Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YETİŞENLER EDİTORYAL DERNEĞİ’NDEN
YETİŞENLER DERNEĞİ’NDEN
Sunuş
Umberto Eco’ya elektronik kitapla
ilgili düşüncelerini sormuşlar, şöyle
yanıtlamış: “Elektronik kitap pek
çok alanda olağanüstü bir kullanım
rahatlığı getirse de okumanın
gereklerine en iyi uyarlanmış
teknolojiyle bile, Savaş ve Barış’ı bir
e-kitap olarak okumanın ne kadar
iyi olacağını bilemem.”
Ne biz Tolstoy’uz ne de
yazdıklarımız Savaş ve Barış.
Ortak yanımız, kitapları elimizde
hissederek, kokusunu içimize
çekerek okumaya alışmış bir neslin
çocukları olmamız. Mezunlarımız
arasında bizler gibi pek çok kişi
var. Bunca zaman The Beacon’ın
fiziksel baskısını sürdürmek
konusunda onları düşünerek ödün
vermedik. Ama pandemi birçok şeyi
olduğu gibi bizim koşullarımızı da
değiştirdi ve The Beacon’ı bu sayıda
çok sınırlı adet basabilmemize
izin verdi. Bu nedenle, basılı
kopyanın eksikliğini duyacak tüm
Şu son günlerde
tabiat ana bize,
dünyanın ne kadar
küçük, kaynaklarının
ne kadar kısıtlı ve paha
biçilmez olduğunu
gösterdi. Küçücük
bir virüs, gezegenin
her noktasına kısacık
zamanda ulaşırken engel,
sınır tanımamış, zengin,
yoksul ayrımı yapmamıştı.
Bütün çocuklarına,
ancak kendisine uyum
sağlayarak ve onun
dilinde konuşarak hayatta
kalabileceklerini bir kez
daha hatırlatmıştı.
mezunlarımızın bizi bağışlamalarını
diliyoruz.
Dünyanın henüz normal döngüsünü
sürdürdüğü 2019’un son
günlerinde dergi ekibimiz pırıl pırıl iki
genç yazar kazandı. Banu Dağıstan
ve Begüm Tatari hoş geldiniz, bizi
çoğaltıp renklendirdiniz.
Alışılmış düzeninde 2020
başladığında ACI son hızla
geleceğe koşuyor, Yetişenler
Derneği geleneksel etkinliklerini
sürdürüyor, on altı yıllık başkanı
Sevin Oran görevini Aylin Başakın’a
devrediyordu. Güneş bir doğup
bir batar, dünya bir eksilip bir
çoğalırken her kayıp yüreğimizde
onulmaz yaralar açıyor, her doğum
içimizi yeniden yaşama sevinciyle
dolduruyordu. Zamanın içimizde
ve dışımızda izlerini bırakarak
yürümeye devam ettiği günlerde
dünya ani bir salgınla sarsıldı.
Ülkeler ve bölgeler birer birer
kendi içlerine kapanırken, bizler okuma ve yazma
dünyasının önümüze açtığı yepyeni ufuklarda
özgürce gezinmeye devam ettik.
İlk hedefimiz tarihin sıfır noktası oldu. Arkeolog
Gülriz Kozbe ile birlikte Göbeklitepe’ye gittik,
anlattıklarına dikkatle kulak verdik. Eskiyi
günümüze taşıyan, pek çok binayı restorasyonla
zamana kazandıran mimar Hale Balcıoğlu’nu tarihi
çalışma mekânında ziyaret ettikten sonra ilhamını
Antik Mezopotamya ve Yunan medeniyetlerinden
alan Mitosların Uyanışı sergisiyle kendi uyanışını
da gerçekleştiren bir genç sanatçının, Ekin
Balcıoğlu’nun renkli yaşamına misafir olduk.
YenidenBiz projesiyle çalışmaya ara vermiş
kadınları yeniden iş hayatına kazandıran ve
pek çok sosyal projede sorumluluk alan Ayşe
Güçlü Onur’la sohbet ettik; kadın doğası
üzerine yoğunlaşan, özgün kadın portreleri ve
renkli ilüstrasyonları ile bunu yansıtan Estel
Bensinyor’un yaratıcı dünyasında dolaştık.
Londra’da yaşayan hukukçu Cansu Çağlar siber
alemde demokrasi manipülasyonuyla nasıl
izlenebilir olduğumuzu, telefonlarımızın her türlü
ruh ve beden sağlığı bilgisini nasıl erişilir kıldığını
anlattı bize. Google’ın, küresel teknoloji üssü
Dublin’deki Avrupa Birliği Genel Merkezi’nde
çalışan Kamil Tavas’tan işini, oradaki yaşamını
ve yakında Amazon’da basılacak kitabı Dalga’nın
korkulara karşı savaşan kahramanlarını dinledik.
Kitapların peşini bırakmadık. Bir Kütüphane
Dosyası açıp, içine girdik. Her birimizi iflah olmaz
kitap kurtlarına dönüştüren ACI kütüphanesinde
dolaştık. Şükran Yücel ve Ferzan İzmiri bizi
öğrencilik yıllarımıza, içinden ağaç geçen eski
Library’ye taşıdı. Elizabeth Frank, Fahriye Kılınç
ve Ekin Gökovalı’yla adım adım günümüze
yaklaştık. Naomi Foster Library ve Media Center’da
dolaştık. Kütüphane gezimizi Alaçatı’daki Sofilya,
Kemeraltı’ndaki Okuma Evi, Alsancak’taki Be Water
Kitabevi ile tamamladık. Bu mekânları bizlere
kazandıran Başak Çallıoğlu, Sema Postacıoğlu ve
Sahra Tellioğlu’nu kutladık.
Sonra, burnumuzda kitap kokusu, aldık başımızı
Dünya Mirası listesindeki Sekizinci Kıta’ya,
Madagaskar’a doğru uzaklaştık. Wildlife Act için
Zululand’de gönüllü olarak çalışan Güliz Elal ile
birlikte yağmur ormanlarının, pirinç tarlalarının,
lemurların ve yerli halkın arasında dolaştıktan
sonra sınır tanımaz bir akademisyenle buluştuk.
Yeni Zelanda Auckland Üniversitesi’nde
mültecilerin eğitimi için Opening Universities
for Refugees programı bünyesinde faaliyetine
başlayacak olan Asya Pasifik Mülteci
Araştırmaları Merkezi akademik birim kurucu
direktörü Gül İnanç ile umutlarımızı tazeledik.
Gül İnanç’ın çok sevdiği bir Çin efsanesine göre
tanrılar, dünyaya gelirken insanları görünmez
kırmızı iplerle birbirlerine bağlarmış. İki insanı
ya da iki toplumu ne zaman yaklaştırmak
isteseler bu ipleri çekerlermiş. Mit ile gerçeğin
bağdaştığı o incecik çizgiden dünyayı okumak
herkes için mümkün olmasa da kırmızı iplerin
sık sık çekildiğini görebilmek özel bir yetenek
gerektirmiyor. Şu son günlerde tabiat ana bize,
dünyanın ne kadar küçük, kaynaklarının ne
kadar kısıtlı ve paha biçilmez olduğunu gösterdi.
Küçücük bir virüs, gezegenin her noktasına
kısacık zamanda ulaşırken engel, sınır tanımamış,
zengin, yoksul ayrımı yapmamıştı. Kırmızı ipleri
bu kez tabiat ana çekmiş ve bütün çocuklarına,
ancak kendisine uyum sağlayarak ve onun dilinde
konuşarak hayatta kalabileceklerini bir kez daha
hatırlatmıştı.
Bu vesileyle biz de akla, bilime, sanata; onlara
erişme yolunu açan tüm yayınlara; geçmişi
doğru ve tarafsız yansıtan tüm tarih anlatılarına;
hayatı hayattan güzel ifade eden tüm öykü ve
romanlara; onların yaşamalarını sağlayan tüm
mekânlara; varolmalarına katkıda bulunan tüm
emektarlara; bir de bu kitapların dünyayı sonsuza
kadar dolaşacak olan rüzgârlarına teşekkür
ederek bu yolculuğu bitirdik.
Yeni Bir Dünya’da yeniden başlamak üzere
sağlıkla kalın…
Hülda Süloş (’74)
6 The Beacon
The Beacon 7