlerindeki birçok farklı 

müteahhitlik projesine dahil edilmekten mutluluk 

duyuyoruz. Bu, Balkan ülkelerinde iyi bilinen bir otel 

zinciri dekoratif doku efekti projesi veya hükümet tarafından 

desteklenen Katar’da bir peyzaj boyası projesi 

veya Meksika’da loft temalı dekoratif doku boyası 

kullanan iyi bilinen bir kahve dükkanı zinciri projesi 

San Deco’nun yurtdışındaki faaliyetlerine 

bahseder misiniz? İhracat yaptığınız ve 

hedeflediğiniz ülkeler hangileri? 

San Deco, stratejik ortakları ile birlikte uzmanlığını da 

artırarak 40’tan fazla ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. 

Bu ülkeler Arnavutluk, Cezayir, Ermenistan, Azerbaycan, 

Bahreyn, Bosna Hersek, Bulgaristan, Burkina 

Faso, Cayman Adaları, Etiyopya, Fransa, Gürcistan, 

Almanya, Gana, Irak, Fildişi Sahili, Kazakistan, Kenya, 

Kosova, Kuveyt, Lübnan, Libya, Makedonya, Malta, 

Moritanya, Meksika, Karadağ, Hollanda, Nijerya, 

Katar, Romanya, Rusya, Suudi Arabistan, Senegal, 

Sırbistan, Singapur, Güney Kore, Tayvan, Tanzanya, 

BAE, İngiltere ve Vietnam. Gücünün yettiği kadar 

genişlemeyi öngören global stratejisi ile San Deco, 

genişleme hedefini 6 kıtaya yaymak ve hizmet edeceği 

ülkeyi hedef olarak belirlemektedir. 

54 


17 – 19 September 2019 

IEC Crocus Expo, Moscow, Russia 

International Trade Fair for Home Textiles, 

Floor Coverings and Interior Furnishings 

CARPETLAB 

SPECIAL AREA 

*for carpet and flooring producers 

Apply now: 

heimtextil@messefrankfurt.ru 

www.heimtextil.ru 

MAD ABOUT 

TEXTILES 

@ heimtextil_russia

San Deco is 

beyond the 

colors and sea! 

“Beyond the colors” is not 

only brand motto of San 

Deco. The brand shines at 

more than 40 countries in 4 

continents. 

thanks to the intuition and creativity of the management, 

and to the careful selection of the product 

range with especially value added product and its developments, 

San Deco expanded and offered different 

products and solutions to the market by also starting 

the export operation where the success story begins. 

The success of our company is the result of an outstanding 

quality products and services coupled with 

a reliable basis for partnerships. We achieved it with 

strong values and commitments. The expert, passionate 

and dynamic team of San Deco also contributes 

significantly to the sustainable progress of the 

company. 

Offering many different projects in interior design 

or in the construction industry in general, San Deco 

focuses mainly on textured effect paints and coatings. 

The company addresses to high-end architectural 

paint projects. We made an exclusive interview with 

San Deco that recently took its part in Istanbul Airport 

project with its decorative effect paint products. Full 

text of the exclusive interview with Gülperi Odabas, 

Chairwoman of the Board of San Deco, follows: 

Could you summarize the story of your 

successful brand? 

San Deco was established in 1965 in Istanbul, Turkey. 

During the first years of establishment, the company 

was on the local business market, manufacturing 

and selling several products only. Through the years, 

Could you mention about your product range 

and production capacity? 

As San Deco, we offer products to our customers in 

7+ product segments by having main activity in effect 

paint and coatings. However, interior paints, exterior 

paint and coatings, high performance paints, acrylic 

isolation paints, primers and putties, and hobby paint 

products are the other ranges within our product 

segments. While we are serving variety of products 

through our customers, we produce with the production 

capacity of 28,000 tons per year in our factory. 

You are the first and the only painting producer 

that has A+ certificate in Turkey. What are the 

features that make San Deco different? 

Having principle of producing by never compromising 

of quality, we always invest for producing value added 

products and their unique features differentiating 

56 


and reliability all in different geographies all over the 

world with always supporting with our innovative R&D 

works. 

What are 3 main principles of San Deco? 

‘Beyond the colors’, yes it really is. Like in our brand 

motto, we set ourselves for something beyond the 

colors, and we do everything to make things more 

than paint, more than colors. In order to this, as our 

principles I can count many of them which we certainly 

follow no matter what but can summarize them 

in 3 as working always with passion for what we do, 

never compromising of quality and committed for our 

customers’ satisfaction. 

You mentioned that you are specialized in 

“decorative paint”. What is decorative paint? 

What are the reasons of preferability of it? 

Decorative paint with also some saying as effect paint 

is a paint leads you to have textures and effects on 

surfaces applied in order to achieve desired decorative 

look with its specific features according to type of 

product selected. With having cutting edge, innovative, 

artistic and also many other impact features allows 

end user to select decorative paint and coatings in 

their interior and exteriors. Sometimes a designer, 

sometimes an architect or a project owner or evermore 

a final end user, there is always a reason for them 

to select decorative paint. Whoever wants to enhance 

their vision with some paint, decorative paint will be 

the selection and it will be San Deco! 

us from the others. A+ certificate is one of them and 

allowing us to prove our products features with having 

the right awareness to human health and environmental 

responsibilities. As San Deco, we are the only 

effect paint and coating products or decorative product 

producer having this certification and proud to offer 

it to our customers with minding our responsibilities 

to them in highly manner. 

Nonetheless, A+ is not the only factor differentiates 

our product to the others; we also have the widest 

range in high-end effect paint and coatings blended 

with the right know-how by offering unique products 

in very high quality, consistent performance, variety in 

effects and usage purposes by also having in affordable 

prices. Moreover with all segments we produce, 

we make a point of outstanding quality, in consistency 

What kinds of solutions do you offer to the 

contract industry? What are the most preferred 

painting varieties in this sector? 

Since operating more than 40 countries in 4 continents, 

I can count and order many projects and 

tenders San Deco involve within these countries we 

are in. With all the approach and reasons I mentioned 

above San Deco adopts, we are ambitious for 

any projects fits for San Deco. With the all segments 

we manufacture, we offer many different projects 

in interior design or generally construction market. 

Solutions we make are simple, we offer our products 

for the ones differentiate themselves from others and 

with also giving the right support after sales. Through 

our segments, since we focus mainly for textured 

effect paints and coatings, addresses seek for high-end 

architectural paint projects are the target and 

they mostly select from our range according to their 

desired effects such as a premium hotel chain project 


where they use our natural stone effect paint until a 

government project use special textures such as silky 

metallic coating for all over their interiors. Apart from 

decorative paints, in contracting projects we also take 

part in emulsion paint projects where we offer mainly 

interior paint or exterior paint with their supporting 

products such as primer or putties. However, I would 

like to stress out our contracting projects in Europe 

especially France where we offer high performance 

roof and facade paints where we achieve many housing 

projects where country government endorse for 

renovation. 

Do you explain 2019 trends that overlook at the 

contract projects? 

It is relatively hard for me to tell a specific color 

or product of San Deco since we involve with many 

different cultures and so many different tastes all 

over the World for the countries our product exist. For 

instance, European country tastes for soft colors and 

light texture products where another country taste 

for colorful and high glossy textures or etc. But many 

contracting projects we involve recently is mainly 

selecting loft theme or earthy colors where current 

trends follows all over the world in common. 

San Deco remain its activities in more than 40 countries 

with also promoting its expertise together with 

strategic partners. These countries are Albania, Algeria, 

Armenia, Azerbaijan, Bahrain, Bosnia and Herzegovina, 

Bulgaria, Burkina Faso, Cayman Islands, 

Ethiopia, France, Georgia, Germany, Ghana, Iraq, Ivory 

Coast, Kazakhstan, Kenya, Kosovo, Kuwait, Lebanon, 

Libya, Macedonia, Malta, Mauritania, Mexico, Montenegro, 

Netherlands, Nigeria, Qatar, Romania, Russia, 

Saudi Arabia, Senegal, Serbia, Singapore, South 

Korea, Taiwan, Tanzania, UAE, UK, and Vietnam. 

With the ideology of expanding as much as countries 

all over the world, San Deco sets the expansion target 

to 6 continents and as much as country to serve in. 

Could you mention about contract projects you 

provided solutions for? 

Like I mentioned earlier, with the operation in more 

than 40 countries, we are delighted to involve many 

different contracting projects in different locations all 

over the world. This could be a well-known hotel chain 

decorative texture effect project in Balkan countries 

or a landscape paint project in Qatar supported by government 

or a well-known coffee shop chain project 

using loft theme decorative texture paint in Mexico. 

Apart from that as a local contracting projects, involving 

many different government endorsed housing 

projects using decorative effect paints or emulsion 

paint as well as supporting products from our range. 

As an example of local business contracting projects, 

we recently took part in Istanbul Airport project 

serving our special expertise decorative effect paint 

products for more than 15,000 m2 or a tender for 

presidential project where a museum is being built in 

Ankara for loft theme texture paint more than 10,000 

m2. 

Can you touch on activities of San Deco in 

abroad? What are the countries you export and 

you target? 

58 


Haydi, 21. Uluslararası Sındırgı 

Yağcıbedir Halı, Kültür ve Sanat 

günlerine 

Türkiye’nin tek açık halı 

pazarına ev sahipliği yapan 

Sındırgı, dünyaca ünlü 

Yağcıbedir Halısı’nı yaşatmak 

amacıyla geleneksel olarak 

her sene Uluslararası Sındırgı 

Yağcıbedir Halı, Kültür ve 

Sanat günleri gerçekleştiriyor. 

Bu yıl 21. kez düzenlenecek olan bu organizasyon, 31 

Ağustos- 3 Eylül tarihleri arasında Balıkesir’in Sındırgı 

ilçesinde ziyaretçilerini bekliyor. Sındırgı Belediye 

Başkanlığı uhdesinde, Sındırgı Kaymakamlığı ile 

Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliği ile gerçekleştirilen 

Uluslararası Sındırgı Yağcıbedir Halı, Kültür ve Sanat 

günleri, 2004 yılında Makedonya, Bulgaristan, Karatay 

– Balkar, Romanya, Kosova, K.K.T.C. ile Pakistan 

ve Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliklerinin katılımı 

ile ilk defa uluslararası boyuta taşındı. Bugüne kadar 

toplam 14 defa da uluslararası boyutta gerçekleştirilen 

bu organizasyonlarda yabancı ülkelerden gelen 

7500 konuk ağırlandı. Sındırgı’da hasat sonu olan Eylül 

ayında başlayan etkinlikler, yerli ve yabancı misafirlerle 

ilçe halkının yoğun ilgisi ve katılımı sonucunda 

her yıl büyük bir coşkuyla üç gün boyunca kutlanıyor. 

“21.Uluslararası Sındırgı Yağcıbedir Halı, Kültür 

ve Sanat Günleri” etkinliği ile kısa vadede ilçenin, 

yörenin ve Yağcıbedir Yörükleri’nin geleneksel yaşam 

kültürünün ülkeye ve dünyaya tanıtılması amaçlanıyor. 

Bunun yanı sıra geleneksel Türk el sanatlarına, 

ata sporlarımızdan yağlı pehlivan güreşleri, atlı okçuluk 

ve atlı cirit müsabakalarına yer verilen etkinlikte 

misafirler ve yerel halk farklı insanlarla ve kültürlerle 

temas ederek kendi kültürünü kendi evinde tanıyacak. 

60 


Let’s go to the 21. International 

Sındırgı Yağcıbedir Carpet, 

Culture and Art Days 

Sındırgı hosts the only outdoor 

carpet market in Turkey, 

carries out the International 

Sındırgı Yağcıbedir Carpet, 

Culture and Art Days each 

year as a tradition to keep the 

worldwide known Yağcıbedir 

Carpet alive. 

This organization that will be carried out for the 21st 

time, will be waiting for its visitors between August 31 

and September 3 in Sındırgı/Balıkesir. The International 

Sındırgı Yağcıbedir Carpet, Culture and Art Days, 

which is carried out under Sındırgı Mayor’s Office, in 

cooperation with Sındırgı Governorship and Ministry 

of Culture and Tourism, was carried to international 

dimension for the first time in 2004 with the participation 

of Macedonia, Bulgaria, Kosovo, T.R.N.C, Pakistan 

and China. 7500 guests who came from abroad were 

hosted in these organizations which were organized 

for 14 times in international dimension. The events 

that start in September, which is the post-harvest 

time in Sındırgı, are celebrated with great enthusiasm 

for three days as a result of local and international 

guests and townspeople’s great interest and participation. 

With “21. International Sındırgı Yağcıbedir Carpet, 

Culture and Art Days” event, it is aimed to introduce 

the town’s, the region’s and Yağcıbedir Nomads traditional 

life culture to the country and to the world in 

a short term. On the other hand, the guests and local 

people will know their own culture in their own home 

by getting in touch with different people and cultures 

in the event that will give place to traditional Turkish 

Handicrafts, greased wrestling, which is among our 

ancestor sports, mounted archery and mounted javelin 

contests. 


Aslandağ Grubu 

Yönetim Kurulu 

Başkanı Cemal 

Aslandağ: “2019’da 

ihracata kilitlendik” 

Türkiye’nin önde gelen kapı ve mutfak üreticilerinden 

Aslandağ Grubu, inşaat sektörünün durağan bir döneme 

girmesiyle birlikte ihracatta vites yükseltti. Aslandağ Grubu 

Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, Türkiye’yi kapı 

ve mutfak sektöründe marka ülke konumuna getirmek 

istediklerini ifade etti 

62 


Dış ticaret fazlası veren ender sektörlerden bir tanesi 

olan mobilya sektörünün, bir alanı da kapı ve mutfak… 

Türkiye, kapı ve mutfak sektöründe 2000’li yılların 

başlarından itibaren seri üretime geçmeye başladı. 

Merdiven altı üretim yerini yavaş yavaş markalara 

bıraktı. Bugün her iki sektör için de üretim yapan 

Aslandağ Grubu, Tresette Mutfak ile lüks mutfaktaki 

boşluğu doldururken Artella Kapı ile de hem butik 

hem de markalı konutların vazgeçilmez markalarından 

birisi oldu. Aslandağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı 

Cemal Aslandağ, 60 yıllık köklerinden aldıkları 

güçle sürekli kendilerini geliştirme çabası içerisinde 

olduklarını ifade ederken, asıl hedeflerinin ihracat 

olduğunu söyledi. 

Yılın ilk yarısını nasıl geçirdiniz? 

Londra’da Türk Ticaret Merkezi içerisinde hizmet 

vermeye başladık. 4A Collection Etiler mağazamızın 

bilinirliğini arttırdık ve ihracatımızı güçlendirmek. 

Diğer bir yandan da sosyal sorumluluk projelerimizin 

devamını sağladık. 

Hem yurt içindeki hem de yurt dışındaki 

bilinirliğinizi nasıl sağladınız? 

En iyi tanınırlık yolu, insanların bir işten memnun 

kalıp başkasına önermesiyle olur. Kısacası sektörde 

iyi işler yaptıkça yerinizi de yıllar içerisinde sağlamlaştırıyorsunuz. 

Her zaman en iyisini hedefledik. 

Yatırım yapmaktan çekinmedik. Kurumsallaşmaya, 

pazarlama faaliyetlerine önem verdik. Dünyadaki 

trendleri yakından takip edip onları uyguladık. Ama 

tüm bunlardan da öte iş etiğimizi ve dürüstlüğümüzü 

asla kaybetmedik. Güven bizim için çok önemli. Bu da 

başarılı bir bilinirlik sağladı bize. 

Markalarıyla ünlü İtalya’ya dahi ürün satıyorsunuz. 

Başarınızın sırrı nedir? 

Dediğimiz gibi bunun için yatırım yapıyoruz. Örneğin; 3 

senedir üniversitelerde okuyan mimarlık, endüstriyel 

tasarım, iç mimarlık öğrencileri için “Kapı Tasarlıyorum” 

isminde bir yarışma düzenliyoruz. İlk bakışta, 

“Alt tarafı bir yarışma. Sektöre ne katkısı olabilir 

ki?” diye düşünülebilir. İşte hep bu düşünceler, bizi 

bir adım geriye çekiyor. Oysa amacımız gençlerimizi, 

tasarıma sevk etmek onların hayal güçlerini görebilmek, 

üretimde sınırları zorlayabilmek. “Bakın, ilgi 

duyabileceğiniz kapı ve mutfak sektörü de var” diyebilmek. 

Yapılamaz diye bir şey yok. Türkiye’de üretim 

gücüne, istihdama, teknolojiye sahibiz. Tek eksiğimiz 

markalaşamamak, pazarlamamızı doğru yapamamak. 

İşte Aslandağ olarak biz bunları sağlamaya çalışıyoruz. 

Markalarınız arasında yer alan Artella Ahşap Kapı 

Sistemleri ve Tresette markalarınız Aslandağ’a nasıl 

bir açılım sağladı? 

Artella, yıllardır kendine çok iyi bir yer edindi. Şu an 

İstanbul’da hangi markalı konut projesini konuşuyorsak, 

orada Artella Ahşap Kapı Sistemlerini görebilirsiniz. 

Yine kentsel dönüşümün kalbinin attığı Bağdat 

Cemal Aslandağ 

Caddesi pazarının yüzde 75’inde Artella kapıları 

kullanılıyor. Tresette ile de lüks mutfak pazarını hedeflemiştik. 

Orada da çok başarılı işlere imza atıyoruz. 

Her iki markamızın da ihracatı var. Biz Türkiye’de 

konuşulmayan, ihracatta var olmayan bir sektörü 

dünya pazarındakini açılımını sağlıyoruz. Eminim 

ileri vadede markalarımız ihracatta daha da başarılı 

noktalara gelebilecek. 

İhracatta kendinize nasıl bir rota çizdiniz? 

Ciromuzun yüzde 30’unu ihracata ayırıyoruz. Daha önceki 

yıllarda bu yüzde 20’ydi. 2020’ye kadar amacımız 

bu oranı yüzde 50’ye çıkarabilmek. Kilogram başına 

5-10 dolar ihracat gerçekleştiriyoruz. 2023’e kadar 

tamamlanmak üzere Sakarya’da Mobilya Organize Sanayi 

Bölgesi’nde 40 bin metrekare üzerine kurulumu 

gerçekleşecek bir fabrika yatırımımız bulunuyor. Yılda 

yaklaşık 120 bin kapı üreten üretiyoruz. 2011 yılından 

bu yana 500’ü aşkın kentsel dönüşüm projesindeki 15 

bin lüks konutun vazgeçilmezi olduk. 100’ün üzerindeki 

markalı projede bulunan 25 bin konut için ürün 

temin ettik. 2018 yılında ekonomideki durgunluğun bu 

kadar derinleşebileceğini hiçbirimiz öngöremiyorduk. 

Bu anlamda hedeflerimizin bir nebze gerisinde kalsak 

da yine de büyüme gerçekleştirebildik. 


Cemal Aslandağ: 

“We’ve locked on 

exportation in 2019” 

Door and Kitchen products are another branch in 

the furniture industry where the country has foreign 

trade surplus. Turkey has started serial production 

for door and kitchen manufacturing around 2000’s. 

Workmanship manufacturing slowly developed into 

brand factories. Today Aslandağ Group who proved 

their brands in both door and kitchen industries, 

showed their success to the market by Tresette Kitchen 

products which fit luxury kitchen standards. And 

with their door brand Artella which has become a necessary 

brand in boutique or brand name apartment 

buildings. Aslandağ Group’s CEO Cemal Aslandağ 

has emphasized that the company has a continuous 

self-development and research with the power of 

their 60 years of expert background. Following is an 

interview highlighting the company’s main objective 

is exports of their products. 

How was the first half of this year? 

In London, we had started to serve our customers at 

Turkish Trade Center. We promoted our store 4A Collection 

in Etiler District and we increased our export 

trading by those actions. Meanwhile we keep supporting 

our social responsibility projects. 

How could you provide and keep your brands name 

alive in nationally and internationally? 

Best promoting comes with after a successful finished 

job. Then the people’s recommendation about 

your job to the others. Briefly saying, you consolidate 

your place with every success end product. Always 

we defined our limits to the best. We did not hold investing 

back. We cared about institutionalization and 

marketing activities. We follow the world trends and 

applied them. Customer trust is important to us. All 

those brought us a successful brand familiarity. 

You sell your product even to Italy where has many 

famous brands. What is the secret of success? 

As I said before we are investing in that. For example; 

for 3 years we have been making a contest which 

name under “I design the door” for university students 

whose studying at industrial design, architec- 

64 


ture and interior architecture. For the first look you 

can ask like “It is just a contest but how can it help on 

our industry?” All those thoughts make our step way 

down. However, our aim is put some enthusiasm on 

design to our next generation. Their imaginations are 

like a pushing force effort ourselves to realize their 

designs to real life by hardly production. We want to 

tell them to draw their attention; “Hey look also you 

can take your interest on door and kitchen industry, 

too!” There is nothing like impossible. We own all 

labor force, employment and technology. We just lack 

of branding, and having false marketing actions. You 

see that Aslandağ is affording on those mostly. 

What kind of advantages did come to Aslandağ with 

your brands first Artella Wooden Door Systems and 

secondly Tresette Kitchen brand? 

Artella found its best place in the market. At the 

moment you can see Artella Door Systems in most 

of branded residence projects found in Istanbul. Also 

we are on 75 percent of Bağdat Street buildings where 

is the heart of urban renewal. With Tresette we 

aimed luxury kitchen furniture market. And we catch 

the success there too. We export both our brands. In 

Turkey we are leading an industry which is not talking 

and also not exporting to foreign countries. I am sure 

that our brands will find more successful points in 

exportation. 

Aslandağ Group, one of the 

Turkish Door and Kitchen 

manufacturers, geared up for 

exportation of their products 

despite the Turkish building 

and construction industry 

has slowed down. Aslandağ 

Group’s CEO Cemal Aslandağ 

says, “We want to make Turkey 

as a brand country at door and 

kitchen industry in the world.” 

in over 100 urban renewal projects. In year 2018 we 

did not expect economical inertia. For this case we 

dropped behind our aims but even we realized growth 

in the company. 

What kind of map did you draw for exporting 

products? 

We invest our 30 percentage of our endorsement to 

exportation. Last years it was around 20 percent. 

Our purpose is raising this rate to 50 percent. We do 

export for 5-10 Dollars per kilogram. Also, we have 

on going 40000 square meters factory investment 

which going to complete in 2023 in Sakarya Organized 

Industrial site. We produce 120 thousand doors in 

a year. 15 thousand luxury housing in over 500 urban 

renewal projects had chosen our doors since 2011. 

We supplied products for 25 thousand residences 


Lalenin 

halı hali 

İstanbul’da 570 bin lale 

kullanılarak hazırlanan 

dünyanın en büyük canlı 

lale halısı, Sultanahmet 

Meydanı’nda vatandaşların ve 

turistlerin izlenimine sunuldu. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu yıl İstanbul’u 20 

milyon lale ile süslüyor. İstanbul’un en önemli simgelerinden 

Sultanahmet Meydanında ise dünyanın en büyük 

lale halısı motifi vatandaşların beğenisine sunuldu. 

İBB tarafından 5’inci kez hazırlanan, farklı renkte 570 

bin lalenin kullanıldığı 460 metrekare boyutundaki lale 

halısı büyük ilgi gördü. Yerli ve yabancı birçok turist 

lale halısı ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Havadan çekilen 

görüntülerde ise rengârenk motif şeklinde dizilen hale 

halısının tüm güzelliği gözler önüne serildi. 

Sultanahmet meydanında sergilenen, lale halısı motifinin 

bulunduğu yerde konuşmada bulunan İBB Başkanı 

Ekrem İmamoğlu, lalelerden halı yapmanın geleneksel 

hale getirildiğini belirterek, bunun İstanbul’a yakıştığını 

söyledi. 

“Lalenin vatanının İstanbul olduğunun 

hissettirilmesi çok önemli” 

Lalenin ana vatanının Türkiye olduğunu anımsatan 

İmamoğlu, “Ama son yıllarda bu değerin başka ülkelerle 

anılmasını önlemek ve biraz öne geçmek adına, 

lalenin gerçek vatanı olan ülkemizde, laleyle ilgili festival 

yapılıyor. Bunun geleneksel hale getirilmesi güzel 

bir adımdır.” dedi. 

Vatandaşların tarihi Sultanahmet Meydanı’nda lalelerle 

buluşmasının ve bu geleneğin, gelecek nesillere 

aktarılmasının önemli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, 

“Lalenin vatanının İstanbul olduğunun hissettirilmesi 

çok önemli. Lalenin, Orta Asya’daki Tiyanşan Dağları’ndan 

doğup bu topraklara göçü, daha sonra İstan- 

66 


ul’dan bir Avusturya elçisi tarafından Avrupa’ya göçü söz konusu olmuştur. Lalenin ana 

vatanında, bu mevsimde bütün İstanbullularla buluşması ayrı bir simge. Lale halısında üretilen 

lalelerin Konya’da yetiştirilen yerli üretim olması da bir başka güzellik,” diye konuştu. 

Lalelerden oluşan halının bin 460 metrekare olduğu ve bunun için dört farklı renkten 570 

bin lalenin kullanıldığı bilgini paylaşan İmamoğlu, şunları kaydetti: “Burada önemli bir 

emek var. Bu emeğin karşılığı olarak bereket ve kahramanlığı sembolize eden koçboynuzu, 

aile birlikteliğini simgeleyen bukağı, suyun hayattaki önemini vurgulayan suyolu ile bolluğu 

sembolize eden pıtrak desenleri, halı üzerinde farklı ölçeklerde karma olarak kullanılmıştır. 

Halısıyla, lalesiyle, motifleriyle tarihimizin sizlerle buluşması bizim için keyiftir.” 


Carpet, 

the most 

beautiful 

form of tulip 

The world’s largest live tulip 

carpet, which was prepared 

by using 570 thousand tulips 

in Istanbul, was presented 

to citizens and tourists in 

Sultanahmet Square. 

This year, Istanbul Metropolitan Municipality decorates 

Istanbul with 20 million tulips. In Sultanahmet Square, 

one of the most important symbolic monuments of 

Istanbul, the world’s largest tulip rug motif was presented 

to people. Prepared by the Istanbul Metropolitan 

Municipality for the 5th time, a tulip carpet of 460 

square meters in which 570 thousand tulips of different 

colors were used attracted great attention. Many local 

and foreign tourists took souvenir photographs with 

tulip rugs. In the aerial footage, all the beauty of the 

tulip carpet was laid out in the form of colorful motifs. 

Exhibited in Sultanahmet square, where the tulip 

carpet motif is located IMM President Ekrem Imamoglu 

has pointed out that, making tulips carpet is becoming 

a tradition, and said that it suits Istanbul the best. 

“It is very important to make feel that the Istanbul is 

the homeland of tulip “ 

İmamoğlu reminded that Turkey is the homeland of 

tulips. He said, “But in recent years a special festival is 

68 


organized to promote the fact that the real homeland 

of tulips is Turkey, not Holland. This is a right action to 

make it a traditional festival.” 

Imamoglu emphasized that it is important that the 

citizens meet with the tulips in the historical Sultanahmet 

Square and that this tradition is transferred 

to the next generations. The ambassador of Austria 

has migrated to Europe. The encountering of the tulips 

with the people in Istanbul in this season of the year 

is also highly symbolic. It is another beauty that the 

tulips produced in tulip used in live carpet are grown in 

Konya. Imamoglu said that the carpet is made on 460 

thousand square meters using 570 thousand tulips of 

four different colors. The ram horn, which symbolizes 

fertility and heroism as the equivalent of the labor, the 

buckwheat symbolizing family unity, the waterway that 

emphasizes the importance of water in life and the velvet 

patterns that symbolize abundance, have been used 

in several sizes. It is a pleasure for us to meet you with 

our carpet made of tulips and motifs.”

Lila Grup ve Bakırküre Mimarlık 

işbirliğinden “Yaşayan Ofis” çıktı 

Lila Grup, uzun yıllardır sahiplendiği aile, gelişim, güven, kalite 

ve sorumluluk değerleri üzerine sağlıklı yaşamı ve çevreciliği 

destekleyen yeni ofis hayalini Bakırküre Mimarlık ve SPM Proje 

Yönetimi iş birliğiyle gerçekleştirdi. 

Lila Grup ve Bakırküre Mimarlık daha sürdürülebilir 

bir ofis için bir araya geldi. Ortaya çıkan daha sürdürülebilir 

ve yaşanabilir yeni ofisleri hakkında bilgi 

veren Lila Group Kurumsal İletişim Müdürü Banu Yaran 

Kılıç ve Özel Markalar Satış Koordinatörü Burcu 

Öğücü Giritli, eski ve yeni ofisler arasındaki farkları 

tüm detaylarıyla anlattı. 

Lila Group kimdir? Kısaca kendinizden bahsedebilir 

misiniz? 

Lila Group’un kökleri yaklaşık 100 yıl öncesine kadar 

uzanmaktadır. Temelleri ilk olarak Hasan Öğücü ve 

oğulları tarafından 1930 senesinde kurulan ilk ‘Çırçır 

ve Dokumacılık’ şirketi ile atılmıştır. 2000’li yıllardan 

itibaren ülkemizin ihtiyaçlarını doğrultusunda tekstil 

dışında, yüksek katma değerli, ileri teknoloji gerektiren 

alanlara yönelmiş ve 2005 yılında enerji sektörüne 

girilmiştir. Lila Group; 2005 yılında, Türkiye’nin 

hijyenik kâğıt pazarındaki hızla gelişen ihtiyaçlarını 

karşılamak amacıyla %100 Türk sermayeli olarak 

Lila Kağıt’ı kurmuştur. Lila Kağıt 2007 yılında dünya 

standartlarında temizlik kağıtları üretme vizyonuyla 

üretime başladı ve 2012 yılında yaptığımız yeni yatırımlarla, 

140 bin metrekarelik alanda, 150 bin ton kapasite 

ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şu anda tek 

çatı altında Doğu Avrupa, Türkiye Kafkaslar, MENA 

bölgesinde, (Polonya-Çin arası) en büyük üretim tesisi 

olarak faaliyetlerini sürdüren Lila Group, bugün 

yaklaşık 2 milyar TL’lik Türkiye temizlik kağıtları 

pazarı toplamında %12 pazar payına sahip. 

Yeni ofis açma fikrinin oluşmasının nedenleri 

nelerdir? 

Grup olarak kurulduğumuz günden itibaren büyüyen 

bir yapıda ilerledik ve son zamanlarda yaşadığımız 

büyüme nedeniyle bu konu gündemimizde sıkça yer 

almaya başladı. Bugün geldiğimiz noktada 5 kıtada 77 

ülkeye ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla Tekstilkent’teki 

ofisimiz artık fiziksel, teknolojik altyapı ve lokasyon 

olarak ihtiyaçlarımıza cevap veremiyordu. Ofisimizi 

şehir merkezine çok daha yakın konumu bulunan 

Kadıköy’deki Business İstanbul’a taşıyarak çalışanlarımıza 

çevreci, teknolojik ve konforlu bir ofis sunmayı 

arzu ettik. Nowa Style Group’un yaptığı araştırmaya 

göre çalışanların %74,3’ü, ofis ortamı ve tasarımının 

iş seçiminde önem veriyor. İhtiyaç ve talepleri belirlemek 

üzere bu konuya özel Lila Group Proje Komitesi 

kurduk ve Bakırküre Mimarlık ile iş birliğinde çeşitli 

fizibilite çalışmaları yaptık. Projeye ilk olarak Lila 

Group’un her kademe ve her yaştan çalışanlarının 

katıldığı anket ve atölye çalışmalarıyla değişim noktalarına, 

taleplere, iyileştirme alanlarına ve beklentilere 

ilişkin geri bildirimleri alarak başladık. Yeni bir 

çalışma ortamı yaratma arzusu ile şekillenen yeni 

ofisimizde, Lila Ailesi’nin hem mevcut hem de potan- 

70 


siyel fertlerine uzun soluklu çalışmaktan memnun 

olacakları bir ofis ortamı sunmayı hedefledik. 

Eski ofisiniz ile yeni ofisinizi kıyasladığınızda 

aralarındaki farklar nelerdir? 

Yeni ofisimizi ekiplerin yöneticileri ve birbiriyle aktif 

bir şekilde çalışabileceği açık ofis olarak tasarladık. 

Sanırım en radikal değişikliğimiz buydu. Bu düzeni 

şirket içindeki iletişimi artıran, eğlenerek çalışmayı 

mümkün hâle getiren sosyal alanlarla destekledik. 

Sosyal alanlardaki tasarım unsurlarımızı eğlenceli 

ve geliştirici oyunlarla harmanladık. Mekân içerisindeki 

yeşil olgusu, doğaya ait izleri desteklemek 

amaçlı canlı bitkilere sıkça yer verildi. Leed Platinium 

sertifikalı plaza gibi tüm ofis tasarımında olabildiğince 

doğal ve dönüştürülebilir malzemeler tercih 

ettik. Toplantı odalarımızın her biri sürdürülebilirlik 

vizyonumuzla uyumlu olarak doğaya atıfta bulunarak 

isimlendirdiğimiz ağaçlardan oluşuyor. Ayrıca kolay 

ve hızlı kullanımı esas alan kapsamlı bir altyapı ile 

geliştirilen toplantı odaları, farklı metrekarelerde, 

farklı kişi kapasitelerinde ve farklı ihtiyaçlara hitap 

edecek şekilde çözümlendi. Tüm çalışanlarımızın eşit 

gün ışığına erişimini amaçlayan yerleşim planı ile 

ferah açık ofis düzeni oluşturduk. 

ifade ediyor. Günümüzün son teknolojisiyle hayatımızı 

kolaylaştıran çevreci, dinamik bir ortam tasarladık. 

Tabi bu tasarımlarda da sürdürülebilirlik bakış 

açımız ve çevreye, doğaya olan hassasiyetimizden 

kopmadık. Otomasyon sistemlerinin verimli kullanımı 

ile ofiste minimum enerji tüketimine odaklanıldı. 

Çalışanların konforu için oldukça önemli olan havalandırmadan 

aydınlatmaya, akustikten güvenliğe 

uzanan tüm detaylar konusunun uzman tasarımcı ve 

danışmanlıkları ile harmanlandı ve güncel teknolojik 

alt yapılanma ile desteklendi. Böylece hem günümüz 

teknolojisi ve imkanları yakalandı hem de verimlilik 

sağlandı. 

Yeni ofisinizin tasarımını yaparken ön planda 

tuttuğunuz değerler nelerdir? 

Yapılan workshoplar ile Lila Group ekibini motive 

edecek mesajları belirleyerek ofis tasarımının 

ayrılmaz bir parçası olan giydirmeler için alanının 

uzman ismi Federation ile renkli, keyifli ve kurum 

kültürünü yansıtan bir çalışma yaptık. Benimsediğimiz 

’sağlıklı yaşam’ konsepti doğrultusunda hareket 

alanları yaratarak hareketin azalmasından kaynaklı 

fizyolojik rahatsızlıkların önüne geçmeyi amaçladık. 

Her biri ergonomik ve çağı yakalayan mobilyalar 

çalışanların deneyimlemesi ve anketlerle seçildi. 

Hatta çalışma sandalyelerimizi düzenlediğimiz anket 

sonucunda Okamura’nın ‘sabrina’ modeli olarak çalışma 

arkadaşlarımızla mutabık kalarak belirledik ve 

böylece çalışan sağlığı ve mutluluğuna bir kez daha 

dokunmuş olduk. Yine oyunların, değerlerin ve doğa 

konseptini destekleyen ağaç ve hikayelerin giydirmelerde 

hayat bulduğu tasarımda son zamanlarda 

hepimizin gündeminde olan hikayelerin önemine de 

dikkat çekildi. 

Teknolojik açıdan bakıldığında en yenilikçi 

hareketiniz ne oldu? 

‘Future Workforce’ araştırmasına göre, katılımcıların 

%82’si teknolojinin iş yeri seçiminde önemli olduğunu 


“Living Office” outcomes from 

the cooperation of Lila Group 

and Bakırküre Architecture 

Lila Group has realized its new office dream which supports family, 

development, trust, quality and responsibility values supported by 

healthy life and environment, with Bakırküre Architecture and SPM 

Project Management cooperation. 

Lila Group and Bakırküre Architecture joined forces 

for a more sustainable office. Talking about the sustainable 

and enjoyable new offices, Banu Yaran Kılıç, 

Lila Group corporate Communication Manager, and 

Burcu Öğücü Giritli, Private Brands Sales Coordinator, 

detailed the differences of old system offices and 

new generation offices. 

What is Lila Group? Could you please briefly tell us 

about your company? 

The origins of the Lila Group go back to about 100 

years ago. The foundations of the company were 

laid through the “Çırçır ve Dokumacılık” (Gining and 

Weaving) company founded by Hasan Öğücü and his 

sons in 1930In line with the needs of the country, Lila 

Group headed towards the areas with high added 

value that require advanced technology as of the 

2000s and entered the energy sector in 2005. In 2005, 

Lila Group founded ‘Lila Tissue’ with a fully national 

capital to meet the rapidly evolving needs of Turkey 

in the hygiene tissue paper market. Commencing its 

operations in 2007 with the mission of producing hygiene 

tissue papers at global standards, Lila Tissue 

continues its journey in an area of 140,000 m2 with 

a capacity of 150,000 ton by means of its new investments 

completed in 2012. Operating as the biggest 

paper manufacturing facility under a single campus 

in Eastern Europe, Turkey, Caucasus and MENA regions 

(between Poland and China), Lila Tissue currently 

holds a total market share of 12 percent in Turkey’s 

hygiene tissue papers market, which is worth of 

about 2 billion Turkish Liras. 

What are the reasons for opening a new office? 

Lila Group has constantly grown since the day it was 

founded, and this constant growth started to occupy 

our agenda frequently. Today, we are exporting to 

77 countries throughout 5 continents. Therefore, 

our office in Tekstilkent could no longer meet our 

needs in terms of location, physical and technological 

infrastructure. By moving our office to Business 

Istanbul located in Kadıköy, which is much closer to 

the city center, we wanted to provide our employees 

an environment-friendly, technological and comfortable 

space. According to a research conducted by 

Nowa Style Group, 74.3 percent of the employees give 

importance to the office environment and design in 

their selection of job. In order to determine the needs 

and demands, we established the Lila Group Project 

Committee and conducted several feasibility studies 

in cooperation with Bakırküre Architects. We started 

the project by receiving feedback on the necessary 

changes, demands, improvement areas and expectations 

through the surveys and workshops conducted 

with the participation of Lila Group’s employees from 

all levels and ages. Through our new office designed 

with the desire to create a new work environment, 

we aimed to offer an office environment where both 

the current and potential members of the Lila Family 

would be pleased to work for a long term. 

What are the differences between your old and new 

office? 

We have designed our new office as an open office 

where teams and their managers can actively work 

72 


together. I think this is our most radical change. We 

have also supported this layout with social spaces 

that increase the communication within the company 

and make it possible to work with fun. We have 

blended our design elements in social spaces with 

fun and developmental games. We have frequently 

included live plants in our new office to reflect and 

support the traces of nature. For the complete design 

of our office, we have chosen the most natural and 

recyclable materials such as plaza with Leed Platinum 

certificate. In accordance with our sustainability 

vision, we have named our meeting rooms by trees. In 

addition, we have developed the meeting rooms with 

a comprehensive infrastructure based on easy and 

fast use and designed them in a way to meet the different 

needs in different square meters and different 

person capacity. We have created a spacious open 

office with a layout plan that aims to provide equal 

access to daylight for all of our employees. 

What are the values that you have prioritized while 

designing your new office? 

We set out with the dream of creating a new office 

that supports healthy living, environmentalism and 

sustainability on top of our corporate values, which 

are namely Family, Development, Trust, Quality and 

Responsibility, that convey our corporate philosophy 

we have adopted and internalized for many years as 

Lila Group. Our top concern is employee well-being. 

We have a young and dynamic team. Therefore, we 

decided to reflect this dynamism on our office as 

well. We materialized these values we embrace through 

design and brought them into life as the living 

visual communication elements within the office. 

After identifying the messages that can motivate the 

Lila Group team by conducting the workshops, we 

worked along with Federation, an expert company in 

its field, on the office claddings that are an integral 

part of office design and created a colorful, pleasant 

and corporate culture. 

From a technological point of view, what is your 

most innovative move? 

According to the “Future Workforce” study, 82 percent 

of respondents stated that technology is quite 

important in their selection of workplaces. Benefiting 

from today’s latest technology, we have designed an 

environment-friendly and dynamic space that facilitates 

our lives. However, we have not given up on our 

sustainability approach and sensitivity to the environment 

and nature in these designs. Through the 

efficient use of automation systems, we have focused 

on the minimum energy consumption in the office. All 

the details from lighting to air conditioner and from 

acoustics to security, which are quite important for 

the comfort of our employees, have been designed 

under the guidance of expert designers and consultants 

and supported by the current technological 

infrastructure. Thus, we could make use of today’s 

technology and facilities and achieve efficiency. 


Alternatif ticaret ve finans modeli olan 

barter sisteminin kuruculuğunu üstlenen 

ve ekonomiye kazandıran Türk Barter 

İnternational “Krizi fırsata çevirme ve 

ticarette kazanma hamlesi!’’ ile üyelerine 

krize karşı korunmayı ve kazanmayı 

hedefleyerek üyeleri ile birilikte geniş bir 

çalışma başlattı. 

İlk defa nakit tasarruf yöntemi olarak kullanılmaya 

başlanan ve sermaye ihtiyacının karşılanmasını, stokların 

eritilmesini ve yeni pazarlara ulaşılmasını sağlayan 

Barter Sistemi; bugün tüm dünya tarafından oldukça 

yaygın olarak kullanılan bir sistem haline geldi. Her 

sektörde kullanılabilen Barter Sistemi ile firmalar, bir 

araya geldikleri ve birbirleriyle alışveriş yapabildikleri 

Barter Ortak Pazarı’nda satın aldıkları mal ya da hizmetin 

bedelini para ile değil, ürettiği mal veya hizmetle 

ödüyor. Bu sistem ile firmalar hem stoklarını eritme fırsatı 

yakalıyor hem içinde bulundukları ekonomik çıkmazı 

kolaylıkla atlatıyor hem de yatırımlarını tamamlayıp yeni 

yatırımlara başlayabiliyor. Benzersiz bir finans sistemi 

olan Barter’ı kullanarak nakit ödeme yapmadan ürün 

ya da hizmet alan firma; krizlerden, enflasyondan ve 

likidite sıkışıklığından etkilenmeden, güvenli ve sürekli 

satış yapma imkanını elde ediyor. Türk Barter Yönetim 

Kurulu Başkanı Dr. M. Sırrı Şimşek; “Krizlerin yaşandığı 

dönemlerde arka arkaya pek çok işletmenin kapandığını 

üzülerek görüyoruz. Türk Barter olarak, tüm dünyanın 

aktif olarak kullandığı ve büyük kriz dönemlerinde ülke 

ekonomilerine nefes aldıran Barter Sistemi’nin, ülkemizde 

de daha yaygın kullanılmasını, işletmelerin kriz 

dönemlerinde ayakta kalabilmelerini istiyoruz. Ülkenin 

önünü tıkayan kriz fırsatçılarına engel olmak için tüm 

işletmeleri, ticari işlemlerinin %20’sini alternatif finans 

ve ticaret modeli olan Barter Sistemi ile gerçekleştirmeye 

davet ediyoruz. KOBİ’lere vermeye başladığımız kredi 

paketi ile de işletmeleri gereksiz yüklerden kurtarmayı 

Krizi fırsata 

çevirme ve 

ticarette kazanma 

modeli 

hedefliyoruz. Günümüzde işletmeler Pazar darlığı 

ve artan rekabetten dolayı küçük karlar ile çalışmak 

zorunda kalmaktadır. Bankalar ve finans şirketleri 

daha az çalışarak krizleri kendi lehlerine kullanıp 

işletmeleri zor durumda bırakmaktadır. İşte biz bunu 

azaltmayı hedefliyoruz. Böylelikle firmalar, daralan ve 

sıkışan kârlılıklarını yüksek maliyetli finansmana feda 

etmeyecek bu sayede ticarete ve üretmeye konsantre 

olabilecekler. Bu maksatla tüm firmaları, krizlerden 

etkilenmemeleri ve ticaretlerini güvenle büyütebilmeleri 

için Türk Barter’a davet ediyoruz” dedi. 

“Türk Barter ile atıl kapasiteden maksimum fayda 

sağlanıyor” 

Türk Barter, üye firmalara alternatif ticaret ve finans 

modeli olan Barter’ı kullanmalarını önerirken, başlangıçta 

atıl olan iş gücü ve kapasitenin zorlanarak %5 

ile 10 arasında fazla bir üretim yapılmasını talep eder. 

Bu ürünler Barter Sistemi’ne arz edilir. Talep karşılığında 

satışları gerçekleştiğinde, kâr oranında artış 

gerçekleşir. Elde edilen alacak ile nakit harcayarak 

alınması düşünülen bir ürün Barter Ortak Pazarı’ndan 

temin edildiğinde de atıl olan kapasitenin tam olarak 

değerlendirilmesi yapılmış olur. Burada bahsedilen 

atıl kapasitenin işletilmesi neticesinde; satış havuzuna 

bir de Barter modelini ekleyen firmanın satışlarının 

arttığından bahsetmek mümkündür. 

“Barter, özellikle girişimciler için güçlü bir satış 

potansiyeli sunar” 

Üye firmaların Barter Sistemi’ni ek satış olarak 

kullanmaları dışındaki uygulamalarının, nakit akış 

dengesine müdahaleyi gerektirebileceğini söyleyen 

Şimşek; “Bu duruma düşmeden planlı ve koordineli 

hareket ederek üyenin Barter modeline yaklaşımını 

alternatif olarak algılaması sağlanır. Barter Sistemi 

kullanılırken alım yapabileceğiniz geniş bir pazarın 

olması nedeniyle dar bir alanda satın alma mecburiyeti 

kalkar. Firmalar satın alma faaliyetlerinde daima 

teklif süreci yaşar. Bu süreçte firma yetkilileri nakit 

teklifler yanında Barter Ortak Pazarı’ndaki üyelerden 

de teklif alırlar. Satış yaparak alacak bakiyesine sahip 

olan üye, alım yapmak istediği mal veya hizmeti Barter 

ile alım yapabilir. Barter Sistemi’nin önemli avantajlarından 

biri firmaların halen sürdürdükleri pazarlama 

faaliyetlerindeki hedef piyasanın üzerine bir ek olarak 

gelmesidir. Özellikle girişimcilerin başlangıç yıllarında 

Barter Ortak Pazarı oldukça ciddi bir satış potansiyeli 

sunmaktadır” açıklamasında bulundu. 

74 


Turning the crisis into an 

opportunity and earning in trade 

Turk Barter International, which assumed the foundation of the barter 

system and brought it to the economy in Turkey as an alternative trade and 

finance model, started a wide study with its members by aiming to protect 

harms and fight against the crisis with the aim of turning the crisis into an 

opportunity and winning in trade! 

The Barter System, which was introduced for the first 

time by Turk Barter as a cash saving method, provides 

capital needs of the firms, sells their stocks and 

has them reach to new markets. Today it has become 

a widely used system in the world. With the Barter 

System, which can be operated in every sector, companies 

pay for the goods or services they buy at the 

Barter Common Market, where they come together 

and trade with each other, not with money, but in 

return of the goods or services they produce. With 

this system, companies both have the opportunity to 

sell out their stocks, easily overcome the economic 

locks they are in, and complete their investments 

and start new operations. A company that receives a 

product or service without paying cash using Barter, 

a unique financial system, It is able to make safe and 

continuous sales without being affected by the crises, 

inflation and liquidity squeezes. 

Chairman of the Board of Directors of Turk Barter M. 

Sirri Simsek says, “We regret to see that many businesses 

are closed in succession in times of crises. 

As Turk Barter, we want the Barter System, which is 

actively used in other parts of the world and which 

relieves the country’s economies in times of great 

crisis, to be used more widely in our country and that 

the enterprises can survive in crisis periods. We invite 

all enterprises to perform 20% of their commercial 

transactions with the Barter System, an alternative 

finance and trade model, in order to prevent the 

crisis that is caused by opportunist firms obstructing 

the economic flow. We aim to save businesses from 

unnecessary burdens with the credit package and we 

started to provide financial relieve to SMEs. Today, 

businesses have to work with small profits due to 

market conditions and increasing competition. Banks 

and finance companies use the crises to their advantage, 

leaving businesses in a difficult position. Here 

we aim to reduce the burden they assumed. In this 

way, firms will not sacrifice their shrinking and contracted 

profitability to high costs of financing so that 

they can concentrate on trade and production, their 

main functions. For this purpose, we invite all companies 

apply to and be a member of Turkish Barter 

so that they are not affected by the crises and expand 

their trade operations safely.” 

“Maximum benefit from idle capacity with Turkish 

Barter” 

Turk Barter recommends member companies to 

use Barter, an alternative trade and finance model, 

demanding an increase in production of between 

5% and 10% by forcing the labor and capacity that 

was initially idle. These products are supplied to 

the Barter System. When sales are realized to other 

members in the barter system, profit rate increases. 

When a product that is considered to be purchased 

by spending with cash obtained from the Barter 

Common Market is obtained, the idle capacity is fully 

evaluated. As a result of the operation of the idle capacity 

mentioned herein; It is possible to mention that 

the sales of the company adding Barter model to the 

sales pool increased.” 

“Barter offers strong sales potential especially for 

entrepreneurs” 

Simsek said that applications other than Barter 

System for additional sales may require intervention 

on cash flow balance. “It is ensured that the member 

perceives his / her approach to the Barter model as 

an alternative by acting in a planned and coordinated 

manner without falling into this situation. When using 

the Barter System, there is a wide market where 

you can make purchases, so you have not to buy in a 

limited pool of companies. Companies always have 

a bid process in their purchasing activities. In this 

process, company officials receive bids from members 

in the Barter Common Market as well as cash 

offers. A member who has a receivable balance by 

making sales may purchase goods or services with 

Barter. One of the important advantages of the Barter 

System is that it is an addition to the target market in 

the marketing activities of the companies. Especially 

in the early years of their enterprises, the Barter 

Common Market offers a very serious sales potential 

to them.” 


DOMOTEX 

Turkey ile 

Türkiye’nin 

Halıları 

Gaziantep’ten 

Dünyayı Sardı 

Avrasya bölgesinin lider halı ve zemin kaplamaları 

fuarı Domotex Turkey, 14 ülkeden 203 firmayı 27 - 30 

Nisan tarihleri arasında sektörün başkenti Gaziantep’te 

bir araya getirdi. 89 ülkeden 14 binin üzerinde 

sektör profesyonelinin ziyaret ettiği fuarda halı ve 

zemin kaplamaları sektörlerini 2019 ihracat hedeflerine 

taşıyacak önemli işbirliklerine imza atıldı. Türkiye 

kültürünün önemli bir parçası olan geleneksel el 

dokuma halılarından makine halılarına, tekstil zemin 

kaplamalarından, laminant zemin ürünlerine, halı 

makinelerinden uygulama teknolojilerine kadar 2019 

trend tasarımların sergilendiği fuarda Türkiye’nin 

halıları yoğun ilgi gördü. 

Halı ve zemin kaplamaları sektörlerini global pazarlara 

taşıyan, Avrasya bölgesinin en önemli buluşma 

noktası Uluslararası “DOMOTEX Turkey” Fuarı’nın 

6.sı dünyanın bir numaralı fuar organizatörü Alman 

Devi; Deutsche Messe A.G’nin Türkiye ofisi Hannover 

Fairs Turkey Fuarcılık tarafından, Gaziantep Ticaret 

Odası, Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği, 

Gaziantep Halıcılar ve Dokumacılar Odası işbirliği 

ile Gaziantep’te gerçekleştirildi. Rusya’dan Güney 

Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyadan uluslararası 

satın alma heyetlerinin katıldığı “DOMOTEX Turkey” 

Fuarı’nda 14 ülkeden 203 katılımcı firma 89 ülkeden 

Belkıs Ertaşkın 

14 binin üzerinde ziyaretçi ile önemli işbirliklerine 

imza atma imkanını buldu. 

Domotex Turkey’in Türkiye halı ve zemin kaplamaları 

sektörünü uluslararası alanda yine büyük bir başarıyla 

temsil ettiğini belirten Hannover Fairs Turkey 

Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Belkıs Ertaşkın 

şunları söyledi; 

“Dünya markası olan Domotex fuarının Türkiye 

bacağının, bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Domotex 

Turkey ile ülke ihracatımıza ve ekonomimize önemli 

ölçüde katkı sağlamak üzere var gücümüz ile çalıştık. 

Geçen yıllarda yakaladığımız başarının daha da üzerine 

çıkabilmek amacıyla gerek iç pazarda gerekse 

başta ihracat yaptığımız hedef pazarlarımız olmak 

üzere, Deutsche Messe olarak dünya genelinde bulu- 

76 


nan 100’e yakın ülkede yer alan ofislerimiz 

aracılığıyla gerçekleştirdiğimiz 

tanıtım çalışmalarımız neticesinde 

yıla damgasını vuran bir fuarı gerçekleştirmenin 

mutluluğunu yaşıyoruz. 

Bu noktada aynı amaç için beraber yol 

aldığımız ve desteğini esirgemeyen 

değerli paydaşlarımıza da bir kez daha 

teşekkür ediyoruz. 

Kent ekonomisine ve sektöre büyük 

katkı 

Gaziantep’te altıncı kez düzenlenen fuarın bu 

derece başarılı geçmesinin hem kent ekonomisine 

hem de sektöre büyük katkı sağladığına dikkat 

çeken Ertaşkın şunları söyledi; “Almanya, ABD ve 

Çin’de düzenlediğimiz Domotex fuarlarından sonra 

Gaziantep’te düzenlediğimiz Domotex fuarında 

dünya genelinden pek çok önemli satın alma 

yetkilisini, ülkemizin değerli firmaları ile biraraya 

getirdik. Türkiye makine halısı sektörünü hedef 

ülke pazarlarıyla bir araya getirdiğimiz fuarda 

bu yıl ABD, Belçika, Çin, Danimarka, Endonezya, 

Fransa, Hindistan, İngiltere, İran, Polonya, 

Özbekistan, Türkmenistan ve Ürdün gibi 14 farklı 

ülkeden katılımcı firmalarımızı 6.kez Gaziantep’te 

ağırladık. Halı ve zemin kaplamaları alanında 

dünyanın en önemli uluslararası organizasyonu 

olan Domotex Turkey’in, bu yıl da sektörü ihracat 

hedeflerine taşıyacak önemli ticari anlaşmalara 

ev sahipliği yapmasından büyük mutluluk duyuyoruz. 

Her yıl düzenli olarak katılımcı firma ve 

ziyaretçi ilgisini artıran Domotex Turkey 2020 

hazırlıkları içinse sabırsızlanıyoruz.” 

Fuarın İlgi Odağı Yine Türkiye’nin Makina 

Halıları Oldu 

Domotex, 

Gaziantep 

fuarı ile 

Türkiye’nin 

ihracatına 

büyük katkı 

sağladı. 

Türkiye halıcılık sektöründe yeni 

nesil ürün ve tasarımların görücüye 

çıktığı Domotex Turkey’in gözdesi 

Türkiye’nin halıları oldu. Fuarda, 

makine halılarının yanı sıra; Türkiye 

kültürünü temsil eden geleneksel el 

yapımı halılar, esnek ve tekstil zemin 

kaplamaları, paspas, iplik, elyaf, laminant 

zeminler ve dış mekan kaplamalarının 

yanı sıra halı makineleri 

ve teknolojileri sergilendi. Yün, ipek, 

kaşmir, bambu lifi, akrilik, polyester 

gibi farklı malzemelerden üretilmiş binlerce 

modern ve klasik halı tasarımlarının yanı sıra son 

yıllarda dikkat çeken el halısı görünümlü makina 

halıları ve dijital baskılı halıları da ziyaretçilerle 

buluşturan Domotex Turkey, Türkiye halıcılık 

sektörünün üretim teknolojisini sergilemesine de 

fırsat tanıdı. 

Domotex Turkey, ulusal ve uluslararası katılımcı 

firmalara uluslararası pazarlarda var olan ilişkilerini 

geliştirme ve yeni ülkelerle ilişki kurma 

noktasında da birçok avantaj sundu. Ticaret 

Bakanlığı desteği ile düzenlenen Uluslararası 

Alım Heyeti Programı kapsamında fuarı ziyarette 

bulunan yabacı heyetler 4 gün boyunca Türkiye’nin 

markalarıyla yeni işbirliği anlaşmaları 

imzalamak üzere iş görüşmeleri gerçekleştirdi. 

Dünyada Domotex Fuarları: 

DOMOTEX Mexico: 

15 – 19 Ekim 2019 Mexico City, Meksika 

DOMOTEX HANNOVER: 

10 – 13 Ocak 2020 Hannover, Almanya 

DOMOTEX USA: 

5 – 7 Şubat 2020, Atlanta, Georgia, ABD 

DOMOTEX asia/CHINAFLOOR: 

24 – 26 Mart 2020, Şanghay, Çin Halk Cumhuriyeti 


6 th 

International 

tWelcomed 

the Carpet 

Industry at 

Gaziantep 

The leading trade show for carpets and floor coverings 

in Turkey and the Middle East Domotex Turkey 

once again had a significant record representing 20 % 

increase in total number of visitors compared with 2018 

edition in its 6th edition. The show brought more than 

200 companies from 14 countries together with 14.309 

sector professionals from 89 countries. Domotex Turkey 

organized by Deutsche Messe’s subsidiary Hannover 

Fairs Turkey, provided the platform for business 

cooperations which will contribute to the achievement 

of export targets of carpet and floor covering sectors in 

2019. 

Creating an international platform for carpet and floor 

covering sectors and proving to be Eurasia’s most important 

gathering, Domotex Turkey show took place for 

the 6th time in Gaziantep. 203 exhibitor firms from 14 

countries and over 14 thousand visitors from 89 countries, 

Domotex Turkey attracted great interest from 

international brands. Organised by Deutsche Messe’s 

subsidiary Hannover Fairs Turkey in collaboration with 

the Gaziantep Chamber of Commerce, Southeastern 

Anatolia Carpet Exporters Union and Gaziantep Chamber 

of Carpet Producers and Weavers, the show was 

visited by an international procurement delegation 

consisting of members from a wide geographical range 

extending from Russia to South Africa. 

Indicating that Domotex Turkey once again had a very 

successful show for carpet and floor covering sector 

in the region, Hannover Fairs Turkey’s Deputy General 

Manager Belkıs Ertaşkın stated, 

“After the Domotex Shows in Germany, USA and China, 

this year Domotex Turkey show, we welcomed the 

world’s carpet professionals in Gaziantep. Witnessing a 

steady increase in the number of its exhibitor firms and 

visitors each year, the show is a meeting point for procurement 

delegations from leading firms of the sector 

and the Turkish business world.” 

Ultimate B2B Trading Platform 

Pointing out that the great success of the show which 

has been organized for the 6th time this year also contributes 

dearly to both the city’s economy and the sector, 

Ertaşkın added, “Uniting the Turkish carpet sector 

and the target country markets, the show welcomed 

exhibitor firms from many countries besides Turkey at 

Gaziantep, such as the US, Belgium, China, Denmark, 

Indonesia, France, India, UK, Iran, Poland, Uzbekistan, 

Saudi Arabia, Turkmenistan and Jordan. As a trademark 

show, and the most important international 

gathering for the sector, Domotex Turkey has proven its 

success once again this year in facilitating important 

commercial deals which are sure to carry the sector 

towards its export targets, and we are proud to be a 

part of this success.” 

78 


Simply the Business 

Deutsche Messe AG Global Director Sonia 

Wedell-Castellano indicated that; they aim 

representing the Turkish carpet industry 

in the best manner possible at Domotex 

Turkey, and rendering the industry’s increase 

in exports sustainable, and added, 

“Our Domotex trade show, has grown even 

more over the past 30+ years, and became 

a globally recognised brand which we 

today, organise in Germany, Turkey, China 

and first time in America this year and this 

October, also again first time in Mexico. 

Domotex Turkey has also played an important 

part in this global success. Through 

the efforts we conduct at national and 

international levels, we aim at carrying 

Domotex Turkey to a leading position not 

only in the Eurasia region, but also in the 

entire world. Representing the innovative 

products of the Turkish carpet manufacturing 

industry on an international trade 

platform such as Domotex Turkey in the 

best possible manner, and rendering the 

increase in the industry’s exports sustainable 

constitute an important part of our 

vision. “ 

Domotex Turkey offered domestic and 

international exhibitors to improve their 

existing relationships in the international 

markets and establishing relations with 

new countries and buyers as well. As part 

of the International Procurement Delegation 

Program organized with the support of 

the Ministry of Trade, foreign delegations 

visited the show and held bilateral business 

negotiations throughout the four-day 

period with the intention of signing off on 

new partnership deals with exhibitors. 

About Domotex Worldwide: 

DOMOTEX Mexico: 

15–19 October 2019 in Mexico City, Mexico 

DOMOTEX Hannover: 

10–13 January 2020 in Hannover, Germany 

DOMOTEX USA: 

5 – 7 February 2020 in Atlanta, Georgia, 

USA 

DOMOTEX asia/CHINAFLOOR: 

24 – 26 March 2020 in Shanghai, China 


Domotex Gaziantep’ten Kareler 

80 




82 




84 




86 




88 




90 




92 




94 



4 

4 

th 

ISTANBUL CARPET WEEK 

5-10 KASIM 2019 

5-10 NOVEMBER 2019 

♦ 4. İstanbul Uluslararası Halı Konferansı ♦ 

uluslararası ve yerel konuşmacıların katılımıyla 

♦ 4th İstanbul International Carpet Conference (IICC) ♦ 

with international and local speakers 

♦ 4. İstanbul Halı Fuarı ♦ 

♦ 4th İstanbul Rug Show ♦ 

♦ 13. Ulusal Halı Tasarım Yarışması ♦ 

♦ 13th National Carpet Design Contest ♦ 

İstanbul Halı İhracatçıları Birliği 

İstanbul Carpet Exporters’ Association 

Tel +90 212 454 07 93 info@ihib.org.tr www.ihib.org.tr

4. İstanbul Halı Fuarı 

4 th Istanbul Rug Show 

5-8 KASIM 2019 

5-8 NOVEMBER 2019 

stanbulrugshow.com 

(İHİB kar amacı gütmeyen br organzasyondur) 

( İHİB s a non-proft organzaton )

Decor-TemmuzAgustos2019-int

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?