7H.919/1514 yılının Ocak ayında nazmedilen bu mesnevi, Celîlî’yi şöhretekavuşturan bir başka eserdir. Celîlî :Ebyâtı şumâr ey güher-sencOldı iki bin sad u çihil-penç 39sözleriyle beyit sayısının 2145 olduğunu söylemektedir; ancak Prof.Dr.HüseyinAyan’ın araştırmasına göre 40 eser, 2116 beyitten meydana gelmiştir. Bu mesnevi,iki tevhid, bir münâcât, bir na‘t ve Yavuz Sultan Selîm’e söylenmiş birmedhiyeden sonra başlamaktadır. Celîlî’ye göre Leylâ vü Mecnûn mesnevisi önceNizamî tarafından yazılmıştır. Kendisini dördüncü sırada gösteren Celîlî, eserinindeğerli olduğunu söyleyerek, Nizâmî’nin kurduğu “söz dîni” nin dördüncü halifesiolduğunu göstermiştir. Şair, esas amacının “Penc-Genc”i tamamlamak olduğunubelirterek, eser hakkında bilinmesi gereken herşeyi anlatmıştır. Celîlî’nin bu eseribaşarılı görülen bazı motifler bakımından Fuzulî’yi etkileyebilecek güçtedir 41 .Nevâyî, Hamdullah Hamdî ve Fuzulî’nin aynı adı taşıyan mesnevilerinden, beyitsayısı bakımından, küçük olan bu eser külliyatın 64b.-128b. varakları arasında yeralmaktadır. Tek nüshası vardır.c) GÜL-İ SAD-BERG-İ BÎ-HÂRKülliyatın 3b-86b varakları arasında sayfa kenarında yer alan bu eser,mesnevi ve gazellerden meydana gelmiştir. Bazı kaynaklarda sondaki gazellerdendolayı “divançe” zannedilmiş, “Gül-i Sad-berg Divanı” şeklinde adlandırılmıştır.Tevhid, na‘t ve dîbâce denilebilecek altmış yedi beyitlik bir mesneviden sonragazeller kısmı gelmektedir. Dîbâcede gül bahçesinde yapılan bir gezinti sırasındayüz yapraklı bir güle rastlandığı anlatılmakta, ayrıca bülbülün feryâdı ve gülleringeçiciliği dile getirilmektedir. Bundan sonra gelen yüz gazel, gül ile bülbülünbirbiriyle münazarası mahiyetindedir. “Gül-i Sad-berg-i Bî-hâr “ gibi 67 beyitlikbir mesneviye yüz gazelin ilave edilmesi, o zamana kadar görülmüş bir şeydeğildir. Onun için hemen hemen bütün tezkireler, “ gazeliyyâtda Gül-i Sad-berg ’ivardır.” diyerek, kimisi tek esere, kimisi iki esere veya risâleye, kimileri de bu adaltında bir divana işaret etmektedirler 42 . Celîlî, daha genç yaşlarında, Gül-i sadberg-iBî-hâr’ı ayrı bir eser saymış ve dostlarına da böyle takdim etmiştir. Bütüntezkireler ondan beğeniyle söz etmişlerdir.39 Hüseyin Ayan, Celîlî’nin Leylâ vü Mecnûn’u, s.5640 Hüseyin Ayan,Hâmidî-zâde Celîlî’nin Leylâ vü Mecnûn’u41 Hüseyin Ayan,a.g.e. s.55-7742 Hüseyin Ayan, Hamidî-zâde Celîlî, TKA. c.17-21, s.1-2., s. 22-23, 30-34, Ankara, 1983
8Külliyatın İçindeki nüshadan başka, Süleymaniye kütüphanesi’nde de“Divan-ı Gül-i Sad-berg “ adında bir başka nüshanın 43 bulunduğunu, yaptığımızson araştırmaya göre, biliyoruz.d) HECR-NÂMEAynı külliyatın 108b-121a varakları arasında sayfa kenarında yer alan 483beyitlik bu eser, şairin yirmi iki yaşında iken yazdığı bir mesnevidir. H.915/1509’da kaleme alınan ve Celîlî’nin aynı zamanda “Hazan-nâme “ adını verdiği bu eserBesmele manzumesiyle başlamaktadır. Besmelenin harflerini yorumlayan 60beyitlik “tahmîd” den sonra 24 beyitlik na‘t ve 25 beyitlik çihâr-yâr’ın övgüsündensonra asıl hikâyeye geçilmiştir. Aşk konusunun işlendiği eserde olaylarınkahramanı Celîlî’nin kendisidir. Şairin hayatına, arzu ve heveslerine dair bazıipuçları burada görüldüğünden “ hasbihal 44 ”olarak nitelendirilmiştir. Kendi içdünyasına ışık tutan bu eser, sade ve lirik bir üslûpla yazılmıştır.e) MEHEK-NÂMEKülliyatın 89b-92a varakları arasında sayfa kenarında yer alan bu eser,seksen yedi beyitlik küçük bir mesnevidir 45 . Dokuz beyitlik tevhid ve on üçbeyitlik na‘ttan sonra sekiz beyitlik bir pend gelir. Sonra elli yedi beyittenmeydana gelen asıl konuya geçilir. Hikâyenin konusu altın, gümüş vemehek(mihenk) arasında geçmektedir. Hüsn-i ta‘lil sanatının güzel örneğini verenşair, kendi değerinin bilinmediğinden yakınmakta, güzel sembollerle halinianlatmakta, mal ve mülkün, güzelliğin geçici olduğunu ve bunların cazibesininyanıltıcılığını belirtmektedir.Külliyatın içindeki nüshadan başka, Süleymaniye Kütüphanesi’nde de“Miheng-nâme”adında bir başka nüshanın 46 bulunduğunu, yaptığımız sonaraştırmaya göre, biliyoruz.B. CELÎLÎ’NİN DİVANIBibliotheque Nationale’deki 130 varaklık külliyatı içinde 5a-89b varaklararasında sayfa kenarında yer alan mürettep bir divandır. Bu eserinde yirmi üçüFarsça 303 gazel; ikisi Farsça, ikisi Arapça, biri mülemma altı kıta, üç farsça rubâi,43 İstanbul Süleymaniye Ali N.Tarlan Ktp. 151 No. 959644 Hüseyin Ayan, “Celîlî’nin Hecr-nâmesi”, s.155-17345 Hüseyin Ayan, “Celîlî’nin Mehek-nâmesi” , s. 5-13.46 İstanbul Süleymaniye Ali N.Tarlan Ktp. 151 No. 9749