HABERLER - Diyanet İşleri Başkanlığı
HABERLER - Diyanet İşleri Başkanlığı
HABERLER - Diyanet İşleri Başkanlığı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ir ayet bir yorum<br />
gelip şeytanlara uyanlar ahirette<br />
pişman olurlar.<br />
1. Allah’ın kitabını<br />
görmezlikten gelenlere<br />
şeytanlar musallat olur<br />
“Görmezden gelmek” diye<br />
çevirdiğimiz “aşâ” kelimesi, insanın<br />
gözünde oluşan zayıflık<br />
ve tavukkarası denilen körlük<br />
demektir. “Rahman'ın zikri” ile<br />
maksat, Allah kelamı Kur'an-ı<br />
Kerim’dir.<br />
Rahman’ın zikrine karşı körlük<br />
etmek, Kur'an’ın emir ve yasaklarını,<br />
helal ve haramlarını,<br />
öğüt ve ilkelerini görmezlikten<br />
gelmek, özel, aile ve toplum<br />
hayatında ilahî mesajları dikkate<br />
almamaktır. Burada sözü edilen<br />
körlük; fiziksel anlamda değil,<br />
Kur'anî gerçekleri dikkate almamak,<br />
Kur'an hükümlerini yok<br />
saymaktır. Bu tür körlük birçok<br />
ayette ifade edilmiştir.<br />
Mesela Zuhruf suresinin 40.<br />
ayetinde, “(Ey Peygamberim!)<br />
Sağırlara sen mi duyuracaksın?<br />
Yahut körleri ve apaçık bir sapıklık<br />
içinde olanları sen mi doğru<br />
yola ileteceksin?” buyrulmuş;<br />
A’raf suresinin 179. ayetinde<br />
kalpleri ile gerçeği anlamayan,<br />
gözleri ile gerçeği görmeyen<br />
ve kulakları ile gerçeği işitmeyenlerin<br />
cehennemlik oldukları<br />
bildirilmiştir.<br />
Rahman'ın zikrine karşı körlük<br />
iki çeşittir: Birincisi Kur'an’ın<br />
Allah kelamı olduğunu kabul<br />
etmemek, emir ve yasaklarını,<br />
hüküm ve ilkelerini beğenmemektir.<br />
Bu tür körlük küfürdür, kişiyi<br />
ebedî hüsrana götürür. İkincisi,<br />
Kur'an’ın Allah kelamı olduğunu<br />
kabul ettiği hâlde emir ve yasaklarına,<br />
hüküm ve ilkelerine<br />
uymamaktır. Bu tür körlük kişiyi<br />
günahkâr yapar. İnsan Kur'an’a<br />
42<br />
Ağustos 2010 - 136<br />
karşı görevlerini terk ederse,<br />
Kur'an’ı görmezlikten gelmiş<br />
olur. Kur'an’a karşı beş görevimiz<br />
vardır:<br />
(a) Kur'an’a iman etmek. Yüce<br />
Rabbimiz, “Allah’a, Peygamberine<br />
ve indirdiğimiz nura/Kur'an’a<br />
iman edin.” (Teğabün, 8) buyurmaktadır.<br />
Kur'an’a iman etmek; Kur'an’ın<br />
Allah kelamı olduğunu, verdiği<br />
bilgilerin, emir ve yasakların,<br />
hüküm ve ilkelerinin doğru olduğunu<br />
kabul etmektir.<br />
(b) Kur'an’ı okumak. Yüce Rabbimiz,<br />
“Kur'an’ı tertil üzere oku”<br />
(Müzzemmil, 4) buyurmaktadır.<br />
Tertil üzere okumak; Kur'an’ı<br />
her harf ve kelimesinin ve manasının<br />
hakkını vererek, eda ve<br />
seda ile tecvit kurallarına uyarak,<br />
güzel, düzgün ve kusursuz<br />
bir şekilde ağır ağır ve tane tane<br />
okumaktır.<br />
Yüce Allah’ın bu emrini yerine<br />
getirmek için her Müslümanın<br />
Kur'an-ı Kerim’i Arapça aslından<br />
öğrenmesi gerekir. Kur'an-ı<br />
Kerim’i düzgün öğrenebilmek<br />
için mutlaka ehil olan birinden<br />
ders almak gerekir. Kur'an-ı<br />
Kerim’i aslından tertil üzere okumak<br />
ibadettir.<br />
Peygamberimiz (s.a.s.), okunduğu<br />
zaman her harfine on hasene<br />
sevabı verileceğini bildirmiştir.<br />
(Müslim, Müsâfirîn, 252) Okunan<br />
Kur'an-ı Kerim, kıyamet gününde<br />
sahibine şefaat edecektir.<br />
(Tirmizî Fedâilü’l-Kur'an, 16)<br />
(c) Kur'an’ı anlamak. Yüce Rabbimiz,<br />
“Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık<br />
Kitabın ayetleridir. Biz onu,<br />
düşünüp anlayasınız diye Arapça<br />
bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf,<br />
2) buyurmaktadır.<br />
Kur'an’da Peygamberimiz<br />
(s.a.s.)’in diliyle, "Bana, Müslümanlardan<br />
olmam ve Kur'an’ı<br />
okumam emredildi." (Neml, 91-<br />
92) denilmiştir.<br />
“Kur'an’ı anlamak” ifadesinden<br />
üç şeyi anlamamız gerekir:<br />
Kur'an’ın ne olduğunu anlamak,<br />
Kur'an’ın ne dediğini anlamak<br />
ve Kur'an’ın ne demek istediğini<br />
anlamak. Yüce Allah, Kur'an’ın<br />
anlaşılmasını istemektedir: “Biz,<br />
onlar düşünüp anlayabilsinler<br />
diye (gerçekleri) bu Kur'an’da<br />
değişik biçimlerde açıkladık."<br />
(İsrâ, 41) “Bak, anlasınlar diye<br />
ayetleri değişik biçimlerde nasıl<br />
açıklıyoruz.” (En’âm, 65) Yüce<br />
Allah Kur'an’ı anlamayanları kınamaktadır:<br />
“Hâlâ Kur'an'ı düşünüp<br />
anlamaya çalışmıyorlar mı?"<br />
(Nisa, 82; bk. Muhammed, 24)<br />
Kur'an’ı doğru anlayabilmek için<br />
her şeyden önce Kur'an’ın ne<br />
olduğunu ve nasıl bir kitap olduğunu<br />
anlamamız gerekir. Kur'an,<br />
kelimelerinin seçilişi ve cümlelerinin<br />
dizilişi, lafzı ve manasıyla<br />
tamamen Allah’a aittir. Cibril<br />
(a.s.), Kur'an’ı Hz. Peygamber<br />
(s.a.s.)’e, Hz. Peygamber de<br />
insanlara ulaştırmada sadece<br />
birer aracıdır. Kur'an, bize Allah’ı<br />
ve insanı tanıtır; Allah’ın emir ve<br />
yasaklarını, helal ve haramlarını,<br />
öğüt ve tavsiyelerini, hüküm ve<br />
sınırlarını, vaat ve vaîdini, iman,<br />
ahlak ve ibadet kurallarını, iman<br />
edip salih amel işleyenlerin<br />
mükâfatlarını, inkâr edip isyan<br />
edenlerin ahiretteki cezalarını,<br />
ibret alınması için geçmiş kavimlerin<br />
kıssalarını ve ahiret ahvalini<br />
anlatır. İnsanın kendisine,<br />
Allah’a, insanlara, çevreye ve<br />
diğer varlıklara karşı görevlerini<br />
bildirir.<br />
Kur'an’ın ne olduğunu ve ne dediğini<br />
anlamadan da ne demek<br />
istediğini anlayamayız. Kur'an’ın<br />
ne dediğini anlamak, Kur'an'ın<br />
anlamını öğrenmek ve kavramaktır.<br />
Kur'an’ın ne dediğini