26.03.2017 Views

marketing europe & anatolia Sayı: 039

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Tarih: Mart 2015 <strong>Sayı</strong>: 39<br />

retorik<br />

Sorumsuzluğun<br />

sorumluluğu<br />

büyüktür...<br />

kelebeğin<br />

fırtınası<br />

Diline,<br />

beline<br />

hakim ol!<br />

Hedef Kitle<br />

ne diyor...


İçindekiler<br />

<strong>Sayı</strong>: 39 Tarih: Mart 2015<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve<br />

Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.<br />

e-mail: eksantrik@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Genel Yayın Yönetmeni ve<br />

Sorumlu Yazı İşler Müdürü<br />

Elvin Ekşioğlu<br />

e-mail: elvin@eksantrik.com<br />

P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.<br />

Haber ve Fotoğraflar<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Katkıda Bulunanlar<br />

Nurgül Eryıldır Günay<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

Seval Duban<br />

Ekim Sölemez<br />

Danışman<br />

Abdullah Ekşioğlu<br />

İlan Rezervasyon<br />

Ayşe Yılmaz<br />

Yayın Türü<br />

Süreli Yayın<br />

<strong>marketing</strong><br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Yönetim Yeri<br />

Agency Europe & Anatolia<br />

Feneryolu Mh. Fahri Açan Cad.<br />

Deniz Ap. No: 21 /15<br />

Kadıköy - İstanbul - Tr.<br />

Tel: +90 555 233 24 41<br />

e-mail: meadergi@gmail.com<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Agency Europe & Anatolia tarafından<br />

Süreli yayınlanan bir e-dergidir.<br />

Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film<br />

Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri<br />

San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya<br />

da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın<br />

çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.<br />

Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki<br />

görüşler ve hukuki<br />

sorumluluk yazarlara aittir.<br />

Bu derginin yayınlanma sürecinde<br />

hiçbir ağaç zarar görmemiştir.<br />

mobil: http://m-mea.eksantrik.com<br />

http://www.facebook.com/meadergi<br />

Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.<br />

Kısa Kısa 04 - 07<br />

Teknoloji 10 - 13<br />

Medya Dünyası 14 - 15<br />

Röportaj 16 - 19<br />

kelebeğin fırtanası 21<br />

Reklam dünyası 22 - 23<br />

Röportaj 24 - 27<br />

retorik 29<br />

Kampanyalar 31 - 39<br />

Gezi 40 - 49<br />

Game On 50 - 53<br />

Kültür Sanat 54- 55<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 1


Köşe<br />

Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com<br />

( editörden<br />

)<br />

8 Mart Dünya Kadınlar Günü...<br />

Bir önceki sayıda Beko ile yaşadığım ürün değiştirme sorunundan bahsetmiş ve<br />

satış sonrası destekte müşterinin beklentisinin karşılanamamasının markalaşmanın<br />

önündeki en büyük engellerden olduğuna değinmiştim. Beko ile olan ürün değiştirme<br />

sorunumu bir hafta içinde hallettikleri için Beko’nun halkla ilişkiler firması Lobby<br />

İletişim ve Etkinlik Danışmanlığına teşekkür ediyorum.<br />

Mart benim için özel günlerle dolu bir ay. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ardından 30<br />

Mart eşim Abdullah Ekşioğlu’nun doğum günü. Eşim beni mazur görürse ben öncelikle<br />

Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak istiyorum. Umarım kadınların iş, siyaset ve<br />

sosyal hayatta erkeklerle eşit olarak yerlerini alabilmeleri, ahlak ve töre maskesi<br />

giydirilmiş cinsiyet ayrımcılığının sonlandırılabilmesine bir adım daha yaklaşabiliriz.<br />

Bu vesileyle önümüzdeki genel seçimlerde kadın adayların sayısının artması için<br />

hangi parti olursa olsun mensubu olduğunuz partiye baskı yapmayı unutmayın.<br />

Unutmayın ki toplumun her kesimini temsil etmeyen bir meclisten asla tam anlamıyla<br />

bir demokrasi çıkmayacaktır. Normal olanı istemek bazıları için ütopya olarak<br />

değerlendirilebiliyor. Oysa kadınlar toplumun yarısını oluşturduğuna göre meclisin de<br />

yarısında temsil edilmeleri ütopya değildir.<br />

Cinsiyet eşitliği öncelikle zihinlerimizde hatta öncelikle kadınların zihinlerinde aşması<br />

gereken bir engeldir. Eğer biz zihnimizde bu engeli aşabilirsek eşitsizlik diye bir sorun<br />

kalmayacaktır diye düşünüyorum.<br />

Bu arada iyi ki doğdun Abdullah :)<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 3


Kısa Kısa<br />

Sabancı Holding’in 2014 yılı sonuçları...<br />

Sabancı Holding’in 2014 yılı sonuçlarını açıkladığı<br />

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı<br />

ve Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul gerçekleştirildi.<br />

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı<br />

toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: 2015’te<br />

ABD’de büyümenin yüzde 3’e yakın olacağı tahmin ediliyor.<br />

Son haftalardaki ekonomik ön göstergeler hafif bir<br />

yavaşlamaya işaret edebilir, ama temelde ABD’de büyüme<br />

hız kazandı. Sabancı Topluluğu için 2014 hedeflerimize<br />

ulaştığımız, faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde liderliğimizi<br />

sürdürdüğümüz, pazar payımızı artırdığımız, başarılarla<br />

dolu bir yıl oldu. 2015 yılında da aynı motivasyonla<br />

ve tüm paydaşlarımızla birlikte başarılarımızı devam<br />

ettireceğimize inanıyorum”.dedi.<br />

Sabancı Holding CEO’su Zafer Kurtul ise, Sabancı<br />

Topluluğu’nun 2014 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Kurtul<br />

şöyle dedi;“Kombine net satışlarımız 2013’e göre %23<br />

artışla 44,2 milyar TL, banka dışı kombine net satışımızise<br />

2013’e göre %27 artışla 27,3 milyar TL oldu. 2014 yılında<br />

konsolide net karımız%20 artışla 2 milyar 79 milyon TL<br />

olarak gerçekleşti. 2014 yılında yüzde 57’sini enerji<br />

sektörüne olmak üzere 3 milyar TL’lik yatırımyaptık.Ana<br />

ortaklığa ait konsolide sermayemiz 19,2 milyar TL, net<br />

aktif değerimiz ise 30,8 milyar TL oldu. Sabancı Holding<br />

olarak 11 halka açık şirketimizle, IMKB piyasa değerinin<br />

%11’ini oluşturuyoruz. 2014’de Topluluğumuzda 1,860<br />

yeni istihdam ile çalışan sayımız 60 bini geçti”.<br />

Şişecam Topluluğu’nun 2014 yılı cirosu...<br />

Şişecam TopluluğuYönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel<br />

Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman,2014 yılı mali sonuçlarına<br />

ilişkin yaptığı değerlendirmede, Topluluğun bazı pazarlarda<br />

yaşanan olumsuzluklara rağmen tüm ürün gruplarında<br />

elde ettiği başarıyla 2014 yılı net satış gelirlerinin 6 milyar<br />

876 milyon TL, net karının 420 milyon TL, FAVÖK hacminin<br />

ise 1,4 milyar TL seviyesinde gerçekleştiğini belirtti.<br />

Topluluğun tarihinde ilk kez uluslararası satışlarının Türkiye<br />

satışlarını aştığını vurgulayan Ahmet Kırman, “Türkiye<br />

cam sektörünün lider firması olan ve 3 kıtada 13 ülkede<br />

ürettiği ürünlerini 7 kıtada, 150 ülkeye ulaştıran Şişecam,<br />

Türkiye başarısının yanı sıra 2014 yılında uluslararası<br />

satışlarında da önemli bir gelişme sağladı. Türkiye’den<br />

yapılan ihracat ile yurtdışı üretiminden satışların toplamını<br />

ifade eden uluslararası satışların toplam satışlar içindeki<br />

payı yüzde 52’ye ulaştı ve böylece Topluluk tarihinde ilk kez<br />

uluslararası satışlar Türkiye satışlarını aştı. Bu kapsamda<br />

Şişecam Topluluğu olarak 2014 yılında Türkiye’den<br />

gerçekleştirilen ihracat da 837 milyon dolara ulaştı” diye<br />

konuştu.<br />

4 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Koç Holding’in, 2014 yılı sonuçları…<br />

Koç Holding, 2014 yılını hem yurt içinde hem yurt dışında<br />

gerçekleşen zorluklara karşın başarılı sonuçlarla kapatırken,<br />

toplam konsolide satış gelirleri 68,6 milyar TL, ana ortaklığaait<br />

net dönem kârı ise 2,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Koç<br />

Holding’in 2014 yılı finansal sonuçlarını değerlendiren Koç<br />

Holding CEO’su Turgay Durak, “Tüm dünyada ve ülkemizde<br />

ekonomik ve siyasi dalgalanmalara sahne olan 2014<br />

yılını Koç Topluluğu olarak başarılı sonuçlarla kapattık.<br />

Topluluğumuz açısından 2014 yılının önemi, tarihimizin en<br />

büyük yatırım dönemi olmasıydı. Her zaman olduğu gibi<br />

işimize odaklandık. Uzun vadeli düşündük, ülkemiz için çok<br />

çalışarak yatırımlarımızı planladığımız zamanlarda ve bütçelerle<br />

tamamladık. Bu yıl da Ar-Ge yatırımları ve patent<br />

geliştirme konusundaki liderliğimizi koruduk. 2014’te toplam<br />

kombine 7,6 milyar TL tutarında rekor bir yatırıma imza attık.<br />

Son 3 yılda gerçekleştirdiğimiz toplam yatırım rakamı ise 19<br />

milyar TL’ye ulaştı. Koç Topluluğu olarak Türkiye’nin uzun vadeli<br />

büyüme potansiyeline olan inancımızla, ülkemize en yüksek<br />

katkıyı sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ülkemiz<br />

ve Topluluğumuz için yarattığımız katma değer ve başarılı<br />

sonuçlar, 85 bini aşkın çalışanımız ve yöneticilerimiz, birlikte<br />

çalışarak milyonlarca tüketicinin hayatına dokunduğumuz<br />

10 bini aşkın bayimiz, güçlü yan sanayi şirketlerimiz ve<br />

çalışanlarımızı temsil eden sendikalar ile oluşturduğumuz<br />

sinerjinin, büyük bir aile olduğumuzun en önemli göstergesi.<br />

Bu başarıya katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. 2015<br />

yılı yeni yatırımlarımızın meyvelerini alacağımız bir yıl olacak.<br />

Yeni yatırım projeleri geliştirmekten de geri durmayacağız.<br />

Özellikle yurt dışında büyüme hedefine yönelik çalışmalara,<br />

yeni ürün, marka, Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarına topyekün<br />

devam edeceğiz” diye konuştu.<br />

Erdemir grubu 50.yılını kutluyor...<br />

2015 yılında 50. yılını kutlamaya hazırlanan Erdemir Grubu,<br />

2014 yılında sergilediği üstün üretim, ihracat ve borsa performansına<br />

ek olarak finansal göstergeleriyle de başarısını kanıtlıyor.<br />

Aktif büyüklüğü 15.9 milyar TL (6.9 milyar dolar) olan ve<br />

Avrupa Birliği ülkeleri içinde 3. büyük demir-çelik üreticisi unvanına<br />

sahip Erdemir Grubu, 2014 yılını küresel dalgalanmalara<br />

rağmen, bir önceki yıla göre yüzde 15 artışla 1.14 milyar<br />

dolar gibi dikkat çekici bir FAVÖK (Faiz Amortisman ve Vergi<br />

Öncesi Kar) rakamıyla kapattı. Ulusal ve ihracat olmak üzere<br />

toplam satış miktarını bir önceki yıla göre yüzde 5 yükselten<br />

Erdemir Grubu, 5.3 milyar dolarlık toplam ciroya ulaşarak bir<br />

başka önemli finansal sonuca imzasını attı. 2014 yılında 40<br />

farklı ülkeye ulaşan ihracatı ve yurt dışında açtığı ofisleriyle<br />

de Türkiye’den doğan “dünya klasında bir global endüstri markası”<br />

olma hedefine adım adım ilerleyen Erdemir Grubu, 2015<br />

yılından itibaren başlayarak 2019 yılına kadar olan süreçte ise<br />

1 milyar doları aşan yeni yatırımlar yapacak.<br />

Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, “Erdemir<br />

Grubu için 2014 yılı dönüşüm hareketimizin başlangıç yılı oldu”<br />

dedi. “Hedefimiz dünyanın en iyi çelik üreticileri sıralamasında<br />

ilk 3’e girmek” diyen Pandır, “Erdemir’i sadece üretim ve verimlilik<br />

açısından sınırlı kalmayıp güçlü finansal pozisyonu, şirket<br />

kültürü ve sosyal etki bakımından dünya klasında bir şirket<br />

yapmayı hedefliyoruz. Dünyanın saygın çelik araştırma şirketlerinden<br />

biri olan World Steel Dynamics’in (WSD) dünyanın en<br />

iyi çelik üreticileri listesinde en iyi 36 şirket arasında 10. sırada<br />

yer alıyoruz. Bu listeye Türkiye’den giren tek şirketiz. Geçen yıl<br />

belirlediğimiz ‘Vizyon 2020’ adını taşıyan hedef plan çerçevesinde<br />

dünya klasında bir şirket olma vizyonumuzun tarihini ve<br />

yol haritasını ortaya koyduk. Önümüzdeki 5 yıl içinde dünyanın<br />

en iyilerinden biri olmak için çalışacağız” diye konuştu. Pandır,<br />

6 farklı şirketini tek bir çatı altında toplayan Erdemir Grubu,<br />

“Tek Hedef, Tek Yürek, Çelikten Gelecek” sloganıyla harekete<br />

geçtiklerini ifade etti.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 5


Kısa Kısa<br />

Shell Türkiye’ye<br />

Ülke İletişim Müdürü…<br />

Shell Türkiye’ye Ülke<br />

İletişim Müdürü olarak<br />

Meltem Okyar Perdeci<br />

atandı.<br />

İletişim sektöründe 15<br />

yılı aşan tecrübeye<br />

sahip Meltem Okyar<br />

Perdeci, İstanbul Üniversitesi<br />

İletişim Fakültesi<br />

Halkla İlişkilerve<br />

Tanıtım bölümü mezunudur.<br />

Shell Türkiye<br />

Ülke İletişim Müdürü<br />

görevine atanmadan önce HSBC Türkiye’de Çalışan İletişimi<br />

Kıdemli Yöneticisi olarak çalışan Perdeci, öncesinde EnerjiSA<br />

İletişim Müdürü görevini sürdürmekteydi. Perdeci, profesyonel<br />

iş yaşamında ayrıca MPR İletişim Danışmanlığı bünyesinde<br />

Türkiye’de faaliyet gösteren ve sektörünün lideri ulusal ve<br />

uluslararası birçok markanın Müşteri İlişkileri Direktörlüğü’nü<br />

yürütmüştür.<br />

Schneider Electric’te atama...<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi<br />

Elektrik Elektronik Mühendisliği<br />

Bölümü’nden 1995 yılında<br />

mezun olan Cihan Karamık,<br />

1999 yılında Schneider Electric<br />

Ailesi’ne teknik eğitim uzmanı<br />

olarak katıldı. Karamık sırasıyla<br />

Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Pazarlama<br />

Proje Müdürlüğü, Ticari<br />

Verimlilik Sorumluluğu, Proje<br />

Geliştirme Müdürlüğü ve son olarak da Enerji Verimliliği Müdürlüğü<br />

görevlerini yürüttü.<br />

1 Ocak 2015 tarihi itibarıyla Kamu ve Stratejik İlişkiler Direktörlüğü<br />

görevine atanan Cihan Karamık, aynı zamanda EYODER<br />

(Enerji Yönetimi Derneği) Başkan Yardımcılığı ve ENVER<br />

(Enerji Verimliliği Derneği) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu<br />

Üyeliği görevlerini de sürdürüyor.<br />

Güç Sistemleri, enerji verimliliği, enerji yönetimi ve sürdürülebilirlik<br />

alanlarında uzmanlıkları olan Cihan Karamık, başarılı iş<br />

yaşamının yanısıra çok sayıda teknik yayın, eğitim, seminer<br />

ve konferansa katkı sağlayarak bilgi birikimini ve deneyimlerini<br />

sektörle paylaşmayı görev bilmektedir.<br />

KasapDöner Lefkoşa’da...<br />

Global Restoran Yatırımları’nınkonsept<br />

ve lezzetiyle<br />

farklılaşan markası<br />

KasapDöner’in Lefkoşa<br />

restoranı, KKTC Cumhurbaşkanı<br />

Derviş Eroğlu’nun<br />

da katıldığı törenle açıldı.<br />

“Hambuger çocuklarına<br />

yedirmeye geliyoruz” sloganıyla<br />

yola çıkan Kasap-<br />

Döner, Kıbrıslı lezzet tutkunlarıyla<br />

buluştu.<br />

Türkiye’nin ilk fast-casual<br />

döner restoranı KasapDöner, sıradışı lezzeti ve farklılaşan<br />

konseptini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti<br />

Lefkoşa’ya da taşıdı. KasapDöner’in Lefkoşa şubesinin açılışı,<br />

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun katıldığı bir törenle<br />

yapıldı.<br />

İstanbul, Ankara ve Bodrum’da 22 restoranı bulunan Kasap-<br />

Döner, KKTC’deki ilk restoranında,uygun fiyat-kaliteli hizmet<br />

dengesini koruyarak misafirlerine hizmet verecek.<br />

Muzipo Kids,<br />

Salt İletişim’i tercih etti...<br />

Türkiye’nin İlk Çocuk<br />

Hareket Üssü Muzipo<br />

Kids,360 derece stratejik<br />

iletişim ve dijital iletişim<br />

danışmanlığı hizmetleri<br />

veren SALT İletişim Grupile<br />

anlaştı.<br />

Dijital pazarlama ile tam<br />

entegre olmuş çağdaş bir yapı ve yeni nesil medya iletişimi<br />

anlayışıyla hizmet veren SALT İletişim Grup, müşteri portföyünü<br />

genişletmeye devam ediyor.<br />

Beş farklı şehirdeki 18 merkezinde, 18 ay- 12 yaş aralığındaki<br />

çocukların, fiziksel gelişimine hareket eğitimi dersi ile katkıda<br />

bulunmakla beraber; yaratıcılığını artırıcı oyun ve atölye<br />

çalışmaları ile hem eğlendiren hem de her açıdan gelişimlerini<br />

sağlayan Muzipo Kids, 360 derece stratejik ve dijital iletişim<br />

danışmanlığı hizmetleri veren SALT İletişim Grup’u iş ortağı<br />

olarak seçti.Muzipo Kids merkezlerindeebeveyn – çocuk<br />

workshopları geçekleşiyor, çocuklar ebeveynleri ile birlikte<br />

doğum günü partilerini verebiliyor, grup olarak aktivitelere<br />

katılabiliyor.<br />

6 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kısa Kısa<br />

Hedef “hedef kitle” konferansı...<br />

Tüm dünyada 645<br />

milyonun üzerinde<br />

insanın kullandığı<br />

Twitter, markaların<br />

ve kuruluşların hedef<br />

kitle odaklı pazarlama<br />

çalışmaları için eşsiz<br />

bir kaynak haline geldi.<br />

“Anındalık” özelliğiyle<br />

diğer sosyal ağlara<br />

kıyasla çok daha etkin<br />

analizler sağlayan Twitter, belirli hedef kitle gruplarına<br />

mesajlarını ulaştırmak isteyen markaların iştahını<br />

kabartıyor.<br />

Twitter’ın hedef kitleye ulaşma açısından taşıdığı<br />

önem, 6 Mart 2015 tarihinde İstanbul Ritz Carlton<br />

Otel’de düzenlenecek olan HEDEF “HEDEF KİTLE”<br />

konferansında masaya yatırılacak. Türkiye’de seçim<br />

kampanyaları kapsamında kullanılan siyasal iletişimin<br />

pazarlama stratejilerine sunduğu katkılara odaklanan<br />

ilk konferans olma niteliğindeki HEDEF “HEDEF KİTLE”<br />

konferansında, ABD’de Obama ve Clinton başkanlık<br />

dönemlerinde Twitter’ı eşsiz bir verimlilikle kullanan siyasal<br />

iletişim danışmanları söz alarak, dijital çağda hedef kitleye<br />

ulaşmanın yeni yollarını katılımcılarla paylaşacaklar.<br />

Son 1 yıl içerisinde aktif tweet yazan 20 bin üniversite<br />

öğrencisini kapsayan analizde, öğrencilerin %56’sının<br />

para kaynağı olarak ebeveynlerini gördüğü ortaya çıktı.<br />

Araştırma ayrıca, üniversite sınavlarına hazırlanan 10<br />

bin kişilik öğrencilik hedef kitle grubunun yüzde 23’ünün<br />

gelecekleriyle ilgili karar veremediklerini ortaya koyuyor.<br />

Üniversiteden yeni mezun olmuş 10 bin kişilik grubun gelecekle<br />

ilgili düşünceleri analiz edildiğinde, 10 yıl içinde<br />

yaşamlarındaki her şeyin değişeceğini düşünenlerin<br />

oranının %44 olduğu görülüyor. Araştırmada gençlerin<br />

duyduğu öncelikli kaygıların ise “gelecek”, “geçim” ve<br />

“kazanç” olduğu söyleniyor. Twitter’da hedef kitle analizi<br />

daha da daraltılabiliyor. Gonzo Insight’ın yaptığı analizde,<br />

KPSS’ye hazırlanan 10 bin kişilik öğrenci kitlesinin %57’si<br />

en çok zorlandıkları dersin matematik olduğunu belirtiyor.<br />

JCI’ın 100. Yılında Avrupa Konferansı İstanbul’da...<br />

JCI’ın (Junior Chamber International – Genç Liderler<br />

ve Girişimciler Derneği) düzenlediği en büyük bölgesel<br />

etkinliklerden biri olan Avrupa Konferansı bu yıl 3 – 6<br />

Haziran tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak. İstanbul<br />

Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek konferansa<br />

60 ülkeden 2.000 üyenin katılması bekleniyor. JCI üyesi<br />

olmayanların katılımına da açık olan konferans kapsamında<br />

paneller, eğitimler, münazara yarışmaları, ülke<br />

geceleri, konuk konuşmacılar ve zengin sosyal aktiviteler<br />

yer alacak.<br />

100. yıl için rekabet yoğun oldu.<br />

JCI 2015 Avrupa Konferansı Direktörlüğü’nü üslenen<br />

JCI Türkiye eski başkanlarından Gülboy Güryel yaptığı<br />

açıklamada, JCI’ın 100. yılında bu çapta bir organizasyona<br />

ev sahipliği yapmaktan büyük gurur duyduklarını<br />

belirtti. Güryel, “2015 yılının JCI için ayrı bir anlamı bulunuyor.<br />

Bu yıl derneğimiz 100. yılını kutluyor. Bu sebeple<br />

Avrupa Konferansı’nın yapılacağı şehir seçiminde<br />

rekabet daha da yoğun oldu. İstanbul’un seçilmesi için<br />

Türkiye yönetimi ve üyelerimiz yoğun çaba gösterdiler.<br />

Avrupa’nın dört bir yanından 2.000 üyemizi dört gün<br />

boyunca İstanbul’da ağırlayacağız. JCI üyeleri, iş yaşamında<br />

lider görevler üstlenen, kendini geliştirmeye ve<br />

toplumda pozitif gelişim yaratmaya inanan bireyler. Böyle<br />

özel bir kitlenin ülkemizde bir araya gelecek olması büyük<br />

bir fırsat. Konferans boyunca delegelerimize zengin<br />

bir program sunacağız. Amacımız tüm katılımcıların yeni<br />

bilgi ve becerilerle, birbirinden güzel anılarla konferansı<br />

tamamlamalarını sağlamak. Pozitif değişim için bireylerin<br />

gelişimine inanan bir dernek olacak bu konferansın<br />

katılımcıların hayatına zenginlik katmasını sağlayacağız”<br />

dedi.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 7


Teknoloji<br />

Toshiba Satellite<br />

Abdullah Ekşioğlu<br />

5 Yıl Garanti<br />

Toshiba Satellite L50-B garanti süresi<br />

kavramını yeni bir botuta taşıyıp 5 yıl<br />

garanti veriyor. Bu süre neredeyse bir<br />

notebook'un ortalama kullanım süresi.<br />

Satış Sonrası Hizmetler<br />

Bu ürünün belki de en avantajlı yanı,<br />

iddialı satış sonrası desteği. Garanti<br />

süresince adresten alıp, adrese teslimi de<br />

içeren destek hizmetleri takdire değer.


L50-B...<br />

Teknoloji Youtube: http://www.youtube.com/channel/UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ<br />

4. Nesil i5 İşlemci<br />

Oyun Meraklılarına Özel<br />

Satellite L50-B 4. nesil i5 işlemci, Notebook'larında oyun oynamak isteyenler<br />

8GB genişletilebilir hafıza ve<br />

AMD Radeon R7 M260'ın sunduğu<br />

1 TB 5400 RPM Serial ATA hard disc 2 GB'lık video belleğinden oldukça<br />

ile yüksek bir performans sunuyor. memnun kalacaklar.


Teknoloji<br />

Bu ay tanıtacağımız ürün yine<br />

Toshiba'dan geldi. Sizin için Toshiba<br />

Satellite L50-B Notebook'u test ettik.<br />

Ürünün bizi en fazla etkileyen yönü<br />

Toshiba'nın 5 yıla çıkardığı garanti<br />

süresi ve satış sonrası destek için<br />

garanti süresi boyunca adresten<br />

alınıp, adrese teslimi de içeren<br />

taahhüdü oldu. Satış sonrası destek,<br />

özellikle elektronik cihaazlar için hayati<br />

bir önem taşıyor.<br />

Ürünün teknik özelliklerine bakacak<br />

olursak L50-B 4. nesil i5 işlemci,<br />

genişletilebilir 8 GB bellek, 2 GB video<br />

bellek, 1 TB hard disc kapasitesi ile<br />

yüksek performanslı bir segmentte yer<br />

alıyor.<br />

Hard disc her ne kadar sonradan<br />

değiştirilebilen bir parça olsa da<br />

artık notebooklarda bir sistem<br />

kuruluş DVD'si gelmediği, sistemin<br />

ayrılan hard disc bölümlerinden<br />

otomatik kurulduğunu göz önünde<br />

bulundurursak, yeni aldığımız bir<br />

notebookda hard disci değiştirmek,<br />

servise başvurmanız gereken zahmetli<br />

bir süreç oluyor. Bu nedenle 1 TB'lik<br />

hard disci önemsiyoruz.<br />

Satellite L50-B 6 saat pil ömrüne<br />

Sizin için deneyimleyip<br />

montajladığımız<br />

review videosunu<br />

http://www.youtube.com/channel/<br />

UCUDykjtNp_Smfkv7_ZGYcFQ<br />

adresinden izleyebilirsiniz.<br />

sahip, bu da taşırken elektriğe<br />

bağımlılığınızı bir nebze ortadan<br />

kaldırıyor.<br />

Satellite L50-B'nin üzerinde ethernet,<br />

HDMI, monitör girişi 1 adet USB<br />

2.0, 2 adet USB 3.0, SD Card ve<br />

ses girişleri bulunuyor. Slim bir<br />

DVD yazıcı ve tabii ki webcam de<br />

standart donanımda yer alıyor. Bu<br />

notebookun yeniliklerinden biri de<br />

USB' slotundan bir cihazınızı şarj<br />

etmek istediğinizde notebookunuzu<br />

açık tutma zorunluluğunuzu ortadan<br />

kaldırmış olması. Notebookunuz kapalı<br />

konumdayken de USB slotlarından<br />

birine elektrik vermeye devam<br />

ediyor. Böylelikle başka bir cihazınızı<br />

rahatlıkla şarj edebiliyorsunuz.<br />

Satellite L50-B 4 fatklı renk<br />

seçeneğiyle satışa sunulmuş.<br />

Siyah, beyaz, gümüş ve bordo renk<br />

seçenekleri oldukça şık. 15,6 inclik<br />

ekran boyutuna karşın oldukça ince ve<br />

hafif bir tasarımı var.<br />

Windows 8.1 işletim sistemiyle gelen<br />

L50-B, ilk kurulumda windows 8'e<br />

göre güncelleme süresinde bir avantaj<br />

sağlıyor. 2000 TL'nin az üzerinde yer<br />

alan fiyatı, performansıyla ve son<br />

günlerde hızla artan döviz fiyatlarına<br />

bakıldığında Satellite L50-B'yi<br />

segmentinde avantajlı bir kategoriye<br />

sokuyor. Fiyatıyla da bizce alınabilir bir<br />

notebook.<br />

12 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Teknoloji<br />

Giyilebilir Teknolojide Huawei...<br />

Huawei, Mobil Dünya Kongresi 2015’te yenilikçi ve akıllı giyilebilir<br />

cihazlarını görücüye çıkardı. Huawei,yeni nesil Tüketici<br />

Ürünlerivizyonu çerçevesinde, en yeni Huawei Watch,<br />

Talkband ve MediaPad modellerini tanıttı.<br />

Huawei Tüketici Ürünleri Grubu CEO’su Richard Yu şunları<br />

kaydetti: “Tüketicilere kişisel verilerine ve kayıtlarına hızla<br />

erişme ve depolama imkânı sunan yeni nesil giyilebilir cihazlar;<br />

Big Data ve Cloud teknolojileri eşliğinde sektördeki<br />

en önemli ürün gruplarından biri haline gelecek. Bugün<br />

sunduğumuz ürünler, Huawei’nin yaratıcılığı teşvik ederken<br />

ilham verme ve tüketicinin giyilebilir cihaz deneyimini güçlendirecek<br />

değerler yaratma konusundaki taahhüdünü de ortaya<br />

koyuyor. Giyilebilir cihazlarımız, kişisel ihtiyaçlar doğrultusunda<br />

en iyi akıllı çözümleri sağlamak için birbirlerine bağlı<br />

ve senkronize olacak. Giyilebilir cihazların bu sektördeki en<br />

önemli trendlerden biri olarak yer bulacağına şüphemiz yok.<br />

Huawei Tüketici Ürünleri Grubu, markanın teknolojisi ve yenilikçilik<br />

vizyonu eşliğinde, giyilebilir cihazlar sektöründe lider<br />

olmayı hedeflemektedir.”<br />

FLY IQ4511 Tornado...<br />

Metal kasaya sahip Fly<br />

IQ4511 Tornado, hem ön<br />

hem de arka yüzeyinde<br />

darbe ve çizilmelere<br />

daha dayanıklı Corning<br />

Gorilla Glass 3 cam kullanarak<br />

önemli bir fark<br />

13MP Sony Sensör<br />

Arka Kamera ve 5MP ön<br />

kameraya sahip olan Fly<br />

IQ4511 Tornado, tüketici<br />

tercihlerinde en önemli<br />

kriterlerden biri olan kamera<br />

performansında<br />

da uygun fiyatına<br />

karşın üstün performans<br />

sunuyor. Akıllı<br />

telefonun arka tarafında<br />

bulunan 13 MP’lik kamera;<br />

net, keskin ve<br />

yüksek çözünürlükte<br />

fotoğrafların çekile-<br />

bilmesine izin verirken aynı zamanda Full HD kalitesinde<br />

video kayıtları yapılmasına da olanak tanıyor. Otomatik odaklama<br />

özelliği ve F2.0 Aperture Lens ile kamera deneyimini<br />

bir üst noktaya taşıyor.<br />

Yeni nesil uygulamalar ve oyunların çok daha yüksek performans<br />

ile çalıştırılmasını sağlamak için MT6592 1.4Ghz<br />

8 Çekirdekli İşlemci barındıran IQ4511 Tornado, 2 GB<br />

belleğe ve 16 GB dahili hafızaya sahip. Ayrıca depolama<br />

alanı MicroSD ile 64GB’a çıkartılabiliyor. Sekiz çekirdek<br />

sayesinde IQ4511 Tornado, Android 4.4.2 KitKat işletim<br />

sisteminin widget ve arka plan işlemlerinin sorunsuz bir<br />

şekilde yürütülmesini ve bir yandan oyun, müzik veya video<br />

uygulamalarının hızlı bir şekilde çalıştırılabilmelerine imkan<br />

tanıyor. 2000mAh bataryaya sahip Fly IQ4511 Tornado pazarda<br />

son teknolojiye sahip ve uygun fiyatlı inovatif bir ürün<br />

olarak konumlandırılıyor.<br />

Mart ayında Türkiye’de pazara sunulan IQ4511 Tornado,<br />

949 TL’lik tavsiye edilen son kullanıcı fiyatı ile önde gelen<br />

perakende satış mağazalarında raflarda yerini aldı.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 13


Medya Dünyası<br />

Görev değişiklikleri...<br />

Yazılı Basında Görev Değişiklikleri<br />

• Cumhuriyet Gazetesi’inde gazetenin Genel Yayın Yönetmeni<br />

Utku Çakırözer başta olmak üzere deneyimli<br />

gazeteci Mustafa Kemal Erdemol ve muhabir Hatice<br />

Tuncer’in gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Akşam Gazetesi Magazin Müdür Yardımcısı olarak görev<br />

yapan Önder Sarıahmetoğlu, PPR İletişim’e transfer<br />

oldu.<br />

• Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Rober<br />

Koptaş’ın gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği<br />

görevine Can Dündar getirildi.<br />

• Sözcü Gazetesi’nin Ankara<br />

Haber Müdürlüğü görevine<br />

Emin Özgönül getirildi.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi’nin 37<br />

yıllık usta yazarı Işık Kansu’nun<br />

gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Deneyimli gazeteci Evrim Ergin,<br />

Yönetim Kurulu Basın Danışmanı<br />

olarak Limak Şirketler<br />

Grubu’na katıldı.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi’nde pazar<br />

günleri yazan Ali Haydar<br />

Nergis’in gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Deneyimli gazeteci Belma<br />

Toprak, Canyaş İletişim’de<br />

Medya Direktörlüğü görevine getirildi.<br />

• Star Gazetesi Yayın Koordinatörü görevine Yücel Koç<br />

getirildi.<br />

• Deneyimli gazeteci Doğan Satmış, Cumhuriyet<br />

Gazetesi’nin Yazı İşleri kadrosuna getirildi.<br />

• Habertürk Gazetesi Ankara gece İstihbarat Şefi Serhat<br />

Akkan ve İstanbul Yazı İşleri’nde şef editör olarak görev<br />

yapan Tarık Dağlıoğlu’nun gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Sözcü Gazetesi, deneyimli polis muhabiri Kamil<br />

Elibol’u kadrosuna kattı.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcılığı<br />

görevine Tahir Özyurtseven atandı.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi’nde geçtiğimiz günlerde yazılarına<br />

son verilen Işık Kansu, yazılarıyla okuyucularına<br />

merhaba dedi.<br />

• Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Gazetesi’nden istifa<br />

eden Genel Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu ve Yazı<br />

İşleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç, gazeteye geri<br />

döndü.<br />

• Yeni Şafak Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Hilal<br />

Kaplan’ın, gazete ile yolları ayrıldı.<br />

• Murat Kelkitlioğlu, Akşam Gazetesi’nin Genel Yayın<br />

Yönetmenliğine getirildi. Akşam Gazetesi Yayın Koordinatörlüğü<br />

Aydın Türkmen, Güneş Görsel Yönetme-<br />

ni Özgür Özkan, Akşam Gazetesi Görsel Yönetmeni,<br />

Ekonomi Müdürü Onur Demirhisar da Akşam Gazetesi<br />

Yazı İşleri Müdürü oldu. Akşam Gazetesi’nin Yazı İşleri<br />

Müdürü Hakan Oktay ise Haber Koordinatörü olarak görevlendirildi.<br />

• Güneş Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Turgay<br />

Güler oldu.<br />

• Radikal’de köşe yazısı yazan gazeteci Tayfun Atay’ın<br />

gazeteyle yolları ayrıldı.<br />

Görsel Basında Görev Değişiklikleri<br />

• Ülke TV ekranlarında ‘Bıçak Sırtı’ programının yapımcısı<br />

Ersoy Dede, Ülke TV’den ayrıldı.<br />

• Halk TV muhabiri Makbule<br />

Cengiz’in kanal ile yolları ayrıldı.<br />

• TVEM Haber Koordinatörlüğü<br />

görevine Bülent Çöltekin getirildi.<br />

• 360 TV Reklam Genel Müdür<br />

Yardımcılığı görevine Canan Esmer<br />

Kapancıoğlu getirildi.<br />

• Artı 1 TV’de “Hilal’le Artı Muhabbet”<br />

programını sunan ünlü<br />

ekran yüzü Hilal Ergenekon’un<br />

kanal ile yolları ayrıldı.<br />

• CNN Türk’ün başarılı editörü<br />

Eyüp Karasakal’ın kanalla yollarını<br />

ayırdı.<br />

Medya Dünyasındaki Değişiklikleri<br />

• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi, sürekli basın kartı<br />

sahibi Burhanettin Şener vefat etti.<br />

• Radyovizyon Dergisi 4 yıl aradan sonra yayın hayatına<br />

yeniden başladı.<br />

• Cumhuriyet Gazetesi Ankara Muhabiri Barkın Şık hayatını<br />

kaybetti.<br />

• Zaman Gazetesi yazarı Fikret Ertan geçirdiği kalp krizi<br />

nedeniyle hayatını kaybetti.<br />

• Yönetmenliğini Levent Türkan’ın yaptığı TRT1 ekranlarında<br />

Cumartesi günleri yayınlanan ‘Beni Böyle Sev’<br />

dizisinin yayın günü değişti. Dizi artık Cuma günleri yayınlanacak.<br />

• TV8’de yayınlanan Bu Tarz Benim programının ismi<br />

İşte Benim Stilim olarak değişti.<br />

• Doğaçlama tiyatro formatını ekranlara kazandıran, eğlenceli<br />

şov programı Mahşer-i Cümbüş, artık canlı yayınla<br />

Cuma akşamları ekrana gelecek.<br />

• Star TV’de yayınlanan Kardeş Payı dizisinin yayın saati<br />

değişti. Her Perşembe saat 22.00’da yayınlanan dizi<br />

artık 20.30’da ekrana gelecek.<br />

• Gazeteci Nuh Köklü hayatını kaybetti.<br />

• Türkiye’nin ilk Ultra HD televizyon kanalı TRT 4K, Türksat<br />

üzerinden uydu yayınına başladı.<br />

• Gazeteci Erol Özkan, 65 yaşında hayatını kaybetti.<br />

14 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Medya Dünyası<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 15


Markalaşma


Röportaj<br />

k için farklılaş...<br />

Nusret Kayhan Apaydın<br />

VİKO Türkiye CEO<br />

Günümüzde markalaşmanın da temel unsuru farklılaşmak,<br />

farklılaşmış olmanın en önemli göstergelerinden<br />

bir tanesi de kurumsal itibardır.<br />

Bu itibarı oluşturmak ve yönetmek ise<br />

stratejik bir yaklaşım gerektirir.<br />

Yalnızca paydaşlarla kurulan doğrudan iletişimle bunu başarmak<br />

oldukça zor olup; kuruluşun bütün<br />

fonksiyonlarınca sahiplenilmesi gereken bir anlayıştır.<br />

Röportaj Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com<br />

- Nusret Kayhan Apaydın kimdir?<br />

Kendinizden kısaca bahseder misiniz?<br />

1983 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği<br />

bölümünden mezun oldum ve profesyonel<br />

iş hayatına merhaba dedim.<br />

32 yıllık iş yaşamımda rulman üretiminden<br />

uçak motor üretimine, hastane<br />

kuruluşundan FMCG sektörüne yayılan<br />

birçok alanda farklı deneyimler yaşadım<br />

ve yöneticilik görevleri üstlendim.<br />

Evli ve 2 çocuk babasıyım. Spor yapmak,<br />

kitap okumak ve yeterince zaman<br />

ayıramasam da amatörce resim yapmak,<br />

şiir yazmak hobilerim arasında<br />

yer alıyor.<br />

- VİKO’nun sektör şirketlerinden<br />

farklılaşmasında kurumsal iletişim<br />

stratejilerinin katkısı nedir?<br />

Günümüzde markalaşmanın da temel<br />

unsuru farklılaşmak, farklılaşmış olmanın<br />

en önemli göstergelerinden bir<br />

tanesi de kurumsal itibardır. Bu itibarı<br />

oluşturmak ve yönetmek ise stratejik bir<br />

yaklaşım gerektirir. Yalnızca paydaşlarla<br />

kurulan doğrudan iletişimle bunu<br />

başarmak oldukça zor olup; kuruluşun<br />

bütün fonksiyonlarınca sahiplenilmesi<br />

gereken bir anlayıştır. Kurumların karlılığını,<br />

varlığını ve itibarını sürdürebilmesi<br />

için; amaçlarını, hedeflerini ve<br />

değerlerini doğru yöntem ve teknikler<br />

kullanarak ilgili paydaşlarına anlamlı bir<br />

şekilde aktarabilmesi gerekir. Müşteri,<br />

çalışan, kalite, hedef odaklılık ile sürdürülebilirlik,<br />

yenilikçilik, mükemmeliyetçilik<br />

ve verimliliğin VİKO’nun sekiz<br />

temel değerini oluşturmasının arkasında<br />

yatan asıl yaklaşım işte budur.<br />

Sahip olduğumuz bu değerler aslında<br />

markamızın öz değerine ve dolayısı ile<br />

paydaşlarımıza katkı sunan en önemli<br />

varlıklarımızdır. VİKO olarak temel<br />

değerlerimizi destekleyen bir anlayışta<br />

ve tüm paydaşlarımıza dokunacağımız<br />

derinlikte bir kurumsal iletişim stratejisine<br />

sahip olduğumuzu, bu kapsamda<br />

önemli farklar yarattığımızı söyleyebiliriz.<br />

Çünkü farklı beklenti ve algıları ancak<br />

bu şekilde yönetebilir ve sürdürülebilir<br />

başarı elde edebilirsiniz.<br />

- Rekabet açısından çok sayıda<br />

oyuncunun bulunduğu bir sektörde<br />

markalaşma başarısının arkasında<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /17


Röportaj<br />

yatan dinamiği bizimle paylaşabilir<br />

misiniz?<br />

Kuruluşlar geleceklerini markalarına<br />

yaptıkları yatırımlarla hazırlar. Bu kapsamda<br />

atılan her adım ve her doğru<br />

yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde<br />

bir yere taşır. Güçlü ve bilinirliği<br />

yüksek bir marka olmanın ön koşulu<br />

ise entelektüel sermayeden geçmektedir.<br />

Bir kuruluşun entelektüel sermayesini<br />

artırması, fiziksel ve finansal yatırımlar<br />

haricindeki diğer tüm alanlarda<br />

da dengeli sonuçlar üretmesine bağlıdır.<br />

Marka, müşterisine farklıyı ve değerliyi<br />

sunan, özellikleri, yenilikleri ve<br />

faydaları ile müşterilerini en kısa yoldan<br />

buluşturan bir değerler zinciridir. VİKO,<br />

35 yıldır devam eden mükemmellik yolculuğunda<br />

hep ilkleri uygulayan kuruluş<br />

olmuş, yeni ürün sunmaktan öte müşte-<br />

Kuruluşlar geleceklerini<br />

markalarına yaptıkları<br />

yatırımlarla hazırlar.<br />

Bu kapsamda atılan her adım<br />

ve her doğru yatırım<br />

markayı tüketicilerinin gönlünde<br />

bir yere taşır.<br />

rileri için değer yaratmaya odaklanmıştır.<br />

Bu yolculukta atılan adımların ne<br />

kadar doğru olduğunun tesciline birçok<br />

kez şahitlik etmiş bulunuyoruz. Örneğin,<br />

geçtiğimiz ay açıklanan ve Superbrands<br />

Türkiye’nin Nielsen’e yaptırdığı<br />

araştırma sonuçlarına göre belirlenen<br />

Süper Markalar arasında VİKO’da yer<br />

aldı. Bu başarı bizler için hem bir gurur<br />

vesilesi, hem de yaptığımız yatırımların<br />

ne kadar doğru olduğunun bir tescili niteliğindedir.<br />

- VİKO’nun Panasonic’e bağlanması<br />

aynı zamanda ilginç bir birleşme<br />

öyküsü, peki bu nasıl oldu,<br />

Panasonic’in VİKO ‘yla birlikte yeni<br />

hedefleri neler?<br />

Panasonic tüm dünyada ağırlıklı olarak<br />

elektronik ürünlerle tanınıyor. Fakat bu<br />

dev kuruluş ilk olarak 1918 yılında tıpkı<br />

VİKO gibi elektrik tesisat malzemeleri<br />

üretimi ile faaliyetlerine başlamıştır.<br />

Panasonic Grubu’na bağlı olarak faaliyet<br />

gösteren 4 farklı şirket bulunmakta.<br />

VİKO’nun bağlı olduğu grup ise<br />

ekolojik çözümler sunan Eco Solutions<br />

Şirketi’dir. Eco Solutions Şirketi, VİKO<br />

ürün gamına paralel olan alanlarda<br />

Asya ülkerinde, özellikle de Tayvan, Vietnam,<br />

Filipinler, Endonezya, Japonya,<br />

Kore ve Tayland gibi ülkelerdeki pazar<br />

liderliğini sürdürmektedir. Ancak Panasonic<br />

ile birlikte oluşan yeni vizyonumuz<br />

bizlere, 2018 yılında elektrik anahtarı<br />

ve priz sektöründe dünyada 1 numara<br />

olmayı işaret ediyor. Bu hedefin ardında<br />

yatan anlam ise Panasonic’in 2018<br />

yılında 100. Yılını kutlayacak olması.<br />

Panasonic için VİKO’nun Türkiye’deki<br />

konumu çok stratejik bir öneme sahip<br />

ve bu stratejik konumdan alınacak güç<br />

ile birlikte Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın<br />

doğusundaki pazar payının arttırılması<br />

hedeflenmektedir<br />

- VİKO’un inovasyon konusuna bakışı<br />

nasıl?<br />

İçinde bulunduğumuz çağda, teknolojinin<br />

baş döndürücü bir hızla gelişmesi<br />

tüketici tercihlerinde de bir dönüşüm<br />

yaşanmasına neden oldu. Bu anlamda<br />

artık yeni nesil bir tüketici grubu ile karşı<br />

karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.<br />

Küreselleşen pazarlardaki artan<br />

rekabet, ürün sayısını artırdığı gibi,<br />

bu ürünleri birbirinden ayıran özelliklere<br />

sahip olmasını da adeta bir zorunluluk<br />

haline getirdi. Maliyet açısından daha<br />

efektif ürünlere yönelen müşteriler, ürü-<br />

18 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Röportaj<br />

nün ambalajından, çevreye zarar verip<br />

vermediğine ve hatta enerji verimliliğine<br />

katkısına kadar birçok parametreyi<br />

tercih sebebi olarak görmekte. İnovasyon<br />

ise bu rekabetçi ortamda avantaj<br />

sağlama, fark yaratma ve yeni değerler<br />

üretme adına artık adeta kaçınılmaz<br />

bir kavram. VİKO olarak 2010 yılından<br />

bu yana faydaları ölçülebilen değerler<br />

üretmek ve rekabet avantajı sağlamak<br />

amacıyla INNOVİKO projesini yürütmekteyiz.<br />

Amacımız çalışanlarımızca<br />

inovasyonun anlaşılması, inovatif fikirlerin<br />

üretilmesi ve tartışılması, böylelikle<br />

yenilikçiliğimizin sürdürülebilirliği için<br />

inovasyonun bir kurum kültürü olarak<br />

VİKO DNA’sına yerleşmesiydi. Ayrıca<br />

bu alandaki çalışmalarımız nedeni<br />

ile PERYÖN “Yenilikçilik ve İnovasyon<br />

Kültürü Yaratma Başarı Ödülü” ile İSO<br />

İnovasyon Büyük Ödülüne layık görüldüğümüzü<br />

belirtmeliyim.<br />

- ARGE faaliyetlerinizden ve<br />

ARGE’nin VİKO’ya katkılarından söz<br />

eder misiniz?<br />

VİKO kurulduğu günden bu yana Ar-Ge<br />

ve tasarım çalışmalarını odak noktası<br />

olarak görmüş ve bu alana ayrı bir<br />

önem vermiştir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanlığı tarafından da onaylı<br />

olan Ar-Ge merkezimiz ile yetenekli<br />

insan kaynağımız, her ülke insanı için<br />

ayrı düşünüp üreten hız ve donanıma<br />

sahiptir. VİKO’nun ürün çeşitliliğini inovasyon<br />

ve kalite ile buluşturabilmedeki<br />

bu hızı, global tercihlere cevap verebilme<br />

yeteneği olarak önemli bir avantaja<br />

dönüşmekte ve yeni ürün sunma<br />

dinamiklerimizi olumlu etkilemektedir.<br />

63 çalışanımızın hizmet verdiği AR-<br />

GE Merkezimiz için 2014 yılında ayırdığımız<br />

bütçenin ciromuzdaki payı %<br />

3 civarındadır. VİKO AR-GE Merkezi,<br />

inovasyon boyutları yüksek, TÜBİTAK<br />

destekli TEYDEP projeleri ve üniversite-sanayi<br />

iş birliği kapsamında San-<br />

Tez projeleri gerçekleştirmeye devam<br />

etmektedir.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 19


Sita İletişim’de markanız değerlidir...<br />

Sita İletişim 1993 yılından beri tam<br />

ajan hizmeti vermeye devam ediyor.<br />

• Reklam kampanyaları<br />

• Reklam/tanıtım filmi yapımı<br />

• Konsept oluşturma<br />

• Etkinlik organizasyonu<br />

• Fuar ve etkinlik için stant tasarımı<br />

• Medya planlama ve satın alma<br />

Tel: (0212) 274 85 75<br />

info@sitailetisim.com<br />

www.sitailetisim.com


Köşe<br />

Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com<br />

(<br />

kelebeğin<br />

fırtınası)<br />

Diline, beline hakim ol!<br />

Özgecan Aslan, adı gibi yüzü de güzel gencecik bir<br />

çiçek daha soldu :( Dünden beri bu konuyu yazmaya<br />

çalışıyorum. Ama öyle vahşice bir cinayet ki, beynimdeki<br />

her sözcük klavyeye lanet olsun cümleleriyle yansıyor.<br />

O masum gözler hunharca saldılar sonucu acı içinde<br />

kapandı. Anladım ki bu acıyı tarif edecek sözcükler yok!<br />

Nur içinde yat Özgecan. Bu dünyayı senin için<br />

güzelleştiremedik, umarım gittiğin yerde ışıl, ışıl huzur<br />

içinde uyursun...<br />

Markaların toplumsal olaylara karşı duyarlılıkları çok<br />

önemli. Artık sadece satış hedefli reklam kampanyaları<br />

yeterli olmuyor. Markayla tüketici arasında bir tür duygusal<br />

bağ kurmak, tüketicinin kalbini fethetmek başarının<br />

anahtarları arasında. Özgecan Aslan'ın ardınlar binlerce<br />

insan ''Kadına Şiddete Hayır'' demek için ''İsyan'' etti.<br />

Sosyal medyada bu konuyla ilgili hastagler trend topic<br />

oldu. Binlerce marka arasından sadece Filli Boya bu<br />

olaya kayıtsız kalmadı. Özgecan Aslan'ın anısına<br />

#Özgecanicin hastagı ile televizyonlarda yayınlanan<br />

reklam filmi, kısa sürede sosyal medyanın gündeminde<br />

ilk sıralara çıktı. Saat 21.00 ve 22.00'de tüm ulusal<br />

kanallarda yayınlanan reklamda, siyah ekran üzerinde<br />

'SİMSİYAH' ve #özgecanicin ifadelerine yer verildi. İlk<br />

izlediğimde herhangi bir marka logosu olmadığı için, bu<br />

reklamın bir sivil toplum kuruluşu tarafından yapıldığını<br />

zannettim. Sonrasında sosyal medyada bu reklamın<br />

Filli Boya'ya ait olduğu haberi yayıldı. Ardından da bir<br />

anda Filli Boya'yı övenler ve sövenler olarak yüzlerce<br />

paylaşım gördük. Ben övenlerden yanayım. Sövenlerin<br />

ortak görüşüne göre, reklamda marka görünmese de<br />

sonradan öğrenilmesi, markanın ölü soyuculuğu yaptığı<br />

anlamına geliyormuş. Korkunç bir vahşetin reklam<br />

malzemesi olarak kullanılmasından dolayı rahatsız<br />

olmuşlar. Ben böyle düşünenlere şöyle bir soru sormak<br />

istiyorum. Bir yakınız vefat ettiğinde gazeteye vefat ilanı<br />

verirken ailenizin reklamını mı yapmış oluyorsunuz? Tepki<br />

gösteren insanların yazdıkları küfürlü paylaşımlar, bu olayı<br />

kınamaya çalışırken yine ''kadına yönelik taciz, tecavüz''<br />

içerikli sözcüklerle dolu! Bu nasıl bir anlayış akıl alır gibi<br />

değil!<br />

Buradan tüm erkeklere sesleniyorum: Birine kızdığınızda,<br />

hakaret etmek istediğinizde, özü kadına yönelik taciz ve<br />

tecavüz içeriği olan sözcükleri kullanmayın! Bu düşünce<br />

yapınızı değiştirin! Kullanıldığınız sözcüklere dikkat edin,<br />

kadına şiddete karşıysanız önce dilinizi tutun. Bu anlayış<br />

değişmezse bugün diline sahip olamayan, yarın beline de<br />

sahip olamayabilir!<br />

Bu acı olayların ardından yeni yayına giren Ford reklamı<br />

dikkatimi çeken reklamlardan biri oldu. Kar, kış demeden<br />

düğün-dernek, iş-güç her konuda her an yollarda.<br />

Türkiye'nin dört bir yanındaki insanların hayatından<br />

minik kesitler var. Türkiye'nin Ford'u sözünün hakkını<br />

veren enerjisi yüksek bir reklam olmuş. Ancak filmin son<br />

karelerinde karla kaplı durakta servis bekleyen minik<br />

çocukları görünce içim sızladı. Dağ başı gibi bir yerde<br />

yanlarında bir büyük olmadan minicik çocuklar servise<br />

biniyor. Ne yazık ki bir sürü kayıp çocuk vakası var,<br />

çocukların başına gelmedik kalmıyor. Böyle bir gerçek<br />

varken reklamda çocukların yalnız başlarına yolculuk<br />

etmesini normalmiş gibi göstermek yanlış bir davranış<br />

olmuş. Tamamen iyi niyetle hazırlanmış bir reklam<br />

olduğundan hiç şüphem yok, ama yine de bu tür ayrıntılara<br />

dikkat etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.<br />

Son olarak 28 Şubat'ta yaşamını yitiren dünyaca ünlü usta<br />

romancımız Yaşar Kemal'i anmak istiyorum. Hepimiz için<br />

büyük bir kayıp. O'nun çok bilinen, bugünlerde yine çok<br />

anlamlı olan değerli sözlerini aktarmak istiyorum:<br />

''İnsɑn, evrende gövdesi kɑdɑr değil, yüreği kɑdɑr yer<br />

kɑplɑr.''<br />

''Zulmün aɾtsın ki çabuk zeval bulasın. Anadoluda zalimleɾ<br />

için böyle deɾleɾ.''<br />

''O iyi insanlaɾ o güzel atlaɾa binip çekip gittileɾ. Demiɾin<br />

tuncuna insanın piçine kaldık''<br />

Bu sayıdaki yazım, şiddete uğramış, taciz ve tacavüz<br />

mağduru, vahşi cinayetlere kurban gitmiş tüm kadınlar için!<br />

Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun...<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 21


Reklam Dünyası<br />

Nars Medya’dan Türkiye’de bir ilk...<br />

Nars<br />

Medya’dan<br />

Türkiye’de bir ilk:<br />

Yerel reklam verenler<br />

Ulusal TV<br />

kanallarında prime<br />

time’da bile uygun<br />

fiyatlı reklam verebilecek.<br />

Nars, çeşitli ülkelerden<br />

sonra<br />

Türkiye’de de ulusal<br />

mecra ve kanallarda<br />

yerel/bölgesel<br />

reklam yayınlama imkânlarını yerel reklam verenlerin ve<br />

ajansların hizmetine sunuyor. Nars Medya tarafından hayata<br />

geçirilen reklam teknolojisi Nars, düşük reklam bütçeleri<br />

nedeniyle hedef kitlesine ulaşamayan yerel ve bölgesel firmalara,<br />

ulusal TV’lerde en çok izlenen dizi ve programlarda<br />

reklam yayınlama imkânı sunuyor. Bulundukları veya hedefledikleri<br />

bölgeye göre, bütçelerine uygun şekilde, bölgesel<br />

özelleştiriyor. Nars ayrıca TV reklamlarının yanında dijital ve<br />

mobil reklam alternatiflerine de yer veriyor. Nars Medya Genel<br />

Direktörü Boğaç Say, yeni reklam çözümüyle ilgili şunları<br />

söylüyor: “Nars aracılığıyla, yerel reklamların hedef bölgelerde<br />

ulusal TV kanallarında gösterimi artık mümkün. Herkes<br />

aynı diziyi seyrederken her il ve her bölge kendi bant reklamlarını<br />

izleyecek. Örneğin, yeni açılan bir hastane, bulunduğu<br />

ve hedeflediği bölgede hedef kitlesine reklamlarını izlettirme<br />

şansına sahip olacak. Adana’da etkinlik duyurusu yapmak<br />

isteyen bir AVM ile Antalya’da yeni açılan bir hastane reklamı<br />

aynı kanalda aynı anda kendi bölgelerinde izlenecek. Reklam<br />

verenler bu sayede, reklamlarının yayınlandığı bölgelerdeki<br />

hedef kitleleriyle iletişim bilgilerini paylaşarak etkileşim<br />

sağlama imkânına sahip olacaklar. Aynı 10 saniyelik zaman<br />

dilimi için bant reklam ve akan yazı reklamlarını bölgelere<br />

ayıran Nars sayesinde yerel ve bölgesel reklam verenler için<br />

ulusal yayın yapan mecralardan reklam alanı satın alımı çok<br />

daha ekonomik hale gelecek. Asgari maliyetle en çok hedeflediği<br />

coğrafi hedef kitleye ulaşmak isteyen perakende ya<br />

da hizmetle bağlantılı küçük işletmeler için Nars’ın büyük bir<br />

fırsat olacağını düşünüyoruz. Şu anda Nars, D-Smart’ta ki<br />

test dönemini sürdürüyor.<br />

hedef kitle bazlı bant ve akan yazı reklam yayınlama avantajı<br />

sunan Nars, reklamları coğrafi alanlara bölümlendirerek<br />

Yokohama Chelsea ile İmza Attı...<br />

YOKOHAMA, İngiltere Premier Liginin favori takımlarından<br />

Chelsea Futbol Kulübü ile 5 yıllık dev sponsorluk anlaşması<br />

imzaladı. Bu sponsorluk ile kulüp, 5 yıl boyunca formalarında<br />

ve stadyumunda Yokohama logosunu kullanacak.<br />

Türkiye’de Bayraktar Grubu güvencesiyle satışa sunulan<br />

Yokohama Lastikleri, global büyüme stratejisi kapsamında<br />

dev bir işbirliğine imza attı. Japon lastik markası Yokohama,<br />

İngiltere’nin futbol devi Chelsea kulübüne 5 yıl süreyle sponsorluk<br />

desteği vereceğini açıkladı.<br />

Temmuz 2015’te başlayacak anlaşma kapsamında; Yokohama<br />

5 yıl boyunca takımın forma göğüs sponsorluğunu üstlenecek.<br />

Ayrıca Yokohama’nın logosu stadyumda yer alacak<br />

ve markanın çeşitli reklam ve promosyonel malzemelerinde<br />

de Chelsea FC antrenörü ile oyuncular kullanılabilecek.<br />

Dünyaca ünlü oyuncuları kadrosunda bulundurmasının yanı<br />

sıra Chelsea FC, alanındaki en başarılı isimlerden biri olan<br />

teknik adam Jose Mourinho tarafından çalıştırılıyor.<br />

22 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Reklam Dünyası<br />

Vogue Eyewear yeni yüzü...<br />

Vogue Eyewear, 2015 İlkbahar - Yaz reklam kampanyasını,<br />

yeni marka yüzü Brezilyalı model Adriana Lima ile sunuyor.<br />

Dünya çapında lanse edilen reklam kampanyası; genç, yenilikçi<br />

ve moda öncüsü kadınlara hitap ediyor. Kampanya,<br />

Vogue Eyewear’in neşeli ve rengarenk karakterini mükemmel<br />

bir şekilde yansıtıyor.<br />

Ünlü model Adriana Lima çekimler sırasında kampanya ile<br />

ilgili şu açıklamada bulundu: “Vogue Eyewear reklam kampanyasını<br />

kendi ülkem olan Brezilya’da çekmek çok özeldi.<br />

Bu benzersiz koleksiyon canlı renkleri ve feminen dokunuşları<br />

ile her kadın ve her durum için son derece ideal”.<br />

Vogue Eyewear’ın bu reklam kampanyasında Adriana<br />

Lima’nın yanı sıra uluslararası iki çekici ilham perisi daha<br />

yer alıyor: Hintli aktris Deepika Padukone ve Çinli aktris Liu<br />

Shi-Shi. Kampanyanın yüzleri; tarzları, çekicilikleri ve birinci<br />

sınıf karizmaları ile ünlü olan üç kadın. Bu reklam kampanyasında<br />

Adriana Lima marka ile ilk kez çalışırken; Deepika<br />

Padukone ve Liu Shi-Shi ise 2013 uluslararası Vogue Eyewear<br />

reklam kampanyasında önceden yer aldı.Çekimlerde<br />

yer alan koleksiyonlar, modellerin kişiliklerini ve tarzlarını<br />

tamamen yansıtarak onlar tarafından bizzat seçilmiştir.<br />

Veet’in de reklam yüzü Adriana...<br />

Veet’in reklam yüzü Brezilyalı top model Adriana Lima, 21<br />

Şubat sabahı The House Hotel’de basınla buluştu. Çekim<br />

öncesi Reckitt Benckiser Türkiye Pazarlama Direktörü<br />

Vishal Kalia ile birlikte basının karşısına çıkan Lima, artık ikinci<br />

evi gibi gördüğü İstanbul’da Veet Türkiye’nin en başarılı<br />

kampanyalarından birini başlatmak için hazır oldukları<br />

mesajını verdi.<br />

Veet’in ikinci yıl da yüzü olarak anılmaktan büyük keyif<br />

aldığını, çok yaratıcı ve dinamik bir ekiple çalıştıklarını dile<br />

getiren Adriana Lima, başarılı bir kampanyaya daha imza<br />

atmaya hazır olduklarını belirtti.<br />

Reckitt Benckiser Türkiye Pazarlama Direktörü Vishal Kalia<br />

da, “Veet olarak Türk kadınının yıllardır pürüzsüz güzellik<br />

sırrının bir parçası olmaktan ve bu anlamda onlara yeni<br />

ürünler sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Adriana<br />

Lima ile geçtiğimiz yıl çok başarılı ve keyifli bir iş birliğine<br />

imza attık. Veet olarak, dünyaca ünlü bir top modeli ikinci<br />

kez, Türkiye’de çekilen reklam filmimizde oynatmaktan ve<br />

İstanbul’da ağırlamaktan gurur duyuyoruz” dedi.<br />

Veet’in bu yılki reklam filmi her zamankinden daha da iddialı.<br />

Güzelliğini ortaya çıkarması konusunda Türk kadınını cesaretlendirmek<br />

için adım atan Veet, başrolünde Adriana<br />

Lima’nın oynayacağı yeni reklam filminde, pek çok ödüllü<br />

projeye imza atan dünyaca ünlü İsveçli yönetmen Anders<br />

Hallberg ile çalışıyor. Adriana Lima, ünlü yönetmenle daha<br />

önce ABD’de çok ses getiren Superbowl reklamında bir araya<br />

gelmişti.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /23


Röportaj<br />

Hedef kitle ne diy<br />

Her marka sürekli olarak, hedef kitlesine ulaşacak, akılda<br />

kalacak yeni reklamlar yayınlamaya çalışıyor. Markalaşma<br />

sürecinin belki de en göz önünde olan süreci yayınlanan<br />

ilan ve reklamlar.<br />

Peki bu çalışmalardan hengileri akılda kalmış, hangi reklamlar<br />

hedef kitleyi etkilemiş, değişik meslek gruplarından bir kaç kişiyle<br />

mini bir kamuoyu yoklaması yaptık. Tabii ki bu mini çalışmanın<br />

dışında kalan markalar hedef kitlesine ulaşamamış anlamına<br />

gelmiyor. Bu konuda sağlıklı bir bilgi ancak geniş kapsamlı bir<br />

araştırmayla ortaya çıkabilir. Bizimki hafızalarımızı biraz<br />

tazelemeyi amaçlıyor. Bakın hedef kitle ne diyor?<br />

Röportaj Elvin Ekşioğlu elvinekşioğlu@gmail.com<br />

Cemal Ustaoğlu<br />

Oyuncu<br />

Hayatım boyunca beni en çok etkileyen<br />

reklamı geçen yıl bir yabancı derginin<br />

içinde gördüm.<br />

Bir karavan reklamıydı. Lacivert bir<br />

gece, buzullar ve karla kaplı bir ova.<br />

Ovanın ortasında bir karavan, karavanın<br />

sarı sıcak penceresinden görünen<br />

bir fotograf.<br />

Anne, baba, çocuklar, dede ve nine hep<br />

birlikte neşe içinde yemek yiyiyorlar.<br />

Huzur,mutluluk,güven,aile,sevgi bundan<br />

güzel anlatılamazdı sanırım.<br />

Çok etkilenmiştim, duygusalmıyım neyim?<br />

Dilara Egeli<br />

Cam Sanatçısı<br />

Beni bugüne kadar en çok etkileyen<br />

reklam be reklamlar hep Kent şekerlerinin<br />

reklamı oldu.<br />

Neden derseniz;<br />

Reklamlarında genellikle yaşlı insanları<br />

kullanıyorlar ve reklamların temasında<br />

hep Türk genel adet ve örflerini ön plana<br />

çıkartıyorlar.<br />

Özlemek ve özlemi vurguluyorlar.<br />

Aynı zamanda bütün reklamlarının<br />

sonu mutlu bitiyor.<br />

Özellikle şeker bayramlarından önce<br />

çektikleri reklamlarda.<br />

24/ <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


or?...


Röportaj<br />

Emine Akça<br />

Finans Sorumlusu<br />

THY Iğdır reklam filmi beni çok etkileyen<br />

reklamlardan biri oldu.<br />

O masum köylü çocuklarının içten,<br />

doğal kendi halleri çok özlediğimiz<br />

masumiyeti sergiledi. Kendi becerileriyle<br />

yolları ışıklandırma denemeleri,<br />

koşturmaları, çocukça çabaları, rol<br />

değil gerçek gibiydi.<br />

Reklamın sonunda uçak inip de kaptan<br />

bunlara göz kırpınca yüzlerindeki<br />

başarmanın sevinci, benim de<br />

sevincim oldu. Her gördüğümde kanal<br />

değiştirmeden keyifle izlediğim bir<br />

reklamdı. İşin içinde çocukların masumiyeti<br />

olunca neşe, sevinç doluyor<br />

içimize.<br />

Fatma EKŞİ<br />

ŞOB - Şube Hizmetleri<br />

Sistem Güvenlik ve Destek Yetkilisi<br />

1863 Darüşşafaka Cemiyeti<br />

*** üzerinde okul üniforması, hırkasının<br />

önü düğmelenmemiş, dağınık uzun<br />

sarı saçlarıyla koşturan o küçük kız<br />

cocuğunu hepimiz hatırlıyoruzdur.<br />

Önce mahalledeki teyze hırkasını<br />

düğmeliyor, bakkal amcası öğlen<br />

yemeğini hazırlamış çantasına koyuyor<br />

karşılığında sıcacık bir öpücük alıyor<br />

yanağına, ışıklarda bekleyen genç<br />

kadın saçlarını toplarken vapurdaki çift<br />

derslerine yardım ediyor. Çiçekçi teyzesi<br />

nazar boncuğunu takıyor yakasına<br />

ve okuluna varıyor nihayetinde. Okulun<br />

ismine biraz burukta olsa tebessümle<br />

bakıyor.<br />

Birçoğumuz bunları yaşamadık,<br />

şanslıydık. Sabah annemiz bizi biraz<br />

daha uyuyalım diye kahvaltıyı<br />

hazırladıktan sonra uyandırmış,<br />

saçımızı toplamış, beslenme<br />

çantalarımız zaten hazır, dersler<br />

akşamdan bitmişti. Servisimiz kapıya<br />

kadar gelir. Annemiz yanı başımızda,<br />

babamız arkamızdaydı. Onların ilgisi<br />

ve sevgisiyle büyüdük. Düşünecek, ya<br />

da daha doğrusu endişe edecek bir şey<br />

yoktu hayatımızda. Rahattık velhasıl. Bu<br />

reklamı her izlediğimde aynı duyguyla<br />

düşüncelere dalıyorum. Hayatımızda<br />

olan ama önem vermediğimiz küçük<br />

şeylerin ne kadar büyük olduğu. Peki<br />

bizim gibi şanslı olmayanlar? Hiçbir<br />

şey yapmadığım gerçeğiyle yüzyüze<br />

geldim. Onları düşünen kimse yok<br />

muydu?<br />

Neyse ki güzel ülkemde onları düşünen<br />

insanlarda var. 1863 yılında Yusuf Ziya<br />

Paşa ve dört arkadaşı tarafından kuruldu<br />

tarihimizin eğitim alanındaki ilk<br />

sivil toplum örgütü: Darüşşafaka Cemiyeti.<br />

Kurulduktan 10 yıl sonrada kendi<br />

binasında, babası hayatta olmayan ve<br />

maddi durumu yetersiz çocuklara yatılı<br />

eğitim vermeye başladılar. Beş tane<br />

idealist adam bize azla çok olunacağını<br />

gösterdi. Kurum her yıl daha da büyüdü<br />

ve imkansızlıklar içindeki yüzlerce<br />

çocuğa kolej seviyesinde eğitim verir<br />

hale geldi. 152 yıllık bu güzide kurum<br />

her yıl sınavla öğrenci almaya devam<br />

ediyor.<br />

Bir dakika bile sürmeyen bu reklam<br />

beni kendime getirmişti. Neler yapabilirim<br />

diye düşünenler http://www.darussafaka.org<br />

sayfasını ziyaret edin derim.<br />

Gülcan Tingir<br />

Kuaför<br />

Fly Pegasus reklamını beğeniyorum,<br />

beni “günübirlik” te olsa bir yerlere kaçmaya<br />

teşvik ediyor.<br />

Melis BOSTAN<br />

Öģrenci<br />

Bu yıl ki favori reklamım sahiplerinin<br />

ortak dili ile wolkswagen oldu. Akıllıca<br />

yapıldığını düşündüğüm bu reklam<br />

sadece marka olayına girmeyip gerçek<br />

hayattan kesitleri filmin icersine<br />

taşıdı.beni etkileyen basit ve bilindik<br />

birşeyler beklerken aslında bizi şaşırtıp<br />

farklı bir olaya çekmesiydi.Arabanın<br />

içinde iltifatlar yağdırırken dışarıdan<br />

bakıldıģında tam tersi algılandığını<br />

aslında insanların birbirine saygı duyup<br />

ikisininde yoldan geri çekilmeleri gayet<br />

iyiydi.Konuşma reklamın kalitesi Gerek<br />

tanıtımı gerekse topluma mesaj veren<br />

bu reklam benim için mükemmellik derecesinde.<br />

26 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Röportaj<br />

bulmak gerçekten zor. Bu ilanda son<br />

derece zeki bir mizah uygulandığını<br />

düşünüyorum. Mesaj kısa ve vurucu.<br />

Görsel son derece yalın. Ancak<br />

bende okuyucu olarak yarattığı<br />

etki inanılmaz. Belki de rekabetin çok<br />

arttığı bu dönemde biraz sadeleşmeye,<br />

görselden çok mesaja odaklanmaya<br />

ihtiyacımız var.<br />

gelir bence hayali ile giriştirdikleri çocuk<br />

oyunu birden gerçeğe dönüşmüş ve güzel<br />

şeyler hayal edince başlar iç görüsü<br />

ortaya çıkmış.<br />

Çocukların hayalini kurup kendilerince<br />

bir havaalanı inşa etmesi, uçağın<br />

geleceğine inanarak beklemeleri ve<br />

sabah uçağın gelişini görmeleri beni<br />

en çok etkileyen kısmı oldu, kendi<br />

çocukluğumdaki o sınırsız hayalleri<br />

hatırlatan reklam filmi hayal edince<br />

neler olabileceğini güzel bir hikâye ile<br />

anlatmış.<br />

23 Nisan’da yayınlanan reklam filmi<br />

sosyal medya on binlerce kez<br />

paylaşılması ve konuşulması da bir<br />

yandan ne kadar etkileyici bir kampanya<br />

olduğunu kanıtlıyor.<br />

Üveys El Karani Ekşi<br />

Sosloyog / Dış Ticaret<br />

Esprisni, mesajını ve hedef kitlesini çok<br />

başarılı bir şekilde kesistirebilmiş bir<br />

reklam olduğunu düşünüyorum.<br />

Ayrıca her izlediğimde beni gülümsetiyor<br />

:)<br />

Simla Sürmen<br />

İnsan Kaynakları<br />

Ok ilan vermişti. “Olsaydık olmazdın”<br />

demişti.Bu ilanı, içinde bulunduğumuz<br />

dönem açısından değerlendirildiğinde<br />

oldukça cüretkar buldum. Özellikle sosyal<br />

medyada çok ciddi yansıma buldu<br />

ve çoğu kişi tarafından beğenildi. Bir<br />

çok ajansın yaratıcılık konusunda rekabet<br />

ettiği dönemimizde, okuyucuya/izleyiciye<br />

gerçekten etki edecek temalar<br />

Yunus Emre Nebioğlu<br />

Stratejik Planlama<br />

Geçtiğimiz yıl içinde en çok etkilendiğim<br />

kampanya “Türkiye’de uçmadığımız<br />

tek bir yer kalsa dünyada en çok noktaya<br />

uçmuşuz ne fayda” sözüyle LOWE<br />

İstanbul’un çektiği Türk Hava Yolları<br />

reklam filmi oldu.<br />

Gökyüzünde uçan uçağın Iğdır’a<br />

gelemeyeceğini düşünüp, çok istersek<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 27


Köşe<br />

Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com<br />

(retorik<br />

)<br />

Sorumsuzluğun sorumluluğu büyüktür...<br />

Borsada ya da piyasada spekülasyon yaparak,<br />

dengeleri bozmak, bazı yatırım enstrümanlarının<br />

değer kazanmasına ya da kaybetmesine neden olmak<br />

ciddi bir suçtur. Ülkemizde bunu yaptığı için hayatı<br />

boyunca borsadan men edilen ya da hapis cezası alan<br />

iş adamlarını belki hatırlarsınız. Peki bir şey, normal<br />

vatandaş için suçsa, değişik devlet görevlerinde yer alan<br />

kişiler için de suç olması gerekmez mi?<br />

Yasalar düzenlenirken, devletin en üst görevinde yer<br />

alan cumhurbaşkanının bu makama geldiyse kendi<br />

sorumluluğunu taşıyabileceği varsayımı üzerine yapılmış.<br />

O nedenle Cumhurbaşkanlığı sorumsuz bir makamdır.<br />

Bir cumhurbaşkanı ancak vatana ihanet suçundan<br />

yargılanabilir. Bu sorumsuzluk cumhurbaşkanına<br />

suç işleme özgürlüğü vermek için değil, suç olacak<br />

eylemleri yapmayacak bilinçte olduğu varsayımıyla<br />

hareket edildiğinden makama duyulan saygı gereği<br />

düzenlenmiştir. Örneğin biz bir cumhurbaşkanının<br />

tarafsızlık ilkesine sadık kalacağını varsayarız.<br />

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarını bir parti çıkarına<br />

propaganda için kullanmayacağını varsayarız. Makamı<br />

dolayısıyla kendisine verilen yetki ve imkanları kişisel<br />

hırs ve çıkarları için kullanmayacağını varsayarız. Aile<br />

bireylerine yüksek maaşlarla uydurma danışmanlık<br />

makamları tahsis etmeyeceğini varsayarız. Bulunduğu<br />

makamın itibarını aile bireylerinin ticari faaliyetleri için<br />

kullanmayacağını varsayarız. Uluslararası ilişkilerde,<br />

kendi istkbal ve hezeyanlarını değil, ulusal çıkarları<br />

ön planda tutacağını varsayarız. Ülkedeki her ihale,<br />

atama ve hatta özel teşebbüslerin yönetimine müdahale<br />

etmeyeceğini, medya organlarına ahlaksız baskılarda<br />

bulunmayacağını en azından anayasayı sürekli ihlal<br />

etmeyeceğini varsayarız.<br />

Bu varsayımımız biraz da insan olarak fıtratımızda<br />

bulunan başkalarına inanma ve güvenme eğilimimizden<br />

kaynaklanır. Keşke bu varsayımlarımızın hepsi doğru<br />

olsa ve cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makama erişmiş<br />

kişiler, sorumsuzluk ilkesinin kendilerine yüklediği büyük<br />

sorumluluğun bilincinde olabilseler, bugün bambaşka bir<br />

Türkiye'de yaşıyor olurduk.<br />

Ancak biz bu Türkiye'de yaşıyoruz. Bizim ülkemizde<br />

kişisel görüşüme göre devlet ciddiyeti konusunda zaafları<br />

bulunanlar, yine kişisel kanaatime göre hak etmedikleri<br />

bir makamı işgal ettiklerinde işler pek de yasalarda ön<br />

görüldüğü gibi yürümüyor.<br />

Örneğin bir cumhurbaşkanı sonuçlarını düşünmeden<br />

Anayasa kitapcığını başbakana fırlatıyor. Başbakan<br />

çıkıp, bunu kamuoyuna açıklıyor, piyasalar allak bullak<br />

oluyor, döviz fiyatları fırlıyor ve vatandaş bir gecede<br />

fakirleşiyor ya da başka bir cumhurbaşkanı bu ülkenin<br />

bir brökratı olan Merkez Bankası Başkanı'na sözümona<br />

ayar vermek için kamuoyu önünde açıklamalar yapıyor,<br />

hızını alamıyor hakaretler ediyor bu tavrını aylarca<br />

sürdürüyor, memlekette döviz fiyatları alıp başını<br />

gidiyor ve bu gizli devalüasyonda vatandaş bir kez<br />

daha fakirleştiriliyor. Tabii ki bu arada döviz birikimi olan<br />

"şanslı" azınlık da zenginleşmiş oluyor. İşin daha acı<br />

tarafı ne hiç kimse bu spekülasyonlara dur diyebiliyor ne<br />

de bu makamlarda bulunanlar duracakları noktaya karar<br />

verebiliyor. Başıbozuk bir piyasada yatırımcı da vatandaş<br />

da çaresiz ve güvensizlik içerisinde sadece durumu<br />

uzaktan izleyebiliyorlar. Neymiş efendim mizacı buymuş.<br />

O mizacın memleket ekonomisine son birkaç ayda verdiği<br />

zarar kimin cebinden çıkacak orası herkesce malum ama<br />

zahirde meçhul. Ben de bu doğruları yazmaya devam<br />

edeceğim ne de olsa benim mizacım da bu.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 29


Kampanyalar<br />

Türkiye Vestelleniyor...<br />

Vestel’in yeni reklam filmi, dünyanın en son teknolojisine sahip<br />

Vestel akıllı telefonların, tabletlerin, 4K UHD televizyonların,<br />

rekortmen çamaşır ve bulaşık makinelerinin üretildiği<br />

ve bu ürünlere en iyi tasarım markası ödüllerini kazandıran<br />

tasarımlarının yapıldığı Vestel City görüntüleriyle başlıyor.<br />

Bu görüntülerin ardından Kenan İmirzalıoğlu, Türkiye’de<br />

dünyanın en son teknolojilerinin üretildiğini epik bir dille seyirciye<br />

anlatıyor. Film, gururla kameraya bakan Vestel çalışanlarının<br />

görüntüleriyle sona eriyor.<br />

Büyük bir kısmı Vestel City’de geçen filmin yönetmenliğini<br />

Gönenç Uyanık, prodüksiyonunu Depo Film yaptı. Tamamı<br />

Manisa’da gerçekleştirilen çekimler üç gün sürdü.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Vestel<br />

Reklam Ajansı: Concept<br />

Reklamveren Yetkililer: Feza Turunçoğlu Erim,<br />

Berna Aşkın, Bengisu Dinçer<br />

Kreatif Direktör: Kerem Özkut<br />

Yaratıcı Ekip: Ertuğ Tuğalan, Namık Ergin, Engin Erden,<br />

Erhan Dursun, Remzi Cem Erguvan, Cansu Erdinç<br />

Marka Ekibi: Arda Görgün, Ekin Kutevu,<br />

Zeynep Kahvecioğlu, Sinem Tacir<br />

Stratejik Planlama: Hakan Demir, Suphi Can Sarıgöllü<br />

Ajans Prodüktörü: Mert Turan, Kasım Bektaş<br />

Prodüksiyon Şirketi: Depo Film<br />

Yönetmen: Gönenç Uyanık<br />

Post-Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt<br />

Müzik: Güntaç Özdemir<br />

Medya Ajansı: MediaCom<br />

Kullanılan Mecralar: Televizyon, Basın, Radyo, Açıkhava,<br />

Dijital<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 31


Kampanyalar<br />

Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın...<br />

Knorr, Türk Kızılayı ile birlikte hayata geçirdiği “Hem İçimiz Reklamveren Yetkilisi: Toloy Tanrıdağlı, Ece Bağatur,<br />

Hem Kalbimiz Isınsın” projesini yeni reklam kampanyasıyla Özlem Şencan<br />

duyuruyor. Knorr, tüketicilerin satın aldıkları her Knorr Ezogelin<br />

çorbası için Türk Kızılayı Aşevlerine 1 kase çorba ba-<br />

Kreatif Direktör: Can Faga<br />

Reklam Ajansı: Lowe İstanbul<br />

ğışlayacak.<br />

Yaratıcı Grup: Volkan Dalkılıç, Eray Hökelek,<br />

Deniz Yükselci<br />

Kampanya Künyesi<br />

Müşteri ilişkileri G.: Taflan Yörük, Sultan Engin,<br />

Reklamın Başlığı: Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın İdil Kibaroğlu<br />

Reklamveren: Unilever Knorr<br />

Strateji Grup Direktörü: Yusuf Muslubaş<br />

Ofiste malzeme derdine son...<br />

Avansas.com, renkli işadamı Faik Öztürk’ün “cimri patron”<br />

karakteriyle izleyicileri güldürdüğü online reklam filminin ardından,<br />

bu defa da farklı sektörlere özel hizmetlerini üç ayrı<br />

televizyon reklamıyla tanıtıyor.<br />

Reklamlarda kendi sektörlerini temsil eden bir muhasebeci,<br />

bir avukat ve bir mimar, “cep yakan ofis giderlerinden, malzeme<br />

almak için kapı kapı dolaşmaktan ve zaman kaybetmekten<br />

şikayet ederken”, masalarına aniden düşen Avansas<br />

kutularını görünce önce şaşırıyor, sonra seviniyor.<br />

Her biri “Ofiste malzeme derdine son” sloganıyla sona eren<br />

eğlenceli reklam filmlerinin künyesi ise şöyle:<br />

Kampanya Künyesi<br />

Marka: Avansas.com<br />

Pazarlama Direktörü: Sedat ANAK<br />

Marka Müdürü: Yavuz Öner<br />

Kıdemli Marka Uzmanı / Reklam Yazarı: Serhat Şahin<br />

Yapım Şirketi: FDS Film<br />

Yönetmen: Hikmet Kerem Özcan<br />

Ses: Jinglehouse<br />

32 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Hediye Bulucu...<br />

Hepsiburada.com, Sevgililer Günü kampanyasını eğlenceli<br />

bir reklam filmi ile tüketicilerle buluşturuyor.<br />

“Guru” adlı reklam filminde hepsiburada.com’un Sevgililer<br />

Günü alışverişi için sunduğu ürün çeşitliliği ve avantajlar eğlenceli<br />

bir şekilde anlatılıyor. Guru kıyafetleri içinde izlediğimiz<br />

reklam filminin kahramanı, kendisinden alışveriş için fikir<br />

isteyenlere hepsiburada.com’u öneriyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamın Başlığı: Hepsiburada.com – Guru<br />

Reklamveren: Hepsiburada.com<br />

Reklamveren Temsilcisi: Özgür Doğan, Ayça Özdem,<br />

Buket Kayalar, Azerhan Doğan<br />

Reklam Ajansı: Alametifarika<br />

Yönetici Kreatif Direktörler: Emrah Karpuzcu,<br />

Kenan Ünsal<br />

Kreatif Direktör: Can Çelikbilek<br />

Yaratıcı Grup: Serhat Bayram, Can Dağlı<br />

Stratejik Planlama: Başar Sarıkaya, Serra Akyel,<br />

Emir Kutlu<br />

Müşteri İlişkileri Direktörü: Gökhan Akbay<br />

Marka Direktörü: Başak Sarıoğlu<br />

Prodüksiyon Direktörü: Sertuğ Alptekin<br />

Prodüksiyon: Berkay Tahmaz, Teğin Polat<br />

Prodüksiyon Şirketi: DCC Film<br />

Prodüktör: Ömer Abra<br />

Evdeki Sos...<br />

Bir ev partisi ortamının yansıtıldığı reklam filminde Calve’ninRanch,<br />

BBQ, Acı Sos veSarımsaklı Mayonez’isayesindeağırlıklı<br />

dışarıda tüketilen yemeklerin artık evde de<br />

aynı lezzete kavuştuğu anlatılıyor.<br />

“Evdeki Ses” şarkısının, “Evdeki Sos” olarak yeniden yorumlandığı<br />

reklam filminde genç oyuncu Can Sipahi rol alıyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamın başlığı: Calve “Evdeki Sos”<br />

Reklamveren: Unilever<br />

Reklamveren Yetkilisi: Ertuğrul Bilgin, Mine Mavi,<br />

Merve Yavuzcan, Can Franko<br />

Reklam ajansı: Ogilvy&Mather<br />

Yaratıcı yönetmen:Tolga Büyükdoğanay<br />

Yaratıcı grup: Arzu Uzunali, Doruk Özer, Deniz Sencan<br />

Müşteri ilişkileri G.: Murat Derman, Birgül Çavuşoğlu<br />

Stratejik Planlama: Pelin Aydın<br />

Ajans Prodüktörü: Fulya Akay, Begüm Özkul<br />

Yapım şirketi: Autonomy<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 33


Kampanyalar<br />

Sıcak Yuvam...<br />

DemirDöküm; sıcaklık, aile ve sevgi konseptlerini birleştiren<br />

“Sıcak Yuvam” kampanyasını Instagram üzerinden başlattı.<br />

31 Mart Salı gününe kadar devam edecek yarışmaya katılmak<br />

için #sicakyuvam hashtagi ile fotoğraf paylaşmak ya da<br />

benimsicakyuvam.com’a gelmek yeterli.<br />

Yüklenen fotoğrafların moderasyon sonrası web sitesinde<br />

yayınlanması sonucu konsepte en uygun fotoğraflar jüri tarafından<br />

seçiliyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: DemirDöküm<br />

Reklamveren Yetkilisi: Batuhan Tuncay<br />

Reklam Ajansı: Krombera<br />

Kreatif Direktör: Tolga Hancı<br />

Kreatif Ekip Yöneticisi: Aybars Bengi<br />

Proje Yöneticisi: Ömer Kılavuz<br />

Yaratıcı Ekip: Emre Çakmak, Eren Bora, Tuncay Kınalı<br />

Marka Ekibi: İlke Çakıl<br />

Kullanılan Mecralar: Mikro Site, Facebook,Twitter,<br />

Instagram<br />

Aşkta cesur olan kazanır...<br />

Aşkın markası Cornetto, sevgililer günü için özel olarak hazırlanan<br />

yepyeni bir kısa aşk filmiyle gençleri aşkta cesur olmaya<br />

davet ediyor. Gençlerin aşklarını doyasıya yaşamaları<br />

için onları cesaretlendiren Cornetto’nun kısa aşk filminde, 4<br />

farklı hikaye yer alıyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamın başlığı: Aşkta Cesur Olan Kazanır<br />

Reklamveren: Unilever / Algida Cornetto<br />

Reklamveren yetkilisi: Leyal Eskin Yılmaz,<br />

Derya Cantutan, Nazlı Özcan<br />

Reklam ajansı: Wanda Digital<br />

Yaratıcı yönetmen: Enis Baruh<br />

Yaratıcı grup: Merve Özekli, Armağan Ükünç,<br />

Alican Düzen, Mert Taner<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Sinem Çomarlı<br />

Ajans prodüktörü: Kerem Aygün<br />

Yapım şirketi: GoGo Project<br />

Yönetmen: Murat Şenoy<br />

Görüntü Yönetmeni: Murat Akay<br />

Post Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt<br />

Müzik: Jingleist - Çağdaş Göktuna<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

Medya planlamacı: Mindshare<br />

Kullanılan mecralar: Dijital<br />

34 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Digitürk ile “Oscarlıyorum”...<br />

filmlerin orijinal hikayelerinden bir hayli uzak olduğundan<br />

aslında filmleri izlememiş oldukları anlaşılıyor.<br />

Medina Turgul DDB tarafından hazırlanan ‘Oscarlıyorum’<br />

reklam filmlerinin yönetmenliğini Ketche yaparken, yapım<br />

şirketi görevini ise Renkli Filmler üstlendi.<br />

Digiturk’ün reklam yüzleri Anıl İlter ve Osman Karagöz’ün<br />

başrolünde oynadığı reklam filmlerinde ikili “Oscarlıyorum”<br />

isimli bir sinema programında Her, Gravity, Grand Budapest<br />

Hotel ve Star Wars filmlerini entellektüel bir şekilde yorumlaya<br />

çalışıyor. İkilinin yaptıkları komik ve eğlenceli yorumlar<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Digiturk<br />

Reklamveren temsilcisi: Kadri Mutlu, Gonca Kahraman,<br />

Sejda Olcaş, Zeynep Sarptır, Özlem Özdemir<br />

Ajans: Medina Turgul DDB<br />

Yaratıcı yönetmen: Gökhan Erol<br />

Yaratıcı grup: Erçin Sadıkoğlu, Fatih Yılmaz, Fatma Öcal<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Yasemin Altan, Sezen Şerez,<br />

Gökçe Er, Ayşegül Al<br />

Ajans Prodüktörü: Gülengül Arlıel, Nisan Turgul<br />

Yapım Şirketi: Renkli Filmler<br />

Yönetmen: Ketche<br />

Prodüktör: Vural Turunç, Halil Çalık<br />

Post Prodüksiyon: 1000 Volt<br />

Bu sevgi devam ediyor...<br />

Elidor’un 5. kez en sevilen saç bakım markası seçilişini Meryem<br />

Uzerli ile kutladığı reklam filmi çekimleri 2 gün boyunca<br />

Berlin’de gerçekleşti.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamınbaşlığı: Bu Sevgi Devam Ediyor!<br />

Reklamveren: Unilever<br />

Reklamveren yetkilisi:Handem Çelenkler, Valya Hubeş<br />

Reklamajansı: MANAJANS / J. Walter Thompson<br />

İstanbul<br />

Yaratıcı yönetmen: Sami Basut<br />

Yaratıcı grup: Sanlı Kayabölen, Tunçhan Kalkan,<br />

Deniz Ergin, Aksel Ceylan<br />

Müşteri ilişkileri grubu: Ece Özyurt, Setenay Ergin,<br />

Göksu Karaman<br />

Stratejik planlama: Yuda Sağman<br />

Ajans prodüktörü: Şafak Serter<br />

İnteraktif İletişim Direktörü: Emre Süvari<br />

Dijital Proje Yöneticisi: Gökhan Akıncı<br />

Yapım şirketi: Depo Film<br />

Yönetmen: Yücel Yolcu<br />

Medya ajansı: Mindshare<br />

Medya planlamacı: Mehmet Göçmen, Şafak Çınar,<br />

BaşakÇavuş<br />

Kullanılan mecralar: TV, Dergi, Gazete, Digjtal<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 35


Kampanyalar<br />

Sevgililer Günü’nü #KutluyoruzCunku...<br />

“Sevgililer Günü’nü #KutluyoruzCunku” kampanyası; “Aşkın<br />

açamayacağı kapı”, “Aşk sayesinde su gibi akan zaman”<br />

ve “Aşkın hayatları aydınlatması” gibi kavramları gündelik<br />

hayatta sıkça kullandığımız ama anlam yüklemediğimiz<br />

objelere(kapı kolu, duş başlığı, led ampul) gönderme yaparak,<br />

Sevgililer Günü’nün temel duygusu “AŞK” ile anlamlandırdı.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Koçtaş<br />

Reklamveren Yetkilisi: Çiğdem Eray<br />

Reklam Ajansı: Krombera<br />

Kreatif Direktör: Tolga Hancı<br />

Kreatif Ekip Yöneticisi: Aybars Bengi<br />

Yaratıcı Ekip: Onur Bulakbaşı, Hilal Yücel<br />

Marka Ekibi: Derin Kaşkal, Melis Buket Algın<br />

Paha Biçilemez Sürprizler...<br />

MasterCard’ın, 21 yıldır sponsoru olduğu Şampiyonlar Ligi<br />

için kart sahiplerine sunduğu ayrıcalıkları ve Şampiyonlar<br />

Ligi Berlin Finali’ne gitme fırsatını tanıtan “Paha Biçilemez<br />

Sürprizler” projesinin yeni internet videosu, dijital mecralarda<br />

yayına girdi. Reklam filminin kahramanları ise, her<br />

şeyden habersiz halı sahada maç yapmaya gelen 12 futbol<br />

sever ve dünyaca ünlü İtalyan hakem Pierluigi Collina oldu.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: MasterCard<br />

Reklamveren Yetkilisi: Ceren Türkben Kaya, Ayça Özol<br />

Reklam Ajansı: Voden<br />

VP: Taylan Eker<br />

Kreatif Direktör: Erdem Ateş<br />

Ajans Prodüktörü: Mert Bilen<br />

Yönetmen: Kağan Erturan<br />

Marka Yöneticisi: Sezen Ahıskal<br />

Art Direktör: Faruk Şişko<br />

Yapım Şirketi: Hacıyatmaz Film<br />

Mecra: Online<br />

36 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

Bir Dost...<br />

Media Markt’ın, tüketicileri “Bir Dost”u olarak gören, her zaman<br />

onların iyiliğini isteyen ve elektronik alışverişinde en<br />

doğru seçimi yapmaları için onları uyaran karakteri, Sevgililer<br />

Günü’nü yalnız geçireceklere mutlu olmanın tek yolunun<br />

çift olmaktan geçmediğini farklı öneriler ile anlatıyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Media Markt Türkiye<br />

Reklamveren Yetkilileri: Nurçin Koçoğlu,<br />

Çağanur Atay Uçtu, Volkan Çevik<br />

Reklam Ajansı: Saatchi & Saatchi İstanbul<br />

Kreatif Direktör: Tarkan Barlas<br />

Yaratıcı Ekip: Zeynep Yalçınkaya (Reklam Yazarı), Sedef<br />

Karakaş (Sanat Yönetmeni)<br />

Müşteri İlişkileri Ekibi: Mehmet Kaptan (Müşteri Direktörü),<br />

Bahar Dikmen (Müşteri Süpervizörü)<br />

Ajans Prodüktörleri: Arzu Köksal, Turgay Güven<br />

Yönetmen: Ezel Akay<br />

Yapım Şirketi: Contact Film Works<br />

Medya Ajansı: Carat<br />

Dijital İletişim Ajansı: Wanda Digital<br />

Çevir, tat, batır...<br />

Oreo’nun, ilk reklam filmi televizyon kanallarında gösterime<br />

girdi. Reklam filminde, küçük bir kız, babasına Oreo’nun<br />

dünyaca ünlü “Çevir, tat, batır!” ritüeliyle nasıl yeneceğini<br />

öğretiyor. Sadece Oreo’nun bir çocuğun ailesiyle gülümseten<br />

anlar yaşatabileceğini anlatan reklam kampanyası, bir<br />

annenin gözünden çocuğunun babasıyla yaşadığı bu mutluana<br />

odaklanıyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Oreo<br />

Reklamveren Yetkilileri: Elif Emiroğlu, Duygu Özer<br />

Kreatif Reklam Ajansı: FCB İstanbul<br />

Ajans Başkanı: Elif Onay<br />

Yaratıcı Ekip: Yavuzhan Gel, Çağlar Cengiz, Cem Haşimi,<br />

Pınar Cingöz<br />

Müşteri İlişkileri Ekibi: Ceren Çubukçu, Yağmur Erengül,<br />

Melis Çubukçuoğlu<br />

Prodüksiyon Şirketi: Atlantik Film<br />

Yönetmen:Bruno Chiche<br />

Post-Prodüksiyon Şirketi: İmaj<br />

Müzik:Jingle Farm<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 37


Kampanyalar<br />

Efsanevi Gece’ye hazır mısın?...<br />

Nestlé DAMAK Gece”reklam filmi TV’lerde yayına başladı. Kampanya Künyesi<br />

Reklamda, Nestlé DAMAK Gece’nin, yüzde 55 kakao oranı Reklamveren: Nestle Türkiye<br />

ve bitter çikolatayla fıstığın kışkırtıcı buluşması ile sunduğu Reklam Ajansı: Saatchi & Saatchi İstanbul<br />

yepyenideneyim anlatılıyor.<br />

Kreatif Direktör: Tarkan Barlas<br />

Saatchi & Saatchi İstanbul reklam ajansı tarafından çekilen Kreatif ekip: Zeynep Yalçınkaya, Müge Özalpay,<br />

reklam filminde izleyiciye yeni Nestlé DAMAK Gece’nin “efsanevi<br />

bir lezzet” olduğu mesajı aktarılıyor.<br />

Stratejik Planlama: Sinan Demirez, Gizem Ateş<br />

Sedef Karakaş<br />

Müşteri ilişkileri Ekibi: İlke Güner, Celil Kaya<br />

Ajans Prodüktörü: Arzu Köksal, Ceyhun Sevil<br />

OPET’in “Sevince” temalı reklam filmi...<br />

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından 9kez üst üste seçilen<br />

‘Müşteri Memnuniyeti En Yüksek Şirket’ ve Mediacat<br />

Dergisi’nin İpsos işbirliği gerçekleştirdiği ‘Lovemark- Aşkla<br />

bağlanılan marka’ araştırmasında “Türkiye’nin En Sevilen<br />

Akaryakıt Şirketi” seçilen OPET, yeni reklam filmiyle<br />

Türkiye’ye teşekkür ediyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Müşteri: Opet<br />

Reklam Ajansı: Rafineri<br />

Yaratıcı Yönetmen: Emre Kaplan<br />

Metin Yazarı: Can Erdoğan<br />

Sanat Yönetmeni: Emrah Güzel, Yiğit Gümüş<br />

Marka Takımı: Dilek Uçarlı, Erbek Onur, Aslı Aksu,<br />

Gizem Gürzoğlu<br />

Stratejik Planlama: Canan Pehlivanoğlu<br />

Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Levent Köstepen<br />

Yapım Şirketi: Anima İstanbul<br />

Yönetmen: Walky Talky<br />

Müzik: Erkin Koray<br />

38 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kampanyalar<br />

b2b Encounters...<br />

Bosphours Encounters’in sağlık turizmine ilişkin dördüncü<br />

tanıtım filmi Eksantrik Prodüksiyon’un çalışmasıyla<br />

İstanbul’un birçok yerinden çekilen görüntülerle<br />

gerçekleştirildi.<br />

Kentin güzelliklerini çeşitli açılardan gözler önüne seren<br />

filmin geçtiğimiz yıl yine Eksantrik Prodüksiyon tarafından<br />

yapılmış ve oldukça beğeni almıştı. Film uluslararası sağlık<br />

fuarlarında ve internet mecrasında kullanılacak.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Bosphours Encounters<br />

Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök<br />

Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon<br />

Prodüktör: Elvin Ekşioğlu<br />

Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu<br />

Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express<br />

Mecra: İnternet<br />

Ebru temalı reklam filmi...<br />

2015’in ilk reklam filminde geleneksel Türk sanatlarından biri<br />

olan ebru sanatı ile Türkiye Finans logosunun yapılışını ekranlarda<br />

izliyoruz. Türkiye Finans’ın ve özünde katılım bankacılığının<br />

temel değerlerine dikkat çeken reklam filmi,ebru<br />

sanatının güzelliği ve estetiğinigözler önüne seriyor.<br />

Kampanya Künyesi<br />

Reklamveren: Türkiye Finans<br />

Ürün: İmaj Kampanyası<br />

Reklamveren Yetkilisi: Nalan Çiğdem Belgutay<br />

Reklam Ajansı: Manual Effect<br />

Prodüksiyon Firması: Neverland<br />

Yönetmen: Burak Köprülü<br />

Görüntü Yönetmeni: Murat Akay<br />

Yapımcı: Türker Akkuş & Ayşin Batman Keskin<br />

Ebru Sanatçısı:Tüzin Tiryaki<br />

Müzik: Onur Cumaoğlu<br />

Medya Ajansı: Mindshare<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 39


İs


Gezi<br />

keçe Karnavalı...<br />

3 – 4 yıldır, Yunanistan İskeçe’ de yapılan<br />

karaval sohbetlerine tanık oluyordum.<br />

Benim babam İskeçe doğumlu ama ben hiç gitmedim oralara.<br />

İçten içe merak ediyorum. Bir gün maillere bakarken<br />

fırsat sitelerinden birinde İskeçe Karnaval turu gördüm.<br />

Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com<br />

3 – 4 yıldır, Yunanistan İskeçe’ de yapılan<br />

karaval sohbetlerine tanık oluyordum.<br />

Benim babam İskeçe doğumlu<br />

ama ben hiç gitmedim oralara. İçten içe<br />

merak ediyorum. Bir gün maillere bakarken<br />

fırsat sitelerinden birinde İskeçe<br />

Karnaval turu gördüm. Hemen aldım<br />

biletimi. Sonra 3 arkadaşım daha aldı.<br />

Bunu duyan annem geri kalır mı. O da<br />

kankasıyla organize olup tura katıldı.<br />

Cuma akşamı 22:30’ da Kadıköy’ den<br />

kalkan otobüse binip yola çıktık. Bizim<br />

gruptan bir arkadaşımız yanına yolluk<br />

da almış. Yolda sohbet muhabbet derken,<br />

vakit nasıl geçti anlamadık. Pazaryeri<br />

sınır kapısına kadar geldik. Hafta<br />

sonu yapılacak karnavala Türkiye’ den<br />

çok fazla giden olduğu için İpsala sınır<br />

kapısı çok yoğunmuş. O yüden bizim<br />

tur Pazaryeri’ ni tercih etti. Sınırdan<br />

geçtikten sonra Kavala’ ya doğru yol<br />

aldık. Sabah 8 gibi Kavala’ ya vardık.<br />

Kavala’ da bizi güneşli ama birazcık soğuk<br />

bir hava karşıladı. Sanırım sabah<br />

erken saat olduğu için hava serindi.<br />

Taşoz’dan göçen göçmenler tarafından,<br />

MÖ 6. yüzyılda, Neapolis; Yunanca<br />

“Yeni Şehir” adıyla kurulan Kavala,<br />

1912 yılına kadar 525 yıl boyunca Osmanlı<br />

İmparatorluğunun bir parçasıymış.<br />

Bu küçük şehire, 16. yüzyılın ortasında<br />

İbrahim Paşa, Sadrazam ve<br />

Kanuni Sultan Süleyman bir su kemeri<br />

yaptırarak, Kavala’nın gelişmesine katkıda<br />

bulunmuşlar.<br />

Şehirde tepeye kurulmuş olan kale ise<br />

ortaçağdan kalma. Osmanlı, Panagia<br />

tepesindeki bu Bizans kalesini de genişleterek<br />

şehre katkıda bulunmuş. Günümüzde<br />

bu iki yapı da şehrin önemli<br />

simgelerinden.<br />

Sabahın erken saatlerinde vardığımız<br />

Kavala’ da, kahvaltı yapmak ve şehirde<br />

kısa bir tur yapmak üzere otobüsten<br />

indik. Otobüsün bizi bıraktığı yer deniz<br />

kenarı, sanıyorum Kavala Liman’ ı. Henüz<br />

afyon patlamadığı için konuya pek<br />

hakim değiliz.<br />

Baktık hava güneşli, denizin de kenarındayız,<br />

dedik ki şöyle güzel bir kafede<br />

oturup kahve keyfi yapalım. Mekan<br />

bakınırken karşımıza şirin bir pastane<br />

çıktı. Vitrini görünce hemen daldık içeri.<br />

Fırından yeni çıkmış börekler, mis gibi<br />

kahve kokusu. Mmmmmhhh nefis. Yiyeceklerimizi<br />

alıp dışarda bir masaya<br />

oturduk. Keyifle kahvaltımızı ettik. Sonra<br />

da şehir gezisi yapmak için grubun<br />

geri kalanına katılmak üzere otobüsün<br />

olduğu yere gittik.<br />

Otobüsün orada gruba katıldık. Sonra<br />

etrafa bakınıp fotoğraf çekerken bir de<br />

baktık ki grup yok. Meğerse vakit az<br />

olduğu için hızlandırılmış tur yapılıyormuş.<br />

İlk kez yurtdışına tur ile çıktım ve<br />

sanırım da son olacak.<br />

Biz limanda fotoğraf çekince grubu kaybettik<br />

sonra baktık orada bankta oturan<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 41


Gezi<br />

birileri var, onlara sorduk, kalabalık gördünüz<br />

mü diye. Su kemerlerinin oraya<br />

doğru gittiler deyince biz de yolumuzu<br />

o yöne çevirdik. Rampa yukarı tırmanırken<br />

solumuzda Agios Nikolaos Kilisesi’<br />

ni gördük.<br />

Osmanlılar döneminde camii olan Agios<br />

Nikolaos Kilisesi, Kanuni’nin damadı<br />

olan Sadrazam İbrahim Paşa (Pargalı<br />

İbrahim) tarafından yaptırılmış. Eski adı<br />

da Maktul İbrahim Paşa Camii. Şehir<br />

yunanlılara kalınca, camii olmuş, klise.<br />

Yeni adı da Agios Nikolaos Kilisesi. Kim<br />

peki bu Aziz Nikolaos ? Bildiğimiz Noel<br />

Baba.<br />

Nole Baba, M.S. 250 yılında Likia’nın<br />

Patara ilçesinde dünyaya gelmiş ve<br />

Demre’ de yaşamış. M.S. 330 yılında<br />

6 Aralık’ ta ölmüş. 6 Aralık günü, Aziz<br />

Nikolaos’u anma günü olarak kutlanıyor.<br />

Adı Nikolaos olan Hristiyanlar,<br />

bugünü isim günü olarak kutlar. Ama<br />

bizim için Aziz Nikolaos, Noel’de birçok<br />

yere giderek çocuklar için getirdiği hediyeleri<br />

evlerinin bacasından atan tontoş<br />

dededir.<br />

Biz daha camiye yakından bakmak için<br />

karşıdan karşıya geçene kadar bizim<br />

grup yine kayboldu. Daha fazla geride<br />

Şehir yunanlılara kalınca,<br />

camii olmuş, klise.<br />

Yeni adı da Agios Nikolaos<br />

Kilisesi. Kim peki bu Aziz<br />

Nikolaos ? Bildiğimiz<br />

Noel Baba.<br />

kalmamak için camiiye uzaktan bakıp<br />

koştura koştura yukarı çıkmaya devam<br />

ettik. Camiden uzaklaşınca karşımıza<br />

kocaman su kemerleri çıktı.<br />

16. yüzyılın ortasında Kanuni Sultan<br />

Süleyman tarafından yaptırılan ve şehri<br />

neredeyse baştanbaşa saran tarihi su<br />

kemeri, Kavala’nın gelişmesine oldukça<br />

katkıda bulunmuş. Kavala, Osmanlı<br />

döneminde Balkanlar’ın en önemli<br />

merkezlerinden biriymiş. Kanuni zamanında<br />

şehir, Akdeniz’deki donanma için<br />

üs görevini görmüş. Kavala’ nın gelişimine<br />

katkıda bulunmuş olan kemerler<br />

şimdi de şehri süslüyorlar.<br />

Su kemerlerine hayran hayran baktıktan<br />

sonra grubu aradık ama bulmak<br />

ne mümkün. Su kemerlerinin oradan<br />

yukarı çıkıldığında sokak sizi kaleye<br />

götürüyor. Bize de kale gezmek mantıklı<br />

geldiği için grup oradadır diye düşündük.<br />

Fakat yollarda kimseyi göremeyince<br />

hızlıca çıktılar sandık. Biz de<br />

Çağla’ yla ikimiz koştur koştur yürümeye<br />

başladık. Yol dik, giysiler kalın.<br />

Bir süre sonra kan ter içinde kaldık.<br />

Kalenin içindeki daracık sokaklarda<br />

geçip bayrağın dikili olduğu noktaya<br />

çıkmak niyetindeyiz. Grup orada diye<br />

42 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Gezi<br />

tahmin ediyoruz. Biz koştururken sokak<br />

arasından havlayarak çıkan bir<br />

köpek aklımızı aldı. Olduğumuz yerde<br />

kaldık. Benim ısırılma tecrüben olduğu<br />

için epey tırstım. Hatta cardio yaptım:)<br />

Baktık köpeğin susacağı yok, gözümüzü<br />

karartıp üzerine yürüdük. Dışardan<br />

son derece cesur görünüyor olsamda<br />

kalbim pıt pıt, aştık köpeği. Zor bela<br />

kaleye ulaşınca da bomboş bir alan<br />

karşıladı bizi. Ortada kimsecikler yok.<br />

Meğerse bizimkiler orada değilmiş. Görevli<br />

de “delimisiniz siz, burada ne işiniz<br />

var” manasına gelen şaşkın bir ifadeyle<br />

bize baktı. Biz hiç bozuntuya vermeden<br />

şehir manzarasını izledik.<br />

Sonra da, dillerini bilmediğimiz için sevimli<br />

sevimli gülümseyip aşağı, şehre<br />

doğru yola koyulduk.<br />

Baktık ki grup yok ortada, tur rehberimizi<br />

aradık. Bizimki hızlandırılmış tur<br />

olduğu için kale, programda yokmuş.<br />

Onlar Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ nın<br />

heykelini görmeye gitmişler. Biz onu<br />

kaçırdık tabii. Aslına bakarsanız, dönüp<br />

de internetten araştırınca aslında<br />

çok şey kaçırdığımızı farkettim. Kavala’<br />

Dışardan son derece cesur<br />

görünüyor olsamda kalbim<br />

pıt pıt, aştık köpeği.<br />

da gezip keyif yapmak için 2 gün şart.<br />

1919 Yunan-Türk Savaşı’ndan sonra<br />

Kavala, aldığı işçi göçleriyle birlikte<br />

yeni bir refah dönemine girmiş. Bu<br />

büyüme tarım ve endüstri alanında ol-<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /43


Selanik Yunanistan’ın<br />

Atina’ dan sonra ikinci en<br />

büyük kenti.<br />

Makedonya bölgesinin<br />

Yunanistan içinde kalan<br />

kesiminin başkenti.<br />

Gezi<br />

muş. Tütün işleme ve tütün ticareti alanında<br />

oldukça büyük bir yere sahipmiş.<br />

Bizler hep Kavala’ yı ünlü “Kavala Kurabiyesi”<br />

ile biliyoruz. Bütün bademli,<br />

üzeri pudra şekerli, nefis kurabiyeler.<br />

İsmi Kavala Kurabiyesi olmasına rağmen,<br />

esas yeri İskeçe. Bademler İskeçe’<br />

de yetiştiriliyor. Kurabiyeler İskeçe’<br />

de yapılıyor ama ismi Kavala Kurabiyesi.<br />

Ve biz henüz kurabiye almadık.<br />

Kavala’ ya ayrılan süre bittiği için otobüse<br />

doluşup Selanik’ e doğru yola çıktık.<br />

Kavala – Selanik arası 150 km. Yaklaşık<br />

2 saat sonra Selanik’ e vardık.<br />

Selanik Yunanistan’ın Atina’ dan sonra<br />

ikinci en büyük kenti. Makedonya bölgesinin<br />

Yunanistan içinde kalan kesiminin<br />

başkenti. Google maps’ te mekan<br />

adresi bakarken adresleri Macedonia,<br />

Thessaloniki olarak görünce şaşırmıştım.<br />

Meğerse burası Makedon bölgesiymiş.<br />

Selanik şehrinin adı Yunanca,<br />

Thessalos ve Niki kelimelerinin birleşiminden<br />

oluşuyor ve Thessalian Zaferi<br />

anlamına geliyor. Adını Makedon prensesi,<br />

aynı zamanda Büyük İskender’in<br />

kız kardeşi Thessalonike ‘den alıyor.<br />

Kral Filip, kızının Thesally’de alınan<br />

büyük zafer günü doğması üzerine kızının<br />

Thesallonike olarak yani Thesallonian<br />

Zaferi olarak adlandırılmasını<br />

buyurmuş. Modern Yunanca’da şehir<br />

Θεσσαλονίκη (Thessaloniki) olarak adlandırılmakta,<br />

Türkçe gibi diğer dillerde<br />

de bu isimin farklı varyasyonları kullanılıyor.<br />

Selanik’ te ilk durağımız Aziz Dimitrios<br />

Kilisesi(Agios Dimitrios Kilisesi) oldu.<br />

Atatürk’ün Evi ile aynı caddede bulunan<br />

Aziz Dimitrios kilisesi, 413 yılında<br />

İllirikos lideri Leontios’un emriyle bir bazilika<br />

olarak yapılmış.<br />

Hikaye şöyle: Selanik aristokrasisinden<br />

Dimitrios, bir Roma vatandaşı ve<br />

Roma ordu subayıymış. Hristiyanlığı<br />

kabul edip çeşitli dini faaliyetlerde bulunmuş.<br />

M.S.303 yılında tutuklanıp,bir<br />

halk hamamının alt katına hapsedilmiş<br />

ve orada boynu vurulmuş. Sonrasında,<br />

hristiyanlar şehidin bedenini öldürüldüğü<br />

yere gömmüşler<br />

Geleneklere göre şehidin öldürüldüğü<br />

yere, 4. yüzyılda küçük bir tapınak<br />

yapılmış. Bu küçük tapınağın yerine<br />

413 yılında İllirikos lideri Leontios’un<br />

emriyle güzel bir bazilika yapılmış. Bu<br />

kilise 7.yüzyılda bir yangında yok olmuş<br />

fakat kısa sürede yerine yenisi<br />

yapılmış. Daha sonraki yıllarda kilise<br />

44 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Gezi<br />

zararlar görmüş, işgallere uğramış, hasarlar<br />

görmüş. Osmanlı egemenliğinde<br />

camiye dönüştürülmüş ve müslümanların<br />

hizmetine sunulmuş ve cami olarak<br />

kullanılmış.<br />

1917 yılında bu tarihi kilise, Selanik’in<br />

büyük kısmını yok eden yangında tamamıyla<br />

yanmış. Yanmış olan bina<br />

daha sonraki yıllarda onarılmış ve 1949<br />

yılında tekrar hristiyanların ibadetine<br />

açılmış.<br />

Biz de hızlıca kilisenin içini gezdik. Sonra<br />

mum alıp dilek diledik ve tura devam<br />

ettik. Ne de olsa hızlandırılmış tur. Tekrar<br />

otobüse doluşup Atatürk’ün Evi’ ne<br />

geldik.<br />

Ben orada çok duygulandım. Hayranı<br />

olduğum bir liderin evine girecek, onun<br />

büyüdüğü yeri görecek olmak beni çok<br />

heyecanlandırdı.<br />

Ev yakın zamanda restore edilmiş.<br />

İçeride Ata’ mızın ve sevgili annesinin<br />

balmumu heykelleri var. Duvara yansıtılmış<br />

projeksiyon cihazlarından Ata’<br />

Tekrar otobüse doluşup<br />

Atatürk’ün Evi’ ne geldik.<br />

Ben orada çok duygulandım.<br />

Nur içinde yat Ata’ m.<br />

mızın hayatıyla ilgili filmleri izleyebiliyorsunuz.<br />

Bunların yanı sıra evde Ata’ mızın kullandığı<br />

bazı kişiler eşyalar da sergileniyor.<br />

Kendisine çok yakışan beyaz yelekli<br />

takımı da bu eşyalar arasında.<br />

Sert mizacının ardında, kendisine bu<br />

kadar saygı duyulmasına, hayran olunmasına,<br />

peşinden , yolundan gidilip,<br />

lider kabul edilmesini çok doğal karşılıyor<br />

insan, ona dair bir şeyler görünce.<br />

Nur içinde yat Ata’ m.<br />

Evden çıkıp bahçedeki yüzyıllık nar<br />

ağacına dokunup gövdesini okşadıktan<br />

sonra Ata’ mızın evine veda edip oradan<br />

ayrıldık.<br />

Sırada var Beyaz Kule.<br />

Beyaz Kule, Selanik surlarının, şehrin<br />

doğu tarafında sahil surları ile birleştiği<br />

köşede yükselmekte ve etrafındaki<br />

duvarlar ortadan kalktığından bugün<br />

yalnız başına, deniz kenarında bir yeşil<br />

sahanın ortasında bulunuyor. Çok eski<br />

çağlarda burası şehir surlarının denize<br />

açıldığı yermiş. Kulenin 15. veya 16.<br />

yüzyıllarda Venediklilerce inşa edildiği<br />

sanılıyor. Defalarca hasar görüp yeniden<br />

onarılan kule, son olarak Kanuni<br />

Sultan Süleyman döneminde (1520-<br />

1566) yeniden inşa edilmiş.<br />

Osmanlı döneminde garnizon ve hapishane<br />

olarak kullanılan kule, verdiği<br />

hizmete göre de halk arasında ismi değişmiş.<br />

16. yy ”Aslan Kulesi” olarak anılan<br />

yapıya daha sonra Yeniçeri Kulesi<br />

denir olmuş. Yapı zindan olarak kullanılırken<br />

1826’da Sultan II. Mahmud’un<br />

emri üzerine kuledeki tutukluların hepsi<br />

kılıçtan geçirilince ise adı, “Kan Kulesi”<br />

olarak değiştirilmiş.Osmanlı-Türk dö<strong>marketing</strong><br />

<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /45


Gezi<br />

neminde, Beyaz Kuleye; ayrıca Kalamarya<br />

Kulesi adı da verilmişti. Kulenin<br />

50 arşın (38 m.) boyunda, 5 adım (3 -<br />

3,5 m.) eninde duvarları varmış. Fakat<br />

1869 yılında, sahile rıhtım inşa edilmesi<br />

sebebiyle kale duvarları yıktırılmış.<br />

Selanik, Birinci Balkan Savaşı’nın sonunda<br />

1912 yılında Osmanlı’dan ayrılarak<br />

Yunan Devleti’ne katıldığında ise<br />

kule, arınmayı temsil eden sembolik<br />

bir vaftiz işleminden geçerek beyaza<br />

boyanmış ve bundan sonra da “Beyaz<br />

Kule” olarak anılmış. Fakat zaman içinde<br />

beyaz boyalar döküldüğünden, kule<br />

gerçek rengine dönmüş.Beyaz Kule, şu<br />

an Bizans Medeniyeti Muzesine ait ve<br />

1985 yılından beri Selanik tarihinin sergilendiği<br />

bir müze olarak ziyarete açık.<br />

Otobüsümüz Beyaz Kule’ nin önünde<br />

bizi indirince biz de müze giriş biletlerimizi<br />

alıp kuleye tırmanmaya başladık.<br />

Her katta farklı bir sergi var. Merdivenlerden<br />

çıkıp serginin olduğu kata ulaşıyorsunuz.<br />

Böylece sergiyi gezerken<br />

dinlenmiş oluyorsunuz :)<br />

Sergiler değil de en üst nokta muhteşemdi.<br />

Manzara 10 numara 5 yıldız :)<br />

Görüntü İzmir Kordon’ u andırıyor. O<br />

yüzden insan kendini memleketinde<br />

gibi hissediyor :) Yukarıdan manzara<br />

Sırada var Beyaz Kule.<br />

Manzara 10 numara 5 yıldız :)<br />

Görüntü İzmir Kordon’ u<br />

andırıyor.<br />

O yüzden insan kendini<br />

memleketinde gibi hissediyor :)<br />

iyi güzel de biraz da sahili gezmek lazım.<br />

Orada kalamar, midye, bira yapamadan<br />

dönmek olmaz. Kaleden koşar<br />

adım çıkarak kendimiz Selanik sokaklarına<br />

attık.<br />

Beya Kule, Selanik’ in en hareketli<br />

caddelerinin kesiştiği yerde kalıyor.<br />

İsimlerini yazmak isterdim ama Yunan<br />

alfabesinden hiç anlamıyorum. Sadece<br />

sahildeki bulvarın adını biliyorum, Nikis.<br />

Biz Nikis Bulvarı’ na paraleş sokaktan<br />

başladık, yürümeye. Yol boyunca<br />

bizi harika pastane ve kafeler karşıladı.<br />

Biz de daha fazla dayanamayıp bir<br />

tanesine daldık. Bunlar da bizim gibi,<br />

harika pastalar yapıyorlar:) Bir çok Avrupa<br />

ülkesinde böyle pastalar görmek<br />

imkansız.<br />

Pastalarımızı alıp elimizde yiye yiye sahile<br />

indik. Sahil boyunca bir sürü kafe,<br />

bar ve balık lokantası var. Hava da güneşli<br />

olunca, insanlar cıvıl cıvıl sohbet<br />

ediyorlar mekanlarda. Boş yer bulmak<br />

hayli zor. Biz mis gibi kalamar kokusu<br />

gelen bir mekana oturduk ve kalamar<br />

bira söyledik. Güneşli havada keyif<br />

yaptıktan sonra buluşma noktasına<br />

gidip otobüsle konaklayacağımız otele<br />

gittik.<br />

46 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Gezi<br />

Otelimiz, Aristoteles Meydanı ‘ na 2 km<br />

uzaklıkta çok cici bir yerdi. Hemen odalara<br />

yerleştik, duş aldık, üzerimizi değiştirip<br />

tekrar dışarı çıktık. Ne de olsa<br />

vakit az. Değerlendirmek lazım. Önce<br />

taksi ile Aristoteles Meydanı’ na gittik.<br />

5 Ağustos 1917 yılında, Selanik şehrinde<br />

çıkan büyük yangında şehrin<br />

büyük kısmı hasar görmüş. Aristoteles<br />

Meydanı, yangından sonra 1918 yılında,<br />

Fransız mimar Ernest Hébrard tarafından<br />

dizayn edilmiş ama meydanın<br />

büyük kısmı 1950’lerde inşa edilmiş.<br />

Meydan, Bizans ve Batı Avrupa mimari<br />

tarzı birleşiminin karakteristik örneği.<br />

Meydanın sembolü olan iki yapı, “Olympion”<br />

ve “Electra Palace Otel” sırasıyla,<br />

50’ li ve 60’ lı yıllarda inşa edilirken,<br />

Aristoteles Meydanı son halini<br />

1960 yılında almış.<br />

Meydanda yürüyüp kafelere, mağazalara<br />

göz attıktan sonra akşam yemeği<br />

için “Fullmeze” isimli restauranta doğru<br />

yürümeye başladık. Biz latin harflerle<br />

olan ismini biliyoruz ama mekanları<br />

tabelaları Yunan alfabesi. Foursquare’<br />

den tekrar mekana bakıp, harfleri<br />

karşılaştıraraktan mekanı bulup daldık<br />

içeri. Burası çok şirin bir Yunan Meyhanesi.<br />

Fullmeze’ de yiyecek<br />

siparişi vermek<br />

kolay çünkü menü de<br />

Türkçe ‘ de var.<br />

Biz gittiğimizde mekan sakindi fakat<br />

ilerleyen saatlerde dışarıda mileet sıra<br />

bekliyordu, oturmak için. Fullmeze’ de<br />

yiyecek siparişi vermek kolay çünkü<br />

menü de Türkçe ‘ de var. O yüzden masayı<br />

güzel mezelerle donattık ve yanına<br />

da Uzo söyledik. Hakikaten tavsiye<br />

ettikleri kadar var. Mezeler son derece<br />

lezzetli, garsonlar çok sıcak kanlı ve<br />

güler yüzlü. Biz eper bir süre oturduktan<br />

sonra kalkıp Selanik sokaklarını arşınladık.<br />

Cumartesi gecesi olduğu için<br />

sokaklar çok kalabalık ve cıvıl cıvıldı.<br />

Bir kaç mekana daha uğrayıp bir iki bira<br />

içtikten sonra otele geri döndük.<br />

Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Selanik<br />

Kalesi’ ne gittik.<br />

Selanik surları erken Hıristiyan ve Bizans<br />

askeri mimarisinin en iyi korunmuş<br />

anıtlarından biriymiş. 19. yüzyılın<br />

sonlarında, Cassander (M.Ö. 316) tarafından<br />

kentin temeli oluşturmak için<br />

yapılmış ve 20. yüzyılın başında uzun<br />

bir bakım süreci geçirmiş. 3, 4, 5. yüzyıllarda<br />

ana yapı evresi tamamlanmış<br />

olsada, zaman içindeonarım, ilaveler<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /47


Gezi<br />

ve değişiklikler olmuş. Bu da kentin<br />

savunmasının, tarih boyunca zorlu bir<br />

süreçten geçtiğinin göstergesi.<br />

Selanik surları, şehrin dört tarafını içine<br />

ve şehri çevreleyen şekildeymiş. Surların<br />

görünüşü bir masa biçiminde olup,<br />

uzunluğu yaklaşık olarak 8 km, yüksekliği<br />

ortalama olarak 10 ile 12 metre<br />

civarında ve kalınlığı 5 metreye ulaşıyormuş.<br />

Yamaçların yan taraflarında<br />

dikdörtgen kuleler inşa edilmiş. Surların<br />

güneybatısında, 4. Yüzyılda, büyük<br />

Konstantin tarafından yapılmış bir de<br />

yapay liman varmış. Kuzeydoğusunda<br />

ise bitişik şekilde Akropoli varmış ve<br />

dikdörtgen kule ile dönüşümlü üçgen<br />

çıkmadan oluşan ayrı bir surdan oluşuyormuş.<br />

Selanik’in dört ana giriş kapısı<br />

varmış. İki kapısı batıya açılıyormuş,<br />

«Hirisi Kapı ve Litaia Kapısı». Diğer<br />

iki ise kapı doğuya açılıyormuş, «Kassandreotiki<br />

Kapısı yada diğer adıyla<br />

Kalamaria Kapısı, Yeni Hirisi Kapısı».<br />

Bu kapıların dışında bir çok küçük kapıda<br />

mevcutmuş. Bu küçük kapılar<br />

gennelikle askeri hizmetli amaçlar için<br />

kullanılmaktaymış.<br />

Takip eden yüzyıllarda, deprem, saldırılar<br />

vs. sonucunda surlarda onarım ve<br />

restorasyon kaçınılmaz hale gelmiş.<br />

48 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Selanik’in dört ana giriş kapısı<br />

varmış. İki kapısı batıya<br />

açılıyormuş, «Hirisi Kapı ve<br />

Litaia Kapısı». Diğer iki ise<br />

kapı doğuya açılıyormuş, «Kassandreotiki<br />

Kapısı yada diğer<br />

adıyla Kalamaria Kapısı.<br />

1430’da Osmanlılar tarafından işgalindan<br />

sonra surlarda, çevre duvarlarında<br />

ve büyük kulelerde, örneğin Beyaz<br />

Kule ve Yedi Kulede yeni düzenlemeler<br />

yapılmış.Osmanlılar tarafından karargah<br />

olarak hizmet etmek için yeniden<br />

inşa edilmiş ve mevcut yedi kulesinden<br />

dolayı Yedikule / Eptapyrgion olarak<br />

adlandırılmış. Deniz surları, doğu ve<br />

batı kara surlarının bazı bölümleri 1873


Gezi<br />

ve 1911 yılları arasında yıkılmış.<br />

Kaleyi hızlı bir şekilde gezdikten sonra<br />

tekrar otobüse binerek İskeçe’ ye doğru<br />

yola çıktık. Selanik – İskeçe arası<br />

200 km. Dün akşamki uzonun ve yorgunluğun<br />

da katkısıyla biz yol boyunca<br />

uyuduk. İskeçe’ ye karnavala gidiyoruz.<br />

Fakat karnaval sebebiyle şehre araç<br />

sokulmuyor. Şehir dışında kocaman bir<br />

arazi tahsis edilmiş. Gelen tüm araçlar<br />

orada parkediyor sonra belediye otobüslerine<br />

binerek karnaval alanına gidiyor.<br />

Biz de otobüse binerek karnaval alanına<br />

gittik.<br />

Karnaval sebebiyle cadde kapatılmış.<br />

Geçit töreni için hazırlıklar yapılmış. Yol<br />

boyunca hoparlörler dizilmiş ve bangır<br />

bangır müzik çalıyor. Sokak aralarında<br />

çeşit çeşit kostümlerle dolaşan karnaval<br />

katılımcıları. Karnavalın başlamasına<br />

1 saat olduğu için biz de ara sokaklara<br />

girip kahvaltı edip kahve içelim<br />

dedik.<br />

İskeçe, Türkler’ in en yoğun bulunduğu<br />

yerlerden biri. Diğerleri de İskeçe’ nin<br />

doğusundaki Gümülcine ve Dedeağaç.<br />

Türkler yoğun olunca Türkçe bilen de<br />

çok haliyle :) Yolda denk geldiğimiz bir<br />

kaç grubun Türkçe konuşuyor olması<br />

çok hoşumuza gitti. Hep birlikte hatıra<br />

fotoğrafı çekildik :)<br />

Karnaval saati gelip de müzik daha da<br />

artınca biz de yol kenarında yerimizi<br />

aldık.<br />

Senede 1 kez, Şubat ayının son Pazar<br />

günü yapılan geleneksel karnavalın<br />

hikayesi şöyle; Karnaval, Meryem<br />

Ana’nın oğlu, İsa’nın öldürüleceğine<br />

dair dedikodulara dayanıyor. Meryem’in<br />

oğlu, İsa’nın ileride peygamber olacağına<br />

ilişkin söylentiler artınca o dönemin<br />

yöneticileri durumdan rahatsız olur.<br />

Çözüm için de İsa’ nın öldürülmesine<br />

karar verilir. Meryem’ e de, oğlunun<br />

bulunup katledileceği haberi gelir. Mahalle<br />

halkı İsa’nın askerler tarafından<br />

bulunamaması için çocukların hepsinin<br />

yüzlerini boyarlar ve tanınmaz hale<br />

İskeçe, Türkler’ in en yoğun<br />

bulunduğu yerlerden biri.<br />

Diğerleri de İskeçe’ nin<br />

doğusundaki<br />

Gümülcine ve Dedeağaç.<br />

getirirler.Ha bugün ha yarın askerlerin<br />

gelip İsa’yı öldüreceklerinden korkarlar.<br />

Korkulu geçen 10 günün ardından bu<br />

haberlerin asılsız olduğu ortaya çıkar.<br />

İsa ve diğer çocuklar yıkanıp, boyalardan<br />

kurtulup, temizlenirler ve Pazartesi<br />

gününe tertemiz başlarlar. 10 gün süresince<br />

İsa’yı yüzü boyalı şekilde sakladıktan<br />

sonra dedikoduların asılsız olduğunu<br />

öğrenince şükür orucu tutmaya<br />

başlarlar. Karnaval ve 10 günlük oruç,<br />

temiz Pazartesi ve sonrasın da Paskalyaya<br />

kadar dayanan, hayvansal gıdadan<br />

uzak yaşam ile Hıristiyanlarda bu<br />

geleneksel hale gelir ve her yıl kutlanır.<br />

Biz kenarda uslu uslu karnavalı seyrederken,<br />

karnavalcılar bizi de boyadılar.<br />

İlk başta geçenler neşeli neşeli dansedip<br />

geçip gittiler. Saat ilerleyip uzo ve<br />

soğun da etkisiyle insanlar daha da çok<br />

coşmaya başladılar.<br />

Saat ilerledikçe müzik de insanlar da<br />

coştu ve karnaval çok eğlenceli bir hal<br />

aldı. Herkesin ağzında düdük, müziğe<br />

eşlik ediyordu. Biz hızlandırılmış tura<br />

katıldığımız için karnavalın kapanışına<br />

kadar kalamadık. Saat 16:30 gibi<br />

oradan ayrıldık. Ve sadece karnaval<br />

alanını görebildik. Tekrar bizi getiren<br />

otobüslere binmek üzere yola koyulduğumuzda<br />

kafelerin önünde bira için<br />

sosis patates yapan insanları gördük.<br />

İşte o an isayan ettik. Ne işimiz var bizim<br />

turla yaaaa, diyerekten. Gezmeye<br />

kendin gideceksin arkadaş. İstediğin<br />

zaman istediğini yapacaksın. Vakit mekan<br />

sınırlaman olmayacak. Bu tur bizi<br />

hiç kesmedi ve tadı damağımızda kaldı.<br />

Yunanistan’ a tekrar gitmek gerek. Hele<br />

de benim kesin gitmem lazım. Benim<br />

babam İskeçe doğumlu. Bir sonraki gezide<br />

altını üstüne getireceğim.<br />

Aklımız hala karnavaldayken yüzümüzdeki<br />

boyaları temizleyip Türkiye’ ye<br />

dönmek üzere yola çıktık. Ve ben bu<br />

sefer home, sweet home diyemiyorum,<br />

çünkü aklım komşuda kaldı.<br />

Eleştiri ve yorumlar için<br />

seval@sevalduban.com<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /49


Game On<br />

The Order 1886...<br />

Ali Erdem Ekşioğlu<br />

Ağır, Sağlam ve Sürükleyici bir<br />

Hikaye<br />

Sizi koltuğunuz en uç köşesine ve<br />

akciğerinizdeki son nefese hapsedicek bir<br />

oyun<br />

İnanılmaz Grafikler<br />

Hem karakter tasarımı, hem de çevre<br />

dizaynlarıyla ağızları açık bırakan bir<br />

oyum


GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn<br />

SteamPunk<br />

Şövalyelik<br />

Ne kadar Tesla'yla beraber savaşsak da İngiltere kraliçesi adına onur ve azimle<br />

tasarımlar daha çok steam punk bir tarzı savaşma ayrıcalığı<br />

çağrıştırıyor.


Game On<br />

Victorian İngilteresini steampunky bir<br />

stillle beğenimize sunan ve 2015'in en<br />

çok beklenen oyunlarından biri olan<br />

The Order 1886, 20 Şubatta piyasaya<br />

çıktı. Charles Darwin, Nikola Tesla,<br />

Jack the Ripper ve hatta Kral Arthur'u<br />

bile The Order'ın fantastik hilkayesinin<br />

ayaklara basmasına yardımcı olan<br />

önemli tarihsel figurler arasında.<br />

Oyun kurt adam benzeri bir yaratığa<br />

dönüşen ve saldıganlaşan "half breed"<br />

ya da "lycan"lar ile normal insanlar<br />

arasındaki düzeni korumak için Kral<br />

Arthur'un başlattığı Order, bizim<br />

anlıcağımız şekilde yuvarlak masa<br />

şövalyeleri etrafında şekilleniyor.<br />

Biz Sir Galahad adında karizmatik,<br />

kendi başına buyruk, onurlu bir<br />

sövalyeye hayat veriyoruz. Sir<br />

Galahad bana oyunun büyük<br />

bölümünde The Last of Us'dan Joel'ı<br />

hatırlatsa da, Galahad kraliçesine<br />

adanmış, ülkesi için savaşan bir<br />

şövalye iken Joel daha çok kendi<br />

çıkarları ve hayatı için savaşan bir<br />

karakter. Sir Galahad hakkında beni<br />

en çok şaşırtan şey ise Galahad'in<br />

gerçekten Arthur efsanesinde yer alan<br />

bir şövalye olması, muhtemel diğer<br />

karakter ve şövalyelerin de gerçekliğe<br />

uygunlukları etkileyici.<br />

52 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />

Oyunun The Last of Us'la olan<br />

benzerlikleri burda bitmiyor. Hareket<br />

animasyonları, dünyanın çeşitli<br />

yerlerinde bulunabilicek hikaye<br />

destekleyici belge, mektuplar içeriyor.<br />

Kısa olmasına rağmen çok dolu bir<br />

tecrübeydi, sürükleyici ve ekrana<br />

bağlayan bir hikayesi olmasının<br />

yanında farklıydı.<br />

Sizin için deneyimleyip<br />

montajladığımız<br />

review videosunu<br />

http://www.youtube.com/user/meaGameOn<br />

adresinden izleyebilirsiniz.<br />

PS4 sisteminde gördüğüm en iyi<br />

grafiklere ve en iştihamlı görüntülere<br />

sahip. Ses sanatçıları ve müzikler<br />

de oyuncuyu bu ambiansın içinde<br />

yutuyor.<br />

Kısa da olsa tekrar tekrar<br />

oynayacağım ve her seferinden aynı<br />

zevki alıcağıma emin olduğum büyük<br />

bir yapım, kesinlikle alınmaya ve<br />

oynanmaya değer bir oyun özellikle<br />

de steampunk stilini ve third person<br />

shooterları seven oyuncular için. The<br />

Order 1886 sağlam ve heyecanlı<br />

bir hikaye arayanlar için bir oyun<br />

kesinlikle koşmak ve ateş etmek<br />

isteyenler için değil. İyi Oyunlar.


Game On<br />

Battlefield Hardline...<br />

Battlefield Hardline’da polis olmayı ve suç fantezisini<br />

sonuna kadar yaşayın. Bu heyecanlı gişe rekortmeni<br />

oyun Battlefield’in çoklu oyuncu anlarının yoğun izlerini<br />

duygu yüklü bir hikaye ve çağdaş televizyon suç dramasının<br />

anılarıyla bir araya getiriyor.Tek oyunculu savaşta, bir<br />

zamanlar orduda güvendiği insanlardan öç almak isteyen,<br />

ülkeyi saran bir kan davasının peşine düşen genç bir<br />

dedektif Nick Mendoza olacaksınız.<br />

Çoklu oyuncuda, suçluları avlayacak, mahzenlere baskın<br />

yapacak ve Heist ve Rescue gibi yeni polis ve heves<br />

edilen suçlu rollerine bürüneceksiniz.<br />

Beta dünyadaki tüm oyuncular için PC’de Origin,<br />

PlayStation®4, PlayStation®3 bilgisayar eğlence sistemi,<br />

Microsoft Xbox One oyun ve eğlence sistemi ve Xbox<br />

360® video oyun ve eğlence sistemi için sunulacak.<br />

VisceralGames bugün ayrıca oyunculara tek kişilik ve<br />

çokluoyuncumodlarındaki hikaye, hız ve strateji üzerinde<br />

yapılan yeniliklerin Battlefield Hardline’ı nasıl mükemmel<br />

bir FPS deneyimi haline getirdiğini gösteren detaylı bir<br />

fragman da yayınladı. “What’s New in Battlefield Hardline”<br />

fragmanını izlemek içinhttps://www.youtube.com/watc<br />

h?v=IvKFoTPm1gQ&feature=youtu.be<br />

Grand Theft Auto V...<br />

lurlar ve birbirleri de dahil olmak üzere kimseye güvenemeyecekleri<br />

bu acımasız şehirde hayatta kalabilmek için<br />

tehlikeli soygunlara kalkışırlar.<br />

PC için Grand Theft Auto V Los Santos ve BlaineCounty’nin<br />

her zamankinden daha etkileyici görünmesini sağlayacak<br />

önemli görsel ve teknik geliştirmeleri de beraberinde<br />

getiriyor. Büyük ölçüde arttırılmış çizim mesafeleri, 4K<br />

çözünürlüğe kadar destekli 60fps’te çizilen ekranlara<br />

ek olarak oyuncular bir çok yenilik ve geliştirme ile de<br />

karşılaşacaklar:<br />

RockstarGames’in başarılı açık dünya oyunu Grand<br />

Theft Auto V, PC’ye geliyor.<br />

Genç bir sokak dolandırıcısı, emekli bir banka soyguncusu<br />

ve korkutucu bir psikopat kendilerini yeraltı suç<br />

dünyası, Amerikan hükümeti ve eğlence sektörünün en<br />

korkutucu ve en bozuk yönlerinin içine girmiş halde bu-<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 53


Kültür - Sanat<br />

Hugh Jackman’ın Avrupa’daki tek şovu...<br />

2009 yılında Academy Ödülleri’ni sunan dünyaca ünlü<br />

aktör Hugh Jackman 17 – 20 Mart tarihleri arasında<br />

İstanbul Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde olacak.<br />

Jackman’a sergileyeceği “An Evening With Hugh Jackman”<br />

isimli Broadway şovunda 32 kişilik bir orkestra ve<br />

dans ekibi eşlik edecek.<br />

“Wolverine” ”X-Men” ve “Les Misérables” ile milyonların<br />

hayranlığını kazanan ve Broadway şovlarıyla tanınan<br />

Hugh Jakcman tüm Avrupa’daki tek şovu “An Evening<br />

With Hugh Jackman” için İstanbul’da olacak. 17 – 20 Mart<br />

tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde<br />

İstanbullu ve Avrupalı sanatseverlerle buluşacak.<br />

Hugh Jackman’a İstanbul’daki şovunda 32 kişilik bir orkestra<br />

ve dans ekibi eşlik edecek. Doğaçlama skeçlere de yer<br />

vereceği şov Jackman’ın NewYork’tan sonraki ilk gösterisi<br />

olacak.<br />

Etkinlik Tarihleri: 17 -18-19-20 Mart Cumartesi<br />

Etkinlik saati: 21:00<br />

Bilet fiyatları: 210, 452, 599, 750, 975 TL<br />

www.biletix.com ,www.zorlucenterpsm.com<br />

Gerçekten Mavi...<br />

Elvin Ekşioğlu’nun ikinci<br />

senaryo kitabı Gerçekten<br />

Mavi, hayatının son<br />

demlerindeki bir kadının<br />

kabuğunu kırarak hayalini<br />

gerçekleştirmesinin<br />

destansı, naif ve komedi<br />

olmasa bile zaman<br />

zaman güldüren<br />

romantik öyküsünü ele<br />

alıyor.<br />

Kitabı Google e- kitapda<br />

bulabilirsiniz.<br />

https://books.google.<br />

com.tr/books?id=cjfZBgAAQBAJ&pg=PP1&lpg=PP1&<br />

dq=ger%C3%A7ekten+mavi+senaryo&source=bl&ots<br />

=D_Glq-1fWD&sig=46AQlARxfXKWSe4XlsF9SJqwka0<br />

&hl=tr&sa=X&ei=29n0VJbIH6rlywPh8YLYAg&ved=0CB<br />

sQ6AEwAA#v=onepage&q&f=false<br />

Kadınlar Günü Konseri...<br />

İzmirli kadın besteci<br />

Özge Gülbey<br />

Usta’nın ilk kez seslendirilecek<br />

eserleri<br />

Tolga Taviş yönetiminde<br />

İZDOB Elhamra<br />

Sahnesi’nde<br />

seslendirilecek.<br />

İzmirli kadın besteci<br />

Özge Gülbey<br />

Usta’nın eserleri ilk<br />

kez İzmir Devlet Opera<br />

ve Balesi Dünya<br />

Kadınlar Günü<br />

Konseri’nde seslendirilecek.Klarinet<br />

Özlem Tanrıkulu, fagot Esra Taviş ve Aşkın Usta, Piyano<br />

ise Cemile Cabbar Kızılateşli’nin katılacağı konserde<br />

İZDOB Orkestrası’nı Tolga Taviş yönetecek. Konser 7<br />

Mart Cumartesi günü İZDOB Elhamra Sahnesi’nde saat<br />

20.00’de gerçekleşecek.<br />

54 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>


Kültür - Sanat<br />

Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri...<br />

Dünyanın en büyük fotoğrafçılık yarışması olan Sony Dünya<br />

Fotoğraf Ödülleri 2015’de Profesyonel, Açık ve Gençlik<br />

kategorilerinde finale kalan isimler açıklandı. Geçtiğimiz<br />

yıl çekilen dünyanın en iyi çağdaş fotoğraflarının ödüllendirileceği<br />

2015 yarışmasının katılımcı sayısı, 171 ülkeden<br />

173.444 fotoğraf ile 2014 yılına göre %24 artışla yarışmanın<br />

sekiz yıllık tarihindeki en yüksek düzeyine ulaştı.<br />

Dünya Fotoğraf Akademisi’nden bir uzman heyet tarafından,<br />

isim vermeden gerçekleştirilen seçmelerin ardından,<br />

dünyanın dört bir yanından geniş bir yelpazeye yayılmış<br />

profesyonel ve amatör fotoğrafçıların çektiği ilham verici,<br />

dikkat çekici ve düşündürücü çalışmalar ortaya çıkarıldı.<br />

13 Profesyonel, 10 Açık ve 3 Gençlik kategorisinde, jüri<br />

üyeleri finale kalan fotoğrafçıların bilindik konulara karşı<br />

sergiledikleri cesur yaklaşımdan ve bu fotoğrafçıların<br />

jüri üyelerini bugüne kadar hiç görmedikleri görüntü ve<br />

hikâyeler ile şaşırtma yeteneklerinden son derece etkilendiler.<br />

“Yılın Fotoğrafçısı” unvanı ve 25 bin dolarlık<br />

büyük ödülün yanı sıra Sony’den profesyonel fotoğraf<br />

ekipmanları kazanma şansını yakalamak üzere yarışacak<br />

adayların final listesi bugün açıklandı. Yarışmanın<br />

kazananları ise 23 Nisan tarihinde duyurulacak<br />

Sepetine Sığmayan Keşif...<br />

Her gün mama kabına konan yemeği yiyip, pencerenin<br />

önündeki sepetinden dışarıdaki hayatı seyreden ve hayaller<br />

kuran kedi Keşif, bir gün papağan Pollyanna ile tanışır.<br />

Günlerinin aslında ne kadar monoton olduğunu fark<br />

ettiğinde üzülse de, hayallerinin gerçeğe dönüşebileceğini<br />

öğrenince çok heyecanlanır. Polly’nin rehberliğinde hayallerine<br />

adım adım yaklaşan Keşif’i<br />

bazı engeller yıldırmaya çalışacaktır: Erteleme, korku, pişmanlik.Tüm<br />

bunlarla nasıl mücadele edeceğini öğrenen<br />

Keşif, hayallerine ulaşmaya<br />

artık çok daha yakındır.<br />

Siz de hayatta daha fazlasını hak ettiğinizi biliyor, ancak<br />

“nasıl elde edeceğiniz” sorusu karşısında cevapsız kalıyorsanız…<br />

Sepetine Sığmayan Keşif ile içinizde var olan potansiyelin<br />

farkına varacak<br />

ve tıpkı Keşif gibi hedeflerinize açılan kapıların anahtarlarını<br />

bir bir bulacaksınız.<br />

Samantha Babington’un Sayfa 6 yayınlardan çıkan kitabı<br />

222 sayfa.<br />

<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /55

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!