13.06.2015 Views

Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

Temmuz 2007 - Sayı: 135 (5007 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İçindekiler<br />

BAŞYAZI<br />

Başyazı<br />

2<br />

YAYIN KURULUNDAN<br />

Yıl: 22 - Sayı: <strong>135</strong> - Basım Tarihi: 15 <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong><br />

İki ayda bir yayınlanmaktadır.<br />

SAHİBİ:<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına<br />

Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU<br />

SORUMLU YAZI İŞLERİ YÖNETMENİ:<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına<br />

İnş. Müh. Jale ALEL<br />

Merhaba<br />

ŞUBE'DEN<br />

Mayıs-Haziran Ayı Etkinliklerimiz<br />

İzmir Kent Kurultayı<br />

İMO'dan<br />

İMO İzmir Şubesi Afiş Yarışması<br />

Türkiye'yi ve Dünyayı Anlamak<br />

İNCELEMELER<br />

3<br />

4<br />

7<br />

8<br />

10<br />

12<br />

YAYIN KURULU:<br />

Jale ALEL<br />

Ömer Zafer ALKU<br />

Zehra GERMEN<br />

Gülşen IŞIK<br />

K. Abidin ÖZTÜRK<br />

Tahsin H. VERGİN<br />

E. Tahsin YAYGIN<br />

Vedat YORULMAZEL<br />

Altı Katlı Bir Kayma Çerçevesinin 17 Ağustos 1999 İzmit<br />

ve 12 Kasım 1999 Düzce Depremlerinde Kaydedilen Yer<br />

İvmelerinin Etkisinde Doğrusal-Elastik Ve Elastik- Plastik<br />

Davranışlarının Yönetmeliğin Eşdeğer Deprem Yükü<br />

Yöntemi İle Elde Edilenler ile Karşılaştırılması<br />

15<br />

YAYIN KOŞULLARI:<br />

Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın<br />

Kurulu karar verir.<br />

Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.<br />

Gönderilen yazılar geri verilmez.<br />

Yazılar yaygın kullanılan kelime işlem programlarından birinde<br />

yazılmış olarak disket, CD veya imoizmir@imoizmir.org.tr<br />

adresine e-posta ekinde gönderilmelidir.<br />

İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan fotoğraf, şema, tablo<br />

gibi görsel malzemeler tek sütun için en az 8 cm eninde, çift<br />

sütun için 16,5 cm eninde ve en az 300 dpi çözünürlükte<br />

olmalıdır. Başka bir ortamdan alınan görsel malzemelerin<br />

boyutları ve çözünürlüğü değiştirilmemeli, değiştirilmişse orijinal<br />

dosyalar yazı ekinde ayrıca gönderilmelidir.<br />

Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme bulunmayan yazılar<br />

yaklaşık 580 kelime (4.500 boşluklu karakter) içermektedir.<br />

Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından<br />

bültene uygun bir sayfa düzeni yapılmasına gerek yoktur.<br />

Yazılarda mümkün olduğunca "otomatik dipnot", "otomatik<br />

madde işaretleri" gibi, bazı programlara özgü otomatik işlevleri<br />

kullanmak yerine bu işlemler "manuel" olarak (elle) yapılmalıdır.<br />

YÖNETİM YERİ:<br />

Anadolu Caddesi, Tepekule İş Merkezi, No: 40, Kat: 1<br />

Bayraklı-Karşıyaka / İZMİR<br />

Telefon: (0 232) 462 56 55 Belgegeçer: (0 232) 462 11 67<br />

Genel Ağ: www.imoizmir.org.tr<br />

e-posta: imoizmir@imoizmir.org.tr<br />

Yer Hareketleri Üzerinde Yerel Zemin Şartlarının Etkisi<br />

Binalarda Yeni TS 825 Isı Yönetmeliği ile Güncel Hale<br />

Gelen Isı İletkenlik Hesap Değerleri Düşük Düşey Delikli<br />

Hafif Tuğla Kullanımı (EN 771-1 LD Birim)<br />

BETON KÖŞESİ<br />

Özel Betonlar: Hafif Beton<br />

ÜYELERİMİZDEN<br />

Siyasal Partilerin ve Örgütlenmelerin Söylem ve<br />

Davranışlarını Değiştiren Mitingler<br />

Mağmatik Kayaçların İnşaatta Kullanımı<br />

Metropolis<br />

GENÇ-İMO<br />

genç-İMO Örgütlenmemiz ve Yeni Dönem<br />

4. Kısır-Mısır Şenliğimiz<br />

Genç Mühendislerin Yapı Denetim Şirketlerinde Yaşadığı<br />

Zorluklar<br />

Genç Mühendisler Komisyonu Toplantısı Yapıldı<br />

Celal Bayar Üniversitesinde Yetkin Mühendislik Konulu<br />

Söyleşi<br />

22<br />

26<br />

30<br />

34<br />

36<br />

38<br />

41<br />

42<br />

43<br />

44<br />

45<br />

DİZGİ ve SAYFA DÜZENLEME:<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />

Bu sayı 5000 adet basılmıştır. Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır.<br />

YAYIN TÜRÜ:<br />

Mesleki, yerel süreli yayın.<br />

BASKI: EMKA Matbaacılık Ambalaj Baskı San. Tic. Ltd. Şti.<br />

1203 Sk. No: 18/A Gıda Çarşısı Yenişehir / İZMİR<br />

Telefon: 0 232 457 43 43<br />

DÜŞÜN VE SANAT<br />

Kitaplar Arasında<br />

Şiir<br />

Mizah Köşesi<br />

OYUN KÖŞESİ<br />

Briç<br />

Satranç<br />

Bulmaca<br />

46<br />

47<br />

48<br />

50<br />

51<br />

52<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

1


Başyazı<br />

BAŞYAZI<br />

BANKALARIMIZ VE SİGORTA ŞİRKETLERİMİZ<br />

ULUSLARARASI TEKELLERE SATILDI<br />

Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU<br />

İMO İzmir Şube Başkanı<br />

Ondört bankamızın daha yabancılara satılması ile<br />

bankacılıkta yabancı payı % 42'ye yükseldi. 2001 yılı<br />

krizinden önce bankacılıkta yabancı payı % 1'in altında iken<br />

bugün elimizde % 100'ü yerli olan İş Bankası, Ziraat Bankası,<br />

Halk Bankası ve Vakıflar Bankası kaldı. Vakıflar Bankası'nın<br />

da % 25'i halka arz oldu. Bu % 25 acaba kimlerin elinde?<br />

Yabancıların eline geçen birkaç bankayı hatırlayalım:<br />

Citibank:Akbank ile ortak.<br />

HSBC: Yerli ortağı yok (Demirbank'ı satın aldı)<br />

General Electric: Garanti Bankasında Doğuş Grubu ile<br />

ortak.<br />

Dexia: Denizbank'ı Zorlu Grubundan satın aldı.<br />

Uni Credito: Koçbank ve Yapı Kredi'de ortak.<br />

Fortis: Dışbank'ı Doğan Grubundan satın aldı.<br />

BNP Paribas: TEB'de ortak.<br />

ING: Satış işlemi onaylanırsa Oyakbank'ın % 100'ünü<br />

alacak.<br />

NBG: Finansbank'ı Fiba Grubundan satın aldı.<br />

EFG Eurobank: Tekfen Bank'ı Tekfen Grubundan satın<br />

aldı.<br />

Alfa Bank: BDK onay verirse Akbank'ı Anadolu<br />

Grubundan satın alacak.<br />

Bankmed-Arapbank: MNG Bank'ı MNG Grubundan<br />

satın aldı.<br />

Hapoalim: Pozitif Bank'ı Cıngıllı Grubundan satın aldı.<br />

Novo-Bank: TMSF'den Sitebank'ı satın aldı.<br />

Görülüyor ki Türk sermayesi bankacılık sektöründen<br />

çıkıyor.<br />

2001 yılında banka sayısı 80 iken bugün banka sayımız<br />

46. Kamu bankalarının piyasa payı çok düştü. Bugün şu<br />

noktaya vardığımızı görmeliyiz. Artık kendi aramızda<br />

rekabet söz konusu değil. Şimdi az sayıdaki yerli bankamız<br />

yabancı bankalar ile rekabet edecek. Acaba edebilecek mi?<br />

Yoksa global sermaye her şeye hakim mi olacak?<br />

43 adet sigorta şirketimizin 21'ini yabancı sermaye satın<br />

aldı. Böylece sigorta piyasasının % 45'i yabancıların oldu.<br />

Çünkü yabancılar bu alanda büyük bir pazar görüyor.<br />

Türkiye'nin nüfusu çok genç. Sigorta sektöründe potansiyel<br />

prim üretiminin büyüyeceğini öngörüyorlar. Özellikle<br />

bireysel alanda emeklilik ve sağlık sigortalarında talep artışı<br />

bekliyorlar. Acaba başka şeyler de bekliyorlar mı? Neden<br />

olmasın. İşte size bir senaryo:<br />

Hükümet “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında<br />

Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa<br />

Tasarısını” TBMM'den geçirmiş ancak Cumhurbaşkanı<br />

Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek<br />

üzere tasarı Meclise iade edilmiştir. Bu yasa tasarısı yabancı<br />

mimar ve mühendislere akademik ve mesleki yeterlilik<br />

muafiyeti, serbest dolaşım ve çalışma hakkı tanımaktadır.<br />

Ayrıca bu yasa tasarısı “Mühendislik ve Mimarlık Hakkında<br />

Yasa” ile “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği<br />

Yasası”nın yürürlüğünü resmen ortadan kaldırmaktadır.<br />

Yapı denetimindeki aksaklıklar herkes tarafından<br />

biliniyor. Bakanlık yetkilileri yasanın uzun zamandan beri<br />

değiştirileceğini ifade ediyor. Şimdilik yapılan hazırlıklar<br />

rafta bekletiliyor. Hükümet yapı denetim sistemi içine<br />

sigorta şirketlerini dahil etmeyi planlıyor. Çünkü<br />

Bayındırlık Bakanlığı yapı denetim yükünü kaldıramıyor.<br />

"En iyi çözüm işi taşerona havale etmek" diye düşünüyor.<br />

İşte size sigorta şirketleri için yeni bir potansiyel. Yabancı<br />

sigorta şirketleri yerli mühendisleri mi çalıştıracak<br />

bünyesinde? Öyle olsaydı, yukarıda sözü edilen yasa taslağı<br />

hiç hazırlanır mıydı? Yabancı sigorta şirketleri yerli<br />

mühendisleri çalıştırabilir ama ikinci adam olarak. Hem<br />

karın tokluğuna hem de yabancı mühendis emrinde.<br />

Aynı zihniyet iktidar olduğu takdirde yabancı sermayeyi<br />

teşvik amacıyla böyle bir senaryonun yeni hükümetin ve<br />

yeni cumhurbaşkanının politikası olabileceğini düşünmek<br />

bile istemiyorum.<br />

İstanbul Sanayi Odası her yıl 500 büyük sanayi<br />

kuruluşuyla ilgili bilgiler yayınlıyor. Türkiye'deki 500 büyük<br />

sanayi şirketinde elde edilen kârın % 44,4'ünü yabancılar<br />

almış. Toplam ihracatın % 49'unu, toplam satışların %<br />

42,5'ini yabancılar yapmış. Buna karşılık bu şirketlerin<br />

toplam istihdamdaki payı % 27,3.<br />

Örgütlü perakendecilikte Koç Grubu Migros-Tansaş<br />

mağazalar zincirini yabancılara satmak üzere harekete geçti.<br />

Halkımızın her kesiminin alışveriş yaptığı bu büyük<br />

mağazaların yıllık cirolarının 70 katrilyon TL civarında<br />

olduğu hesaplanıyor.<br />

Borsada işlem gören hisse senetlerinin % 71'i, hazine<br />

bonosu ve tahvillerin % 25'i yabancıların elinde. İşte<br />

Türkiye'nin fotoğrafı bu. 150 yıl kadar geriye gidersek aynı<br />

gidişatı Osmanlı'da görebiliriz. 1838 yılında Osmanlı<br />

İngiltere ve Belçika ile Baltalimanı Antlaşmasını<br />

imzalamıştır. Bu antlaşma ile ülke tıpkı bugünkü gibi<br />

Avrupa'nın açık pazarı haline gelmiştir. 1838 Antlaşması ile<br />

dış alım, dış satım ve iç ticaret tamamen serbest bırakılmıştır.<br />

1838 yılına kadar devlet tüccarını koruma altında tutmuş, iç<br />

ticareti Osmanlıların yapmasını sağlamış ve devlet bu<br />

ticaretten önemli vergi toplamıştır. 1838Antlaşması ile hiçbir<br />

koruma önlemi alınmadan ülke Avrupa'nın açık pazarı<br />

haline getirilmiştir. Bugünkü durumun 1838-1923 yılları<br />

arasında yaşanan süreçten ne farkı var? Bir tek farkı var.<br />

Süreç bugün çok daha hızlı gelişiyor.<br />

2 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Yayın Kurulundan<br />

MERHABA<br />

Tüm dünya küresel ısınmanın etkisiyle kavrulurken,<br />

Ülkemizde son 60–70 yılın en sıcak günleri<br />

yaşanmaktadır.<br />

Türkiye'nin siyasal toplumsal ve ekonomik gündemi<br />

de bu iklimsel sıcaklığı aratmamaktadır. Bir taraftan<br />

seçimin getirdiği toplumsal tansiyon yükselişi<br />

yaşanırken diğer taraftan sınır ötesi operasyon<br />

söylentileri ve talepleri gündemi iyice ısıtmaktadır. Öte<br />

yandan hemen seçim arifesinde borsanın % 71'i<br />

yabancıların elinde bulunurken, tarihi artışlar<br />

yaşanmakta olduğu görsel ve yazılı basının ilk gündem<br />

maddeleri arasında yer almaktadır.<br />

Özelleştirmelerin, küresel sermayenin yenidünya<br />

düzeni adı altında yeniden yapılanması çalışmalarının<br />

bir sonucu olduğu gerçeğini göz ardı eden son 25-30 yıllık<br />

uygulamalar sonucunda, bugün özelleştirme şampiyonu<br />

olan mevcut siyasi iktidar; enerjide piyasalaşma<br />

faaliyetlerinin sonuncusunu da ortaya koymaktadır.<br />

Petkim'in %51 hissesinin blok satış ihalesi Bülten elinize<br />

geçtiğinde muhtemelen tamamlanmış olacaktır. Böylece<br />

öz kaynakların gözden çıkarılması, heba edilmesi,<br />

ülkenin enerjide kaosa sürüklenerek doğal gaza<br />

bağımlılığının artması yönünde epey mesafe alınmış<br />

olacaktır. Bundan sonraki süreç, nükleer enerji dayatması<br />

ve pazarlaması olacak gibi görünmektedir. Küresel<br />

sermayenin yeniden yapılanma çalışmalarına uyum<br />

çerçevesinde, ülkemizdeki siyasi iradenin eklemlenme<br />

gayretleri sonucunda özelleştirmeler adım adım<br />

gerçekleştirilmektedir. Böylece küresel sermaye<br />

tarafından önceden belirlenmiş programların<br />

uygulayıcısı durumunda kalınmaktadır.<br />

Yine hep beraber zor bir dönemden geçiyoruz.<br />

Siyasette, ekonomide, toplumsal yaşamın her alanında<br />

başlayan gerilim, kaos ve kriz insanları acımasızca<br />

etkilemektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan<br />

süreç, laik – anti laik tartışmalarıyla tırmanmış ve erken<br />

seçime dönük çalışmalarla başka bir yöne yönlenmiştir.<br />

Her nedense toplumun her kesimince bu arada siyasiler<br />

tarafından da sürekli eleştirilen ama bir türlü<br />

değiştirilemeyen 12 Eylül Anayasasının, işlerine geldiği<br />

noktada partilerin ve siyasetçilerin medet umduğu<br />

konumunu halen koruduğu da görülmektedir.<br />

Dolayısıyla anti demokratik yönelim ve uygulamalar<br />

rahatlıkla yaşanabilmektedir.<br />

Oysa içinden geçmekte olduğumuz süreç, 12<br />

Eylülden bu yana yürütülen siyaset tarzının, ekonomik<br />

politikaların geldiği noktadır. Bu noktada, küresel<br />

sermayenin politikalarının uygulayıcısı konumundaki<br />

İMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar ülkeyi iktisadi<br />

olarak teslim almış olmasına ilaveten, tipik iki partili<br />

ABD demokrasisini yerleştirme çalışmaları da etkinlik<br />

kazanmaktadır. Bu noktada, biz mühendislerin de içinde<br />

bulunduğu geniş halk kitleleri yoksullaşmakta, bütçeden<br />

aldığı pay azalmakta, yönetime katılmaları sadece oy<br />

verme ile sınırlandırılmaktadır. Böyle bir süreç basit<br />

anlamda yöneticilerin niteliği ile aşılamayacak boyuta<br />

gelmiştir.<br />

Laiklik, demokrasi ve insan haklarının egemen<br />

olduğu, gerçek anlamda yurtsever emperyalizm karşıtı<br />

uygulamaların egemen olduğu, ekonomik büyümenin<br />

sonuçlarının geniş halk kitlelerine yansıtıldığı, eşit ve adil<br />

ekonomik politikaların hakim olduğu, ırkçı ve gerici<br />

olmayan, denetimden kaçmayan şeffaf yönetimlerin<br />

hakim olduğu, teknik elemanların gözden çıkarılmadığı,<br />

istihdamın sağlandığı, işsizliğin ortadan kalktığı bir<br />

Türkiye ve yönetimlere sahip olabilmek için yapılması<br />

gereken çok işler bulunmaktadır.<br />

Sevgilerimizle.<br />

Siyasilerin ve partilerin, seçim konuşmalarına<br />

bakıldığında, yaşananların asıl gerekçelerine hiç<br />

dokunulmadığı görülmektedir. Ekonomik bağımsızlık<br />

olmadan siyasi bağımsızlığın olamayacağı hiç<br />

konuşulmuyor. Tam bağımsızlık olmadan demokrasi<br />

olamayacağı, demokrasi olmayınca laikliğin de<br />

olamayacağı gibi hususlardan bahsedilmiyor.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

3


Şubeden<br />

MAYIS-HAZİRAN <strong>2007</strong><br />

ETKİNLİKLERİMİZ<br />

1 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Emeğin Bayramı bu yıl da büyük bir coşkuyla<br />

kutlandı.<br />

Kongre Merkezi Anadolu Salonu'nda Bahar<br />

Konseri verdi. Koroyu Devlet Korosu Sanatçısı<br />

Bülent Dağdeviren yönetti.<br />

4 Mayıs <strong>2007</strong><br />

• Çiğli Ahmet Adnan Saygun Lisesi'nde yapılan<br />

meslek tanıtım seminerine üyemiz Adnan Fidan<br />

katıldı<br />

• İnşaat Mühendisleri Odası'nın Ankara<br />

Necatibey Caddesi'nde aldığı yeni hizmet binasının<br />

açılış törenine katıldık.<br />

5 Mayıs <strong>2007</strong><br />

• İnşaat Mühendisleri<br />

Odası Şubelerarası Ortak<br />

Toplantısı yapıldı.<br />

Toplantıda meslek içi eğitim<br />

çalışmaları, yapı denetim<br />

şirketlerinde çalışan<br />

üyelerimize yönelik<br />

yapılacak eğitim programı<br />

hakkında görüşler bildirildi.<br />

11 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Yapı Denetim Şirketlerinde çalışan yapı<br />

denetçilerine yönelik yapılacak eğitim programının<br />

düzenlenmesi için yapılan toplantıların birincisine<br />

40 kişi katıldı.<br />

13 Mayıs <strong>2007</strong><br />

İzmir'de yapılan Cumhuriyet Mitingine katıldık.<br />

• Manisa'da yapılan Cumhuriyet Mitingine<br />

katıldık.<br />

10 Mayıs <strong>2007</strong><br />

• İlçe temsilciliklerimizle ortak toplantı yaptık.<br />

Temsilciliklerimizde yürütülen işlerin bilgisayar<br />

ortamında sağlıklı bir şekilde yürümesi, yapılan<br />

işlerin kontrolünün sağlanıp arşivinin<br />

tutulabilmesi için oluşturduğumuz bilgisayar<br />

programının kullanımını denedik. Toplantıya<br />

Aliağa, Bergama, Çeşme, Kemalpaşa, Ödemiş,<br />

Selçuk, Tire, Torbalı temsilcilerimiz katıldı.<br />

• Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesinin<br />

kuruluş yıldönümü etkinliğine katıldık.<br />

• Şubemiz Türk Sanat Müziği Korosu Tepekule<br />

15 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Yapı Denetim Şirketlerinde çalışan proje denetçileri<br />

için yapılacak eğitim programına yönelik yapılan<br />

toplantı Şubemizde gerçekleştirildi.<br />

17 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Prof.Dr.Uğur Ersoy'un “Güçlendirmede Temel<br />

İlkeler, Araştırma ve Uygulama”, Prof.Dr. Sinan<br />

4 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Şubeden<br />

Altın'ın “Yığma ve Betonarme Yapıların<br />

Güçlendirilmesinde Deneysel Yaklaşımlar” konulu<br />

seminerleri Tepekule Kongre Merkezi Anadolu<br />

Salonunda gerçekleştirildi.<br />

20 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Üyelerimiz ve ailelerinden oluşan 160 kişi<br />

Afrodisias Ören Yerini ve Yenipazar'da restore<br />

edilen YörükAli Efe evini gezdik.<br />

23 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Kent Kurultayı ile ilgili dört oda ortak basın<br />

açıklaması yaptık.<br />

24-25 Mayıs <strong>2007</strong><br />

İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir<br />

Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası İzmir<br />

Şubeleri birlikteliğinde düzenlediğimiz “İzmir'i<br />

Yeniden Düşünmek ve Düşlemek” temalı İzmir<br />

Kent Kurultayı, Kültürpark İsmet İnönü Kültür<br />

Merkezi'nde gerçekleştirildi.<br />

Prof.Dr.İlhan Tekeli'nin yöneticiliğini yaptığı<br />

“Büyüyen ve Dönüşen Kent İzmir” başlıklı açılış<br />

oturumunda İzmir Vali Yardımcısı Halis Peker ve<br />

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz<br />

Kocaoğlu kentimizle ilgili görüşlerini dile<br />

getirdiler. Doç. Dr. Semahat Özdemir'in yönettiği<br />

“Planlama” konulu 1. oturumda Prof.Dr.Sezai<br />

Göksu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Gn.Sekr.Yrd.<br />

Hasan Topal, Yrd. Doç. Dr. Anlı Ataöv; Prof.<br />

Dr.Zekai Görgülü'nün yönettiği “Dönüşüm”<br />

konulu 2. oturumda Prof.Dr.Murat Güvenç,<br />

Dr.Tuna Taşan Kok, Prof.Dr.Adnan Kaplan<br />

konuşmalarını yaptılar. İlk günkü oturum<br />

kokteylle sona erdi.<br />

İkinci günün 1. oturumu Bülent Tanık'ın yönettiği<br />

“Büyüyen Kentte Güvenlik ve Kentlileşme” oldu.<br />

Prof. Dr. Sema Erder, Prof.Dr.Emel Göksu, Doç. Dr.<br />

Sibel Kalaycıoğlu, Prof.Dr.Ercan Tatlıdil konuyla<br />

ilgili görüşlerini aktardı. “İzmir Düşleri” adını<br />

verdiğimiz 2. oturumu Prof.Dr.Gürhan Tümer<br />

yönetti. Gazeteci-yazar Zeynep Oral ve şair-yazar<br />

Refik Durbaş'ın katıldığı oturuma salondan da<br />

katılım oldu. Kurultay Prof.Dr.İlhan Tekeli'nin<br />

yönettiği Halis Peker, Hakkı Berksü, Bülent Tanık,<br />

Semahat Özdemir, Gürhan Tümer'in konuşmacı<br />

olarak katıldığı “Özgürlükler, Demokrasi, Barış<br />

Kenti İzmir- Uygar İzmir” temalı forum ile sona<br />

erdi.<br />

25 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır'ın ayrılması nedeniyle<br />

boşalan <strong>TMMOB</strong> İzmir İl Koordinasyon Kurulu<br />

sekreterliğine Ziraat Mühendisleri Odası İzmir<br />

Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ferdan Çiftçi<br />

oybirliği ile seçildi. Sayın Prof.Dr.Kamil Okyay<br />

Sındır'a bugüne kadar yaptığı çalışmalar için<br />

teşekkür ediyor, sayın Ferdan Çiftçi'ye başarılar<br />

diliyoruz.<br />

30 Mayıs <strong>2007</strong><br />

“İdecad Statik İDS5 Enterprise” programının<br />

tanıtımı ve <strong>2007</strong> yönetmeliğinin getirdiği<br />

yeniliklerin yazılımlar üzerinde uygulamaları<br />

semineri Şubemizde gerçekleştirildi.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

5


Şubeden<br />

31 Mayıs <strong>2007</strong><br />

İrfan Kadiroğlu'nun sunduğu “Sıcak Havada Beton<br />

Dökümü” konulu seminer Şubemizde<br />

gerçekleştirildi.<br />

14 Haziran <strong>2007</strong><br />

Geleneksel hale gelen “Körfez Gezimiz”<br />

üyelerimizin katılımıyla gerçekleşti.<br />

1 Haziran <strong>2007</strong><br />

İnşaat Mühendisleri Odası 40.Dönem 3.Danışma<br />

Kurulu toplantısı Van'da yapıldı. Genel Sekreterlik<br />

Yönetmeliği, Yapıt Hazırlama Basım, Dağıtım ve<br />

Yayın Yönetmeliği ve SİM Yönetmeliğinde<br />

Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik taslakları<br />

üzerinde görüşmeler yapıldı.<br />

5 Haziran <strong>2007</strong><br />

Kalekim A.Ş. ürünlerinin tanıtıldığı ürün tanıtım<br />

semineri Şubemizde yapıldı. Seminerin ardından<br />

katılan üyelerimize kokteyl verildi.<br />

8 Haziran <strong>2007</strong><br />

• İnşaat Mühendisleri Odası Manisa Şubesi'nin<br />

yeni hizmet binası açılışına katıldık.<br />

• genç-İMO'nun düzenlemiş olduğu 4. Kısır Mısır<br />

Şenliği yapıldı.<br />

15 Haziran <strong>2007</strong><br />

• Dokuz Eylül Üniversitesi Bitirme Projeleri<br />

Sergine katıldık. İlk üç dereceye giren öğrencilere<br />

Şubemiz yayınlarından hediye ettik.<br />

8-9-10 Haziran <strong>2007</strong><br />

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın talebi<br />

doğrultusunda Yapı Denetim şirketlerinde çalışan<br />

proje denetçisi meslektaşlarımıza yönelik<br />

düzenlediğimiz 20 saatlik eğitim programı<br />

Şubemiz Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.<br />

Eğitime Aydın ve Denizli Şubelerine üye<br />

meslektaşlarımız da katıldı.<br />

• <strong>TMMOB</strong> İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak<br />

Kültürpark Yeraltı Otoparkının yürütmeyi<br />

durdurma kararı hakkında basın açıklaması<br />

yapıldı.<br />

12 Haziran <strong>2007</strong><br />

genç-İMO'nun düzenlediği “Şantiyede İş<br />

Organizasyonu” konulu semineri üyemiz İnşaat<br />

Mühendisi UğurAkyurt verdi.<br />

21 Haziran <strong>2007</strong><br />

İşyeri temsilcileri toplantımız dokuz kurumdan 14<br />

temsilcinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda Abaş<br />

Prefabrik A.Ş. temsilcimiz Emrah Emre kurumunu<br />

tanıtan ve üretimi anlatan bir sunum yaptı.<br />

23 Haziran <strong>2007</strong><br />

Eğitime katılan proje denetçilerinin sınavı Ege<br />

Üniversitesi Bornova kampüsünde yapıldı.<br />

6 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Şubeden<br />

İZMİR KENT KURULTAYI<br />

BASIN AÇIKLAMASI<br />

23 Mayıs <strong>2007</strong><br />

<strong>TMMOB</strong> İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası,<br />

Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası İzmir<br />

Şubeleri birlikteliğinde; köyden kente, kentten büyükkente<br />

göçün üst boyutlara vardığı ani büyümelerin kentleri<br />

hazırlıksız yakaladığı günümüzde, kentimizi ve toplumsal<br />

yaşamı daha yaşanabilir hale getirmenin yollarını aramak<br />

amacıyla genelde kentlerin ve özelde İzmir'in konuşulacağı,<br />

sorunların ve çözüm önerilerinin dile getirileceği bir<br />

kurultay gerçekleştiriyoruz.<br />

Amacımız; kentlerle ilgili sorunları ele alıp, çözüm<br />

yolları arayarak, yerel ve merkezi yöneticilerin önünü<br />

açmak. Ayrıca bu kurultayın, yerel yöneticilerin, kentin<br />

sorunlarının çözülmesinde yararlanacakları bir ortam<br />

oluşturulmasını da hedefledik.<br />

Bu ilk kurultayda, davetimize olumlu yanıt vererek<br />

toplantılara katılan “Düzenleme Kurulu” üyeleri ile birlikte<br />

konuların içeriğini; “dönüşüm, planlama, planlamada<br />

demokratik katılım, büyüyen kentte güvenlik ve kentleşme,<br />

göçün etkileri” olarak belirledik. Bu bağlamda, konularında<br />

uzman kişilerle birlikte kuramsal açılımın yanı sıra, yurtiçi<br />

ve yurt dışından örneklerle de temaları desteklemeyi<br />

önemsedik.<br />

Açılış oturumunda “Büyüyen ve Dönüşen Kent İzmir”<br />

başlığında kentimizin iki yöneticisi; değerli valimiz Sayın<br />

Mustafa Cahit KIRAÇ ve Belediye Başkanımız Sayın Aziz<br />

KOCAOĞLU İzmir üzerine düşüncelerini, vizyonlarını ve<br />

İzmir'in yaşadığı sorunları aktaracak. İki gün boyunca çok<br />

önemli tartışmaların yapılacağı Kurultayın son sözü, Forum<br />

bölümünde İzmirliler'in olacak.<br />

Tüm İzmirliler'i Kent Kurultayına davet ediyoruz.<br />

İnadına Şiir: İzmir<br />

Kan kardeşi hayatın<br />

armağanı anıların<br />

yasemen kokar<br />

Ay dolanır şavkı vurur<br />

meltemin sabahına<br />

akşamın imbatına<br />

İzmir yaşar ve yaşanır<br />

ömrüm, İzmir misali<br />

yasemen kokar<br />

Ay çıplaktır, ışığı da<br />

İzmir hem ay<br />

hem ayın ışığı kokar<br />

REFİK DURBAŞ<br />

25.5.<strong>2007</strong><br />

24-25 Mayıs <strong>2007</strong> tarihlerinde düzenlediğimiz<br />

İzmir Kent Kurultayı'na<br />

Kültürpark İsmet İnönü Kültür Merkezi'ni ve Bergama Vapurunu tahsis<br />

eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız<br />

Sayın Aziz Kocaoğlu'na<br />

destekleri için teşekkür ederiz.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

7


Şubeden<br />

İMO’dan<br />

İZMİR KENT KURULTAYI<br />

İnşaat Mühendisleri Odası Sekreter üyesi Ahmet<br />

Göksoy'un İzmir Kent Kurultayında yaptığı açılış<br />

konuşması<br />

24 Mayıs <strong>2007</strong><br />

Sevgili İzmirliler,<br />

Değerli Meslektaşlarım,<br />

Değerli Konuklar,<br />

Basınımızın Değerli Mensupları,<br />

“İzmir'i Yeniden Düşünmek ve Düşlemek” için<br />

bir araya gelen dostlar,<br />

İnşaat Mühendisleri Odası olarak hepinize saygı<br />

ve sevgilerimi sunuyorum.<br />

Kentlerimiz öyle bir hal aldı ki, aralarında<br />

İzmir'in de bulunduğu büyük kentlerimiz öylesine<br />

yaşanılır olmaktan çıktı ki, hepimiz düşlerimizi<br />

birbirimizle paylaşmak ihtiyacı duymaya başladık.<br />

Paylaşarak düşlerimizi çoğaltmaya, çoğaltarak<br />

daha çok paylaşmaya çalışacağız.<br />

Çünkü buna ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü<br />

kentlerimizin içinde bulunduğu gerçeklik, bizi daha<br />

çok düşünmeye, düş kurmaya sevk ediyor.<br />

Kentlerimizi sevk ve idare edenlerin,<br />

kentlerimizi tekrar yaşanılası kılmak yolunda teknik<br />

bilgi sahibi olanların bu salonda bulunmasını bir<br />

şans olarak değerlendiriyorum.<br />

Belediye başkanlarımızın, yerel yöneticilerin,<br />

kent tutkunu değerli hocalarımızın bulunduğu bir<br />

zeminde düşünmek, düş kurmak mutlaka çok<br />

yararlı olacaktır ama bir o kadar da zor olacağını<br />

belirtmem gerekiyor.<br />

Değerli Konuklar,<br />

Evet, düşünmek ve düş kurmak için bir araya<br />

geldik. “Herkes düşlerinin büyüklüğü kadar<br />

özgürdür.”<br />

Ernesto Che Guevara'ya mal edilen bu sözü<br />

dayanaklı kılmak için bir araya geldik.<br />

Düşüneceğiz, özgürleşeceğiz, düş kuracağız<br />

özgürleşeceğiz.<br />

Düş kurmayı becermek zorundayız sevgili<br />

arkadaşlar. Özgürleşmemiz düş kurarak mümkün<br />

olacaksa, işte bunun için bize sonsuz fırsatlar veren<br />

bir zeminde bulunuyoruz.<br />

Bu fırsatı bizlere sunan İnşaat Mühendisleri<br />

Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası,<br />

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubelerine ne kadar<br />

teşekkür etsek azdır.<br />

Katılımcı kuruluşların katkısını da unutmamak<br />

lazım. İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediye<br />

Başkanlığı, Ege Belediyeler Birliği, İzmir Ticaret<br />

Odası, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi,<br />

İzmir Ekonomi Üniversitesi ve İzmir Yüksek<br />

Teknoloji Enstitüsü'ne İzmir Kent Kurultayı'na<br />

yaptıkları katkı unutulmamalı.<br />

Değerli Meslektaşlarım,<br />

Yanlış hatırlamıyorsam, Server Tanilli'nin<br />

“Uygarlıklar Tarihi”nde geçiyordu. Tanilli,<br />

insanların ayaklarının en fazla elleri kadar kirlendiği<br />

bir kentten söz ediyordu.<br />

İşte bizim düşlerimizde böyle bir kent var.<br />

İnsanların yüreklerinin, kentin sokakları kadar<br />

temiz olduğu, yüreklerin temizliğinin sokakların<br />

temizliğini çoğalttığı, eşit, adil, sevecen ve<br />

hoşgörülü, nazik ve naif bir yaşamın hüküm<br />

sürdüğü, kentlerin betona, gürültüye değil, yeşile ve<br />

duruluğa kucak açtığı, o beton yığınlarını daha da<br />

çirkinleştiren, tüketim toplumunun simgesi<br />

tabelaların değil, kuşların tünediği saçakların dikkat<br />

çektiği bir kent var düşlerimizde.<br />

Ne yağmurda yürümek zor olmalı, ne karda<br />

ilerlemek ıstırap halini almalı. Ne trafik sinir<br />

sistemini alt üst etmeli ne de deprem ve su taşkınları<br />

bir karabasana dönmeli.<br />

İşte bizim düşlerimizde böyle bir kent var; ve biz<br />

bu duygularımızı birbirimizle paylaşmak için bir<br />

araya geldik.<br />

İnsanı, kentlerimizi seviyoruz. Kent kurultayı<br />

zemininde düşünce ve düş dünyasında yolculuğa<br />

çıkmak ancak sevgi dolu bir yüreğin işidir.<br />

Bizleri bu yolculuğa çıkaran değerli<br />

düzenleyicilere bir kez daha teşekkür ediyorum.<br />

DeğerliArkadaşlar,<br />

Size kısa bir öykü aktaracağım. Sevgili mimarşair<br />

Cengiz Bektaş “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar,<br />

Kentler” kitabında anlatıyor Londralı yontucunun<br />

öyküsünü.<br />

“Londra'da bir sokakta, bir adamı elektrik<br />

direğine bağlı bulurlar. Kurtarırlar, durumu<br />

saptamak için karakola buyur ederler. Orada der ki<br />

adam: 'Yontucuyum ben, sanatçıyım. Bu sokakta<br />

oturuyorum. Benim sokağıma şu çirkin elektrik<br />

direklerini dikmeye kimin hakkı var? Davranışım bu<br />

çirkinliğe karşı çıkmak için..' Olayın sonucunu da<br />

söyleyeyim: Elektrik direkleri değiştirilmiş.<br />

Gülüyorsunuz, biliyorum. Bizde böyle bir olayın<br />

sonucunda karakolda olacakları düşünüyorsunuz<br />

da gülüyorsunuz değil mi? Ama gene biliyorsunuz<br />

ki, bizde böyle bir şey olmaz. Polisten ötürü değil;<br />

sokağına benim sokağım diyebilen, onun için<br />

savaşan yontucu olmadığı için…”<br />

Vali, belediye başkanı, mühendis, mimar<br />

olmanın yanında yontucu olmayı başarmak<br />

önemlidir.Asıl olan budur.<br />

İnanıyorum ki bu salonda bulunan herkesin<br />

düşlerinde böyle bir kent vardır. Bu salondaki herkes<br />

yontucu olmayı önemsemektedir.<br />

Ve yine inanıyorum ki, bugün burada bir araya<br />

gelenler, bu kurultaya şu ya da bu ölçüde destek<br />

verenler bunun farkındadır.<br />

8 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Şubeden<br />

Burada yapılan, Londralı yontucunun yaptığına benzer<br />

bir şeydir.<br />

Kentimize, kent kültürüne sahip çıkmak, kentlerimize<br />

estetik müdahale olanaklarını yaratmak, sağlıklı<br />

yapılaşmayı ve yaşanılası kentleri yaratmanın derdine<br />

düşmek, kentlerimizin yağmalanmasını aslında<br />

hayatımızın yağmalanması gibi algılamak yontucu olmaya<br />

aday olmaktır.<br />

Değerli Dostlar,<br />

Hepimiz biliyoruz ki, çocukluğumuzun o güzelim<br />

kentleri artık yok. O günlerde, belki yine sağlıklı<br />

yapılaşmadan söz edilemezdi ama kentlerimiz, 'tepeden<br />

tırnağa' betona kesmemişti; bahçeli ve tek katlı evlerden<br />

oluşan sokaklar insan ilişkilerinin sıcaklığını yansıtırdı.<br />

Belki akıllı binalar, uydu kentler yoktu, ama hiç olmazsa,<br />

kentler canımıza kast etmiyordu.<br />

Şimdi yeniden çocukluğumuzun o güzelim kentlerini<br />

yeniden yaratmanın telaşı içindeyiz.<br />

Çünkü kentlerimiz, tıpkı hayatımız gibi, gözlerimizin<br />

önünde yok oluyor. Eğer bu yok oluşa dur diyemezsek,<br />

eğer hayatımıza sahip çıkamazsak, eğer kentlerimize<br />

gözbebeğimiz gibi bakamazsak, sanırım Can Yücel bir kez<br />

daha haklı çıkacak.<br />

“Kendi düşen köyle kentler ağlamaz” demiş Can Yücel.<br />

Bu yenilgiyi kabul etmeyelim arkadaşlar. Bunu bir kez<br />

daha İzmir Kent Kurultayı'nda kamuoyuna duyuralım.<br />

Bu duygularla sevgi ve saygılarımı sunuyor,<br />

Kurultayımıza başarılar diliyorum.<br />

50 YILDA 50 ESER<br />

"50. Yılda 50 Eser" Projesi kapsamında seçilen 50 eserin<br />

sahibi ve yaratıcısına 29 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde düzenlenen<br />

bir törenle ödülleri verildi.<br />

Ödül töreninde ayrıca "50. Yılda 50 Eser" kitabının tanıtımı<br />

yapıldı ve aynı adı taşıyan sergi açılışı gerçekleştirildi.<br />

Ödül törenine, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in<br />

yanı sıra <strong>TMMOB</strong> Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Uluata,<br />

Makine Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin<br />

Koramaz ve çok sayıda davetli katıldı.<br />

Törende bir konuşma yapan İMO Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Taner Yüzgeç, " '50. Yılda 50 Eser' projesi, Türkiye<br />

Cumhuriyeti tarihinin küçük ama duygusal örneklerinin bir<br />

araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu çalışma, inşaatçıların<br />

hem kendi mesleklerine hem de cumhuriyete sahip çıkma<br />

çabası olarak değerlendirilmelidir." dedi.<br />

Projenin önemli bir eksikliği giderdiğini vurgulayan 9.<br />

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "keşke eser sayısı 50 değil<br />

100 olsaydı" diyerek temennisini dile getirdi. Demirel, Türkiye<br />

Cumhuriyeti'nin övünülecek pek çok esere sahip olduğunu<br />

sözlerine ekledi.<br />

İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilen 50.<br />

Yılda 50 Eser projesi kapsamında ödül töreni, kitap tanıtımı ve<br />

sergi açılışı yapıldı. 29 Haziran Cuma günü İMO Teoman<br />

Öztürk toplantı salonunda yapılan ödül töreninin açılış<br />

konuşmasını İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ve 9.<br />

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yaptı. Hitit/ Quartet<br />

müzik dinletisiyle başlayan tören, eser sahipleri ve<br />

yaratıcılarına ödül verilmesi ve sergi açılışıyla devam etti.<br />

Tören kokteylle sona erdi.<br />

İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner<br />

Yüzgeç tören açılışında yaptığı konuşmada, "Mühendislik ve<br />

teknik hizmetler bir ülkenin temel direklerinden birisidir.<br />

Ülkenin imarı, yeniden yapılanması ancak bizlerin mesleki<br />

bilgi ve deneyimi sayesinde gerçekleşmektedir. Bir ülkenin<br />

teknik elemanlarına, mühendislik dallarına verdiği önem, o<br />

ülkenin gelişmişlik düzeyiyle paralellik arz etmektedir." dedi.<br />

Eserlerin sahibi olan kurumların son beş yılda tasfiye<br />

edildiğini, özelleştirildiğini de hatırlatan Yüzgeç,<br />

mühendislik hizmetlerinin yabancılaştırılması ve tasfiyesinin<br />

amaçlandığını sözlerine ekledi.<br />

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise, İnşaat<br />

Mühendisleri Odası'nın önemli bir iş başardığını, ama 50 değil<br />

100 eser bile tanıtılsa Cumhuriyetin bu alandaki birikimini<br />

anlatmakta yetersiz kalacağını belirtti. Demirel, "Atatürk<br />

ülkeyi kurarken üç ana hedef koydu. Atatürk ülkenin<br />

'çağdaş','medeni' ve 'zengin 'olmasını istedi. Bu hedefe<br />

varmak için pek çok kesim elinden gelen her şeyi<br />

yaptı."şeklinde konuştu.<br />

İMO Genel Sekreteri Gülay Özdemir' in eserlerle ilgili<br />

sunumundan sonra eser sahiplerine, mimari ve statik<br />

tasarımcılarına ve müşavirlere ve "50. Yılda 50 Eser" Projesi<br />

Seçici Kurul üyelerine ödülleri verildi. Sergi açılışını da yapan<br />

Demirel, eserlerle ilgili bilgi verdi.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

9


Şubeden<br />

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ<br />

AFİŞ YARIŞMASI<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, gelecek<br />

nesillere seslenmek için yaratıcı, genç üyelerini arıyor.<br />

Şubemiz tarafından düzenlenecek olan 'Deprem, Güvenli<br />

Yapı ve İnşaat Mühendisi' konulu afiş tasarımı yarışması<br />

2000 yılı ve sonraki yıllarda mezun olan üyelerimize ve<br />

İnşaat Mühendisliği Bölümünde lisans, yüksek lisans<br />

eğitimi alan öğrencilere açıktır.<br />

Yarışma şartnamesiyle ilgili bilgiler<br />

www.imoizmir.org.tr adresinden alınabilir. Afişler, elden,<br />

posta veya kargo yoluyla en son 14 Eylül <strong>2007</strong> Cuma günü<br />

saat 17.00'ye kadar İnşaat Mühendisleri Odası İzmir<br />

Şubesi adresine teslim edilmiş veya ulaştırılmış olacaktır.<br />

"DEPREM, GÜVENLİ YAPI ve İNŞAAT MÜHENDİSİ"<br />

KONULU AFİŞ YARIŞMASI ŞARTNAMESİ<br />

1. KONU<br />

Deprem ve Güvenli Yapı için İnşaat Mühendisinin<br />

önemini anlatan afiş hazırlamak.<br />

2.AMAÇ<br />

Bu yarışma ile asıl ulaşmak istediğimiz nokta; inşaat<br />

mühendisinin ve inşaat mühendisliği mesleğinin<br />

gerekliliğini ve önemini topluma bir kez daha hatırlatmak,<br />

mesleğimizin ve meslektaşlarımızın toplumda hak<br />

ettikleri saygın yere ulaşmasını sağlamasına ufak da olsa<br />

bir katkı sağlamaktır. Eğer siz de topraklarımızın %<br />

90'nının deprem kuşağı üzerinde olduğunun<br />

bilincindeyseniz, su kaynaklarımızı değerlendirmedeki<br />

hatalarımızın farkındaysanız, sağlam yapılar için mutlaka<br />

sağlam temeller gerekli diyorsanız ve ulaşılamayan köy<br />

bizim köyümüz değilse daha fazla sessiz kalamazsınız.<br />

Kalmamalısınız.<br />

Unutmayalım ki, duyarlılık yaratıcılığın anahtarıdır.<br />

Bu anahtar kullanılmalı ve kilitli kapılar ardındaki fikirler<br />

herkesle paylaşılmalıdır.<br />

3. YARIŞMAKOŞULLARI<br />

a. Yarışma, Şubemize kayıtlı 2000 yılı ve sonrası mezun<br />

olan mühendislere ve Üniversitelerin İnşaat Mühendisliği<br />

Bölümünde lisans veya yüksek lisans eğitimi alan tüm<br />

öğrencilere açıktır.<br />

b. Yarışmaya farklı rumuzla en fazla 2 afiş<br />

gönderilebilir.<br />

c. Yarışmaya katılanlar İMO İzmir Şubeye vermekle<br />

yükümlü oldukları imzalı katılım formunda; afişlerinin<br />

özgün ve kendilerine ait olduğunu, bu çalışmalarla daha<br />

önce hiçbir yarışmaya katılmadığını ve bunların hiçbir<br />

yerde sergilenmediğini; ve bu şartname hükümlerini<br />

aynen kabul ettiklerini belirteceklerdir. Katılım formu<br />

bulunmayan afişler değerlendirmeye alınmayacaktır. (Bu<br />

şartları taşımayan afişler yarışma dışı bırakılır. Ödül<br />

verilmiş ise iptal edilir.)<br />

d. Yarışmada ödül alan afişler ek bir bedel<br />

ödenmeksizin İMO İzmir Şube'ye ait olacaktır. Yarışmaya<br />

katılan afişler, düzenleyen kurum tarafından iade<br />

edilmeyecektir. Ancak ödül alanlar dışında, katılan<br />

adaylar sonuçlar ilan edildikten itibaren bir ay içinde<br />

kendi tasarımlarını geri alabilirler. Bir ay içinde tasarımını<br />

geri almayan katılımcılar bir hak iddiasında<br />

bulunamazlar. Ödül alanlar hariç olmak üzere Seçici Kurul<br />

tarafından sergilenmeye değer görülen tasarımlar<br />

sahiplerinden izin alınmak suretiyle <strong>2007</strong>-2008 yılında<br />

yapılacak etkinliklerde sergilenmek üzere yarışmayı<br />

düzenleyen kurum tarafından korunacak, belirtilen süre<br />

sonrasında sergilenen tasarımlar sahiplerine iade<br />

edilecektir.<br />

e. İMO İzmir Şube yarışma yolu ile elde ettiği bu<br />

afişleri, televizyon, internet ve diğer her türlü ortamda<br />

yayınlama; katalog, broşür, afiş, kitap, CD, video ve diğer<br />

ortamlara alarak yayınını ve dağıtımını yapma, ayrıca yurt<br />

içi ve yurt dışındaki eğitim ve kültür kurumlarına<br />

gönderme hakkına sahip olacaktır.<br />

f. Yarışmacılar, yarışma şartlarını ve Seçici Kurul<br />

kararlarını kabul etmiş sayılacaklardır.<br />

g. Afiş çalışmalarında renk ve teknik kullanımında<br />

herhangi bir sınırlama yoktur. Ancak basım<br />

gerekeceğinden, dört renkli baskı teknolojisi ile elde<br />

edilebilen renklerin dışına çıkılmamalıdır.<br />

h. Afişler, 50x70 cm boyutunda tasarlanacaktır.<br />

Afişlerde görsel tasarımı destekleyen sözel bir mesaj<br />

(başlık, slogan, vb.) kullanılması zorunludur.<br />

ı. Afiş üzerinde uygun bir yerde "İMO İzmir Şube " ve<br />

"İMO logosu" yer alacaktır. Logolar, www.imoizmir.org.tr<br />

adresinden alınabilir.<br />

j. Afişlerin 32 x 48 cm dijital baskıları ile orjinal<br />

tasarımının CD kaydı, elden, posta veya kargo yoluyla en<br />

son 14 Eylül <strong>2007</strong> Cuma günü saat 17.00'e kadar;<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />

Anadolu Cad. No: 40 Tepekule İş Merkezi K: 1<br />

Bayraklı-Karşıyaka / İZMİR<br />

adresine teslim edilmiş veya ulaştırılmış olacaktır.<br />

Belirlenen tarih ve saatten sonra getirilen/gelen afişler<br />

yarışmaya dahil edilmeyecektir.<br />

k. Yarışmaya gönderilen afişler üzerinde yarışmacının<br />

kimliğini belirten ad, imza vb işaretler bulunamaz.<br />

l. Her afişe yarışmacı tarafından altı rakamdan oluşan<br />

bir rumuz verilecektir. Rumuz; paket üzerine ve afişin<br />

arkasına yazılacaktır. Yarışmacı her afiş için ayrı ve kapalı<br />

bir kimlik zarfı düzenleyecektir. Kapalı kimlik zarfının<br />

10 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Şubeden<br />

üzerinde, katılımcının afişi için kullandığı "RUMUZ" ile<br />

"İMO İzmir Şube Afiş Yarışması " deyimi bulunacaktır. Bu<br />

zarf üzerinde katılımcının kimliğini belirtecek herhangi<br />

bir işaret ve yazı bulunmayacaktır. Kimlik zarfının içinde<br />

afişin rumuzu, katılımcının adı, soyadı, doğum yeri ve yılı,<br />

kısa özgeçmişi, adres, telefon, mobil telefon varsa faks ve e-<br />

posta adresini içeren bir katılımcı formu konulacaktır.<br />

4. YARIŞMATAKVİMİ:<br />

Son Teslim Tarihi : 14 Eylül <strong>2007</strong><br />

Jüri Değerlendirmesi : 28 Eylül <strong>2007</strong><br />

SonuçlarınAçıklanması : 01 Ekim <strong>2007</strong><br />

Ödül Töreni : 12 Kasım <strong>2007</strong><br />

<strong>TMMOB</strong><br />

ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI<br />

ve<br />

"Öğrenciler<br />

sorunlarını<br />

geleceklerini tartışıyor"<br />

Ankara<br />

Ödüller, Şubemizde düzenlenecek bir etkinlik<br />

programı içerisinde sunulacaktır. Sonuçlar, belirtilen<br />

tarihten itibaren www.imoizmir.org.tr aracılığı ile<br />

duyurulacaktır.<br />

5. ÖDÜLLER:<br />

1. Ödül 500 YTL<br />

2. Ödül 400 YTL<br />

3. Ödül 250 YTL<br />

Ödüle layık çalışma bulunup bulunulmaması,<br />

ödüllerin bir kısmının dağıtılıp dağıtılmaması Seçici<br />

Kurul'un takdirindedir. Ödül tutarları, yarışmacılara 12<br />

Kasım <strong>2007</strong> günü takdim edilecektir.<br />

6. SEÇİCİ KURUL:<br />

Prof. Dr. Ömer ZaferALKU ( İMO İzmir Şube Başkanı)<br />

JaleALEL ( İMO İzmir Şube Sekreter Üye)<br />

Ali Fuat GÜNAK ( İMO İzmir Şube Sayman Üye)<br />

Nejat GÜRKAYA ( İMO Denetleme Kurulu Üyesi)<br />

Prof. Dr. Celal KOZANOĞLU<br />

Müfit GÖ<strong>KB</strong>UDAK ( İnşaat Yüksek Mühendisi)<br />

Ahmet GÜREL ( İnşaat Mühendisi)<br />

Zehra GERMEN ( İnşaat Yüksek Mühendisi)<br />

7. DİĞER KOŞULLAR:<br />

Şartnamenin ana ilke ve esasları paralelinde, ortaya<br />

çıkabilecek aksaklıklar ve tereddütlere yönelik tedbirler<br />

almaya ve bunun için gerektiğinde internet sitesinden<br />

önceden duyurmak kaydıyla değişiklik yapmaya, özel ve<br />

ek şartnameler hazırlamaya İMO İzmir Şube yetkilidir.<br />

8. YARIŞMASEKRETERYASI:<br />

Eylem ULUTAŞ<br />

Tel: 232 462 5655/105<br />

E-posta: eylem.ulutas@imoizmir.org.tr<br />

Gürkan ERDOĞAN<br />

Tel: 232 462 5655/114<br />

E-posta: gurkan.erdogan@imoizmir.org.tr<br />

<strong>TMMOB</strong><br />

ÖĞRENCİ ÜYE<br />

KURULTAYI<br />

Üniversitelerde mühendislik, mimarlık ve<br />

şehir planlaması eğitimi gören öğrencilerin,<br />

ilgili odalarının örgütlülüğü altında, yaşama,<br />

eğitime ve üniversiteye dair sorunlarını ve<br />

çözüm önerilerini tartışabileceği özgür bir<br />

platform oluşturmak ve Oda-öğrenci<br />

ilişkisi/örgütlülüğünü geliştirmek amacıyla<br />

ilki 2005 yılında gerçekleştirilen "Öğrenci Üye<br />

Kurultayı" <strong>2007</strong> yılında ikinci kez<br />

düzenlenecek.<br />

<strong>TMMOB</strong> 39. Dönem Yönetim Kurulu Çalışma<br />

Programı'nda yer alan "Öğrenci Üye Kurultayı",<br />

öğrenci komisyonları ile başlayıp, öğrenci<br />

üyelik ile ilerletilen oda-öğrenci ilişkilerinin<br />

geliştirilmesini; söz, yetki, karar süreçlerinde<br />

öğrencilerin de olduğu özerk ve demokratik<br />

üniversite için birlikte tartışma ve üretme<br />

ortamını yaşama geçirme amacı taşıyor.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

11


Şubeden<br />

TÜRKİYE’Yİ VE DÜNYAYI ANLAMAK<br />

Gürkan ERDOĞAN<br />

İMO İzmir Şubesi Şube Sekreter Yardımcısı<br />

gurkan.erdogan@imoizmir.org.tr<br />

Ülke olarak siyasallaştığımız, siyaset üzerine<br />

kafa yorduğumuz zor bir dönemden geçmekteyiz.<br />

Ülkemizde ve Dünya'da söz sahibi olan güç<br />

odakları arasındaki ilişkiler ve çelişkiler ortamı<br />

siyasallaştıran asıl neden olarak önümüzde<br />

duruyor. Ayrıca bu siyasallaşmanın rengini biraz<br />

daha koyulaştıran bir seçim sürecinin hemen<br />

öncesindeyiz. İçinde bulunduğumuz bu dönemi<br />

'anlamak', doğru tercihlerde bulunabilmemiz için<br />

çok önemli bir gündem maddemiz olmaktadır.<br />

Ünlü bir söz vardır; 'Elinde çekiç olan her şeyi çivi<br />

olarak görür'. Biz de elimizde bir tek çekiç ile<br />

kalmamamız için değerlendirmelerimizi bilimsel<br />

metotlar ile yapmamız gerektiğini<br />

düşünmekteyim. Bu yazımdaki temel amacım da;<br />

günümüzde toplumumuzda meydana gelen<br />

gelişmeleri değerlendirirken elimizde, gerçekten<br />

bilimsel kavramların, sosyoloji biliminin temel<br />

kavramlarının, olması doğrultusunda olacaktır.<br />

Bugün hepimizin bildiği üzere toplumların<br />

yaşayışları ve gelişimleri bir takım bilimsel<br />

metotlarla izah edilebilmekte ve<br />

öngörülebilmektedir. Nasıl bir 'evrim kuramı'<br />

canlıların biyolojik süreçlerini bir takım bilimsel<br />

ilkelere bağlı olarak açıklıyorsa sosyoloji bilimi de<br />

toplumların sosyal yaşantılarını bir takım<br />

kavramlar ile açıklayabilmektedir. Örneğin<br />

'emperyalizm, kapitalizm, burjuvazi ve feodalizm<br />

vb' kavramlar toplumların sosyal-siyasi yaşantısını<br />

açıklamada kullanılan anahtar kavramlardır.<br />

Sosyoloji biliminin bu kavramlarını hiç<br />

kullanmadan çeşitli değerlendirmeler yapabiliriz.<br />

Ama bu değerlendirmeler bu şekilde yapıldığı<br />

sürece bilimsel olmaktan çıkarak propaganda<br />

amaçlı bir içerik alır.<br />

Yapacağımız bilimsel olmayan bir<br />

değerlendirme sonunda, ülkemizde farklı<br />

kesimlerden çevrelerin yaptığı gibi, yaşananları<br />

laik-anti laik çatışması gibi görebiliriz. Doğal olarak<br />

laiklik veya aydınlamacılık baskın karakteri olan<br />

çevrelerden bu kadar imam-hatip lisesi<br />

açılmasında nasıl bir payları olduklarını, zorunlu<br />

din dersini neden getirdiklerini, tarikatların önünü<br />

yıllarca neden açtıklarını, ülkemizin doğusundaki<br />

aşiretler ve şeyhler ile yapılan anlaşmalarla nasıl<br />

her seçimi idare ettiklerini açıklamalarını<br />

beklememiz gerekir. Eğer bir siyasi çevrenin baskın<br />

karakteri laiklik ve aydınlanmacılık ise nasıl böyle<br />

bir görüntü verdiğini bize açıklamalıdır.<br />

Tersini düşünelim bize kendini dindar ve<br />

muhafazakâr olarak tanıtan kesimlere bakalım. Bu<br />

çevreler eğer dindarlarsa bize; İsrail-Türkiye<br />

dostluk grubunu parlamentoda neden<br />

kurduklarını, memleketindeki gelir getiren<br />

kuruluşları ve arazileri kendi dininden olmayan<br />

insanlara nasıl bu kadar rahatlıkla satabildiklerini,<br />

1 Mart tezkeresi ile birlikte kendi din kardeşlerine<br />

ait bir ülkenin işgaline ortak olmaya neden bu<br />

kadar hevesli olduklarını açıklamalarını<br />

beklememiz gerekmez mi?<br />

Kendi halkına dini eğitimi ve dindar yaşamı<br />

öneren emperyalistlere karşında ise Yahudi ve<br />

Hıristiyan dostu olan dindarlar… Bu görüntüde bir<br />

sorun var dindarlığı baskın öğesi olan bir kesim<br />

böyle bir görüntü veremez.<br />

Son zamanlarda kendilerini yine bir takım farklı<br />

etnik kimlikler ile tanımlayan kesimlerde, Türklük,<br />

Ermenilik ve Kürtlük adına hareket ettiğini<br />

söyleyenlerin de, bu milletlerin hangi kesimlerini<br />

temsil ettiklerini ve neye karşı temsil ettikleri<br />

sorusuna cevap vermeleri gerekmektedir.<br />

Ortadoğu'da ve Balkanlar'da artık her millet ve<br />

mezhebin temsilcileri, kendilerini temsil ettiklerini<br />

ve kültürel hakları için hareket ettiğini<br />

söylemektedir. Artık bu coğrafyalarda ne insan<br />

hakkı kalmıştır ne yaşam hakkı ama herkes kendi<br />

milletinin haklarını canı pahasına korumaktadır.<br />

Yurttaşlık denilen şeyden eser kalmamıştır. 'Nasıl<br />

bir yurttaşlık sorusu' bu çevrelerin gündemine bile<br />

girmemektedir. Ortaçağa geri dönüş böyle bir şey<br />

olsa gerekir.<br />

Olanı biteni anlamak, laikleri, köktendincileri,<br />

Kürtleri, Ermenileri ve Türkleri temsil ettiklerini<br />

söyleyenleri anlayabilmek mümkün müdür?<br />

Ülkemizdeki siyasi kimliklerin hepsi silikleşiyor<br />

belirginsiz hale geliyor. 'Anlamak' için gözlerimizi<br />

12 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Şubeden<br />

bu siyasi öznelerden almamız gereklidir. Çünkü<br />

kimse kendini tariflediği yerde bulunmamaktadır.<br />

'Her şey göründüğü gibi olsaydı bilime gerek<br />

kalmazdı'. Biz de bilime bağlı kalalım, dünyada<br />

siyasetin ve yaşamın kırıldığı iki noktaya bakarak<br />

Türkiye'yi anlamaya çalışalım. Bunlardan biri Irak<br />

diğeri de Venezüella… Her iki ülkede şu sıralar<br />

köklü değişimler yaşamaktalar…<br />

Irak şu anda aç kurtların elinde parçalara<br />

ayrılmakta… Ülkede ne ararsanız bulmak<br />

mümkün Şii, Kürt, Sunni, Arap, Türkmen…<br />

Herkes kendini savunuyor birbirine karşı…<br />

Direnişçilerin öldürdüğü işgal askeri sayısından<br />

çok daha fazla mezhep ve millet savaşlarında<br />

ölenlerin sayısı. Nasıl bir şeyse, koca işgal ordusu<br />

bu millet ve mezheplerin gözünden kaçıyor!<br />

Nedense görebilen iki göze sahip olanlar bu koca<br />

orduyu göremiyor.<br />

Peki, ne oldu? Petrolün ülkesi Irak bu hale nasıl<br />

geldi? Uygarlığın doğduğu topraklar o uygarlığın<br />

sahipleri tarafından neden korunamadı ve böyle bir<br />

işgal gördü. Oradaki milletler ve mezhepler işgal<br />

karşısında bir çözülme yaşadı. Kimileri işbirlikçi<br />

konumuna geldi.<br />

Bunları anlamak için eğer 'Kürtler, Şiiler zaten<br />

öyle insanlardır' deyip ırkçı bir konumlanış<br />

almayacaksak Irak'ın tarihini anlamamız gerekli.<br />

İnsanların nasıl böyle bir konuma sürüklendiğini<br />

anlamamız gerekli. Bu anlamda William R.Polk'un<br />

'Irak'ı Anlamak' adlı kitabı Irak'ın tarihi hakkında<br />

bizi fikir sahibi yapabilecek bir inceleme. Her ne<br />

kadar yazarın Kennedy döneminde ABD'nin<br />

Ortadoğu politikasının planlamasından sorumlu<br />

olması, bizim gözümüzde onu sabıkalı bir hale<br />

getirse de, kitabın okunabilirliğini kaybetmediğini<br />

söyleyebiliriz. Kitapta basit bir dille tarih<br />

aktarıcılığı yapılmıştır. Irak tarihi belirli bir tasnif<br />

doğrultusunda son dönemine kadar anlatılmıştır.<br />

Kendi içinde huzuru ve birliği sağlayamayan bir<br />

ülkenin nasıl korumasız bir alan haline geldiği ve<br />

bazı kesimlerin bu yağmanın nasıl işbirlikçisi<br />

haline geldiğini anlamak için bu tarihi bilmek<br />

gereklidir. Bir hikâye de geçen tabir vardır 'İyi de<br />

Nasrettin Hoca hırsızın hiç mi kabahati yok'<br />

diyenler için de Irak güzel bir örnek teşkil<br />

etmektedir. Emperyalizmin nasıl bir şey olduğu<br />

Irak'ın işgal dönemi tarihi üzerinden kitaptan<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Son dönemde çıkan bir diğer ilgi çekici kitap<br />

olan 'Venezüella Devrimini Anlamak' ise bize<br />

emperyalizmin nasıl durdurulabileceği konusunda<br />

fikirler vermektedir. Toprakları içinde barışını<br />

sağlamış, demokrasiyi tabana indirmiş ve siyasete<br />

emeğiyle yaşayan geniş kesimlerin katılımını<br />

sağlamış bir ülke Venezüella. Kitap Venezüella<br />

devlet başkanı Hugo Chavez ile yapılmış uzun bir<br />

röportajdan oluşuyor. Chavez kitap boyunca<br />

Venezüella da anti-emperyalist bir iktidarın nasıl<br />

yönetimi aldığını ve bu yönetimin halkın geniş<br />

yığınlarının sempatisini nasıl kazandığını<br />

anlatıyor. Alternatif bir ekonominin kuruluş<br />

sancılarına değindiği kısımlar ile ABD'nin antiemperyalist<br />

yönetime karşı giriştiği başarısız darbe<br />

girişimi kitabın diğer ilgi çekici kısımlarını<br />

oluşturuyor.<br />

Türkiye'yi anlama çabamıza Irak ve<br />

Venezüella'ya baktıktan sonra, farklı bir gözlük<br />

takarak daha doğru bir çözümleme ile devam<br />

edebiliriz. Bizim önümüzdeki seçimlerde<br />

yapacağımız siyasi tercihimizde laiklik mi öncelik<br />

olmalı? Dindarlık mı? Türklük, Kürtlük veya<br />

Ermenilik mi önceliğimiz olmalı?<br />

Bu iki ülkeye baktıktan sonra, tercihlerimizin<br />

Bağımsızlık, Demokrasi ve Aydınlanma<br />

doğrultusunda olması gerektiğini düşünüyorum.<br />

Bağımsızlık ve Demokrasiden yana olmadan, bir<br />

siyasi çevrenin laik veya dindar, Türk veya Kürt,<br />

Sünni ya da Alevi bile olabileceğini sanmıyorum.<br />

Ortadoğu'daki siyasi aktörlere kalan bağımsızlık<br />

alanının emperyalistlerin postalları tarafından<br />

kapatıldığını düşünmekteyim. Kendine alan açma<br />

derdi olmayanları ise tanımlayan kavram ise<br />

işbirlikçiliktir. Teorik olarak işbirlikçilik<br />

yapmayanlar olsa bile, pratik olarak eninde<br />

sonunda işbirlikçi konumuna savrulacaklardır.<br />

Önümüzdeki dönemde siyasi tercihimizi<br />

yaparken demokrasinden ne anlayacağız ve ne<br />

bekleyeceğiz? Halkımızın ekonomik ve siyasi<br />

talepleri doğrultusundaki örgütlenmesinin<br />

önündeki bütün engellerin kaldırılması ve siyasi<br />

iktidar tarafından örgütlenmenin teşvik edilmesi<br />

öncellikli demokrasi talebimiz olmalıdır. Yerel ve<br />

ulusal alanda alınan karar süreçlerine halkın<br />

katılımın sağlanması yine önemli bir demokratik<br />

talebimiz olarak yer almalı bu seçimlerde.<br />

Ülkemizde iç barışı sağlayacak bir<br />

demokratikleşme sürecinin başlaması, halkların<br />

kardeşliği doğrultusunda cesurca hamlelerin<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

13


Şubeden<br />

atılması önemli bir demokrasi talebimiz olarak bu<br />

başlıkta yer almalıdır.<br />

Bu demokrasi taleplerimiz doğrultusunda,<br />

seçim çalışmalarında, TÜSİAD'ın TOBB'nin<br />

karşısına seçim öncesi hesap vermeye, mazbata<br />

almaya giden siyasilerin, demokratik kitle örgütleri<br />

önüne gelecek kadar demokrasiye duyarlı<br />

olmalarını beklemekteyim. Demokratik kitle<br />

örgütlerinin önüne her türlü yasağı koyan, seçim<br />

zamanı geldiğinde de dikkate dahi almayan<br />

siyasileri tercih etmemiz gerektiğini<br />

düşünmekteyim. Yine savaş çığırtkanlığı yapan<br />

ülkemizdeki herhangi bir etnik veya mezhepsel<br />

kimliğe karşı düşmanca ve dışlayıcı tavır içinde<br />

olan ırkçı-şoven oluşumlara bu seçimlerde prim<br />

vermemeliyiz. Unutmamalıyız ki barış herkese<br />

gerek!<br />

Bağımsızlık için ekonomik, kültürel ve siyasi<br />

anlamda emperyalizmden arınmış bir siyasi iktidar<br />

tercihinde bulunmamız gerekmektedir.<br />

Kültürel anlamda emperyalist-kapitalist<br />

sistemin dayattığı kültür yerine, halkımızın<br />

kendini geliştirebileceği halk kültür evleri için<br />

ödenek ayrılmalıdır. Ekonomik anlamda<br />

bağımsızlık için; IMF ve AB talepleri<br />

doğrultusunda çalışanların ücretlerinin<br />

kısılmasından ve özelleştirme sürecinden<br />

vazgeçilmeli, merkezi planlı ve kamucu bir<br />

ekonomi programına yer veren bir siyasi program<br />

oluşturulmalıdır. Siyasi alanda bağımsızlık için AB<br />

ve ABD'nin direktifleri doğrultusunda değil<br />

bağımsız bir dış ve iç politika izlenmelidir.<br />

Ülkemizdeki ABD'ye ait Ortadoğu'ya kan kusturan<br />

üslerin varlığına hızlı bir şekilde son verilmelidir.<br />

Ülkedeki dinci gericilik-irtica tehdidine son<br />

vermek için tarikatların bütün mal varlığına el<br />

konmalı tarikatlar ile ilişkisi kanıtlanmış eğitim<br />

kurumlarının ve kamu personelinin görevlerine<br />

son verilmelidir. Ayrıca ülkemizin doğusundaki<br />

aşiret ağasına ve şeyhe dayanan yapının tasfiyesi<br />

için, toprak reformuna gidilmeli ve devlet eliyle bir<br />

sanayileşme başlatılmalıdır. Eğitimde zorunlu din<br />

dersi kaldırılmalıdır.<br />

Bir siyasinin deyimiyle Türkiye kader<br />

seçimindedir. Ama çıkacak sonuçlara göre kaderini<br />

belirleyebilecek midir? Kaderini belirleyecek bir<br />

program önüne sunulmakta mıdır?<br />

Demokrasi, Bağımsızlık ve Aydınlama alanında<br />

alternatif programını bulabilecek midir?<br />

Venezüella gibi kendi kaderini eline alabilecek<br />

midir? Yoksa Irak gibi kaderi başkaları tarafından<br />

mı belirlenecektir? Bundan sonraki siyasi<br />

tercihlerimiz bir yol ayrımıdır bu anlamda…<br />

Sorunlarımızı çözmemiz mümkündür. Irak gibi<br />

geri bir demokrasi biçiminden ve alt yapısından<br />

gelmiyoruz. Yeter ki kararlı olalım demokrasiyi<br />

işletmekte ve iktidarı ülkemize getirmekte…<br />

DEPREM<br />

YÖNETMELİĞİ<br />

SEMİNERLERİ<br />

VİDEO KAYITLARI<br />

Yeni deprem yönetmeliğiyle ilgili Şubemizin yaptığı<br />

aşağıda belirtilen etkinliklerin video kayıtları (DVD<br />

formatında) şubemizden alınabilir.<br />

13-14 Ocak <strong>2007</strong><br />

Depreme Dayanıklı Yapı<br />

Tasarımında Temel Kavramlar<br />

Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜN<br />

Araş. Gör. Özgür BOZDAĞ<br />

(3 DVD)<br />

20-21 Ocak <strong>2007</strong><br />

Yeni Deprem Yönetmeliği ve<br />

Uygulamalı Çözümler<br />

Prof. Dr. Nuray AYDINOĞLU<br />

Prof. Dr. Erkan ÖZER<br />

Prof. Dr. Haluk SUCUOĞLU<br />

(7 DVD)<br />

24-25 Şubat <strong>2007</strong><br />

Yeni Deprem Yönetmeliğinde<br />

Mevcut Binaların Performansının<br />

Değerlendirilmesi (7. Bölüm)<br />

Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜN<br />

Araş. Gör. Özgür BOZDAĞ<br />

(5 DVD)<br />

NOT:<br />

2006 yılı ve öncesi etkinliklerimizin VCD kayıtları listesi<br />

şubemizin internet sitesinde mevcuttur: www.imoizmir.org.tr<br />

14 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

ALTI KATLI BİR KAYMA ÇERÇEVESİNİN 17 AĞUSTOS 1999 İZMİT<br />

VE 12 KASIM 1999 DÜZCE DEPREMLERİNDE KAYDEDİLEN YER<br />

İVMELERİNİN ETKİSİNDE DOĞRUSAL-ELASTİK VE ELASTİK-<br />

PLASTİK DAVRANIŞLARININ YÖNETMELİĞİN EŞDEĞER DEPREM<br />

YÜKÜ YÖNTEMİ İLE ELDE EDİLENLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI<br />

Prof.Dr.Şafak Z.Uzsoy<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi<br />

İnşaat Mühendisliği Bölümü<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

15


İncelemeler<br />

16 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

17


İncelemeler<br />

18 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

19


İncelemeler<br />

20 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

KAYBETTİKLERİMİZ<br />

Tuncer HASBEK<br />

(1954- 2006)<br />

1954 yılında doğan üyemiz 1977'de Ege Üniversitesi<br />

Mühendislik Bilimleri Fakültesini bitirerek, 1978'de Ege<br />

Üniversitesi İnşaat Fakültesinde yüksek lisansını<br />

tamamladı. 29.08.2006 tarihinde vefat etti.<br />

Adnan ELBİR<br />

(1934- <strong>2007</strong>)<br />

1934 yılında doğan üyemiz 1956'da İTÜ İnşaat<br />

Fakültesinden mezun oldu. Bir süre DSİ'de çalıştıktan<br />

sonra 30 yıl boyunca resmi ve özel yüklenicilik yaptıktan<br />

sonra İzmir Cıvata Somun A.Ş.'yi kurdu. 31 Mart <strong>2007</strong>'de<br />

vefat etti.<br />

Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve<br />

meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.<br />

Üyemiz<br />

Sayın Tarık Özmeriç'in babası<br />

Arif Özmeriç<br />

24.06.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />

Üyemiz<br />

Sayın Halil Ertem'in annesi<br />

Emine Ertem<br />

29.06.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />

Üyemiz<br />

Sayın Ortaç Çiner'in annesi<br />

Leziz Çiner<br />

03.07.<strong>2007</strong> tarihinde vefat etmiştir.<br />

Üyelerimizin acısını paylaşır,<br />

kendilerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

21


İncelemeler<br />

YER HAREKETLERİ ÜZERİNDE<br />

YERELZEMİN ŞARTLARININ ETKİSİ<br />

Dr. Banu Yağcı<br />

Balıkesir Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,<br />

İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik Anabilim Dalı<br />

1. Giriş<br />

Yerel zemin şartları, tasarım depremi yer<br />

hareketinin belirlenmesinde ve dolayısıyla<br />

depreme dayanıklı yapı tasarımında dikkate<br />

alınması gereken konulardan birini<br />

oluşturmaktadır. Çünkü, yerel zemin şartları yer<br />

hareketinin önemli karakteristikleri olan genliği,<br />

frekans içeriği ve süresini önemli oranda<br />

etkileyebilir. Bu etkinin miktarı, zemin<br />

özelliklerine, arazi topografyasına ve ana kayadaki<br />

yer hareketi karakteristiklerine bağlıdır.<br />

Dolayısıyla, yerel zemin şartlarının yer hareketleri<br />

üzerindeki etkisi bu üç ana parametreye dayalı<br />

olarak değişmektedir. Bu değişim, deprem kaynak<br />

özellikleri ile yerel zemin şartları arasındaki<br />

karşılıklı etkileşim olarak da tanımlanabilir. Bu<br />

çalışmada yerel zemin şartlarının yer hareketleri<br />

üzerindeki etkisi, yapılmış teorik ve ampirik<br />

çalışmalar ile tarihsel gözlemlere dayalı olarak<br />

açıklanmıştır.<br />

2. Yerel zemin şartlarının etkisini kontrol<br />

eden parametreler<br />

Ana kaya derinliği, yeraltı su seviyesi, zemin<br />

tabakalarının özellikleri ve kalınlığındaki<br />

değişiklikler nedeniyle çok farklı olabilen<br />

geoteknik zemin şartları, yüzeydeki yer hareketi<br />

karakteristiklerini kontrol eden ana faktörler<br />

arasındadır. Depremler sırasında, farklı genlik ve<br />

frekanslardaki tekrarlı gerilmelere maruz zemin<br />

tabakalarının gerilme-şekil değiştirme özellikleri<br />

ve mukavemet özellikleri değişebilir. Bu durumda<br />

hem zemin tabakalarının davranışı hem de<br />

yüzeydeki yer hareketi karakteristikleri, zemin<br />

tabakalarının özelliklerinden etkilenmektedir.<br />

Zemin tipi, rijitliği ve derinliği olarak<br />

tanımlanabilecek bu özellikler içinde, zemin<br />

tabakalarının tekrarlı yükler altındaki gerilmedeformasyon<br />

davranışını etkileyen en önemli<br />

parametrelerden birinin plastisite indisi olduğu<br />

laboratuvar ve arazi deneylerine dayalı olarak<br />

belirlenmiştir [1, 2].<br />

Diğer taraftan topoğrafik düzensizlikler ve<br />

basen geometrisi yer hareketleri üzerinde önemli<br />

bir etkiye sahiptir, bu nedenle yerel zemin şartları,<br />

yüzey ve yeraltı topoğrafyası etkisini de<br />

içermektedir. Basen yapısındaki arazilerde yatay<br />

olarak ilerleyen yüzey dalgaları, 1 boyutlu etkiye ek<br />

büyütmeye neden olmakta ve yer hareketi süresini<br />

uzatmaktadır [3]. Bu tür arazilerdeki parametrik<br />

analizler, zemin davranışının temel olarak basen<br />

şekline bağlı olduğunu çünkü davranışın büyük bir<br />

oranda yerel olarak oluşan yüzey dalgaları<br />

tarafından kontrol edildiğini göstermekte ve sığ<br />

alüvyon vadilerdeki yatay heterojenliğin neden<br />

olduğu ek büyütmelerin düşünülmesi gerektiğini<br />

vurgulamaktadır [4].<br />

Yerel zemin şartlarının etkisinde dikkate<br />

alınması gereken diğer bir parametre ana kayadaki<br />

yer hareketi karakteristikleridir. Yumuşak zemin<br />

tabakalarının davranışının ana kayadaki yer<br />

hareketi şiddetine göre değiştiği gözlem ve analiz<br />

sonuçlarına dayalı olarak belirlenmiştir (Şekil 1).<br />

Seed vd. [5] tarafından, Batı Amerika'daki<br />

manyitüdü 6.5 olan deprem kayıtları kullanılarak<br />

farklı zemin şartlarındaki pik ivmeler için<br />

istatitiksel bir çalışmaya dayalı olarak ortaya konan<br />

bu ilişki, Idriss [6, 7] tarafından 1985 Mexico City ve<br />

1989 Loma Prieta depremi verileri kullanılarak<br />

yumuşak zeminler için modifiye edilmiştir. Bu<br />

ilişkide, ana kaya ivmesinin 0.05g ve 0.1g<br />

arasındaki düşük değerlerinde, 1.5 ile 4 kat<br />

arasında büyütme faktörleri görülmektedir.<br />

Ortalama büyütme faktörü, kayadaki ivme artışı ile<br />

birlikte azalma eğilimindedir, ana kayadaki düşük<br />

ivmelere karşılık 2.5 ile 3 arasında iken 0.4g lik bir<br />

ivme durumunda büyütme faktörünün 1 olduğu<br />

görülmektedir.<br />

3. Yerel zemin şartlarının etkisinin teorik olarak<br />

açıklanması<br />

Teorik davranış analizlerinin temeli, yerel<br />

22 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

frekanslı yer hareketini rijit zemine göre daha fazla<br />

büyüttüğünü göstermektedir (Şekil 3). Aynı<br />

zamanda rijit zeminin ise ana kayadaki yüksek<br />

frekanslı yer hareketi bileşenini daha fazla<br />

büyütmesi söz konusu olmaktadır [8].<br />

Şekil 1 Ana kaya-yumuşak zemin maksimum<br />

ivme ilişkisi, Idriss [6, 7]<br />

zemin koşullarının yüzeydeki yer hareketini<br />

etkileyebileceğini göstermektedir. Birçok arazi<br />

için, yüzeye yakın zeminlerin yoğunluğu ve kayma<br />

dalgası hızı derinlerdeki zeminlere oranla daha<br />

küçüktür. Eğer yayılma ve malzeme sönümü<br />

etkileri ihmal edilirse, elastik dalga enerjisinin<br />

korunumu teorisi, derinden yüzeye akan enerjinin<br />

sabit kalmasını gerektirmektedir (enerji akışı,<br />

ρvsu2).<br />

Bu durumda yüzeye yaklaşan dalganın<br />

yoğunluğu ve kayma dalgası hızı azaldığı için<br />

partikül hızı (u) artacaktır. Ayrıca, yerel zeminin<br />

karakteristikleri, spesifik impedans sabit<br />

olduğunda zemin büyütmesinin oluşacağı aralığı<br />

da etkileyebilir. Geometrileri benzer ancak biri<br />

diğerinden daha rijit iki zeminin (Şekil 2) doğrusal<br />

olarak elastik ve ana kayanın ise rijit<br />

varsayılmasıyla yürütülen davranış analizlerinin<br />

sonuçları; yumuşak zeminin ana kayadaki düşük<br />

4. Yerel zemin şartlarının etkisi için geçmiş<br />

depremlerdeki gözlemler<br />

Geçmiş depremlerdeki aletsel ölçümler, zemin<br />

tabakalarının yer hareketini gerek zaman gerekse<br />

frekans tanım alanında etkilediklerini<br />

göstermektedir. Deprem dalgaları üzerinde yerel<br />

zemin koşullarının etkisine ait en klasik<br />

örneklerden biri olan 1967 Karakas depreminde,<br />

zemin tabakaları ile yapının aynı periyotta hareket<br />

etmesi sonucu rezonans durumu gözlenmiştir.<br />

Karakas bölgesindeki zeminin rijitliği relatif olarak<br />

üniform olduğundan, zeminin periyoduna yakın<br />

doğal periyoda sahip binalardaki yapısal hasarın<br />

büyük bir miktarına, zemin derinliğindeki<br />

değişimin sebep olduğu belirtilmektedir [9].<br />

Bir diğer klasik örnekte, zemin tabakaları ile<br />

yapının periyotları aynı zamanda yer hareketinin<br />

periyodu ile çakışmıştır. 1985 Meksika depreminde<br />

odaktan 400 km uzakta 50 m kalınlığında yumuşak<br />

zemin tabakaları (Vs=l00m/sn), sert zemin<br />

koşullarına göre dalga genliklerini 5 kat daha fazla<br />

büyüterek, üzerindeki yüksek yapıları (10–20 katlı)<br />

ağır hasara uğratmıştır [10]. Bu yumuşak kil<br />

tabakalarında, 2 saniye periyodundaki spektral<br />

ivmelerin kayadakine oranla 15-20 kat daha büyük<br />

olduğu gözlenmiştir. Killerin daha kalın olduğu<br />

vadinin diğer bölgesinde de, 3-4 saniye arasında<br />

değişen periyotlardaki spektral ivmelerin 15 kat<br />

büyütüldüğü ancak bu yüksek periyotlardaki ana<br />

kaya ivmelerinin düşük olması nedeniyle<br />

hasarların çok yüksek olmadığı belirtilmiştir [11].<br />

1989 Loma Prieta depreminde ise yumuşak kil<br />

zeminlerin bulunduğu bazı bölgelerdeki yer<br />

hareketi kayıtlarından, yüksek periyotlara ait<br />

spektral değerlerdeki büyütmelerin 3 ile 6 kat<br />

arasında olduğu görülmektedir [12].<br />

Diğer taraftan 1933 Long Beach (Kaliforniya),<br />

1971 San Fernando ve 1994 Northridge depremi<br />

hasar dağılımlarını aynı metodoloji ile inceleyen<br />

çalışmalara [13-15] ait gözlemler, “binalardaki<br />

hasara çoğunlukla yüzeye yakın yumuşak zemin<br />

şartlarının neden olduğu” şeklindeki popüler ve<br />

basit yorumun yanlışlığını göstermektedir.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

23


İncelemeler<br />

Bölgedeki çalışmalarda, çok yüksek yer hareketi<br />

seviyelerinin (örneğin en büyük hızın Vmaks=150<br />

cm/sn lik değerleri aştığı) gözlendiği alanlar<br />

dışında, zemindeki deformasyonlara dayalı olarak<br />

alt yapı sistemlerinde kırılmaların gözlendiği<br />

alanlar ile binalarda ciddi seviyede hasarların<br />

gözlendiği alanların örtüşmediği görülmüş,<br />

dolayısıyla zeminlerin orta derecede deformasyon<br />

yaptığı bölgeler için, binalardaki potansiyel<br />

hasarda önemli bir azalmanın beklenebileceği<br />

belirtilmiştir. Yayınlar, özellikle yakın odaklı<br />

depremler için yer hareketi büyüklüklerinin önemli<br />

olduğu seviyelerde (örneğin en büyük hız,<br />

Vmaks>20 cm/sn) yerel zemin şartlarının etkisi için<br />

elastik dalga teorisine dayalı klasik yaklaşımların<br />

geçerliliğini kaybettiğini tekrar vurgulamakla<br />

birlikte, doğrusal olmayan zemin davranışı<br />

nedeniyle yer hareketinin hasar verici gücünün<br />

azabileceğini ve bu durumun oluşabileceği<br />

bölgelerin tanımlanabileceğini göstermektedir.<br />

Ancak bölgedeki yapı tipi ve zemin şartları için<br />

belirli bir yer hareketi şiddeti aralığında gözlenmiş<br />

olan, zeminlerin doğrusal (“lineer”) olmayan<br />

davranışlarına dayalı bu faydalı etkinin sınırlı<br />

olduğu ve genel olarak zeminlerin elasto-plastik<br />

davranışları sonucunda rijit temel sistemlerine<br />

sahip yapılarda devrilme ve oturmalar yada<br />

temellerin çok güçlü olmadığı yapılarda temellerin<br />

deformasyonuna bağlı hasarlar gibi ters etkilerin<br />

söz konusu olabileceği belirtilmektedir.<br />

Yerel zemin şartlarının etkisini gösteren farklı<br />

bir örnek 1999 Kocaeli depreminde İstanbul' da<br />

ölçülen faya yaklaşık eşit uzaklıktaki kuvvetli yer<br />

hareketi kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda gözlenen en<br />

büyük ivme değerleri; Maslak'ta 0.05g, Ataköy'de<br />

0.17g ve Ambarlı'da 0.25g ile yaklaşık 5 misli kadar<br />

değişim göstermektedir [16].<br />

5. Sonuçlar<br />

Teorik davranış analizlerinin temeli ve geçmiş<br />

depremlerdeki aletsel ölçümler yerel zemin<br />

koşullarının yüzeydeki yer hareketini gerek zaman<br />

gerekse frekans tanım alanında etkileyebileceğini<br />

göstermektedir. Bu etki geoteknik şartlar, yüzey ve<br />

yeraltı topoğrafyası ile ana kayadaki yer hareketi<br />

karakteristikleri tarafından kontrol edilmekte ve<br />

deprem kaynak özellikleri ile yerel zemin şartları<br />

arasındaki karşılıklı etkileşim olarak<br />

tanımlanabilmektedir. Bu etkileşime dayalı olarak<br />

yüzeydeki yer hareketi özelliklerinin nasıl bir<br />

değişim gösterdiğinin yapısal tasarıma yönelik<br />

olarak değerlendirilmesi, depremler sırasındaki<br />

hasarın en aza indirilebilmesi açısından önemlidir.<br />

Özellikle yumuşak zemin tabakalarının bulunduğu<br />

bölgelerde zeminlerin doğrusal olarak davrandığı<br />

yer hareketi seviyelerinde zemin büyütmesine<br />

dayalı yapısal hasarlar beklenebilirken, artan yer<br />

hareketi seviyelerinde doğrusal olmayan<br />

davranışlar sonucu oluşabilecek zemin<br />

deformasyonlarına bağlı yapısal hasarlar söz<br />

konusu olabilir. Aynı zamanda geçmiş depremlere<br />

ait bazı gözlemler, zemin büyütmesi ve zemin<br />

deformasyonlarının neden olabildiği zararlı etkiler<br />

dışında, belirli bir yer hareketi şiddeti aralığında,<br />

zeminlerin doğrusal olmayan davranışlarına dayalı<br />

olarak yer hareketinin hasar verici gücünün<br />

azalması sonucu oluşabilecek faydalı ancak sınırlı<br />

bir etkinin de olabileceğini göstermektedir. Diğer<br />

taraftan yapısal hasar üzerindeki bu olumlu ve<br />

olumsuz tüm etkiler, deprem kaynak özellikleri ve<br />

yerel zemin şartlarının aynı zamanda yapısal<br />

özellikler ile etkileşiminin bir sonucudur.<br />

Kaynaklar<br />

[1] Okur, V., Ansal, A., “Dynamic characteristics of clays<br />

under irregular cyclic loading”, XV ICSMGE TC4 Satellite<br />

Conference on “Lessons Learned from Recent Strong<br />

Earthquakes” İstanbul, Turkey, (2001).<br />

[2] Ansal, A., İyisan, R., Yıldırım, H., "The Cyclic<br />

Behaviour of Soils and Effects of Geotechnical Factors in<br />

Microzonation" Soil Dynamics and Earthquake Engineering, 21,<br />

p.444, (2001)<br />

[3] Raptakis, D., Makra, K.,Anastasiadis,A., and Pitilakis,<br />

K., ”Complex Site Effects in Thessaloniki (Greece): I. Soil<br />

Structure and Comparison of Observations with 1D Analysis”,<br />

Bulletin of Earthquake Engineering, 2, p.271, (2004)<br />

[4] Makra, K., Chavez-Garcıa, F.J., Raptakis, D., Pitilakis,<br />

K., “Parametric analysis of the seismic response of a 2D<br />

sedimentary valley: implications for code implementations of<br />

complex site effects”, Soil Dynamics and Earthquake<br />

Engineering , 25, p.303, (2005)<br />

[5] Seed, H. B., R. Murarka, J. Lysmer, and I. M. Idriss.<br />

"Relationships Between Maximum Acceleration, Maximum<br />

Velocity, Distance from Source and Local Site Conditions for<br />

Moderately Strong Earthquakes." Bulletin of the Seismological<br />

Society ofAmerica, 66 (4), p.1323-1342, (1976)<br />

[6] Idriss, I. M.. "Response of Soft Soil Sites During<br />

Earthquakes." In Proceedings of the Symposium to Honor<br />

Professor H. B. Seed, Berkeley, (1990)<br />

[7] Idriss, I. M.. "Influence of Local Site Conditions on<br />

Earthquake Ground Motions." In Proceedings of the 4th U.S.<br />

National Conference on Earthquake Engineering, Palm Springs,<br />

1, p. 55-57, (1990)<br />

24 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


İncelemeler<br />

[8] Kramer, S.L., Geotechinal Earthquake Engineering,<br />

ed. William J. H., Prentice-Hall İnternational Series in Civil<br />

Engineering and Engineering Mechanics, New Jersey, USA,<br />

(1996)<br />

[9] Rodriguez-Marek, A., Bray, J.D., Abrahamson, N.A.,<br />

"An emprical geotechnical seismic site response procedure"<br />

Earthquake Spectra, (2001)<br />

[10] Hays W.W., “Site Amplification of Earthquake<br />

Ground Motion”, Third U.S. National Conference on<br />

Earthquake Engineering, Charleston, South Carolina, 1, p.357-<br />

368, (1986)<br />

[11] Seed, H. B., M. P. Romo, J. I. Sun, A. Jaime, and J.<br />

Lysmer.. "The Mexico Earthquake of September 19, 1985--<br />

Relationships Between Soil Conditions and Earthquake Ground<br />

Motions." Earthquake Spectra, 4(4), p.687-729, (1988)<br />

[12] Seed, R., S. E. Dickenson, M. F. Riemer, J. D. Bray, N.<br />

Sitar, J. K. Mitchell, I. M. Idriss, R. E. Kayen, A. Kropp, L. F.<br />

Harder Jr., and M. S. Power.. “Preliminary Report on the<br />

Principal Geotechnical Aspects of the October 17, 1989, Loma<br />

Prieta Earthquake”. Report UCB/EERC-90/05. Berkeley,<br />

California: EERC. (1990)<br />

[13] Trifunac, M. D., Todorovska, M., I., “Nonlinear soil<br />

response as a natural passive isolation mechanism – the 1994<br />

Northridge, California, earthquake”, Soil Dynamics and<br />

Earthquake Engineering, 17, p.41, (1998)<br />

[14] Trifunac, M. D., “Nonlinear soil response as a natural<br />

passive isolation mechanism. Paper II. The 1933, Long Beach,<br />

California earthquake”, Soil Dynamics and Earthquake<br />

Engineering, 23, p.549, (2003)<br />

[15] Trifunac, M. D., Todorovska, M. I., “1971 San Fernando<br />

and 1994 Northridge, California, earthquakes: did the zones<br />

with severely damaged buildings reoccur?”, Soil Dynamics and<br />

Earthquake Engineering, 24, p.225, (2004)<br />

[16] Ansal, A., Biro, Y., Erken, A., Gülerce, Ü., Özçimen, N.,<br />

"Seismic zonation in Istanbul: A case study" Geotechnical<br />

Earthquake Engineering and Microzonation Seminar, Istanbul,<br />

(2001)<br />

ODAMIZ ÜYELERİNE<br />

İNDİRİM YAPAN<br />

KURULUŞLAR<br />

BİLGİ DERSANESİ<br />

Tel: 441 43 40<br />

BİLİMSER BİLGİSAYAR<br />

Tel: 441 59 49<br />

CENGİZ ÖZER<br />

EĞİTİM MERKEZİ<br />

463 05 44<br />

CEYLAN AÇIKÖĞRETİM-BİLGİSAYAR-<br />

YABANCI DİL KURSLARI<br />

Tel: 425 29 04<br />

DEÜ DESEM<br />

Tel: 422 29 46<br />

DİYALOG PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK<br />

Tel: 323 03 03<br />

EGE SAĞLIK TESİSLERİ VE EĞİTİM<br />

MÜESSESELERİ A.Ş.<br />

Tel: 463 77 00<br />

İTA PEN<br />

Tel: 376 81 33<br />

İYTEV ÖZEL İSMAİL HAKKI TONGUÇ<br />

İLKÖĞRETİM OKULU<br />

238 39 39<br />

Odamız üyesi velilerin çocuklarına<br />

% 30 indirim uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerinin yararlanacağı ilk teknik servis<br />

hizmetinden ücret alınmayacak, tüm ürünlerde<br />

% 5 indirim uygulanacaktır.<br />

Odamız üyelerine fotoğraf, takı tasarımı, kumaş<br />

boyama, resim gibi kurslar ücretsiz olarak<br />

verilmektedir.<br />

Odamız üyelerine<br />

% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine çeşitli kurslarda çeşitli<br />

indirimler uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine ve yakınlarına<br />

% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyesi ve birinci derece yakınlarının<br />

sağlık hizmetlerinden faydalanmalarını<br />

sağlamak amacıyla indirimli ücretler<br />

uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine % 5 indirim uygulanmaktadır<br />

Odamız üyelerine % 10 indirim<br />

uygulanmaktadır.<br />

Üyemiz<br />

Murat Varlıorpak<br />

ile<br />

Çimen Göksu<br />

22 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde evlendiler.<br />

Üyemiz<br />

Özgür Kaynarca<br />

ile<br />

Gül Atalar<br />

23 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde evlendiler.<br />

Üyelerimize yeni yaşamlarında<br />

Ömür boyu mutluluklar dileriz.<br />

KİRAZOĞLU OTOMOTİV<br />

Tel: 462 73 71<br />

KORU ANAOKULU<br />

Tel: 330 77 07-08<br />

LORYMA RESORT HOTEL<br />

MARMARİS - TURUNÇ<br />

0 252 476 7220<br />

ÖZEL KENT HASTANESİ<br />

Tel: 386 70 70<br />

T.C. M.E.B. ÖZEL İZMİR DENİZ<br />

YABANCI DİL KURSU<br />

Tel: 330 73 66<br />

VATAN BİLGİSAYAR<br />

Tel: 444 56 56<br />

YAŞAM<br />

SAĞLIK LABORATUVARI<br />

Tel: 464 55 64<br />

Odamız üyelerine işçilik ücretlerinden % 15,<br />

malzeme bedellerinden<br />

% 10 indirim uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine % 15 indirim<br />

uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine özel fiyat uygulaması<br />

yapılacaktır.<br />

Odamız üyelerine % 10 indirim<br />

uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine ve ailelerine yaz döneminde<br />

% 20 toplu indirim uygulanmaktadır.<br />

Odamız üyelerine diğer indirimlere ek olarak<br />

(şok kampanyalar haricinde)<br />

% 3 indirim uygulanacaktır.<br />

Laboratuvar hizmetlerinde Odamız üyelerine<br />

% 20 indirim uygulanmaktadır.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

25


İncelemeler<br />

BİNALARDA YENİ TS 825 ISI YÖNETMELİĞİ İLE GÜNCEL HALE<br />

GELEN ISI İLETKENLİK HESAP DEĞERLERİ DÜŞÜK DÜŞEY<br />

DELİKLİ HAFİFTUĞLA KULLANIMI (EN 771-1 LD BİRİM)<br />

Dr. Gökhan GÖRÇİZ<br />

TUKDER Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği<br />

Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Birimi Sorumlusu<br />

GİRİŞ:<br />

Tuğla günümüzden tam 15 bin yıl önce ilk olarak<br />

insan elinde şekillendiğinde insanoğlu için en<br />

sağlıklı yapı malzemesi olacağı ve binlerce yıl<br />

insanlığa hizmet edeceği elbette bilinemezdi. Oysa<br />

günümüze kadar gelen bu doğal yapıtaşı hala, sıcak<br />

yapısı ve yüksek konfor özellikleri ile insanlığa<br />

hizmet etmeye devam etmektedir.<br />

Tuğlanın bu güne kadar güncelliğini<br />

koruyabilmesinin en önemli nedeni yapı, şekil,<br />

üretim ve kullanım tarzı olarak sürekli değişim ve<br />

gelişim göstermesidir. Böylece bu yapı<br />

malzemesinin binaların dıştan içe, çatıdan bacaya<br />

her bölümünde kullanılması mümkün olabilmiştir.<br />

GÜNÜMÜZDE TUĞLA ÜRETİMİ:<br />

Halen ülkemizde 400' e yakın Tuğla ve Kiremit<br />

Tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerin dağılımı coğrafik<br />

ve iklimsel yapıya ve hammadde özelliklerine göre<br />

çeşitlilik göstermesine rağmen artık ülkemizin<br />

hemen her bölgesinde üretim tesisi görmek<br />

mümkündür.<br />

Aşağıda 10’un üzerinde fabrika bulunan bölgeler<br />

verilmiştir.<br />

Halen tuğla üretimi yıllık bazda 3 kg' lık tuğla<br />

eşdeğeri olarak 7,5 milyar adet olmaktadır. Bu yılda 1<br />

milyon 250 bin konuta eşdeğer bir rakamdır. Bu<br />

yüksek kapasite Eski TS 825 ve Eski Deprem<br />

yönetmeliği döneminde gerçekleştirilen üretim<br />

yelpazesi içindir. Oysa günümüzde artık yeni<br />

yönetmelikler devreye girmiş ve bu durum üretim<br />

kapasitelerini de etkilemiştir.<br />

Bölgelere göre üretim dağılımı aşağıda<br />

verilmiştir. Bu iklimsel ve coğrafik şartlara ve talebe<br />

göre değişimler göstermektedir.<br />

Bu sektör direkt ve en direkt yolla yaklaşık 250 -<br />

300 bin istihdam yaratmakta ve ailelerle birlikte 1<br />

milyon insana geçim sağlamaktadır.<br />

YENİ TS 825 ve ADAPTASYON:<br />

14 Haziran 1999 tarihinde resmi gazetede<br />

yayınlanan TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları<br />

Standardı, bu tarihten itibaren ülkemizde inşa edilen<br />

tüm ruhsatlı binalarda zorunlu standart olarak<br />

uygulanmaya başlanmıştır. Amaç ülkenin zaten<br />

kısıtlı olan imkanlarını en iyi şekilde kullanmak ve<br />

bunun için binaların konfor değerlerini yükseltmek<br />

ve ısı kayıplarını minimize etmektir. Bu standart yeni<br />

inşa edilen binaların tümü ve mevcut binaların<br />

oturma alanlarının %15 i oranında ve üzerinde<br />

yapılacak tadilatlarda, tadil edilen kısmın ısı ihtiyacı<br />

hesaplama kurallarını içermektedir.<br />

Standartta diğer ülkelerde de kullanılan, akıllı ve<br />

kazanımları da kapsamına almış hesaplama<br />

sistemleri kullanılmıştır. Yeni sistem ile her yıl yeni<br />

yapılan binalar için yakıt tasarrufu açısından 300<br />

milyon USD' lik kazanç sağlanacaktır.<br />

26 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Üyelerimizden<br />

Aşağıda görülen grafikte duvar ısı kayıpları<br />

(Q=kWh/m²) bakımından eski ve yeni yönetmelikler<br />

arasındaki fark açıkça görülmektedir.<br />

Yeni yönetmelikle biz kayıplarımızı azaltmaya<br />

çalışırken Almanya çok daha düşük değerler<br />

hedeflemektedir. Harcanan enerji ile tüketilen<br />

yakıtın ne kadar daha dünyamıza yeteceği ne yazık<br />

ki tam olarak bilinmemektedir. Bu yeryüzünde<br />

yaşayan tüm canlılar ve dünyamız adına bir ideal,<br />

Ülke milli değerleri ve kısıtlı kaynakların en iyi<br />

şekilde kullanımı açısından da ana amaçtır.<br />

Tüm bu sebeplerle ülkemiz ekonomisinde<br />

önemli ölçüde kazanım sağlayacak bu yönetmelik<br />

inşaat sektörünün tüm temsilcilerince en uygun<br />

şekilde ve hızla mevcut sisteme adapte edilmeli ve<br />

kaybedecek vaktin olmadığı bilinmelidir.<br />

Uygulamalar sırasında en çok dikkat edilecek<br />

konu ise; binalarda yapım sırasında sorun<br />

yaratmayacak, uygulama kolaylığı sağlayacak,<br />

ekonomik ve ömrü olduğunca fazla olacak ürünlerin<br />

seçilebilmesidir. Aynı özellikleri ve aynı yalıtım<br />

değerlerini sağlayabilen ürünler arasında daima bu<br />

faktörler değerlendirilerek seçim yapılmalıdır.<br />

İÇ MEKAN KONFOR PARAMETRELERİ<br />

İnsanları denenmemiş, sağlıksız yapı<br />

malzemeleri ile çevrelerken bir taraftan da onlara<br />

sağlıksız ve konforsuz ortamlar yaratmamalıyız. Bu<br />

ortamların elbette ki insan vücudunu en az<br />

etkileyecek nem ve ısıl değişim değerlerini taşıması<br />

ve regülasyon mekanizmalarının en iyi şekilde<br />

işlemesi gerekmektedir. Bina içi ani nem ve ısı<br />

artışları, ışıma ile algılanan ortam değerlerinde<br />

olumsuz sapmalara neden olacak ve böylece vücut<br />

mekanizmaları olumsuz etkilenecektir.<br />

Dış ortamda oluşan ani sıcaklık yükselme ve<br />

alçalmaları insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler<br />

yaratır. İnsanın kendisini iklimsel konforda<br />

hissetmesi için yaşanan kapalı mekanlarda seçilen<br />

malzemelerin binaya en sıcak devrede en az ısı<br />

kazandırırken, en soğuk zamanlarda ise en az ısı<br />

kaybettirmesi gerekir. Bu mekanizmayı<br />

tanımlayabilmek için ısı iletkenliği, ısıl geçirgenlik<br />

direnci, yüzeysel ısı iletim direnci, ısı geçirme<br />

katsayısı gibi ısıl katsayılar kullanılır. Duvarların<br />

ısınma ve soğuma davranışları ise ortam konforunu<br />

belirleyen ısı yalıtımının yanı sıra, ısı depolama<br />

yeteneği, ısıma ve soğuma davranışlarıyla ısıl<br />

ataletine bağlıdır. Bir yapı elemanının<br />

depolayabileceği ısı miktarı, bu elemanın özgül<br />

ısısına, kuru birim hacim ağırlığına ve etkin sıcaklık<br />

farkına bağlıdır.<br />

İşte öncelikle bu nedenlerle bina iç kısımlarında<br />

ve insanın günlük aktivitelerini sürdürdüğü<br />

bölümlerde bu şartları en uygun ve sağlıklı şekilde<br />

sağlayabilen tuğla'nın kullanımı ön plana<br />

çıkmaktadır.<br />

Dünya Sağlık Organizasyonu WHO ya göre<br />

sağlık, yalnız hasta olup olmamakla değil, aynı<br />

zamanda kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal<br />

rahatlığıyla da tanımlanmaktadır. Kullanılan yapı<br />

malzemesinin cinsinden, evlerin mimarisine,<br />

binanın hangi sosyal çevrede bulunduğuna kadar bir<br />

dizi etkenin 'rahatlık' üzerinde oynadığı rol, farklı<br />

mesleki disiplinler tarafından incelenerek, fiziksel<br />

aynı zamanda psikolojik rahatlığı en çok ev<br />

ortamının etkilediği sonucuna varılmıştır. Duvar<br />

malzemesi ile sağlık arasındaki bağı belirgin bir<br />

şekilde dile getiren biyolog ve tıp doktoru Palm<br />

ikinci dünya savaşı sırasında hastalarını hem<br />

betonarme hem de tuğladan yapılan binalarda<br />

tedavi ederek, tuğlanın sağladığı solunum ortamının<br />

hastanın iyileşme sürecini hızlandırdığını<br />

kanıtlamıştır. Her mimarın ve yapı mühendisinin<br />

yakından tanıdığı küf, mantar vb. mikro<br />

organizmaların yalıtım malzemelerinde oluşum<br />

mekanizmasını araştıran Gistl insan sağlığında yapı<br />

biyolojisine verilmesi gereken önem üzerinde<br />

titizlikle durmaktadır.<br />

Tuğla ve Kiremit Hammaddesi<br />

Tuğla ve kiremit üretiminde kullanılan<br />

hammaddenin mineralojik yapısı diğer seramik<br />

malzemelerinde olduğu gibi monotip değildir.<br />

Genelde bir kaç farklı yapıda kil mineralini bir arada<br />

bulunduran hammaddenin içinde kuvars,<br />

sodyum/potasyum feldspat, dolomit, kireç taşı,<br />

gotit, hematit, ve pirit/markasit gibi mineraller yer<br />

alarak yapıya heterojenlik kazandırır. Böylesi bir<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

27


İncelemeler<br />

hammadde tane boyutu ayarlanıp su ile plastifize<br />

edildikten, yani seramik hamuru hazırlandıktan<br />

sonra şekillendirilir, belirli bir ortamda kurutulur ve<br />

nihayet fırınlarda pişirilir. Elde edilecek seramik<br />

malzemesinin niteliği bu safhalara bağlıdır. Her bir<br />

safhanın kendine göre bir özelliği, hassasiyeti vardır.<br />

Bu bakımdan seramikten malzeme üretimi beceri ve<br />

titizlik ister. Burada üretim trendinin her bölümünü<br />

ayrı ayrı inceleme durumunda değiliz. Fakat<br />

seramik bünyenin oluşumunu ve son ürünün<br />

özelliklerini etkileyen faktörlerden biri olarak<br />

gözeneklerin (veya porların) üzerinde biraz<br />

durmamız gerekiyor.<br />

ISI İLETİMİ<br />

Yapı malzemelerinin ısıl davranışlarını<br />

incelerken ele alınan “Isı İletimi” kavramı, bu<br />

konuya yabancı olan meslek grupları arasında<br />

kavram kargaşası yaratmaktadır.<br />

Öncelikle 2 tür ısı illetim mekanizmasından söz<br />

etmek konuya açıklık getirecektir,<br />

1) Sürekli rejimde ısı iletimi,<br />

2) Geçici rejimde ısı iletimi.<br />

Isı iletiminin genel denklemi, sürekli rejim<br />

halinde malzeme içi ısı üretiminin olmadığı ısı iletim<br />

katsayısının sabit olduğu varsayımları ile “Laplace”<br />

denklemine dönüşmektedir. Bunun da bir düzlem<br />

duvar için tek boyutlu çözümünün verdiği lineer<br />

denklem “Fourier ısı iletimi yasası” olarak<br />

isimlendirilmektedir. İç ve dış koşulların sabit olarak<br />

kabullenildiği bu hayali durumda ısı iletimi yalnızca<br />

ısı iletim katsayısına bağlı kalmaktadır.<br />

Halbuki dış ortamdaki değişken koşulların<br />

gerçekçi etkilerini kapsayan sinüzoidal girdilerin<br />

“Geçici rejimde ısı iletimi” denkleminde yerine<br />

konmasıyla elde edilen çözüm, yaşam kalitesini<br />

belirleyen malzemenin tüm davranışlarını içeren<br />

reel değerleri ortaya koyar.<br />

DUVAR MALZEMELERİNİN ISIL<br />

ÖZELLİKLERİ<br />

Duvar malzemelerinden beklenen, mümkün<br />

olan en yüksek ısı depolama ve en düşük ısı<br />

iletkenlik hesap değerlerine sahip olmasıdır. Bu iki<br />

özellik bir arada “Soğuma Davranışı” olarak bilinir<br />

ve malzemenin özgül ısısı, kuru birim ağırlığı,<br />

kalınlığı ve ısıl iletkenliğine bağlıdır. Isıtılan<br />

mekanlarla birlikte doğal olarak onları çevreleyen<br />

yapı elemanları da ısınır. Bu yapı elemanlarının iç<br />

yüzeylerinde oluşan sıcaklık, kullanılan<br />

malzemenin “Isı nüfuz katsayısına” bağlıdır. Bu<br />

katsayı da özgül ısı, ısıl iletkenlik ve kuru birim<br />

hacim ağırlık çarpımlarının karekökü kadardır.<br />

Vücudumuzun soğuk duvara ışınımla ısı kaybı<br />

sıcaklıkların dördüncü kuvveti ile orantılı<br />

olduğundan (Stefan-Boltzman Yasası) konfor<br />

koşulları yüzey sıcaklığıyla değişmektedir.<br />

Duvarları oluşturan tabakaların; ısıl geçirgenlik ve<br />

ısı depolama özelliklerinin yanı sıra ısı kaybının faz<br />

gecikmesi ve salınım frenlemesi kavramlarının<br />

birlikte ele alınması gerekmektedir. Yeni TS 825 ile<br />

bu da gerçekleşecek ve her konuda daha doğru<br />

değerler tespit edilebilecektir. Sadece binaları<br />

yalıtmanın iç mekan konforunun iyileştirilmesine<br />

yetmeyeceği bilinmelidir. Yapı elemanlarının<br />

niteliği, dizilişi, nem ve thermo fiziksel özelliklerinin<br />

iç mekan konforu için yapılan enerji girdileri<br />

üzerindeki etkisi de değerlendirilmelidir.<br />

FAZ GECİKMESİ VE SALINIM FRENLEMESİ<br />

Dış duvar yüzeyindeki gece ve gündüz sıcaklık<br />

salınmaları, yapı malzemelerinin özelliklerine bağlı<br />

olarak belirli bir süre gecikme ve frenleme ile duvar<br />

iç yüzeyine geçer. Salınım frenlemesi, dış salınımın iç<br />

salınıma oranı olarak ifade edilmektedir. (Aplitude<br />

Damping) Isı dalgasının bir faz gecikmesi (Time Lag)<br />

ile iç ortama geçmesi ise malzemenin ısıl iletkenliği,<br />

özgül ısısı, ısı depolama yeteneği ile ilişkilidir. Bu<br />

konuda yapılan araştırmalar, ısıl konfor için ideal bir<br />

değer olan 12 saatlik faz gecikmesinin, doku yapısı<br />

geliştirilmiş gözenekli tuğla ile elde edilebildiğini<br />

göstermektedir.<br />

Bu durumda günün en sıcak saatinde içerisi en<br />

serin, en soğuk gecenin en serin döneminde ise en<br />

sıcak olmaktadır. Böylece bina içi pik yüklerin<br />

dengelenmesi ile ısıtma-soğutma tesisatının hacmi<br />

küçülmekte, çalışma süreleri kısalmaktadır. Yapılan<br />

bazı araştırmalarda 14 çeşit duvar sistemi ele alınmış<br />

ve elde edilen sonuçlar irdelenmiştir. Isı yalıtımının<br />

tek başına olumlu bir etkiye sahip olmadığı<br />

anlaşılmıştır. Örneğin; ısı yalıtımı fazla olan bir<br />

duvarın, ısı yalıtımı az olan başka bir duvardan 173<br />

kat daha fazla ısı kaybettiği görülmüştür.<br />

Bunun nedeni duvarda kullanılan malzemelerin<br />

ısı depolama özelliklerinin farklı olmasıdır. Isıl<br />

depolama özelliği daha iyi elemanlardan yapılmış<br />

duvarların az miktarda ısı kaybına neden oldukları,<br />

salınım frenlemesi üzerinde ise toplam ısı iletim<br />

katsayısının etkili olduğu görülmüştür.<br />

28 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Üyelerimizden<br />

DIŞ DUVARLARIN ISIL KONFORA ETKİSİ<br />

Binaların dış zarfını oluşturan malzemeler bir ısı<br />

deposu gibi davranmaktadır. Dış sıcaklık<br />

yükseldiğinde ısıyı yutmakta, düştüğünde ise geri<br />

vermektedir. Tasarım stratejisi gereği ısıl sakınımı<br />

arttırmak için duvarın ısı kazancını geciktirmek,<br />

böylece binanın klima santralinin kapatılması,<br />

mekanik havalandırma ile yetinilmesini sağlayarak<br />

enerji ihtiyacını minimize etmek gerekmektedir.<br />

Ayrıca binanın ısı dalgasına hedef olmasından<br />

birkaç saat önce, ortam daha serinken binada ön<br />

serinletme yapmak, klima santralinin verimliliğini<br />

arttırmaktadır. Hafif, orta ve ağır duvarlarda yapılan<br />

deneylerde duvar kütlesinin ısı kazancını<br />

azaltmadığı, yalızca geciktirdiği gözlenmiştir.<br />

Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında ağır<br />

duvarların ısıtma/soğutma yüklerini %30-40<br />

oranında düşürdüğü gözlenmiştir. Bu durumu biz<br />

de modern konutların aynı iklim ve oturma alanı<br />

koşullarında geleneksel kalın duvarlı evlerden 6-10<br />

kat fazla enerji tükettiklerini söyleyerek<br />

doğrulayabiliriz.<br />

Sonuç olarak binaların zati ağırlığının artmasının<br />

olumsuz etkileri ve ısıl dengeler arasında optimum<br />

çözüm aranması gerektiği ortadadır.<br />

ISIL KONFOR VE TUĞLA<br />

Günümüzde yapılan araştırmalar, ısı iletkenlik<br />

katsayısının tek başına bir anlam taşımadığının,<br />

bunun yerine birçok faktörün sentezi olan “Yaşam<br />

Kalitesi” kavramını ön plana geçirmektedir.<br />

Bu durum;<br />

- Dayanım süresi<br />

- Isı İletkenlik hesap değeri<br />

- Isı depolama özelliği<br />

- Nem dengeleme<br />

- Nem depolama<br />

- Buhar geçirgenliği<br />

- Ses yalıtımı<br />

- Yangın dayanımı<br />

- Ekonomiklik<br />

- Doğallık<br />

- Kullanım esnekliği<br />

- Konfor değerleri<br />

- Stabilite<br />

- Bölgesel sağlanabilirlik<br />

- Radyoaktivite<br />

gibi parametrelerin ön planda aranmasını ve<br />

bunların tümüyle olumlu özelliklerini bir arada<br />

bulunduran malzemelerin seçilmesini<br />

gerektirmektedir.<br />

Bu özellikleri tamamen olumlu olarak üzerinde<br />

toplayan tek malzeme ise bundan 15 bin yıl<br />

öncesinde olduğu gibi yine TUĞLA 'dır. Tuğla yine<br />

insanlığa hizmet etmeye devam edecektir. Sağlıklı ve<br />

Konforlu ortamlar ancak TUĞLA kullanılarak<br />

yaratılabilir.<br />

SONUÇ<br />

Yeni ısı yalıtım yönetmeliği ülkemiz<br />

kaynaklarının korunması ve en uygun şekilde<br />

değerlendirilmesi ile birlikte küresel ısınmayı<br />

önlemek açısından çok önemli bir adımdır. Bu<br />

nedenle söz konusu yönetmeliğin ve standardın<br />

uygulanması, aşılacak problemlerin olmasına<br />

rağmen şarttır. Bizler tuğla sanayicisi olarak ısı<br />

iletkenlik hesap değerlerinin çok daha iyi olduğu<br />

ürünlerin üretimine ağırlık verip, arge çalışmaları ile<br />

onları geliştirmeye çabalarsak bu değerlere bir katkı<br />

daha sağlamış olacağız. Çağımız bilgi ve iletişim çağı<br />

olduğuna göre gerekli bilgilere ulaşmak, en zorlu<br />

sorunlardan bile kolayca sıyrılabilen, en ağır çalışma<br />

koşullarında yılmayan Tuğla ve Kiremit sanayicisi<br />

için zor değildir. Yeter ki eşit rekabet şartları<br />

oluşturulsun, haksız rekabetin önü kesilebilsin.<br />

Herkes emeğinin karşılığı için çalışır. Tuğla ve<br />

Kiremit sanayicisi de bu karşılığı göremez, gerekli<br />

yatırımı yapamaz ise geleceğin Türkiye'sinde bu<br />

milli sektör dahi ağır şartlar altında ezilebilecek ve<br />

yabancı sermayenin eline geçebilecektir. En büyük<br />

arzumuz ülke değerlerinin korunmasına yönelik,<br />

üretimi ön plana çıkarmaya çalışan, Arge'ye, kaliteye<br />

önem veren gerçek sanayicinin desteklenmesi,<br />

teşvik edilmesi, yatırıma yöneltilmesidir. İstihdam<br />

açısından da çok önemli bir değer taşıyan bu milli<br />

sektörümüzün ülke kamuoyunda ve inşaat<br />

sektöründe hak ettiği yeri alması tüm bu değerlerin<br />

korunmasına bağlıdır.<br />

Avrupa Birliğine uyum sürecinde 01.01.<strong>2007</strong><br />

tarihinden itibaren yürürlüğe giren “Yapı<br />

Malzemeleri Yönetmeliği” (18 Şubat 2006: 26804<br />

Sayılı Resmi Gazete) ile Duvar malzemelerinde CE<br />

Markalamasının yapılması zorunlu hale<br />

getirilmiştir.<br />

Ayrıca eski Tuğla Standartları TS 4377, TS 4563,<br />

TS 704, TS 705 ve Dış Bacalar ortak bir standart<br />

altında toplanmış olup yeni standart TS EN 771-1<br />

olmuştur.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

29


Beton Köşesi<br />

ÖZEL BETONLAR<br />

HAFİF BETON<br />

Yrd.Doç.Dr. Selçuk TÜRKEL<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi<br />

İnşaat Mühendisliği Bölümü<br />

GİRİŞ<br />

Özel betonlar, hem tasarım hem de üretim ve<br />

uygulama teknikleri açısından normal betonlardan<br />

farklı özellikleri olan betonlar olarak<br />

tanımlanabilir.<br />

Özel betonları,<br />

özellikleri değişik (ağır, hafif<br />

agrega vb.) agrega kullanarak, katkı maddeleri<br />

ekleyerek, beton bileşenlerini değiştirip normal<br />

agrega ve çimento kullanarak, yapım tekniklerinde<br />

değişiklik yaparak ve bu yöntemlerin bir kısmını<br />

aynı zamanda kullanarak üretebilmek<br />

mümkündür. Normal betonlardan farklı özellikleri<br />

olan özel beton türlerinin kullanım yer ve amaçları<br />

ile özellikleri kısaca aşağıda açıklanmıştır. Ayrıca<br />

bu yazıda, özel beton türlerinden biri olan hafif<br />

betonlar hakkında özet bilgiler sunulmuştur.<br />

Hafif beton: Isı ve ses izolasyonu ile birlikte<br />

yapıda hafiflik sağlaması en önemli özellikleridir.<br />

Genellikle hafif agregaların kullanılması ile<br />

üretilirler.<br />

Havalı beton: Donma-çözülme<br />

etkilerine<br />

dayanıklılık aranan yapılarda kullanılması en<br />

uygun olan bir özel beton türüdür. Hava<br />

sürükleyici kimyasal katkılar ile beton içerisinde<br />

çapları10-250μm<br />

arasında değişen birbiriyle<br />

bağlantısız boşluklar oluşturarak, suyun donması<br />

sonucunda oluşacak hacim genleşmesinin yarattığı<br />

iç gerilmelerle betonun hasar görmesi<br />

engellenmektedir [1].<br />

Ağır beton: Radyografi tesislerinde ve nükleer<br />

sanrallerde oluşabilen X ve γ ýşınlarından<br />

korunmak amacıyla üretilen bir beton türüdür.<br />

Ayrıca kütle betonu ve istinad duvarı yapılarında<br />

da kullanımı mümkündür. Bu tür betonlarda<br />

yoğunluğu 3200<br />

3<br />

kg/m ' ün üzerinde olan ağır<br />

agregalar kullanılır. Genellikle demir minerali<br />

içeren limonit, hematit gibi ağır agregalar<br />

kullanılabildiği gibi barit (BaSO4) ve demir<br />

saçmaları da kullanılmaktadır. Barit, sülfat<br />

içermesine rağmen stabil yapısı ile betona olumsuz<br />

bir etki yaratmamaktadır [1].<br />

Kendiliğinden Yerleşen Beton (KYB): Kendi<br />

a ğırlığı ile sık donatılı, dar ve derin kesitlere<br />

herhangi bir vibrasyon uygulamadan yerleşip<br />

sıkışabilen, ayrışma ve terlemeye karşı stabilitesini<br />

koruyan çok akıcı kıvamlı özel bir betondur.<br />

Tasarımı normal betondan oldukça farklıdır.<br />

Geleneksel betondan daha fazla miktarda toz<br />

madde içerir. Yeni nesil süperakışkanlaştırıcı<br />

katkılarla üretilen KYB' nin performansı malzeme<br />

tipi ve oranlarına oldukça hassastır. Bu nedenle<br />

üretimi büyük titizlik gerektirir. Maliyeti normal<br />

betondan daha pahalıdır. Daha çok güçlendirme<br />

işlerinde ve prefabrik yapı elemanları sektöründe<br />

kullanılan KYB su altı betonu dökümü için de<br />

uygundur [2].<br />

Kontrollü düşük dayanımlı malzeme (beton):<br />

Dayanımı daha sonra kolaylıkla kazılabilmesi<br />

amacıyla kasten düşük tutulan, sıkıştırma<br />

gerektirmeden yerleşebilen çok akıcı kıvamda bir<br />

beton türüdür. Daha çok kapatılmış maden<br />

ocaklarının ve kuyuların doldurulmasında, boru<br />

hatları ve istinad duvarı arkası dolgularında<br />

kullanılabilmektedir. Karışımında yüksek oranda<br />

uçucu kül kullanılması nedeniyle maliyeti oldukça<br />

düşüktür [3].<br />

Lifli beton: Yapılarda dayanım, dayanıklılık,<br />

süneklik ve çatlak kontrolüne yönelik olarak<br />

kullanılan bir özel beton türüdür. Kullanım<br />

amacına uygun lif olarak; polipropilen, asbest,<br />

karbon, cam ve çelik esaslı malzemeler<br />

kullanılmaktadır. Polipropilen kökenli lifler rötre<br />

önleme amacıyla kullanılırken çelik lifler yüksek<br />

enerji yutabilmek amacıyla tercih edilir. Çelik lif<br />

oranı hacimce %0.5 ile %2 arasında olabilir. Lifli<br />

beton tasarımı da geleneksel betondan farklıdır.<br />

Özellikle çelik lifli betonlarda işlenebilirlik en çok<br />

dikkat edilmesi gereken konudur. En yaygın<br />

kullanım alanları olarak depreme karşı dayanıklılık<br />

istenen yapılar, saha betonları,suyap ıları,tünel<br />

kaplamaları, yangına dayanıklılık, rötrenin<br />

önlenmesi şeklinde sayılabilir [4].<br />

30 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Beton Köşesi<br />

Püskürtme beton: Tünel inşaatlarında ve tamironarım<br />

işlerinde kullanılan özel üretim teknikli bir<br />

betondur. Tasarımı normal betondan farklı olan<br />

püskürtme beton karışımında, priz hızlandırıcı ve<br />

aderans arttırıcı katkı maddeleri yer alır. Böylece<br />

kalıba gerek kalmadan düşey yüzeylere ve tavana<br />

basınçla püskürtülüp yapışma sağlanabilmektedir.<br />

Püskürtme işlemi yaş ve kuru yöntem olmak üzere<br />

iki şekilde yapılabilmektedir. Ancak püskürme<br />

beton uygulamasının olumsuz yanı geri sıçrama ile<br />

oluşan malzeme kaybıdır [1].<br />

SIFCON ( Slurry Infiltrated Fiber Concrete):<br />

Enerji yutma kapasitesi yüksek<br />

yapıların<br />

inşaasında, patlama ve darbe etkilerine karşı<br />

dayanıklılık aranan yapılarda, tamir-onarım ve<br />

güçlendirmede kullanılan özel bir betondur.<br />

Hacimce %5-30 arasında çelik lif içeren betonda<br />

maksimum agrega boyutu 1 mm dir. Yeni nesil<br />

süperakışkanlaştırıcı katkı ve silis dumanının<br />

kullanıldığı karışımda, yüksek dayanım için bazalt<br />

ve kuvars türü agregaların kullanımı daha<br />

uygundur. Mekanik özellik olarak yüksek basınç,<br />

çekme, eğilme, kesme ve tokluğa sahip olan<br />

SIFCON eğilme yükü altında Şekil-1 de görüldüğü<br />

gibi bir ahşap gibi davranabilmektedir [5].<br />

kullanılması olarak sıralanabilir. Su/bağlayıcı oranı<br />

çok düşük olup 0,15 mertebesindedir. İşlenebilirlik,<br />

fazla miktarda süper akışkanlaştırıcı kullanımı ile<br />

sağlanmaktadır. Bu şekilde ulaşılan mekanik<br />

özelliklerden basınç dayanımı 200-800 MPa, kısa<br />

kesilmiş çelik liflerin kullanımı ile 50 MPa'<br />

a ulaşan<br />

eğilme dayanımları elde edilebilir. Nükleer atık<br />

depolama yapılarında ve prefabrikasyonda yüksek<br />

dayanım istenen elemanların üretiminde, Şekil-2<br />

de görüldüğü gibi yağmur suyu ızgaraları ve rögar<br />

kapakları imalatında kullanılabilmektedir [6].<br />

Şekil-2: İTÜ ve İSTON firmasının ortak üretimi olan<br />

reaktif pudra betonu ürünleri<br />

Şekil-1: SIFCON Eğilme deneyi<br />

Reaktif pudra betonu: Üstün mekanik<br />

özelliklere ve üstün fiziksel karakteristiklere,<br />

yüksek sünekliğe ve çok düşük geçirimliliğe sahip<br />

ultra yüksek dayanımlı çimento esaslı kompozit bir<br />

malzemedir. Bu betonun tasarımında temel<br />

yaklaşımlar iri agreganın sistemden çıkartılması,<br />

su/ba ğlayıcı oranının azaltılması, silikalı bileşenler<br />

kullanılarak CaO/SiO2<br />

oranının düşürülmesi, ve<br />

gevrek davranışın önlenmesi amacıyla çelik lif<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

Silindirle sıkıştırılmış beton: Baraj ve yol<br />

inşaatlarında uygulanan özel üretim teknikli bir<br />

beton türüdür. Kuru kıvamda hazırlanan beton<br />

karışımlarında, düşük oranlarda çimento (100-<br />

150kg/m3) ve 100 mm çapa kadar çıkabilen<br />

agregalar bulunur. Buldozer veya lastik tekerlekli<br />

kepçeler kullanılarak 30 cm lik tabakalar halinde<br />

yayılan beton en az 10 tonluk vibrasyonlu<br />

silindirler yardımı ile sıkıştırılır [1]..<br />

Polimer betonları:<br />

Betonda geçirimsizliğin<br />

arandığı, kimyasal etkilere karşı dayanıklılık<br />

gerektiren yerlerde, kaplama ve tamir işlerinde,<br />

sünekliğin ve aşınmaya karşı dayanıklılığın<br />

istendiği yerlerde kullanılmaktadırlar. Polimer<br />

çimento betonu olarak adlandırılan türünde<br />

agregaların çevresi polimer filmi ile kaplıdır ve<br />

kılcal boşluklar polimer ile doludur. Polimer<br />

31


Beton Köşesi<br />

betonlarında ise agregalar çeviren matriks<br />

tamamen polimerdir. Günümüzde hafif betonlara<br />

polimer emdirmek suretiyle dayanıklı ve hafif yapı<br />

elemanları üretilebilmektedir [1].<br />

HAFİF BETONLAR<br />

Betonun ana bileşenlerinden olan agregalar<br />

beton hacminin yaklaşık olarak % 75'<br />

ini<br />

oluştururlar. Bu nedenle agrega özelliklerinin,<br />

betonun taze ve sertleşmiş durumdaki özellikleri<br />

üzerinde önemli etkileri vardır. Örneğin, bir<br />

betonun basınç dayanımı ve elastisite modülü,<br />

çimento hamurundan dolayı prizi esnasında<br />

oluşan büzülmelerin engellenmesi, aşınma<br />

etkilerine dayanıklılık gibi özellikleri kullanılan<br />

agrega ile yakından ilgilidir [7].<br />

Uygulamada normal ağırlıklı betonlar çok fazla<br />

kullanım alanı bulmalarına rağmen birim hacim<br />

ağırlıklarının yüksek olması nedeniyle betonarme<br />

yapılarda öz ağırlığı arttırıcı etkileri vardır. Bu<br />

durum özellikle deprem anında yapıya etki eden<br />

yatay yüklerin yüksek değerler almasına yol açar.<br />

Betonarme bir yapının taşıyıcı hafif beton<br />

kullanılarak yapılması yapının toplam ağırlığını<br />

azaltarak muhtemel bir deprem anında yatay<br />

kuvvetlerin azalmasına ve yapıda oluşabilecek<br />

deprem hasarlarının önlenmesine olanak sağlar.<br />

Ayrıca, ağırlığına göre yüksek dayanıma sahip<br />

olması, betonarme donat ısında ekonomi sağlaması,<br />

düşük termik iletkenlik katsayısı ve çok iyi ses<br />

yalıtımı, betonarme kalıbına daha düşük bir basınç<br />

uygulaması gibi özellikler yapısal hafif betonun<br />

önemli avantajlarından bazılarıdır. Ancak taşıyıcı<br />

hafif betonların elastisite modülü gibi bazı mekanik<br />

özelliklerinin normal betonlardan düşük olması<br />

nedeniyle yapıların tasarımında farklı hesap<br />

yöntemlerinin kullanılması gerektiği de göz<br />

önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte hafif<br />

betonların, su emme oranlarının ve porozitelerinin<br />

yüksek oluşu nedeniyle neme ve geçirimliliğe karşı<br />

iyi bir yalıtım gerektirmesi betonarme yapıların<br />

durabilitesi açısından önemlidir [8].<br />

Betonun birim hacim ağırlığını azaltmak<br />

suretiyle hafif beton elde edilmesi üç şekilde<br />

yapılabilir (Neville, 1995).<br />

agrega kullanılarak üretilen hafif betonlar.<br />

Doğal agregalar olarak mineral kökenli pomza,<br />

diatomit, volkanik curuf ve küller<br />

kullanılmaktadır.Yapay agrega olarak ise<br />

genleştirilmiş perlit, genleştirilmiş kil ve sleyt,<br />

sinterize uçucu kül ve yüksek fırın curufları en<br />

yaygın kullanılan hafif agrega türleridir. Ayrıca,<br />

mineralizasyon işlemi ile canlı hücreleri öldürülüp<br />

ateş almaz hale getirilen elyaf, talaş gibi ahşap<br />

artıkları organik kökenli yapay agregalar olarak<br />

kullanılabilmektedir [1]. Tablo-1'<br />

de bazı doğal ve<br />

yapay hafif agregaların hava kurusu yoğunlukları<br />

verilmiştir [9].<br />

Tablo-1: Bazı doğal ve yapay hafif agregaların<br />

hava kurusu yoğunlukları<br />

2- Beton içinde fiziksel veya kimyasal yollarla<br />

büyük hacimde boşluklar oluşturarak üretilen gaz<br />

ve köpük betonları ile yüksek oranda hava<br />

sürüklenmiş betonlar.<br />

Gaz ve köpük betonlarında büyük oranlarda<br />

birbirleriyle bağlantısı olmayan boşluklar bulunur<br />

ve boşluk hacmi tüm beton hacminin %60'<br />

ını<br />

kapsayabilir. Her iki tip betonda da iri agrega<br />

olmayıp yalnızca kum kullanılmaktadır.<br />

Gaz betonlarında boşluklar, karışıma eklenen<br />

aluminyum, çinko ve magnezyum gibi metallerin<br />

tozları ile sağlanmaktadır. Bu tozlar hidratasyon<br />

sonucu oluşan serbest kireci etkileyerek hidrojen<br />

gazının çıkmasına neden olup, hidrojen gazı<br />

havaya karışamadığı için beton içinde boşluk<br />

oluştururlar. Aşağıda aluminyum tozu<br />

kullanılması durumunda gerçekleşen reaksiyon<br />

görülmektedir.<br />

Hafif Beton Elde Etme Yöntemleri<br />

1- Normal ağırlıklı agregalar (kum, kırmataş,<br />

çakıl) yerine boşluklu olan doğal veya yapay hafif<br />

32 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Beton Köşesi<br />

3- Normal ağırlıklı betondan ince agreganın<br />

çıkarılması ile üretilen kumsuz hafif betonlar.<br />

Normal agregalı kumsuz hafif betonun birim<br />

hacim ağırlığı 1600 ile 2000 kg/m3 arasında<br />

değişirken, hafif agregalı kumsuz betonlarda birim<br />

hacim ağırlık 650 kg/m3'<br />

e kadar düşebilmektedir.<br />

Kumsuz hafif betonların dayanımları ise çimento<br />

dozajına bağlı olarak 5 ile 10 MPa arasında<br />

değişmektedir. Yalnızca çimento, iri agrega ve su<br />

kullanılarak elde edilen kumsuz hafif betonlarda,<br />

iri agregaların çevresi yaklaşık olarak 1.3 mm<br />

kalınlığında bir çimento hamuru ile<br />

kaplanabilmektedir. Böylece beton içinde oluşan<br />

büyük boşluklar ile hafiflik sağlanmaktadır.<br />

Kullanılan iri agreganın tek boyutta olması,<br />

kumsuz hafif betonun daha düşük birim hacim<br />

ağırlığa sahip olmasına olanak sağlar.<br />

Türkiye'<br />

de yukarıda belirtilen üç yöntemden en<br />

çok tercih edileni, boşluklu olan doğal veya yapay<br />

agrega kullanılarak üretilen hafif betonlardır.<br />

Doğal hafif agregalardan ülkemizde en yaygın<br />

olanları sünger taşı olarak bilinen pomza taşı,<br />

volkanik tüf ve volkanik curuftur. Özellikle pomza<br />

taşının orta ve doğu Anadolu bölgesinde oldukça<br />

büyük rezervleri bulunmaktadır. Pomza taşı<br />

boşluklu, sünger görünümlü, silika esaslı birim<br />

hacim ağırlığı 1 g/cm3' den az, camsı doku gösteren<br />

volkanik bir doğal hafif agregadır. Pomza<br />

agregasının gözenekleri birbirleriyle bağlantısız<br />

olup bu özelliğinden dolayı ısı ve ses iletkenliği<br />

oldukça düşük yalıtım betonları üretilebileceği gibi<br />

taşıyıcı hafif betonların üretimi de olanaklıdır.<br />

İçerdiği gözenekler gözle görülebilecek<br />

boyutlardan mikroskopik boyutlara kadar sayısız<br />

olup her biri diğerinden camsı bir zarla ayrılmıştır<br />

[10].<br />

Hafif beton TS EN 206-1 standardında, etüv<br />

kurusu yoğunluğu 800 kg/m3 den büyük 2000<br />

kg/m3 ü geçmeyen beton olarak tanımlanmaktadır<br />

[11]. Aynı standartda hafif betonlar, yoğunluk<br />

değerlerinin yanı sıra basınç dayanımına göre de<br />

sınıflandırılmıştır. Amerikan Beton Enstitüsü<br />

tarafından yayınlanan ACI 213R-87 raporunda ise<br />

taşıyıcı hafif beton, hava kurusu birim hacim<br />

ağırlığı 1440 ile 1850 kg/m3 arasında olan ve 28<br />

günlük basınç dayanımı en az 17.2 MPa olan beton<br />

olarak tanımlanmıştır [12].<br />

Taşıyıcı özelliğe sahip hafif beton üretimi<br />

günümüzde üzerinde geniş çalışmalar yapılan bir<br />

konudur. Ancak hafif betonların çok fazla şekil<br />

değişimi yapmalarının en önemli sorunlardan biri<br />

olduğu dikkate alınmalıdır.<br />

KAYNAKLAR<br />

[1] Baradan, B. (2000), Yap ı Malzemesi II (6. Baskı), DEÜ<br />

Müh.Fak.Basım Ünitesi, İzmir.<br />

[2] Felekoğlu, B. (2003), Kendiliğinden Yerleşen Betonun<br />

Fiziksel ve Mekanik Özelliklerinin Araştırılması, DEÜ Fen<br />

Bil.Enst. Y.Lisans Tezi.<br />

[3] Türkel, S., (1996) “ Kontrollu Düşük Dayanımlı<br />

Malzemeler”,<br />

<strong>TMMOB</strong> İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<br />

Haber Bülteni, Say ı 68, 15-17, İzmir.<br />

[4] Yiğiter H., (2002), Yüksek Performanslı Betonları<br />

Süneklik Özelliğinin Araştırılması, DEÜ Fen Bil.Enst. Y.Lisans<br />

Tezi.<br />

[5] Yaz ıcı, H., vd., (2005), Autoclaved SIFCON with high<br />

volume Class C fly ash binder phase, Cem&Con. Research.<br />

[6] Feylessoufi A., vd., (2001), Early Ages Shrinkage<br />

Mechanisms of Ultra-High-Performance Cement-Based<br />

Materials, Cement and Concrete Composites, 31, 1573-1579.<br />

[7] Erdoğan, T.Y., ( 2003), Beton. ODTÜ Geliştirme Vakfı<br />

Yayıncılık ve İletişimA.Ş.,Ankara.<br />

[8] Alduaij, J., vd., ( 1999),<br />

Lightweight Concrete in Hot<br />

CoastalAreas. Cement & Concrete Composites 21, 453- 458.<br />

[9] Neville, A.M. , ( 1995), Properties of Concrete. Longman,<br />

New York.<br />

[10] Oğuz, C., Türker, F. , ( 1997),<br />

Pomza Betonda Fiziksel ve<br />

Mekanik Özellikler Arasındaki İlişkiler. I. Isparta Pomza<br />

Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Isparta, s:81-87.<br />

[11] TS EN 206-1 (2002). Beton- Bölüm 1: Özellik,<br />

performans, imalât ve uygunluk, TSE,Ankara.<br />

[12] ACI Manual of Concrete Practice. Guide for Structural<br />

LightweightAggregate Concrete,ACI 213R-87 (1987).<br />

DUYURU<br />

ŞUBEMİZ "İMAR KOMİSYONU" KURULDU<br />

Odamız bünyesinde "İMAR KOMİSYONU"<br />

kurulmuştur.<br />

İmar Kanunu, İmar Yönetmeliği, Otopark<br />

Yönetmeliği, Yüksek Yapılar Yönetmeliği vs. ile<br />

ilgili olarak uygulamalarda karşılaşılan<br />

sorunlar ve varsa önerilerin bildirilmesi<br />

durumunda; komisyonumuzun yapacağı<br />

değerlendirmelere göre ilgili birimlerle<br />

görüşmeler yapılarak problemlerin çözümü<br />

amaçlanmaktadır.<br />

Tüm üyelerimiz ve meslektaşlarımıza<br />

duyurulur.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

33


Üyelerimizden<br />

SİYASAL PARTİLERİN VE ÖRGÜTLENMELERİN SÖYLEM VE<br />

DAVRANIŞLARINI DEĞİŞTİREN MİTİNGLER<br />

Aydın NOGAY<br />

İnşaat Mühendisi<br />

Çeşitli toplumsal eylem ve etkinliklere katılmak<br />

isteyen çocuklarına, “Aman yavrum başına bir şey<br />

gelir, sakın eylem ve etkinliklere katılma diyen” ,<br />

12 Eylül Faşist Cuntasının, politikadan ve<br />

örgütlenmeden uzaklaştırdığı kitleler, çocuklarını<br />

da yanlarına alarak bu mitinglere katılmak ihtiyacı<br />

duydular. Ve milyonlarla bu mitinglere katıldılar.<br />

İnsanların meydanları doldurmasında,<br />

istemlerini ortaya koymasında en büyük<br />

etkenlerden<br />

1.si, yıllardır, ABD ve AB emperyalizmi<br />

tarafından ülke insanının şamar oğlanına<br />

döndürülmesi, onuru ile oynanmasının tepkiye<br />

dönüşecek bir birikime erişmesi ise, 2.si, siyasi<br />

iktidarca, insanların yaşam tarzlarına, açık ve<br />

doğrudan bir müdahalenin yapılacağını ve bu<br />

tehlikenin yakın bir tehdit olarak görülmesi ve<br />

algılanmasıdır.<br />

Tarih boyunca hiç esaret altında yaşamamış,<br />

imparatorluklar kurmuş bir toplumun, onur ve<br />

gururuyla, AB katılım sürecinde ve her İMF<br />

heyetinin gelişinde, bütçenin oluşumlarında<br />

oynanması; Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı<br />

vererek, Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden<br />

yeni bir cumhuriyet kuran ve tam bağımsızlığın<br />

erdemini ve onurunu yaşayan bu toplumu<br />

ayaklandırmış ve “Ne ABD ne AB Tam Bağımsız<br />

Türkiye” Sloganının yoğun bir şekilde atılmasını<br />

ön plana çıkarmıştır.<br />

Yaşam tarzlarına müdahale edileceğini<br />

hissetmesi nedeniyle de, laikliğe yönelik sloganları<br />

dile getirmiştir. Seçim sistemindeki %10'luk baraj<br />

nedeniyle çarpık bir şekilde oluşan parlamento<br />

aritmetiği ve bu çarpıklık nedeniyle seçmenlerin<br />

%24'ünün oyunu alan bir burjuva partisinin her<br />

türlü işbirlikçiliği ile parlamentonun 2/3 ünü<br />

oluşturacak bir çoğunluğa sahip olması ve topluma<br />

kendi yaşam tarzını dayatmak istemesi, toplumun<br />

büyük çoğunluğunun temsilcilerinin parlamento<br />

dışında kalması, mitinglerde laikliğe yönelik<br />

sloganları ön plana çıkarmıştır.<br />

12 Mart ve 12 Eylül askeri yönetimlerince,<br />

bilinçli olarak anti-emperyalist özden arındırılarak<br />

içi boşaltılan "Atatürkçülük" ve şekilcilikle<br />

sınırlandırılan "laiklik" tanımları bugün<br />

yaşadığımız bu süreçte "kuru kuruya" kavramlar<br />

olmaktan çıkarak, ABD'nin Büyük Orta Doğu<br />

Projesini yürürlüğe koymaya çalıştığı bütün Orta<br />

ve Uzak Doğudaki müslüman toplumlarını ve<br />

devletlerini de ilgilendiren bir kavram haline<br />

gelmiştir. BOP çerçevesinde ABD, kendine bağımlı<br />

ülkeleri yaratmada “ Ilımlı İslam” ideolojisine, yani<br />

“ İşbirlikçi İslami Yönetimlere” özel bir önem<br />

vermekte desteklemektedir. Bu nedenle, laik<br />

demokratik toplumsal yaşamın önemi ve bunun<br />

müslüman toplumlarca benimsenmesi,<br />

emperyalizme karşı verilecek ideolojik<br />

mücadelede eski öneminden daha ileri bir önem<br />

kazanmıştır.<br />

Mitinglere katılımın belirli ve büyük bir oranda<br />

kendiliğindenliği, her kendiliğinden oluşan kitlesel<br />

eylemlerde olabileceği gibi söylemlerde şoven<br />

milliyetçiliğin ön plana çıkarılması, antiemperyalist<br />

özünün çarpıtılmak ve içinin<br />

boşaltılması tehlikesini de her zaman içinde<br />

barındırmasına rağmen böyle bir durumla<br />

karşılaşılmadı.<br />

Ama bu tür mitingler egemen çevrelerce sistem<br />

karşıtı eylem ve etkinliklere dönüşmemesi ve belirli<br />

bir çerçevede tutulması için, her zaman<br />

denetlenmek, sistem içinde tutulmak ve kendi<br />

çıkarları açısından kullanılmak istenmiştir.<br />

Toplumsal olaylarda bunlar hep yaşanmıştır.<br />

Spontane, kendiliğinden gelişen sistem karşıtı<br />

tepkisel hareketler, eğer içinde örgütlü güçler yoksa<br />

ve egemen çevrelerce ezilerek bastırılamıyorsa,<br />

güçlerinin azaltılması için bölünür, ya da<br />

yönetimleri ele geçirilerek, mücadele amacından<br />

saptırılmak istenir.<br />

Bu mitinglerin sistem içinde<br />

sönümlendirilmemesi, egemen çevrelerin bu<br />

mitingleri sistemin kendini yenilemesi amacıyla<br />

34 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Üyelerimizden<br />

kullanamaması; sistem karşıtlarının<br />

(Emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı<br />

olanların), örgütlü bir şekilde bu mitinglerde<br />

kitlelerle birlikte olmaları, onlara güven vermeleri<br />

ile mümkündür. Mitinglerdeki anti-emperyalist<br />

söylem ve sloganların altının doldurulması ise bu<br />

konudaki somut hedeflerin bu mitinglerde bu<br />

örgütlerce ortaya konulması ile mümkündür.<br />

Bu anlamda, PKK ve halkımızın onuruyla<br />

oynanması nedeniyle var olduğunu düşündüğüm,<br />

ABD ve AB emperyalizmi karşıtlığının içinin<br />

doldurulması, “tam bağımsızlık” sloganının<br />

“askerinle üslerinle yanki go home” benzeri bir<br />

sloganla desteklenmesi ile, “kapitalist-emperyalist<br />

sistemin boyunduruğu ve sömürüsünden”<br />

kurtulmak ise, “esas düşmanın kapitalizm”<br />

olduğu, işbirlikçi burjuvazi vasıtasıyla ülkemizi<br />

soyup sömürdükleri, bağımlılık ilişkilerine<br />

girdikleri, egemenlerin tüm gizleme çabalarına<br />

rağmen ortaya çıkarılarak, ifade edilmesiyle<br />

mümkün ve kalıcı olabilir.<br />

Bu tür emperyalizm karşıtı demokratik<br />

toplumsal hareketlerin kalıcılığının sağlanması ve<br />

toplumsal duyarlılığın sürdürülebilmesi,<br />

örgütlülüğün sokaklardan mahallelere,<br />

mahallelerden ilçelere, ilçelerden illere ve tüm<br />

ülkeye yaygınlaştırılması ile mümkün olacaktır.<br />

Bu mitinglerin bir saman alevi gibi parlayıp<br />

sönmemesi ancak böyle bir örgütlenmeyle<br />

kalıcılaştırılabilir.<br />

Tandoğan, Çağlayan ve Gündoğdu Mitingleri;<br />

uzun yıllar üzerine ölü toprağı serilmiş kitlelerin<br />

hareketlenmesi, öz benliklerine ve yaşam<br />

tarzlarına, bağımsızlıklarına ve onurlarına sahip<br />

çıkmasıdır.<br />

Duyarlılıkların kaybolmaması dileğiyle.<br />

<strong>TMMOB</strong> VE İMO SEMPOZYUM VE KONGRELERİ<br />

SEMPOZYUM / KONGRE ADI TARİHİ YER<br />

KARABURUN BİLİM KONGRESİ 7-9 EYLÜL <strong>2007</strong> KARABURUN<br />

7. ULAŞTIRMA KONGRESİ 19-21 EYLÜL <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

<strong>TMMOB</strong> MÜHENDİSLİK, İSTİHDAM VE ÜCRETLENDİRME<br />

SEMPOZYUMU<br />

TARİHİ ESERLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE GELECEĞE GÜVENLE<br />

DEVREDİLMESİ SEMPOZYUMU<br />

22-23 EYLÜL <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

27-29 EYLÜL <strong>2007</strong> ANKARA<br />

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SEMPOZYUMU 5-6 EKİM <strong>2007</strong> ANKARA<br />

6. ULUSAL DEPREM MÜHENDİSLİĞİ KONFERANSI 16-20 EKİM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

6. ULUSAL KIYI MÜHENDİSLİĞİ SEMPOZYUMU 25-28 EKİM <strong>2007</strong> İZMİR<br />

4. İNŞAAT YÖNETİMİ KONGRESİ 30-31 EKİM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

KENTSEL ALT YAPI SEMPOZYUMU 1-2 KASIM <strong>2007</strong> HATAY<br />

ZEMİN - YAPI SEMPOZYUMU 8-9 KASIM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

GEOTEKNİK SEMPOZYUMU 22-23 KASIM <strong>2007</strong> ADANA<br />

KÖPRÜLER VE VİYADÜKLER SEMPOZYUMU 29-30 KASIM <strong>2007</strong> ANTALYA<br />

7. ULUSAL BETON KONGRESİ 28-30 KASIM <strong>2007</strong> İSTANBUL<br />

<strong>TMMOB</strong> AFET SEMPOZYUMU 5-7 ARALIK <strong>2007</strong> ANKARA<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

35


Üyelerimizden<br />

MAĞMATİK KAYAÇLARIN İNŞAATTA KULLANIMI<br />

Fatoş ÖZDAL<br />

İnşaat Mühendisi<br />

Doğal taşlar, doğadan çıktıktan sonra ticari<br />

olarak işletilebilen en eski inşaat malzemeleridir.<br />

Tarih boyunca insanoğlu tarafından yapılarda ve<br />

anıtlarda güzelliği ve dayanıklılığı sebebiyle<br />

kullanılmıştır. Zamanla kullanımı artan doğal<br />

taşlar günümüzde özellikle inşaat, kaplama,<br />

döşeme, heykelcilik, yol yapımı,<br />

porselen ve cam<br />

sanayi ( kuvars),<br />

optik sanayi ve süs eşyalarının<br />

yapımında kullanılmaktadır.<br />

Diorit: Gri, koyu yeşil ve beyaz renklerde bulunan<br />

granit grubu bir taşdır. Bünyesinde garnitten başka<br />

minerallerde vardır.<br />

DOĞAL TAŞLARIN SINIFLANDIRILMASI<br />

1-) PÜSKÜRÜK KAYAÇLAR ( Mağmatik):<br />

K ökeni mağma olan kayaçlardır.Yerin<br />

derinliklerinde akkor (erimiş)<br />

haldeki mağmanın<br />

yerin içinde veya yüzeye yakın derinliklerde yada<br />

yüzeyde soğuyarak katılaşması ile oluşan kayaçtır.<br />

Bu Tip Kayaçlara Örnek Olarak ;<br />

Granit: Genellikle açık renkli olup %60 oranında<br />

potasyum feldspat, %30 kuvartz, mika<br />

minerallerinden oluşur. Granit sert ve dayanıklıdır.<br />

3<br />

Yoğunlukları 2600-2800 kg/m arasındadır. Basınç<br />

2<br />

dayanımları 1600-2400 kg/<br />

cm ’dir.Kolay<br />

yarılabildiğinden merdiven basamağı, moloz taşı,<br />

kaba yonu taşı,<br />

döşeme kaplamaları kaldırım ve<br />

bordür taşı<br />

tutar.<br />

ve mıcır imalinde kullanılır. İyi cila<br />

Gabro: Rengi koyu gridir. Mavimsi ve yeşilimsi<br />

renkte olabilir. Mineralojik birleşiminde her ne<br />

kadar kuvars yoksa da bazı durumlarda<br />

bulunabilir. İşlenebilir, cila tutar.<br />

Porfirler: Genellikle kırmızı ve yeşil renkli olurlar.<br />

Kaldırım taşı ve mıcır olarak kullanılırlar. Bunlarda<br />

kendi aralarında sınıflara ayrılır.<br />

Porfir; insanların güzellik ve estetik zevklerine<br />

hitap eden bir malzeme olarak günümüzde sertliği<br />

ve her türlü iklim koşullarına olan<br />

mukavametinden dolayı tercih edilen %100 doğal<br />

bir üründür.<br />

36 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Üyelerimizden<br />

Dokusu,şekli,rengiyle tamamen doğal ve bazalt<br />

yapısıyla doğa'nın el değmemiş bir parçasıdır.<br />

Andezit: Porfirlerin yeni zamanda oluşmuş<br />

cinsleridir.Volkanik dağlarda bulunur. İyi bir yapı<br />

taşıdır. Kesme taş halinde kullanılır. Çok az kuvars<br />

içerir. Minerolojik bakımdan andezit riyolit-bazalt<br />

arasıda yer alır.<br />

Dekoratif-Aşınmaz-Kaymaz volkanik doğal<br />

taştır. Pembe, gri ve siyah renklidir.<br />

Kullanım Alanları;<br />

Granit ve mermerin<br />

kullanıldığı her yerde kullanılmakta birlikte,<br />

özellikle dış mekanlarda;<br />

Kaldırım ve bordür kaplama taşları,<br />

(yaya yolları, park ve bahçe, çevre<br />

düzenlemeleri vb.)<br />

Merdiven basamakları,<br />

İstinat duvar kaplaması çeşitli profiller,<br />

(harpuşta, denizlik, söve, friz vb.)<br />

Kent mobilyaları, ( oturma grupları,<br />

çiçeklik,<br />

çöp kutuları vb.)<br />

Lavlar: Mağmanın yeryüzüne çıktıktan sonra<br />

sertleşmesi sonucu oluşan lavlar, sert olup<br />

püskürme sonrası kütlelerin soğuması ile volkanik<br />

curüflar meydana gelir. Çok gözenekli olanlara<br />

volkanik tüf adı verilir. Kullanım Alanları:<br />

Alkali, tuzlu ve agresif sulara karşı dayanıklı olması<br />

nedeniyle baraj inşaatlarında, temel ve tünel<br />

inşaatlarında, hidratasyon ısısı hızının az olması<br />

gereken kütle beton inşaatlarında,zirai ve sınai tesis<br />

inşaatlarında kullanılır.<br />

KAYNAKLAR:<br />

1-Helvacı, C. Petrografi Ders Notları, D. E. Ü.,<br />

İzmir<br />

2-BAYKAL, F., 1967, Stratigrafi prensipleri,<br />

İ. Ü. F. Fakültesi Yayınları,<br />

İstanbul<br />

3-BAYRAMGİL, O., 1970, Petrografi, İ. Ü. F.<br />

Fakültesi<br />

Yayınları,<br />

İstanbul<br />

4-DPT, 2000, Doğal Taşlar Raporu, VIII. Beş Yıllık<br />

Kalkınma Planı,<br />

Ankara<br />

5-İTO, 1998, Mermer Araştırması,<br />

İstanbul<br />

DUYURU<br />

Bazalt: Renkleri koyu gri ve siyahtır. Çok sert ve<br />

ağır taşdır. Temellerde, yol,<br />

köprü ve rıhtım gibi<br />

yerlerde kullanılır.<br />

Baca,şömine,yürüyüş yolları,<br />

dekoratif<br />

uygulamalar ve her türlü yüzey ve yer<br />

kaplamalarında kullanılabilen bazalt kayrak taşı;<br />

Şubemiz Muhasebe Görevlisi<br />

Sayın Sevtap DURULU<br />

görevinden ayrılmıştır.<br />

Sayın Sevtap DURULU'ya Şubemizdeki<br />

çalışmaları için teşekkür eder, yeni<br />

yaşamında başarılar dileriz.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

37


Üyelerimizden<br />

METROPOLİS<br />

Ertan ALAYAT<br />

İnşaat Yüksek Mühendisi<br />

Bu hafta Torbalı'dayken, onun hemen bir, iki<br />

kilometre yanında bulunan, 2.500 yıl öncesinden<br />

kalma Metropolis harabelerini dolaştım. Ben 1996-<br />

97 yılından beri Torbalı'ya gelip gitmekteydim ve<br />

bu kalıntılardan da haberim vardı. Buna rağmen on<br />

yıla yakındır, yarın gezerim, bir dahaki gelişimde<br />

gezerim diyerek, fazla büyük de olmayan, bir, iki<br />

saatimi ayırmakla dolaşabileceğim bu yeri ziyaret<br />

edememiştim.<br />

Bu bizim ulus olarak hatamız oluyor<br />

sanıyorum. Olduğu yere çok bağlı, her gün aynı<br />

şeyleri yaşamaktan bıkmayan, bunları yıllarca<br />

tekrarlamakla yetinen bir toplum oluyoruz ne yazık<br />

ki. Üniversite çağlarımda, Bergama Çamlı Park'ın<br />

kahvesinde Bergama esnafından dört kişiyi<br />

tanıyordum. Her akşam dükkanlarını kapattıktan<br />

sonra gelir ve hep aynı oyunu, ama nasıl heyecanla<br />

oynarlardı. Ben yurdumuzda oynanan kağıt<br />

oyunlarının tamamına yakınını bildiğimden, hep<br />

aynı oyunu oynuyor olmalarına, bunun onlara<br />

yetmesine hayret ederdim. Oysa sadece aynı oyunu<br />

oynuyor olmaları değil, her akşam başka bir şey<br />

yapmayıp, kahveye gelerek oyun oynamaları bile<br />

yanlıştı.<br />

Bu durum ülkemiz toplumumuzun sosyal<br />

yaşantısındaki eksikliklerden olabilir, ama bu<br />

eksiklikleri yaratan da biz oluyoruz, bizim aynı şeyi<br />

yinelemekle yetinerek, daha değişik yönleri<br />

aramamamız oluyor bence. Yıllar önce,<br />

yurdumuzun birçok köşesindeki inşaatlarda<br />

şantiye şeflikleri yaptığım zamanlarda, Afşin-<br />

Elbistan Termik Santralı inşaatında da<br />

bulunmuştum. Dünya Bankası kredisi ile<br />

yapıldığından, inşaat işlerini yapmakta olan biz ile,<br />

montaj işlerini yapmakta olan Amerikan firmasının<br />

kontrolluğunu, Dünya Bankası'nın gönderdiği<br />

Alman, Fransız, İngiliz mühendisler yapıyorlardı.<br />

Bu arkadaşlarla hafta boyunca hep birlikte<br />

oluyorduk. Cuma akşamları ise birden ortadan<br />

kayboluyorlar ve Pazartesi sabahları, uykusuz bir<br />

vaziyette ortaya çıkıyorlardı. Bizlere ikibuçuk<br />

günlük tatilleri sırasında gittikleri Zonguldak,<br />

Artvin, Mersin, Şam (Suriye), Tahran (İran), Bağdat<br />

(Irak), Ankara, Kapadokya, v.b. anılarını<br />

anlatıyorlardı. Amerikalılarla pek samimiyetim<br />

yoktu, ama sanıyorum onlarda öyle yapıyorlardı.<br />

Sadece biz Türk çalışanlar Afşin'den ayrılmıyor,<br />

Maraş'a bile gitmiyorduk. Örneğin Ben Maraş, Urfa<br />

ve Malatya'da yıllarca çalıştığım halde, bu üçgenin<br />

ortasında, Adıyaman'da bulunan Nemrut Dağı'na<br />

hala çıkamamış bulunmaktayım. Sadece ihmalim,<br />

ama daha da önemlisi, hafta tatillerimde birbirine<br />

benzer işler yapmayı tekrarlamaktan, sıkılmıyor<br />

olmamdan.<br />

Sizlere tüm arkadaşlarımıza önerim, bu<br />

haftadan başlayarak, hiçbir hafta, ne kadar kısa<br />

olursa olsun tatilinizi tekrarlamayın. Fazla bir<br />

harcama gerektirmeden, havalar da güzel, her hafta<br />

bulunduğunuz şehirden çıkıp, bir başka yöne<br />

doğru, kısa geziler yapın. Yapabilirseniz yaya<br />

olarak olursa, bu geziler size hem manzara görme,<br />

hem de sağlık açısından çok daha yararlı olacaktır.<br />

Yaşadığımız şehirlerin çevresinde, görülmeye<br />

değer, yaşanacak ne kadar çok yer olduğuna<br />

şaşıracağınıza eminim. Tekrar asıl konuma<br />

dönüyorum. Size önce yamaçta olup, İzmir-Aydın<br />

asfaltından da görülen, yıllardır uzaktan bakarak,<br />

“Oraya çıkacağım” dediğim ve nihayet bugün<br />

çıktığım Metropolis kale surlarının içeriden<br />

görüntüsünü göstereceğim.<br />

Gördüğünüz gibi içi tamamen boş. Uzakta<br />

Torbalı kenti de görülüyor. Torbalı fabrikamızda<br />

yaşayan evcil tavşanlar için, yamaçta bir taş duvar<br />

çevirmişler ve tavşanlar içinde rahatça yaşıyorlar.<br />

38 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Üyelerimizden<br />

Onların yanına yamaça bir de köpek kulübesi<br />

konulmuş, herhalde geceleri onları tilkilere karşı<br />

koruması için olmalı. Ama bu kulübede, yamaça<br />

konulup yan durduğundan, “Köpek için burada<br />

yaşamak zor oluyordur herhalde” diye<br />

düşünmüştüm. Metropolis kalesindeki insanlar<br />

için de biraz öyle. Ne kadar dik olduğu bu resimden<br />

bile belli oluyor. Ama bu 2.500 yıllık şehrin değil,<br />

1.500 yıl önce, burayı zapteden Bizanslıların<br />

yaptıkları kalenin surları. Bizanslılar o kadar<br />

çapulcu, talancı, kaba bir ulusmuş ki, yamaça<br />

uyarak kaleyi yapmakla kalmamışlar, surları<br />

kendilerinden önceki güzel şehri yapan<br />

Romalıların eserleri üzerinden de geçirmişler.<br />

Aşağıda Roma şehir meclisi toplantı salonunun<br />

ortasından geçen sur duvarını görüyorsunuz.<br />

Kısa sütunları hamam döşemesinin altına<br />

yerleştirerek kazanılan ara kattaki sıcak su, bu<br />

bölümün tamamını, şimdiki hamamlarda bulunan<br />

“Göbek Taşı” gibi sıcak yapıyormuş. Metropolis<br />

kentinden koyacağım şimdiki resim, bu gibi antik<br />

kentlerimizin ve yazımın başında anlatmaya<br />

çalıştığım toplumumuzun sorunlarına biraz daha<br />

ışık tutacak.<br />

Surun meclisin üst oturma sıralarına çıkan, tam<br />

ortasında bulunan merdivenin üstüne yapıldığı<br />

görmektesiniz. Bu kaleyi yapan Bizanslılar,<br />

kendilerini koruma basitliğini düşünürken, bu<br />

güzel meclis salonundan faydalanmayı<br />

düşünememekteymişler anlaşılan. Altta<br />

Romalıların kullandıkları üç bölümlü (Sıcak-Ilık-<br />

Soğuk) hamamın, altındaki boşlukta sıcak su<br />

dolaştırılan “Sıcak” bölümünün kalıntılarını<br />

görülüyor.<br />

Bu, Metropolis harabelerinde bulunan “İki<br />

Kadın” heykelinin gerçeği değil, onların alçıdan<br />

yapılmış kopyaları. Metropolis'teki Kazı Evi'nde<br />

bulunuyor. Sağ altta görülen levhada da, “Bu<br />

heykellerin asıllarını İzmir Arkeoloji Müzesi'nde<br />

görebilirsiniz” yazıyor. İşin doğrusu yapılıyor<br />

olsaydı, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde bu alçı kopya<br />

bulunuyor ve altındaki levhada da “Bu heykellerin<br />

asıllarını Torbalı-Metropolis'te görebilirsiniz”<br />

yazıyor olmalıydı. Ama bizim toplum<br />

anlayışımızda, İzmir'lilerin, hatta ziyaret için<br />

İzmir'e gelmiş olan yabancıların, mümkün<br />

olduğunca İzmir'den çıkmadan, yakın<br />

çevrelerdeki buluntuları görebilmeleri<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

39


Üyelerimizden<br />

gerekiyordu. Bu buluntuların bulunduğu yerler,<br />

görsel açıdan zayıflayacak, ziyaretçi gelmez<br />

olacaktı, ama bu, büyük şehirlilerin, büyük<br />

şehirlerinden çıkmadan bu eserleri<br />

görebilmelerinin yanında önemsizdi. Bugün<br />

Bergama şehrimizde yapılan kazılarda bulunmuş<br />

olan bir çok heykel, yurdumuzdaki bütün büyük<br />

şehirlerin müzelerinde, ziyaretçilere<br />

sunulmaktadır ve Bergama'mıza kopyaları bile<br />

gönderilmemiştir.<br />

Oldukça uzun oldu. O zamanki her toplum gibi,<br />

Metropolis yaşayanlarının da sahip ve eminim her<br />

nedenle çok sık da kullanıyor oldukları “Tiyatro”<br />

yapısının fotoğrafı ile bitiriyorum.<br />

KÜLTÜRPARK YERALTI OTOPARKI,<br />

PLANLAMA İLKELERİNE, ÇEVRE VE KAMU YARARINA AYKIRIDIR<br />

Kültürpark Yeraltı Otoparkı ile ilgili yapılan ortak basın açıklaması<br />

15 Haziran <strong>2007</strong><br />

İzmir Kültürpark alanı, 1936 yılında dönemin belediye<br />

başkanı Sn. Behçet Uz tarafından kent içi yeşil alan olarak<br />

ayrılmış ve düzenlenmiştir. Sonraki yıllarda ağaçlandırılmış,<br />

farklı ağaç ve bitki örnekleriyle zenginleştirilmiştir. Kültürpark,<br />

İzmir kenti içindeki yoğun yapılaşmadan bugüne kadar az da<br />

olsa korunabilmiş ender yeşil alanlardan birisidir. Kentin<br />

bütünü göz önüne alındığında, çevredeki yerleşmeler ve kentsel<br />

yeşil alan gereksinmesi açısından gelecekte kent geneline aktif,<br />

yeşil alan olarakhizmet verebilecekönemli bir alandır.<br />

İzmir İli, Alsancak, 218 pafta, 1068 ada, 1 parselde kayıtlı<br />

bulunan ve Kültürpark (Fuar) alanının, yeşil alan ve park olarak<br />

ayrılan bölümünde “Yeraltı Otoparkı” yapılmak üzere, İzmir<br />

Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 13.07.2004 tarih, 05.82 sayılı<br />

kararı ile plan değişikliğine gidilmiş ve plan değişikliği İzmir<br />

Konak Belediye Meclisi'nin 02.09.2005 tarih, 72/152 sayılı<br />

kararı ile kabul edilerek, 17.02.2006 tarihinde askıya<br />

çıkarılmıştır.<br />

Bazı Oda birimlerimizce yapılmış olan itirazlara yanıt<br />

verilmemesi üzerine dava sürecine girilmiş ve sonuç olarak<br />

konuya ilişkin uzman bilirkişilerin raporuna göre;<br />

1. Önerilen yeraltı otoparkının Kültürparkın yeşil alan<br />

olarakişlevlerini olumsuz etkileyeceği,<br />

2. Kent merkezine ve Alsancak'a hizmet etmesi önerilen<br />

yeraltı otoparkının şehircilik ve kentsel koruma ilkelerine uygun<br />

olmadığı, getireceği trafik akışı ve yoğunluğunun Kültürpark'ın<br />

yeşil alan işlevlerini olumsuz etkileyeceği, doğal tarihi ve<br />

kültürel değerlerine zarar verebileceği,<br />

3. Kente hizmet etmesi düşünülen yeraltı otoparkının<br />

Kültürpark alanı içinde yer almasının planlama esaslarına da<br />

uygun olmadığı,<br />

4. Kültürpark alanının yeşil alan olarak kullanılan bir<br />

bölümünün otoparka çevrilmesinin kamu yararına da uygun<br />

olmadığı,<br />

5. 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını<br />

Koruma Kanunu ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek<br />

Kurulu ilke kararlarına uygun olmadığı<br />

belirtilmiştir. Buna dayanarak İzmir 1.İdare Mahkemesinin<br />

07.06.<strong>2007</strong> tarih ve 2006/1510 esas numaralı kararı gereğince;<br />

“Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle , bilirkişi raporu<br />

birlikte değerlendirildiğinde, İzmir Konak İlçesi 218 pafta 1068<br />

ada 1 parselde yeralan Kültürpark alanında “Yeraltı Otoparkı”<br />

alanı belirlenmesine yönelik 1/1000 ölçekli koruma amaçlı<br />

uygulama imar planı değişikliğinde şehircilik ilkelerine,<br />

planlama esaslarına, koruma mevzuatına ve kamu yararına<br />

uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, açıkça hukuka<br />

aykırı bulunan ve uygulanması halinde giderilmesi güç ve<br />

olanaksız zararlar doğurabilecek nitelikte olan dava konusu<br />

işlemlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun<br />

27.maddesi uyarınca teminat aranmaksızın yürütmesinin<br />

durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde İzmir<br />

Bölge İdare Mahkemesinde itiraz yolu açık olmak üzere<br />

31.5.<strong>2007</strong> tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir”<br />

kararına varılmıştır.<br />

Bu karar uyarınca, Kültürpark, tescilli Tarihi Sit, 2. Derece<br />

Doğal Sit ve aktif yeşil alan ve park olduğu için, mevcut yasa ve<br />

yönetmeliklere, planlama ilkelerine, imar mevzuatına göre,<br />

amacı dışında kullanılamaz, ve yapılaştırılamaz.<br />

Bu nedenle, Yeraltı Otoparkı olarak planlanan ve hukuk<br />

sürecine rağmen inşaat faaliyetlerine devam edilen alanda<br />

mevcut mahkeme kararı uyarınca ve Anayasa'nın 138. maddesi<br />

ve 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 28. maddesi<br />

gereğince çalışmalara derhal son verilmesi, uygun bir<br />

rehabilitasyon pojesiyle güzel İzmir'imizde yaşamın sürekliliği<br />

için otoparktan çok daha fazla gereksinim duyulan aktif yeşil<br />

alan niteliğinin geri kazandırılması sağlanmalı ve Kültürpark'a<br />

mevcut araç giriş ve park uygulamasına ve amacı dışında<br />

kullanımlara derhal son verilmelidir. Hukukun üstünlüğü<br />

ilkesine bağlı ve kamu yararından yana yönetimlerin yapması<br />

gereken de budur.<br />

Kamuoyuna Saygılarımızla Duyururuz.<br />

<strong>TMMOB</strong> İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU<br />

EGEÇEP - EGE ÇEVREVE KÜLTÜR PLATFORMU<br />

İZMİR ATATÜRK ORMANI'NI-KÜLTÜRPARKI KORUMA<br />

VE ANIT YAPTIRMA DERNEĞİ<br />

İZSEV<br />

ULUSAL BİRLİK PLATFORMU<br />

BİREYSEL KATILIMLAR<br />

40 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


genç-İMO<br />

genç-İMO ÖRGÜTLENMEMİZVE YENİ DÖNEM ÜZERİNE<br />

Sabri İNCE<br />

Ege Ü. Müh. Fakültesi İnş. Müh. Böl. 4. Sınıf Öğrencisi<br />

genç-İMO örgütlülüğü olarak, geçtiğimiz yıllar<br />

boyunca birçok deneyim kazandık. Bunlardan en<br />

değerlileri, planlama ve örgüt bilinci üzerine<br />

olanlardı. Yaptığımız çalışmalarda birçok hata yaptık.<br />

Hatalarımızın birçoğunu o anda düzeltmeyi<br />

başarabildiysek de, düzeltemediğimiz hatalarımız da<br />

oldu. Bu hataların çilesini hep beraber çektik. Bu<br />

hatalar ve bulduğumuz çözüm yolları, kimi zaman<br />

kendi içimizde tartışmalara sebep olsa da,<br />

örgütlülüğümüzün güçlenmesinde ve başarımızın<br />

artmasında çok önemli yere sahipler.<br />

Her geçen sene ivmeli bir ilerleyiş kaydedememiş<br />

olmamız, örgütlenmede yaptığımız hataların<br />

sebebiydi ve bu hataların telafisi çok zor oldu. Eğer<br />

telafi edemeseydik, bizden sonra genç-İMO<br />

örgütlülüğünde çalışacak tüm arkadaşlar bizim<br />

yaptığımız hataların cezasından bir pay alacaktı.<br />

Geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde yaptığımız<br />

çalışmalar, oda ile öğrenci ilişkilerinin güçlenmesinde<br />

önemli bir adım oldu bizim için. 20–25 kişilik<br />

toplantılarda yönetim kurulunun toplantı salonuna<br />

sığamadık. Toplantıların ve etkinliklerin düzenli<br />

ilerleyişi örgütlenmemizin sağlamlaşmaya<br />

başladığının en önemli işaretiydi bizim için. Bu<br />

düzeni kurmamızda, Şube Sekretaryamızın tüm<br />

çalışmalarımızda yardımcı olması, oda ile olan<br />

ilişkilerimizde önemli bir kolaylık sağladı bize.<br />

Ayrıca etkinliklerle sürekli olarak şubede bulunan<br />

birilerinin ilgilenmesi bize önemli bir zaman<br />

tasarrufu sağladı.<br />

Sene sonunda öğrenci üye yönetmeliği İMO<br />

Danışma Kurulu tarafından hazırlandı ve İMO<br />

Yönetimi tarafından kabul edildi. www.gencimo.org<br />

adresinden ulaşabileceğiniz yönetmeliğin çok önemli<br />

avantajları var. Artık içinde inşaat mühendisliği<br />

fakültesi bulunduran her ilde, İMO Yönetimi<br />

tarafından, İMO Öğrenci Örgütlenmesi kurulmak<br />

zorundadır. Eskiden öğrenci örgütlenmesinin oda ile<br />

olan ilişkisi, daha çok o ilde bulunan yönetim<br />

kurulunun, bakış açısına göre değişiyordu. Ama artık<br />

resmi bir örgütlenme olarak oda ile olan<br />

ilişkilerimizde öğrenciler olarak daha çok söz<br />

hakkına sahibiz. İzmir de zaten uygulanmakta olan<br />

öğrenci üyelere kurs ve yayın gibi oda<br />

çalışmalarındaki indirimler, yönetmeliğe konulan bir<br />

madde ile her ilde uygulanacak. Öğrenciler şube<br />

yönetimi uygun gördüğü takdirde şubelerin<br />

toplantılarına katılabilecek ve komisyonlarda görev<br />

alabilecek. Artık her ilde bir oda çalışanı öğrencilerin<br />

staj başvuruları ile ilgilenmek için görevlendirilecek.<br />

Yönetmelik sayesinde öğrenci örgütlenmemizin<br />

yapısında bazı değişikliklerde oluşacak. Şubelerde<br />

sınıf, üniversite ve şube olarak üç kısımda ele alınan<br />

örgütlenme yapısı, işlevsel ve katılımcı bir biçim<br />

olmuştur. Örgütlenme merkezinde ise bir öğrenci üye<br />

meclisi bulunmaktadır. Şubelerdeki öğrenci üye<br />

sayısı ile orantılı olarak oluşturulacak merkezi<br />

meclisimiz 5 asil ve 5 yedekten oluşan öğrenci<br />

konseyini seçecek. Öğrenci konseyi merkezdeki<br />

işlerden ve tüm şubelerden sorumlu olacak.<br />

Çalışmalarımızda mesleki, sosyal ve kültürel<br />

konularda arkadaşlarımıza faydalı olmaya çalıştık.<br />

Önümüzdeki eğitim-öğretim döneminde daha çok<br />

etkinlik düzenleyebilmek için şimdiden plan ve<br />

programlar hazırlayarak çalışmalarımıza başladık.<br />

Bundan sonraki senelerde; örgütlenmemizde<br />

yönetmelik etkili olacağı için, sene başındaki ilk<br />

etkinliğimiz yönetmeliği arkadaşlarımıza tanıtmaya<br />

yönelik olacak. Etkinlik sonrası bir forum ve tanışma<br />

kokteyli düzenlemeyi düşünmekteyiz. Bundan sonra<br />

yapacağımız etkinlikler düzenli olarak giderse<br />

örgütlenmemizi niceliksel olarak arttırabileceğimizi<br />

inanıyoruz.<br />

Önümüzdeki dönemin ilk haftalarında, SİM ve<br />

Yetkin Mühendislik gibi yönetmeliklerin İMO İzmir<br />

Şube Yönetimi tarafından sunumunun yapılmasına<br />

çalışacağız. Bu sunum sonunda yapacağımız forum<br />

ve kokteyl ile arkadaşlarımızla oda yönetimini<br />

yakınlaştırmayı, aralarında bir tanışma oluşmasını<br />

planlıyoruz. Yine bu ilk haftalarda sosyal ve siyasi<br />

başlıklarda çeşitli etkinlikler düzenlemek planlarımız<br />

arasındadır.<br />

Geçtiğimiz senelerde düzenlediğimiz Çanakkale<br />

gezisini bu senede düzenleyeceğiz. Tarih tarafından<br />

ele geçirilmiş bir ilimiz olan Çanakkale de gezerken<br />

bu topraklarda nasıl mücadeleler verildiğini<br />

anlıyorsunuz ve “Çanakkale Geçilmez” sözünü hak<br />

etmek için ne fedakârlıklar yapıldığına şahit<br />

oluyorsunuz.<br />

Taleplerimiz doğrultusunda düzenlediğimiz<br />

mitinglerde genç-İMO olarak bu yıl gösterdiğimiz<br />

yüksek katılımı önümüzdeki dönem daha da büyük<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

41


genç-İMO<br />

rakamlara ulaştırabileceğimizi düşünüyoruz. Şu<br />

zamana kadar kazandığımız tecrübenin önümüzdeki<br />

mitinglerimizde bize ışık tutacağını düşünmekteyim<br />

Geçen sene düzenlemeye başladığımız<br />

“ŞANTİYE SÖYLEŞİLERİ” isimli söyleşiler<br />

arkadaşlarımız tarafından çok beğenildi.<br />

Arkadaşlarımızın şantiye bilgileri artması için bu<br />

senede söyleşilere devam edeceğiz. Çoğu zaman<br />

söyleşilerden sonraki gün düzenlediğimiz teknik<br />

geziler, arkadaşlarımızın bir önceki gün öğrendikleri<br />

bilgileri iyice kavramalarını sağlıyordu. Önümüzdeki<br />

öğretim yılında da İzmir içinde ve yakınlarında<br />

devam eden büyük şantiyelere arkadaşlarımızı<br />

götürmeye çalışacağız.<br />

Meslek odalarının gençlik çalışmaları her sene<br />

daha da büyüyor. Bunlar içinde yönetmelik ile<br />

resmiyetini kazanan ilk örgütlenme İnşaat<br />

Mühendisleri Odası Öğrenci Örgütlenmesi, genç-<br />

İMO olmuştur.<br />

genç-İMO olarak mesleğimizin gerek etik, gerekse<br />

teknik anlamdaki durumunda ve gidişatında söz<br />

sahibi olmak istiyoruz. Emperyalist baskılar<br />

yüzünden, mesleğimizi asla tekelci-uluslararası<br />

sermayenin insafına bırakamayız.<br />

4. KISIR-MISIR ŞENLİĞİMİZ<br />

genç-İMO’nun en çok bilinen yüzü<br />

Güle güle arkadaşım, hoşgeldin meslektaşım<br />

Fırat ÜMMETOĞLU<br />

genç-İMO Ege Üniversitesi 3. Sınıf Temsilcisi<br />

İki senedir Kısır-Mısır Şenliğimizin<br />

düzenlenmesinde, her gönüllü gibi emek verdim.<br />

Yalnız bu yıl düzenlediğimiz (08.06.<strong>2007</strong> Cuma<br />

Akşamı) 4. Kısır – Mısır Şenliğimizin bizim için<br />

tam bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum. Bu<br />

seneki şenliğimiz tam bir takım çalışmasıydı.<br />

Şanssızlıklar yaşasak da, bunlar bizim<br />

örgütlülüğümüzü dağıtamadı.<br />

Ancak dördüncüsü düzenlenen bir şenlik<br />

olmasına rağmen, yine de tamamlayamadığımız<br />

büyük eksikliklerimiz var. Bundan önceki<br />

etkinliklerde yapılmak istense de yeterli bir takım<br />

çalışması sağlanamamıştı. Fakat bu seneki<br />

etkinlikte yaşanan durum bundan farklı olmuştur.<br />

Kısır-Mısır şenliğimizin esas amaçları; farklı<br />

üniversiteler de inşaat mühendisliği okuyan<br />

arkadaşlarımızı kaynaştırmak, onlara odamızı<br />

tanıtmak ve mezun olacak arkadaşlarımızı<br />

uğurlamaktır. Ama düzenlediğimiz son<br />

şenliklerde bu amaçlardan biraz uzaklaşmaya<br />

başladık. Bu tamamen organizasyon eksikliğine<br />

bağlı bir sorundur. Bu eksikliklerin düzelmesi için<br />

takım çalışmasını arttırmamız şarttır. Bu sene<br />

etkinliğimizin olumsuz hava şartları nedeniyle 2<br />

defa ertelenmek zorunda kalması takım<br />

çalışmamızı sekteye uğratmıştır. Etkinliğimizi<br />

birçok öğrenci arkadaşlarımız için uygun olmayan<br />

bir tarihte yapmak zorunda kaldık. Bu anlamda bu<br />

sene takım çalışmasını iyi yapamamamız bizim<br />

dışımızdaki nedenlerden kaynaklı olmuştur.<br />

Seneye yapılacak şenlik için planlarımızı<br />

şimdiden tasarlamaya başladık. EGE, DEÜ ve<br />

CBÜ'de bir hafta boyunca stant açmak,<br />

harcamalarımızın önüne geçmek için destekleyici<br />

bulmak ve konserlerde çıkacak grupların inşaat<br />

mühendisliği bölümünden olması planlarımızın<br />

bir kısmıdır. Bunun yanında arkadaşlarımızın<br />

birbiriyle daha kolay kaynaşması için yapılacak<br />

çeşitli oyunlar düşüncelerimizin arasındadır. Esas<br />

olarak planladığımız şey maliyetsiz ve kendi<br />

kendine yeten bir kısır mısır şenliğidir. Bu şekilde<br />

şenliğimize daha fazla İnşaat Mühendisliği<br />

Öğrencisinin katılımını sağlayabiliriz.<br />

Sonuçta bu planların uygulanması<br />

örgütlülüğümüze bağlıdır. Güçlü bir örgütlülük,<br />

güçlü bir genç-İMO'yu; güçlü bir genç-İMO da<br />

güçlü bir İMO'yu ortaya çıkarır.<br />

Bu yüzden yakın zamanda İnşaat Mühendisleri<br />

Odası İzmir Şubesi daha da güçlenecektir.<br />

42 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


genç-İMO<br />

GENÇ MÜHENDİSLERİN YAPI DENETİM ŞİRKETLERİNDE<br />

YAŞADIĞI ZORLUKLAR<br />

Emin AS<br />

İnşaat Mühendisi - Yrd. Kontrol İnşaat Mühendisi<br />

Genç mühendisler olarak okul yaşamından iş<br />

yaşamına geçiş sürecimiz oldukça sıkıntılı olmakta.<br />

Bu durumun başlıca nedenlerinden biri tecrübesiz<br />

oluşumuzdur.<br />

Staj sürelerinin yetersiz oluşu ve stajlarımızı<br />

verimli kullanamamamızdan, okulda aldığımız<br />

bilgilerin yeterince pratiğe dönük olmamasından,<br />

bu süreçteki bilgi ve tecrübe eksikliğimiz iş bulma<br />

olasılığımızı oldukça azaltmakta. Bu nedenlerden<br />

dolayı biz genç mühendisler genellikle Yapı<br />

Denetim Şirketlerinde yardımcı kontrol elemanı<br />

olarak iş yaşamına giriyoruz.<br />

Yapı denetimde çalışan genç mühendisler olarak<br />

yaşadığımız sorunların önemli bir kısmı yeterli<br />

derecede örgütlü olarak hareket etmememizden<br />

kaynaklanmaktadır. Piyasadaki genel kanı ise genç<br />

mühendislerin iş yaşamındaki ilk beş yılını karın<br />

tokluğuna çalışarak geçirmeleri şeklindedir. Böyle<br />

bir kanının oluşması bile bizim ne kadar örgütsüz<br />

olduğumuzun göstergesidir. Birçok genç<br />

meslektaşımız yapı denetim kuruluşlarında açlık<br />

sınırı olan 650 YTL'nin biraz üstünde bir maaş ile<br />

çalışmak zorunda kalıyor. Çalışma saatleri ise 7 gün<br />

24 saat esasına göre oluyor. Çalışma saatlerinin çok<br />

uzun olması doğal olarak özel yaşantımızı etkiliyor<br />

ve sevdiklerimizle yeterince ilgilenip, onlara zaman<br />

ayıramıyoruz. Bu nedene bağlı olarak birçok genç<br />

meslektaşımız özel yaşamlarında sorunlar<br />

yaşıyorlar.<br />

Yapı Denetim firmalarında çalışan<br />

meslektaşlarımız ve firma sahiplerinden bazılarının<br />

teknik kaygılarını ekonomik çıkarlarının gerisinde<br />

görmesinden dolayı piyasada mesleğimize ve yapı<br />

denetim şirketlerine saygı kalmamış durumdadır.<br />

(Betona su katılmasına, donatı ve kalıpta<br />

gördüğümüz büyük hatalara müdahale<br />

etmememiz için tehdit edilmeler ve üstümüze<br />

yürümeler yaşadığımız olaylardan sadece birkaçı...)<br />

Aslında sorun yapı denetim sisteminin müşteri,<br />

yüklenici ve kontrol mekanizmalarının tam<br />

anlamıyla yerli yerine oturmamasından<br />

kaynaklanmaktadır. Çünkü kontrol ettiğiniz<br />

inşaatları yapan yüklenicilerin (sözleşmeniz mal<br />

sahibi ile değilse) size işi getiren kişiler olması<br />

nedeniyle, imalatların doğru yapılması için onları<br />

fazla zorlayamayacağınız, zorlarsanız bir sonraki işi<br />

alamayacağınız anlamına geliyor.<br />

Öncellikle bu sorunlarda yaşadığımız sıkıntıları<br />

dayanışma yoluyla bir nebze olsun hafifletebiliriz.<br />

Maaşlarımız yoksulluk sınırı olan 2050 YTL' ye<br />

yakın olur. Bu maaşları almamız örgütlü olursak zor<br />

değil. Örgütlü olursak firmaların yaptığı %50'lere<br />

varan kırımları önüne geçebiliriz. Firmalar bu<br />

kırımı yapmadığı takdirde maaşlarımız<br />

otomatikman iki katına çıkar. Ek mesailerimizi de<br />

alacağımızı düşünürsek maaşlarımız bu rakamlara<br />

ulaşır. İnsanca bir yaşam için yetecek olan<br />

rakamlara…<br />

Evet arkadaşlar bu örgütlülüğü sağlamak için<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bünyesinde<br />

Genç Mühendisleri Komisyonunu topluyoruz.<br />

Yazımı komisyonumuz amaçlarını sıralayarak<br />

bitiriyorum. 2000 yılı ve sonrasında mezun<br />

arkadaşlarımızın komisyona katılımını bekliyoruz.<br />

Komisyon çalışmalarımızda görüşmek üzere!<br />

Amaçlar;<br />

1. Genç İnşaat mühendislerinin ekonomik ve<br />

demokratik haklarını savunmak, daha iyi bir<br />

çalışma yaşamına kavuşması için çalışmalar<br />

yapmak,<br />

2. Yeni mezun İnşaat Mühendislerinin<br />

mesleğin ilk yıllarında yaşadıkları mesleki<br />

anlamdaki sıkıntılarına çözüm olması için teknik<br />

konularda seminerler düzenlemek,<br />

3. "Nasıl bir İnşaat Mühendisliği eğitimi?<br />

Nasıl bir İnşaat Mühendisliği?" sorularına genç<br />

meslektaşların gözüyle cevaplar üretebilmek,<br />

4. İnşaat Mühendisliğinin vizyon ve etiğinin<br />

oluşturulmasına katkı sunmak,<br />

5. Genç İnşaat Mühendislerinin<br />

meslektaşlarıyla olan sosyalliğini arttıracak<br />

kültürel-sosyal etkinlikler düzenlemek,<br />

6. Mühendis örgütlenmesini ileride en üst<br />

düzeylerde temsil edecek genç mühendisler ile İMO<br />

arasında bir köprü oluşturmak.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

43


genç-İMO<br />

GENÇ MÜHENDİSLER KOMİSYONU TOPLANTISI YAPILDI<br />

Sadık Can GİRGİN<br />

İMO İzmir Şube Yedek Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Üniversiteden mezun olduktan sonra geçen ilk yıllar,<br />

genç mühendisler için oldukça zorlu geçen bir dönemdir.<br />

Genç meslektaşlarımız meslekteki bu tecrübesizlik<br />

devresi içinde; karamsarlıkları, gelecek kaygıları ve<br />

cevapsız sorularıyla baş başadır. Artık öğrencilik yılları<br />

bitmiş, yerini bambaşka bir mücadele almıştır.<br />

İşte akla gelebilecek bu sorulardan bazıları; Nasıl bir<br />

işte çalışmalı, hangisi mizacıma uygun? Şantiyede<br />

oldukça yoğun bir tempoda çalışmak mı, yoksa proje<br />

bürosunda hesap ve çözümler üretmek mi? İşe<br />

başvurmak için özgeçmiş hazırlanıyormuş, nasıl bir<br />

özgeçmiş hazırlanabilir bu başvurular için? Bir de hangi<br />

maaşla başlanabilir çalışmaya, sosyal haklar nelerdir?<br />

Mesleki anlamda donanımlı olmak için ve kendimizi<br />

geliştirebilmek için hangi bilgisayar programlarını,<br />

yabancı dilleri öğrenmeli?<br />

Sorularımıza birlikte yanıt arayarak bilinçli kararlar<br />

verebilmek, genç mezun meslektaşlarımızın daha iyi<br />

çalışma koşullarında bulunmasını sağlamak, ilk yıllarda<br />

yaşanan bu mesleki sıkıntılara dayanışma ve fikir<br />

paylaşımı ile çözümler aramak, genç meslektaşlarımızın<br />

sosyal ve mesleki yönden gelişimini sağlamak<br />

amaçlarıyla 'Genç Mühendisler Komisyonu'<br />

oluşturulmuş ve ilk toplantısı gerçekleştirilmiştir. ' Genç<br />

Mühendisler Komisyonu' 2000 yılı ve sonrasında mezun<br />

olan genç meslektaşlarımıza açık olarak kurulmuş bir<br />

oda komisyonudur.<br />

İMO İzmir şubesinde yapılan ilk toplantılarımızda,<br />

mesleki ve sosyal dayanışmamızda somut adımlar<br />

atabilmek ve amaçlarımıza ulaşabilmek için<br />

yapılabilecek çalışmalar görüşülmüştür. Bu<br />

çalışmalarımızdan ilki, <strong>Temmuz</strong>-Ağustos ayları<br />

içinde genç meslektaşlarımıza yönelik düşünülen, 25<br />

<strong>Temmuz</strong>'da başlayıp Çarşamba günleri 2 saatlik<br />

sürelerde olması planlanan 6 haftalık mesleki eğitim<br />

seminerleridir. Mesleki yönden uygulama ve<br />

projelendirmede ilk etapta karşılaşılabilecek<br />

konularla ilgili düzenlenecek seminerlerin konu<br />

başlıkları ise şöyle;<br />

İnşaat Mühendisliği'nin çalışma sahaları nelerdir?<br />

Yurtdışında çalışmanın genç meslektaşlarımıza<br />

getireceği avantaj ve dezavantajlar nelerdir?<br />

Proje okuma, metraj ve hak ediş hazırlamada temel<br />

ilkeler nelerdir?<br />

Keşif, şartname ve teklif hazırlamada temel ilkeler<br />

nelerdir?<br />

Yeni deprem yönetmeliği ile gelen değişiklikler<br />

nelerdir?<br />

<br />

<br />

Şantiyede iş güvenliğinin temel ilkeleri nelerdir?<br />

İş yaşamının başlangıcında mühendislik özgüveni<br />

nasıl oluşmalıdır?<br />

Genç meslektaşlarımıza yönelik yapılacak<br />

çalışmalarımız meslekteki yeni düzenlemeler ile yapı<br />

denetim sistemini değerlendiren panellerle devam<br />

edecektir. Unutmayalım ki sahip çıktığımız ve<br />

fikirlerimizi paylaştığımız ortak bir platforma sahip<br />

olduğumuz ölçüde sorunlarımızı çözüme kavuşturup<br />

demokratik haklarımızı elde edebiliriz. Bu nedenlerle<br />

genç meslektaşlarımızı Genç Mühendisler<br />

Komisyonu'na katılmaya çağırıyoruz.<br />

MESLEĞE HAZIRLIK SEMİNERLERİ<br />

Yer: İMO İzmir Şubesi Toplantı Salonu<br />

Saat: 19.00<br />

25 <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

İnşaat Mühendisliğinin Çalışma Alanları ve Yurt Dışında<br />

Çalışmanın Genç Meslektaşlarımıza Getireceği<br />

Avantaj ve Dezavantajlar<br />

Galip KILINÇ – İMO Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Sadık Can GİRGİN – İnşaat Mühendisi<br />

01 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

Proje Okuma-Metraj ve Hakediş Hazırlamada<br />

Temel İlkeler<br />

Uğur AKYURT – İnşaat Mühendisi<br />

08 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

Keşif-Şartname ve Teklif Hazırlamada<br />

Temel İlkeler<br />

Nejat GÜRKAYA – İnşaat Mühendisi<br />

15 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

Şantiyede İş Güvenliğinin Temel İlkeleri<br />

Alpaslan ERTÜRK – Maden Yük. Müh. - Öğr.Gör.<br />

22 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

Yeni Deprem Yönetmeliği ve Uygulamaları<br />

Abdullah UZUN – İnşaat Yüksek<br />

29 Ağustos <strong>2007</strong> Çarşamba<br />

İş Yaşamının Başlangıcında Mühendislik Özgüveni<br />

Yard. Doç. Dr. Hadiye KÜÇÜKKARAGÖZ<br />

AÇIKLAMALAR<br />

- Seminerlerimiz için Şubemizden ön kayıt yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

- Katılım ücreti tüm seminerler için toplam 10 YTL'dir.<br />

- Seminer süreleri 2 saat olup, son yarım saat forum ve<br />

tartışma bölümü olacaktır.<br />

- Seminer sonucunda katılımcılara Katılım Belgesi verilecektir.<br />

44 İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


genç-İMO<br />

CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİNDE YETKİN MÜHENDİSLİK<br />

KONULU SÖYLEŞİ<br />

Metehan UZUN<br />

Celal Bayar Ü. Müh. Fak. İnş. Müh. Böl. 4. Sınıf Öğrencisi<br />

Geçtiğimiz ay Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik<br />

Fakültesi'nde Oda-Öğrenci buluşmasını<br />

gerçekleştirdik. Konu olarak konferans gibi<br />

algılanabilecek te olsa “Yetkin İnşaat Mühendisliği” ve<br />

“Serbest İnşaat Mühendisliği Yönetmeliği” ni bir söyleşi<br />

düzeyinde tartıştık.<br />

Gerek konunun önemi, gerekse oda ile öğrenciler<br />

arasındaki iletişimin sağlıklı sağlanması açısından<br />

önemli bir etkinlik olacağını düşünerek, mühendislik<br />

bilincine yakışan bir düzeyde tartışma ortamını<br />

yaratmaya çalıştık.<br />

Konu ile ilgili öğrencilerin yaklaşımlarını daha<br />

önceleri dile getirmiştik. Ancak öğrencilerin tedirgin<br />

oldukları noktaların en önemlisi konuyla ilgili<br />

belirsizliklerin yeterince giderilmemesi ve bilgi<br />

eksikliklerinin halen devam etmesiydi. Özellikle<br />

belirsizlik, bir mühendislik öğrencisi için önemli bir<br />

zayıf alanı ifade etmekteydi.<br />

Okul temsilcileri olarak bizlere yöneltilen soruları<br />

ve sorunları, konuyu daha iyi bilen ve yönetmeliklerin<br />

hazırlanmasında katkı koyun şube yöneticilerimizden<br />

öğrenmenin daha doğru olacağını düşünerek, öğrenci<br />

arkadaşlarımızın yöneticilerimizle buluşturmayı ve<br />

tartıştırmayı kararlaştırdık.<br />

Söyleşi ve tartışmamıza daha fazla arkadaşımızın<br />

katılmasını sağlamak amacıyla etkinliğimizi CBÜ<br />

kampusünde gerçekleştirdik. İMO Yönetim Kurulu<br />

üyesi Sn. Galip KILINÇ ve İMO İzmir Şubesi Yönetim<br />

Kurulu üyelerinden Sn. Ayhan EMEKLİ ve Tahsin<br />

VERGİN ile yine İMO İzmir Şubesi Sekreter Yardımcısı<br />

Sn. Gürkan ERDOĞAN ve İMO Mesleki Denetim<br />

Komisyonu üyesi Sn. Ramazan AKYURTLAKLI'nın bu<br />

toplantıya katılmaları biz gençlere verdikleri değer<br />

açısından önemliydi.<br />

Eleştirilerden biri olan gençlere bilgi vermemek ve<br />

onlarla ortak karar almamanın sorumluluğunu İMO<br />

İzmir Şubesi üzerinden attı. Gençlerle sıkılmadan<br />

sohbet ettiler. Gençler kafalarındaki soruları<br />

yöneltebilecekleri yetkin kişilerle tanıştılar. Daha da<br />

önemlisi İnşaat Mühendisleri Odasının gençlerin<br />

geleceklerini savunduğunu onlara ilk ağızdan<br />

anlattılar. Bu tür etkinliklerle mühendislik etiğinin<br />

gençlere aşılanması son derece kolay olacaktır..<br />

Gençlerin arayışlarına tanık olan yöneticilerin de<br />

bundan mutluluk duyduğu kanaatindeyiz. Çünkü<br />

karşılarında; sorunlarıyla ilgilenen, sorumluluklarının<br />

bilincinde, doğru yönlendirmeye asla karşı çıkmayan,<br />

ancak eşitliğin birincil koşul olarak göz ardı<br />

edilmemesini savunan öğrenciler buldular.<br />

Okul yönetiminin etkinliğe verdiği desteğe de<br />

teşekkür etmeden etkinliğin yorumunu bitirmiş<br />

sayılamayız. “Öğrenci-Okul-Oda”: Bu birleşim tüm<br />

seçimlerin üzerinde bir koalisyon oluşturacaktır. Çünkü<br />

bilen, yöneten, uygulayan ve öğrenenler aralarında<br />

sorunsuz bir örgütlenme kurarlarsa değişken siyasal<br />

iktidarlar üzerinde devamlı baskı oluşturacaklardır.<br />

Celal Bayar'da bütün mühendis odaları kapanış<br />

etkinliklerini peşi sıra yapmışlardır.<br />

Darısı diğer İnşaat Fakülteleri'nin öğrenci<br />

komisyonlarının başına.<br />

SESSİZ KALMAYANLAR, SİZE SESLENİYORUZ<br />

AFİŞ YARIŞMASI<br />

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi gelecek<br />

nesillere seslenmek için yaratıcı, genç üyelerini<br />

arıyor. Şubemiz tarafından düzenlenecek olan<br />

'Deprem, Güvenli Yapı ve İnşaat Mühendisi'<br />

konulu afiş tasarımı yarışmasına, 2000 ve<br />

sonraki yıllarda mezun olmuş tüm üyelerimizin<br />

katılmasını bekliyoruz.<br />

Bu yarışma ile asıl ulaşmak istediğimiz nokta;<br />

inşaat mühendisinin ve inşaat mühendisliği<br />

mesleğinin gerekliliğini ve önemini topluma bir<br />

kez daha hatırlatmak, mesleğimizin ve<br />

meslektaşlarımızın toplumda hak ettikleri saygın<br />

yere ulaşmasını sağlamasına ufak da olsa bir<br />

katkı sağlamaktır. Eğer siz de topraklarımızın<br />

%90'ının deprem kuşağı üzerinde olduğunun<br />

bilincindeyseniz, su kaynaklarımızı<br />

değerlendirmedeki hatalarımızın farkındaysanız,<br />

sağlam yapılar için mutlaka sağlam temeller<br />

gerekli diyorsanız ve ulaşılamayan köy bizim<br />

köyümüz değilse daha fazla sessiz kalamazsınız.<br />

Kalmamalısınız.<br />

Unutmayalım ki, duyarlılık yaratıcılığın<br />

anahtarıdır. Bu anahtar kullanılmalı ve kilitli<br />

kapılar ardındaki fikirler herkesle paylaşılmalıdır.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

45


Düşün ve Sanat<br />

KİTAPLAR ARASINDA<br />

Alim ŞADAN<br />

İnşaat Mühendisi<br />

GEOTEKNİK BİLGİSİ III<br />

BİNA TEMELLERİ<br />

temeller-kuyu temeller ve kazıklı yayılı temelleri<br />

kapsamaktadır.<br />

Kitapta bilgisayarların günlük yaşama hakim<br />

olduğu XXI. yüzyıl başında, piyasayı kaplamakta olan,<br />

temel hesapları yazılımları hakkında bilgi verilmekte,<br />

ancak okurun bunları kullanmadan önce temel<br />

konulara hakim olması gerekmektedir.<br />

Zemin iyileştirme (yüzeysel işlemlerde iyileştirme,<br />

titreşimler yöntemlerde iyileştirme, önceden yükleme<br />

ile iyileştirme, enjeksiyon ile iyileştirme) konuları<br />

kitapta işlenmekte, Proje mühendisleri, üniversitede<br />

görevli araştırma görevlileri ve konuya ilgi duyan<br />

meslektaşlara tavsiye edilir.<br />

ÖRNEKLERLE SAP 2000 - V10<br />

Yapı temelleri 5000 yıldır bir mühendislik etkinliği<br />

olarak İnşaat mühendisleri ve mimarlarca<br />

uygulanmaktadır.<br />

Teknik ortamda temellerin inşaat mühendisliğinin<br />

ilk kitabı Vitru Vius'un M.Ö. 40 yılında yazmış olduğu<br />

De Architectura da III ve IV bölümlerde ilk kez ele<br />

alınmış olduğunu söyleyebiliriz. Bu belgede temel<br />

kazısı, kazık uygulaması, temel zemini iyileştirmesi ile<br />

ilgili bir çok kural getirilmiştir.<br />

Çinde Song hanedanı sırasında 1100 dolayında Lie<br />

Jie tarafından kaleme alınmış eser, Saray ve Kamu<br />

binalarının yapımı için, şartname niteliğini<br />

taşımaktadır. Burada temel inşaatı hazırlanmasından<br />

iyileştirmeye kadar bir çok konu ele alınmıştır.<br />

Osmanlı döneminde XIX. yüzyıla kadar temel<br />

mühendisliğinde dikkate değer bir etkinlik olmadığı<br />

söylenebilir. XIX. Yüzyılda, İstanbulda tersane ve<br />

havuz inşaatlarında temellere özel bir önem verildiği<br />

görülür.<br />

"Geoteknik Bilgisi III Bina Temelleri" kitabı dokuz<br />

bölümden oluşmaktadır. Ana kavramlar kaya ve<br />

zemin mekaniği, zemin incelemeleri, yüzeysel<br />

temeller, yayılı temeller, temel zemininin<br />

iyileştirilmesi, derin temeller ve kazıklar, derin<br />

SAP2000 V8'deki konulara ilave, basit bir<br />

çerçevenin elastik temele oturan temel kiriş,<br />

betonarme kabuk çerçeve, 4 katlı betonarme yapının<br />

modellenmesi ve hesaplanması, bazı özel durumlarda<br />

sistemin tamamı veya bir bölümüne ilişkin, geometri,<br />

Autocad veya Excel yazılımları ile geliştirilip SAP2000<br />

içine aktarılması örneklerle gösterilmiştir. Proje<br />

mühendisleri, üniversitede görevli araştırma<br />

görevlileri ve konuya ilgi duyan meslektaşlara tavsiye<br />

edilir.<br />

46<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Düşün ve Sanat<br />

ŞİİR<br />

14. Yılında<br />

SİVAS KATLİAMINI UNUTMADIK!<br />

2 <strong>Temmuz</strong> 1993<br />

Sivas'ta yitirdiğimiz iki değerli ozanımız<br />

Barış Güvercini<br />

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />

Barış güvercini uçsun Dünya da<br />

Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün<br />

Barış güvercini uçsun Dünya da<br />

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />

Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />

Dünya cennet olsun yaşasın insan<br />

Gelin barışalım dökülmesin kan<br />

Son bulsun savaşlar kesilsin figan<br />

Barış güvercini uçsun Dünya da<br />

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />

Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />

İnsancıl insanlar barıştan yana<br />

Ancak zalim olan kıyar insana<br />

Barış aşkı yayılmalı cihana<br />

Barış güvercini uçsun Dünya da<br />

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />

Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />

Nesimi der ki ey füze yapanlar<br />

Acımasız zalim cana kıyanlar<br />

Bırak ey yaşasın bütün insanlar<br />

Barış güvercini uçsun Dünya da<br />

Dostluklar kurulsun insanlar gülsün<br />

Son bulsun savaşlar kimse ölmesin<br />

Nesimi Çimen<br />

Hançerin Sapı<br />

Bekliyorum kaç zamandır;<br />

Uykusuzum, sabırsızım.<br />

Başımı acıtıyor<br />

Geceleri yastığım.<br />

Dilim kurumuş<br />

Bir su yatağı,<br />

Katı sözcüklerle<br />

Dolu tozlu ağzım.<br />

Bakıyorum eski<br />

Fotoğraflara.<br />

Hafız Burhan dinliyorum<br />

Taş plaklardan.<br />

Bir pencere çarpıyor<br />

Viran yüreğimde,<br />

Sıvalar dökülüyor<br />

Pervazından.<br />

Dörtnal giden<br />

Ürkek bir attan<br />

Düşüyorum da sanki,<br />

Takılı kalıyor<br />

Ayağım üzengiye.<br />

Sürükleniyorum<br />

Sırtüstü<br />

Çalılar, dikenler içinde.<br />

Mevsim kışa dönüyor,<br />

Hızar sesleri geliyor<br />

Dört bir yandan.<br />

Odun taşıyor<br />

Yorgun kamyonlar.<br />

Kuşlar da gitti.<br />

Çiçekler gelecek bahara<br />

Tohum saçıyor.<br />

Metin Altıok<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

47


Düşün ve Sanat<br />

Vedat YORULMAZEL<br />

İnşaat Mühendisi<br />

Şaka gibi gerçekler<br />

Teknolojiye uyum<br />

Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var.<br />

Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak<br />

uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek<br />

evimi aradığında telesekretere bıraktığı not.<br />

- "Babaannesi aradı dersiniz."<br />

Katır, sığır, kaz<br />

Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak<br />

bulunduğu ilkokulu dışardan bitirme sınavlarından<br />

birinde gerçekleşiyor. Dışardan bitirme sınavı ya,<br />

yağlı ballı adamlar da var sınavda. Gözetmenler<br />

sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar.<br />

Tam o sırada gözetmen bakıyor, adamın biri<br />

soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor<br />

adama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu<br />

parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip<br />

cevabı fısıldıyor: " Katı, Sıvı, Gaz." Sınav kurulunu<br />

dumura uğratan an cevap kagıtları okunurken<br />

gerçekleşiyor. Sorunun cevabı, kagıtların birinde<br />

aynen şöyle yer alıyor:<br />

- Katır, Sığır, Kaz<br />

Printer<br />

Sene 1992, üniversite yılları. Anneannemin hac<br />

parasıyla zar zor bir bilgisayar kapatmışız ama<br />

printer'a para kalmamış. Akşam vakti printer'i<br />

olan bir arkadaşa gidip aleti ödünç aldım, eve<br />

dönüp proje çıktısı alacağım.Ankara'da her kış<br />

olduğu gibi yerler yine buz. Kayıp düşer de alete<br />

bir zarar veririm korkusuyla bir taksiye bindim.<br />

Daha iki dakka olmadan polis çevirdi, taksici<br />

kenara çekti, sonra arabadan indi, kimliğini<br />

gösterdi. Ben kucağımdaki cihazın inmemek için<br />

uygun bir bahane olduğu düşüncesiyle elde kimlik<br />

arabada bekledim. Polis abi geldi, kapıyı açtı, ve<br />

aramızda şöyle bir diyalog geçti:<br />

- O ne len ööle?<br />

- Printer (yanındaki öteki polise dönerek) Ecnebi<br />

oğlum bu. Sonra gülümseyerek kapıyı kapattı. Güle<br />

güle manasına ikisi birden el salladılar, tekrar yola<br />

koyulduk. 500 metre kadar gittikten sonra şoför<br />

gene kenara çekti, çünkü gülmekten arabayı<br />

kullanamıyordu.<br />

Büyük kahinlerden sözler<br />

"Radyonun geleceği yok"<br />

Lord Kevin - İskoçyalı fizik alimi<br />

"Artık yeni hiçbir şey yok. İcat edilebilecek her şey<br />

icat edildi."<br />

Charles H. Duell - Amerikan Patent Dairesi Başkanı<br />

1899<br />

"Denizaltıların savaşta ne işe yarayabileceğini<br />

anlayamadım. En fazlasından mürettebatın boğularak<br />

ölmesine sebep olabilir."<br />

H. G. Wells - yazar 1901<br />

"Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak<br />

geçici bir moda olabilir."<br />

Henry Ford'un kredi talebi üzerine otomotiv<br />

sektörünün geleceği konusunda ekspertiz veren bir<br />

banka müdürü 1903<br />

"Uçaklar hoş oyuncaklar. Ama askeri bir değerleri<br />

yok."<br />

Mareşal Ferdinand Foch, I. Dünya Savası'nda Fransız<br />

Orduları Başkomutanı 1911<br />

"Artistlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?"<br />

Harry M. Warner, film endüstrisi yöneticisi. O<br />

sıralarda yeni icat edilen sesli film hakkında 1927<br />

"Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir.<br />

İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemez."<br />

Daryik F. Zanuck - Twenty Century Fox'un başkanı<br />

1944<br />

"Bilgisayarlar gelecekte belki sadece 1,5 ton<br />

ağırlığında olacaklar."<br />

Popular Mechanics Dergisi - 1949<br />

"Sound'larını beğenmedim, ayrıca gitar gruplarının<br />

modası geçti."<br />

Decca Record Plak Firmasının bir yöneticisi.<br />

Beatles'lar hakkında - 1962<br />

"İnsanların büyük çoğunluğu için tütün tüketimi gayet<br />

sıhhi bir şeydir."<br />

Doktor Ian G. McDonald, Operatör - 1963<br />

"İnsanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için<br />

herhangi bir neden göremiyorum."<br />

Kenneth Olsen, Digital Equipment Corp.'un (bir<br />

bilgisayar firması) başkanı - 1977<br />

48<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Düşün ve Sanat<br />

Komik fotoğraflar<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

49


Oyun Köşesi<br />

HABERLER<br />

• 21 Haziran günü yapılan Avrupa Briç Federasyonu<br />

Genel Kuruluna Sevinç ATAY bir dönem daha seçildi.<br />

2010 yılına kadar görev yapacak olan Sevinç ATAY<br />

daha önce de Asbaşkanlıkgörevindeydi.<br />

• Avrupa Gençler Şampiyonası 11-21 <strong>Temmuz</strong>’da<br />

İtalya’da yapılacak.<br />

• Avrupa Açık Briç Şampiyonası 30 Haziran’da<br />

Antalya’da yapıldı. Sonuçlar tbricfed.org.tr<br />

sitesinden detaylarıyla izlenebilmektedir.<br />

GEÇEN SAYIDAKİ 1. PROBLEMİN ÇÖZÜMÜ<br />

BRİÇ<br />

Şakir YOKAŞ<br />

İnşaat Yüksek Mühendisi<br />

Pik: R987<br />

Kör: RD5<br />

Karo: V109<br />

Sinek: 876<br />

BU SAYININ PROBLEMİ<br />

Pik: A432<br />

Kör: 74<br />

Karo: AR32<br />

Sinek: R54<br />

K<br />

B D<br />

G<br />

Pik: DV10<br />

Kör: V63<br />

Karo: 54<br />

Sinek: AD932<br />

Batı Trefl çıkar. Güney 5 Trefl yapar.<br />

Pik: 65<br />

Kör: A10982<br />

Karo: D876<br />

Sinek: V10<br />

Pik: 5<br />

Kör: 85<br />

Karo: AR7<br />

Sinek: AR85432<br />

BULMACA ÇÖZÜMÜ<br />

Pik: R107<br />

Kör: 9<br />

Karo: D1083<br />

Sinek: DV1097<br />

K<br />

B D<br />

G<br />

Pik: ADV9<br />

Kör: ARV1043<br />

Karo: 954<br />

Sinek: -<br />

Güneyde 7 kör oynuyorsunuz. AtaksinekD<br />

Pik: 86432<br />

Kör: D762<br />

Karo: V62<br />

Sinek: 6<br />

SinekA ile alır, elden karo veririz. Sonra sinekR oynarız.<br />

1- Doğu çakarsa üste çakar, maça empas ile yere geçer koz pası ile<br />

oyunu yaparız.<br />

2- Doğu karo atarsa iki tur sineğe çakar kozları çekeriz. Batı sinek ve<br />

karolardan sıkışır.<br />

3- Maça atarsa sinek R'ya çakılır Pik A ve empas ile yere geçilir. Koz<br />

pası ile ele gelinir. Koz A ve pikler çekilir. Karo A yere, sinek kupa R<br />

yere oynarız, Doğu çaresiz çakar.<br />

GEÇEN SAYIDAKİ 2. PROBLEMİN ÇÖZÜMÜ<br />

SUDOKU 1<br />

SUDOKU ÇÖZÜMLERİ<br />

Pik: 76<br />

Kör: 65<br />

Karo: 92<br />

Sinek: AR109865<br />

Pik: 103<br />

Kör: V87<br />

Karo: ARD43<br />

Sinek: V32<br />

B<br />

K<br />

G<br />

D<br />

Pik: ARD54<br />

Kör: D10932<br />

Karo: 76<br />

Sinek: 7<br />

Pik: V982<br />

Kör: AR4<br />

Karo: V1085<br />

Sinek: D4<br />

Güneyden 4 kör oynuyoruz. Batı sinek R çıktı ve kör ile devam<br />

etti. Ortağı A, R çekip Kör devam etti.<br />

SUDOKU 2<br />

Güneyde 4 kör oynuyoruz. Batı SinekR çıktı, kör devam etti. Ortağı A,<br />

R çekip Körle devam etti. Köre devam edin. Alıcı Pik de çekin. 1 sinek<br />

5 koz ve 3 maça çekildi. Geriye kalan 4 kağıt 2 pik ve 2 karo, yerde A,<br />

R, D, 4 karo var. Doğu ise mecburen maça V ve üç adet karo<br />

tutabilecektir. Yani squiz olur.<br />

SUDOKU 3<br />

50<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>


Oyun Köşesi<br />

SATRANÇ<br />

Enis BİLYAP<br />

548. Akhisar Çağlak Festivali<br />

16. Açık Satranç Turnuvası<br />

548. Geleneksel Çağlak Festivalinin bu yıl 16 ncısı Satranç<br />

Turnuvasında 374 oyuncu yarıştı. Kapalı Spor Salonunda<br />

küçükler, yıldızlar, büyükler ve anneler olmak üzere dört<br />

kategoride yapıldı. Turnuva açılışında turnuvanın sponsoru<br />

Akhisar Belediyesi Başkanı Salih Hızlı, Türkiye Satranç<br />

Federasyonu Disiplin Kurulu Başkanı Vehbi Başaran ve TSF<br />

Merkez Hakem Kurulu Başkanı Selçuk Büyükvural hazır<br />

bulundular.<br />

DERECEYE GİRENLER<br />

Küçükler:<br />

1. Barış Taşkınlar - 2. Tuna Taşkınlar - 3. Oğuz Öner - 4. M.<br />

Bora Sarı - 5. SedatSarı<br />

En İyi Bayan oyuncu: Mine Göldelioğlu<br />

Yıldızlar:<br />

1. Barış Başaran - 2. Aygün Demir - 3. Nazmi Gülban - 4. Onur<br />

Yavuz - 5. Sefa Seçkin - 6. Orçun Çetintaş - 7. Emre Yıldız<br />

En İyi Bayan Oyuncu: Sevinç Ersoy<br />

Anneler:<br />

1. Nurten Avcı - 2. Sevim Soykan - 3. Aydan Sedat Akar -<br />

4. İlkay Demir - 5. Meryem Aktaş<br />

Büyükler:<br />

1. UmutSayman - 2. Emine YanıkSüral - 3. Emre Ceviz -<br />

4. Ömer Dirim - 5. Fikret Küçükkara<br />

Son Dört Dünya Şampiyonluğu Adayı<br />

Belli Oldu<br />

Son Meksika Yolcuları: Aronian, Gelfand, Leko<br />

ve Grischuk<br />

8 Yaş Altı Satranç Şöleni Final Grubu<br />

Karşılaşmaları İle Sona Erdi<br />

Türkiye İş Bankası 8 Yaş Altı Satranç Şöleni muhteşem bir<br />

törenle sona erdi. Kapanış töreninde Federasyon Başkanı<br />

Ali Nihat Yazıcı, katılan tüm sporculara ve Türkiye İş<br />

Bankası Halkla İlişkiler Müdürü Sayın Bülent İnan'a<br />

teşekkürlerini sundu. Sayın İnan ve Türkiye İş Bankası<br />

Halkla İlişkiler grup müdürleri, Yazıcı ve yönetim kurulu<br />

Üyeleri tüm sporculara katılım belgelerini ve madalyalarını<br />

verdiler.<br />

Dünya Yaş Gruplarında Satranç Şampiyonasında buluşmak<br />

üzere sözleştiler.<br />

300 sporcu arasında ilk10:<br />

VATANSEVER BERK-POLAT BUĞRA HAMZA-KILINÇ OĞUZ-<br />

ÖZÇELİK ALİ KAAN-SEVGİ VOLKAN-VARDAR HARUN-KARACA<br />

CAHİT-KARŞU EGEMEN-KUMCU UĞUR-AĞRALI MERT<br />

100 sporcu arasında ilk10 Bayan:<br />

AĞUN LÜTFİYE SELVA-AKSOY MAHUR BESTE-ALPER HİLAL-<br />

GÜNDOĞAN SİNEM ÇAĞLA-LAMBA HAMAME BİLGE-MUTLU<br />

BESTE-SAİM MELEK HELİN-ULUSOY NİSAN-VARLI YAĞMUR-<br />

VATANSEVER BUSE<br />

Rusya Federasyonu'na bağlı<br />

Kalmukya Özerk Cumhuriyeti'nin<br />

başkenti Elista'da düzenlenen<br />

devam <strong>2007</strong> Dünya Şampiyonası<br />

Aday Maçları sona erdi. Boris Gelfand<br />

(İsrail), Levon Aronian (Ermenistan),<br />

Péter Leko (Macaristan) ve Alexander<br />

Grischuk (Rusya) Eylül ayında<br />

Meksika'da düzenlenecek olan <strong>2007</strong><br />

Dünya Şampiyonası'nda oynamaya<br />

hak kazandılar. San Luis 2005 Dünya<br />

Şampiyonası'nda ilk dörde giren<br />

Vishwanathan Anand (Hindistan),<br />

Peter Svidler (Rusya), Alexander<br />

Morozevich (Rusya) ve Dünya<br />

Şampiyonu<br />

Vladimir Kramnik<br />

(Rusya) Meksika'daki<br />

Dünya<br />

Şampiyonası'nda<br />

oynayacak diğer<br />

oyuncular.<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong><br />

51


Oyun Köşesi<br />

BULMACA<br />

Ali İhsan ARGIT<br />

İnşaat Mühendisi<br />

BULMACA<br />

SUDOKU<br />

SUDOKU-1<br />

SUDOKU-2<br />

SOLDAN SAĞA<br />

1-Tohum – Daha uzak anlamında bir söz. 2-Su<br />

kıyılarında yaşayan bir av kuşu– Meyveleri şekerle<br />

karıştırılmasından elde edilen bir tatlı. 3- Bilgi yazar<br />

makinası – Kimya da fermiyum'un simgesi. 4 - Satrançta<br />

bir taş - dogu anadolunun genelinde oynanan, sadece<br />

erkeklerin oynadigi bir halay türü. 5- Kirli olmayan –<br />

Gözün renkli bölümü . 6- Akdeniz kıyısında çipura ya<br />

verilen ad. 7- Yetişkin, erişkin – Sazın en kalın teli. 8-<br />

Kars ve çevrasinde oynanan bir halk oyunu . 9– Duadan<br />

sonra söylenir – Bir ay adı. 10- Önder, lider – İki veya<br />

daha çokkişi ile kurulan ticari ortaklık.<br />

SUDOKU-3<br />

YUKARIDAN AŞAĞI:<br />

1- Sosyal benle ilgili bilgi, bireyin kendini başkalarının<br />

yerine koyabilme yetisi – okey oyunundaki pullar . 2-<br />

İşaret çentiği – İri sıcan . 3- İlavesi – Öğretim ve<br />

eğitim sistemi. 4- Görgülü ve kibar erkek . 5- Basınç . 6-<br />

Açık saman rengi – Açık, meydanda . 7- Hatay'ın bir<br />

ilçesi – Baş, Kumandan . 8- İntikam – Girişik bezeme. 9-<br />

Gazete ve dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan<br />

yazılardan oluşan dizi – Birleşik arap emirlerinin plaka<br />

işareti . 10- Değerli bir süs taşı – Kalçaların üst kısmına<br />

oturan spor ceket.<br />

Çözümler Sayfa 50'de<br />

52<br />

İMO İzmir Şubesi Bülteni - <strong>Temmuz</strong> <strong>2007</strong> - Sayı: <strong>135</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!