haberGerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir<strong>Hayat</strong>Ahmet Faruk ÇağlarGöçmenin “Biz” İhtiyacıGöçmen Psikolojisisayfa 22Ekim · Oktober 2011 · Zilkâde 1432a_faruk@hotmail.frBebek dünyaya gözlerini açtığında,annesinden ayrı bir vücudu,benliği, beni olduğununfarkında değildir; annesiyle füzyonhalinde ve birdir. Margeret Mahler’inifadesiyle; ‘‘Rahim dışı yaşamın ilkhaftalarında, başlıca özelliği bebeğinannelik yapan kişinin farkında olmayışıolan mutlak bir birincil narsisizmdurumu egemendir.’’ Ve bu aşamayanormal otizm adını verir Macar asıllıpediatri uzmanı. Bu ‘ilk aşamanın’akabinde, istek ve ihtiyaçlarının anındave eksiksiz olarak gideril(e)memesi(ki bu giderilemeyiş mümkün olmadığıgibi gerekli de değildir) bebeğeannesini, yani kendinden farklı ve ayrıbir varlık olan annesi olduğunu yada annesinden ayrı bir kendisinin,ben’inin olduğunu farkettirir.Zira, Fransızlar, C’est grace aumanque qu’on devient un homme derve ancak mahrumiyetle adem (adam)olunur, demek isterler. Bununla, sürekliverilen desteğin kişiyi hiçbir zamankendi ayakları üzerinde duramayacak(yoksunluğunu hiçbir zamanfarkedemeyecek), bağımlı varlıklaradönüştüreceğini ima ederler. Nitekim,Jean-Michel Labadie’nin ifadesiyle,isteğe (sürekli) cevap vermek, bağımlılığımuhafaza etmek demektir (répondreà la demande serait maintenirle dépenance). Bizim geleneğimizdeise eskiler, mahrumiyetler kemâlettevlid eder, der. Yoksunluklar, yoksunluklarımızbizi olgunlaştırır, bir‘ben’e sahip olmamız, insan olmamızancak yoksunluklarımız ve bu yoksunluklarıfarkedişimiz aracılığıyla vefarkettiğimiz ölçüde mümkündür. Oyüzden “fakrî fahrî”dir, yani, yoksunluğumuzövüncümüzdür.Velhasıl, bebek önce anneyi öğrenir,annenin kendisinden farklı, başkabir ben olduğunu farkeder etmez, annesindenayrı kendi ‘ben’ini farkeder.Artık sadece ben yoktur, sen ve benvardır. (Bu bağlamda, ötekileştirmeüzerine dile getirilen “şikayetlere’’ atfen;kendi farkındalığımız için bir ötekineihtiyaç duyduğumuzu hatırlatalım.Bizi ötekileştirenler kadar, bizimde bir yönüyle “onları’’ ötekileştirmeyeihtiyacımız vardır. Zira, insan kendiniancak ötekinin söylemiyle/söylemindeinşa eder, edebilir [L’etre humainse constitue dans le discours del’autre]. Olmak zorunda olan budurve fakat bu bir bahs-i diğerdir.) Babaise bebeğe hayatta sadece sen ve benolmadığını, bir de ‘o’ olduğunu belletir.Onu annesiyle kurduğu bu ikiliktenayırır, kurtarır. Ona bir dış dünyanında var olduğunu farkettirir. Ve bufarkettiriş hayatîdir. Zira başlangıçtakifüzyon halinde kalış gibi, ben vesen ikiliğinde kalmak da daha geç dönemdepatolojik sonuçlara sebebiyetverecektir. Ben’in, sen’in, o’nun (vehatta onlar’ın) yapıtaşlarını oluşturduğu‘biz’e geçiş ise biraz daha zamanaihtiyaç duyacaktır. Freudyen terminolojiyle,(3-5 yaş civarında) üst-ben(über-ich)’in inşasına atılan ilk adımlabaşlayıp ergenliğe kadar varacakuzunca bir zamana. Üst-benin inşası,bir yönüyle ‘biz’in inşasıdır.Bir kez ‘biz’e sahip olundu mu, nede çok kapı kendiliğinden açılır. Karşılaşılanpek çok sorunda, kilitli kapılarıaçmak için hızla elimizi attığımızmaymuncuk gibidir ‘biz’. Karşılaşılanbu pek çok sorun ya da durum karşısındatakınacağımız tutum, ‘biz’insağladığı tutumdur. İnsanlar maruzkaldıkları her uyaran üzerinde ayrıntılıya da dikkatli düşünmezler, düşünmekistemezler. Bu maliyeti yüksekbir çaba gerektirir ve insan doğası gereğiekonomik olanı, yani kolay olanıseçer. Başka türlü çok daha karmaşıklaşacakve yorucu bir çaba gerektirecekolan uyaranlara ve dahi tehdit ediciolabilecek bir dünyaya anlam verenbir Weltanschauung’un bize sağladığıkonfor, hiçbir şeyle mukayese edilemeyekdenli yüksektir. Ayrıca bu‘biz’, bize anlamlı bir evrende bir değernesnesi olduğumuz hissini verir.Benzer şekilde, kültürel olarak edinilenve onaylanan davranış standartlarınabağlanmak ve onlara uyarak yaşamakbizi pek çok kaygıdan korur.Zira toplumsal ve kültürel bir biz’euyma davranışı, temelde rahatlatıcı vegüven vericidir. Bir biz’e sahip olmakdemek, aslında bir biz’a ait olmak demektir.O yüzden aidiyet, psikolojiksağlık için de temel bir âmildir. Maslowda, ihtiyaçlar hiyerarşisinde aidiyeteverdiği özel önemle buna işareteder.Neye, nasıl inanacağımızı, kimenasıl davranacağımızı, nerede nasılyaşayacağımızı hep bu biz fısıldar kulağımıza.Fısıltı, çoğu zaman fısıldayanıfarkettirmeyecek denli cılızdır. Oyüzden fısıldayanın kim’liğini, ne’liğinisoruşturmak pekçoğumuzun aklına(ve işine) gelmez. Ancak başka fısıltılarınolduğu bir zaman ve mekân,kendi fısıltımıza daha dikkatle kulakkabartmamıza sebep olur.Ötekilerin çoğunlukta olduğu zamanlardainsanlar, kendi biz’lerinehep daha sıkı sarılmışlardır. İnsana neyenasıl inanacağını, kime nasıl davranacağını,nerede nasıl yaşayacağınısöyleyen ‘biz’ini farkettiren bir ‘saldırı’,yani kendisinden daha kalabalıkbaşka biz ya da biz’lerin varlığı, kendibiz’ini savunmaya ve muhafazayayönelik doğal bir tepkiye yol açar.Özetle, ötekini farkediş bize kendibiz’imizi farkettirmekle kalmaz, bubizi korumaya yönelik bir tutuma sarılmaisteği ve gerekliliğini de beraberindegetirir. Zira öteki bilinmeyendirve her bilinmeyen gibi ’tehlikeli’dir.Bu anlaşılır tepkiyi dinî kaygılar ayrıcapekiştirir. Çünkü, dinin biz’e kazandırdığıkimlik ve tutumlar bütünününde tehlike altında olduğu varsayılır,ya da, bizzat duyumsanır. (Mevzunundinî boyutunun çok daha hassasolduğunu ve uzmanlık alanımızı aştığını,ayrıca bu makalenin ifade etmekistediklerinin dışında kaldığını yerigelmişken belirtmek isteriz.)Bu anlaşılır tepkiyi herhangi birtoplum içindeki ya da Türkiye’dekiazınlıkların hayatlarına biraz daha yakındanbakarak görmek oldukça kolaydır(her ne kadar, her geçen günkendilerine atıf yapılabilecek azınlıkya da azınlıkların daha da ‘azaldıkları’müşahade ediliyor olsa da). Yahudilerinbinlerce yıllık göç tecrübeleriise vurgulamak istediğimiz ‘savunmapsikolojisi’ne diğer ve daha açık birörnek teşkil eder. Yaşadıkları topraklarahemen hiçbir zaman sahip olamamışolan ve hemen her zaman kendilerindengüçlü ve kalabalalık başkabiz’lerin içinde/ortasında yaşamak zorundakalan Yahudilerin bahsettiğimizgöç/göçmen psikolojisiyle hareket ettiklerininen açık kanıtı belki de, yüzyıllariçinde daha da çetrefilleştirdiklerişeriatlarıdır. İnsanı, detaylarınfazlalığı ve bu detaylara verilen öneminboyutuyla hayrete düşüren YahudiŞeriatı’nın bu ‘karmaşıklığı’ ancakbiz’ini kaybetmek istemeyen, kaybetmemeyeçalışan bir ırkın gösterdiğiçaba dikkate alındığı takdirde anlaşılabilir.Onlara sürekli kendilerini farkettirenve dahi bunu suratlarına haykıranbir, ya da birçok ‘öteki’in varlığı,Yahudilere biz’lerini farkettirmektenve bu biz’i muhafazaya yönelikkanunlar ‘icat ettirmekten’ fazlasınıyaptırmıştır (ve fakat bu da bir bahs-idiğerdir).Ve Almanya’daki, belki de tarihindeilk kez kendisinden farklı bir toplumunorta yerinde yaşamak zorundakalan ‘göçmen’ Türklerin psikolojisini,ya da, davranış tarzını anlamaya veaçıklamaya çalışmak da ancak yukarıdabahsedilen ‘biz’ dolayımındamümkündür. İlk bakışta ve kolaycamüşahade edilebileceği üzere, Almanya’dakiTürk ‘azınlığın’ milliyetçileridaha milliyetçi, solcuları dahasolcu, dindarları daha dindar, ya da,anarşistleri daha anarşisttir. Kendibiz’lerinin farkına varış, ya da onuhissediş, o bizin içinde bulunduğumekanın ve zamanın dışına, biraz dazorunda olduklarından çıkmalarıylamümkün olmuş ve onların biz’lerinedaha sıkı sarılmalarına, onu muhafazayayönelik daha muhafazakâr birtavrı ve tutumu benimsemelerine yolaçmıştır. Kendi topraklarında maruzkaldıkları kimi baskıların, şu anda bulunduklarıyerde nispeten hafiflemişolması ve olası diğer sebeplerin mevcuttutum ve davranışlara etkileri birtarafa, kanaatimizce bütün diğer sebeplerinötesinde ve üstünde belirleyiciolan, bahsettiğimiz bu “biz ihtiyacıdır’’.
<strong>Hayat</strong> Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde GizlidirhaberYaz Tatili Kursları Sona ErerkenBir yaz tatilinin daha sonunagelmiş bulunuyoruz. Seneboyunca iş temposunun yoğunluğuve yorgunluğunu atabilmekümidiyle bir yaz tatiline girdik. Buyoğun tempodan sonra, yorgunluğumuzukimimiz “sıla-i rahim” yapıpanavatanımızda dinlenerek, eş dostve akraba ziyaretleriyle hasretlik giderereküzerimizden attık. Kimimizde bulunduğumuz ülkelerde tatilyaptık. Elbette ana vatanımız Türkiye’detatil yapmak bilhassa çocuklarımıziçin bambaşka bir duygu. Busayede onlar için anavatanlarını tanımakve akrabaları ile kaynaşmak fırsatıdoğmaktadır. Her sıla-ı rahimdeyeni arkadaşlıklar kurulmakta, hattayeni yuvalar kurulmakta. Bu yıl Ramazanayının büyük bölümünün izindönemine denk gelmesi de çocuklarımıziçin değişik bir atmosfer oluşturdu.İnsanlarımız uzun yıllardan beribelki de ilk defa Türkiye’de Ramazanayını geçirmenin tadına eriştiler.Kurulan iftar çadırlarında iftarlarınıaçabilenler ayrı bir güzelliğe eşlik etmefırsatını yakaladılar. Bu yıl Ramazan’ınyaz tatiline denk gelmesi,sıla-i rahim yapan çocuklarımız içinbu manevi havayı yaşamaları açısındanda çok iyi bir fırsat oldu. Çocuklarımızınanavatanda tatillerini geçirmeleri,anadillerini de olumluyönde geliştirmelerini etkilemektedir.Bilhassa küçük çocuklarımız içinçok iyi bir dil pratiği yapma imkanıdoğmaktadır. Anadil açısından buolumlu gelişme izinden gelen çocuklarüzerinde kolayca müşahade edilebilmektedir.Kelime hazineleriningeliştiği, düzenli cümleler kurabildiklerive daha akıcı konuşabildiklerigörülmektedir.Avrupa’da kendi şehirlerinde kalıpiznini burada geçirmek durumundakalan veya çalışmak durumundaolan veliler, her yıl olduğu gibi çocuklarınıIGMG Eğitim Başkanlığınındüzenlediği Yaz Okullarınagönderme fırsatını yakaladılar.IGMG bünyesinde bütüncamilerde ve eğitim merkezlerindeorganize edilen yaz kurslarındanbir çok velinin çocuklarıiçin faydalanma fırsatı oldu.Genelde IGMG’nin cami, şubeve eğitim merkezlerinde haftaiçi ve hafta sonu gündüzlü kurslardüzenlendi. Avrupa genelinde22 yerde kız çocuklarına ve21 yerde erkek çocuklarına yönelikyatılı kurslar yapıldı. Yerlerifiziki açıdan yatılı kursamüsait olmayan bölgeler otelveya Jugendherberge (GençlikYurtları) kiralama yoluna giderekbu ihtiyacı giderdiler. Örneğin,Avusturya’nın Arlberg veFransa’nın Alpes, Lyon Bölgeleriotel kiralayarak yatılı eğitimgerçekleştirdiler. Bir çok bölgedeyapılan kurslar başarılı birşekilde sona erdi. Ramazan ayıvesilesi ile kursların ana teması“RAMAZAN AYI veKUR`AN” oldu. Özellikle yatılıkurslarda çocuk ve gençlerindurumları da dikkate alınarakRamazan ayı programı uygulandıve böylece öğrencilerin ibadetlerinidaha yoğun pratik olarakyaşayabilme fırsatları oldu.Her eğitim sezonunda olduğugibi bu yıl da IGMG EğitimBaşkanlığının Yaz Okullarınınana gayesi, öğrencilerin tatildeoldukları dikkate alınarak, temeldini bilgilerinin geliştirilmesininyanında, uygun ortamlarda dinlenmelerive sosyal aktivitelerleeğlenmelerinin sağlanması oldu.Yaz kurslarında Temel EğitimMüfredatı çerçevesinde seviyeyegöre Temel Bilgiler 1,2,3 kitaplarıokutuldu. Öğrencilerinyaz kurslarına iştirakleri esnasındayeni arkadaş çevresiningeliştirilmesi, birbirleriyle kaynaşmalarıve birbirleri ile paylaşmaduygularının kazandırılmasısağlandı. Bu kurslar çocuklarımızınkimlik ve kişiliğininoluşması, sosyal toplum içerisindeait oldukları yeri bilmeleri veadapte olmaları açısından oldukçaönemlidir.Bugünlerde Avrupa’nın kuzeyindebirçok ülke ve eyaletlerde yaz tatillerisona ermiş, çocuklar ve gençlerokullarına başlamışlardır. Güneybölgelerde ise tatil günleri sona doğruyaklaşmaktadır. Ailelerce, çocuklarınınokulları ile ilgili gereken hazırlıklaryapılmış olunmalıdır. Okuliçin eksiklikleri tamamlanmalı, gerekenihtiyaçları giderilmelidir.Çocukların yeni eğitim sezonundadaha başarılı olmaları için eksiklikleridikkate alınarak şimdiden yardımcıolunmaya başlanmalıdır. Sorunluolduğu ve zorlandığı dersler,okul içerisinde ve sınıf içerisinde tutumu,arkadaşlarıyla uyumu gibi konularöğretmenleri ile zamanında görüşülerektesbit edilmelidir. Konu ileilgili daha sağlıklı bilgi edinmek vedayanışmayı sağlamak açısından veliler,bulundukları çevrede veli derneğivarsa oraya üye olmalı, yoksaveli derneği açılması için gayret göstermelidirler.Bu konularda IGMG Bölge EğitimBaşkanlıklarına müracaat edilerekbilgi alınabilir. IGMG EğitimBaşkanlığı gerek camilerde, gerekseeğitim merkezlerinde, ev ödevleri veokul derslerine yardım kursları düzenlemektedir.Çocukların başarısıiçin bu fırsatlar en iyi bir şekilde değerlendirilmelidir.Veliler, okul içindekiOkul Aile Birliklerinde katılımcıve aktif olmalıdırlar. Toplantılarakatılıp, üzerlerine düşen görevleriyerinde ve zamanında yapmalı, böyleceçocuklarının eğitim sürecine başarılarıaçısından destek olmalıdırlar.Veliler olarak çocuklarımızı, boşzamanlarını değerlendirmeleri veyaz döneminde aldıkları bilgileri dahada geliştirebilmeleri açısından,hafta içinde ve hafta sonunda camive eğitim merkezlerine göndererekhem okul derslerinde başarılı olmaları,hem de İslami temel bilgilerinigeliştirmeleri yönünde yönlendiriciolmalıyız. Temel dini bilgilerini tamamlamışolan gençlerimizi de İslamiİlimler Okullarına teşvik ederekbilgilerinin daha da gelişmesini sağlamalıyız.Ana dilinin önemi ve dillerinimuhafaza edebilmeleri hususundada ev içinde çocuklarımız ilemutlaka ana dilleri ile anlaşmayagayret gösterimeli, Türkçe kitaplarokumaları teşvik edilmeli ve anlamalarısağlanmalıdır.Peygamber Efendimiz (s.a.v) birhadisinde buyuruyor ki: “Çocuklarınızaikram ediniz ve terbiyelerini güzelyapınız”. Cenab-ı Allah cümlemizeşuurlu, ahlâklı ve terbiyeli güzelevlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.(Amin)IGMG Eğitim BaşkanlığıEkim · Oktober 2011 · Zilkâde 1432 sayfa 23