Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İçindekiler<br />
BAŞYAZI<br />
Başyazı<br />
2<br />
YAYIN KURULUNDAN<br />
Yıl: 22 - Sayı: <strong>135</strong> - Basım Tarihi: 15 <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong><br />
İki ayda bir yayınlanmaktadır.<br />
SAHİBİ:<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına<br />
Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU<br />
SORUMLU YAZI İŞLERİ YÖNETMENİ:<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına<br />
İnş. Müh. Jale ALEL<br />
Merhaba<br />
ŞUBE'DEN<br />
Mayıs-Haziran Ayı Etkinliklerimiz<br />
İzmir Kent Kurultayı<br />
İMO'dan<br />
İMO İzmir Şubesi Afiş Yarışması<br />
Türkiye'yi ve Dünyayı Anlamak<br />
İNCELEMELER<br />
3<br />
4<br />
7<br />
8<br />
10<br />
12<br />
YAYIN KURULU:<br />
Jale ALEL<br />
Ömer Zafer ALKU<br />
Zehra GERMEN<br />
Gülşen IŞIK<br />
K. Abidin ÖZTÜRK<br />
Tahsin H. VERGİN<br />
E. Tahsin YAYGIN<br />
Vedat YORULMAZEL<br />
Altı Katlı Bir Kayma Çerçevesinin 17 Ağustos 1999 İzmit<br />
ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremlerinde Kaydedilen Yer<br />
İvmelerinin Etkisinde Doğrusal-Elastik Ve Elastik- Plastik<br />
Davranışlarının Yönetmeliğin Eşdeğer Deprem Yükü<br />
Yöntemi İle Elde Edilenler ile Karşılaştırılması<br />
15<br />
YAYIN KOŞULLARI:<br />
Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın<br />
Kurulu karar verir.<br />
Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.<br />
Gönderilen yazılar geri verilmez.<br />
Yazılar yaygın kullanılan kelime işlem programlarından birinde<br />
yazılmış olarak disket, CD veya imoizmir@imoizmir.org.tr<br />
adresine e-posta ekinde gönderilmelidir.<br />
İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan fotoğraf, şema, tablo<br />
gibi görsel malzemeler tek sütun için en az 8 cm eninde, çift<br />
sütun için 16,5 cm eninde ve en az 300 dpi çözünürlükte<br />
olmalıdır. Başka bir ortamdan alınan görsel malzemelerin<br />
boyutları ve çözünürlüğü değiştirilmemeli, değiştirilmişse orijinal<br />
dosyalar yazı ekinde ayrıca gönderilmelidir.<br />
Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme bulunmayan yazılar<br />
yaklaşık 580 kelime (4.500 boşluklu karakter) içermektedir.<br />
Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından<br />
bültene uygun bir sayfa düzeni yapılmasına gerek yoktur.<br />
Yazılarda mümkün olduğunca "otomatik dipnot", "otomatik<br />
madde işaretleri" gibi, bazı programlara özgü otomatik işlevleri<br />
kullanmak yerine bu işlemler "manuel" olarak (elle) yapılmalıdır.<br />
YÖNETİM YERİ:<br />
Anadolu Caddesi, Tepekule İş Merkezi, No: 40, Kat: 1<br />
Bayraklı-Karşıyaka / İZMİR<br />
Telefon: (0 232) 462 56 55 Belgegeçer: (0 232) 462 11 67<br />
Genel Ağ: www.imoizmir.org.tr<br />
e-posta: imoizmir@imoizmir.org.tr<br />
Yer Hareketleri Üzerinde Yerel Zemin Şartlarının Etkisi<br />
Binalarda Yeni TS 825 Isı Yönetmeliği ile Güncel Hale<br />
Gelen Isı İletkenlik Hesap Değerleri Düşük Düşey Delikli<br />
Hafif Tuğla Kullanımı (EN 771-1 LD Birim)<br />
BETON KÖŞESİ<br />
Özel Betonlar: Hafif Beton<br />
ÜYELERİMİZDEN<br />
Siyasal Partilerin ve Örgütlenmelerin Söylem ve<br />
Davranışlarını Değiştiren Mitingler<br />
Mağmatik Kayaçların İnşaatta Kullanımı<br />
Metropolis<br />
GENÇ-İMO<br />
genç-İMO Örgütlenmemiz ve Yeni Dönem<br />
4. Kısır-Mısır Şenliğimiz<br />
Genç Mühendislerin Yapı Denetim Şirketlerinde Yaşadığı<br />
Zorluklar<br />
Genç Mühendisler Komisyonu Toplantısı Yapıldı<br />
Celal Bayar Üniversitesinde Yetkin Mühendislik Konulu<br />
Söyleşi<br />
22<br />
26<br />
30<br />
34<br />
36<br />
38<br />
41<br />
42<br />
43<br />
44<br />
45<br />
DİZGİ ve SAYFA DÜZENLEME:<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />
Bu sayı 5000 adet basılmıştır. Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır.<br />
YAYIN TÜRÜ:<br />
Mesleki, yerel süreli yayın.<br />
BASKI: EMKA Matbaacılık Ambalaj Baskı San. Tic. Ltd. Şti.<br />
1203 Sk. No: 18/A Gıda Çarşısı Yenişehir / İZMİR<br />
Telefon: 0 232 457 43 43<br />
DÜŞÜN VE SANAT<br />
Kitaplar Arasında<br />
Şiir<br />
Mizah Köşesi<br />
OYUN KÖŞESİ<br />
Briç<br />
Satranç<br />
Bulmaca<br />
46<br />
47<br />
48<br />
50<br />
51<br />
52<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
1
Başyazı<br />
BAŞYAZI<br />
BANKALARIMIZ VE SİGORTA ŞİRKETLERİMİZ<br />
ULUSLARARASI TEKELLERE SATILDI<br />
Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU<br />
İMO İzmir Şube Başkanı<br />
Ondört bankamızın daha yabancılara satılması ile<br />
bankacılıkta yabancı payı % 42'ye yükseldi. 2001 yılı<br />
krizinden önce bankacılıkta yabancı payı % 1'in altında iken<br />
bugün elimizde % 100'ü yerli olan İş Bankası, Ziraat Bankası,<br />
Halk Bankası ve Vakıflar Bankası kaldı. Vakıflar Bankası'nın<br />
da % 25'i halka arz oldu. Bu % 25 acaba kimlerin elinde?<br />
Yabancıların eline geçen birkaç bankayı hatırlayalım:<br />
Citibank:Akbank ile ortak.<br />
HSBC: Yerli ortağı yok (Demirbank'ı satın aldı)<br />
General Electric: Garanti Bankasında Doğuş Grubu ile<br />
ortak.<br />
Dexia: Denizbank'ı Zorlu Grubundan satın aldı.<br />
Uni Credito: Koçbank ve Yapı Kredi'de ortak.<br />
Fortis: Dışbank'ı Doğan Grubundan satın aldı.<br />
BNP Paribas: TEB'de ortak.<br />
ING: Satış işlemi onaylanırsa Oyakbank'ın % 100'ünü<br />
alacak.<br />
NBG: Finansbank'ı Fiba Grubundan satın aldı.<br />
EFG Eurobank: Tekfen Bank'ı Tekfen Grubundan satın<br />
aldı.<br />
Alfa Bank: BDK onay verirse Akbank'ı Anadolu<br />
Grubundan satın alacak.<br />
Bankmed-Arapbank: MNG Bank'ı MNG Grubundan<br />
satın aldı.<br />
Hapoalim: Pozitif Bank'ı Cıngıllı Grubundan satın aldı.<br />
Novo-Bank: TMSF'den Sitebank'ı satın aldı.<br />
Görülüyor ki Türk sermayesi bankacılık sektöründen<br />
çıkıyor.<br />
2001 yılında banka sayısı 80 iken bugün banka sayımız<br />
46. Kamu bankalarının piyasa payı çok düştü. Bugün şu<br />
noktaya vardığımızı görmeliyiz. Artık kendi aramızda<br />
rekabet söz konusu değil. Şimdi az sayıdaki yerli bankamız<br />
yabancı bankalar ile rekabet edecek. Acaba edebilecek mi?<br />
Yoksa global sermaye her şeye hakim mi olacak?<br />
43 adet sigorta şirketimizin 21'ini yabancı sermaye satın<br />
aldı. Böylece sigorta piyasasının % 45'i yabancıların oldu.<br />
Çünkü yabancılar bu alanda büyük bir pazar görüyor.<br />
Türkiye'nin nüfusu çok genç. Sigorta sektöründe potansiyel<br />
prim üretiminin büyüyeceğini öngörüyorlar. Özellikle<br />
bireysel alanda emeklilik ve sağlık sigortalarında talep artışı<br />
bekliyorlar. Acaba başka şeyler de bekliyorlar mı? Neden<br />
olmasın. İşte size bir senaryo:<br />
Hükümet “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında<br />
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa<br />
Tasarısını” TBMM'den geçirmiş ancak Cumhurbaşkanı<br />
Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek<br />
üzere tasarı Meclise iade edilmiştir. Bu yasa tasarısı yabancı<br />
mimar ve mühendislere akademik ve mesleki yeterlilik<br />
muafiyeti, serbest dolaşım ve çalışma hakkı tanımaktadır.<br />
Ayrıca bu yasa tasarısı “Mühendislik ve Mimarlık Hakkında<br />
Yasa” ile “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği<br />
Yasası”nın yürürlüğünü resmen ortadan kaldırmaktadır.<br />
Yapı denetimindeki aksaklıklar herkes tarafından<br />
biliniyor. Bakanlık yetkilileri yasanın uzun zamandan beri<br />
değiştirileceğini ifade ediyor. Şimdilik yapılan hazırlıklar<br />
rafta bekletiliyor. Hükümet yapı denetim sistemi içine<br />
sigorta şirketlerini dahil etmeyi planlıyor. Çünkü<br />
Bayındırlık Bakanlığı yapı denetim yükünü kaldıramıyor.<br />
"En iyi çözüm işi taşerona havale etmek" diye düşünüyor.<br />
İşte size sigorta şirketleri için yeni bir potansiyel. Yabancı<br />
sigorta şirketleri yerli mühendisleri mi çalıştıracak<br />
bünyesinde? Öyle olsaydı, yukarıda sözü edilen yasa taslağı<br />
hiç hazırlanır mıydı? Yabancı sigorta şirketleri yerli<br />
mühendisleri çalıştırabilir ama ikinci adam olarak. Hem<br />
karın tokluğuna hem de yabancı mühendis emrinde.<br />
Aynı zihniyet iktidar olduğu takdirde yabancı sermayeyi<br />
teşvik amacıyla böyle bir senaryonun yeni hükümetin ve<br />
yeni cumhurbaşkanının politikası olabileceğini düşünmek<br />
bile istemiyorum.<br />
İstanbul Sanayi Odası her yıl 500 büyük sanayi<br />
kuruluşuyla ilgili bilgiler yayınlıyor. Türkiye'deki 500 büyük<br />
sanayi şirketinde elde edilen kârın % 44,4'ünü yabancılar<br />
almış. Toplam ihracatın % 49'unu, toplam satışların %<br />
42,5'ini yabancılar yapmış. Buna karşılık bu şirketlerin<br />
toplam istihdamdaki payı % 27,3.<br />
Örgütlü perakendecilikte Koç Grubu Migros-Tansaş<br />
mağazalar zincirini yabancılara satmak üzere harekete geçti.<br />
Halkımızın her kesiminin alışveriş yaptığı bu büyük<br />
mağazaların yıllık cirolarının 70 katrilyon TL civarında<br />
olduğu hesaplanıyor.<br />
Borsada işlem gören hisse senetlerinin % 71'i, hazine<br />
bonosu ve tahvillerin % 25'i yabancıların elinde. İşte<br />
Türkiye'nin fotoğrafı bu. 150 yıl kadar geriye gidersek aynı<br />
gidişatı Osmanlı'da görebiliriz. 1838 yılında Osmanlı<br />
İngiltere ve Belçika ile Baltalimanı Antlaşmasını<br />
imzalamıştır. Bu antlaşma ile ülke tıpkı bugünkü gibi<br />
Avrupa'nın açık pazarı haline gelmiştir. 1838 Antlaşması ile<br />
dış alım, dış satım ve iç ticaret tamamen serbest bırakılmıştır.<br />
1838 yılına kadar devlet tüccarını koruma altında tutmuş, iç<br />
ticareti Osmanlıların yapmasını sağlamış ve devlet bu<br />
ticaretten önemli vergi toplamıştır. 1838Antlaşması ile hiçbir<br />
koruma önlemi alınmadan ülke Avrupa'nın açık pazarı<br />
haline getirilmiştir. Bugünkü durumun 1838-1923 yılları<br />
arasında yaşanan süreçten ne farkı var? Bir tek farkı var.<br />
Süreç bugün çok daha hızlı gelişiyor.<br />
2 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Yayın Kurulundan<br />
MERHABA<br />
Tüm dünya küresel ısınmanın etkisiyle kavrulurken,<br />
Ülkemizde son 60–70 yılın en sıcak günleri<br />
yaşanmaktadır.<br />
Türkiye'nin siyasal toplumsal ve ekonomik gündemi<br />
de bu iklimsel sıcaklığı aratmamaktadır. Bir taraftan<br />
seçimin getirdiği toplumsal tansiyon yükselişi<br />
yaşanırken diğer taraftan sınır ötesi operasyon<br />
söylentileri ve talepleri gündemi iyice ısıtmaktadır. Öte<br />
yandan hemen seçim arifesinde borsanın % 71'i<br />
yabancıların elinde bulunurken, tarihi artışlar<br />
yaşanmakta olduğu görsel ve yazılı basının ilk gündem<br />
maddeleri arasında yer almaktadır.<br />
Özelleştirmelerin, küresel sermayenin yenidünya<br />
düzeni adı altında yeniden yapılanması çalışmalarının<br />
bir sonucu olduğu gerçeğini göz ardı eden son 25-30 yıllık<br />
uygulamalar sonucunda, bugün özelleştirme şampiyonu<br />
olan mevcut siyasi iktidar; enerjide piyasalaşma<br />
faaliyetlerinin sonuncusunu da ortaya koymaktadır.<br />
Petkim'in %51 hissesinin blok satış ihalesi Bülten elinize<br />
geçtiğinde muhtemelen tamamlanmış olacaktır. Böylece<br />
öz kaynakların gözden çıkarılması, heba edilmesi,<br />
ülkenin enerjide kaosa sürüklenerek doğal gaza<br />
bağımlılığının artması yönünde epey mesafe alınmış<br />
olacaktır. Bundan sonraki süreç, nükleer enerji dayatması<br />
ve pazarlaması olacak gibi görünmektedir. Küresel<br />
sermayenin yeniden yapılanma çalışmalarına uyum<br />
çerçevesinde, ülkemizdeki siyasi iradenin eklemlenme<br />
gayretleri sonucunda özelleştirmeler adım adım<br />
gerçekleştirilmektedir. Böylece küresel sermaye<br />
tarafından önceden belirlenmiş programların<br />
uygulayıcısı durumunda kalınmaktadır.<br />
Yine hep beraber zor bir dönemden geçiyoruz.<br />
Siyasette, ekonomide, toplumsal yaşamın her alanında<br />
başlayan gerilim, kaos ve kriz insanları acımasızca<br />
etkilemektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan<br />
süreç, laik – anti laik tartışmalarıyla tırmanmış ve erken<br />
seçime dönük çalışmalarla başka bir yöne yönlenmiştir.<br />
Her nedense toplumun her kesimince bu arada siyasiler<br />
tarafından da sürekli eleştirilen ama bir türlü<br />
değiştirilemeyen 12 Eylül Anayasasının, işlerine geldiği<br />
noktada partilerin ve siyasetçilerin medet umduğu<br />
konumunu halen koruduğu da görülmektedir.<br />
Dolayısıyla anti demokratik yönelim ve uygulamalar<br />
rahatlıkla yaşanabilmektedir.<br />
Oysa içinden geçmekte olduğumuz süreç, 12<br />
Eylülden bu yana yürütülen siyaset tarzının, ekonomik<br />
politikaların geldiği noktadır. Bu noktada, küresel<br />
sermayenin politikalarının uygulayıcısı konumundaki<br />
İMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar ülkeyi iktisadi<br />
olarak teslim almış olmasına ilaveten, tipik iki partili<br />
ABD demokrasisini yerleştirme çalışmaları da etkinlik<br />
kazanmaktadır. Bu noktada, biz mühendislerin de içinde<br />
bulunduğu geniş halk kitleleri yoksullaşmakta, bütçeden<br />
aldığı pay azalmakta, yönetime katılmaları sadece oy<br />
verme ile sınırlandırılmaktadır. Böyle bir süreç basit<br />
anlamda yöneticilerin niteliği ile aşılamayacak boyuta<br />
gelmiştir.<br />
Laiklik, demokrasi ve insan haklarının egemen<br />
olduğu, gerçek anlamda yurtsever emperyalizm karşıtı<br />
uygulamaların egemen olduğu, ekonomik büyümenin<br />
sonuçlarının geniş halk kitlelerine yansıtıldığı, eşit ve adil<br />
ekonomik politikaların hakim olduğu, ırkçı ve gerici<br />
olmayan, denetimden kaçmayan şeffaf yönetimlerin<br />
hakim olduğu, teknik elemanların gözden çıkarılmadığı,<br />
istihdamın sağlandığı, işsizliğin ortadan kalktığı bir<br />
Türkiye ve yönetimlere sahip olabilmek için yapılması<br />
gereken çok işler bulunmaktadır.<br />
Sevgilerimizle.<br />
Siyasilerin ve partilerin, seçim konuşmalarına<br />
bakıldığında, yaşananların asıl gerekçelerine hiç<br />
dokunulmadığı görülmektedir. Ekonomik bağımsızlık<br />
olmadan siyasi bağımsızlığın olamayacağı hiç<br />
konuşulmuyor. Tam bağımsızlık olmadan demokrasi<br />
olamayacağı, demokrasi olmayınca laikliğin de<br />
olamayacağı gibi hususlardan bahsedilmiyor.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
3
Şubeden<br />
MAYIS-HAZİRAN <strong>2007</strong><br />
ETKİNLİKLERİMİZ<br />
1 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Emeğin Bayramı bu yıl da büyük bir coşkuyla<br />
kutlandı.<br />
Kongre Merkezi Anadolu Salonu'nda Bahar<br />
Konseri verdi. Koroyu Devlet Korosu Sanatçısı<br />
Bülent Dağdeviren yönetti.<br />
4 Mayıs <strong>2007</strong><br />
• Çiğli Ahmet Adnan Saygun Lisesi'nde yapılan<br />
meslek tanıtım seminerine üyemiz Adnan Fidan<br />
katıldı<br />
• İnşaat Mühendisleri Odası'nın Ankara<br />
Necatibey Caddesi'nde aldığı yeni hizmet binasının<br />
açılış törenine katıldık.<br />
5 Mayıs <strong>2007</strong><br />
• İnşaat Mühendisleri<br />
Odası Şubelerarası Ortak<br />
Toplantısı yapıldı.<br />
Toplantıda meslek içi eğitim<br />
çalışmaları, yapı denetim<br />
şirketlerinde çalışan<br />
üyelerimize yönelik<br />
yapılacak eğitim programı<br />
hakkında görüşler bildirildi.<br />
11 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Yapı Denetim Şirketlerinde çalışan yapı<br />
denetçilerine yönelik yapılacak eğitim programının<br />
düzenlenmesi için yapılan toplantıların birincisine<br />
40 kişi katıldı.<br />
13 Mayıs <strong>2007</strong><br />
İzmir'de yapılan Cumhuriyet Mitingine katıldık.<br />
• Manisa'da yapılan Cumhuriyet Mitingine<br />
katıldık.<br />
10 Mayıs <strong>2007</strong><br />
• İlçe temsilciliklerimizle ortak toplantı yaptık.<br />
Temsilciliklerimizde yürütülen işlerin bilgisayar<br />
ortamında sağlıklı bir şekilde yürümesi, yapılan<br />
işlerin kontrolünün sağlanıp arşivinin<br />
tutulabilmesi için oluşturduğumuz bilgisayar<br />
programının kullanımını denedik. Toplantıya<br />
Aliağa, Bergama, Çeşme, Kemalpaşa, Ödemiş,<br />
Selçuk, Tire, Torbalı temsilcilerimiz katıldı.<br />
• Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin<br />
kuruluş yıldönümü etkinliğine katıldık.<br />
• Şubemiz Türk Sanat Müziği Korosu Tepekule<br />
15 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Yapı Denetim Şirketlerinde çalışan proje denetçileri<br />
için yapılacak eğitim programına yönelik yapılan<br />
toplantı Şubemizde gerçekleştirildi.<br />
17 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Prof.Dr.Uğur Ersoy'un “Güçlendirmede Temel<br />
İlkeler, Araştırma ve Uygulama”, Prof.Dr. Sinan<br />
4 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Şubeden<br />
Altın'ın “Yığma ve Betonarme Yapıların<br />
Güçlendirilmesinde Deneysel Yaklaşımlar” konulu<br />
seminerleri Tepekule Kongre Merkezi Anadolu<br />
Salonunda gerçekleştirildi.<br />
20 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Üyelerimiz ve ailelerinden oluşan 160 kişi<br />
Afrodisias Ören Yerini ve Yenipazar'da restore<br />
edilen YörükAli Efe evini gezdik.<br />
23 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Kent Kurultayı ile ilgili dört oda ortak basın<br />
açıklaması yaptık.<br />
24-25 Mayıs <strong>2007</strong><br />
İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir<br />
Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası İzmir<br />
Şubeleri birlikteliğinde düzenlediğimiz “İzmir'i<br />
Yeniden Düşünmek ve Düşlemek” temalı İzmir<br />
Kent Kurultayı, Kültürpark İsmet İnönü Kültür<br />
Merkezi'nde gerçekleştirildi.<br />
Prof.Dr.İlhan Tekeli'nin yöneticiliğini yaptığı<br />
“Büyüyen ve Dönüşen Kent İzmir” başlıklı açılış<br />
oturumunda İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker ve<br />
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz<br />
Kocaoğlu kentimizle ilgili görüşlerini dile<br />
getirdiler. Doç. Dr. Semahat Özdemir'in yönettiği<br />
“Planlama” konulu 1. oturumda Prof.Dr.Sezai<br />
Göksu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gn.Sekr.Yrd.<br />
Hasan Topal, Yrd. Doç. Dr. Anlı Ataöv; Prof.<br />
Dr.Zekai Görgülü'nün yönettiği “Dönüşüm”<br />
konulu 2. oturumda Prof.Dr.Murat Güvenç,<br />
Dr.Tuna Taşan Kok, Prof.Dr.Adnan Kaplan<br />
konuşmalarını yaptılar. İlk günkü oturum<br />
kokteylle sona erdi.<br />
İkinci günün 1. oturumu Bülent Tanık'ın yönettiği<br />
“Büyüyen Kentte Güvenlik ve Kentlileşme” oldu.<br />
Prof. Dr. Sema Erder, Prof.Dr.Emel Göksu, Doç. Dr.<br />
Sibel Kalaycıoğlu, Prof.Dr.Ercan Tatlıdil konuyla<br />
ilgili görüşlerini aktardı. “İzmir Düşleri” adını<br />
verdiğimiz 2. oturumu Prof.Dr.Gürhan Tümer<br />
yönetti. Gazeteci-yazar Zeynep Oral ve şair-yazar<br />
Refik Durbaş'ın katıldığı oturuma salondan da<br />
katılım oldu. Kurultay Prof.Dr.İlhan Tekeli'nin<br />
yönettiği Halis Peker, Hakkı Berksü, Bülent Tanık,<br />
Semahat Özdemir, Gürhan Tümer'in konuşmacı<br />
olarak katıldığı “Özgürlükler, Demokrasi, Barış<br />
Kenti İzmir- Uygar İzmir” temalı forum ile sona<br />
erdi.<br />
25 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır'ın ayrılması nedeniyle<br />
boşalan <strong>TMMOB</strong> İzmir İl Koordinasyon Kurulu<br />
sekreterliğine Ziraat Mühendisleri Odası İzmir<br />
Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ferdan Çiftçi<br />
oybirliği ile seçildi. Sayın Prof.Dr.Kamil Okyay<br />
Sındır'a bugüne kadar yaptığı çalışmalar için<br />
teşekkür ediyor, sayın Ferdan Çiftçi'ye başarılar<br />
diliyoruz.<br />
30 Mayıs <strong>2007</strong><br />
“İdecad Statik İDS5 Enterprise” programının<br />
tanıtımı ve <strong>2007</strong> yönetmeliğinin getirdiği<br />
yeniliklerin yazılımlar üzerinde uygulamaları<br />
semineri Şubemizde gerçekleştirildi.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
5
Şubeden<br />
31 Mayıs <strong>2007</strong><br />
İrfan Kadiroğlu'nun sunduğu “Sıcak Havada Beton<br />
Dökümü” konulu seminer Şubemizde<br />
gerçekleştirildi.<br />
14 Haziran <strong>2007</strong><br />
Geleneksel hale gelen “Körfez Gezimiz”<br />
üyelerimizin katılımıyla gerçekleşti.<br />
1 Haziran <strong>2007</strong><br />
İnşaat Mühendisleri Odası 40.Dönem 3.Danışma<br />
Kurulu toplantısı Van'da yapıldı. Genel Sekreterlik<br />
Yönetmeliği, Yapıt Hazırlama Basım, Dağıtım ve<br />
Yayın Yönetmeliği ve SİM Yönetmeliğinde<br />
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik taslakları<br />
üzerinde görüşmeler yapıldı.<br />
5 Haziran <strong>2007</strong><br />
Kalekim A.Ş. ürünlerinin tanıtıldığı ürün tanıtım<br />
semineri Şubemizde yapıldı. Seminerin ardından<br />
katılan üyelerimize kokteyl verildi.<br />
8 Haziran <strong>2007</strong><br />
• İnşaat Mühendisleri Odası Manisa Şubesi'nin<br />
yeni hizmet binası açılışına katıldık.<br />
• genç-İMO'nun düzenlemiş olduğu 4. Kısır Mısır<br />
Şenliği yapıldı.<br />
15 Haziran <strong>2007</strong><br />
• Dokuz Eylül Üniversitesi Bitirme Projeleri<br />
Sergine katıldık. İlk üç dereceye giren öğrencilere<br />
Şubemiz yayınlarından hediye ettik.<br />
8-9-10 Haziran <strong>2007</strong><br />
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın talebi<br />
doğrultusunda Yapı Denetim şirketlerinde çalışan<br />
proje denetçisi meslektaşlarımıza yönelik<br />
düzenlediğimiz 20 saatlik eğitim programı<br />
Şubemiz Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.<br />
Eğitime Aydın ve Denizli Şubelerine üye<br />
meslektaşlarımız da katıldı.<br />
• <strong>TMMOB</strong> İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak<br />
Kültürpark Yeraltı Otoparkının yürütmeyi<br />
durdurma kararı hakkında basın açıklaması<br />
yapıldı.<br />
12 Haziran <strong>2007</strong><br />
genç-İMO'nun düzenlediği “Şantiyede İş<br />
Organizasyonu” konulu semineri üyemiz İnşaat<br />
Mühendisi UğurAkyurt verdi.<br />
21 Haziran <strong>2007</strong><br />
İşyeri temsilcileri toplantımız dokuz kurumdan 14<br />
temsilcinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda Abaş<br />
Prefabrik A.Ş. temsilcimiz Emrah Emre kurumunu<br />
tanıtan ve üretimi anlatan bir sunum yaptı.<br />
23 Haziran <strong>2007</strong><br />
Eğitime katılan proje denetçilerinin sınavı Ege<br />
Üniversitesi Bornova kampüsünde yapıldı.<br />
6 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Şubeden<br />
İZMİR KENT KURULTAYI<br />
BASIN AÇIKLAMASI<br />
23 Mayıs <strong>2007</strong><br />
<strong>TMMOB</strong> İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası,<br />
Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası İzmir<br />
Şubeleri birlikteliğinde; köyden kente, kentten büyükkente<br />
göçün üst boyutlara vardığı ani büyümelerin kentleri<br />
hazırlıksız yakaladığı günümüzde, kentimizi ve toplumsal<br />
yaşamı daha yaşanabilir hale getirmenin yollarını aramak<br />
amacıyla genelde kentlerin ve özelde İzmir'in konuşulacağı,<br />
sorunların ve çözüm önerilerinin dile getirileceği bir<br />
kurultay gerçekleştiriyoruz.<br />
Amacımız; kentlerle ilgili sorunları ele alıp, çözüm<br />
yolları arayarak, yerel ve merkezi yöneticilerin önünü<br />
açmak. Ayrıca bu kurultayın, yerel yöneticilerin, kentin<br />
sorunlarının çözülmesinde yararlanacakları bir ortam<br />
oluşturulmasını da hedefledik.<br />
Bu ilk kurultayda, davetimize olumlu yanıt vererek<br />
toplantılara katılan “Düzenleme Kurulu” üyeleri ile birlikte<br />
konuların içeriğini; “dönüşüm, planlama, planlamada<br />
demokratik katılım, büyüyen kentte güvenlik ve kentleşme,<br />
göçün etkileri” olarak belirledik. Bu bağlamda, konularında<br />
uzman kişilerle birlikte kuramsal açılımın yanı sıra, yurtiçi<br />
ve yurt dışından örneklerle de temaları desteklemeyi<br />
önemsedik.<br />
Açılış oturumunda “Büyüyen ve Dönüşen Kent İzmir”<br />
başlığında kentimizin iki yöneticisi; değerli valimiz Sayın<br />
Mustafa Cahit KIRAÇ ve Belediye Başkanımız Sayın Aziz<br />
KOCAOĞLU İzmir üzerine düşüncelerini, vizyonlarını ve<br />
İzmir'in yaşadığı sorunları aktaracak. İki gün boyunca çok<br />
önemli tartışmaların yapılacağı Kurultayın son sözü, Forum<br />
bölümünde İzmirliler'in olacak.<br />
Tüm İzmirliler'i Kent Kurultayına davet ediyoruz.<br />
İnadına Şiir: İzmir<br />
Kan kardeşi hayatın<br />
armağanı anıların<br />
yasemen kokar<br />
Ay dolanır şavkı vurur<br />
meltemin sabahına<br />
akşamın imbatına<br />
İzmir yaşar ve yaşanır<br />
ömrüm, İzmir misali<br />
yasemen kokar<br />
Ay çıplaktır, ışığı da<br />
İzmir hem ay<br />
hem ayın ışığı kokar<br />
REFİK DURBAŞ<br />
25.5.<strong>2007</strong><br />
24-25 Mayıs <strong>2007</strong> tarihlerinde düzenlediğimiz<br />
İzmir Kent Kurultayı'na<br />
Kültürpark İsmet İnönü Kültür Merkezi'ni ve Bergama Vapurunu tahsis<br />
eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız<br />
Sayın Aziz Kocaoğlu'na<br />
destekleri için teşekkür ederiz.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
7
Şubeden<br />
İMO’dan<br />
İZMİR KENT KURULTAYI<br />
İnşaat Mühendisleri Odası Sekreter üyesi Ahmet<br />
Göksoy'un İzmir Kent Kurultayında yaptığı açılış<br />
konuşması<br />
24 Mayıs <strong>2007</strong><br />
Sevgili İzmirliler,<br />
Değerli Meslektaşlarım,<br />
Değerli Konuklar,<br />
Basınımızın Değerli Mensupları,<br />
“İzmir'i Yeniden Düşünmek ve Düşlemek” için<br />
bir araya gelen dostlar,<br />
İnşaat Mühendisleri Odası olarak hepinize saygı<br />
ve sevgilerimi sunuyorum.<br />
Kentlerimiz öyle bir hal aldı ki, aralarında<br />
İzmir'in de bulunduğu büyük kentlerimiz öylesine<br />
yaşanılır olmaktan çıktı ki, hepimiz düşlerimizi<br />
birbirimizle paylaşmak ihtiyacı duymaya başladık.<br />
Paylaşarak düşlerimizi çoğaltmaya, çoğaltarak<br />
daha çok paylaşmaya çalışacağız.<br />
Çünkü buna ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü<br />
kentlerimizin içinde bulunduğu gerçeklik, bizi daha<br />
çok düşünmeye, düş kurmaya sevk ediyor.<br />
Kentlerimizi sevk ve idare edenlerin,<br />
kentlerimizi tekrar yaşanılası kılmak yolunda teknik<br />
bilgi sahibi olanların bu salonda bulunmasını bir<br />
şans olarak değerlendiriyorum.<br />
Belediye başkanlarımızın, yerel yöneticilerin,<br />
kent tutkunu değerli hocalarımızın bulunduğu bir<br />
zeminde düşünmek, düş kurmak mutlaka çok<br />
yararlı olacaktır ama bir o kadar da zor olacağını<br />
belirtmem gerekiyor.<br />
Değerli Konuklar,<br />
Evet, düşünmek ve düş kurmak için bir araya<br />
geldik. “Herkes düşlerinin büyüklüğü kadar<br />
özgürdür.”<br />
Ernesto Che Guevara'ya mal edilen bu sözü<br />
dayanaklı kılmak için bir araya geldik.<br />
Düşüneceğiz, özgürleşeceğiz, düş kuracağız<br />
özgürleşeceğiz.<br />
Düş kurmayı becermek zorundayız sevgili<br />
arkadaşlar. Özgürleşmemiz düş kurarak mümkün<br />
olacaksa, işte bunun için bize sonsuz fırsatlar veren<br />
bir zeminde bulunuyoruz.<br />
Bu fırsatı bizlere sunan İnşaat Mühendisleri<br />
Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası,<br />
Şehir Plancıları Odası İzmir Şubelerine ne kadar<br />
teşekkür etsek azdır.<br />
Katılımcı kuruluşların katkısını da unutmamak<br />
lazım. İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediye<br />
Başkanlığı, Ege Belediyeler Birliği, İzmir Ticaret<br />
Odası, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi,<br />
İzmir Ekonomi Üniversitesi ve İzmir Yüksek<br />
Teknoloji Enstitüsü'ne İzmir Kent Kurultayı'na<br />
yaptıkları katkı unutulmamalı.<br />
Değerli Meslektaşlarım,<br />
Yanlış hatırlamıyorsam, Server Tanilli'nin<br />
“Uygarlıklar Tarihi”nde geçiyordu. Tanilli,<br />
insanların ayaklarının en fazla elleri kadar kirlendiği<br />
bir kentten söz ediyordu.<br />
İşte bizim düşlerimizde böyle bir kent var.<br />
İnsanların yüreklerinin, kentin sokakları kadar<br />
temiz olduğu, yüreklerin temizliğinin sokakların<br />
temizliğini çoğalttığı, eşit, adil, sevecen ve<br />
hoşgörülü, nazik ve naif bir yaşamın hüküm<br />
sürdüğü, kentlerin betona, gürültüye değil, yeşile ve<br />
duruluğa kucak açtığı, o beton yığınlarını daha da<br />
çirkinleştiren, tüketim toplumunun simgesi<br />
tabelaların değil, kuşların tünediği saçakların dikkat<br />
çektiği bir kent var düşlerimizde.<br />
Ne yağmurda yürümek zor olmalı, ne karda<br />
ilerlemek ıstırap halini almalı. Ne trafik sinir<br />
sistemini alt üst etmeli ne de deprem ve su taşkınları<br />
bir karabasana dönmeli.<br />
İşte bizim düşlerimizde böyle bir kent var; ve biz<br />
bu duygularımızı birbirimizle paylaşmak için bir<br />
araya geldik.<br />
İnsanı, kentlerimizi seviyoruz. Kent kurultayı<br />
zemininde düşünce ve düş dünyasında yolculuğa<br />
çıkmak ancak sevgi dolu bir yüreğin işidir.<br />
Bizleri bu yolculuğa çıkaran değerli<br />
düzenleyicilere bir kez daha teşekkür ediyorum.<br />
DeğerliArkadaşlar,<br />
Size kısa bir öykü aktaracağım. Sevgili mimarşair<br />
Cengiz Bektaş “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar,<br />
Kentler” kitabında anlatıyor Londralı yontucunun<br />
öyküsünü.<br />
“Londra'da bir sokakta, bir adamı elektrik<br />
direğine bağlı bulurlar. Kurtarırlar, durumu<br />
saptamak için karakola buyur ederler. Orada der ki<br />
adam: 'Yontucuyum ben, sanatçıyım. Bu sokakta<br />
oturuyorum. Benim sokağıma şu çirkin elektrik<br />
direklerini dikmeye kimin hakkı var? Davranışım bu<br />
çirkinliğe karşı çıkmak için..' Olayın sonucunu da<br />
söyleyeyim: Elektrik direkleri değiştirilmiş.<br />
Gülüyorsunuz, biliyorum. Bizde böyle bir olayın<br />
sonucunda karakolda olacakları düşünüyorsunuz<br />
da gülüyorsunuz değil mi? Ama gene biliyorsunuz<br />
ki, bizde böyle bir şey olmaz. Polisten ötürü değil;<br />
sokağına benim sokağım diyebilen, onun için<br />
savaşan yontucu olmadığı için…”<br />
Vali, belediye başkanı, mühendis, mimar<br />
olmanın yanında yontucu olmayı başarmak<br />
önemlidir.Asıl olan budur.<br />
İnanıyorum ki bu salonda bulunan herkesin<br />
düşlerinde böyle bir kent vardır. Bu salondaki herkes<br />
yontucu olmayı önemsemektedir.<br />
Ve yine inanıyorum ki, bugün burada bir araya<br />
gelenler, bu kurultaya şu ya da bu ölçüde destek<br />
verenler bunun farkındadır.<br />
8 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Şubeden<br />
Burada yapılan, Londralı yontucunun yaptığına benzer<br />
bir şeydir.<br />
Kentimize, kent kültürüne sahip çıkmak, kentlerimize<br />
estetik müdahale olanaklarını yaratmak, sağlıklı<br />
yapılaşmayı ve yaşanılası kentleri yaratmanın derdine<br />
düşmek, kentlerimizin yağmalanmasını aslında<br />
hayatımızın yağmalanması gibi algılamak yontucu olmaya<br />
aday olmaktır.<br />
Değerli Dostlar,<br />
Hepimiz biliyoruz ki, çocukluğumuzun o güzelim<br />
kentleri artık yok. O günlerde, belki yine sağlıklı<br />
yapılaşmadan söz edilemezdi ama kentlerimiz, 'tepeden<br />
tırnağa' betona kesmemişti; bahçeli ve tek katlı evlerden<br />
oluşan sokaklar insan ilişkilerinin sıcaklığını yansıtırdı.<br />
Belki akıllı binalar, uydu kentler yoktu, ama hiç olmazsa,<br />
kentler canımıza kast etmiyordu.<br />
Şimdi yeniden çocukluğumuzun o güzelim kentlerini<br />
yeniden yaratmanın telaşı içindeyiz.<br />
Çünkü kentlerimiz, tıpkı hayatımız gibi, gözlerimizin<br />
önünde yok oluyor. Eğer bu yok oluşa dur diyemezsek,<br />
eğer hayatımıza sahip çıkamazsak, eğer kentlerimize<br />
gözbebeğimiz gibi bakamazsak, sanırım Can Yücel bir kez<br />
daha haklı çıkacak.<br />
“Kendi düşen köyle kentler ağlamaz” demiş Can Yücel.<br />
Bu yenilgiyi kabul etmeyelim arkadaşlar. Bunu bir kez<br />
daha İzmir Kent Kurultayı'nda kamuoyuna duyuralım.<br />
Bu duygularla sevgi ve saygılarımı sunuyor,<br />
Kurultayımıza başarılar diliyorum.<br />
50 YILDA 50 ESER<br />
"50. Yılda 50 Eser" Projesi kapsamında seçilen 50 eserin<br />
sahibi ve yaratıcısına 29 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde düzenlenen<br />
bir törenle ödülleri verildi.<br />
Ödül töreninde ayrıca "50. Yılda 50 Eser" kitabının tanıtımı<br />
yapıldı ve aynı adı taşıyan sergi açılışı gerçekleştirildi.<br />
Ödül törenine, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in<br />
yanı sıra <strong>TMMOB</strong> Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Uluata,<br />
Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin<br />
Koramaz ve çok sayıda davetli katıldı.<br />
Törende bir konuşma yapan İMO Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Taner Yüzgeç, " '50. Yılda 50 Eser' projesi, Türkiye<br />
Cumhuriyeti tarihinin küçük ama duygusal örneklerinin bir<br />
araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu çalışma, inşaatçıların<br />
hem kendi mesleklerine hem de cumhuriyete sahip çıkma<br />
çabası olarak değerlendirilmelidir." dedi.<br />
Projenin önemli bir eksikliği giderdiğini vurgulayan 9.<br />
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "keşke eser sayısı 50 değil<br />
100 olsaydı" diyerek temennisini dile getirdi. Demirel, Türkiye<br />
Cumhuriyeti'nin övünülecek pek çok esere sahip olduğunu<br />
sözlerine ekledi.<br />
İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilen 50.<br />
Yılda 50 Eser projesi kapsamında ödül töreni, kitap tanıtımı ve<br />
sergi açılışı yapıldı. 29 Haziran Cuma günü İMO Teoman<br />
Öztürk toplantı salonunda yapılan ödül töreninin açılış<br />
konuşmasını İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ve 9.<br />
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yaptı. Hitit/ Quartet<br />
müzik dinletisiyle başlayan tören, eser sahipleri ve<br />
yaratıcılarına ödül verilmesi ve sergi açılışıyla devam etti.<br />
Tören kokteylle sona erdi.<br />
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner<br />
Yüzgeç tören açılışında yaptığı konuşmada, "Mühendislik ve<br />
teknik hizmetler bir ülkenin temel direklerinden birisidir.<br />
Ülkenin imarı, yeniden yapılanması ancak bizlerin mesleki<br />
bilgi ve deneyimi sayesinde gerçekleşmektedir. Bir ülkenin<br />
teknik elemanlarına, mühendislik dallarına verdiği önem, o<br />
ülkenin gelişmişlik düzeyiyle paralellik arz etmektedir." dedi.<br />
Eserlerin sahibi olan kurumların son beş yılda tasfiye<br />
edildiğini, özelleştirildiğini de hatırlatan Yüzgeç,<br />
mühendislik hizmetlerinin yabancılaştırılması ve tasfiyesinin<br />
amaçlandığını sözlerine ekledi.<br />
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise, İnşaat<br />
Mühendisleri Odası'nın önemli bir iş başardığını, ama 50 değil<br />
100 eser bile tanıtılsa Cumhuriyetin bu alandaki birikimini<br />
anlatmakta yetersiz kalacağını belirtti. Demirel, "Atatürk<br />
ülkeyi kurarken üç ana hedef koydu. Atatürk ülkenin<br />
'çağdaş','medeni' ve 'zengin 'olmasını istedi. Bu hedefe<br />
varmak için pek çok kesim elinden gelen her şeyi<br />
yaptı."şeklinde konuştu.<br />
İMO Genel Sekreteri Gülay Özdemir' in eserlerle ilgili<br />
sunumundan sonra eser sahiplerine, mimari ve statik<br />
tasarımcılarına ve müşavirlere ve "50. Yılda 50 Eser" Projesi<br />
Seçici Kurul üyelerine ödülleri verildi. Sergi açılışını da yapan<br />
Demirel, eserlerle ilgili bilgi verdi.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
9
Şubeden<br />
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ<br />
AFİŞ YARIŞMASI<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, gelecek<br />
nesillere seslenmek için yaratıcı, genç üyelerini arıyor.<br />
Şubemiz tarafından düzenlenecek olan 'Deprem, Güvenli<br />
Yapı ve İnşaat Mühendisi' konulu afiş tasarımı yarışması<br />
2000 yılı ve sonraki yıllarda mezun olan üyelerimize ve<br />
İnşaat Mühendisliği Bölümünde lisans, yüksek lisans<br />
eğitimi alan öğrencilere açıktır.<br />
Yarışma şartnamesiyle ilgili bilgiler<br />
www.imoizmir.org.tr adresinden alınabilir. Afişler, elden,<br />
posta veya kargo yoluyla en son 14 Eylül <strong>2007</strong> Cuma günü<br />
saat 17.00'ye kadar İnşaat Mühendisleri Odası İzmir<br />
Şubesi adresine teslim edilmiş veya ulaştırılmış olacaktır.<br />
"DEPREM, GÜVENLİ YAPI ve İNŞAAT MÜHENDİSİ"<br />
KONULU AFİŞ YARIŞMASI ŞARTNAMESİ<br />
1. KONU<br />
Deprem ve Güvenli Yapı için İnşaat Mühendisinin<br />
önemini anlatan afiş hazırlamak.<br />
2.AMAÇ<br />
Bu yarışma ile asıl ulaşmak istediğimiz nokta; inşaat<br />
mühendisinin ve inşaat mühendisliği mesleğinin<br />
gerekliliğini ve önemini topluma bir kez daha hatırlatmak,<br />
mesleğimizin ve meslektaşlarımızın toplumda hak<br />
ettikleri saygın yere ulaşmasını sağlamasına ufak da olsa<br />
bir katkı sağlamaktır. Eğer siz de topraklarımızın %<br />
90'nının deprem kuşağı üzerinde olduğunun<br />
bilincindeyseniz, su kaynaklarımızı değerlendirmedeki<br />
hatalarımızın farkındaysanız, sağlam yapılar için mutlaka<br />
sağlam temeller gerekli diyorsanız ve ulaşılamayan köy<br />
bizim köyümüz değilse daha fazla sessiz kalamazsınız.<br />
Kalmamalısınız.<br />
Unutmayalım ki, duyarlılık yaratıcılığın anahtarıdır.<br />
Bu anahtar kullanılmalı ve kilitli kapılar ardındaki fikirler<br />
herkesle paylaşılmalıdır.<br />
3. YARIŞMAKOŞULLARI<br />
a. Yarışma, Şubemize kayıtlı 2000 yılı ve sonrası mezun<br />
olan mühendislere ve Üniversitelerin İnşaat Mühendisliği<br />
Bölümünde lisans veya yüksek lisans eğitimi alan tüm<br />
öğrencilere açıktır.<br />
b. Yarışmaya farklı rumuzla en fazla 2 afiş<br />
gönderilebilir.<br />
c. Yarışmaya katılanlar İMO İzmir Şubeye vermekle<br />
yükümlü oldukları imzalı katılım formunda; afişlerinin<br />
özgün ve kendilerine ait olduğunu, bu çalışmalarla daha<br />
önce hiçbir yarışmaya katılmadığını ve bunların hiçbir<br />
yerde sergilenmediğini; ve bu şartname hükümlerini<br />
aynen kabul ettiklerini belirteceklerdir. Katılım formu<br />
bulunmayan afişler değerlendirmeye alınmayacaktır. (Bu<br />
şartları taşımayan afişler yarışma dışı bırakılır. Ödül<br />
verilmiş ise iptal edilir.)<br />
d. Yarışmada ödül alan afişler ek bir bedel<br />
ödenmeksizin İMO İzmir Şube'ye ait olacaktır. Yarışmaya<br />
katılan afişler, düzenleyen kurum tarafından iade<br />
edilmeyecektir. Ancak ödül alanlar dışında, katılan<br />
adaylar sonuçlar ilan edildikten itibaren bir ay içinde<br />
kendi tasarımlarını geri alabilirler. Bir ay içinde tasarımını<br />
geri almayan katılımcılar bir hak iddiasında<br />
bulunamazlar. Ödül alanlar hariç olmak üzere Seçici Kurul<br />
tarafından sergilenmeye değer görülen tasarımlar<br />
sahiplerinden izin alınmak suretiyle <strong>2007</strong>-2008 yılında<br />
yapılacak etkinliklerde sergilenmek üzere yarışmayı<br />
düzenleyen kurum tarafından korunacak, belirtilen süre<br />
sonrasında sergilenen tasarımlar sahiplerine iade<br />
edilecektir.<br />
e. İMO İzmir Şube yarışma yolu ile elde ettiği bu<br />
afişleri, televizyon, internet ve diğer her türlü ortamda<br />
yayınlama; katalog, broşür, afiş, kitap, CD, video ve diğer<br />
ortamlara alarak yayınını ve dağıtımını yapma, ayrıca yurt<br />
içi ve yurt dışındaki eğitim ve kültür kurumlarına<br />
gönderme hakkına sahip olacaktır.<br />
f. Yarışmacılar, yarışma şartlarını ve Seçici Kurul<br />
kararlarını kabul etmiş sayılacaklardır.<br />
g. Afiş çalışmalarında renk ve teknik kullanımında<br />
herhangi bir sınırlama yoktur. Ancak basım<br />
gerekeceğinden, dört renkli baskı teknolojisi ile elde<br />
edilebilen renklerin dışına çıkılmamalıdır.<br />
h. Afişler, 50x70 cm boyutunda tasarlanacaktır.<br />
Afişlerde görsel tasarımı destekleyen sözel bir mesaj<br />
(başlık, slogan, vb.) kullanılması zorunludur.<br />
ı. Afiş üzerinde uygun bir yerde "İMO İzmir Şube " ve<br />
"İMO logosu" yer alacaktır. Logolar, www.imoizmir.org.tr<br />
adresinden alınabilir.<br />
j. Afişlerin 32 x 48 cm dijital baskıları ile orjinal<br />
tasarımının CD kaydı, elden, posta veya kargo yoluyla en<br />
son 14 Eylül <strong>2007</strong> Cuma günü saat 17.00'e kadar;<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />
Anadolu Cad. No: 40 Tepekule İş Merkezi K: 1<br />
Bayraklı-Karşıyaka / İZMİR<br />
adresine teslim edilmiş veya ulaştırılmış olacaktır.<br />
Belirlenen tarih ve saatten sonra getirilen/gelen afişler<br />
yarışmaya dahil edilmeyecektir.<br />
k. Yarışmaya gönderilen afişler üzerinde yarışmacının<br />
kimliğini belirten ad, imza vb işaretler bulunamaz.<br />
l. Her afişe yarışmacı tarafından altı rakamdan oluşan<br />
bir rumuz verilecektir. Rumuz; paket üzerine ve afişin<br />
arkasına yazılacaktır. Yarışmacı her afiş için ayrı ve kapalı<br />
bir kimlik zarfı düzenleyecektir. Kapalı kimlik zarfının<br />
10 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Şubeden<br />
üzerinde, katılımcının afişi için kullandığı "RUMUZ" ile<br />
"İMO İzmir Şube Afiş Yarışması " deyimi bulunacaktır. Bu<br />
zarf üzerinde katılımcının kimliğini belirtecek herhangi<br />
bir işaret ve yazı bulunmayacaktır. Kimlik zarfının içinde<br />
afişin rumuzu, katılımcının adı, soyadı, doğum yeri ve yılı,<br />
kısa özgeçmişi, adres, telefon, mobil telefon varsa faks ve e-<br />
posta adresini içeren bir katılımcı formu konulacaktır.<br />
4. YARIŞMATAKVİMİ:<br />
Son Teslim Tarihi : 14 Eylül <strong>2007</strong><br />
Jüri Değerlendirmesi : 28 Eylül <strong>2007</strong><br />
SonuçlarınAçıklanması : 01 Ekim <strong>2007</strong><br />
Ödül Töreni : 12 Kasım <strong>2007</strong><br />
<strong>TMMOB</strong><br />
ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI<br />
ve<br />
"Öğrenciler<br />
sorunlarını<br />
geleceklerini tartışıyor"<br />
Ankara<br />
Ödüller, Şubemizde düzenlenecek bir etkinlik<br />
programı içerisinde sunulacaktır. Sonuçlar, belirtilen<br />
tarihten itibaren www.imoizmir.org.tr aracılığı ile<br />
duyurulacaktır.<br />
5. ÖDÜLLER:<br />
1. Ödül 500 YTL<br />
2. Ödül 400 YTL<br />
3. Ödül 250 YTL<br />
Ödüle layık çalışma bulunup bulunulmaması,<br />
ödüllerin bir kısmının dağıtılıp dağıtılmaması Seçici<br />
Kurul'un takdirindedir. Ödül tutarları, yarışmacılara 12<br />
Kasım <strong>2007</strong> günü takdim edilecektir.<br />
6. SEÇİCİ KURUL:<br />
Prof. Dr. Ömer ZaferALKU ( İMO İzmir Şube Başkanı)<br />
JaleALEL ( İMO İzmir Şube Sekreter Üye)<br />
Ali Fuat GÜNAK ( İMO İzmir Şube Sayman Üye)<br />
Nejat GÜRKAYA ( İMO Denetleme Kurulu Üyesi)<br />
Prof. Dr. Celal KOZANOĞLU<br />
Müfit GÖ<strong>KB</strong>UDAK ( İnşaat Yüksek Mühendisi)<br />
Ahmet GÜREL ( İnşaat Mühendisi)<br />
Zehra GERMEN ( İnşaat Yüksek Mühendisi)<br />
7. DİĞER KOŞULLAR:<br />
Şartnamenin ana ilke ve esasları paralelinde, ortaya<br />
çıkabilecek aksaklıklar ve tereddütlere yönelik tedbirler<br />
almaya ve bunun için gerektiğinde internet sitesinden<br />
önceden duyurmak kaydıyla değişiklik yapmaya, özel ve<br />
ek şartnameler hazırlamaya İMO İzmir Şube yetkilidir.<br />
8. YARIŞMASEKRETERYASI:<br />
Eylem ULUTAŞ<br />
Tel: 232 462 5655/105<br />
E-posta: eylem.ulutas@imoizmir.org.tr<br />
Gürkan ERDOĞAN<br />
Tel: 232 462 5655/114<br />
E-posta: gurkan.erdogan@imoizmir.org.tr<br />
<strong>TMMOB</strong><br />
ÖĞRENCİ ÜYE<br />
KURULTAYI<br />
Üniversitelerde mühendislik, mimarlık ve<br />
şehir planlaması eğitimi gören öğrencilerin,<br />
ilgili odalarının örgütlülüğü altında, yaşama,<br />
eğitime ve üniversiteye dair sorunlarını ve<br />
çözüm önerilerini tartışabileceği özgür bir<br />
platform oluşturmak ve Oda-öğrenci<br />
ilişkisi/örgütlülüğünü geliştirmek amacıyla<br />
ilki 2005 yılında gerçekleştirilen "Öğrenci Üye<br />
Kurultayı" <strong>2007</strong> yılında ikinci kez<br />
düzenlenecek.<br />
<strong>TMMOB</strong> 39. Dönem Yönetim Kurulu Çalışma<br />
Programı'nda yer alan "Öğrenci Üye Kurultayı",<br />
öğrenci komisyonları ile başlayıp, öğrenci<br />
üyelik ile ilerletilen oda-öğrenci ilişkilerinin<br />
geliştirilmesini; söz, yetki, karar süreçlerinde<br />
öğrencilerin de olduğu özerk ve demokratik<br />
üniversite için birlikte tartışma ve üretme<br />
ortamını yaşama geçirme amacı taşıyor.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
11
Şubeden<br />
TÜRKİYE’Yİ VE DÜNYAYI ANLAMAK<br />
Gürkan ERDOĞAN<br />
İMO İzmir Şubesi Şube Sekreter Yardımcısı<br />
gurkan.erdogan@imoizmir.org.tr<br />
Ülke olarak siyasallaştığımız, siyaset üzerine<br />
kafa yorduğumuz zor bir dönemden geçmekteyiz.<br />
Ülkemizde ve Dünya'da söz sahibi olan güç<br />
odakları arasındaki ilişkiler ve çelişkiler ortamı<br />
siyasallaştıran asıl neden olarak önümüzde<br />
duruyor. Ayrıca bu siyasallaşmanın rengini biraz<br />
daha koyulaştıran bir seçim sürecinin hemen<br />
öncesindeyiz. İçinde bulunduğumuz bu dönemi<br />
'anlamak', doğru tercihlerde bulunabilmemiz için<br />
çok önemli bir gündem maddemiz olmaktadır.<br />
Ünlü bir söz vardır; 'Elinde çekiç olan her şeyi çivi<br />
olarak görür'. Biz de elimizde bir tek çekiç ile<br />
kalmamamız için değerlendirmelerimizi bilimsel<br />
metotlar ile yapmamız gerektiğini<br />
düşünmekteyim. Bu yazımdaki temel amacım da;<br />
günümüzde toplumumuzda meydana gelen<br />
gelişmeleri değerlendirirken elimizde, gerçekten<br />
bilimsel kavramların, sosyoloji biliminin temel<br />
kavramlarının, olması doğrultusunda olacaktır.<br />
Bugün hepimizin bildiği üzere toplumların<br />
yaşayışları ve gelişimleri bir takım bilimsel<br />
metotlarla izah edilebilmekte ve<br />
öngörülebilmektedir. Nasıl bir 'evrim kuramı'<br />
canlıların biyolojik süreçlerini bir takım bilimsel<br />
ilkelere bağlı olarak açıklıyorsa sosyoloji bilimi de<br />
toplumların sosyal yaşantılarını bir takım<br />
kavramlar ile açıklayabilmektedir. Örneğin<br />
'emperyalizm, kapitalizm, burjuvazi ve feodalizm<br />
vb' kavramlar toplumların sosyal-siyasi yaşantısını<br />
açıklamada kullanılan anahtar kavramlardır.<br />
Sosyoloji biliminin bu kavramlarını hiç<br />
kullanmadan çeşitli değerlendirmeler yapabiliriz.<br />
Ama bu değerlendirmeler bu şekilde yapıldığı<br />
sürece bilimsel olmaktan çıkarak propaganda<br />
amaçlı bir içerik alır.<br />
Yapacağımız bilimsel olmayan bir<br />
değerlendirme sonunda, ülkemizde farklı<br />
kesimlerden çevrelerin yaptığı gibi, yaşananları<br />
laik-anti laik çatışması gibi görebiliriz. Doğal olarak<br />
laiklik veya aydınlamacılık baskın karakteri olan<br />
çevrelerden bu kadar imam-hatip lisesi<br />
açılmasında nasıl bir payları olduklarını, zorunlu<br />
din dersini neden getirdiklerini, tarikatların önünü<br />
yıllarca neden açtıklarını, ülkemizin doğusundaki<br />
aşiretler ve şeyhler ile yapılan anlaşmalarla nasıl<br />
her seçimi idare ettiklerini açıklamalarını<br />
beklememiz gerekir. Eğer bir siyasi çevrenin baskın<br />
karakteri laiklik ve aydınlanmacılık ise nasıl böyle<br />
bir görüntü verdiğini bize açıklamalıdır.<br />
Tersini düşünelim bize kendini dindar ve<br />
muhafazakâr olarak tanıtan kesimlere bakalım. Bu<br />
çevreler eğer dindarlarsa bize; İsrail-Türkiye<br />
dostluk grubunu parlamentoda neden<br />
kurduklarını, memleketindeki gelir getiren<br />
kuruluşları ve arazileri kendi dininden olmayan<br />
insanlara nasıl bu kadar rahatlıkla satabildiklerini,<br />
1 Mart tezkeresi ile birlikte kendi din kardeşlerine<br />
ait bir ülkenin işgaline ortak olmaya neden bu<br />
kadar hevesli olduklarını açıklamalarını<br />
beklememiz gerekmez mi?<br />
Kendi halkına dini eğitimi ve dindar yaşamı<br />
öneren emperyalistlere karşında ise Yahudi ve<br />
Hıristiyan dostu olan dindarlar… Bu görüntüde bir<br />
sorun var dindarlığı baskın öğesi olan bir kesim<br />
böyle bir görüntü veremez.<br />
Son zamanlarda kendilerini yine bir takım farklı<br />
etnik kimlikler ile tanımlayan kesimlerde, Türklük,<br />
Ermenilik ve Kürtlük adına hareket ettiğini<br />
söyleyenlerin de, bu milletlerin hangi kesimlerini<br />
temsil ettiklerini ve neye karşı temsil ettikleri<br />
sorusuna cevap vermeleri gerekmektedir.<br />
Ortadoğu'da ve Balkanlar'da artık her millet ve<br />
mezhebin temsilcileri, kendilerini temsil ettiklerini<br />
ve kültürel hakları için hareket ettiğini<br />
söylemektedir. Artık bu coğrafyalarda ne insan<br />
hakkı kalmıştır ne yaşam hakkı ama herkes kendi<br />
milletinin haklarını canı pahasına korumaktadır.<br />
Yurttaşlık denilen şeyden eser kalmamıştır. 'Nasıl<br />
bir yurttaşlık sorusu' bu çevrelerin gündemine bile<br />
girmemektedir. Ortaçağa geri dönüş böyle bir şey<br />
olsa gerekir.<br />
Olanı biteni anlamak, laikleri, köktendincileri,<br />
Kürtleri, Ermenileri ve Türkleri temsil ettiklerini<br />
söyleyenleri anlayabilmek mümkün müdür?<br />
Ülkemizdeki siyasi kimliklerin hepsi silikleşiyor<br />
belirginsiz hale geliyor. 'Anlamak' için gözlerimizi<br />
12 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Şubeden<br />
bu siyasi öznelerden almamız gereklidir. Çünkü<br />
kimse kendini tariflediği yerde bulunmamaktadır.<br />
'Her şey göründüğü gibi olsaydı bilime gerek<br />
kalmazdı'. Biz de bilime bağlı kalalım, dünyada<br />
siyasetin ve yaşamın kırıldığı iki noktaya bakarak<br />
Türkiye'yi anlamaya çalışalım. Bunlardan biri Irak<br />
diğeri de Venezüella… Her iki ülkede şu sıralar<br />
köklü değişimler yaşamaktalar…<br />
Irak şu anda aç kurtların elinde parçalara<br />
ayrılmakta… Ülkede ne ararsanız bulmak<br />
mümkün Şii, Kürt, Sunni, Arap, Türkmen…<br />
Herkes kendini savunuyor birbirine karşı…<br />
Direnişçilerin öldürdüğü işgal askeri sayısından<br />
çok daha fazla mezhep ve millet savaşlarında<br />
ölenlerin sayısı. Nasıl bir şeyse, koca işgal ordusu<br />
bu millet ve mezheplerin gözünden kaçıyor!<br />
Nedense görebilen iki göze sahip olanlar bu koca<br />
orduyu göremiyor.<br />
Peki, ne oldu? Petrolün ülkesi Irak bu hale nasıl<br />
geldi? Uygarlığın doğduğu topraklar o uygarlığın<br />
sahipleri tarafından neden korunamadı ve böyle bir<br />
işgal gördü. Oradaki milletler ve mezhepler işgal<br />
karşısında bir çözülme yaşadı. Kimileri işbirlikçi<br />
konumuna geldi.<br />
Bunları anlamak için eğer 'Kürtler, Şiiler zaten<br />
öyle insanlardır' deyip ırkçı bir konumlanış<br />
almayacaksak Irak'ın tarihini anlamamız gerekli.<br />
İnsanların nasıl böyle bir konuma sürüklendiğini<br />
anlamamız gerekli. Bu anlamda William R.Polk'un<br />
'Irak'ı Anlamak' adlı kitabı Irak'ın tarihi hakkında<br />
bizi fikir sahibi yapabilecek bir inceleme. Her ne<br />
kadar yazarın Kennedy döneminde ABD'nin<br />
Ortadoğu politikasının planlamasından sorumlu<br />
olması, bizim gözümüzde onu sabıkalı bir hale<br />
getirse de, kitabın okunabilirliğini kaybetmediğini<br />
söyleyebiliriz. Kitapta basit bir dille tarih<br />
aktarıcılığı yapılmıştır. Irak tarihi belirli bir tasnif<br />
doğrultusunda son dönemine kadar anlatılmıştır.<br />
Kendi içinde huzuru ve birliği sağlayamayan bir<br />
ülkenin nasıl korumasız bir alan haline geldiği ve<br />
bazı kesimlerin bu yağmanın nasıl işbirlikçisi<br />
haline geldiğini anlamak için bu tarihi bilmek<br />
gereklidir. Bir hikâye de geçen tabir vardır 'İyi de<br />
Nasrettin Hoca hırsızın hiç mi kabahati yok'<br />
diyenler için de Irak güzel bir örnek teşkil<br />
etmektedir. Emperyalizmin nasıl bir şey olduğu<br />
Irak'ın işgal dönemi tarihi üzerinden kitaptan<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Son dönemde çıkan bir diğer ilgi çekici kitap<br />
olan 'Venezüella Devrimini Anlamak' ise bize<br />
emperyalizmin nasıl durdurulabileceği konusunda<br />
fikirler vermektedir. Toprakları içinde barışını<br />
sağlamış, demokrasiyi tabana indirmiş ve siyasete<br />
emeğiyle yaşayan geniş kesimlerin katılımını<br />
sağlamış bir ülke Venezüella. Kitap Venezüella<br />
devlet başkanı Hugo Chavez ile yapılmış uzun bir<br />
röportajdan oluşuyor. Chavez kitap boyunca<br />
Venezüella da anti-emperyalist bir iktidarın nasıl<br />
yönetimi aldığını ve bu yönetimin halkın geniş<br />
yığınlarının sempatisini nasıl kazandığını<br />
anlatıyor. Alternatif bir ekonominin kuruluş<br />
sancılarına değindiği kısımlar ile ABD'nin antiemperyalist<br />
yönetime karşı giriştiği başarısız darbe<br />
girişimi kitabın diğer ilgi çekici kısımlarını<br />
oluşturuyor.<br />
Türkiye'yi anlama çabamıza Irak ve<br />
Venezüella'ya baktıktan sonra, farklı bir gözlük<br />
takarak daha doğru bir çözümleme ile devam<br />
edebiliriz. Bizim önümüzdeki seçimlerde<br />
yapacağımız siyasi tercihimizde laiklik mi öncelik<br />
olmalı? Dindarlık mı? Türklük, Kürtlük veya<br />
Ermenilik mi önceliğimiz olmalı?<br />
Bu iki ülkeye baktıktan sonra, tercihlerimizin<br />
Bağımsızlık, Demokrasi ve Aydınlanma<br />
doğrultusunda olması gerektiğini düşünüyorum.<br />
Bağımsızlık ve Demokrasiden yana olmadan, bir<br />
siyasi çevrenin laik veya dindar, Türk veya Kürt,<br />
Sünni ya da Alevi bile olabileceğini sanmıyorum.<br />
Ortadoğu'daki siyasi aktörlere kalan bağımsızlık<br />
alanının emperyalistlerin postalları tarafından<br />
kapatıldığını düşünmekteyim. Kendine alan açma<br />
derdi olmayanları ise tanımlayan kavram ise<br />
işbirlikçiliktir. Teorik olarak işbirlikçilik<br />
yapmayanlar olsa bile, pratik olarak eninde<br />
sonunda işbirlikçi konumuna savrulacaklardır.<br />
Önümüzdeki dönemde siyasi tercihimizi<br />
yaparken demokrasinden ne anlayacağız ve ne<br />
bekleyeceğiz? Halkımızın ekonomik ve siyasi<br />
talepleri doğrultusundaki örgütlenmesinin<br />
önündeki bütün engellerin kaldırılması ve siyasi<br />
iktidar tarafından örgütlenmenin teşvik edilmesi<br />
öncellikli demokrasi talebimiz olmalıdır. Yerel ve<br />
ulusal alanda alınan karar süreçlerine halkın<br />
katılımın sağlanması yine önemli bir demokratik<br />
talebimiz olarak yer almalı bu seçimlerde.<br />
Ülkemizde iç barışı sağlayacak bir<br />
demokratikleşme sürecinin başlaması, halkların<br />
kardeşliği doğrultusunda cesurca hamlelerin<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
13
Şubeden<br />
atılması önemli bir demokrasi talebimiz olarak bu<br />
başlıkta yer almalıdır.<br />
Bu demokrasi taleplerimiz doğrultusunda,<br />
seçim çalışmalarında, TÜSİAD'ın TOBB'nin<br />
karşısına seçim öncesi hesap vermeye, mazbata<br />
almaya giden siyasilerin, demokratik kitle örgütleri<br />
önüne gelecek kadar demokrasiye duyarlı<br />
olmalarını beklemekteyim. Demokratik kitle<br />
örgütlerinin önüne her türlü yasağı koyan, seçim<br />
zamanı geldiğinde de dikkate dahi almayan<br />
siyasileri tercih etmemiz gerektiğini<br />
düşünmekteyim. Yine savaş çığırtkanlığı yapan<br />
ülkemizdeki herhangi bir etnik veya mezhepsel<br />
kimliğe karşı düşmanca ve dışlayıcı tavır içinde<br />
olan ırkçı-şoven oluşumlara bu seçimlerde prim<br />
vermemeliyiz. Unutmamalıyız ki barış herkese<br />
gerek!<br />
Bağımsızlık için ekonomik, kültürel ve siyasi<br />
anlamda emperyalizmden arınmış bir siyasi iktidar<br />
tercihinde bulunmamız gerekmektedir.<br />
Kültürel anlamda emperyalist-kapitalist<br />
sistemin dayattığı kültür yerine, halkımızın<br />
kendini geliştirebileceği halk kültür evleri için<br />
ödenek ayrılmalıdır. Ekonomik anlamda<br />
bağımsızlık için; IMF ve AB talepleri<br />
doğrultusunda çalışanların ücretlerinin<br />
kısılmasından ve özelleştirme sürecinden<br />
vazgeçilmeli, merkezi planlı ve kamucu bir<br />
ekonomi programına yer veren bir siyasi program<br />
oluşturulmalıdır. Siyasi alanda bağımsızlık için AB<br />
ve ABD'nin direktifleri doğrultusunda değil<br />
bağımsız bir dış ve iç politika izlenmelidir.<br />
Ülkemizdeki ABD'ye ait Ortadoğu'ya kan kusturan<br />
üslerin varlığına hızlı bir şekilde son verilmelidir.<br />
Ülkedeki dinci gericilik-irtica tehdidine son<br />
vermek için tarikatların bütün mal varlığına el<br />
konmalı tarikatlar ile ilişkisi kanıtlanmış eğitim<br />
kurumlarının ve kamu personelinin görevlerine<br />
son verilmelidir. Ayrıca ülkemizin doğusundaki<br />
aşiret ağasına ve şeyhe dayanan yapının tasfiyesi<br />
için, toprak reformuna gidilmeli ve devlet eliyle bir<br />
sanayileşme başlatılmalıdır. Eğitimde zorunlu din<br />
dersi kaldırılmalıdır.<br />
Bir siyasinin deyimiyle Türkiye kader<br />
seçimindedir. Ama çıkacak sonuçlara göre kaderini<br />
belirleyebilecek midir? Kaderini belirleyecek bir<br />
program önüne sunulmakta mıdır?<br />
Demokrasi, Bağımsızlık ve Aydınlama alanında<br />
alternatif programını bulabilecek midir?<br />
Venezüella gibi kendi kaderini eline alabilecek<br />
midir? Yoksa Irak gibi kaderi başkaları tarafından<br />
mı belirlenecektir? Bundan sonraki siyasi<br />
tercihlerimiz bir yol ayrımıdır bu anlamda…<br />
Sorunlarımızı çözmemiz mümkündür. Irak gibi<br />
geri bir demokrasi biçiminden ve alt yapısından<br />
gelmiyoruz. Yeter ki kararlı olalım demokrasiyi<br />
işletmekte ve iktidarı ülkemize getirmekte…<br />
DEPREM<br />
YÖNETMELİĞİ<br />
SEMİNERLERİ<br />
VİDEO KAYITLARI<br />
Yeni deprem yönetmeliğiyle ilgili Şubemizin yaptığı<br />
aşağıda belirtilen etkinliklerin video kayıtları (DVD<br />
formatında) şubemizden alınabilir.<br />
13-14 Ocak <strong>2007</strong><br />
Depreme Dayanıklı Yapı<br />
Tasarımında Temel Kavramlar<br />
Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜN<br />
Araş. Gör. Özgür BOZDAĞ<br />
(3 DVD)<br />
20-21 Ocak <strong>2007</strong><br />
Yeni Deprem Yönetmeliği ve<br />
Uygulamalı Çözümler<br />
Prof. Dr. Nuray AYDINOĞLU<br />
Prof. Dr. Erkan ÖZER<br />
Prof. Dr. Haluk SUCUOĞLU<br />
(7 DVD)<br />
24-25 Şubat <strong>2007</strong><br />
Yeni Deprem Yönetmeliğinde<br />
Mevcut Binaların Performansının<br />
Değerlendirilmesi (7. Bölüm)<br />
Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜN<br />
Araş. Gör. Özgür BOZDAĞ<br />
(5 DVD)<br />
NOT:<br />
2006 yılı ve öncesi etkinliklerimizin VCD kayıtları listesi<br />
şubemizin internet sitesinde mevcuttur: www.imoizmir.org.tr<br />
14 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
ALTI KATLI BİR KAYMA ÇERÇEVESİNİN 17 AĞUSTOS 1999 İZMİT<br />
VE 12 KASIM 1999 DÜZCE DEPREMLERİNDE KAYDEDİLEN YER<br />
İVMELERİNİN ETKİSİNDE DOĞRUSAL-ELASTİK VE ELASTİK-<br />
PLASTİK DAVRANIŞLARININ YÖNETMELİĞİN EŞDEĞER DEPREM<br />
YÜKÜ YÖNTEMİ İLE ELDE EDİLENLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI<br />
Prof.Dr.Şafak Z.Uzsoy<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi<br />
İnşaat Mühendisliği Bölümü<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
15
İncelemeler<br />
16 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
17
İncelemeler<br />
18 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
19
İncelemeler<br />
20 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
KAYBETTİKLERİMİZ<br />
Tuncer HASBEK<br />
(1954- 2006)<br />
1954 yılında doğan üyemiz 1977'de Ege Üniversitesi<br />
Mühendislik Bilimleri Fakültesini bitirerek, 1978'de Ege<br />
Üniversitesi İnşaat Fakültesinde yüksek lisansını<br />
tamamladı. 29.08.2006 tarihinde vefat etti.<br />
Adnan ELBİR<br />
(1934- <strong>2007</strong>)<br />
1934 yılında doğan üyemiz 1956'da İTÜ İnşaat<br />
Fakültesinden mezun oldu. Bir süre DSİ'de çalıştıktan<br />
sonra 30 yıl boyunca resmi ve özel yüklenicilik yaptıktan<br />
sonra İzmir Cıvata Somun A.Ş.'yi kurdu. 31 Mart <strong>2007</strong>'de<br />
vefat etti.<br />
Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve<br />
meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.<br />
Üyemiz<br />
Sayın Tarık Özmeriç'in babası<br />
Arif Özmeriç<br />
24.06.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />
Üyemiz<br />
Sayın Halil Ertem'in annesi<br />
Emine Ertem<br />
29.06.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />
Üyemiz<br />
Sayın Ortaç Çiner'in annesi<br />
Leziz Çiner<br />
03.07.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />
Üyelerimizin acısını paylaşır,<br />
kendilerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
21
İncelemeler<br />
YER HAREKETLERİ ÜZERİNDE<br />
YERELZEMİN ŞARTLARININ ETKİSİ<br />
Dr. Banu Yağcı<br />
Balıkesir Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,<br />
İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik Anabilim Dalı<br />
1. Giriş<br />
Yerel zemin şartları, tasarım depremi yer<br />
hareketinin belirlenmesinde ve dolayısıyla<br />
depreme dayanıklı yapı tasarımında dikkate<br />
alınması gereken konulardan birini<br />
oluşturmaktadır. Çünkü, yerel zemin şartları yer<br />
hareketinin önemli karakteristikleri olan genliği,<br />
frekans içeriği ve süresini önemli oranda<br />
etkileyebilir. Bu etkinin miktarı, zemin<br />
özelliklerine, arazi topografyasına ve ana kayadaki<br />
yer hareketi karakteristiklerine bağlıdır.<br />
Dolayısıyla, yerel zemin şartlarının yer hareketleri<br />
üzerindeki etkisi bu üç ana parametreye dayalı<br />
olarak değişmektedir. Bu değişim, deprem kaynak<br />
özellikleri ile yerel zemin şartları arasındaki<br />
karşılıklı etkileşim olarak da tanımlanabilir. Bu<br />
çalışmada yerel zemin şartlarının yer hareketleri<br />
üzerindeki etkisi, yapılmış teorik ve ampirik<br />
çalışmalar ile tarihsel gözlemlere dayalı olarak<br />
açıklanmıştır.<br />
2. Yerel zemin şartlarının etkisini kontrol<br />
eden parametreler<br />
Ana kaya derinliği, yeraltı su seviyesi, zemin<br />
tabakalarının özellikleri ve kalınlığındaki<br />
değişiklikler nedeniyle çok farklı olabilen<br />
geoteknik zemin şartları, yüzeydeki yer hareketi<br />
karakteristiklerini kontrol eden ana faktörler<br />
arasındadır. Depremler sırasında, farklı genlik ve<br />
frekanslardaki tekrarlı gerilmelere maruz zemin<br />
tabakalarının gerilme-şekil değiştirme özellikleri<br />
ve mukavemet özellikleri değişebilir. Bu durumda<br />
hem zemin tabakalarının davranışı hem de<br />
yüzeydeki yer hareketi karakteristikleri, zemin<br />
tabakalarının özelliklerinden etkilenmektedir.<br />
Zemin tipi, rijitliği ve derinliği olarak<br />
tanımlanabilecek bu özellikler içinde, zemin<br />
tabakalarının tekrarlı yükler altındaki gerilmedeformasyon<br />
davranışını etkileyen en önemli<br />
parametrelerden birinin plastisite indisi olduğu<br />
laboratuvar ve arazi deneylerine dayalı olarak<br />
belirlenmiştir [1, 2].<br />
Diğer taraftan topoğrafik düzensizlikler ve<br />
basen geometrisi yer hareketleri üzerinde önemli<br />
bir etkiye sahiptir, bu nedenle yerel zemin şartları,<br />
yüzey ve yeraltı topoğrafyası etkisini de<br />
içermektedir. Basen yapısındaki arazilerde yatay<br />
olarak ilerleyen yüzey dalgaları, 1 boyutlu etkiye ek<br />
büyütmeye neden olmakta ve yer hareketi süresini<br />
uzatmaktadır [3]. Bu tür arazilerdeki parametrik<br />
analizler, zemin davranışının temel olarak basen<br />
şekline bağlı olduğunu çünkü davranışın büyük bir<br />
oranda yerel olarak oluşan yüzey dalgaları<br />
tarafından kontrol edildiğini göstermekte ve sığ<br />
alüvyon vadilerdeki yatay heterojenliğin neden<br />
olduğu ek büyütmelerin düşünülmesi gerektiğini<br />
vurgulamaktadır [4].<br />
Yerel zemin şartlarının etkisinde dikkate<br />
alınması gereken diğer bir parametre ana kayadaki<br />
yer hareketi karakteristikleridir. Yumuşak zemin<br />
tabakalarının davranışının ana kayadaki yer<br />
hareketi şiddetine göre değiştiği gözlem ve analiz<br />
sonuçlarına dayalı olarak belirlenmiştir (Şekil 1).<br />
Seed vd. [5] tarafından, Batı Amerika'daki<br />
manyitüdü 6.5 olan deprem kayıtları kullanılarak<br />
farklı zemin şartlarındaki pik ivmeler için<br />
istatitiksel bir çalışmaya dayalı olarak ortaya konan<br />
bu ilişki, Idriss [6, 7] tarafından 1985 Mexico City ve<br />
1989 Loma Prieta depremi verileri kullanılarak<br />
yumuşak zeminler için modifiye edilmiştir. Bu<br />
ilişkide, ana kaya ivmesinin 0.05g ve 0.1g<br />
arasındaki düşük değerlerinde, 1.5 ile 4 kat<br />
arasında büyütme faktörleri görülmektedir.<br />
Ortalama büyütme faktörü, kayadaki ivme artışı ile<br />
birlikte azalma eğilimindedir, ana kayadaki düşük<br />
ivmelere karşılık 2.5 ile 3 arasında iken 0.4g lik bir<br />
ivme durumunda büyütme faktörünün 1 olduğu<br />
görülmektedir.<br />
3. Yerel zemin şartlarının etkisinin teorik olarak<br />
açıklanması<br />
Teorik davranış analizlerinin temeli, yerel<br />
22 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
frekanslı yer hareketini rijit zemine göre daha fazla<br />
büyüttüğünü göstermektedir (Şekil 3). Aynı<br />
zamanda rijit zeminin ise ana kayadaki yüksek<br />
frekanslı yer hareketi bileşenini daha fazla<br />
büyütmesi söz konusu olmaktadır [8].<br />
Şekil 1 Ana kaya-yumuşak zemin maksimum<br />
ivme ilişkisi, Idriss [6, 7]<br />
zemin koşullarının yüzeydeki yer hareketini<br />
etkileyebileceğini göstermektedir. Birçok arazi<br />
için, yüzeye yakın zeminlerin yoğunluğu ve kayma<br />
dalgası hızı derinlerdeki zeminlere oranla daha<br />
küçüktür. Eğer yayılma ve malzeme sönümü<br />
etkileri ihmal edilirse, elastik dalga enerjisinin<br />
korunumu teorisi, derinden yüzeye akan enerjinin<br />
sabit kalmasını gerektirmektedir (enerji akışı,<br />
ρvsu2).<br />
Bu durumda yüzeye yaklaşan dalganın<br />
yoğunluğu ve kayma dalgası hızı azaldığı için<br />
partikül hızı (u) artacaktır. Ayrıca, yerel zeminin<br />
karakteristikleri, spesifik impedans sabit<br />
olduğunda zemin büyütmesinin oluşacağı aralığı<br />
da etkileyebilir. Geometrileri benzer ancak biri<br />
diğerinden daha rijit iki zeminin (Şekil 2) doğrusal<br />
olarak elastik ve ana kayanın ise rijit<br />
varsayılmasıyla yürütülen davranış analizlerinin<br />
sonuçları; yumuşak zeminin ana kayadaki düşük<br />
4. Yerel zemin şartlarının etkisi için geçmiş<br />
depremlerdeki gözlemler<br />
Geçmiş depremlerdeki aletsel ölçümler, zemin<br />
tabakalarının yer hareketini gerek zaman gerekse<br />
frekans tanım alanında etkilediklerini<br />
göstermektedir. Deprem dalgaları üzerinde yerel<br />
zemin koşullarının etkisine ait en klasik<br />
örneklerden biri olan 1967 Karakas depreminde,<br />
zemin tabakaları ile yapının aynı periyotta hareket<br />
etmesi sonucu rezonans durumu gözlenmiştir.<br />
Karakas bölgesindeki zeminin rijitliği relatif olarak<br />
üniform olduğundan, zeminin periyoduna yakın<br />
doğal periyoda sahip binalardaki yapısal hasarın<br />
büyük bir miktarına, zemin derinliğindeki<br />
değişimin sebep olduğu belirtilmektedir [9].<br />
Bir diğer klasik örnekte, zemin tabakaları ile<br />
yapının periyotları aynı zamanda yer hareketinin<br />
periyodu ile çakışmıştır. 1985 Meksika depreminde<br />
odaktan 400 km uzakta 50 m kalınlığında yumuşak<br />
zemin tabakaları (Vs=l00m/sn), sert zemin<br />
koşullarına göre dalga genliklerini 5 kat daha fazla<br />
büyüterek, üzerindeki yüksek yapıları (10–20 katlı)<br />
ağır hasara uğratmıştır [10]. Bu yumuşak kil<br />
tabakalarında, 2 saniye periyodundaki spektral<br />
ivmelerin kayadakine oranla 15-20 kat daha büyük<br />
olduğu gözlenmiştir. Killerin daha kalın olduğu<br />
vadinin diğer bölgesinde de, 3-4 saniye arasında<br />
değişen periyotlardaki spektral ivmelerin 15 kat<br />
büyütüldüğü ancak bu yüksek periyotlardaki ana<br />
kaya ivmelerinin düşük olması nedeniyle<br />
hasarların çok yüksek olmadığı belirtilmiştir [11].<br />
1989 Loma Prieta depreminde ise yumuşak kil<br />
zeminlerin bulunduğu bazı bölgelerdeki yer<br />
hareketi kayıtlarından, yüksek periyotlara ait<br />
spektral değerlerdeki büyütmelerin 3 ile 6 kat<br />
arasında olduğu görülmektedir [12].<br />
Diğer taraftan 1933 Long Beach (Kaliforniya),<br />
1971 San Fernando ve 1994 Northridge depremi<br />
hasar dağılımlarını aynı metodoloji ile inceleyen<br />
çalışmalara [13-15] ait gözlemler, “binalardaki<br />
hasara çoğunlukla yüzeye yakın yumuşak zemin<br />
şartlarının neden olduğu” şeklindeki popüler ve<br />
basit yorumun yanlışlığını göstermektedir.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
23
İncelemeler<br />
Bölgedeki çalışmalarda, çok yüksek yer hareketi<br />
seviyelerinin (örneğin en büyük hızın Vmaks=150<br />
cm/sn lik değerleri aştığı) gözlendiği alanlar<br />
dışında, zemindeki deformasyonlara dayalı olarak<br />
alt yapı sistemlerinde kırılmaların gözlendiği<br />
alanlar ile binalarda ciddi seviyede hasarların<br />
gözlendiği alanların örtüşmediği görülmüş,<br />
dolayısıyla zeminlerin orta derecede deformasyon<br />
yaptığı bölgeler için, binalardaki potansiyel<br />
hasarda önemli bir azalmanın beklenebileceği<br />
belirtilmiştir. Yayınlar, özellikle yakın odaklı<br />
depremler için yer hareketi büyüklüklerinin önemli<br />
olduğu seviyelerde (örneğin en büyük hız,<br />
Vmaks>20 cm/sn) yerel zemin şartlarının etkisi için<br />
elastik dalga teorisine dayalı klasik yaklaşımların<br />
geçerliliğini kaybettiğini tekrar vurgulamakla<br />
birlikte, doğrusal olmayan zemin davranışı<br />
nedeniyle yer hareketinin hasar verici gücünün<br />
azabileceğini ve bu durumun oluşabileceği<br />
bölgelerin tanımlanabileceğini göstermektedir.<br />
Ancak bölgedeki yapı tipi ve zemin şartları için<br />
belirli bir yer hareketi şiddeti aralığında gözlenmiş<br />
olan, zeminlerin doğrusal (“lineer”) olmayan<br />
davranışlarına dayalı bu faydalı etkinin sınırlı<br />
olduğu ve genel olarak zeminlerin elasto-plastik<br />
davranışları sonucunda rijit temel sistemlerine<br />
sahip yapılarda devrilme ve oturmalar yada<br />
temellerin çok güçlü olmadığı yapılarda temellerin<br />
deformasyonuna bağlı hasarlar gibi ters etkilerin<br />
söz konusu olabileceği belirtilmektedir.<br />
Yerel zemin şartlarının etkisini gösteren farklı<br />
bir örnek 1999 Kocaeli depreminde İstanbul' da<br />
ölçülen faya yaklaşık eşit uzaklıktaki kuvvetli yer<br />
hareketi kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda gözlenen en<br />
büyük ivme değerleri; Maslak'ta 0.05g, Ataköy'de<br />
0.17g ve Ambarlı'da 0.25g ile yaklaşık 5 misli kadar<br />
değişim göstermektedir [16].<br />
5. Sonuçlar<br />
Teorik davranış analizlerinin temeli ve geçmiş<br />
depremlerdeki aletsel ölçümler yerel zemin<br />
koşullarının yüzeydeki yer hareketini gerek zaman<br />
gerekse frekans tanım alanında etkileyebileceğini<br />
göstermektedir. Bu etki geoteknik şartlar, yüzey ve<br />
yeraltı topoğrafyası ile ana kayadaki yer hareketi<br />
karakteristikleri tarafından kontrol edilmekte ve<br />
deprem kaynak özellikleri ile yerel zemin şartları<br />
arasındaki karşılıklı etkileşim olarak<br />
tanımlanabilmektedir. Bu etkileşime dayalı olarak<br />
yüzeydeki yer hareketi özelliklerinin nasıl bir<br />
değişim gösterdiğinin yapısal tasarıma yönelik<br />
olarak değerlendirilmesi, depremler sırasındaki<br />
hasarın en aza indirilebilmesi açısından önemlidir.<br />
Özellikle yumuşak zemin tabakalarının bulunduğu<br />
bölgelerde zeminlerin doğrusal olarak davrandığı<br />
yer hareketi seviyelerinde zemin büyütmesine<br />
dayalı yapısal hasarlar beklenebilirken, artan yer<br />
hareketi seviyelerinde doğrusal olmayan<br />
davranışlar sonucu oluşabilecek zemin<br />
deformasyonlarına bağlı yapısal hasarlar söz<br />
konusu olabilir. Aynı zamanda geçmiş depremlere<br />
ait bazı gözlemler, zemin büyütmesi ve zemin<br />
deformasyonlarının neden olabildiği zararlı etkiler<br />
dışında, belirli bir yer hareketi şiddeti aralığında,<br />
zeminlerin doğrusal olmayan davranışlarına dayalı<br />
olarak yer hareketinin hasar verici gücünün<br />
azalması sonucu oluşabilecek faydalı ancak sınırlı<br />
bir etkinin de olabileceğini göstermektedir. Diğer<br />
taraftan yapısal hasar üzerindeki bu olumlu ve<br />
olumsuz tüm etkiler, deprem kaynak özellikleri ve<br />
yerel zemin şartlarının aynı zamanda yapısal<br />
özellikler ile etkileşiminin bir sonucudur.<br />
Kaynaklar<br />
[1] Okur, V., Ansal, A., “Dynamic characteristics of clays<br />
under irregular cyclic loading”, XV ICSMGE TC4 Satellite<br />
Conference on “Lessons Learned from Recent Strong<br />
Earthquakes” İstanbul, Turkey, (2001).<br />
[2] Ansal, A., İyisan, R., Yıldırım, H., "The Cyclic<br />
Behaviour of Soils and Effects of Geotechnical Factors in<br />
Microzonation" Soil Dynamics and Earthquake Engineering, 21,<br />
p.444, (2001)<br />
[3] Raptakis, D., Makra, K.,Anastasiadis,A., and Pitilakis,<br />
K., ”Complex Site Effects in Thessaloniki (Greece): I. Soil<br />
Structure and Comparison of Observations with 1D Analysis”,<br />
Bulletin of Earthquake Engineering, 2, p.271, (2004)<br />
[4] Makra, K., Chavez-Garcıa, F.J., Raptakis, D., Pitilakis,<br />
K., “Parametric analysis of the seismic response of a 2D<br />
sedimentary valley: implications for code implementations of<br />
complex site effects”, Soil Dynamics and Earthquake<br />
Engineering , 25, p.303, (2005)<br />
[5] Seed, H. B., R. Murarka, J. Lysmer, and I. M. Idriss.<br />
"Relationships Between Maximum Acceleration, Maximum<br />
Velocity, Distance from Source and Local Site Conditions for<br />
Moderately Strong Earthquakes." Bulletin of the Seismological<br />
Society ofAmerica, 66 (4), p.1323-1342, (1976)<br />
[6] Idriss, I. M.. "Response of Soft Soil Sites During<br />
Earthquakes." In Proceedings of the Symposium to Honor<br />
Professor H. B. Seed, Berkeley, (1990)<br />
[7] Idriss, I. M.. "Influence of Local Site Conditions on<br />
Earthquake Ground Motions." In Proceedings of the 4th U.S.<br />
National Conference on Earthquake Engineering, Palm Springs,<br />
1, p. 55-57, (1990)<br />
24 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
İncelemeler<br />
[8] Kramer, S.L., Geotechinal Earthquake Engineering,<br />
ed. William J. H., Prentice-Hall İnternational Series in Civil<br />
Engineering and Engineering Mechanics, New Jersey, USA,<br />
(1996)<br />
[9] Rodriguez-Marek, A., Bray, J.D., Abrahamson, N.A.,<br />
"An emprical geotechnical seismic site response procedure"<br />
Earthquake Spectra, (2001)<br />
[10] Hays W.W., “Site Amplification of Earthquake<br />
Ground Motion”, Third U.S. National Conference on<br />
Earthquake Engineering, Charleston, South Carolina, 1, p.357-<br />
368, (1986)<br />
[11] Seed, H. B., M. P. Romo, J. I. Sun, A. Jaime, and J.<br />
Lysmer.. "The Mexico Earthquake of September 19, 1985--<br />
Relationships Between Soil Conditions and Earthquake Ground<br />
Motions." Earthquake Spectra, 4(4), p.687-729, (1988)<br />
[12] Seed, R., S. E. Dickenson, M. F. Riemer, J. D. Bray, N.<br />
Sitar, J. K. Mitchell, I. M. Idriss, R. E. Kayen, A. Kropp, L. F.<br />
Harder Jr., and M. S. Power.. “Preliminary Report on the<br />
Principal Geotechnical Aspects of the October 17, 1989, Loma<br />
Prieta Earthquake”. Report UCB/EERC-90/05. Berkeley,<br />
California: EERC. (1990)<br />
[13] Trifunac, M. D., Todorovska, M., I., “Nonlinear soil<br />
response as a natural passive isolation mechanism – the 1994<br />
Northridge, California, earthquake”, Soil Dynamics and<br />
Earthquake Engineering, 17, p.41, (1998)<br />
[14] Trifunac, M. D., “Nonlinear soil response as a natural<br />
passive isolation mechanism. Paper II. The 1933, Long Beach,<br />
California earthquake”, Soil Dynamics and Earthquake<br />
Engineering, 23, p.549, (2003)<br />
[15] Trifunac, M. D., Todorovska, M. I., “1971 San Fernando<br />
and 1994 Northridge, California, earthquakes: did the zones<br />
with severely damaged buildings reoccur?”, Soil Dynamics and<br />
Earthquake Engineering, 24, p.225, (2004)<br />
[16] Ansal, A., Biro, Y., Erken, A., Gülerce, Ü., Özçimen, N.,<br />
"Seismic zonation in Istanbul: A case study" Geotechnical<br />
Earthquake Engineering and Microzonation Seminar, Istanbul,<br />
(2001)<br />
ODAMIZ ÜYELERİNE<br />
İNDİRİM YAPAN<br />
KURULUŞLAR<br />
BİLGİ DERSANESİ<br />
Tel: 441 43 40<br />
BİLİMSER BİLGİSAYAR<br />
Tel: 441 59 49<br />
CENGİZ ÖZER<br />
EĞİTİM MERKEZİ<br />
463 05 44<br />
CEYLAN AÇIKÖĞRETİM-BİLGİSAYAR-<br />
YABANCI DİL KURSLARI<br />
Tel: 425 29 04<br />
DEÜ DESEM<br />
Tel: 422 29 46<br />
DİYALOG PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK<br />
Tel: 323 03 03<br />
EGE SAĞLIK TESİSLERİ VE EĞİTİM<br />
MÜESSESELERİ A.Ş.<br />
Tel: 463 77 00<br />
İTA PEN<br />
Tel: 376 81 33<br />
İYTEV ÖZEL İSMAİL HAKKI TONGUÇ<br />
İLKÖĞRETİM OKULU<br />
238 39 39<br />
Odamız üyesi velilerin çocuklarına<br />
% 30 indirim uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerinin yararlanacağı ilk teknik servis<br />
hizmetinden ücret alınmayacak, tüm ürünlerde<br />
% 5 indirim uygulanacaktır.<br />
Odamız üyelerine fotoğraf, takı tasarımı, kumaş<br />
boyama, resim gibi kurslar ücretsiz olarak<br />
verilmektedir.<br />
Odamız üyelerine<br />
% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine çeşitli kurslarda çeşitli<br />
indirimler uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine ve yakınlarına<br />
% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyesi ve birinci derece yakınlarının<br />
sağlık hizmetlerinden faydalanmalarını<br />
sağlamak amacıyla indirimli ücretler<br />
uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine % 5 indirim uygulanmaktadır<br />
Odamız üyelerine % 10 indirim<br />
uygulanmaktadır.<br />
Üyemiz<br />
Murat Varlıorpak<br />
ile<br />
Çimen Göksu<br />
22 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde evlendiler.<br />
Üyemiz<br />
Özgür Kaynarca<br />
ile<br />
Gül Atalar<br />
23 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde evlendiler.<br />
Üyelerimize yeni yaşamlarında<br />
Ömür boyu mutluluklar dileriz.<br />
KİRAZOĞLU OTOMOTİV<br />
Tel: 462 73 71<br />
KORU ANAOKULU<br />
Tel: 330 77 07-08<br />
LORYMA RESORT HOTEL<br />
MARMARİS - TURUNÇ<br />
0 252 476 7220<br />
ÖZEL KENT HASTANESİ<br />
Tel: 386 70 70<br />
T.C. M.E.B. ÖZEL İZMİR DENİZ<br />
YABANCI DİL KURSU<br />
Tel: 330 73 66<br />
VATAN BİLGİSAYAR<br />
Tel: 444 56 56<br />
YAŞAM<br />
SAĞLIK LABORATUVARI<br />
Tel: 464 55 64<br />
Odamız üyelerine işçilik ücretlerinden % 15,<br />
malzeme bedellerinden<br />
% 10 indirim uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine % 15 indirim<br />
uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine özel fiyat uygulaması<br />
yapılacaktır.<br />
Odamız üyelerine % 10 indirim<br />
uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine ve ailelerine yaz döneminde<br />
% 20 toplu indirim uygulanmaktadır.<br />
Odamız üyelerine diğer indirimlere ek olarak<br />
(şok kampanyalar haricinde)<br />
% 3 indirim uygulanacaktır.<br />
Laboratuvar hizmetlerinde Odamız üyelerine<br />
% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
25
İncelemeler<br />
BİNALARDA YENİ TS 825 ISI YÖNETMELİĞİ İLE GÜNCEL HALE<br />
GELEN ISI İLETKENLİK HESAP DEĞERLERİ DÜŞÜK DÜŞEY<br />
DELİKLİ HAFİFTUĞLA KULLANIMI (EN 771-1 LD BİRİM)<br />
Dr. Gökhan GÖRÇİZ<br />
TUKDER Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği<br />
Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Birimi Sorumlusu<br />
GİRİŞ:<br />
Tuğla günümüzden tam 15 bin yıl önce ilk olarak<br />
insan elinde şekillendiğinde insanoğlu için en<br />
sağlıklı yapı malzemesi olacağı ve binlerce yıl<br />
insanlığa hizmet edeceği elbette bilinemezdi. Oysa<br />
günümüze kadar gelen bu doğal yapıtaşı hala, sıcak<br />
yapısı ve yüksek konfor özellikleri ile insanlığa<br />
hizmet etmeye devam etmektedir.<br />
Tuğlanın bu güne kadar güncelliğini<br />
koruyabilmesinin en önemli nedeni yapı, şekil,<br />
üretim ve kullanım tarzı olarak sürekli değişim ve<br />
gelişim göstermesidir. Böylece bu yapı<br />
malzemesinin binaların dıştan içe, çatıdan bacaya<br />
her bölümünde kullanılması mümkün olabilmiştir.<br />
GÜNÜMÜZDE TUĞLA ÜRETİMİ:<br />
Halen ülkemizde 400' e yakın Tuğla ve Kiremit<br />
Tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerin dağılımı coğrafik<br />
ve iklimsel yapıya ve hammadde özelliklerine göre<br />
çeşitlilik göstermesine rağmen artık ülkemizin<br />
hemen her bölgesinde üretim tesisi görmek<br />
mümkündür.<br />
Aşağıda 10’un üzerinde fabrika bulunan bölgeler<br />
verilmiştir.<br />
Halen tuğla üretimi yıllık bazda 3 kg' lık tuğla<br />
eşdeğeri olarak 7,5 milyar adet olmaktadır. Bu yılda 1<br />
milyon 250 bin konuta eşdeğer bir rakamdır. Bu<br />
yüksek kapasite Eski TS 825 ve Eski Deprem<br />
yönetmeliği döneminde gerçekleştirilen üretim<br />
yelpazesi içindir. Oysa günümüzde artık yeni<br />
yönetmelikler devreye girmiş ve bu durum üretim<br />
kapasitelerini de etkilemiştir.<br />
Bölgelere göre üretim dağılımı aşağıda<br />
verilmiştir. Bu iklimsel ve coğrafik şartlara ve talebe<br />
göre değişimler göstermektedir.<br />
Bu sektör direkt ve en direkt yolla yaklaşık 250 -<br />
300 bin istihdam yaratmakta ve ailelerle birlikte 1<br />
milyon insana geçim sağlamaktadır.<br />
YENİ TS 825 ve ADAPTASYON:<br />
14 Haziran 1999 tarihinde resmi gazetede<br />
yayınlanan TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları<br />
Standardı, bu tarihten itibaren ülkemizde inşa edilen<br />
tüm ruhsatlı binalarda zorunlu standart olarak<br />
uygulanmaya başlanmıştır. Amaç ülkenin zaten<br />
kısıtlı olan imkanlarını en iyi şekilde kullanmak ve<br />
bunun için binaların konfor değerlerini yükseltmek<br />
ve ısı kayıplarını minimize etmektir. Bu standart yeni<br />
inşa edilen binaların tümü ve mevcut binaların<br />
oturma alanlarının %15 i oranında ve üzerinde<br />
yapılacak tadilatlarda, tadil edilen kısmın ısı ihtiyacı<br />
hesaplama kurallarını içermektedir.<br />
Standartta diğer ülkelerde de kullanılan, akıllı ve<br />
kazanımları da kapsamına almış hesaplama<br />
sistemleri kullanılmıştır. Yeni sistem ile her yıl yeni<br />
yapılan binalar için yakıt tasarrufu açısından 300<br />
milyon USD' lik kazanç sağlanacaktır.<br />
26 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Üyelerimizden<br />
Aşağıda görülen grafikte duvar ısı kayıpları<br />
(Q=kWh/m²) bakımından eski ve yeni yönetmelikler<br />
arasındaki fark açıkça görülmektedir.<br />
Yeni yönetmelikle biz kayıplarımızı azaltmaya<br />
çalışırken Almanya çok daha düşük değerler<br />
hedeflemektedir. Harcanan enerji ile tüketilen<br />
yakıtın ne kadar daha dünyamıza yeteceği ne yazık<br />
ki tam olarak bilinmemektedir. Bu yeryüzünde<br />
yaşayan tüm canlılar ve dünyamız adına bir ideal,<br />
Ülke milli değerleri ve kısıtlı kaynakların en iyi<br />
şekilde kullanımı açısından da ana amaçtır.<br />
Tüm bu sebeplerle ülkemiz ekonomisinde<br />
önemli ölçüde kazanım sağlayacak bu yönetmelik<br />
inşaat sektörünün tüm temsilcilerince en uygun<br />
şekilde ve hızla mevcut sisteme adapte edilmeli ve<br />
kaybedecek vaktin olmadığı bilinmelidir.<br />
Uygulamalar sırasında en çok dikkat edilecek<br />
konu ise; binalarda yapım sırasında sorun<br />
yaratmayacak, uygulama kolaylığı sağlayacak,<br />
ekonomik ve ömrü olduğunca fazla olacak ürünlerin<br />
seçilebilmesidir. Aynı özellikleri ve aynı yalıtım<br />
değerlerini sağlayabilen ürünler arasında daima bu<br />
faktörler değerlendirilerek seçim yapılmalıdır.<br />
İÇ MEKAN KONFOR PARAMETRELERİ<br />
İnsanları denenmemiş, sağlıksız yapı<br />
malzemeleri ile çevrelerken bir taraftan da onlara<br />
sağlıksız ve konforsuz ortamlar yaratmamalıyız. Bu<br />
ortamların elbette ki insan vücudunu en az<br />
etkileyecek nem ve ısıl değişim değerlerini taşıması<br />
ve regülasyon mekanizmalarının en iyi şekilde<br />
işlemesi gerekmektedir. Bina içi ani nem ve ısı<br />
artışları, ışıma ile algılanan ortam değerlerinde<br />
olumsuz sapmalara neden olacak ve böylece vücut<br />
mekanizmaları olumsuz etkilenecektir.<br />
Dış ortamda oluşan ani sıcaklık yükselme ve<br />
alçalmaları insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler<br />
yaratır. İnsanın kendisini iklimsel konforda<br />
hissetmesi için yaşanan kapalı mekanlarda seçilen<br />
malzemelerin binaya en sıcak devrede en az ısı<br />
kazandırırken, en soğuk zamanlarda ise en az ısı<br />
kaybettirmesi gerekir. Bu mekanizmayı<br />
tanımlayabilmek için ısı iletkenliği, ısıl geçirgenlik<br />
direnci, yüzeysel ısı iletim direnci, ısı geçirme<br />
katsayısı gibi ısıl katsayılar kullanılır. Duvarların<br />
ısınma ve soğuma davranışları ise ortam konforunu<br />
belirleyen ısı yalıtımının yanı sıra, ısı depolama<br />
yeteneği, ısıma ve soğuma davranışlarıyla ısıl<br />
ataletine bağlıdır. Bir yapı elemanının<br />
depolayabileceği ısı miktarı, bu elemanın özgül<br />
ısısına, kuru birim hacim ağırlığına ve etkin sıcaklık<br />
farkına bağlıdır.<br />
İşte öncelikle bu nedenlerle bina iç kısımlarında<br />
ve insanın günlük aktivitelerini sürdürdüğü<br />
bölümlerde bu şartları en uygun ve sağlıklı şekilde<br />
sağlayabilen tuğla'nın kullanımı ön plana<br />
çıkmaktadır.<br />
Dünya Sağlık Organizasyonu WHO ya göre<br />
sağlık, yalnız hasta olup olmamakla değil, aynı<br />
zamanda kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal<br />
rahatlığıyla da tanımlanmaktadır. Kullanılan yapı<br />
malzemesinin cinsinden, evlerin mimarisine,<br />
binanın hangi sosyal çevrede bulunduğuna kadar bir<br />
dizi etkenin 'rahatlık' üzerinde oynadığı rol, farklı<br />
mesleki disiplinler tarafından incelenerek, fiziksel<br />
aynı zamanda psikolojik rahatlığı en çok ev<br />
ortamının etkilediği sonucuna varılmıştır. Duvar<br />
malzemesi ile sağlık arasındaki bağı belirgin bir<br />
şekilde dile getiren biyolog ve tıp doktoru Palm<br />
ikinci dünya savaşı sırasında hastalarını hem<br />
betonarme hem de tuğladan yapılan binalarda<br />
tedavi ederek, tuğlanın sağladığı solunum ortamının<br />
hastanın iyileşme sürecini hızlandırdığını<br />
kanıtlamıştır. Her mimarın ve yapı mühendisinin<br />
yakından tanıdığı küf, mantar vb. mikro<br />
organizmaların yalıtım malzemelerinde oluşum<br />
mekanizmasını araştıran Gistl insan sağlığında yapı<br />
biyolojisine verilmesi gereken önem üzerinde<br />
titizlikle durmaktadır.<br />
Tuğla ve Kiremit Hammaddesi<br />
Tuğla ve kiremit üretiminde kullanılan<br />
hammaddenin mineralojik yapısı diğer seramik<br />
malzemelerinde olduğu gibi monotip değildir.<br />
Genelde bir kaç farklı yapıda kil mineralini bir arada<br />
bulunduran hammaddenin içinde kuvars,<br />
sodyum/potasyum feldspat, dolomit, kireç taşı,<br />
gotit, hematit, ve pirit/markasit gibi mineraller yer<br />
alarak yapıya heterojenlik kazandırır. Böylesi bir<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
27
İncelemeler<br />
hammadde tane boyutu ayarlanıp su ile plastifize<br />
edildikten, yani seramik hamuru hazırlandıktan<br />
sonra şekillendirilir, belirli bir ortamda kurutulur ve<br />
nihayet fırınlarda pişirilir. Elde edilecek seramik<br />
malzemesinin niteliği bu safhalara bağlıdır. Her bir<br />
safhanın kendine göre bir özelliği, hassasiyeti vardır.<br />
Bu bakımdan seramikten malzeme üretimi beceri ve<br />
titizlik ister. Burada üretim trendinin her bölümünü<br />
ayrı ayrı inceleme durumunda değiliz. Fakat<br />
seramik bünyenin oluşumunu ve son ürünün<br />
özelliklerini etkileyen faktörlerden biri olarak<br />
gözeneklerin (veya porların) üzerinde biraz<br />
durmamız gerekiyor.<br />
ISI İLETİMİ<br />
Yapı malzemelerinin ısıl davranışlarını<br />
incelerken ele alınan “Isı İletimi” kavramı, bu<br />
konuya yabancı olan meslek grupları arasında<br />
kavram kargaşası yaratmaktadır.<br />
Öncelikle 2 tür ısı illetim mekanizmasından söz<br />
etmek konuya açıklık getirecektir,<br />
1) Sürekli rejimde ısı iletimi,<br />
2) Geçici rejimde ısı iletimi.<br />
Isı iletiminin genel denklemi, sürekli rejim<br />
halinde malzeme içi ısı üretiminin olmadığı ısı iletim<br />
katsayısının sabit olduğu varsayımları ile “Laplace”<br />
denklemine dönüşmektedir. Bunun da bir düzlem<br />
duvar için tek boyutlu çözümünün verdiği lineer<br />
denklem “Fourier ısı iletimi yasası” olarak<br />
isimlendirilmektedir. İç ve dış koşulların sabit olarak<br />
kabullenildiği bu hayali durumda ısı iletimi yalnızca<br />
ısı iletim katsayısına bağlı kalmaktadır.<br />
Halbuki dış ortamdaki değişken koşulların<br />
gerçekçi etkilerini kapsayan sinüzoidal girdilerin<br />
“Geçici rejimde ısı iletimi” denkleminde yerine<br />
konmasıyla elde edilen çözüm, yaşam kalitesini<br />
belirleyen malzemenin tüm davranışlarını içeren<br />
reel değerleri ortaya koyar.<br />
DUVAR MALZEMELERİNİN ISIL<br />
ÖZELLİKLERİ<br />
Duvar malzemelerinden beklenen, mümkün<br />
olan en yüksek ısı depolama ve en düşük ısı<br />
iletkenlik hesap değerlerine sahip olmasıdır. Bu iki<br />
özellik bir arada “Soğuma Davranışı” olarak bilinir<br />
ve malzemenin özgül ısısı, kuru birim ağırlığı,<br />
kalınlığı ve ısıl iletkenliğine bağlıdır. Isıtılan<br />
mekanlarla birlikte doğal olarak onları çevreleyen<br />
yapı elemanları da ısınır. Bu yapı elemanlarının iç<br />
yüzeylerinde oluşan sıcaklık, kullanılan<br />
malzemenin “Isı nüfuz katsayısına” bağlıdır. Bu<br />
katsayı da özgül ısı, ısıl iletkenlik ve kuru birim<br />
hacim ağırlık çarpımlarının karekökü kadardır.<br />
Vücudumuzun soğuk duvara ışınımla ısı kaybı<br />
sıcaklıkların dördüncü kuvveti ile orantılı<br />
olduğundan (Stefan-Boltzman Yasası) konfor<br />
koşulları yüzey sıcaklığıyla değişmektedir.<br />
Duvarları oluşturan tabakaların; ısıl geçirgenlik ve<br />
ısı depolama özelliklerinin yanı sıra ısı kaybının faz<br />
gecikmesi ve salınım frenlemesi kavramlarının<br />
birlikte ele alınması gerekmektedir. Yeni TS 825 ile<br />
bu da gerçekleşecek ve her konuda daha doğru<br />
değerler tespit edilebilecektir. Sadece binaları<br />
yalıtmanın iç mekan konforunun iyileştirilmesine<br />
yetmeyeceği bilinmelidir. Yapı elemanlarının<br />
niteliği, dizilişi, nem ve thermo fiziksel özelliklerinin<br />
iç mekan konforu için yapılan enerji girdileri<br />
üzerindeki etkisi de değerlendirilmelidir.<br />
FAZ GECİKMESİ VE SALINIM FRENLEMESİ<br />
Dış duvar yüzeyindeki gece ve gündüz sıcaklık<br />
salınmaları, yapı malzemelerinin özelliklerine bağlı<br />
olarak belirli bir süre gecikme ve frenleme ile duvar<br />
iç yüzeyine geçer. Salınım frenlemesi, dış salınımın iç<br />
salınıma oranı olarak ifade edilmektedir. (Aplitude<br />
Damping) Isı dalgasının bir faz gecikmesi (Time Lag)<br />
ile iç ortama geçmesi ise malzemenin ısıl iletkenliği,<br />
özgül ısısı, ısı depolama yeteneği ile ilişkilidir. Bu<br />
konuda yapılan araştırmalar, ısıl konfor için ideal bir<br />
değer olan 12 saatlik faz gecikmesinin, doku yapısı<br />
geliştirilmiş gözenekli tuğla ile elde edilebildiğini<br />
göstermektedir.<br />
Bu durumda günün en sıcak saatinde içerisi en<br />
serin, en soğuk gecenin en serin döneminde ise en<br />
sıcak olmaktadır. Böylece bina içi pik yüklerin<br />
dengelenmesi ile ısıtma-soğutma tesisatının hacmi<br />
küçülmekte, çalışma süreleri kısalmaktadır. Yapılan<br />
bazı araştırmalarda 14 çeşit duvar sistemi ele alınmış<br />
ve elde edilen sonuçlar irdelenmiştir. Isı yalıtımının<br />
tek başına olumlu bir etkiye sahip olmadığı<br />
anlaşılmıştır. Örneğin; ısı yalıtımı fazla olan bir<br />
duvarın, ısı yalıtımı az olan başka bir duvardan 173<br />
kat daha fazla ısı kaybettiği görülmüştür.<br />
Bunun nedeni duvarda kullanılan malzemelerin<br />
ısı depolama özelliklerinin farklı olmasıdır. Isıl<br />
depolama özelliği daha iyi elemanlardan yapılmış<br />
duvarların az miktarda ısı kaybına neden oldukları,<br />
salınım frenlemesi üzerinde ise toplam ısı iletim<br />
katsayısının etkili olduğu görülmüştür.<br />
28 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Üyelerimizden<br />
DIŞ DUVARLARIN ISIL KONFORA ETKİSİ<br />
Binaların dış zarfını oluşturan malzemeler bir ısı<br />
deposu gibi davranmaktadır. Dış sıcaklık<br />
yükseldiğinde ısıyı yutmakta, düştüğünde ise geri<br />
vermektedir. Tasarım stratejisi gereği ısıl sakınımı<br />
arttırmak için duvarın ısı kazancını geciktirmek,<br />
böylece binanın klima santralinin kapatılması,<br />
mekanik havalandırma ile yetinilmesini sağlayarak<br />
enerji ihtiyacını minimize etmek gerekmektedir.<br />
Ayrıca binanın ısı dalgasına hedef olmasından<br />
birkaç saat önce, ortam daha serinken binada ön<br />
serinletme yapmak, klima santralinin verimliliğini<br />
arttırmaktadır. Hafif, orta ve ağır duvarlarda yapılan<br />
deneylerde duvar kütlesinin ısı kazancını<br />
azaltmadığı, yalızca geciktirdiği gözlenmiştir.<br />
Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında ağır<br />
duvarların ısıtma/soğutma yüklerini %30-40<br />
oranında düşürdüğü gözlenmiştir. Bu durumu biz<br />
de modern konutların aynı iklim ve oturma alanı<br />
koşullarında geleneksel kalın duvarlı evlerden 6-10<br />
kat fazla enerji tükettiklerini söyleyerek<br />
doğrulayabiliriz.<br />
Sonuç olarak binaların zati ağırlığının artmasının<br />
olumsuz etkileri ve ısıl dengeler arasında optimum<br />
çözüm aranması gerektiği ortadadır.<br />
ISIL KONFOR VE TUĞLA<br />
Günümüzde yapılan araştırmalar, ısı iletkenlik<br />
katsayısının tek başına bir anlam taşımadığının,<br />
bunun yerine birçok faktörün sentezi olan “Yaşam<br />
Kalitesi” kavramını ön plana geçirmektedir.<br />
Bu durum;<br />
- Dayanım süresi<br />
- Isı İletkenlik hesap değeri<br />
- Isı depolama özelliği<br />
- Nem dengeleme<br />
- Nem depolama<br />
- Buhar geçirgenliği<br />
- Ses yalıtımı<br />
- Yangın dayanımı<br />
- Ekonomiklik<br />
- Doğallık<br />
- Kullanım esnekliği<br />
- Konfor değerleri<br />
- Stabilite<br />
- Bölgesel sağlanabilirlik<br />
- Radyoaktivite<br />
gibi parametrelerin ön planda aranmasını ve<br />
bunların tümüyle olumlu özelliklerini bir arada<br />
bulunduran malzemelerin seçilmesini<br />
gerektirmektedir.<br />
Bu özellikleri tamamen olumlu olarak üzerinde<br />
toplayan tek malzeme ise bundan 15 bin yıl<br />
öncesinde olduğu gibi yine TUĞLA 'dır. Tuğla yine<br />
insanlığa hizmet etmeye devam edecektir. Sağlıklı ve<br />
Konforlu ortamlar ancak TUĞLA kullanılarak<br />
yaratılabilir.<br />
SONUÇ<br />
Yeni ısı yalıtım yönetmeliği ülkemiz<br />
kaynaklarının korunması ve en uygun şekilde<br />
değerlendirilmesi ile birlikte küresel ısınmayı<br />
önlemek açısından çok önemli bir adımdır. Bu<br />
nedenle söz konusu yönetmeliğin ve standardın<br />
uygulanması, aşılacak problemlerin olmasına<br />
rağmen şarttır. Bizler tuğla sanayicisi olarak ısı<br />
iletkenlik hesap değerlerinin çok daha iyi olduğu<br />
ürünlerin üretimine ağırlık verip, arge çalışmaları ile<br />
onları geliştirmeye çabalarsak bu değerlere bir katkı<br />
daha sağlamış olacağız. Çağımız bilgi ve iletişim çağı<br />
olduğuna göre gerekli bilgilere ulaşmak, en zorlu<br />
sorunlardan bile kolayca sıyrılabilen, en ağır çalışma<br />
koşullarında yılmayan Tuğla ve Kiremit sanayicisi<br />
için zor değildir. Yeter ki eşit rekabet şartları<br />
oluşturulsun, haksız rekabetin önü kesilebilsin.<br />
Herkes emeğinin karşılığı için çalışır. Tuğla ve<br />
Kiremit sanayicisi de bu karşılığı göremez, gerekli<br />
yatırımı yapamaz ise geleceğin Türkiye'sinde bu<br />
milli sektör dahi ağır şartlar altında ezilebilecek ve<br />
yabancı sermayenin eline geçebilecektir. En büyük<br />
arzumuz ülke değerlerinin korunmasına yönelik,<br />
üretimi ön plana çıkarmaya çalışan, Arge'ye, kaliteye<br />
önem veren gerçek sanayicinin desteklenmesi,<br />
teşvik edilmesi, yatırıma yöneltilmesidir. İstihdam<br />
açısından da çok önemli bir değer taşıyan bu milli<br />
sektörümüzün ülke kamuoyunda ve inşaat<br />
sektöründe hak ettiği yeri alması tüm bu değerlerin<br />
korunmasına bağlıdır.<br />
Avrupa Birliğine uyum sürecinde 01.01.<strong>2007</strong><br />
tarihinden itibaren yürürlüğe giren “Yapı<br />
Malzemeleri Yönetmeliği” (18 Şubat 2006: 26804<br />
Sayılı Resmi Gazete) ile Duvar malzemelerinde CE<br />
Markalamasının yapılması zorunlu hale<br />
getirilmiştir.<br />
Ayrıca eski Tuğla Standartları TS 4377, TS 4563,<br />
TS 704, TS 705 ve Dış Bacalar ortak bir standart<br />
altında toplanmış olup yeni standart TS EN 771-1<br />
olmuştur.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
29
Beton Köşesi<br />
ÖZEL BETONLAR<br />
HAFİF BETON<br />
Yrd.Doç.Dr. Selçuk TÜRKEL<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi<br />
İnşaat Mühendisliği Bölümü<br />
GİRİŞ<br />
Özel betonlar, hem tasarım hem de üretim ve<br />
uygulama teknikleri açısından normal betonlardan<br />
farklı özellikleri olan betonlar olarak<br />
tanımlanabilir.<br />
Özel betonları,<br />
özellikleri değişik (ağır, hafif<br />
agrega vb.) agrega kullanarak, katkı maddeleri<br />
ekleyerek, beton bileşenlerini değiştirip normal<br />
agrega ve çimento kullanarak, yapım tekniklerinde<br />
değişiklik yaparak ve bu yöntemlerin bir kısmını<br />
aynı zamanda kullanarak üretebilmek<br />
mümkündür. Normal betonlardan farklı özellikleri<br />
olan özel beton türlerinin kullanım yer ve amaçları<br />
ile özellikleri kısaca aşağıda açıklanmıştır. Ayrıca<br />
bu yazıda, özel beton türlerinden biri olan hafif<br />
betonlar hakkında özet bilgiler sunulmuştur.<br />
Hafif beton: Isı ve ses izolasyonu ile birlikte<br />
yapıda hafiflik sağlaması en önemli özellikleridir.<br />
Genellikle hafif agregaların kullanılması ile<br />
üretilirler.<br />
Havalı beton: Donma-çözülme<br />
etkilerine<br />
dayanıklılık aranan yapılarda kullanılması en<br />
uygun olan bir özel beton türüdür. Hava<br />
sürükleyici kimyasal katkılar ile beton içerisinde<br />
çapları10-250μm<br />
arasında değişen birbiriyle<br />
bağlantısız boşluklar oluşturarak, suyun donması<br />
sonucunda oluşacak hacim genleşmesinin yarattığı<br />
iç gerilmelerle betonun hasar görmesi<br />
engellenmektedir [1].<br />
Ağır beton: Radyografi tesislerinde ve nükleer<br />
sanrallerde oluşabilen X ve γ ýşınlarından<br />
korunmak amacıyla üretilen bir beton türüdür.<br />
Ayrıca kütle betonu ve istinad duvarı yapılarında<br />
da kullanımı mümkündür. Bu tür betonlarda<br />
yoğunluğu 3200<br />
3<br />
kg/m ' ün üzerinde olan ağır<br />
agregalar kullanılır. Genellikle demir minerali<br />
içeren limonit, hematit gibi ağır agregalar<br />
kullanılabildiği gibi barit (BaSO4) ve demir<br />
saçmaları da kullanılmaktadır. Barit, sülfat<br />
içermesine rağmen stabil yapısı ile betona olumsuz<br />
bir etki yaratmamaktadır [1].<br />
Kendiliğinden Yerleşen Beton (KYB): Kendi<br />
a ğırlığı ile sık donatılı, dar ve derin kesitlere<br />
herhangi bir vibrasyon uygulamadan yerleşip<br />
sıkışabilen, ayrışma ve terlemeye karşı stabilitesini<br />
koruyan çok akıcı kıvamlı özel bir betondur.<br />
Tasarımı normal betondan oldukça farklıdır.<br />
Geleneksel betondan daha fazla miktarda toz<br />
madde içerir. Yeni nesil süperakışkanlaştırıcı<br />
katkılarla üretilen KYB' nin performansı malzeme<br />
tipi ve oranlarına oldukça hassastır. Bu nedenle<br />
üretimi büyük titizlik gerektirir. Maliyeti normal<br />
betondan daha pahalıdır. Daha çok güçlendirme<br />
işlerinde ve prefabrik yapı elemanları sektöründe<br />
kullanılan KYB su altı betonu dökümü için de<br />
uygundur [2].<br />
Kontrollü düşük dayanımlı malzeme (beton):<br />
Dayanımı daha sonra kolaylıkla kazılabilmesi<br />
amacıyla kasten düşük tutulan, sıkıştırma<br />
gerektirmeden yerleşebilen çok akıcı kıvamda bir<br />
beton türüdür. Daha çok kapatılmış maden<br />
ocaklarının ve kuyuların doldurulmasında, boru<br />
hatları ve istinad duvarı arkası dolgularında<br />
kullanılabilmektedir. Karışımında yüksek oranda<br />
uçucu kül kullanılması nedeniyle maliyeti oldukça<br />
düşüktür [3].<br />
Lifli beton: Yapılarda dayanım, dayanıklılık,<br />
süneklik ve çatlak kontrolüne yönelik olarak<br />
kullanılan bir özel beton türüdür. Kullanım<br />
amacına uygun lif olarak; polipropilen, asbest,<br />
karbon, cam ve çelik esaslı malzemeler<br />
kullanılmaktadır. Polipropilen kökenli lifler rötre<br />
önleme amacıyla kullanılırken çelik lifler yüksek<br />
enerji yutabilmek amacıyla tercih edilir. Çelik lif<br />
oranı hacimce %0.5 ile %2 arasında olabilir. Lifli<br />
beton tasarımı da geleneksel betondan farklıdır.<br />
Özellikle çelik lifli betonlarda işlenebilirlik en çok<br />
dikkat edilmesi gereken konudur. En yaygın<br />
kullanım alanları olarak depreme karşı dayanıklılık<br />
istenen yapılar, saha betonları,suyap ıları,tünel<br />
kaplamaları, yangına dayanıklılık, rötrenin<br />
önlenmesi şeklinde sayılabilir [4].<br />
30 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Beton Köşesi<br />
Püskürtme beton: Tünel inşaatlarında ve tamironarım<br />
işlerinde kullanılan özel üretim teknikli bir<br />
betondur. Tasarımı normal betondan farklı olan<br />
püskürtme beton karışımında, priz hızlandırıcı ve<br />
aderans arttırıcı katkı maddeleri yer alır. Böylece<br />
kalıba gerek kalmadan düşey yüzeylere ve tavana<br />
basınçla püskürtülüp yapışma sağlanabilmektedir.<br />
Püskürtme işlemi yaş ve kuru yöntem olmak üzere<br />
iki şekilde yapılabilmektedir. Ancak püskürme<br />
beton uygulamasının olumsuz yanı geri sıçrama ile<br />
oluşan malzeme kaybıdır [1].<br />
SIFCON ( Slurry Infiltrated Fiber Concrete):<br />
Enerji yutma kapasitesi yüksek<br />
yapıların<br />
inşaasında, patlama ve darbe etkilerine karşı<br />
dayanıklılık aranan yapılarda, tamir-onarım ve<br />
güçlendirmede kullanılan özel bir betondur.<br />
Hacimce %5-30 arasında çelik lif içeren betonda<br />
maksimum agrega boyutu 1 mm dir. Yeni nesil<br />
süperakışkanlaştırıcı katkı ve silis dumanının<br />
kullanıldığı karışımda, yüksek dayanım için bazalt<br />
ve kuvars türü agregaların kullanımı daha<br />
uygundur. Mekanik özellik olarak yüksek basınç,<br />
çekme, eğilme, kesme ve tokluğa sahip olan<br />
SIFCON eğilme yükü altında Şekil-1 de görüldüğü<br />
gibi bir ahşap gibi davranabilmektedir [5].<br />
kullanılması olarak sıralanabilir. Su/bağlayıcı oranı<br />
çok düşük olup 0,15 mertebesindedir. İşlenebilirlik,<br />
fazla miktarda süper akışkanlaştırıcı kullanımı ile<br />
sağlanmaktadır. Bu şekilde ulaşılan mekanik<br />
özelliklerden basınç dayanımı 200-800 MPa, kısa<br />
kesilmiş çelik liflerin kullanımı ile 50 MPa'<br />
a ulaşan<br />
eğilme dayanımları elde edilebilir. Nükleer atık<br />
depolama yapılarında ve prefabrikasyonda yüksek<br />
dayanım istenen elemanların üretiminde, Şekil-2<br />
de görüldüğü gibi yağmur suyu ızgaraları ve rögar<br />
kapakları imalatında kullanılabilmektedir [6].<br />
Şekil-2: İTÜ ve İSTON firmasının ortak üretimi olan<br />
reaktif pudra betonu ürünleri<br />
Şekil-1: SIFCON Eğilme deneyi<br />
Reaktif pudra betonu: Üstün mekanik<br />
özelliklere ve üstün fiziksel karakteristiklere,<br />
yüksek sünekliğe ve çok düşük geçirimliliğe sahip<br />
ultra yüksek dayanımlı çimento esaslı kompozit bir<br />
malzemedir. Bu betonun tasarımında temel<br />
yaklaşımlar iri agreganın sistemden çıkartılması,<br />
su/ba ğlayıcı oranının azaltılması, silikalı bileşenler<br />
kullanılarak CaO/SiO2<br />
oranının düşürülmesi, ve<br />
gevrek davranışın önlenmesi amacıyla çelik lif<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
Silindirle sıkıştırılmış beton: Baraj ve yol<br />
inşaatlarında uygulanan özel üretim teknikli bir<br />
beton türüdür. Kuru kıvamda hazırlanan beton<br />
karışımlarında, düşük oranlarda çimento (100-<br />
150kg/m3) ve 100 mm çapa kadar çıkabilen<br />
agregalar bulunur. Buldozer veya lastik tekerlekli<br />
kepçeler kullanılarak 30 cm lik tabakalar halinde<br />
yayılan beton en az 10 tonluk vibrasyonlu<br />
silindirler yardımı ile sıkıştırılır [1]..<br />
Polimer betonları:<br />
Betonda geçirimsizliğin<br />
arandığı, kimyasal etkilere karşı dayanıklılık<br />
gerektiren yerlerde, kaplama ve tamir işlerinde,<br />
sünekliğin ve aşınmaya karşı dayanıklılığın<br />
istendiği yerlerde kullanılmaktadırlar. Polimer<br />
çimento betonu olarak adlandırılan türünde<br />
agregaların çevresi polimer filmi ile kaplıdır ve<br />
kılcal boşluklar polimer ile doludur. Polimer<br />
31
Beton Köşesi<br />
betonlarında ise agregalar çeviren matriks<br />
tamamen polimerdir. Günümüzde hafif betonlara<br />
polimer emdirmek suretiyle dayanıklı ve hafif yapı<br />
elemanları üretilebilmektedir [1].<br />
HAFİF BETONLAR<br />
Betonun ana bileşenlerinden olan agregalar<br />
beton hacminin yaklaşık olarak % 75'<br />
ini<br />
oluştururlar. Bu nedenle agrega özelliklerinin,<br />
betonun taze ve sertleşmiş durumdaki özellikleri<br />
üzerinde önemli etkileri vardır. Örneğin, bir<br />
betonun basınç dayanımı ve elastisite modülü,<br />
çimento hamurundan dolayı prizi esnasında<br />
oluşan büzülmelerin engellenmesi, aşınma<br />
etkilerine dayanıklılık gibi özellikleri kullanılan<br />
agrega ile yakından ilgilidir [7].<br />
Uygulamada normal ağırlıklı betonlar çok fazla<br />
kullanım alanı bulmalarına rağmen birim hacim<br />
ağırlıklarının yüksek olması nedeniyle betonarme<br />
yapılarda öz ağırlığı arttırıcı etkileri vardır. Bu<br />
durum özellikle deprem anında yapıya etki eden<br />
yatay yüklerin yüksek değerler almasına yol açar.<br />
Betonarme bir yapının taşıyıcı hafif beton<br />
kullanılarak yapılması yapının toplam ağırlığını<br />
azaltarak muhtemel bir deprem anında yatay<br />
kuvvetlerin azalmasına ve yapıda oluşabilecek<br />
deprem hasarlarının önlenmesine olanak sağlar.<br />
Ayrıca, ağırlığına göre yüksek dayanıma sahip<br />
olması, betonarme donat ısında ekonomi sağlaması,<br />
düşük termik iletkenlik katsayısı ve çok iyi ses<br />
yalıtımı, betonarme kalıbına daha düşük bir basınç<br />
uygulaması gibi özellikler yapısal hafif betonun<br />
önemli avantajlarından bazılarıdır. Ancak taşıyıcı<br />
hafif betonların elastisite modülü gibi bazı mekanik<br />
özelliklerinin normal betonlardan düşük olması<br />
nedeniyle yapıların tasarımında farklı hesap<br />
yöntemlerinin kullanılması gerektiği de göz<br />
önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte hafif<br />
betonların, su emme oranlarının ve porozitelerinin<br />
yüksek oluşu nedeniyle neme ve geçirimliliğe karşı<br />
iyi bir yalıtım gerektirmesi betonarme yapıların<br />
durabilitesi açısından önemlidir [8].<br />
Betonun birim hacim ağırlığını azaltmak<br />
suretiyle hafif beton elde edilmesi üç şekilde<br />
yapılabilir (Neville, 1995).<br />
agrega kullanılarak üretilen hafif betonlar.<br />
Doğal agregalar olarak mineral kökenli pomza,<br />
diatomit, volkanik curuf ve küller<br />
kullanılmaktadır.Yapay agrega olarak ise<br />
genleştirilmiş perlit, genleştirilmiş kil ve sleyt,<br />
sinterize uçucu kül ve yüksek fırın curufları en<br />
yaygın kullanılan hafif agrega türleridir. Ayrıca,<br />
mineralizasyon işlemi ile canlı hücreleri öldürülüp<br />
ateş almaz hale getirilen elyaf, talaş gibi ahşap<br />
artıkları organik kökenli yapay agregalar olarak<br />
kullanılabilmektedir [1]. Tablo-1'<br />
de bazı doğal ve<br />
yapay hafif agregaların hava kurusu yoğunlukları<br />
verilmiştir [9].<br />
Tablo-1: Bazı doğal ve yapay hafif agregaların<br />
hava kurusu yoğunlukları<br />
2- Beton içinde fiziksel veya kimyasal yollarla<br />
büyük hacimde boşluklar oluşturarak üretilen gaz<br />
ve köpük betonları ile yüksek oranda hava<br />
sürüklenmiş betonlar.<br />
Gaz ve köpük betonlarında büyük oranlarda<br />
birbirleriyle bağlantısı olmayan boşluklar bulunur<br />
ve boşluk hacmi tüm beton hacminin %60'<br />
ını<br />
kapsayabilir. Her iki tip betonda da iri agrega<br />
olmayıp yalnızca kum kullanılmaktadır.<br />
Gaz betonlarında boşluklar, karışıma eklenen<br />
aluminyum, çinko ve magnezyum gibi metallerin<br />
tozları ile sağlanmaktadır. Bu tozlar hidratasyon<br />
sonucu oluşan serbest kireci etkileyerek hidrojen<br />
gazının çıkmasına neden olup, hidrojen gazı<br />
havaya karışamadığı için beton içinde boşluk<br />
oluştururlar. Aşağıda aluminyum tozu<br />
kullanılması durumunda gerçekleşen reaksiyon<br />
görülmektedir.<br />
Hafif Beton Elde Etme Yöntemleri<br />
1- Normal ağırlıklı agregalar (kum, kırmataş,<br />
çakıl) yerine boşluklu olan doğal veya yapay hafif<br />
32 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Beton Köşesi<br />
3- Normal ağırlıklı betondan ince agreganın<br />
çıkarılması ile üretilen kumsuz hafif betonlar.<br />
Normal agregalı kumsuz hafif betonun birim<br />
hacim ağırlığı 1600 ile 2000 kg/m3 arasında<br />
değişirken, hafif agregalı kumsuz betonlarda birim<br />
hacim ağırlık 650 kg/m3'<br />
e kadar düşebilmektedir.<br />
Kumsuz hafif betonların dayanımları ise çimento<br />
dozajına bağlı olarak 5 ile 10 MPa arasında<br />
değişmektedir. Yalnızca çimento, iri agrega ve su<br />
kullanılarak elde edilen kumsuz hafif betonlarda,<br />
iri agregaların çevresi yaklaşık olarak 1.3 mm<br />
kalınlığında bir çimento hamuru ile<br />
kaplanabilmektedir. Böylece beton içinde oluşan<br />
büyük boşluklar ile hafiflik sağlanmaktadır.<br />
Kullanılan iri agreganın tek boyutta olması,<br />
kumsuz hafif betonun daha düşük birim hacim<br />
ağırlığa sahip olmasına olanak sağlar.<br />
Türkiye'<br />
de yukarıda belirtilen üç yöntemden en<br />
çok tercih edileni, boşluklu olan doğal veya yapay<br />
agrega kullanılarak üretilen hafif betonlardır.<br />
Doğal hafif agregalardan ülkemizde en yaygın<br />
olanları sünger taşı olarak bilinen pomza taşı,<br />
volkanik tüf ve volkanik curuftur. Özellikle pomza<br />
taşının orta ve doğu Anadolu bölgesinde oldukça<br />
büyük rezervleri bulunmaktadır. Pomza taşı<br />
boşluklu, sünger görünümlü, silika esaslı birim<br />
hacim ağırlığı 1 g/cm3' den az, camsı doku gösteren<br />
volkanik bir doğal hafif agregadır. Pomza<br />
agregasının gözenekleri birbirleriyle bağlantısız<br />
olup bu özelliğinden dolayı ısı ve ses iletkenliği<br />
oldukça düşük yalıtım betonları üretilebileceği gibi<br />
taşıyıcı hafif betonların üretimi de olanaklıdır.<br />
İçerdiği gözenekler gözle görülebilecek<br />
boyutlardan mikroskopik boyutlara kadar sayısız<br />
olup her biri diğerinden camsı bir zarla ayrılmıştır<br />
[10].<br />
Hafif beton TS EN 206-1 standardında, etüv<br />
kurusu yoğunluğu 800 kg/m3 den büyük 2000<br />
kg/m3 ü geçmeyen beton olarak tanımlanmaktadır<br />
[11]. Aynı standartda hafif betonlar, yoğunluk<br />
değerlerinin yanı sıra basınç dayanımına göre de<br />
sınıflandırılmıştır. Amerikan Beton Enstitüsü<br />
tarafından yayınlanan ACI 213R-87 raporunda ise<br />
taşıyıcı hafif beton, hava kurusu birim hacim<br />
ağırlığı 1440 ile 1850 kg/m3 arasında olan ve 28<br />
günlük basınç dayanımı en az 17.2 MPa olan beton<br />
olarak tanımlanmıştır [12].<br />
Taşıyıcı özelliğe sahip hafif beton üretimi<br />
günümüzde üzerinde geniş çalışmalar yapılan bir<br />
konudur. Ancak hafif betonların çok fazla şekil<br />
değişimi yapmalarının en önemli sorunlardan biri<br />
olduğu dikkate alınmalıdır.<br />
KAYNAKLAR<br />
[1] Baradan, B. (2000), Yap ı Malzemesi II (6. Baskı), DEÜ<br />
Müh.Fak.Basım Ünitesi, İzmir.<br />
[2] Felekoğlu, B. (2003), Kendiliğinden Yerleşen Betonun<br />
Fiziksel ve Mekanik Özelliklerinin Araştırılması, DEÜ Fen<br />
Bil.Enst. Y.Lisans Tezi.<br />
[3] Türkel, S., (1996) “ Kontrollu Düşük Dayanımlı<br />
Malzemeler”,<br />
<strong>TMMOB</strong> İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />
Haber Bülteni, Say ı 68, 15-17, İzmir.<br />
[4] Yiğiter H., (2002), Yüksek Performanslı Betonları<br />
Süneklik Özelliğinin Araştırılması, DEÜ Fen Bil.Enst. Y.Lisans<br />
Tezi.<br />
[5] Yaz ıcı, H., vd., (2005), Autoclaved SIFCON with high<br />
volume Class C fly ash binder phase, Cem&Con. Research.<br />
[6] Feylessoufi A., vd., (2001), Early Ages Shrinkage<br />
Mechanisms of Ultra-High-Performance Cement-Based<br />
Materials, Cement and Concrete Composites, 31, 1573-1579.<br />
[7] Erdoğan, T.Y., ( 2003), Beton. ODTÜ Geliştirme Vakfı<br />
Yayıncılık ve İletişimA.Ş.,Ankara.<br />
[8] Alduaij, J., vd., ( 1999),<br />
Lightweight Concrete in Hot<br />
CoastalAreas. Cement & Concrete Composites 21, 453- 458.<br />
[9] Neville, A.M. , ( 1995), Properties of Concrete. Longman,<br />
New York.<br />
[10] Oğuz, C., Türker, F. , ( 1997),<br />
Pomza Betonda Fiziksel ve<br />
Mekanik Özellikler Arasındaki İlişkiler. I. Isparta Pomza<br />
Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Isparta, s:81-87.<br />
[11] TS EN 206-1 (2002). Beton- Bölüm 1: Özellik,<br />
performans, imalât ve uygunluk, TSE,Ankara.<br />
[12] ACI Manual of Concrete Practice. Guide for Structural<br />
LightweightAggregate Concrete,ACI 213R-87 (1987).<br />
DUYURU<br />
ŞUBEMİZ "İMAR KOMİSYONU" KURULDU<br />
Odamız bünyesinde "İMAR KOMİSYONU"<br />
kurulmuştur.<br />
İmar Kanunu, İmar Yönetmeliği, Otopark<br />
Yönetmeliği, Yüksek Yapılar Yönetmeliği vs. ile<br />
ilgili olarak uygulamalarda karşılaşılan<br />
sorunlar ve varsa önerilerin bildirilmesi<br />
durumunda; komisyonumuzun yapacağı<br />
değerlendirmelere göre ilgili birimlerle<br />
görüşmeler yapılarak problemlerin çözümü<br />
amaçlanmaktadır.<br />
Tüm üyelerimiz ve meslektaşlarımıza<br />
duyurulur.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
33
Üyelerimizden<br />
SİYASAL PARTİLERİN VE ÖRGÜTLENMELERİN SÖYLEM VE<br />
DAVRANIŞLARINI DEĞİŞTİREN MİTİNGLER<br />
Aydın NOGAY<br />
İnşaat Mühendisi<br />
Çeşitli toplumsal eylem ve etkinliklere katılmak<br />
isteyen çocuklarına, “Aman yavrum başına bir şey<br />
gelir, sakın eylem ve etkinliklere katılma diyen” ,<br />
12 Eylül Faşist Cuntasının, politikadan ve<br />
örgütlenmeden uzaklaştırdığı kitleler, çocuklarını<br />
da yanlarına alarak bu mitinglere katılmak ihtiyacı<br />
duydular. Ve milyonlarla bu mitinglere katıldılar.<br />
İnsanların meydanları doldurmasında,<br />
istemlerini ortaya koymasında en büyük<br />
etkenlerden<br />
1.si, yıllardır, ABD ve AB emperyalizmi<br />
tarafından ülke insanının şamar oğlanına<br />
döndürülmesi, onuru ile oynanmasının tepkiye<br />
dönüşecek bir birikime erişmesi ise, 2.si, siyasi<br />
iktidarca, insanların yaşam tarzlarına, açık ve<br />
doğrudan bir müdahalenin yapılacağını ve bu<br />
tehlikenin yakın bir tehdit olarak görülmesi ve<br />
algılanmasıdır.<br />
Tarih boyunca hiç esaret altında yaşamamış,<br />
imparatorluklar kurmuş bir toplumun, onur ve<br />
gururuyla, AB katılım sürecinde ve her İMF<br />
heyetinin gelişinde, bütçenin oluşumlarında<br />
oynanması; Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı<br />
vererek, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden<br />
yeni bir cumhuriyet kuran ve tam bağımsızlığın<br />
erdemini ve onurunu yaşayan bu toplumu<br />
ayaklandırmış ve “Ne ABD ne AB Tam Bağımsız<br />
Türkiye” Sloganının yoğun bir şekilde atılmasını<br />
ön plana çıkarmıştır.<br />
Yaşam tarzlarına müdahale edileceğini<br />
hissetmesi nedeniyle de, laikliğe yönelik sloganları<br />
dile getirmiştir. Seçim sistemindeki %10'luk baraj<br />
nedeniyle çarpık bir şekilde oluşan parlamento<br />
aritmetiği ve bu çarpıklık nedeniyle seçmenlerin<br />
%24'ünün oyunu alan bir burjuva partisinin her<br />
türlü işbirlikçiliği ile parlamentonun 2/3 ünü<br />
oluşturacak bir çoğunluğa sahip olması ve topluma<br />
kendi yaşam tarzını dayatmak istemesi, toplumun<br />
büyük çoğunluğunun temsilcilerinin parlamento<br />
dışında kalması, mitinglerde laikliğe yönelik<br />
sloganları ön plana çıkarmıştır.<br />
12 Mart ve 12 Eylül askeri yönetimlerince,<br />
bilinçli olarak anti-emperyalist özden arındırılarak<br />
içi boşaltılan "Atatürkçülük" ve şekilcilikle<br />
sınırlandırılan "laiklik" tanımları bugün<br />
yaşadığımız bu süreçte "kuru kuruya" kavramlar<br />
olmaktan çıkarak, ABD'nin Büyük Orta Doğu<br />
Projesini yürürlüğe koymaya çalıştığı bütün Orta<br />
ve Uzak Doğudaki müslüman toplumlarını ve<br />
devletlerini de ilgilendiren bir kavram haline<br />
gelmiştir. BOP çerçevesinde ABD, kendine bağımlı<br />
ülkeleri yaratmada “ Ilımlı İslam” ideolojisine, yani<br />
“ İşbirlikçi İslami Yönetimlere” özel bir önem<br />
vermekte desteklemektedir. Bu nedenle, laik<br />
demokratik toplumsal yaşamın önemi ve bunun<br />
müslüman toplumlarca benimsenmesi,<br />
emperyalizme karşı verilecek ideolojik<br />
mücadelede eski öneminden daha ileri bir önem<br />
kazanmıştır.<br />
Mitinglere katılımın belirli ve büyük bir oranda<br />
kendiliğindenliği, her kendiliğinden oluşan kitlesel<br />
eylemlerde olabileceği gibi söylemlerde şoven<br />
milliyetçiliğin ön plana çıkarılması, antiemperyalist<br />
özünün çarpıtılmak ve içinin<br />
boşaltılması tehlikesini de her zaman içinde<br />
barındırmasına rağmen böyle bir durumla<br />
karşılaşılmadı.<br />
Ama bu tür mitingler egemen çevrelerce sistem<br />
karşıtı eylem ve etkinliklere dönüşmemesi ve belirli<br />
bir çerçevede tutulması için, her zaman<br />
denetlenmek, sistem içinde tutulmak ve kendi<br />
çıkarları açısından kullanılmak istenmiştir.<br />
Toplumsal olaylarda bunlar hep yaşanmıştır.<br />
Spontane, kendiliğinden gelişen sistem karşıtı<br />
tepkisel hareketler, eğer içinde örgütlü güçler yoksa<br />
ve egemen çevrelerce ezilerek bastırılamıyorsa,<br />
güçlerinin azaltılması için bölünür, ya da<br />
yönetimleri ele geçirilerek, mücadele amacından<br />
saptırılmak istenir.<br />
Bu mitinglerin sistem içinde<br />
sönümlendirilmemesi, egemen çevrelerin bu<br />
mitingleri sistemin kendini yenilemesi amacıyla<br />
34 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Üyelerimizden<br />
kullanamaması; sistem karşıtlarının<br />
(Emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı<br />
olanların), örgütlü bir şekilde bu mitinglerde<br />
kitlelerle birlikte olmaları, onlara güven vermeleri<br />
ile mümkündür. Mitinglerdeki anti-emperyalist<br />
söylem ve sloganların altının doldurulması ise bu<br />
konudaki somut hedeflerin bu mitinglerde bu<br />
örgütlerce ortaya konulması ile mümkündür.<br />
Bu anlamda, PKK ve halkımızın onuruyla<br />
oynanması nedeniyle var olduğunu düşündüğüm,<br />
ABD ve AB emperyalizmi karşıtlığının içinin<br />
doldurulması, “tam bağımsızlık” sloganının<br />
“askerinle üslerinle yanki go home” benzeri bir<br />
sloganla desteklenmesi ile, “kapitalist-emperyalist<br />
sistemin boyunduruğu ve sömürüsünden”<br />
kurtulmak ise, “esas düşmanın kapitalizm”<br />
olduğu, işbirlikçi burjuvazi vasıtasıyla ülkemizi<br />
soyup sömürdükleri, bağımlılık ilişkilerine<br />
girdikleri, egemenlerin tüm gizleme çabalarına<br />
rağmen ortaya çıkarılarak, ifade edilmesiyle<br />
mümkün ve kalıcı olabilir.<br />
Bu tür emperyalizm karşıtı demokratik<br />
toplumsal hareketlerin kalıcılığının sağlanması ve<br />
toplumsal duyarlılığın sürdürülebilmesi,<br />
örgütlülüğün sokaklardan mahallelere,<br />
mahallelerden ilçelere, ilçelerden illere ve tüm<br />
ülkeye yaygınlaştırılması ile mümkün olacaktır.<br />
Bu mitinglerin bir saman alevi gibi parlayıp<br />
sönmemesi ancak böyle bir örgütlenmeyle<br />
kalıcılaştırılabilir.<br />
Tandoğan, Çağlayan ve Gündoğdu Mitingleri;<br />
uzun yıllar üzerine ölü toprağı serilmiş kitlelerin<br />
hareketlenmesi, öz benliklerine ve yaşam<br />
tarzlarına, bağımsızlıklarına ve onurlarına sahip<br />
çıkmasıdır.<br />
Duyarlılıkların kaybolmaması dileğiyle.<br />
<strong>TMMOB</strong> VE İMO SEMPOZYUM VE KONGRELERİ<br />
SEMPOZYUM / KONGRE ADI TARİHİ YER<br />
KARABURUN BİLİM KONGRESİ 7-9 EYLÜL <strong>2007</strong> KARABURUN<br />
7. ULAŞTIRMA KONGRESİ 19-21 EYLÜL <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
<strong>TMMOB</strong> MÜHENDİSLİK, İSTİHDAM VE ÜCRETLENDİRME<br />
SEMPOZYUMU<br />
TARİHİ ESERLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE GELECEĞE GÜVENLE<br />
DEVREDİLMESİ SEMPOZYUMU<br />
22-23 EYLÜL <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
27-29 EYLÜL <strong>2007</strong> ANKARA<br />
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU 5-6 EKİM <strong>2007</strong> ANKARA<br />
6. ULUSAL DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KONFERANSI 16-20 EKİM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
6. ULUSAL KIYI MÜHENDİSLİĞİ SEMPOZYUMU 25-28 EKİM <strong>2007</strong> İZMİR<br />
4. İNŞAAT YÖNETİMİ KONGRESİ 30-31 EKİM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
KENTSEL ALT YAPI SEMPOZYUMU 1-2 KASIM <strong>2007</strong> HATAY<br />
ZEMİN - YAPI SEMPOZYUMU 8-9 KASIM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
GEOTEKNİK SEMPOZYUMU 22-23 KASIM <strong>2007</strong> ADANA<br />
KÖPRÜLER VE VİYADÜKLER SEMPOZYUMU 29-30 KASIM <strong>2007</strong> ANTALYA<br />
7. ULUSAL BETON KONGRESİ 28-30 KASIM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />
<strong>TMMOB</strong> AFET SEMPOZYUMU 5-7 ARALIK <strong>2007</strong> ANKARA<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
35
Üyelerimizden<br />
MAĞMATİK KAYAÇLARIN İNŞAATTA KULLANIMI<br />
Fatoş ÖZDAL<br />
İnşaat Mühendisi<br />
Doğal taşlar, doğadan çıktıktan sonra ticari<br />
olarak işletilebilen en eski inşaat malzemeleridir.<br />
Tarih boyunca insanoğlu tarafından yapılarda ve<br />
anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı sebebiyle<br />
kullanılmıştır. Zamanla kullanımı artan doğal<br />
taşlar günümüzde özellikle inşaat, kaplama,<br />
döşeme, heykelcilik, yol yapımı,<br />
porselen ve cam<br />
sanayi ( kuvars),<br />
optik sanayi ve süs eşyalarının<br />
yapımında kullanılmaktadır.<br />
Diorit: Gri, koyu yeşil ve beyaz renklerde bulunan<br />
granit grubu bir taşdır. Bünyesinde garnitten başka<br />
minerallerde vardır.<br />
DOĞAL TAŞLARIN SINIFLANDIRILMASI<br />
1-) PÜSKÜRÜK KAYAÇLAR ( Mağmatik):<br />
K ökeni mağma olan kayaçlardır.Yerin<br />
derinliklerinde akkor (erimiş)<br />
haldeki mağmanın<br />
yerin içinde veya yüzeye yakın derinliklerde yada<br />
yüzeyde soğuyarak katılaşması ile oluşan kayaçtır.<br />
Bu Tip Kayaçlara Örnek Olarak ;<br />
Granit: Genellikle açık renkli olup %60 oranında<br />
potasyum feldspat, %30 kuvartz, mika<br />
minerallerinden oluşur. Granit sert ve dayanıklıdır.<br />
3<br />
Yoğunlukları 2600-2800 kg/m arasındadır. Basınç<br />
2<br />
dayanımları 1600-2400 kg/<br />
cm ’dir.Kolay<br />
yarılabildiğinden merdiven basamağı, moloz taşı,<br />
kaba yonu taşı,<br />
döşeme kaplamaları kaldırım ve<br />
bordür taşı<br />
tutar.<br />
ve mıcır imalinde kullanılır. İyi cila<br />
Gabro: Rengi koyu gridir. Mavimsi ve yeşilimsi<br />
renkte olabilir. Mineralojik birleşiminde her ne<br />
kadar kuvars yoksa da bazı durumlarda<br />
bulunabilir. İşlenebilir, cila tutar.<br />
Porfirler: Genellikle kırmızı ve yeşil renkli olurlar.<br />
Kaldırım taşı ve mıcır olarak kullanılırlar. Bunlarda<br />
kendi aralarında sınıflara ayrılır.<br />
Porfir; insanların güzellik ve estetik zevklerine<br />
hitap eden bir malzeme olarak günümüzde sertliği<br />
ve her türlü iklim koşullarına olan<br />
mukavametinden dolayı tercih edilen %100 doğal<br />
bir üründür.<br />
36 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Üyelerimizden<br />
Dokusu,şekli,rengiyle tamamen doğal ve bazalt<br />
yapısıyla doğa'nın el değmemiş bir parçasıdır.<br />
Andezit: Porfirlerin yeni zamanda oluşmuş<br />
cinsleridir.Volkanik dağlarda bulunur. İyi bir yapı<br />
taşıdır. Kesme taş halinde kullanılır. Çok az kuvars<br />
içerir. Minerolojik bakımdan andezit riyolit-bazalt<br />
arasıda yer alır.<br />
Dekoratif-Aşınmaz-Kaymaz volkanik doğal<br />
taştır. Pembe, gri ve siyah renklidir.<br />
Kullanım Alanları;<br />
Granit ve mermerin<br />
kullanıldığı her yerde kullanılmakta birlikte,<br />
özellikle dış mekanlarda;<br />
Kaldırım ve bordür kaplama taşları,<br />
(yaya yolları, park ve bahçe, çevre<br />
düzenlemeleri vb.)<br />
Merdiven basamakları,<br />
İstinat duvar kaplaması çeşitli profiller,<br />
(harpuşta, denizlik, söve, friz vb.)<br />
Kent mobilyaları, ( oturma grupları,<br />
çiçeklik,<br />
çöp kutuları vb.)<br />
Lavlar: Mağmanın yeryüzüne çıktıktan sonra<br />
sertleşmesi sonucu oluşan lavlar, sert olup<br />
püskürme sonrası kütlelerin soğuması ile volkanik<br />
curüflar meydana gelir. Çok gözenekli olanlara<br />
volkanik tüf adı verilir. Kullanım Alanları:<br />
Alkali, tuzlu ve agresif sulara karşı dayanıklı olması<br />
nedeniyle baraj inşaatlarında, temel ve tünel<br />
inşaatlarında, hidratasyon ısısı hızının az olması<br />
gereken kütle beton inşaatlarında,zirai ve sınai tesis<br />
inşaatlarında kullanılır.<br />
KAYNAKLAR:<br />
1-Helvacı, C. Petrografi Ders Notları, D. E. Ü.,<br />
İzmir<br />
2-BAYKAL, F., 1967, Stratigrafi prensipleri,<br />
İ. Ü. F. Fakültesi Yayınları,<br />
İstanbul<br />
3-BAYRAMGİL, O., 1970, Petrografi, İ. Ü. F.<br />
Fakültesi<br />
Yayınları,<br />
İstanbul<br />
4-DPT, 2000, Doğal Taşlar Raporu, VIII. Beş Yıllık<br />
Kalkınma Planı,<br />
Ankara<br />
5-İTO, 1998, Mermer Araştırması,<br />
İstanbul<br />
DUYURU<br />
Bazalt: Renkleri koyu gri ve siyahtır. Çok sert ve<br />
ağır taşdır. Temellerde, yol,<br />
köprü ve rıhtım gibi<br />
yerlerde kullanılır.<br />
Baca,şömine,yürüyüş yolları,<br />
dekoratif<br />
uygulamalar ve her türlü yüzey ve yer<br />
kaplamalarında kullanılabilen bazalt kayrak taşı;<br />
Şubemiz Muhasebe Görevlisi<br />
Sayın Sevtap DURULU<br />
görevinden ayrılmıştır.<br />
Sayın Sevtap DURULU'ya Şubemizdeki<br />
çalışmaları için teşekkür eder, yeni<br />
yaşamında başarılar dileriz.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
37
Üyelerimizden<br />
METROPOLİS<br />
Ertan ALAYAT<br />
İnşaat Yüksek Mühendisi<br />
Bu hafta Torbalı'dayken, onun hemen bir, iki<br />
kilometre yanında bulunan, 2.500 yıl öncesinden<br />
kalma Metropolis harabelerini dolaştım. Ben 1996-<br />
97 yılından beri Torbalı'ya gelip gitmekteydim ve<br />
bu kalıntılardan da haberim vardı. Buna rağmen on<br />
yıla yakındır, yarın gezerim, bir dahaki gelişimde<br />
gezerim diyerek, fazla büyük de olmayan, bir, iki<br />
saatimi ayırmakla dolaşabileceğim bu yeri ziyaret<br />
edememiştim.<br />
Bu bizim ulus olarak hatamız oluyor<br />
sanıyorum. Olduğu yere çok bağlı, her gün aynı<br />
şeyleri yaşamaktan bıkmayan, bunları yıllarca<br />
tekrarlamakla yetinen bir toplum oluyoruz ne yazık<br />
ki. Üniversite çağlarımda, Bergama Çamlı Park'ın<br />
kahvesinde Bergama esnafından dört kişiyi<br />
tanıyordum. Her akşam dükkanlarını kapattıktan<br />
sonra gelir ve hep aynı oyunu, ama nasıl heyecanla<br />
oynarlardı. Ben yurdumuzda oynanan kağıt<br />
oyunlarının tamamına yakınını bildiğimden, hep<br />
aynı oyunu oynuyor olmalarına, bunun onlara<br />
yetmesine hayret ederdim. Oysa sadece aynı oyunu<br />
oynuyor olmaları değil, her akşam başka bir şey<br />
yapmayıp, kahveye gelerek oyun oynamaları bile<br />
yanlıştı.<br />
Bu durum ülkemiz toplumumuzun sosyal<br />
yaşantısındaki eksikliklerden olabilir, ama bu<br />
eksiklikleri yaratan da biz oluyoruz, bizim aynı şeyi<br />
yinelemekle yetinerek, daha değişik yönleri<br />
aramamamız oluyor bence. Yıllar önce,<br />
yurdumuzun birçok köşesindeki inşaatlarda<br />
şantiye şeflikleri yaptığım zamanlarda, Afşin-<br />
Elbistan Termik Santralı inşaatında da<br />
bulunmuştum. Dünya Bankası kredisi ile<br />
yapıldığından, inşaat işlerini yapmakta olan biz ile,<br />
montaj işlerini yapmakta olan Amerikan firmasının<br />
kontrolluğunu, Dünya Bankası'nın gönderdiği<br />
Alman, Fransız, İngiliz mühendisler yapıyorlardı.<br />
Bu arkadaşlarla hafta boyunca hep birlikte<br />
oluyorduk. Cuma akşamları ise birden ortadan<br />
kayboluyorlar ve Pazartesi sabahları, uykusuz bir<br />
vaziyette ortaya çıkıyorlardı. Bizlere ikibuçuk<br />
günlük tatilleri sırasında gittikleri Zonguldak,<br />
Artvin, Mersin, Şam (Suriye), Tahran (İran), Bağdat<br />
(Irak), Ankara, Kapadokya, v.b. anılarını<br />
anlatıyorlardı. Amerikalılarla pek samimiyetim<br />
yoktu, ama sanıyorum onlarda öyle yapıyorlardı.<br />
Sadece biz Türk çalışanlar Afşin'den ayrılmıyor,<br />
Maraş'a bile gitmiyorduk. Örneğin Ben Maraş, Urfa<br />
ve Malatya'da yıllarca çalıştığım halde, bu üçgenin<br />
ortasında, Adıyaman'da bulunan Nemrut Dağı'na<br />
hala çıkamamış bulunmaktayım. Sadece ihmalim,<br />
ama daha da önemlisi, hafta tatillerimde birbirine<br />
benzer işler yapmayı tekrarlamaktan, sıkılmıyor<br />
olmamdan.<br />
Sizlere tüm arkadaşlarımıza önerim, bu<br />
haftadan başlayarak, hiçbir hafta, ne kadar kısa<br />
olursa olsun tatilinizi tekrarlamayın. Fazla bir<br />
harcama gerektirmeden, havalar da güzel, her hafta<br />
bulunduğunuz şehirden çıkıp, bir başka yöne<br />
doğru, kısa geziler yapın. Yapabilirseniz yaya<br />
olarak olursa, bu geziler size hem manzara görme,<br />
hem de sağlık açısından çok daha yararlı olacaktır.<br />
Yaşadığımız şehirlerin çevresinde, görülmeye<br />
değer, yaşanacak ne kadar çok yer olduğuna<br />
şaşıracağınıza eminim. Tekrar asıl konuma<br />
dönüyorum. Size önce yamaçta olup, İzmir-Aydın<br />
asfaltından da görülen, yıllardır uzaktan bakarak,<br />
“Oraya çıkacağım” dediğim ve nihayet bugün<br />
çıktığım Metropolis kale surlarının içeriden<br />
görüntüsünü göstereceğim.<br />
Gördüğünüz gibi içi tamamen boş. Uzakta<br />
Torbalı kenti de görülüyor. Torbalı fabrikamızda<br />
yaşayan evcil tavşanlar için, yamaçta bir taş duvar<br />
çevirmişler ve tavşanlar içinde rahatça yaşıyorlar.<br />
38 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Üyelerimizden<br />
Onların yanına yamaça bir de köpek kulübesi<br />
konulmuş, herhalde geceleri onları tilkilere karşı<br />
koruması için olmalı. Ama bu kulübede, yamaça<br />
konulup yan durduğundan, “Köpek için burada<br />
yaşamak zor oluyordur herhalde” diye<br />
düşünmüştüm. Metropolis kalesindeki insanlar<br />
için de biraz öyle. Ne kadar dik olduğu bu resimden<br />
bile belli oluyor. Ama bu 2.500 yıllık şehrin değil,<br />
1.500 yıl önce, burayı zapteden Bizanslıların<br />
yaptıkları kalenin surları. Bizanslılar o kadar<br />
çapulcu, talancı, kaba bir ulusmuş ki, yamaça<br />
uyarak kaleyi yapmakla kalmamışlar, surları<br />
kendilerinden önceki güzel şehri yapan<br />
Romalıların eserleri üzerinden de geçirmişler.<br />
Aşağıda Roma şehir meclisi toplantı salonunun<br />
ortasından geçen sur duvarını görüyorsunuz.<br />
Kısa sütunları hamam döşemesinin altına<br />
yerleştirerek kazanılan ara kattaki sıcak su, bu<br />
bölümün tamamını, şimdiki hamamlarda bulunan<br />
“Göbek Taşı” gibi sıcak yapıyormuş. Metropolis<br />
kentinden koyacağım şimdiki resim, bu gibi antik<br />
kentlerimizin ve yazımın başında anlatmaya<br />
çalıştığım toplumumuzun sorunlarına biraz daha<br />
ışık tutacak.<br />
Surun meclisin üst oturma sıralarına çıkan, tam<br />
ortasında bulunan merdivenin üstüne yapıldığı<br />
görmektesiniz. Bu kaleyi yapan Bizanslılar,<br />
kendilerini koruma basitliğini düşünürken, bu<br />
güzel meclis salonundan faydalanmayı<br />
düşünememekteymişler anlaşılan. Altta<br />
Romalıların kullandıkları üç bölümlü (Sıcak-Ilık-<br />
Soğuk) hamamın, altındaki boşlukta sıcak su<br />
dolaştırılan “Sıcak” bölümünün kalıntılarını<br />
görülüyor.<br />
Bu, Metropolis harabelerinde bulunan “İki<br />
Kadın” heykelinin gerçeği değil, onların alçıdan<br />
yapılmış kopyaları. Metropolis'teki Kazı Evi'nde<br />
bulunuyor. Sağ altta görülen levhada da, “Bu<br />
heykellerin asıllarını İzmir Arkeoloji Müzesi'nde<br />
görebilirsiniz” yazıyor. İşin doğrusu yapılıyor<br />
olsaydı, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde bu alçı kopya<br />
bulunuyor ve altındaki levhada da “Bu heykellerin<br />
asıllarını Torbalı-Metropolis'te görebilirsiniz”<br />
yazıyor olmalıydı. Ama bizim toplum<br />
anlayışımızda, İzmir'lilerin, hatta ziyaret için<br />
İzmir'e gelmiş olan yabancıların, mümkün<br />
olduğunca İzmir'den çıkmadan, yakın<br />
çevrelerdeki buluntuları görebilmeleri<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
39
Üyelerimizden<br />
gerekiyordu. Bu buluntuların bulunduğu yerler,<br />
görsel açıdan zayıflayacak, ziyaretçi gelmez<br />
olacaktı, ama bu, büyük şehirlilerin, büyük<br />
şehirlerinden çıkmadan bu eserleri<br />
görebilmelerinin yanında önemsizdi. Bugün<br />
Bergama şehrimizde yapılan kazılarda bulunmuş<br />
olan bir çok heykel, yurdumuzdaki bütün büyük<br />
şehirlerin müzelerinde, ziyaretçilere<br />
sunulmaktadır ve Bergama'mıza kopyaları bile<br />
gönderilmemiştir.<br />
Oldukça uzun oldu. O zamanki her toplum gibi,<br />
Metropolis yaşayanlarının da sahip ve eminim her<br />
nedenle çok sık da kullanıyor oldukları “Tiyatro”<br />
yapısının fotoğrafı ile bitiriyorum.<br />
KÜLTÜRPARK YERALTI OTOPARKI,<br />
PLANLAMA İLKELERİNE, ÇEVRE VE KAMU YARARINA AYKIRIDIR<br />
Kültürpark Yeraltı Otoparkı ile ilgili yapılan ortak basın açıklaması<br />
15 Haziran <strong>2007</strong><br />
İzmir Kültürpark alanı, 1936 yılında dönemin belediye<br />
başkanı Sn. Behçet Uz tarafından kent içi yeşil alan olarak<br />
ayrılmış ve düzenlenmiştir. Sonraki yıllarda ağaçlandırılmış,<br />
farklı ağaç ve bitki örnekleriyle zenginleştirilmiştir. Kültürpark,<br />
İzmir kenti içindeki yoğun yapılaşmadan bugüne kadar az da<br />
olsa korunabilmiş ender yeşil alanlardan birisidir. Kentin<br />
bütünü göz önüne alındığında, çevredeki yerleşmeler ve kentsel<br />
yeşil alan gereksinmesi açısından gelecekte kent geneline aktif,<br />
yeşil alan olarakhizmet verebilecekönemli bir alandır.<br />
İzmir İli, Alsancak, 218 pafta, 1068 ada, 1 parselde kayıtlı<br />
bulunan ve Kültürpark (Fuar) alanının, yeşil alan ve park olarak<br />
ayrılan bölümünde “Yeraltı Otoparkı” yapılmak üzere, İzmir<br />
Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 13.07.2004 tarih, 05.82 sayılı<br />
kararı ile plan değişikliğine gidilmiş ve plan değişikliği İzmir<br />
Konak Belediye Meclisi'nin 02.09.2005 tarih, 72/152 sayılı<br />
kararı ile kabul edilerek, 17.02.2006 tarihinde askıya<br />
çıkarılmıştır.<br />
Bazı Oda birimlerimizce yapılmış olan itirazlara yanıt<br />
verilmemesi üzerine dava sürecine girilmiş ve sonuç olarak<br />
konuya ilişkin uzman bilirkişilerin raporuna göre;<br />
1. Önerilen yeraltı otoparkının Kültürparkın yeşil alan<br />
olarakişlevlerini olumsuz etkileyeceği,<br />
2. Kent merkezine ve Alsancak'a hizmet etmesi önerilen<br />
yeraltı otoparkının şehircilik ve kentsel koruma ilkelerine uygun<br />
olmadığı, getireceği trafik akışı ve yoğunluğunun Kültürpark'ın<br />
yeşil alan işlevlerini olumsuz etkileyeceği, doğal tarihi ve<br />
kültürel değerlerine zarar verebileceği,<br />
3. Kente hizmet etmesi düşünülen yeraltı otoparkının<br />
Kültürpark alanı içinde yer almasının planlama esaslarına da<br />
uygun olmadığı,<br />
4. Kültürpark alanının yeşil alan olarak kullanılan bir<br />
bölümünün otoparka çevrilmesinin kamu yararına da uygun<br />
olmadığı,<br />
5. 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını<br />
Koruma Kanunu ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek<br />
Kurulu ilke kararlarına uygun olmadığı<br />
belirtilmiştir. Buna dayanarak İzmir 1.İdare Mahkemesinin<br />
07.06.<strong>2007</strong> tarih ve 2006/1510 esas numaralı kararı gereğince;<br />
“Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle , bilirkişi raporu<br />
birlikte değerlendirildiğinde, İzmir Konak İlçesi 218 pafta 1068<br />
ada 1 parselde yeralan Kültürpark alanında “Yeraltı Otoparkı”<br />
alanı belirlenmesine yönelik 1/1000 ölçekli koruma amaçlı<br />
uygulama imar planı değişikliğinde şehircilik ilkelerine,<br />
planlama esaslarına, koruma mevzuatına ve kamu yararına<br />
uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, açıkça hukuka<br />
aykırı bulunan ve uygulanması halinde giderilmesi güç ve<br />
olanaksız zararlar doğurabilecek nitelikte olan dava konusu<br />
işlemlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun<br />
27.maddesi uyarınca teminat aranmaksızın yürütmesinin<br />
durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde İzmir<br />
Bölge İdare Mahkemesinde itiraz yolu açık olmak üzere<br />
31.5.<strong>2007</strong> tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir”<br />
kararına varılmıştır.<br />
Bu karar uyarınca, Kültürpark, tescilli Tarihi Sit, 2. Derece<br />
Doğal Sit ve aktif yeşil alan ve park olduğu için, mevcut yasa ve<br />
yönetmeliklere, planlama ilkelerine, imar mevzuatına göre,<br />
amacı dışında kullanılamaz, ve yapılaştırılamaz.<br />
Bu nedenle, Yeraltı Otoparkı olarak planlanan ve hukuk<br />
sürecine rağmen inşaat faaliyetlerine devam edilen alanda<br />
mevcut mahkeme kararı uyarınca ve Anayasa'nın 138. maddesi<br />
ve 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 28. maddesi<br />
gereğince çalışmalara derhal son verilmesi, uygun bir<br />
rehabilitasyon pojesiyle güzel İzmir'imizde yaşamın sürekliliği<br />
için otoparktan çok daha fazla gereksinim duyulan aktif yeşil<br />
alan niteliğinin geri kazandırılması sağlanmalı ve Kültürpark'a<br />
mevcut araç giriş ve park uygulamasına ve amacı dışında<br />
kullanımlara derhal son verilmelidir. Hukukun üstünlüğü<br />
ilkesine bağlı ve kamu yararından yana yönetimlerin yapması<br />
gereken de budur.<br />
Kamuoyuna Saygılarımızla Duyururuz.<br />
<strong>TMMOB</strong> İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU<br />
EGEÇEP - EGE ÇEVREVE KÜLTÜR PLATFORMU<br />
İZMİR ATATÜRK ORMANI'NI-KÜLTÜRPARKI KORUMA<br />
VE ANIT YAPTIRMA DERNEĞİ<br />
İZSEV<br />
ULUSAL BİRLİK PLATFORMU<br />
BİREYSEL KATILIMLAR<br />
40 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
genç-İMO<br />
genç-İMO ÖRGÜTLENMEMİZVE YENİ DÖNEM ÜZERİNE<br />
Sabri İNCE<br />
Ege Ü. Müh. Fakültesi İnş. Müh. Böl. 4. Sınıf Öğrencisi<br />
genç-İMO örgütlülüğü olarak, geçtiğimiz yıllar<br />
boyunca birçok deneyim kazandık. Bunlardan en<br />
değerlileri, planlama ve örgüt bilinci üzerine<br />
olanlardı. Yaptığımız çalışmalarda birçok hata yaptık.<br />
Hatalarımızın birçoğunu o anda düzeltmeyi<br />
başarabildiysek de, düzeltemediğimiz hatalarımız da<br />
oldu. Bu hataların çilesini hep beraber çektik. Bu<br />
hatalar ve bulduğumuz çözüm yolları, kimi zaman<br />
kendi içimizde tartışmalara sebep olsa da,<br />
örgütlülüğümüzün güçlenmesinde ve başarımızın<br />
artmasında çok önemli yere sahipler.<br />
Her geçen sene ivmeli bir ilerleyiş kaydedememiş<br />
olmamız, örgütlenmede yaptığımız hataların<br />
sebebiydi ve bu hataların telafisi çok zor oldu. Eğer<br />
telafi edemeseydik, bizden sonra genç-İMO<br />
örgütlülüğünde çalışacak tüm arkadaşlar bizim<br />
yaptığımız hataların cezasından bir pay alacaktı.<br />
Geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde yaptığımız<br />
çalışmalar, oda ile öğrenci ilişkilerinin güçlenmesinde<br />
önemli bir adım oldu bizim için. 20–25 kişilik<br />
toplantılarda yönetim kurulunun toplantı salonuna<br />
sığamadık. Toplantıların ve etkinliklerin düzenli<br />
ilerleyişi örgütlenmemizin sağlamlaşmaya<br />
başladığının en önemli işaretiydi bizim için. Bu<br />
düzeni kurmamızda, Şube Sekretaryamızın tüm<br />
çalışmalarımızda yardımcı olması, oda ile olan<br />
ilişkilerimizde önemli bir kolaylık sağladı bize.<br />
Ayrıca etkinliklerle sürekli olarak şubede bulunan<br />
birilerinin ilgilenmesi bize önemli bir zaman<br />
tasarrufu sağladı.<br />
Sene sonunda öğrenci üye yönetmeliği İMO<br />
Danışma Kurulu tarafından hazırlandı ve İMO<br />
Yönetimi tarafından kabul edildi. www.gencimo.org<br />
adresinden ulaşabileceğiniz yönetmeliğin çok önemli<br />
avantajları var. Artık içinde inşaat mühendisliği<br />
fakültesi bulunduran her ilde, İMO Yönetimi<br />
tarafından, İMO Öğrenci Örgütlenmesi kurulmak<br />
zorundadır. Eskiden öğrenci örgütlenmesinin oda ile<br />
olan ilişkisi, daha çok o ilde bulunan yönetim<br />
kurulunun, bakış açısına göre değişiyordu. Ama artık<br />
resmi bir örgütlenme olarak oda ile olan<br />
ilişkilerimizde öğrenciler olarak daha çok söz<br />
hakkına sahibiz. İzmir de zaten uygulanmakta olan<br />
öğrenci üyelere kurs ve yayın gibi oda<br />
çalışmalarındaki indirimler, yönetmeliğe konulan bir<br />
madde ile her ilde uygulanacak. Öğrenciler şube<br />
yönetimi uygun gördüğü takdirde şubelerin<br />
toplantılarına katılabilecek ve komisyonlarda görev<br />
alabilecek. Artık her ilde bir oda çalışanı öğrencilerin<br />
staj başvuruları ile ilgilenmek için görevlendirilecek.<br />
Yönetmelik sayesinde öğrenci örgütlenmemizin<br />
yapısında bazı değişikliklerde oluşacak. Şubelerde<br />
sınıf, üniversite ve şube olarak üç kısımda ele alınan<br />
örgütlenme yapısı, işlevsel ve katılımcı bir biçim<br />
olmuştur. Örgütlenme merkezinde ise bir öğrenci üye<br />
meclisi bulunmaktadır. Şubelerdeki öğrenci üye<br />
sayısı ile orantılı olarak oluşturulacak merkezi<br />
meclisimiz 5 asil ve 5 yedekten oluşan öğrenci<br />
konseyini seçecek. Öğrenci konseyi merkezdeki<br />
işlerden ve tüm şubelerden sorumlu olacak.<br />
Çalışmalarımızda mesleki, sosyal ve kültürel<br />
konularda arkadaşlarımıza faydalı olmaya çalıştık.<br />
Önümüzdeki eğitim-öğretim döneminde daha çok<br />
etkinlik düzenleyebilmek için şimdiden plan ve<br />
programlar hazırlayarak çalışmalarımıza başladık.<br />
Bundan sonraki senelerde; örgütlenmemizde<br />
yönetmelik etkili olacağı için, sene başındaki ilk<br />
etkinliğimiz yönetmeliği arkadaşlarımıza tanıtmaya<br />
yönelik olacak. Etkinlik sonrası bir forum ve tanışma<br />
kokteyli düzenlemeyi düşünmekteyiz. Bundan sonra<br />
yapacağımız etkinlikler düzenli olarak giderse<br />
örgütlenmemizi niceliksel olarak arttırabileceğimizi<br />
inanıyoruz.<br />
Önümüzdeki dönemin ilk haftalarında, SİM ve<br />
Yetkin Mühendislik gibi yönetmeliklerin İMO İzmir<br />
Şube Yönetimi tarafından sunumunun yapılmasına<br />
çalışacağız. Bu sunum sonunda yapacağımız forum<br />
ve kokteyl ile arkadaşlarımızla oda yönetimini<br />
yakınlaştırmayı, aralarında bir tanışma oluşmasını<br />
planlıyoruz. Yine bu ilk haftalarda sosyal ve siyasi<br />
başlıklarda çeşitli etkinlikler düzenlemek planlarımız<br />
arasındadır.<br />
Geçtiğimiz senelerde düzenlediğimiz Çanakkale<br />
gezisini bu senede düzenleyeceğiz. Tarih tarafından<br />
ele geçirilmiş bir ilimiz olan Çanakkale de gezerken<br />
bu topraklarda nasıl mücadeleler verildiğini<br />
anlıyorsunuz ve “Çanakkale Geçilmez” sözünü hak<br />
etmek için ne fedakârlıklar yapıldığına şahit<br />
oluyorsunuz.<br />
Taleplerimiz doğrultusunda düzenlediğimiz<br />
mitinglerde genç-İMO olarak bu yıl gösterdiğimiz<br />
yüksek katılımı önümüzdeki dönem daha da büyük<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
41
genç-İMO<br />
rakamlara ulaştırabileceğimizi düşünüyoruz. Şu<br />
zamana kadar kazandığımız tecrübenin önümüzdeki<br />
mitinglerimizde bize ışık tutacağını düşünmekteyim<br />
Geçen sene düzenlemeye başladığımız<br />
“ŞANTİYE SÖYLEŞİLERİ” isimli söyleşiler<br />
arkadaşlarımız tarafından çok beğenildi.<br />
Arkadaşlarımızın şantiye bilgileri artması için bu<br />
senede söyleşilere devam edeceğiz. Çoğu zaman<br />
söyleşilerden sonraki gün düzenlediğimiz teknik<br />
geziler, arkadaşlarımızın bir önceki gün öğrendikleri<br />
bilgileri iyice kavramalarını sağlıyordu. Önümüzdeki<br />
öğretim yılında da İzmir içinde ve yakınlarında<br />
devam eden büyük şantiyelere arkadaşlarımızı<br />
götürmeye çalışacağız.<br />
Meslek odalarının gençlik çalışmaları her sene<br />
daha da büyüyor. Bunlar içinde yönetmelik ile<br />
resmiyetini kazanan ilk örgütlenme İnşaat<br />
Mühendisleri Odası Öğrenci Örgütlenmesi, genç-<br />
İMO olmuştur.<br />
genç-İMO olarak mesleğimizin gerek etik, gerekse<br />
teknik anlamdaki durumunda ve gidişatında söz<br />
sahibi olmak istiyoruz. Emperyalist baskılar<br />
yüzünden, mesleğimizi asla tekelci-uluslararası<br />
sermayenin insafına bırakamayız.<br />
4. KISIR-MISIR ŞENLİĞİMİZ<br />
genç-İMO’nun en çok bilinen yüzü<br />
Güle güle arkadaşım, hoşgeldin meslektaşım<br />
Fırat ÜMMETOĞLU<br />
genç-İMO Ege Üniversitesi 3. Sınıf Temsilcisi<br />
İki senedir Kısır-Mısır Şenliğimizin<br />
düzenlenmesinde, her gönüllü gibi emek verdim.<br />
Yalnız bu yıl düzenlediğimiz (08.06.<strong>2007</strong> Cuma<br />
Akşamı) 4. Kısır – Mısır Şenliğimizin bizim için<br />
tam bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum. Bu<br />
seneki şenliğimiz tam bir takım çalışmasıydı.<br />
Şanssızlıklar yaşasak da, bunlar bizim<br />
örgütlülüğümüzü dağıtamadı.<br />
Ancak dördüncüsü düzenlenen bir şenlik<br />
olmasına rağmen, yine de tamamlayamadığımız<br />
büyük eksikliklerimiz var. Bundan önceki<br />
etkinliklerde yapılmak istense de yeterli bir takım<br />
çalışması sağlanamamıştı. Fakat bu seneki<br />
etkinlikte yaşanan durum bundan farklı olmuştur.<br />
Kısır-Mısır şenliğimizin esas amaçları; farklı<br />
üniversiteler de inşaat mühendisliği okuyan<br />
arkadaşlarımızı kaynaştırmak, onlara odamızı<br />
tanıtmak ve mezun olacak arkadaşlarımızı<br />
uğurlamaktır. Ama düzenlediğimiz son<br />
şenliklerde bu amaçlardan biraz uzaklaşmaya<br />
başladık. Bu tamamen organizasyon eksikliğine<br />
bağlı bir sorundur. Bu eksikliklerin düzelmesi için<br />
takım çalışmasını arttırmamız şarttır. Bu sene<br />
etkinliğimizin olumsuz hava şartları nedeniyle 2<br />
defa ertelenmek zorunda kalması takım<br />
çalışmamızı sekteye uğratmıştır. Etkinliğimizi<br />
birçok öğrenci arkadaşlarımız için uygun olmayan<br />
bir tarihte yapmak zorunda kaldık. Bu anlamda bu<br />
sene takım çalışmasını iyi yapamamamız bizim<br />
dışımızdaki nedenlerden kaynaklı olmuştur.<br />
Seneye yapılacak şenlik için planlarımızı<br />
şimdiden tasarlamaya başladık. EGE, DEÜ ve<br />
CBÜ'de bir hafta boyunca stant açmak,<br />
harcamalarımızın önüne geçmek için destekleyici<br />
bulmak ve konserlerde çıkacak grupların inşaat<br />
mühendisliği bölümünden olması planlarımızın<br />
bir kısmıdır. Bunun yanında arkadaşlarımızın<br />
birbiriyle daha kolay kaynaşması için yapılacak<br />
çeşitli oyunlar düşüncelerimizin arasındadır. Esas<br />
olarak planladığımız şey maliyetsiz ve kendi<br />
kendine yeten bir kısır mısır şenliğidir. Bu şekilde<br />
şenliğimize daha fazla İnşaat Mühendisliği<br />
Öğrencisinin katılımını sağlayabiliriz.<br />
Sonuçta bu planların uygulanması<br />
örgütlülüğümüze bağlıdır. Güçlü bir örgütlülük,<br />
güçlü bir genç-İMO'yu; güçlü bir genç-İMO da<br />
güçlü bir İMO'yu ortaya çıkarır.<br />
Bu yüzden yakın zamanda İnşaat Mühendisleri<br />
Odası İzmir Şubesi daha da güçlenecektir.<br />
42 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
genç-İMO<br />
GENÇ MÜHENDİSLERİN YAPI DENETİM ŞİRKETLERİNDE<br />
YAŞADIĞI ZORLUKLAR<br />
Emin AS<br />
İnşaat Mühendisi - Yrd. Kontrol İnşaat Mühendisi<br />
Genç mühendisler olarak okul yaşamından iş<br />
yaşamına geçiş sürecimiz oldukça sıkıntılı olmakta.<br />
Bu durumun başlıca nedenlerinden biri tecrübesiz<br />
oluşumuzdur.<br />
Staj sürelerinin yetersiz oluşu ve stajlarımızı<br />
verimli kullanamamamızdan, okulda aldığımız<br />
bilgilerin yeterince pratiğe dönük olmamasından,<br />
bu süreçteki bilgi ve tecrübe eksikliğimiz iş bulma<br />
olasılığımızı oldukça azaltmakta. Bu nedenlerden<br />
dolayı biz genç mühendisler genellikle Yapı<br />
Denetim Şirketlerinde yardımcı kontrol elemanı<br />
olarak iş yaşamına giriyoruz.<br />
Yapı denetimde çalışan genç mühendisler olarak<br />
yaşadığımız sorunların önemli bir kısmı yeterli<br />
derecede örgütlü olarak hareket etmememizden<br />
kaynaklanmaktadır. Piyasadaki genel kanı ise genç<br />
mühendislerin iş yaşamındaki ilk beş yılını karın<br />
tokluğuna çalışarak geçirmeleri şeklindedir. Böyle<br />
bir kanının oluşması bile bizim ne kadar örgütsüz<br />
olduğumuzun göstergesidir. Birçok genç<br />
meslektaşımız yapı denetim kuruluşlarında açlık<br />
sınırı olan 650 YTL'nin biraz üstünde bir maaş ile<br />
çalışmak zorunda kalıyor. Çalışma saatleri ise 7 gün<br />
24 saat esasına göre oluyor. Çalışma saatlerinin çok<br />
uzun olması doğal olarak özel yaşantımızı etkiliyor<br />
ve sevdiklerimizle yeterince ilgilenip, onlara zaman<br />
ayıramıyoruz. Bu nedene bağlı olarak birçok genç<br />
meslektaşımız özel yaşamlarında sorunlar<br />
yaşıyorlar.<br />
Yapı Denetim firmalarında çalışan<br />
meslektaşlarımız ve firma sahiplerinden bazılarının<br />
teknik kaygılarını ekonomik çıkarlarının gerisinde<br />
görmesinden dolayı piyasada mesleğimize ve yapı<br />
denetim şirketlerine saygı kalmamış durumdadır.<br />
(Betona su katılmasına, donatı ve kalıpta<br />
gördüğümüz büyük hatalara müdahale<br />
etmememiz için tehdit edilmeler ve üstümüze<br />
yürümeler yaşadığımız olaylardan sadece birkaçı...)<br />
Aslında sorun yapı denetim sisteminin müşteri,<br />
yüklenici ve kontrol mekanizmalarının tam<br />
anlamıyla yerli yerine oturmamasından<br />
kaynaklanmaktadır. Çünkü kontrol ettiğiniz<br />
inşaatları yapan yüklenicilerin (sözleşmeniz mal<br />
sahibi ile değilse) size işi getiren kişiler olması<br />
nedeniyle, imalatların doğru yapılması için onları<br />
fazla zorlayamayacağınız, zorlarsanız bir sonraki işi<br />
alamayacağınız anlamına geliyor.<br />
Öncellikle bu sorunlarda yaşadığımız sıkıntıları<br />
dayanışma yoluyla bir nebze olsun hafifletebiliriz.<br />
Maaşlarımız yoksulluk sınırı olan 2050 YTL' ye<br />
yakın olur. Bu maaşları almamız örgütlü olursak zor<br />
değil. Örgütlü olursak firmaların yaptığı %50'lere<br />
varan kırımları önüne geçebiliriz. Firmalar bu<br />
kırımı yapmadığı takdirde maaşlarımız<br />
otomatikman iki katına çıkar. Ek mesailerimizi de<br />
alacağımızı düşünürsek maaşlarımız bu rakamlara<br />
ulaşır. İnsanca bir yaşam için yetecek olan<br />
rakamlara…<br />
Evet arkadaşlar bu örgütlülüğü sağlamak için<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bünyesinde<br />
Genç Mühendisleri Komisyonunu topluyoruz.<br />
Yazımı komisyonumuz amaçlarını sıralayarak<br />
bitiriyorum. 2000 yılı ve sonrasında mezun<br />
arkadaşlarımızın komisyona katılımını bekliyoruz.<br />
Komisyon çalışmalarımızda görüşmek üzere!<br />
Amaçlar;<br />
1. Genç İnşaat mühendislerinin ekonomik ve<br />
demokratik haklarını savunmak, daha iyi bir<br />
çalışma yaşamına kavuşması için çalışmalar<br />
yapmak,<br />
2. Yeni mezun İnşaat Mühendislerinin<br />
mesleğin ilk yıllarında yaşadıkları mesleki<br />
anlamdaki sıkıntılarına çözüm olması için teknik<br />
konularda seminerler düzenlemek,<br />
3. "Nasıl bir İnşaat Mühendisliği eğitimi?<br />
Nasıl bir İnşaat Mühendisliği?" sorularına genç<br />
meslektaşların gözüyle cevaplar üretebilmek,<br />
4. İnşaat Mühendisliğinin vizyon ve etiğinin<br />
oluşturulmasına katkı sunmak,<br />
5. Genç İnşaat Mühendislerinin<br />
meslektaşlarıyla olan sosyalliğini arttıracak<br />
kültürel-sosyal etkinlikler düzenlemek,<br />
6. Mühendis örgütlenmesini ileride en üst<br />
düzeylerde temsil edecek genç mühendisler ile İMO<br />
arasında bir köprü oluşturmak.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
43
genç-İMO<br />
GENÇ MÜHENDİSLER KOMİSYONU TOPLANTISI YAPILDI<br />
Sadık Can GİRGİN<br />
İMO İzmir Şube Yedek Yönetim Kurulu Üyesi<br />
Üniversiteden mezun olduktan sonra geçen ilk yıllar,<br />
genç mühendisler için oldukça zorlu geçen bir dönemdir.<br />
Genç meslektaşlarımız meslekteki bu tecrübesizlik<br />
devresi içinde; karamsarlıkları, gelecek kaygıları ve<br />
cevapsız sorularıyla baş başadır. Artık öğrencilik yılları<br />
bitmiş, yerini bambaşka bir mücadele almıştır.<br />
İşte akla gelebilecek bu sorulardan bazıları; Nasıl bir<br />
işte çalışmalı, hangisi mizacıma uygun? Şantiyede<br />
oldukça yoğun bir tempoda çalışmak mı, yoksa proje<br />
bürosunda hesap ve çözümler üretmek mi? İşe<br />
başvurmak için özgeçmiş hazırlanıyormuş, nasıl bir<br />
özgeçmiş hazırlanabilir bu başvurular için? Bir de hangi<br />
maaşla başlanabilir çalışmaya, sosyal haklar nelerdir?<br />
Mesleki anlamda donanımlı olmak için ve kendimizi<br />
geliştirebilmek için hangi bilgisayar programlarını,<br />
yabancı dilleri öğrenmeli?<br />
Sorularımıza birlikte yanıt arayarak bilinçli kararlar<br />
verebilmek, genç mezun meslektaşlarımızın daha iyi<br />
çalışma koşullarında bulunmasını sağlamak, ilk yıllarda<br />
yaşanan bu mesleki sıkıntılara dayanışma ve fikir<br />
paylaşımı ile çözümler aramak, genç meslektaşlarımızın<br />
sosyal ve mesleki yönden gelişimini sağlamak<br />
amaçlarıyla 'Genç Mühendisler Komisyonu'<br />
oluşturulmuş ve ilk toplantısı gerçekleştirilmiştir. ' Genç<br />
Mühendisler Komisyonu' 2000 yılı ve sonrasında mezun<br />
olan genç meslektaşlarımıza açık olarak kurulmuş bir<br />
oda komisyonudur.<br />
İMO İzmir şubesinde yapılan ilk toplantılarımızda,<br />
mesleki ve sosyal dayanışmamızda somut adımlar<br />
atabilmek ve amaçlarımıza ulaşabilmek için<br />
yapılabilecek çalışmalar görüşülmüştür. Bu<br />
çalışmalarımızdan ilki, <strong>Temmuz</strong>-Ağustos ayları<br />
içinde genç meslektaşlarımıza yönelik düşünülen, 25<br />
<strong>Temmuz</strong>'da başlayıp Çarşamba günleri 2 saatlik<br />
sürelerde olması planlanan 6 haftalık mesleki eğitim<br />
seminerleridir. Mesleki yönden uygulama ve<br />
projelendirmede ilk etapta karşılaşılabilecek<br />
konularla ilgili düzenlenecek seminerlerin konu<br />
başlıkları ise şöyle;<br />
İnşaat Mühendisliği'nin çalışma sahaları nelerdir?<br />
Yurtdışında çalışmanın genç meslektaşlarımıza<br />
getireceği avantaj ve dezavantajlar nelerdir?<br />
Proje okuma, metraj ve hak ediş hazırlamada temel<br />
ilkeler nelerdir?<br />
Keşif, şartname ve teklif hazırlamada temel ilkeler<br />
nelerdir?<br />
Yeni deprem yönetmeliği ile gelen değişiklikler<br />
nelerdir?<br />
<br />
<br />
Şantiyede iş güvenliğinin temel ilkeleri nelerdir?<br />
İş yaşamının başlangıcında mühendislik özgüveni<br />
nasıl oluşmalıdır?<br />
Genç meslektaşlarımıza yönelik yapılacak<br />
çalışmalarımız meslekteki yeni düzenlemeler ile yapı<br />
denetim sistemini değerlendiren panellerle devam<br />
edecektir. Unutmayalım ki sahip çıktığımız ve<br />
fikirlerimizi paylaştığımız ortak bir platforma sahip<br />
olduğumuz ölçüde sorunlarımızı çözüme kavuşturup<br />
demokratik haklarımızı elde edebiliriz. Bu nedenlerle<br />
genç meslektaşlarımızı Genç Mühendisler<br />
Komisyonu'na katılmaya çağırıyoruz.<br />
MESLEĞE HAZIRLIK SEMİNERLERİ<br />
Yer: İMO İzmir Şubesi Toplantı Salonu<br />
Saat: 19.00<br />
25 <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
İnşaat Mühendisliğinin Çalışma Alanları ve Yurt Dışında<br />
Çalışmanın Genç Meslektaşlarımıza Getireceği<br />
Avantaj ve Dezavantajlar<br />
Galip KILINÇ – İMO Yönetim Kurulu Üyesi<br />
Sadık Can GİRGİN – İnşaat Mühendisi<br />
01 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
Proje Okuma-Metraj ve Hakediş Hazırlamada<br />
Temel İlkeler<br />
Uğur AKYURT – İnşaat Mühendisi<br />
08 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
Keşif-Şartname ve Teklif Hazırlamada<br />
Temel İlkeler<br />
Nejat GÜRKAYA – İnşaat Mühendisi<br />
15 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
Şantiyede İş Güvenliğinin Temel İlkeleri<br />
Alpaslan ERTÜRK – Maden Yük. Müh. - Öğr.Gör.<br />
22 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
Yeni Deprem Yönetmeliği ve Uygulamaları<br />
Abdullah UZUN – İnşaat Yüksek<br />
29 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />
İş Yaşamının Başlangıcında Mühendislik Özgüveni<br />
Yard. Doç. Dr. Hadiye KÜÇÜKKARAGÖZ<br />
AÇIKLAMALAR<br />
- Seminerlerimiz için Şubemizden ön kayıt yapılması<br />
gerekmektedir.<br />
- Katılım ücreti tüm seminerler için toplam 10 YTL'dir.<br />
- Seminer süreleri 2 saat olup, son yarım saat forum ve<br />
tartışma bölümü olacaktır.<br />
- Seminer sonucunda katılımcılara Katılım Belgesi verilecektir.<br />
44 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
genç-İMO<br />
CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİNDE YETKİN MÜHENDİSLİK<br />
KONULU SÖYLEŞİ<br />
Metehan UZUN<br />
Celal Bayar Ü. Müh. Fak. İnş. Müh. Böl. 4. Sınıf Öğrencisi<br />
Geçtiğimiz ay Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik<br />
Fakültesi'nde Oda-Öğrenci buluşmasını<br />
gerçekleştirdik. Konu olarak konferans gibi<br />
algılanabilecek te olsa “Yetkin İnşaat Mühendisliği” ve<br />
“Serbest İnşaat Mühendisliği Yönetmeliği” ni bir söyleşi<br />
düzeyinde tartıştık.<br />
Gerek konunun önemi, gerekse oda ile öğrenciler<br />
arasındaki iletişimin sağlıklı sağlanması açısından<br />
önemli bir etkinlik olacağını düşünerek, mühendislik<br />
bilincine yakışan bir düzeyde tartışma ortamını<br />
yaratmaya çalıştık.<br />
Konu ile ilgili öğrencilerin yaklaşımlarını daha<br />
önceleri dile getirmiştik. Ancak öğrencilerin tedirgin<br />
oldukları noktaların en önemlisi konuyla ilgili<br />
belirsizliklerin yeterince giderilmemesi ve bilgi<br />
eksikliklerinin halen devam etmesiydi. Özellikle<br />
belirsizlik, bir mühendislik öğrencisi için önemli bir<br />
zayıf alanı ifade etmekteydi.<br />
Okul temsilcileri olarak bizlere yöneltilen soruları<br />
ve sorunları, konuyu daha iyi bilen ve yönetmeliklerin<br />
hazırlanmasında katkı koyun şube yöneticilerimizden<br />
öğrenmenin daha doğru olacağını düşünerek, öğrenci<br />
arkadaşlarımızın yöneticilerimizle buluşturmayı ve<br />
tartıştırmayı kararlaştırdık.<br />
Söyleşi ve tartışmamıza daha fazla arkadaşımızın<br />
katılmasını sağlamak amacıyla etkinliğimizi CBÜ<br />
kampusünde gerçekleştirdik. İMO Yönetim Kurulu<br />
üyesi Sn. Galip KILINÇ ve İMO İzmir Şubesi Yönetim<br />
Kurulu üyelerinden Sn. Ayhan EMEKLİ ve Tahsin<br />
VERGİN ile yine İMO İzmir Şubesi Sekreter Yardımcısı<br />
Sn. Gürkan ERDOĞAN ve İMO Mesleki Denetim<br />
Komisyonu üyesi Sn. Ramazan AKYURTLAKLI'nın bu<br />
toplantıya katılmaları biz gençlere verdikleri değer<br />
açısından önemliydi.<br />
Eleştirilerden biri olan gençlere bilgi vermemek ve<br />
onlarla ortak karar almamanın sorumluluğunu İMO<br />
İzmir Şubesi üzerinden attı. Gençlerle sıkılmadan<br />
sohbet ettiler. Gençler kafalarındaki soruları<br />
yöneltebilecekleri yetkin kişilerle tanıştılar. Daha da<br />
önemlisi İnşaat Mühendisleri Odasının gençlerin<br />
geleceklerini savunduğunu onlara ilk ağızdan<br />
anlattılar. Bu tür etkinliklerle mühendislik etiğinin<br />
gençlere aşılanması son derece kolay olacaktır..<br />
Gençlerin arayışlarına tanık olan yöneticilerin de<br />
bundan mutluluk duyduğu kanaatindeyiz. Çünkü<br />
karşılarında; sorunlarıyla ilgilenen, sorumluluklarının<br />
bilincinde, doğru yönlendirmeye asla karşı çıkmayan,<br />
ancak eşitliğin birincil koşul olarak göz ardı<br />
edilmemesini savunan öğrenciler buldular.<br />
Okul yönetiminin etkinliğe verdiği desteğe de<br />
teşekkür etmeden etkinliğin yorumunu bitirmiş<br />
sayılamayız. “Öğrenci-Okul-Oda”: Bu birleşim tüm<br />
seçimlerin üzerinde bir koalisyon oluşturacaktır. Çünkü<br />
bilen, yöneten, uygulayan ve öğrenenler aralarında<br />
sorunsuz bir örgütlenme kurarlarsa değişken siyasal<br />
iktidarlar üzerinde devamlı baskı oluşturacaklardır.<br />
Celal Bayar'da bütün mühendis odaları kapanış<br />
etkinliklerini peşi sıra yapmışlardır.<br />
Darısı diğer İnşaat Fakülteleri'nin öğrenci<br />
komisyonlarının başına.<br />
SESSİZ KALMAYANLAR, SİZE SESLENİYORUZ<br />
AFİŞ YARIŞMASI<br />
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi gelecek<br />
nesillere seslenmek için yaratıcı, genç üyelerini<br />
arıyor. Şubemiz tarafından düzenlenecek olan<br />
'Deprem, Güvenli Yapı ve İnşaat Mühendisi'<br />
konulu afiş tasarımı yarışmasına, 2000 ve<br />
sonraki yıllarda mezun olmuş tüm üyelerimizin<br />
katılmasını bekliyoruz.<br />
Bu yarışma ile asıl ulaşmak istediğimiz nokta;<br />
inşaat mühendisinin ve inşaat mühendisliği<br />
mesleğinin gerekliliğini ve önemini topluma bir<br />
kez daha hatırlatmak, mesleğimizin ve<br />
meslektaşlarımızın toplumda hak ettikleri saygın<br />
yere ulaşmasını sağlamasına ufak da olsa bir<br />
katkı sağlamaktır. Eğer siz de topraklarımızın<br />
%90'ının deprem kuşağı üzerinde olduğunun<br />
bilincindeyseniz, su kaynaklarımızı<br />
değerlendirmedeki hatalarımızın farkındaysanız,<br />
sağlam yapılar için mutlaka sağlam temeller<br />
gerekli diyorsanız ve ulaşılamayan köy bizim<br />
köyümüz değilse daha fazla sessiz kalamazsınız.<br />
Kalmamalısınız.<br />
Unutmayalım ki, duyarlılık yaratıcılığın<br />
anahtarıdır. Bu anahtar kullanılmalı ve kilitli<br />
kapılar ardındaki fikirler herkesle paylaşılmalıdır.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
45
Düşün ve Sanat<br />
KİTAPLAR ARASINDA<br />
Alim ŞADAN<br />
İnşaat Mühendisi<br />
GEOTEKNİK BİLGİSİ III<br />
BİNA TEMELLERİ<br />
temeller-kuyu temeller ve kazıklı yayılı temelleri<br />
kapsamaktadır.<br />
Kitapta bilgisayarların günlük yaşama hakim<br />
olduğu XXI. yüzyıl başında, piyasayı kaplamakta olan,<br />
temel hesapları yazılımları hakkında bilgi verilmekte,<br />
ancak okurun bunları kullanmadan önce temel<br />
konulara hakim olması gerekmektedir.<br />
Zemin iyileştirme (yüzeysel işlemlerde iyileştirme,<br />
titreşimler yöntemlerde iyileştirme, önceden yükleme<br />
ile iyileştirme, enjeksiyon ile iyileştirme) konuları<br />
kitapta işlenmekte, Proje mühendisleri, üniversitede<br />
görevli araştırma görevlileri ve konuya ilgi duyan<br />
meslektaşlara tavsiye edilir.<br />
ÖRNEKLERLE SAP 2000 - V10<br />
Yapı temelleri 5000 yıldır bir mühendislik etkinliği<br />
olarak İnşaat mühendisleri ve mimarlarca<br />
uygulanmaktadır.<br />
Teknik ortamda temellerin inşaat mühendisliğinin<br />
ilk kitabı Vitru Vius'un M.Ö. 40 yılında yazmış olduğu<br />
De Architectura da III ve IV bölümlerde ilk kez ele<br />
alınmış olduğunu söyleyebiliriz. Bu belgede temel<br />
kazısı, kazık uygulaması, temel zemini iyileştirmesi ile<br />
ilgili bir çok kural getirilmiştir.<br />
Çinde Song hanedanı sırasında 1100 dolayında Lie<br />
Jie tarafından kaleme alınmış eser, Saray ve Kamu<br />
binalarının yapımı için, şartname niteliğini<br />
taşımaktadır. Burada temel inşaatı hazırlanmasından<br />
iyileştirmeye kadar bir çok konu ele alınmıştır.<br />
Osmanlı döneminde XIX. yüzyıla kadar temel<br />
mühendisliğinde dikkate değer bir etkinlik olmadığı<br />
söylenebilir. XIX. Yüzyılda, İstanbulda tersane ve<br />
havuz inşaatlarında temellere özel bir önem verildiği<br />
görülür.<br />
"Geoteknik Bilgisi III Bina Temelleri" kitabı dokuz<br />
bölümden oluşmaktadır. Ana kavramlar kaya ve<br />
zemin mekaniği, zemin incelemeleri, yüzeysel<br />
temeller, yayılı temeller, temel zemininin<br />
iyileştirilmesi, derin temeller ve kazıklar, derin<br />
SAP2000 V8'deki konulara ilave, basit bir<br />
çerçevenin elastik temele oturan temel kiriş,<br />
betonarme kabuk çerçeve, 4 katlı betonarme yapının<br />
modellenmesi ve hesaplanması, bazı özel durumlarda<br />
sistemin tamamı veya bir bölümüne ilişkin, geometri,<br />
Autocad veya Excel yazılımları ile geliştirilip SAP2000<br />
içine aktarılması örneklerle gösterilmiştir. Proje<br />
mühendisleri, üniversitede görevli araştırma<br />
görevlileri ve konuya ilgi duyan meslektaşlara tavsiye<br />
edilir.<br />
46<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Düşün ve Sanat<br />
ŞİİR<br />
14. Yılında<br />
SİVAS KATLİAMINI UNUTMADIK!<br />
2 <strong>Temmuz</strong> 1993<br />
Sivas'ta yitirdiğimiz iki değerli ozanımız<br />
Barış Güvercini<br />
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />
Barış güvercini uçsun Dünya da<br />
Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün<br />
Barış güvercini uçsun Dünya da<br />
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />
Dünya cennet olsun yaşasın insan<br />
Gelin barışalım dökülmesin kan<br />
Son bulsun savaşlar kesilsin figan<br />
Barış güvercini uçsun Dünya da<br />
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />
İnsancıl insanlar barıştan yana<br />
Ancak zalim olan kıyar insana<br />
Barış aşkı yayılmalı cihana<br />
Barış güvercini uçsun Dünya da<br />
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />
Nesimi der ki ey füze yapanlar<br />
Acımasız zalim cana kıyanlar<br />
Bırak ey yaşasın bütün insanlar<br />
Barış güvercini uçsun Dünya da<br />
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />
Nesimi Çimen<br />
Hançerin Sapı<br />
Bekliyorum kaç zamandır;<br />
Uykusuzum, sabırsızım.<br />
Başımı acıtıyor<br />
Geceleri yastığım.<br />
Dilim kurumuş<br />
Bir su yatağı,<br />
Katı sözcüklerle<br />
Dolu tozlu ağzım.<br />
Bakıyorum eski<br />
Fotoğraflara.<br />
Hafız Burhan dinliyorum<br />
Taş plaklardan.<br />
Bir pencere çarpıyor<br />
Viran yüreğimde,<br />
Sıvalar dökülüyor<br />
Pervazından.<br />
Dörtnal giden<br />
Ürkek bir attan<br />
Düşüyorum da sanki,<br />
Takılı kalıyor<br />
Ayağım üzengiye.<br />
Sürükleniyorum<br />
Sırtüstü<br />
Çalılar, dikenler içinde.<br />
Mevsim kışa dönüyor,<br />
Hızar sesleri geliyor<br />
Dört bir yandan.<br />
Odun taşıyor<br />
Yorgun kamyonlar.<br />
Kuşlar da gitti.<br />
Çiçekler gelecek bahara<br />
Tohum saçıyor.<br />
Metin Altıok<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
47
Düşün ve Sanat<br />
Vedat YORULMAZEL<br />
İnşaat Mühendisi<br />
Şaka gibi gerçekler<br />
Teknolojiye uyum<br />
Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var.<br />
Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak<br />
uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek<br />
evimi aradığında telesekretere bıraktığı not.<br />
- "Babaannesi aradı dersiniz."<br />
Katır, sığır, kaz<br />
Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak<br />
bulunduğu ilkokulu dışardan bitirme sınavlarından<br />
birinde gerçekleşiyor. Dışardan bitirme sınavı ya,<br />
yağlı ballı adamlar da var sınavda. Gözetmenler<br />
sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar.<br />
Tam o sırada gözetmen bakıyor, adamın biri<br />
soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor<br />
adama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu<br />
parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip<br />
cevabı fısıldıyor: " Katı, Sıvı, Gaz." Sınav kurulunu<br />
dumura uğratan an cevap kagıtları okunurken<br />
gerçekleşiyor. Sorunun cevabı, kagıtların birinde<br />
aynen şöyle yer alıyor:<br />
- Katır, Sığır, Kaz<br />
Printer<br />
Sene 1992, üniversite yılları. Anneannemin hac<br />
parasıyla zar zor bir bilgisayar kapatmışız ama<br />
printer'a para kalmamış. Akşam vakti printer'i<br />
olan bir arkadaşa gidip aleti ödünç aldım, eve<br />
dönüp proje çıktısı alacağım.Ankara'da her kış<br />
olduğu gibi yerler yine buz. Kayıp düşer de alete<br />
bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim.<br />
Daha iki dakka olmadan polis çevirdi, taksici<br />
kenara çekti, sonra arabadan indi, kimliğini<br />
gösterdi. Ben kucağımdaki cihazın inmemek için<br />
uygun bir bahane olduğu düşüncesiyle elde kimlik<br />
arabada bekledim. Polis abi geldi, kapıyı açtı, ve<br />
aramızda şöyle bir diyalog geçti:<br />
- O ne len ööle?<br />
- Printer (yanındaki öteki polise dönerek) Ecnebi<br />
oğlum bu. Sonra gülümseyerek kapıyı kapattı. Güle<br />
güle manasına ikisi birden el salladılar, tekrar yola<br />
koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra şoför<br />
gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayı<br />
kullanamıyordu.<br />
Büyük kahinlerden sözler<br />
"Radyonun geleceği yok"<br />
Lord Kevin - İskoçyalı fizik alimi<br />
"Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey<br />
icat edildi."<br />
Charles H. Duell - Amerikan Patent Dairesi Başkanı<br />
1899<br />
"Denizaltıların savaşta ne işe yarayabileceğini<br />
anlayamadım. En fazlasından mürettebatın boğularak<br />
ölmesine sebep olabilir."<br />
H. G. Wells - yazar 1901<br />
"Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak<br />
geçici bir moda olabilir."<br />
Henry Ford'un kredi talebi üzerine otomotiv<br />
sektörünün geleceği konusunda ekspertiz veren bir<br />
banka müdürü 1903<br />
"Uçaklar hoş oyuncaklar. Ama askeri bir değerleri<br />
yok."<br />
Mareşal Ferdinand Foch, I. Dünya Savası'nda Fransız<br />
Orduları Başkomutanı 1911<br />
"Artistlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?"<br />
Harry M. Warner, film endüstrisi yöneticisi. O<br />
sıralarda yeni icat edilen sesli film hakkında 1927<br />
"Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir.<br />
İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez."<br />
Daryik F. Zanuck - Twenty Century Fox'un başkanı<br />
1944<br />
"Bilgisayarlar gelecekte belki sadece 1,5 ton<br />
ağırlığında olacaklar."<br />
Popular Mechanics Dergisi - 1949<br />
"Sound'larını beğenmedim, ayrıca gitar gruplarının<br />
modası geçti."<br />
Decca Record Plak Firmasının bir yöneticisi.<br />
Beatles'lar hakkında - 1962<br />
"İnsanların büyük çoğunluğu için tütün tüketimi gayet<br />
sıhhi bir şeydir."<br />
Doktor Ian G. McDonald, Operatör - 1963<br />
"İnsanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için<br />
herhangi bir neden göremiyorum."<br />
Kenneth Olsen, Digital Equipment Corp.'un (bir<br />
bilgisayar firması) başkanı - 1977<br />
48<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Düşün ve Sanat<br />
Komik fotoğraflar<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
49
Oyun Köşesi<br />
HABERLER<br />
• 21 Haziran günü yapılan Avrupa Briç Federasyonu<br />
Genel Kuruluna Sevinç ATAY bir dönem daha seçildi.<br />
2010 yılına kadar görev yapacak olan Sevinç ATAY<br />
daha önce de Asbaşkanlıkgörevindeydi.<br />
• Avrupa Gençler Şampiyonası 11-21 <strong>Temmuz</strong>’da<br />
İtalya’da yapılacak.<br />
• Avrupa Açık Briç Şampiyonası 30 Haziran’da<br />
Antalya’da yapıldı. Sonuçlar tbricfed.org.tr<br />
sitesinden detaylarıyla izlenebilmektedir.<br />
GEÇEN SAYIDAKİ 1. PROBLEMİN ÇÖZÜMÜ<br />
BRİÇ<br />
Şakir YOKAŞ<br />
İnşaat Yüksek Mühendisi<br />
Pik: R987<br />
Kör: RD5<br />
Karo: V109<br />
Sinek: 876<br />
BU SAYININ PROBLEMİ<br />
Pik: A432<br />
Kör: 74<br />
Karo: AR32<br />
Sinek: R54<br />
K<br />
B D<br />
G<br />
Pik: DV10<br />
Kör: V63<br />
Karo: 54<br />
Sinek: AD932<br />
Batı Trefl çıkar. Güney 5 Trefl yapar.<br />
Pik: 65<br />
Kör: A10982<br />
Karo: D876<br />
Sinek: V10<br />
Pik: 5<br />
Kör: 85<br />
Karo: AR7<br />
Sinek: AR85432<br />
BULMACA ÇÖZÜMÜ<br />
Pik: R107<br />
Kör: 9<br />
Karo: D1083<br />
Sinek: DV1097<br />
K<br />
B D<br />
G<br />
Pik: ADV9<br />
Kör: ARV1043<br />
Karo: 954<br />
Sinek: -<br />
Güneyde 7 kör oynuyorsunuz. AtaksinekD<br />
Pik: 86432<br />
Kör: D762<br />
Karo: V62<br />
Sinek: 6<br />
SinekA ile alır, elden karo veririz. Sonra sinekR oynarız.<br />
1- Doğu çakarsa üste çakar, maça empas ile yere geçer koz pası ile<br />
oyunu yaparız.<br />
2- Doğu karo atarsa iki tur sineğe çakar kozları çekeriz. Batı sinek ve<br />
karolardan sıkışır.<br />
3- Maça atarsa sinek R'ya çakılır Pik A ve empas ile yere geçilir. Koz<br />
pası ile ele gelinir. Koz A ve pikler çekilir. Karo A yere, sinek kupa R<br />
yere oynarız, Doğu çaresiz çakar.<br />
GEÇEN SAYIDAKİ 2. PROBLEMİN ÇÖZÜMÜ<br />
SUDOKU 1<br />
SUDOKU ÇÖZÜMLERİ<br />
Pik: 76<br />
Kör: 65<br />
Karo: 92<br />
Sinek: AR109865<br />
Pik: 103<br />
Kör: V87<br />
Karo: ARD43<br />
Sinek: V32<br />
B<br />
K<br />
G<br />
D<br />
Pik: ARD54<br />
Kör: D10932<br />
Karo: 76<br />
Sinek: 7<br />
Pik: V982<br />
Kör: AR4<br />
Karo: V1085<br />
Sinek: D4<br />
Güneyden 4 kör oynuyoruz. Batı sinek R çıktı ve kör ile devam<br />
etti. Ortağı A, R çekip Kör devam etti.<br />
SUDOKU 2<br />
Güneyde 4 kör oynuyoruz. Batı SinekR çıktı, kör devam etti. Ortağı A,<br />
R çekip Körle devam etti. Köre devam edin. Alıcı Pik de çekin. 1 sinek<br />
5 koz ve 3 maça çekildi. Geriye kalan 4 kağıt 2 pik ve 2 karo, yerde A,<br />
R, D, 4 karo var. Doğu ise mecburen maça V ve üç adet karo<br />
tutabilecektir. Yani squiz olur.<br />
SUDOKU 3<br />
50<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>
Oyun Köşesi<br />
SATRANÇ<br />
Enis BİLYAP<br />
548. Akhisar Çağlak Festivali<br />
16. Açık Satranç Turnuvası<br />
548. Geleneksel Çağlak Festivalinin bu yıl 16 ncısı Satranç<br />
Turnuvasında 374 oyuncu yarıştı. Kapalı Spor Salonunda<br />
küçükler, yıldızlar, büyükler ve anneler olmak üzere dört<br />
kategoride yapıldı. Turnuva açılışında turnuvanın sponsoru<br />
Akhisar Belediyesi Başkanı Salih Hızlı, Türkiye Satranç<br />
Federasyonu Disiplin Kurulu Başkanı Vehbi Başaran ve TSF<br />
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Selçuk Büyükvural hazır<br />
bulundular.<br />
DERECEYE GİRENLER<br />
Küçükler:<br />
1. Barış Taşkınlar - 2. Tuna Taşkınlar - 3. Oğuz Öner - 4. M.<br />
Bora Sarı - 5. SedatSarı<br />
En İyi Bayan oyuncu: Mine Göldelioğlu<br />
Yıldızlar:<br />
1. Barış Başaran - 2. Aygün Demir - 3. Nazmi Gülban - 4. Onur<br />
Yavuz - 5. Sefa Seçkin - 6. Orçun Çetintaş - 7. Emre Yıldız<br />
En İyi Bayan Oyuncu: Sevinç Ersoy<br />
Anneler:<br />
1. Nurten Avcı - 2. Sevim Soykan - 3. Aydan Sedat Akar -<br />
4. İlkay Demir - 5. Meryem Aktaş<br />
Büyükler:<br />
1. UmutSayman - 2. Emine YanıkSüral - 3. Emre Ceviz -<br />
4. Ömer Dirim - 5. Fikret Küçükkara<br />
Son Dört Dünya Şampiyonluğu Adayı<br />
Belli Oldu<br />
Son Meksika Yolcuları: Aronian, Gelfand, Leko<br />
ve Grischuk<br />
8 Yaş Altı Satranç Şöleni Final Grubu<br />
Karşılaşmaları İle Sona Erdi<br />
Türkiye İş Bankası 8 Yaş Altı Satranç Şöleni muhteşem bir<br />
törenle sona erdi. Kapanış töreninde Federasyon Başkanı<br />
Ali Nihat Yazıcı, katılan tüm sporculara ve Türkiye İş<br />
Bankası Halkla İlişkiler Müdürü Sayın Bülent İnan'a<br />
teşekkürlerini sundu. Sayın İnan ve Türkiye İş Bankası<br />
Halkla İlişkiler grup müdürleri, Yazıcı ve yönetim kurulu<br />
Üyeleri tüm sporculara katılım belgelerini ve madalyalarını<br />
verdiler.<br />
Dünya Yaş Gruplarında Satranç Şampiyonasında buluşmak<br />
üzere sözleştiler.<br />
300 sporcu arasında ilk10:<br />
VATANSEVER BERK-POLAT BUĞRA HAMZA-KILINÇ OĞUZ-<br />
ÖZÇELİK ALİ KAAN-SEVGİ VOLKAN-VARDAR HARUN-KARACA<br />
CAHİT-KARŞU EGEMEN-KUMCU UĞUR-AĞRALI MERT<br />
100 sporcu arasında ilk10 Bayan:<br />
AĞUN LÜTFİYE SELVA-AKSOY MAHUR BESTE-ALPER HİLAL-<br />
GÜNDOĞAN SİNEM ÇAĞLA-LAMBA HAMAME BİLGE-MUTLU<br />
BESTE-SAİM MELEK HELİN-ULUSOY NİSAN-VARLI YAĞMUR-<br />
VATANSEVER BUSE<br />
Rusya Federasyonu'na bağlı<br />
Kalmukya Özerk Cumhuriyeti'nin<br />
başkenti Elista'da düzenlenen<br />
devam <strong>2007</strong> Dünya Şampiyonası<br />
Aday Maçları sona erdi. Boris Gelfand<br />
(İsrail), Levon Aronian (Ermenistan),<br />
Péter Leko (Macaristan) ve Alexander<br />
Grischuk (Rusya) Eylül ayında<br />
Meksika'da düzenlenecek olan <strong>2007</strong><br />
Dünya Şampiyonası'nda oynamaya<br />
hak kazandılar. San Luis 2005 Dünya<br />
Şampiyonası'nda ilk dörde giren<br />
Vishwanathan Anand (Hindistan),<br />
Peter Svidler (Rusya), Alexander<br />
Morozevich (Rusya) ve Dünya<br />
Şampiyonu<br />
Vladimir Kramnik<br />
(Rusya) Meksika'daki<br />
Dünya<br />
Şampiyonası'nda<br />
oynayacak diğer<br />
oyuncular.<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />
51
Oyun Köşesi<br />
BULMACA<br />
Ali İhsan ARGIT<br />
İnşaat Mühendisi<br />
BULMACA<br />
SUDOKU<br />
SUDOKU-1<br />
SUDOKU-2<br />
SOLDAN SAĞA<br />
1-Tohum – Daha uzak anlamında bir söz. 2-Su<br />
kıyılarında yaşayan bir av kuşu– Meyveleri şekerle<br />
karıştırılmasından elde edilen bir tatlı. 3- Bilgi yazar<br />
makinası – Kimya da fermiyum'un simgesi. 4 - Satrançta<br />
bir taş - dogu anadolunun genelinde oynanan, sadece<br />
erkeklerin oynadigi bir halay türü. 5- Kirli olmayan –<br />
Gözün renkli bölümü . 6- Akdeniz kıyısında çipura ya<br />
verilen ad. 7- Yetişkin, erişkin – Sazın en kalın teli. 8-<br />
Kars ve çevrasinde oynanan bir halk oyunu . 9– Duadan<br />
sonra söylenir – Bir ay adı. 10- Önder, lider – İki veya<br />
daha çokkişi ile kurulan ticari ortaklık.<br />
SUDOKU-3<br />
YUKARIDAN AŞAĞI:<br />
1- Sosyal benle ilgili bilgi, bireyin kendini başkalarının<br />
yerine koyabilme yetisi – okey oyunundaki pullar . 2-<br />
İşaret çentiği – İri sıcan . 3- İlavesi – Öğretim ve<br />
eğitim sistemi. 4- Görgülü ve kibar erkek . 5- Basınç . 6-<br />
Açık saman rengi – Açık, meydanda . 7- Hatay'ın bir<br />
ilçesi – Baş, Kumandan . 8- İntikam – Girişik bezeme. 9-<br />
Gazete ve dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan<br />
yazılardan oluşan dizi – Birleşik arap emirlerinin plaka<br />
işareti . 10- Değerli bir süs taşı – Kalçaların üst kısmına<br />
oturan spor ceket.<br />
Çözümler Sayfa 50'de<br />
52<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>