İsim ve Sıfat Tevhidi
Mektebe -> Kitablarımız -> İsim ve Sıfat Tevhidi (Ömer Faruk)
Mektebe -> Kitablarımız -> İsim ve Sıfat Tevhidi (Ömer Faruk)
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>İsim</strong> <strong>ve</strong> <strong>Sıfat</strong>lar <strong>Tevhidi</strong><br />
olan 64 “niyet, kasıt” anlamını baz alarak yalnızca Allah<br />
(azze <strong>ve</strong> celle)’nin rızasının kastedilerek yapıldığı ameller<br />
olarak tevil etmiş <strong>ve</strong> böylece âyeti sıfat âyetlerinden<br />
saymamışlardır. Zira âyetin ilk <strong>ve</strong> ikinci cümlesi, ibadetin<br />
yalnızca Allah (azze <strong>ve</strong> celle)’ye sarfedilmesi <strong>ve</strong> ibadete<br />
O’ndan başka hiçbir şeyin ortak kılınmaması gerektiğini<br />
ifade etmektedir. İşte âyeti bu şekilde yorumlayanlar<br />
bu iki cümlenin, âyetteki <strong>ve</strong>ch kelimesini zâhiri üzere<br />
anlamayıp ona böyle bir anlam yüklemenin muteber<br />
bir delili olacağını söylemişlerdir. Yani sadece Allah<br />
için/ihlas üzere yapılan ameller -kişiyi ebedi cennete<br />
ulaştıracağı için- baki kalacak, ancak bunun dışındaki<br />
büyük ya da küçük şirk olan ameller <strong>ve</strong> müşrik olan kişinin<br />
yaptığı ameller ise sahiplerinin yüzüne çarpılarak<br />
boşa çıkartılacaktır. Buna karşın kimi âlimler ise, bu<br />
âyeti Rahman sûresi 26 <strong>ve</strong> 27. âyetteki anlamıyla tefsir<br />
ederek âyetin zâhirinden dönmeyip bu kuralı burada<br />
da işletmişlerdir.<br />
Ancak şunu bir daha belirtelim ki, bu iki âyeti zâhir<br />
anlamı üzere yorumlamayan selef âlimleri, bununla bereber<br />
başka deliller sebebiyle Allah (azze <strong>ve</strong> celle)’nin yüz<br />
sıfatını kabul ediyorlardı. Nitekim İbn Huzeyme’nin<br />
64. Örneğin bkz: İnsan, 9.<br />
63