11.07.2015 Views

Download - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download - Süleyman Demirel Üniversitesi

Download - Süleyman Demirel Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

29II. HUSREV Ü ŞÎRÎN’İN ÖZETİİran şahlarından Nûşînrevân’ın ölümünden sonra Şehzâde Hürmüz tahtaçıkmıştı. Doğruluğuyla şöhret bulmuş Nûşînrevân’ın yolunda giden Hürmüz,memleketi çok iyi idare etmekteydi. Şan ve şerefte en üst noktaya ulaşan, heristediğini elde eden Hürmüz’ün, ne yazık ki, çocuğu yoktu. Bu duruma çoküzülen şah, Allah’a yalvararak bir çocuk sahibi olmayı istedi. Sonunda Allah, birerkek evlâd verdi. Çocuğa Husrev-i Pervîz adını koydular.Üç dört yaşına gelince, çocuğu eğitmesi için, Büzürcmihr adlı bir üstâdaverdiler. Az zamanda bütün fenleri, ondört yaşında ok atmayı, kılıç kullanmayıöğrendi. Bunlara çok sevinen Hürmüz, Allah’a şükretmek için adaletini artırmakistedi ve yeniden bir çok yasaklar koydu. Münadîlerle memleketin her tarafına,kimsenin başkasına zulm ve haksızlık yapmamasını ilân etti. Kötülük yapanları,nâmahreme bakanları feci bir şekilde cezalandırıcağını söyledi. Hürmüz’ün budavranışları ülkesini emniyet ve asayişle doldurdu.Şehzâde Husrev ve maiyeti, bir gün avlanmak üzere kıra çıktılar. Oradakiyüksek bir dağ eteğinde akşama kadar avlandıktan sonra, gece olunca mecliskurdurup içmeye başladılar.Sazlar çalındı, şiirler okundu,şarkılar söylendi. Meğero gece Şehzâde adamlarından birinin bir bağa izinsiz girip, elma çaldığından;atlarından birisinin de bir fakirin tarlasına zarar verdiğinden haberi olmadı.Ertesi sabah Hürmüz, divana çıkınca bağ ve tarla sahibi şahın huzurunavarıp şehzâdeden yakındılar. Hürmüz verdiği emrin oğlu tarafından bozulduğunuduyunca, cellada teslim etmek üzere oğlunu huzuruna getirtti. Yaptıklarındanpişmanlık duyan Husrev, gençliğini öne sürerek babasına güzel ve etkileyicisözlerle yalvardı. Meclisteki vezirlerin şefâati ile Hürmüz oğlunu affetti. Ancak,emrinin yerine gelmesi için atı, elma hırsızını ve çalgıcıları cezalandırdı.Husrev’in Şâvûr adında gün görmüş, becerikli ve nakkaş olan bir nedîmivardı. Sohbetleri arasında Şâvûr, cihânı dolaştığı sırada bir gün yolunun Ermen’edüştüğünü, Mehîn Bânû’nun bu güzel ülkenin şahı olduğunu, kocası ve çocuğuolmadığı için kardeşinin kızı Şîrîn’i yanına aldığını söyledi. Kızın güzelliğiniuzun uzun överek, üç yüz asilzâde kızdan cariyesi bulunduğunu ve MehînBânû’nun onu veliahd yaptığını anlattı.Husrev, kızın güzelliğini duyunca, içine düşen ateşle yandı. Gün geçtikçeaşkı şiddetlendi ve Şîrîn’i istemesi için Şâvûr’un Ermen’e derhal gitmesiniemretti. Hemen yola çıkan Şâvûr, Ermen’e varınca, papaz kılığına girip, büyük birdağdaki kiliseye yerleşti. Şîrîn’in nerede bulunduğunu öğrendikten sonra,hazırlıklarına başladı.Şâvûr ipek bir kumaş üzerine Husrev’in resmini yaparak, Şîrîn’in her güneğlenmek için geldiği bahçesindeki bir servi dalına astı. Biraz sonra Şîrîn,cariyeleriyle birlikte bahçeye geldi. İçki meclisi kuruldu, kadehler çekildi, sazlar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!