13.07.2015 Views

Ağustos 2005 - Sayı: 124 (2933 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

Ağustos 2005 - Sayı: 124 (2933 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

Ağustos 2005 - Sayı: 124 (2933 KB) - İzmir - TMMOB İnşaat ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BİR TUĞLA DA SEN KOY…İzmir Salhane Mevkiinde, Makina Mühendisleri Odası, Tekstil Mühendisleri Odası, DişHekimleri Odası, Tabipler Odası ile İzmir Valiliği Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nün debulunduğu Tepekule İş Merkezi’nden bir kat satın aldığımızı duyurmuştuk. Bu katın Şubemizişlevlerine uygun hale getirilmesi için bazı değişikliklere gereksinim duyuldu. Değişiklikler en azdüzeyde tutularak tadilat projesi hazırlandı ve Karşıyaka Belediyesi’nden gereken izin alındı.Yapılan düzenleme ile katımızda:Yüz kişilik kademeli bir konferans salonuOtuz altı kişilik seminer salonuOtuz kişilik seminer salonuOn sekiz kişilik bilgisayar laboratuvarıÜye işlemlerinin yapılacağı 100 m 2 büro100 m 2 ’lik bekleme ve kafeterya salonuKütüphane, toplantı odası, personel ve yönetim çalışma odalarıbulunmaktadır.Yeni binamıza, elimizdeki kullanılabilir eşyaları da değerlendirerek, yeni eşyalarla taşınmakistiyoruz. Gerek tadilatı yapabilmek, gerek tefrişatı yenilemek için bir kampanya başlatmayıdüşündük. Çeşitli kesimlerle yapmış olduğumuz sözlü ön görüşmelerde çok olumlu tepkiler alınca,kampanyayı herkesin katılımına açmaya karar verdik.Konuştuğumuz ve olumlu cevap aldığımız kuruluş ve kişilerin isimleri aşağıda verilmiştir:• Avrasya Yapı Denetim• Betoya A.Ş.• Deton Yapı Denetim• Dülger İnşaat Ltd. Şti.• Ermiş İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.• Genta A.Ş.• H. Avni Berber (İnşaat Yüksek Mühendisi)• İtapen Ltd. Şti.• Kortürk Kerestecilik Ltd. Şti.• Mehmet Gümrükçü (İnşaat Mühendisi)• MŞB İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.• Olgun İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu• Özdeker İnşaat Müh. San. Tic. Ltd. Şti.• Terbay İnşaat Ltd. Şti.• Vindo Ltd. Şti.• Yrd. Doç. Dr. Gürkan Özden (İnşaat Yüksek Mühendisi)• Yüksel Proje Uluslararası A.Ş.Bu listenin duyurumuz ile çok uzayacağını tahmin ediyoruz.Bu kampanyaya ait şartlar aşağıda sıralanmıştır:‣ Kampanyaya katılanların adı, yardımın büyüklüğüne göre sıralanarak yeni binamızdaoluşturulacak özel bir köşede ilan edilecektir.‣ Eşit miktarda yardım yapanların ismi, alfabetik olarak sıralanacaktır.‣ İlan edilecek yardım miktarı en az 1.000 YTL’dir.‣ Kampanyaya katılanlara, isteğe göre, yardım miktarı kadar alınan malzemenin faturası veyabağış makbuzu verilecektir.‣ Kampanyanın bitiş tarihi 30 Eylül <strong>2005</strong>’tir.‣ 3.000 YTL ve üstü yardım yapan firmaların reklamı Şube bültenimizin iki sayısındayayınlanacaktır.Bu kampanyaya katılımınızı diler, saygılarımızı sunarız.YÖNETİM KURULU


içindekilerSAHİBİ :<strong>TMMOB</strong>İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASIİZMİR ŞUBESİhaber bülteni11 Ağustos <strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adınaProf. Dr. Ömer Zafer ALKUSORUMLU YAZI İŞLERİ YÖNETMENİ :İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adınaİnş. Müh. Jale ALELYAYIN KURULU :Jale ALELÖmer Zafer ALKUEmrah AKSİNNecdet DEMİRELGülşen IŞIKYAYIN KOŞULLARI :Tahsin H. VERGİNE.Tahsin YAYGINVedat YORULMAZELAli KANDEMİRK. Abidin ÖZTÜRKYazılar diskette veya e-posta ekinde ve 2 örnekkağıt çıktı olarak verilmelidir. Görsel malzeme,teknik işlere uygun fotoğraf, dia ve aydıngereçini mürekkebi ile çizilmiş olmalıdır. YayınKurulu gönderilen yazılarda dil, anlatma veyazım tekniği yönünden gerekli düzeltme vekısaltmaları yapabilir. Gönderilen yazılarınyayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulukarar verir. Yazılardaki görüşler yazarlarınaaittir. Gönderilen yazılar geri verilmez.YÖNETİM YERİ :Bornova Yolu Üzeri, 282/1 Sokak No:8Bornova / İZMİRTel : (0232) 462 5655 – 462 8205 (PBX)Faks : (0232) 462 1167ELEKTRONİK POSTA VE İNTERNET ADRESİ:Web sitesi : www.imoizmir.org.tre-posta : imoizmir@imoizmir.org.trDİZGİ : İnşaat Mühendisleri Odası İzmir ŞubesiBu sayı 5000 adet basılmıştır.BASKI : EMKA MatbaacılıkAmbalaj Baskı San. Tic. Ltd. Şti.1203 Sk. No:18/A Baltalı İş MerkeziC Blok Gıda Çarşısı Yenişehir/İZMİRTel: 0232 457 4343 (PBX)BAŞYAZI 3Neredeydik, Nerelere Geldik? 3YAYIN KURULUNDAN 5Merhaba 5ŞUBE’DEN 6*Haziran-Temmuz Ayı Etkinliklerimiz 6*Liman Çalıştayı’ndan 8*<strong>TMMOB</strong>’den 9*<strong>2005</strong>-2006 Sonbahar-Kış Etkinlikleri 13*İMO İzmir Şube 2004 Yılı Gelir Analizi 17*İMO İzmir Şube 2004 Yılı Gider Bütçesi 18İNCELEMELER 19*Yapıların Dinamik Özellikleri ve1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi Artçı SarsıntılarınınBingöl Bayındırlık İl Müdürlüğü Binasındaki Etkileri*Yapılarda Düzensizlik Durumları ve PlandaDüzensiz Bir Yapının Deprem Etkileri AltındakiDavranışı*Deprem Karnemiz Üzerine Özeleştiri ve Öneriler 29BETON KÖŞESİ 36*Betonarme Yapılarda Klorür Etkisi 36ÜYELERİMİZDEN 41*Beton Hanımefendisi 41*Özel Yaşamda Bireysellik mi? 43*Rönesans Yapı Anlayışı 45BİLGİSAYAR KÖŞESİ 47*İnternet Üzerinde 3D İçerik Yazılımları 47SINIRLARI ZORLAYAN MÜHENDİSLİK 49*Kızlarağası Hanı ve Hisar Camii 49GENÇ-İMO 50*Hareket Zamanı 50*Bir Bardak Su, Bir Tutam Çimento, 10 Gr. Demir 52İZMİR’DEN İNŞAAT MANZARALARI 53İzmir’den İnşaat Manzaraları 53DÜŞÜN-SANAT 54*Bir Dostun Ardından 54*Ağlayan Nehir: B. Menderes 55*Mizah 61OYUN KÖŞESİ 62*Satranç 62*Briç 63*Bulmaca 6419232 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


aşyazıNEREDEYDİK, NERELERE GELDİK?Bugün Türkiye’de kar eden kamusal varlıklarözelleştirme adı altında ya yabancı ortaklıholdinglere, ya da doğrudan yabancılara satılıyor.Zarar ettiği gerekçesiyle doğrudan kapatılanlarıda var. Satıldıktan sonra işletimi durdurulanişletmeler de mevcut. Bunları işletmeye ne gerekvar? Zahmetsiz olarak arsasının rantındanyararlanmak bile müthiş karlı bir iş.Bu yapılan işin adı özelleştirme. Büyükdevletler globalizmi empoze ediyorlar. Neden?Serbest piyasa ekonomisini korumacı yasalarınkaldırılmasını, devletin küçülmesini öneriyorlar.Neden? Ama kendi ülkelerinde bunlarıyapmıyorlar. Neden? Bu ülkelerde iletişim,ulaşım, enerji, madencilik, bankacılık gibihizmetler, ya devlet tarafından yapılmaktadır, yada devlet tarafından korunmaktadır. Neden?Neden? Bu devletler ar‐ge çalışmalarınabütçelerinden çok büyük pay ayırmaktadırlar.Neden? Neden? Neden? Bu soruların yanıtınıbulmak için 150 yıl kadar geriye gitmeliyiz. İdarive mali olarak zayıflamış olan Osmanlı 1838’deİngiltere ve Belçika ile Balta Limanı Antlaşması’nıimzalar. Bu antlaşma ile ülke Avrupa’nın açıkpazarı haline gelmiştir. Bu antlaşmayı 1854 ve1878 borç antlaşmaları izlemiştir. Ekonomik herödün Osmanlı Devleti üzerindeki siyasi etkiler iletamamlanmıştır. 1838 antlaşması ile dış alım, dışsatım ve iç ticaret tam olarak serbest bırakılmıştır.Hükümetler, kendi ekonomik politikalarınıüretemiyor, kendi gümrük vergilerini bile,Avrupa ile birlikte belirlemeyi kabul ediyordu. Budurum bugün yürürlükte olan Avrupa GümrükBirliği Protokolü’ne hiç mi benzemiyor?1838 yılına kadar iç ticaret Osmanlı tebasınaaitti. Devlet tüccarını koruma altına almıştı.Devletin iç ve dış ticaretten önemli gelirleri vardı.1838 antlaşması ile hiçbir koruma önlemi almadanülke Avrupa’nın açık pazarı haline getirildi.Avrupalı’nın rekabetine hazır olmayan yerliüretim tamamen durdu. Tanzimat Fermanı isebugünkü AB uyum yasalarına benzemektedir. Dışgüçler yapısal bozuklukları ortaya koyuyor, tümyurttaşların temel haklarının güvence altınaalınması gerektiğini söylüyordu. Görünüşte insaniolan bu öneriler, ilan edilen Tanzimat Fermanı ilevergi toplamada Müslüman Hıristiyan farkınıortadan kaldırarak eşitlik getiriyordu. Amaç,Hıristiyan tebasının haklarını güvence altınaalmaktı. Tanzimat uygulamalarındangayrimüslimler hoşnut kalmışlardı.Zenginliklerini artıran onlardı. Türkiye’yeyerleşmek için göç eden onlardı. Sağlananmülkiyet güvenliği sayesinde yoğun olarak mülkedinen onlardı. Batılı güçler tıpkı bugün olduğugibi, ülke çıkarlarını savunacak bilgi ve bilinçtenyoksun hükümetlere diledikleri şekli vermişler,ülke yönetiminde etkili olmuşlardır. Bu zamandilimi içinde Batıya hayran bir burjuva sınıfı ileBatıya karşı ağzı açık eli kolu sanki bağlı devletyöneticileri çoğalmıştır. Sonuç olarak Tanzimat ilebaşlayan, 1923 yılına kadar uzanan dönemdeOsmanlı ağır bir sömürü ile sanayi ve ticaretiolmayan, toprakları ekilemeyen, yeraltı ve yerüstü doğal varlıkları talan edilmiş, yıkıntı halindebir ülke olmuştu.1923‐1938 Türkiye’nin atılım yaptığı, tümdevrimlerin gerçekleştirildiği yıllardır. 1923‐1938döneminde tümüyle Türkiye’ye özgü olan birkalkınma modeli uygulanmıştır. Bu modelinbirinci şartı ulusal bağımsızlıktır. “Bu yöntem,özel girişimciliğe yer veren, ancak kapitalistolmayan, devletçiliği öne çıkaran, ancak sosyalistolmayan ya da her ikisi de olan bir kalkınmamodelidir.” Bu model ile, hem kalkınma hamlesisürdürülmüş, hem de Osmanlı’nın tüm dışborçları ödenmiştir.1938‐1950 dönemi Atatürk’’ün devrimcipolitikasının temel ilkeleri ile çelişenuygulamaların yapıldığı, Atatürkçülük’ten geriİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 3


aşyazıdönüş sürecinin başladığı bir dönem olmuştur. Budönemde Türkiye, Batı ve ABD ile ikili, üçlübirçok anlaşma yapmıştır. “Bu anlaşmaların ortaközelliği, Batıya bağımlılığın artırılması veegemenlik haklarının törpülenmesidir.” OysaMustafa Kemal, Batı ile bağımlılık doğuracakhiçbir ilişkiye girmemiş, Batı emperyalizminekarşı ülkesini korumuştur. ABD ile yapılan ilkanlaşma, karşılıklı yardım anlaşması 1945, ikincianlaşma 1946 yılında yapılmıştır. İkinci anlaşmaABD’nin savaş artığı malzemesinin alınmasıkoşuluyla Türkiye’ye on milyon $ borçverilmesidir. Bu anlaşmalar bir tarafın haklarınıkoruyan, Türkiye’yi köleleştirme sürecine götürenanlaşmalardır. Türkiye artık bağımsızlığındanödün vermiştir. 1950 yılından itibaren, Batıya veözellikle ABD’ne ödün vermekte, iktidarlarbirbirleriyle adeta yarışmışlardır. 1950’denbugüne kadar geçen süreç, Osmanlı’nın sondönemiyle tamamen aynıdır. Türkiye bugünekonomik olarak zor durumdadır. Özelleştirmeadı altında devletin öz varlıkları, imtiyazlı kişilerepeşkeş çekilmekte, ortak pazara girme sevdası ile,ulusal pazarını bu ülkelere koşulsuz açmaktadır.Bütün bu olumsuzluklar yetmiyormuş gibi,Lozan Anlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin tekulus kabul edilmesinin temeline dinamityerleştirilmeye çalışılmaktadır. Lozan’ın etnikkökeni azınlık kabul etmeyişini fiilen kaldırarak,uniter yapıyı bozmak isteyen güçler çalışmalarınısürdürmektedir. Sorunun özü, 1923’te kurulanTürkiye’nin ulusal varlığına itiraz niteliğindedir.Dış güçlerin talepleri demokratik ve kültürelhakların düzenlenmesi olarak gösterilmektedir.Esasen bu talepler, ulusal ve siyasal niteliktedir.Sonuç olarak hedefleri de ulusal düzeydeayrışmayı sağlamaktır.Prof. Dr. Ömer Zafer ALKUBaşkanNot: Bu yazı Yük. Mim. Müh. Metin Aydoğan’ın TürkiyeÜzerine Notlar 1923‐<strong>2005</strong> isimli kitabından esinlenerek vefaydalanılarak yazılmıştır.İZMİR LİMAN ÇALIŞTAYIKATILIM ORTAK SONUÇ BİLDİRGESİ‐İzmir Alsancak Limanı konumu, niteliği vepotansiyeli bakımından Türkiye’nin önemlilimanlarından biridir.‐Ticaret, turizm ve kültür kenti olma vizyonuylaİzmir için liman vazgeçilmez bir unsurdur. Dünyanınen büyük limanlarına sahip kentler nasıl ticaret,turizm ve kültür merkezleri olarak birer dünya kentiolma niteliğini kazandıysalar İzmir de halkıylabütünleşmiş limanıyla bu kentler arasındaki yerinialmalıdır.‐Yük ve yolcu naklinde demiryollarının payıarttırılmalı, liman ulaşımında kullanılacak kara vedemiryolları kent ulaşımını olumsuz etkilemeyecekşekilde planlanmalıdır.‐Özelleştirme Yüksek Kurulu 30/12/2004 tarih ve2004/128 sayılı kararı ile İzmir Limanı’nın, karardabelirtilen yöntemlerle 12 ay içinde özelleştirilmesinekarar vermiştir. İzmir Limanı’nın özelleştirilmesiyerine, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, özelsektör kuruluşların, yerel yönetimlerin katılımıylaoluşturulacak otonom bir kurul tarafındanyönetilmelidir.‐İzmir Limanı’ndaki yükleme, boşaltmakapasitelerinin yakın bir gelecekte dolacağıdüşünülerek yeni bir liman projelendirilmesiçalışmalarına başlanmalıdır. Yeni liman genişletilebilirbir alana sahip olmalı, her türlü liman çalışmasınatahsis edilebilecek rıhtımlarla donatılmalıdır. Böyle birliman için Ege kıyılarındaki en uygun yer Bakırçaydeltasındaki sahalardır. Söz konusu Kuzey Ege(Çandarlı) Limanı fizibilite çalışmaları en kısa süredetamamlanmalı, kara ve demiryolu ulaşımıyla diğeraltyapı çalışmalarına acilen başlanmalıdır.08.06.<strong>2005</strong><strong>TMMOB</strong> İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi<strong>TMMOB</strong> Mimarlar Odası İzmir Şubesi<strong>TMMOB</strong> Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi<strong>TMMOB</strong> Gemi Mühendisleri Odası İzmir ŞubesiDEÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama BölümüDEÜ Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksek OkuluDLH Genel Müdürlüğüİzmir Deniz Ticaret OdasıDeniz Nakliyecileri DerneğiUTİKADDeniz Bilimleri Enstitüsü4 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


yayın kurulundanMERHABAYaz sıcaklarının yaşandığı şu günlerde yinebirlikteyiz. Kimimiz gündelik dertlerin üstesindengelmeye çalışırken kimimiz tatilin tadınıçıkartmaktayız. Hayatı kendine mahsus, bütüninsanlara bir şey söyleyebilecek şekildeyaşayabilmek güzel olsa gerek. Bu sayıda fazladerinleşmeden birkaç meseleye değinerek,dikkatinizi çekmeye çalışacağız.Sanki doğada hava sıcaklıkları arttıkça yurt vedünya gündeminin yakıcılığı da artmaktadır.Yanıbaşımızda işgal sürmekte sivil halk savaştayaşamını yitirmeye devam etmektedir. Sermayeninküreselleşmesine paralel artan terör de her yerde heran masum insanların yaşamlarına mal olmaktadır.Bir yandan bilişim teknolojileri, sanayidevriminden daha hızlı biçimde dünyayı ve yaşamıntüm boyutlarını değiştirmektedir. Ulusal devletleriaşan uluslararası kurumların ulusal devletlerinyerine geçmekte, ulusların kaderini belirleyenkararlar giderek Dünya Bankası, İMF, Dünya TicaretÖrgütü vb. kurumlar tarafından alınmakta,hükümetlere uygulaması dikte ettirilmektedir.AB’nin beklentileri ile İMF’nin dayattığı politikalaruyum içinde bulunmaktadır. Ulusal düzeyde gerekhükümet olarak, gerek devleti oluşturan kurumlarve kuruluşlar olarak ve gerekse insan olarakdünyadaki egemen güç ve görüşlerden aferinaldıkça “ilerliyoruz” anlayışı hakim konumageçmektedir.Öte yandan zaman zaman belirttiğimiz gibikavram kargaşası devam etmekte, dünyadaki hakimgüçler ve gelişmeler kavram kargaşasınıkörüklemektedir. Böylece; çok hızlı değişendünyada, bazı kavramlar anlamını kaybettiği içindeğişen dünyayı eski kavramlarla açıklamakdurumunda kalındığı, dolayısıyla değişen dünyanıngerisinde kalındığı izlenimini pekiştiren söylemlerartmaktadır.Yurt ve dünya gündeminin mesleğimize veörgütümüze yansıması da anındagerçekleşmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ninkuruluşunda her alanda yetişmiş insan gücüne amadaha çok da mühendise duyulan ihtiyaç nedeniyle;mühendislere önem verilmiştir. Meslek yasaları vemesleki örgütlenme yasaları özen ve önemleyapılmış ve yaşama geçirilmiştir. Ancak gelinensüreçte; yukarıda belirtilen gelişimlere paralelyabancı mühendislerin herhangi bir kısıtlamaya vedenetime tabii olmadan ülkemizde çalışmalarıgerektiği savunulur olmuştur. Süreci yalnızca kendiçıkarları açısından değerlendiren yerli ve yabancısermaye kesimleri <strong>TMMOB</strong>’nin öne sürdüğühususları idari engel olarak değerlendirmekte veörgütümüz aleyhine kamuoyu yaratmayaçalışmaktadırlar. Gerek bu hususları ve gerekseAB’ye uyum sürecinde mühendisin vemühendisliğin nasıl ve hangi oranlarda etkileneceğikonusunu bir kenara bırakan Mimarlar Odasıtarafından, yine yeniden bir tartışma başlatılmıştır.“Fırsatı ganimet bilerek” dar mesleki bir anlayışakapılarak inşaat mühendislerinin, iç mimarlarınhizmet alanlarını mimarlık hizmet alanları içerisindedeğerlendirerek kendilerinden başka meslekleri vemeslek odalarını yok saymayı bu meslekleri sadecemimarlıkla ilintili meslekler olarak değerlendirmeyiseçmişlerdir. Bu seçimlerinde yukarıda açıklanansürecin etkileri açıkça görülmektedir. Zaten esinkaynaklarının AB müktesabatında yer alanmaddeler olduğu belirtilmektedir.Mesleğimiz ve meslek örgütümüz aleyhine gerekulusal düzeyde toplumsal, siyasi ve ekonomikalanda ve gerekse örgütsel alanda gelişen budurumlara karşı durulması gerekmektedir.Kavram kargaşalarının ortadan kalkacağınaolumsuzlukların değiştirilebileceğine inanan, hayatısahiplenmeye açık, iddialarından vazgeçmeyen,kendisini önemseyen, meslek meslektaş ve örgütiçin…Yeniden buluşmak dileğiyle.YAYIN KURULUİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 5


şube’denHAZİRAN – TEMMUZ AYI ETKİNLİKLERİMİZ01 Haziran <strong>2005</strong>İnşaat Mühendisleri Odası İzmir ŞubesiMeclisi toplandı. Toplantıda, yapılanlar veönümüzdeki dönem çalışmaları içinde yapılmasıdüşünülenler görüşüldü.03 Haziran <strong>2005</strong>İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafındanprojelendirilerek ihalesi yapılan Üçyol‐Üçkuyulararası Metro Hattı’nın temel atma törenine katıldık.07 Haziran <strong>2005</strong>‣ İzmir‐Bergama, Eşme, Sivrihisar,Havran/Küçükdere Elele Hareketi’nce, 5 HaziranDünya Çevre Günü’nde yapılan halkı kışkırtmahareketlerine ve saldırılara karşı İzmir Valiliğiönünde düzenlenen basın açıklamasına katıldık.‣ Şubemiz laboratuvar sorumlusu VedatYorulmazel, Konak Anadolu Lisesi’ndemesleğimizi tanıtma amaçlı bir toplantıya katıldı.08 Haziran <strong>2005</strong>Organizasyonunu İnşaat Mühendisleri Odasıİzmir Şubesinin yaptığı İzmir Limanı Çalıştayı,Atatürk İl Halk Kütüphanesi Sosyal EtkinliklerSalonunda gerçekleştirildi. Sonuç bildirgesinibültenimizin diğer sayfalarında bulacağınızçalıştayda sırasıyla TC Ulaştırma Bakanlığı İzmirBölge Müdürlüğü adına Bölge Müdür Yardımcısıİnşaat Mühendisi Özden Balköse, İnşaatMühendisleri Odası İzmir Şubesi adına İnşaatYüksek Mühendisi Veli Akçaoğlu, MimarlarOdası İzmir Şubesi adına Başkan Tamer Başbuğ,Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi adına BaşkanTuncay Karaçorlu, Gemi Mühendisleri Odasıİzmir Şubesi adına Özgen Aydın, Dokuz EylülÜniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü adınaFunda Yercan, Dokuz Eylül Üniversitesi Denizİşletmeciliği ve Yönetimi Yüksek Okulu adınaHakkı Kişi, İzmir Ticaret Odası adına Hitay Baran,Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi adına ÖzdenÇokdeğer, Deniz Nakliyecileri Derneği, Denizİhracatçıları Birliği ve UTİKAT adına ErdoğanYılmaz sunumlarını yaptılar. Oturumunyürütücülüğünü Yönetim Kurulu Üyemiz AliFuat Günak yaptı.09 Haziran <strong>2005</strong>İzmir Körfezi Vapur Gezisi 600 kişilik birkatılımla yapıldı. İzmir Büyükşehir BelediyeBaşkanımız Aziz Kocaoğlu’na Bergama Vapurutahsisinde Şubemize gösterdiği kolaylıktan dolayıteşekkür ederiz.27 Haziran ‐ 2 Temmuz <strong>2005</strong>İMO Bilgisayar Projeleri Altyapı YenilemeProjesi çerçevesinde yürütülen yeni yazılımprogramının tanıtım ve eğitim çalışmasıŞubemizde yapıldı. Eğitime Aydın, Çanakkale,Balıkesir, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak,Van Şubeleri ile bu şubelere bağlı 12 temsilciliktentoplam 31 çalışan katıldı.5 Temmuz <strong>2005</strong>‣ Bayındırlık İl Müdürlüğü’nde çalışanüyelerimizi ziyaret ettik. İşyeri sorunlarının6 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’denLİMAN ÇALIŞTAYI’NDAN8 Haziran <strong>2005</strong> tarihinde Atatürk İl HalkKütüphanesi’nde gerçekleştirilen İzmir LimanıÇalıştayı’nda İMO İzmir Şubesi Yönetim KuruluSekreter Üyesi Jale Alel’in yapmış olduğu konuşmametni:Değerli konuklar;Bilindiği gibi “ülkelerin zenginliğinin gerçekkaynağı, mal üretmek ve üretilen malı yabancıülkelere satarak gelir elde etmektir. Üretilereksatılan malların en ekonomik taşıma yöntemi deniztaşımacılığıdır. Deniz taşımacılığının ise gemilere vemalların yüklenip boşaltılacağı limanlaragereksinimi vardır. Deniz ticareti yoksa liman dayoktur.”Günümüzde dünya ticaretinin % 90’ına yakınmiktarının, denizyolu ile yapıldığı biliniyorsa,Dünya ticaret pazarından Ülkemizin daha fazla payalabilmesi için yapılması gereken, denizyolutaşımasının ana unsuru olan limanların, hergüngelişen gemi boyutlarına ve elleçleme ekipmanlarınahizmet verebilecek şekilde rehabilite edilmesi veyenilerinin yapılmasıdır.Bilindiği gibi kıyı ve liman yapıları gibi teknikuzmanlık gerektiren bu sektörde, fizibilite, etüd,proje yapımı, ihale ve inşaat uygulamaları bugünekadar Demiryolları, Limanlar ve Hava Meydanlarıİnşaatı Genel Müdürlüğü ve bu genel müdürlüğebağlı bölge müdürlükleri aracılığı ileyürütülmekteydi. Ancak Bakanlar Kurulu’nun26.11.2004 tarih, 2004/ 8336 sayılı kararı ile kabuledilen ve 27 Ocak <strong>2005</strong> tarih, 25709 sayılı ResmiGazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kararı ileUlaştırma Bakanlığı’nın DLH Genel Müdürlüğü’nebağlı bölge müdürlükleri kaldırılarak, yerineUlaştırma Bölge Müdürlükleri kurulmuştur. Buyapısal değişikliğe gitmekle ulusal gelişmeninolmazsa olmaz unsuru olan fizibilite, planlama,projelendirme ve ihale ve inşa etme konularının yokedilmesi süreci başlatılmıştır. Öyle ki sadece İzmirözelinde Bölge Müdürü sayın Salih GÜMGÜMAnkara’ya çekilmiş, son olarak da 31 Mayıs <strong>2005</strong>tarihli Bakan oluru ile yeniden yapılanma adıaltında, yeni kurulan bölge müdürlüklerinde teknikkadrolar yönetim kademesinin dışında bırakılmıştır.Bu uygulamalarla, tüm Türkiye’de kıyılarımızınplanlanması uygulaması terk edilmiş gibigörünmektedir.İzmir DLH 6.Bölge Müdürlüğü kontrollüğündebugüne kadar ilimizde ve bölgemizde, AdnanMenderes, Çiğli‐Kaklıç ve Selçuk Havaalanları,Aliağa‐Menderes Demiryolu, 20 adet BalıkçıBarınağı, iskele ve kıyı koruma yapıları, Bodrum,Dalaman, Çanakkale, Edremit, Uşak Havaalanlarını,Kuşadası İskeleleri ve Yat Limanı, Bodrum veMarmaris Yat Limanları inşaatları yapılmıştır.Bilindiği gibi İzmir Limanı mevcut konumuylaİzmir’in, Ege Bölgesi’nin ve Ülkemizin en büyükihracat ve yük elleçlenen limanı olmasına rağmen,artan yük kapasitesine hizmet veremediğinden,taramayla oluşturulacak körfez derin su yolu ilekonteyner terminalini kapsayan tevsii inşaatının biran önce yapılması gerektiği belirtilmektedir. AyrıcaÇandarlı Körfezi’nde yapımı planlanan ve ülkemizinilk “Ana Konteyner Limanı” olacak Kuzey Ege AnaKonteyner Limanı’nın fizibilite ve ÇED raporutamamlanma aşamasında olup, bu işlerden sonrahızla teknik çalışmaların tamamlanarak ihaleaşamasına gelinmesi sağlanmalıdır. Halençalışmaları devam eden Güllük Limanı, BodrumYolcu Limanı, Sığacık Yat Limanı inşaatları devametmektedir.Yine ilimizde halen 150 yat kapasiteli ÇeşmeAltınyunus yat limanı mevcuttur. Buna ilave olarakDLH tarafından alt yapıları tamamlanıp, üst yapıeksiklikleri ve işletme hakkının “yap‐işlet‐devret”metoduyla ihale aşamasına getirilen Sığacık YatLimanı, Çeşme Yat Limanı imar planı, ÇED raporuonaylı veya onay aşamasında olan Yeni Foça yatlimanı, Çeşme‐Şifne yat limanı, Çeşme‐Ilıca,Karaburun yat liman yapımıyla ilimizin 150 adetolan yat bağlama kapasitesi, 2230 adede çıkacak veİlimiz yat turizmi gelirinden hakettiği payıalabilecektir.8 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’denbir idari ve kolluk kuvveti sorunu şeklinde elealınmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunuʹnun BazıMaddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTasarısı, temelde çok önemli hatalar içermektedir. Buhatalar hayati boyutta, olup ısrar edilmesi halindegiderilmesi olanaksız kayıplar ortaya çıkacaktır.Her şeyden önce tanımların bir bölümümühendisliğin temel kavramlarına aykırıdır. Örneğinuluslararası bir terim olan ve Erişme Kontrollü Yollarʹailişkin yasada tanımlanan ʺekspres yolʺ tanımıkaldırılmaktadır. Bölünmüş yollar ekspres yol gibiortaya atılmakta ve azami hız saatte 110 kmʹyeçıkarılmaktadır. Halbuki otomobillerin farlarının yapısıerişme kontrollü olmayan yollarda saatte 90 kmʹdenyüksek hızlarda trafik güvenliğini ortadankaldırmaktadır. Hızın artırılması yakıt tüketimini dearttıracaktır. ABDʹde otoyollarda azami hız saatte 55mil yani 90 kmʹdir. Hızın arttırılması ülkenin petrolalımını 1 milyar ABD Doları arttıracaktır. <strong>TMMOB</strong> bukonuda ayrıntılı bilgi vermeye hazırdır.Tasarıda 100 m civarında yaya geçidi olmasıhalinde yayaların, kazaya uğraması halinde anakusurlu sayılmaları çok sakıncalıdır. AnkaraʹdaMeşrutiyet Caddesi gibi kentsel dokuya aykırıgeçitlerin olduğu caddede yayalara çarpmak artıkʺyasalʺ olmaktadır.Tasarıda Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulukaldırılmakta, zaten denetleme yapılmayan yollardasorumluluklar da başka odaklara kaydırılmaktadır.<strong>TMMOB</strong>, trafikte ölülerini bile sayamayanülkemizde, 2918 sayılı Karayolları Trafik KanunuʹnunBazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTasarısıʹnda da bilimi ve birikimi dışlayan bir tarzınönde olduğunu söylemektedir.<strong>TMMOB</strong>; ʺKarayolları trafik yasasında yapılmakistenen değişiklik bilimi ve uzmanlık birikiminidışlıyor!ʺ demektedir.<strong>TMMOB</strong>, ʺBu tasarının bir oldu/bitti ileyasalaşması önlenmelidir.ʺ demektedir.Mehmet SOĞANCI<strong>TMMOB</strong> Yönetim Kurulu BaşkanıBASIN AÇIKLAMASI14 TEMMUZ <strong>2005</strong><strong>TMMOB</strong>, İNCİRALTI’NDA ÇEVRESEL VETARIMSAL DEĞERLERİN KORUNMASINDANYANADIRTürk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İzmir İlKoordinasyon Kurulumuz, her zaman olduğu gibibugün de mesleki ve toplumsal duyarlılık ve kamuyararı temelinde, toprak, hava ve su gibi doğalkaynaklarımızındeğerlendirilmesinde,sürdürülebilirlik anlayışıyla, bilimsel bilgi veteknolojinin uygulanmasına yönelik görev vesorumluluklar taşımaktadır.Bilindiği gibi, kentimizin batı gelişme aksındabulunan ve doğal, kültürel ve ekonomik anlamdaönemli değerler içeren İnciraltı, kentimizin en önemliaçık ve yeşil alan olma özelliğine sahip bölgesikonumundadır. Bu özellikleri dolayısıyla geçmişte,bugün ve gelecekteki planlama kararlarının buözellikleri ile ilişkisi ve sürekliliği önemlidir. Bunedenle İnciraltı’nda bu özelliklerini koruyan planlamakararları yaşama geçirilmelidir.İnciraltı, yanlızca Balçova ve Narlıdere yerleşimleriiçin değil, aynı zamanda İzmir Metropoliten Alanı içinde son derece önemli bir tarımsal ve yeşil alan olmaözelliğini korumaktadır. Bu bölge kentimizin ciddiboyutlarda eksikliği olan açık ve yeşil alan ihtiyacınınkarşılanması anlamında da çok büyük bir önemesahiptir.İnciraltı’nda imara açılmak istenen alan, ÜçkuyularVapur İskelesinden başlayan ve Bahçelerarasımahallesini de içine alan yaklaşık 6000 dönümlük“yoğun tarımsal faaliyetin yapıldığı” alandır. Bualandaki tarımsal faaliyetler arasında; narenciyebahçeleri, örtüaltı (sera) tarımı ve çeşitli meyvebahçeleri yer almaktadır. Toplam narenciye bahçesialanı 1400 dönüm olup bunun da 1000 dönümüzerindeki bölümü “çok iyi durumda, bakımlı veyüksek verimlidir”. Geriye kalan 400 dönümü ise rantamaçlı değerlendirilmesi umuduyla “bilinçli olarakbakımının yapılmadığı ve verimsizleştirilmeye veyaverimsiz olduğu izlenimi yaratılmaya” çalışılanbölümüdür. Ancak unutulmamalıdır ki, yeterli bakımişlemleri yerine getirildiği takdirde bu alanlarda dayüksek verimli ürün elde etmek mümkündür. Yöredeyaklaşık 500 dönüm alanda da süs bitkileri ve sebzetarımı, 200 dönüm alanda ise karışık meyve bahçesitarımı yapılmaktadır. Bölgede yetiştirilen tüm ürünleriç ve dış pazar değeri yüksek ürünlerdir. Bölgenin10 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’dentoprak yapısı en az 50‐60 cm toprak profiline sahipverimli alüviyal özelliklidir ve arazi eğimi ise %1‐3arasında değişen düz kabul edilen bir değerdedir. Alanaynı zamanda İzmir sathı içerisinde iklim bakımındankendine özgü, çevresinden farklı özellikler taşıyan“mikroklima” özelliği taşımakta ve yeraltı sıcak(jeotermal) sularının doğal olarak toprak sıcaklığınıyükseltmesi sayesinde turfanda yetiştiricilik veerkencilik bakımından da bölgemizin en mükemmelyöresi niteliğindedir. Tüm bu özellikleri nedeniyle desöz konusu bölge “Tarım Arazilerinin Korunması veKullanılmasına Dair Yönetmelik” hükümleri uyarınca“mutlak tarım arazisi” olma özelliğindedir. Mutlaktarım arazileri, “ülkenin tarımsal üretiminde ülkesel,bölgesel veya yerel önemi nedeniyle tarımda kalmasıgereken, halihazır tarımsal üretimde kullanılan veya buamaçla kullanıma elverişli arazileri” ifade etmektedir.Aynı yönetmeliğin 8.maddesinin (a) bendi uyarınca“mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri veekonomik olarak verim alınan veya halen ekonomikverim alınmasa bile gerekli bakım yapıldığındaekonomik verim alınabilecek olan dikili tarım arazileriile sulu tarım arazileri” tarım dışı amaçlarlakullanılmaya tahsis edilemeyecek arazilerdir.İnciraltı’nı imara açmak amacı ile getirilenalternatifler, yürütülen kampanyalar, bölgenin açık veyeşil alan olarak korunmasını ve geliştirilmesinisağlamaktan uzak, yanlızca belirli mülkiyetlerin rantsorunlarını çözen, kamuoyunun, uzmanlık çevrelerininbilgisine ve değerlendirmelerine sunulmamış, tekamaca yönelik farklı alternatiflerdir.İnciraltı’nda kentimizin önemli bir açık ve yeşilalanı olabilme olanağını korumanın yanısıra varolantarımsal potansiyeli de geliştirecek projeler ile verimlikılınmalı ve devam ettirilmelidir. Bu anlamda yıllarcabilinçli bir biçimde ve denetimsizlikle yaratılan imarkargaşasının yükünü İzmir kentlisi çekmemelidir.Ekonomik kaygıların, ekolojik kaygılara baskınçıkması sonucu geri dönülemeyecek biçimde tüketilenülkemizin ve yerküremizin en zengin varlığı olantoprak kaynaklarımız, ülkemizin geleceği için ciddi birtehdit altına girmektedir. İnciraltı bölgemiz de butehdidin günümüzde en yoğun yaşandığı bölgekonumundadır.Oysa ki yapılması gerekenler arasında, kararlı birtavırla bölgenin tarımsal niteliğinin korunması, sulamave drenaj çalışmalarının yapılması, bölge üreticilerinindesteklenmesi ve teşviki ile mağduriyetlerinin ortadankaldırılması ve bu sayede arazi spekülasyonlarınınönüne geçilmesi gelmelidir. Bölge üreticisinin sadecesınırlı bir kısmının ciddi bir biçimde sorunu halinegelen sulama suyunda bor ve tuzluluk sorununa nedenolan yer altı su kullanımının ortadan kaldırılmasınayönelik sulama projeleri üretilmeli, Balçova Barajı buamaca yönelik olarak hiç zaman kaybetmeden devreyesokulmalı ve Ali Onbaşı Deresi’nin sulama amaçlıkullanılabilmesine yönelik etüd ve fizibilite çalışmalarıda bir an evvel gerçekleştirilmelidir.Bölgenin uzaktan algılama görüntüleri yardımıylakaçak yapılaşma durumu tespit edilmeli ve sürekliolarak gözlenerek gelecekteki olası yasa dışıuygulamaların önüne geçilmelidir.Esasen sorun, arazinin tarımsal niteliği ile ilgilideğildir. Sorunun özünde, İzmir’in nefes aldığı ve kentmikroklimasının sağlandığı kent peyzajını güçlendirenbu çok önemli alanda, “yanlış ve haksız yüksekyoğunluklu yapılaşma ile rant sağlama isteği”yatmaktadır.Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak,yıllardır İnciraltı’nın kentimize sağladığı ve sağlayacağıolanaklara ilişkin sorunlarının çözümüne yönelikolarak yanlış ve haksız yapılaşmanın yaratacağıetkilere ilişkin yapmış olduğumuz tüm bilimsel,toplumsal ve hukuksal çalışmalarda, etkinliklerde vehukuksal girişimlerde doğa ve toplum yararı temelalınmıştır. Bu girişimlerimizin doğruluğunun vehaklılığının yeni bir örneği de Danıştay’ın Özdilek İşMerkezi’nin yapımına olanak tanıyan planlara yönelikolarak vermiş olduğu <strong>2005</strong>/1842 numaralı iptalkararıdır.Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği olarak,İzmir halkımızı, başta İzmir Valiliğimiz, BüyükşehirBelediye Başkanımız ve duyarlı Sivil ToplumKuruluşlarımız olmak üzere konuya bir an önce sahipçıkmaya ve özellikle bölgede görev yapan BelediyeBaşkanlarımızı da seçim vaadlerine uymaya davetediyoruz.<strong>TMMOB</strong> İZMİR İL KOORDİNASYON KURULUBASIN AÇIKLAMASI27 TEMMUZ 2004KARADENİZ DUBLE SAHİL YOLU İÇİNVERİLEN YARGI KARARLARI UYGULANSIN,İNSANLAR ÖLMESİNBİLİM VE HUKUK KAZANSINKaradeniz Duble Sahil Yolu inşaatındaki yanlışlarakarşı 1998ʹden beri direnen ve hukuk savaşımı verenAvukat Cihan Eren, 18 Nisan <strong>2005</strong>ʹte açtığı davalar içinİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 11


şube’denyapılacak keşiften iki gün önce bir silahlı saldırıda ağıryaralandı, 22 Temmuz <strong>2005</strong>ʹte yaşamını kaybetti.Cihan Eren, duyarlı yurttaşlar ile birlikte neleryaptı? Rize Fındıklı Aksu mevkiinde 3. derece sitalanında deniz dolgusuyla yol inşaatı başlatanKarayolları 10. Bölge Müdürlüğüʹnün projesinin iptaliiçin mahkemeye başvurdu. Mahkemenin yürütmeyidurdurma kararı vermesine karşın inşaatın devametmesi üzerine sorumlular hakkında Savcılığa suçduyurusunda bulundu. Trabzon Valiliği memurlarhakkında soruşturma izni vermeyince, Savcılık,Trabzon Bölge İdare Mahkemesiʹne başvurdu,memurlar hakkında ceza davası açıldı ve inşaat durdu.Cihan Eren, Trabzon Kültür ve Tabiat VarlıklarınıKoruma Kuruluʹnun 08.10.2004 tarih ve 15 sayılı kararıile bölgeyi ʺsitʺ kapsamı dışına çıkarması ve projeyeonay vermesi üzerine, kumsalı nedeniyle ʺsitʺ alanı ilanedilen bir yerin doldurulmasının çevreyi korumayayönelik yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle, projeniniptali için tekrar mahkemeye başvurdu. GaziÜniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretimüyeleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, yolyapımının yasalara ve bilimsel ilkelere aykırı olduğubelirtildi.Trabzon İdare Mahkemesi, 9 Haziran <strong>2005</strong> tarihinde;Anayasa, Kıyı Yasası, Kültür ve Tabiat VarlıklarınıKoruma Yasası, şehircilik ilke ve esasları ile kamuyararına aykırı şekilde dava konusu olan bölgenin SİTalanı kapsamına çıkarılamayacağını; Kıyıyıkamulaştırmayla, kıyıyı kaybetme bedeli arasındakarşılaştırma yapıldığında, nicelik olarak ölçülmeyecekolan çevrenin ve kıyıların bozulmasının söz konusuolduğunu ve ayrıca kentlinin kıyıya erişimininkısıtlanmasının maliyetinin herhangi bir kamulaştırmamaliyetinin üstünde olacağının da açık olduğunubelirterek; ʺaçıkça hukuka aykırı olduğu veuygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlarasebep olacağı anlaşılan idari işlemin durdurulmasınaʺoybirliği ile karar verdi. Mahkeme kararında,Karadeniz Sahil Yoluʹnun projelendirilmeden inşaatfirmalarının eline bırakıldığı gerçeği, şu ifadelerle birkez daha duyarsızlığını sürdüren siyasi iktidarlaraanımsatıldı: ʺSahil yolunun ülkeye gerçekten yararlıolması, detayda özenle yapılacak projelendirmeler veönlemlerle sağlanabilir. Yol güzergahının yöreselözellikler dikkate alınıp değerlendirilmedenuygulamaya alınmış olması, sorunun kaynağını teşkilediyor. Projelendirme aşaması, işin yapımınıgirişimciye bırakılması, detay araştırmalara yeterinceözen gösterilmemesine neden olmuştur.ʺʺYola değil, deniz dolgusuna karşıyızʺ diye haykıran;ʺDağ Dere Deniz üçgenim, Nerede kaldı geleceğim,...Adına ʹhizmetʹ diyerek, Denizimin dudağını, Kayalaratıkıyorlarʺ Hizmet değil rant uğruna, Alternatifi variken, Yamaçları indirenler, Kıyılara bindirenler, Sondenizi doldurarak, ʺTemelʺini öldürenler, Ceplerinidolduruyor.ʺ diye yazan Cihan Eren; iki ayrı davadahukuk savaşımını kazandı ama bir saldırı sonucuyaşamını kaybetti.Özlemle andığımız Kazım Koyuncu da, sahil yoluyanlışına karşı çıkmıştı, Çernobil duyarsızlığına isyanettiği gibi, onu da kaybettik. Kazım Koyuncu yok artık,Cihan Eren de..Mühendisler, mimarlar, şehir plancıları ve onlarınörgütü <strong>TMMOB</strong>; Eren Ailesine ve dostlarına, KoyuncuAilesine ve dostlarına baş sağlığı dilemektedir.Karadeniz Duble Sahil Yolu konusunda başlatılanmücadelenin sürdürüleceğini ifade eden <strong>TMMOB</strong>;Karadeniz Duble Sahil Yolu için 10‐14 Mart 1999ʹdayöreyi gezmiş, gerekli incelemelerde bulunmuş vekamuoyunu bilgilendirmişti. Geçen zamanda yaşananolumsuz gelişmeler üzerine, 30 Ocak <strong>2005</strong> tarihliYönetim Kurulu Toplantısında, ʺKaradeniz Sahil Yoluile ilgili Bakanlar Kuruluʹnca alınan kamulaştırmakararının iptali için diğer kurumlarca açılan davalaramüdahil olunmasınaʺ ilişkin 166 nolu Kararı daoybirliğiylealmıştır.Bilimin ve hukukun kazanması adına, yargıkararlarının uygulanmasını isteyen ve siyasal iktidarıgöreve davet eden <strong>TMMOB</strong>; Karadenizʹe yolyapılmasına karşı çıkmadı, mevcut yol standartlarınıniyileştirilmesini de istedi. Ama <strong>TMMOB</strong>, insanı veçevreyi gözetmeyen, kentsel planlama ilkeleriylebağdaşmayan, Çevresel Etki Değerlendirme raporlarıaranmayan, güzergahları uygun seçenekler arasındansağlıklı seçilmeyen, tatbikat projeleri öncedenhazırlanmayan uygulamalara; siyasi rant hesaplarıylamevcut prosedürlerin dışında gerçekleştirilen projelereve ihalelere karşı çıktı.Herkes bilmelidir ki; <strong>TMMOB</strong>, yanlışa karşı çıkmayadevam edecektir.Mehmet SOĞANCI<strong>TMMOB</strong> Yönetim Kurulu Başkanı12 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’den<strong>2005</strong>‐2006 SONBAHAR‐KIŞ ETKİNLİKLERİMİZEYLÜL AYI ETKİNLİKLERİ15 Eylül <strong>2005</strong> PerşembeSeminer22 Eylül <strong>2005</strong> PerşembeToplantı“Yapılarda Performans Analizi”Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜNİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“İMO İzmir Şube Meclisi”İMO İzmir Şubesi Saat: 18:3024 Eylül <strong>2005</strong> PazarGezi“Claros Ören Yeri ‐ Efes Ören Yeri ‐ Şirince Gezisi”Kalkış: İMO İzmir Şubesi önünden saat: 9:30’dadır.Ulaşım ve Rehberlik Hizmetleri Şubemizce karşılanacak olup,Efes Ören Yerine Giriş Ücreti katılımcılarca yapılacaktır.29‐30 Eylül 01 Ekim <strong>2005</strong> Perşembe‐Cuma‐CumartesiKongre “3. Yapı İşletmesi Kongresi”Sabancı Kültür MerkeziEKİM AYI ETKİNLİKLERİ13 Ekim <strong>2005</strong> PerşembeSeminer15‐16 Ekim <strong>2005</strong> Cumartesi‐PazarTurnuva27 Ekim <strong>2005</strong> PerşembeSeminerʺTürkiyeʹde Çağdaş İnsan Yetiştirme PolitikasıʺSaadettin ÖZTÜRK – YazarİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“5. Sıracettin Bilyap Anı Satranç Turnuvası”“Şantiye Mühendisleri İçin Beton”İnşaat Müh. Önder KÜÇÜKKARAGÖZİnşaat Müh. Vedat YORULMAZELİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30KASIM AYI ETKİNLİKLERİ17 Kasım <strong>2005</strong> PerşembeSeminer19 Kasım <strong>2005</strong> CumartesiPanelKatılımcılarʺKilli Zeminlerin Kireçle StabilizasyonuʺProf. Dr. Adnan AKYARLIİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“Yeni Deprem Yönetmeliği ve Güçlendirme”Prof. Dr. Tuğrul TANKUTProf. Dr.Uğur ERSOYProf. Dr. Erkan ÖZERAtatürk Kültür Merkezi Saat: 10:00‐18:0020 Kasım <strong>2005</strong> PazarYürüyüş “Kemalpaşa Yukarı Kızılca‐ Mahmut Dağı”Rehber: İnşaat Mühendisi Atilla ECEHareket: İMO İzmir Şube Önü Saat: 8:30Süre: 2 saat Gidiş+1,5 saat Dönüş+Ara Molalar+Öğlen Yemeği Molası: ….. Toplam 5 SaatKatılımcıların Yanlarında Getirmeleri Gerekenler:Su geçirmeyen rahat bir yürüyüş ayakkabısı (Bileği saran bot türü), Küçük bir sırt çantası, 1 lt. içme suyu, Yedek içİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 13


şube’dengiysisi (isteğe bağlı), Rüzgarlık (isteğe bağlı), Yağmurluk (hava koşullarına bağlı olarak), Öğle yemeği yiyeceği.NOT: Yürüyüş başlama yerine İMO İzmir Şubesi tarafından temin edilen otobüslerle gidilecektir. Yürüyüşbaşlamadan önce ve dönüşte Yukarı Kızılcaʹda 30 dakika çay molası verilecektir.24 Kasım <strong>2005</strong> PerşembePanel “Prof. Dr. Mehmet ULUÇAYLI Ulaşım Paneli”Yürütücü Ali Fuat GÜNAK – İMO İzmir ŞubesiKatılımcılar Prof. Dr. Ergun GEDİZLİOĞLUYard. Doç. Dr. Serhan TANYELAli Rıza GÜLERMAN – İBB Genel Koordinasyon Daire Bşk.Erol ALTUN – TCK 2. Bölge MüdürüSabahattin ERİŞ – TCDD 3. Bölge MüdürüİKK ‐ İzmir İl Koordinasyon KuruluİMO İzmir Şubesi Saat: 14:00‐18:00ARALIK AYI ETKİNLİKLERİ08 Aralık <strong>2005</strong> PerşembeSeminer15 Aralık <strong>2005</strong> PerşembeAğaç Dikimi17 Aralık <strong>2005</strong> Cumartesi22 Aralık <strong>2005</strong> PerşembeToplantı29 Aralık <strong>2005</strong> PerşembeSeminer“Betonda Alkali Agrega Reaksiyonu”Prof. Dr. Kambiz RAMYARİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“İMO İzmir Şubesi 2. Anı Ormanı”İMO İzmir Şubesi Önünde Buluşma Saat:14:00“İMO Gecesi”Balçova Termal Tesisleri Saat:19:00“İMO İzmir Şube Meclisi”İMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“2. Yılında İzmir Kanal Projesi”Mehmet GÜLAY ‐ İzbelcom A.Ş. Proje MüdürüİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30OCAK AYI ETKİNLİKLERİ12 Ocak 2006 PerşembeSeminer26 Ocak 2006 PerşembeSeminer“Ergenlikte Davranış Sorunları‐Gelişim Özellikleri”Yard. Doç. Dr. Hadiye KÜÇÜKKARAGÖZİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“Deniz Turizmi ve Marinacılık”Yard. Doç. Dr. Ersel Zafer ORALİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30ŞUBAT AYI ETKİNLİKLERİ09 Şubat 2006 PerşembeSeminer23 Şubat 2006 PerşembeToplantı“İstinat Duvarları”Prof. Dr. Mustafa DÜZGÜNİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30“İMO İzmir Şube Meclisi”İMO İzmir Şubesi Saat: 18:3014 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’den1. YAPI GRUBU EĞİTİMİMESLEK İÇİ EĞİTİM PROGRAMITarih Konular Eğitmenler Yer Ücret26 Kasım <strong>2005</strong> C.tesi27 Kasım <strong>2005</strong> Pazar03 Aralık <strong>2005</strong> C.tesiZemin Etüd Raporlarının YorumlanmasıZemin Taşıma Gücü Hesabı YöntemiZemin Oturma HesabıSıvılaşma Tesbiti ve Alınacak ÖnlemlerZemin İyileştirme YöntemleriTemel – Yapı EtkileşimiYapıların Deprem Davranışları veDayanımlarının KarşılaştırılmasıProf. Dr. Recep YILMAZYard. Doç. Dr. Gürkan ÖZDENİnş. Müh. Nejat BAYÜLKE04 Aralık <strong>2005</strong> Pazar Depreme Dayanıklı Yapı TasarımıProf. Dr. Ömer Zafer ALKUProf. Dr. Mustafa DÜZGÜN10 Aralık <strong>2005</strong> C.tesi Güçlendirme Projeleri ve Detay Uygulamaları Doç. Dr. Erdal İRTEM11 Aralık <strong>2005</strong> Pazar Çelik Yapılar Doç. Dr. Erdal İRTEM17 Aralık <strong>2005</strong> C.tesiYeni Deprem Yönetmeliği KapsamındaMalzeme ve Hazır Beton Standartı TSEN 206Prof. Dr. Bülent BARADANİrfan KADİROĞLU – İnş.Müh.18 Aralık <strong>2005</strong> Pazar Derin Temel Hesapları Yard. Doç. Dr. Gürkan ÖZDENNOT: Katılımcılara “Katılım Sertifikası” verilecektir.İMO İzmir Şubesi Saat: 10:00 – 18:00Katılım Ücreti 150 YTL dir.Son Müracaat: 22 Kasım <strong>2005</strong> Salıdır.2. BETONARME PROJE DÜZENLEME ve YAPIM ESASLARI:Tarih Eğitmenler Yer ‐ Ücret07 Kasım <strong>2005</strong> Pazartesi08 Kasım <strong>2005</strong> Salı14 Kasım <strong>2005</strong> Pazartesi15 Kasım <strong>2005</strong> Salı21 Kasım <strong>2005</strong> Pazartesi22 Kasım <strong>2005</strong> Salı28 Kasım <strong>2005</strong> Pazartesi29 Kasım <strong>2005</strong> Salı05 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi06 Aralık <strong>2005</strong> Salı12 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi13 Aralık <strong>2005</strong> Salı19 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi20 Aralık <strong>2005</strong> Salıİnş.Yük.Müh. Abdullah UZUN,İnş.Yük.Müh. Necati ATICI,İnş. Müh. Ali ACAR ,İnş. Müh. Orhan ARAR ,İnş. Müh. Zafer BAŞTUĞ,İnş. Müh. Ayhan EMEKLİİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30Katılım Ücreti: 80 YTL dir.Son Müracaat: 01 Kasım <strong>2005</strong> SalıKatılım 25 kişi ile sınırlıdırKatılımcılara “Katılım Sertifikası” verilecektir.3. ÇELİK YAPI PROJE DÜZENLEME ve YAPIM ESASLARITarih Eğitmenler Yer ‐ Ücret09 Kasım <strong>2005</strong> Çarşamba11 Kasım <strong>2005</strong> Cuma16 Kasım <strong>2005</strong> Çarşamba18 Kasım <strong>2005</strong> Cuma23 Kasım <strong>2005</strong> Çarşamba25 Kasım <strong>2005</strong> Cumaİnş.Yük.Müh. Tefik SEÇERİnş.Yük.Müh. Necati ATICIİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30Katılım Ücreti: 60 YTL dir.Son Müracaat: 07 Kasım Pazartesidir.Katılım: 25 kişi ile sınırlıdır.Katılımcılara “Katılım Sertifikası” verilecektir.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 15


şube’den4. BİLİRKİŞİLİK EĞİTİM KURSU 5. İŞ GÖRÜŞMELERİ ve ÖZGEÇMİŞHAZIRLAMA KURSUTarihYer ‐ ÜcretTarihYer ‐ Ücret05 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi06 Aralık <strong>2005</strong> Salı12 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi13 Aralık <strong>2005</strong> Salı19 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi20 Aralık <strong>2005</strong> Salı26 Aralık <strong>2005</strong> Pazartesi27 Aralık <strong>2005</strong> SalıİMO İzmir ŞubesiSaat: 18:30Katılım Ücreti 100 YTL dir.Son Müracaat:02 Aralık <strong>2005</strong> Cumadır.Katılım: 30 kişi ile sınırlıdır.26 Kasım <strong>2005</strong>CumartesiİMO İzmir ŞubesiSaat:10:00‐18:00Katılım Ücreti 30 YTL dir.Son Müracaat:25 Kasım <strong>2005</strong> Cumadır.Katılım: 50 kişi ile sınırlıdır.6. ŞANTİYE EĞİTİMİ KURSUTarih Konular Eğitmenler Yer ‐ Ücret03 Aralık <strong>2005</strong>Cumartesi04 Aralık <strong>2005</strong>PazarŞantiye Mühendisinin yetkileri,sorumlulukları, şantiyede yapılacakişler, karşılaşılan sorunlar ve çözümyöntemleri...İnşaat MühendisiUğur AKYURTİMO İzmir Şubesi Saat: 10:00 – 18:00Katılım Ücreti 20 YTL dir.Son Müracaat: 02 Aralık <strong>2005</strong> Cumadır.Katılım: 40 kişi ile sınırlıdır.7. ALT YAPI PROJELENDİRME KURSUTarih Konular Eğitmenler Yer ‐ Ücret24 Aralık <strong>2005</strong>CumartesiAlt Yapı Projelerinindizaynında temelyaklaşımlar ve kanalizasyon, yağmursuyupProjelendirme esaslarıİçme Suyu Proje Yapım Esaslarıİnş.Müh.Ali RızaHAZNEDAROĞLUİnş.Yük.Müh.Barış ÖZERİMO İzmir Şubesi Saat: 10:00 – 18:00Katılım Ücreti 30 YTL dir.Son Müracaat: 23 Aralık Cumadır.Katılım: 40 kişi ile sınırlıdır.8. KENDİNİ TANIMA KURSUTarih Konular Eğitmenler Yer ‐ Ücret26 Aralık <strong>2005</strong>Pazartesi27 Aralık <strong>2005</strong>SalıMühendisler ve ZekaAlanlarıYard. Doç.Dr.Hadiye KÜÇÜKKARAGÖZİMO İzmir Şubesi Saat: 18:30Katılım Ücreti 20 YTL dir.Son Müracaat: 23 Aralık Cumadır.Katılım: 80 kişi ile sınırlıdır.NOT: Kurslara katılanlara “Katılım Sertifikası” verilecektir.BİLGİSAYAR KURSLARIŞubemizce;AutoCad,Bilgisayar Destekli İş Planlama,İdestatik,Visual Basic ile AutoCad ve ExcelProgramlama(Makro),Sap2000Kursları verilecektir. Kurslar hakkında dahadetaylı bilgi ve müracaat için Şubemizebaşvurunuz.DEĞERLİÜYELERİMİZHepinizin bildiği gibi kısa süre içersindeTepekule’den almış olduğumuz yeretaşınacağız. Şu anda hizmet vermekteolduğumuz binayı da kiraya vermek istiyoruz.Bu konuyu tanıdıklarınıza, çevrenizeduyurmanızı ve ilgilenenleri Şubemizeyönlendirmenizi rica ederiz.Yönetim Kurulu16 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’denİNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ2004 YILI GELİR ANALİZİGELİR KALEMLERİNİN2004 YILI GERÇEKLEŞEN TOPLAM GELİRGELİRİÇİNDEKİ ORANI2004 FASIL ORANI600,01 ÜYE ÖDENTİLERİ 165.639.620.000 19,33%1 Üye Kayıt Gelirleri 2.745.000.000 0,32%2 Kimlik Yenileme Gelirleri 1.960.000.000 0,23%3 Cari Yıl Ödentileri 56.494.500.000 6,59%4 Geçmiş Yıl Ödentileri 104.440.120.000 12,19%600,02 HİZMET KARŞILIĞI GELİRLER 628.930.857.116 73,40%1 Belge Gelirleri 61.235.000.000 7,15%2 Büro Tescil Kayıt ve ödenti Gelirleri 31.207.250.000 3,64%3 Proje Vize Gelirleri 333.328.875.375 38,90%4 TUS Gelirleri 0,00%5 Laboratuvar Hizmet Gelirleri 50.803.100.000 5,93%6 Bilirkişilik Hizmet Gelir 88.651.061.741 10,35%7 Kongre, Konferans, Sempozyum,Seminer, Gelirleri5.157.500.000 0,60%8 Kurs ve Eğitim Gelirleri 58.028.570.000 6,77%9 Diğer Hizmet Karşılığı Gelirler 519.500.000 0,06%600,03 YAYIN GELİRLERİ 11.395.650.000 1,33%1 Süreli Yayın Gelirleri 5.082.800.000 0,59%2 Diğer Yayın Gelirleri 6.312.850.000 0,74%600,04 DİĞER GELİRLER 50.902.048.061 5,94%1 Kira Gelirleri 16.375.000.000 1,91%2 Faiz Komisyon Gelirleri 4.190.153.727 0,49%3 Bağış ve Yardımlar 0,00%4 Lokal Gelirleri 0,00%5 Sair Gelirler 30.336.894.334 3,54%TOPLAM 856.868.175.177 100,00%İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 17


incelemelerYAPILARIN DİNAMİK ÖZELLİKLERİ VE1 MAYIS 2003 BİNGÖL DEPREMİ ARTÇI SARSINTILARININBİNGÖL BAYINDIRLIK İL MÜDÜRLÜĞÜ BİNASINDAKİ ETKİLERİAli Zeynel DENİZLİOĞLUİnşaat MühendisiBayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri GenelMüdürlüğü, Deprem Araştırma DairesiNejat BAYÜLKEİnşaat MühendisiDeprem Araştırma Dairesi, Deprem MühendisliğiŞubesi eski Müdürü, ARTI, Mimarlık, Mühendislik veMüşavirlik Limited ŞirketiYapıların iki önemli dinamik özelliği vardır:periyot ve sönüm. Yapının periyot ve sönümüyapıya gelen yatay yük düzeyine bağlıdır. Periyotve sönüm arttıkça yapıya gelen deprem yüküazalabilir. Bu nedenle periyot ve sönüm depremyer hareketinin spektrumuna bağlı olarak yapıyadeprem süresi içinde etkiyen yatay yük düzeyinide belirler.Yapının tasarım sırasında hesaplanan ya daseçilen periyot ve sönüm düzeyleri tasarımyüklerini belirlerken, bir deprem sırasındakideprem yatay yük düzeyi ve yapının hasarına yada plastik davranışına ve ötelenmelerine bağlıolan yapı periyodu ve sönüm oranında olandeğişmeler yapıya deprem sırasında yatay yükdüzeyini ve yapının hasarını belirleyici olarak birkarşılıklı etkileşim içindedir: Deprem yüküyapının hasarını artırır ⇒ yapının periyodu uzarve sönüm oranı büyür ⇒ yapıya gelen depremyükleri azalabilir. Yapı periyodu ve sönümündedeprem sırasında olan değişmeler yapının depremdavranışı ve deprem hasarını açıklamaktakullanılabilir.BİNGÖL BAYINDIRLIK MÜDÜRLÜĞÜBİNASINDA ALINAN DEPREMKAYITLARI1 Mayıs 2003 Bingöl Depreminden sonraBingöl Bayındırlık Müdürlüğü Hizmet (Resim‐1)Binasının 4ncü katına Afet İşleri GenelMüdürlüğü Deprem Araştırma Dairesince birkuvvetli yer hareketi ivme ölçeri konularak artçıdepremlerin etkisi altında yapının davranışınınölçülmesi amaçlanmıştır.Resim‐1 Bingöl İl Bayındırlık ve İskan MüdürlüğüBinası1 Mayıs 2003 Bingöl Depreminde İl BayındırlıkMüdürlüğü Hizmet Binasındaki hasar elastik ötesibir düzeydedir. Dolgu Duvarlarda Kılcal vemilimetre boyutunda çatlaklar, dolgu duvar ileçerçeve sisteminin kolon ve kiriş ara yüzeylerindeçatlaklar, dolgu duvarların bazı yerlerinde sıvadökülmesi ve bazı zemin kat kolon ve kirişlerindemilimetre boyutunda çatlaklar ve zemin katta binaana girişinin sağ tarafındaki bir kolonda 3‐5milimetre boyutunda burulma çatlakları vebetondan parça dökülmesi biçiminde tanımlananhasar gözlenmiştir. Yapının hasarı elastik limitötelenme düzeyinin üzerindedir. Yapının taşıyıcısisteminin elastik limit yük düzeyi civarında ya dabiraz daha üzerinde bir deprem yatay yükü ilezorlandığı sanılmaktadır.İvme ölçerin yapıda konuşlandığı süre içindeçeşitli tarihlerde 11 adet artçı depremin etkisialtında ivme ölçümleri yapılmıştır. BuİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 19


incelemelerdepremlerin listesi aşağıdaki Çizelge‐1’deverilmektedir.Uç İvme Değerleri (cm/sn2)Tarih Saat Doğu‐Batı Kuzey‐GüneyDüşey01/05/2003(?) 13:09:39 11.59 7.85 13.4308/05/2003 01:44:39 28.47 18.29 19.0310/05/2003 11:11.39 8.20 6.15 4.5710/05/2003 15:44:39 9.72 18.47 13.2510/05/2003 23:41:39 12.00 9.39 6.4610/05/2003 23.44.39 3.95 8.27 3.9311/05/2003 13:44:39 19.55 10.62 8.5212/05/2003 04:10:39 14.02 9.99 16.9412/05/2003 05:01:39 11.66 9.51 26.9916/05/2003 06:08:39 9.50 10.07 10.3016/05/2003 11:46:39 12.59 7.40 7.93Çizelge‐1Şekil‐1 ve 2’de bu ivme kayıtlarının bazılarıverilmektedir. Yapının 4’üncü katında alınmış buivme kayıtları yapının deprem yanıtınıgöstermektedir. Kayıtların başındaki 3‐5 saniyelikbölüm de frekans bakımından “karmaşık” birtitreşim gözlenmektedir. Kayıtların daha sonrakibölümlerinde ise yapının etkiyen deprem yerhareketi altında kendi öz titreşim frekansındayaptığı salınımlar görülmektedir. Yapınınsalınımları 20‐30 saniye kadar sürmektedir.Şekil‐2 Yapının 4’üncü Katında Alınmış Bir Başka ArtçıDeprem İvme KaydıYapıda alınmış bu ivme kayıtlarının Fourierspektrumlarının hesaplanması sonucu, Tipik birFourier spektrumu Şekil‐3’te verilmektedir: Buspektrumda salınımın hakim bir frekanstaolduğunu göstermektedir. Bu frekans da yapınınkendi öz titreşim frekansıdır. Periyot ise1/frekansa eşittir.Şekil‐1. Yapının 4’üncü katında alınmış tipik bir artçıdeprem ivme kaydıŞekil‐3 Şekil‐1’deki artçı deprem ivme kaydındanhesaplanmış fourier spektrumu ve sönüm oranını hesapyöntemi20 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


şube’denArtçı depremler yapının 1 Mayıs 2003 Bingöldepremindeki hasar düzeyini artırmamıştır..Şekil‐4. Şekil‐2’deki artçı deprem ivme kaydındanhesaplanmış Fourier spektrumuYAPININ PERİYODUYapı periyodunun deprem sırasında değişimi1 Mayıs 2003 Bingöl depreminden sonra Bingöl İlBayındırlık Müdürlüğü Hizmet Binasınakonulmuş ivme ölçer kayıtlarından çıkartılmıştır.Yapıdan alınan ivme kayıtlarının Fourierspektrumları hesaplanmıştır. Şekil‐1 ve Şekil‐2’deyapıda alınmış tipik bir ivme kaydı ve bu kayıttanhesaplanmış Fourier spektrumu verilmektedir.Fourier spektrumunda genliğin büyük olduğunokta yapının 1’inci mod titreşim periyodunu(1/frekans) vermektedir.Bu yapıda depremden sonraki günlerde olmuşartçı depremlerde ölçülmüş en büyük ivmelerleyapı periyodu arasındaki ilişki Şekil‐5’deverilmektedir. Yapıda ölçülen ivmenin 5 cm /sn2kadar olduğu zaman yapı periyodu 0.45 sn kadar,maksimum ivmenin 25 cm/sn2 kadar olmasıyapının periyodunu 0.55 sn kadar büyütmektedir.Yapı periyodunda 0.55 sn – 0.45 sn / 0.45 sn =% 22 kadar artış olmaktadır. Bu artış ivmenin 5 cm/sn2’den 28 cm /sn2 yükselmesi sonucu olmuştur.Bu ivmeler yerçekimi ivmesi cinsinden verilirse:5 cm/sn2 / 981 cm/sn2 = 0.005 g ve 0.0285 golmaktadır. Yapının ağırlığı cinsinden verilirseyapıya gelen yatay yük yapı ağırlığının % 0.5 ve% 2.85’i gibi çok düşük düzeylerdedir. Bu yükdüzeyleri yapı için elastik düzeylerde yüklerdir:Şekil‐5 Artçı Deprem Uç İvmeleri – Yapı PeriyoduİlişkisiYapı periyodundaki artış yapının taşıyıcıelemanlarının elastisite modülü (E) ve enkesitlerinin (A ve I küçülüyor) çatlaklı olması ileilişkilidir. Yapı periyodundaki % 22 artış, yapınınEI değerlerinde (EI) 0.5 olarak yansıtılabilir: EI =0.47 (EI)o başlangıç rijitliğinin % 47’si kadar birrijitlik olarak kabul edilebilir.YAPININ SÖNÜM ORANIYapıların bir diğer dinamik özelliği olansönüm oranı da, uygulanan deprem yükü sonucuolan hasar: betonarme yapılarda dolgu duvar iletaşıyıcı betonarme çerçeve arasındaki ara yüzeydesürtünme ve bölme duvarda olmuş çatlak arayüzeylerinde sürtünme ile artmaktadır.Yapıların tasarımında kullanılanidealleştirilmiş elastik ivme spektrumlarındakabul edilmiş sürtünme oranı % 5’tir.1 Mayıs 2003 Bingöl depreminde Bayındırlık İlMüdürlüğü hizmet binasında alınan artçı depremivme kayıtlarından hesaplanmış Fourierspektrumlarından yapının sönüm oranlarıhesaplanmıştır. Bu hesapta yapının öz titreşimfrekansı spektrum genliğinin en büyük olduğufrekanstır. Bu frekanstaki genlik Ao olarak alınırve spektrum genliğinin Ao / √2 kadar azaldığıyerlerdeki frekanslar f1 ve f2 olarakhesaplanırsa sönüm oranıİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 21


incelemelersönüm oranı, %, = γ = (f2 –f1 ) / (f2+f1)denkleminden hesaplanmıştır. Sönümoranlarının oluşan artçı depremlerin ölçülmüş enbüyük ivmesi ile karşılaştırılması Şekil‐4’teverilmektedir.Şekil‐6 Bayındırlık Binasında Artçı Depremlerde Uçİvmeleri ve Sönüm OranlarıŞekil‐6’da ivmenin artması ile birlikte yapınınsönüm oranının % 10’dan % 15’e doğru arttığıgözlenmektedir.1 Mayıs 2003 Bingöl depreminde İl BayındırlıkMüdürlüğü hizmet binasındaki hasar elastik ötesibir düzeydedir. Dolgu duvarlarda kılcal vemilimetre boyutunda çatlaklar, dolgu duvar ileçerçeve sisteminin kolon ve kiriş ara yüzeylerindeçatlaklar, dolgu duvarların bazı yerlerinde sıvadökülmesi ve bazı zemin kat kolon ve kirişlerindemilimetre boyutunda çatlaklar ve zemin katta binaana girişinin sağ tarafındaki bir kolonda 3‐5milimetre boyutunda burulma çatlakları vebetondan parça dökülmesi biçiminde tanımlananhasar gözlenmiştir. Yapının hasarı elastik limitötelenme düzeyinin üzerindedir. Yapının taşıyıcısisteminin elastik limit yük düzeyi civarında ya dabiraz daha üzerinde bir deprem yatay yükü ilezorlandığı sanılmaktadır.Hesaplar ve Şekil‐4 Yapının Artçıdepremlerdeki sönüm oranının % 10’un üzerindeolduğunu göstermektedir. Sönüm oranının, artçıdeprem uç ivme düzeyinin artması ile büyümesi,daha büyük ivmelerin oluştuğu ana sarsıntısırasında yapının sönüm oranının %10’dan dahada yüksek olabileceğini göstermektedir.SONUÇ1 Mayıs 2003 Bingöl depreminden sonraBingöl Bayındırlık İl Müdürlüğü binasında alınanartçı deprem ivme kayıtlarından hesaplanan yapıperiyodu ve sönüm oranları, yapıların bu ikidinamik özelliğinin çok düşük deprem ivmedüzeylerinde de ne kadar değişken olabileceğinigöstermektedir.Sönüm ve periyodun deprem ivmesine bağlıdeğişkenliği yapılara etkiyen deprem yüklerininde çok değişken olabileceğini gösterirken, yapınındeprem davranışı üzerinde de etkili olacaktır.Periyot uzaması ve sönüm artışı, yapıların depremyüklerini azaltmakta buna karşılık dahaesnekleşen yapıların yatay ötelenmeleriniartırmaktadır.Bu gözlem yapıların deprem davranışlarınınkestirilmesindeki karmaşıklığı da ortayakoymaktadır.TEŞEKKÜR1 Mayıs 2003 Bingöl Depreminden sonra İlBayındırlık ve İskan Müdürlüğü hizmet binasınadeprem kayıt aletini kuran ve kayıtları alan DepremAraştırma Dairesinden Ulubey Çeken’e ve ARTIMimarlık, Mühendislik ve Müşavirlik Şirketiyöneticileri Halime Şenol, Mehmet Şenol ve Abdullahİlleez’e destekleri için teşekkür edilir.Değerli Üyemiz,DUYURU01 Eylül <strong>2005</strong> tarihinden itibaren geçerli olmaküzere, Odamızdan “Üye Kayıt Belgesi” alırkençalışılan firmanın SSK Pirim ve HizmetBelgesinin (veya 3 aylık bordronun) ibrazedilmesi zorunlu olacaktır. SSK Prim ve HizmetBelgelerinde SSK prim matrahına esas net ücretolarak <strong>2005</strong> yılı için en az 800.‐YTLgösterilecektir. (800.‐YTL Kamuda TeknikHizmetler Sınıfında görev yapan ve 8 nci derece 1nci kademeden ücret alan bir inşaatmühendisinin almış olduğu ücrettir.)22 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerYAPILARDA DÜZENSİZLİK DURUMLARI VE PLANDA DÜZENSİZ BİRYAPININ DEPREM ETKİLERİ ALTINDAKİ DAVRANIŞIDoç. Dr. Adem DOĞANGÜNAraş. Gör. H. Abdullah UÇANKaradeniz Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü1. GİRİŞTürkiye jeolojik konumu dolayısıyla Dünya’daen sık yıkıcı deprem oluş periyoduna sahipülkelerden biridir. Durum böyle olunca daülkemizde zaman zaman yıkıcı depremlermeydana gelmekte bunun sonucu olarak dabirçok yapı yıkılmakta, ya da hasar görmektedir.Daha da kötüsü bu depremlerde yüzlerceinsanımız hayatını kaybetmektedir. Geçmiştemeydana gelen yıkıcı depremlerden başkagelecekte de benzer büyüklükte depremlerinmeydana geleceği kaçınılmaz bir gerçektir.Depremi önleme şansımız olmadığına göreyapılarımızı depreme dayanıklı olarak tasarlamakve yapmaktan başka çaremiz yoktur.Depremlerden sonra bu bölgelerde yapılanmühendislik incelemeleri, taşıyıcı sistemnedeniyle birçok yapının hasar gördüğünü ortayakoymuştur [Ersoy, Durmuş, Bayülke]. Depremsonrası yapılan incelemeler, deprem hesapyöntemlerindeki ve modellemelerdeki gelişmelerdikkate alınarak Türk Deprem Yönetmeliği1998’de yenilenmiştir. Bu yönetmelikte taşıyıcısistemle ilgili getirilen ve 1975 yönetmeliğindebulunmayan yeni hususlardan birisi taşıyıcıeleman eksenlerinin birbirine paralel olmamasıdüzensizliğinin tanımlanmasıdır.Bu çalışmanın amacı ülkemiz depremyönetmeliğine 1998’de giren taşıyıcı elemaneksenlerinin paralel olmaması düzensizliğininuygulanmasını tasarımcılara tanıtmak ve budüzensizliğin yapıların deprem davranışınaetkilerini incelemektir. Bu amaçla gerçekleştirilençalışmada önce yapılarda düzensizlik durumlarısınıflandırılmış, daha sonra sayısal uygulamabaşlığı altında çalışmada göz önüne alınanyapıların tanıtıldığı, modellemelerin verildiği vedepreme göre hesabın anlatıldığı kısımverilmiştir. Çalışmanın sonunda sayısaluygulamalardan elde edilen bulgular verilmekteve bu bulgular üzerinde irdelemeler yapılarakçıkartılan sonuçlar sunulmaktadır.2. Düzensizlik Kavramı ve YapılardaDüzensizlik DurumlarıDüzensizlik bir binanın konfigürasyonunda,kat arası yüksekliklerde, kütle veya rjitliklerindağılımında, kısa kolon oluşturulmasında,çarpışmaya olanak verilmesinde veortogonallikten uzaklaşmasında, yani birbirinedik iki aks sistemi yerine, birbirine göre eğik akssistemi oluşturulmasında yer alabilir[Tezcan].Depreme dayanıklı bina tasarımında düzensizbinaların yapımından kaçınılmalıdır. Bu tipbinaların yapılması zorunlu ise bu tip binalarınyapımı ile ilgili hazırlanmış olanyönetmeliklerdeki kurallara ve sınırlamalaramutlaka uyulmalıdır. Deprem riskinin bulunduğuhemen hemen bütün ülkelerde yapıların depremekarşı dayanıklı olmasını temin etmek amacıylayönetmelikler yürürlüğe konulmuştur. Buyönetmelikler hazırlandıkları tarihe kadarkiuygulamalardan elde edilen tecrübeye, deneyselve teorik inceleme ve araştırmalara dayanan vegenellikle kabul görmüş olan bilgilere görehazırlanmışlardır. Bu yönetmelikler mühendisleretasarımda yol gösterir ve bazı durumlar içinuyulması zorunlu hükümler getirirler.Deprem yönetmeliklerinde yapılar, genelolarak düzenli ve düzensiz yapılar olarak iki sınıfaİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 23


incelemelerayrılmışlardır. Yapıların deprem davranışlarındaolumsuzluklar ortaya çıkaran düzensizlikler deplanda düzensizlik ve düşey doğrultudadüzensizlikler olarak iki grupta toplanmıştır.Bunlar genel olarak aşağıdaki gibi verilebilir.A ) : Planda Düzensizlikler :‐Burulma Düzensizliği,‐Döşeme Süreksizlikleri (Döşeme BoşluklarıDüzensizliği),‐Planda Çıkıntılar Bulunması (Plan GeometrisiDüzensizliği),‐Taşıyıcı Eleman Eksenlerinin Paralel Olmaması(Ortogonal Olmama)DüzensizliğiB): Düşey doğrultuda Düzensizlikler :‐Komşu Katlar Arası Dayanım Düzensizliği (ZayıfKat),‐Komşu Katlar Arası Rijitlik Düzensizliği(Yumuşak Kat),‐Taşıyıcı Sistem Düşey Elemanlarının SüreksizliğiDüzensizliği,‐Çekiçleme (Hammering) Düzensizliği,‐Geri Çekme (set‐back) Düzensizliği,‐Kısa Kolon Düzensizliği,‐Kat Yüksekliği Düzensizliği,‐Zayıf Kolon – Güçlü Kiriş (Döşeme) DüzensizliğiBu düzensizlik durumlarından burulmadüzensizliği, döşeme süreksizlikleri (döşemeboşlukları düzensizliği), planda çıkıntılarbulunması (plan geometrisi düzensizliği), taşıyıcıeleman eksenlerinin paralel olmaması (ortogonalolmama) düzensizliği, komşu katlar arasıdayanım düzensizliği (zayıf kat), komşu katlararası rijitlik düzensizliği (yumuşak kat), taşıyıcısistem düşey elemanlarının süreksizliğidüzensizliği Türk Deprem Yönetmeliğinde(ABYYHY‐1998) tanımlanmaktadır. Diğerdüzensizlikler Türk Deprem Yönetmeliğindetanımlanmamakla beraber yerli ve yabancı bir çokkaynakta tarif edilmektedir.2.1 Planda Düzensizlik Durumlarıİnsanların içlerinde yaşadıkları yapılardanbeklentilerinin artması, daha fonksiyonelyapıların istenmesi ve arsa koşulları düzensizlikkavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.Kimi zaman estetik kaygılar, kimi zaman daekonomik kaygılar bu tip yapı problemleriniortaya çıkarmaktadır.Esasında planda düzensizlik durumları,binanın kütle merkezi ile rijitlik merkezininçakışmamasının bir ölçüsü olarak ortaya çıkar.Burada çalışmamıza konu olan, taşıyıcı elemaneksenlerinin paralel olmaması (ortogonal olmama)düzensizliğini aşağıdaki şekilde gösterebiliriz.2.1.1 Taşıyıcı Eleman Eksenlerinin ParalelOlmaması(Ortogonal Olmama Düzensizliği)Taşıyıcı sistemin düşey elemanlarının a‐a ve b‐b ile gösterilen plandaki asal eksenlerinin, gözönüne alınan birbirine dik x ve y yatay depremdoğrultularına paralel olmaması durumudur(Şekil 1). Bu düzensizlik çalışmanın esaskonusunu oluşturmaktadır.Şekil 1. Taşıyıcı Eleman Eksenlerinin Paralel OlmamasıYapıda A4 türü düzensizliğin bulunmasıdurumunda, düzensizlik bulunan elemanlarınasal eksen doğrultularındaki iç kuvvetler;Ba = ± Bax ± 0.3 Bay (1)Ba = ±0.3Bax ± Bay (2 )24 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerolarak düzeltilir. Aynı işlemler, (b) ekseni için deyapılarak en elverişsiz kesit tesiri olan büyükdeğerlere göre tasarım yapılmalıdır. Buradakiformülde,grubu) türü zemindir. Taşıyıcı sistem davranışkatsayısı R=8 olarak alınmıştır.Ba: Taşıyıcı sistem elemanının a‐a asal eksenidoğrultusunda, tasarıma esas iç kuvvetbüyüklüğünü,Bax: Taşıyıcı sistem elemanının a‐a asal eksenidoğrultusunda, x doğrultusundaki depremdenoluşan iç kuvvet büyüklüğünü,Bay: Taşıyıcı sistem elemanının a‐a asal eksenidoğrultusunda, x’e dik y doğrultusundakidepremden oluşan iç kuvvet büyüklüğünügöstermektedir.Yukarıdaki (1) ve (2) denklemlerinde amaçdeprem doğrultusuna göre asal eksenleri paralelolmayan elemanlarda oluşabilecek iç kuvvetdeğerlerinin etkileşim etkilerini hesabakatabilmektir.3. SAYISAL UYGULAMABu bölümde taşıyıcı eleman eksenlerininparalel olmaması düzensizliği durumunuincelemek için düzenli ve düzensiz yapılarseçilerek bunların depreme göre hesabıgerçekleştirilmiştir.Bu çalışmaya konu olan düzensiz yapıörnekleri, sadece dikkate alınan düzensizlikdurumunun ön plana çıkması için taşıyıcı sistemiçok karmaşık olmayan yapılar seçilmiştir.Çalışmaya konu olan ortogonal olmamadüzensizliğine sahip yapı tipleri kullanılarak budüzensizliğin yapılarda oluşturacağı etkiler veilave tasarım yüklerinin tespitine çalışılmıştır.Bunun için ilk olarak dört açıklıklı simetrik,düzenli bir yapı sistemi tasarlanmış ve çözümüyapılmıştır (Şekil 2). Daha sonra da bu yapının dışakslarından biri belirli bir α açısı yapacak şekildedöndürülerek, eleman eksenleri paralelliktenuzaklaştırılmış ve düzensiz bir yapı şeklinegetirilmiştir (Şekil 3).Şekil 2, 3 ve 4’te özellikleri verilen yapı1.derece deprem bölgesinde ve yapınınmesnetlendiği zemin Z2 türü, sıkı kum, çakıl (BŞekil 2. Taşıyıcı Eleman Eksenleri Paralel Olan DüzenliYapı PlanıŞekil 3. Taşıyıcı Eleman Eksenleri Paralel OlmayanDüzensiz Yapı PlanıŞekil 4. İncelenen Yapı Örneğinin 1‐1 KesitiİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 25


incelemelerAnalizler neticesinde yapıların düzensizolmasına neden olan 1‐1 aksında bulunan kolonlarda oluşan eleman iç kuvvetleri bulunmuş ve herbir sistemin bu aksında ki iç kuvvet değişimlerikarşılaştırılmıştır. Aşağıdaki grafiklerde analizedilen dört sistemin eksenel kuvvetleri, kesmekuvvetleri, burulma ve eğilme momentlerinindeğerleri verilmiştir.Şekil 5. Taşıyıcı Eleman Eksenleri Paralel Olan Düzenlive Paralel Olmayan α = 10˚ Olan Düzensiz Yapının ÜçBoyutlu GörünümüBu çalışmada kalıp planları ve sonlu elemanlarmodeli yukarıda verilen, karşılaştırma amacı ilebirincisi simetrik ve düzenli diğer üç tanesindetaşıyıcı sistem eleman eksenlerinin paralelolmaması düzensizliği bulunan dört sistemin Xdogrultusunda etkiyen depreme göre hesabıyapılmıştır. Bu dört sistem den birincisi, 1‐1 aksı Yglobal ekseni ile çakışacak şekilde yerleştirilmişolan sistemdir. Diğerleri ise 1‐1 aksları Y gobalekseni ile 5˚, 10˚ ve 15˚’lik açı yapacak şekildeyerleştirilmiş olan planda düzensiz sistemlerdir.Depreme göre hesap, Türk DepremYönetmeliği 1998 esaslarına göre, yukarıdabahsedilen yapıların yatay yükler altında ModBirleştirme Yöntemine göre yapılmakta vedeprem hesabından elde edilen bulgularkarşılaştırılarak bazı irdelemeler yapılmaktadır.Şekil 11. 1. Kat 1A Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerŞekil 12. 1. Kat 1B Kolonunda Oluşan İç Kuvvetler26 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerŞekil 16. 3.Kat 1B Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerŞekil 13. 1.Kat 1C Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerŞekil 17. 4.Kat 1C Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerŞekil 14. 1.Kat 1D Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerYapımızda ortogonal olmamanın (taşıyıcıelemen eksenlerinin paralel olmaması) etkileri bugrafikler yardımı ile kolayca görebilmektedir.Elemanlarda oluşan iç kuvvet değişimlerigörüldüğü gibi çok büyük boyutlardadır.4. SONUÇLAR VE ÖNERİLERBu çalışmadan çıkarılan sonuçların başlıcalarıaşağıda sunulmaktadır.Şekil 15. 1.Kat 1E Kolonunda Oluşan İç KuvvetlerBu çalışmada dikkate alınan yapının taşıyıcısistemi ortogonallikten uzaklaştıkça, budüzensizliğin oluşmasına neden olan akstakikolonların iç kuvvetlerinde büyük değişimlerolmaktadır. Ortogonal olmayan 1‐1 aksındakikolonların eğilme momenti, kesme kuvveti veburulma momentlerinde α’nın artışına bağlıolarak büyük artışlar ortaya çıkmaktadır. Bukolonlardaki eksenel kuvvetlerin kolonlarıntaşıdığı döşemelerin büyümesine rağmen giderekİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 27


incelemelerazalması, buradaki artan döşeme yüklerinindüzenli olan diğer akslardaki kolonlarataşıttırıldığı sonucunu çıkarmaktadır. Bu da bizekolon iç kuvvetlerindeki değişimin döşemeyüklerinin artmasından değil, değişimin büyükkısmının elemanların ortogonaldüzenlenmemesindenkaynaklandığınıgöstermektedir. Bu durumda taşıyıcı elemaneksenlerinin paralel olmaması düzensizliğiniiçeren yapının deprem etkisi altında daha fazlazorlanacağı ortaya çıkmaktadır. Kesit etkilerindekiartışın depremde hem elemanların davranışınıolumsuz yönde zorlayacağı hem de yapımaliyetini artıracağı söylenebilir.Aynı şekilde sistemlerde α açısı büyüdükçe,yapının kütle merkezi ile rijitlik merkeziarasındaki mesafe büyüdüğünden, kolonlardaoluşan burulma momentleri de artışlargöstermektedirler.Burada dikkate alınan simetrik yapının dışaksının belirli bir açı yapması suretiyle ortogonalolmama düzensizliği incelenmiştir. Ancak budurumda simetrik duruma göre yapı kütlesi αaçısına bağlı olarak artmıştır. Bundan sonrakiçalışmalarda yapı kütlesi de sabit kalacak şekildetaşıyıcı eleman eksenlerinin paralel olmamasıdurumu incelenebilir.4. KAYNAKLARAnonim, 1998. Afet Bölgelerinde Yapılacak YapılarHakkında Yönetmelik, İnşaat Müh. Odası İzmir Şubesi.Ersoy, U., Erzincan Depremi ve Betonarme Yapılar, 13Mart 1992 Erzincan DepremiMühendislik Raporu, İMO Ankara Şubesi, Ankara,Haziran, 1992.Durmuş, A. ve diğ., 17 Ağustos 1999 Kocaeli DepremininMühendislik AçısındanÖndeğerlendirme Raporu, Trabzon, Eylül, 1999.Bayülke, N., 27 Haziran 1998 Adana‐CeyhanDepreminde Yapısal Hasar,http://angora.deprem.gov.tr/AdanaPref.htm, Mayıs, 2002.Doğangün, A., 2002. Betonarme Yapıların Hesap VeTasarımı, Birsen Yayınevi, İstanbul, Ekim.Celep, Z. ve Kumbasar, N., 2000. DepremMühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı,İstanbul.Paulay, T. ve Priestley, M.J.N., 1997. Seismic Design ofReinforced Concrete AndMasonary Buildings, A Wiley Interscıence Publication,Tezcan, S.S., 1998. Depreme Dayanıklı Tasarım İçin BirMimarın Seyir Defteri, TDV/KT98‐024, İstanbul, Eylül.Eurocode 8, 1993. Earthquake Resistant Design OfStructures.UBC, 1997. Uniform Building Code.Nehrp, 1997. Recommended Provisions For SeismicRegulations For New Buildings And Other StructuresÖzden, K. ve Kumbasar, N., 1993. Betonarme YüksekBinalar, İTÜ İnşaat Fakültesi Matbaası, İstanbul.Bayülke, N., 1989. Deprem Ve Depreme DayanıklıBetonarme Yapılar, TeknikYayınevi, Ankara, 1989.Naeim, F., 2000. The Seismic Design Handbook,Structurural Engineering Series, Los Angeles,Tezcan, S.S. ve Alhan, C., 1999. Behavior Of İrregularStructures Under Earthquake Loading, Türkiye DepremVakfı, İstanbul, Eylül.Özmen, G., 1999. 1997 Türkiye Deprem YönetmeliğineGöre Tasarım Uygulamaları, Türkiye Deprem Vakfı, Şubat.SAP2000., 1995. Stuctural Analysis Programs,Computers And Structures Inc., Nonlinear, Berkeley,California.Değerli Projeci ÜyemizDUYURUT.C. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. GenelMüdürlüğü Elektrik Piyasası İzleme veDeğerlendirme Dairesi Başkanlığı (PiyasaMevzuatı İzleme Müdürlüğü)nün 06.07.<strong>2005</strong>/1596sayılı yazısı ile Oda Başkanlığına bildirilen EnerjiOdası ve Kablo Bacasının Ölçü ve Detayları ileUygulama Alanlarına İlişkin Esaslardoğrultusunda uygulama yapılması gerektiğibildirilmektedir.Uygulama alanlarına ilişkin esaslarıwww.tedas.gov.tr. adresinde “Kaynaklar”menüsünün “Yayınlar” başlığı altındanelektronik olarak indirebilirsiniz.28 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerDEPREM KARNEMİZ ÜZERİNE ÖZELEŞTİRİ VE ÖNERİLERDoç. Dr. H. Recep YILMAZ Araş. Gör. Tuğba ESKİŞAREge Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü,Geoteknik A.B.D.1. GİRİŞBu çalışmada 17 Ağustos 1999 depremi esasalınarak gerek bölgemizin gerekse ülkemizinbugüne kadar göstermiş olduğu depremperformansı incelenip irdelenmiş ve oluşan hasarnedenleri ile genel ve değişmeyen sorunlarımızsaptanmaya çalışılmıştır. Bu irdelemede sorunlarınbirbirinden ayrılması uygun görülmemiş olup üstyapıdan, zeminden veya diğer nedenlerdenkaynaklanan hasarların (deprem riskinin)azaltılabilmesi için konunun uzmanları tarafındanyapılan önerilerin önemli görülenleri geçerliliğinikoruduğu düşünülerek söz konusu edilecektir.Deprem riski kavramı deprem tehlikesinin nedenolabileceği tüm kayıpları ifade eden bir terim olupdeprem riskinin azaltılabilmesinin özelliklehükümetin ve yönetenlerin görevi olduğuvurgulanmalıdır. Bu aşamadan sonra yapılmasıgereken en önemli işlerden biri 17 Ağustos 1999depremi ile başlayan toplumsal duyarlılıktan dayararlanarak deprem zararlarını azaltma konusundabelki siyasal kaygılarla bugüne kadar alınmasındagüçlük çekilen bazı kararları almak ve bu alandakalıcı bir kültürün yerleşmesine çalışılmasıdır.Amacımız, bugüne kadar temel eksiklik olarakgörülen bir ulusal stratejinin yoksunluğununhatırlatılmasıdır.2. DEPREMLERİN YOL AÇTIĞI MADDİ VEMANEVİ KAYIPLAR VE NEDENLERİBu husus dört ana başlık halinde incelenmekteolup sıra ilei. Bina hasarlarıii. Zemin sıvılaşmasıiii. Heyelanlariv. Tsunamidir.Bina hasarlarına etki eden temel faktörler isei. Yöre ile ilgili sismotektonik faktörler (Bölgenintarihsel sismik hareketliliği, aktif fayın cinsi,yırtılmanın derinliği, depremin büyüklüğü, yırtılanfayın uzunlukları ve atım miktarı)ii. Topoğrafik ve jeolojik faktörler (Sismikdalgaların içinden geçtiği formasyonların cinsi,formasyonların kalınlığı, kayma hızları, yer altı suseviyesinin yüksekliği, yerleşim alanının kırılanfaylara uzaklığı, yerleşimin tepede veya vadideolması)iii. Bina ile ilgili teknik faktörler (Projelendirmedezemin özelliklerinin göz ardı edilmesi, rezonansdurumu, binanın taşıyıcı sisteminin ne olduğu,projenin tasarım ve uygulama açısından mevcutyönetmeliklere uygunluğu) olarak belirtilmektedir(Arıoğlu E. v.d., 2000).Görüldüğü üzere sadece oluşacak yapı hasarlarıdüşünülse bile hasar derecesinin birbiri ile ilişkiliolan pek çok faktöre bağlı olduğu ve gerekli olan bubilgilerin jeolojik, jeofizik bulgulara da ihtiyaçgösterdiği, bu bakımdan çok yönlü araştırmalarlaçözümlenmeye çalışılmasının en doğru bilimselyaklaşım olduğu açıktır.3. ZEMİN ETÜDÜNÜN GEREKLİLİĞİ VETANIMISon deprem yönetmeliği dikkate alınarakyapılan bir inceleme sonucunda zemin koşullarınınbelirlenmesi madde 12.2 kapsamında zemingruplarının ve yerel zemin sınıflarının yönetmeliğinesas olarak verdiği tablo 12.1 ve tablo 12.2’ye göresaptanması gerektiği bilinmektedir. Ayrıca madde12.2.2’ye göre yeraltı su seviyesinin zeminyüzeyinden itibaren 10 m içinde olduğu durumlardatablo 12.1’de D grubuna giren zeminlerde sıvılaşmapotansiyelinin bulunup bulunmadığının saha velaboratuar deneylerine dayanan uygun analizyöntemleri ile incelenmesi ve sonuçlarınınbelgelenmesi zorunlu kılınmıştır. Yönetmeliğin iyibilinen ayrıntılarına burada değinilmeyecek olupİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 29


incelemelerherhangi bir yapının veya yapı temelinin sağlamasıgereken kriterlerin yenideni. Taşıma gücü (Statik ve dinamik durumda)ii. Oturma (Statik ve dinamik durumda)iii. Sıvılaşmaolduğu hatırlatılır. Bir zemin etüdü programınınamacı yukarıda üç ana madde ile sıralananhususların saptanmasına yönelik bilgilerinsağlanması olup bu hususlar yazarlar tarafındanayrıntıları ile belirtilmiştir (Yılmaz R., Eskişar T.,2003). Zemin etüdü diğer disiplinlerin de katılımıylayeniden tarif edilecek olursa “yeraltı tabakalarınındurumlarını, konumlarını, hangi tür jeolojikyapıdan oluştuklarını, derinliklerini,kalınlıklarını, yoğunluklarını, elektrikselözdirençlerini, sismik hızlarını, ivmesini, yeraltısuyu derinliğini ve bu tabakaların diğer dinamikparametrelerini, deprem durumunda gösterecekleridavranışları” saptamak amacıyla yapılan etütlerdir.Buraya kadar yapılan açıklamalardan depremhasarlarının niçin oluştuğu tahmin edilebilmekteolup zorunlu görülen bir araştırma zincirininherhangi bir halkasının noksan oluşunun çokmümkün olduğu ve halkanın kopmasına nedenolabileceği anlaşılmaktadır.4. DEPREM RİSKİ AÇISINDAN İZMİR’İNDURUMUTürkiye’nin üç büyük şehri ile ilgiliaraştırmaların özel bir önem taşıdığı ve sık sık sözkonusu edildiği bilinmekte olup yapılan depremriski analizlerine göre 99 yıllık zaman dilimi içindeoluşabilecek maksimum deprem büyüklükleriİzmir’de Richter büyüklüğü cinsinden 8.07 olaraksaptanmıştır. Boğaziçi Üniversitesi ve İnşaatMühendisleri Odası işbirliği ile hazırlanan Radiusprojesinde İzmir’in geçmişi ve geleceği ayrıntı olarakdeğerlendirilmiş olup yapılan çok kapsamlı bu projeile İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeyapılmış yüzlerce sondaj ve araştırma raporudeğerlendirilereka. Yerel zemin sınıflarının değişimib. Beklenen zemin büyütmesinin değişimic. Eşdeğer kayma dalgası hızlarının değişimid. Sıvılaşma güvenlik sayısının değişimie. Belediye sınırları içinde sıvılaşma olasılığınagöre bölgelemeçalışmaları yapılmıştır.Radius projesi yöremizle ilgili ve gerekli tümbilgileri en uygun şekilde derleyip sunmakta olupbu çalışmamızın amacı teknik bilgileri aktarmakyerine yazı başlığımızda da belirtilen depremkarnemizi görebilmek ve değerlendirebilmekamacıyla öncelikle özeleştiri yaparakyapmadıklarımızı ve neleri yanlış yaptığımızısaptamak ve/veya saptanan gerçekleri hiç yüzümüzkızarmadan en açık biçimde sorumluları ile birlikteortaya koymak olacaktır. Aşağıdaki bölümlerdeverilen ayrıntılı bilgiler beşinci yılı dolmuş olan 17Ağustos 1999 depremi için yapılmış çok sayıdaaraştırmanın önemli gördüğümüz ve eldeedebildiğimiz çarpıcı sonuçlarından veayrıntılarından yararlanarak ve “Biz bize benzeriz.”diye düşündüğümüz için derlenmiş ve sorunlarınhangi şehrimizle ilgili olursa olsun Türkiyegerçeklerini yansıttıkları kabul edilmiştir.5. 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİNİNBİLANÇOSUArıoğlu E. (2000) tarafından yapılan çalışmada17 Ağustos 1999 Doğu Marmara depreminin maddikayıp boyutunun 15 milyar dolar civarında ve budeğerin gayri safi milli hasılamızın % 5 ile 10’umertebesinde olduğu belirtilmektedir. DoğuMarmara depreminden doğrudan doğruya etkilenenve evsiz kalan nüfusun 600.000 kişi olduğukabulünden hareketle de nüfus başına oluşmuş olanfiziksel kaybın boyutu 13.000 dolar olarakkestirilmiştir. Yörede farklı yerleşim birimleriüzerinde yapılan incelemelerle insan kaybınınmevcut nüfusa oranının Gölcük’te (5.025/ 131.935)şeklinde hesaplanıp %38.1 olduğu belirtilmektedir.Nüfusa oranla en büyük insan kaybı depremmerkezine en yakın yerleşim yeri olan Gölcük’temeydana gelmiştir. Diğer bir istatistiksel bilgininverilmesinde de yarar görülmekte olup 1.derecedeprem bölgesi olarak tanımlanan alanın ülkemizin%41.9’unu oluşturduğu 1997 nüfus sayımına göremevcut nüfusun %44.7’sini barındırdığı dabelirtilmelidir. Bu rakamlara da bakılarak en risklibölgeler kapsamından olan ilgili şehir veya yerleşimyerlerinin en etkin bir biçimde korunması gerektiğiaçıktır diye düşünüyoruz.30 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemeler6. 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ SONRASIİSTANBUL VERİLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİAşağıda verilecek ayrıntılı istatistiksel bilgilerAykut BARKA ve Ali ER tarafından Barka’nınölümünden sonra yayınlanan “İSTANBUL,Depremini Bekleyen Şehir” isimli eserlerindenalınmıştır (Om Yayınevi, İstanbul 2002).İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem KrizMerkezi Hasar Tespit Komisyonu, 17 Ağustos 1999depreminden 2001 yılı bahar aylarına kadar toplam<strong>124</strong>.853 konut ve iş yerini zemin ve yapı kalitesiaçısından incelemiş ve incelemeler sonucundaortaya çıkan sonuçlar deprem riskini büyüten asılfaktörün daha çok zemin değil, yapısal sorunlarolduğu yönünde görüş bildirmiştir. Komisyonbaşkanı inceleme sonuçları ile ilgili olarak şunlarısöylüyor: “İnşaatlarda eksik ve kalitesiz malzemekullanılmış, bazı binalarda betonu elle sıktığımızdadahi dağıldığını gördük. Elle yapılmış betonunortalama ömrü 50 yıl. Sur içindeki yapılar yaşlı, bukaygılarımızı arttıran bir başka faktör. ...Güçlendirme çalışmalarının da büyük bölümü kaçakyapılıyor, 32 ilçeden sadece 130 güçlendirme projesiizin ve onay için belediyeye getirildi. Belediyeyegetirilmeyen kaçak projelerin ne ölçüde doğruyapıldığını bilemiyoruz.”Hasar tespit komisyonunca <strong>124</strong>.853 konut veişyerinde yapılan kontrollerde saptanan başlıcakusur veya eksiler şöyle;• Her yüz binanın 90’ında kalitesiz betonkullanıldığı tespit edildi.• Her yüz binanın 64.20’sinde korozyon sorunu var.• Her yüz binanın 61.23’ünde tuzdan arındırılmamışdeniz kumu kullanılmış.• Her yüz binanın 16’sında yaşlanmaya bağlıyıpranma var.• Her yüz binanın 11.27’sinde beton yeterincesulanmamış.• Her yüz binanın 12’sinde çeşitli mimari hatalarvar.• Her yüz binanın 23.40’ında zemine bağlı sorunlarvar.Bu sayılanlara ilave olarak aşağıda sıralanan diğerhatalar da yapısal anlamdaki kusurlardır.• Bodrum kat kolonları sıvasız ve çıplak bırakılaraksuya karşı korunmasız bırakılmıştır. Bu nedenledemirler belli bir süre sonra korozyona uğrayaraktüm yapıyı tehdit eder hale gelmiştir.• Kolon – kiriş bağlantı hatalarına çok sıkrastlanmıştır. Bu durum bina direncini ciddi biçimdezaafa uğratmaktadır.• Kolon desteği olmadan birbirine bindirilmişsaplama kirişlere çokça rastlanmıştır.• Pek çok binada gözlenen çıkmalar depremde ilkhasar görecek kısımlardır.• Bitişik nizamda inşa edilmiş binaların kolon vekiriş yükseklikleri farklıdır ki bu da başka bir cidditehdittir.Yine 17 Ağustos 1999 depreminden sonraİstanbul’da yapılan araştırmalar kapsamındakalitesiz olarak saptanan yapı stoğu içinde kalancamilerin taşıdığı riskin boyutu yüksek olup tarihseltüm depremlerde en büyük hasarı gören yapılarınbaşında camilerin geldiği hususundaki yargıdoğrulanmaktadır. Bu risk büyüktür, çünkücamilerin önemli bölümü kaçak olarak inşaedilmektedir. Kayaş, Kayseri, Karaman, Antalya,İzmir, Muğla ve diğer yerleşim birimlerinde 2001‐2002 yıllarında 13 adet caminin minaresinin şiddetlirüzgara bile dayanamaması camilerdeki riskinboyutu hakkında yeterli fikir vermektedir. Buyıkımlar sırasında ölenler az olsa da çok sayıdakişinin yaralandığı hatırlardadır. Bu üzücü vedüşündürücü tablo yıllardır süren kaçak cami yapımınagöz yumulmasının bir sonucudur. İmar başta olmaküzere tüm mevzuata aykırı inşa edilen kaçak camiyapımını hassas bir konu olması nedeniyle gözyumulup kaçak cami yapımına el atından teşvikedilirken, kaçak camiler hakkında işlem yapmakisteyen yetkililer dinsizlikle suçlanmaktadır.Zamanın diyanet işleri başkanının 13 camininrüzgarın etkisi ile yıkılması üzerine yaptığıaçıklamalar camilerle ilgili deprem riskininboyutunun ne kadar ciddi olduğunu çok net olarakifade etmektedir. Şöyle ki,• Yurt genelinde yapımı devam eden camilerin %81’i ruhsatsız, % 55’inin de mimari projesibulunmuyor.• Özel ve tüzel kişiler yaptırdıkları camiler için baştaimar mevzuatı olmak üzere tüm işlemlerden muafİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 31


incelemeler• olduklarını zannediyor ve inşaat yapım ruhsatıalmasının gereğini bile duymuyor.• Minareler genelde projesi olmadan inşa ediliyor,yapım sırasında fen ve sanat kurallarına uyulmuyor,bu yüzden de can ve mal güvenliği tehlikeyedüşüyor.• Fırtınada yıkılan toplam 13 caminin inşaatruhsatları yoktu.• Depremden sonraki iki yılda meydana gelen yenidepremlerde 1304 caminin hasar gördüğü, 881minare yıkıldığı ve oluşan hasarın 116 trilyon liraolmuştur (Milliyet, 30 Kasım 2001).Gerek İstanbul’da gerekse her yanı tarih olanyurdumuzun sahip olduğu tarihi yapılar ve önemlieserlerde (kilise, saray, medrese, hamam) farklıfonksiyonlara sahip bu yapıların tümünün geçmişdepremlerden etkilendiği şimdi ise restorasyona vebakıma muhtaç olduğu bilinmektedir. Dünya mirasıolarak nitelendirilen tarihi yapılar maddi boyutudüşünülmeksizin mutlaka korunmalıdır. Türkiye’debu boyutta bir değere sahip bu yapıların korunmasıiçin önemli bir çalışma maalesef yapılmamaktadır.Depremde İstanbul’daki toplam kayıpların%50’sinin meydana geldiği Avcılar’da çökenbinaların çok ilginç olan özellikleri de aşağıdaaçıklanacaktır. Avcılar’da 17Ağustos’ta yerle bir olan31 binadan 28’inin imar serüveni de tam bir ibretbelgesi niteliğinde olup rapor şöyledir:• Bu binalardan sadece üç tanesinin her türlü yasalzorunluluklar yerine getirilerek yapıldığı, gerekliizin ve ruhsatların alındığı, ayrıca herhangi bir kaçakilave taşımadığı saptandı (Çöken binalar arasındayasal zorunluluklara uyan bu üç binanın dabulunması riskin sadece kaçak binalarla sınırlıolmadığını da gösteriyor.)• Üç bina gerekli hiçbir izin alınmadan kaçakyapılmış.• Altı binanın ise yapı temel ruhsatı alınmadaninşaatına başlanmış.• On yedi binanın temel üstü ruhsatı alınmadanyapımına devam edilmiş ve hiçbir kamu kurumutarafından denetlenmeden kullanıma sunulmuş.• On beş adet yapıda ruhsat ve projelere aykırı birveya iki kaçak kat yapılmış.• Yedi adet bina 1985’te çıkarılan imar affı ileyasallaşmış.• Dört adedi kaçak yapılmış kat ve bölümlerininyasallaştırılması için altı yapıda tadilat projesiyapılmış, projeler belediye tarafından onaylanmış.• On dört adet yapıda ise ruhsat ve projelerineaykırılıklar nedeni ile belediye encümenleritarafından yıkım kararı alınmış ve para cezalarıverilmiş ancak bu yıkım kararlarının çok azıuygulanabilmiş.Gerek İstanbul gerekse yurdumuzun her yerindebu yapıların imar serüvenine benzeyen binlerce yapımevcuttur. Bu tablo İstanbul’un, İzmir’in pekalaherhangi bir semtine, sokağına veya mahallesinetaşınabilir düşüncesindeyiz.17 Ağustos depreminde Avcılar semtindeyaklaşık 10.000 konut ve işyeri orta veya ağırderecede hasar almıştır. Kaçının onarıldığı veya ağırhasarlı konuma geçerek yıkılacağı konusunda yeterliveri mevcut değildir.Yazar 1970’li yıllarda İzmir genelinde yapılan birtarama sonucunda ortalama beton basınçdayanımının 80 – 100 kg/cm 2 aralığında eldeedildiğini ve B 160 betonu basınç kriterinin İzmirgenelinde sağlanmadığını çok iyi hatırlamaktadır.Son yıllarda elle dökülen beton uygulaması yerinehazır betonun kullanılması nedeniyle bu yoldaolumlu gelişmeler kaydedilmektedir.Bu bölümde yapılan açıklamalardan Türkiyegenelinde asıl sorunun zemin etüdü noksanlığı veyayanlış temel sistemlerinin uygulanması sonucuoluşan nedenlerden ziyade yapısal sorunların dahaçok ağır bastığı görülmektedir. İnşaat mühendisliğidiplomasını yaklaşık 32 yıl önce almış bir kişi olarakbu sorunların geçmiş yıllar içinde aynen mevcutolduğu gibi dünden bugüne düzelmediğini,bugünden yarına da düzelmesinin mümkünolmayacağı yönündeki olumsuz görüşlerim maalesefdaha ağır basmaktadır.7. DEPREM ‐ ÇAĞDAŞLIK İLİŞKİSİDepremlerde meydana gelen hasarla o bölgeningelişmişlik düzeyi arasında doğrudan bir ilişkiolduğu bilinmektedir ve şiddetli depremlerde çok azkişinin kaybedildiği şeklindeki haberler bizlereilginç gelmektedir. Bu hususun sadece gelişmişülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında değil aynı32 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerülkenin farklı gelişmişlik düzeyine sahip bölgeleriarasında da görülebileceği açıktır.8. NE YAPILMALI, KİM NASIL YAPMALI?İnsanoğlunun depremleri önleme veya tehlikeyiortadan kaldırma gibi olağanüstü bir gücü yokturama depremlerin felakete dönüşmeyi önleyecekgücü ve bilgisi vardır. Gelişmiş ülkelerin yaptığı dabu bilgi ve gücü kullanmaktır. Japonya 1980 yılındanbu yana her yıl yaklaşık 30 milyar dolar (bütçesinin%5’i) harcamaktadır. Hükümet bazında çok iyiorganize edilmiş gruplar bu çalışmalarıyürütmektedir. Japonlar Tokyo’da 1923’te 140.000kişinin öldüğü Kanto depreminin benzeri birdepreme karşı hazırlanmaktadır. Olası hasar 1.5trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir. En çokkorkulan şey deprem sonrası yangınlar olupyangınların yayılmaması için semtler birbirindenduvarlarla ayrılmaktadır. Amerika’da da LosAngeles kentinde deprem riskini düşürmeyiamaçlayan çalışmalar bu konuya başka bir etkiliörnektir.Türkiye’de ise deprem riskini düşürmek amacıylabütçeden ciddi bir kaynak bugüne kadar ayrılamadığı gibibu işi yürütecek bir örgütlenme de gerçekleştirilememiştir.Bu eksiklik bir ülkenin ulusal savunma stratejisine sahipolmamasına benzetilebilir. Bu nedenlerle depremehazırlanmakla görevli her kurum kendine göre bir şeyleryapmaya çabalamaktadır. Risk boyutunun tamamı yerineparçaları tartışılmaktadır. Örneğin medyada çokça sözüedilen boğaz köprülerinin güçlendirilmesi içinJaponya’dan kredi temin edilmiştir. Ancak riskin enbüyük parçasını oluşturan konut binalarından sözedilmemektedir (Barka A. ve Er E., 2002).Bir deprem bilgi bankasının oluşturulması,deprem zararlarının azaltılması stratejisinin temeltaşı olacaktır. Müteahhitlik sistemininbaşıbozukluğuna bir son verilip inşaat müteahhitleriodası kurulmasının da yararlı olacağı ifadeedilmektedir. Deprem riskini azaltmayı amaçlayanprojeler bir ulusal program çerçevesinde dünyadauygulanmaktadır. Deprem riskini minimize etmekiçin bütçeden her yıl düzenli pay ayrılması parasalkaynakların Dünya Bankası, Avrupa KalkınmaBankası gibi kuruluşlardan kredi olarak sağlanmasıveya projeler bazında çeşitli ülkelerden kredibulunması ayrıca gerektiğinde ek vergiler konulmasıda örneğin, zorunlu deprem sigortası veya benzerfonlardan pay ayrılması yetkisi hükümet veparlamentonundur. Türkiye’nin deprem riskiülkenin doğusundan batısına kadar kentleri, köylerineredeyse tümünün deprem tehlikesi altındabulunması nedeniyle belirli bir bölge ile sınırlıdeğildir. Büyük olasılıkla işin ekonomik boyutundanürkülmektedir.Deprem tehlikesi en üst noktaya çıktığındainsanların depreme olan ilgisinin en alt seviyedeolduğu, deprem tehlikesi en düşük seviyeyedüştüğünde ise insanların depreme olan ilgisinin enüst seviyeye çıktığı maalesef bir gerçektir. Çünküdeprem tehlikesinin en düşük seviyeye düştüğü andepremin hemen sonrasıdır. Enerji boşalmıştır vebenzer büyüklükte yeni bir deprem için yıllargeçmesi gerekecektir. Dolayısıyla deprem tehlikesien düşük seviyededir. Depremin üzerinden zamangeçtikçe yaşam normale döner, deprem de giderekunutulur. Oysa zaman akıp geçtikçe depreme nedenolan fay biraz daha gerilerek kırılma noktasınayaklaşır. Bu durumu doğal karşılamak gerekir. Eğerdeprem halkın gündeminde yoksa doğal olaraksiyasetçinin gündeminde de olmamaktadır.9. DEPREM BÖLGELERİNDEUYGULANMASI ÖNERİLEN PLANLAMA VETASARIM İLKELERİ VE ALINMASIGEREKEN ÖNLEMLERİN ÖZETİ• Deprem felaketini yeni bir yaşam biçiminioluşturma fırsatı olarak değerlendirip yok olan yapıstoğunun çağdaş, ekolojik, geleceğe yönelik birplanlama ile yenilenmesi.• Mevcut yapı stoğunun hasar durumlarına göreenvanterlerinin çıkarılması buna bağlı olarak terketme, boşaltma, güçlendirme, sağlıklı hale getirme,yenileme, yeniden inşa etme şeklinde belirlenecekmüdahalelerin yapılması.• Deprem ile ilgili eğitim programlarınınhazırlanması ve uygulanması.• Merkezi yönetim, yerel yönetim, sivil toplumörgütleri, kullanıcı, yatırımcı, yapımcı gibi busüreçte rol alanların yetki ve sorumluluklarının yasave yönetmeliklerle yeniden düzenlenmesi.• Ulaşım, iletişim, enerji nakil, kanalizasyon gibialtyapı sistemlerinin üstyapı ile entegre bir şekildeele alınması.• Betonarme dışında daha hafif yapı malzemeleri veyapım tekniklerinin araştırılıp geliştirilmesi.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 33


incelemeler• Yapım ve denetim sorumluluklarının net birşekilde belirlenmesi ve bu sürecin sigorta sistemitarafından kontrol edilmesi.• Kamu binalarına, hastanelere ve sanayi tesislerineöncelik verilerek hasar tespiti yapılmalıdır. Binalarınoturulabilir (az hasarlı) veya yıkılması gerekli (ağırhasarlı) olarak sınıflandırılması hızla yapılmalıdır.Yürürlükte olan kanunlara ve yönetmeliklere görehasar tespit yetkisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’naverilmiştir. Depremin çok sayıda yapıyı etkilediğigöz önünde bulundurularak gerektiği takdirde buyetki üniversitelerle ortak hareket edilerekyaygınlaştırılabilir.• Yapı denetiminin sağlanması için gerekli yasaldeğişiklikler yapılarak her yeni mezun mühendiseimza yetkisi verilmemelidir. Diğer ülkelerdekullanılan sertifikalı mühendis veya profesyonelmühendis gibi ünvanlar, stajyer mühendisliksonrası yapılacak bir sınav ile verilmelidir. Buünvanlara sahip mühendislerin yasal sorumluluklarıve mesleki uygulama sigortaları olmalıdır.• Yapıda kalite denetimini sağlamak için yapısigortası yasası çıkarılmalıdır. Ülkemizin %96’sınındeprem riski taşıyan bölgeler olması nedeniylezorunlu deprem sigortası yasası çıkarılmalıdır (Buuygulama etkin olamamıştır.).• İnşaat Müteahhitliği Hizmetleri ve İhale Kanununyeniden gözden geçirilmeli ve gerekli yasaldüzenleme ve süreçle ilgili denetimler yenidenyapılandırılmalıdır.• Deprem bölgeleri için uygun yapı teknolojisi vebina tipleri belirlenmelidir. Kaldırılan enkazlardanboşalan alanlar için de aynı uygulama yapılmalı,eğer mümkünse bu alanlar yeşil alan olarakdüzenlenmelidir.• Birinci derece deprem bölgelerinde ve zayıf zeminkoşullarında Zemin Mekaniği ve TemelMühendisliği araştırmalarının mutlaka halegetirilmeli ve yapı ruhsatı sürecinde bu zorunlulukaranmalıdır.• Deprem konusunda yapılan araştırmalar dahafazla desteklenmelidir Bu konuda çok disiplinlibirimler oluşturulmalı ve mevcutlar takviyeedilmelidir.10. SİYASETÇİLERİN ROLÜDoğa olaylarının felakete dönüşmesindehükümetlerin ve yerel siyasetçilerin sorumluluğuyapılan açıklamalarla çok daha net olarakgörülebilmektedir. Yapılan yanlışlar arasındayasaların uygulanmaması, uyarılara kulaktıkanması, imar afları ile kaçak yapılaşmanın teşvikedilmesi orman ve su havzaları gibi yaşamsal alanlarbaşta olmak üzere doğanın ve çevresel dokununtahribatına oy ya da ekonomik rant nedeniyle seyircikalınması ve taraf olunması, sit alanlarının, ormanlıkalanların yağmalanarak tahrip edilmesi, kaçakyapılaşmanın büyük kentleri kuşatması, dünyadabelki bir eşi daha bulunmayan siyasetçi – bürokrat –vatandaş iş birliği ile gerçekleştirildi (Barka A. ve ErE., 2002).Meclis arşivinde siyasetçilerin depreme karşıduyarsızlığını ortaya koyan çarpıcı belgeler internetsayfalarından okunabilmektedir.11. YABANCI BİR TÜRKOLOĞUNTOPLULUMUZA BAKIŞIAlman Türkolog Prof. Christoph Neumann Türktoplumunu yakından inceleyen, Türkiye’yi iyitanıyan yabancı bilim adamlarından birisidir. İTÜİnsan ve Toplum Bilimlerinde öğretim üyesi olupdevlet ve toplumumuz hakkındakideğerlendirmeleri ana hatlarıyla şöyledir:”Tüm bilimsel veriler Marmara’da ciddi bir depremriskinin varlığını işaret ediyor. Ancak bu riski azaltacakbir çalışma yapılmıyor. Bu çelişkiyi bir zihniyet konusuolarak açıklamak gerekiyor. ... Türk toplumu büyük ölçüdedindar, ancak insanlar kıyamet beklentisi içerisindeyaşamıyor. ... İstanbul’da beklenen büyük bir depremaslında küçük bir kıyamet gibi gözüküyor ama kimseherhangi bir kıyamete düşünsel olarak hazırlıklı olmadığıiçin bunu tasavvur etmek dahi istemiyor. İnsanlara umutgerekiyor. Bu nedenle medyadan depreminbüyüklüğünü küçülten fay hattını daha güneyekaydıran haberler istiyor. Ancak umudu avuntudadeğil, hazırlıklarda öğretmek gerekir. Ama bu hazırlıklariçin de büyük yatırımlar gerekiyor. Bunun finansmanı yaek vergilerle ya da bazı hizmetlerden vazgeçerekkarşılanabilir. Yetkililer her iki durumda da oykaybedebileceklerini biliyorlar. Bu nedenle “hiç bir şeyyapmama” alternatifini kullanıyorlar.Türk toplumu çok dinamik ve dayanışmaya çok yatkınancak Türk devleti hiçbir zaman tam teşkilatlı çok iyi34 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


incelemelerçalışan bir sosyal sisteme sahip olmadı. Bu boşluk küçükölçeklerdeki dayanışmalarla doldurulmaya çalışılıyor.Bunu batı toplumlarında bulmak zor. Türk insanı kendicamisini, kendi okulunu kendisi yapıyor. Depremhazırlıklarını da kendisi yapacak ama o ümidi o dinamiğiyakalaması lazım. Türkiye’de çok güçlü bir sivil toplumpotansiyeli var. Ne var ki son derece hantal, engelleyicidernekler kanunu nedeniyle bu potansiyel yeterince açığaçıkamıyor, sivil toplum örgütlerinin sayıca az olmasınınaltında bu neden yatıyor.“(Bu görüşlere karşı çıkabiliyor muyuz?)12. SONUÇŞu ana kadar teknik bilgi vermekten ziyadetoplumumuzun, yöneticilerimizin, hattatümümüzün bir özeleştirisi yapılmış olup bugündenyarına olumlu değişimler beklemememiz gerektiğinivurgulamak isteriz. “Her şey Allah’tan gelir”,inancının deprem gibi bir konuya esasen çok “şık”düşeceğini de düşünürsek niçin başka sorumlulararayalım?Türkiye’nin kendi depremine olan şaşırtıcıilgisizliği sadece mali konularla sınırlı olmayıpdünyanın depremselliği en yüksek coğrafyalarındanbirinin üzerine kurulu Türkiye, depremaraştırmacıları için hiçbir yerde olmadığı kadar çokbilgi, belge ve bulgulara sahip bir ülke. Arşivlerdeülkemizin 2000 yıllık depremselliğine ışık tutacakveriler var. Örneğin, ABD’nin böyle bir şansı yok.Çünkü kayıtlı sadece 200 yıllık bir tarihi var. Buharika olanağa rağmen Türkiye’nin tarihseldepremleri ile ilgili en kapsamlı çalışma iki İngilizbilim adamı tarafından yapılmıştır. Prof. NickolasAmbraseys ve Dr. Caroline Finkel Türkiye’dekimsenin depremden söz etmediği yıllardaülkemizde meydana gelen tarihsel depremleriinceleyerek değişik bilimsel dergilerde yayınladılar.Yani, Türkiye depremlerini yabancılar yazdı veyabancılar okudu. Bu husus yukarıda açıklamayaçalıştığımız gerçeklerle birebir örtüşmekte olupyolun neresinde olduğumuzu açıkça göstermektedirkanaatindeyiz.13. YARARLANILAN KAYNAKLARBarka A. ve Er A. (2002) “İstanbul, Depremini BekleyenŞehir”, Om Yayınevi, İstanbul, 250 s.Yılmaz R. H. ve Eskişar T. (2003) “Temel SistemleriSeçiminin İlke ve Yöntemleri”, Deprem Semp., <strong>TMMOB</strong> İnşaatMüh. Odası Uşak Şubesi, 18 Ekim, 7‐31.http://www.koeri.boun.edu.tr//depremmuh/izmirrapor2002.htm (2002) “İzmir Deprem Senaryosu ve Deprem Master Planı”Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik(1998) İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yayın No: 25, 85 s.http://www.itu.edu.tr/deprem/ (1999) “17 Ağustos 1999Kocaeli Depremi İstanbul Teknik Üniversitesi Ön DeğerlendirmeRaporu”, 12 s.Ersoy U. ve Çıtıpıtıoğlu E. (1988) “Yüksek Yapıların Tasarımve Yapımında İzlenecek Temel İlkeler”, <strong>TMMOB</strong> İnşaat Müh.Odası İzmir Şubesi, 90s.Arıoğlu E., Arıoğlu N., Yılmaz A.O. ve Girgin C. (2000)“Deprem ve Kurtarma İlkeleri”, Evrim Yayınevi, İstanbul, 306s.KAMUYA AİT BİNALARIN DEPREME KARŞIDAYANIMININ DEĞERLENDİRİLMESİValiliklerin ve belediyelerin talepleri üzerine, Kamuya aitbinaların depreme karşı dayanımı açısından şubelerimizceyapılan çeşitli çalışmalar İMO Yönetim Kuruluʹnun 19 nolutoplantısında değerlendirilmiş ve 369 sayılı karar alınmıştır.Bu çalışmalar esnasında uyulması gereken kurallarınaşağıdaki gibi tespitine,1‐Bir yapının incelenmesi için, Odamız adına incelemedebulunacak olan grup en az iki meslektaşımız tarafındanoluşturulacaktır.2‐Bu çalışmalara katılacak olan meslektaşlarımız tespitedilirken, yapılacak olan işin özellikleri göz önündebulundurularak konusunda uzman ve deneyimli kişilerinbelirlenmesine özen gösterilecektir.3‐Raporlarda yapıyla ilgili tüm parametreler yer alacaktır.Raporlardaki kanaatler ve öneriler, yapının depremesnasındaki davranışının karmaşıklığı göz önüne alınarakkaleme alınacaktır.4‐Hazırlanan raporlar ilgili mercilere iletilmeden önce,konusunda deneyimli ve en az üç kişiden oluşan birkomisyon tarafından incelenecek ve Şube Yönetim Kurulutarafından onaylanacaktır.5‐Komisyon, yapının yeniden incelenmesini ya da formatauygun olmayan raporların yeniden yazılmasını ŞubeYönetim Kurulundan talep edebileceği gibi, her raporla ilgiliyazılı görüş bildirmekle de yükümlü olacaktır.6‐İlgili mercilere iletilecek olan raporların birer kopyası,komisyon görüşleriyle birlikte Oda Başkanlığınagönderilecektir.7‐İncelenen yapılarla ilgili kamuoyuna hiçbir açıklamadabulunulmayacak ve basma bilgi aktarılmayacaktır.8‐Yapılacak Kamuoyu açıklamaları için Oda YönetimKurulunun yazılı izninin alınması zorunludur.Söz konusu kurallara uyulmaması halinde sorumlularıhakkında disiplin soruşturması açılacaktır.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 35


eton köşesiBETONARME YAPILARDA KLORÜR ETKİSİProf. Dr. İlker Bekir TOPÇU * Yrd. Doç. Dr. Osman ÜNAL **Arş. Gör. Tayfun UYGUNOĞLU ***Osmangazi Üniversitesi, Mühendislik‐Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Böl.**Afyon Kocatepe Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Yapı Eğitimi Böl.ilkerbt@ogu.edu.tr, unal@aku.edu.tr, uygunoglu@aku.edu.trÖZETBu çalışmada betona çeşitli yollarla girenklorür iyonlarının çelik ve beton üzerindeoluşturduğu etkiler araştırılmıştır. Gözenekli biryapıya sahip olan betona klorür iyonları betonunyüzeyinden kılcallıkla ve beton üretimindekullanılan agrega, su, çimento ve katkılarla olmaküzere iki şekilde girebilmektedir. Bunlardan başkabetonun bazı özelliklerini iyileştirmek içinkullanılan bazı katkılar da betonarme yapılardaçelik üzerinde korozyon etkisi oluşturarak çeliğeve betona zarar vermektedir. Bu açıdan klorüriyonlarının hem çelik üzerinde hem de betonüzerindeki zararlı etkilerinin nasıl azaltılmasıgerektiği üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Betonunolabildiğince geçirimsiz olarak üretilmesi vebunun yanında beton üretiminde kullanılanmalzemelerin dikkatli seçilmesi durumundabetonun klorür etkisine karşı direnci arttırılabilir.GİRİŞSon zamanlarda betonarme yapılarda görülençeşitli hasarlar nedeniyle mühendislikaraştırmaları betonun dayanımından daha çokdayanıklılığı üzerinde yoğunlaşmıştır. Betonyüksek elektrik direnci, çatlak ilerlemesi ve kütletransferi için bir set gibi davranabilmesi ve yüksekalkalinite gibi bir çok özel karakteristiğe sahipolan heterojen bir malzemedir. Beton bilindiği gibiagrega, çimento ve mineral katkılar gibi taneliyapıların birleşimi ile oluşan ve içerisinde boşlukbulunduran kompozit bir yapı malzemedir. Bazıdurumlarda gerek kullanılan betonbileşenlerinden gerekse dışarıdan betonunkılcallığı nedeni ile bu boşluklarda betona vebetonarme yapılarda çeliğe zarar veren maddelerbulunabilmektedir. Klorür iyonları betoniçerisindeki çeliğin korozyona uğramasına nedenolan bu zararlı maddelerden birisidir[1].Betonarmede çeliğin korozyona uğramasınınen önemli nedeni betondaki klorür iyonlarınınvarlığıdır. Betona klorür iyonları katkılar, denizsuyu, kılcallık, beton karışım suyu tuzu ve butuzların çözülmesiyle girebilirler. Betonalkalinitesi yüksek olan bir yapı malzemesidir vebu özelliği ile içerisinde bulunan donatınınyüzeyindeki kararlı, koruyucu bir oksit tabakasıoluşturarak anodik akım yoğunluğununkısıtlanmasına bir başka değişle çeliğin korozyonauğramasını önlemektedir. Bu olaya alkalipasivasyonu adı verilmektedir [2]. Portlandçimentolu sertleşmiş beton çok az miktarda Na2Ove K2O ile birlikte kalsiyum hidroksidin (CH)varlığından dolayı 12.6‐13 arasında pH değerinesahip olmakla birlikte, nem içeriğine bağlıolmaksızın betonda genelde pH değeri 13değerine sahiptir. İyi hidrate olmuş bir portlandçimentosu çimento ağırlığının % 15‐30 arasındaCH içerebilir [3].Klor (Cl‐) KaynağıAlkalin ortamda bulunan ve beton içerisindekiçelik yüzeyinde bulunan koruyucu oksittabakasının depasivasyonuna neden olan enönemli etken Cl‐ iyonlarıdır. Temel olarak kloriyonları beton içerisine iki yolla girebilirler; (i)betonun ana bileşenlerinden veya yine betonkarışımına katılan mineral katkı maddelerinden,ve (ii) ortamın maruz kaldığı donma olayısonucunda oluşan buzların eritilmesinde36 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


eton köşesikullanılan tuzların etkisiyledir. Klor iyonlarınıngenel olarak kaynağı şunlardır [1]:• Portland çimentosunun hidratasyonunuhızlandırmada aşırı kalsiyum klorürün kullanımıile sonuçlanan yapısal hatalar,• Betonda katkı maddesi olarak su azaltıcıkatkının kullanımını dengelemek için içerisinde azmiktarda da olsa kalsiyum klorür içeren kimyasalkatkıların kullanılması,• Beton karışımı sırasında klor içeren agregaveya suyun kullanılması,• Kış aylarında özellikle beton yollardabuzlanmayı önlemek için beton yüzeyine tuz(NaCl) serpilmesi,• Betonarme yapıların deniz suyuna veya kloriçeren sulara temas etmesi,Klor iyonları beton yüzeyinde bulunduğu vebeton içerisine çatlaklar veya kılcal boşluklar ilebetona girmeye başladığında korozyonreaksiyonu hemen başlar. Reaksiyonbaşlamasından sonra klor etkisi betonda zamanlagelişir ve ilerlediği zaman beton korozyondanönlenemez [4]. Klor iyonları tarafından betonaverilen zarar etkisi taşınma fazı ve korozyon fazıolmak üzere iki faz halinde incelenebilir. Taşınmafazında klor iyonları beton içerisine girer vekorozyon işleminin başlaması için ortam hazırlar.Hazırlık safhası fazında beton içerisinde bulunançelik çözünmeye başlar. Bu durumda betoniçindeki çeliğin taşıma gücü azalır ve betonda daçatlamalar ve yüzeyde pullanmalar görülmeyebaşlar.Klor iyonlarının beton ve çelik üzerindekizararlı etkisinin belirlenmesinde betonun kılcallıkve difüzyon katsayıları önemli rol oynamaktadır.Kılcallık katsayısı betonun içerisindeki kılcalboşluklar vasıtası ile bünyesine suyu çekebilmeyeteneği olarak tanımlanabilir. Su klor iyonlarınınbeton yüzeyinden içeriye doğru girebilmesinde enbüyük taşıma vasıtasıdır. Dolayısı ile klor iyonlarıbetonun daha iç bölgelerine su vasıtasıyla kılcalolarak çok hızlı bir şekilde girebilmektedir.Difüzyon katsayısı da betonun içerisine nem almayeteneği olarak tanımlanabilir. Etüv kurusudurumunda olan bir beton tuzlu suya temasettirildiğinde birkaç saat içerisinde betonun birkaçmm yüksekliğinde tuzlu suyu absorbe eder. Bunakarşı, yüksek miktarda doygun veya nemli olanbir betonda klor iyonlarının absorbe edilmesi çokyavaş olmaktadır. Genel olarak tam olarakdoygun bir çimento pastasının difüzyon katsayısı10‐12 m2/s.’dir[5,6]. Betonda priz hızlandırıcı, prizgeciktirici, akışkanlaştırıcı, süper akışkanlaştırıcıvb. gibi işlenebilmeyi istenilen şekilde düzenleyicikatkılar beton üretimi sırasında çimentoağırlığının % 1‐3 oranında karışıma ilave edilir. Bukatkı türlerinden priz hızlandırıcılar Cl‐ içerenkatkılardır ve bunlardan yaygın olarak kullanılanıkalsiyum klorürdür (CaCl2) [7].Klor TabakasıBeton iyonları 3CaO∙Al2O3∙CaCl2∙10H2O(Friedel tuzu) ve 3CaO∙Al2O3∙3CaCl2∙32H2Oformundaki kristal hidratasyon ürünlerininbirleşimi halinde bulunabilir. Klorürün anakaynağı deniz suyu veya buzlanmayı önlemekiçin kullanılan tuzlardır. Betonun difüzyonmekanizması tarafından beton içerisindeki klorürderinliği ve miktarı denklem (1)’de verilmiş olanFick’in 2. difüzyon kanununa görebelirlenmektedir.Denklemde; Cx ve Cs sırası ile belirli bir xderinliğindeki ve yüzeydeki klor iyonukonsantrasyonudur. D klorür difüzyon katsayısıve t ise zamanı göstermektedir. Denklemde erf isematematikte kullanılan hata fonksiyonunugöstermektedir. Buna göre difüzyon katsayısıbilinen bir betonun yüzeyindeki iyonkonsantrasyon değerinin de bilinmesi ile herhangibir yaştaki betonun yine herhangi birderinliğindeki klorür konsantrasyonuhesaplanabilmekte olduğu belirtilmektedir [8,9].Çelik Donatının PasivasyonuÇeliğin pasivasyonu; metalin yüzeyindekuvvetli bir oksit tabakasının varlığından dolayıince ultra koruyucu film tabakası ile kimyasaltepkimeye gösterilen direnç olarak tanımlanabilir.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 37


eton köşesiPasiv durumda metalin korozyona uğramasıönemli derecede azalır. Korozyondaki azalmaoranı 4‐6 kattır [10]. Çelik taze betonla temasageçtiğinde çimento hamurunun hidrate olmayabaşlaması halinde çelik donatı yüzeyinde bulunanpasivasyon tabakası, çelik için zararlı olan oksijenve suyun zararlı kimyasal etkisinden çeliğikoruyarak betonla çelik arasındaki aderansıartırmaktadır [11].Betonarme Yapılarda Klorür EtkisiBetonarme yapılarda çelik korozyonuüzerinde klorür iyonlarının etkisini ifade etmedekullanılan 3 teori bulunmaktadır.1)Oksit Film Teorisi: Bu teoriye göre oksit filmçelik üzerinde pasivite tabakası oluşturarakçeliğin korozyona uğramasını önler. Klor iyonlarıdiğer iyonlara göre çelik yüzeyinde bulunanpasivasyon tabakasını daha kolay bir şekildetahrip eder.2)Yüzeye Toplama (Soğurma) Teorisi: Klorüriyonları O2 veya hidroksil iyonları ile rekabethalinde çelik çubuk yüzeyinde toplanırlar. Klorüriyonları demir iyonlarının hidrasyona uğramasınaizin verir ve böylece çeliğin korozyonauğramasına yardımcı olur.3)Kompleks Taşınım Teorisi: Bu teoriye göre,klorür iyonları pasiv film tabakası üzerineyerleşmiş olan klorür iyonları, bazı hidroksitler ileyer değiştirerek tabakanın hem iletkenliğini hemde çözünürlüğünü arttırır. Bu yüzden pasivtabaka koruyucu niteliğini kaybeder. Reaksiyonaşağıdaki gibi gelişir.Fe(OH)x + xCl ‐ FeClx + xOH ‐ (2)FeClx + xOH ‐ Fe(OH)x + xCl ‐ (3)Denklemlerde x, demirin oksidasyonuna bağlıolarak 2 veya 3 olabilir. Klorür iyonlarının varlığıreaksiyon süresi boyunca demir oksit tabakasınındağılmasına ve bu şekilde oluşan korozyon çelikkesitinin azalmasına neden olmaktadır. Çelikteoluşan bu durum çukurcuk olayı olarakliteratürde geçmektedir. Klor iyonlarının çeliküzerindeki oksit tabakasını dağıtarak çelik vebeton üzerindeki etkisi Şekil 1’de görülmektedir.Daha yüksek oksidasyon halini alaraktaşınması olarak nitelendirilen demir oksidingenleşmesi betonun yorulmasının en önemlinedenlerindendir. Hidrasyona uğramış olandemir oksidin spesifik hacmi normal şekil verilmişolan bir demire göre yaklaşık 7 kat daha fazladır.Dolayısı ile beton içerisinde bulunan bir donatınınkorozyona uğraması sonucu normal betona görebeton yüzeyinde daha fazla çatlamalar,pullanmalar ve parça kopmaları oluşmaktadır [1].Şekil 1. Klor İyonlarının Çelik ve Beton Üzerindeki Etkisi[12]38 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


eton köşesi(a)Şekil 3. Klorür iyonlarının renk ayırım yöntemi ilebelirlenmesiBir diğer yöntem de Cl‐ iyonlarının bulunduğuyerlerde renk ayırıcı özelliği olan (colorimetric)cihaz yardımı ile belirlenebilmektedir. Bir çatlaketrafındaki ve beton içerisindeki Cl‐ iyonlarınınmiktarının colorimetric cihazı ile ölçümü Şekil 3’tegörülmektedir[13].Betonda Klorür Etkisinin Azaltılması İçinBazı Öneriler(b)Şekil 2. Klor İyonlarının SEM (a) ve EDX (b) görünümüÇelik üzerindeki pasivasyon tabakasını tahripederek çeliğin üzerine yerleşmiş olan klorüriyonları kristal halde görünümü Şekil 2’de (a) ve(b) olarak görülmektedir. SEM görüntüsündedaire içerisinde görülen kısmın EDX grafiğiincelendiğinde kristal yapının Cl‐ iyonlarındanoluştuğu görülmektedir. Betonda klorür miktarınıbelirlemede çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.Şekil 2’de görülen SEM ve EDX incelemeleri buyöntemlerden biridir. Betonun çeşitliderinliklerinden alınan toz örneklerin mikroyapıları incelenerek klorür miktarı hakkındaçeşitli bilgiler edinilmektedir. Klorür miktarınıbelirlemede kullanılan bir başka yöntem de renkayrımı yöntemidir. Bu yönteme göre numuneninkesiti alınarak bu kesit yüzeyine fluorescinsodyum tuz çözeltisi ve gümüş nitrat çözeltisisırasıyla püskürtülür. Betonda klorürünbulunduğu bölgeler beyaz, klorürün bulunmadığıbölgeler de kahverengi renk alır [7].Beton ve betonarme yapılarda klorürünetkisinin önlenmesi tamamen kullanılanmalzemeler ve ortama bağlıdır. Beton üretimindekullanılan malzemelerin kimyasal bileşenleraçısından klorür içermemesine dikkat edilmelidir.Aynı zamanda betonun bazı özelliklerininiyileştirilmesi amacıyla betona katılan kalsiyumklorür esaslı kimyasal katkı maddelerikullanılmamalıdır. Bu tip katkı maddelerinbetonun bazı özelliklerini iyileştirirken diğeryandan betonun içerisinde bulunan çeliğinkorozyona uğraması gibi yan etkilerinin olacağıunutulmamalıdır.Yapılan bir çalışmada [14], beton içerisine ilaveedilen uçucu kül, silis dumanı ve cüruf gibimineral katkılar puzolanik aktivitelerinin yüksekolmasından dolayı betonun geçirimsizliğiniarttırdığından klorür etkisini mineral katkıkullanılmadan üretilmiş betonlara göreazaltabilmektedirler. Ancak kullanılan bu mineralkatkıların kimyasal bileşenleri arasında klorürbulunmasına izin verilmemelidir. Uçucu kül, silisdumanı ve cüruf gibi mineral katkılarınkullanılması durumunda kullanılan katkınıntipine bağlı olarak betonun difüzyon katsayısıİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 39


eton köşesinormal betona göre % 7‐40 oranında daha düşükolmasını sağlayarak betonun klorür direnciniarttırdığı belirtilmiştir.SonuçlarKlorür iyonlarının beton içerisine çeşitliyollarla girerek oluşturduğu etkilerin araştırıldığıbu çalışmada elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibigenellenebilir:• Klorürün beton yüzeyinde bulunup dışarıdanbetona nüfuz etmesi zamana bağlı bir süreç olupbetonun geçirgenliğine ve difüzyon katsayısınagöre bu süreç değişmektedir. Dolayısı ile betonungeçirimsiz olması ve difüzyon katsayısı klorür vebuna bağlı olarak korozyon için oldukçaönemlidir.• Klorür iyonları beton içerisine betonunbileşenleri olan agrega, su ve çimento ve katkımaddeleri ile birlikte girerek zararlı etkioluşturabilirler.• Betonun çeşitli özelliklerini iyileştirmekamacıyla betona ilave edilen ve kalsiyum klorüresaslı kimyasal katkı maddelerinden olan prizhızlandırıcı ve priz geciktirici kimyasal katkılarbetonarme yapılarda çelik donatı üzerindekorozyona neden olmaktadırlar.• Beton içerisine puzolanik aktivitelerininyüksek olmasından dolayı ilave edilen uçucu kül,silis dumanı ve cüruf gibi mineral katkılarbetonun geçirimsizliğini arttırdığından dolayıklorür etkisini mineral katkı kullanılmadanüretilmiş betonlara göre azaltabilmektedirler.• Beton içerisinde bulunan donatının korozyonauğraması sonucunda çeliğin kesiti azalmaktadır.• Beton içerisindeki çelik yüzeyinde oluşankorozyon etkisi betonun çatlamasına, yüzeyindepullanmalar oluşmasına veya parça kopmasınaneden olurken, yorulma dayanımını azaltan enönemli etkendir.Yukarıda verilmiş olan bilgiler doğrultusunda,betonu ve içerisinde kullanılan donatınınkorozyonun en etkili oluşum kaynaklarından biriolan klorür etkisinden mümkün olduğu kadarkorunmaya çalışılmalıdır. Bunun için de betonüretiminde kullanılan malzemelerin kimyasalaçıdan klorür içermemesine dikkat etmelidir. Yinebetonun bazı özelliklerini iyileştirmek amacı ilekorozyon oluşturması gibi olumsuz yanetkilerinden dolayı kalsiyum klorür esaslıkimyasal katkılar kullanılmamalıdır.Kaynaklar[1]‐ Ramachandran, V.S., Beaudoin, J.J., “Handbook ofAnalytical Techniques in Concrete Science and Technology”,Institute for Research in Construction National Research CouncilCanada Ottawa, Ontario, Canada, 2001.[2]‐ ACI 222R‐01, “Protection of Metals in Concrete AgainstCorrosion”, American Concrete Institue,2001[3]‐ Weise, C. H., Determination of the Free CalciumHydroxide Contents of Hydrated Portland Cements and CalciumSilicates, Analytical Chemistry, 33 (7): 877–822 (June, 1961).[4]‐ Page, C. L., Page, N. R., and El‐Tarras, A., Diffusion ofChloride Ions in Hardened Cement Paste, 11:395, Cem. Concr.Res., (1981).[5]‐ Preece, C. M., Grønvold, F. O., and Frølund, T., TheInfluence of Cement Type on the Electrochemical Behavior ofSteel in Concrete, Corrosion of Reinforcement in ConcreteConstruction, (A. P. Crane, ed.), pp. 393–406, Ellis Horwood,Ltd., Chichester, UK(1983)[6]‐ Hansson, C. M., Strunge, H., Markussen, J. B. andFrølund, T., The Effect of Cement Type on the Diffusion ofChloride, Nordic Concrete Research Publication No.4, Paper No.6 (1985)[7]‐ Yüzer, N., Aköz, F., “Silis Dumanı Katkılı BetonlardaKlorür Etkisi”, 5. Ulusal Beton Kongresi, 1‐2‐3 Ekim 2003,İstanbul.[8]‐ Andrade, C., “Calculation of Chloride DiffusionCoefficients in Concrete from Ionic Migration Measurements”,Cement Concrete Research, 23: 724–742 (1993)[9]‐ Tang, L. P. and Nilsson, L. O., “Rapid Determination ofthe Chloride Diffusivity in Concrete by Applying an ElectricalField”, ACI Materials Journal, pp. 49–52, (Jan.–Feb., 1992).[10]‐ Bockris, O’M, Reddy, J.,A. K. N., “ModernElectrochemistry”, Vol. 2, Chapter 8, pp. 845–908, Plenum Press,New York (1970)[11]‐ Neville, A.M., “Properties of Concrete”, LongmanScientific, New York, 1997[12]‐ Wheat, H.G., “Using Polymers to Minimize Corrosionof Steel in Concrete”, Cement & Concrete Composites 24 (2002)119–126.[13]‐ Win, P.P., Watanabe, M., Machida, A., “PenetrationProfile Of Chloride İon in Cracked Reinforced Concrete”, Cementand Concrete Research 34 (2004) 1073–1079[14]‐ Güneyisi,E., Özturan,T., Gesoğlu, M., “Silis Dumanı veUçucu Kül Katkılı Betonların Klorür Difüzyon KatsayılarınınBelirlenmesi”, 5. Ulusal Beton Kongresi, s.149, 1‐2‐3 Ekim 2003,İstanbul.40 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


üyelerimizdenBETON HANIMEFENDİSİMüfit GÖ<strong>KB</strong>UDAKİnşaat Yüksek MühendisiEfeendiim...!Bendeniz Betoniye. Bir beton hanımefendisi.Şimdi diyeceksiniz ki: ʺBu ne demek ? Hiçbeton hanımefendisi olur mu?ʺOlur efendim olur. Hani sizler arasında ŞükrüBey vardır da, onun hanımefendisine Şükrüyedersiniz. Fikri Bey vardır, Fikriye Hanım dersiniz,Ali Bey için, Aliye... Bendeniz de efendimBetoniye.İMO dergisinde kendimi tanıtmak, derdimidökmek sizlere, dertleşmek istedim. Azıcık daşikayet etmek istiyorum, bazı betonarme bilmez,yapar ama iş bilmez yapımcıları size.Durun şööyle bir segrege olmadan yerime biryerleşeyiim.Oof of of.!Bir oturayım şöyle rahaatça... Gazımı daatayım, havamı da.Sağolsun vibratör bey çok yardımcı olurlar benyerleşirken. Kibar bir beydir kendileri amaAlzmeier‐ Titreme hastalığı vardır kendilerinde.Titreer durur.Demir bey pek kıskanır kendisini. Demir beykocam... Uzun zamandır evliyiz kendisiyle. Tığgibidir maşşallah! Hiç duramaz yerinde. Eğilirbükülür ve de ʺDurursam paslanırım!ʺ der.Geçinip gidiyoruz işte. Amaaa!Ama onun şu kıskançlığı yok mu?Malum mutlu gecelerimizde:‐ Canım Betoniyeʹm, der. Şu vibratör beyinsenin içine girmesi biʹşey değil de... ama şu seniniçinde titremesi yok mu... dayanamıyorum.Zor teskin ederim kendisini:‐Her zaman mı oluyor sevgilim?, derim. Aradabir... bilirsin müteahhit bey mühendis beyi iknaeder de vibratör beyi engellerler. Sende pekkıskançsın çapkıın! Yapma böyle... Sen her zamaniçimdesin! O güçlü etriyelerinle sararsın beni.Canım benim, derim.‐Hiç de öyle değil!, diye cevaplar.‐Niye kocacığım sarıyorsun işte!‐Sadece kiriş‐kolon birleşim yerlerinde sıkça!Ama orta bölgelerde 25 cm bazan 30‐35 cmarayla...‐Yetmez mi? Çapkın seni..‐Yetmez! Yetmez! Yetmiyor işte!Hele deprem anında seni çok zortutuyorum.Kırılıp parçalanacağız, yuvamızyıkılacak diye çok korkuyorum. Etriyelerinkancalarını gereği gibi bükmeyince ustalar...tutamıyorum seni..‐Korkma bişʹşeycikler olmaz bize! Allah(c.c)korusun... tü! tü! tü!‐Korumaz işte!‐Niye ki üstüme iyilik sağlık! Niyekorumazmış?‐Ya hu hanım! Allah(c.c) akıl vermiş, ilim yapdemiş bu insanoğluna! Sen kalk malzemedeneksilt‐çal, işçiliği itina ile yapma, işi ehline verme,Üstünkörü öölee!! Allah(c.c) ahlaksızla ahlaksızapirim vereni niye korusun?!‐Şşşt! Betoniye!söküyorlar!Dinle bak! Galiba kalıpları‐ Nee? Kör olmayasıcılar! (elleme kör olsunlar‐MG) Daha dün döküldük ayol!Hemen ne bu acele! Daha bir kür duşumuzu biledökünmedik. Elalemin içine tozumuzla mıçıkacağız !!?İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 41


üyelerimizdenİşte böyle efendiim! Böylesi haller pek sık gelirbaşımıza da dertlenir dururuz Demir beyle.Nelere göğüs gerdik nelere dayandık berabercebir bilseniz... Bendeniz Anadolu kadını misalibaskıya pek dayanıklıyımdır. Sırtımda şakuliyük!.. Odun.. Ot... Saman... Karında yedinciçocuğa hamile...!Sizin dilinizce basınç gerilmem iyidir. Amadoğrusu çekemem... Çekemem...Demir Bey sağolsun o alır çekmeleri.Alır ama sevgili okuyucular, projeciarkadaşlar; Lütfen dikkat edin! Demir beyi olurolmaz yerlere yerleştirmeyin! Rastgele bükmeyinonu! Böylesine bir yeteneği iş göremeyeceğibölgelere atamayın!Fazladandır diye atmayın da!Paslandırmayın onu!Ohh! Ohh! Bu masaj pek iyi geldi bana!Sağolasıınız çocuklaar.! Ellerinize sağlıık! Bumukavemet ölçme beton tabancasıromatizmalarıma pek iyi geliyor! Biraz dayukarıya şöyleee! iyi iyi oooh!..O da ne? Karot mu alacaksınız? Olamaz!İstemeem!Delmeyin oramı buramı !Namus elden gidiyooor! Irz düşmanlarıı !Daha önceleri nerelerdeydiniz ?!Kesmeyin Demirʹimi !Yetişiin...İMDAAT !Kaatiller !ÜYELERİMİZE İNDİRİM YAPANKURULUŞLARBİLGİ DERSANESİTel: 441 4340BÜRO DERİNTel: 264 2944Faks: 2642947YAŞAM SAĞLIKLABORATUVARITel: 464 5564EGE SAĞLIK TESİSLERİ VEEĞİTİM MÜESSESELERİ A.Ş.Tel: 462 7700İTA PENTel: 376 8133SYNERJY FITNESS &BEAUTY CENTERTel: 362 9198NOKTA ÖZEL SAĞLIKMERKEZİTel: 243 1812Faks: 243 1812T.C. M.E.B. ÖZEL İZMİRDENİZ YABANCI DİL KURSUTel: 330 7366Faks: 330 7367GÜZEL SANATLAROYUNCULARITel: 425 0857İZMERSAN MERMERTRAVERTEN SAN. TİC. LTD.ŞTİ.Tel: 435 2001Faks: 435 0703DEÜ REKTÖRLÜĞÜ SAĞLIKVE SPOR DAİREBAŞKANLIĞITel : 464 8025DEÜ DESEMTel: 422 29 46GRUP-MAKTel: 464 5206 –421 4853ÖZEL KENT HASTANESİTel: 386 7070KİRAZOĞLU OTOMOTİVTel: 462 7371Odamız üyesi velilerin çocuklarına %20 indirim uygulanmaktadır.Odamız üyelerine % 25 indirimuygulanmaktadır.Laboratuvar hizmetlerinde Odamızüyelerimize % 20 indirimuygulanmaktadır.Odamız üyesi ve birinci dereceyakınlarının sağlık hizmetlerindenfaydalanmalarını sağlamak amacıylaindirimli ücretler uygulanmaktadır.Odamız üyelerine % 5 indirimuygulanmaktadır.Odamız üyelerine %10 indirimuygulanmaktadır.Laboratuvar Hizmetlerinde Odamızüyelerimize%25 indirim uygulanmaktadır.Odamız üyelerine ve ailelerine %15indirim uygulanmaktadır.Odamız üyelerine % 20 indirimuygulanmaktadır.Odamız üyelerine %10 indirimuygulanmaktadır.Odamız üyelerine, aerobik, meditatifdans, step, yoga ve plates kurslarında%10 indirim uygulanmaktadır.Odamız üyelerine çeşitli kurslardaçeşitli indirim uygulanmaktadır.Odamız üyelerine, Icd Monitörlü pc1,199 USD + KDV yerine 1,160 USD+ KDV;notebook 1,259 USD + KDV yerine1,239 USD + KDV olacaktır. PeşinFiyatına 8veya 10 taksit uygulanmaktadır.Odamız üyelerine %15 indirimuygulanmaktadır.Odamız üyelerine işçilik ücretlerinden%15, malzeme bedellerinden %10indirim uygulanmaktadır.DUYURUUsta ve kalfaların “Meslek İçi Kursları” devametmektedir.Müracaat: İMO İzmir Şubesi 0232 462 5655’tenVedat YORULMAZELALTERNATİF DERSANETel: 441 8330CENGİZ ÖZER EĞİTİMMERKEZİTel: 463 05 44KOÇLUOĞLU DALIŞMERKEZİTel: 425 11 00Odamız üyelerine ÖSS ve YDS hazırlıkkurslarında % 50'ye varan indirimleryapılmaktadır.Odamız üyelerine fotoğraf, takıtasarımı, kumaş boyama, resim gibikurslar ücretsiz olarak verilmektedir.Odamız üyelerine güncel fiyatlarüzerinden % 20 indirim yapılacaktır.42 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


üyelerimizdenÖZEL YAŞAMDA BİREYSELLİK Mİ?Samim GÜNERİnşaat MühendisiCanlılar... Düşünen ve iki ayak üstündedurabilen ve de kendini anlatabilenler; artık gün begün toplumdan, kendi oluşturduğu çoğulculuktan,örgütlenmekten açık ve net bir biçimde uzaklaşmaseçeneğini kullanmaktadır. Bireyciliğe akma gibi birdüşünce eylemi, kendisi dışında hiçbir şeyi dikkatealmama kaygısı oluşmaktadır toplumda...Birey, kendisine ait olan yaşamı diğer birbaşkasıyla paylaşmamak için gereken eylemiöyküleştirmiştir. Belirli bir yarıçap içerisinehapsetmiştir özünü. Özel yaşantısını geçici birsüreyle karşı cinsten bir canlıyla, bir evcil hayvanlasınırlamakla kalmamış, yüksek duvarları örmek için“günaydın” sözcüğünü beyninden daksillemiştir.Diğer yandan en büyük yandaşı; ki bu tatminolduktan sonraki süreçte; bilgisayardır. Buçerçevenin içine girmek olası değildir. Zaman zamantüm tatminler sanallaştırılmaktan kaçınılmamıştır.Bu aşamaya insanlar neden gelmiştir?... Bununyanıtını aramak gerekiyor. Yanıtı güvensizlik mi,içtensizlik mi?... Büyük kentlerin olumsuzyapılaşmasına katkısı olan insan diyetanımladığımız canlının bozuntuya uğraması mıdır?Yerleşkelerin boğucu ve dayatmacı sosyal,ekonomik, kültürel yaşantısında böyle bir kaygı mıvardır, en azından insan bunu mu sezinlemiştir?Şu bir gerçektir; kent yaşamı, onu yaşayanlaraağır gelmektedir artık. Her katmanda yaşayanbireyleri etkisi altına almıştır ister istemez. Hiç kimsehoşnut değildir dayatılan düzenden. Kaçınılmazlığıda yoktur. Bir biçimde sarmalamıştır kent bireyini.Günün tek düze koşuşturmacası bireyde veyabireysellikte büyük etkendir. Kapitalizm veemperyalizm kıskacına almıştır yeni dünya düzeniinsanını. Bu iki unsur aile yapısını oluşturmamak vetüketim ekonomisi için var gücüyle öyküler üretipuygulamaktadır. Oluşmuş kurumlarda ise; eşlerarasında, hatta aileyi oluşturan diğer bireyleri deolumsuz etkilemiş, tüm bireyler özel yaşamlarınıkurallar ile yapılandırarak çerçeveyi çizmiş,çoğuldan özele hasretle bakmaya başlamıştır.Doğaldır ki; tüm bireylerin kendi yaşamlarında“ayakta durmayı” öğrenmeleri gerekmektedir.Yadsıyamayız. Yaşamlarını tekelleştirerek buedinimlere nasıl ulaşacaklar ve onlarla nasılkucaklaşacaklardır? Paylaşmak gibi bir güzelliğin,mutluluğun ve keyfinin var olduğunun bilinciningelişmesini nasıl sağlayabileceklerdir?Yaşam tamamen özelleşmiş; birlikte sinema,tiyatro, sanat, panel izleme eğilimleri, edinimleriinsanı terk etmiş; daha doğrusu bireyle bu olgularellerinin tersiyle itilmiştir. İnsan özel televizyon(uydu antenli) ile DVD‐VCD arasına sıkıştırılmıştır.İşin aslı; birey kendini isteyerek bile bile bu seçeneğe“evet! ” demiştir. Yaşam; aile içerisinde bile;tamamen özelleştirilmiş; ortak yaşam insanlarıreddetmiştir bir anlamda. Tüm bireyler ayrı ayrıaynı olanakları edinmiş dört duvar içindesanallaşmıştır (her bireyin DVD, VCD, televizyon,müzik seti ve diğer elektronik olanaklari ile). Azıcıkpara bulan aile bireyin bu yola başvurarak, aileninolumsuz ve tüketim ekonomisine katkıda bulunmasıkaçınılmaz olmuştur. Geliştirilerek var edilen buyaşam biçimi bireyleri ortak noktalarda buluşmayıkörletmiş; bir evi paylaşan dişi ve erkek kendidünyalarını elektronik yaşamaya soyutlaştırmış,aynı çatı altında farklı görüntüler, farklı sesler, farklıkültür, farklı diller, hatta farklı cinsel seçenekleredoyumlara dek uzanmıştır.Günün son saatlerinde bir araya gelme çabalarıbireyleri sıkmaya başlamış, artık bireyler aynı masa,aynı sofra etrafında toplanamaz olmuş, karındoyurma, damak tatları bile benlikleri‐öz’leritanımaz olmuş, unutulmuştur. Sonuçta ayrı yaşamistekleri ağır basmış, insan ilişkileri çökmüş birörene benzemiştir.Ortak buluşum, paylaşım bir başka tanımlanır,uygulanır konuma getirilerek mutluluklardan adımadım uzaklaşılmış; “stres” denen uyduruk sözcüğeİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 43


üyelerimizdenbağlanmıştır insan yaşamı. İletişim bu aşamadakopmuş, anlaşılamayan karma bir dil ile bireylerayrı kutuplar gibi itici olmaya başlamıştır. “Seniseviyorum” tümcesi; “I love you”ya dönüştürülüpunutularak, giderek kalıp bir yapıya bürünmüştürsevgi sözcüğü. Bu sözcükten çıkar ilişkileri türetilip,yeni arayışlara uzanılmıştır... Ve düzeyli arkadaşlık,düzeyli ilişki tümceleri, tanımları, kavramlarıüretilmiştir bazı çevrelerce. Sözde özgür düşünceyi,özgür yaşantıyı tanımlarcasına, özel yaşamlarınıbelli bir çerçevede tutarak kendilerini aklama yolunuaçmışlar, dolayısıyla “etik” sözcüğünün tanımınaters yaşam felsefeleri üretmişlerdir.Kendisi dışındaki tüm insanları bir kenara iterek,şu kısa yaşamı “en güzel biçimde nasıl kotarırım“düşüncesine saplanmıştır insan. Mutlu ve güzelyaşamları bireyler özüne saklayarak, paylaşımdanuzak tek başına toplumdan soyutlanmış bir biçimdemutluluğu arama uğraşına neden girmiştir? Bireydeşu tür oluşumlar mı başlamıştır: Toplumu oluşturanöğeler insanı sık boğaz mı etmektedir, bazı olgulartartışmasız önyargıyla mı dayatılmaktadır? Yanıtınıher birey başlı başına aramış ve vermiştir kanımca.Sonuç; bireyin toplumdaki konumudur. Tekelci,bireyci ve çıkarcı bir toplumsal olguya doğrugitmektedir yaşam süreci. İnsan; mutluluğu vegüzelliği, sevgiyi gerçekten tek başınaözümseyebilecek midir?İnsan olunca konu, şu gerçeğiunutmamalıyız! Yaşam içerisinde, dünden bugüneiki tür insan oluştuğunun ayırımına varmalıyız:Mutlu‐mutsuz, çıkarcı‐çıkarcı olmayan, toplumcubireyci,sömüren‐sömürülen, seven‐sevmeyeninsan..İnsan doğasından sevmek ister, sevildiğinibilmek ister. Bunca karmaşa içerisinde bizimdurduğumuz yer neresidir, hangi taraftayız? Dedikya insan sevgiye güdümlüdür. Mutlaka bir yandaolmak zorundadır. Bu sorunun yanıtını dürüstçe,içtenlikle yanıtlamamız şart olmuştur bu karmaşıkyaşam sürecinde. Bulduğumuz, verdiğimiz yanıtagöre de özümseme gereksinimini duymalıyızsanırım; aldığımız karar ve tanı bizi toplumsalmutluluğa ve toplumsal paylaşmacılığa götürecektir!Pek doğaldır..bu gelişme kolay olmayacaktır.İşin en güzel yanı da gelecek için umut var olacaktır.Bunu yadsıyamayız, yadsımamalıyız. Yaşamınevrelerinde bireyin duyarsız olması (kendi dışında)gerçekten toplumsal yaşamı etkileyecek, olumsuzöğeleri oluşturacaktır. Toplumu etkisi altına alanekonomik yaralar oluşmaya başlayacaktır. Belki buaşamada kendine karşı duyarsızlığı onu toplumsalsuça itecektir. Adalet ve hukuk yaralanacaktır.İnsanın isteği; Ankara’da Kızılay’da veyaMamak’ta sonraları Kars’ta Sarıkamış’ta, sonralarıKonak’ta ya da Anadolu’nun herhangi bir kentinde,kasabasında, mezrasında yaşama, soluklanmaolasılığını keyfince düşünmek ve uygulamaktır.DUYURU“Mimarlık‐Mühendislik Öyküleri‐II”Türkiye’de gerek sektörlerin oluşumu, gerekfabrikaların kurulması ve gerekse bu işletmelerdeyapılan uygulamalar büyük başarılariçermektedir. Ancak bunların pek çoğubilinmemektedir ve üretimin iyice geri planaitilmesi ile artık mühendislik ve mimarlıkalanında başarılı uygulamal iyice unutulmayabaşlanmıştır. Oysa o gün o koşullardayapılanları bilinmesi, hem moral olarak ve hemde gelişimde üretimin ne denli gerekli olduğunugösterilmesi bakımından büyük önemtaşımaktadır.Buna göre, <strong>TMMOB</strong> 38. Dönem ÇalışmaProgramı’nda yer alan ve Mayıs 2004’te basılan“Mimarlık‐Mühendislik Öyküleri‐I” kitabınabenzer bir formatta, “Mimarlık‐MühendislikÖyküleri‐II” adlı bir kitap yayınlanacaktır.“Mimarlık ‐ Mühendislik Öyküleri ‐ II” adlıkitapta yayınlanmasını istediğiniz öyküleriniziŞubemize posta yolu ile veya e‐posta yolu ileiletebilirsiniz.imoizmir@imoizmir.org.tr282/1 Sok. No:8 Bornova‐İZMİR44 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


üyelerimizdenRÖNESANS YAPI ANLAYIŞIFatoş ÖZDALİnşaat Mühendisifatos.ozdal@imo.org.trRÖNESANS YAPI ANLAYIŞIRönesans yeni bir dünya görüşüdür. Buoluşuma, toplumsal yapı içinde gelişen olaylarınve düşüncelerin önemli yardımı olmuştur. Yenidünya görüşünün özelliği, insanın kendi dünyevigüçlerini anlamasıdır. Biz bu dönemdeOrtaçağ’dan farklı bir görüşün de ortaya çıktığınıanlıyoruz. Bilindiği gibi bu dönemde halk, sanatçı,bilim ve din adamı aynı kilise inancına paralel birTanrı görüşüne sahipti. Halbuki Ortaçağı,özellikle de Gotik çağı incelersek mistikinançların, kilisenin birliğini bile bozduğugözlemlenir.Geç Gotik, Orta Avrupa’da 15. Yüzyıldaeserlerini vermeye başladığında İtalya’daFloransa’da erken Rönesans’ın ürünlerigörülmeye başlamıştı. İtalyanlar Gotiği bir barbarsanatı olarak kabul ettikleri için önce Floransa’dabir karşı sanat hareketi başlamış ve Roma 1500’liyıllardan başlayarak bu yeni anlayışı en üstdüzeye çıkarmıştı.Bu yeni görüş, Ortaçağ’ın Gotik Katedralikarşısında, Rönesans’ın merkezi yapısıyla dabiçimlenmiş olmaktadır. 1400 yıllarındaRegensburg’ta yapılan ve kulesi adeta sonsuzluğayükselir gibi inşaa edilmek istenen Dom ile,bundan 100 yıl sonra 1502 yılında Montorio’dainşaa edilen S. Pietro Kilisesi’nin orta gemisi, biryarım küre ile örtülüyordu. Böylece yapıdüzeninde hareketlilikten, kendi içine dönük biryapı anlayışına dönülüyordu.Gotik’te her yöneliş derine ve yukarı doğruhareket halinde olduğu halde, burada mekanhareketi, yerinde duran bir etkide idi. Gotik’teduvarlar, ayaklar, ve tonozlar silme vekaburgalarla hareket eden ve bir yöne yönelenetki içersinde düzenlenmişlerdi. Rönesans,kaburgayı ve kaburgalı haç tonozu, dinamiketkileri nedeniyle reddediyordu. Bunun yerineklasik tonoz ile kubbeyi ele alıyordu. Çünkü buunsurlarda hareket özelliği bulunmuyordu. Çatıörtüsü için eski Roma’nın saray ve hamamlarıörnek alınmıştı. Buradaki formlar Rönesanssanatçısına daha ağır başlı sakin ve ölçülügeliyordu. Bu yapılarda insan yeniden ana ölçübirimi olmuştur. Ve bu şekilde sanatçı gotiktemantıklı olmayan oranlar ve dini düşünce ileilişkisini tamamen keser.Rönesans yapılarında plan örnekleriBu yapı uzun bir salon ve iki yandabirbirlerinden ayrılmış şapelle nişlerin yer aldığıbölmelerden ibaretti. Rönesans’ta tekrardanİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 45


üyelerimizdengörmeye başladığımız merkezi yapı heyecanınıBizans’tan alıyordu. Gotik sanata olan düşmanlıkBizans sanatına yakınlık sağlıyordu.Rönesans yapı anlayışının kısa bir zamaniçinde son bulması ve bizzat klasik dönemsanatçılarından Michelangelo tarafından Barok’ayöneltilmesi dikkat çekicidir.Rönesans mimarisi 16. Yüzyıla gelindiğindeyerini Barok mimariye bırakmıştır. Bu dönemdensonra Avrupa’da yapılarda görülen Rönesansetkisi bir süslemeden öteye gitmemiştir.Kaynakça:Dünya Sanat Tarihi, Adnan Turani, Remzi KitabeviSanatın Öyküsü, E.H Gombrich, Remzi KitabeviArt in Renaissance Italy, J.T.Paoletti& G.M.Radke LaurenceKing Publiishingwww.denizce.com64. sayfadaki bulmacanın çözümleriKARE BULMACA ‐1Flippo Brunelleschi, Capelle Pazziʹnin içi, 1430 dolayları1 2 3 4 5 6 7 8 9 101 U L A Ş T I R M A2 Z A R A R A A L3 U R Z İ L K A D E4 N A L A İ Ş O M5 K A K S A N L A6 A M İ L N İ S A N7 F İ N İ K H A Ş8 A R K A R A K I Ş9 L A R M A L A M A10 I A D A L E T HKARE BULMACA‐2Çapraz geminin kesiştiği yeri de bir kubbekapatıyordu. Uzun salonu ise taştan bir tonozörtüyordu. Bu yapı Gotik’den ayrılıyordu.1 2 3 4 5 6 7 8 9 101 T İ T O T A L İ Z M2 A H K A R P A K3 N A U M A R T E4 I T I R M A L İ5 M A K K A Y A T6 L A M A İ M A R7 A L A B U H A V A8 M A S K A R A A F9 A K A K A İ R İ10 K L İ K Y E M E K46 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


ilgisayar köşesiİNTERNET ÜZERİNDE 3D İÇERİK YAZILIMLARIAraş. Gör. Enis ÖZGÜRDEÜ Bilgisayar MühendisliğiYrd. Doç. Dr. Aybars UĞUREÜ Bilgisayar MühendisliğiWeb siteleri faaliyet alanlarına göre çeşitlilikgöstermektedir. Genel olarak site içerikleri, metin,resim veya hareketli görüntülerden oluşmaktadır.Son yıllarda artarak büyüyen e‐ticaretin itici güçolması nedeniyle, artık web sitesi içerikleri için dahagüçlü canlandırma öğelerine ihtiyaç duyulmaktadır.Örnek olarak bir dizüstü bilgisayarın önden, yandanve arkadan çekilmiş resimleri, alıcının bu bilgisayarıalacak düzeyde hayal etmesini sağlayamamaktadır.Alıcı, bilgisayarı sanki gerçek hayatta imiş gibiincelemek veya içini görmek veya kullanmakisteyecektir. Arabayı inceleyen bir kişi ise motorbölmesini açmak ve içine bakmak belki koltukdöşemelerinin rengini değiştirip bu şekilde arabanınnasıl göründüğünü incelemek isteyecektir. Bu gibinedenlerle birçok alanda, web sitelerine üç boyutluiçerik eklemek neredeyse zorunlu hale gelmiştir. Üçboyutlu bir model her zaman iki boyutlu birresimden daha fazlasını ifade etmektedir.İlk olarak 1998 yılında kullanılmaya başlananWeb3D deyimi İnternet üzerindeki üç boyutlugrafikleri ifade etmektedir. Günümüzde 30’dan fazlaşirket, web sitelerine üç boyutlu içerik eklemeyisağlayan yazılımlar geliştirmişlerdir. Genel olarakbu şirketler geliştirici ve görüntüleyici olarak ikikısımdan oluşan yazılımlar üretmektedir. Geliştiriciyazılım, web sitelerine üç boyutlu içerik eklemekisteyen şirketlere satılmaktadır, görüntüleyiciler iseücretsiz olarak İnternet kullanıcılarınadağıtılmaktadır. Bu şirketler genel olarak e‐ticaret,eğlence ve eğitim sektörlerinde üç boyutlu içerikekleme yazılımları sunmaktadır. Bu şirketlerinbazıları çizelge 1’de verilmiştir.Aralarında Casio, Yamaha, Mercedes, Chevrolet,Nokia, Lego gibi bir çok tanınmış ismin debulunduğu şirketler, üç boyutlu içerik eklemeyazılımları kullanarak ürünlerini İnternet ortamındatanıtmakta ve en ince ayrıntıları bile alıcılarınagöstermektedir. Şekil 1’de “Chevrolet” otomobilfirmasının “Meriva” isimli modeli tanıtılmaktadır.Sol üst köşede kamera pozisyonları ve aracın üstengörünüşü, sağ üst kısımda ise aracın kullanıcıetkileşimli görünütüsü vardır. Etkileşimli görüntüile kapılardan birine tıklandığında kapı açılıpkapatılabilir, fare kullanılarak küresel hareketle araçincelenebilir.Şirket İsmiCycoreRichFXViewPointEyeMaticÇizelge 1 Bazı Web3D ŞirketleriWeb adresiwww.cycore.comwww.richfx.comwww.metastream.comwww.eyematic.comŞekil 1 : Cult3D yazılımı ile modellenmiş ChevroletMerivaWeb siteleri için üç boyutlu içerik oluşturmayısağlayan yazılımlar, Web3D için kullanılan anahtarteknolojilerle üretilmiştir. Günümüzde kullanılanWeb3D anahtar teknolojileri aşağıda belirtilmiştir :• VRML(Virtual Reality Modeling Language)İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 47


ilgisayar köşesi• JAVA, JAVA3D• X3D (Extensible 3D)• MPEG‐4 (Motion Picture Experts Group)VRML, ilk ciddi Web3D teknolojisidir ve 1994yılından bu yana en çok kullanılan teknolojilerdenbirisidir. ISO (International Standards Organization)tarafından uluslararası standart olarak kabuledilmiştir. VRML, etkileşimli üç boyutlu nesne veortamları tanımlamayı sağlayan basit metinsel birdildir. VRML dosyalarının uzantısı wrl’dir. Üçsürümü ortaya çıkmıştır :• VRML 1.0• VRML 2.0 ve VRML 97• X3DVRML 97, VRML 2.0’ın ISO standartlarına göredüzenlenmiş şeklidir. VRML‐NG yani X3D, 1999yılında, üç boyutu her ortama taşıma çabalarısonucunda ortaya çıkmıştır. X3D, VRML’in XML(Extensible Markup Language) ile temsil edilmesinisağlamanın yanında NURBS yüzeylerinde ve DesenKaplamada yenilikler getirmiştir.(www.coreweb3d.com)VRML ile nesnelere değişik maddesel niteliklerverilebilir. Yansıtıcılık, saydamlık, parlaklık gibibirçok özelliğin tanımlanmasını sağlar.Gruplandırma özellikleri yardımı ile sandalye gibibirlikte hareket eden bileşik nesneleroluşturulmasını sağlar. Animasyon özelliklerigelişmiştir. Animasyon, bir şeylerin zamana bağlıolarak değişmesidir : VRML’de, konum değişimi(arabanın sürülmesi), açı değişimi (uçağın kalkışı) verenk değişimi (mevsimin değişmesi) ileanimasyonlar hazırlanabilmektedir.VRML’in AvantajlarıBasit simülasyon ve etkileşimli grafik işlemlerikolaylıkla oluşturulabilmektedir.VRML kodu, genelde Java’ya göre daha kısadır.Sadece grafik alanına özel olması bir avantajdır.Bir ISO standardıdır.VRML’in DezavantajlarıVRML Browser veya Web tarayıcılarına VRMLPlugin gerektirmektedir.Arkasında yeterli genel programlama dili desteğiolmadığından karmaşık işlemlerin yapılması zordur.Görüntüler çok gerçekçi değildir.Java 3D, Java’da üç boyutlu ve etkileşimli grafikuygulamaları ve üç boyutlu etkileşimli grafikleriçeren “applet’ler” geliştirmek için kullanılan yüksekdüzeyli uygulama geliştirme arayüzüdür (API).Java’nın platform bağımsızlığı gibi bütünözelliklerini taşımaktadır. (Brown and Petersen,1998). Java programlama diline üç boyutlu grafiklereklenmesini sağlarken, üç boyutlu grafiklerinoluşturulmasında Java programlama dilininkullanılmasını sağlar. Java 3D ile yazılım geliştirmekiçin gerekli yazılım ortamı, java.sun.com’dantamamıyla ücretsiz olarak elde edilebilmektedir. JDK(Java Development Kit) yani Java 2 Platform ve Java3D API (Java 3D Development Kit)’nin makineyeyüklenmesi yeterli olmaktadır. Bu yazılım ortamı,Windows 9x/NT ve üzeri işletim sistemleri ileSolaris, Linux gibi birçok işletim sistemi üzerineyüklenebilmektedir.(www.javasoft.com)Java 3D Kullanımının AvantajlarıArkasında Java desteği ve altyapısı olması Java3D’yi çok güçlü yapmaktadır.Yükleyiciler yardımı ile alınan üç boyutlumodellerin programlama dili ile kullanılabilmesinisağlamaktadır.Grafik kartlarının performansından yararlanmasıgerçekçi etkileşim sağlamaktadır.3B grafiksel içerikli yazılım geliştirmede kaliteyiartırmakta, yazılım geliştirme sürecini hızlandırıpkolaylaştırmakta ve yazılım maliyetlerinidüşürmektedir. Web’e kısa sürede etkileşimli 3Bbasit içerikler eklemeyi sağlamaktadır.Dönüşüm işlemleri, renklendirme, aydınlatma,maddesel nitelikler verme, desen kaplama vegelişmiş animasyon gibi özellikleri ile gerçekçiliğisağlamaktadır.Java 3D’nin Eksiklerinin Kapatılması İçinYapılması GerekenlerGerçekçilik artırılmalıdır.Hız artırılmalıdır.Hata, belirsizlik ve uyumsuzluklargiderilmelidir.48 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


sınırları zorlayan mühendislikKIZLARAĞASI HANI VE HİSAR CAMİİEmrah AKSİNİnşaat Mühendisiİzmir için önemli yapılardan biri KızlarağasıHanıʹdır. Yapının 1745 yılında tamamlandığısanılmaktadır. Yapımı hakkında kesin bilgilerolmamakla birlikte, yaptıran kişinin Kızlarağası HacıBeşir Ağa olduğu bilinmektedir.İzmir Liman Kalesiʹnin hemen arkasında, 1744yılında hanın inşasına başlanır ve 1745 yılındatamamlanır. Han, döneminde önemli bir boşluğudoldurmuştur. Bugünkü Yemişçiler ve Halim AğaÇarşısı ile anılan yerde olup, ana cephesiKeresteciler Sokağıʹna açılmaktaydı. Günümüzdeburası 871 sokaktır.Kızlarağası Hanı, 4000 m 2ʹlik alanı kaplayan,kareye yakın dikdörtgen planlı, avluya bakankısımları iki katlı, bedestenleri tek katlı, yaklaşık 500m 2 ʹlik avlusu olan görkemli bir yapıdır. Hanın çatısıtamamen kurşun kaplıdır.Osmanlı mimarisinin günümüze gelen,İzmirʹdeki nadir eserlerinden olan han, diğer hanlargibi genelde kare bir forma sahiptir. Binanın içindedikdörtgen ve geniş bir avlunun ortasındageleneksel olarak bir şadırvan ve havuz bulunmasıgerekmektedir. Günümüzde böyle bir alan mevcutdeğildir. Han, hemen her uzun mesafe hanındaolduğu gibi iki katlı idi. Üst katta galeriye açılanodalarda yatmak isteyenler konaklar, zemin katta iseüst kısmın sade yaşamının tam tersi görülürdü.Yükleriyle develer, tüccarlar ile hizmetkarlarınkalabileceği odalar, malların boşaltıldığı vepazarlandığı dükkanlar ile pazarlık yapan insanlarbulunurdu.Han, limana yakın olması sebebiyle, her zamancanlı kalmıştır. Han belli dönemde bir tür borsa gibide çalışmış, özellikle iç avluya dönük dükkânlardabu işler yoğun olarak yapılmıştır. 18. ve 19.yüzyıllarda, teknolojinin ulaşım alanında çeşitlideğişikliklere yol açması ve ekonomik hayatınzaman zaman yer değiştirmesiyle birlikteKızlarağası Hanı da yavaş yavaş öneminikaybetmiştir. Han, gece konaklamaların sonaermesinden sonra, sadece malların indirildiği vedepolandığı bir yer durumuna gelmiştir.1993 yılında restore edilerek günümüzde turistikbir çarşı olarak hizmete giren Kızlarağası Hanıʹndaçok çeşitli el sanatları ürünleri, halılar, deri kıyafetlerve hediyelik eşyalar satılmaktadır.İzmirʹin eski anıtsal yapılarından bir diğeri deHİSAR CAMİİʹdir. Aydınoğlu (Molla) Yakup Beytarafından 16. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır.Kesme taşlardan inşa edilen camiinin içi, Osmanlısüsleme sanatının en güzel örneklerinisergilemektedir.Belgelerde yapılış tarihi olarak 1592 ve 1598olarak geçen camiinin ortasında merkezi büyükkubbe ve iki yanda uzunlamasına ikişer kubbebulunmaktadır. Son cemaat kısmı 7 kubbeli birrevaktan oluşur.Bahçe duvarı ile öndeki iki şadırvanlımeydandan ayrılan dar uzun harimi, bir geçitlegüneye uzar. 1813, 1881, 1927 ve 1980 yıllarındaonarım gören cami, güneyden ve batıdan payandakemerleri ve duvarlarıyla desteklenmiştir.Dekorasyon 18. ve 19. yüzyılların etkisi ilezenginleştirilmiştir. Sütun başlıklarında, pencereüzeri ve cephe süslemelerinde mihrap, minber vevaiz kürsüsünde Avrupa sanatsal etkilerini görmekmümkündür. Hisar Camii, aynı zamanda İzmirʹin enbüyük camisidir.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 49


genç-İMOHAREKET ZAMANIMehmet Metehan UZUNCelal Bayar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2. Sınıf Öğrencisimmu2@mynet.com5 Haziran <strong>2005</strong>’te Ankara’da, diğer illerdengelen temsilci arkadaşlarımızla bir toplantıdüzenledik. Toplantının büyük bir kısmındaörgütlenme şeması üzerinde tartıştık. Yeni biryapı için temsilciler görüş ve önerilerini sundular.Bazı arkadaşlarımızla ilk defa tanışıyor olmakbile anlamlıydı. Ama bu bizim ilk toplantımızdeğildi, dolayısıyla ortaya somut şeylerkoymalıydık artık. Denizli’den, Erzurum’danarkadaşlarımız ortaya koyacak plana katkısağlamak için gelmiş olmalıydılar. Şubelerinbeklentilerinin de bu yönde olduğunudüşünüyorum. Artık zaman kaybetmenin bizegetireceği uzun vadede sorunlar su yüzüneçıkmakta; her şeyden önce içinde olduğumuz içinbirinci derecede etkilendiğimiz kamusalhizmetlerin başında da eğitim gelmektedir.Gündemin saptırma olup olmadığını zamangösterecektir. Fakat hükümetin 11‐15 yeniüniversite açmak için kollarını sıvadığı bugünlerde boşa kürek sallamanın hiçbir anlamı dayoktur. İvedilikle sorunların üstüne gidip fikirbirliğine varmamız gerekmektedir. Aksi haldegeleceğimizi etkileyecek konularda söz sahibiolamayacağız, tıpkı yetkin mühendislikte olduğugibi…Toplantıda kendimize özgü bir yapının nasıloluşturulacağı sorununa çözüm aradık. Farklışubelerin öğrenci komisyonlarının nasıl çalıştığınıinceledik. Daha öncesinde <strong>TMMOB</strong>‐GENÇoluşumunda da görevlendirildiğim için, her farklıtopluluğun kendine ait bir örgütlenme biçimiolduğunu biliyordum. Bunu değiştirmek yerineortak bir doğru yol bumak gerekiyordu. Ama buyol yine kazanımlarımızdan yararlanaraksöylemem gerekirse, teoride birleşmemekte ancak“eylem” (ortaya konan somut iş) biçimindeşekillenmektedir. Birbirine benzemeyentopluluklar aynı isim altında birleştiklerinde,yolun nereye gideceğine karar verdiklerindegeriye kalan sadece küçük ayrıntılar olmaktadır.Arkadaşlarımızın da haklı olduğu bir nokta tüzelkişilik konusunda girişimlerde bulunmamızdı.Kuralların ve ilkelerin bizden sonrakiarkadaşlarımız için hazır hale getirilmesi bizöncüler için belki de bırakabileceğimiz en güzelşey olacaktır.Sorunun dışına çıkıp tekrar baktığımdagördüğüm şey belki hareket ve teori kısımlarınıbirbirlerinden ayırmak olacaktır. İki vazgeçilmezunsur; teori ve pratik. Eş zamanlı olarak bu ikiunsuru da hayata geçirebiliriz. Planları budoğrultuda geliştirilmesinin gerekliliğini birsonraki toplantıda dile getirmek gerekiyor.Böylece ilgi alanlarına göre işbirliği içindeçalışılabilir. Başkanlık sistemini 3‐4 saattartışmamızın bir anlamı yoktu bana göre.Tüzüğümüze, “Komisyonlar belli aşamaya gelenekadar kendi yapısal oluşumlarını belirlemekte,uygulamakta serbesttir.” şeklinde bir maddekoyduğumuz zaman sorunları aşacağımızıdüşünüyorum. Ankara ve İstanbul öğrencikomisyonlarının tüzük çalışmaları son dereceanlamlı ve takdire değer. Bunların şekillenmesiiçin tabana sunup tepkilerle birlikte tekrar birtoplantı da yaparsak hareket için gereken önşartları sağlamış olacağız.Beyin fırtınasında oluşturduğumuz,sunduğumuz hareket planlarını şöyleözetleyebiliriz;İstanbul: Hazırlanan tüzük taslağınınsunumunu yapsın50 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


genç-İMOAnkara: Makine mühendislerinin tüzükincelemesini yapsın.İzmir: Benzer aşamalardan geçen ve başarılıolan genç hukukçularla iletişime geçip bilgiaktarımında bulunsunHatay: Yetkin mühendislik tartışmalarınıyakından incelesin ve bilgi merkezi konumunagelsin.Antalya: Tüzük değişim grubuyürütücülüğünü ve denetleyiciliğini yapsın“Herkesin her şeyi yapmaya çalışmasındansa,herkes bir şeyi en iyi şekilde yapsın.” şeklindekidüşüncemizi dile getirdik.2 Haziran <strong>2005</strong> tarihinde Kimya MühendisleriOdası, alternatif enerji politikaları hakkında birkonferans düzenlemiş. Toplantı salonundaki birafişten bilgi sahibi oldum. Temsilciarkadaşlarımıza da bu konuda çalışma teklifindebulunduk.Yetkin mühendislik konusunda bilgialışverişinde bulunup hemfikir olmanın zamanıgelmiştir. Tüm temsilci arkadaşlarımızıngörüşlerini de içeren bir tartışma ortamını,merkezde hazırlayıp uçlara taşımalıyız.Örgütlenme sorunları yaşayan Denizli’de bir“sunum toplantısı” yapmak faydalı olacaktır.Eskişehir öğrenci komisyonu okullarınınaçıldığı hafta bilgilendirme toplantısıyapmaktaymış. Bu tanışma toplantısının amacıgenişletilmelidir. Tüm temsilci arkadaşlarımızınbu toplantıya katılım göstermeleri son derecefaydalı olacaktır. Okula yeni başlamış, mesleğineyeni adım atmış arkadaşlarımız karşılarındaörgütlü bir GENÇ‐İMO göreceklerdir.Eskişehir’de bu yapıldıktan sonra kapsadığı alanimkanlar doğrultusunda genişletilmelidir.Tüm temsilcilikler arasında “zorunlu” etkinliktakvimi paylaşımı olmalıdır. İlgi alanı olanarkadaşlarımız sanal sayfalar kurarak buna teknikdesteği sağlamalıdırlar.Bunlar o toplantıda aklımıza gelen küçükayrıntılardı. Temmuz ayının sonuna doğru tekrarbir toplantı yapılması öngörülmüştür.Örgütlenmenin nasıl olması gerektiği konusundatüm öğrenci arkadaşlarımın desteğine ihtiyaçduymaktayız. Böyle ulusal seviyede yapılantoplantılardan ellerimiz daha dolu olarakdönmeliyiz. Toplantının eyleme indirgenmesisağlanmalı; harcanan zamanın, emeğin vedesteğin hakkı verilmelidir.Sürdürülebilir yakın ve uzun vadedeki fikirpaylaşımlarınız için…DUYURUGEOTEKNİK SEMPOZYUMU26‐27 Ekim <strong>2005</strong> tarihlerinde AdanaʹdaGeoteknik Sempozyumu düzenlenecektir.Sempozyum, geoteknik mühendisliği alanındaçalışan araştırmacı, öğretim üyeleri veuygulayıcı mühendisleri bir araya getirerekgüncel bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasınısağlamak, karşılıklı görüş iletişimini artırmak,yurt içinde ve yurt dışında karşılaşılangeoteknik mühendisliği sorunları ve bunlarınçözüm yöntemlerini uygulama örnekleriylebirlikte tartışarak bilime ve araştırmaya katkıdabulunmak amacını taşımaktadır.DUYURUSU POLİTİKALARI KONGRESİÜlkemiz su kaynaklarının kullanım veuygulamalarının sürdürülebilir kalkınmaplanlamaları çerçevesinde teknik, sosyoekonomik,teknopolitik ve hidropolitik açılardanincelenmesi ihtiyacı doğrultusunda, TürkMühendis ve Mimar Odaları Birliği (<strong>TMMOB</strong>)tarafından 21‐23 Mart 2006 tarihlerindeAnkaraʹda sekreteryası Odamız tarafındanyürütülmek üzere ʺSu Politikaları Kongresiʺdüzenlenecektir.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 51


genç-İMOBİR BARDAK SU, BİR TUTAM ÇİMENTO, 10 GR. DEMİRArda TANILKANSelçuk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü3. Sınıf ÖğrencisiSelçuk Üniversitesi Mühendislik‐MimarlıkFakültesi 3. sınıf öğrencisiyim. Başlığımdan daanlaşılacağı gibi, sıkıntım, ülkemizdeki inşaatanlayışıdır. Bugüne değin lokomotif sektör olanve gelecekte de olması gerektiğini düşündüğüminşaat sektörünün son yıllarda içinde bulunduğuzor durumdan ziyade ben, biraz hafızalarımızaseslenmek istiyorum. İnşaatlarımızın,insanlarımıza konforlu ve huzurlu bir ortamdayaşam sunduğunu gördüğümüz gibi, aynızamanda onlar için geçmişsiz, anısız ve karanlıkbir dünya vaad edip bunu gerçekleştirebildiğinide çoğu kez gördük!...Burada işin teknik kısmına girmeden naçizane,biraz edebi olarak, biraz meslek etiği açısındanbelki de biraz duygusal yaklaşımla, tanıtlayıcınitelikte olmadan düşüncelerimi anlatmakistedim. Ulaşmak istediğim kitle özünde,meslektaşlarım ve meslektaşlarım olmadıklarıhalde, bu mesleği yapmaya çalışan insanlardır.Gelelim bu yemeği yapmaya… Malzeme hazır.Bir bardak su, bir tutan çimento, 10 gr. demir. Pekiya tarif? Sorun değil, yaparız bir şekilde. Peki yakaç kişi yapacak bu yemeği?‐ Aaaa ‘...’ kişi için bu malzeme fazla AhmetUsta. Ayrıca elini de çabuk tut!‐ Ama müteahhit bey…‐ Yap Ahmet Ustam, sen yap bir şekilde,getiririz oldu bittiye…‐ Yemek hazır müteahhit bey, buyurmazmısınız?‐ Yoo, Ahmet Usta, ben doyumsuz biriyim,ama bu yemeğe kendi etimi katmam!Bizler nedense bazı şeyleri milletçe çok çabukunuturuz. Geçmişte onca olay olmuştur ve bizlerbu olayları mazi dediğimiz kutunun içine çoktankoymuşuzdur. Taa ki tarih tekerrür edene kadarçıkarmayız. Yukarıdaki yemeği 1939’daErzincan’da yaklaşık 33 bin kişi, 17 Ağustos1999’da Gölcük 15 bin kişi insanımız yedi. Yakıngeçmişte yaşadık bir Zümrüt Apartman vakası!Peki ya sorumlu kişiler şu an neler yapıyorlar?Hangi suçtan, nasıl yargılanıp, kaçı ne ceza aldı?Hayatını kaybetmiş on binlerce insanımız ve buterörü yapan insanlara verilen komik cezalar,durumu iki kere çangüdaz yapıyor! Halbukimadalyonun öteki yüzü de aynı! Geçmişte olmuş,gelecekte de olacak! Bilim adamlarımız bas basbağırıyorlar yakın gelecekte olması muhtemelMarmara depreminden.Gelişme var mı? Hazırlıklı mıyız? Önlemimizialdık mı? Binalarımız o gün geldiğinde o ringteayakta kalabilecekler mi? Yoksa insanlarımız onuda sineye çekmeye çoktan razı mı oldular? Asla!Hadi yeter artık bu atalet! Kampanyalardüzenlensin, maddi manevi. Güçlendirme ya datahliye ya da çözüm, her ne ise büyük bir sinerjigösterip gelelim bu işin üstesinden!VEFATElektrik Mühendisleri Odası 21, 22, 23, 24.Dönem Yönetim Kurulu Üyesi, <strong>TMMOB</strong> İzmirİKK Sekreteri, Mehmet GÜZELʹin ve SerpilGÜZELʹin oğlu, Deniz GÜZELʹin kardeşi OnurGÜZEL, 17 Temmuz <strong>2005</strong> tarihinde bir kazasonucu hayatını kaybetti.Genç yaşta hayatını kaybeden yavrumuzaTanrı’dan rahmet, ailesine başsağlığı dileriz.52 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


İzmir’den inşaat manzaralarıİZMİR’DEN İNŞAAT MANZARALARIVedat YORULMAZELİnşaat MühendisiBORNOVA SALHANE’DE KİRİŞ SÜREKSİZLİĞİBORNOVA SALHANE’DE SON KATTA YÖNDEĞİŞTİREN KOLONBORNOVA’DA 2 KOLON ARASINDA 1 SIRA KİRİŞ1 SIRA BRİKETÇANDARLI’DA TEMELİ HAVADA KALMIŞ BİR YAPIİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 53


düşün ve sanatBİR DOSTUN ARDINDANE. Tahsin YAYGINİnşaat Mühendisi“Her ölüm erken ölümdür”Cemal SüreyyaBir dostumu kaybettim, arkadaşlar... Otuzbeşyıllık arkadaşım, İsmail Güldal’ı, 14 Mayıs gecesisonsuz dinlenceye uğurladık. O’na benim gibiyaşça küçükleri “abi”, büyükleri ise “Güldal” diye,seslenirdi. İsmail Abi; 1944 yılında Aydın-Sultanhisar- Salavatlı köyünde fakir bir köylününçocuğu olarak dünyaya geldi, çok sevdiği okullarıokuyamadı. Ama ömrü boyunca kitapokumayı,çevresinde, ülkemizde, dünyamızda olupbitenleriöğrenmek, onun bir parçası olmak içinçabaladı. Bu çabayı, yalnız bilgilenmek ve bilgisinipaylaşmak olarak anlamadı. Her sorununçözümünün, ona karşı örgütlenmek olduğu bilinci iledavrandı ve öyle yaşadı.Küçük yaşlarda çok sevdiği Maksim Gorki gibifırın işçiliği yaparak çalışmaya başladı ve Gorkigibi çok değişik işçilikler yaparak “EkmeğiniKazandı” ve her şartta okumayı, merak etmeyiyitirmedi. O’nu tanıdığım ilk günü unutamam,Nazilli’de 1970 yılı, Eylül ayının bir Çarşambagecesi “Devrimciler Birliği”nde, karatahtanınönünde ekonomi-politik dersi verirken tanıdım.Karşısında İzmir, İstanbul, AnkaraÜniversitelerinde okuyan abilerimiz ve benim gibiNazilli’de okuyan ve çalışan bir küme genç insanlar.Bulduğum boş bir yere ilişince, anlatılanlarıanlamaya çalışırken, konuşan insanı merakediyordum. “Acaba nereden, hangi üniversitedengeldi” diye düşünüyordum. Ara verilinceHacettepe’de okuyan Tahsin Saltık’a, bu merakımısorduğumda, aldığım yanıt beni hayretedüşürmüştü. O gece; sonra ki yıllarda İstanbulHukuk Fakültesini bitirecek, İzmir ‘de avukatlık veBaro Başkanlığı yapacak Kasım Sönmez’i detanıyacaktım. O gece başlayan arkadaşlığımız,dostluğumuz hiç kesintiye uğramadan süre geldi.İsmail Güldal; her zaman örgütlü mücadeledenyana olmuş, bu inancı ve bilinci ile ülkemizdetoplumsal politika karşıtlığı yapan bütün sosyalistpartilerde görev almış, hiçbir siyasi partiye kendisiyasi anlayışını ve düşüncesini öne sürerekayrıcalık talep etmemiş, hep görev adamı olmuştur.Dostluğu, siyasi anlayışı ile sınırlı tutmamış, hepsürekli kılmıştır. O nedenle bütün siyasianlayışların saygısını ve sevgisini kazanmıştır.O’nun en insan yanı, hiçbir şeye duyarsızkalmamasıdır. Bulunamadığı her sosyal olayındışında kalmaktan en azından “hayıflanırdı”. Sonyıllarda, Aydın İlinin tüm Antik Kentlerini, ikibuçukyıl motorsikleti ile gezerek, yerindegördükleri ile Coğrafyacı STRABON’danöğrendiklerini birleştirerek, antik kentlerinöykülerini yazmıştı, bu çalışmasını Aydın’ın yerel“Mücadele” gazetesi yayınladı. SultanhisarNYSAA antik kentinin kazılarını takip eder, kazıdaçalışanlardan yaşadığı kentin geçmişini öğrenmekiçin onlara yardımcı olmaya çalışırdı. Yaşadığı veher fırsatta övgü ile söz ettiği, Sultanhisarilçesinde yayınlanan günlük “HABER” gazetesinde,haftada iki gün yazarak, yaşadığı şehre karşıduyduğu sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyordu.İsmail Abi için çok şey yazılabilir ve söylenebilir.O’nun yaşamını özetlemek için şöyle denilebilir:Düşündüğü gibi davranarak yaşadı. Her ölümerkendir, İsmail Abi’nin ki çok çok erken oldu.Düşündüğü ve yapacağı “işler” vardı.Çok sevdiği Menderes Nehrinin “son hallerini”anlattığı “Ağlayan Nehir B.Menderes” yazıyı birsonraki sayfada okuyabilirsiniz.54 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


düşün ve sanatAĞLAYAN NEHİR: B.MENDERESİsmail GÜLDALGazeteci - YazarSaygıdeğer Egeliler;Cennet bölgemizin bilinen ilk halkı olanLeleg’lerden, Karia’lılardan, Greklerden,Romalılardan, Bizanslılardan, Aydınoğullarından,Osmanlılardan başlayarak sayısız kavmin, çoktanrılı ve tek tanrılı inanç kültürlerinin birbiri ardısıra etkin olmuş uygarlık konaklarının zamanımızaulaştırdığı bizlere armağan ettiği, akıl sınırlarınızorlayan zenginlik ve çeşitlilikteki bırakıtlarınıngünümüz mirasçıları,Her biri birbirinden hikmetli dersler veöğütler içeren sayısız özlü sözlerimizden biri, “Aşkağlatır, dert söyletir” der. Hep veren ama hiçalmayan, bu nedenle dünyanın anası saydığımuygarlıklar beşiği Ege’nin bir çocuğu olarak birkonuda sizlerle söyleşmek istiyorum. Çünküdertliyim. Derdim de bizlere onbinlerce yıldırekmek veren, aş veren ulu nehrimiz BüyükMenderes üstünedir.Değerli hemşirelerim, Aydınlılar, Muğlalılar,Denizliler, İzmirliler, Uşaklılar, Afyonlular,Manisalılar, Dinarlılar, Sarayköylüler,Burhaniyeliler, Kuyucaklılar, Nazilliler,Sultanhisarlılar, Köşklüler, İncirliovalılar,Germencikliler, Sökeliler, Büyük Mendereshavzasına doğrudan ilişkisi olsun olmasın, Ege’mizinen büyüğünden en küçüğüne tüm yerleşimbirimlerinin gün görmüş, uygar ve seçkin sakinleri;sözlerime konumuzun asıl kısmı olan, büyük vekutsal nehrimiz eskiden ne idi, nasıldı, günümüzdenedir, nasıldır bölümüne geçmeden önce, genelliklenehirler, özellikle Büyük Menderes’e dair kısa birgirişle başlamalıyım…Bilinir ki insan başta olmak üzere tüm canlılarınanası tabiattır. Tabiat, olağanüstü kapsam ve işleviolan bu analık görevini, yine akıllara durgunlukveren miktar ve çeşitlilikte yapılanmaları,devinimleri, evrimleri ve diğer özellikleri ile yerinegetirir. İklim oluşumları, yüce dağlar, engindenizler, büyük ormanlar, atmosfer, göller, tatlı sukaynakları vb. Bizlere yaşam ortamı sağlayan veharikulade bir uyumla çalışan ekosistemi oluşturanbu tabiat varlıklarından biri de şüphesiz kinehirlerdir.Nehirler, yeryüzünün kan ve can damarlarıdır.Büyük ve küçük havzaların, vadilerin, yüce dağlarınher biri değişik büyüklükteki dere ve çaylarınınsularını toplayarak, engin ovalara bereket verevere uzun mesafeler katedip, bazı yerlerde başkanehirlerle birlikte veya onlara karışarak, yineuygun coğrafyalarda büyük deltalar oluşturupdenizlere dökülürler. Dünyanın bütün kıtalarındatüm canlılara hayat veren, tarımsal etkinliklerebüyük olanaklar sağlayan bu akarsular, havzalarınbüyüklükleri, uzunlukları, debileri ve ekosisteminişleyişine etkileri yönünden önemli farklılıklar veözellikler gösterirler. Aynı zamanda yerküremizinadide takılar gibi süsleyen bu nehirlerin enünlüleri bilindiği gibi Nil, Misisipi, Kolarado,Amazon, Lena, Yukon, Ganj, İndüs, Tuna,Amuderya, Siriderya, Gök ve Sarı ırmaklar gibi ulunehirlerdir. Ülkemiz sözünü ettiğimiz bu büyük veünlü nehirler kadar olmasa da topraklarımıza hayatveren irili ufaklı çok sayıda nehir, çay ile zenginbir akarsu varlığına sahiptir. Dünyanın hemen tümnehir boylarında olduğu gibi aktıkları havzalardave yörelerinde, tarih boyunca pek çokuygarlıkların, ünlü kentlerin, çeşitli bölge ve sitedevletlerinin kurulduğu bu sularımızın başlıcaları,başta bir çok kutsal metinde, Philsone ve Gita ilebirlikte, cennetin dört ırmağından ikisi olarak adıgeçen Dicle ve Fırat nehirleri olmak üzere,Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Aras, Ergene,Seyhan, Ceyhan vb. nehirlerdir. Ege bölgemizdezengin sularla bezelidir. Küçük Menderes, Gediz vebir nehir gibi adından söz ettiren Bakırçay’ın yanıİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 55


düşün ve sanatsıra, Ege sularının en büyüğü kuşkusuz havzasındave havzasını çevreleyen yörelerde eşi benzerigörülmemiş bir uygarlıklar cümbüşünün bin yıllarboyunca törensel bir çeşit yaptığı bölgelereyurtluk, bilimlere beşiklik etmiş, efsanelere esin,türkülere isim olmuş hayat kaynağımız, incimiz,her şeyimiz kutsal Menderes nehridir.B. Menderes, yeryüzünü adından veetkinliğinden en çok söz edilen akarsularından biri,belki de birincisidir. B. Menderes’inayrıcalıklarından biri de, dünyada kendisine aittanrısı olan tek nehir olmalısıdır. Bu nehrin antikçağlardaki adı olan Meandros, ırmak tanrısıMeandros’un adından gelir. Bu tanrıya ait özgünheykel günümüzde, Miletos Ören yeri müzesindebulunmaktadır. Müzenin doğu yönüne bakansundurmasının serin gölgesinde süslü bir sedireyan gelmiş, belinden aşağısı harmaniye ile sarılmış,üst tarafı çıplak olarak tasvir edilmiş vemuhteşem sakalı ile son derece neşeli bir tanrıgörünümü sergileyen Meandros eski zamanlardakikudretli günlerini düşünüyor ve o günlerin özleminiçekiyor gibidir. B. Menderes’in adının Meandrosolduğu dönemlerden önceki zamanlardaki adı ise,Seha idi. Bunu, dünyada imparatorluk düzeyinde ilkdevleti kurmuş, Anadolu’muzun kadim halklarındanEti’lerin genç yaşta tahta çıkan ünlü imparatorlarıII. Murşil’in (İ.Ö. 1339- 1306) anellerinden“günlüklerinden” öğreniyoruz.Var olduğu günden bu güne yanında veyöresinde yaşayan toplumlara hayat vermiş bubüyük nehir, eski çağlarda bir ulaşım gücü ve yoluolarak da olağanüstü hizmetler gerçekleştirmiştir.Bilinmektedir ki bugün, ilimiz topraklarını birerkültür abidesi gibi süsleyen antik kentlerininşasında kullanılan mermerlerin hemen tamamınayakınını B. Menderes taşımıştır. İlimiz topraklarıeski çağlarda, şimdiki Karacasu ilçemizdoğusundaki o zamanlardaki adı Salbakos olanBabadağ’ın batı kolu ile, Çine ilçemiz civarındakieski adı Alabanda olan Araphisar köyü yakınındabulunan mermer ocaklarından başka mermerkaynağına sahip değildi. Bu nedenledir ki, antikkentlerin inşasında gerekli olan mermerler, Afyonİscehisar bozkırlarından önce Dinar yakınlarınainsan ve hayvan gücüyle, oradan da Miletos’a kadarB. Menderes üzerinden naklediliyordu. Bu nakil içinhazırlanan salların yapımında kullanılan ağaçlar da,tıpkı taşıdıkları mermer yapı elemanları gibikentlerin kurulmasında iskele ve doğramamalzemesi olarak değerlendiriliyordu. Ayrıca, yineeski çağlardan yakın zamanlara kadar B.Menderes’in gücünden faydalanarak kereste vetomruk nakliyatı da gerçekleştiriliyordu.B. Menderes’in adının, eski adı olanMeandros’tan geldiği zaman içinde söylenesöylene Menderes şekline dönüştüğü sanılmaktaise de, bu isim bir yer bilimi terimi olan“Menderes”ten geldiği daha kabul görür ve dahaçok inanılır.Menderes sözcüğü, bir akarsuyun havzasıboyunca çizdiği düzenli dolambaçları tanımlar. Budolambaçlar daha çok alüvyon ovalarında akannehirlerde akış yönü dikkate alındığında, dışbükeykıyının aşınması ve aynı zamanda içbükey kıyıdameydana gelen yığışımların karşılıklı olarakbirbirlerini belirleyerek sürüp gitmesiyle oluşur.Denize yaklaştıkça genişliği iyice artan bir alüvyonovasında akması nedeniyle, havzanın düzlüklerinderaks edercesine zarif menderesler çizerek denizlekucaklaşan ünlü nehrimizin bu ayrıcalığı ve özelliği,aynı zamanda adının oluşmasına da esin kaynağıolmuştur.B. Menderes, Afyon ilinin Dinar ilçesikuzeyinde yer alan ve kireç taşı özellikleri taşıyanarazilerde doğar. Aynı zamanda “suçıkan” dadenilen bu kaynaktan akan sular, Sandıklıyörelerinden gelen Kufi Çayı sularının dabirleşmesiyle Menderes adını alır. Önce bucivardaki Adıgüzel Barajı’nda toplanan menderesinsularına, yine bu yörede akan Dokuz Sele Çayı dakarışır. Daha sonra Denizli taraflarından gelençeşitli büyüklükte dere ve çaylar ile iyiceçoğalmaya başlayan Menderes, batıya doğruilerledikçe vadinin kuzey ve güneyindeki dağlardangelen pek çok akarsuyun da desteğiyle nehir halinialır. Aynı zamanda B. Menderes’in en büyükbesleyicileri olan akarsular sırasıyla; Karacasuyakınlarından gelen ve antik çağlardaki adıMorsyon olan Dandalaz Çayı, Nazilli güneyindengelen coşkulu Akçay, Aydın güneyindeki Mardandağlarından gelerek Menderes’le birleşen ve eskizamanlardaki adı Marsyas olan ağlayan Müza’ları“peri” ile ünlü Çine Çayıdır. Bütün bunlardan başka,56 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


düşün ve sanatSultanhisar doğusundaki Malgaç, Umurlu ve Köşkcivarındaki Emirdoğan, Musluca ve Koçak Çayları,İncirliova doğusundaki Büyük İkizdere Çayı ilebesleyicileri arasında yer alır. B. Menderes’e“büyük” denmesinin nedeni de bilindiği gibi, Aydındağlarının kuzeyinde yer alan ve aşağı yukarı aynıözellikleri taşıyan bir havza akan ve aynı adıtaşıyan ırmaktan daha büyük bir akarsu olmasıdır.B. Menderes’in uzunluğu 584 km’dir. Havzasıboyunca genişliği bazı yerlerde 8-16 m, bazıyerlerde 12-15 m’yi bulur. Bu toplam uzunluğun 170km’lik kısmı ilimiz sınırları içindedir. Doğduğuyerlerden Ege Denizi’ne döküldüğü yere kadar olanbereketli ovalara B. Menderes havzası denir. Buhavzanın Aydın ile sınırları içindeki bölümüneaşağı, doğuda kalan diğer bölümüne de yukarıB.Menderes havzası adı verilmektedir. Bu iki havzatoplam olarak 25.000 km 2 civarındadır. Havzadakiyıllık yağış miktarı 16.385 m 3 ’tür. Bu iklim ve araziortamında akan nehrin yıllık debisi ise, 3.375milyon m 3 ve göletlerde toplanan su miktarı da,2.253 m 3 civarındadır.İşte, tarihi eski zamanlardaki halleri veişlevleri ve bazı teknik değerleri bunlar olan B.Menderes, bütün bu özelliklerini ve güzellikleriniyakın zamanlara kadar sayınız ki büyük birkıskançlıkla korumakta, havzasında ve yöresindeyaşayan insanlara görülmemiş bir şefkatle hayatkaynağı olmaya devam etmekte idi. Ancak,günümüzden yaklaşık 40 yıl kadar önce, tabiatınbizlere bir lütfu olan bu velinimet nehrinsularında, havzasının olağanüstü verimlitopraklarında, var olmasına neden olduğu doğadengelerinde bir bozulma ve kötüye doğru gitmesüreci başlamıştır. Gözlerimizin önünde hükmünübüyük bir acımasızlıkla icra eden bu süreç,günümüzde hızını ve boyutlarını ürkü verici birşekilde artırmış olup, B. Menderes’in sularınınkirlenmesi, debisinin azalması, içinde yaşayancanlıların yavaş yavaş yok olması yönünden korkunçboyutlara ulaşmıştır. Bütün zamanlar boyuncatertemiz suları ile yaşama can suyu olmuş bu ulunehir günümüzde ne yazık ki, bütün bunedenlerden ötürü şimdiye kadar hayat verdiğihavzanın ortasında akan bir açık havakanalizasyonuna dönüşmek üzeredir. Kuşkusuz B.Menderes kendiliğinden bu duruma gelmedi. Onubizler bu hale getirdik… Şimdi de bu “işi” nasılgerçekleştirdik, onun üzerinde duralım. B.Menderes’in kirlenmesi önce çevresinde kirlilikyaratan bir ortamın oluşması ile başlamıştır. Sonrada bu ortamın ürettiği ve kirlilik oluşumuna nedenolan atıkların ve çeşitli zehirli maddelerin nehrinsuyuna karışması ile gerçekleşmiştir. Bütün bumaddeler gökten zembille inmedi. Onları bizlerürettik ve görülmemiş bir aymazlıkla, elim birvefasızlık örneği sergileyerek ve büyük birsaygısızlıkla nehrin sularına saldık. Önce kirliliknedir ondan başlayalım.Kirlilik, toprak ve su kirliliği olarak iki ayrıkategoride tanımlanıyor. Buna göre kirlilikoluşumunun en önemli halkalarından biri toprakkirliliği; yerleşim birimleri ve sanayi tesislerindenkaynaklanan, aşırı ilaç, yoğun zirai gübre kullanımı,tarım arazilerinin usulüne uygun dinlendirilmesi,çöp atıkları, su ve rüzgâr erozyonu ve topraklarınamaç dışı kullanımının neden olduğu kirliliktir.Konumuzun özünü oluşturan ve B. Menderesnehrini doğrudan ilgilendiren su kirliliği ise, DünyaGıda ve Tarım Örgütü “FAO” tarafından; canlıkaynaklara zararlı, insan sağlığı için tehlikeli,balıkçılık çalışmalarını engelleyici ve su kalitesinibozan etkiler yaratabilecek maddelerin sularabırakılması ve karışması” şeklinde tanımlanıyor.Şimdi de suya veya toprağa karışarak, sağlık baştaolmak üzere üretim, istihdam vb. pek çok konudahepimizi etkileyen bu kirliliğin verdiği zararlarınneler olduğunu görelim.Genel olarak kirlilik, öncelikle çevrede yaşayaninsanların yavaş yavaş zehirlenmesine nedenolmaktadır. Buna bağlı olarak en çok görülenhastalıklar şöylece sıralanabilir. Bir kere,kansorejen maddeler nedeniyle ölümcül kanserhastalığına yakalanma riski herkes içingündemdedir. Ayrıca, sinir ve sindirim sistemihastalıkları, ur teşekkülü, şuur bozuklukları, suçameylettirici ajitatif arazlar, kramp, kangren,çeşitli ağrılar, baş dönmeleri, sığırlardan geçen veBrusella denilen bir çeşit humma hastalığı, kurt vetenya oluşumları, homonal bozukluklar, aşırıbüyüme veya cüce kalma, diyabet ve türlü genetikbozukluklar ve daha bir çok hastalıklar hep sukirliliğinin neden olduğu, bazen ölümle sonuçlanansağlık sorunları ve yol açtığı diğer zararlardır.İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 57


düşün ve sanatKirlilik, insan sağlığının yanı sıra hayvanlar için debüyük bir tehdit oluşturmaktadır. Esasen, adıgeçen bu hastalıklardan pek çoğu, bu kirliliğemaruz kalmış hayvanların ve bunlardan elde edilençeşitli gıda maddelerinin yenmesi sonucu meydanagelmektedir.Kirliliğin bitkiler üzerindeki olumsuz etkilerinegelince… Doğrusu kendi ellerimizle yarattığımızkirlilik canavarının bitkilere verdiği zarar,insanlara ve hayvanlara verdiği zarardan hiç deaşağı değildir. Ülkemizin tarımsal ürünrekoltelerini azaltmasının yanı sıra, gerek kalitegerekse pazarlamaları yönünden çok büyükçaplarda zararlar veren bu kötü etkiler şunlardır.Narenciyede çürümeler, incirde sürgün vekıvrılmalar, kalite ve verimde bozukluklar,sebzelerde çürüklükler ve kuruleke hastalığı,olağandışı büyümeler, lezzet azalmaları,tahıllardamantar vb. etkiler.Su ve toprak kirliliğine neden olan maddeleregelince; hemen tamamı zehirli olan bu maddelerinen önemlisi bir sanayi hammaddesi olan Bormaddesidir. Nitrat, boraks, aldrin, böcek ilacıimalatında kullanılan talyum ve cıvalı terkipler debunlar arasındadır.Peki bu toprak ve su kirliliğine neden olanmaddelerin üretildiği yerler, tesisler kısacakirletenler nelerdir? Kuşkusuz bunlar öncelikleB.Menderes havzası boyunca sıralanmış irili ufaklıyerleşim birimlerinde oluşan evsel atıklar ve buyerlerin kanalizasyon bağlantılarıdır. Bunlardanbaşka endüstriyel atıkların arıtılmadan suortamına bırakılmaları tarımda kullanılan doğal vesuni gübrelerin, zirai mücadele ilaçlarının araziyeve su ortamına taşınması, jeotermal atık sularınınnehre karışması, dere ve çaylar üzerinde bulunantesislerin atık sularının olduğu gibi B.Menderesnehrine gitmesi de kirletenler arasındadır. B.Menderes havzasındaki yerleşim birimlerindebulunan ve kirlilik oluşturan atıklar üretentesislerin, yerleşim birimlerine göre genelde olsabir dökümü yapıldığında ortaya şöyle bir tabloçıkıyor:UŞAK: Deri, seramik, yem, battaniye, yün,mermer, ağaç işleme, boya, sentetik iplik vb.fabrika, imalathane ve atölyeleri toplamı: 409adet.DENİZLİ: Bu kentte faaliyet gösteren 4553adet büyük ve küçük tesisin atıklarını Çürüksu,Gökpınar ve Sarıçay kanalı ile B. Menderes nehrineboşaltmaktadır.NAZİLLİ: Bu kentte arıtma tesisleri olduğuhalde çalıştırılmamakta, ayrıca kent mezbahasınınatıkları da doğrudan nehre bırakılmaktadır.Ayrıca, bazı sanayi tesislerinde bulunan arıtımsistemleri keyfi olarak hizmet dışı bırakılmakta,yaptırımlar hiç etkili olmamaktadır.KIZILDERE: Bu yerleşim birimi civarında çıkanjeotermal sularda B. Menderes’in, esasen 4.kalitede, yani çok ciddi bir biçimde kirlenmiş olansularını, sıcaklık artışı, tuzluluk oranınınyükselmesi vb. olumsuz etkileriyle daha dakötüleştirmektedir.KARACASU: Karacasu küçük bir ilçe olmasınakarşılık, dericilik yönünden oldukça faaldir. Ne varki, burada bulunan 25 deri işletmesi biyolojik vekimyasal arıtma tesislerine sahip olmasına karşılık,bu sistemler işletilmediğinden buralardaki atıklarDandalez Çayı ile B.Menderese taşımaktadır. Butür işletmelerden çıkan atıklar, özellikle balıkneslini köreltmekte, ölümlere yol açmaktadır.Bütün bu yerleşimlerden başka havzadabulunan Sarayköy, Buharkent, Kuyucak, Bozdoğan,Atça, Sultanhisar, Yenipazar, Dalama, Umurlu,Aydın, İncirliova, Koçarlı, Germencik, Ortaklar,Söke kentleri ve yöredeki çok sayıda belde veköyün evsel ve kanalizasyon atıkları ile, Uşakilindeki sanayi tesisleri benzeri tabakhane,zeytinyağ fabrikaları, tarım ürünleri işletmeleri,tavuk çiftlikleri vb. tesisleri,su kirliliği yaratma“eylemlerini” aralıksız sürdürmektedirler.Su ve toprak kirliliğinin yanı sıra, yeraltısularımızın da kirlenmesine neden olan buetkenler, yalnız bunlardan ibaret değildirkuşkusuz. Mikrobik ve zehir özellikleri çok fazlaolan hastane atıkları, karayolları boyuncasıralanmış çok sayıda petrol satış istasyonundaoluşan sıvı ve katı atıklar, onlarca köy ve kasabanınfosseptik sularının vidanjörlerle çekilip B.Menderes’e boşaltılması da bu etkenler58 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


düşün ve sanatarasındadır. Sanki bütün bunlar yetmiyormuş gibi,bölgemizde çok yoğun olmamasıyla birlikte havakirliğini de eklemeliyiz. Çünkü, onu da bizleryaratıyoruz.Canlıların yaşamlarını sürdürebilmek içingerekli olan havada bulunan bileşimin bozularakcanlılara ve eşyaya zarar verir hale gelmesine havakirliliği deniyor. Bu kirlilik, denetimsiz kentleşme,çevreyle uyum sağlamayan ve çevre sağlığıkonusunda duyarlı olmayan sanayileşme, kullanılanfosil yakıtların (kömür, gaz, çeşitli petroltürevleri) tam olarak yanmaması ve bunlarla ilgilimaddelerin havaya karışması sonucu oluşur.Ayrıca, konutların baca atıkları ve motorluaraçların egzoz gazları da bu kirleticiler arasındayer alır. Havzadaki hava kirliliği nüfus artışı ileorantılı olarak artmakta ve potansiyel bir tehlikeolarak gittikçe büyümektedir.İşte B. Menderes ve havzasının günümüzdekihalleri, kirleticileri bunlardır. Görülüyor ki,ekmeğini yiyip suyunu içtiğimiz bu bereket nehrinive vadisini katletmiş durumdayız. Bu topraklar bueziyetten kurtulsa bile, kendini yenilemesi için çokuzun yıllar gerekecektir. Yaşam zinciri, su, toprak,hava ve canlılarla bütündür. Bu zincirin bir tekhalkasının dahi kopması, bütün sistemi alt üsteder. Biz bu zinciri kopardık. Bugün yaşananolumsuzlukları, bu zincirin bir değil, bir çokhalkasının kopmasından kaynaklanmaktadır. Bütünbu olumsuzlukları hızla durdurmamız gerekiyor.Kopan zincirin halkalarını süratle eklemeliyiz.Peki, bu durum daha kötüye gitmeden, “zararınneresinden dönülse kardır” anlayışı ile de olsa negibi önlemler alınabilir? Çoğu teknik olan buönlemler için akla gelenler, bazı çözüm yolları vebunlar için oluşturulan öneriler şöylecesıralanabilir:Evsel, sanayi, hastane, petrol türevi atıklarderhal denetime alınmalı, hiçbir atık alıcı ortamayeterli arıtma yapılmadan verilmemedir. Bunun içinhavzanın bütününü kapsayan arıtma sorunu birprogram dahilinde uygulanmalıdır. Bu süreç içindede arıtma tesisleri çok sıkı denetlenmeli ve atıkkirleticiler en alt seviyeye indirilmelidir.Denetimsiz zirai ilaç ve gübre kullanımıengellenmelidir. Jeotermal enerji sularındankaynaklanan bor kirliliği önlenmeli ve bu sularsulama amaçlı olarak kullanılmalıdır. Tarımda vedirek yenen sebze ve meyve, narenciyebahçelerinde kirli ve mikroplu suların sulama suyuolarak kullanılması sürekli kontrol altındatutulmalıdır. Tuz ve alkali, ıslah çalışmalarıylaortadan kaldırılmalıdır.Delta ve lagüner alanlar korunmalı ve ıslahedilmelidir. Sulak alanların kurutularak toprakelde edilmesi engellenmelidir. Toprak ve suerozyonu önlenmeli, toprakların buna uygunkullanılması sağlanmalıdır. Bend, drenaj, gölet,ağaçlandırma vb. yöntemlerle meraların düzenlikullanımıyla erozyon önlenmelidir. Suların boşaakması ve aşırı su kullanımıyla erozyonun önünegeçilmelidir.Katı atıklar, yerleşim birimleri civarında çöpdağları oluşmasına yol açmayacak şekildedenetlenmeli, bunların suları zehirlenmesineçevreyi kirletmelerine meydan verilmemelidir.Havzadaki lokal hava kirliliği ortadankaldırılmalıdır. Verimli toprakların tarım dışıamaçlarla kullanımı önlenmelidir. Yeni yerleşim veyayılma planları; su, hava ve toprak kirliliğine yolaçmayacak şekilde hazırlanmalıdır. Ormanlık vefundalık alanların bilinçsizce tahrip edilmesi vetarla açılması önlenmelidir. Yaşanan ve yaşanacakolan her türlü kirliliğin önlenmesi için, havzada çokciddi bir sağlık politikası oluşturulmalıdır. Ölmekteolan havza için özel kurallar belirlenmelidir. Varolan yasalar işletilmeli, yetersizlikleri yeni yasaldüzenlemelerle tamamlanmalıdır. Havza için kısave uzun verimli çözüm plan ve projelerihazırlanmalıdır.Kuşkusuz bütün bu önlemler ve daha ileridegündeme gelecek için yapılacaklar insan eliylehayata geçirilecektir. Yani, tabiatın bahşettiğiharika nehri bu hale getiren, kirlenmiş sularlasulanan tarım alanlarında verimlilik özelliğinikaybeden bir santimetre kare toprağın 100 ile 400yılda oluştuğunu, tekrar verimli hale gelmesi içindaha da uzun zaman geçmesi gerektiğini bilmedenhoyratça kullanan bizler tarafındangerçekleştirilecektir. Bunun için her şeyden önce,B.Menderes havzasında yaşayan insanlar olarakolaya karşı fevkalade duyarlı olup, hepimiz içindoğrudan tehdit boyutlarına ulaşan sorunlarınİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 59


düşün ve sanatçözümleri konusunda bilinçlenmeye ve bunu süreklibir çevre kültürüne dönüştürmemiz gerekiyor.Ülkemizde, devlet kuruluşlarının bu konudakiçalışmalarının yanı sıra, aynı amaca yönelikfaaliyetlerde bulunan sivil kuruluşlardaoluşturulmuştur. Uzun adı “Türkiye ErozyonlaMücadele, Ağaçlandırma ve Doğal VarlıklarıKoruma Vakfı” olan , kısaca TEMA diye anılıpsöylenen bu kuruluş, ekolojik uyumun korunması,çevre bilincinin oluşumu ve ülkenin başkayerlerinde benzer çalışmalar yapılmasını özendiriciprogramlar uygulanmaktadır. Kurucuları ve aktifdestek verenlerin çoğunluğu, topraklarımıza vesularımıza en çok zarar veren tesislerin sahipleriolsa da, olayın ülke genelinde gündemegetirilmesini ve sürekliğini sağlayan bu kuruluş,ülke genelinde bir sahiplenme ve korumaanlayışının oluşumuna büyük katkılardabulunmaktadır.İşte aynı amaçlarla yola çıkanların öncülüğündeböyle bir kurumlaşma da bölgemizdegerçekleştirilmiştir. Son derece yerinde birkararla oluşturulmuş, geleceğimiz için olağanüstüümit verici bu yapılaşma; “Büyük MenderesHavzası Tarım ve Çevre Platfromu” adınıtaşımaktadır. Kısaca BÜMETÇEP olarak tanınan bukuruluş, özgün bir program çerçevesinde tutarlıçalışmalar yapmakta, havza halkı arasında ekolojikbilincin yaygınlaşmasında ve bunun kalıcı birkültüre dönüşmesinde büyük hizmetlerigeçmektedir. Öncüleri arasında bazı siyasi partive sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu bukuruluşun, insanlarımızın toprağını ve suyunu adetayeniden keşfetmesi katkıları, doğrusu her çağcılbir anlayışla daha etkili düzeylere çıkarılıp, hizmetve yaptırım gücünün büyük boyutlara varacağını vegiderek etkin bir halk hareketine dönüşeceğiniyürekten inandığımı bilhassa belirtmek isterim.Gerek devletin, gerekse TEMA, BÜMETÇEP veMEMÇEP gibi kuruluşların yaptıkları, bundan sonrayapacakları çalışmalar, erinç ve gönencimiziartırmaya, bunun için çözümler üretip hayatageçirmeye, kısaca yarınımızı kurmaya gaye edinençalışmalardır. Bu hizmetlerin gerçekleştirilmesiiçin gösterilen gayretlere, bir tek insanın dahiseyirci kalmaya hakkı yoktur ve asla olamaz. Çünkügelecek hepimizin geleceğidir. Bunun içindir ki,olaya toplum olarak sahip çıkmalı, bunun için çabagösteren kurum ve kuruluşlara destek vermeli vehatta bir parçaları olarak onlarla özdeşleşmeliyiz.Tabiatın bizlere lutfu olan olağanüstü bereketlitoprakların sahibi, erişilmez değerlerde vegüzelliklerde kültür ve sanat eserlerinin varisi vebilgi çağının şafağında yaşama ayrıcalığında olaninsanlar olarak bunların hakkını vermek içinbirbirimizle yarışmalıyız.Elbette ki, hizmetlere ülkemizin sorunlarınıntümü önemli ve öncelikli olmakla birlikte, bizlereen yakın olan tabiat varlıklarını korumaklabaşlamalıyız.Bunların başında ise, kuşkusuzB.Menderes nehri ve havzası gelmektedir. Zira,bir Egeli olarak, Menderesin sularında yüzeoynaya, her bir lezzet timsali ünlü yayın balıklarınıyiye yiye büyümüş bir insan olarak yüreğim yanayana söylemeliyim ki, B.Menderesi bizler ağlattık.Onu güldürmekte bizlere düşen en büyük insanlıkve ülke ödevidir. Geç kalınmış değildir. Bunabakarak ta, bizlere hizmet etmekten başka bir“günahı” olmayan nehrimiz için gereğini yapmaktasaniye geçirmemeliyiz. Yoksa ağlattığımızB.Menderesi tez elden güldürmezsek, o bizleriağlatacak. O ZAMAN İŞ İŞTEN GEÇMİŞOLACAKTIR.Çok bilinen bir özlü söz; “Biz bu dünyayıatalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdanödünç aldık” der. Ne hikmetli bir sözdür ki,geleceğimize, çocuklarımıza daha temiz, dahagüzel, daha yaşanabilir bir dünya bırakmamızgerektiğini sürekli hatırlatır bizlere. İşte şimdibizler bu büyük ödevi yapma sırası gelmişinsanlarız. İnsanı insan yapan değer veözelliklerden biri de esasen, yaşadığı doğalortamla bütünleşerek, onu geleceğe en iyi ve ennitelikli bir şekilde taşımak değil midir?VEFATBergama temsilcimiz İlker GÜLEN’in annesiMübeççel GÜLEN, 17 Temmuz <strong>2005</strong> tarihindevefat etmiştir.Mübeççel GÜLEN’e Tanrı’dan rahmet, ailesinebaşsağlığı dileriz.60 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


düşün ve sanatMİZAHVedat YORULMAZELİnşaat MühendisiİMO 50 YAŞINDAİSTANBUL ŞUBE’NİN DÜZENLEDİĞİ “KÖTÜ OLAN BETON DEĞİL”ADLI KARİKATÜR YARIŞMASINDA ÖDÜL ALAN KARİKATÜRLERBİRİNCİLİK ÖDÜLÜ AHMET ÖZTÜRK LEVENTTERZİOĞLU BAŞARI ÖDÜLÜ-2-ÖMER ÇAMBAŞARI ÖDÜLÜ-1 HAKAN DEMİRCİBAŞARI ÖDÜLÜ-3- YAŞAR NÜKHET TERZİOĞLUİMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 61


oyun köşesiSATRANÇEnis BİLYAPSatranç Dünyasından Haberler;• 1.DÜNYA OKULLARARASI TAKIMŞAMPİYONASIDünya Okullararası Satranç Takım Şampiyonası, 20-28 Ağustos tarihlerinde Türkiye Satranç Federasyonuve Özel Atayurt Okulları işbirliği ile Eskişehir'deyapılacaktır.• İMO İZMİR ŞUBESİ 5. SIRACETTİN BİLYAPANI SATRANÇ TURNUVASIBu yıl 5. cisi yapılacak olan Sıracettin Bilyap AnıSatranç Turnuvası 15-16 Ekim Cumartesi-Pazar/<strong>2005</strong>tarihinde Sabancı Kültür Merkezi’ndegerçekleştirilecektir. Katılım şartları ve ödüllerEylül/2004’te okullarda duyurulacaktır.• ULUSAL AÇIK TURNUVALARÜlkemizin tüm dünyada kabul edilmiş 2 açıkturnuvası arka arkaya düzenleniyor. İstanbul Spor A.Ş.,Yıldız Teknik üniversitesi, TURSEV ve TSF tarafındandüzenlenen İstanbul Festivali'nin tarihleri 22 Ağustos -1 Eylül. Turnuvada toplam 30.000 ABD Doları ödüldağıtılıyor.PROBLEM:İstanbul Festivali’nin bitimini hemen takiben İzmirAçık Başlıyor. İzmir Açık'ta da 10.000 ABD Doları ödüldağıtılıyor. 2-11 Eylül'de satranç İzmir'e geliyor.• BULGARİSTAN-TÜRKİYE MİLLİ MAÇI;Bulgaristan Satranç Federasyonu'nun davetiüzerine, Bulgaristan ve Türkiye Satranç Milli Takımlarıarasında hemen sınır kapımız olan Svelingrad'ta MilliMaç yapıldı. İlk turda millilerimiz süper birperformansla ELO ortalaması bizden yaklaşık 150yüksek olan Bulgar Milli takımına taş çıkarttı. 2.Turdada kazanç maçları değerlendiremeyen takımımız başarılısayılabilecek bir sonuçla kızlarda 2-2 erkeklerde 4-1skora imza attı.• ECZACIBAŞI SPOR KULÜBÜ ŞAMPİYONSüper Lig'in son buluşması, Eczacıbaşı SporKulübünün ev sahipliği ile 09 Temmuz <strong>2005</strong> tarihindeİstanbul Ayazağa tesislerinde gerçekleştirildi.Çekişmeli geçen ligin son etabının ardından EczacıbaşıSpor Kulübü şampiyon olurken, Marmaris BelediyesiSpor Kulübü ikinci, Beşiktaş Jimnastik Kulübü üçüncüoldu. Eczacıbaşı Spor Kulübü'nün başarısında kuşkusuzaldığı sonuçlar da göz dolduran unsur oldu. Eczacıbaşıoynadığı 18 maçın sadece birisnde rakibine 3 puan verdibu da 2nci olan Marmaris Belediye Spor Kulübüydü.Diğer rakiplerini farklı şekilde yenerek şampiyon olanEczacıbaşı, böylece Avrupa Şampiyon KulüplerKupasında da umut ışığı vermiş oldu.Beyaz oynar kazanır...Doğru cevap verenler arasında çekilecek kurada birşanslı üyemiz aşağıdaki "US SATRANÇ TAKIMI" nıkazanacaktır.62 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>


oyun köşesiBRİÇŞakir YOKAŞİnşaat MühendisiBRİÇ DÜNYASINDAN HABERLER:• 11-12 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olanUniversiade Yaz Oyunları içinde dünyaüniversiteler arası briç şampiyonası dayapılacakdır.GEÇEN SAYIDAKİ PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜ:ÇÖZÜM 2.Kontrat 4 Pik, Atak Kör A ve Kör RPik: -Kör:ARDxxxxKaro: xxSinek:DxxxPik: 543Kör: V3Karo:109653Sinek: 765<strong>KB</strong> DGPik: DV97Kör: xxxKaro:xxxSinek: V10xÇÖZÜM 1.Kontrat: 6 Karo Atak: Sinek 5Pik:109xxKör: 9xxxKaro:10xxxSinek: 5Pik: ADV765Kör: 2Karo:RD43Sinek: 32<strong>KB</strong> DGPik:-Kör: RD43Karo: AV652Sinek:ARD8Pik: RxxKör: AV10xKaro:-Sinek: V109xSinek (A) ile elden alıp, küçük karo ile yere gidip (D)karo ile yere geçeriz. Pik (A) çekip elden bir köratarız. Pik (D) çekeriz; doğu (R) koyarsa çakarız.Karo (A), karo (V) ve ufak karo ile yere geçip kozlarıbitiririz. Şimdi durum aşağıdaki gibidir.Pik:AR10862Kör: 10Karo: ARDSinek: AR3Anahtar hamle ikinci köre kör (2) li ile değil kör (6)ile çakmaktır.Karoları çeker; sinek A-R çeker, küçük sinek ileelden çıkarız.a. Batı alıp, kör veya sinek gelirse yerden çakarelden pik (2) ile alta çakarız. Yerden Karo(10) döneriz. Doğunun en iyi defansı (D) ileçakmaktır. Bu durumda biz küçük koz veripbaşka el vermeyiz.b. Eli sinek ile doğu tutarsa en iyi defansı körgelmek olacaktır. Kör gelirse elden Pik (2) ileyerden ise 3 ile çakarak yere geçeriz. Karo(10) çevirerek aynı oyuna getiririz.Pik:109Kör: 9xxxKaro:-Sinek: -Pik: V765Kör: 2Karo:-Sinek: 32<strong>KB</strong>GDPik: -Kör: AV10Karo:-Sinek: V109Pik:-Kör: RD4Karo: -Sinek:RD8Şimdi Pikl(V) çekince doğu sıkışır. Bu durumda:a. Kör yerse biz tersini yer sinek atarız. Veyerden kör çeviririz. Kör (A) ile alınca ufakkörümüzü atar elimizi açarız.b. Sinek yerse biz kör yeriz. Bu defadasinekler sağlanır.PROBLEM -1Atak: Sinek (3) Her savunmaya karşı 4 Pik nasılyaparsınız?Pik: D43Kör: V10753Karo: 109Sinek:753Pik: ARVKör :A9842Karo: ADSinek: 842<strong>KB</strong> DGPik:98765Kör: 6Karo: V96542Sinek: 6Pik: 102Kör: RDKaro:R87Sinek:ARDV109İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong> 63


oyun köşesiBULMACAAli İhsan ARGITİnşaat MühendisiKARE BULMACA -11 2 3 4 5 6 7 8 9 1012345678910KARE BULMACA -21 2 3 4 5 6 7 8 9 1012345678910SOLDAN SAĞA:1- İsal veya nakliye . 2- Ziyan, çıkar kaybı – Birhaber ajanımız. 3- tümör, yumru – Kamer takvimininonbirinci ayı. 4- At ayakkabısı – Eski Filistin de birkent- Uğursuz ağız için söylenir. 5- Konuşma özelliği,Şive – Bir nota. 6- Etken, fail – Bir ay adı. 7-Çürüyüp içi boşalmış ağaç – Sığır işkembesi. 8- Birrenk – Zemheri. 9– Bir çoğul eki – Samanla karışıktahıl. 10- Doğruluk, hakkaniyet, hak yemezlik,vicdan .YUKARIDAN AŞAĞI:1- Dolikosefal. 2- Antalya da bir semt – Evrenpulu.3- Yüzey ölçü birimi – Lanet okuma, lanetlenmiş -Eski Mısır da bir Tanrı. 4- Kural dışı, ayrık – Hizip,hücre, grup. 5- İkinci jeolojik çağın 45 milyon yıllıkdönemi – İki ucu keskin bıçak. 6- Karşılıklı lanetokuma – Vücudu dinlerken hekimin duyduğu patolojikses. 7- Tabaklanmış ceylan derisi- Sofrada kullanılansahan altlığı. 8- Memur geliri, aylık – Alil, Sökel. 9-Deveran, dönme. 10- Bayan adı – İnce kum veçimento ile yapılan döşeme sıvasıSOLDAN SAĞA:1- Her türlü alkollü içkinin içilmesini yasaklayansistem. 2- Acı nidası – Kışın yağar – Temiz, tertemiz.3- Sodyum’un simgesi – Çare, deva, em – Mühendiscetveli. 4- Güzel koku -Para ile ilgili, parasal. 5- Birmastar eki – Büyük ve sert taş kütlesi. 6- Fakat,bununla beraber, lakin -Araziyi şehirleşme içinplanlama 7- Bir renk – İklim. 8- Kadınlarınkirpiklerine sürdüğü – Suçu bağışlama. 9- Küçükçocukların pis şeyler için kullandığı kelime – Balaban,cesim. 10- Hizip , hücre, grup – Aş.YUKARIDAN AŞAĞI:1- Nitelendirmek, belirtmek. 2- Çevirme, çevreleme,kuşatma, sarma – Bir nota. 3- Yapma, etme, yerinegetirme - Kayak. 4- Okuyan kişi, okuyucu, kari. – Birmaymun cinsi. 5- Eksiksiz – Kel, saçsız, dazlak. 6-Taharri – Dil devrimi yıllarında belediye'ye verilenad. 7- Hoş koku . 8- Dikiş dikme malzemesi - Çokince ve uzun metal levha – Belirti, iz, işaret. 9-Kendine özgü, özel – Aylak, başıboş,evsiz barksız.10- Makina kimyanın kısa adı – Seyrüsefer.Çözümleri sayfa 46‘ da bulabilirsiniz.64 İMO İzmir Şubesi Ağustos-<strong>2005</strong> Yıl: 20 Sayı: <strong>124</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!