Eylül 2008 - Sayı: 142 (10671 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
Eylül 2008 - Sayı: 142 (10671 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
Eylül 2008 - Sayı: 142 (10671 KB) - Ä°zmir - TMMOB Ä°nÅaat ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yayın Kurulundan<br />
Kapitalist –Emperyalist sistemin yapısal açmazı nedeniyle<br />
girdiği dönemsel kriz, dünyayı tek kutupluluktan iki<br />
kutuplu yapıya doğru yöneltmektedir. Bu yönelim, eski<br />
egemen merkez ile yeni oluşmaya başlayan kapitalistemperyalist<br />
merkezleri çıkar alanları açısından karşı karşıya<br />
getirmekte, işbirlikçi yöneticiler kışkırtarak şavaşlar<br />
çıkartmakta daha sonrada arabulucu veya destekçi rollerinde<br />
yeniden ortaya çıkarak ekonomik –askeri ve siyasal<br />
alandaki etki alanlarını korumak veya genişletmekte,<br />
faturayı da kan gözyaşı açlık ve yoksulluk olarak emekçi<br />
halka kesmektedir. Bunun en yakıcı örneğini kuzeyimizde<br />
yaşanan savaşta görmekteyiz.<br />
ABD’nin dünyada tek egemen kapitalist –emperyalist<br />
merkez olarak, çeşitli projelerle, bizim bölgemizde de<br />
Büyük Orta Doğu Projesiyle ve “demokrasi götürmek”<br />
gibi çeşitli vaatlerle, dünyayı bir satranç tahtasına çevirdiği,<br />
dünya ülkeleri üzerinde kendi emperyalist amaçlarını<br />
gerçekleştirmek için çeşitli hamlelerle oyun oynadığı<br />
artık ayan beyan ortaya çıkmıştır.<br />
Dünya böyle bir süreci yaşarken, biz de bu sayımızda ülkemizde<br />
nelerin olduğuna bir göz atalım istedik.<br />
Ülkemiz yeni dünya düzenine (kapitalist –emperyalist<br />
sisteme) eklemlenme doğrultusunda 1980 12 Eylül<br />
darbesiyle ve darbesinden bu güne halkımız ve ülkemiz<br />
çıkarları aleyhine hızla ilerlemektedir. Ekonomik,<br />
askeri,toplumsal, siyasal yaşamda her şey küresel sermayenin<br />
(kapitalist – emperyalist sistemin) yeni düzenine<br />
uygun hale getirilmektedir. Bu eklemlenme sürecinde,<br />
ülkemiz ve halkımız için yanlış işler yapıldığını söyleyerek<br />
önlerine çıkan her kişi ve kuruma, amaçlarına engel<br />
olan her şeye kızıyor siyasal iktidar ve yandaşları….. Tehdit<br />
ediyorlar, çeşitli biçimde yok etmeye çalışıyorlar. Belki<br />
de bu nedenle <strong>TMMOB</strong> ve Odalar denetlenmeye alınıyor;<br />
belki de bu nedenle derelerin satışına karşı çıkan<br />
çevreciler Başbakan tarafından vatan haini ilan ediliyor.<br />
Belki de bu nedenle, bir taraftan özgürlüklerden yana<br />
olmak, demokrat olmak, “türbana karşı olup olmamayla”<br />
sınırlanırken, bir taraftan da çeşitli uygulamalarda halkın<br />
üzerinde mahalle baskısı oluşturulmaktadır. Diğer<br />
yandan enflasyon azar, borsa çöker, ekonomi krize girer<br />
söylemleri ile halk korkutularak baskı altına alınmak istenmektedir.<br />
Her nedense AKP’nin Cumhuriyet ilkelerini ihlal nedeniyle<br />
kapatılma davası sürecinde; çeşitli kamuoyu araştırmalarında<br />
halkın en çok güven duyduğu kurumlar<br />
olarak belirlenen kurumlar üzerine yurt içinden ve yurt<br />
dışından baskı yapılmasında, “elin gavurunun” iç işlerimize<br />
karışıp Ordu ve Anayasa Mahkemesi üyelerine baskı<br />
yapmalarına seyirci kalmakta bir beis görmemektedir<br />
siyasal iktidar ve yandaşları. Ülke öyle bir noktaya getirilmiştir<br />
ki, ordunun doğru söylediklerine “doğru söylemişler<br />
diyene” ”darbeci”, yargının AKP nin “Ilımlı İslam” yolunda<br />
atmak istediği adımlara karşı aldığı kararlara sahip<br />
çıkana veya olumlu olarak değerlendirenlere “statükocu”<br />
damgaları vurulmakta; demokrasinin gerçek sahibi<br />
bilinçli insanlar ise “dinci” ya da “darbeci” olmak korkusu<br />
içinde sindirilmek istenmektedir. Böylece, dikensiz gül<br />
bahçesi yaratılmakta, yapılanlar unutturulmaktadır. Belki<br />
de böylece, 1999 depremi de dahil deprem ve diğer<br />
afetlere yönelik halk yararına hiçbir işlemin yapılmadığı,<br />
her icraatlarıyla toplumun gericileştirmeye çalışıldığı,<br />
çeşitli operasyonlarla gerici kadroların kurumsallaştırıldığının,<br />
hükümet olma gücü ile çalışanların hak gasplarının<br />
sorgulanamaz hale getirilerek hukuksuzluğun had<br />
safhaya çıktığının dillendirilmesi önlenmektedir.<br />
Son dönemde Hükümetin ülkenin demokrasi mücadelesinin<br />
temsilcisi imajıyla, ‘darbe karşıtlığı’ söylemi ile ortaya<br />
çıkarak, yaptığı operasyonların da; samimiyetsizlik<br />
örneği olduğu ve kuşkulu niyetlerinin aslında muhaliflerini<br />
sindirme operasyonu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu<br />
operasyonun, darbeleri, gaspları ve her türlü menfaat<br />
çetelerini sürekli olarak yaratan sistemi ortadan kaldırma<br />
operasyonu değil, aksine aslında sistemin bir ürünü<br />
olan ancak mevcut iktidarla bir biçimde çatışan oluşumların<br />
tasfiyesine yönelik olduğu da ortaya çıkmıştır.<br />
Böyle operasyonlardan demokrasi değil, olsa olsa şirket<br />
sahiplerinin el ve isim değiştirmesi ortaya çıkacaktır.<br />
Dolayısıyla böyle bir ortamda, ülkede her şey; stratejik<br />
kurumlar, araziler, tarihi ve kültürel değerler dahil ihale<br />
edilmiş ve “babalar gibi” satılmış olsa bile; çağdaş-uygar<br />
bir ülkenin bireyi olmak, çocuklarına aydınlık bir dünya<br />
bırakmak isteyenler, her şeyini kaptırmış olsa bile; ülkenin<br />
tüm medeni kavramları ve kurumları ya kapatılarak<br />
ya da işlevsizleştirilerek elden gittiyse bile; geniş halk<br />
kitleleri gözlerinin önünde olup bitenleri sorgulamasalar<br />
bile; kimileri çıkarları yüzünden Cumhuriyet Devrimlerinin<br />
tekmelenmesine göz yumsalar bile; ülkedeki kimi<br />
muhalefet partileri kendi yapmaları gerekenleri başkalarından<br />
beklese bile; eğitimden sağlığa, sosyal haklardan<br />
toplumsal yaşama kadar hayatımızı ve geleceğimizi karartan<br />
uygulamalar İMF reçetelerine göre yapılıyor olsa<br />
bile; ülke Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik, hukuk<br />
devleti olma yolunda mı kalacak?.. Yoksa ABD ve onun<br />
yerli strateji ortakları tarafından tezgáhlanan “Ilımlı İslam<br />
Devleti”ne mi dönüşecek? ikilemine sokulsa bile…<br />
Yani tam da Mustafa Kemal’in 20 Ekim 1927 de “gençliğe<br />
hitabesinde” işaret ettiği gün ve gündemi yaşıyor olsak<br />
ta; tam da bu nedenle bugün, hükümeti ve temsil ettiği<br />
siyasal islamı aklama projesi uğruna bu ülkede yaratılan<br />
tüm değerlerin içinin acımasızca boşaltılmasına, bu manada<br />
yapılan saldırılara seyirci kalmamak, uygulamaların<br />
bir parçası olmamak, riyakar tavırlarını teşhir edebilmek,<br />
ülkenin gerçek anlamıyla demokrat, halktan yana, aydınlık<br />
yarınlara sahip olma isteğini seslendirebilmek, karanlık<br />
zihniyetlerle hesaplaşabilmek; yapılan uygulamaların<br />
gerçek yüzünü gösterebilmek için, ülkemize, emeğimize,<br />
geleceğimize sahip çıkabilmek için yapılacak çok şey vardır.<br />
Sevgilerimizle…..<br />
İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Eylül <strong>2008</strong> - <strong>142</strong> 3