06.07.2013 Views

televizyon habercili?inde bir mesleki ki?ilik olarak ?anchor?

televizyon habercili?inde bir mesleki ki?ilik olarak ?anchor?

televizyon habercili?inde bir mesleki ki?ilik olarak ?anchor?

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Esslin <strong>televizyon</strong>u, “bugün onu evlerine almış olan herkesin hayat tarzını ve gündelik<br />

alışkanlıklarını değiştiren, insanoğlunun ufuklarını geliştirebilen ve büyütebilen <strong>bir</strong> teknolojik<br />

mucize” <strong>olarak</strong> tanımlamaktadır.(Esslin, 1991: 70). Televizyonu diğer <strong>ki</strong>tle iletişim<br />

araçlarından üstün kılan ve mucize <strong>bir</strong> araç <strong>olarak</strong> nitelendirilmesine yol açan en önemli<br />

özelliği ise, <strong>bir</strong>eyleri kurduğu iletişim sürecinin içerisine <strong>bir</strong>e<strong>bir</strong> dahil edebilmesidir kuşkusuz.<br />

Televizyonda sunulan görüntü, izleyiciyi doğrudan olayın meydana geldiği zamana ve<br />

mekana götürmekte ve olayı tüm yakınlığı ve zamanlılığıyla ona göstermektedir; izleyici bu<br />

mucize araç sayes<strong>inde</strong> ev<strong>inde</strong> otururken dünyanın herhangi <strong>bir</strong> bölges<strong>inde</strong> meydana gelen<br />

savaşı izleyebilmekte ya da <strong>bir</strong> uçak kazasının enkazından kurtarılan yolcunun ilk sözlerini<br />

duyabilmektedir. Zamanı ve mekanı izleyiciye sunma üstünlüğüne sahip olan <strong>televizyon</strong>,<br />

izleyicinin o ana iliş<strong>ki</strong>n görgü tanıklığı yapmasını da mümkün kılmaktadır. İzleyici açısından<br />

değerlendirildiğ<strong>inde</strong> ise, olayın cereyan ettiği anın görgü tanıklığını (eyewitness) yapabilme<br />

ayrıcalığı, <strong>televizyon</strong>a duyulan güvenin büyük ölçüde temel nedenini teş<strong>ki</strong>l ettiği<br />

düşünülmektedir.<br />

Bir <strong>ki</strong>tle iletişim aracı <strong>olarak</strong> <strong>televizyon</strong>un <strong>bir</strong>eyi gündelik ve toplumsal yaşamın gerilim ve<br />

rutin<strong>inde</strong>n uzaklaştırmak için eğlendirme; yakın ve uzak çevrede gelişen olaylar hakkında<br />

bilgilendirme; bilimsel ve teknolojik alanlarda<strong>ki</strong> gelişme ve yen<strong>ilik</strong>leri aktararak eğitme gibi<br />

farklı temel işlevleri bulunmaktadır. Ancak en temel işlevler<strong>inde</strong>n <strong>bir</strong>i de (tıpkı diğer <strong>ki</strong>tle<br />

iletişim araçlarında olduğu gibi) haber verme işlevidir.<br />

Haber, artık günümüzde hemen herkesi ilgilendiren <strong>bir</strong> kavramdır. Bir anlamda <strong>bir</strong>eyin en<br />

önemli sosyalleşme araçlarından <strong>bir</strong>idir demek de mümkündür. Dünyada nelerin olup<br />

bittiğini ve bu olanların ne anlama geldiğini anlamak için tarihsel, siyasal, ekonomik ve<br />

toplumsal koşulların bilinmesine gereksinim vardır ve özellikle demokratik toplumlarda haber<br />

yaşamsal <strong>bir</strong> gereksinim <strong>olarak</strong> değerlendirilmektedir. Morse, haberin toplumsal yaşamda<strong>ki</strong><br />

yerini “modern batı toplumlarında haber zorunlu ve olmazsa olmaz ideolojik <strong>bir</strong> araç haline<br />

gelmiştir. Amerika’da haber, demokrasinin hammaddesi <strong>olarak</strong> düşünülmektedir” ifadesiyle<br />

açıklamaktadır (Morse, 25. 02. 2003). Bu nedenle haberin en hızlı biçimde, yorumsuz ve<br />

gerçeklere dayalı <strong>olarak</strong> iletilmesi haberin dayandığı en temel sac ayakları <strong>olarak</strong><br />

değerlendirilebilir.<br />

Televizyon haberini kavramsal ve niteliksel <strong>olarak</strong> incelemeden önce yalın <strong>olarak</strong> haberi<br />

tanımlamakta fayda bulunmaktadır. Haber kavramına iliş<strong>ki</strong>n kuşkusuz, tek <strong>bir</strong> tanımlamadan<br />

söz etmek mümkün olmamaktadır; ancak, haber kavramıyla ilgili tanımlamalardan yaygın<br />

<strong>olarak</strong> kullanılan bazıları şunlardır (Kaptan, 1999:1- 2).<br />

“Haber, vakt<strong>inde</strong> verilen, toplumda çok sayıda <strong>ki</strong>şiyi ilgilendiren ve et<strong>ki</strong>leyen, bu <strong>ki</strong>şilerin<br />

anlayabileceği <strong>bir</strong> dilde yazılan olay, fi<strong>ki</strong>r ya da görüştür. Yani ilgi çe<strong>ki</strong>ci <strong>bir</strong> olayın, <strong>bir</strong><br />

durum, düşünce, eğilim veya kanının doğru, anlaşılır ve çabuk şe<strong>ki</strong>lde yayınlanır <strong>bir</strong> metin<br />

haline getirilmesidir. Haber <strong>bir</strong> olay değildir. Olayın bildirilişi haberdir. Burada da olay<br />

hakkında bilginin iletilmediği sürece haber olamayacağı görülmektedir. Buna göre, her<br />

olayın zamanlı, doğru ve tam <strong>olarak</strong> bildirilişi haberdir. Olayın kendisi haber olmayıp, <strong>bir</strong><br />

haberin hammaddesidir”<br />

Haberin en yalın tanımı, ha<strong>ki</strong>m Oliver Wendell Holmes’in hukuk tanımından çıkartılabilir.<br />

Holmes’e göre, “hukuk, mahkemeler ne derse odur, ne fazla ne eksik. Buna benzer <strong>olarak</strong><br />

haber de, haber müdürleri ile muha<strong>bir</strong>leri ne derse odur” (Postman ve Powers, 1996: 19).<br />

Benzer <strong>olarak</strong> Lewis de “haber, haber kuruluşu her ne söylerse odur” şekl<strong>inde</strong><strong>ki</strong><br />

1049

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!