afyonkarahisaricd2007.pdf 10024KB May 03 2011 12:00:00 AM
afyonkarahisaricd2007.pdf 10024KB May 03 2011 12:00:00 AM
afyonkarahisaricd2007.pdf 10024KB May 03 2011 12:00:00 AM
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A. COĞRAFİ KAPS<strong>AM</strong><br />
A.1.Giriş:<br />
İlin Adının Kaynağı<br />
Afyonkarahisar Kalesi , şehrin güneyinde, çok yüksek ve yalçın bir dağın tepesindedir. Adını dünyanın oluşumunun dördüncü zaman<br />
diliminde bir yanardağ ağzında meydana gelen sarp kayalar üzerine kurulan kaleden (Karahisar) ve ilk defa “Synnada” antik kenti sikkelerin<br />
de karşımıza çıkan haşhaş (Opium-Afyon)’dan alan Afyonkarahisar M.Ö. 2.<strong>00</strong>0 yıllarına kadar uzanan bir tarih şeridi yaşatır.<br />
İlk yerleşim izine, II. Murşil’in Arzava seferinde kullanıldığından bahsedilen ve Hapanova (Yüksek Tepe) olarak adlandırılan Kalede<br />
rastlamaktayız. Günümüze kadar ulaşan Hitit sur parçalarından da burasının Hititlerce ilk defa kullanıldığını öğrenmiş oluyoruz.<br />
Hititlerden sonra Anadolu’da uygarlık kurmuş olan Frigler’in izlerine, sarp kayalık üzerinde tespit ettiğimiz Frig ihrabı, sunu çukurları,<br />
Frig basamaklı sunağı gibi kayalığın zirvesinde bulunan Frig kaya tapınağında rastlamaktayız. Sarp kayalık üzerinde günümüze kadar<br />
korunarak gelmiş dinî amaçlı yapılanmadan, burasının Frigler döneminde dinî bir merkez olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.<br />
Roma ve Bizans döneminde Asya ve Anadolu eyaletine bağlı bir yerleşim yeri olan ilimizin adı, Akronıum (Yüksek Tepe)’dir. Bu<br />
dönemde, kaplıcaları, Frigya Salutaris (Şifalı Frigya) adıyla ün yapmıştır.<br />
Afyonkarahisar, asıl önemine “Selçuklular” döneminde kavuşmuştur. Milâdî 1147-1157 yılları arasında Sultan I. Mesud’un emri ile<br />
“Karahisar” adı ile tanınan kalenin eteklerine, bir Türk boyu olan Karaşar’ lar yerleştirildiler. Stratejik yolların kavşağında çok çetin bir kalesi<br />
bulunması dolayısıyla, kale ile Hıdırlık (kalenin güneyinde bulunan tepe) tepesi arasındaki yerleşim alanı çok kısa sürede genişlemiştir. Bu<br />
gelişmeyi hızlandıran diğer bir olay da, Sultan I. Alâaddin Keykubat’ın tahta çıkar çıkmaz başlattığı yurt kalelerinin onarımı sırasında<br />
Afyonkarahisar Kalesi’nin de onarılmasını buyurmasıdır.<br />
Sultan I.Alâaddin Keykubat, <strong>12</strong>31 yılında lalası ve mimarı Bedrettin Gevhertaş’ı kale dizdarı olarak Afyonkarahisar’a gönderir.<br />
Gevhertaş, kalenin burç ve bedenlerini onardıktan sonra, yukarı Kale’de küçük minareli mozaik çini mihraplı bir mescit ve onun doğu yanına<br />
da bir saray yaptırır. Ayrıca Alâaddin Medresesi adlı Hisarardı Medresesi’ni yaptırır.<br />
Sarp kayalar üzerindeki kalesi sağlam ve güvenilir olan Afyonkarahisar’da Selçuklu Devleti’nin hazineleri saklanır olmuş ve adına da<br />
“Karahisar-ı Devle” denilmiştir.<br />
Anadolu Selçuklu Devleti’nin <strong>12</strong>43 Kösedağ Savaşı sonrasında Moğolların hâkimiyetine girmesiyle Afyonkarahisar’da Sahipata Beyliği<br />
kurulmuş, daha sonra sırayla Eşrefoğulları, Germiyanoğulları ve Karamanoğulları Beylikleri egemenliğinde kalmıştır.<br />
Şehir, Osmanlı İmparatorluğu döneminde genişleyerek büyümüştür. Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa,<br />
Karaman Seferi sırasında Afyonkarahisar’da konaklamış ve 1472-1477 yılları arasında yapımı tamamlanan Gedik Ahmet Paşa<br />
Külliyesi’ni(sübyan mektebi, medrese, hamam, imaret ve camii’den müteşekkil) yaptırmıştır. Bunun yanında çok sayıda mescit, cami,<br />
medrese yapılmıştır. Mevlevîlik tarikatının yayıldığı merkez olan Afyonkarahisar’daki Mevlevi Tekkesi’nin 19.yy.’da yanmasından sonra<br />
dönemin padişahı II. Abdülhamid Han tarafından yaptırılan Mevlevî Tekkesi (Bugün cami olarak kullanılmaktadır.) önemli mimarî<br />
eserlerdendir.<br />
İstiklâl Savaşı yıllarında Afyonkarahisar, Başkomutanlık Karargâhı olmuş, Millî Mücadeleyi zafere ulaştıran Başkomutanlık Meydan<br />
Savaşı, Afyonkarahisar’da da verilmiştir. Kurtuluş Savaşında, Büyük Taarruzdan bir gün sonra 27 Ağustos 1922 günü, saat:17.oo’de Türk<br />
orduları Afyonkarahisar’a girmiş bundan sonra Başkomutanlık ve Garp Cephesi Karargâhı Afyonkarahisar’a taşınmış ve karargâh olarak<br />
kullanılmıştır. Atatürk, 28 Ağustos1922 günü Afyonkarahisar’daki karargâhına gelmiş, büyük zafere kadar çalışmalarını buradan idare<br />
etmiştir.<br />
1-Tarih Öncesinde Afyonkarahisar:<br />
Afyonkarahisar topraklarında ilk insan topluluklarına ne zaman rastlandığını bilemiyoruz, ancak çevre illerde yapılan kazılar,<br />
Afyonkarahisar’da da tarih öncesi çağlarda yerleşme yerleri bulunacağını göstermektedir.<br />
M.Ö.3<strong>00</strong>0 yıllarından itibaren yoğunlaşan, yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Kusura Höyük’tür. Bu dönem, ilk kez<br />
madenin işlendiği, Tunç’un kullanıldığı dönem olması “Tunç Çağı” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde madenle birlikte, kullanıma ve<br />
ihtiyaca göre, taş ve kilden yapılan kap türü eşyalar görülmektedir.<br />
2-Tarihte Afyonkarahisar:<br />
a) Hititler (M.Ö. 18<strong>00</strong>-<strong>12</strong><strong>00</strong>):<br />
M.Ö. 18<strong>00</strong>’den sonra Anadolu’da Afyonkarahisar’ın da içinde bulunduğu, Hitit Krallığı kurulmuştur. Hitit Devleti’nin bu ilk dönemi, Hint-<br />
Avrupa kaynaklı bir kültürün etkisi altındadır. Bununla birlikte Hatti’lerin din ve kültür özellikleri yok olmamıştır. Bu döneme ait Seydiler<br />
kasabası Yanarlar mevkiinde yapılan kazı ile eski Hitit küp mezarlığı ortaya çıkartılmış olup, Eski Hitit Krallığı’nın batı sınırının Afyonkarahisar<br />
olduğu anlaşılmıştır. Hitit Devleti’nin M.Ö. 15<strong>00</strong>’lerde başlayan “İmparatorluk” döneminde, kral soyunun da Hatti kökenli olduğu bilinmektedir.<br />
16