13.05.2017 Views

Metod Koleji Dergisi - 3. Sayı (Aralık 2016)

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MATEMATİK<br />

ALTIN ORAN<br />

Altın oran, özellikle çeşitli bilim dallarında,<br />

mimari ve sanatsal alanlarda yararlanılan,<br />

belirli bir tutarlılık üzerine<br />

kurulu parçalar arasındaki uyumu yansıtan geometrik<br />

ve sayısal değerlere verilen isimdir. İlk<br />

kez Mısırlılar ve Yunanlar tarafından mimari<br />

yapılarda, heykellerde ve diğer sanatsal alanlarda<br />

kullanılmıştır. Temel olarak bölünen bir<br />

bütünün yan yana getirilen iki parçasının diğer<br />

büyük parçayı oluşturması prensibine dayanır<br />

ve altın oranın sayısal değeri 1,618’dir.<br />

Doğada birçok canlıda ve yapıda gözlemlenebilen<br />

altın oranın insanlar tarafından ne zaman<br />

ve nasıl bulunduğu tam olarak bilinmemekle<br />

birlikte bu konudaki en ünlü eser Leonardo<br />

da Vinci’nin 1492 yılında tamamladığı insan<br />

vücudundaki altın oranları gösteren “Vitrivius<br />

Hülya Yoludoğru<br />

Matematik Öğretmeni<br />

Adamı” isimli çalışmasıdır. Leonardo<br />

da Vinci’nin günlükleri arasında, aldığı<br />

notların yanında bulunan bu çizim<br />

iç içe geçmiş, kolları ve bacakları açık<br />

ve kapalı olmak üzere çıplak bir adamı<br />

tasvir ediyordu. Çizimdeki vücut<br />

çeşitli sayısal değerlerle, geometrik<br />

şekillerle eşleştirildiğinden Leonardo<br />

da Vinci’nin “İnsanın Oranları” adını<br />

verdiği bu çizim insanı ve doğayı,<br />

aralarındaki uyumu keşfetmeye çalışan<br />

bir eser olarak tanımlanmaktadır.<br />

Altın oran veya ilahi oran adını kullanan<br />

ilk kişi de Leonardo da Vinci’dir.<br />

İtalyan Matematikçi Fibonacci de altın<br />

orana uygun olarak dizilen sayılar<br />

topluluğunu keşfetmiştir ancak bunu<br />

altın oranın farkını<br />

bilerek yapıp yapmadığı<br />

tam olarak bilinmemektedir.<br />

Fibonacci<br />

diziliminde arka arkaya<br />

gelen her sayının toplamı bir<br />

sonraki sayıya eşittir. Örneğin;<br />

..., 3, 5, 8, 13, 21... gibi.<br />

Mısırlıların piramitleri yaparken<br />

de altın oran benzeri bir sistemden<br />

yararlandıkları gözlemlenmektedir.<br />

Keops Piramidi’nin<br />

kare şeklindeki tabanının ölçüsü<br />

ile üçgen şeklindeki yüzeyine<br />

uygun bir yuvarlak çizildiğinde<br />

bu yuvarlığın büyüklüğü birbirleri<br />

ile eşit olmaktadır. Aynı şekilde Yunanlar<br />

da heykel yapımlarının çoğunda bu orandan<br />

yararlanmışlardır. Rönesans Döneminde ise<br />

birçok sanatçı tablolarında altın oranı kullanmıştır.<br />

Bu şekilde özellikle insan heykel ve<br />

çizimlerinde gerçeğe çok daha yakın sonuçlar<br />

elde edilmiştir.<br />

Günümüzde de insanlar, teknolojide ve yaşamındaki<br />

birçok alanda bu oranı kullanmaktadır.<br />

Toplum bu oranı kısaca göz nizamının ve düzeninin<br />

oranı, diye tarif etmektedir. Nesnelerin<br />

göze görünen en güzel şekilde ayarlanmasıdır.<br />

BARDAKTAKİ<br />

ÇARPMA<br />

Seneye bomba gibi başlayan öğrenciler, matematik becerilerini<br />

geliştirebilmek için çalışmalarına devam ediyor. Çarpma işlemi<br />

için çalışmalar yapan öğrenciler, işlem becerilerini ve hızlarını<br />

geliştirebilmek için sık sık oyunlar oynuyor. Bunlardan bir tanesi de<br />

ritmik saymalar yapılarak hazırlanan bardak oyunu. Çarpım tablosunu<br />

ezberlemek yerine karışık şekilde dizilen bardaklardan ritmik saymalar<br />

yaparak sayıların katlarını dizmeye çalışıyorlar. En hızlı dizen<br />

kişi ya da grup o oyunu kazanıyor. Ayrıca üst üste konulan bardaklar<br />

hangi sayının kaçıncı katının kaç olduğunu bulmamıza da yardımcı<br />

oluyor. Matematik oyun oynayınca daha güzel.<br />

4 <strong>Metod</strong>ergi<br />

Fatma Korkmaz<br />

Matematik Öğretmeni

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!