You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SWISSOTEL / MOSCOW<br />
OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />
İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />
TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />
YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Banyo Buklet Tepsi<br />
Ceviz Sehpa, Varaklı<br />
Hareketli Ayna<br />
Giysi, Kravat Askısı<br />
Ayakkabı Bağlama<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Kaydırmaz Tepsi<br />
Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />
Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />
Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />
www.demodek.com
<strong>HOTEL</strong> RONESANS / PARIS<br />
OTEL MOBİLYALARI, OTEL EKİPMANLARINDA 33 YIL<br />
İTALYA ALMANYA FRANSA İNGİLTERE RUSYA İSVİÇRE<br />
TÜRKİYE YUNANİSTAN GÜRCİSTAN AZERBAYCAN TÜRKMENİSTAN İSPANYA<br />
YENİ ÜRÜNLERİMİZDEN<br />
Mantar Sehpa<br />
Minibar Dolabı<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Banyo Buklet<br />
Çanta Askısı<br />
Karşılama Tepsisi<br />
Varaklı Masa<br />
Cilalı Masif Sehpa<br />
Tüm ürünlerde isteğe bağlı renk, ebat ve özel tasarım imkanı<br />
Demo Dekorasyon Mobilya Üretim A. Ş.<br />
Fabrika-Showroom: İstanbul caddesi No: 16 Hadımköy, İstanbul Tel: 0212 771 3366<br />
www.demodek.com
Otelde konforun en büyük ölçüsü yataklar<br />
Editör<br />
Müşterilerin ilgisini çekmek ve onlara daha iyi bir gece refahı sunmak artık üzerine güzel<br />
yastıkların dizildiği ve şahane çarşafları olan yatakların çok ötesinde bir şey. Bir adım önde<br />
olmak için oteller her detaya dikkat ediyorlar. Alman Fraunhofer Enstitüsü tarafından yapılan bir<br />
araştırma, otel sahipleri ve yöneticileri için müşteri memnuniyetini artırma konusunda çok önemli<br />
ipuçları veriyor. Araştırmacıların elde ettikleri verilere göre bir otelde müşteri tatmininin en önemli<br />
kriterinin yatak olduğunu belirtiyor. Araştırma verileri otel müşterileri ile yapılan görüşmeler<br />
sonucunda elde edilmiş. Müşterilerin yüzde 98’i kendileri için otelde başka hiçbir şeyin yatak,<br />
karyola ve baza kadar önemli olmadığını bildirmiş. Fakat ne yazık ki müşterilerin sadece yüzde 35’i<br />
kaldıkları oteldeki yataktan memnun olduğunu belirtmiş.<br />
Günümüz otel yatakları sektörü her bir kolunda yenilikçi, kaliteli, özgün ve teknolojik çözümleriyle<br />
öne çıkıyor. Bugünün üretim kapasitesi, ürünleri ve hedeflerine baktığımızda dünyada gelişen<br />
teknoloji ve yaklaşımları sektöre adapte etme konusunda memnuniyet verici gelişmeler içerisinde<br />
olduğumuzu görüyoruz. Bunun en güzel örnekleri ise, bu ayki dosya konumuz içerisinde<br />
haberleştirerek sayfalarımıza taşıdığımız otel yatakları sektörünün en deneyimli ve güçlü<br />
markaları…<br />
Hicran Özbük, turizm sektörünün genç, dinamik ve deneyimli isimlerinden… İstanbul Kongre ve<br />
Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürlüğü ile birlikte İstanbul Shopping Fest’i de dört yıldır düzenleyen<br />
bir profesyonel o. Şehrin markalaşma yarışında bayrağı önden taşıyacak kadar İstanbul aşığı,<br />
heyecanlı ve keşfe gönüllü… 10 parmağında 10 marifet demekle abartmış olmayacağımız tecrübeli<br />
isim şimdilerde ICCA Akdeniz Bölge Başkanlığı göreviyle turizm sektöründeki başarılarını<br />
perçinliyor. Turizm sektöründe üç ayrı şapkayı başarıyla taşıyan Hicran Özbük ile yeni görevini,<br />
İstanbul’a dair hedeflerini ve gelecek projelerini bu röportajımızda konuştuk.<br />
Televizyonun siyah beyaz olduğu 80’li dönemlerde henüz bir çocuktu Serkan Bozkurt. Nerede<br />
dilini bilmediği bir programa denk gelse, ekrana öylece mıhlanır, ismini cismini bilmediği kelimeler<br />
üzerinden türlü hayaller kurardı… Her aşçının kendince bir dönüşüm hikayesi var elbette ama<br />
Chef’s Table Mutfak Akademisi’nin kurucusu, deneyimli şef Serkan Bozkurt’unki bana daha farklı<br />
bir yolculukmuş gibi geldi. Okula gitmeyi çok seven bir çocuğun yabancı dilin cazibesine kapılarak<br />
yeşerttiği aşçılık hikayesi ile Serkan Bozkurt’u ‘şefin gözünden’ bölümüzde ağırladık.<br />
Yazın bu sıcak günlerinde keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz söyleşilerimiz, gündemi mercek<br />
altına aldığımız haber konularımız ve şehrin en seçkin mekanlarında yaptığımız özel çekimlerimiz<br />
ile sizlerleyiz!...<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
Hatice Ünal Bilen<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />
İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />
GENEL MÜDÜR<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
YAYIN DANIŞMANLARI<br />
MEHMET SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
YUSUF OKÇU<br />
yusuf.okcu@img.com.tr<br />
HATİCE ÜNAL BİLEN<br />
hatice.unal@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />
Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
CONSEPT TASARIM<br />
BİLGİ İŞLEM<br />
SOSYAL MEDYA<br />
FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />
EMİR ÖMER ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
FATMA DEMİRBAĞ<br />
fatma.demirbag@img.com.tr<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Songül ÇEK<br />
songul.cek@img.com.tr<br />
HAKKI GÜNERKAN<br />
hakki.gunerkan@img.com.tr<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />
MUHASEBE ve<br />
FİNANS MÜDÜRÜ<br />
ABONE ve DAĞITIM<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
EBRU PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
MUSTAFA AKTAŞ<br />
mustafa.aktas@img.com.tr<br />
NURTEN DEMİR<br />
nurten.demir@img.com.tr<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
İhlas Plaza No:11 A/41<br />
Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />
Tel: 0212 454 30 00<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />
No:1 Kat:4<br />
Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />
Tel: +90 212 604 51 00<br />
Faks: +90 212 604 51 35<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler<br />
38<br />
antre<br />
6 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
20 İnegöl’de turizm konuşulacak<br />
‘DOSTUM’<br />
22 TUROYD Çin pazarı için düğmeye<br />
bastı<br />
24 ISTOTEP workshop serilerinin<br />
2. si Expedia ile tamamlandı<br />
26 TÜROB geleneksel öğle yemeği<br />
gerçekleşti<br />
28 İstanbul’da Shopping Fest rüzgarı<br />
esti<br />
29 İstanbul fiyat stresinde<br />
30 Türk turizmine Almanya’dan büyük<br />
destek<br />
31 Arabasına atlayan Yunanistan’a<br />
gidiyor<br />
33 Antalya temmuzda 5 milyonu aştı<br />
34 Ayık: Turist sayısı artıyor, turizm<br />
gelirimiz artmıyor<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
40 46<br />
yeni yatırımlar<br />
36 Carlson Rezidor, <strong>2017</strong> yılı içinde<br />
Türkiye’de 7 otel açıyor<br />
38 Türkiye’deki ilk DoubleTree by Hilton<br />
Resort oteli Kemer’de açılacak<br />
40 Eski İstanbul’un yeni gözbebeği;<br />
Yüksel İstanbul Yenikapı Hotel<br />
42 The Ritz-Carlton, denize açılıyor<br />
43 Riverside Mansion Hotel, 2018’de<br />
oda sayısını 2’ye katlayacak<br />
44 Tuzla, Viaport Marina ile deniz<br />
turizminde devler ligine çıktı<br />
45 Ingenico Group, Türkiye’de kendi<br />
TSM merkezini kurdu<br />
iş’te kadın<br />
46 3 şapka 1 iş insanı: Hicran Özbük<br />
marka<br />
50 Oğuz Kıral: Natuzzi ile güçlü bir<br />
şekilde büyümeye devam edeceğiz<br />
52 RATIONAL yine evinde, Landsberg’de<br />
53 Meiko 90. yılını kutluyor<br />
54 Kamsan Sandalye, yıl yıl açacağı<br />
mağazalarla büyüyecek<br />
56 İnoksan, gözünü ABD’den sonra Çin<br />
pazarına dikti<br />
57 LAMP 83 büyümeye devam ediyor<br />
58 Zümrüt Doyran: 2018’de yurt içi-yurt<br />
dışı pazarlama ve satış faaliyetlerimizi<br />
artıracağız<br />
62 Narin Epsilon Serisi ile sofralarda<br />
sonbahar esintisi<br />
63 Sektör firmalarından kısa haberler<br />
dosya<br />
64 Otel yatakları<br />
etkinlik<br />
80 MICE’ciler hem eğitim aldılar hem<br />
motive oldular<br />
şef’in gözünden<br />
82 ‘Lisan’slı şef: Serkan Bozkurt
dosya<br />
Otel Yatakları<br />
64 82 100<br />
gastro güncel<br />
86 Taksiler bundan böyle Gastronomi<br />
Turizmi için kilometre açacak<br />
88 Metro’dan Gıda İsrafını Önleyen Yeni<br />
Uygulama: Gurme Kutusu<br />
89 Gastro Entertainment en lezzetli<br />
markaları bir araya getiriyor<br />
90 Güvenilir Eller’ hedefi ikiye katladı<br />
91 Gıda girişimcileri Chobani desteğiyle<br />
dünyaya açılıyor<br />
92 Oteller ve lokantalar için Türk halkı<br />
ne kadar harcıyor?<br />
93 Malatya Kayısısına AB’den ‘Coğrafi<br />
İşaret’ tescili<br />
gastro aktüel<br />
94 Gastronomi sektöründen kısa<br />
haberler<br />
hijyen<br />
98 Maratem’den bakterilere karşı el<br />
yıkama ürünü<br />
99 Kärcher gıda sektöründe sıcak<br />
basınçlı yıkayıcıları öneriyor<br />
yeni mekan<br />
100 Bir steakhouse’dan çok daha<br />
fazlası: Scarlet Etiler<br />
104 Alaçatı’da bitmeyen deniz keyfi:<br />
Spiaggia Grande<br />
106 150 yıllık İSKENDER, Nişantaşı’nda<br />
108 Karski, Yalıkavak’ta<br />
110 BigChefs, Sabiha Gökçen Dış<br />
Hatlar Teminali’nde açıldı<br />
111 Mado, son şubesini Ürdün’de açtı<br />
fuar<br />
112 The Hotel Show’a büyük ilgi<br />
114 Gıda’da ihracat pazarının kapısı<br />
CNR EXPO’da açılacak<br />
116 Seramiksan, yenilikçi ürünleriyle<br />
Cersaie’de<br />
117 WorldFood Istanbul Eylül için<br />
gün sayıyor<br />
hotel-tech<br />
118 Mitsubishi Electric’ten dünyanın<br />
geleceği için çevreci teknolojiler<br />
120 Turizmde dönüşenler rekabette<br />
öne geçiyor<br />
122 Geleceğin gezgin grubu “sosyal<br />
medyacılar”<br />
ürün<br />
124 Dekorasyonda mozaik tasarımın yıldızı;<br />
Studio Mosaics<br />
ürünler<br />
126-127-128 Yeni ürünler<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
8<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Jolly Tur’dan Güneydoğu’daki turizm<br />
seferberliğine farklı bir boyut<br />
Jolly Tur, turizm kadar sosyal sorumluluk çalışmalarında da en güzele,<br />
en iyiye odaklanmış projeleriyle dikkat çekiyor. 2016’daki sıkıntılı sürece<br />
rağmen, GAP Turları’na devam ederek bölge turizmine katkısını kesintisiz<br />
sürdüren Jolly Tur, şimdi de Şanlıurfa’ya çağrı merkezi kurdu. 25 kişilik<br />
kadro ile yola çıkan Jolly Tur, işsizlik oranının yüksek olduğu şehirlerden<br />
biri olan Şanlıurfa’nın istihdamına katkıda bulundu. Jolly Tur Yönetim<br />
Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Figen Erkan, sosyal sorumluluk olarak<br />
nitelendirdikleri bu projeyle Şanlıurfa’nın istihdamına katkıda bulunmaktan<br />
ve bölgede turizmin bir meslek alanı olarak benimsenmesinin yolunu<br />
açmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarının altını çizdi.<br />
Bodrum’da denize sıfır bir yaşam…<br />
Olaverde, Bodrum’un en gözde beldesi Gündoğan’da gerçek denize sıfır<br />
konumu ile sizi hayallerinizle buluşturuyor. Günün her anı sakin denizi<br />
ile mükemmel bir yaşam deneyimi vaat eden Olaverde, Bodrum’da<br />
nadir bulunan büyüleyici bir kumsala da sahip. İdeal konumu ile sabah<br />
güneşini gören Olaverde, sunduğu birçok imkan ile de Gündoğan’ın en<br />
gözde projesi…<br />
TAV’dan yılın ilk yarısında<br />
511 milyon avro ciro<br />
Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önemli markası TAV<br />
Havalimanları, <strong>2017</strong> yılının ilk yarısında 51 milyon yolcuya hizmet verdi.<br />
Konsolide cirosunu 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 2 artıran şirket 60<br />
milyon avro net kar açıkladı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani<br />
Şener “Havalimanlarımızdaki yolcu trafiği <strong>2017</strong> yılının ikinci çeyreğinde<br />
pozitif ivmeyi yakaladı. Bu yıl da portföyümüzü büyütmek için iş geliştirme<br />
ve yatırım çalışmalarına hız kesmeden devam ettik. Haziran ayında<br />
Suudi Arabistan Sivil Havacılık İdaresi (GACA) ile Yanbu, Qassim ve Hail<br />
havalimanlarının geliştirilmesi ve işletmesi için sözleşmeleri imzaladık.<br />
Medine havalimanındaki başarımızı bu havalimanlarında da tekrarlamak<br />
istiyoruz.” dedi.<br />
TUROYD, Anadolu’da otelcileri bir<br />
araya getiriyor<br />
Türkiye genelinde otel yöneticilerinin ilk kez bir araya gelerek<br />
oluşturduğu, Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) tarafından<br />
organize edilen, TUROYD Güneydoğu Anadolu Bölgesel yürütme<br />
kurulu toplantıları Siirt, Batman ve Diyarbakır’da gerçekleştirildi.<br />
İlk toplantısını 5 Temmuz’da Diyarbakır’da Radisson Blu’da<br />
gerçekleştiren TUROYD Yönetim Kurulu Üyeleri ile bölgesel<br />
dinamikleri, otelciliğin ve turizmin gündemini değerlendirdi.<br />
Anadolu’da turizmcileri bir araya getiren bu toplantılar sırasında<br />
konuşan TUROYD Başkanı Ali Can Aksu yaptığı açıklamada; “Işığın<br />
geldiği yönü iyi gözlerseniz karanlıklarınız aydınlığa dönüşür.<br />
Hepimizin ortak paydası turizm ve istikrar. Mezopotamya’nın ve bu değerli tarihi coğrafyasında turizm ile barış köprülerinin kurulmasını<br />
istiyoruz. Bu topraklardan korkmayın! Artık güvendeyiz. Bu topraklarda huzur var, samimiyet var, sevgi var. Sizleri burada sevgiyle<br />
misafir etmek istiyoruz. Gelin kaynaşalım var olalım bir olalım diri olalım aydınlığa yol alalım” dedi.
10<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Emirates ve flydubai, ortaklık<br />
anlaşmasıyla güçlerini birleştiriyor<br />
Emirates ve flydubai, yeni bir ortaklığa imza atarak iki yüz ’den fazla<br />
destinasyona erişim sağlıyor. Yönetimleri birbirlerinden bağımsız şekilde<br />
devam eden iki havayolu, operasyon büyütme ve büyümeye ivme sağlama gibi<br />
konularda birbirlerinin ağını kuvvetlendirecek. Yenilikçi nitelikteki ortaklık,<br />
kod paylaşımının ötesine geçerek koordinasyon imkânı veren programlamayla<br />
beraber bütünleşik ağ ortaklığını içeriyor. Bu ortaklık modeli flydubai<br />
müşterilerine Emirates’in bünyesinde bulunan altı kıtaya yayılmış, dünya<br />
çapındaki uçuş noktalarından kusursuz şekilde yararlanma imkânı tanıyor.<br />
Emirates müşterileri ise flydubai’nin kuvvetli bölgesel ağına erişim kazanıyor.<br />
Eser Hotel’lere davetlisiniz…<br />
Yazın, güneşin ve soğuk havuz suyunun tadını çıkarmak için çok uzaklara<br />
gitmenize gerek kalmadı. Eser Hoteller Grubuna ait Büyükçekmece ve Silivri<br />
otelleri Aquapark yaz eğlencesi ile sizlere şehirde küçük tatil molaları sunuyor.<br />
Büyükçekmece’deki Eser Premium Hotel’de gündüz gökyüzünü izleyerek<br />
havuzun keyfini çıkarıp akşamları sahilde serin yürüyüşlerle anın tadını<br />
çıkarmaksa size kalıyor. Ya da Silivri’deki Eser Diamond Hotel’de tüm gün<br />
kumsalın ve denizin tadını sonuna kadar çıkarıp rahatlayabilirsiniz. Keyfinize<br />
keyif katacak şehir otellerimizde hafta sonları için planlayacağınız küçük<br />
tatillerle anılarınıza unutulmaz anlar ekleyin. Üstelik aile konaklamalarında<br />
özel avantajlar sizleri bekliyor.<br />
Palmarina Bodrum Barcelona’da<br />
Türkiye’yi tanıttı, sıra Hamburg’da<br />
İş ortakları, sektörün VIP isimleri ile beraber 800’den fazla kişiyi ağırlayan ve<br />
onlara da yelkenli deneyimi yaşatan Palmarina Bodrum, gelen ziyaretçilere<br />
de Türkiye’yi ve Bodrum’u tanıttı. Barcelona’nın merkezinde bulunan,<br />
Extreme Club’da, konuklarını Türkiye’yi temsil edecek lezzetlerle ağırlayan<br />
Palmarina Bodrum Pazarlama ve PR Müdürü Derya Akyüz, yapılan<br />
sponsorluk çalışmasının bir sonraki Extreme Sailing Series yarışlarının bir<br />
ayağını da Bodrum’a getirmede çok önemli hedef olduğunu belirtti. “Yarışı<br />
dünya çapında destekliyoruz, aynı zamanda da ülkemizi ve Palmarina’nın<br />
da değer kattığı Bodrum’u tanıtıyoruz. Barcelona’da ilgi çok büyük oldu.<br />
Ülkemiz ve bizim için yelken sporları önemli, bunun için Palmarina Bodrum<br />
olarak elimizden gelen desteği veriyoruz” dedi.<br />
Prontotour’a yeni CMO<br />
Turizm sektörünün önde gelen markalarından Prontotour,<br />
pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na deneyimli isim<br />
Gürkan Erol’u getirdi. CMO (Chief Marketing Officer) olarak göreve<br />
başlayan Erol; markanın tüm pazarlama, iletişim faaliyetlerine<br />
ilave olarak satış, e-ticaret, CRM, inovasyon ve müşteri deneyimi<br />
alanlarını da kapsayan pazarlamadan sorumlu Genel Müdür<br />
Yardımcılığı görevini de üstlenecek. 1968 doğumlu Gürkan Erol,<br />
Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi<br />
Makina Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
12<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Akfen Holding, %40’lık hissesini IFM<br />
Investors’a devrediyor<br />
<strong>2017</strong> yılında Akfen Yenilenebilir Enerji’nin yüzde 33’ünü EBRD ve IFC’ye, TAV<br />
Havalimanları Holding’deki yüzde 8.1’lik hissesini Fransa merkezli Aéroports de<br />
Paris şirketine devreden Akfen Holding, Türkiye’ye bir başka dev yabancı yatırımı<br />
daha çekmeyi başararak Mersin Uluslararası Limanı’ndaki yüzde 50 hissedeki<br />
yüzde 40’lık payın 869 milyon dolara devri için Avustralyalı altyapı fonu IFM<br />
Investors ile hisse devir sözleşmesi imzaladı.<br />
Crowne Plaza Florya yeni Genel<br />
Müdürü<br />
Volkan Öztürkler oldu<br />
Turizm ve otelcilik sektöründe uluslararası deneyime sahip, sektörün genç<br />
ve dinamik yöneticilerinden Volkan Öztürkler, Crowne Plaza Florya’nın Genel<br />
Müdürü olarak göreve başladı. 20 yılı aşkın turizm ve otelcilik deneyimine sahip<br />
Öztürkler, sırasıyla Boca West Country Club, Boca Resort & Club, The Ritz<br />
Carlton, Rixos gibi lüks segment markalarda üst kademe yöneticilik ve genel<br />
müdürlük pozisyonlarında görev yapmıştır. Intercontinental Hotels Group’a<br />
bağlı Crowne Plaza oteller zincirinin en yeni üyelerinden biri olan Crowne Plaza<br />
Istanbul Florya, Volkan Öztürkler’in yönetimi ile birlikte city-resort konseptini<br />
öne çıkartarak misafirlerinin memnuniyeti için yüksek kalitede hizmet sunmaya<br />
odaklanacaktır.<br />
Corendon Airlines Türkiye’nin En Büyük<br />
500 Şirketi arasında<br />
Türkiye’nin önde gelen turistik havayollarından Corendon Airlines, şirketleri net<br />
satışlar, faiz/vergi öncesi kar-zarar, aktif toplam ve öz kaynak değerlerine göre<br />
sıralayan Fortune 500 Türkiye listesine 284.sıradan girerek, 6. kez “Türkiye’nin en<br />
büyük 500 şirketi” arasında yer aldı.<br />
Hilton İstanbul Kozyatağı’nda<br />
üst düzey atama<br />
World Travel Awards 2015 ve 2016’da iki yıl üst üste ‘’Türkiye’nin<br />
En İyi Şehir Oteli’’ seçilen Hilton İstanbul Kozyatağı’nda üst düzey<br />
bir atama gerçekleştirilerek otelin Satış Direktörlüğü görevine Ilgın<br />
Eğilmezer getirildi. 2005 yılında Marmara Üniversitesi Turizm ve<br />
Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olan Eğilmezer, profesyonel<br />
hayata Radisson Blu Asia’da Satış & Pazarlama departmanında<br />
başladı. Ardından sırasıyla, Wyndham Grand Kalamış ve Crowne<br />
Plaza Asia’da Kıdemli Kurumsal Satış Uzmanı görevlerinde<br />
bulunan Ilgın Eğilmezer, 2015 yılında Hilton İstanbul Kozyatağı’nda<br />
Kurumsal Satış Müdürü olarak çalışmaya başladı. 2016 yılında<br />
otelin Satış Direktör Yardımcısı olarak atanan Eğilmezer, bundan<br />
sonra görevine Hilton İstanbul Kozyatağı Satış Direktörü olarak<br />
devam edecek.
‘PROJELERİNİZİ’<br />
YAPIYORUZ VE YENİLİYORUZ.
14<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
İngiltere uçuşlarında uygulanan<br />
elektronik cihaz yasağı kalktı<br />
İngiltere uçuşlarında uygulanan<br />
elektronik cihaz yasağı kalktı<br />
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uçuşları sonrası İngiltere uçuşlarında<br />
uygulanan elektronik cihaz yasağı kaldırıldı. Yasağın kaldırılması ile ilgili<br />
değerlendirmelerde bulunan Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Murat<br />
Ersoy “Önemli bir sorunu geride bırakmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İngiltere<br />
uçuşlarındaki yasağın kalkması Türk turizmine önemli katkılar sağlayacak” diye<br />
konuştu.<br />
Sofa Hotel Nişantaşı’nın 7. kat gizemi…<br />
Türkiye’deki ilk HIP otel olma özelliğinin yanı sıra, İstanbul’un sıra dışı oteli Sofa<br />
Hotel’in 7. katı sıra dışı konseptlere ev sahipliği yapan 7 farklı suitiyle, hayata gizem<br />
katmak isteyen misafirlerine sürprizlerle dolu alanlar sunuyor. Nişantaşı’nın mistik<br />
atmosferiyle sarmaş dolaş olan Sofa Hotel, 7. Katında yer alan suitlerinden biri olan<br />
No:701 Umar Suit’te, keyifli akşamüstü partileri, neşeli basın kahvaltıları ya da çok<br />
özel unutulmaz romantik konaklamalara ev sahipliği yaparak farkını bir kez daha<br />
baştan sona ortaya koyuyor.<br />
Radisson Blu Bosphorus Hotel<br />
Istanbul’a<br />
yeni genel müdür<br />
Konaklama sektöründe 20 yılı aşkın bir süredir görev yapan Rob Kucera,<br />
Carlson Rezidor Kuzey Afrika Bölge Müdürü olarak Dubai’ye atanan Bert<br />
Fol’den sonra Radisson Blu Bosphorus Hotel İstanbul’un Genel Müdürü<br />
olarak atandı. Aslen bir Güney Afrikalı / Çek Cumhuriyetli çift vatandaşlığı<br />
olan Rob, İngilizce ve Çek dillerini bilmektedir. Intec Collect and Wits Hotel<br />
okulundan otelcilik diploması almış ve Cornell Üniversitesi İleri Genel Müdür<br />
Programından mezun olmuştur.<br />
2018, Çin’de Türkiye Turizm<br />
yılı ilan edildi<br />
Turizm sektöründe yaşanan gelişmeler ve karşılaşılan sorunlara<br />
ilişkin tüm konuları ilgili mercilerin dikkatine sunan TÜRSAB,<br />
Birlik Üyesi Çin Halk Cumhuriyeti’yle çalışan acentalar ile bir<br />
araya geldi. 3 Ağustos’ta TÜRSAB Genel Merkez’de gerçekleşen<br />
toplantıda, 2018 yılının Çin Halk Cumhuriyeti’nde Türkiye Turizm<br />
yılı ilan edilmesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na<br />
sunulmak üzere yapılması planlanan etkinlikler konuşuldu. Çin<br />
Halk Cumhuriyeti ile çalışan acentalarla bir araya gelen TÜRSAB<br />
yetkilileri planlanan etkinlikler hakkında acentaların fikirlerini<br />
aldı. Etkinlik toplantısında; Çin Halk Cumhuriyeti pazarına<br />
hâkim olan acentaların yönlendirmeleriyle 2018 yılında Çin Halk<br />
Cumhuriyeti’nde Türkiye tanıtımına yönelik neler yapılabileceği<br />
değerlendirildi.
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Barlas Küntay kabri başında anıldı<br />
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği, TTYD’nin Kurucusu ve Onursal Başkanı<br />
Merhum Barlas Küntay mezarı başında anıldı. Törende Türkiye Turizm<br />
Yatırımcıları Derneği- TTYD Başkanı Oya Narin, rahmetli Turizm Bakanı,<br />
Barlas Küntay’ın 1980’li yıllarda attığı temellerin Türk turizminin dünya<br />
turizminde önemli yere gelmesinde büyük payı olduğunu söyledi. TTYD<br />
Başkanı Oya Narin, merhum Barlas Küntay’ın önderliğinde kurulan TTYD’nin<br />
turizmde 25 milyar dolarlık yatırımı bulunduğunu ve 400 bin kişiye istihdam<br />
yarattığını belirterek “Turizmde yaşanan sıkıntılara rağmen kendisinden<br />
aldığımız emaneti kararlılıkla, büyüterek devam ettiriyoruz” dedi.<br />
Emirates Türkiye’deki 30. yılını<br />
kutluyor<br />
Yıllardır Türkiye’den dünyaya seyahat ve ticareti güçlendirmek için<br />
bir ilham kaynağı olan ve dünyanın en büyük uluslararası taşıyıcısı ile<br />
‘Dünyanın En İyi Hava Yolu’ olmaya layık görülen Emirates, Türkiye’ye<br />
gerçekleştirdiği uçuşların 30. yıl dönümünü kutluyor. İlk olarak 31<br />
Temmuz 1987 tarihinde İstanbul seferlerine başlayan Emirates,<br />
374 koltuk kapasiteli Boeing 727 tipi uçaklarıyla haftada iki defa<br />
gerçekleştirdiği operasyonlarla, sadece bir senede 15.600’dan fazla<br />
yolcu taşıdı. Emirates şu anda Boeing 777-300 tipi uçaklarla İstanbul<br />
Atatürk Havalimanı’ndan haftada 11 sefer yapıyor.<br />
İstanbul Sabiha<br />
Gökçen’de yolcu artışı<br />
Temmuz’da çift haneye<br />
ulaştı<br />
2009 yılından bu yana yolcu artışında sürekli Avrupa’nın<br />
en hızlı büyüyen havalimanı olan İstanbul Sabiha Gökçen<br />
Uluslararası Havalimanı, Temmuz ayında yine büyük bir<br />
başarıya imza attı. Geçen yıl Temmuz ayında 2.6 milyon<br />
yolcuya ev sahipliği yapan İstanbul Sabiha Gökçen, geride<br />
bıraktığımız Temmuz ayında ise yolcu sayısını yüzde 13 oranında artırdı. Sabiha Gökçen’den geçen ay toplam 3 milyon 24 bin 119 yolcu<br />
geçiş yaptı. Temmuz ayında iç hat yolcu sayısı yüzde 12 artarak, 2 milyon olurken, dış hat yolcu sayısı ise yüzde 15 artışla 1 milyon<br />
olarak gerçekleşti.<br />
Bavul.com,<br />
faaliyetlerini<br />
durdurma kararı<br />
aldı<br />
Uçak bileti, otel rezervasyon ve tur hizmeti veren bavul.com, faaliyetlerini<br />
Eylül ayı itibarıyla durdurma kararı aldı. Bavul.com yönetimi,<br />
önümüzdeki döneme ait tüm seyahatlerin güvence altında olduğunu<br />
belirterek, seyahatler tamamlanana kadar müşteri hizmetlerinin<br />
servis vermeye devam edeceğini ifade etti, “Bu kararımızda pazarda<br />
oluşan aşırı rekabetçi fiyat politikalarının karlılığı oldukça azaltması ve<br />
tedarikçilerimizin çoğuna yaptığımız ödemelerin Euro cinsinden olması<br />
ve kurdaki hızlı değişiklikler etkili olmuştur.” açıklamasında bulundu.
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Celestyal Cruises ile Yunan Adaları’nda<br />
güz güzelliğini keşfet<br />
Uluslararası cruise markası Celestyal Cruises sıra dışı turlarıyla Yunan<br />
Adaları’nı keşfe çıkarmaya devam ediyor. Yazın son demlerinde işte size<br />
kendinizi zinde ve iyi hissedeceğiniz ‘adıyla müsemma’ bir rota önerisi:<br />
Celestyal Nefeli ile Euphoric Aegean Turları. 3, 4 ve 7 gecelik alternatifleriyle<br />
Euphoric Aegean Turları Eylül ayında başlayacak, Ekim sonuna kadar devam<br />
edecek. Tur programı kapsamında Celestyal Nefeli yolcularını İzmir’in Çeşme<br />
limanından alacak. 3 gecelik Euphoric Aegean Turları’nda Mikonos, Atina,<br />
Santorini; 7 gecelik turlarda ise bu limanların dışında Girit Hanya, Rodos ve<br />
Naphlion da gezilecek.<br />
Four Seasons Hotel Sultanahmet<br />
dünyanın en iyileri listesinde<br />
Four Seasons Hotel Sultanahmet, dünyanın en prestijli seyahat<br />
dergilerinden Travel + Leisure’nin The World’s Best listesine<br />
Türkiye’den seçilen tek otel oldu. 21 yıldır misafirlerine tarihle iç içe<br />
bir konaklama deneyimi sunan Four Seasons Hotel Sultanahmet,<br />
Travel + Leisure okurlarının belirlediği The World’s Best listesinde<br />
‘Avrupa’daki En İyi 15 Otel’ içinde 8. sırada yer alarak, başarısını<br />
uluslararası düzeyde bir kez daha tescil etmiş oldu.<br />
TUYED’te görev değişikliği<br />
Kerem Köfteoğlu görevini<br />
Hasan Arslan’a devretti<br />
Yedi dönemdir Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği<br />
Başkanlığı’nı yürüten Kerem Köfteoğlu, görevi Başkan<br />
Yardımcısı Hasan Aslan’a devretti. Konuyla ilgili olarak<br />
TUYED Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Kerem<br />
Köfteoğlu’nun yoğun programlarından dolayı yıllardır<br />
üstlendiği TUYED Başkanlığı görevini bıraktığı bilgisi<br />
paylaşılarak, “Bundan sonra TUYED Başkanlığını Hasan<br />
Arslan arkadaşımız yürütecektir” denildi.<br />
Wi-Fi’a<br />
olan talep<br />
gittikçe<br />
yükseliyor<br />
Dünyanın önde gelen mobil uydu iletişimi sağlayıcısı Inmarsat’ın pazar<br />
araştırması şirketi GfK iş birliğiyle üçüncüsünü gerçekleştirdiği “Uçuş<br />
Sırasında Bağlanabilirlik Araştırması” sonuçlarına göre uçaklarda<br />
sunulan genişbant hizmeti havayolu endüstrisini değiştiriyor ve<br />
yolcuların uçuş deneyimine ilişkin beklentilerinde devrim niteliğinde bir<br />
dönüşüm ortaya koyuyor. Yolcuların büyük bir çoğunluğu artık 30.000 fit<br />
yükseklikte uçarken de aynı karada sahip oldukları gibi yüksek seviyede<br />
bağlanabilirlik ve çevrimiçi hizmetlere erişim hizmetinden yararlanmak<br />
istiyor. Hal böyleyken, yolcuların %60’ı Wi-Fi kullanımının bir lüks<br />
olmaktan çıkıp zorunluluk haline geldiğini savunuyor. Tüm dünyada uçuş<br />
esnasında yüksek kaliteli Wi-Fi deneyimi yaşayan yolcuların çoğunluğu<br />
(%61), havayolu seçimi yaparken belirledikleri önceliklerde Wi-Fi’yı uçuş<br />
sırasında sunulan eğlencelere göre daha üst sıralara yerleştiriyor.
20<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
İnegöl’de turizm<br />
konuşulacak<br />
‘DOSTUM’!<br />
Bursa’nın İnegöl ilçesi şimdiye kadar<br />
mobilyası ve köftesiyle tanınıyordu.<br />
İnegöl’ün özellikle doğa turizminde<br />
sahip olduğu saklı kalmış değerler<br />
bundan sonra çok konuşulacak.<br />
Bu değerleri belediye bünyesinde<br />
kurulan İNTURAŞ (İnegöl Turizm A.Ş)<br />
koordinasyonunda oluşturulan İnegöl<br />
Turizm Tanıtım Platformu dünya ve<br />
Türkiye’de vitrine çıkaracak.
İnegöl’ün saklı kalmış güzelliklerinin<br />
artık açığa çıkma zamanın geldiğine<br />
inanan İnegöl Belediye Başkanı Alinur<br />
Aktaş, bu güzellikleri Turizm Yazarları<br />
ve Gazetecileri Derneği’nden (TUYED) bir<br />
heyete tanıttı. İnegöl’ün mobilya, kaplıca,<br />
köfte ve ayçekirdeğinde markalara<br />
sahip olduğunu belirten Aktaş, “Doğa<br />
turizminde de ciddi artılarımız var.<br />
Bunları Türkiye ve dünyaya daha iyi<br />
tanıtmak adına İnegöl Turizm Tanıtım<br />
Platformunu kurduk” dedi.<br />
Aktaş: “İnegöl’de üniversite<br />
açarak gençleri de bölgemize<br />
çekeceğiz”<br />
TUYED üyelerinin turizmde bir hedefiniz<br />
var mı sorusunu yanıtlayan Aktaş şunları<br />
söyledi: “Turizme biraz geç girdik bu<br />
yüzden şimdilik rakamsal bir hedef<br />
belirlemedik. Belediye olarak özel<br />
sektör mantığıyla iş yapıyoruz. İnegöl’de<br />
üniversite açarak gençleri de bölgemize<br />
çekeceğiz. Kurşunlu’da bir eko turizm<br />
alanı oluşturacağız. İlçemizde artık<br />
birileri turizme kafa yoruyor. Kent Müzesi,<br />
Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi, Ortaköy<br />
Kervansarayı, İshakpaşa Külliyesi, Cuma<br />
Camii, Tarihi Kapalı Çarşı ve termal<br />
merkezimiz Oylat ile Oylat Mağarasını<br />
öne çıkaracağız. Doğa turizminde<br />
saklı güzelliklerimizi de tanıtıp, yakın<br />
olduğumuz Ankara ve İstanbul’daki<br />
doğaseverleri ilçemize çekeceğiz.”<br />
şunları söyledi: “Burada İnegöl’e gelen<br />
doğaseverlere yöresel kahvaltı yapma<br />
imkanı sunuyoruz. Bakraçta yoğurdu<br />
eskiden yapıldığı gibi, gerçek ev mayasıyla<br />
hazırlayıp misafirlerimize ikram etmeyi<br />
planlıyoruz. Kimyon ile kekik arası bir tadı<br />
olan yöreye özgü Çıbrıka baharatını da<br />
tanıtacağız.”<br />
Köftenin hası, Orhan Köfte’de<br />
tadıldı<br />
Orhan Köfte’nin sahibi Orhan Çelik,<br />
TUYED heyetine İnegöl köftesi, Oylat AŞ<br />
Pazarlama Müdürü Özgür Yıldız bölgedeki<br />
termal sularının yararları, Oylat ATV’nin<br />
sahibi Agah Oktay Özcan da doğanın<br />
içinde düzenlenen parkurlar hakkında<br />
bilgiler verdi. TUYED üyeleri ayrıca<br />
Hamamlı Köyü Muhtarı Recep Ötünmek’in<br />
davetlisi olarak Sabahattin Oruç’un<br />
nektarı bahçesinde dalından meyve<br />
koparıp yediler. Baldan Dondurma’nın<br />
sahibi Ercan Yıldız’ın ikramıyla da<br />
serinlediler.<br />
Doğaya saygı DOSTUM!<br />
Tanıtım gezisi boyunca TUYED heyetiyle<br />
birlikte olan İNTURAŞ Koordinatörü Nezir<br />
Kuyumcu, doğaseverlere hizmet vermek<br />
üzere Doğa Sporları ve Turizm Merkezi’ni<br />
(DOSTUM) oluşturdukları belirterek<br />
faaliyetler hakkında şu bilgileri verdi:<br />
“DOSTUM 80 bin metrekarelik bir alana<br />
sahip. Burada, atv, motocross sahası,<br />
bisiklet parkuru, uçuş pisti, okçuluk<br />
eğitim sahası, deniz bisikleti, kampçılık,<br />
balıkçılık alanı, yamaç paraşütü hangar<br />
ve kafeteryamızla hizmet veriyoruz. Hem<br />
doğaseverler hem de çocuklar burada<br />
keyifle zaman geçirebiliyor.”<br />
Doğaseverlere yöresel kahvaltı<br />
ayrıcalığı<br />
Yerel lezzetleri anneannelerinin<br />
yaptığı şekilde ortaya çıkarıp, İnegöl’e<br />
geleceklere ikram edeceklerini belirten<br />
Kuyumcu, İNTURAŞ bünyesinde faaliyet<br />
gösteren, kadın emeğini değerlendirmek<br />
adına Hilmiye Köyü’nde Oylat Çiftlik<br />
adıyla hizmet veren birim hakkında ise
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
TUROYD Çin<br />
pazarı için<br />
düğmeye<br />
bastı!<br />
Türkiye ve Çin işbirliğinin turizmde en önemli adımı olacak,<br />
TUROYD-ÇİN BTL Hospitality projesi imzalandı.<br />
Türkiye genelinde otel yöneticilerinin<br />
ilk kez bir araya gelerek oluşturduğu,<br />
Turizm Otel Yöneticileri Derneği<br />
(TUROYD) ile bünyesinde Çin’in en lüks otel<br />
zinciri WEI Retreat, Hotels & Preference<br />
ve Dormitory markalarını barındıran Çin<br />
merkezli BTL Hospitality, arasında ülke<br />
turizmini geliştirmek amacıyla işbirliği<br />
anlaşmasını imzaladı. TUROYD Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, Başkan<br />
Yardımcısı Murat Yumak, Turoyd Yönetim<br />
Kurulu Üyeleri, Mr. Philip WEI (BTL<br />
Founder ), Mr. Mars MAO (BTL Culture<br />
Director), Mr. Klaus Petter LILLVIK (BTL<br />
Regional Director Eastern Europe),<br />
Semih Erken (BTL) katılımıyla Lionel<br />
Hotel Istanbul ev sahipliğinde yapılan<br />
toplantıda, turizm alanında hem yurtdışına<br />
turist gönderme hem de turist ağırlama<br />
konusunda dünyanın yeni büyüğü olma<br />
yolunda hızla ilerleyen Çin ile Türkiye’ye<br />
lüks segment ve münferit seyahat eden<br />
Çinli turistleri getirmek, gelen turistlerin<br />
konaklama ihtiyacını karşılamak, BTL’in<br />
bünyesinde yer alan BTL Akademi ile<br />
Türkiye’deki otel çalışanlarına ihtiyaç<br />
duyulan “lüks servis” eğitimlerini vermek<br />
konuları değerlendirildi.<br />
“Gelin, güçlerimizi birleştirelim”<br />
Türkiye ve Çin iş birliğinin turizmde<br />
en önemli adımı olacak TUROYD-ÇİN<br />
BTL Hospitality projesinde konuşan Mr.<br />
Philip WEI (BTL Founder), Çin’in son 30<br />
yılda çok büyük bir yol kat ettiğini, Çin<br />
ve Türkiye’nin 4 bin yıllık bir hikayesinin<br />
olduğunu belirterek, “Bu bizim kanımızda,<br />
DNA’mızda var. Çinliler ile Türkler aynı.<br />
Gelin bu gücümüzü birleştirelim. Her iki<br />
ülke olarak turizm ve otelcilik anlamında<br />
büyük değer ortaya koyalım.” dedi.<br />
Türkiye’nin Çin açısından çok önemli bir<br />
pazar olduğuna değinen Wei, konuşmasına<br />
şöyle devam etti: “Çinli turistler her<br />
gün daha çok yurt dışına açılıyor.<br />
Kültürlerimiz benzer. İpek Yolu iki ülkenin<br />
topraklarından geçiyor. Çinliler için Türk<br />
kültürü ve tarihi önemli. Önümüzdeki<br />
sene Çin de Türk yılı. Yüzlerce milyon<br />
Çinli yurt dışına açılıyor. Bu anlaşmanın<br />
büyük bir atılım olacağını düşünüyoruz.<br />
Çin turizmi değişiyor. Eskiden grup turları<br />
tercih edilirken, artık bireysel seyahat<br />
etmek istiyorlar ve niş destinasyonları<br />
üst segment konaklama tesislerini tercih<br />
ediyorlar.” dedi.<br />
“Türkiye’de kriz varsa<br />
yöneticilerimizi dünyanın<br />
öbür tarafına neden transfer<br />
etmeyelim?”<br />
TUROYD Başkanı Ali Can Aksu ise yaptığı<br />
açıklamada şunları söyledi: “Bizim sizler<br />
gibi samimi ve ufku geniş insanlara<br />
ihtiyacımız var. Siz bize bunu yapacağız<br />
demiyorsunuz ama beraber planlayalım<br />
diyorsunuz, en önemlisi bu. Bize balık<br />
yemeyi değil, balığı tutmayı öğretiyorsunuz.<br />
Bu çok önemliydi. Hakikaten şirketi<br />
incelediğimiz zaman kısa vadede olsa<br />
da özellikle Mr. Wei’nın hikayesi çok<br />
önemli. Hepimizin başaramayacağı bir<br />
başarı öyküsüne sahip. Bu konuyla ilgili<br />
bundan sonra ortak gerçekleştireceğimiz<br />
projelerde bugün hayırlısıyla BTL firması<br />
ile beraber TUROYD olarak bir protokol<br />
imzalıyoruz. Bu sadece toplantıyla sınırlı<br />
kalmayacak. Tüm arkadaşlarımızla<br />
oturacağız, Çin pazarından en etkin<br />
nasıl yararlanabiliriz, onu konuşacağız.<br />
Management yapıyorlar, dünyada birçok<br />
oteli yönetiyorlar ve Türk otel yöneticisini<br />
ciddi anlamda başarılı buluyorlar ve bizim<br />
başarılı insanlarla çalışmaya da ihtiyacımız<br />
var. Neden olmasın, Türkiye’de kriz varsa<br />
yöneticilerimizi dünyanın öbür tarafına<br />
neden transfer etmeyelim, önünüzü<br />
açalım, bu konuyla ilgili bilgilendirme<br />
yapalım. Bundan sonra inşallah çok farklı<br />
çalışmalarla karşınıza çıkmak istiyoruz.”<br />
“Çin ve Hint pazarlarına<br />
odaklanmalıyız”<br />
Aksu yurt dışında özellikle Çin ve Hint<br />
pazarlarına odaklanılması gerektiğinin<br />
altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:<br />
“Odaklanmamız gereken iki pazar var. Çin<br />
ve Hint pazarı. Bugüne kadar ülke turizmi<br />
olarak her türlü tavizi verdik. Avrupalı şu<br />
an politik olarak bizi tercih etmiyor. Biz<br />
farklı pazarlara bakmak zorundayız. Kısa<br />
vadede otelcinin yüzü gülüyor. Ancak uzun<br />
vadeli hedeflerle yürümeliyiz.”
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
ISTOTEP workshop serilerinin 2. si<br />
Expedia ile tamamlandı<br />
İstanbul Otelciler Platformu, workshop eğitim serilerinin ikincisini Expedia ile yaptı.<br />
The Sofa Hotel Nişantaşı’nda gerçekleşen panelde konuşan ISTOTEP Başkanı Barış<br />
Türer, eğitim toplantılarının ay ay devam edeceğini belirterek, Aralık ayında İstanbul<br />
otelciliğinin en iyilerini seçecekleri bir ödül gecesinin de ilk duyurusunu yaptı.<br />
İstanbul Otelciler Platformu (ISTOTEP)<br />
tarafından düzenlenen Expedia Eğitim<br />
Paneli 9 Ağustos Perşembe günü The<br />
Sofa Hotel Nişantaşı’nda gerçekleşti. İlki<br />
POYD İstanbul iş birliği ile Radisson Blu<br />
Pera’da düzenlenen workshop serilerinin<br />
ikincisine ISTOTEP Başkanı Barış Türer,<br />
Başkan Yardımcısı İlker Karadağ’ın yanı<br />
sıra The Sofa Hotel Yönetim Kurulu<br />
Başkanı ve Türkiye Turizm Yatırımcıları<br />
Derneği Başkan Yardımcısı Ali Güreli,<br />
The Sofa Hotel Genel Müdürü Cantekin<br />
Temizer de konuşmacı olarak katıldı.<br />
Güreli: “Sıkıntıları fırsata<br />
dönüştürme zamanı”<br />
Panelin açılışında konuşan Ali Güreli,<br />
İstanbul ve Türkiye turizmine dair<br />
değerlendirmelerde bulunarak,<br />
2016 yılında kan kaybeden turizmin<br />
<strong>2017</strong> yılında da ciddi sıkıntılar içinde<br />
olduğunu kaydetti. Bu dönemi fırsata<br />
dönüştürmenin sektör adına önemli bir<br />
adım olacağını ifade eden Güreli, “Her<br />
sıkıntının yanında bir avantaj, bir fırsat<br />
vardır çünkü. Sıkıntıları konuşarak da
vakit kaybetmeyin.” dedi. Türkiye Turizm<br />
Yatırımcıları Derneği olarak Bakanlıklar<br />
ile yakın temas halinde olduklarını<br />
aktaran Güreli, “Yarın İstanbul’da<br />
olacağını bildiğimiz yeni Kültür ve<br />
Turizm Bakanımız Numan Kurtulmuş ile<br />
bir araya geleceğiz. Bu defa konumuz<br />
İstanbul ve sorunları olacak. Çünkü<br />
İstanbul çok sıkıntı çekiyor. Her ne kadar<br />
doluluklarımız bir seviyeye geldiyse de<br />
fiyatlarımız malum. Önümüzdeki aylarda<br />
ve yıllarda bu fiyatları nasıl yukarıya<br />
çekebiliriz, doluluklarımızın devamlılığını<br />
nasıl sağlarız, onu planlamamız<br />
gerekiyor.” diye konuştu.<br />
“İBB ile bir tanıtım projesi<br />
başlattık”<br />
Bu doğrultuda İstanbul Büyükşehir<br />
Belediyesi ile Contemporary paralelinde<br />
bir tanıtım projesi başlattıklarını<br />
açıklayan Güreli, İBB’nin 50 milyon<br />
TL’lik bir sermayeyle katkıda bulunduğu<br />
bu projeyle İstanbul’u tüm dünyaya<br />
da tanıtımını yapacakları bir sanat<br />
şölenine dönüştürmeyi planladıklarını<br />
anlattı. Projenin Contemporary ile sınırlı<br />
kalmayacağını söyleyen Güreli, <strong>2017</strong><br />
yılında başlayan projenin 2024 yılına<br />
kadar hız kesmeden devam edeceğini<br />
aktardı.<br />
“Sektörün ihracatçı kabul<br />
edilmesi için TİM ile görüşme<br />
halindeyiz”<br />
Konuşmasının devamında Türkiye<br />
İhracatçılar Meclisi nezdinde turizm<br />
sektörünün ihracatçı sektörü kabul<br />
edilmesi ve ihracata verilen bütün<br />
teşviklerin turizm sektörüne verilmesi<br />
anlamında da bir çalışma yapıldığı<br />
bilgisini de paylaşan Güreli, “Bu konuda<br />
iyi bir noktaya geldik, fakat henüz bir<br />
netice almadığımız için sadece ön fikir<br />
paylaşabiliyorum. Bu gerçekleştiği<br />
takdirde sektörümüz adına çok önemli<br />
bir fırsat ve destek olacaktır.” dedi.<br />
Turizm sektörünün mevcut sorunlarını<br />
aşabilmesi adına ortak aklın gerekliliğine<br />
inandığını kaydeden Güreli, “Önemli olan<br />
bir arada konuşabilmektir. Bu dönem<br />
bize bunu öğretecek. Daha önce çok fazla<br />
yapmadık. Bu anlamda Barış (Türer)<br />
arkadaşımıza çalışmalarından dolayı<br />
tebrik ediyorum. Bir araya gelmek birlikte<br />
çalışmak çok kıymetli.” dedi.<br />
“Booking.com kararını yanlış<br />
buluyorum”<br />
Sözlerini noktalarken booking.com ile<br />
ilgili kısa bir açıklamada da bulunan<br />
Güreli, “Eklemek isterim ki, booking.<br />
com ile ilgili kararı son derece yanlış<br />
buldum. Türkiye’nin çok daha fazla bu<br />
gibi mekanizmalara ihtiyacı var. Ama<br />
çok fazla da komisyon ödememiz lazım.”<br />
şeklinde konuştu.<br />
Temizer: “Büyük hedefler için<br />
glokal olmak lazım”<br />
Panel, Ali Güreli’nin konuşmasının<br />
ardından Expedia İstanbul Bölge<br />
Müdürü Petek Gürsoy ve Cem Çetin’in<br />
sunumları ile devam etti. Eğitim<br />
toplantısının bir diğer konuşmacısı<br />
ise The Sofa Hotel Genel Müdürü<br />
Cantekin Temizer oldu. Konuşmasında<br />
İstanbul’un markalaşmasında algı<br />
yönetiminin önemine dikkat çeken<br />
Temizer, bu yolda sektörün birlikte<br />
hareket etmesinin değerine işaret<br />
ederek, günümüzde büyük hedefler için<br />
glokal olmanın gerekliliğine vurgu yaptı.<br />
“Bunu yapmanızı çok saygıdeğer ve<br />
önemli buluyorum. Tek başına ve global<br />
değilseniz, platformda kat hizmetlisi<br />
ve spa müdürü kalmaya mahkum<br />
olursunuz.” sözleriyle konuşmasını<br />
sürdüren Temizer, “Bu platformda<br />
yapılan aktiviteleri, TÜROB, TÜROFED<br />
gibi derneklerle koordinasyonlu<br />
olarak yapmak lazım. Çünkü oradaki<br />
arkadaşlarımız da çok tecrübeliler.<br />
Bu aşamada kısa orta ve uzun<br />
vadede hedefler koymalısınız.Müşteri<br />
çeşitlendirmesini çok dikkatli yapmamız<br />
lazım. Expedia’yı zorlamamız lazım.”<br />
şeklinde konuştu.<br />
Türer: “İstanbul otelciliğinin<br />
en iyilerine ödül vermeye<br />
hazırlanıyoruz”<br />
Expedia eğitim paneli, ISTOTEP Başkanı<br />
Barış Türer’in kapanış konuşması ile<br />
son buldu. Eğitim toplantılarının ay<br />
ay devam edeceğini açıklayan Türer,<br />
“Aralık ayında çok büyük bir ödül töreni<br />
yapılacak. İstanbul Otelciler Platformu<br />
olarak, İstanbul’un en iyi genel müdürü,<br />
en iyi ön büro müdürü, en iyi iş oteli<br />
kategorilerinde sizlerin huzurunda hak<br />
eden ödülleri dağıtmayı planlıyoruz.” diye<br />
konuştu.
26<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
TÜROB<br />
Geleneksel<br />
Öğle Yemeği<br />
gerçekleşti<br />
TÜROB Geleneksel Öğle Yemeği 27 Temmuz Perşembe günü Holiday Inn Airport<br />
Istanbul Hotel’de sektör temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi.<br />
İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin<br />
ve İstanbul İl Kültür ve Turizm<br />
Müdürü Coşkun Yılmaz’ın da katıldığı<br />
toplantıda bir konuşma yapan Türkiye<br />
Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı<br />
Timur Bayındır, konuşmasının başında<br />
Numan Kurtulmuş’un yeni Kültür ve<br />
Turizm Bakanımız olarak atanmasını<br />
memnuniyetle karşıladıklarını ifade<br />
ederek, “Sektör olarak zorlu bir dönemden<br />
geçtiğimiz bu süreçte kabine değişikliğinin<br />
de hayırlı olmasını diliyoruz. Sayın<br />
Kurtulmuş’un deneyimli bir siyasetçi<br />
olarak özel sektör ile el ele sektörün<br />
sorunlarına eğileceğine ve olumlu adımlar<br />
atacağına inanıyoruz. Yeni Bakanımız<br />
ile hızlı ve verimli bir yol alabilmeyi ümit<br />
ediyoruz.” dedi.<br />
Timur Bayındır, yemekli toplantıda özetle<br />
şu ana başlıklara değindi:<br />
“Pozitif yansımalar var dedik ama<br />
arzu ettiğimiz günleri maalesef henüz<br />
yakalayamadık”<br />
“<strong>2017</strong> yılının ilk yarısını geride bıraktık.<br />
Geçen yıla göre daha pozitif bir dönem<br />
içerisinde olduğumuz söylemek yanlış<br />
olmaz. Ülke genelindeki kaygı ve tedirginlik<br />
azaldıkça, turizme olan direkt yansımaları<br />
da fark ediyoruz. Pozitif yansımalar var<br />
dedik, ama arzu ettiğimiz günleri maalesef<br />
henüz yakalayamadık. Durma noktasına<br />
gelen ya da oldukça düşüş gösteren<br />
kaynak pazarlarımız, özellikle iş ve kongre<br />
turizmindeki kayıp ve tabii ki, dolulukların<br />
artmasına rağmen gelirlerimizin azalması<br />
iş hacmimize ilişkin öncelikli sıkıntılarımız.<br />
Hızlı yaşanan düşüşlerin, çıkışları ne yazık<br />
ki aynı hızla olamıyor. Ancak, yaşanan<br />
sıkıntılar tüm ekonomiye ve sosyal hayata<br />
etki edince, doğal olarak biz turizmcilerin<br />
de stresi ve beklentileri artıyor.”<br />
“Türkiye kongre turizmindeki daralmayı<br />
KDV muafiyeti uygulaması ile aşabilir”<br />
Bu noktada iki temel segmente dikkatleri<br />
çeken Bayındır, kongre ve kruvaziyer<br />
turizmindeki gelişmelerin sektörü<br />
eski günlerine döndürmeye yardımcı<br />
olacağını kaydederek, “ Bu konuda, ana<br />
pazarımız konumundaki Avrupa’ya özel<br />
önem verilmelidir. Avrupa’dan ülkemize<br />
gelen turist sayısı artmadığı durumda,<br />
Ortadoğu ve Rusya’dan kaydedilecek<br />
artışların aradaki farkı kapatması mümkün<br />
değildir.” dedi. Kongre turizminde son<br />
10 yıldaki atağıyla dünya markası haline<br />
gelen Türkiye ve İstanbul’un 2016 yılında<br />
sıralamada gerilere düştüğünü belirten<br />
Bayındır, “ICCA Raporuna göre, 2016<br />
yılı itibariyle Türkiye ilk 20’deki, İstanbul<br />
ise ilk 10’daki yerlerini kaybetti. Türkiye<br />
ve İstanbul 2016 yılında ilk 50 içinde de<br />
yer bulamadı. Sıralamada yeniden eski<br />
seviyeye dönmemiz, hiçbir olumsuzluk<br />
olmaması durumunda en az 3-4 yıl sürer.<br />
Çünkü uluslararası bir kongre bugünden<br />
yarına alınmıyor. Kongre turizmi, kısa vade<br />
değil, uzun vadeli planlama gerektiriyor.<br />
2021-2022 yıllarında gerçekleşecek bir<br />
kongreye şimdiden teklifler alınıyor,<br />
kongre yapılacak merkez açıklanıyor.<br />
Kongre Turizmi için verilen tekliflerde,<br />
tercih edilebilir olmak için, ülkemizin<br />
şu şartlarda ihtiyaç duyduğu en önemli<br />
farklılık, KDV muafiyeti uygulaması olarak<br />
öne çıkmakta, ancak bu yönde ülkemizde<br />
bir düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye<br />
bu yönde yaşanan daralmayı KDV muafiyeti<br />
uygulaması ile aşabilir.” şeklinde konuştu.<br />
“İstanbul’un acilen limana ihtiyacı var”<br />
Türkiye’de son 15 yılda çok önemli atak<br />
yapan kruvaziyer turizminin de ağır darbe<br />
aldığını da kaydeden Bayındır, birçok<br />
uluslararası cruise şirketinin 800’den<br />
fazla gemi rotalarından Türkiye’yi<br />
çıkardığını ifade etti. Bununla birlikte<br />
sektörde en büyük darbeyi, en büyük<br />
potansiyeli olan İstanbul’un aldığını<br />
söyleyen Bayındır, “Neredeyse artık gemi<br />
gelmiyor. 2015 yılında uğrayan gemi<br />
sayısı 345 iken, 2016 yılında 56’ya düştü.<br />
Gelen yolcu sayısı ise 600 binden, 44<br />
bine geriledi. Salı Pazarı’ndaki inşaatın,<br />
limanı kapatmasının da etkisiyle İstanbul,<br />
kruvaziyer turizminden neredeyse<br />
tamamen çıktı. İstanbul’un bu sektördeki<br />
potansiyelini kullanabilmesi için acilen<br />
limana ihtiyacı var. Bununla beraber,<br />
Birliğimizin kruvaziyer turizmi için önemli<br />
bir girişimde bulunarak, Bakanlığımız<br />
ile çalışmalara başladığını belirtmek<br />
isterim.” diye konuştu. Bayındır, Ukrayna<br />
ve Rusya’daki fuarlarda yapılan ikili<br />
görüşmelerde Karadeniz’de Odessa-<br />
İstanbul ve Soçi-İstanbul parkurlarında<br />
kruvaziyer turlarının başlatılması için<br />
iki ülke tarafından çalışma yapılmasının<br />
karşılıklı olarak değerlendirildiğini de<br />
sözlerine ekledi.
28<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
İstanbul’da Shopping Fest rüzgarı esti<br />
1-16 Temmuz tarihleri arasında 7.si gerçekleşen İstanbul ShoppingFest (İSF) bu yıl<br />
ilklere sahne oldu. İstanbul’un dört bir yanında festival coşkusunu yaşatan İSF’nin<br />
kapanış töreni Venezia AVM’de gerçekleşti.<br />
İstanbul’u alışveriş destinasyonu<br />
olarak cazibe merkezi haline<br />
getirmek amacıyla düzenlenen<br />
İstanbul Shopping Fest, şehirde renkli<br />
etkinliklere ev sahipliği yaptı. “Sen Hiç<br />
Kapalıçarşı’yı Gördün mü” sloganıyla<br />
tarihi Kapalıçarşı’da gerçekleştirilen<br />
etkinliklere İstanbullular ve turistler<br />
büyük ilgi gösterirken, keşif rotalarıyla<br />
tarihi çarşının çok bilinmeyen sokakları<br />
yeniden hatırlatıldı. Festival kapsamında<br />
özellikle zanaatkarlar ile genç<br />
sanatçıların buluşmaları büyük ilgiyle<br />
takip edildi.<br />
Design İSF büyük ilgi gördü<br />
Festival alışveriş merkezleri, Akasya,<br />
Capitol, Emaar Square Mall, Forum<br />
İstanbul, İstinyePark, Kanyon, Palladium,<br />
Venezia ve Zorlu Center’da kurulan<br />
“Design İSF” alanları, ziyaretçileri<br />
alışveriş fırsatlarının yanı sıra tasarım<br />
ve sanat ile buluşturdu. Design İSF<br />
alanlarında katılımcılar moda dünyasının<br />
tanınmış tasarımcılarının yanı sıra<br />
mücevher, aksesuar, mobilya, seramik,<br />
grafik, kumaş, kitap, kırtasiye, cam, takı,<br />
aydınlatma, organik gıda gibi alanlara<br />
fark katan üreticilerin ürünlerine ulaşma<br />
imkanı buldu. Design İSF alanlarında<br />
sergilerden dans gösterilerine, müzik<br />
dinletilerinden atölye çalışmalarına<br />
kadar birbirinden renkli etkinliklerle<br />
ziyaretçilere farklı bir deneyimler<br />
yaşatıldı.<br />
Topbaş: “Keşke İstanbul’da<br />
olsam diyecekler”<br />
Şehirde festival coşkusunu yaşatan<br />
İstanbul Shopping Fest’in kapanış töreni<br />
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı<br />
Kadir Topbaş’ın katılımıyla Venezia<br />
AVM’de gerçekleşti. Kadir Topbaş<br />
törende yaptığı konuşmada; İstanbul’da<br />
her yerde farklı güzellikler olduğunu<br />
belirterek, “Shopping Fest de bunlardan<br />
biri. Dünyanın merkezinde olan bu şehir<br />
için başka ülkelerde yaşayanlar keşke<br />
İstanbul’da olsam, İstanbul’da yaşasam<br />
diyecekler. Bunun için çalışıyoruz.”<br />
dedi. Törende, festivale katkılarından<br />
dolayı festival alışveriş merkezleri ile<br />
destekleyen kurum ve kuruluşlar Türk<br />
Hava Yolları, TAV Havalimanları Holding,<br />
İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası<br />
Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme<br />
A.Ş (İSG), Türkiye Seyahat Acentaları<br />
Birliği (TÜRSAB), Türkiye Otelciler Birliği<br />
(TUROB), Turizm Restaurant Yatırımcıları<br />
ve İşletmecileri Derneği (TURYİD) ve<br />
Karnaval Media Group’a teşekkür<br />
plaketi sunuldu. Törende dünyada en<br />
çok fotoğrafı paylaşılan 5. şehir olan<br />
İstanbul’un resmi sosyal medya hesabı<br />
oneistanbul ile festival süresince<br />
gerçekleştirilen instagram yarışmasında<br />
#oneistanbul ve #istshopfest etiketiyle<br />
paylaşılan alışveriş konulu fotoğraflar<br />
arasından seçilen fotoğrafların sahipleri<br />
de ödüllendirildi. Sema Asa Gönenç<br />
birinciliğe, Elif Özdoğru ikinciliğe, Duygu<br />
Mencik üçüncülüğe, Sabri Hacıoğlu<br />
jüri özel ödülüne layık görüldü. Birinci<br />
THY’den Uzakdoğu/Amerika uçuş bileti,<br />
ikinci Avrupa bileti, üçüncü iç hat bileti,<br />
jüri özel ödülünün sahibi de F1 sürüş<br />
deneyimi kazandı.
İstanbul fiyat stresinde<br />
Sadece İstanbul’da oda geliri kaybı 1 milyar Euro<br />
Konaklama sektöründe geçen yılın üzerinde doluluklar oluşmasına rağmen gelirler hâlâ<br />
istenen düzeyde değil. İstanbul Haziran <strong>2017</strong>’de yine en büyük gelir kaybı yaşayan Avrupa<br />
destinasyonu oldu.<br />
Türkiye genelinde konaklama<br />
sektöründe doluluk oranları geçen<br />
yılın üzerine çıkmasına rağmen<br />
düşen fiyatlar nedeniyle konaklama<br />
sektöründe elde edilen gelirler hâlâ<br />
Avrupa’nın en son sırasında yer alıyor.<br />
Özellikle İstanbul, Haziran <strong>2017</strong>’de,<br />
en büyük gelir kaybı yaşayan Avrupa<br />
destinasyonu oldu. Araştırma şirketi<br />
STR Global’in Türkiye Otelciler Birliği<br />
(TÜROB) hazırladığı ‘Haziran <strong>2017</strong> Ülke<br />
Performans Raporu’ açıklandı. İstanbul,<br />
Antalya ve Ankara’da STR sistemine<br />
dahil otellerin verilerinin ortalamasına<br />
göre, Türkiye’nin Haziran <strong>2017</strong> otel<br />
dolulukları, 2016 yılının aynı dönemine<br />
yüzde 0.1 artarak yüzde 44.6 olarak<br />
kaydedildi. Türkiye, Haziran <strong>2017</strong>’de<br />
oda başı gelirlerde 31 Euro ile Avrupa<br />
ülkeleri arasında son sırada yer aldı.<br />
Ocak-Haziran dönemine kapyayan yılın ilk<br />
yarısında ise Türkiye genelinde doluluklar<br />
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde<br />
50.8’den yüzde 53.3’e yükselirken, oda<br />
başı gelirler 39.4 Euro’dan 32.7 Euro’ya<br />
geriledi.<br />
Avrupa’nın en düşük fiyatı<br />
İstanbul’da<br />
Turizmde içinde bulunduğu sıkıntıyı<br />
aşmaya çalışan İstanbul’da ise Haziran<br />
2016’da yüzde 39.9 olan doluluk oranı,<br />
Haziran <strong>2017</strong>’de yüzde 8.5 artarak, yüzde<br />
43.2 olarak ölçüldü. ADR (Average Daily<br />
Rate) olarak adlandırılan ortalama günlük<br />
satılan oda bedeli 71.1 Euro olarak,<br />
2016’ya göre yüzde 17.5 düşüş gösterdi.<br />
Haziran 2016’da bu rakam 86.2 olmuştu.<br />
Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı elde<br />
edilen gelirlerde ise (RevPAR) geçen yıla<br />
oranla yüzde 10.5 düşüş yaşandı ve 30.7<br />
Euro olarak ölçüldü. Haziran 2016’da<br />
bu rakam 34.3 Euro olmuştu. İstanbul,<br />
Haziran <strong>2017</strong>’de, ADR’sindeki yüzde 17.5<br />
düşüş ve RevPar’daki yüzde 10.5 düşüş<br />
ile en büyük gelir kaybı yaşayan Avrupa<br />
destinasyonu oldu. Ocak–Haziran <strong>2017</strong><br />
döneminde ise doluluk oranı, geçen yılın<br />
aynı dönemindeki yüzde 49.2’den yüzde<br />
53.3’e yükseldi. Ortalama günlük satılan<br />
oda bedeli 96.2 Euro’dan 72.3 Euro’ya,<br />
oda başı elde edilen gelir 47.3 Euro’dan<br />
38.5 Euro’ya geriledi.<br />
Koz olarak kullanılıyor<br />
Dolulukları yorumlayan TÜROB Başkanı<br />
Timur Bayındır, geçen yıl aynı dönemde<br />
güvenlik sorununa ilişkin ciddi bir kaygı<br />
ortamı hakimken, bu yıl sakinleşme<br />
olmasına rağmen doluluk artışının aksine<br />
gelirlerde pozitif etkinin söz konusu<br />
olmadığını söylesi. Bayındır, “STR’nin<br />
doluluk oranları dikkate alındığında,<br />
TÜROB olarak yaptığımız hesaplamada,<br />
2015-<strong>2017</strong> dönemindeki ilk yarı<br />
rakamlarına göre sadece İstanbul’da oda<br />
gelirleri kaybı yaklaşık 1 milyar Euro’yu<br />
buluyor. Bu rakama yüksek sezon olarak<br />
adlandırdığımız ikinci yarı dahil değil. Onu<br />
da dahil ettiğimizde rakam katlanacaktır”<br />
dedi. “Turistlerin gelmesi ve doluluk<br />
oranı meselesi dışında, asıl sorun bütçedestinasyon<br />
imajının yarattığı strestir.<br />
Güvenlik ve risk meselesi özellikle<br />
İstanbul’un pazar fiyatlamasında adeta<br />
bir koz haline gelmiştir” diyen Bayındır,<br />
özellikle Antalya’da geçen yıla göre gelir<br />
anlamında toparlanma görüldüğünü<br />
belirterek, “Doluluk oranlarında önemli<br />
bir değişim olmaması ve gelirin artması<br />
hizmete açık otel sayısı ve yerli turistin<br />
etkisi olarak yorumlanabilir” diye<br />
konuştu.<br />
Antalya yükseldi<br />
Antalya’da Haziran <strong>2017</strong> otel dolulukları<br />
bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla<br />
yüzde 0.3 artarak yüzde 55.3 oldu.<br />
Haziran 2016’da bu oran yüzde 55.2.<br />
Ortalama günlük satılan oda bedeli 101.2<br />
Euro olarak, Haziran 2016’ya göre yüzde<br />
19.2 artış gösterdi. Haziran 2016’da bu<br />
rakam 84.9 Euro olmuştu. Toplam oda<br />
sayısı üzerinden odabaşı elde edilen<br />
gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde<br />
19.6 artış yaşandı ve 56 Euro olarak<br />
ölçüldü. Haziran 2016’da bu rakam 46.8<br />
Euro olmuştu. İlk 6 ayda ise doluluk<br />
oranı, geçen yılın aynı dönemindeki<br />
yüzde 50.7’den yüzde 54.1’e yükselirken;<br />
ortalama günlük satılan oda bedeli 64.8<br />
Euro’dan 59.9 Euro’ya, oda başı elde<br />
edilen gelir 32.8 Euro’dan 32.4 Euro’ya<br />
geriledi.
30<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Türk<br />
turizmine<br />
Almanya’dan<br />
büyük<br />
destek!<br />
Almanya’dan<br />
Türkiye’ye gelen<br />
tüm uçakların dolu<br />
uçtuğunu, satışların<br />
iyi gittiğini bildiren<br />
Türk Acenteciler<br />
Birliği (COOP TRR)<br />
CEO’su Cumhur<br />
Sefer, “Türkiye’deki<br />
tatil imkanları ve<br />
otellerdeki fiyatkalite<br />
dengesi<br />
Almanları<br />
cezbetmeye devam<br />
ediyor” dedi.<br />
Avrupa’daki Türk seyahat<br />
acentecilerini tek çatı altında<br />
buluşturan Türk Acenteciler<br />
Birliği (COOP TRR) CEO’su Cumhur<br />
Sefer, Almanya ve Türkiye arasındaki<br />
son dönemde yaşanan olumsuzluklara<br />
rağmen Türkiye’ye yönelik satışların<br />
yüksek ivmeyle devam ettiğini söyledi.<br />
Geçen yıldan bu yana Türkiye’ye yönelik<br />
uçuşlarda bir miktar kapasite düşüşü<br />
yapıldığını hatırlatan Sefer, var olan<br />
tüm uçakların ise tam dolu uçtuğunu<br />
belirtti. Sefer, “Almanya’dan yapılan<br />
rezervasyonlarda iptal yok, aksine talep<br />
aynı ivmeyle sürüyor. Belki yeni koltuk<br />
eklenmiyor ama tüm koltuklar dolu.<br />
Alman turistler için özellikle de çocuklu<br />
aileler için Türkiye, cazip tatil ülkesi<br />
olmaya devam ediyor” diye konuştu. Türk<br />
otellerinin fiyat ve yüksek kalite dengesi<br />
nedeniyle Almanlar için tercih nedeni<br />
olduğunun altını çizen Sefer, gelecek yılın<br />
çok daha iyi olması için COOP TRR olarak<br />
çalıştıklarını aktardı.<br />
Almanya’daki beş önemli fuarda<br />
stant açılacak<br />
COOPTRR’nin 2018 yılı Türkiye satışlarına<br />
destek olmak için Almanya’daki beş<br />
önemli fuarda stant açarak Alman<br />
turizmciler ve tatilcilerle buluşacağını<br />
açıklayan Cumhur Sefer, katılacakları<br />
fuarları şöyle sıraladı: Stuttgart’taki CMT<br />
(13-21 Ocak 2018), Hannover’daki ABF<br />
(31 Ocak - 04 Şubat 2018), Hamburg’daki<br />
Reisen Hamburg (07-11 Şubat 2018),<br />
Essen’deki Reise+Camping Essen 21-<br />
25 Şubat 2018 ve Nurnberg’deki Messe<br />
Freizeit Nurnberg (28 Şubat - 4 Mart<br />
2018). Bu fuarlarda Türk otellerini daha<br />
iyi tanıtacaklarını, Türkiye’den gelecek<br />
otellere ve acentelere de stantlar<br />
vereceklerini anlatan Sefer, sıcak satış<br />
da yapacaklarını kaydetti. Almanya’nın<br />
beş şehrindeki bu fuarların tüketiciler<br />
ile buluşmak için büyük fırsat olduğuna<br />
dikkat çeken Sefer, “COOP TRR çatısı<br />
altındaki seyahat acenteleri ele ele<br />
vererek 2018’de Türkiye turizminin çok<br />
daha iyi olması için çalışıyor. COOP<br />
TRR Türkiye Temsilcimiz Hasan Çetin,<br />
otellerle birebir görüşerek tanıtım<br />
hamlemizin kapsamını genişletiyor”<br />
dedi. COOPTRR’nin Almanya’nın Essen<br />
kentinde 18 Kasım <strong>2017</strong> tarihinde geniş<br />
kapsamlı bir çalıştay düzenleyeceğini de<br />
hatırlatan Sefer, bu çalıştaya Türkiye’den<br />
de çok katılımcı beklediklerini söyledi.<br />
Almanya’daki çoğu tur operatörünün<br />
gelecek yılın yaz kataloglarını çıkardığı<br />
bir dönemde düzenleyecekleri bu<br />
çalıştayın önemini vurgulayan Sefer şöyle<br />
konuştu: “COOPTRR olarak yaptığımız<br />
ilk çalıştay çok ilgi görmüş ve ses<br />
getirmişti. 18 Kasım’da yapacağımız bu<br />
ikinci çalıştayın kapsamı çok daha geniş<br />
olacak. Türkiye’den de gelip tanıtım<br />
yapmak isteyen turizmciler için küçük<br />
bir fuar alanı oluşturacağız. Ayrıca sağlık<br />
turizminin de aralarında olacağı konular<br />
belirleyip özel alanlarda küçük çalıştaylar<br />
yapacağız. Avrupa’dan ve Rusya’dan<br />
turizmcilerle biraraya geleceğiz. COOP<br />
TRR olarak Avrupa ve Almanya’da<br />
yapacağımız tanıtım ve imaj çalışmaları<br />
Türkiye’ye önemli bir katkı sağlayacak.”
Arabasına<br />
atlayan<br />
Yunanistan’a<br />
gidiyor!<br />
Yunanistan her yıl 1 milyonu aşan sayıda Türk turistini ağırlarken,<br />
ülkeden Türkiye’ye gelen turist sayısı ise son 3 yıldır geriliyor.<br />
Yunanistan her yıl 1 milyona yakın<br />
Türk turisti ağırlarken, Yunan<br />
turizmciler ülkeden Türkiye’ye<br />
gelen turist sayısının da eski günlere<br />
dönmesini istiyor. Yunanistan’dan<br />
Türkiye’ye gelen turist sayısının yeniden<br />
artışa geçmesi için Yunan turizmcilerden<br />
iş birliği teklifleri yağıyor. Bu amaçla<br />
girişimlerde bulunan Kuzey Yunanistan<br />
Ticaret Odası ve Yunan turizm örgütleri,<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) heyetini<br />
Selanik’de ağırladı. Başkan Timur<br />
Bayındır’ın yanı sıra Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Taner Yallagöz, Genel Müdür<br />
İsmail Taşdemir ve TÜROB Üyesi Nuri<br />
Kalyoncu’dan oluşan TÜROB heyeti<br />
Selanik’te temaslarda bulundu ve Kuzey<br />
Yunanistan Ticaret Odası tarafından<br />
düzenlenen ‘Türk-Yunan Turizminin<br />
Geliştirilmesi’ konulu çalıştayda Yunan<br />
turizmcilerle bir araya geldi.<br />
120 bin Türk, Selanik’e gitti<br />
Selanik temaslarıyla ilgili bir açıklama<br />
yapan TÜROB Başkanı Timur Bayındır,<br />
“Ortak çalışmalar ve temasların<br />
artırılması ile Yunanistan’dan ülkemize<br />
olan turist akışının eski günlerine<br />
dönmesini hedefliyoruz. Hedefimiz kısa<br />
sürede Yunanistan’dan gelen turist<br />
sayısını 1 milyona çıkarmak. Yunan<br />
turizmcilerin sadece Türkiye’den<br />
Yunanistan’a giden turist sayısının<br />
artması konusunda değil, Yunanistan’dan<br />
Türkiye’ye gelen turist sayısının yeniden<br />
artışa geçmesi konusunda da büyük bir<br />
arzusu bulunuyor” dedi. 2016’da sadece<br />
Selanik’i 120 bin Türk turistin ziyaret<br />
ettiğine işaret eden Bayındır, şunları<br />
söyledi: “Bu sadece otelde kalanları<br />
ifade ediyor. Günübirlik gidenler ya da<br />
yazlık ev kiralayanlar bu rakama dahil<br />
değil. Bu 120 bin kişinin sadece 16<br />
bini acenteler aracılığıyla, geri kalanı<br />
da kendi araçlarıyla gitmiş. Yunan<br />
turizmciler, acenteler vasıtasıyla ülkeye<br />
gidişlerin ve Yunanistan’dan Türkiye’ye<br />
gelişlerin artmasını istiyor. Türkiye’den<br />
Yunanistan’a gidenler ağırlıklı bireysel.<br />
Yunanistan’dan ise grup olarak geliyorlar.<br />
Ayrıca Yunan turistler ağırlıklı İstanbul’a<br />
gelirken tanıtımlarda İstanbul’un yanı<br />
sıra Türkiye’nin Yunan pazarında Bursa,<br />
Trabzon, Çanakkale, İzmir, Eskişehir ve<br />
Kayseri gibi destinasyonları da ön plana<br />
çıkaracağız.”<br />
Türk turist artışı sürüyor<br />
“Türkiye’yi kaybetmek istemiyorlar”<br />
diyen Bayındır, “Yunan turizmciler<br />
bize, turizmde Türkiye’nin yerini hiç bir<br />
ülke dolduramayacağını ifade ettiler.<br />
Türk turistin harcama kapasitesi de<br />
oldukça yüksek. Türklerin yüzde 80’i<br />
Yunan Adaları’nı ve Kuzey Yunanistan’ı<br />
tercih ediyor. Kalan yüzde 20’si Atina ve<br />
diğer yerlere gidiyor. Bu yıl Türkiye’den<br />
ülkeye giden turist sayısında ise yüzde<br />
15 civarında artış meydana geldiğini<br />
ilettiler” dedi. “Selanik’te, Yunan<br />
meslektaşlarımızla iki ülke turizmini<br />
daha iyi şekilde nasıl geliştirebileceğimizi<br />
değerlendirdik” diyen Bayındır, “Yunan<br />
turizmcilerin bize verdiği mesaj şu:<br />
İki ülkenin toplam nüfusu 90 milyonu<br />
aşıyor. Ancak karşılıklı olarak sadece<br />
1.5 milyonluk turizm hacmi var.<br />
Bizden 1 milyona yakın turist gidiyor.<br />
Oradan 500 bin turist geliyor. Halbuki<br />
bu hacmin ez an 10 milyon olması<br />
lazım. Bunun için de ortak tanıtım<br />
çalışmaları ve etkinlikler yapılması<br />
kararı alındı. Siyasetin turizmden<br />
ayrıştırılması gerekiyor. Türkiye ile iş<br />
yapma konusunda çok istekliler. En<br />
kısa süre içinde bir workshop çalışması<br />
yapacağız. Tanıtımlara başlayacağız” diye<br />
konuştu. Bayındır, Yunan turizmcilerin<br />
daha önce dile getirdikleri bir öneriyi<br />
tekrarladıklarına dikkat çekerek,<br />
“Uçaklara verilen yakıt desteği benzeri<br />
bir teşvik uygulamasının ülkelerinden<br />
Türkiye’ye otobüsle yapılacak turistik<br />
turlarda talebi artıracağını düşünüyorlar”<br />
dedi.
Antalya temmuzda 5 milyonu aştı<br />
Antalya’ya gelen<br />
yabancı ziyaretçi<br />
sayısı temmuz ayı<br />
sonu itibariyle geçen<br />
yıla göre %65 artış<br />
göstererek 5 milyon<br />
21 bin kişi olarak<br />
gerçekleşti.<br />
Antalya’ya gelen yabancı ziyaretçi<br />
sayısı temmuz ayı sonu itibariyle 5<br />
milyon 21 bin kişi olarak gerçekleşti.<br />
Gelenlerin ülkelere göre dağılımında<br />
Rusya 2 milyon kişi ile toplamın üçte<br />
birinden fazlasını oluşturarak ilk sırada<br />
yer aldı. Rusya’nın 2016’da uyguladığı<br />
yasak nedeniyle geçen yıl zor günler<br />
yaşayan turizm kenti Antalya, bu yıl<br />
özellikle Rus turistlerin ilgisiyle büyük bir<br />
toparlanma sürecine girdi. Antalya’daki<br />
turist sayısı Temmuz ayının bitmesine<br />
günler kala 5 milyon barajını aştı. Antalya<br />
Havalimanı Mülki İdare Amirliği’nin<br />
verilerine göre, 28 Temmuz Cuma günü<br />
itibariyle Antalya’ya gelen toplam turist<br />
sayısı 5 milyon 21 bin 5 kişiye ulaştı. Geçen<br />
yıla göre yüzde 62 artış gösteren turist<br />
sayısı, toplamda 2015 rakamlarına da<br />
yaklaştı.<br />
2 milyonu Rusya’dan<br />
Antalya’ya 28 Temmuz itibariyle gelen<br />
toplam 5 milyon 21 bin 5 turistin büyük<br />
bölümünü Rus turistler oluşturdu.<br />
Haziran ayı sonu itibariyle 1 milyon 321<br />
bin olan Rus turist sayısı, Temmuz ayında<br />
2 milyonu aştı. Rusya ile birlikte Ukrayna<br />
ve diğer BDT ülkelerindeki yükselişler<br />
Temmuz ayında da devam etti.
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem<br />
Ayık: “Turist sayısı artıyor,<br />
turizm gelirimiz artmıyor”<br />
<strong>2017</strong> yılının ilk 6 aylık dönemini<br />
değerlendiren TÜROFED Başkanı<br />
Sayın Osman Ayık, Ocak-Mayıs<br />
döneminde Türkiye’yi ziyaret eden yabancı<br />
sayısının geçen yılın aynı dönemine<br />
göre %5,55 artış göstererek 8.762.509<br />
olarak gerçekleştiğini açıkladı.<br />
Osman Ayık, konuyla ilgili şu bilgileri<br />
paylaştı:<br />
“Gene aynı dönem ülkemize en çok<br />
ziyaretçi gönderen ilk beş ülke sırasıyla;<br />
Rusya Federasyonu, Gürcistan, Almanya,<br />
İran ve Bulgaristan’dır. İlk beş ayda<br />
Avrupa’dan gelen ziyaretçi sayısında<br />
geçen yıla göre %17,10’luk azalış olmuştur.<br />
Rusya Federasyonu’ndan gelen<br />
ziyaretçi sayısında ise %571,86 oranında<br />
artış mevcuttur.<br />
“İstanbul’da toparlanma zaman<br />
alacak”<br />
Önemli turizm merkezlerimizi ele aldığımızda<br />
İstanbul’da 2016 yılının Şubat<br />
ayında başlayan düşüş devam etmektedir.<br />
2015 yılı ile 2016 yılı Ocak-Aralık<br />
rakamları karşılaştırıldığında 2016<br />
yılında yaklaşık %19 oranında azalma<br />
meydana gelmiş ve bu senenin ilk altı<br />
aylık rakamları incelendiğinde geçen<br />
seneye göre %5 oranında düşüşün<br />
devam ettiği görülmektedir. Bu yılı, 2015<br />
yılı rakamları ile karşılaştırdığımızda<br />
bu düşüş %23’ü bulmuştur. Suudi<br />
Arabistan, Irak, Kuveyt, Cezayir, Ürdün,<br />
Lübnan, Suriye, Tunus, Mısır, Fas,<br />
Libya, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap<br />
Emirlikleri, Yemen, Filistin, Umman ve<br />
Sudan’ın oluşturduğu Arap ülkelerinden<br />
gelen ziyaretçiler sayısı geçen seneye<br />
göre %47 artmıştır. Ayrıca gelen yabancı<br />
ziyaretçiler içerisindeki payı %57<br />
oranında artarak %23’e yükselmiştir.<br />
İstanbul’u ziyaret eden müşteri profilinin<br />
farklılığı toparlanmanın zaman alacağına<br />
işaret etmektedir.<br />
Artışlar 2015’in gerisinde<br />
Antalya’nın ilk 6 aylık rakamları incelendiğinde<br />
geçen yıla göre %55<br />
oranında artış yaşanmıştır. Yaz sezonunun<br />
başlamasıyla Rusya, Ukrayna<br />
ve Belarus’tan gelen yabancı ziyaretçi<br />
sayısındaki yüksek artış bu rakamın<br />
oluşmasına neden olmuştur. Yalnız<br />
bu yılın rakamlarının 2015 yılının<br />
rakamlarının %17,6 oranında gerisinde<br />
olduğu unutulmamalıdır. Birinci kaynak<br />
pazarımız olan Almanya’dan gelen<br />
ziyaretçi sayısındaki ilk 6 aylık kümülatif<br />
rakamda geçen seneye göre düşüş<br />
yaşanmasına rağmen geçen yıl Haziran<br />
ayında gerçekleşen rakamı bu yıl yakalamış<br />
olması ilerleyen dönemler için umut<br />
vericidir.<br />
Muğla ilimizin ilk 6 ayı değerlendirildiğinde<br />
hem yerli hem de yabancı turist<br />
sayısında artış yaşandığı görülmektedir.<br />
Bu yıl, 2016 yılına göre %13 artış<br />
yaşanmasına rağmen 2015 yılının<br />
rakamlarının %32 oranında gerisindedir.<br />
Bölgenin en önemli kaynak pazarı olan<br />
İngiltere’deki düşüş devam etmektedir.<br />
Bunun yanında Rusya Federasyonu,<br />
Beyaz Rusya, Ukrayna ve İsrail’den<br />
gelen ziyaretçi sayısında yüksek artışlar<br />
yaşanmıştır ama bu artışlar 2015 yılı<br />
rakamlarının yakalanmasına yeterli<br />
olmamıştır.<br />
İzmir’de altı aylık veriler 2016 seviyesinin<br />
yakalandığını göstermektedir. İzmir’e<br />
<strong>2017</strong>’nin altı aylık döneminde gelen<br />
yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 1,1 artarak<br />
249 binden 252 bine çıkmıştır. İzmir, kriz<br />
öncesi dönemde 2015 yılı ilk altı ayında<br />
425 bin ziyaretçi ağırlamıştı.
Turizm geliri 2016’ya göre %17<br />
düşüşte<br />
TÜİK’in açıkladığı ilk çeyrek raporunda;<br />
turizm gelirimiz 3,4 Milyar ABD Doları<br />
olarak gerçekleşerek geçen yıla göre %17<br />
oranında düşüş göstermiştir. <strong>2017</strong> yılının<br />
ilk üç ayındaki turizm gelirimiz ise 2015<br />
yılının %31 oranında gerisinde kalmıştır.<br />
Bilindiği gibi turizm; sektör olarak yegane<br />
yerinde ihracat yaptığımız sektördür. Bu<br />
anlamda hizmet ihracatında dışarıdan en<br />
çok döviz kazandıran ekonomik faaliyet<br />
alanıdır. Turizm gelirindeki düşüşe<br />
rağmen ilk çeyrekte oluşan dış ticaret<br />
açığını karşılama oranı yaklaşık %27<br />
olarak gerçekleşmiştir. Bu dış ticaret<br />
açığını karşılama oranının yılın geri kalan<br />
döneminde yükseleceğini inanıyoruz.<br />
“Turizmde en büyük sorun,<br />
arz-talep dengesizliği”<br />
Turizm sektörünün karşı karşıya olduğu<br />
birçok sorun mevcuttur. Bu sorunları<br />
çeşitli mecralarda dile getirdik: Gelirlerdeki<br />
düşüş, maliyetlerin artması,<br />
belediyelerin ve Maliye Bakanlığı’nın<br />
talep ettiği vergiler, turizm sektörü için<br />
açıklanan desteklerin yetersiz ve işlevsiz<br />
olması, kredi desteği, tanıtım alanında<br />
daha etkin olunması, imaj, güvenlik algısı,<br />
günübirlik evler ve anlık kimlik bildirim<br />
uygulamasındaki belirsizlikler, kalifiye<br />
personel sıkıntısı vs.<br />
Bunların yanı sıra, Türkiye geneli<br />
açısından baktığımızda İstanbul, Ege<br />
ve Akdeniz kıyı bölgelerindeki yatak<br />
arzındaki artış ve arz-talep dengesindeki<br />
bozulma en büyük sorunların başındadır.<br />
Ayrıca online pazarlamanın payı artarak<br />
tüm dünyada büyümektedir. Bu nedenle,<br />
Türk vatandaşlarının Booking.com<br />
aracılığıyla Türkiye’de bulunan otellere<br />
ulaşamaması iç pazarı olumsuz olarak<br />
etkilemekte, bundan en büyük zararı da<br />
küçük ve orta boy işletmeler ile münferit<br />
pazarlama yapan tesisler görmektedir.<br />
<strong>2017</strong>’nin ikinci yarısında Rus pazarı, eski<br />
Doğu Blok ülkeleri ve Bağımsız Devletler<br />
Topluluğu ülkelerinden gelen talepteki<br />
artış ile başta Almanya olm ak üzere<br />
Avrupa ve Orta Avrupa pazarında ise son<br />
dakika satışlarının artarak devam etmesini<br />
bekliyoruz.<br />
“Sayısal anlamda 2016’dan<br />
daha iyi bir sezon geçireceğiz”<br />
Sonuç olarak, sayısal anlamda 2016’dan<br />
daha iyi bir sezon geçireceğiz. Ancak<br />
toplamda 2015 rakamlarına ulaşılabilmesi<br />
açısından Avrupa pazarındaki genel<br />
seyrin belirleyici olacağına inanıyoruz.<br />
Ege bölgesini ele aldığımızda yurt<br />
dışından direkt uçuşların bulunması;<br />
İzmir, Bodrum ve Dalaman bölgelerine<br />
yabancı ziyaretçilerin taleplerini arttıracaktır.<br />
Özellikle Denizli ve Kapadokya<br />
gibi önemli ören yerlerinin bulunduğu<br />
bölgelerimizde iç pazarı hareketlendirmek<br />
adına ören yerleri giriş ücretlerinin<br />
makul seviyelere çekilmesi ve<br />
belirli günlerde ücretsiz giriş sağlanması<br />
yönünde talepler almaktayız. Kapadokya’dan<br />
bahsetmişken fotografik<br />
uygunluğu ve Ortodoksların en önemli<br />
merkezlerinden biri olması sebebiyle<br />
Rus ziyaretçiler açısından Kapadokya’nın<br />
popülaritesi artmış durumdadır ve bu bizi<br />
sevindirmektir. Yalnız Kapadokya Havalimanı’nın<br />
tadilatının halen bitmemesi<br />
ve ne zaman biteceğinin belirsiz olması<br />
bölgeye ulaşımı zorlaştırmaktadır.<br />
Körfez ülkelerinin birbirleriyle yaşadığı<br />
sıkıntı, turizm açısından Karadeniz<br />
bölgemizi de etkilemektedir. Kayda<br />
değer bir iptal gerçekleşmemiştir, ancak<br />
krizin derinleşmesi halinde iptal endişesi<br />
yaşanmaktadır. Gaziantep mutfağı<br />
ile UNESCO’nun yaratıcı şehirler ağına<br />
dahil olmuştur. Bu, tanıtım ve pazarlama<br />
açısından çok büyük bir değerdir. Gaziantep<br />
mutfağının kazandığı bu başarının,<br />
Ege, Hatay ve Adana mutfağı için de ilham<br />
kaynağı olması gerekmektedir. Ayrıca<br />
UNESCO tarafından Aydın’da bulunan<br />
Afrodisias Antik Kenti’nin Dünya Mirası<br />
Listesine alınması sevindirici bir haberdir.<br />
Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe’nin ve<br />
diğer bekleme listesinde yer alan değerlerimizin<br />
de bu kapsama dahil edileceğine<br />
inanıyoruz.”
hotel restaurant<br />
36 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Carlson Rezıdor, <strong>2017</strong> yılı içinde<br />
Türkiye’de 7 otel açıyor<br />
Carlson Rezidor Hotel Group, bu yıl Türkiye’de 7 otel açmaya<br />
hazırlanıyor. Açılacak otellerin 4’ü İstanbul, 1’i İzmir diğer 2’si ise<br />
Diyarbakır ve Samsun’da yer alıyor.
Dünyanın en hızlı büyüyen otelcilik<br />
şirketlerinden Carlson Rezidor<br />
Hotel Group, bu yıl Türkiye’de<br />
7 otel açmaya hazırlanıyor. Açılacak<br />
otellerin 4’ü İstanbul, 1’i İzmir diğer<br />
2’si ise Diyarbakır ve Samsun’da yer<br />
alıyor ve grubun Türkiye’nin seçkin<br />
destinasyonlarındaki marka varlığını<br />
güçlendiriyor.<br />
Willis: “<strong>2017</strong>, Grubumuz için çok<br />
heyecanlı bir dönem olacak”<br />
Rezidor Hotel Group Orta Doğu, Türkiye<br />
ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcısı Mark<br />
Willis şu açıklamada bulundu: “<strong>2017</strong>,<br />
Grubumuz için hem otel açılışlarının yılı<br />
hem de çok heyecanlı bir dönem olacak.<br />
Türkiye’de açılacak 7 otelle, son birkaç<br />
yıldır ekibimizin yaptığı çalışmaların<br />
meyvelerini ve otel sahiplerinin bize<br />
duydukları güveni görüyoruz. Özellikle,<br />
Türkiye gibi önemli bir pazarda<br />
büyümeye devam ediyor, bölgedeki<br />
coğrafi varlığımızı genişletmekten<br />
memnuniyet duyuyoruz. İkonik ve şık<br />
Radisson Blu, yeni bir enerjiye sahip<br />
olan ekonomik Park Inn by Radisson<br />
yeni destinasyonlara geliyor.” Willis<br />
şöyle devam etti: “Dünya çapında saygı<br />
gören bir otelcilik grubu ve işine tutkuyla<br />
bağlı otelcilik profesyonellerinin işvereni<br />
olarak, bölgede ciddi iş potansiyeli<br />
yaratmaktan da mutluluk duyuyoruz.<br />
Halihazırda işletmesini üstlendiğimiz<br />
13 otelimiz ve geliştirmekte olduğumuz<br />
10 yeni otelimiz bulunuyor, böylece<br />
önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde<br />
5.000 oda ile Türkiye’de faaliyet<br />
göstermeye devam ediyor<br />
olacağız.”<br />
Açılışlara devam!<br />
İstanbul’da grubun<br />
Türkiye’deki ilk Residence<br />
projesi olan, Radisson<br />
Blu Residence, Istanbul<br />
Batışehir grubun son<br />
yıllarda en<br />
önemli<br />
açılışlarından biri oldu. <strong>2017</strong>’nin Şubat<br />
ayında açılan Residence, misafirlerine<br />
171 daire ile servis verirken, lobi katında<br />
yer alan Larder Restoran, 5 farklı toplantı<br />
salonu seçeneği ve özel spa alanı ile tüm<br />
gün boyunca hizmet veriyor.<br />
Grubun en yeni oteli Park Inn by Radisson<br />
ise <strong>2017</strong> yılının ilk çeyreğinde İzmir’de<br />
açıldı. İzmir’in en güzel yerlerinden<br />
Pasaport’ta yer alan 4 yıldızlı otel; iş,<br />
kültür, eğlence ve alışveriş merkezlerinin<br />
yanı sıra uluslararası elçiliklere de<br />
yürüme mesafesinde bulunuyor. Otel,<br />
her biri “Next Gen” konseptiyle dizayn<br />
edilmiş olan toplam 137 odası ile hizmet<br />
vermektedir. Park Inn by Radisson Hotel<br />
& Residence Istanbul Odayeri 98 odası, 2<br />
toplantı salonu, içerisinde hamam, sauna,<br />
kapalı yüzme havuzu bulunan spa’sı, tüm<br />
gün hizmet verecek restoran ve barı ile<br />
İstanbul’un yükselen yıldızı Odayeri’nde<br />
yılın dördüncü çeyreğinde açılacak.<br />
İstanbul’un Anadolu yakasında lüks<br />
konut projeleri kadar iş merkezlerinin<br />
de yakınında, Istanbul Uluslararası<br />
Finans Merkezinin (IFFC) yanında seçkin<br />
bir konumda yer alacak Park Inn by<br />
Radisson Istanbul Ataşehir, 80 misafir<br />
odası, 2 toplantı<br />
salonu, gym,<br />
ana restoran ve<br />
barı ile<br />
misafirlerine<br />
hizmet<br />
verecek ve<br />
<strong>2017</strong>’nin<br />
son<br />
çeyreğinde açılacak. <strong>2017</strong>’nin üçüncü<br />
çeyreğinde açılması planlanan<br />
İstanbul’un Anadolu yakasında<br />
konumlanan Park Inn by Radisson<br />
Asia Istanbul Kavacık, Boğaz’ın kuzey<br />
ucundaki Beykoz ilçesinde yer alıyor.<br />
Çağdaş ihtiyaçlara göre tasarlanan<br />
110 oda ve süitin yer alacağı otelin<br />
uluslararası mutfaklı restoranı ve barı<br />
gün boyu açık olacak. Balo salonu dahil<br />
çeşitli etkinlik ve toplantı mekanlarının<br />
yanı sıra otelde bir spor salonuyla<br />
hamam ve bakım odaları içeren bir spa<br />
da sunulacak.<br />
Yatırımlar Anadolu’da da hızla<br />
devam ediyor!<br />
Türkiye’nin önemli iş merkezlerinden<br />
Diyarbakır’da yılın ilk çeyreğinde<br />
açılan Radisson Blu Hotel Diyarbakır,<br />
şehrin merkezinde konumlanmış 170<br />
misafir odası, balo salonu ve toplantı<br />
salonu seçenekleri, executive lounge<br />
ile misafirlerinin günün yorgunluğunu<br />
atacakları şehir manzaralı alanları,<br />
heyecan verici yeni restoran ve barlara<br />
ev sahipliği yapmaktadır. Samsun<br />
şehir merkezine yakınlığı ile The Park<br />
Inn by Radisson Samsun, <strong>2017</strong>’nin<br />
ikinci çeyreğinde açılan ve 137 misafir<br />
odası, çok yönlü menüsünde gün boyu<br />
lezzetli atıştırmalıklar ve yemekler<br />
sunan restoranı, lobi barı şehirde geçen<br />
yoğun bir günün ardından rahatlamak<br />
ve sosyalleşmek için ideal bir ortam<br />
sağlayacak. Otel misafirleri<br />
aynı zamanda son teknoloji<br />
aletlerle donatılmış fitness<br />
merkezinden, toplantı<br />
salonlarından ve<br />
kapalı otoparktan<br />
faydalanabilecek.
38<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Türkiye’deki ilk<br />
DoubleTree by<br />
Hılton Resort<br />
oteli<br />
2018’de<br />
Kemer’de<br />
açılacak<br />
Hilton, Türkiye’deki ilk<br />
DoubleTree by Hilton Resort<br />
otelini duyurdu. Yeni DoubleTree<br />
by Hilton, Hilton’un Türkiye’de<br />
halihazırda faaliyet gösteren<br />
50’yi aşkın oteli arasına katılacak.<br />
Hilton 2018’in başında 324 odalı yeni oteli<br />
DoubleTree by Hilton Antalya Kemer otelini<br />
açmak üzere, Hasançebi İnşaat Turizm<br />
Yatırımları ve Ticaret Anonim Şirketi ile franchise<br />
anlaşması imzaladı. Tesis, faaliyete geçmesi<br />
ile birlikte, geniş kumsalı ile Hilton markasının<br />
Antalya’daki ilk resort oteli olacak. Batı Toros<br />
Dağları manzarasına sahip otelde özel plaj, altı<br />
restoran, dört bar, açık ve kapalı yüzme havuzu,<br />
spa tesisleri, fitness merkezi, tenis kortu ve üç<br />
konferans salonu bulunacak.
hotel restaurant<br />
40 & hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Eski İstanbul’un yeni gözbebeği<br />
Yüksel İstanbul Yenikapı Hotel
Yüksel Holding, İstanbul turizmine Mayıs <strong>2017</strong>’de hizmete açtığı Yüksel<br />
İstanbul Yenikapı Hotel ile bir yeni yatırım daha kazandırdı. 54 odalı otel, iş<br />
ve eğlence hayatının kalbinde misafirlerini dört yıldız konseptinde ağırlıyor.<br />
2011 yılında Crowne Plaza İstanbul<br />
Harbiye’yi hizmete açan Yüksel<br />
Holding, ikinci yatırımını Yüksel<br />
İstanbul Yenikapı Hotel ile gerçekleştirdi.<br />
Mayıs <strong>2017</strong>’den bu yana dört yıldız<br />
konseptinde misafirlerini ağırladıklarını<br />
söyleyen Otel Genel Müdürü İlhan Erer,<br />
yatırım ile ilgili şu bilgileri aktardı:<br />
Erer: “Eski İstanbul’un<br />
gözbebeğindeyiz”<br />
“Binlerce yıldır seyyahların ve tacirlerin<br />
en gözde durağı olmuş İstanbul,<br />
köklü uygarlıkların ölümsüz eserleri,<br />
uluslararası fuar alanları, çeşitli<br />
sektörlerin kalbinin attığı iş ve ticaret<br />
merkezleri, tarihi ve modern sanatın en<br />
gözde örneklerinin sergilendiği müzeleri<br />
ile 24 saat yaşayan; birbirinden bağımsız<br />
birçok noktada atan pek çok kalbi olan<br />
bir kent. Dört yıldızlı otelin bu değişik<br />
noktaları ticaretten sanata, eğlenceden<br />
kültüre İstanbul’un kalplerinin birleştiren<br />
can damarlarının kesiştiği yerde, dünyanın<br />
eskimeyen cazibe merkezi eski İstanbul’un<br />
göz bebeğinde yer alıyor.”<br />
54 odalı<br />
<strong>2017</strong> Mayıs ayında kapılarını açan Yüksel<br />
İstanbul Yenikapı Hotel’in 1 suit, 22<br />
superior, 10 deluxe, 13 standart ve 8<br />
family oda olmak üzere toplamda 54<br />
odası bulunuyor. Otelin menülerini ise<br />
aynı zamanda Crowne Plaza İstanbul<br />
Harbiye’nin de Executive Şefliğini yapan<br />
Musa Şener hazırlıyor. “Gününüze<br />
lobi katta yer alan restoranımızın<br />
uluslararası mutfaklardan hazırlanan<br />
eşsiz lezzetlerimiz ve açık büfe kahvaltımız<br />
ile başladıktan birkaç dakika sonra<br />
kendinizi surlarla çevrili Tarihi Yarımada’yı<br />
keşfederken ve dünyaca ünlü eserleri<br />
ziyaret ederken bulabilirsiniz.” diyen<br />
Erer, “İş ya da eğlence… İstanbul’a geliş<br />
nedeniniz ne olursa olsun, misafirimiz<br />
olduğunuz süre boyunca, geleneksel<br />
konukseverliğimiz ve Yuksel İstanbul<br />
Yenikapı uluslararası standartlarda hizmet<br />
anlayışı ile sizi rahat ettirmeye kararlıyız.”<br />
şeklinde sözlerini tamamlıyor.<br />
“İstanbul’a geliş<br />
nedeniniz ne olursa olsun,<br />
misafirimiz olduğunuz<br />
süre boyunca, geleneksel<br />
konukseverliğimiz ve<br />
Yuksel İstanbul Yenikapı<br />
uluslararası standartlarda<br />
hizmet anlayışı ile sizi rahat<br />
ettirmeye kararlıyız.”
42<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
The Rıtz-Carlton<br />
Denize açılıyor!<br />
The Ritz-Carlton, ödüllü lüks otel markasının<br />
yanı sıra lüks yatçılık hizmeti ve zamansız<br />
stilini de denize getiriyor. 2018’in Mayıs<br />
ayında rezervasyon almaya başlayacak<br />
The Ritz-Carlton, Türk konuklarını da Cruise<br />
deneyimine bekliyor.<br />
The Ritz-Carlton, uzun vadeli bir<br />
işletme anlaşması çerçevesinde<br />
lüks konukseverlik hizmeti<br />
sağlamaya hazırlanıyor. The Ritz-Carlton<br />
Yat Koleksiyonu girişimi, seyir endüstrisi<br />
için benzersiz bir deneyimi temsil ediyor.<br />
Bu serideki üç lüks yatın ilki 2019 yılının<br />
dördüncü çeyreğinde denize açılmayı<br />
planlıyor ve The Ritz-Carlton’ı hem<br />
karada hem de denizde lüks konaklama<br />
sağlayan tek kuruluş olarak ayırıyor.<br />
Yatçılığın ve gemiciliğin bu özgün<br />
kombinasyonu, rahat, zarif ve hoş bir<br />
atmosferde dünyayı keşfetmek isteyen<br />
konuklar için yepyeni bir lüks seyahat<br />
deneyimi olacak.<br />
İmza destinasyonlara yolculuk<br />
Geminin güzergahı, The Ritz-Carlton’un<br />
lüks tatil beldelerinin yaşam biçimini ve<br />
bir yat tatili ruhunu yansıtmak amacıyla<br />
geliştiriliyor. İmza destinasyonlara<br />
uğranılacak yolculuk, yedi ile on<br />
gün arasında değişiyor. Birinci gemi<br />
Akdeniz, Kuzey Avrupa, Karayipler ve<br />
Latin Amerika gibi çeşitli duraklarda<br />
mevsim değişikliğine göre seyahat<br />
edecek. Geminin boyutu sebebiyle, yat<br />
Capri ve Portofino’dan St. Barths’a ve<br />
eski Cartagena kentine kadar özgün<br />
diye nitelendirilen, büyük gemiler<br />
için ulaşılabilir olmayan benzersiz<br />
lokasyonlarda bulunacak. Gece<br />
konaklama ve gündüz liman bağlantılarını<br />
içeren rahat bir tempoda, konuklara<br />
benzersiz bir deneyim sunacak.<br />
149 suitten oluşacak<br />
Özel olarak tasarlanmış küçük kapasiteli<br />
gemi 298 yolcuya kadar ağırlayacak<br />
ve her biri kendi balkonlu 149 suitten<br />
oluşacak. Yatta ayrıca, modern işçilik ve<br />
iç mekan tasarımları ile birlikte The Ritz-<br />
Carlton ve önde gelen gemi dizayn firması<br />
Tillberg Design of Sweden tarafından<br />
tasarlanan iki 138 metrekarelik lüks<br />
dubleks çatı katı suitleri yer alacak.<br />
Yerleşik alandaki deneyim, ikonik Ritz-<br />
Carlton markasının tanınmış olduğu<br />
yüksek konforu ve benzersiz düzeyde<br />
bireysel konuk hizmetini yansıtacak.<br />
Yolculuk boyunca konuklar ultralüks<br />
gemi seyahati ve özel yatçılık<br />
sektörlerinde eşi benzeri görülmeyen,<br />
gezgin bir tarzda şımartılacaklar. The<br />
Ritz-Carlton yatlarında, Sven Elverfeld’in<br />
yaptığı restoran Aqua, The Ritz-<br />
Carlton’daki Michelin üç yıldızlı restoranı<br />
Wolfsburg, Ritz- Carlton Spa imzalı<br />
Panorama Lounge ve şarap barı gibi<br />
seçenekleri sunuyor. Buna ek olarak, yat,<br />
yerel şefler, müzisyenler ve sanatçılar ile<br />
işbirliği yaparak, benzersiz ve deneyimsel<br />
yollarla hem karada hem de denizde<br />
tecrübe edebilmeleri için benzersiz bir<br />
yolculuk vaat ediyor.
Riverside Mansion Hotel,<br />
2018’de mevcut oda sayısını 2’ye katlayacak<br />
Riverside Mansion Hotel, gelecek yıl yapılacak ilave oda yatırımıyla, mevcut oda sayısını<br />
2’ye katlamayı hedefliyor.<br />
Pers dilinde ‘Güzel Atlar Ülkesi’<br />
anlamına gelen Kapadokya, Peri<br />
bacaları, taş evleri ve doğasıyla<br />
büyülü bir yolculuğa çıkarmaya devam<br />
ediyor. Sadece çömlek atölyeleri ve<br />
halılarıyla ünlü olmayan Avanos, taş<br />
evleriyle de görenleri zaman yolculuğuna<br />
çıkarıyor. Kapadokya Avanos’ta 1912<br />
yılında ev olarak yapılan taş konak, 2016<br />
yılından itibaren Riverside Mansion<br />
Hotel olarak hizmet veriyor. Yerli ve<br />
yabancı misafirler, 105 yıllık 7 odalı bu<br />
taş konakta, farklı duygulara kapılarak,<br />
adeta peri masalının büyüsünü yaşıyor.<br />
Riverside Mansion Hotel’de, gelecek yıl<br />
yapılacak ilave oda yatırımıyla, mevcut<br />
oda sayısının 2’ye katlaması hedefleniyor.<br />
Çinli ve Asyalı turistleri ağırlıyor<br />
Feride ve Uğur Şeker çiftinin, 2016<br />
yılında turizme kazandırdıkları Riverside<br />
Mansion Hoteli, yerli misafirlerin yanı<br />
sıra, Çin, Endonezya, Kore, Tayland,<br />
Malezya, Tayvan gibi ülkelerden turistleri<br />
ağırlıyor. Geçtiğimiz yıl açılan otelin tam<br />
da krize denk geldiğini anlatan Uğur<br />
Şeker, şunları söyledi:<br />
“2016 yılı Mart ayında hizmete başlayan<br />
otelimizdeki 7 odamız, birbirinden farklı<br />
büyüklükte ve dekordadır. Açıldığımız yıl,<br />
kriz yılı olmasına rağmen, iç pazardan<br />
ve yurtdışı pazarlardan yoğun ilgi<br />
gördük. Yurtiçi pazarının yanı sıra, Asya<br />
ülkelerinden turistleri ağırladık. 2016,<br />
hizmet vermeye başladığımız ilk yıl<br />
olmasına rağmen %55’in üzerinde bir<br />
doluluk sağlandık. Bu yılın ilk 8 ayında<br />
ise, geçen yıla göre dolulukta %15 bir<br />
artışı yakaladık. 2018 yılının, geçtiğimiz<br />
iki yıldan daha iyi olmasını beklemekteyiz.<br />
Tahmini doluluğumuz %65’i geçecektir”<br />
dedi.<br />
Yatırım yapacak, oda sayısını<br />
2’ye katlayacak<br />
Tarihi çok eskilere dayanan<br />
Kapadokya’nın, tüm dünyanın görmeyi<br />
istediği eşsiz bir dokuya sahip olduğunu<br />
kaydeden Uğur Şeker, konuşmasına söyle<br />
devam etti: “Son dönemlerde turizmde<br />
yaşanan kriz, diğer bölgelerde olduğu gibi<br />
Kapadokya’yı da olumsuz etkiledi. Geçmiş<br />
yıllarda Avrupa, Amerika, Japonya ve<br />
Avustralya pazarlarından turistleri<br />
ağırlayan bölgemiz, şuan ağırlıklı olarak<br />
Çin ve Asya ülkelerinden turistleri misafir<br />
ediyor. Önümüzdeki yıldan itibaren,<br />
krizin etkilerinin daha da azalacağını<br />
öngörüyoruz. Tarihe ve kültüre meraklı<br />
olan turistler, yeniden bölgemize yoğun<br />
ilgi göstermeye başlayacaktır. Otelimizin<br />
şuan 7 odası bulunuyor ve 2018 yılında<br />
ilave 6 oda daha yapmayı planlıyoruz.<br />
Butik bir otel olarak, konaklama, kahvaltı<br />
çeşidi ve kalitemizden ödün vermeyerek<br />
yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.<br />
Araştırmacı yazar, profesyonel rehber<br />
Faruk Pekin’in “Kapadokya, Kayalardaki<br />
Şiirsellik” gezi rehberi kitabına da<br />
değinen Uğur Şeker, bölgenin korunarak<br />
geleceğe taşınmasının öneminin altını<br />
çizerken, mevcut güzergahların yanı sıra<br />
yeni güzergahların da oluşturularak,<br />
1,7 olan gecelemenin yükseltilmesinin<br />
önemini sözlerine ekledi.
44<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Tuzla, Viaport Marina ile deniz turizminde<br />
devler ligine çıktı<br />
2015 yılında Via Properties tarafından 1 milyar TL maliyetle hayata geçirilen Viaport<br />
Marina, son 2 yılda Tuzla’ya önemli derecede katma değer sağlayarak, adeta ilçeyi<br />
İstanbul’un göz bebeği haline getirdi.<br />
Denizcilik sektörünün<br />
deneyimlenmemiş projesi olarak<br />
lanse edilen, içerisinde alışveriş<br />
merkezi, tema park, konser alanı,<br />
akvaryumu, eğlence merkezi, fuar<br />
meydanı gibi etaplardan oluşan Viaport<br />
Marina, Tuzla’yı devler ligine çıkardı.<br />
750 yat kapasitesine sahip<br />
Türkiye’nin en yeni marinasına sahip,<br />
mega yatların da yanaşabildiği Viaport<br />
Marina 750 yat kapasitesine sahip iki ayrı<br />
marinadan oluşuyor. Sosyal yaşamın<br />
ortasında konumlanan marina, tek<br />
sahiplerinin son dönemde en çok tercih<br />
ettiği lokasyonlardan biri olarak ortaya<br />
çıkıyor.<br />
Coşkun Bayraktar: “Viaport<br />
Marina İstanbul’un marka yüzü”<br />
Projenin İstanbul’un marka yüzlerinden<br />
biri haline geldiğini belirten Via<br />
Properties Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Coşkun Bayraktar, “Projemize geçtiğimiz<br />
yıl 15 milyon yerli-yabancı ziyaretçi<br />
ağırladık. Bu yıl ise bu rakam 25 milyon<br />
kişiye çıkacak.” diye konuştu.<br />
“Rüzgarı tersine çevirdik”<br />
Denizcilik sektörü adına ise kurdukları<br />
Via Fuarcılık ile düzenledikleri fuarlarla<br />
bugüne kadar sektörü Tuzla’ya<br />
taşıdıklarını kaydeden Coşkun Bayraktar,<br />
“Tuzla bugüne kadar denizciliğin,<br />
tersanelerin kalbiydi. Şimdi ise tekne<br />
sahiplerinin en çok ilgilendiği marinaların<br />
arasında Viaport Marina bulunuyor.<br />
Rüzgarı tersine çevirdik ve özelleştirilmiş,<br />
halktan soyutlanmış marinaların yanı<br />
sıra, eğlence ve sosyal yaşamı da<br />
marinanın yanı başına yerleştirdik” diye<br />
konuştu. Coşkun Bayraktar, “Dünyadaki<br />
tüm örneklere bakıldığında, biz dünyada<br />
eşi olmayan bir projeye imza attık.<br />
İnsanlar Viaport Marina ile denizle<br />
barıştırdık ve denizin ortasına kadar<br />
yürünebilen bir marina inşa ettik” dedi.
Ingenıco Group,<br />
3 milyon dolar<br />
yatırım ile<br />
Türkiye’de<br />
kendi TSM<br />
merkezini<br />
kurdu<br />
3 milyon dolar yatırım ile<br />
Türkiye’de kendi TSM Merkezini<br />
(Trusted Service Manager) kuran<br />
Ingenico Group, Türkiye’de<br />
büyümeye devam ediyor.<br />
Uçtan uca ödeme konusunda dünyanın<br />
ve Türkiye’nin lider şirketi Ingenico<br />
Group, Türkiye’ye yatırım yapmaya<br />
devam ediyor. Ingenico’nun, 3 milyon dolar<br />
yatırımla hayata geçirdiği ve YazarkasaPOS<br />
cihazlarının yönetiminin yapıldığı TSM<br />
Merkezi (Trusted Service Manager),<br />
kayıtdışı ekonomi ile mücadeleye destek<br />
olurken, farklı uygulama ve modellerle<br />
esnafa para kazandıracak, sektöre<br />
hizmet verebilecek. Ingenico Türkiye<br />
Genel Müdürü Alpay Sidal, Ingenico<br />
bünyesinde kurulan TSM Merkezi ile ilgili<br />
olarak şöyle konuştu: “YazarkasaPOS<br />
cihazlarının yönetiminin yapıldığı TSM<br />
Merkezini 3 milyon dolarlık yatırımla kendi<br />
bünyemizde hayata geçirdik. Böylece<br />
bu alanda tüm sektöre hizmet verirken,<br />
farklı uygulamalarımızı daha etkin bir<br />
biçimde hayata geçirip esnafımızın ek gelir<br />
kazanmasını sağlayacağız.”<br />
Tüm kurumların ERP<br />
sistemlerine entegrasyonu TSM<br />
üzerinden<br />
Yasal bir zorunluluk gereği geliştirilen<br />
Ingenico TSM server, gelişen yapısıyla<br />
Ingenico‘nun tüm operasyonlarının takip<br />
edildiği yaşayan ve gittikçe büyüyen bir<br />
sisteme dönüştü. TSM bugün sadece<br />
Ingenico yazarkasaPOS’lardan geçen<br />
işlemleri takip etmiyor, buna ek olarak<br />
satış, operasyon, faturalama, bakım<br />
onarım süreçlerinde de kullanılıyor.<br />
Bankaların ve bakım onarım firmalarının<br />
kısacası; Ingenico’nun hizmet aldığı<br />
ve hizmet verdiği tüm kurumların<br />
ERP sistemlerine entegrasyonu TSM<br />
üzerinden başarı ile sağlanıyor. TSM ayrıca<br />
işyerlerinin yazarkasaPOS’lar üzerinden<br />
KDV fişi vermesinin ötesinde, para<br />
kazanmalarını sağlayacak katma değerli<br />
hizmetlerin de altyapısını oluşturuyor.<br />
Sidal: “Türkiye’ye duyduğumuz<br />
güven bizi hiç yanıltmadı”<br />
Türkiye pazarına duyduğu güveni<br />
vurgulayan Ingenico Türkiye Genel Müdürü<br />
Alpay Sidal Ingenico’nun diğer yatırımları<br />
hakkında şu bilgileri verdi: “Ingenico<br />
Group olarak Türkiye pazarına giriş<br />
yaptığımız 1998 yılından bu yana Türkiye’ye<br />
duyduğumuz güven bizi hiç yanıltmadı.<br />
Bunun meyvelerini de topluyoruz. Sıfırdan<br />
girdiğimiz yazarkasa pazarda, yeni nesil<br />
ÖKC sayımız 160 bin adedi, yani yüzde<br />
17’yi geçti. AR-GE çalışmalarımıza<br />
hız kesmeden devam ettik. Organize<br />
perakendeciler için yaptığımız avantajlı<br />
yeni iş modelleri, Turkcell satış<br />
uygulaması, Tax Free uygulamaları,<br />
Zubizu, Sodexo, Ticket gibi uygulamalar<br />
Ingenico yazarkasaPOS’ lar da halihazırda<br />
çalışmakta ve kullanıcılarına avantajlar<br />
sağlamaktadır. Ingenico markasını<br />
tercih edenler için tek bir cihazda hem<br />
yazarkasa kullanımı sağlanıyor hem de<br />
ek uygulamalar ile esnafımıza kazanç ve<br />
maliyet avantajı getiriyoruz.”<br />
Ingenico’nun cihazları ile ek<br />
gelir sağlamak mümkün<br />
Sidal sözlerine şöyle devam etti: “Çoklu<br />
banka uygulaması kullanan 1000 adetten<br />
fazla ÖKC’si olan organize perakendecilere<br />
özel imkanlar başta olmak üzere, altın<br />
kampanyamız ve ek uygulamalarımız ile<br />
esnafımızı desteklemeye devam ettik,<br />
ediyoruz. Amacımız ÖKC cihazımızı<br />
sadece fiş kesen bir cihaz olmaktan<br />
öteye taşıyarak, uygulama merkezi haline<br />
getirip esnafımızın günlük iş akışında ek<br />
gelirler sağlamasına destek olabilmektir.<br />
Bu sebeple sadece KDV fişi veren cihaz<br />
almanın ötesinde ek gelir elde etmek<br />
isteyen mükelleflerimizin ilk tercihi son<br />
dönemde Ingenico oldu.”
hotel restaurant<br />
46 & hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
3 şapka<br />
1 iş insanı<br />
Hicran<br />
Özbük<br />
Hicran Özbük, turizm sektörünün<br />
genç, dinamik ve deneyimli<br />
isimlerinden… İstanbul Kongre<br />
ve Ziyaretçi Bürosu Genel Müdürlüğü<br />
ile birlikte İstanbul Shopping Fest’i de<br />
düzenleyen bir profesyonel o. Şehrin<br />
markalaşma yarışında bayrağı önde<br />
taşıyacak kadar İstanbul aşığı ve keşfe<br />
gönüllü… 10 parmağında 10 marifet<br />
demekle abartmış olmayacağımız<br />
tecrübeli isim, şimdilerde ICCA Akdeniz<br />
Bölge Başkanlığı göreviyle turizm<br />
sektöründeki başarılarını perçinliyor.<br />
Turizm sektöründe üç ayrı şapkayı<br />
başarıyla taşıyan Hicran Özbük ile yeni<br />
görevini, İstanbul’a dair hedeflerini ve<br />
gelecek projelerini bu röportajımızda<br />
konuştuk.<br />
İstanbul Kongre ve Ziyaretçi<br />
Bürosu ve İstanbul Shopping<br />
Fest Genel Müdürlüğü ile<br />
beraber şimdilerde ICCA<br />
Akdeniz Bölge Başkanlığı<br />
görevini de üstlendiniz. Hicran<br />
Hanım, turizmle tanışmanızı<br />
ve bugünlere geliş hikayenizi<br />
bizimle paylaşır mısınız?<br />
Öncelikle, turizm bir sektör olarak<br />
hayalimde yoktu. Bir şeyler üretmeye dair<br />
hedeflerim oldu hep. Kadının ön plana<br />
çıkmaya başladığı dönemlerdi onlar.<br />
Evlenip anne olmak gibi bir yönelimim<br />
olmadı, daha çok iş dünyasında bir<br />
yerlere gelmek, bir kadın gücüyle var<br />
olmaktı belki de emelim.<br />
Mühendis olmaktan çok mühendislik<br />
okumayı istedim mesela. Çünkü analitik<br />
zekamın farkındaydım. Matematik ve
fiziğe ilgim vardı. Böylece İstanbul<br />
Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği<br />
bölümünü bitirdim. Beni mutlu<br />
eden bir öğrenim alanı oldu. Çünkü<br />
görünenin altını inceliyor olmak beni<br />
çok heyecanlandırmıştı. Gördüğümüzü<br />
zannettiğimiz dünyanın katmanlarına<br />
indikçe aslında ondan ibaret olmadığını<br />
kavramak son derece etkileyiciydi.<br />
Yeryüzünün altındaki madenler,<br />
sıcak sular, deprem hatları… Her biri<br />
keşfedilmeyi bekleyen bir cevherdi benim<br />
için. Bu arayış ve keşfetme merakım<br />
ileriki yıllarda özellikle insan beyninin<br />
derinliklerini incelemek konusunda itici<br />
güç oldu. Son 12-13 yıldır da aslında çok<br />
okuduğum, çalıştığım, eğitim aldığım<br />
bir alan bu zaten. İnsan beyni, düşünce<br />
sistemi, bilinçaltı, korteksin altındaki<br />
derinlikleri incelemek de aslında o zaman<br />
aldığım eğitimle örtüşmüş gibi oldu bir<br />
bakıma.<br />
Sözünü ettiğiniz bu inceleme,<br />
keşfetme merakı ile profesyonel<br />
iş yaşamına ilk adımı nerede<br />
attınız?<br />
Zaten aileden tekstilci olduğumuz için<br />
kendi işimizi yapmak üzere bir planım<br />
vardı. Mezun olduktan sonra tekstil ve<br />
moda alanında çalışmaya başladım. İlk<br />
olarak kumaş sattım. Direkt kendi işimi<br />
yaparak mezun oldum zaten. Uzun yıllar<br />
tekstil ve modanın bütün alanlarında<br />
çalıştım. Amerika’ya gidip New York’ta<br />
iki sene kadar çalıştım. Bir noktada,<br />
yeni alanlarda kendimi geliştirmek,<br />
üretmek inancıyla sektör değiştirmeye<br />
karar verdim. O dönem, Avrupa Birliği<br />
ile alakalı bir teklif almıştım. Proje<br />
hazırlık sürecinde Ortadoğu Teknik<br />
Üniversitesi’nde Avrupa Entegrasyonu<br />
alanında yüksek lisans yaptım.<br />
Yüksek lisansımı bitirdiğim sırada,<br />
Özbekistan’dan reddedemeyeceğim bir<br />
teklif aldım. O da, bir ilaç firmasının<br />
genel müdürlüğüydü. Orta Asya en<br />
merak ettiğim yerlerden biriydi. Tatil<br />
için değil ama iş teklifi maksatlı olunca<br />
açıkçası maceracı geldi bana. Önce<br />
havasını koklamak için bir ön keşifle<br />
Taşkent’i gördüm, beğendim ve işi kabul<br />
ederek yerleştim. Çok cengaver olduğum<br />
söylendi o yıllarda. Hatta Büyükelçimiz<br />
Kemal Asya, lacivert pasaportla üstelik<br />
de kadın başıma burada çalışmamı<br />
çok cesurca bulmuştu, iyi hatırlarım…<br />
Haksız da değildi hani. İki ülkenin<br />
resmi ilişkilerinin çok da iyi olmadığı<br />
bir dönemdi. O yüzden Taşkent’in beni<br />
kariyer anlamında çok zorlayan, ama<br />
bir o kadar da güçlendiren bir serüven<br />
olduğunu söyleyebilirim.<br />
Benim anladığım kadarıyla<br />
jeofizik okumak heyecan,<br />
arayış ve keşfediş merakınızı<br />
eğiten bir araç olmuş. Mesleği<br />
icra etmemiş ama gelecek<br />
ideallerinize eğitiminizi kılavuz<br />
etmişsiniz. Peki nereye kadar<br />
“yeni” yi bulmak?<br />
Yeni bir alana girmek, keşfetmek, yeni bir<br />
alana katkı sağlamak beni gerçekten çok<br />
motive ediyor. Yeni bir sektöre geçmeyi<br />
çok seviyorum. O zaman sektöre dair<br />
bütün detayları incelemeye başlıyorum.<br />
Literatür taraması yapıyor, o konuda<br />
yazılan tezleri araştırıyorum, sektörün<br />
dinamiklerini inceliyorum. Deloitte<br />
gibi kurumların her sene yayınladığı<br />
raporları okuyorum. Sektörün önde gelen<br />
insanlarıyla sohbet edip aynı zamanda<br />
genel bir toparlama yapmış da oluyorum.<br />
İlaç sektörüne vedanız ne<br />
şekilde gerçekleşti?<br />
Özbekistan’dan alacaklarımı almıştım,<br />
göreceklerimi görmüştüm. Bir de<br />
dediğim gibi ilişkilerin çok iyi olduğu<br />
bir dönem değildi. Dolayısıyla iş olarak<br />
da zorlanıyordum. Buhara, Semerkant<br />
gibi muhteşem coğrafyalara gittim.<br />
Benim orada olduğum dönemde<br />
gerçekten satışlar çok arttı. Çok<br />
güzel insanlarla tanıştım, bunu da<br />
söylemeden geçemeyeceğim. Her ne<br />
kadar gerimizden geliyor gibi olsalar<br />
da kendinizi çok yakın hissettiğiniz bir<br />
coğrafya. İstanbul’dan birkaç teklif<br />
vardı. Amerika’da bir iki konu vardı. O<br />
motivasyonla tekrar Türkiye’ye döndüm.<br />
Buraya dönüşümde trafik kazası gibi<br />
talihsiz bir olay yaşadım. O sebeple<br />
iş dünyasını rölantiye alıp, lojistik ve<br />
gümrük sektöründe bir yardım ricasıyla<br />
çalışmaya başladım, bir firmanın genel<br />
müdür yardımcılığını yaptım. Aslında<br />
baktığınızda ticaretle uğraşanlar için<br />
bilinmesi gereken bir alan olduğunu<br />
fark ettim. Avrupa Entegrasyonu yüksek<br />
lisansım dolayısıyla bir alt yapım vardı<br />
zaten.<br />
“İstanbul Shopping Fest ile<br />
turizme geçiş yaptım”<br />
O sektörde de biraz vakit geçirdikten<br />
sonra artık turizmin vakti gelmişti.<br />
İstanbul Shopping Fest’ten gelen bir<br />
teklifle turizme geçtim.<br />
Teklif 2013 yılında İstanbul Ticaret<br />
Odası’ndan geldi. İstanbul Shopping<br />
Fest de zaten İstanbul Ticaret Odası<br />
ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin<br />
ortak yapısı. Bu teklif de beni çok<br />
heyecanlandırdı, sonuçta çok farklı<br />
sektörlerde çalışmıştım. Turizm çok yeni<br />
ve farklı bir alan olacaktı.<br />
Kendi işinizi yaparken veyahut<br />
başkalarının yanında çalışırken<br />
önceliğiniz satış ve pazarlamaya yönelik<br />
oluyor. İstanbul gibi bir şehri pazarlamak,<br />
tanıtmak ise bambaşka bir deneyim.<br />
Neticede bir kuruma para kazandırmaya<br />
çalışmıyorsunuz, işin sosyal boyutu da<br />
var. Şehirlinin cebine yarayacak bir işe<br />
katkı sağlıyorsunuz. O yüzden teklifi<br />
büyük sevinçle, havalara uçarak kabul<br />
etmiştim. İstanbul Shopping Fest’in o<br />
kadar çok dokunduğu nokta var ki… Şehri<br />
çok iyi tanımanız ve alışveriş merkezleri<br />
ile markalar bütünlüğünü çok iyi biliyor<br />
olmanız lazım. İşin bir de festival tarafı<br />
var ki insanların ilgisini çekecek bir<br />
organizasyon becerisi ve yetkinliği gerek.<br />
Dolayısıyla birçok alanda çalışmam<br />
gerekti. Açık konuşmak gerekirse,<br />
alışveriş turizmi içinde olduğumuz ama<br />
çok iyi bildiğim bir alan değildi. Daha<br />
sonra bunu nasıl çeşitlendiririz derken<br />
yanına deneyimi koyduk, dünyanın her<br />
tarafında da böyle. Globalleşen dünyada<br />
bütün markalara ulaşabiliyorsunuz.<br />
Alışveriş yapmanın yanına yemek yemek,<br />
tarihi mekanları gezmek gibi farklı<br />
deneyimleri kattığınızda seyahat daha<br />
anlamlı hale geliyor. Biz de İstanbul<br />
Shopping Fest’i anlatırken tam da bunu<br />
yapıyoruz. Dolayısıyla dört sene evvel<br />
turizme geçmiş oldum.
48<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
“Hırslı değilim ama<br />
çalışkanım. Ekip çalışmasının<br />
değerine ve başarısına<br />
inananlardanım. Benim<br />
en büyük şansım, hep en<br />
iyi ekiplere denk gelmem<br />
oldu. Çalışma hayatında<br />
çok titiz ve mükemmeliyetçi<br />
olmadığım gibi, olay çıkartan<br />
biri de değilim. İstanbul<br />
gibi bir sorumluluğun<br />
altında işinizi en iyi şekilde<br />
yapmaya çalışırken<br />
zaman zaman gerildiğiniz,<br />
korktuğunuz oluyor. Zaten<br />
insanlar korktuğu zaman<br />
aslında seslerini daha da<br />
yükseltmeye başlar. O<br />
yüzden arkadaşlarıma hep<br />
şunu söylerim: ‘Arkadaşlar<br />
sesim yükseliyorsa, biraz<br />
tersleştiysem bilin ki<br />
korkmuşumdur.’<br />
“Ben dolaştıkça İstanbul’u<br />
tanımadığımı fark ediyorum”<br />
İstanbul sizin için neyi ifade<br />
ediyor? Birkaç cümleyle<br />
anlatmanızı istesem?<br />
Ben Ankara doğumluyum ama<br />
İstanbul’da büyüdüm. Çok klişe olacak<br />
belki ama İstanbul aşık olunası bir şehir.<br />
Özellikle dünyayı gezip dolaştıktan sonra<br />
bu fikir daha da oturuyor. Ne kadar güzel<br />
bir şehirde yaşadığınızı çok daha iyi<br />
kavrıyorsunuz. İnanamıyorsunuz, nasıl<br />
bu kadar şanslı olduk, bu kadar güzel<br />
bir coğrafyanın üzerinde oturuyoruz<br />
diye. İşin her boyutu güzel. Şu an içinde<br />
bulunduğumuz manzara çok güzel. Üç<br />
ayrı imparatorluğun üzerinde oturuyoruz.<br />
Bunlara rağmen şehri gezdikçe yeterince<br />
tanımadığımı da fark ediyorum. Son 4<br />
yıldır, özellikle de turizme girdikten sonra<br />
Ayasofya’ya farklı bakmaya başladım<br />
mesela. Hafta sonları arkadaşlarımla<br />
Balat’a gider, sohbet ederdik. Ama şimdi<br />
bir Kariye Müzesi’nden çıkıp Balat turları<br />
yaptığımda bölgeye çok daha farklı bir<br />
gözle bakar oldum. Şehrin pazarlama<br />
noktalarını gözlemliyorum çoğu zaman.<br />
Ve şunu düşünüyorum, İstanbul’da<br />
aslında turizmi çeşitlendirmek için<br />
elimizde her şey var. Mesela alışveriş<br />
turizmi. Kapalıçarşı’dan başlayın, cadde<br />
boyu mağazalar, alışveriş merkezleri<br />
sıra sıra… Yeme içme, gastronomi<br />
turizmi dediğinizde Osmanlı, Ege,<br />
Doğu, Güneydoğu, hangi mutfakları<br />
ararsanız yüzlercesi var. Kültür deseniz,<br />
orası leb-i derya, muhteşem... Şu an<br />
bulunduğumuz yerin altında kat kat tarih<br />
yükseliyor. Dolayısıyla İstanbul’u ne kadar<br />
tanıyorsunuz derseniz, “Ben dolaştıkça<br />
İstanbul’u tanımadığımı fark ediyorum.”<br />
derim.<br />
İstanbul Shopping Fest<br />
geçtiğimiz Temmuz ayında<br />
gerçekleşti. Bu yılki sonuçlar<br />
turizmin malum ortamında ne<br />
şekilde karşılık buldu?<br />
İstanbul Shopping Fest’in bu yıl<br />
yedincisini düzenledik. Dünyadaki<br />
trendler, destinasyonların kendi<br />
pazarlamalarını kendilerinin yapmaları<br />
yönünde gelişiyor. Her bölge mutlaka<br />
bir ürünü, bir özelliğiyle kendini öne<br />
çıkarmaya çalışıyor. Şehirlerin farklı<br />
özelliklerini öne çıkarmalarını doğru<br />
buluyorum, Bu bir alışveriş festivali<br />
de olabilir. Bu yıl festivalimiz güzel<br />
geçti. Hem yerli hem yabancı hem<br />
de İstanbullulara hitap eden üçayaklı<br />
bir organizasyondu. Elbette turizmde<br />
yaşananlar üzüntü vericiydi. Böyle<br />
bir dönemde festival düzenlemek<br />
daha önemli bir hale geldi. Çünkü
sürdürülebilir projelerinizi yurt dışında<br />
anlatmaya devam ettikçe daha güven<br />
veren bir ülke oluyorsunuz. Öyle ki,<br />
Shopping Fest yapmak isteyen Bakü,<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı kanalıyla bize<br />
ulaşarak görüş ve deneyimlerimizden<br />
faydalanmak istediler.<br />
Ayrıca, İstanbul Shopping Fest<br />
dediğinizde herkesin aklına farklı bir şey<br />
gelir. Alışveriş, herkeste güzel bir duygu<br />
bırakır. Festivalin içinde eğlence vardır.<br />
Dolayısıyla üç güzel kavramın yan yana<br />
durduğu bir projeye devam etmek, bu<br />
dönemde çok önemli. Bu yıl farklı olarak,<br />
festivalde bir miktar daha tasarımı ön<br />
plana çıkarmaya çalıştık. O da bizce çok<br />
güzel bir karşılık gördü.<br />
Bir sonraki yıl için buradan<br />
paylaşmak istediğiniz yeni<br />
sürprizler, gelişmeler var mı?<br />
Şu an yok, festival yorgunluğunu atmaya<br />
çalışıyoruz. Eylül ayında Yönetim<br />
Kurulumuz ile bir araya gelir ve 2018’in<br />
konseptini konuşmaya başlarız diye<br />
düşünüyorum. Çünkü gerçekten kısa bir<br />
organizasyon gibi görünse de çalışmalar<br />
çok önceden başlıyor.<br />
Festivalin bu dönemde turizm<br />
ekonomisine katkısı ne oldu?<br />
Elinizde açıklayabileceğiniz<br />
veriler, rakamlar var mı?<br />
İstanbul Shopping Fest, tek başına ne<br />
turist artışını sahiplenebilir ne yerli<br />
kredi kartı artışını ne de yabancı kredi<br />
kartı artışını… Ama tüm bunlara katkı<br />
sağlayan önemli bir projedir. Biz festivali<br />
değerlendirirken de bu verilere bakıyoruz.<br />
Geçen iki haftalık dönemde elimize<br />
ulaşan yabancı kredi kartı verileri oldu.<br />
Yabancı kredi kartı alışveriş tutarlarında<br />
artış oranları yüzde 62 olmuş mesela.<br />
Bizi çok mutlu eden bir sonuç bu. İran,<br />
Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Rusya gibi<br />
ülkeler var bunun içinde. Tabii ki alışveriş<br />
için gelen coğrafya Ortadoğu ve Kuzey<br />
Afrika’yı kapsayan MENA Bölgesi, bir<br />
miktar da Orta Asya ve Azerbaycan gibi<br />
alım gücü yüksek ülkeler var.<br />
İstanbul Shopping Fest ve ICVB<br />
Genel Müdürlüğü ile beraber<br />
ICCA Akdeniz Bölge Başkanlığı’nı<br />
da unvanlarınız arasına kattınız.<br />
Yeni görevinizin hayırlı uğurlu<br />
olmasını dilerim. Biraz da bu<br />
yeni pozisyonunuzdan bahseder<br />
misiniz?<br />
Konuşmanın en başından beri turizmde<br />
çeşitlenmenin önemine vurgu yaptım.<br />
Dolayısıyla sektörün çeşitlendirilmesi<br />
adına yürütülecek pek çok çalışma bizleri<br />
bekliyor. Baktığımızda kongre turizmi de<br />
aslında Türkiye’nin çok başarılı olduğu<br />
bir segment ya da daha geniş söylersek<br />
MICE sektörü. İstanbul bu anlamda çok<br />
başarılı bir coğrafya. Bu sebeple ICVB<br />
Genel Müdürlüğünü yürütmek çok farklı<br />
değil, sadece kongrenin dengelerini, o<br />
alanın dinamiklerini hızlıca öğrenmek<br />
gerekti. Neden İstanbul’a gelsinler,<br />
alışveriş yapsınlar, burada yesinler,<br />
içsinler, para harcansınlar, dolaşsınlar ve<br />
kongrelerini yapsınlar şeklinde bir davet<br />
unsuru olmamız gerekiyor. Birbirine çok<br />
benzer aslında. Yerli ya da yabancı bir<br />
turisti İstanbul’a getirmenin çok farklı<br />
yöntemleri söz konusu olsa da hepsinin<br />
bir bütün olduğunu düşünüyorum.<br />
Turizmin geldiği noktada, gelen turist<br />
sayısı düştükçe kongre alanında da bir<br />
düşüş yaşandı. Ama ne sevindirici ki,<br />
İstanbul’un çok çabuk toparlanan bir<br />
yapısı var. Dünya turizm destinasyonları<br />
arasında yüksek bir cezbediciliği var<br />
çünkü.<br />
Röportajımızın ilk başında “üç<br />
şapka, tek iş insanı” demiştim.<br />
Günümüzde köşeleri kapılmış bir<br />
sektörde tek koltuğu almak bile<br />
zorken, üç ayrı unvana sahip<br />
olmayı çok kıymetli görüyorum.<br />
Çok açık sormak istiyorum,<br />
ideallerinizde yeni bir koltuk var<br />
mı?<br />
Tabii bunlar bir ekip çalışması, öncelikle<br />
onu söyleyeyim. Şu an tabii turizmle<br />
devam edeceğim. Bu gerçekten zorlayıcı<br />
bir alan. Türkiye turizminin hızlı bir<br />
şekilde toparlanması lazım. Çünkü<br />
40’a yakın sektör turizmden besleniyor,<br />
faydalanıyor. Ekonominin yüzde 25’ini<br />
toparlayan bir sektörden bahsediyoruz.<br />
Turist geliyor ya da gelmiyor şekline<br />
indirgememek lazım bu sektörü.<br />
Gerçekten çok insanın çok ekmek yediği<br />
bir sektör. Turizmi seviyorum. İstanbul’a<br />
katkı sağlayacak işler yapmayı seviyorum.<br />
Devam eden çalışmalarımızda kongre ve<br />
toplantı sektörü anlamında da İstanbul’u<br />
anlatmaya devam edeceğiz. ICCA MED<br />
Chapter Başkanlığına aday olduk ve iki<br />
yıllığına devraldık. Çünkü bizim için şehri<br />
uluslararası platformlarda tanıtmak ve<br />
anlatmak çok önemli. ICCA (Uluslararası<br />
Kongreler ve Konvansiyonlar Birliği),<br />
dünyada bütün kongrelerin, birliklerin<br />
çatı örgütü. Dolayısıyla oralarda<br />
İstanbul’un da bir yönetim sandalyesinin<br />
olmasının gerekliliğine inandık. Onun<br />
dışında gözümü diktiğim başka bir koltuk<br />
şimdilik yok.<br />
Turizm erkek egemen bir sektör<br />
olarak biliniyor. Bu alandaki<br />
kadın dayanışmasını nasıl<br />
yorumluyorsunuz?<br />
Açıkçası ben hangi sektör olursa olsun,<br />
kadın ve erkek ayrımını yapı olarak<br />
sevmiyorum. İnsan ayrımını sevmiyorum.<br />
İş kadını ve iş adamı yaklaşımlarını da<br />
sevmiyorum. İş insanı demeyi seviyorum<br />
çünkü neticede bunların giydiğimiz bir<br />
giysi olduğunu düşünüyorum.<br />
Bununla beraber kadın olmaya dair<br />
zorluklar yaşamıyor da değilim. Zaman<br />
zaman barışçıl ve insancıl yaklaşımı<br />
sorgulatsa da dediğiniz gibi toplumun<br />
daha ataerkil, daha maskülen bir yapı<br />
olması sebebiyle de oyunu onların<br />
kurallarıyla oynadığımız da oluyor.<br />
Özel yaşamınızda neler<br />
yaparsınız?<br />
Doğanın içinde olmayı seviyorum. Bu<br />
haftasonu bol bol atv’nin üstünde gezdim.<br />
İçinde heyecanın olduğu adrenalin<br />
sporlarını seviyorum. Kayak yapmak,<br />
kaya tırmanışı gibi. Aladağlar’da tırmanış<br />
yapmaya başladım. Turizmin çok<br />
farklılaştığı bir alan orası. Çok fazla dağcı<br />
Türkiye’ye gelir ama kimseler bilmez.<br />
Onlar bizden hızlı keşfederler. Sıkıcı ve<br />
çok gerçekçi gelecek bir cümle, ama<br />
haftasonu bile yanımda sektöre ait bir<br />
şeyler vardır. Sürekli kendimi geliştirmeyi<br />
ve bir taraftan da okumayı seviyorum. Çok<br />
bahsetmediğim aslında aile danışmanlığı<br />
yönüm var. Haftasonları eğer vaktim<br />
varsa seans yapıyorum. Aile danışmanlığı<br />
yüksek lisansım da var aynı zamanda.
hotel restaurant<br />
50 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Oğuz Kıral<br />
“Natuzzi ile güçlü bir şekilde<br />
büyümeye devam edeceğiz”<br />
“Natuzzi ile güçlü bir şekilde büyümeye devam edeceğiz. Natuzzi adını<br />
taşıyan Cemil Topuzlu, Levent ve Üsküdar’daki Emaar AVM’de yer alan<br />
mağazalarımıza çok yakında yeni Natuzzi mağazaları eklemeyi planlıyoruz”<br />
Türkiye’deki mobilya sektörünün<br />
öncü markalarından Fatih Kıral<br />
Mobilya ve Dekorasyon, 1980 yılında<br />
bir aile mesleği olarak çıktığı yola yeni<br />
iş birliktelikleriyle devam ediyor. Son<br />
olarak İtalyan mobilya tasarımının dünya<br />
çapındaki öncülerinden Natuzzi ile 2016<br />
Mayıs itibaren birlikte çalışmaya başlayan<br />
markanın ‘yetkili bayilik’ anlaşmasının<br />
kapsamını ve Natuzzi ile ilgili gelecekteki<br />
projelerini Natuzzi Mağazalardan<br />
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Kıral<br />
anlattı.<br />
Natuzzi mağazalarını ne<br />
zaman açtınız? Markanın<br />
temsilciliği Fatih Kıral Mobilya<br />
ve Dekorasyon bünyesine nasıl<br />
katıldı?<br />
İtalyan mobilya tasarımının dünya<br />
çapındaki öncülerinden Natuzzi ile<br />
2016 Mayıs itibaren birlikte çalışmaya<br />
başladık. Natuzzi ile Fatih Kıral Mobilya<br />
& Dekorasyon olarak anlaşmamız “yetkili<br />
bayilik” bazında işliyor.<br />
Natuzzi ürünleri, usta elinden<br />
çıkan tasarımlarıyla biliniyor.<br />
Biraz anlatır mısınız koleksiyon<br />
serilerini?<br />
Bir marangozun oğlu olarak iş yaşamına<br />
başlayan Pasquale Natuzzi tarafından<br />
1959 yılında kurulan Natuzzi, aradan<br />
geçen yaklaşık 60 yıllık sürede “usta işi”<br />
yaklaşımını terk etmemiş bir marka.<br />
Dünya çapında sekiz tesisi ve 12 ofisiyle<br />
beş kıtada 123 ülkeye mobilya ihraç eden<br />
Natuzzi, kuşkusuz teknolojinin bütün<br />
olanaklarından yararlanarak üretim
yapıyor. Ancak bir mobilyayı “seçkin<br />
mobilya” yapan şey, “finishing”in, yani<br />
“son dokunuş”un mükemmelliğidir<br />
ki Natuzzi, üretim sürecinin bütün<br />
aşamalarında hakiki İtalyan ustalarının<br />
dokunuşlarından asla vazgeçmemiştir.<br />
Natuzzi dünya pazarına başta kanepe,<br />
koltuk ve yatak olmak üzere ev döşemesi,<br />
aydınlatma, aksesuar, oturma odası<br />
mobilyalarından oluşan “Natuzzi Italia”<br />
ve deri kanepe seçeneklerinden oluşan<br />
“Natuzzi Editions” markalarını sunuyor.<br />
Geçtiğimiz yılsonunda dünya piyasalarına<br />
tanıtılan “Natuzzi Italia” koleksiyonu,<br />
Natuzzi felsefesini en iyi yorumlayan<br />
Studio Memo tasarımcıları Maurizio<br />
Manzoni ve Roberto Tapinassi’nun<br />
yanı sıra dünyanın en iyileri arasında<br />
yer alan Victor Vasilev, Claudio Bellini,<br />
Mauro Lipparini, Bernhardt ve Vella gibi<br />
tasarımcıların imzasını taşıyor.<br />
Oturma grupları ergonomik ve oldukça<br />
konforlu olmalarıyla mı öne çıkıyor?<br />
Natuzzi’nin mottosu “1959’dan beri<br />
konforun adı”dır ve Natuzzi’nin oturma<br />
ve uzanmaya yönelik tüm ürünlerinin<br />
benzersiz olarak nitelenmesinde, işçilik<br />
kadar ergonomi ve konfora verilen<br />
büyük önem başrolleri oynar. Ayrıca<br />
kanepelerde surround ve mekanizma<br />
teknolojisi de ön plandadır. Natuzzi,<br />
bir mobilya ürününün uyması gereken<br />
uluslararası standartları en üst<br />
düzeyde yerine getirmekle yetinmez,<br />
büyük yatırımlarla kurulan Kalite<br />
Laboratuvarı’nda en ufak bir parçadan<br />
ürünün bütününe kadar her ayrıntıyı<br />
testten geçirir.<br />
Deri ve kumaş özelliklerini<br />
anlatır mısınız?<br />
Natuzzi, dünyanın en iyileri arasından<br />
seçilen ve grubun özel tabakhanelerinde<br />
titiz işlemlere tabi tutulan deriler<br />
kullanır. Bu yüzden Natuzzi ürünlerindeki<br />
kullanılan deriler uzun ömürlüdür<br />
ve yaş aldıkça daha da güzelleşir.<br />
“Natural” serisinde, malzemenin orijinal<br />
karakteristiklerini koruyan özel işlemler<br />
uygulanarak derinin doğal güzelliğini<br />
koruması sağlanır. “Protecta” serisi<br />
de derinin doğal güzelliğine dokunmaz<br />
ancak onu lekelerden korumak için ince<br />
bir koruyucu katmanla kaplanır.<br />
Natuzzi deriye gösterdiği hassasiyeti<br />
kumaş seçimi ve kullanımında da uygular.<br />
Dünyanın en iyi kumaş üreticilerinden<br />
gelen kumaş kılıflar Natuzzi Araştırma<br />
ve Geliştirme laboratuvarlarında çok<br />
sayıda kalite testine tabi tutulur. Pek<br />
çok yıkamadan sonra bile güzelliklerini<br />
koruyan kumaşlarda sayısız renk ve<br />
kompozisyonun yanı sıra ketenden<br />
pamuğa, kadife kordonludan<br />
ısmarlamaya kadar geniş bir seçenek<br />
yelpazesi sunulur.<br />
Yatak odaları nasıl farklılaşıyor<br />
diğer İtalyan tasarımlarından?<br />
Natuzzi’nin geleneksel İtalyan mobilya<br />
zevkinden beslenen bir yanı var, en büyük<br />
fark bu yaklaşımdan kaynaklanıyor. Yedi<br />
yatak modelinin yedisi de birbirinden<br />
farklıdır ama 1950’ler ruhunu yansıtma<br />
noktasında buluşurlar. Ergonomi<br />
ve konforu en üst düzeyde sunan<br />
teknolojiyle üretilmişlerdir ama yatak<br />
odasında aranan sıcaklığı da alabildiğine<br />
yansıtırlar. Yatak başlığından kasa<br />
ayağına kadar her ayrıntı bütünlüğü korur<br />
ama kendisini de gösterir. Ana malzeme<br />
olarak deri ve kumaş malzemenin<br />
kullanıldığı yatakların şiltelerinde<br />
hipoalerjenik şilte tercih edilmiştir.<br />
Aksesuar, halı ve aydınlatma<br />
serileri nasıl çeşitleniyor?<br />
Halı konusunu açıklamaktan gurur<br />
duyuyorum çünkü Natuzzi, halı<br />
koleksiyonunu küresel pazara “Dünyanın<br />
en iyi halılarını Türkiye ve Hindistan'da<br />
bulduk” cümlesiyle tanıtıyor. Nitekim<br />
Natuzzi portföyündeki halılar yün ve<br />
viskoz gibi kaliteli materyallerden, klasik<br />
Türk işçiliğinin sık düğümlü ve pürüzsüz<br />
örgü sistemiyle üretilmiş olan halılardan<br />
oluşuyor. Kuşkusuz Natuzzi burada<br />
da kendi kurallarını koyuyor ve tüm el<br />
yapımı halıların hipoalerjenik olmasını ve<br />
üretiminde çocuk işçi kullanılmamasını<br />
şart koşuyor. Vazolar, dergi rafları,<br />
aynalar, yastıklar, saatler ve diğer pek<br />
çok üründen oluşan Natuzzi aksesuarları,<br />
detaya gösterilen özen ve usta işi<br />
yapısıyla öne çıkar. Natuzzi aydınlatma<br />
serisi ise klasik çizgiden fütürist yoruma<br />
kadar geniş bir seçenek listesi oluşturur.<br />
Natuzzi aksesuarları ve aydınlatmalarının<br />
her biri asla seri üretim izlenimi<br />
vermeyen, bulundukları ortama değer<br />
katan, mekânı benzersiz kılan ürünlerdir.<br />
Natuzzi ile ilgili gelecekteki<br />
hedefleriniz, projeleriniz neler?<br />
Natuzzi ile güçlü bir şekilde büyümeye<br />
devam edeceğiz. Natuzzi adını taşıyan<br />
Cemil Topuzlu, Levent ve Üsküdar’daki<br />
Emaar AVM’de yer alan mağazalarımıza<br />
çok yakında yeni Natuzzi mağazaları<br />
eklemeyi planlıyoruz. Bodrum, Antalya ve<br />
Florya’daki Fatih Kıral mağazaları içinde<br />
ise Natuzzi’ye özel bölümlerde hizmet<br />
vermeyi sürdürüyoruz.
52<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
RATIONAL yine evinde,<br />
Landsberg’de<br />
19 Temmuz <strong>2017</strong> tarihinde Landsberg am Lech’deki yerleşkesinin<br />
genişletilmesi için temelleri atan RATIONAL AG, bu tesisin genişletilmesiyle<br />
üretim kapasitesini önemli ölçüde arttırmış olacak.<br />
RATIONAL’ın şu anda dünya çapında mevcut çalışan sayısı ortalama<br />
1900’dür ve yaklaşık 900’ü Landsberg’de çalışmaktadır. Sadece<br />
Landsberg’de yapılan RATIONAL buharlı kombilerin üretimi, mükemmel<br />
kalitesi ve en iyi lojistik servisi ile öne çıkmakla birlikte; modernize edilmiş<br />
üretim akışı operasyonları, ideal ve ergonomik olarak tasarlanmış çalışma<br />
istasyonları ile karakterize edilmektedir. Mevcut üretim holü 16.000 metrekare<br />
alana genişletilecek şekilde, binalara ve sistemlere yaklaşık 35 milyon £<br />
yatırım yapılmaktadır. Böylece Landsberg merkezli buharlı kombi pazar lideri,<br />
devam eden şirket büyümesini desteklemeye yönelik olarak daha da iyi üretim<br />
koşulları yaratmıştır.<br />
Mevcut üretim holü<br />
16.000 metrekare alana<br />
genişletilecek şekilde,<br />
binalara ve sistemlere<br />
yaklaşık 35 milyon €<br />
yatırım yapılmaktadır.
Meiko<br />
90. yılını<br />
kutluyor<br />
Merkezi Almanya'nın Offenburg<br />
kentinde bulunan makine üreticisi<br />
Meiko, sadece endüstriyel bulaşık<br />
yıkama tarihinin önemli bir parçası<br />
olmakla kalmıyor, firmanın hikayesi<br />
aynı zamanda, uzun bir geçmişi pazarı<br />
belirleyen konumuyla nasıl başarılı<br />
bir şekilde birleştirdiğini gösteriyor.<br />
Bunun nadir görülen bir kombinasyon<br />
olduğunu belirten Meiko CEO'su Dr.<br />
Müh. Stefan Scheringer sözlerine<br />
şöyle devam ediyor: "Finans kuruluşu<br />
Creditreform'un verilerine göre Alman<br />
firmalarının ortalama yaşı 18. Aktif olarak<br />
faaliyet gösteren Alman firmalarının<br />
sadece %1.5'i 100 yaşın üzerinde. Bu<br />
da Meiko'nun 1927'den beri doğru işler<br />
yaptığını gösteriyor".<br />
Scheringer: “İnovasyon ve<br />
güven odaklı ilerliyoruz”<br />
Şirketin sekizinci CEO'su Stefan<br />
Scheringer, Meiko’daki yönetim sayısının,<br />
firma tarihine bakıldığında, bu denli az<br />
olmasını şu sözlerle değerlendiriyor:<br />
"Bu durum, Meiko'nun değerlerine<br />
derinden bağlı bir kurum olduğunu<br />
gösteriyor. Bir yandan inovasyon odaklı,<br />
öte yandan güven esasına dayanan ve<br />
olumlu anlamda muhafazakar bir çizgide<br />
ilerliyoruz. Böylece çalışanlarımıza<br />
ve müşterilerimize istikrar, kimlik ve<br />
güvenlik sunuyoruz."<br />
Bulaşık makinesinin geçmişi, 1850<br />
yılında ilk patent başvurularını yapan<br />
Joel Houghton ve L. A. Alexander'a kadar<br />
uzanıyor. Ancak bulaşık makinelerinde<br />
çığır açan kişi, Josephine Cochrane<br />
adında bir kadındı. Cochrane patentini<br />
1885 yılında almış (bir kadının aldığı ilk<br />
patent) ve makinelerini "Cochrane’s<br />
Crescent Washing Machine Company"<br />
adlı firması aracılığıyla sadece otel<br />
ve restoranlara satmıştır. 1927'de<br />
Offenburg'da dünyayı daha temiz<br />
hale getirme hedefiyle yola çıkan<br />
Oskar Meier ve Franz Konrad, bu<br />
hedef doğrultusunda dünyanın en iyi<br />
makinelerini üretmeye karar vermişler.<br />
Fikirlerinin peşinde koşan mühendis<br />
Meier ve iş adamı Konrad, şirketlerine<br />
de kendi genlerindeki DNA'yı aktarıp,<br />
sağduyulu olmayı, akıllı davranmayı ve<br />
risk peşinde koşmadan hırslı olmayı<br />
şirketin değerleri haline getirmişler.<br />
Konuya dair Stefan Scheringer şöyle<br />
diyor: "Bir firmanın çökmesi veya yıllar<br />
boyu ayakta kalması bazen tek bir karara<br />
bağlıdır. Yapısal değişiklikleri, ekonomik<br />
krizleri ve dünya savaşlarını risk alanlar<br />
değil, küçük ama sürekli iyileştirmelerle,<br />
performanslarını geliştirmeye<br />
odaklananlar atlatıyor." Bu esnada<br />
büyük inovasyonların ve müşteriler<br />
için olağanüstü iyileştirmelerin ortaya<br />
çıkması da Meiko yönetimine göre doğal<br />
bir sonuç. Scheringer bu sonuca bir<br />
ekleme yapılması gerektiğini belirtiyor:<br />
"Müşterilerimize yakın olmak ve dünyayı<br />
sadece daha temiz hale getirmek değil,<br />
bunu akıllı yöntemlerle yapmak istiyoruz."<br />
Devrim niteliğinde teknolojiler<br />
Bunun sonucunda da endüstriyel bulaşık<br />
yıkama teknolojisinde, %40 maliyet<br />
tasarrufu sağlayan Mi-Q ve teknoloji ile<br />
konforu bir araya getiren ve tasarımın<br />
önemini bir kez daha vurgulayan<br />
tezgahaltı bulaşık makinesi M-iClean gibi<br />
devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı. 90.<br />
yılında M-iClean H’i lanse eden Meiko,<br />
21. yüzyılda ve kaynakların kısıtlı olduğu<br />
bir çağda, işletmecinin VE kullanıcının<br />
ihtiyaçlarına odaklanarak giyotin tip<br />
bulaşık makinesinin otomatik sistemlerle<br />
tamamen yeniden tasarlanabileceğini<br />
göstermiş oldu. Bugün Meiko tüm<br />
dünyada teknoloji lideridir – sadece<br />
bulaşık yıkamada değil, aynı zamanda<br />
ördek, sürgü gibi tıbbi ürünlerin temizliği<br />
ve dezenfeksiyonunda da. Avrupa ve<br />
hatta Avustralya'daki itfaiyeler de,<br />
solunum koruma maskeleri ve kişisel<br />
koruyucu ekipmanların temizliği söz<br />
konusu olduğunda, Meiko uzmanlarının<br />
bilgi birikimine güveniyorlar. Ancak<br />
Meiko'nun 90 yıllık geçmişi, firmayı<br />
ayakta tutan temel yapı taşının, sadece<br />
süregelen inovasyonlar değil, aynı<br />
zamanda ürünlerin ayrılmaz bir parçası<br />
olan hizmetler de olduğunu gösterir.<br />
Meiko Academy Yöneticisi Hartmut<br />
Henselmann: "Meiko Academy ile hem<br />
ürün portföyümüzü tamamlıyoruz, hem<br />
de çözüm ortağı olarak, makine üretimi<br />
konusundaki uzmanlığımızdan çok daha<br />
fazlasını sunabileceğimizi gösteriyoruz."<br />
Meiko servisi de, ürünlerin efsanevi<br />
şöhretine katkı sağlıyor: Tüm dünyada,<br />
Meiko kuruluşlarında çalışan 600'den<br />
fazla servis personelinin yanı sıra 4.500<br />
yetkili servis personeli, güvenilirliği ile ün<br />
salmış makinelerin, herhangi bir sorun<br />
yaşanması durumunda, kısa süre içinde<br />
tekrar çalışmasını sağlıyor.
hotel restaurant<br />
54 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Kamsan Sandalye<br />
Yıl yıl açacağı mağazalarla büyüyecek!<br />
2012 yılında İnegöl Organize Sanayi<br />
Bölgesi’nde başladığı faaliyetlerine<br />
son üç yıldır Yenice Organize Sanayi<br />
Bölgesi’ndeki fabrikasında sürdüren<br />
Kamsan Sandalye, 2018 yılında açmayı<br />
planladığı İstanbul mağazasıyla beraber<br />
orta ve uzun vadede yıl be yıl büyük<br />
şehirlerde mağazalaşarak daha kolay<br />
ulaşılabilir bir konuma gelmek istiyor.<br />
Kamsan Sandalye firma sahibi Kamuran<br />
Tanrıverdi şirketin Horeca sektörüne<br />
yönelik üretimlerini, pazar hedeflerini ve<br />
2018 yılına ilişkin projelerini anlattı.<br />
Kamsan Sandalye’nin kuruluşundan söz<br />
ederek; üretim kapasitesinden ve ürün<br />
portföyünden bahseder misiniz?<br />
Kamsan Sandalye, 2012 yılında İnegöl<br />
Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetlerine<br />
başlamış olup, 2014 yılından itibaren<br />
ise Yenice Organize Sanayi Bölgesi’nde<br />
kendi üretim sistematiğine uygun olarak<br />
inşa ettiği ve öz sermayesine kattığı,<br />
3.850 metrekare kapalı alana sahip<br />
üretim tesislerinde faaliyetlerine devam<br />
etmektedir. Tesisimizde aylık ortalama<br />
üretim miktarımız 9.500 adettir. Üretim<br />
bandımızda ev tipi (salon, mutfak) yemek<br />
sandalye ve masaları, restoran ve otel<br />
projeleri için ürünler ve yine kafeterya<br />
ve fast food projelerine uygun ürünler<br />
bulunmaktadır.
Otel, restoran ve turistik işletmelere<br />
yönelik üretimleriniz hakkında bilgi<br />
verir misiniz? Ürünleriniz yurt içi ve<br />
yurt dışı pazarlarda ağırlıklı hangi bölge<br />
ve projelerde yer alıyor?<br />
Açıkçası 2016 yılı ilk çeyreğine kadar<br />
ağırlıklı üretimimiz ev tipi ürünlerdeydi.<br />
Ancak o dönem ve sonrasında Kamsan<br />
kalitesini ve markasını projelerinde<br />
görmek isteyen iş ortaklarımızın talepleri<br />
bizi bu yönde yeni çalışmalar yapmaya<br />
teşvik etti. Şu anda mevcut üretimimizin<br />
%45’ini proje bazlı özel ürünlere ayırmış<br />
durumdayız. Bu bağlamda standart<br />
modellerimizin dışında proje ihtiyacına<br />
uygun ürünlerin de tasarımını yapıp<br />
hayata geçiriyoruz.<br />
İhracat yapıyor musunuz?<br />
İhracatımız gün geçtikçe yükselen bir<br />
ivmeye sahip. Yoğun olarak çalıştığımız<br />
ülkelerin başında Irak, Libya, Ürdün,<br />
İsrail ve Cezayir gibi<br />
Ortadoğu ülkeleri<br />
var. Bunun haricinde<br />
Yunanistan, Romanya,<br />
Bulgaristan ve<br />
Almanya gibi Balkan<br />
ve Avrupa ülkelerine<br />
de ihracatımız devam<br />
ediyor. Yurt dışında<br />
henüz bitmiş projeden<br />
ziyade ürün tedariki<br />
anlamında yoğun<br />
çalışıyoruz. Özellikle<br />
hizmet sektöründe<br />
önümüze partner<br />
olmak isteyen çok proje geliyor. Fakat<br />
biz bu noktada biraz titiz davranmak<br />
zorundayız. Satış ve pazarlamadaki<br />
önceliğimiz; Kamsan markasının<br />
güvenilirliğini ve marka değerini hak<br />
edecek projelerde yer alabilmek.<br />
Firmanız <strong>2017</strong> yılına hangi yeni<br />
ürünlerle girdi? Bu yılki tasarım<br />
stratejisini nasıl kurguladınız?<br />
<strong>2017</strong> yılına hazırlanırken mobilya tarzının<br />
son zamanlarda doğal ahşap ve doğal<br />
kaplamalı ürünlere doğru yoğunlaşmasını<br />
göz önünde bulundurarak bizler de Ar-Ge<br />
çalışmalarımızı bu doğrultuda yürüttük.<br />
Şu anda mevcut üretimimizde yoğun talep<br />
gören yeni ürünlerimizin birçoğu doğal<br />
ceviz, meşe ve kayın ağacının natürel<br />
renkleri ve yine bu ağaçların doğal<br />
kaplamalarının kullanıldığı ürünlerden<br />
oluşmakta. Geride bıraktığımız <strong>2017</strong><br />
yılının ilk yarısında öngörülerimizde<br />
yanılmadığımızı görüyoruz. Birçok<br />
projede yeni tasarımlarımız kullanıldı<br />
ve talep gelmeye de devam ediyor. Bu<br />
bağlamda yaptığımız işin doğruluğu ve<br />
bundan duyduğumuz mutluluk bizim için<br />
itici bir güç oluşturuyor. Hep daha yeniyi<br />
ve hep daha iyiyi arayan bir anlayışla<br />
sektördeki yerimizi kalıcı hale getirmek<br />
istiyoruz.<br />
Bugün itibari ile kaç mağazaya<br />
ulaştınız? Bu yılki hedefiniz nedir?<br />
Üretimimizin de bulunduğu Bursa<br />
İnegöl ilçesinde 1.350 metrekare mevcut<br />
teşhir alanı ve ilaveten 1.000 metrekare<br />
proje tadilatı devam eden toplam 2.350<br />
metrekarelik teşhir alanına sahip olan<br />
mağazamızda hizmet vermekteyiz.<br />
Hedefimiz kısa vadede 2018 yılına<br />
girdiğimizde İstanbul mağazamızı açmak.<br />
Orta ve uzun vadede ise; takip eden<br />
her yıl için özellikle büyük şehirlerde<br />
mağazalaşıp daha kolay ulaşılabilir bir<br />
konumda bulunmak.<br />
Genel olarak markanızın tasarım<br />
algısını, konsept yaklaşımlarını nasıl<br />
anlatırsınız?<br />
Tasarımlarımızda daha çok doğal<br />
malzemeyi modern çizgilerde kullanmaya<br />
çalışıyoruz. Ahşabın sıcaklığını<br />
ürün kullanıcısına aktarabilmek ve<br />
bulunduğumuz zamanın yaşam çizgilerini<br />
ürünlerimize yansıtarak kendi tarzımızı<br />
oluşturuyoruz.<br />
Sandalye tasarlarken ana kriterleriniz<br />
neler oluyor? Son 10 - 15 yılda otel ve<br />
restoranlarda gelişen trendlere bağlı<br />
olarak otel ve restoran tasarımları<br />
da bir hayli gelişti. Siz markanızı bu<br />
değişimin neresinde görüyorsunuz?<br />
Ürün tasarımında ilk kriterimiz ortaya<br />
çıkan ürünün kullanımının rahat olması,<br />
yani insan anatomisine uygun olmasıdır.<br />
Yapmış olduğunuz ürün sadece göze<br />
hitap ederse vitrinde sergilemekten<br />
öteye gidemezsiniz. Kamsan olarak bu<br />
konuda oldukça iddialı olduğumuzu<br />
söyleyebilirim. Öncelikle rahatlık ve<br />
konfor ve tabii ikinci olarak da görsel<br />
detaylar ön plana çıkıyor. Bu iki ana<br />
öğeyi doğru harmanlayabilirseniz kalite<br />
yolundaki en önemli basamaklardan<br />
birini geçmiş olursunuz. Bizim ürün<br />
konseptimizde olmazsa olmazlarımız<br />
bunlar.<br />
Genel olarak Türk mobilya sektörünün<br />
ilerlemesini nasıl görüyorsunuz?<br />
Mobilya üretim standartları dünyada<br />
ve Türkiye’de ne tür değişiklikler<br />
gösteriyor?<br />
Mobilya sektöründe birçok firma Ar-<br />
Genin önemini kavramış durumda.<br />
Bu anlamda Türk mobilya sektörünün<br />
önünün açık olduğunu düşünüyorum.<br />
Artık kendi tasarımlarımızı hayata<br />
geçirip kendi tarzımızı mobilyaya<br />
yansıtabiliyoruz. Bu da dış özellikle dış<br />
pazarda Türk mobilyasının aranılır hale<br />
gelmesini sağlıyor. Yıllarca süren taklitçi<br />
zihniyetten kurtulmuş olmamız sektörün<br />
en büyük artılarından biri bence.
56<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
İnoksan,<br />
37. yılında<br />
gözünü<br />
ABD’den sonra<br />
Çin pazarına<br />
dikti<br />
5 kıtada 80 ülkeye yaptığı<br />
ihracatla endüstriyel mutfağın<br />
globalleşen markası İnoksan,<br />
37. yaşını kutladığı bugünlerde<br />
Çin pazarına açılmak üzere<br />
hazırlıklarını tamamlamak üzere<br />
olduğunu açıkladı.<br />
Bursa’da küçük bir işletme olarak<br />
yola çıkan İnoksan, bugün 20.000<br />
m² kapalı alanda yaptığı üretime<br />
ve 140 milyon TL ciroya sahip bir sektör<br />
lideri olarak 37. yaşını kutluyor. Yeni<br />
yaşında yurtdışı hedeflerini de büyüten<br />
İnoksan, özellikle Çin pazarında Türk<br />
mühendislerinin imzasını taşıyan<br />
inovatif Inosmart Touch Kombi Fırın<br />
ve Bulaşık Makineleri ile önemli<br />
atılımlar gerçekleştirmeye hazırlanıyor.<br />
Hali hazırda ABD pazarında döner<br />
ocakları ile faaliyet gösteren ve yakın<br />
zamanda buradaki pazar payını set<br />
altı bulaşık makinalarıyla artırmayı<br />
hedefleyen İnoksan, ABD’nin önde<br />
gelen firmalarından biri ile işbirliğine<br />
de gitti. İnoksan, elektrik, gaz ve<br />
su gibi teknik aksamlarının Avrupa<br />
standartlarından farklı olması nedeniyle<br />
ABD standartlarına uygun olarak yeniden<br />
geliştirdiği set altı bulaşık makinesini<br />
Bursa’daki fabrikasında hijyen ve güvenlik<br />
sistemleri ile CE standartlarının üzerinde<br />
üretecek.<br />
“Bizim için artık daha fazlasını<br />
yapma zamanı”<br />
37. yılı olan <strong>2017</strong>’yi ihracat yılı ilan<br />
ederek, yüzde 15 büyüme hedefi koyan<br />
İnoksan, başarılı girişimleri sayesinde<br />
yılsonunda bu hedefi aşmayı öngörüyor.<br />
5 kıtada 80 ülkeye ihracat yaptıklarını<br />
aktaran İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Vehbi Varlık, “Gelirimizin yüzde 35’ini<br />
oluşturan ihracat payımızı yüzde 50’ye<br />
çıkarmayı hedefliyoruz. Çünkü bizim<br />
için artık daha fazlasını yapma zamanı.”<br />
dedi. ABD pazarı için yaptıkları önemli<br />
atılımların ardından, yakın zamanda Çin<br />
pazarına da hızlı bir giriş yapacaklarını<br />
ifade eden Varlık, “Çin’de Inosmart Touch<br />
Kombi Fırın ve Bulaşık Makinelerimizin<br />
toptan satışı için <strong>2017</strong> başından bu yana<br />
çalışmalar yapıyoruz. Burada bizim için<br />
büyük bir potansiyel var. Planlarımız<br />
doğrultusunda ilerleyerek, orta vadede<br />
Çin’e binlerce kombi fırın ve bulaşık<br />
makinesi satışı gerçekleştirmeyi<br />
hedefliyoruz” diye konuştu.
LAMP 83<br />
büyümeye<br />
devam ediyor<br />
Son yıllarda istikrarlı şekilde<br />
büyümeye ve gelişmeye devam<br />
eden LAMP 83, <strong>2017</strong>’nin ilk altı<br />
ayını başarıyla kapattı.<br />
54 yıllık tarihiyle aydınlatma<br />
sektörünün öncü kuruluşu olan<br />
LAMP 83, sene başından bu yana<br />
bir yandan yeni ve prestijli projelere<br />
imza atarken, bir yandan da ürün gamı<br />
ve verdiği hizmet açısından gelişimini<br />
sürdürüyor. LAMP 83, ihracat kanadındaki<br />
atağını Birleşik Arap Emirlikleri ve<br />
Ukrayna ülke distribütörlükleri ile devam<br />
ettirirken; özellikle mimari ofisler,<br />
aydınlatma tasarım ofisleri, proje firmaları<br />
ve kamu kurumları ile olan bağlarını<br />
da kuvvetlendirdi. Başkent Ankara’daki<br />
faaliyetlerini hızlandıran LAMP 83, katıldığı<br />
40. Yapı Fuarı’nda da, hem sıra dışı standı<br />
hem de geçen yıla göre %20 oranında<br />
artan ziyaretçi sayısı ile göz doldurdu. Öte<br />
yandan ilk kez Yapı Fuarı’nda sergilenen;<br />
istenen şekil ve uzunlukta kullanılabilmesi<br />
sayesinde sınırsız mimari aydınlatmanın<br />
kapılarını açarak, adeta aydınlatmada<br />
devrim yapan yeni ürün Wiggle da büyük<br />
beğeni topladı.<br />
Ceyişakar: “Yeni ürünler ve yeni<br />
yatırımlara devam ediyoruz”<br />
Tüm bu gelişmelerin ışığında <strong>2017</strong>’nin ilk<br />
yarısını değerlendiren LAMP 83 Yönetim<br />
Kurulu Üyesi ve CEO’su Batu Ceyişakar,<br />
“<strong>2017</strong>’nin ilk yarısında yaptığımız<br />
çalışmalar, attığımız yeni adımlar ve ortaya<br />
çıkan sonuçlardan memnunuz. Bu şekilde<br />
devam edersek, seneyi istediğimiz oranda<br />
bir büyüme kaydederek kapatacağız. Öte<br />
yandan ürün gamı ve müşterilerimize<br />
verdiğimiz hizmet alanlarında yeniliklerin<br />
peşinde koşmaya devam ediyoruz. Yılın<br />
ikinci yarısında çıkarmayı planladığımız<br />
yeni ürünlerin yanı sıra, aydınlatma çağrı<br />
merkezi ve elektronik ticaret platformu<br />
gibi yeni uygulamaları da; ikinci altı aylık<br />
dönemde hayata geçirmeyi planlıyoruz.<br />
Şirketin büyümesi ve gelişmesine paralel<br />
olarak, kadromuzu da büyütüp istihdam<br />
yaratmayı da sürdürüyoruz.” dedi.
hotel restaurant<br />
58 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
Zümrüt<br />
Doyran<br />
“2018’de yurt<br />
içi-yurt dışı<br />
pazarlama ve satış<br />
faaliyetlerimizi<br />
artıracağız”<br />
“<strong>2017</strong> gerek global gerekse ülkemizde pek çok ekonomik zorluğu ve fırsatı içinde<br />
barındıran bir yıl olarak sürüyor. Pazarlama ve satış faaliyetlerimizi aksatmadan<br />
devam ettiriyoruz. Yeni ve devam eden projelerimiz var. 2018 hedeflerimizde ise<br />
gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki pazarlama ve satış faaliyetlerimizi artırarak<br />
devam ettirmeyi planlıyoruz.”<br />
2010 yılından bu yana Kolsan çatısı<br />
altında hareketli ve sabit mobilya<br />
ürünlerinde beş yıldızlı otel projeleri<br />
ağırlıklı olmak üzere restoran, cafe, ofis,<br />
hastana, alışveriş merkezi ve mağaza<br />
gibi her türlü proje için üretim yapan<br />
Hotelya, 2018 yılında yurt içi ve yurt<br />
dışındaki pazarlama ve satış faaliyetlerini<br />
artırarak devam ettirecek. Pazarlama ve<br />
satış faaliyetlerini aksatmadan bu yılki<br />
çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen<br />
Hotelya Kurucusu ve Genel Müdürü<br />
Zümrüt Doyran ile firmanın Horeca<br />
sektörüne yönelik, üretim, proje ve<br />
yatırım planlamalarını konuştuk.<br />
Hotelya’yı tanıtarak faaliyetlerinden ve<br />
ürün gamından bahseder misiniz?<br />
Turizm sektörünün çok yakından tanıdığı<br />
firmamız 40 yıl önce mobilya üretimine<br />
başladı ve 30 yılı aşkın sürede edindiği<br />
deneyimlerle yurt içinde ve yurt dışında<br />
birçok projede üretici kimliğiyle sektörün<br />
öncülerinden biri olmayı başardı.<br />
Kolsan 40 yıllık deneyimiyle en üst<br />
noktaya getirdiği üretim kalitesini, 2010<br />
yılında grup şirketi olarak kurulan yeni<br />
markası Hotelya ile satış- pazarlama,<br />
projelendirme, üretim, takip alanlarında<br />
daha da ileriye götürdü. Hotelya<br />
olarak kurulduğumuz günden bu yana<br />
hareketli ve sabit mobilya ürünlerinde<br />
beş yıldızlı otel projeleri daha yoğun<br />
olmak üzere AVM, hastane, restoran,<br />
ofis, cafe, mağaza gibi her türlü proje<br />
için üretim yapıyoruz. Uzman mimari<br />
ekibimiz ile projelere sadece üretici<br />
ve satıcı olarak değil aynı zamanda<br />
çözüm ortağı olarak da destek veriyoruz.<br />
Müşteri portföyümüzün %90'ını turizm<br />
sektörünün oluşturduğu bir ortamda<br />
müşterilerimiz genellikle mimari<br />
gruplarla çalışıyorlar. Mimari ekiplerin<br />
tasarımlarını gerçekleştirdikleri her<br />
proje, ekibimiz tarafından hayata<br />
geçiriliyor. Bu çok modern bir poliüretan<br />
sandalye olabileceği gibi, altın varaklı<br />
klasik bir koltuk da olabiliyor. Biz<br />
müşterilerimize "Siz hayal edin, biz<br />
yapalım, hayata geçirelim" diyoruz.<br />
Sektörde bizi farklı kılan en büyük<br />
özelliğimiz bu.<br />
Firmanızın yurt içi ve yurt dışı pazar payı<br />
nedir? İhracat yapıyor musunuz?<br />
Yurt dışında bugüne kadar çok ciddi<br />
işler yaptık. Üretimimizin yaklaşık %60’ı<br />
yurt dışı için yapılıyor. Yurt içinde zincir<br />
şeklinde yaptığımız -Hilton, Sheraton,<br />
Rixos, Holiday Inn, Hyatt Recency- gibi<br />
otellerin yurt dışındaki otellerini de<br />
yapmaya devam ediyoruz. Zincir şeklinde<br />
olan bu oteller, yapılmış olan işler<br />
sonrasında bizimle çalışmaya devam<br />
ediyor. Bu da kalitemize güvenin bir<br />
sonucudur diye düşünüyorum. Yurt<br />
içinde birçok Hilton Otelinde ürünlerimiz<br />
bulunuyor. Bu beğeni doğrultusunda<br />
birçok yurt dışı Hilton projesinde<br />
mobilyalarımız bulunuyor. Yine Hyatt<br />
Regency otelleri de buna benzer bir<br />
örnek. Yurt içi zincirlerden sonra
Rostov Hyatt Regency gibi birçok Hyatt<br />
projesinde yer aldık. Aynı şekilde Dubai<br />
Rixos, Erbil Divan, Srilanka Sheraton<br />
bunlara benzer örnekler. Çok yoğun<br />
şekilde Moskova’da işlerimiz oluyor.<br />
Geçtiğimiz yıl Rusya’da işlerimiz her<br />
sektörde olduğu gibi bizde de yavaşladı<br />
fakat <strong>2017</strong> itibarıyla yine eski hızına<br />
yaklaştı. Kazakistan’daki birçok projeyle<br />
de ilgileniyoruz. Dubai’de de farklı<br />
yatırımlarımız var. Ürünlerimizi satan,<br />
projelerde birlikte devam ettiğimiz yerel<br />
firmalarla iş birliği halindeyiz.<br />
Horeca sektöründe üretim<br />
kriterlerinizi neler belirliyor? Kalite<br />
standartlarınızdan bahseder misiniz?<br />
Her projenin kendine özgü farklı bir<br />
konsepti oluyor. Yapının bulunduğu<br />
konum, projeden beklenenler,<br />
yatırımcının tercihleri konsepti<br />
oluşturmakta etkili. Bu konsepte uygun<br />
olarak projenin ihtiyaçlarını en iyi şekilde<br />
karşılayacak olan ürünler de mimarlar<br />
tarafından belirleniyor. Her proje bizim<br />
için aslında yeniliklerle dolu. Standart<br />
bir koleksiyonu olmayan bir firma<br />
olarak her projeye yönelik yeni butik<br />
üretimler yapıyoruz. Üretim öncesinde<br />
her projeyi plan üzerinden çalışarak<br />
ürünlerin birlikte koordinasyonunu da<br />
kontrol ediyoruz. Bazen birbiriyle uyumlu<br />
olması gereken ürünlerde ölçüler<br />
olması gerekenden farklı olabiliyor. Bu<br />
ürünlerin doğru ölçülerle üretimi için<br />
gerekli düzeltmeleri yapıyoruz. Otel<br />
ve ev mobilyalarının üretim detayları<br />
birbirinden çok farklılık gösteriyorlar.<br />
Otel mobilyaları sirkülasyona bağlı<br />
olarak çok daha yoğun kullanılıyor. Ev<br />
mobilyalarına göre çok daha sağlam ve<br />
bu yoğun kullanıma özel bazı özelliklere<br />
sahip olması gerekiyor. Bu sebeple<br />
kullanılan ahşap da sünger de daha<br />
farklıdır. Daha sert, stabil ve seneler<br />
sonra da aynı kalacak şekilde olması<br />
gerekiyor. Kalite denilince ürünün<br />
sağlamlığı ve uzun ömürlü olması ön<br />
plana çıkıyor. Ürünün sağlamlığı ve uzun<br />
ömürlü olması için iskeletinde kullanılan<br />
ahşabın ve süngerinin kalitesi çok önemli.<br />
Projede belirtilen detaylara ve ürünün<br />
gerekliliğine uygun olarak hassasiyetle<br />
üretim gerçekleştiriyoruz.<br />
Bu yıl Horeca sektörüne en çok hangi<br />
tasarım trendleri hakimdi? Bu trendler<br />
2018 yılında nasıl bir seyir gösterecek?<br />
Genç tasarımcılar binlerce yıl öncesinin<br />
ürünlerini günümüze uyarlayarak<br />
geçmiş ile gelecek arasında bir denge<br />
yaratma çabasındalar. 2018’de Akdeniz<br />
esintisi hayatımızın her alanında kendini<br />
göstermeye başlayacak. Örneğin, moda<br />
ve tekstilde düz kumaşlar yerini katmanlı<br />
pile, krinkle kumaşlara bırakacak.<br />
Önemli olan sunulan ürünlerin nasıl<br />
modernize edildiği; geçmiş sadece<br />
detaylarda göze çarpacak. Doğal taş ve<br />
mermerin yeniden hayat bulacağını ve<br />
yuvarlak formlarda tasarlanan nesnelerin<br />
ön plana çıkacağını düşünüyorum.<br />
Bazen birbirinden farklı malzemeler<br />
ile mermer de bir araya getirilecek.<br />
Bakır rengi önümüzdeki yıllarda oldukça<br />
dikkat çeken bir pozisyona sahip olacak.<br />
Kullanılan aksesuarlarda, hatta iç<br />
mekan tasarımında ahşap ürünlerle<br />
kombinlenebilecek. Metal parçalar için<br />
yıllardır kullanılan parlak, pürüzsüz<br />
yüzeyler yerini çekiçle dövülmüş, lazerle<br />
işlenmiş, okside edilmiş mat dokulara<br />
bırakacak. Az işlenmiş ahşap, doğal<br />
formunda, yıkanmış, fırçalanmış, islenmiş<br />
ve yakılmış olarak evlerimizi süsleyecek.<br />
Ahşap artık doğada olduğundan farklı<br />
gösterilmeyecek. Bunun yanı sıra ahşabın<br />
her rengi moda olacak. Örneğin kara<br />
ağaç, sedir gibi farklı renklerden oluşan<br />
mobilya kompozisyonları trend olacak.<br />
Müşteriye seçim yapmak yerine tüm<br />
renklerden oluşan kombinler sunulacak.<br />
Mobilya sektörünün Türkiye’deki<br />
genel durumu hakkında neler<br />
söyleyebilirsiniz? Hotelya<br />
olarak sektörde kendinizi nasıl<br />
konumlandırıyorsunuz?<br />
Mobilya sektörü son iki yılda ülkemizin<br />
içinde bulunduğu bazı durumlardan<br />
dolayı zor bir dönem geçirdi ve maalesef<br />
bu dönemde birçok firma zarar gördü.<br />
Güçlü olarak bu dönemi atlatan firmalar<br />
için önümüzde çok daha iyi bir dönem<br />
olduğuna inanıyorum. Yoğunlukla hizmet<br />
verdiğimiz turizm sektöründe meydana<br />
gelen yatırımları durdurma, yavaşlatma<br />
gibi durumlar doğal olarak her firma<br />
gibi bizleri de etkiledi. Bu dönemi yurt<br />
dışı projelerle ilgilenen firmalar daha<br />
rahat atlattı. Şu an yurt içi piyasaların da<br />
düzelmesi ile beraber iş yoğunluğumuzda<br />
artış oldu. Sektörde firmamız üretici<br />
kimliğiyle 30 yılı aşkın bir süredir yapmış<br />
olduğu referanslarıyla tanınmaktadır.<br />
Bu bilinirlik ve sektörde kazandığımız<br />
güvenirlik sebebiyle devam eden<br />
projelerin çok büyük bir kısmı biz daha<br />
onlara ulaşmadan bizden teklif talep<br />
etmektedir. Fabrikamızda yurt içi ve yurt<br />
dışı projelerimiz çok yoğun bir şekilde<br />
devam etmekte olup, eş zamanlı 10-15<br />
otel projesinin üretimi sürekli olarak<br />
devam etmektedir.<br />
Teknolojiye ve Ar-Ge’ye yatırımlarınız<br />
konusunda bilgiler verebilir misiniz?<br />
Sabit ahşap üretimimizde teknolojiyi<br />
yakından takip ederek makina<br />
parkurumuzu sürekli geliştiriyoruz. Fakat<br />
döşemeli üretimimizde durum biraz daha<br />
farklı. Standart bir ürünü bulunmayan<br />
bir firma olarak her proje için yeni<br />
butik üretim yapılıyor. Her projede yeni<br />
ürünler yapıldığı için Ar Ge grubumuza<br />
çok fazla iş düşüyor. Bu da her projede<br />
gerek model gerek kalite gerekse yeni<br />
teknikler anlamında ürünü ve detayları<br />
çözerek ürünleri hayata geçirmemiz<br />
anlamına geliyor. Her projede ortalama<br />
20 yeni ürün olduğu düşünülürse Ar-Ge<br />
grubumuzun binlerce yeni ürünü hayata<br />
geçirmek için çalıştığını söyleyebiliriz.<br />
Butik üretimler sebebiyle de emek yoğun<br />
işgücüne bağlı olarak çalışıyoruz.<br />
Hotelya için <strong>2017</strong> nasıl geçiyor?<br />
Horeca sektörüne yönelik hangi<br />
projeleri gerçekleştirdiniz? 2018 yılına<br />
ilişkin hedefleriniz nelerdir?<br />
<strong>2017</strong> gerek global gerekse ülkemizde<br />
pek çok ekonomik zorluğu ve fırsatı<br />
içinde barındıran bir yıl olarak sürüyor.<br />
Pazarlama ve satış faaliyetlerimizi<br />
aksatmadan devam ettiriyoruz. Yeni<br />
projelerimiz var, devam eden projelerimiz<br />
var. Var gücümüzle güzel projelere<br />
imza atmaya devam ediyoruz. 2018<br />
hedeflerimizde ise gerek yurt içinde<br />
gerekse yurt dışındaki pazarlama ve
hotel restaurant<br />
60 & hi-tech<br />
marka röportaj<br />
satış faaliyetlerimizi artırarak devam<br />
ettirmeyi planlıyoruz. Kalitesiyle bilinen<br />
referanslarıyla tanınan bir firma olarak<br />
satış ekibimiz Türkiye’deki tüm projelerle<br />
ilgilenmeye çalışıyor. Bize ulaşamayan<br />
müşterilerimizle de bir araya gelmek<br />
için satış departmanımızı genişleterek<br />
çalışmalarımıza devam edeceğiz.<br />
Son olarak Qatar Fuarı’na katıldınız.<br />
Fuardan da bahseder misiniz kısaca?<br />
Fuarlar, kendimizi tanıtabilmek ve yeni<br />
işbirliktelikleri yaratmak adına çok<br />
önemli. Hotelya olarak sektöre yön<br />
veren fuarları yakından takip ediyoruz.<br />
Qatar Fuarı’nda çok önemli dönüşler<br />
aldık. Detayları netleştirdiğimiz ve ilk<br />
siparişlerini aldığımız projeler oldu.<br />
Hedef pazarlarımıza uygun olarak<br />
fuarlara katılmaya devam edeceğiz.<br />
Yakın zamanda yurt içinde veya yurt<br />
dışında contract projesi yaptınız<br />
mı? Proje veya ürünler olarak yer<br />
aldığınız contract projelerinden en<br />
yeni ve prestijli olanı hakkında teknik<br />
açıklamalarda bulunabilir misiniz? Bu<br />
projelere ait bir motto, bir hikaye varsa<br />
detaya inebilir misiniz?<br />
Genellikle otel projelerinin yoğun<br />
olduğu referanslarımız içinde rezidans,<br />
AVM, hastane, ofis, konut, restoran<br />
gibi mobilya ihtiyacı olan tüm yapı<br />
tipleri bulunuyor. Çoğunlukla 5 yıldızlı<br />
projelere hizmet veriyoruz. Hilton,<br />
Sheraton, Hyatt Regency, Holiday Inn,<br />
Fairmont, Rixos gibi otel projeleri<br />
yanında 5 yıldızlı diyebileceğimiz Nobu,<br />
Frankie, Fenix, Angelique gibi restoran<br />
zincirleri de referanslarımızın küçük<br />
bir kısmını oluşturuyor. Zincir şeklinde<br />
olan projelerin yurt dışı projelerinde de<br />
tercih edilir olmamız, üretimimizden<br />
memnun kalındığı için sanırım,<br />
Moskova’da, Bakü’de, Londra’da,<br />
Astana’da, Marakeş’te, Filipinler’de, Kula<br />
Lumpur’da, Erbil ve daha birçok ülkede<br />
devam ediyor. Bu projelerden örnek<br />
vermek gerekirse; Yurt içinde; Safranbolu<br />
Hilton Garden Inn, Tuzla Holiday Inn Otel,<br />
İstanbul Fairmont Otel, Samsun Radisson<br />
Blu Otel, Arel Üniversitesi Yurt Binası,<br />
Yoo İstanbul Konut Projesi, İstanbul<br />
Remedy Hospital projeleri<br />
Yurt dışında; Dubai Rixos, Filipinler<br />
Grand Hyatt Hotel, Kıbrıs Malpas Hotel,<br />
Bakü Winterpark Hotel projelerini<br />
sıralayabiliriz.<br />
Filipinler Grand Hyatt Hotel projesinin<br />
ürün detayları için çok yoğun bir süreç<br />
geçirildi. İstanbul’da ürün bazında<br />
detayların netleştirildiği 3 gün süren<br />
toplantımız oldu. Bu toplantıya Projenin<br />
iç tasarımını üstlenen Japonya’da<br />
bulunan bir mimarlık ofisinden 3 mimar,<br />
Avusturalya’dan Hyatt Proje koordinatörü,<br />
Hırvatistan’dan proje yetkilisi katıldı.<br />
Dünyanın farklı ülkelerinden gelen ve<br />
konularında uzman bu kişilerle yapılan<br />
toplantılarda ürün kalitemizi, projeye ve<br />
detaylara hakimiyetimiz memnuniyetle<br />
karşılandı.<br />
Contract projelerinde yer almanın belli<br />
şartları var mı? Müşteri mi sizi bulur<br />
yoksa siz mi müşteriye ulaşırsınız?<br />
Contract projelerinde yer almanız<br />
için firmalardan istenen ön talepler<br />
bulunuyor. Özellikle yurt dışı projelerinde<br />
ihaleye girilebilmesi için bu taleplerin<br />
eksiksiz bildirilmesi gerekiyor. Firma<br />
bilgileriniz ve tarihçeniz, üretim ve<br />
finans gücünüz, referanslarınız bu<br />
projeleri karşılayacak nitelikte olması bu<br />
projelerde yer almanıza fayda sağlıyor.<br />
Contract ürünler için yurt dışında<br />
Amerika, Avrupa Birliği, İngiltere ve<br />
Rusya gibi ülkelerde belli standartlar<br />
bulunmakta. Bu standartlardan<br />
hangilerine uygun çözümler<br />
sunmaktasınız?<br />
Bu ülkeler arasında en yoğun standartlar<br />
İngiltere’de bulunuyor. İngiltere’de<br />
yaptığımız projelerimizde de tüm<br />
standartlarına uygun olarak yaptığımız<br />
üretimlerimiz büyük beğeni almıştır. Yurt<br />
dışında birçok ülkede bitirmiş olduğumuz<br />
ve şu anda da devam eden projelerimiz<br />
bulunmaktadır. Her ülkenin belirlemiş<br />
olduğu standartlara uygunlukta hiçbir<br />
sorun yaşamıyoruz.
Presenting<br />
18 - 20 SEP <strong>2017</strong><br />
DUBAI WORLD TRADE CENTRE<br />
DUBAI SERVES A WORLD<br />
OF HOSPITALITY<br />
Discover the A - Z of restaurant, bar and café solutions<br />
at the global melting point for multicultural cuisine<br />
GCC foodservice<br />
market<br />
Growing at<br />
CAGR of 6.8%<br />
Set to reach US$24.5b<br />
(Dh89.9b) by 2018<br />
Reflecting the soaring demand for new, adventurous leisure and dining experiences,<br />
GulfHost will define your performance in the fast-moving hospitality arena.<br />
Get your free ticket at gulfhost.ae<br />
Organised by<br />
Co-located events<br />
Endorsed by<br />
Powered by
62<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
Narin “Epsilon” serisi ile sofralarda<br />
sonbahar esintisi<br />
Sonbaharda sofralar Narin’in altın kaplama, retro ve desenli<br />
‘Epsilon’ model çatal – bıçak – kaşık serileri ile renkleniyor.<br />
1967 yılından bugüne Türkiye’de<br />
züccaciye ve endüstriyel mutfak<br />
sektörünün önde gelen firmaları<br />
arasında yer alan Narin; 50. yılını<br />
kutladığı bu sene, birbirinden zarif<br />
koleksiyonlarını tüketicilerinin<br />
beğenisine sunuyor. Farklı desen<br />
seçenekleri ile her zevke hitap eden<br />
Narin; uzun süre kullanıma dayanıklı<br />
olan Epsilon model çatal kaşık bıçak<br />
serileri ile şık davet sofralarına en tatlı<br />
sonbahar esintilerini getirecek.<br />
1994 yılından bu yana ürün<br />
çeşidine çatal-kaşık-bıçak ve ev<br />
serilerinin yanında masaüstü<br />
aksesuarları, horeca ve açık<br />
büfe ekipmanlarını ekleyen<br />
Narin, üretim hattını yeni<br />
teknolojilere adapte ederek<br />
altyapısını güçlendirmeye,<br />
müşteri ihtiyaç ve beklentilerini<br />
etkin bir şekilde karşılamaya<br />
devam ediyor.
MOSDER, EFIC Toplantısında<br />
sektör dernekleriyle bir araya geldi<br />
marka güncel<br />
Avrupa Mobilya Sekötörü’nün tüm paydaşlarını bir araya getiren Avrupa<br />
Mobilya Üreticileri Birliği (EFIC), dünya ekonomisinin önemli taşlarından<br />
biri olan mobilya sektörünün karşılaştığı spesifik zorluklara ve fırsatlara<br />
dikkat çekmek amacıyla geçtiğimiz günlerde Belçika’nın başkenti Brüksel’de<br />
üyelerini topladı.<br />
Türkiye mobilya sektörünün yüzde 75’ini temsil eden MOSDER’in katılım<br />
sağladığı toplantıda üyeler, mobilya sektöründeki döngüsel ekonominin<br />
prensiplerini tartıştı. Bu farkındalıkla günümüz firmaları için döngüsel<br />
ekonominin önemli bir noktaya geldiğinin altını çizen MOSDER Başkanı<br />
Nuri Öztaşkın,“Günümüzün en önemli gündem maddesi sürdürülebilirlik.<br />
Dolayısıyla ekonominin de sürdürülebilir olması en önemli konu. Bu<br />
nedenle Türkiye mobilya sektörünün pozitif yönlü büyümesi ve gelişmesi<br />
için döngüsel ekonomiye önem vermeliyiz. Yani üretimden atık yönetimine,<br />
çevre yönetiminden kullanılan malzemeye kadar her şeyi detaylıca incelemek<br />
gerekmektedir. Dolayısıyla kaynakların mümkün olduğu kadar geri<br />
dönüşümden kazanılması ve atıkların mümkün olduğu kadar yeni kaynaklara<br />
dönüşebilmesi yönünde çalışmalıyız ki sektörün gelişimini destekleyelim.<br />
Çünkü bizim sektörün geleceği için fazlasını yapmamız gerekiyor ve panel<br />
endüstrisi de halihazırda yeni imalat teknolojilerine yatırım yapıyor” dedi.<br />
Panasonic İran’da ilk 5 şirket içinde, yeni<br />
hedef zirve<br />
100. yaşını kutlayacağı 2018 yılında elektrik anahtar ve priz<br />
sektöründe global pazar lideri olmayı hedefleyen Panasonic, bu<br />
hedefine ulaşmak için gerçekleştirdiği aksiyonlarına her geçen gün<br />
bir yenisini ekliyor. Ülkemizde son yıllarda gerçekleşen en büyük<br />
yatırımlardan birisine imza atarak VİKO markasını bünyesine<br />
katan ve geçtiğimiz Nisan ayında Panasonic Eco Solutions Elektrik<br />
Sanayi ve Ticaret A.Ş unvanı ile yeniden yapılanan kuruluş, Orta<br />
Doğu pazarında da gücünü giderek artırıyor. Türkiye’yi en stratejik<br />
bölgeler arasında ele alan Panasonic, İran pazarına ihracat<br />
gerçekleştiren şirketler arasında ilk sırada yer alıyor. Panasonic<br />
Eco Solutions Türkiye bu hedeflerinin bir yansıması olarak<br />
İran Distribütörü Tabnac Electric üst yönetiminden Abdullah<br />
Doroudian, Muhammed Doroudian, Muhammed Doroudian ve<br />
Hamid Jafari’nin ev sahipliğinde yaklaşık 250 kişinin katılımı ile<br />
Espinas Palace Oteli’nde önemli bir organizasyon gerçekleştirdi.<br />
Yandex.Taxi ve Uber 6 ülkede güçlerini birleştirdi<br />
Rusya’nın çevrimiçi taksi uygulaması Yandex.Taxi ile sürücülü araç kiralama şirketi Uber, büyük bir anlaşmaya imza attı. Bireysel<br />
otomobil kullanımına ve toplu taşımaya önemli bir alternatif oluşturacak yeni araç paylaşım modelinin Rusya özelinde taksi<br />
sektöründen de %5-6 civarında pay alması bekleniyor. Büyüyen dijital ekonomiye önemli bir katkı sağlayacak yeni uygulama şöyle<br />
işleyecek: Kullanıcılar için Yandex.Taxi ve Uber uygulamaları daha önce olduğu gibi çalışacak. Sürücüler ise hem Yandex.Taxi hem<br />
de Uber uygulamalarından kullanıcı almalarını sağlayan entegre bir platforma geçecek. Entegre sürücü platformu sayesinde hizmet<br />
verecek araç sayısı önemli oranda artacak. Bununla birlikte, yolcuların bekleme süreleri azalmış olacak. Yolcular daha uygun<br />
fiyatlarla seyahat etme avantajına kavuşurken, sürücüler saat başına daha fazla müşteriye hizmet verebilecek
Otelde konforun<br />
en büyük ölçüsü<br />
yataklar<br />
Hazırlayan: Gizem Yıldız<br />
Müşterilerin ilgisini çekmek ve onlara<br />
daha iyi bir gece refahı sunmak artık<br />
üzerine güzel yastıkların dizildiği ve<br />
şahane çarşafları olan yatakların çok<br />
ötesinde bir şey. Bir adım önde olmak<br />
için oteller her detaya dikkat ediyorlar.<br />
Alman Fraunhofer Enstitüsü tarafından<br />
yapılan bir araştırma, otel sahipleri ve<br />
yöneticileri için müşteri memnuniyetini<br />
artırma konusunda çok önemli ipuçları<br />
veriyor. Araştırmacıların elde ettikleri<br />
verilere göre bir otelde müşteri<br />
tatmininin en önemli kriterinin yatak<br />
olduğunu belirtmiştir. Araştırma<br />
verileri otel müşterileri ile yapılan<br />
görüşmeler sonucunda elde edilmiş.<br />
Müşterilerin yüzde 98’i kendileri için<br />
otelde başka hiçbir şeyin yatak, karyola<br />
ve baza kadar önemli olmadığını<br />
bildirmiş. Fakat ne yazık ki müşterilerin<br />
sadece yüzde 35’i kaldıkları oteldeki<br />
yataktan memnun olduğunu belirtmiş.<br />
Yine Alman olan AGR adlı kuruluş bel<br />
ve sırt ağrıları konusunda çalışmalar<br />
yapıyor ve kampanyalar düzenliyor.<br />
Kuruluş yataklar, yastıklar, sandalyeler,<br />
seminer odaları gibi konularda belirli<br />
kriterleri karşılayan otellere “bel ve sırt<br />
dostu” sertifikası veriyor. AGR, konu ile<br />
ilgili açıklamasında otellerin müşteri<br />
memnuniyetini artırmak için wellness,<br />
televizyon veya yeme içme gibi<br />
konularda maliyetlerden kaçınmadığını<br />
fakat genellikle yatak konusunu ihmal<br />
ettiğini belirtiyor. Müşteriler doğal<br />
olarak otellerde evlerindeki yataklardan<br />
daha iyilerini bekler. Buna birçoğu<br />
kavuşur ve yatak farklılıklarından ve<br />
özellikle de büyüklüklerinden dolayı<br />
peşinen kısmen mutlu olurlar da.<br />
Müşteriyi her alanda memnun etmek<br />
otellerin asıl amaçlarından biridir.<br />
Otellerin odaları ihtiyaca göre tek<br />
kişilik, çift kişilik, üç kişilik ya da daha<br />
fazla kapasitede olup aile ya da grup<br />
misafir odası şekilde ayarlanmıştır.<br />
Orta, lüks, süit, kral dairesi gibi<br />
değişik kalite standartlarında olan<br />
bu odaların sunduğu hizmetler de<br />
farklıdır. Rahatlığı maksimum seviyede<br />
yaşamak için konforlu yatak seçimi<br />
en önemli etkenlerden biridir. Oteller<br />
lüks otel yatak modelleri seçiminde<br />
öncelikle müşterinin rahat etmesini<br />
ön plana almaktadır. Pamuklu, elyaf<br />
ve silikon karışımı olan yataklar sıcak<br />
yaz aylarında terinizi emeceği için<br />
terleme şikâyetiyle gece uykunuz<br />
bölünmez. Yatağın ortası ya da kenarına<br />
yattığınızda aynı rahatlığı hissetmeniz<br />
için tasarlanan yataklar daha çok<br />
tercih edilmektedir. Ergonomik ve<br />
sırt sağlığınıza uygun modeller de<br />
seçimlerin arasında alternatif olabilir.<br />
Günümüz otel yatakları sektörü her<br />
bir kolunda yenilikçi, kaliteli, özgün ve<br />
teknolojik çözümleriyle öne çıkıyor.<br />
Bugünün üretim kapasitesi, ürünleri<br />
ve hedeflerine baktığımızda dünyada<br />
gelişen teknoloji ve yaklaşımları<br />
sektöre adapte etme konusunda<br />
memnuniyet verici gelişmeler içerisinde<br />
olduğumuzu görüyoruz. Bunun en güzel<br />
örnekleri ise, bu ayki dosya konumuz<br />
içerisinde haberleştirerek sayfalarımıza<br />
taşıdığımız otel yatakları sektörünün en<br />
deneyimli ve güçlü markaları…
66<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / röportaj<br />
Mert Alsan<br />
“Otel ne kadar<br />
lüks olursa olsun<br />
sunabileceği<br />
en cazip ürün<br />
yataktır”<br />
Planet Mobilya, kurulduğu günden bu<br />
yana gerçekleştirdiği projeler ve grup<br />
şirketlerinin 65 yılı aşkın know how’u ile<br />
otellerin ihtiyaçlarına yönelik ürünler<br />
üreterek, kusursuz müşteri memnuniyeti<br />
sağlıyor.<br />
Binlerce farklı konuk ağırlayan<br />
oteller, memnuniyeti ilk sırada<br />
tutuyor. Bu memnuniyetin<br />
mihenk taşlarından biri olan<br />
yatakları Planet Yatak Proje işler ve<br />
Kurumsal Satış Müdürü<br />
Mert Alsan’a sorduk. “Uzun<br />
yıllar konforunu, hijyenini ve<br />
formunu koruyabilecek ürünler<br />
ancak ileri teknoloji, tecrübe ve<br />
mükemmeliyetçi bir yaklaşımla<br />
ortaya çıkmaktadır” diyen Alsan, bu<br />
yılki üretim hedefini 600.000 adet<br />
yatak olarak kaydetti.<br />
Otellerde konforlu uyku sunmak<br />
büyük bir vaat. Planet Mobilya<br />
olarak, bu vaadin altını hangi<br />
ürün, servis ve hizmetlerinizle<br />
dolduruyorsunuz?<br />
Malumunuz firmamız sektöründe<br />
Türkiye ve Dünyada söz sahibi,<br />
kumaş, sünger, demir çelik<br />
fabrikalarına ve nakliye filosuna<br />
sahip bir grubun üyesidir. Bu<br />
minvalde alanında tek entegre<br />
yatak firmasıdır. Tüm proseslere<br />
hakim bir firma olarak, bu bilgiyi,<br />
teknoloji, ar-ge ve dev üretim<br />
kapasiteleriyle birleştirerek böyle<br />
bir vaatte bulunuyor ve yıllardır<br />
gerçekleştiriyoruz. Otellerimizin<br />
ağırladıkları misafir kitlesi<br />
sundukları konsepte göre şekil<br />
alıyor. Gelir seviyesi, hitap edilen<br />
ülke veya bölgeye göre alışkanlıklar<br />
benzerlik arz ediyor. Misafirlerin,<br />
gelmiş oldukları ülkelerdeki, ait<br />
oldukları gelir seviyesinin talep<br />
ettiği konfor, uyku ve kullanım<br />
alışkanlıklarına benzer nitelikte<br />
yatak beklentisi içerisinde olmaları<br />
hasebiyle bu doğrultuda ürünleri<br />
pazara sunuyoruz.<br />
Bir otel yatağının kullanım<br />
ömrü nedir, ne kadar süreyle<br />
değiştirilmeli?<br />
Otel yatakları deformasyondan<br />
kaynaklanan fiziksel kullanım<br />
ömründen ziyade sağlık sorunlarına<br />
yol açmaması açısından değişimi<br />
yapılması gereken, hijyenik bir<br />
üründür. İyi korunmamış ve<br />
düzenli efektif temizlenmemiş<br />
bir yatak toz akarları ve yatak<br />
böceklerinin yuvası daha kötüsü<br />
enfeksiyona sebep olabilen bazı<br />
mikropların üreyebildiği bir mecra<br />
olabilmektedir. Bu sebeplerle,<br />
sorunun cevabı, otelin yatağı ne<br />
kadar iyi koruduğu, bakımını ve<br />
temizliğini ne sıklıkta ve nitelikte<br />
yaptığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle<br />
su geçirmez alez kullanımı, yatağı<br />
düzenli çevirmek, derin temizlik gibi<br />
süreçler yatağın sağlıklı kullanım<br />
ömrünü uzatmaktadır. Ancak soruya<br />
net bir cevap vermek gerekirse<br />
teamüllere göre 3-10 yıl arasında<br />
değişim yapılmaktadır.
Otel sektöründeki toplam pazar<br />
payınız ve yıllık net üretiminiz<br />
nedir?<br />
Konaklama sektöründeki payımız<br />
yıllara göre değişmekle beraber<br />
ülkemizde %7 civarındadır. Bu yıl<br />
ki üretim hedefimiz 600.000 adet<br />
yataktır.<br />
Konaklama sektörüne sunduğunuz<br />
yataklar üretiminizin ne kadarına<br />
tekabül ediyor?<br />
Global satışlarımızla birlikte yurtiçi<br />
ve yurtdışı toplamda, konaklama<br />
sektörüne sunduğumuz yataklar<br />
üretimimizin %10 civarına tekabül<br />
etmektedir.<br />
konforu ve diğer özellikleri tecrübe<br />
edilmiş ürünlerimizden seçim<br />
yapmaktadır.<br />
Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />
Otel ve sunduğu hizmetler ne kadar<br />
lüks olursa olsun, misafirlerine<br />
sunabileceği en cazip ürün<br />
yataktır. Uzun yıllar konforunu,<br />
hijyenini ve formunu koruyabilecek<br />
ürünler ancak ileri teknoloji, tecrübe<br />
ve mükemmeliyetçi bir yaklaşımla<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Bir otel yatağını diğerlerinden<br />
ayıran temel farklılıkları nelerdir?<br />
Otel yataklarının, ev kullanımlardan<br />
farkı, bir çok değişik yatak kullanım<br />
alışkanlığına sahip tüketici için<br />
optimal kalitede, uygun konforda<br />
ve sağlamlıkta bir ürün olması<br />
gerekliliğidir. Ev tüketicisi için geniş<br />
yatak koleksiyonumuzdan kişiye<br />
özel yatak önerilebilmekte iken,<br />
otellerde tüm vücut tipleri ve uyku<br />
alışkanlıkları için uygun yataklar<br />
sunmak gerekmektedir. Bununla<br />
birlikte ileri düzeyde güvenlik ve<br />
sağlık konularında sertifikasyon<br />
ihtiyacı olabilmektedir. Bazı tesisler,<br />
konfor, sağlık, sağlamlık ve güvenlik<br />
şartlarını içeren kendine özel teknik<br />
şartnameler oluşturarak satın<br />
alma yapmakta iken birçok tesis<br />
de hali hazırda bizlerin kendilerine<br />
sunduğu, sertifikasyonlara sahip,
hotel restaurant<br />
68 & hi-tech<br />
dosya / otel yatakları<br />
Türkiye’nin en<br />
prestijli dünya<br />
devi zincir otelleri<br />
İşbir Yatak’ı<br />
tercih ediyor<br />
İşbir Yatak’ın son teknolojiyi kullanılarak<br />
ürettiği Ar-Ge’leri dünyanın en prestijli zincir<br />
otelleri tarafından tercih ediliyor. Müşteri<br />
memnuniyetini ön planda zincir oteller,<br />
Ar-Ge çalışmaları İşbir Yatak tarafından<br />
gerçekleştirilen özellikli, rahat, konforlu ve<br />
sağlıklı ürünleri tercih ediyor.<br />
Dünya devlerinin tercihi ihtiyaca göre; VISCOSTAR Viskoelsatik Akıllı Yataklar, Pocket<br />
Spring Paket Yaylı Yataklar, Lateksit Yaysız Yataklar, Coilsit Yaylı Yatakların yanı<br />
sıra özel reçete çalıştığı otel yatakları ile otellerin terciklerine çözüm buluyor.<br />
Öz: “Ar-Ge çalışmalarımızla kişisel tercihleri de cevaplayan teknolojileri sunuyoruz”<br />
Müşterinin ne istediğine kulak veren ve bu amaçla da sürekli çalışan ve üreten bir<br />
firma olmanın karşılığını dünyanın en prestijli otelleri tarafından tercih edilerek alıyoruz<br />
diyen İşbir Yatak Genel Müdür Yardımcısı İlham Öz, tercih edilme nedenlerini ise şöyle<br />
sıralıyor: “Her biri dünya devi ve hepsinin önceliği müşteri memnuniyeti. İşbir Yatak<br />
olarak bizim de önceliğimiz bu ve bu nedenle de ortak noktada buluşmamız zor olmuyor.<br />
Ar-Ge çalışmalarımızla kişisel tercihleri de cevaplayan teknolojileri sunuyoruz. Uykunun<br />
önemini anlıyor ve anlaşılması için de çabalıyoruz. Bu nedenle de tüm ürünlerimiz sağlık,<br />
rahatlık ve konforu arayan insanlara özel üretiliyor. İşbir Yatak Uyku Merkezleri’nde yer<br />
alan her ürün insan sağlığını önemseyen, konforlu ve rahat uykuyu ihtiyacı olanlarla<br />
buluşturan ürünlere sahip. Dünya devleri de bu titizliğimizin ve çabamızın farkında o<br />
nedenle de tercih ediliyoruz.”
Yataklarda<br />
alerjenleri<br />
azaltmada<br />
“AllergoProtect”<br />
çözümü<br />
Hohenstein and Centa-Star toz akarlarının<br />
sebep olduğu alerjen rahatsızlıklarını<br />
azaltmak için özel yataklar geliştirdi.<br />
Ürünün dayanıklılık testlerinin Avrupa<br />
Merkezî Alerji Araştırma Kuruluşu’nca<br />
yapıldığı bu yeni ürün, ECARF Kalite<br />
Mührü ile ödüllendirildi.<br />
Dünya nüfusunun yüzde on ila on beş<br />
oranındaki bir bölümümün toz akarlarına<br />
karşı alerjileri olduğu ve astımın dünyada en<br />
sık görülen rahatsızlıklardan biri olduğu biliniyor.<br />
Üstelik bu oranın yıllar içinde giderek arttığı da<br />
gözlemleniyor. Milyonlarca insan, sabahları burun<br />
akıntılarıyla, hapşırma ataklarıyla, tahriş olmuş göz<br />
kapaklarıyla ve hatta nefes alamaz halde uyanıyor.<br />
Bu semptomlar günlük hayatlarını bozan etkileriyle<br />
birleştiğinde, önleyici tedbirlere ne kadar fazla<br />
ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarıyor.<br />
Yakınlarda, Hohenstein Grubuna dahil William<br />
Kuster Hijyen Enstitüsü tekstil esaslı alerji önleme<br />
araştırmaları sonunda geliştirdiği negatif elektrik<br />
yüklü tekstil apreleriyle yeni bir ürün geliştirdi.<br />
En sıkı insani ekoloji koruma<br />
garantili<br />
Centa-Star firmasıyla işbirliği yapan bu enstitü,<br />
bu ürünü AllergoProtect adıyla, pazara sürmeye<br />
hazırlanıyor. Bu yenilik yatakta kullanılan üç kat<br />
ürünün bileşiminden oluşuyor ve alerjik etkenlerin<br />
% 99,5’unu yatak dolgu maddesinin içinde tutmayı<br />
başarıyor. Bu koruma silkelenme ve sarsılma gibi<br />
mekanik zorlanmalarda dahi görevini yapmaya<br />
devam edebiliyor. Yeni ürün AllergoProtect en<br />
sıkı insani ekoloji koruma spesifikasyonlarını<br />
garantileyen Oeko-Tex Class I tarafından Standard<br />
100 olarak belgelendirildi. Ürünün dayanıklılık<br />
testlerinin Avrupa Merkezî Alerji Araştırma<br />
Kuruluşu’nca yapıldığı bu yeni ürün, ECARF Kalite<br />
Mührü ile ödüllendirildi.
70<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / röportaj<br />
Uraz Solmaz<br />
“Otel yatakları<br />
her özellikteki<br />
insana ortak<br />
konfor sunmalı”<br />
Sabah Yatak, farklı vücut formları için en<br />
optimal yatağı sunmakla birlikte, yüksek<br />
hijyen ve alternatif özellikleri buluşturuyor.<br />
Üretiminin %70’ini konaklama<br />
sektörü için gerçekleştiren<br />
Sabah Yatak, otel yataklarında<br />
maksimum konforu hedefliyor. Sabah<br />
Yatak’ın otel yataklarındaki sektörel<br />
faaliyetlerini öğrenmek adına<br />
Satış ve Pazarlama Müdürü Uraz<br />
Solmaz ile söyleşi gerçekleştirdik.<br />
İhracat faaliyetlerinde ürünün uyku<br />
alışkanlıklarına uygun olmasına özen<br />
gösterdiklerini kaydeden Solmaz,<br />
hijyenik açıdan yatakların 5 ila 7<br />
yıl arasında değişmesi gerektiğini<br />
belirtti.<br />
Binlerce farklı formda kişinin<br />
konakladığı otellerde konforlu<br />
uyku sunmak büyük bir vaat… Bu<br />
vaadinizi destekleyen özellikler<br />
nelerdir?<br />
Otel yatakları 7 yaşındaki bir<br />
çocuktan 70 yaşındaki bir adama<br />
çok geniş hedef kitleye sahip bir<br />
üründür. Dolayısıyla yaş, kilo ve<br />
vücut özellikleri olarak değişkenlik<br />
gösteren bireylere en optimal ürünü<br />
sunmak zorundayız. Bu kriterlerin<br />
yanında uyku alışkanlıkları da<br />
farklılık gösteriyor. Biz Türk milleti<br />
olarak genelde biraz daha sert<br />
formlu yatakları seviyoruz ama<br />
İskandinavları böyle bir yatakta<br />
mümkün değil yatıramazsınız.<br />
İkinci gün şikayet etmeye başlar.<br />
Onlar daha yumuşak yataklarda<br />
uyumaktan hoşlanıyorlar. Bu<br />
yüzden otelin talebinden önce biz<br />
onları yönlendiriyoruz. Pek çok<br />
beş yıldızlı otel ile çalışıyoruz,<br />
sadece Türkiye değil, yurtdışında<br />
da pek çok otele yatak veriyoruz.<br />
Bu firmalar çalışırken çok ciddi<br />
araştırmalar yapıyorlar ve bir reçete<br />
oluşturduklarında, o reçete hakikaten<br />
optimal bir reçete oluyor. Bizim yatak<br />
ürün gamımız da bu reçetelerin<br />
toparlanmasıyla oluşuyor. İç<br />
piyasadan farklılıkları var. Öncelikle<br />
buralarda hijyen çok yüksek olmalı,<br />
kumaşlarda kullanılan bir takım özel<br />
malzemeler var; bakteri oranları<br />
düşürülüyor, alev geciktiricilik,<br />
yanmayla ilgili çok ciddi standartlar<br />
var. Tabii yay sistemleri de itinayla<br />
oluşturuluyor.<br />
Otel yataklarının kaç yıl süreyle<br />
değiştirilmesi gerekiyor?<br />
Sağlıklı ve konforlu bir uyku için<br />
yatakların yıpranması veya eskimesi<br />
beklenmemelidir. Hijyenik açıdan<br />
yatakların mutlaka 5 ile 7 yıl arası<br />
sürelerde yenilenmesi, değiştirilmesi<br />
gereklidir.<br />
Konaklama sektöründeki pazar<br />
payınız ve yıllık net üretiminiz<br />
nedir?<br />
Yıllık yatak üretimimiz 300.000 adet,<br />
baza üretimimiz ise 250.000 adet<br />
civarıdır. Otel Pazar payımız bugün<br />
Türkiye’de gerçekten çok yüksek.<br />
Bizim %50-55 arası toplu işlerimiz,<br />
%30-35 arası ihracatımız var. Bunun<br />
yanında tabi askeri tesisler, öğrenci<br />
yurtları vb. alanlara da hizmet<br />
veriyoruz.<br />
Konaklama sektörüne sunduğunuz<br />
yataklar üretiminizin ne kadarına<br />
tekabül ediyor?<br />
Üretimimizin %70’i konaklama<br />
sektörüne tekabül etmektedir.<br />
Otel yataklarının diğer yataklardan<br />
farkları nelerdir?<br />
Otel yatağında mutlaka olması<br />
gereken özellikler, en önemlisi 7’den<br />
70’ e her yaşa hitap edebilecek bir<br />
ortopediye sahip olmalı. 40 kg’ dan<br />
150 kg’ a kadar farklı kiloda insan<br />
için ortak konforu sunmalı, dayanıklı<br />
olmalı, maksimum hijyen sağlamalı,<br />
alev geciktirici özelliğe mutlaka sahip<br />
olmalı, maksimum konforu size<br />
sunarken de aynı zamanda ekonomik<br />
olabilmelidir.
72<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
dosya / otel yatakları<br />
İstikbal’den<br />
bambaşka<br />
yatak…<br />
İstikbal’in yeni ürün serisinden Comfort<br />
Sleep yatak, Magnarest kumaş teknolojisiyle<br />
dikkat çekerken, kullanılan yay sisteminin<br />
farklılığı ile tüketicilerin beğenisine sunuldu.<br />
Uyku esnasında omurga<br />
sağlığını destekleyen Comfort<br />
Sleep yatak, estetik görünüşü<br />
ile de dikkatleri üzerine<br />
topluyor.<br />
Uykuya geçiş süresini kısaltmak ve güne enerjik başlamak isteyenlere ideal<br />
bir çözüm sunmak için gerekli Ar-Ge çalışmalarını tamamlayan İstikbal, yeni<br />
ürününde Magnarest teknolojisini kullanarak bambaşka bir yatak üretti.<br />
Magnarest teknolojisi ile uykuya geçişi hızlanıyor, uyku kalitesi artıyor<br />
İstikbal, Comfort Sleep yatak serisinde kullandığı Magnarest teknolojisi ile uykuya<br />
geçişi hızlandırmaya yardımcı olarak uyku kalitesini artırmayı hedeflerken, kenardan<br />
ortaya doğru değişken yay sistemi ile rahat uykunun kapılarını aralıyor. Uyku esnasında<br />
omurga sağlığını destekleyen Comfort Sleep yatak aynı zamanda estetik görünüşü ile de<br />
dikkatleri üzerine topluyor.
Bellona Four<br />
Seasons<br />
ile 4 mevsimlik<br />
konfor<br />
Türkiye’nin dev markası Bellona, yatak<br />
teknolojisine kattığı yeniliklerle bir ilke<br />
daha imza attı. “Four Seasons” adıyla<br />
üretilen yataklar, çiftlerin uyku sırasında<br />
dönüşlerden etkilenmemeleri için pocket<br />
yay sistemi ile tasarlandı.<br />
Doğal dolgu malzemeleri ile maksimum hava geçirgenliği bir araya getirilirken,<br />
pamuk ve yün gibi malzemelerle hazırlanan ped katmanı tüketici tercihine göre iki<br />
farklı işleve göre yapıldı. İhtiyaç duyulması halinde kolaylıkla değiştirilebilir ped;<br />
yazın pamuklu yüzey, kışın yünlü yüzey kullanılarak tek yatakta dört mevsim rahatlık<br />
sunuyor.<br />
Doğal malzemeler kullanılıyor<br />
Kullanılan doğal malzemeler sayesinde hava alma kapasitesi en üst düzeye ulaşılan<br />
yatakta vücut ısısı dengeleniyor ve uyku sırasında terlemeler en aza indiriliyor.
hotel restaurant<br />
74 & hi-tech<br />
dosya / otel yatakları<br />
Yataş Duchess<br />
Comfort ile<br />
gece boyu<br />
kesintisiz uyku<br />
Yatak ve uyku ürünleri konusunda farklı<br />
ihtiyaçlara yönelik geliştirdiği yataklar ile<br />
sağlıklı, kesintisiz ve konforlu bir uyku için<br />
çalışan Yataş’ın Dushess Comfort ürünü ile<br />
artık uykular hiç bölünmüyor, kesintisiz ve<br />
konforlu uykuların devri başlıyor.<br />
Yatak ve uyku ürünleri konusunda uzmanlığı ve geliştirdiği yeni teknolojiler ile<br />
sağlıklı, kesintisiz ve konforlu bir uyku için çalışan Yataş, ödüllü Tencel ve Purotex<br />
teknolojileri ile geliştirdiği Duchess Comfort yatağı, kesintisiz uyku isteyenlerin<br />
beğenisine sunuyor.<br />
Ekstra rahatlık hissi<br />
Duchess Comfort, modern tasarımlı uyku pedi ile de maksimum basınç dağılımı yapıyor<br />
ve ekstra rahatlık hissi veriyor. Yataş Dushess Comfort’la artık uykular hiç bölünmüyor,<br />
kesintisiz ve konforlu uykuların devri başlıyor.
Yaz<br />
sıcağında<br />
serin rüyalar<br />
Adını ve teknolojisini, İtalya’nın dünyaca<br />
ünlü lüks spor otomobil markası<br />
Lamborghini’den alan yeni nesil yataklar,<br />
kişiye özel uyku çözümleri sunuyor.<br />
Markanın Monaco model ortopedik ürünü,<br />
özel jel dokusu sayesinde yazları serin<br />
tutarken, 3D bant sistemi ile dizayn edilmiş<br />
nefes alabilen bielastic kumaş yüzey ise<br />
terlemeyi engelliyor.<br />
160*200, 180*200 ve 200*200<br />
ölçülerindeki yatak, İtalya’daki tesislerde<br />
el değmeden üretilip özel vakumlu hijyen<br />
paket içinde Türkiye’ye geliyor.<br />
Giyim ve aksesuardan mobilyaya kadar farklı pek çok özel ürüne adını veren dünyaca ünlü otomobil markası By<br />
Tonino Lamborghini’nin yatakları, Türkiye’de Yatcop güvencesiyle 120’nin üzerinde satış noktasında sağlıklı uyku<br />
sunuyor. Markanın <strong>2017</strong> tasarımı Monaco model yatağı, içerisinde bulunan memosoft dolgu malzemesi sayesinde,<br />
vücudun yüzeye temas noktalarındaki tüm boşlukları doldururken, uyku süresince bedeni tam olarak sarıp, yatış<br />
pozisyonundan ötürü oluşabilecek eklem ağrıları ve omurga bozukluklarının da önüne geçiyor.<br />
İdeal uyku çözümü sunuyor<br />
Oda içindeki elektrikli ve elektronik cihazların neden olduğu manyetikleşmeyi engelleyen yaysız teknolojisi, mite ve akar<br />
gibi sağlığa zararlı bakterilerin oluşumuna izin vermeyen hava sirkülasyonlu kumaş yapısı, boşlukta duruyormuş hissi<br />
veren süpersoft kapitone dolgusu ile Monaco model yataklar, kullanıcılarına en ideal uyku çözümü vaad ediyor.
hotel restaurant<br />
76 & hi-tech<br />
dosya / röportaj<br />
Mahmut Aksoy<br />
“Vaadimiz kalite<br />
ve tecrübemizdir”<br />
“İç pazarda konaklama sektöründe<br />
aktif olarak rol almıyoruz ama yurt<br />
dışı konaklama sektöründe saygın<br />
referanslarımız var. Konaklama sektöründe<br />
kendi halkımızdan çok dünya insanlarına<br />
hitap ediyoruz.”<br />
Otel yataklarının tüm misafirlere<br />
ortak bir konfor sağlama<br />
noktasında önemli bir yeri<br />
olduğunu ifade eden Kuştüyü<br />
Mobilya Genel Müdürü Mahmut<br />
Aksoy ile konaklama sektörüne<br />
yönelik çalışmalarını konuştuk.<br />
Otel misafirlerine konforlu uyku<br />
sunmak önemli bir vaat. Kuştüyü<br />
Mobilya olarak bu vaadinizi<br />
destekleyen özellikleriniz,<br />
ayrıcalıklarınız nelerdir?<br />
2005 yılından beri üretim<br />
yapıyoruz ve kaliteden asla<br />
taviz vermiyoruz. Modern tesis<br />
anlayışımız ve teknolojinin tüm<br />
imkânlarını değerlendiren kalite<br />
kontrol yönetimimiz mevcut.<br />
Müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve<br />
özellikle mağduriyet yaşamaları<br />
durumunda mağduriyetlerini net bir<br />
çizgide karşılıyoruz. 16 yıldır çeşitli<br />
dünya ülkelerine ihracat yapıyoruz.<br />
İhracat yapacağımız pazarların<br />
nelerden hoşlandığını, hangi konfor<br />
özelliğini tercih ettiğini iyi biliyoruz.<br />
Bizim vaadimiz kalitemiz ve<br />
tecrübemizdir.<br />
Otel yataklarının kaç yıl süreyle<br />
değiştirilmesi gerekiyor?<br />
Otel yatakları için değişim süresi 2<br />
yıldır ama biz kalite standartlarını<br />
artırarak ürüne 8 yıla kadar garanti<br />
verebiliyoruz.<br />
Sektördeki pazar payınız ve yıllık<br />
net üretiminiz nedir?<br />
İç pazarda konaklama sektöründe<br />
aktif olarak rol almıyoruz ama yurt<br />
dışı konaklama sektöründe saygın<br />
referanslarımız var. Konaklama<br />
sektöründe kendi halkımızdan çok<br />
dünya insanlarına hitap ediyoruz.<br />
Mesela Asya ülkesinden gelen bir<br />
kişi hangi özellikte bir yatak ister?<br />
Ya da Amerika standartları nedir?<br />
Bunları çok iyi biliyor ve takip<br />
ediyoruz.<br />
Konaklama sektörüne sunduğunuz<br />
yataklar üretiminizin ne kadarına<br />
tekabül ediyor?<br />
Sezona göre değişim gösterebiliyor.<br />
2 ay boyunca üretimimizi konaklama<br />
sektörüne ayırdığımız da oluyor.<br />
Ama yıl bazında üretimimizin<br />
ortalama %30’una tekâmül ediyor.<br />
Otel yataklarını diğer yataklardan<br />
ayrıştıran özellikleri nelerdir?<br />
Otel yataklarının farkı şudur; tüm<br />
misafirlerin rahat etmesi gerekir.<br />
Optimum konforu sağlamak için de<br />
ülke pazarını tanımak ve dolayısıyla<br />
yatak sektöründe tecrübeli olmak<br />
gerekir. Rahat ve geç deforme olan<br />
bir yatağın kısa zamanda bozulması<br />
pek mantıklı gelmiyor. Malzemelerin<br />
iyi ayarlanması önemlidir. Günlük<br />
kullanımda kişi kaliteli bir yatağı<br />
belki 10 yıl kullanır ama otel<br />
yatakları öyle değil, binlerce konuğu<br />
ağırlayıp hepsini memnun etmeli.
Yatakta<br />
okumayı<br />
sevenlere<br />
Lazzoni’den<br />
Hexa Yatak<br />
Hemen herkesin yatmadan önce yaptığı<br />
alışkanlıklardan biridir kitap okumak. İnsan<br />
heyecanlı bir kitap okurken yarıda kesmek<br />
yerine devam etmek istiyor. Kitap okuma<br />
keyfini dilediğiniz an yaşamanız için Lazzoni,<br />
Hexa Yatak ile ritminize ayak uyduruyor.<br />
Oteller için de<br />
uygulanabilir bir tasarıma<br />
sahip olan ürün, göz<br />
kamaştıran şıklığı ile sıra<br />
dışı olduğu kadar bazalı<br />
olması ile de oldukça<br />
kullanışlı!..<br />
Güne güzel başlamanın yolu da yatak odamızda çektiğimiz huzurlu bir uykudan<br />
geçiyor. Bir dünya markası olan Lazzoni Mobilya, yeni tasarladığı Hexa Yatak<br />
ile huzurlu bir günün kapısını aralıyor. Konforunuz, şıklığınız ve rahatlığınız<br />
için en ince detayların düşünüldüğü Hexa Yatak’ın, eşsiz kumaş ve derileri ile yatak<br />
bazasında kullanılan piston ve latalar yüksek kaliteli Lazzoni için özel olarak üretilen<br />
materyallerdir. Okumayı sevenlere özel olarak tasarlanan yatak başlığının ortasında ve<br />
üstünde bulunan 3 dereceli ışıklar ise gözlerinizi yormadan okuma alışkanlığınıza başka<br />
bir boyut kazandıracak.
hotel restaurant<br />
78 & hi-tech<br />
dosya / makale<br />
Otel<br />
odalarındaki<br />
görünmez<br />
tehlike<br />
Otellerde müşteri memnuniyetinin en temel<br />
faktörü, odaların temizliği. İnsan sayısı ve<br />
sirkülasyonun fazla olduğu işletmelerde<br />
yeterli hijyen sağlanmadığında ise yatak,<br />
döşeme ve halı gibi noktalar gözle<br />
görülemeyen mite’lara ev sahipliği yapıyor.<br />
Buna bağlı olarak bu ortamlarda bulunan<br />
insanlar üzerinde alerjik etkilerin görülme<br />
riski de artıyor. Endüstriyel hijyen ürünlerinin<br />
öncü markası Maratem, işletmelerde hijyen<br />
standartlarını geliştirecek yeni Anti-Mite<br />
ürünü ile yaşam alanlarının daha sağlıklı<br />
olmasına yardımcı olurken uzun süre koruma<br />
sağlıyor.<br />
İşletmelerde misafirlerin rahat<br />
etmesi ve kesintisiz bir uyku,<br />
müşteri memnuniyetini olumlu<br />
etkiliyor. Özellikle alerjik bünyeye<br />
sahip otel misafirlerinin konaklama<br />
sırasında ortaya çıkabilecek<br />
nefes almada güçlük, baş ağrısı,<br />
ciltte kaşıntı gibi şikayetlerini<br />
engellemek için yatakların, halıların<br />
ve koltukların periyodik olarak özel<br />
ürünlerle temizlenmesi gerekiyor.<br />
İşletmelerin çözüm ortağı Eczacıbaşı<br />
Profesyonel’in endüstriyel hijyen<br />
markası Maratem, yeni ürünü<br />
Maratem Anti-Mite ile mite’ların<br />
sebep olduğu alerjik rahatsızlıkların<br />
önüne geçiyor.<br />
Yataklarda ve yatak<br />
örtülerine dikkat!<br />
Sağlıklı uyku uyumak ve düzgün<br />
nefes almak yaşamanın en temel<br />
gereksinimlerindendir. İnsanlarda<br />
günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan<br />
nefes daralması, burun tıkanıklığı,<br />
göz sulanması, uykunun bölünmesi<br />
ciltte kaşıntı ya da hapşırık gibi<br />
şikayetler insanların hayat kalitesini<br />
düşüren etkenlerdir.<br />
Kum tanesinden daha küçük<br />
Mite adı verilen akarlar; gözle<br />
görülemeyen, ancak mikroskop<br />
altında görülebilen, 0,1 – 0,5 mm<br />
çapında, bir kum tanesinden daha<br />
küçük boyutlardaki canlılardır. 20-<br />
30°C sıcaklıkta, %60-70 oranında<br />
nem içeren ortamlar yaşamaları<br />
için en ideal ortamlardır. Mite’lar<br />
sıcak ve nemli ortamları severler<br />
ve insanlardan dökülen ölü deri<br />
hücreleri, saç, kıl, kepek ve diğer<br />
organik maddelerden beslenirler.<br />
İnsanlarda çoğu zaman alerjik<br />
reaksiyona ve çeşitli rahatsızlıklara<br />
neden olan başlıca mite’lar şöyledir:<br />
• Isıran mite’lar<br />
• Skabi tipi (uyuz hastalığına neden<br />
olan) mite’lar<br />
• Toz akarları<br />
Miteların sebep olduğu<br />
rahatsızlıklar nelerdir?<br />
İnsan nüfusunun yüzde 10’unun ve<br />
alerjik insanların neredeyse yüzde<br />
80’inin, mite’lara ve bunlardan çıkan<br />
atıklara alerjisi vardır. Mite’ların ve<br />
bunların dışkılarının, döküntülerinin<br />
solunması birçok insanda astım,<br />
burun mukozasında enflamasyon<br />
gibi alerjik reaksiyonlara neden olur.<br />
İnsanlarda; mite’lara ve yarattıkları<br />
atıklara maruz kalma derecesine<br />
göre gözlerde kaşıntı ya da astım<br />
atakları gibi etkiler görülebilir.<br />
Mite’ların insanlar üzerinde yarattığı<br />
başlıca rahatsız edici alerjik etkiler<br />
şöyledir:<br />
• Kronik rinit: Burun akması,<br />
hapşırma şikâyetleri<br />
• Atopik dermatit sendromu<br />
(egzema): Özellikle eklem<br />
bölgelerinde ciltte kızarıklık, kaşıntı<br />
şikâyetleri<br />
• Allerjik astım: Allerjenlerin sebep<br />
olduğu nefes darlığı, hızlı nefes alıp<br />
verme<br />
Yatak odalarında<br />
görünmeyen tehdit
Yataklar mite’lar için mükemmel<br />
bir ortamdır. Mite’lar çarşafların<br />
arasına gizlenir ve ölü deri<br />
hücreleri ile beslenirler. Bununla<br />
birlikte mobilyalarda, yastıklarda<br />
ve halılarda yaşarlar. Ölü deri,<br />
kepek gibi insanların organik<br />
döküntüleri ile beslenirler. Özellikle<br />
yıkanamayan ve nadiren temizlenen<br />
koltuk döşemeleri, halılar, yer<br />
döşemeleri gibi alanlar mite’ların<br />
yaşaması için oldukça elverişli<br />
alanlardır. Otellerdeki yataklar,<br />
çarşaflar, yastıklar ve yastık<br />
kılıfları, yatak örtüleri, odalarda ve<br />
ortak alanlarda bulunan halılar,<br />
koltuk ve yer döşemeleri mite’ların<br />
üremesi ve yaşaması için en elverişli<br />
ortamlardır.<br />
Bir yatak 100 bin ile 2<br />
milyon arasında mite<br />
barındırabilir<br />
Mite’ların yaşamımızda kapladığı<br />
yeri ve büyüklüğünü daha iyi<br />
anlayabilmek için mite’lar ile ilgili<br />
rakamlara biraz daha dikkatli<br />
bakmak gerekir.<br />
• İnsanlar bir yılda ortalama 3,6 kg<br />
civarında deri dökerler ve bu deri<br />
döküntüleri milyonlarca mite için<br />
mükemmel bir yiyecek kaynağıdır.<br />
• Ortalama bir yatak 100.000<br />
ile 2.000.000 arasında mite<br />
barındırabilir.<br />
• Bir gram (yaklaşık yarım çay<br />
bardağı) toz, 1.000 kadar mite ve<br />
bu mite’ların ürettiği 250.000 kadar<br />
dışkı pisliği içerir.<br />
• Halının 1 metre karesinde yaklaşık<br />
100.000 kadar mite yaşıyor olabilir.<br />
• Yaşına göre yatağınız bir milyon<br />
ile 10 milyon arasında mite’a ev<br />
sahipliği yapıyor olabilir.<br />
• Bir mite ortalama 80 günlük<br />
yaşam döngüsü boyunca 1.000 kadar<br />
alerjen atık partikülü üretebilir.<br />
• Ortalama bir yatağın ağırlığı ilk<br />
alındıktan 10 yıl sonra mite’ların<br />
üzerinde birikmesi nedeniyle iki<br />
katına çıkar<br />
• Bir yastığın ağırlığı, bir yılın<br />
ardından üzerinde biriken mite’lar<br />
nedeniyle %10 oranında artar.<br />
• Tek bir mite günde 20 adet dışkı<br />
üretir ve her bir dışkıda insanlarda<br />
alerjiye neden olan bir protein yer<br />
alır.<br />
• Yatak örtüsünde 100.000 ile 10<br />
milyon arasında mite bulunabilir.<br />
• 2 senelik kuş tüyü ve sentetik<br />
yastıklardaki mite miktarı<br />
ortalama bir şekilde kullanılan diş<br />
fırçasının üzerinde bulunan mantar<br />
miktarından daha fazladır.<br />
Hijyen kontrolleri ile<br />
mite’lardan kurtulunabiliyor<br />
Mite’lara bağlı alerji, bilimsel olarak<br />
kanıtlanmış çevresel kontroller ile<br />
önlenebilir. Mite’lardan kurtulmanın<br />
ve korunmanın birçok yolu vardır.<br />
Mite’ları yok etmenin başlıca yolları<br />
şöyledir:<br />
• Yüksek vakumlamak kapasitesine<br />
sahip bir süpürge ile tüm<br />
mobilyaların süpürülmesi,<br />
mümkünse HEPA filtreli makinelerin<br />
kullanılması<br />
• Yatak çarşaflarının ve şiltelerin 60<br />
derecede yıkanması<br />
• Antialerjik yatak ya da yastık<br />
kılıflarının kullanılması<br />
• Ortamın düzenli olarak<br />
havalandırılması ve ortamın neminin<br />
düşürülmesi<br />
• Halı ve döşemelerin etkili şekilde<br />
temizlenmesi<br />
• Etkili bir mite öldürücü ürününün<br />
kullanılması<br />
Çalışma alanlarında riskin<br />
boyutu nedir?<br />
Otel ve ofis gibi alanlarda bulunan<br />
insan sayısı ve sirkülasyonu,<br />
evdekinden daha fazla olduğundan,<br />
bu gibi alanlarda yer alan yatak,<br />
döşeme ve halı gibi noktalarda<br />
mite popülasyonu daha yüksektir.<br />
Buna bağlı olarak otel ve ofis gibi<br />
ortamlarda insanlar üzerinde alerjik<br />
etkilerin görülme riski, evdekine<br />
oranla daha fazladır. Otellerde<br />
müşteri memnuniyetinin en temel<br />
faktörü, odaların temizliğidir.<br />
Bununla birlikte rahat ve deliksiz<br />
bir uyku, müşteri memnuniyetini<br />
%100 olumlu etkiler. Özellikle alerjik<br />
bünyeye sahip otel misafirlerinin<br />
konaklama sırasında nefes<br />
almada güçlük, burun tıkanıklığı,<br />
baş ağrısı, ciltte kaşıntı gibi<br />
şikayetlerle rahatsızlanması, hiçbir<br />
otel çalışanının istemeyeceği ve<br />
kaçınacağı bir durumdur. Bu gibi<br />
durumların yaşanmaması için<br />
özellikle otellerde yataklar, halılar,<br />
koltuk ve yer döşemesi gibi alanların<br />
periyodik olarak mite’ları öldüren<br />
ve mite’ların üremesini engelleyen<br />
bir ürünle muamele edilmesi<br />
gerekmektedir. İşletmelere ev dışı<br />
tüketim alanında çözümler sunan<br />
Eczacıbaşı Profesyonel’in ürünü<br />
Maratem Anti-Mite, mite’ların<br />
sebep olduğu alerjik şikâyetlerin ve<br />
buna bağlı astım riskinin elimine<br />
edilmesine yardımcı olur, uzun süre<br />
koruma sağlar. Maratem Anti-Mite;<br />
yatak, halı, kilim, koltuk, perde,<br />
araba koltuğu, pelüş gibi yüzeylerde<br />
kullanılabilir. Maratem Anti-Mite<br />
kokusuzdur ve leke bırakmaz.<br />
Maratem Anti-mite kauçuk benzeri<br />
bir maddeden yapılmış katı bir<br />
çekirdeğe sahip nanokapsüler etken<br />
madde akarisit ile doldurulmuştur.<br />
Etken madde, katı çekirdekten<br />
kontrollü ve belirli bir oranda<br />
salınarak 3 ay boyunca mite’lara<br />
karşı koruma sağlar.<br />
Eczacıbaşı Profesyonel daha sağlıklı<br />
bir toplumun öneminin bilincinde<br />
olup yaşam alanlarının daha hijyenik<br />
hale getirilmesi amacıyla çalışmalar<br />
yürütüyor. Bu kapsamda Eczacıbaşı<br />
Profesyonel’in işletmelere sunduğu<br />
özel çözümler ile hijyenik ortamlar<br />
sağlanarak hastalıkların yayılma<br />
riski azaltılıyor. Müşterilerine<br />
özel çözümler sunan Eczacıbaşı<br />
Profesyonel, 1 yıl içerisinde 6000’in<br />
üzerinde çalışana eğitim veren,<br />
konusunda uzman kadroya sahip<br />
EP Akademi birimi ile işletmelere<br />
eğitim, denetim ve danışmanlık<br />
alanında çözümler sunuyor.
80<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
etkinlik<br />
MICE’ciler hem eğitim aldılar hem<br />
motive oldular!<br />
I-MICE Derneği, eğitim programının ikincisini Crowne Plaza Istanbul Asia’da gerçekleştirdi. Tüm<br />
sektör paydaşları temsilcilerinin de yer aldığı iki günlük programda MICE’ciler hem Selim Geçit ve<br />
Melissa Ayça Yıldıran’dan eğitim aldılar hem de Nilüfer konseri ve Viaport Eğlence Merkezi’nde<br />
geçirdikleri eğlenceli saatlerle motive oldular…<br />
Uluslararası MICE Derneği, ikinci<br />
eğitim organizasyonunu Crowne<br />
Plaza İstanbul Asia Hotel’in<br />
sponsorluğunda ve Uluslararası<br />
MICE Derneği eğitim komisyonunun<br />
koordinasyonunda 29-30 Temmuz<br />
tarihlerinde gerçekleştirdi. Tüm sektör<br />
paydaşları temsilcileri ile birlikte MICE<br />
yapan acentecilerin yoğun katılımı ile<br />
düzenlenen programın 29 Temmuz<br />
Cumartesi günü gerçekleşen ilk gününde<br />
İstanbul İl Kültür Turizm Müdürü Coşkun<br />
Yılmaz da yer aldı.<br />
Yılmaz: “Tüm gücümüzle<br />
derneğin yanındayız”<br />
Etkinliğin açılışında kısa bir konuşma<br />
yapan İstanbul İl Kültür Turizm Müdürü<br />
Coşkun Yılmaz şunları söyledi: “Çok<br />
kısa zamanda önemli derecede yol<br />
alan derneğin, sektör paydaşlarını bir<br />
araya getirmesi ve paydaşların kişisel<br />
gelişimine yönelik projeler ve eğitimler<br />
gerçekleştirmesini önemsiyoruz. Ülke ve<br />
sektör olarak zor bir süreçten geçiyoruz.<br />
Bu süreçten de maalesef en çok yara<br />
alan segmentlerin başında MICE, yani
kurumsal organizasyonlar yapanların<br />
olduğu malumumuzdur. Bu süreci<br />
atlatmanın başında da bir ve beraber<br />
olmak geliyor. Dolayısıyla beraber<br />
olmanız, sorunları ve problemleri masaya<br />
yatırıp birlikte çözüm aramanız ve birlikte<br />
proje üretmeniz son derece olumlu. İl<br />
Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak tüm<br />
gücümüzle derneğin yanında olduğumuzu<br />
ve tüm çalışmalarını desteklediğimizi<br />
belirtmek isterim.”<br />
Söyler: “Çok kısa zamanda<br />
önemli yol kat ettik”<br />
Organizasyonda konuşan Uluslararası<br />
MICE Derneği Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Serdar Söyler, “Derneğimiz kurulduğu<br />
günden beri sektör ve paydaşları<br />
için fayda üretmektedir. Çok kısa bir<br />
zaman dilimi içerisinde önemli bir<br />
yol kat ettik fakat yapılacak daha çok<br />
şey var. En önemlisi güzel ülke ve<br />
güzel şehrimizin tekrar eski günlerine<br />
dönmesi için var gücümüzle birlikte<br />
çalışmaya ve üretmeye devam etmemiz<br />
gerekmektedir.” dedi.<br />
tarafından “İkna Bilimi Ve Etki Prensipleri<br />
& Kritik Düşünme Ve Kritik Karar<br />
Verme” eğitimlerini aldılar. Akşamında<br />
ise katılımcıları güzel bir sürpriz<br />
bekliyordu. Söz konusu MICE’çılar olunca<br />
işin içinde hep verim kadar keyif de<br />
oluyor elbette. Otelin kardeş işletmesi<br />
olan Via Port Marina Arena’da, Nilüfer<br />
konseri bekleyen katılımcıları müthiş bir<br />
performans ve repertuarla MICE’çılar,<br />
haftanın yorgunluğunu ve stresini atma<br />
fırsatı yakaladılar. 30 Temmuz Pazar<br />
günü ise derneğin eğitmenlerinden<br />
Melissa Ayça Yıldıran, Tadımlık NLP<br />
Eğitimi verdi. Katılımcılar, kendi beyin<br />
işletim sistemlerini fark edip, temsil<br />
dillerini keşfederken, sosyal ve iş<br />
yaşantılarında daha başarılı ilişkiler<br />
kurabilecekleri hayatlarının fotoğrafını<br />
çekerek yaşam akışlarının farkındalığına<br />
ulaştıkları keyifli çalışmalar yaptılar.<br />
sosyal sorumluluk projesi ve 2 eğitim<br />
organizasyonu gerçekleştirdi. Derneğimiz<br />
sektörü bir araya getirmek adına müthiş<br />
bir çaba içerisinde. Biz olabilirsek<br />
birlikte hareket edersek aşamayacağımız<br />
engel yok.” dedi. Tüm etkinlikleri<br />
çok aktif sosyal medya ve mailing ile<br />
duyurduklarını belirten Kurt, önümüzdeki<br />
günlerde eğitim organizasyonlarının<br />
yanı sıra, sektör paydaşlarını bir<br />
araya getirerek sorunları ve projeleri<br />
masaya yatıracakları toplantılar<br />
düzenleyeceklerinin de bilgisini<br />
paylaşarak, “Yine ilerleyen günlerde yurt<br />
içi ve yurt dışı temsilcilikler ile birlikte<br />
B2B toplantılarımıza başlayacağız.” dedi.<br />
Geçit’ten “İkna Bilimi ve Etki<br />
Prensipleri & Kritik Düşünme ve<br />
Kritik Karar Verme” eğitimi<br />
Katılımcılar 29 Temmuz Cumartesi<br />
günü Uluslararası MICE Derneği<br />
eğitmenlerinden olan Selim Geçit<br />
Kurt: “Biz olabilirsek<br />
aşamayacağımız engel yok”<br />
Etkinlikte kısa bir röportaj veren<br />
Uluslararası MICE Derneği 2. Başkanı<br />
Hüseyin Kurt ise, “Derneğimiz, 7 ay<br />
içerisinde 8. etkinliğini gerçekleştirmiştir.<br />
Şuana kadar yapılan tüm etkinliklerimizi<br />
sponsorlarımızın desteğiyle,<br />
üyelerimiz öncelikli olmak üzere<br />
ücretsiz gerçekleştirdik. Uluslararası<br />
MICE Derneği bugüne dek; network<br />
etkinlikleri, Yurt içinde 1 fam trip, 1
hotel restaurant<br />
82 & hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
Lisanslı<br />
şef<br />
Serkan<br />
Bozkurt<br />
Fotoğraf: Hakkı Günerkan<br />
Chef’s Table Mutfak<br />
Akademisi’nin bugün ve<br />
gelecekte öncelikli hedef<br />
olduğunu belirten Serkan<br />
Bozkurt, “Benim buradaki<br />
en önemli görevlerimden<br />
bir tanesi, öğrencilerime<br />
rehberlik yapmak. Bu iş o<br />
kadar kolay değil çünkü.<br />
Akademiyi ileri bir seviyeye<br />
taşımak ve sosyal sorumluluk<br />
projelerine elimden geldiğince<br />
katkıda bulunmak benim<br />
için değerli. Yarın ticari<br />
olarak ikinci bir konuya girer<br />
miyim, şu an için öyle bir<br />
planlamam yok. Dediğim<br />
gibi Akademi benim için<br />
öncelikli.” diyor.
Televizyonun siyah beyaz olduğu<br />
80’li dönemlerde henüz bir<br />
çocuktu Serkan Bozkurt. Nerede<br />
dilini bilmediği bir programa denk<br />
gelse, ekrana öylece mıhlanır, ismini<br />
cismini bilmediği kelimeler üzerinden<br />
türlü hayaller kurardı… Her aşçının<br />
kendince bir dönüşüm hikayesi var<br />
elbette ama Chef’s Table Mutfak<br />
Akademisi’nin kurucusu, deneyimli şef<br />
Serkan Bozkurt’unki bana daha farklı bir<br />
yolculukmuş gibi geldi. Okula gitmeyi<br />
çok seven bir çocuğun yabancı dilin<br />
cazibesine kapılarak yeşerttiği bir aşçılık<br />
hikayesi çünkü onunkisi. Öyle ki bir dili<br />
öğrenmek uğruna 11 yaşındaki küçük bir<br />
çocuğun evinden, ailesinden uzakta yatılı<br />
bir okulda eğitim almayı göze alması…<br />
Anadolu sınavlarını kazanarak Bolu<br />
Mengen Anadolu Aşçılık Meslek Lisesi’ne<br />
kaydolması… Üstelik de soyağacında<br />
tek bir aşçının bile olmadığı bir ailenin<br />
içinden sektöre profesyonelliği ve<br />
donanımıyla ilham katan bir şef olarak<br />
değer katması… Yabancı bir lisana<br />
heves ederek yollara düşen Bozkurt için<br />
kendine bir o kadar yabancı bir dünyaya<br />
adapte olmak da zor olmaz kuşkusuz<br />
ki… Mutfaklarda üst sınıfların uygulama<br />
derslerine katılırken kendisine değişik<br />
gelen her şeye duyduğu ilgi gibi mutfağa<br />
da ilgi duyar ve son sözü “Neden bu<br />
mesleği yapmayayım ki” olur, anlattığına<br />
göre. “İnanmak başarmanın yarısı” derler<br />
ya hani, sonrası çorap söküğü gibi gelir.<br />
Küçük bir çocuk olmasına rağmen daha<br />
ilk yaşlarından aklıselim kararlarıyla<br />
akranlarına çalım attığını düşündüğüm<br />
Bozkurt, yine doğru bir kararla<br />
Türkiye’nin en eski ve köklü turizm<br />
otelcilik okullarından biri olan Tekirdağ<br />
Anadolu Turizm Otelcilik Lisesi’ne kaydını<br />
yaptırır.<br />
Sonra gelsin ödüller, yağsın<br />
övgüler…<br />
Serkan Bozkurt ilk olarak 1997 Kasım<br />
ayında Türkiye’yi Avrupa’daki Turizm ve<br />
Otelcilik Okulları Birliği’nin düzenlediği<br />
yarışmada temsil hakkı kazanır.<br />
Budapeşte’den “En İyi Ulusal Yemek<br />
Ödülü” kupası ile dönmek mesleğe<br />
yeni adım atan bir çocuk için az şey<br />
değildir elbette. “Tabii şimdi Avrupa’dan,<br />
Almanya’dan en klas arabalarla<br />
gelindiği, çikolataların oralarda bir başka<br />
lezzette olduğunu düşündüğünüz bir<br />
dünyadan çocuk kimliğinizle ödüllerle<br />
dönüyorsunuz. Haliyle bu müthiş bir<br />
güven veriyor insana. En çok da gelecek<br />
adına motive oluyorsunuz.” sözleriyle<br />
o anki hislerini paylaşan Bozkurt’un<br />
hikayesi diğerlerinden farklı dedim ya<br />
hani, Cuma’dan bitirdiği liseyi Pazartesi<br />
günü iş başı yaptığı ilk profesyonel<br />
deneyimiyle taçlandıracak denli üstelik!<br />
Mutfağın sonunun<br />
olmadığını söyleyen<br />
Bozkurt, “Mutfakta oyun<br />
oynarsınız. Ortaya bir<br />
havuç koyalım, 100 tane<br />
senaryo yazalım. Ama<br />
teknik bilirseniz yazarsınız<br />
o senaryoyu. Havuçtan<br />
jöle de olur, kraker, cips,<br />
dondurma, muhallebi de<br />
olur. Yeter ki tekniği bilin ve<br />
uygulayın!” diyor.<br />
İlk işi, Crowne Plaza Ataköy<br />
mutfağı olur<br />
stanbul’da iki elin 10 parmağını<br />
aşmayacak beş yıldızlı otel sayısına<br />
sahipken, dönemin en inovatif mutfağına<br />
sahip oteli Crowne Plaza İstanbul<br />
Ataköy’de ilk profesyonel mutfak<br />
deneyimini yaşar, Bozkurt. Bugün<br />
Türkiye’de Maximilian J.W Thomae,<br />
Eyüp Kemal Sevinç, Ümit Yüksel, Yusuf<br />
Yaran, Levent Karahan, Tarkan Özdemir<br />
gibi marka şefleri çıkaran Doruk<br />
Restaurant’ın fine dining mutfağında<br />
o da pek çok tecrübe kazanır. Hatta<br />
ilk yarışmaya hazırlayan ustalarımdan<br />
dediği, şimdilerde Swiss Hotel Bosphorus<br />
Genel Müdürlüğünü üstlenen Uğur<br />
Talayan mesleği kendisine daha sevdirir<br />
ve inceliklerini öğrenerek yarışmalara<br />
hazırlanır. Üç buçuk yılın ardından yine<br />
radikal bir kararla üniversite eğitimi<br />
almak üzere sınavlara giren Bozkurt,<br />
“Beş yıldızlı bir otel mutfağında çalışırken<br />
kendimde üniversite okuma ihtiyacı<br />
hissettim. Oysa temelinde meslek olarak<br />
da iyi bir noktaya gelmiştim. Sınava<br />
girdim. Ege Üniversitesi Yiyecek İçecek<br />
İşletmeciliğini kazandım. Bugünkü<br />
gastronomi bölümlerinin ilk versiyonudur<br />
o. İlk açılanlar arasında çok iyi bir bölüm<br />
ve üniversite.” diyerek aşçılık becerisini<br />
nasıl yüksek bir eğitimle üst seviyelere<br />
taşıdığının da bilgisini paylaşıyor.<br />
“Üniversiteyi cebe koydum,<br />
sonra çalışmaya devam ettim”<br />
Dinlerken de anlıyorum ki, Serkan<br />
Bozkurt’un hayatında karar almak ve<br />
uygulamak çocuk oyuncağı kadar basit<br />
ama bir o kadar da temelleri sağlam<br />
atılmış bir yaşam biçimi. “Birgün off<br />
günümde babamla Bornova’ya gittik.<br />
Kaydımı yaptırdım, bir saat içinde onu<br />
dondurup çalışmaya devam ettim.<br />
Üniversiteyi bir cebe koydum, garanti<br />
ettim, sonra çalışmaya devam ettim.”<br />
sözleri sanırım ona dair bu düşüncelerimi<br />
destekler nitelikte. Bir tarafta mesleki<br />
anlamda kendi ayakları üzerinde<br />
durabilme çabası diğer tarafta aşçılığı<br />
eğitimle bir üst seviyeye çıkarma hevesi<br />
ev enerjisi… Ama ikisinin eşit seviyelerde<br />
gitmesi şartıyla tabii. Aksi halde hep bir<br />
eksiklik hep bir yetmezlik, Bozkurt’un<br />
dünyasında. Deneyimli şef onu da şu<br />
sözleriyle anlatıyor:“Bir gün yine işten<br />
geldim, beni bir şeyler rahatsız ediyor.<br />
Sadece okulda durmak… Bir taraftan<br />
üniversitede okuyorum ama sanki<br />
mesleki olarak da geriye gidiyorum.<br />
Michelin yıldızlı bir yere gitmem lazım<br />
dedim ve otele gittim. Sağ olsunlar dört<br />
koldan yardımcı oldular. Hop, Berlin<br />
Intercontinental’e yazı yazıldı ve ben<br />
Almanya’da Berlin InterContinental<br />
Otel’in içinde bir Michelin yıldızlı a<br />
la carte restoranı olan bir restorana<br />
girdim.”<br />
“Doğudan batıya dünyanın<br />
birçok noktasında pişirdim,<br />
sundum, yarıştım”<br />
Berlin tecrübesinden sonra üniversite<br />
eğitimini de tamamlayan Bozkurt,<br />
ardından yaklaşık 6 yıl boyunca Hilton<br />
Parksa Oteli’nde çalışır. Aşama aşama<br />
sous şefliğe kadar yükselir. Vatani görevi<br />
için gittiği Ankara’da o dönemin Genel<br />
Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın<br />
karargahtaki özel mutfağında yemekler<br />
pişirir. Yarışmalar, ödüller derken ikinci<br />
bir üniversite diplomasını da cebine<br />
koyan Bozkurt, Karaca firmasının ilk<br />
televizyon programı için 2002 yılında<br />
bu defa kamera önünde yemeklerini<br />
pişirmeye devam eder. “Bugüne kadar<br />
20 küsür ülkede Tükiye’yi temsil ettim.<br />
Çok şükür, doğudan batıya dünyanın<br />
birçok noktasında yemek pişirdim, sunum
84<br />
yaptım, yarıştım. 2008’de Almanya<br />
Erfurt Olimpiyatları’nda ülkemiz adına<br />
yarışan ilk beş kişiden biriydim. 2009’da<br />
ülkemi Almanya’nın üç Michelin yıldızlı<br />
restoranı Vendom ile birlikte temsil etme<br />
fırsatım oldu. Yine aynı sene o dönemin<br />
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafında<br />
Cumhuriyet resepsiyonuna davet edildim.<br />
O benim için büyük onurdur. Bir yıl kadar<br />
havalimanının restoran menülerini ve<br />
maliyetlerini hazırladım.” sözleriyle<br />
mesleki yolculuğunu anlatmaya devam<br />
eden Bozkurt, “Velhasıl televizyon<br />
programı, yarışma, kitap derken çok<br />
şükür kendi mesleğimle ilgili her<br />
mecrada bir şekilde yer aldım. İlk yemek<br />
kitabımı 24 yaşımda bastırdım.” deyince<br />
tüm bunlar arasında kendisine en keyif<br />
veren projesini paylaşmasını istiyorum.<br />
“Bana en keyif veren projem,<br />
Karaca için son yaptığım<br />
içeriktir”<br />
Toplu taşıma araçlarından bir öngörüm,<br />
bir fikrim var aslında. Bir süredir<br />
metro, metrobüs ve şehir hatlarının<br />
ekranlarında dönen Serkan Bozkurt<br />
görüntüleri tecrübeli şefin anlattığına<br />
göre en kıymet verdiği projelerinden<br />
biriymiş. Karaca firması ile uzun senelere<br />
dayanan gönül bağını yeni bir projeyle<br />
güçlendirmenin memnuniyetini yaşadığını<br />
dile getiren Bozkurt şöyle diyor: “Son<br />
zamanlarda bana en keyif veren projem,<br />
Karaca için şu son yaptığım içerik. Bu<br />
projemizde sadece yemek yapmak değil,<br />
sebeplerini anlattığım, hayatımızın<br />
içinde çoğu zaman sebeplerini hiç<br />
bilmeden yaptığımız konuları açığa<br />
kavuşturmaktı. Benim için et nasıl<br />
mühürlenir, etin yapısını anlatmak,<br />
insanlara nasıl pişirileceğini öğretmek<br />
çok daha değerli. Ben niye şefim ki,<br />
diğer insanlardan farkım ne? Her<br />
aşçının farkının olması gereken nokta<br />
bu ki zaten. Asıl bunları insanlara<br />
verdiğimde çok mutlu oluyorum. Çok<br />
basit bir örnek, hoşaf ile komposto<br />
arasındaki fark nedir? Komposto yaş<br />
meyveden yapılır, hoşaf kuru meyveden<br />
yapılır. İnsanların ömürleri boyunca<br />
onlarla taşıyabileceği bir bilgi bendense<br />
en büyük mutluluk işte. Bunları insanlara<br />
yükleyebilmek büyük keyif veriyor.”<br />
Chef’s Table Mutfak Akademisi<br />
için ilk adımlar…<br />
Devamında 26 yıllık mesleki<br />
tecrübesini markayı<br />
konumlandırmak düşüncesiyle<br />
akademi boyutuna taşıma kararı<br />
alan Serkan Bozkurt, 2011 yılında<br />
Chef’s Table’ın ilk adımlarını atar.<br />
Onun geleceğe dönük idealleri<br />
başkadır çünkü, kendine ait bir<br />
restoran açma hayaliyle yanıp<br />
tutuşan şeflerin aşçıların aksine!..<br />
Mutfağın renkli dünyasına gönül<br />
verecek insanlara sektörel<br />
ve uluslararası tecrübelerini<br />
aktaracağı bir liman olmak<br />
ister daha çok. “Sadece yemek<br />
yapayım değil benim telaşım.<br />
Teoriyle pratiği entegre eden<br />
bir mutfak yaklaşımı bizimkisi.<br />
Neyi neden yaptığını ve daha<br />
neler türetebileceğini gösteren<br />
bir anlayış en çok da.” Sözleriyle<br />
akademinin kuruluş amacını<br />
özetleyen Bozkurt, bunun üzerine<br />
Türkiye’de ilk defa U düzende bir<br />
mutfak sistemi kurmuş. Normal<br />
ses tonuyla konuşma metresi<br />
veya uzaklığı içerisinde bir alan<br />
düşünün… 15 kişilik bir grup<br />
sayısıyla… Bir toplantı salonu<br />
düzeninde hem yemeklerin<br />
pişirildiği hem birebir iletişimin<br />
kurulduğu hem de dinleyip<br />
üretildiği…<br />
Bu düzenler şimdi o kadar yaygın ki,<br />
kulağımıza hoş gelmesinin yanı sıra<br />
takdirle onayladığımız bir sistem artık, U<br />
düzeni.<br />
Mesleğinde son derece<br />
yenilikçi ve modern bir çizgiye<br />
sahip olan Serkan Bozkurt,<br />
bugün aşçılara beyaz önlük<br />
dışında siyah ve turkuazı<br />
da sevdiren bir tasarımcı şef<br />
olarak öne çıkıyor.<br />
“Dünya Şefler Birliği<br />
Uluslararası Mesleki Yeterlilik<br />
Sertifika (Professional Cook-<br />
Commis Chef) Programını<br />
Türkiye’de uygulayan tek<br />
akademiyiz”<br />
Chef’s Table Mutfak Akademisi’nin<br />
kurucusu Serkan Bozkurt’un mesleğe<br />
inovatif katkıları bununla da sınırlı değil<br />
elbette! Bir şefin kurduğu akademinin<br />
başarı olarak da ayrıcalıklı ve sıra dışı<br />
olması lazım! “Ne bileyim, içerik olarak<br />
bir nüans olması lazımdı. Nitekim<br />
bugün uluslararası zincirlere çok ciddi<br />
öğrenci kazandıran bir markayız.”<br />
diyen Bozkurt’un mutfak akademisi<br />
Ağustos 2015’ten bu yana WACS (Dünya<br />
Şefler Birliği) tarafından uluslararası<br />
standartlarda en iyi eğitim veren aşçılık<br />
okulları arasında akredite edilmiş.<br />
Farklılık mı dedik? Özellikle şu detayın da<br />
altını çizmek istiyor: “Ama bizim farkımız<br />
şu, akredite olmak ayrı sertifika programı<br />
ayrı. Biz uluslararası sertifika programını<br />
Türkiye’de kendi kulvarında uygulayan tek<br />
noktayız. Bizim öğrencimiz Milli Eğitim<br />
Bakanlığı’ndan sertifikasını kazanabildiği<br />
gibi WACS’ta belirtilen gerekli koşulları<br />
yerine getirdiğinde uluslararası mesleki<br />
sertifikayı da kazanma hakkını elde<br />
ediyor.”
“Chef’s Table artık dünyaya<br />
öğrenci yollayan bir marka”<br />
Hazır yeri gelmişken Bozkurt’a Chef’s<br />
Table için yeni projeler var mı diye<br />
soruyorum. Akademinin İstanbul’dan<br />
dünyaya öğrenci yollayan bir yapılanmaya<br />
eriştiğini söyleyen Bozkurt, “Türkiye’nin<br />
de ihtiyacı olan bu değil mi? Fransız<br />
ve İtalyanlar bu noktaya nasıl geldiler<br />
sanıyorsunuz? Biz de bu alanda pay sahibi<br />
olmak isteyen azimli ve güçlü bir ülkeyiz.<br />
Bu doğrultuda Chef’s Table olarak katkı<br />
sağlamaya devam edip, sayıları 3’ler 5’ler<br />
değil, 100’ler seviyesine çıkararak marka<br />
değerimizi artırmak en büyük hedefim.<br />
Turizm için, Türk gastronomisi için, yerel<br />
ürünlerimizin tanıtımı ve imajımız için bu<br />
adımları çok kıymetli buluyorum.” diyor.<br />
“Mantıklı olan her şey<br />
denenebilir”<br />
Bu arada deneyimli şefi biraz daha<br />
yakından tanımak istiyorum. Kendini<br />
anlatmakta hiç de zorlanmayan Bozkurt,<br />
mutfakta mantık arayan bir şef olduğunu<br />
söylüyor öncelikle. Kendini<br />
Akademi’de bir çalışan olarak<br />
gördüğünü belirten deneyimli şefi<br />
daha yakından tanımak istiyorum.<br />
Anlatıyor: “Stajyer arkadaşımla<br />
geçer aynı işi yaparım. Böyle<br />
başladım böyle devam ederim.<br />
Yalnız herkesin yapması gereken<br />
sorumlulukları bilmesi lazım.<br />
Mantıklı olduğu sürece her<br />
şey denenebilir. Hiçbir ayrım<br />
yapmam. İnsanların işini severek<br />
ve isteyerek yapması gerektiğine<br />
inanırım. Aynı şeyi yapmayı da hiç<br />
sevmem. Sıkılırım çünkü. Benim<br />
hep yeni bir şeyler bulmam<br />
lazım. İnsanları şaşırtacak<br />
fikirlerin benden çıkması lazım. Böyle<br />
alıştım, hep bu mantaliteyle mesleğimi<br />
yaptım. İnovatif bir şefim. Yeni fikirler,<br />
yeni projeler daha çok seviyorum. Ben<br />
yapılmışı yapmayı pek sevmem. Çünkü<br />
heyecan vermiyor, bitmiş, birileri yapmış.<br />
Var olanı yapmışsam bile benden bir katkı<br />
olması şart.”<br />
“Kardeşlerime en büyük<br />
tavsiyem, sabır sabır sabır!”<br />
Son olarak mutfağa, gastronomiye<br />
gönül veren gençlere de değerli<br />
tavsiyelerde bulunan Serkan Bozkurt,<br />
keyifli söyleşimize şu sözleriyle son<br />
noktayı koyuyor: “Genç arkadaşlarım<br />
çok şanslılar. İnternetten her şeye,<br />
her şefe ulaşabiliyorlar. Yalnız onlara<br />
önemli bir tavsiyem var, sabretmeden<br />
hiçbir şey olmuyor. Sabırsızlık en başta<br />
gidiyor. Hızlı hedefler ve çabuk ulaşmak…<br />
Kardeşlerime en büyük tavsiyem sabır,<br />
sabır, sabır! Emeksiz yemek yok ve<br />
sadece şekil oluşturmak ile iyi bir tabak<br />
yapmakla da olmuyor. Neden tabağı<br />
yaptığını, sebebini, tekniğini de bilirsen<br />
o zaman başarılı oluyorsun. Eğitime,<br />
tezgaha önem versinler. Geleceğini<br />
aydınlık tutabileceği şefleri, işletmeleri<br />
takip edip kapılarını yıpratıp biz burada<br />
olmak istiyoruz desinler. Yoksa sadece<br />
yemek yapmakla bu iş olmuyor.”<br />
Serkan Bozkurt için lezzetli<br />
olsun yeter. Söylediğine<br />
göre midesinde fajitaya da<br />
yer var, noodle’a da, türlü<br />
çeşit deniz mahsullerine de!<br />
Yeter ki absürd olmasın,<br />
yenilebilir ve lezzetli olsun!
hotel restaurant<br />
86 & hi-tech<br />
gastro güncel<br />
İstanbul’daki taksiler bundan böyle<br />
Gastronomi Turizmi için kilometre açacak!<br />
İstanbul’daki 17.395<br />
taksici GTD tarafından<br />
hazırlanan İstanbul<br />
Lezzet Haritası<br />
uygulamasıyla bundan<br />
böyle kendi taksisinin<br />
gurmesi olacak.<br />
Talep eden yerli ve<br />
yabancı turistler için<br />
kilometrelerini bir de<br />
Gastronomi Turizmi<br />
için açacak!<br />
Gastronomi Turizmi Derneği ve<br />
İstanbul Taksiciler Esnaf Odası 1<br />
Ağustos Salı günü Wyndham Grand<br />
İstanbul Kalamış Marina’da düzenlenen<br />
basın lansmanı ile değerli bir iş birliğinin<br />
imzasını duyurdu. Gastronomi Turizmi<br />
Derneği Başkanı Gürkan Boztepe,<br />
İstanbul Taksiciler ve Esnaf Odası<br />
Başkanı Yahya Uğur ve Eski Turizm<br />
Bakanı Bülent Akarcalı’nın yanı sıra<br />
dernek üyeleri ve basın mensuplarının<br />
katılımı ile gerçekleşen toplantıda<br />
konuşan GTD Başkanı Gürkan Boztepe,<br />
“İstanbul’da 17.395 taksiye İstanbul<br />
Lezzet Haritası yüklenmesiyle artık<br />
yerli yabancı turistlere GTD tarafından<br />
onaylanmış mekanlar, hazırlanmış özel<br />
bir uygulama tarafından önerilecek.<br />
Taksiler turistleri uygulamalar sayesinde<br />
aynı zamanda bir lezzet durağına<br />
götürebilecek.” dedi.<br />
Boztepe: “Taksiciler en önemli<br />
paydaşlarımız”<br />
Eylül ayında birinci yılını doldurmaya<br />
hazırlanan Gastronomi Turizmi<br />
Derneği’nin kuruluşundan bu yana ana<br />
misyonunun Türk ürünlerini ve mutfağını<br />
dünyada tanıtmak olduğunun altını<br />
çizen Gürkan Boztepe şöyle konuştu:<br />
“Biz diyoruz ki Türk ürünleri dünyada<br />
bir tane. Biz bunu biliyoruz ama dünya<br />
bilmiyor. Dernek olarak en önemli<br />
misyonumuz yerel ürünlerimizi ve<br />
mutfağımızı tanıtmak oldu. Bu anlamda<br />
taksiciler de en önemli paydaşlarımız.<br />
Çünkü bir havalimanına indiğinizde ilk<br />
gördüğünüz taksiciler oluyor. Neredeyse<br />
ilk imaj, ilk izlenim onların üzerinden<br />
oluşuyor. İstanbul Taksiciler ve Esnaf<br />
Odası Başkanı Yahya Uğur da bunun<br />
farkındalığıyla hizmet veren bir başkan.<br />
Bu vizyonla bizler bugün önemli bir iş
irliğine imza atmanın mutluluğunu<br />
yaşıyoruz.”<br />
Turistler, Türk mutfağı ve<br />
ürünlerini tanıyan restoranlara<br />
yönlendirilecek<br />
İstanbul’da 17.395 taksiye İstanbul<br />
Lezzet Haritası yüklenmesiyle artık yerli<br />
ve yabancı turistlere GTD tarafından<br />
onaylanmış mekanların özel bir uygulama<br />
tarafından önerileceği bilgisini veren<br />
Boztepe, “Taksiler İstanbul’a gelen<br />
turistleri bu uygulamalar sayesinde bir<br />
lezzet durağına götürebilecek.” dedi.<br />
GTD olarak mekan seçiminde son derece<br />
titiz davrandıklarını ifade eden Boztepe,<br />
“Bu konuda çok seçiciyiz. Listemize<br />
Türk mutfağı ve Türk ürünlerini tanıyan<br />
restoranları dahil ettik.” diye konuştu.<br />
Uğur: “Yeni Türkiye, yeni<br />
İstanbul diyoruz ama yeni taksi<br />
diyemiyoruz”<br />
Bugün aynı zamanda düzenlenen sürpriz<br />
doğum günü kutlamasıyla yeni yaş<br />
gününün de heyecanını yaşayan İstanbul<br />
Taksiciler ve Esnaf Odası Başkanı Yahya<br />
Uğur ise yaptığı konuşmada İstanbul<br />
genelinde 17.395 taksi, 35 bin çalışan<br />
ile birlikte 55 bin kişilik bir ailenin 45<br />
yıldır başkanlığını yapmaktan duyduğu<br />
gururu paylaşarak, “Yeni Türkiye,<br />
yeni İstanbul diyoruz ama yeni taksi<br />
diyemiyoruz. Bugün taksiciliğin bir el<br />
kitabi yok mu diyenler için internet<br />
üzerinden oluşturuluyor. En önemlisi<br />
İstanbul’un turizmine ve güvenliğine<br />
katkıda bulunduğumuza inanıyoruz.<br />
Bugün baktığımızda taksicilik sadece<br />
taksicilikten ibaret değil. Taksicilik<br />
bu şehrin bir sürü istifadesini içinde<br />
barındıran bir meslek diyoruz. Bu<br />
iş birliği ile Türk turizmine faydalı<br />
olacağımız inancıyla gururlanıyoruz.<br />
Bu sadece turizm ekonomisine katkı<br />
değil elbette. Aynı zamanda bizler de<br />
kazanıyoruz. Bu şehre katkıda bulunmak<br />
zorundayız. Biz taksiciyiz, yemekten çok<br />
anlamayız. Ama biz en iyilerini seçmeyi<br />
GTD’ye bıraktık.”<br />
“Az parayla çok büyük faydalar<br />
sağlayacak bir uygulama”<br />
İstanbul Lezzet Haritası uygulamasının<br />
çok yüksek bir bütçeli program<br />
olmadığının altını çizerek konuşmasını<br />
sürdüren Uğur, “Ama bana göre az<br />
parayla çok büyük faydalar getirecek bir<br />
program. Bundan sonra göreceğiz ki,<br />
artık eski taksiler olmayacak. Kendini her<br />
geçen gün yenileyen, teknolojisiyle söz<br />
sahibi, müşterileri doğru uygulamalarla<br />
yönlendirecek yeni araçlarla işimize<br />
devam edeceğiz.” dedi.<br />
Akarcalı: “Takside ÖTV kalkmalı,<br />
taksiciler rahat ettirilmeli”<br />
Eski Turizm Bakanı Bülent Akarcalı<br />
ise, İstanbul taksi esnafının gastronomi<br />
turizmine sahip çıkmasının önemli bir<br />
hamle olduğunu belirterek, “Batı’daki<br />
olay İstanbul’da başlıyorsa önemlidir.<br />
Siyasî hayatımda bugüne dek yemek<br />
yemediğim yer kalmadı. İçlerinde en<br />
görkemlisi Çin’dekiydi. Muazzam bir<br />
yemekti. Ama baktığınızda hepsi birbirinin<br />
aynı. Ben Batı ve Asya’nın mutfağında bir<br />
Türk mutfağının zenginliğini göremedim<br />
açık konuşmak gerekirse. Devlete gitmek<br />
işin kolaycılığıdır. Taksiciler esnafı bu<br />
görevi yerine getiriyorsa başkalarının da<br />
bunu yapması lazım.” dedi.<br />
Kitle turizminin sektörün en büyük<br />
kanayan yaralarından biri olduğunu dile<br />
getiren Akarcalı, “Turizm aslında kişinin<br />
kendi iradesiyle geldiği, kendi kendine<br />
dolaşabildiği bir düzende yürümeli.<br />
Bu noktada taksicinin önemi büyük.<br />
Onları desteklemek, teşvik etmek de<br />
devletin işi. Takside ÖTV kalkmalıdır.<br />
Şoför esnafına sahip çıkmamız ve işini<br />
rahatlıkla yapmasını sağlamamız lazım.<br />
Nasıl ki buradaki otel misafirlerine<br />
rahat ve konforlu konaklama imkanları<br />
sunuyorsak, aynı şekilde taksicilere de<br />
güzel bir ortam sağlamalıyız ki, onlar<br />
da turiste gereken hassasiyeti ve özeni<br />
gösterebilsinler. Sonuç olarak hayırlı<br />
olsun diyorum.” diyerek sözlerini<br />
noktaladı.
88<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Metro’dan Gıda<br />
İsrafını Önleyen<br />
Yeni Uygulama<br />
‘Gurme Kutusu’<br />
Metro Toptancı Market, gıda kayıp ve atıklarını önlemek amacıyla ilk adımını Nisan ayında attığı<br />
Metro Gıda Hareketi’nin devam projesi niteliğinde olan “Metro Gurme Kutuları”nı hayata geçirdi.<br />
Metro’nun restoran ve kafeler ile iş birliği kapsamında, tüketiciler tabaklarında kalan yemekleri<br />
‘Metro Gurme Kutuları’ ile paket yaptırarak değerlendirebilecekler.<br />
Gıda kayıplarının boyutları ve önemi<br />
hakkında kamuoyunda farkındalık<br />
oluşturmak amacıyla başlatılan<br />
Metro Gıda Hareketi yolculuğunun bir<br />
sonraki durağı “Metro Gurme Kutuları”<br />
oldu. Gıda kayıp ve atıklarının önlenmesi<br />
ve milli kaynak israfının son bulması<br />
amacıyla son tüketiciler için hazırlanan<br />
Metro Gurme Kutuları, İstanbul’daki 14<br />
restoranda hayata geçirildi. Projenin<br />
gelecek dönemde de büyüyeceğini<br />
belirten Metro yetkilileri “Restoran<br />
ve kafeler ile gerçekleştirdiğimiz iş<br />
birliği çerçevesinde ‘Metro Gurme<br />
Kutuları’ ile son kullanıcıları gıda kayıp<br />
ve atıkları konusunda bilinçlendirerek,<br />
sipariş verip tüketemedikleri ürünleri<br />
değerlendirecekleri gurme kutularını<br />
kullanıma sunuyoruz. Restoranlarda<br />
‘Metro Gurme Kutuları’ ile tabakta<br />
kalan yemekleri paket yaptırarak, bu<br />
ürünlerin çöpe gitmesine engel olarak bu<br />
yemekleri bir başka öğünde tüketebilir ya<br />
da hayvan dostlarınızla kalan yemekleri<br />
paylaşabilirsiniz.” diye bilgi verdi.<br />
‘Metro Gurme Kutuları’nı Bulabileceğiniz<br />
Restoranlar: Ağa Restoran, Alancha,<br />
Basta, Feriye Palace, Hacı Apdullah,<br />
Kırıntı, Midpoint, Nev Kanyon, Nicole,<br />
Osmani, Sahrap Pera, Şahin, Welldone,<br />
Yanyalı Fehmi. Gurme Kutularını yakın<br />
zamanda birçok restoranda daha<br />
bulabileceksiniz.<br />
Türkiye’de gıda kayıp atık ve<br />
kayıpları ne durumda?<br />
Türkiye’de üretilen 49 milyon ton<br />
meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ının<br />
üretim ve dağıtım zinciri aşamasında<br />
kayba uğradığını veya satış ve tüketim<br />
aşamasında atık haline dönüştüğünü<br />
görüyoruz. TÜBİTAK araştırma verilerine<br />
göre, en iyimser tahminle kayba uğrayan<br />
ürün miktarı 11,6 milyon ton. Bu da yıllık<br />
yaş sebze-meyve ihracatımızın tam 4<br />
katına karşılık geliyor. Parasal açıdan<br />
bakacak olursak, Türkiye’de sebze<br />
meyve ticareti 100 milyar TL civarında,<br />
bu miktarın minimum 25 milyar liralık<br />
bölümü kayba uğruyor. Eğer yukarıda<br />
sözünü edilen gidişata ‘dur’ denmezse;<br />
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin<br />
verilerine göre 2016-<strong>2017</strong> döneminde;<br />
buğdayda 2 milyon 81 bin, domateste 1<br />
milyon 537 bin, şeker pancarında 642 bin,<br />
arpada 563 bin, karpuzda 487 bin, mısırda<br />
378 bin, üzümde 328 bin, elmada 322 bin,<br />
biberde 268 bin, patateste 223 bin ton<br />
ürün kaybedilecek.<br />
Metro – TÜBİTAK Araştırması<br />
Hakkında<br />
Bu bakış açısıyla gıda kayıpları<br />
konusunda karşı karşıya kalınan<br />
durumu, proje çerçevesinde bilimsel bir<br />
yaklaşımla ele alındı. Metro, bunun bir<br />
milli kaynak israfı olduğunun bilincinde<br />
olarak, meyve ve sebzede ağır kayıpları<br />
önlemek için TÜBİTAK’la birlikte fire<br />
nedenlerini araştırdığı ortak bir çalışma<br />
gerçekleştirdi. TÜBİTAK ile birlikte<br />
fire nedenlerini tespit etmek üzere<br />
marul, domates ve şeftali ürünlerini<br />
baz alan, 8 ay süren bir araştırma<br />
yapıldı. Ürünlerin iyi koşullarda ve kötü<br />
koşullarda tedarikini temel alan bu<br />
araştırma neticesinde kötü koşullarda<br />
tedarik edilen ürünün, iyi koşulda tedarik<br />
edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa<br />
dönüştüğünü gözlemlendi. Tedarik<br />
zincirinin altı aşamasının iyi ve kötü<br />
koşul örneklemleriyle yapılan araştırma<br />
sürecinin sonucunda; iyi tedarik zinciri<br />
uygulamaları ile önemli miktarda ürünün<br />
kaybedilmesinin önüne geçilmesinin<br />
mümkün olduğunu, yaşanan kayıpların<br />
en çok olduğu aşamaların paketleme ve<br />
nakliye olduğu görüldü.<br />
Metro Toptancı Market ne<br />
yapıyor?<br />
Metro, üreticilerin çeşitli zorluklarla ve kıt<br />
kaynaklarla ürettiği meyve ve sebzelerin<br />
çöpe atılmaması ve milli kaynakların<br />
israf olmaması için, kayıp ve atıkların<br />
en aza indirilmesi amacıyla tedarik<br />
zinciri ve satış koşullarını geliştiriyor ve<br />
standartlara uygun yatırım yapıyor.<br />
Tüketim analizleri yaparak; doğru miktar,<br />
kalite ve özellikte planlı üretim yaptırma<br />
hedefiyle kayıpları en aza indiriyor.<br />
Doğru ambalaj, paketleme ve soğuk<br />
zincirin kırılmadan ürünlerin nakliyesi<br />
konusunda uluslararası standartlarda<br />
uygulamaları hayata geçiriyor. ‘0’<br />
kilometre yaklaşımı doğrultusunda yerel<br />
alımları tedarik zincirinin önemli bir<br />
parçası olarak görüyor. Doğrudan üretici<br />
ve üretici örgütleri ile çalışarak üreticileri<br />
eğitiyor, kalite ve miktar açısından<br />
doğru ürünlerin üretilmesini, doğrudan<br />
üreticinin kazanmasını sağlıyor.
Gastro Entertainment en lezzetli<br />
markaları bir araya getiriyor<br />
Gastro Entertainment Show, ulusal ve uluslararası üst markaları dünyaca ünlü<br />
şefler ve uluslararası gurme medyası ile bir çatı altında toplamaya hazırlanırken, en<br />
özel yemekleri tatmanız ve hayatın lezzetini yakalamanız için sizleri bekliyor.<br />
Gurmeler, gastronomlar, şefler,<br />
kendi mutfağının şefi olanlar,<br />
mutfak sanatını geliştirenler,<br />
markalar ve mutfak sanatlarının önde<br />
gelen uzmanları 16-17 Eylül tarihleri<br />
arasında Volkswagen Arena’da<br />
gerçekleşecek Gastro Entertainment’ta<br />
buluşuyor. Etkinlik, katılımcılara yerel<br />
lezzetlerden ve dünya mutfağından<br />
sağlıklı gıdalar sunarken, trend yaratan<br />
ve hayatımıza renk katan kanaat<br />
önderlerinin katılımlarıyla bir lezzet<br />
şöleni yaşatıyor.<br />
Türk mutfağını tanıtacak<br />
Gastro Entertainment; eşsiz lezzetlerin,<br />
kültürel çeşitliliğinin yanı sıra Türk<br />
mutfağının değerlerini de dünya<br />
standartları kalitesinde sunarak, Anadolu<br />
lezzetlerinin dünyaca kabulünü ve<br />
tanıtılmasını amaçlıyor. Düzenlenecek<br />
Gastro Entertainment Show’da<br />
katılımcılar gurme lezzetlerin tadına<br />
varacak. Etkinlik, 2 gün boyunca ünlü<br />
sanatçıların canlı performansları ve<br />
katılımcıların yapacakları konuşmalar<br />
ile eşsiz bir deneyim yaşatacak. Misafir<br />
ülkelerin katılacağı organizasyonda<br />
uluslararası gurme yazarları, gıda<br />
firmaları ve lezzet tasarımcıları ile “food<br />
artist”ler boy gösterecek.<br />
Pirinçcioğlu: “Türk gıda<br />
markalarının dünya pazarlarına<br />
açılmasını amaçlıyoruz”<br />
Gastro Entertainment Show İcra<br />
Kurulu Başkanı Yasemin Pirinçcioğlu;<br />
amaçlarının bu etkinlikle birlikte Türk<br />
gıda markalarının dünyada bilinirliğini<br />
pekişmesini ve dünya pazarlarına<br />
açılmasını sağlamak olduğunu belirtti.
90<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
‘Güvenilir Eller’ hedefi ikiye katladı<br />
Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Online Eğitim projesinde, 1 yılda 10.000 şef<br />
gıda güvenliği eğitimi almaya başladı.<br />
Ev dışı gıda sektöründe her iki<br />
işletmeden birine ulaşan Unilever<br />
Food Solutions, şeflerin gıda<br />
güvenliği alanındaki beklentilerini<br />
karşılamak amacıyla Gıda Güvenliği<br />
Derneği iş birliğiyle başlattığı ‘Güvenilir<br />
Eller’ gıda güvenliği eğitim projesinde,<br />
ilk yılın sonunda 5 bin hedefini ikiye<br />
katlanarak, 10 bin şef gıda güvenliği<br />
eğitimi almaya başladı. Türkiye<br />
genelinde 74 şehirden 10 bin şef ilk yılın<br />
sonunda gıda güvenliği eğitimi almaya<br />
başladı. 6 binden fazla şef ise eğitimleri<br />
tamamlayarak Gıda Güvenliği Derneği<br />
onaylı sertifika almaya hak kazandı.<br />
Arsan: “Bugüne kadar 74<br />
şehirden 10 bin şefimiz<br />
eğitimlere katıldı”<br />
Unilever Food Solutions Türkiye, Orta<br />
Asya ve İran Genel Müdürü Önder<br />
Arsan Güvenilir Eller projesi için<br />
yaptığı değerlendirmede, “Unilever<br />
Food Solutions olarak, TNS araştırma<br />
şirketiyle gerçekleştirdiğimiz ‘Türkiye<br />
Şef Araştırması’na katılan şeflerin<br />
%80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında<br />
eğitim almayı en öncelikli ihtiyacı<br />
olarak tanımladı. En önemli iş ortağımız<br />
şeflerden aldığımız bu değerlendirmeyle<br />
harekete geçtik. Gıda Güvenliği Derneği<br />
işbirliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek online<br />
gıda güvenliği eğitim-sertifika programı<br />
‘Güvenilir Eller’ projesini geçtiğimiz yıl<br />
başlattık. Amacımız online platform<br />
üzerinden Türkiye genelindeki tüm<br />
şeflerin bu eğitim içeriğine kolayca<br />
ulaşmasını sağlamaktı. Gıda Güvenliği<br />
Derneği tarafından içeriği oluşturulan<br />
ve beş modülden oluşan online eğitim<br />
programıyla, gıda güvenliği konusunda<br />
temel bilgileri şeflerimize veriyoruz.<br />
Eğitimi tamamlayan şeflerimize<br />
isimlerine özel Türkiye Gıda Güvenliği<br />
Derneği onaylı sertifikalarını adreslerine<br />
gönderiyoruz. Bugüne kadar Türkiye<br />
genelinde 74 şehirden, 10 bin şefimiz<br />
guvenilireller.com’a kayıt olarak<br />
eğitimlere başladı.<br />
“Sektörün desteğini ve<br />
sahiplenmesini önemli<br />
görüyoruz”<br />
Projemizde hedeflerin ileri taşınmasında<br />
sektör temsilcilerinin desteği ve<br />
sahiplenmesi çok önemli görüyoruz.<br />
Geçen yıl projeye başlarken hedefimizi,<br />
üç yılda ülkemizin dört bir yanındaki<br />
30.000 şefimizin gıda güvenliği eğitimini<br />
tamamlayarak sertifika almalarını<br />
sağlamak olarak açıklamıştık. Sektör<br />
meslek birliklerinin projeye desteğiyle<br />
birlikte hedefi bir yıl için 36.500 şefin<br />
online gıda güvenliği eğitimi alması<br />
olarak güncelledik.”
Gıda<br />
girişimcileri<br />
Chobani<br />
desteğiyle<br />
dünyaya<br />
açılıyor<br />
Chobani adlı yoğurt markasıyla sıfırdan başlayan bir girişimci olarak 10 yıl<br />
içerisinde ABD’de gıda devleri arasına giren Hamdi Ulukaya, Türkiye’den bir<br />
dünya markası çıkarmak isteyen genç girişimciler için 5 milyon dolar ayırdı.<br />
Geçtiğimiz aylarda TIME dergisi<br />
tarafından dünyanın en etkili 100<br />
kişisi arasında gösterilen Hamdi<br />
Ulukaya, girişimci adayları ve dünyaya<br />
açılmak isteyen startup’lar için iki<br />
ayrı destek programı başlattı. Hamdi<br />
Ulukaya Girişimi (HUG) adıyla oluşturulan<br />
Girişimci Adayı ve Startup Destek<br />
Programları, her yıl Türkiye’nin dört<br />
bir yanından başvuru alarak karşılıksız<br />
eğitim ve danışmanlık desteği verecek.<br />
Bu yıl Türkiye’nin dört bir yanından<br />
3300 girişimci adayı ve 394 startup’ın<br />
başvurduğu programa 24 girişimci adayı<br />
ve 6 startup katılmaya hak kazandı.<br />
Hayaller kuluçkadan çıkmaya<br />
hazır<br />
Hamdi Ulukaya’nın Startup Destek<br />
Programı’na seçilen altı Türk<br />
girişiminden ikisi, gıda alanında faaliyet<br />
gösteriyor. Üç hafta boyunca ABD’de<br />
kendileri için özel olarak hazırlanan<br />
kampa katılan Unibble ve AgriKey<br />
markalarının kurucuları Didem Bakır<br />
ve Atakan Atalay, Chobani Kuluçka<br />
Merkezi’nde ve New York üniversitesinde<br />
marka yaratma, pazarlama, sosyal<br />
medya, yaratıcılık, müşteri ilişkileri,<br />
ortaklıklar gibi konularda eğitim alan<br />
girişimciler aynı zamanda firmalarını ABD<br />
pazarını yakından tanıma ve bağlantılar<br />
kurma fırsatı buldu.<br />
Ulukaya: “HUG girişimciliğin<br />
gücünü iyilik namına harekete<br />
geçirecek”<br />
Chobani kurucusu ve CEO’su Hamdi<br />
Ulukaya, konuya ilişkin şunları söyledi:<br />
“Girişimcilik, şu dünyada iyilik namına bir<br />
şeyler yapabilmek için inanılmaz bir güç<br />
kaynağı; Chobani’deki yolculuğumdan<br />
öğrendiğim en önemli şeylerden biri bu.<br />
Bizim HUG’daki amacımız işte o gücü<br />
harekete geçirmek, Türkiye’nin dört bir<br />
yanındaki genç girişimcilerin potansiyelini<br />
ve tutkusunu su yüzeyine çıkarmak.<br />
Geçtiğimiz ay boyunca bu muhteşem<br />
startup’ları ve girişimci adaylarını<br />
Amerika’da ağırlamaktan büyük<br />
mutluluk duydum. Onlar artık Chobani<br />
ailesinin birer üyesi. Şimdi Türkiye’de<br />
ve hatta dünyada fark yaratmak üzere<br />
bir yolculuğa çıkıyorlar. Bu yolculuğun<br />
onları nereye taşıyacağını görmek için<br />
sabırsızlanıyorum.”<br />
ABD kampında neler<br />
vardı?<br />
Kamp boyunca Hamdi<br />
Ulukaya, hayallerini<br />
ekonomik ve toplumsal<br />
faydaya dönüştürmek<br />
isteyen Türkiyeli genç<br />
girişimciler ile bizzat<br />
ilgilendi. Ulukaya her<br />
fırsatta katılımcılarla<br />
bilgi ve deneyimlerini<br />
paylaşarak onlara bir<br />
girişimcinin “mutlaka” ve<br />
“asla” larını aktardı.
hotel restaurant<br />
92 & hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Oteller ve lokantalar için Türk halkı<br />
ne kadar harcıyor?<br />
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre; Türkiye’de hane halkları<br />
bütçelerinden en fazla payı konut ve kira harcamasına ayırdı. Lokanta ve otel<br />
harcamalarının payı ise, % 6.4’te kaldı.<br />
Hanehalkı bütçe araştırmasının 2016 yılı<br />
sonuçlarına göre; Türkiye genelinde<br />
hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı<br />
harcamalar içinde en yüksek payı %25.2 ile konut<br />
ve kira harcamaları alırken, ikinci sırayı %19.5 ile<br />
gıda ve alkolsüz içecek harcamaları aldı. Toplam<br />
tüketim harcamalarında en düşük payı alan<br />
harcama grupları ise %2 ile sağlık ve %2.3 ile<br />
eğitim hizmetleri oldu.<br />
Eşdeğer fert başına aylık ortalama<br />
tüketim harcaması, 1 642 TL<br />
Hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate<br />
alınarak hesaplanan eşdeğer fert başına aylık<br />
ortalama tüketim harcaması 2015 yılında 1 455 TL<br />
iken 2016 yılında 1 642 TL olarak tahmin edildi.<br />
Toplam harcamalardaki payı en fazla<br />
artan grup ulaştırma oldu<br />
Araştırma sonuçlarına göre, ulaştırma<br />
harcamalarının payı bir önceki yıla göre 1.2<br />
puanlık artışla %17’den %18.2’ye yükseldi. Alkollü<br />
içecekler, sigara ve tütün grubunun payı %4.2’ten<br />
%4.4’e, mobilya ve ev eşyalarının payı, %6.1’den<br />
%6.3’e; eğitim hizmetlerinin payı ise %2.2’den<br />
%2.3’e yükseldi. Diğer taraftan, konut ve kira<br />
harcamalarının toplam harcamalardaki payı bir<br />
önceki yıla göre 0.8 puanlık düşüşle %26’dan<br />
%25.2’ye geriledi. Ayrıca, gıda ve alkolsüz içecek<br />
harcamalarının payı %20.2’den %19.5’e, eğlence ve<br />
kültür harcamalarının payı %2.9’dan %2.8’e, çeşitli<br />
mal ve hizmet harcamalarının payı ise %4.3’den<br />
%4.2’ye düştü.<br />
Otel ve lokanta harcamalarında<br />
değişim yok<br />
Giyim ve ayakkabı (%5.2), sağlık (%2), haberleşme<br />
(%3.7) ile lokanta ve otel (%6.4) harcamalarının<br />
payı ise 2016 yılında da değişmedi.
Malatya Kayısısı, Avrupa Birliği’nden<br />
‘Coğrafi İşaret’ tescili aldı<br />
Metro Toptancı Market’in Türkiye gündemine<br />
taşıdığı ve büyük önem verdiği Coğrafi İşaretli<br />
Ürünlerin sayısı her geçen gün artıyor.<br />
Son olarak dünyanın en lezzetli kayısısı<br />
olarak bilinen Malatya Kayısısı da Avrupa<br />
Komisyonu’ndan da Coğrafi işaret tescili<br />
aldı. Malatya Kayısısı, bundan böyle Avrupa<br />
pazarında, marketlerde ve raflarda, AB resmi<br />
coğrafi işaret amblemiyle satışa sunulacak.<br />
Türkiye’nin en önemli coğrafi<br />
işaretli ürünlerinin başında gelen<br />
ve Malatya’nın en önemli geçim<br />
kaynağı olan kayısı 2016 yılında yapılan<br />
79.171 tonluk ihracatı ile önemli<br />
ürünlerimizden biri olarak ön plana<br />
çıkıyor. Metro Toptancı Market ise başta<br />
Rusya, Almanya ve Avusturya olmak<br />
üzere 16 ülkeye yıllık 355 ton Malatya<br />
kayısısı ihraç ediyor.<br />
Metro Türkiye, Coğrafi İşaretli<br />
Ürünlere sahip çıkıyor<br />
Coğrafi İşaretli Ürünlerin kırsal<br />
kalkınmayı ve sürdürülebilir tarımı<br />
desteklediği inancıyla konuyu 2012<br />
yılında Türkiye gündemine taşıdıklarını<br />
belirten Metro Toptancı Market Genel<br />
Müdürü Kubilay Özerkan, “Henüz<br />
ülkemizde insanların coğrafi işaretin<br />
ayrımında olmadığı günlerde, biz bu<br />
konuyu memleket meselesi olarak<br />
gördük ve sahip çıktık. Coğrafi İşaretli<br />
Ürünlere özel bir proje geliştirerek, yerel<br />
ürün tedarikçilerini desteklemeyi ve<br />
unutulmaya yüz tutmuş ürünleri tekrar<br />
gün ışığına çıkarmayı hedefledik. Bu<br />
proje sayesinde bugüne kadar, kaybolma<br />
tehlikesi yaşayan 80’den fazla ürüne<br />
sahip çıkıldı. Türkiye’deki ve Avrupa’daki<br />
birçok Metro mağazasının raflarında<br />
bugün Aydın incirinden Diyarbakır<br />
karpuzuna, Taşköprü sarımsağından<br />
Finike portakalına kadar 80’in üzerinde<br />
coğrafi işaret tesciline sahip ve aday ürün<br />
yer alıyor.” şeklinde konuştu.<br />
Dünyanın en iyi kayısısı olarak<br />
nitelendirilen Malatya Kayısısının da<br />
Coğrafi İşaret tescil sürecinde destek<br />
verdiklerini vurgulayan Özerkan, “Bu<br />
süreçte Malatya Ticaret ve Sanayi Odası<br />
ile iş birliği yaptık. Hem prosedürler<br />
konusunda onlara yol gösterdik<br />
hem de Malatya kayısısının ticaretini<br />
geliştiriyoruz. Bugün Metro raflarında<br />
satışa sunduğumuz Malatya Kayısısını,<br />
100 aktif üreticinin bulunduğu Sınırlı<br />
Sorumlu Karacaköy Tarımsal Kalkınma<br />
Kooperatifi’nden alıyoruz.” dedi.
hotel restaurant<br />
94 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Constance Hotels & Resorts’e<br />
üç ödül birden<br />
Bu yıl ikincisi gerçekleşen Dünya Lüks Restaurant Ödülleri’nde,<br />
Constance Hotels & Resorts aldığı ödüller ile törene damgasını<br />
vurdu. Alınan ödüllerin gururuyla, Constance Halaveli Genel Müdürü<br />
Dominik Kuenstl ‘’Constance Halaveli hiçbir yere benzemiyor. Ekibimiz<br />
cenneti parmak uçlarınıza koyuyor ve her şey misafirlerimizin en<br />
iyileri tadabilmeleri için tasarlanıyor. Zarif ve yenilikçi mutfağımız<br />
misafirlerimizi her gün şaşırtıyor. Hizmetimizi yeni bir düzeye getiren,<br />
daima ileriye taşıyan ekibimizle gurur duyuyorum” dedi.<br />
ZUBİZU ile otel rezervasyonu<br />
yapmak çok kolay<br />
Hayatı kolaylaştıran ve ayrıcalıklarla dolu bir dünyayı kullanıcıları ile<br />
buluşturan ZUBİZU, yakın zamanda hayata geçen Otel Rezervasyon Özelliği<br />
ile kullanıcılarının yaz planlarına hız katıyor. Uygulamaya eklenen özellik, D<br />
Maris Bay, argos in Cappadocia, Il Riccio Bodrum, D-Resort Göcek, D-Resort<br />
Sibenik, Murat Reis Ayvalık, D-Resort Grand Azur, Park Hyatt Istanbul Maçka<br />
Palas, Grand Hyatt Istanbul, Soho House Istanbul ve Maçakızı Bodrum<br />
otellerinde kolaylıkla rezervasyon yapılmasını sağlıyor.<br />
Barilla’dan Güneş<br />
Karababa’ya<br />
önemli görev<br />
Gıda devi Barilla’nın Türkiye<br />
Genel Müdürlüğünü 2007 yılında<br />
üstlenerek, Filiz Gıda’nın Barilla<br />
A.Ş.’ye dönüştürülme çalışmaları<br />
başta olmak üzere hayata geçirdiği<br />
stratejilerle 2014’ten bu yana Barilla<br />
Asya, Afrika, Avustralya bölgesinin<br />
Başkan Yardımcılığı’nı da yürüten Güneş<br />
Karababa, Barilla’da önemli bir görev<br />
üstleniyor. 10 yıllık başarılı performansı<br />
ile Barilla Gıda’yı Türkiye pazarında<br />
her yıl pazarın üzerinde büyüten ve şirketin cirosunu 3 katına çıkaran<br />
Güneş Karababa, 1 Ağustos <strong>2017</strong> tarihinden itibaren AAA Bölgesi Başkan<br />
Yardımcısı olarak Büyük Çin Bölgesi’nin başına atandı. Karababa’dan<br />
boşalan Türkiye Genel Müdürlük görevini ise 1 Eylül <strong>2017</strong>’den itibaren<br />
Barilla’nın İtalya’da Müşteri Hizmetleri Başkan Yardımcılığı ve Satış<br />
Direktörlüğü’nü yürüten Piero Mirra devralacak.<br />
Yazın En Güzel<br />
Lezzetleri<br />
The House Cafe’lerd<br />
Yıllardır değişmeyen kalite anlayışı ve klasikleşen<br />
lezzetleriyle vazgeçilmez adreslerden biri olan The<br />
House Cafe; İstanbul’un en güzel semtlerinde yer<br />
alan şubelerinde, yazın en güzel lezzetlerini sunuyor.<br />
Yaz menüsünde, mevsimin en güzel sebze ve<br />
meyvelerinin kullanıldığı sağlıklı ve leziz seçenekleri<br />
bir arada sunan The House Cafe’nin menüsünde<br />
ön plana çıkan lezzetlerden bazıları; yoğurtlu yaz<br />
çorbası, kuru cacık salatası, trüflü yaz kabakları<br />
salatası, mozzarella & domates salatası, avokadolu<br />
sahanda yumurta, kıymalı&yoğurtlu erişte ve yedi<br />
tahıllı vejeteryan dostu pizza.
Muratbey,<br />
AB’ye ihracat onayı aldı<br />
Yenilikçi ve lezzetli ürünleriyle peyniri günün her saati tüketilebilen sağlıklı atıştırmalığa çeviren<br />
Muratbey, Türkiye’den Avrupa Birliği’ne (AB) süt ve süt ürünleri ihracatı yapmak için onay aldı. Muratbey<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, bu önemli gelişmeden sonra ihracat hacimlerini genişletmeye<br />
odaklanacaklarını belirten Erol, “Muratbey markasını zaten başta Fransa, Belçika, Danimarka, Almanya,<br />
İtalya, Macaristan, İsveç olmak üzere 28 AB ülkesi ile ABD, Rusya, Kuveyt, Ürdün, BAE, Fas, KKTC,<br />
Kazakistan, Bahreyn’in aralarında bulunduğu 60 ülkede tescillendirdik. Firma olarak şimdi Avrupa’daki<br />
işimizi geliştirecek önemli bir eşiği aşmış olduk” dedi.<br />
S.Pellegrino “Dünyanın En İyi Genç Şefi”<br />
Yarışmasının sonuçları açıklandı<br />
Tüm dünyada İtalyan yaşam stilinin ve “fine dining” konseptinin<br />
temsilcisi S. Pellegrino’nun 3. kez düzenlediği Genç Şef<br />
yarışmasının Akdeniz Ülkeleri Bölgesi finali Tel Aviv’de gerçekleşti.<br />
Yoğun ilgi gören ve her yıl 3 bini aşkın genç şefin başvurduğu<br />
“S.Pellegrino Young Chef” yarışmasının Akdeniz Ülkeleri Bölgesi<br />
finalinde; Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan, Malta ve İsrail’den toplam<br />
10 yarışmacı finale kalmak için yarıştı. 10 genç şef hazırladıkları<br />
tabakları, 2018 yılında İtalya’da yapılacak büyük finale gidebilmek<br />
için jürinin beğenisine sundu. Genç şeflerin tarifleri, “malzemelerin<br />
kullanılma biçimleri”, “yaratıcılık”, “yemeğin sunumu” ve<br />
“şefin vizyonu” olarak sıralanan 5 “Altın Kural” doğrultusunda<br />
değerlendirildi.<br />
Billur Tuz Avrupa Tuz<br />
Üreticileri Birliği’ne<br />
üye oldu<br />
Avrupa’daki en büyük tuz<br />
üreticilerini çatısı altında<br />
toplayan EuSalt - European Salt<br />
Producers’Association’ın (Avrupa<br />
Tuz Üreticileri Birliği) Billur Tuz’u<br />
üyeliğe kabul etti. Türkiye’de tuz<br />
deyince akla gelen ilk marka olan<br />
Billur Tuz, Brüksel’de yapılan<br />
Genel Kurul’da, tuz sektörünün<br />
uluslararası temsilcisi olan<br />
Avrupa Tuz Üreticileri Birliği’nin<br />
25. üyesi oldu. EuSalt tuz<br />
sektöründe kaliteli üretim,<br />
enerji ve kaynak verimliliği,<br />
biyoçeşitliliğin korunması dahil<br />
olmak üzere birçok alanda en<br />
iyi uygulamaları teşvik etmenin<br />
yanında toplumsal bilinç ve<br />
farkındalık kazandırmak için<br />
kuruldu.<br />
Selfie çılgınlığı<br />
şimdi Latte’lerde!<br />
Q Gıda çatısı altında hizmet veren<br />
HuQQa ve HuQQabaz, günün her<br />
saatine hitap eden menüsü ve kaliteli<br />
hizmet anlayışıyla Türkiye’de gıda<br />
sektöründe ilkleri gerçekleştirmeye<br />
devam ediyor. Atmosferi, çeşitliliği<br />
ve kalitesiyle keyifli vakit geçirmek<br />
isteyenlerin uğrak noktası olan HuQQa<br />
ve HuQQabaz ‘Latte Köpüğünü’<br />
kahveyle desenleyerek misafirlerine<br />
sunuyor. Kendilerini ve sevdiklerini tatlı<br />
bir sürprizle şımartmak, kahve keyfini<br />
eğlenceli hale getirmek isteyenler<br />
için arzu ettikleri fotoğraf veya figürü<br />
kahvelere taşınıyor. Selfie Latte ile bir<br />
ömür hatırası olacak kahveler, HuQQa<br />
ve HuQQabaz ayrıcalığı ile misafirlere<br />
sunuluyor.
hotel restaurant<br />
96 & hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Türkiye Norveç uskumrusunu sevdi<br />
Halk arasında ‘Norveç palamudu’ adıyla da bilinen Norveç uskumrusu, özellikle<br />
‘balık ekmek’ olarak Türkiye’de en çok sevilen sokak lezzetleri arasında yer<br />
alıyor. Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijärvi Heggen,<br />
Türkiye’nin bu yıl en fazla Norveç uskumrusu ithal eden ülkeler arasında<br />
ikinci sıraya yükseldiğini belirterek, “Uskumru mevsiminin başlangıcından<br />
itibaren, yağ ve Omega 3 seviyesi açısından en iyi seviyeye ulaştığı sonbahar<br />
ayları boyunca Boğaz kıyılarında çok daha fazla uskumru tüketileceğine<br />
eminiz.” dedi.<br />
Gina’dan özel lezzetlere davet!<br />
İstanbul’un sofistike İtalyan restoranı Gina, mevsime özgü malzemelerle<br />
menüsünde yenilikler yapmaya devam ediyor. Geleneksel İtalyan tatlarını<br />
kendine özgü yorumu ile sunan Gina menüsündeki çeşitlilik ile de farkını ortaya<br />
koyuyor. Ağustos ayının öne çıkan lezzetlerinden Buharda Kaya Levreği taze ve<br />
mevsimsel içeriği ile beğeni topluyor. Balığın yanında garnitür olarak servis edilen<br />
bezelye ve bakla, kum midyesi eşsiz bir uyum yakalıyor. Çıtır soğan halkaları ile<br />
lezzetlendirilen Buharda Kaya Levreği, hodan çiçekleriyle renklendirilerek şık bir<br />
sunum ile misafirlere servis ediliyor.<br />
Marmara Balık Restaurant’ ta<br />
brunch keyfi<br />
Renaissance Polat Istanbul Hotel’in yenilenen restoranı Marmara Balık’ta,<br />
17 Eylül’den itibaren her pazar 11.00 - 14.30 saatleri arasında brunch keyfi<br />
misafirlerini bekliyor. Otelin ödüllü şefleri tarafından hazırlanacak brunch<br />
büfesinde; et çeşitleri, döner, Türk mutfağının enfes mezeleri, ev yapımı<br />
makarnalar, noodle’lar, mantılar, ızgaralar, omlet ve pancake seçenekleri<br />
baştan çıkarıcı tatlılar ve kahvaltılık çeşitleri dileyenlere şampanya<br />
eşliğinde servis edilecek.<br />
Mondelēz International yönetiminde<br />
görev değişikliği<br />
Mondelēz International’da CEO Irene Rosenfeld ‘in<br />
ayrılmasının ardından halen McCain Foods CEO’su<br />
olarak görev yapan Dirk Van de Put yeni CEO olarak<br />
seçildi. Dirk Van de Put yeni görevine Kasım <strong>2017</strong>’de<br />
başlayacak ve şirketin yönetim kuruluna dahil<br />
olacak. Rosenfeld ise 31 Mart 2018 tarihine kadar<br />
yönetim kurulu başkanlığı görevine devam edecek.<br />
Rosenfeld ayrılığı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada<br />
“Mondelēz International‘ın 90 bin çalışanıyla dünya<br />
çapında gerçekleştirdiği başarılarından gurur<br />
duyuyorum. CEO’luğum süresince sektörümüz<br />
birçok beklenmeyen değişime şahit oldu. Biz<br />
bu değişikliklere her zaman kolay adapte olup,<br />
yatırımcılarımız için değer ortaya koyduk. 3 ayrı<br />
kıtada görev yapmış olan Van de Put, gelişmekte<br />
olan ve gelişmiş pazarların ticari operasyonlarında<br />
derin tecrübeye sahip. “ dedi.
Türkiye, Amerika’nın en büyük gıda fuarı<br />
Fancy Food’ta partner ülke<br />
Türk gıda ürünleri, dünyanın en büyük gıda ithalatçısı Amerika Birleşik<br />
Devletleri’nde en büyük gıda fuarı Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />
görücüye çıkarken, Türkiye’de fuarda partner ülke olarak yer alacak. Amerika<br />
Birleşik Devletleri’nin New York kentinde bu yıl 25-27 Haziran <strong>2017</strong> tarihleri<br />
arasında 63. kez düzenlenecek olan Summer Fancy Food Show Fuarı’nda<br />
Türkiye Milli Katılı Organizasyonu’nu 1998 yılından bu yana olduğu gibi Ege<br />
İhracatçı Birlikleri üstleniyor. Normal şartlar altında Summer <strong>2017</strong> Fancy<br />
Food Fuarı’nda tanıtım yapma imkânı olmadığını belirten Ege İhracatçı<br />
Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk, Partner ülke tanıtımında<br />
birçok alanda poster ve her türlü mecrada tanıtımı yapılabildiğini, Fuarda<br />
yaklaşık 50.000 ziyaretçinin her ortamda Türkiye logosu ile karşılaşacağını<br />
kaydetti.<br />
Mado 300’ü devirdi<br />
Türkiye’nin dört bir yanındaki şubeleriyle Türk insanını doğal Maraş<br />
dondurmasıyla buluşturan Mado, Safranbolu’da da kapılarını açtı.<br />
Maraş dondurmasının yanında Türk mutfağının lezzetleri, sütlü ve<br />
şerbetli tatlıları menüsünde barındıran Mado, Safranbolu’daki ilk<br />
kafe restoranıyla artık Karabük’te de hizmet verecek. Ayrıca Bursa,<br />
Edirne ve Amasya’da açılışı yapılan yeni Mado kafe restoranları,<br />
yöresel tatları Türkiye’yle buluşturacak. Ankara’daki yatırımlarına<br />
devam eden ve Türkiye’deki şubelerinin sayısını 309’a ulaştıran<br />
Mado, Başkent’teki 31’inci kafe restoranını da hizmete açtı.<br />
Yemek<br />
randevularının<br />
vazgeçilmez<br />
adresi, Pelit<br />
Aktaşlar Türkiye’de<br />
pide sektörünü büyütüyor<br />
Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, ev dışında vakit<br />
geçirilen mekanların ulaşılabilirliğinin artması ve bireylerin<br />
yaşam standartlarının yükselmesi gibi nedenlerle<br />
Türkiye’de hazır yemek sektörü hızla büyüyor. Son yıllarda<br />
büyümesiyle dikkat çeken bu zincirin başında ‘pidecilik’ de<br />
yer alıyor. <strong>2017</strong> yılı sonunda pide sektörünün büyüme rekoru<br />
kıracağının altını çizen Aktaşlar Lezzet Grubu Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Tamer Aktaş, restorancılık alanında<br />
hizmet verdiği Nelipide markasıyla ayrıca Türkiye’de ilk<br />
kez dondurulmuş pideyi de market zincirlerine, kantin ve<br />
otellere taşıdı. Aktaş, bu milli lezzeti tüm dünyaya tattırmayı<br />
hedefliyor.<br />
60 yıldır çikolata ve pasta ustalığıyla<br />
sektörün öncü markası olan Pelit,<br />
Türk ve dünya mutfağının farklı<br />
tatlarına kendi yorumunu katarak<br />
oluşturduğu restoran menüsü ile sabah<br />
kahvaltısı, öğle ve akşam yemeklerinin<br />
vazgeçilmez durağı oluyor. Pelit’in<br />
menüsünde, yeşilin her tonunu<br />
görebileceğiniz salatalar, birbirinden<br />
leziz kebaplar ve ızgara çeşitleri iştah<br />
kabartıyor. Küçük veya büyük boy<br />
salata çeşitlerinin arasında; Nar Taneli<br />
Tahıl Salatası; Baharatlı Etli Salata<br />
ve Asya Salata öne çıkarken Türk<br />
mutfağının vazgeçilmezleri arasında<br />
yer alan kebaba Balkan esintilerini<br />
taşıyan Pelit, Rumeli Kebap, Etli ve<br />
Köfteli Çökertme, Dana Madalyon ile de<br />
hem gözünüze hem de damak zevkinize<br />
hitap ediyor.
hotel restaurant<br />
98 & hi-tech<br />
hijyen<br />
Maratem’den<br />
bakterilere karşı el yıkama ürünü<br />
Maratem Antibakteriyel Köpük<br />
El Yıkama Ürünü, hijyen önlemi<br />
alınması gereken otel, restoran<br />
ve hastane gibi tesislerde<br />
çalışanlar için etkili bir kişisel<br />
hijyen sunarken sirkülasyonu<br />
yüksek işletmelerde ziyaretçi<br />
hijyeni için alternatif oluşturuyor.<br />
Mikropların kişiler ve yiyecekler aracılığıyla<br />
bulaşma riskinin yüksek olduğu yüksek<br />
sirkülasyona sahip işletmelerde hem çalışan<br />
güvenliği hem de müşteri memnuniyeti için el yıkama<br />
ve dezenfeksiyonu kurallarına uyulması gerekiyor.<br />
Eczacıbaşı Profesyonel bünyesinde yer alan endüstriyel<br />
temizlik ürünlerinin öncü markası Maratem,<br />
işletmelere sunduğu Antibakteriyel Köpük El Yıkama<br />
Ürünü ile çalışanları bakteri ve virüslere karşı koruyor.<br />
Cildi bakterilere karşı korurken,<br />
nemlendiriyor<br />
Bakterilerin büyüme ve üremesini durdurma özelliğine<br />
sahip Antibakteriyel Köpük El Yıkama Ürünü, bakteri<br />
ve virüslere karşı etkin bir dezenfeksiyon sağlıyor.<br />
Dermatolojik olarak test edilen dezenfektan cilt pH’ına<br />
uygun formülüyle sık kullanımda dahi nemlendirmeye<br />
yardımcı oluyor, hoş kokusuyla ferahlık veriyor. Köpük<br />
formu sayesinde işletmelerde daha az su tüketimi ile<br />
ekonomik kullanım sağlayan Antibakteriyel Köpük El<br />
Yıkama Ürünü, hem normal sıvı sabuna hem de normal<br />
köpük sabuna göre daha yüksek hijyen standartlarının<br />
sağlanması için işletmelere mükemmeli sunuyor.
Kärcher gıda sektöründe<br />
sıcak basınçlı yıkayıcıları öneriyor!<br />
Basınçlı yıkama makinelerinin mucidi Kärcher, özellikle gıda sektöründe hijyen ve<br />
temizlik için ekonomik ve etkili bir çözüm olan sıcak basınçlı yıkayıcıları öneriyor.<br />
Temizlik ve hijyen denildiğinde<br />
basınçlı yıkayıcılar olmazsa<br />
olmazlardan. Diğer temizlik<br />
yöntemlerine kıyasla, basınçlı<br />
yıkayıcıların temizlik gücü daha yüksek<br />
ve su tüketimi daha düşük oluyor.<br />
Sıcak basınçlı yıkayıcılarda ise basınçlı<br />
yıkamanın avantajları daha da artıyor.<br />
85 °C’ye kadar ısıtılmış su, inatçı kirleri<br />
çok daha hızlı ve etkili çıkarabiliyor.<br />
Basınçlı yıkama makinelerinin mucidi<br />
Kärcher, özellikle gıda sektöründe<br />
hijyen ve temizlik için ekonomik ve<br />
etkili bir çözüm olan sıcak basınçlı<br />
yıkayıcıları öneriyor.Gıda sektöründe<br />
üretim yapılan iç alanlarda egzoz çıkışı<br />
olamayacağı için elektrikle ısıtma<br />
yapan sıcak basınçlı yıkayıcılar ön plana<br />
çıkıyor. Bu alanlardaki yağlı, kirli ve<br />
hijyen sağlanmak istenen alanları diğer<br />
makinelere göre en az 3 kat verimlilikle<br />
temizleyen Kärcher sıcak basınçlı<br />
yıkayıcılar, kullanıcılara zamandan da<br />
tasarruf sağlıyor.<br />
Hem çevre dostu hem ekonomik<br />
profesyonel temizlik çözümü<br />
Temizlik sırasında ısı kullanılması, kir<br />
ve yağın daha kolay parçalanmasını<br />
sağlıyor. Hatta sıcaklık her 10 °C<br />
yükseldiğinde kimyasal süreçler<br />
hızlanıyor ve reaksiyon süresi yarı<br />
yarıya düşüyor. Soğuk su temizlik<br />
maddeleriyle birleştiğinde etkili bir<br />
temizlik sağlasa da, sıcak su kullanan<br />
basınçlı yıkayıcılar etkili temizliği çok<br />
daha kısa bir sürede ve ekonomik bir<br />
şekilde sağlıyor. Yağ, reçine gibi inatçı<br />
kirler sıcak suyla temas ettiklerinde<br />
parçalanmaya başladığı için, soğuk suya<br />
oranla çok daha az temizlik malzemesi<br />
kullanmak gerekiyor. Hatta bazı<br />
durumlarda tek başına sıcak basınçlı<br />
su yeterli olabiliyor. Sıcak basınçlı su<br />
hem çevre dostu hem de kullanıcının<br />
bütçesini de rahatlatıyor. Alman temizlik<br />
devi Kärcher, bu sebeple sıcak basınçlı<br />
yıkayıcıları öneriyor. Kärcher, sıcak<br />
su kullanan bu yıkayıcıların, özellikle<br />
yüksek hijyen standartlarına sahip<br />
kurumsal ve profesyonel alanlar için<br />
ideal olduğunu belirtiyor.<br />
Sıcak basınçlı yıkayıcılar nasıl<br />
çalışıyor?<br />
Su ilk olarak, yerden kazanmak için<br />
iki kez bükülmüş ısıtma bobinlerine<br />
sahip brülör kazanında ısıtılıyor. Düşük<br />
emisyonlu yakıcı, standart ısıtma yağı<br />
veya biyodizel ile çalışabiliyor. Alternatif<br />
olarak, bazı makinelerde elektrikli<br />
ısıtıcı da bulunabiliyor. Tam kapasite<br />
ve maksimum çalışma basıncında<br />
(ortalama bir makine için yaklaşık 700<br />
l/h ve 120 bar) yüksek basınçlı su en<br />
fazla 85 °C’ye kadar ısıtılıyor. Suyun<br />
hacmini düşürerek, ısıtma bobininde<br />
sıcaklığı 155 °C’ye varan buhar üretiliyor<br />
ve bu işlem sonucunda yüzey temizliği<br />
için ideal buhar temizleme aşamasına<br />
geçiliyor.
100<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan / özel<br />
Bir steakhouse’dan çok daha fazlası<br />
Scarlet Etiler<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
İstanbul’da etin, müziğin, içecek<br />
menüsünün ve servisin “en iyileri”<br />
kategorisine rahatlıkla koyabileceğimiz<br />
bir mekanı var artık! Bundan yaklaşık<br />
beş ay önce Türkiye’nin en genç et<br />
ustalarından Süleyman Dilek’in bir<br />
ortaklı yapıyla hizmete açtığı Scarlet, ne<br />
sadece bir steakhouse ne bir lounge ne<br />
de tek başına bir bar! Üçünü İstanbul’un<br />
yemesi içmesi en keyifli lokasyonlarından<br />
Etiler’de estetik, konfor ve güçlü servisle<br />
buluşturan mekan, kırmızının cazibesi ve<br />
şıklığında daha kapısından girer girmez<br />
insanı kendine hayran bırakıyor, baştan<br />
söyleyelim! Misafirlerinin steakhouse<br />
kültüründen fazlasını bulacağı Scarlet’te<br />
ürün gamından sunumuna, marka<br />
kimliğinden dekorasyonuna, personel<br />
giysilerinden servis malzemelerine kadar<br />
her noktada özel bir ağırlama deneyimi<br />
yaşıyorsunuz. Mekanda sipariş verdiğiniz<br />
et menünüz bile siyah eldivenle sofranıza<br />
servis ediliyor.
Benzersiz et işleme, et pişirme<br />
teknikleri ve müşterileri<br />
ile kurduğu samimiyetiyle<br />
tanınan Süleyman Dilek,<br />
şimdi kendi mekânı olan<br />
Scarlet için “İşimizi aşkla,<br />
tutkuyla yaparken bizi<br />
en iyi ifade edecek ismin,<br />
duyguların en koyusuna<br />
ait bu kavramla ifade<br />
edilebileceğine inandık. Bu<br />
nedenle İstanbul’a yeni nesil<br />
bir steakhouse-şehir kulübü<br />
kazandırırken aşkın ve<br />
yaşamın rengi kırmızıyla yola<br />
çıktık.” diyor.<br />
14 yaşından beri et kesen emin<br />
ellerde<br />
İstanbul’a yeni nesil Steakhouse-Şehir<br />
Kulübü kazandırmak amacıyla yola çıkan<br />
Scarlet’in kurucu ortağı Süleyman Dilek,<br />
mesleğe 14 yaşından beri gönül vermiş<br />
bir et sevdalısı. O hem mutfakta hem<br />
salonda hem de işin idari kısmında arı<br />
gibi çalışıyor. Sektörde etin piri olarak<br />
nam salan Cüneyt Asan’ın Bostancı’daki<br />
Günaydın Kasap’ına çırak olarak<br />
girdiğinde kasapçılar çarşısında tek bir<br />
dükkan olduğunu söyleyen Dilek, “Şimdiki<br />
gibi dizi dizi steakhouselar, kebapçılar,<br />
dönerciler yoktu tabii.” diyor ve ustasına<br />
da “Sağolsun Cüneyt abi (Asan) bize<br />
evlatları gibi baktı. Her koşulda destek ve<br />
yardımcı oldu.” sözleriyle hakkını teslim<br />
etmeyi de ihmal etmiyor.<br />
27 yaşında en son Etiler Günaydın<br />
Restaurant’ın müdürlüğünü yaptıktan<br />
sonra Asan ile 15 yıllık teşrik-i mesaisini<br />
tamamladığını anlatan Dilek, bu dönemde<br />
Amerika’yı baştan sona gezdiğini<br />
söylüyor. Dilek, tabir-i caizse hayalinin<br />
ilk temellerini de o yoğun seyahatler<br />
sırasında inşa ediyor.<br />
Her hafta düzenli DJ<br />
performanslarının sunulan<br />
mekânda özel toplantılar,<br />
kutlamalar, iş yemekleri<br />
için iki adet VIP odası ve<br />
bu odalarda isteğe göre<br />
oluşturulan menüler, özel<br />
müzik seçenekleri gibi<br />
hizmetler de bulunuyor.<br />
Ortalama 60 kişinin çalıştığı<br />
mekânın kapasitesi VIP<br />
bölümler dâhil 250 kişi.<br />
Deneyenleri kendine müptela<br />
eden içecek menüsü<br />
İyi yemek, iyi içki, kaliteli müzik, keyifli<br />
bir mekân arayan herkesin günün ve<br />
gecenin her saatinde geçen beş ayda<br />
müdavimi olduğu mekan, Dilek’in<br />
bahsettiğine göre özel kokteylleri ve<br />
alkollü seçenekleriyle de iddialı. Öyle ki<br />
hiçbir firmayla sponsorluk anlaşması<br />
olmayan mekanın barında 330 adetlik<br />
zengin şarap kavı haricinde 800 adet alkol<br />
seçeneği bulunuyor. “Büyük bir alana<br />
yayılan barımızda farklı beğenilere hitap<br />
edecek çok özel kokteyllerimiz, dünyanın<br />
en iyi şaraplarından oluşan kavımız ve<br />
kendi tariflerimizi içeren şuruplarımız<br />
var. Barımızı adeta bir laboratuvar gibi<br />
tasarladık. Doğal ürünlerle hazırlanmış,<br />
deneyenlerin müptelası olacağına<br />
inandığımız bir içecek menüsü hazırladık.<br />
Her şeyi taze olarak alıp, kendimiz<br />
kurutuyor, özel tütsülerle sunuyoruz.”<br />
sözleriyle ürün, servis ve hizmet<br />
ayrıcalıklarını anlatan Dilek, barın önünde<br />
bara ait özel atıştırmalıkları tatmak,<br />
yemek harici gelen misafirleri ağırlamak<br />
için bir roundtable bulunduğunu ifade<br />
ederek, bar ve restaurant menülerinin<br />
birbirinden farklı olarak tasarlandığını,<br />
geç bir saatte yalnızca müzik dinleyip<br />
içki içmek için gelecek misafirlerini<br />
düşünerek zengin bir atıştırmalık<br />
seçeneği de sunduklarını dile getiriyor.<br />
Dünya mutfağından en seçkin<br />
lezzetleri ve birbirinden<br />
özel kokteylleri ile Etiler’de<br />
kapılarını açan Scarlet,<br />
ayrıcalıklı ambiyansı, zengin<br />
menüsü, özgün dekorasyonu<br />
ve servis ayrıcalığı ile<br />
şimdiden İstanbulluların<br />
ve ziyaretçilerinin gözdesi<br />
oldu. Yalnızca en iyi etlerden<br />
oluşan bir steakhouse<br />
menüsüne sahip olmayan<br />
mekanda vejetaryenler içinde<br />
alternatif menüler bulunuyor.
Bahçeden sofraya<br />
800 metrekarelik alanda<br />
hizmet veren Scarlet’i diğer<br />
mekanlardan ayıran bir<br />
önemli özelliği de, organik<br />
tarım yapmak üzere ekip<br />
biçtikleri bahçesi. Bazı bitkileri<br />
bulmakta zorluk çektiklerini dile<br />
getiren Dilek, tohumları yurt dışından<br />
getirmek suretiyle Frenk üzümü, kekik,<br />
biberiye, Arnavut biberi, fesleğen,<br />
nane ve salatalık gibi bitkileri kendi<br />
bahçelerinde yetiştirdiklerini söylüyor.<br />
Yolu Scarlet<br />
Etiler’e düşenler<br />
için Brezilya<br />
döneri, et sushi,<br />
dana kaburga Asado’yu<br />
tatmadan mekandan<br />
ayrılmamalarını tavsiye ediyoruz.<br />
Tatlı severler için ise önerimiz tiramisu, cheseecake,<br />
çilekli milföy ve krepella…<br />
“Bir dünya markası olmak için<br />
yola çıktık”<br />
İstanbul’da Etiler dışında farklı<br />
bir lokasyonda şubeleşmeyi<br />
düşünmediklerini son olarak sözlerine<br />
ekleyen Dilek, önümüzdeki dönemde<br />
yurt dışında markalaşmak gibi bir<br />
planlarının olduğunu belirterek sözlerini<br />
şöyle tamamlıyor: “İlk olarak İstanbul’u<br />
bir sene boyunca oturtmak istiyoruz.<br />
Ortaklık teklifleri de alıyoruz ama Etiler<br />
dışında şehirde bir başka şube açmak<br />
gibi bir düşüncemiz yok. Yurt dışına<br />
daha sıcak bakıyoruz. Londra, New York<br />
ve Dubai hedeflerimiz arasında. Zaten<br />
Scarlet’i açarken bir dünya markası<br />
olmak için yola çıktık. Dünyanın en<br />
önemli şehirleri ve işlek caddelerinde<br />
olmak istiyoruz.”
104<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Alaçatı’da<br />
bitmeyen deniz keyfi<br />
Spiaggia Grande<br />
Spiaggia Grande; plaj, restoran ve etkinlik alanıyla Alaçatı’da hem gündüz, hem de<br />
akşam eğlencesinin vazgeçilmezi oldu.
Spiaggia Grande; muhteşem konumu, berrak denizi,<br />
etkileyici mimarisi ile şık ve doğal ortamında yer alan 400<br />
kişilik şezlong, loca, VIP oturma grubuyla Alaçatı’nın en<br />
yeni plajı. Müzik direktörlüğünü Salih Saka’nın üstlendiği mekan<br />
da konfor ve huzur ön planda tutulurken, hafta sonlarında DJ<br />
etkinlikleri ve canlı performanslar eğlenceyi bir üst seviyeye<br />
taşıyor.<br />
Yemeği daha ciddiye alanları da unutmuyor!<br />
Spiaggia Grande’nin restoranı plaj keyfi için odun ateşinde<br />
İtalyan pizzaları, pide ve burger’ler sunarken, yemeği daha<br />
ciddiye alanları da unutmuyor. Ünlü şef Ramazan Uçar,<br />
konuklarını deniz ürünlerinin ağırlıklı olduğu, dünya mutfağını<br />
Ege otları ile zenginleştiren bir menü ile karşılıyor. Akşam<br />
yemeği için özel bir menüsü bulunan restoran, son yılların<br />
popüler lezzetlerinden suşiye de önemli bir yer veriyor.<br />
Restoranda hafta içinde canlı müzik akşamları gerçekleşirken,<br />
Spiaggia Grande zaman zaman Kenan Doğulu, Antonis Remos<br />
gibi Türk ve yabancı sanatçıların konserlerine de ev sahipliği<br />
yapıyor.<br />
Sabah 10’dan gece 24’e kadar hizmet veren Spiaggia Grande’de hem plaj kullanımı,<br />
hem de iddialı restoran-barında akşam yemeği için rezervasyon yapılması<br />
öneriliyor. Güneşin sunset barın kokteylleriyle uğurlanacağı Spiaggia Grande,<br />
masmavi denizin üstünde Çeşme’nin yeni “büyük plajı”.
hotel restaurant<br />
106 & hi-tech<br />
yeni mekan / özel<br />
150 yıllık İSKENDER artık Nişantaşı’nda!..<br />
Bursa Heykel’den de aşina olduğumuz İSKENDER, İstanbul’daki ilk şubesini Nişantaşı’nda açtı<br />
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
Kökleri 1867’ye dayanan, Bursa’nın<br />
önde gelen markalarından,<br />
İskender Efendi’nin fikriyle doğup,<br />
gastronomi dünyasında nam salan<br />
Tanınmış Marka İSKENDER, benzersiz<br />
lezzet ve 150 yıllık hikayesini, yeni<br />
adresiyle İstanbul Nişantaşı’na taşıdı.<br />
Mekan mutfaktaki hüneri kadar her<br />
detayında yaşattığı 150 yıllık hikayesi,<br />
İskenderoğlu Ailesinin köklü tarihi ve<br />
dünden bugüne bu özel gastronomik<br />
kültürü sergileyen konseptiyle de büyük<br />
ilgi görüyor.<br />
Lezzetini aile mirasından alan<br />
kebap<br />
Türk mutfağı dendiğinde akla ilk gelen<br />
imza lezzetlerin başında gelen döner<br />
kebap tadını tamamen ailenin özel<br />
pişirme tekniklerinden ve her biri özenle<br />
seçilen malzemelerden alıyor. Başta en<br />
ideal ve kaliteli etler olmak üzere, döner<br />
kebabı lezzetlendiren pide, tereyağı,<br />
sos, yoğurt, domates ve yeşilbiber<br />
malzemelerinin her biri özenle toplanıyor<br />
ve hazırlanıyor. İSKENDER’in döner<br />
kebabını yeme geleneğini tamamlayan bir<br />
diğer eşlikçi ise kuru üzümlerden özenle<br />
hazırlanan, Osmanlı’dan günümüze Türk<br />
mutfağının en özel tatlarından şıra olarak<br />
öne çıkıyor.<br />
Mahmut Anlar tasarladı<br />
Döner kebap lezzetini günümüze büyük<br />
özen ve titizlikle taşıyan 3. nesil Neslihan,<br />
İlgihan ve İskender İskenderoğlu, kendi<br />
zevklerini de yansıtan, alanında uzman,<br />
mimarlık dünyasının fark yaratan ismi<br />
Mahmut Anlar ile uzun süredir çalışıyor.<br />
Bursa’daki şubeleri ile birlikte, Mahmut<br />
Anlar’ın genç ekibiyle kurduğu yeni<br />
şirketi GeoID’nin tasarımını ve kardeş<br />
şirket olan Geometre’nin uygulamasını<br />
gerçekleştirdiği İstanbul Nişantaşı<br />
şubelerinde de fark yarattılar. Ünlü<br />
mimar ve ekibi, İSKENDER’in köklü<br />
ve lezzetli hikayesinden aldığı ilhamı,<br />
metropol yaşamı ve modern dokunuşlarla<br />
harmanlayarak, bu kültürün dokusunu<br />
bozmadan tüm detaylarında yansıtıyor.<br />
Dış mekan tasarımı başta olmak üzere<br />
ağırlıklı olarak ahşabın öne çıktığı<br />
dekorasyonu modern aydınlatmalar ve<br />
cam efektleri tamamlıyor. İskenderoğlu<br />
Ailesi’nin 2. nesli Cevat İskenderoğlu’nun<br />
yıllarca biriktirdiği nadir, el işi antika<br />
tabak koleksiyonu da adeta birer<br />
sanat eseri gibi duvarlarda incelikle<br />
sergileniyor. Cam üzerine tasarlanmış<br />
İskender’in dünden bugüne ikonik<br />
dönemlerini, önemli anlarını fotoğraflarla<br />
sergileyen grafik görseli incelemek<br />
ise oldukça keyifli. Bahçe kısmı da<br />
İskender’in ve Mahmut Anlar’ın doğaya<br />
saygılı duruşunu sergiliyor.<br />
Müdavimleri iyi bilir ama<br />
ilk defa deneyimleyecek<br />
olanlar için küçük bir<br />
not: Mekan, ismi gibi<br />
iskenderiyle değil, döner<br />
kebabıyla meşhur. Sırf<br />
sütlü kadayıf yemek için<br />
bile tercih edilebilir.
hotel restaurant<br />
108 & hi-tech<br />
yeni mekan<br />
Karski<br />
Yalıkavak’ta<br />
Yalıkavak’ta doğa ile iç içe ferah bir atmosferin içinde<br />
tandır kuyusu ve kuzu çevirmesi ile şimdiden dillere<br />
dolaşan Karski Et Lokantası, sunduğu benzersiz et çeşitleri<br />
ile konuklarını ağırlıyor.
Bodrum’un değişmeyen adresi Karski<br />
Et Lokantası, ziyaretçilerine doğa<br />
içinde lezzetli et çeşitleri alternatifi<br />
sunuyor. Kış aylarının tüm yorgunluğunun<br />
atılabileceği mükemmel bir tatilde<br />
damak tadını da göz ardı etmeyenler için<br />
Karski lezzetli bir seçenek. Menüsü ile<br />
iddialı olan mekan, sıcak başlangıçlarda<br />
odun ızgara da pişmiş peynirli, tereyağlı<br />
patlıcan, etli yaprak sarma ve kuru<br />
patlıcan dolması, yaprak ızgara ciğer ile<br />
kendine özgü lezzet sunuyor. Tereyağında<br />
kuzu böbrek dilimleri, koç yumurtası,<br />
uykuluk, özellikle sakatat severlerin<br />
favorileri arasında yer alıyor.<br />
Etin cinsine göre pişirilerek<br />
sunuluyor<br />
Karski Et Lokantası’nın ara sıcaklar<br />
alternatifinde tereyağlı işkembe, sote<br />
tava ve kağıtta kokoreç her zaman aynı<br />
lezzetle aynı tazelikle servis ediliyor.<br />
Mini içli köfteler ise Karski menüsünün<br />
en sürprizli tatları arasında sayılabilir.<br />
Mekanda et çeşitleri, Balıkesir’de<br />
Kuzunun sırtında yer<br />
alan ve nadir bulunan<br />
lezzetli bölüme verilen<br />
Karski kısmından ismini<br />
alan mekan Yalıkavak’ta<br />
bulunan eski bir taş<br />
köy evi. Balıkesir’de ve<br />
Bodrum’da et entegre<br />
tesisi bulunan ve Bodrum<br />
Et’in sahibi Adnan Şen<br />
tarafından açılan mekan<br />
doğal yapısına uygun<br />
olarak şık ve huzurlu bir et<br />
lokantasına dönüştürüldü.<br />
Taş binanın orijinal tarzı<br />
korunarak dekore edilmiş<br />
taş ev içerisinde mandalina<br />
ve limon ağaçları bulunan<br />
mekan, bahçe ve kapalı<br />
alanı ile toplamda 120<br />
kişilik kapasiteye sahip.<br />
2014 tarihinde açılan<br />
mekan, ete dair her türlü<br />
seçeneğinin bulunabileceği,<br />
yaz kış hizmet veriyor.<br />
ve Bodrum’da kendilerine ait et<br />
tesislerinde işlendikten ve yeterli zaman<br />
dinlendirildikten sonra et severlere<br />
sunuluyor. Karski’ de etin cinsine<br />
göre kuyu tandır, kara fırın ve Arjantin<br />
tarzı ızgara ocaklarda özenle pişirilip<br />
konuklara sunuluyor. Servis aralarında<br />
sürpriz ikramlarla ve özenle seçilmiş<br />
güler yüzlü bir servisle konuklarına keyifli<br />
bir ortam yaşatıyor.<br />
Dana ve kuzu Karski’yi<br />
tatmadan çıkmayın!<br />
Ana yemek lezzetleri arasında mekana<br />
ismini veren dana ve kuzu Karski,<br />
Karski sevenler için özenle hazırlanıyor.<br />
Kuzunun sırt bölümünden elde edilen<br />
Karski, dağ kekiği, karabiber, pul biber<br />
ve zeytinyağı ile harmanlanıyor. Odun<br />
fırınında pişmiş kuzu incik, tavuk şiş ve<br />
kuzu külbastı da Karski Et Lokantası<br />
menüsünün en tercih edilen lezzetleri<br />
arasında yer alıyor. Mekan lezzetli<br />
yemeklerin yanı sıra haftanın iki günü<br />
çarşamba ve cumartesi günleri canlı<br />
müzikle de konuklarına eşsiz bir gün<br />
yaşatıyor.
110<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan<br />
BigChefs<br />
Sabiha<br />
Gökçen<br />
Dış Hatlar<br />
Teminali’nde<br />
açıldı<br />
Enfes lezzetleri ve eşsiz<br />
sunumları ile artık Sabiha<br />
Gökçen Havalimanı Dış<br />
Hatlar Terminali’nde<br />
yerini alan BigChefs, sıcak<br />
atmosferi, güler yüzlü ekibi<br />
ve ayrıcalıklı sunumları ile<br />
yolculuklarınızda lezzetli<br />
başlangıçlar yapmak için<br />
misafirlerine kapılarını açtı.<br />
Bulunduğu tüm lokasyonlarda<br />
damakta iz bırakan lezzetleri ile<br />
vazgeçilmez buluşma noktası olan<br />
BigChefs Sabiha Gökçen Havalimanı<br />
şubesi, dünyanın farklı yerlerinde de<br />
eşsizliğini sürdüreceğine dair yeşil ışık<br />
yakıyor. Geleneksel tatların modern<br />
sunumu ile birleştiği mevsimine uygun<br />
eşsiz lezzetleri 7’den 70’e herkesin<br />
damak zevkine uyum sağlıyor.<br />
Yurt dışı şubelerine ilk olarak Orta<br />
Doğu’da körfez ülkeleriyle başlangıç<br />
yapan BigChefs, Suudi Arabistan ve son<br />
olarak Kuveyt’i de şubeleri arasına kattı.<br />
BigChefs, Türkiye ile dünya ülkelerinin<br />
geçiş noktası olan Sabiha Gökçen<br />
Havalimanın’da 43. Şubesiyle hizmet<br />
vermeyi sürdürüyor.<br />
10. yılını kutluyor<br />
<strong>2017</strong> yılı ile 10. yılını kutlayan BigChefs,<br />
yenilenen yüzü ile Sabiha Gökçen Dış<br />
Hatlar şubesi içerisinde Big Market’i<br />
açarak bir ilki daha gerçekleştiriyor ve<br />
artık evlerinizde yer almaya hazırlanıyor.<br />
Yolculuklarınızın başlangıcında<br />
BigChefs ekibi tarafından özel olarak<br />
reçetelendirilen eşsiz lezzetlerinin<br />
tadını çıkartırken, Big Market’ta yer alan<br />
BigChefs etiketli ürünleri keşfetmeye<br />
doyamayacaksınız. Evinizde rahatça<br />
kullanabileceğiniz, sevdiklerinize hediye<br />
edebileceğiniz, kullanışlı olduğu kadar bir<br />
o kadar şık, BigChefs etiketli ürünlerine<br />
Sabiha Gökçen Dış Hatlar BigChefs’ten<br />
kolayca sahip olabilirsiniz.
Dünya çapında büyüyen Mado, son<br />
şubesini Ürdün’de açtı<br />
Dünyanın dört<br />
bir yanında açılan<br />
şubelerine bir<br />
yenisini ekleyen<br />
Mado’nun son<br />
hizmet noktası,<br />
Ürdün’ün başkenti<br />
Amman’da<br />
misafirlerine<br />
kapılarını açtı.<br />
Doğal, katkısız keçi sütü ile hazırlanan<br />
Maraş dondurmasının 167 yıllık<br />
hikâyesi, Mado ile Türkiye sınırlarını<br />
aştı. Hizmet ağı her geçen gün genişleyen<br />
Mado19 ülkede 39’uncu şubesini açtı.<br />
Mado son olarak Ürdün’de açtığı şubesiyle<br />
dünyanın dört bir yanındaki hizmet<br />
noktalarına bir yenisini ekledi.<br />
Kanbur: “Ekonomik ilişkilere<br />
olumlu yansıyor”<br />
Açılışa katılan Mado Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Mehmet Kanbur, “Ürdün’de hizmete açtığımız<br />
yeni şubemiz, Mado’nun dünyaya açılma<br />
projesinde önemli bir noktada bulunuyor.<br />
Türkiye’nin en güçlü markalarından biri<br />
olan Mado’yu Ürdün’le tanıştırmaktan çok<br />
mutluyuz” dedi. Mehmet Kanbur, Türkiye<br />
ile Ürdün ilişkilerindeki yakınlığın iki ülke<br />
arasındaki ekonomik ilişkilere de olumlu<br />
yansıdığını dile getirdi.<br />
Mado 19 ülkede hizmet veriyor<br />
Mado’nun Ürdün’deki yeni şubesinin açılışına<br />
Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanı Yarub Qudah,<br />
Ürdün Ekonomi eski Bakanı Mohammad<br />
Abu-Hammour, Ürdün Sanayi Odası Başkanı<br />
Adnan Abul Ragheb, Amman Sanayi Odası<br />
Başkanı Ziad Homsi, Ürdün İslami Bankası<br />
Başkanı Dr. Moussa Shehadeh ve Ürdün’ün<br />
önde gelen isimleri katıldı. Ürdün’le birlikte<br />
yurt dışında 39’uncu şubesini hizmete açan<br />
Mado, yurt dışı açılışlarına hız kesmeden<br />
devam edecek.
hotel restaurant<br />
112 & hi-tech<br />
fuar<br />
The Hotel<br />
Show’a<br />
büyük ilgi<br />
18-20 Eylül <strong>2017</strong><br />
tarihlerinde World<br />
Trade Center Fuar<br />
alanında yapılacak<br />
olan fuar bu yıl 18.<br />
kez düzenleniyor ve<br />
Türkiye’den de çok<br />
sayıda katılımcı ve<br />
ziyaretçi çekiyor.<br />
Dubai, ağırlama ve eğlence<br />
sektörüne inovasyonlar ve<br />
yeni fikirler getirmek suretiyle<br />
yeniden tanımlıyor. Dubai şehrinin<br />
dünyanın en önemli seyahat ve turizm<br />
destinasyonlarından birisi olması<br />
nedeniyle şehirde yapılan The Hotel<br />
Show Dubai 18 yıldır sektöre büyük<br />
katkılarda bulunan bir etkinlik.<br />
600 firma katılıyor<br />
Fuara sektörün hemen her<br />
segmentinden yaklaşık 600 firma<br />
katılıyor ve 50 binden fazla profesyonel<br />
ziyaretçi, 85 ülkeden gelen en yeni<br />
ürünleri ve hizmetleri görme imkanı<br />
buluyor. Bu yıl özellikle konuk<br />
deneyimlerinden yola çıkarak dekor,<br />
oda içi teknolojiler, restoranlar, eğlence<br />
tesisleri ve personel kıyafet tasarımları<br />
gibi özel konulara ağırlık verilecek.<br />
Küresel operasyonlarıyla meşhur<br />
otel zincirlerinden ünlü restoranlara,<br />
hızlı hizmet mekanlarından bireysel<br />
kafelere kadar ağırlama sanayinin uğrak<br />
noktaları ve bu mekanlardaki ürün ve<br />
hizmetlerin profesyonel bir sunumla<br />
gerçekleşeceği fuara Türkiye’den de ilgi<br />
büyük.<br />
Ağırlama haftasında altı<br />
etkinlik düzenlenecek<br />
The Hotel Show’un yapılacağı hafta<br />
Dubai’de Ağırlama Haftası çünkü aynı<br />
hafta toplamda altı etkinlik organize<br />
edilerek konuk ağırlamanın her yönü<br />
görücüye çıkıyor. Bunlardan beş tanesi<br />
Dubai’nin en büyük fuar merkezi olan<br />
World Trade Center Sergi ve Toplantı<br />
alanında GulfHost, The Specialty Food<br />
Festival, SEAFEX Middle East, Yummex<br />
Middle East ve The Hotel Show gibi 5<br />
önemli fuar yapılıyor.
Küresel operasyonlarıyla<br />
meşhur otel zincirlerinden<br />
ünlü restoranlara, hızlı<br />
hizmet mekanlarından<br />
bireysel kafelere kadar<br />
ağırlama sanayinin uğrak<br />
noktaları ve bu mekanlardaki<br />
ürün ve hizmetlerin<br />
profesyonel bir sunumla<br />
gerçekleşeceği fuara Türkiye’den<br />
de ilgi büyük.
hotel restaurant<br />
114 & hi-tech<br />
fuar<br />
‘Gıda’da 1<br />
milyar dolarlık<br />
ihracat<br />
pazarının<br />
kapısı CNR<br />
EXPO’da<br />
açılacak<br />
Türkiye’de ilk kez gıda,<br />
ambalaj ve ev dışı tüketim<br />
sektörleri, CNR Food İstanbul-<br />
CNR Ambalaj fuarları ile<br />
Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve<br />
Tedarikçileri Buluşmasıyla CNR<br />
EXPO Yeşilköy’de bir araya<br />
gelecek. Ekonomi Bakanlığı’nın<br />
Uluslararası Rekabetçiliğin<br />
Geliştirilmesi (URGE) Projesi<br />
kapsamında düzenlenecek alım<br />
heyeti organizasyonu ile CNR<br />
EXPO’da 45 ülkeden toplam 1<br />
milyar dolar ithalat bütçesi olan<br />
99 firma ağırlanacak.<br />
Gıda sektörünün en kapsamlı uluslararası ticaret platformu olma<br />
hedefiyle Türkiye’de ilk defa gıda, ambalaj ve ev dışı tüketim<br />
sektörleri CNR EXPO Yeşilköy çatısı altında buluşturuluyor.<br />
CNR Holding tarafından, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar<br />
ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ile Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri<br />
Derneği’nin iş birliğinde ‘CNR FOOD İstanbul, CNR Ambalaj İstanbul<br />
fuarları ve Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçilerinin buluşması’<br />
20-23 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek. Gıda sektöründe yapılan<br />
kapsamlı organizasyonda, Türkiye’nin en kapsamlı alım heyetleri<br />
organizasyonlarından birine ev sahipliği yapılacak.<br />
Türk gıda firmalarına ihracatlarını artırma imkanı<br />
Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi<br />
(URGE) Projesi kapsamında düzenlenecek alım heyeti organizasyonu<br />
ile CNR EXPO’da 45 ülkeden toplam 1 milyar dolar ithalat bütçesi<br />
olan 99 firma ağırlanacak. İtalya, Almanya, İngiltere, Yunanistan, İran,<br />
Irak, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Sudan, Cezayir, Tunus, KKTC,<br />
Azerbaycan, Rusya’nın yanı sıra, sektörün hedef pazarlarından olan<br />
Avrupa ve MENA bölgesinden de VIP alım heyetlerinin aralarında<br />
bulunduğu dünyanın dört bir yanından gelen alıcılar, Türk gıda<br />
firmalarına ihracatlarını artırma imkanı sağlayacak.<br />
84 ülkeden 65 bin ziyaretçi<br />
Üç sektörün tek çatı altında buluşturulduğu organizasyon 80 bin<br />
metrekarelik alanda, 84 ülkeden 65 bin yerli ve yabancı ziyaretçi<br />
hedefiyle düzenlenecek. Gıda toptancıları, zincir marketler, tekil<br />
ve zincir otel, restoran, cafe, yemek ve catering şirketleri gibi<br />
kurumların işletme sahipleri satın almacıları, şefleri tarafından yoğun<br />
ilgi görecek olan organizasyon ile kısa bir sürede Sial Paris, Anuga<br />
Köln, Gulfood Dubai gibi uluslararası gıda fuarlarına rakip olma<br />
hedefleniyor.
hotel restaurant<br />
116 & hi-tech<br />
fuar<br />
Seramiksan,<br />
yenilikçi<br />
ürünleriyle<br />
Cersaie’de<br />
Sektörün köklü ve yenilikçi<br />
markası Seramiksan, geniş<br />
ürün yelpazesini, 25 - 29<br />
Eylül tarihinde İtalya’da<br />
düzenlenecek olan uluslararası<br />
seramik fuarı Cersaie’de<br />
sektör profesyonellerinin<br />
ve ziyaretçilerin beğenisine<br />
sunuyor.<br />
Seramiksan, seramiğin dünya başkenti Bologna’da sektörün<br />
profesyonellerini bir araya getiren uluslararası seramik ve banyo<br />
aksesuarları fuarı Cersaie’de ileri teknolojisi, benzersiz tasarımlarıyla<br />
oluşturduğu ürünlerini sergiliyor. Seramiksan, 25 - 29 Eylül tarihlerinde<br />
Bologna Fuar Merkezi’nde düzenlenecek olan Cersaie’de, banyo, mutfak,<br />
tüm yaşam alanları ve kamusal alanlar için kullanılabilecek seramik, granit<br />
karolardan oluşan yeni ürün çeşitlerini ve vitrifiye ürünlerini ziyaretçilerle<br />
buluşturuyor.<br />
Koleksiyon güçlü bir Ar-Ge çalışmasıyla oluşturuldu<br />
Güçlü ARGE çalışmaları sonucu koleksiyonda yer alan özellikle çok yoğun<br />
yaya trafiği olan havalimanları, istasyonlar, metro sistemleri ve AVM’lerde<br />
kullanılmak üzere tasarlanan 60x60, 60x120 ve 120 x120 unglazed porcelain<br />
(sırsız porselen) ürünlerin yoğun ilgi görmesi bekleniyor. Türkiye’de ilk defa<br />
Seramiksan tarafından leke tutmayan, bakteri barındırmayan nano teknoloji<br />
ile üretilen ürünler, üstün teknolojisi ile ürettiği mat, parlak ve full lappato<br />
ürünler de Cersaie’de yerini alıyor. Dünyadaki en modern vitrifiye üretim<br />
tesisine sahip olan Seramiksan, su tasarrufu sağlayan ürünleri, kanalsız<br />
Rimles klozetleri ve farklı modellerdeki lavaboları, 2,5 – 4 lt. su ile fonksiyon<br />
yapan yeni oval ve kare takımlarını da fuarda sergiliyor.<br />
Noyan: “Cersaie’de Türkiye’yi temsil etmekten dolayı gurur<br />
duyuyoruz”<br />
Cersaie’ye 10.kez katılmanın gururunu yaşadıklarını belirten Seramiksan<br />
İhracat Müdürü Rifat Noyan: “<strong>2017</strong> yılına hızlı bir giriş yaparak önce<br />
UNICERA’da ardından ISH Fuarı’nda sergilediğimiz ürünlerimiz büyük<br />
beğeni topladı. Global trendleri yakından takip ederek güçlü ARGE<br />
çalışmalarımız sonucu oluşturduğumuz ürün yelpazemizi bu yıl da fuarda<br />
sektör profesyonelleri ile buluşturacağız. Seramiksan farkını ortaya<br />
koyacağımız ürünlerimizle Cersaie’de Türkiye’yi temsil etmekten dolayı<br />
gurur duyuyoruz.” dedi.
WorldFood<br />
Istanbul<br />
Eylül<br />
için gün<br />
sayıyor<br />
25 yıllık tecrübesiyle<br />
Uluslararası<br />
Gıda Ürünleri ve<br />
Teknolojileri Fuarı -<br />
WorldFood Istanbul;<br />
fayda sağlayacak<br />
çeşitli etkinlik ve<br />
konferanslarıyla 7-10<br />
Eylül <strong>2017</strong> tarihleri<br />
arasında Tüyap’ta<br />
sektör liderlerini bir<br />
araya getirecek…<br />
Gıda ürünleri ve teknolojileri ile ilgili<br />
sektörü buluşturan Uluslararası<br />
Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı<br />
- WorldFood Istanbul, tüm katılımcıların<br />
fayda sağlayabileceği bir platform<br />
oluşturabilmek için çalışmalarını<br />
sürdürüyor. Bu yıl 7-10 Eylül <strong>2017</strong><br />
tarihleri arasında 25. kez gıda sektörünü<br />
bir araya getirerek olan Uluslararası<br />
Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı -<br />
WorldFood Istanbul; T.C. Gıda, Tarım ve<br />
Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye Gıda ve<br />
İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu<br />
(TGDF), KOSGEB, TÜGİDER ve PAKDER<br />
tarafından da destekleniyor. Tüyap Fuar<br />
ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek<br />
olan Uluslararası Gıda Ürünleri ve<br />
Teknolojileri Fuarı - WorldFood Istanbul;<br />
500’e yakın yerli - yabancı firma ve<br />
1.200’den fazla markanın en son ürün,<br />
hizmet ve teknolojilerini sergilemeye<br />
hazırlanıyor. Türkiye’nin lider<br />
sektörlerinde lider fuarlar düzenleyen<br />
ITE Turkey’in grup şirketleri arasında<br />
yer alan EUF – E Uluslararası Fuarcılık<br />
tarafından düzenlenen WorldFood<br />
Istanbul; geçmişten geleceğe tüm<br />
zamanların en önemli sektörleri<br />
arasında yer alan gıda sektörünün tüm<br />
bileşenlerini tek bir çatı altında bir araya<br />
getiriyor. İş hacmi sayesinde Türkiye<br />
ekonomisine ve istihdamına da büyük<br />
katkılar sağlayan gıda sektörünün<br />
ilerlemesine olanak sağlayan WorldFood<br />
Istanbul; fuar katılımcılarına yeni bilgi<br />
edinmelerinin yanı sıra farklı pazarlarda<br />
iş yapma fırsatı da sunuyor.<br />
Bu yıl birbirinden ilgi çekici<br />
etkinlikleriyle dikkat çekecek<br />
Türkiye’nin dünyaya açılan gıda vitrini<br />
olma özelliği taşıyan fuar, bu yıl<br />
birbirinden ilgi çekici etkinlikleriyle de<br />
dikkatleri üzerine çekiyor. Fuar ile eş<br />
zamanlı gerçekleştirilecek inovasyon<br />
ve yemek yarışmaları; görsel bir şölen<br />
ile birlikte toplantılara lezzetli bir mola<br />
verdirecek. “Gıda satın almasında<br />
kalite standartları”, “Perakendede<br />
global vizyon” ve “Türk gıda pazarı,<br />
ithalat prosedürleri, tüketici talepleri,<br />
perakende dinamikleri” konularını<br />
içeren konferanslar da katılımcılara<br />
gıda sektörü hakkında detaylı bilgi<br />
akışı sağlayacak. Bunlara ek olarak;<br />
uluslararası satın alma heyetinin<br />
ağırlanacağı ve B2B iş görüşmelerinin<br />
organize edileceği Retail Center<br />
(Perakende ve Zincir Market iş<br />
görüşmeleri) alanı ve Azerbaycan,<br />
Kazakistan, Ukrayna, Körfez Ülkeleri,<br />
Tunus, Fas, İran, Orta Doğu ve<br />
Avrupa’dan gelecek satın alma heyetleri<br />
de farklı işbirliklerini mümkün kılacak.<br />
Fuarın açılışına az bir zaman kaldığını<br />
belirten ITE Turkey Gıda Grup Direktörü<br />
Semi Benbanaste, “Artan nüfusun<br />
ve değişen yaşam standartlarının<br />
etkisiyle gıda ürünlerindeki ihtiyaçlar<br />
da değişiklik gösteriyor. Kişiler, tüm<br />
dünyada yetişen her türlü gıda ürününe<br />
kolay bir şekilde ulaşmayı bekliyor. Bu<br />
durum gıda endüstrisini ve teknolojisinin<br />
gelişmesine ışık tutuyor. Bu doğrultuda<br />
gıda sektörü her geçen gün büyümeye<br />
devam ediyor. Bu yılki fuarımızda da<br />
sektörün öncülerini bir araya getirerek<br />
gelişimine katkı sağlamayı planlıyoruz.<br />
Katılımcıların yüz yüze görüşerek sıcak<br />
ilişkiler kurduğu, yeni pazarlar ve yeni<br />
müşteriler için oldukça verimli bir<br />
platform olan fuarımız her yıl olduğu gibi<br />
<strong>2017</strong> yılında da sektöre katkı sağlamayı<br />
hedefliyor.” dedi.
118<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Mitsubishi<br />
Electric’ten<br />
dünyanın<br />
geleceği için<br />
çevreci teknolojiler<br />
Dünyanın önde gelen çevre dostu şirketlerinden Mitsubishi Electric, 100’üncü<br />
yıldönümü olan 2021 yılına kadar ürün kullanımı ve üretimden kaynaklanan<br />
karbondioksit salımını yüzde 30 azaltmayı hedefliyor.<br />
İleri teknolojisini dünya genelinde<br />
toplumların yaşam kalitesini artırmak<br />
ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir<br />
dünya sağlamak için kullanan Mitsubishi<br />
Electric, tüm faaliyetlerini “küresel ve<br />
önde gelen çevre dostu” bir şirket olma<br />
hedefi doğrultusunda şekillendiriyor.<br />
Çevre yönetimi konusundaki tutumunu<br />
ifade eden “Eco Changes” (Eko<br />
Değişim) ilkesi çerçevesinde, hem kendi<br />
çalışanlarının hem de toplumun ekobilinç<br />
düzeyini artırmak için çalışan<br />
Mitsubishi Electric, 100. yıldönümü olan<br />
2021 yılına kadar çevreyle ilgili önemli<br />
hedefler belirlemiş durumda. Markanın<br />
bu kapsamda; toplumun karbon salımını<br />
düşürmeye, geri dönüşüme dayalı bir<br />
toplum yaratmaya, biyolojik çeşitliliğe<br />
saygı duyarak doğaya uyum sağlamaya<br />
ve çevre bilincini artırmaya yardımcı<br />
olmayı amaçladığını belirten Mitsubishi<br />
Electric Türkiye Başkanı Şevket<br />
Saraçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;<br />
“Mitsubishi Electric Corporation olarak,<br />
2021 hedeflerimiz paralelinde ürün<br />
kullanımından kaynaklanan CO2 salımını<br />
2001 mali yılına kıyasla, üretimden<br />
kaynaklanan CO2 salımını ise 1991 mali<br />
yılına göre yüzde 30 oranında azaltmayı<br />
amaçlıyoruz. Bu noktada <strong>2017</strong> Çevre<br />
Raporumuz, hedeflerimize ulaşma<br />
yolunda önemli adımlar atıldığını ortaya<br />
koyuyor.”<br />
Sera gazı ve CO2 emisyonları<br />
hedefin üzerinde bir<br />
performansla azaltıldı<br />
Mitsubishi Electric’in <strong>2017</strong> Japon mali<br />
yılına (1 Nisan 2016 - 31 Mart <strong>2017</strong><br />
dönemi) ilişkin Çevre Raporu’na göre<br />
temel hedeflere ulaşıldığını bildiren<br />
Şevket Saraçoğlu, rapor sonuçlarına<br />
ilişkin şu bilgileri aktardı; “Mitsubishi<br />
Electric Corporation, üretim tesislerinin<br />
yenilenmesi ve operasyonel süreçlerin<br />
gözden geçirilmesi gibi birtakım<br />
faaliyetler sonucunda, toplam yıllık sera<br />
gazı emisyonlarını 1,43 milyon ton olarak<br />
belirlenen hedefin de altında bir rakama,<br />
1,34 milyon tona düşürmeyi başardı.<br />
Tesislerde klimaların ve aydınlatmaların<br />
değiştirilmesi ve Nesnelerin İnterneti<br />
(IoT) teknolojilerinin benimsenmesi<br />
sayesinde üretimde verimlilik arttı ve<br />
bunun sonucunda enerjiden kaynaklanan<br />
CO2 miktarı 23 bin ton azaltıldı. Başta<br />
endüstriyel mekatronik ürünleri ve<br />
elektrikli ev aletleri olmak üzere 106<br />
Mitsubishi Electric eko-ürününün neden<br />
olduğu CO2 emisyonları, hedefin üzerinde<br />
bir performansla yüzde 35 azaltıldı.<br />
CO2 harici emisyonlar ise CO2 eşdeğeri<br />
bazında 260 bin tona düşürüldü.”
Toplam su tüketiminde 40 bin<br />
metreküp tasarruf<br />
Mitsubishi Electric Corporation’ın,<br />
Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI-<br />
World Resources Institude) tarafından<br />
geliştirilen su riski değerlendirme<br />
aracı WRI Aqueduct’u kullanarak, su<br />
riski tedbirlerine en çok ihtiyaç duyulan<br />
küresel üretim sahalarına öncelik<br />
verdiğini belirten Saraçoğlu, bunun<br />
sonucunda toplam su tüketiminin 40 bin<br />
metreküp azaltıldığını söyledi. Saraçoğlu,<br />
markanın arıtılan atık suların soğutma<br />
sistemlerinde yeniden kullanılması gibi<br />
bazı tedbirler sayesinde kümülatif su geri<br />
dönüşüm oranının iyileştirilmesine katkı<br />
sağladığının da altını çizdi.<br />
Çalışanlarını çevre için harekete<br />
geçmeye teşvik ediyor<br />
Mitsubishi Electric’in çevresel farkındalık<br />
konusundaki çalışmalarına dikkat çeken<br />
Saraçoğlu, şu açıklamalarda bulundu;<br />
“Çalışanlarını, doğayı gözlemlemeleri<br />
ve çevre için bireysel olarak harekete<br />
geçmeleri konusunda teşvik eden<br />
Mitsubishi Electric, zarar görmüş<br />
ormanlık alanları iyileştirmeye ve<br />
doğayı korumaya yönelik faaliyetler<br />
düzenliyor. Mitsubishi Electric’in <strong>2017</strong><br />
Çevre Raporu’na göre; Japonya’da nadir<br />
ve endemik türler de dahil olmak üzere<br />
doğanın korunması ve desteklenmesi<br />
amacıyla 10 iş sahasında “Yaşayan<br />
Canlılar Çalışmaları” yürütülerek,<br />
çalışmaya katılan iş sahası sayısı<br />
toplamda 17’ye çıkarıldı. Şirket<br />
bünyesinde gerçekleştirilen Mitsubishi<br />
Electric açık hava sınıflarına ve Satoyama<br />
Orman Koruma Projesi’ne 3 bin 500<br />
kişinin katılması hedeflenirken, çevre<br />
duyarlılığı yüksek çalışanların yoğun ilgisi<br />
sonucunda bu sayı 5 bin 100 seviyesine<br />
ulaştı.”<br />
Saraçoğlu, Mitsubishi Electric’in dünya<br />
genelinde yer alan 90 fabrikasındaki hava<br />
kirliliği, su kirliliği, kimyasal maddeler,<br />
sera gazı emisyonları ve atık bertarafı gibi<br />
çevresel risklerin azaltılması için çeşitli<br />
girişimlerde bulunulmasının ardından<br />
tüm fabrikalar için 100 üzerinden<br />
ortalama 90 puana ulaşıldığını da bildirdi.<br />
Binalar, sanayi ve alt yapı<br />
projeleri için çevre dostu<br />
teknolojiler<br />
Mitsubishi Electric’in tüm ürün ve<br />
çözümlerinin ileri teknoloji, kalite<br />
ve enerji tasarrufu çerçevesinde<br />
geliştirildiğinin altını çizen Saraçoğlu,<br />
“Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de<br />
çevre dostu binalar, tesisler ve alt yapı<br />
projelerinin iklimlendirme, otomasyon,<br />
asansör, yürüyen merdiven ve görsel<br />
veri sistemleri için iddialı bir çözüm<br />
ortağıyız” diyerek şu bilgileri aktardı;<br />
“Türkiye’de çevreci, kullanıcı dostu ve<br />
uzun ömürlü otomasyon çözümlerimizle<br />
işletmelerde ve projelerde ciddi oranda<br />
enerji tasarrufu sağlıyoruz. Mitsubishi<br />
Electric’in Sanayi 4.0’a yanıtı olan<br />
dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory<br />
ile fabrikalara çok daha hızlı, verimli<br />
ve çevreci üretim imkanı tanıyoruz.<br />
Konut, ofis ve endüstriyel klima<br />
sistemleri alanında sistem ömrünü<br />
tamamlayana kadar çevreye dost bir<br />
yaklaşımla maksimum enerji tasarrufu<br />
sağlayacak sorunsuz bir performans<br />
sunmayı hedefliyoruz. Mitsubishi<br />
Electric tarafından icat edilen ve sadece<br />
markamızın asansörlerinde bulunan<br />
kabin içi yüke göre asansör hızını<br />
belirleme teknolojimizle de yüksek enerji<br />
tasarrufu sağlıyor ve karbondioksit<br />
salımını azaltıyoruz.”
120<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Turizmde<br />
dönüşenler,<br />
fark oluşturup<br />
rekabette<br />
öne geçiyor!<br />
Dijital dönüşümü,<br />
müşterilerle<br />
etkileşimde bulunmak<br />
ve rekabette avantaj<br />
kazanmak için<br />
sürekli daha iyi yollar<br />
bulmayı sağlayan<br />
bir araç olarak<br />
tanımlayan great<br />
Ajans Yönetici Ortağı<br />
Saygın Karabay,<br />
dijital dönüşümün<br />
etkilendiği en büyük<br />
sektörün kuşkusuz<br />
turizm olduğunu<br />
söylüyor.<br />
Özellikle son 20 yılda tüketiciler<br />
için oldukça hız kazanan dijital<br />
kullanım artık şirketlerin kendilerini<br />
ve hizmetlerini geliştirerek alışılageldik<br />
klasik yöntemlerini dönüştürmesine<br />
neden oldu. Dolayısıyla firmalar; zamana<br />
uyum sağlayabilmek, rekabet üstünlüğü<br />
ele geçirmek ve iş verimliliğini en üst<br />
düzeye çıkarmak için dijital teknolojileri<br />
tüm süreçlerinde kullanmaya yöneldiler.<br />
Yapılan araştırmalara göre insanların<br />
%90’ından fazlası seyahatleri öncesinde<br />
gideceği yeri online olarak araştırıyor ve<br />
yarısı da rezervasyon kararını bu şekilde<br />
veriyor. Dolayısıyla turizm şirketleri için<br />
online dünyada yer almanın yadsınamaz<br />
bir hal aldığını söyleyen great Ajans<br />
Yönetici Ortağı Saygın Karabay, “Kişilerin<br />
deneyimlerini paylaştığı gerçek yorumlar,<br />
online olarak rezervasyon ve ödeme<br />
yapabilme, mobil bir uygulama varlığı,<br />
hali hazırda çok kullanılan uygulamalar<br />
üzerindeki bilinirlik ve adaptasyon gibi<br />
unsurlar artık standart olarak görülüyor.<br />
Yenilikçi teknolojiler arasında AR ve<br />
VR uygulamalarla fark ortaya koymaya<br />
çalışan sektör oyuncuları var.” diyor.<br />
Turizmciler mutlaka dijital<br />
dönüşüme yönelmeli!<br />
Turizm sektöründe yer alan her firmanın,<br />
hem iş yükünü azaltması hem insanların<br />
erişimine her yoldan açık olabilmesi hem<br />
de işine sorunsuz devam edebilmesi<br />
için dijital dönüşüme mutlaka önem<br />
vermesi gerektiğinin altını çizerek<br />
turizm işletmeleriyle her mecrada<br />
karşılaşabilmenin altında maddi ve teknik<br />
olarak ciddi bir yatırımın bulunduğunu<br />
ifade ediyor.<br />
Maliyet kontrolü şart<br />
Dijital dönüşümün, turizm şirketlerinin<br />
öncelikli ihtiyaçlarına göre planlı<br />
yapılması gerektiğini, bir anda tüm<br />
süreçlerin dijitale başlamasının<br />
yönetilemez bir hal alabileceğini<br />
vurgulayan Karabay, mutlaka maliyet<br />
kontrolü ile ilerlenmesi ve işinin uzmanı<br />
kişi ve kurumlarla çalışılması gerektiğinin<br />
de altını çiziyor. Dijital dönüşüm<br />
konusunda turizmcilerin dışarıdan alacağı<br />
destek kadar kendi içindeki yapılanmanın<br />
da hayati öneme sahip olduğunu söyleyen<br />
Karabay, “bu tarz bir operasyon sürecinde<br />
mutlaka şirket içinde görevlendirme<br />
yapılması ve mümkünse bir departman<br />
kurulması gerekir. Zira önümüzdeki<br />
asırda, bu departmanlar zorunlu hale<br />
gelecek ve şirketin muhasebe biriminden<br />
daha önemli bir hal alacak” yorumunda<br />
bulunuyor.
122<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
hotel-tech<br />
Geleceğin<br />
gezgin grubu<br />
“sosyal medyacılar”<br />
Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı<br />
ve işlemcilerinden biri olan Amadeus, araştırma şirketi Frost&Sullivan ile<br />
seyahat endüstrisine yön verecek olan gezgin gruplarını belirledi. Geleceğin 6<br />
gezgin grubundan biri “sosyal medyacılar” olacak.<br />
Türkiye’de 1994 yılından beri<br />
faaliyet gösteren, küresel seyahat<br />
endüstrisinin ileri teknoloji<br />
çözümleri sağlayıcısı Amadeus’un<br />
Türkiye Genel Müdürü Eric Willems,<br />
“Turizm endüstrisine teknolojik bakış<br />
açısı ve kullanıcı bakış açısı üzerinden<br />
iki farklı yorum getiren araştırmamız,<br />
13 yıl sonrası için yollara düşecek olan<br />
gezgin gruplarına dair öngörülerde<br />
bulunmaya çalışıyor. Geleceğin gezgin<br />
grupları raporu ile gelecekte tüketicilerle<br />
daha iyi iletişim kurarak, onların<br />
ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sunmak<br />
isteyen seyahat sektörü oyuncularına<br />
yol gösteriyoruz” dedi. Raporda en<br />
dikkat çekici grubun “sosyal medya”<br />
gezginleri olduğuna vurgu yapan Willems,<br />
“Seyahat onlar için sosyal sermaye<br />
demek; her anlarını sosyal medyada<br />
paylaşıyorlar. Onlar için önemi olan<br />
takipçilerinin beğenisi. Çok kişinin takip<br />
ettiği, yapılması gerekenler listeleri<br />
gibi araçları kullanarak seyahatlerini<br />
planlıyorlar. Markalarla işbirliği yaparak,<br />
sosyal medyadaki kimliklerini kazanca<br />
çevirebiliyorlar. Uçuş sırasında, otel<br />
odalarında, eğlence ve deneyimler söz<br />
konusu olduğunda kişiselleştirilmiş<br />
seçenekler sunulmasından hoşlanıyorlar.<br />
Sosyal medyadaki etki puanlarını<br />
artıracak markalar ve seyahatler bu<br />
gruptakilerin ilgi alanına giriyor” diye<br />
konuştu.<br />
“Tatillerimizi gitmeden<br />
deneyimleyebileceğiz”<br />
Teknolojinin seyahat endüstürisine<br />
entegrasyonunun tamamlanmasıyla<br />
gezginlerin tatillerini rezervasyon<br />
sürecinde deneyimleyebileceğine<br />
dikkat çeken Eric Willems, “Sanal<br />
gerçekliğin hayatımızın her alanına<br />
giriş yaptığı dönemde turizm endüstrisi<br />
de bu teknolojiyi satın almadan önce<br />
deneyimlemek amacıyla kullanabilecek.<br />
Gezginler sanal gerçeklik ile ön izleme<br />
yaparak seçeneklerinin neler olduğunu<br />
deneyimleyerek öğrenecekler. Böylece<br />
oluşabilecek hayal kırıklığı riskine karşı<br />
da önlem alınmış olacak. Teknolojik<br />
değişim hızını artırmaya devam ederken<br />
insanların ihtiyaçlarına hitap etmek için<br />
teknolojinin bir araç olduğunun altını<br />
çizen rapor, gezginleri motive eden ana<br />
nedenler çerçevesinde altı seyahat gezgin<br />
grubu hakkında bizlere ışık tutuyor.<br />
Kimi zorunlu, kimi kişisel gelişim gibi<br />
nedenlerle seyahat eden gezginler birçok<br />
farklı amaç ve motivasyona sahipler”<br />
dedi.
Amadeus ve Frost&Sullivan<br />
hazırladığı raporda yer alan<br />
diğer 5 gezgin grubu;<br />
Zoraki gezginler<br />
Belirli bir toplantıya katılmak, bir<br />
müşteriyle buluşmak ya da bayram gibi<br />
özel günlerde ailelerini görmek için<br />
seyahat ediyorlar. Her şeyin sorunsuz<br />
ilerlemesini istiyorlar. Uçak biletlerini<br />
satın alırken tercihleri, seyahat sırasında<br />
ekstra ödemeden ilk paketin içinde<br />
olması. İş seyahatlerinin esnekliğini<br />
en iyi şekilde yönetmeyi ve kişisel<br />
seyahati tek bir seyahate dönüştürmeyi<br />
tercih ediyorlar. Seyahatlerinin çok<br />
öncesinden rezervasyon yapabilmek<br />
onlar için önemli.Sık seyehat edip hava<br />
alanlarında çok zaman geçirdiklerinden,<br />
kendilerini oyalayacak her türlü<br />
eğlenceye sıcak bakıyorlar. Genelde<br />
belirli bir amaçla seyahat ediyor olsalar<br />
da, planlarıyla uyumlu, boş vakitlerini<br />
değerlendirebilecekleri tekliflere açıklar.<br />
Rahatlık arayanlar<br />
Zamanları kısıtlı olduğundan onlar için<br />
tatilin anlamı dinlenmek. Bütün seyahat<br />
planlamalarını onlar adına başkalarının<br />
üstlenmesini tercih ediyorlar. Sunulan<br />
seçeneklerin basit ve anlaşılır olmasını<br />
istiyorlar. Tercihleri, güvenlik, konfor ve<br />
kolaylık vaat eden şirketlerin sunduğu<br />
paket programlar.<br />
Ödül avcıları<br />
Tatil, onlar için çok çalışıp yorulmaları<br />
karşılığında aldıkları ve fazlasıyla<br />
hak ettiklerini düşündükleri bir ödül.<br />
Merkezde kendilerinin olduğu aktiviteler<br />
için zaman ve alan yaratma eğilimindeler.<br />
Helikopterle uçmak veya bir dağın<br />
zirvesindeki egzotik bir spa’da yorgunluk<br />
atmak gibi kendilerini ‘’şımartacak’’<br />
aktiviteler için zaman ayırıyorlar.<br />
Konfor ve verimlilik arasındaki dengeyi<br />
sağlamak için, bilgilerinden yola çıkılarak<br />
‘’kişiselleştirilmiş’’ seyahatlere sıcak<br />
bakıyorlar. Havalimanı’nda kendileriyle<br />
özel olarak ilgilenen görevliler ya da<br />
hızlandırılmış check-in gibi VIP hizmetler<br />
satın aldıkları oluyor. Kendilerini iyi<br />
hissettirecek, sağlık kontrolü veya spa<br />
ziyareti hizmetlerin sunulmasından da<br />
hoşlanıyorlar.<br />
Kültür Meraklıları<br />
Seyahat onlar için yeni kültürlerleri<br />
yakından tanımak için bir fırsat. Pek<br />
bilinmeyen yerleri keşfetmeyi tercih<br />
ediyorlar. Deneyimleri ne kadar<br />
gerçekçiyse, o kadar çok keyif alıyorlar.<br />
Daha ziyade online sosyal platformlardaki<br />
tavsiyelere göre hareket ediyorlar.<br />
Etikçiler<br />
Seyahat ederken etik değerleri de<br />
gözetiyorlar. Örneğin gidecekleri yerin<br />
turizmine katkıda bulunmak gibi bir<br />
amaçları olabiliyor. Kendileriyle aynı<br />
değerleri gözeten seyahat markalarını<br />
tercih ediyorlar. Markaların açık şekilde<br />
ekolojik ve etik kaygılar taşımasına önem<br />
veriyorlar. ‘’Sanal gezi’’ fikrine, sanal<br />
gerçeklik gözlükleriyle siyasi veya etnik<br />
sebeplerden dolayı gidilemeyen yerleri<br />
‘’ziyaret etme’’ye sıcak bakıyorlar.<br />
Seyahat ederken etik değerleri<br />
gözettikleri için ‘’geri vermek’’ başlıca<br />
motivasyonlardan biri. Örneğin, gittikleri<br />
yerde bir okulun inşasına veya alt yapı<br />
çalışmalarına katkıda bulunuyorlar.<br />
Mümkün olduğunca küçük bir karbon<br />
ayak izi bırakacak seyahat araçlarını<br />
tercih ediyorlar. Bu nedenle de ‘’yeşil<br />
programlar’’ uygulayan şirketleri tercih<br />
ediyorlar. Çevreyi korumak adına uçarken<br />
geniş koltuk aralığı gibi lükslerden seve<br />
seve feragat edebiliyorlar.
hotel restaurant<br />
124 & hi-tech<br />
ürün<br />
Dekorasyonda mozaik tasarımın yıldızı<br />
Studio Mosaics<br />
Trend oluşturan<br />
tasarımlara imza atan<br />
Tureks Stone, Studio<br />
Mosaics koleksiyonu ile<br />
mermer ve doğal taşların<br />
eşsiz dokusunu özgün<br />
mozaik formlarla yaşam<br />
alanlarına yansıtıyor.<br />
Tureks Stone, farklı renkler ve<br />
özgün desenlerden oluşan Studio<br />
Mosaics koleksiyonu ile mekanlara<br />
estetik kazandırıyor. Mermerin doğal<br />
renk tonlarını geometrik formlarda<br />
yansıtan Studio Mosaics, yaşam<br />
alanlarına çarpıcı bir görünüm katıyor.<br />
16 tasarım, 63 renk alternatifi<br />
16 özgün modelden oluşan Studio<br />
Mosaics koleksiyonu, 63 renk alternatifi<br />
ile her zevke hitap ediyor. Petek<br />
formlardan örgülü desenlere, kare ve<br />
dikdörtgen geçişli formlardan ahşap<br />
dokusu görünümüne, çoklu geometrik<br />
formlardan tekrarlı üçgen formlara<br />
ve kontrast renklere kadar geniş<br />
bir seçenek yelpazesi sunan Studio<br />
Mosaics, mekanlarda güçlü bir algı<br />
oluşturmayı başarıyor.<br />
Tureks Stone’un iddialı ürünleri<br />
arasında özel koleksiyon, dekorasyonda<br />
yenilik arayanlar için ideal bir ürün<br />
olarak öne çıkıyor.
hotel restaurant<br />
126 & hi-tech<br />
ürünler<br />
Legrand’dan anahtarsız<br />
cihazların anahtarı<br />
Led ışıklı anahtarlı fişiyle Legrand, kaliteyi estetikle buluşturarak<br />
yaşam alanlarınıza konfor sunmaya devam ediyor. Modern<br />
ve minimalist tasarımın yanı sıra beyazın saflığını yaşam<br />
alanlarına taşıyan led ışıklı anahtarlı fişiyle Legrand, güvenli LED<br />
teknolojisiyle kullanıcısının tasarruf yapmasına olanak tanıyor. On/<br />
Off tuşuyla da güvenli bir kullanım imkanı sunan bu ürün, Alman<br />
ve Fransız standartı ile uyumlu fişi sayesinde beğeni topluyor.<br />
Cycling deneyimi hiç bu kadar keyifli olmamıştı!<br />
Life Fitness, portföyüne yeni eklediği ICG’nin cycling uzmanlığı<br />
ve Life Fitness tecrübesi ile üretilen IC4, IC5, IC6 ve IC7’den<br />
oluşan cycling filosunu tüketicinin beğenisine sunuyor. İlk<br />
kez cycling deneyimleyeceklerin ve cycling profesyonellerin<br />
ortak noktası IC filosunun en son modeli IC7, kullanıcı ve<br />
eğitmen için en hassas WattRate® Güç Ölçer özelliğine sahip.<br />
CoachByColor ile yoğunluk kılavuzu gibi özellikleri barındıran<br />
bisiklet, kullanıcının egzersiz boyunca diğer kullanıcılar ve<br />
eğitmen ile etkileşimde kalmasını sağlıyor. Life Fitness IC7,<br />
gücünü kendinden alan jeneratörlü Wattrate TFT konsola<br />
sahip. 300 derece manyetik direnç ve kullanıcı yardım destek<br />
özellikleriyle de hem konforlu hem de üst düzey sürüş sağlıyor.<br />
IC7’nin “ICG Training” aplikasyonu da spor yaparken size<br />
interaktif dünyanın kapılarını açıyor. Tüm bu üstün özellikleri<br />
ile Life Fitness IC cycling filosu, spor hayatınızın başrol<br />
oyuncusu olmaya aday.<br />
Şarjını unutanlar için<br />
Panasonic Eco Solutions’tan<br />
yeni USB priz<br />
Cep telefonundan MP3 playerlara, taşınabilir elektronik cihazlar<br />
bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. En önemli sorunsa<br />
tüm bu cihazların şarjının kısa sürede tükeniyor olması. Hele bir<br />
de şarj cihazınızı ya da adaptörünüzü yanınıza almadıysanız asıl<br />
sorun o zaman başlıyor. Elektrik anahtarı ve priz sektörünün<br />
lider ismi Panasonic Eco Solutions Türkiye şimdi yeni ürünüyle<br />
bu konuya etkili bir çözüm sunuyor. VİKO markalı USB prizleri,<br />
elektronik cihazları, adaptöre ihtiyaç duymadan USB bağlantı<br />
kablosuyla şarj etmenizi olanaklı hale getiriyor.
hotel restaurant<br />
128 & hi-tech<br />
ürünler<br />
Geberit Piave ve Brenta ile<br />
üst düzey hijyen<br />
Geberit, inovasyon bakış açısının dışa vurumu olan<br />
fotoselli batarya sistemleriyle yaşam alanlarını<br />
yenilikçi çözümlerle buluşturmaya devam ediyor.<br />
İnce ve zarif olmasının dışında sağlamlığıyla da göze<br />
çarpan Piave ve Brenta bataryaları, hem ankastre<br />
hem de tezgah üstü modelleriyle mekanların<br />
gereksinimlerine göre çözümler sunuyor. Geberit,<br />
Piave ve Brenta bataryaları ile 7/24 çalışan mekanları<br />
işlevsel ve güvenilir ürünlerle buluşturuyor. Her tür<br />
lavabo tasarımıyla rahatlıkla uyum sağlayabilen ve<br />
ankastre kullanımı için 170 ve 220 mm’lik ölçüleriyle<br />
kullanıcısının beğenisini kazanan Piave ve Brenta,<br />
incelik, zariflik ve sağlamlığının yanı sıra hızlı ve<br />
hatasız olarak montaj yapılabilme özellikleriyle de ön<br />
plana çıkıyor. Çekici bir fiyat-performans dengesinin<br />
yanı sıra kullanıcısına sunduğu enerji ve su<br />
tasarrufuyla da öne çıkan Geberit fotoselli bataryalar,<br />
elektrikli, pilli ve dinamolu olmak üzere üç farklı güç<br />
kaynağı seçeneğiyle takipçileriyle buluşuyor.<br />
TP-Link’ten yüksek<br />
kazançlı<br />
WiFi USB Adaptörü<br />
Kablosuz ağ pazarında dünya lideri olan TP-Link, başta masaüstü bilgisayar kullanıcıları olmak üzere yeni nesil WiFi standardına<br />
sahip olmayan bilgisayar kullanıcıları için yeni USB adaptör çözümünü duyurdu. En yeni WiFi standardı olan 802.11ac destekli Archer<br />
T9UH, yüksek hız, esnek bağlantı, geniş kapsama alanı gibi WiFi konusunda tüm beklentileri karşılayabilen yüksek performanslı<br />
bir ürün. Masaüstü PC ya da taşınabilir bilgisayarlarla kullanılabilen ürün, yüksek hızda ağa sahip olan ama bilgisayarlarında yeni<br />
teknoloji WiFi desteği olmayan kullanıcılar için ideal bir çözüm. Archer T9UH, şık ve kullanımı kolaylaştıran esnek bir tasarıma<br />
sahip. Kolay takılıp çıkarılan adaptörü ve ürünün kablo ile PC’ye bağlandığında takılacağı USB standı ile kullanımı ve bağlantıyı<br />
kolaylaştırıyor. Ürünün kurulumu da çok basit. WPS tuşuna basarak yönlendirici ile eşleşiyor ve kullanıma hazır hale geliyor.