13.07.2015 Views

Allah Hakkında 1."ALLÂH" Bir Tanrı Değildir - Hasan Güler ...

Allah Hakkında 1."ALLÂH" Bir Tanrı Değildir - Hasan Güler ...

Allah Hakkında 1."ALLÂH" Bir Tanrı Değildir - Hasan Güler ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"DEHR" ise daha önce naklettiğimiz kudsî hadiste açıklandığı üzere Allâh'tır... Öyle ise, "AN" gerçeği itibarıylaAllâh katındaki zaman birimidir!.. Ve bu zaman birimi ancak "Zât" ve "Sıfat" tecellileri mertebelerineerişmişlerce bilinebilir...Yoksa avamın şartlanma yollu, beş duyu kaydından dolayı var kabullendiği zaman anlayışı ile burada kastedilen"AN" mânâsını anlayabilmek mümkün değildir...Avama göre zaman, fiiler mertebesinde, olayların birbiri ardına dizilmesi sebebiyle, birinin diğerine karşı durumunaverilen hükümdür... Bu boyutta ise fiil söz konusu değildir!..Bu ancak, "Zâtî ilmin kendine nazarı" diye tarif edilebilir.Kendine nazarı da; Zâtına nazarı, varlığına nazarı, kendindeki mânâlara nazarı olmak üzere, üç ayrı bölümdeincelenebilir...Zâtına nazarı, Zât mertebesini; Sıfatına nazarı, belli sıfatlarını bilmeyi; Esmâ mertebesinin tabii ve zaruri sonucuolarak var olan Efâl mertebesi de, mevcut olan mânâlarına nazarıdır!Mânâlar mutlaka, kendi mânâları istikametindeki fiilleri doğururlar!..İşte, kendinde mevcut mânâların tabii sonucu olan fiillerin ortaya çıkış noktası, "yaratmanın" başlama noktasıdır!Bu noktada, âlemler yaratılmıştır!..Kesret-çokluk bu noktada meydana gelmiştir...Bu noktada varlık ve yokluk; bu noktada Hâlık ve mahlûk; bu noktada Rab ve abd mânâları, fiile dönüşmüştür.Fiil mertebesindeki fiilleri meydana getiren fâil, o fiillerin mânâlarıdır ki; o mânâlar, O Zâtın kendinde bulduğumânâların ortaya çıkıp çıkmaması ile alâkalı olan mânâlardır... Yani belli ilâhî isimlerin mânâlarının, aşikâre çıkmasıveya çıkmasındaki şiddeti zuhuru, neticede bu fiilleri meydana getirmiştir... Ki bu da dilemesine bağlıdır!..Efâl mertebesinin özünde mevcut olan hayatiyet, o varlıktaki Kudsi Ruha, Ruh-ül Kuds'e aittir!.."Kudsî Ruh" denir, "Küllî Ruh" denmez!.. Çünkü "küllî"nin karşılığı olan "cüz"iyet Ruh için söz konusudeğildir!.."Ruh"un "cüz"lüğü olmaz!.. Ruh'un cüziyeti, cüzleri olmayacağı içindir ki, bütün varlıktaki Sâri Ruh,Tek Ruh kastedildiği zaman, Kudsî Ruh tâbiri kullanılır...Bütün isimlerin mânâlarının mevcut olması ve tüm varlığa yayılmış, sâri olması hasebiyle de bu, Kudsî Ruh'ta mevcutolan tüm isimlerin mânâları, bütün isimlerle anılan varlıklarda mevcuttur.Bu itibarla, kâinatta mevcut olan tüm varlıklar, bu Kudsî Ruh'un mânâlarının birbiri tarafından görülmesinden başkabir şey değildir!..Varlığın tümüyle, bu mânâlardan ibaret olması hasebiyle ve bu mânâların bakış açısı itibarıyla; Efâl mertebesininvarlığından söz etmek mümkün değildir!..Çünkü Efâl mertebesinin varlığı, bir diğer bakana nispetledir. <strong>Bir</strong> arının dünyası ve âlemi ayrıdır; bir insanın dünyasıve âlemi ayrıdır; bir atomun milyonda bir küçüklüğünde olan bir mezonun dünyası ayrıdır.Saniyenin on milyonda biri kadar olan bir süre içinde, doğan, büyüyen, çoğalan ve yok olan varlık ve on milyarsenede kemâle ulaşıp bir o kadar sene sonunda yok olan varlık; her biri kendi boyutuna göre vardır, kendi yaşamölçüsüne göre vardır; fakat bir diğerine nispetle, o varlığın varlığından söz etmek de mümkün değildir!..Bu böyle olduğuna göre çıkan sonuç nedir?Çıkan sonuç şudur:Âlemlerin Rabbi olan Allâh, yarattığı âlemlerde Zâtı ile mevcuttur!..Bu âlemlerde, her zerrede, kendinden gayrı bir varlık olmadığı gibi; kendi mânâlarını da gene kendisi seyretmededir!..

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!