marketing europe & anatolia Sayı: 060
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Köşe<br />
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com<br />
(retorik<br />
)<br />
Sonra suç bende olmasın...<br />
Enteresan günlerden geçiyoruz. Gündemimizde<br />
bir anayasa değişikliğinin referanduma gidiş süreci<br />
var.Tasarı bir çok eksiklik ve belirsizlik içeriyor.<br />
Referandumda "Hayır" denmesini savunanlar sorgulayıcı<br />
olmamızı önerirken "Evet" cephesini savunanlar ise<br />
mutlak bir güven ve sadakatle tüm eksikliklerin kişisel iyi<br />
niyetle kötüye kullanılmayacağına ve zaman içerisinde<br />
düzeltileceğine iman etmemizi istiyorlar.<br />
Herkes konuya kendi cephesinden bakarken Hayır<br />
cephesi daha gerçekçi bir önermeyle karşımıza çıkıyor.<br />
Evet cephesinin ise bir kişinin istikbalini, ülkenin<br />
istiklalinden üstün tuttuğu ve bu bagajla tüm eksiklikleri<br />
görmezden gelmeye çalıştıp, bizi de "ne var canım, halka<br />
soruyoruz işte" argümanıyla ikna etmeye çalıştıkları<br />
görünüyor.<br />
Ben de konuya kendi zaviyemden yaklaşmak istiyorum.<br />
Kişisel deneyimlerimden yola çıkarak, kişilerden<br />
bağımsız, tarafsız bir sonuca varmak istiyorum.<br />
cevaplanmamış açık bırakılmış onlarca konu olması ve<br />
bir ülkenin istikbalini bu kadar eksik bir anayasayla kim<br />
olursa olsun bir faninin insafına bırakmak bana pek de<br />
mantıklı gelmiyor.<br />
Evet cephesi ısrarla halkın %50 si + 1 kişinin oy<br />
vereceği kişinin mutlak bir güveni hak ettiğini ve hata<br />
yapmayacağını öne sürüyorlar. Benimse aklıma 1982<br />
anayasasına halkın %92'sinin evet oyu verdiği ve o<br />
referandumda bir darbeciyi de cumhurbaşkanı seçtiği<br />
geliyor. Az önce de söylediğim gibi kimin seçileceği<br />
hiç önemli değil, bütün yürütme yetkilerini, yargıda ve<br />
bürokrasideki atama yetkilerini, bir parti genel başkanı<br />
olarak meclisin büyük olasılıkla çoğunluğunu belirleme<br />
yetkisini, hiç bir kriter ve sınırlama koymaksızın<br />
(Örneğin tüm başkan yardımcıları ve bakanları kendi<br />
aile bireylerinden atamasının karşısında hiç bir önlem<br />
düşünülmemiş) bir kişinin eline bırakmak "Evet"çiler<br />
kusuruma bakmasın ama benim bir faniye duyabileceğim<br />
azami güveni kat kat geçiyor.<br />
Öncelikle kendi kişisel deneyimlerime bir bakayım. Ben<br />
reklam filmleri yönetmenliği yapıyorum. Kendime ait<br />
bir prodüksiyon şirketim var. Bir reklam ajansı bana bir<br />
reklam filmi yaptırmak istediği zaman senaryo, storyboard<br />
ya da ön bilgilendirmede neler sunulmuşsa o doğrultuda,<br />
yapımcı, kostümcü, sanat yönetmeni, cast sorumlusu,<br />
location manager vs. çalışmalarını başlatıyor. Yapılan<br />
çalışmalar bir PPM dosyasında derli toplu bir sunum<br />
haline getirilip, ajans ve reklamverenle gerçekleştirilen<br />
PPM'de detaylarıyla tartışılıp karara bağlanıyor. Reklam<br />
filminin operasyon kısmı ise ancak bu PPM'den sonra<br />
gerçekleştirilebiliyor. Yani bütçesi ortalama 30 bin<br />
USD ile 1 milyon 500 bin USD arasında değişen bir<br />
reklam filmi için bile her aşama, her nokta operasyon<br />
öncesinde kesinleştirilip sonra realize ediliyor. Örneğin<br />
ben eksiklerle ve açık noktalarla dolu bir PPM dosyasıyla<br />
toplantıya girip, endişelenmeyin bana güvenin hallederiz<br />
desem, belki müşterilerimin bir kısmı bana olan kişisel<br />
güvenlerinden dolayı bunu kabul edebilirler ama iş<br />
ahlakım ve sektörel gelenekler bu lakayt çalışma şekline<br />
izin vermez. İş ahlakı ve sektörel gelenekleri bir yana<br />
bırakıp böyle belirsiz bir iş modelinde ısrar edersem de<br />
bu modelin sürdürülebilirliği olmayacaktır.<br />
Şimdi bu kişisel deneyimden yola çıkarak anayasa<br />
değişikliği sürecini ele alalım. Ben bir reklam filmi<br />
prodüksiyonu için dahi bu kadar özenle akılda hiç bir<br />
soru bırakmayacak bir ön hazırlık yaparken, bir ülkenin<br />
istikbalini belirleyecek bir anayasa değişikliğinde<br />
"Evet" denmesini savunanlar, seçilecek kişinin tüm insani<br />
zayıflıklarımızdan ari, adeta ilahi bir yaratık olduğuna<br />
inanmamızı istiyorlar. Bense buna bir kıssa ile cevap<br />
vermek istiyorum. Kıssadan hisse çıkarmayı da sizin<br />
ferasetinize bırakıyorm.<br />
Çok eski zamanlarda bir hükumdar yanına tüm servetini<br />
ve dünyalar güzeli eşini alarak en güvendiği kişilerle bir<br />
yolculuğa çıkmış, Yolda düşmanları tarafınan bir baskına<br />
uğrayınca eşini ve servetini en güvendiği adamına<br />
bırakarak "Sen eşime ve servetime göz kulak ol. Ben<br />
teslim olacağım demiş." ve teslim olmuş. Birkaç yıl esir<br />
kaldıktan sonra ülkesine döndüğünde o çok güvendiği<br />
adamının eşi ile evlendiğini, servetine ve devletine<br />
el koyduğunu görmüş. Gördüğü manzara karşısında<br />
sitemini dile getirdiğinde, yeni hükümdar; "Bütün<br />
bunları eşini ve servetini bana bırakıp teslim olurken<br />
düşünecektin. O gün ben eşim ve servetimle kaçayım<br />
sen ölene kadar savaşıp beni koru deseydin senin için<br />
ölmeye hazırdım, sen ise bunun yerine kendin teslim<br />
olup bir faniyi baştan çıkaracak kadar fazla servetini<br />
ve insanın bakmaya kıyamayacağı eşini bana bıraktın.<br />
Bir süre nefsimle mücadele ettim ama devleti başsız<br />
bırakmamak gerektiğine dair bir gerekçeyle vicdanımı<br />
rahatlatınca kaçınılmaz olanı ertelemeyi bıraktım. Suç<br />
benim değil senindir." demiş.<br />
Yarın suçlu ben olmamam için bugün Hayır diyorum.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 13