18.06.2020 Views

BEACON MAY 2020

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KÜTÜPHANE DOSYASI

KÜTÜPHANE DOSYASI

Başak ve İrem Mimaroğlu

2015 yılında şirketimi İngiltere’ye

taşıdım. BBC, Channel 4 gibi

kanallara çekilen belgesel

yapımlarında çeşitli görevler alıp

projeler tasarlarken ilk Brexit

dalgasının etkisiyle kendimi

yeniden Türkiye’de buldum. Yıllar

içinde Türkiye’de hızla değişen

konjüktür sonucu film yapım

sektöründe devam etmeme

kararı alıp bir belgesel projesi

için güneye yerleştim. Tam 18

yıl sonra, film tamamlanıp da

festival serüvenine başladığında,

ben de İzmir’e dönmeye hazırdım.

İstanbul’dan dostlarım olan Yeniköy

Kitapçısı’ndan aldığım ilhamla

Çeşme Alaçatı’da her yaz arayıp

da bulamadığım kitapçıyı açmaya

karar verdim.

Ülkü İskit, Başak Çallıoğlu, Didem Erpulat

Yaz aylarında Kaş’a geçip, bir dalış

teknesinde sualtı videoları çekerek

hayatımı kazanmaya devam

ediyordum. Yıllarca !f İstanbul Film

Festivali ekibinde yer aldım, bir süre

de kamera önünü deneyimleme

fırsatı buldum. 2009’da 8 yıllık

aktif çalışma hayatıma ara vererek

yurtdışında kendimi geliştirmeye karar

verdim. Önce İngiltere’de belgesel

master’ımı tamamladım, sonra bir

sene Fransa’da üniversitede dil eğitimi

aldım ve Avrupa Birliği MEDIA fonunun

Yapımcılık Okulu’na katıldım. Bu

okulun verdiği staj imkânı ile yeniden

İngiltere’ye dönüp bir belgesel dağıtım

şirketinde çalıştım. 2012 yazının

sonunda MARS Entertainment

Group’tan aldığım yapımcılık teklifi ile

İstanbul’a döndüm. Sonraki sene bir

yandan (’94) mezunu Efe Çakarel’in

şirketi MUBI için çalışırken bir yandan

kendi dağıtım şirketimi yönetiyor, diğer

yandan da uluslararası yapım

şirketlerine prodüksiyon hizmeti

veriyordum.

Alaçatı

Üç nesil birarada

Kitapçı olmadaki motivasyonunu

soruyorum.

En büyük motivasyonum,

birçok insanı dinlerken yoran bu

hareketli hayatın ardından biraz

köklenme ihtiyacı idi. Bugüne kadar

hayatımda her zaman bir şekilde

kamera ve büyük ekipler vardı.

İnsanları gözlemlemek

ya da kameranın ardından sorular

sormak işimin bir parçası idi

fakat kişilerle, Başak olarak pek

temas kurmuyordum, genelde içe

kapalı bir hayatım vardı.

Biraz da hikâyelerin peşinden

koşmayı bırakayım, hikâyeler benim

ayağıma gelsin, istedim. Öyle de

oldu. Daracık bir sokaktaki ufacık

bir dükkânda, dönüşen Türkiye’ye,

bir miktar adapte olma şansı

buldum.

Belgesel konusunda olduğu

gibi kitapçılık konusunda da

çok fazla cesaretlendirildiğim

söylenemez. Kişilerin algısında bu

iki iş de Müslüman mahallesinde

salyangoz satmak ile eşdeğer.

Fakat ben böyle görmüyorum.

Genelde hayata bakışım, şikayet

edip küçümsemek yerine, yapıcı

olup yeni ya da cesur adımlara

destek vermek yönünde. Sofilya’da

da böyle oldu. Yaz boyu hiç

vaktim yoktu, benim tahminlerimi

bile aşan inanılmaz bir ilgi oldu. İlk

sene olduğu için çok plan yapma

Başak Çallıoğlu

şansım olmamıştı, ama yine de

her hafta bir etkinlik düzenlemek

suretiyle kişileri bir araya toplayıp

yeni deneyimler ve hatıralar

edindirme şansımız oldu. Arkeoloji

profesöründen, ünlü bir gazeteciye,

çok sevdiğimiz yazarlardan, yerel

üreticiye kadar pek çok konuğumuz

oldu. 7’den 77’ye herkese hitap

eden sohbet ve atölye çalışmaları

gerçekleştirdik. Yeni sezonda

mekânı biraz büyütüp, etkinliklere

ağırlık vereceğiz.

Sofilya Düzenlemesi

Sofilya’da rafları mantıklı ve

didaktik biçimde değil, kendi

evimdeki gibi düzenledim. Sofilya

da bir evin salonu gibi dekore

edildiği için uyumlu oldu, diye

düşünüyorum. Raf isimleri arasında

en çok ilgi çekenler “plaja giden

yol”, “entelektüel beslenme” ve

“kitapçının kafa karışıklığı” oldu.

Mekânın limitli yer

kapasitesini avantaja çevirdim ve

adeta kitap küratörlüğü yapmış

oldum. Bu özel seçki, kişilerin

alacakları kitaplara daha kolay

karar vermesini ve yeni yazarlar

keşfetmelerini sağladı.

Benim için en güzel şey, her

yaştan okuma sevdalıları ile

tanışıp onlarla birlikte Sofilya’yı

geliştirmekti.

Belgeseli hiçbir zaman bırakamam.

O benim yargılarıma sürekli format

atmamı ve dünyayla bağımın

kopmamasını sağlayan bir araç.

Hem yapımcı, hem de izleyici olarak

belgesel her zaman hayatımda

olacak. Daha şimdiden Alaçatı’da

geçen bir belgesel tasarlamaya

başladım bile. Bakalım zaman daha

ne hikâyeler gösterecek.

76 The Beacon

The Beacon 77

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!