06.08.2020 Views

ITnetwork 25 haziran 10 temmuz

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dijital dönüşümde başarı öyküsü

için uygulanabilecek 7 adım

Pandemi fabrikalarda dijital

dönüşümü hızlandıracak

Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik

hedeflerini açıkladı

Siber saldırganlar

e-postaları hedef alıyor

B İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ

25 Haziran • 10 Temmuz • 2020 • KDV Dahil 25 TL

Kiğılı CEO Hilal Suerdem


AT A GLANCE

PİAR KURUMSAL

2014

KURULUŞ YILI

20

20 KIŞILIK

UZMAN KADRO

50

50 SENELIK YÖNETIM

KADROSU DENEYIMI

PİAR MÜŞTERILER VE REFERANSLAR

20

20 YIL KURUMSAL

SEKTÖR DENEYIMI

150

REFERANS

SENELIK AJANS

MÜŞTERI

25+ MÜŞTERI

PİAR ÜYELIKLER VE

IŞ ORTAKLIKLARI

HOTWIRE TÜRKIYE

TEMSILCISI

TÜHİD ÜYESİ

TÜHİD

TÜRKİYE’NİN İLKLERİ:

#

TÜRKIYE’NIN ILK ONLINE BASIN

TOPLANTISINI DÜZENLEYEN AJANS

#

COVID-19 DÖNEMINDE 30+

DIJITAL BASIN TOPLANTISI VE

CANLI YAYINLAR

#

TÜRKIYE’NIN

#

#

ILK VERI ODAKLI PR

AJANSI

TÜRKIYE’NIN ILK KPI VE

PERFORMANS BAZLI SISTEMINI

KURAN VE UYGULAYAN AJANS

TÜRKIYE’NIN ILK

ESNEK ÇALIŞMA

MODELINI

DUYURAN

AJANS

PİAR SEKTÖR UZMANLIĞI

Siber

Güvenlik

Dijital

Pazarlama

Çağrı

Merkezi

Perakende

Reklam

Teknolojileri

Güvenlik

Teknolojileri

Teknoloji

sektörü

IoT

Yapay

Zeka

IT Sistem

Entegratörü

Video İletişim

Platformları

E-Ticaret

Yazılım &

Donanım

Tüketici

Elektroniği

Holding

İletişimi

PİAR IK

# ESNEK

ÇALIŞMA

SAATLERI

MEKAN

VE OFIS

BAĞIMSIZ

ÇALIŞMA

DÜNYANIN

HERHANGI

BIR YERINDEN

ÇALIŞABILME

OLANAĞI

PİAR ILETIŞIM

www.piariletisim.com / piar@piariletisim.com

TEKNOLOJI SEKTÖRÜNÜN

ÖNCÜ PR AJANSI


Sektör Büyüklüğü 150 Milyar Lirayı Aştı…

Global ölçekli yaşadığımız COVİD-19 ile başlayan pandemi sürecinde hayat olduğundan daha hızlı akmaya sektörler

gelişmelerini sürdürmeye devam ediyor. Yeni normal döneme girdiğimiz şu günlerde bizleri ve aynı zamanda sektörümüzü

sevindiren bir araştırma sonucu TÜBİSAD tarafından paylaşıldı.

TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri”ni açıklayarak, her sektörü ve yaşamı derinden etkileyen

pandemi döneminde yüzümüzü biraz güldürdü. Yapılan araştırma verilerine göre sektörümüz, TL bazında bir önceki yıla oranla

yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik hacme ulaşmış durumda. Bu gelişme aynı zamanda istihdama da yansıyarak 143 bin

kişiye çıkan istihdam rakamları sonrasında sektörün ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti.

Bilgi Teknolojileri:

2019 yılında 56,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu:

Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL

Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL

Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL

İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü 2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı

ise şöyle oldu:

İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL

İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6 milyar TL

Teknokentler

Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9

milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı.

Rapora göre, şirket temsilcileri önümüzdeki beş yılda sektörün üzerinde etkili olacak teknolojik alanları şöyle sıraladı: Bulut

Teknolojisi, Yapay Zeka, Dijital Dönüşüm, Analitik/Büyük Veri, Siber Güvenlik, Eski Sistemlerin Modernizasyonu, Blockchain,

Gelişen Teknolojiler (3D yazıcılar, sanal gerçeklik, vs). Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri raporunun

detaylarını sayfalarımızda geniş olarak bulabilirsiniz.

Sektörün hatta tüm sektörlerin etkilendiği, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde hayatımızda olmasını beklediğimiz bazı teknolojilerin

hızla bu dönem dolayısıyla hayatımıza girdiğini düşünürsek sayfalarımızda ilginizi çekecek birbirinden farklı teknolojik

gelişmeleri bulacağınızı söylemeliyim. Eğitim’den Tarım’a, Turizm’den sağlık alanına kadar birçok sektör yeni döneme adapte

olup, gelişen teknolojileri iş yapış modellerine uydurmaya başladılar. Siz değerli okurlarımız için bu kapsamda yaşadıkları değişimi,

yeni iş yapış şekillerini ve yeni dönem yatırımlarını konuşmak üzere Türkiye’nin en önemli erkek giyim markalarından

olan Kiğılı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Aynı şekilde gelişen teknolojilerin yeni otomobillere entegresini teknolojisi ile öne

çıkan detaylarıyla sayfalarımızda bulacağınız Yeni Mercedes-Benz GLB’nin de ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Birbirinden

faydalı yeni teknolojik gelişmelerin detaylarını incelemek için sayfalarımızı çevirmeye başlayabilirsiniz. Birçok yeniliği sizinle

buluşturmayı hedeflediğimiz bir sonraki sayımızda görüşünceye kadar sağlıkla kalın…

Hoşçakalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


iÇiNDEKiLER

16

Türkiye Bilgi

ve İletişim

Teknolojileri

Sektörünün

büyüklüğü 150

milyar lirayı aştı

12

2020’nin en

çok konuşulanı

görüntülü

arama

hizmetleri

olacak

22

Microsoft yapay

zekâ destekli

COVID-19

araştırmalarına

20 milyon dolar

ayırdı


25 Haziran / 10 Temmuz 2020

ITnetwork

BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

32-33

Yeni

Mercedes-

Benz GLB

Türkiye’de

28

Pandemi,

müşteri

deneyimindeki

ezberleri

bozdu

40

HPE Türkiye,

COVID-19

salgınına karşı

teknolojik

altyapısıyla

destek sağlıyor

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK

İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ

H. FERRUH IŞIK

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

MEHMET SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ

SIDIKA AKYOL KAYIR

sidika.kayir@aplusmedya.com

GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ

AHMET MIZRAK

ahmet.mizrak@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ

YUSUF OKÇU

yusuf.okcu@img.com.tr

HABER MERKEZİ

ENES KARADAYI

enes.karadayi@img.com.tr

KAT KI DA BU LU NAN LAR

Prof. Dr. İS MAİL KA YA

is ma il ka ya@gmail.com

Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN

ozbudun@gmail.com

ÖMER KARDAŞ

omer.kardas@ihlas.com.tr

ALİ İLKER YÜCEER

ali@mak ro bil.com.tr

TEKNİK MÜDÜR

TAYFUN AYDIN

Tayfun.aydin@img.com.tr

GRAFİK TASARIM

HAKAN SÖZTUTAN

hakan.soztutan@img.com.tr

FİNANS MÜDÜRÜ

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

MUHASEBE MÜDÜRÜ

Yusuf DEMİRKAZIK

yusuf.demirkazik@img.com.tr

A BO NE VE DAĞI TIM

NURTEN DEMİR

nurten.demir@img.com.tr

İSMAİL ÖZÇELİK

ismail.ozcelik@img.com.tr

Reklam Rezervasyon

A PLUS MEDYA

NISH ISTANBUL RESIDENCE

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.

No: 44/B - D: 167 Yenibosna/

Bahçelievler - İstanbul

Reklam İletişim

reklam@aplusmedya.com

Tel : 0212 216 99 13

Gsm : 0552 805 34 35

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı:

Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi

CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 30 00




BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Dijital dönüşümde başarı öyküsü için

uygulanabilecek 7 adım

Sektör Market

IT network

6

Kritik proseslerin takip ve kontrolü dijital ortama

taşındığında, insan hatası en aza indirilmekte ve süreçlerin

hızı ciddi manada artmaktadır. Bu sayede,

süreç optimizasyonu daha kolay yapılabilmekte ve

operasyonel iyileşme sağlanabilmektedir.

Firmada yaptıkları dijital dönüşüm adımları hakkında

bilgiler veren Canovate Group Tedarik Zinciri

Direktörü Metin Çetin, şunları söyledi: “Firmamız

Canovate Group, Ar-Ge ve inovasyon odaklı global

bir şirketler grubudur. Veri merkezi (data center) ve

fiber optik sistemlerindeki teknolojimiz ve uçtan

uça ürün portföyümüz ile dünyanın ilk 8 global

markası arasında yer alıyoruz. Dünya genelinde sektörünün

liderleri arasında bulunan Canovate Group

olarak “dijital dönüşümde” de bir başarı öyküsü yazdık.

Canovate Group’ta, tüm modülleriyle tamamen

entegre bir ERP sistemi kullanmaktayız. Klasik ERP

mantığına ilave olarak, kritik süreçlerimizde kendi

dinamiklerimize uygun, hedef odaklı ek yazılımlar

ile prosesleri dijitalize etme yolunda ciddi çalışmalar

yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Canovate

Group sektöründe lider bir firma olarak yükselmeye

devam etmektedir, ürün kalitesi ve gamındaki başarısının

yanı sıra, tüm paydaşları ile birlikte süreç

yönetiminde de yenilikçi ve lider olmayı sürdürmektedir.

Bu yolculuğumuzda, müşterilerimize sunduğumuz

çözümlerin daha da optimize edilmesi için

tüm süreçlerimizde tamamen dijitalleşmeye devam

edeceğiz” dedi.

Canovate Group Tedarik Zinciri Direktörü

Metin Çetin, dijital dönüşüm noktasında yapılan

çalışmalar hakkında şunları söyledi:

1-Üretim Takip ve Kontrol Modülü:

Üretim yapan firmaların ana sorunlarından birisi,

yapılan plana, beklenen verim seviyesinde uyma

zorluğudur. Sergilediği müşteri ve kalite odaklı

yaklaşımın bir sonucu olarak bu kontrolü sağlıklı

yapmak ve anlık takip etmek için Canovate Group

bünyesinde, ayrı bir yazılım ile hazırlanmış entegre

üretim takip ekranları mevcuttur. Üretimde çalışan

personelimizin de, sürece detayları ile hakim

olmasını sağlayacak şekilde, hattın başındaki ekranda

günlük olarak hatta girecek iş emirleri, sırası

ve öngörülen süreleri yer almaktadır. Hattan çıkan

her ürün, barkod okutularak sisteme otomatik işlenir.

Hattın sonundaki ekranda ise, üretilen her ürün

anlık olarak güncellenir, plana uyum süre ve miktar

olarak ekrandan anlık görülebilir. Günün sonunda

fiili olarak hattın, tüm göstergeleri oluşmuş olur. Bu

sayede, hattın etkinliği tam anlamıyla tamamen

dijital ortamda, manuel müdahalelerden bağımsız

olarak ölçülmüş oluyor.

2-Satınalma Takip Ekranları:

Tedarik edilen malzemelerin zamanında ve eksiksiz

gelmesi, üretim yapan firmalar için son derece

önemlidir. Özellikle ürün çeşidinin çok olduğu ve

tedarik sürelerinin çok değişken olduğu durumlarda,

zamanında tedariğin önemi daha da artmaktadır.

Canovate Group bünyesinde, bu süreci

Dijital dönüşüm, kurumların iş süreçlerinde verimliliğini

arttırmak, tüm operasyonlarda devamlı bir iletişim

ve dönüşüm içinde olmak, kurum olarak müşterilerine

daha çok değer katmak için, dijital teknolojilerin

kurum içi süreçlerin tamamına entegre edilmesi ve

işlerin dijital olarak yönetilmesi demektir.

sıkıntısız yönetmek için ek yazılım ile özel ekranlar

tasarlanmıştır. Satınalma sorumlusu, cari, stok

kodu bazında anlık olarak güncellenen dinamik bir

ekranda, herkesin açık tüm siparişlerini, gecikmeye

düşen siparişleri, gecikme seviyeleri, termine kalan

süreleri, fiyat değişimleri anlık olarak izlenebilmektedir.

Henüz siparişe dönmemiş taleplerin de, bekleme

süreleri, tedarik süreleri, gecikme durumları

anlık takip edilmektedir. Aynı zamanda, tedariği

tamamlanmış ancak kalite tarafından red edilen

malzemelerinde çok hızlı sonuçlandırılması için

aynı ekran üzerinden anlık takip yapılmaktadır.

Ekrandaki tüm veriler, doğrudan ERP sisteminden

anlık çekilmekte herhangi bir manuel müdahale yapılmamaktadır.

Bu ekranda oluşan sonuçlara göre,

kişi bazında performans ölçümü tamamen dijital

ortamda yapılmaktadır.

3-Araç Yerleşim Modülü:

Konteyner veya tır bazında yükleme yapan firmalar

için, araç yerleşiminin optimum seviyede yapılması

çok kritiktir. Günümüzde nakliye maliyetlerinin

yüksek olması, nakliye süreçlerinin müşteriye herhangi

bir katma değer sağlamamasından dolayı,

nakliye sürecine dair her türlü iyileştirmeyi müşterimize

yaptığımız bir yatırım olarak görmekteyiz.

Bundan dolayı; araç yükleme optimizasyonunun

önemi daha da artmıştır. Bu kapsamda, Canovate

bünyesinde “Araç Yerleşim Yazılımı” hazırlandı ve

daha önce manuel ve eklenik işlemlerle gerçekleşen

bu proses, tamamen dijital ortama taşındı. Sürecin

verimliliği artırılırken, aracın doluluğu ek siparişi gerektiren

durumların önden belirlenebilmesine bağlı

olarak dolu araç sevkiyat terminlerinde iyileşme

v.b. konularda direkt müşteriye etki eden iyileşmeler

sağlanması hedeflendi. Bu modül, mevcut ERP

sistemi ile entegre çalışarak, sistemde tanımlı tüm

ürünlerin ölçü ve ağırlık bilgilerine istinaden, tamamen

Canovate’ye ve ürün tiplerine özel tanımlanan

kısıtlara göre, tüm hesaplamaları otomatik ve saniyeler

içinde yapmaktadır. Optimizasyon teknikleri

kullanılarak belirlenen kısıtlara göre, maksimum

hacmin doldurulması sağlanmaktadır. Bu sayede,

müşteriye teklif verildiği anda, araç yerleşimi de

yapılmakta ve müşteri ile hemen paylaşılmaktadır.

Araçta boşluk olması durumunda, ilave sipariş ile

yükleme optimum seviyeye çıkarılmaktadır. Aynı

zamanda, çeki listeleri de anlık olarak çıkarılmakta

ve paylaşılmaktadır. Hem müşteri, hem de Canovate

açısından ciddi avantaj sağlanmaktadır.

4-Tedarikçi İletişim Platformu:

Tedarikçiler, ana üreticilerin çözüm ortaklarıdır.

Ana üreticide akışın sorunsuz işleyebilmesi

için tedarikçi ile iletişimi son derece önemlidir.

Tedarikçi ile olan iletişim, ne kadar hızlı ve hatasız

olur ise, süreç o kadar sorunsuz devam eder.

Canovate bünyesinde, tedarikçilere geçilecek

siparişler tamamen ERP üzerinden otomatik olarak

kendilerine aktarılmaktadır. Sipariş formu, satınalma

sorumlusu tarafından sistemde sipariş oluşturulduğu

ve onaylandığı anda, sistemde kayıtlı

olan cari bilgilerine daha önce belirlenen formatta

otomatik olarak mail ile gitmektedir. Siparişler

oluşturulduktan sonra, termin tarihlerine göre,

takibi de yine sistemden otomatik hatırlatmalar ile

yapmaktadır. Sisteme tanımlanan parametrelere

göre, termin yaklaştıkça tedarikçiye otomatik mail

ile uyarılar gitmekte ve malzemenin zamanında

gelmesi sağlanmaktadır. Bu platform, yukarıda

değindiğimiz satınalma takip ekranları ile uyumlu

çalışmaktadır. Bu sayede, manuel takip ile yapılan

birçok iş dijital ortama taşınarak sürecin verimi arttırılmıştır.

5-Dijital Performans Ölçüm Platformu:

Üst yönetim tarafından belirlenen hedeflere

ulaşmak için tüm süreçler yakından takip edilmekte

ve her bölümün kendi süreçlerine özel olarak operasyonel

bazda performans ölçümleri yapılmaktadır.

Belirlenen KPI’ların ölçümleri, tamamen dijital

ortamda ERP ve CRM sisteminden veriler çekilerek,

otomatik olarak yapılmaktadır.

6-Sipariş-İrsaliye-Fatura Kontrol Modülü:

Tedarikçilerle ile görüşülerek anlaşma sağlanan fiyatlara

göre, sistemde siparişler oluşturulmaktadır.

Malzeme teslimatı yapıldıktan sonra, gelen faturanın

geçilen siparişe göre uygunluğunun kontrolünü

manuel yapmak, ciddi bir zaman kaybına neden olmakla

beraber, bu şekilde gerçekleştirilen her işte olduğu

gibi bu durum hataya da çok açık olduğundan

Canovate bünyesinde oluşturduğumuz ek modül

ile Sipariş-İrsaliye-Fatura kontrolü miktar ve birim

fiyat bazında otomatik yapılmaktadır. Tüm işlemler

tamamen dijital ortamda yapıldığı için, bu modül

yerine koyamadığımız en kıymetli kaynak olan zamanı

verimli kullanmaya fırsat yaratmasının yanısıra,

hata riskini de ortadan kaldırmaktadır.

7-İş Zekası Çözümleri:

Tüm süreçlerde verilerin anlık, hızlı ve doğru alınması

çok önemlidir. Süreçlerdeki birçok karar, bu

verilerin analiz edilmesi sonucu alınmaktadır. Canovate

bünyesinde kullanılan Business Objects ve

Crystal Report uygulamalarıyla, ihtiyaç duyulan

tüm veriler, istenilen rapor formatında anlık olarak

veya istenen tarih ve saat planlamasıyla otomatik

olarak alınmaktadır. Tüm süreçler ile ilgili belirlenen

kritik raporlar, belli bir plan çerçevesinde otomatik

olarak yayınlanmaktadır.


Intertech-Cloud Finansal Bulut Hizmetleri

Intertech 30 yılı aşkın tecrübesi ve alanında uzmanlaşmış

1100’ün üzerindeki teknik kadrosuyla ürettiği 100’den fazla

ürünü ; finans ve bankacılık sektörüne yönelik geliştirdiği

yenilikçi çözümleriyle, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ,

Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki 10 ayrı ülkede 50’den fazla

finansal kuruma hizmet sunmaktadır. Intertech müşterilerine

katma değer yaratacak BT çözüm ve hizmetlerini, en yeni

teknolojileri kullanarak, rekabet avantajı sağlayarak, üstün hız,

kalite ve düşük maliyet ile sunmayı kendisine ilke edinerek

Türkiye’de ve dünyada önde gelen teknoloji şirketleri arasında

yerini almayı başarmıştır.

Bulut Bilişim , 2006 yılından bu yana tüm dünyada bilgi

teknolojileri alanından başlayarak iş dünyasından son

kullanıcıya kadar hayatımızın her alanına girdi ve giderek

artan bir ivme ile sanal ve gerçek dünyayı birbirine sıkı sıkıya

bağlama görevini sürdürmeye devam ediyor. Günümüzde en

küçüğünden en büyüğüne kadar pek çok işletme fiziksel veri

merkezlerini ve sunucularını satın almak, sahip olmak ve

bakımını yapmak yerine bir bulut sağlayıcısından hesaplama

gücü, veri depolama , veri yedekleme , e-posta , yazılım

geliştirme ve test etme , veritabanları , büyük veri ve

olağanüstü durum kurtarma gibi çok çeşitli teknolojik hizmetleri

aylık, yıllık ya da kullandıkça öde modelleri ile kiralamayı

tercih ediyor. Ülkemizde de bulut bilişim alanında son yıllarda

yatırımların arttığını ve bulut hizmetlerine olan güvenin

sağlamlaştığını görüyoruz.

Türkiye'de Bulut Teknolojisi, finans sektöründeki yeri

regülasyonlar gereği belli kurallara tabi olmak durumundadır

ve bu kurallar 15 Mart 2020'de Bankacılık Düzenleme ve

Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan Bankaların

Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında

Yönetmelik'de detaylıca şekillendirilmiştir. Özellikle müşteri

verisinin güvenliği için ülke sınırları içerisindeki veri

merkezlerinde saklanması net olarak belirtilmiştir, bu verilerin

yurtdışındaki genel bulut hizmet sağlayacılarında depolanması

ve işlenmesi mümkün olmamaktadır.

Intertech Türkiye finans sektörünün öncü kuruluşlarından biri

olarak finansal kuruluşlarda kullanılmak amacıyla özel bulut

sistemlerine yatırım yaparak dünyanın önde gelen teknoloji

devleri ile anlaşmalar imzalamış ve Intertech-Cloud adı altında

finansal bulut hizmet sağlayıcı alt yapısını devreye almıştır.

Burada özellikle “micro-segmentation” ve “multitenancy”

teknolojileri ön planda tutularak büyük bulut hizmet

sağlayacıları tarafından da kullanılan en son bilişim çözümleri

tercih edilmiş ve bulut altyapılarında yaygın olarak kullanılan

tedarikçiler seçilmiştir.

Intertech-Cloud birincil ve ikincil sistemlerinin tamamı

Türkiye’deki Intertech Veri Merkezleri’nde barındırılan ve

sadece finansal kuruluşlara özel olarak tahsis edilmiş donanım

ve yazılım kaynaklarının son teknolojiler ile paylaşıldığı ve

mantıksal ayrımının micro-segmentation ve multitenancy ile

yapıldığı finansal bir bulut hizmetidir.

IPS, WAF, Firewall gibi güvenlik konularında yetkin çalışanlar

bulunması ve bulundurulmasındaki zorluk ve sistem , uygulama

ve veritabanı yöneticiliği gibi çok farklı alanlarda farklı

yetkinliklerdeki çalışanlara olan ihtiyaç genel olarak finans

sektörünün önde gelen sorunları arasında yer almaktadır.

Intertech-Cloud bulut alt yapısı ile hizmet verilecek finansal

kurumların mantıksal olarak izole edilmesi ile birlikte uygulama

bazlı bölümlendirme yapılması ve her sanal sunucunun önüne

kernel seviyesinde çalışan güvenlik duvarları yerleştirilerek

her bir bölümlendirmedeki ağ trafiğinin kontrol altına alınması

ve en üst seviyede güvenlik sağlanması hedeflenmiştir.

Müşterilerin birincil sistemleri için pahalı donanımlara yatırım

yapma , idame ettirme ve belli periyodlarla teknolojik

güncelleme gerekliliği gibi konularda getirdiği yararlar ,

ikincil sistemler için hazır replikasyon alt yapısı ve yönetilen

hizmetler ile uygulama, veritabanı ve sistem tabanlı hizmetler

sunması ile Türkiye’de küçük ve orta ölçekli finansal firmalar

için maliyet, güvenlik ve Intertech içerisinde yıllardır

konusunda uzmanlaşmış yetkin iş gücünü kullanma avantajını

sağlamaktadır.

Küçük ve orta ölçekli bankaların ve finansal kuruluşların

Operasyonel , Güvenlik ve ODM gibi alanlarda Tier 1 bankaların

seviyesinde hizmet almaları hedeflenmektedir. Bu amaçla

bankaların olgunluk seviyelerinin artırılması , yönetilen

hizmetlerle operasyonel kolaylığın sağlanması ve acil durum

ve felaket durumlarında ODM’deki ikincil sistemlerden

faaliyetlerine en kısa sürede devam etmeleri ve bu durum sona

erdiğinde tekrar birincil sistemlere geri dönüşün sağlanması ,

periyodik olarak felaket senaryosu simülasyonlarının yapılması

ve bütününde ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunulması

Intertech-Cloud yapısının kurulmasındaki temel amaçlardan

başlıcalarıdır.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Pandemi fabrikalarda dijital

dönüşümü hızlandıracak

Koronavirüs salgınıyla birlikte dijitalleşme süreci hız

kazandı. Üretim başta olmak üzere hayatın her alanında

dijital dönüşümün zorunlu hale geldiğini bu süreçte

çok daha derinden hissettiğimizi söyleyen CLPA (CC-

Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel,

önümüzdeki dönemde dijitalleşmeye yatırım yapan ve

yeniliklere kolay adapte olan kurumların avantajlı konumda

olacağını belirtti…

Sektör Market

IT network

8

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde

üretim başta olmak üzere hayatın her alanında

dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha

derinden hissettik. Endüstriyel haberleşme

alanında faaliyet gösteren Japonya merkezli bir

kuruluş olan CLPA’nın Türkiye Müdürü Tolga

Bizel, Covid-19 salgını ile birlikte özellikle fabrikalarda

eksikliği anlaşılan dijitalleşmenin önümüzdeki

dönemde büyük bir hız kazanacağını

vurguladı. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip

olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi koronavirüs

öncesinde gerçekleştiren işletmelerin

bu süreçte faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğüne

dikkat çeken Bizel, dijital dönüşüme

yatırım yapmayan işletmelerin önümüzdeki

dönemde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya

kalabileceğini söyledi. Yüksek üretim kabiliyeti

olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe

büyük bir potansiyeli olduğunu ifade

eden Bizel, makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği

akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin

hızlı ve güvenilir bir şekilde yönetilmesi için

endüstriyel haberleşmenin büyük önem taşıdığını

belirtti. Bizel, bu noktada devreye giren ve

Zaman Duyarlı Ağ teknolojisinden yararlanan

dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne

çıkan CC-Link IE TSN’nin sanayicilere rekabet

gücü sunduğunun altını çizdi.

Dijital dönüşüme mesafeli yaklaşan kurumların

yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini

vurgulayan Bizel, “Tüm dünyada

ve ülkemizde görülen koronavirüs salgınının

ardından her anlamda yeni bir dünya düzeni

bizi bekliyor. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü

benimseyen kurumların faaliyetlerini

hız kesmeden sürdürdüğünü görüyoruz. Sanayi

4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim

süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde

gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle

verimli bir şekilde fabrikalarını yöneterek

ve riski minimize ederek üretmeye devam

etti. Henüz dijital dönüşüme adapte olamamış

büyük işletmelerin yanı sıra özellikle KOBİ’lerin

bu süreçte daha dikkatli ve doğru adımlar

atması gerekiyor. Dijital dönüşüme yapılacak

yatırımlar sadece üreticiyi değil aynı zamanda

ülke ekonomimizi de olumlu yönde etkileyecek.

Bundan sonraki süreçte de dönüşüme

bağlı olarak; Sanayi 4.0, yapay zeka, endüstriyel

nesnelerin interneti, akıllı fabrika, dijital ikiz

ve siber güvenlik kavramlarının çok daha fazla

gündeme geleceğini söyleyebiliriz” dedi.

Yüksek üretim kabiliyetine

sahip Türkiye için dijitalleşme

şart

“Dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi olan

güçlerin gelecek vizyonlarına baktığımızda;

bilim ve teknolojiye hakim, yeni teknolojiler

üretebilen ve bilinçli kullanabilen, teknolojik

gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya

dönüştürme yeteneği kazanmış ülkeler olduklarını

görüyoruz” diyen Tolga Bizel, dolayısıyla

yatırımların da ağırlıklı bir şekilde robotlar,

makinalar ve tüm bu sistemler arasında kesintisiz

haberleşme sağlayan açık ağlar üzerine

olacağının altını çizdi. Yüksek üretim kabiliyeti

olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe

de büyük bir potansiyeli bulunduğunu

ifade eden Bizel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu

üretim kabiliyetinin sürdürülebilir olması için

rekabet edebilir olmak, rekabet için de üretim

kalitesini artırırken maliyetleri düşürmek gerekiyor.

İnsanla birlikte çalışan robotlu sistemler

tüm bu gereklilikleri bir arada sunabilecek ideal

çözümlerin başında geliyor. Robotları kullandığımız

işler genelde insanların bir zaman

sonra yapmaktan sıkılabildikleri tekrarlayıcı

veya insan eliyle sağlanamayacak hassasiyetlere

ihtiyaç olan ya da sağlık açısından zararlı

ve tehlikeli işler olarak karşımıza çıkıyor. Bu

işlerde robotların rol almasıyla birlikte ilgili

departmanlarda çalışanlar üretim hattında

farklı bir bölüme transfer edilerek yeni bir görev

alabiliyor. İşletmeler yetişmiş insan gücünü

kaybetmek istemedikleri için birçok fabrikada

bu tür uygulamaların yapıldığını görüyoruz.

Ayrıca robotların sağladığı kapasite artışı ve

hız sayesinde büyüyen işletmelerde farklı fırsatların

da ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz.”

Akıllı fabrikalarda hızlı ve

güvenli haberleşme çok önemli

Sanayi 4.0 sürecindeki en önemli unsurlardan

birinin büyük verinin toplanması, paylaşılması

ve işlenmesi olduğunu söyleyen Tolga

Bizel, “Akıllı fabrikalarda robotlar dahil üretim

hattındaki tüm makine ve sistemlerin

birbiriyle çok hızlı bir şekilde haberleşmesi

gerekiyor. Makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği

akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin

güvenilir bir şekilde yönetilmesi son derece

önemli. Dijital fabrikalarda pek çok veri, çok

sayıda cihaz tarafından gerçek zamanlı olarak

oluşturularak süreçlerin şeffaf bir şekilde

görüntülenmesini sağlamak üzere paylaşılıyor.

Bu sürecin başarısında endüstriyel haberleşme

sistemlerinin bant genişliği büyük önem

taşıyor. CLPA’nın en yeni teknolojisi olarak bu

noktada devreye giren CC-Link IE TSN, Zaman

Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden

yararlanan dünyanın ilk endüstriyel

açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100

megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme

sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı

olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde, Sanayi

4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde

kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü

artıyor” derek sözlerini tamamladı.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Vodafone Red’lilere en popüler

uygulamalar sınırsız olacak

Sektör Market

IT network

10

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme

vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone,

dijitalleşme vizyonunun öncüsü haline

gelen ve bu yıl onuncu yaşını kutlayan

Vodafone Red çatısı altında müşterilerine

yenilikçi ürün ve hizmetler sunmaya

devam ediyor. Red müşterilerinin her

geçen gün artan dijitalleşme taleplerini

karşılamayı hedefleyen Vodafone, sektörde

bir ilke imza atarak, en popüler

uygulamaların sınırsız sunulduğu yeni

portföyünü tanıttı. Vodafone Red’in 4

farklı tarifeden oluşan yeni portföyünde

WhatsApp, Facebook, Instagram,

YouTube, Twitter, Spotify ve Facebook

Messenger uygulamaları sınırsız olarak

ve hiçbir ek işlem yapmadan kullanılabilecek.

Red’liler, WhatsApp ve Facebook

Messenger üzerinden sesli ve görüntülü

aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek.

Red’liler ayrıca, 23 Vodafone ülkesinde

yaşayan sevdikleriyle hiçbir ek ücret

ödemeden 120 dakika konuşabilecek,

yurtiçinde ise Vodafone’lularla ve sabit

hatlarla sınırsız sesli görüşme yapabilecek.

Ayda 59 TL’den başlayan fiyatlarla

sunulan yeni Red tarifelerinin internet

içeriği ise 20 GB’dan başlayacak.

Vodafone Red’in yeni portföyünün tanıtıldığı

online toplantıda konuşan

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan

Yardımcısı Engin Aksoy, şunları söyledi:

“Vodafone Red, sadece tarifelerden

oluşan bir dünya değil. Müşterilerimizin

uçtan uca iletişim ihtiyaçlarını karşılarken,

onlara seyahatten ulaşıma,

eğlenceden yeme içmeye kadar pek çok

alanda ayrıcalıklar sunuyoruz. Salgınla

birlikte değişen yaşam tarzlarını da

göz önüne olarak Red müşterilerimizin

hayatını kolaylaştıracak yeni bir adım

daha atıyoruz. Red dünyasını sınırsız

uygulamalarla genişletiyoruz. Bu,

aynı zamanda onuncu yılımızı da

taçlandıracak bir yenilik olacak. ‘Herkes

yapar ama Red’li sınırsız yapar’ diyoruz.

Bu yeniliğimiz, sektörde bir ilk olacak.

Yeni Red portföyümüzde müşterilerimiz

WhatsApp, Facebook, Instagram ve

Bu yıl onuncu yaşını kutlayan Vodafone Red, ayrıcalıklarla

dolu dünyasını yenilikçi ürün ve hizmetlerle

genişletmeye devam ediyor. Vodafone, dijitalleşmeye

dayalı kullanım alışkanlıklarıyla öne çıkan Red

müşterileri için geliştirdiği yeni portföyünde, WhatsApp,

Facebook, Instagram, YouTube gibi en popüler

uygulamaları sınırsız sunacak. Vodafone Red’liler,

WhatsApp ve Facebook Messenger üzerinden sesli ve

görüntülü aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek…

YouTube gibi en popüler uygulamaları

sınırsız olarak ve hiçbir ek işlem yapmaya

gerek kalmadan kullanacak. Salgın

döneminde, görüntülü ve sesli aramalar

hepimizin hayatında çok daha fazla

yer almaya başladı. Bu alışkanlıkların

uzun vadeli olacağını öngörüyoruz. Bu

kapsamda Red’lilere WhatsApp ve Facebook

Messenger üzerinden sesli ve

görüntülü aramaları da sınırsız gerçekleştirme

imkânı sunuyoruz. Vodafone

olarak, Red müşterilerimizin hayatını

kolaylaştıracak ayrıcalıklar sunmaya

devam edeceğiz.”

Aylık internet kullanımı 15,3

GB oldu

Online toplantıda Vodafone Red’in son

bir yılı da değerlendirildi. Buna göre,

Vodafone Red ayrıcalıklarını 1 yılda 483

bin müşteri kullandı. Vodafone Red’lilere

400 milyon TL’si yurtdışı faydalarıyla,

36 milyon TL’si GSM dışı faydalarla ve

4,8 milyon TL’si içerik servisleri ve sponsorluklarla

olmak üzere 440 milyon TL’yi

aşan ayrıcalık sağlandı. Red’liler, son

1 yılda 698 milyon GB mobil internet

kullandı, 32 milyar dakika konuştu, 3,5

milyar SMS attı. Aylık internet kullanımı

ortalama 15,3 GB’a ulaşan Vodafone

Red’liler, normal bir faturalı tarife kullanıcısına

göre 3,6 kat daha fazla internet

kullandı. Red müşterilerinin yüzde 77’si

aktif olarak her ay Vodafone Yanımda’yı

ziyaret ederek işlemlerini bu uygulama

üzerinden dijital bir şekilde gerçekleştirdi.

Red’liler, yurtdışını ararken

265 milyon TL tasarruf etti

Vodafone Red’liler 23 ülkedeki ev, cep ve

iş telefonlarını tarifelerindeki her yöne

dakikaları kullanarak aramaya da devam

etti. Son 1 yılda Vodafone Red’lilerin

aylık ortalama %8’i yurtdışını aradı.

En çok Almanya, Fransa ve Hollanda’yı

arayan Vodafone Red’liler, yurtdışını

Türkiye’yi arar gibi arayarak 265 milyon

TL tasarruf etti. Diğer yandan, tarifelerdeki

ses, internet ve SMS haklarını 104

ülkede Türkiye’deki gibi özgürce kullanma

imkânı sunan Her Şey Dahil Pasaport

– Dünya hizmetini son 1 yılda 363

bin kişi kullandı.

Salgında data kullanımı %18

arttı

Koronavirüs salgınının Türkiye’de de

görülmesi ve “evde kal” çağrısı ile birlikte

Vodafone Red’lilerin de teknoloji

kullanım oranları arttı. Salgın sürecinde

mobil data kullanımlarında yüzde 18’lik

artış görülen Red’liler, Şubat-Mart-Nisan

aylarını kapsayan dönemde Vodafone

TV’de 5 milyon saatin üzerinde kullanım

yaptı. Red’lilerin 23 Vodafone ülkesi

yönünde yaptığı aramalar yüzde 19,

WhatsApp kullanımı ise yüzde 48 arttı.

12 ay boyunca ücretsiz

Vodafone TV paketi

Vodafone, salgın döneminde Red

müşterilerinin hayatını kolaylaştıracak

çeşitli aksiyonlar da aldı. Bu kapsamda,

yurtdışındaki Red’liler için Dışişleri

Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezi’ne

yapılan aramalardan ücret alınmadı.

Red’lilere 12 ay boyunca ücretsiz Vodafone

TV paketi sunuldu ve TV kullanımlarını

daha kolay yapabilmeleri için 2 GB

internet hediye edildi. Eğitim Bilişim

Ağı (EBA) üzerinden yayınlanan online

eğitimler için Red müşterilerine 6 GB

ücretsiz data yüklendi. Diğer yandan,

Red’lilere salgın süresince tüm işlemlerini

dijital platformlardan yapabileceklerine

dair bilgilendirmeler yapıldı.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

2020’nin en çok konuşulanı görüntülü

arama hizmetleri olacak

Sektör Market

IT network 2024’te pazar büyüklüğü 20

milyar dolardan fazla olacak

Görüntülü Etkileşim Platformu 11Sight’ın

Türkiye Ülke Müdürü Ercan

Gümüş, pandemi sürecinde görüntülü

görüşme pazarındaki büyümeye dikkat

çekerek, küresel video konferans

endüstrisinin pazar büyüklüğünün

2020 yılı sonuna kadar toplam

değerinde 6,4 milyar dolara ulaşacağını

belirtti. Gümüş, 2024 yılına kadar, web

konferansı yazılım endüstrisinin pazar

büyüklüğünün 20 milyar dolardan fazla

olacağının öngörüldüğünün de altını

çizdi.

12

Milyonlar, dijital iletişim

araçlarını kullandı

Pandemi nedeniyle dijital iletişim araçlarının

kullanımı siyasi partiler, şirketler,

eğitim kurumları ve dünya çapındaki

sosyal izolasyon uygulamaları nedeniyle

evden çalışmaya başlayan milyonlarca

kişi tarafından kullanıldı ve kullanılmaya

devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada

özellikle görüntülü konuşma hizmetleri

uzun süredir beklenen ivmeyi hızla yakaladı.

Eğitim ve sağlık sektörlerinde de,

çalışanlar ve katılımcılar arasındaki etkileşim

için telekomünikasyon ağlarının

kullanımında önemli bir artış yaşandı.

Özellikle büyük ölçekli işletmeler için

Koronavirüs salgınının, insanları evden çalışmaya

zorunlu kıldığı bu dönemde görüntülü arama hizmetlerinin

kullanımında çok büyük bir artış yaşandı.

Video konferans küresel pazar büyüklüğü değeri

2019’da 3,85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ortalama

video konferans toplantı süresi 31- 60 dakika

arasında sürerken, video konferans kullanan işletmelerin

yüzde 94’ü şirketin daha fazla üretkenlikten

yararlandığını belirtiyor. Video konferansın büyüme

oranı, COVID-19 pandemisinden önemli ölçüde etkilenerek,

daha önce hiç görülmemiş miktarda video

konferans kullanımı görecek.

operasyonları ve seyahat maliyetlerini

azaltan, eğitim ve iletişimde verimliliği

arttıran telekomünikasyon sistemlerine

duyulan ihtiyacın artmasıyla, video

konferans kullanımına gösterilen ilgi de

birçok sektörde aynı derecede artıyor.

Seyahat maliyetleri %30

azalıyor

Şirketler video konferanslarla, işe

gidip gelmeyerek zamandan tasarruf

sağlarken, video konferans kullanarak

seyahat maliyetlerini de yüzde 30’a

kadar azaltıyor.

ABD’de günde 11 milyondan

fazla video konferans

yapılıyor

Mobil pazar verilerinin önde gelen küresel

sağlayıcılarından emarkater.com

ve App Annie tarafından yapılan araştırmalara

göre, Amerika Birleşik Devletleri

işletmelerinde günde 11 milyondan

fazla video konferans toplantısı yapılıyor.

Çalışma alanında video konferans

kullanan çalışanların yüzde 35’i, şirket

kültürüne daha fazla dahil edildiğini ve

daha değerli hissettiklerini ifade ediyor.

Bir ekipte video konferans kullanan işçilerin

yüzde 43’ü, uzaktan çalışma stiline

rağmen üretkenliklerini artırabileceğine

inanıyor. İşletmelerin yüzde 94’ü video

konferansın işletmelerinin verimliliğini

artırdığını iddia ediyor.

Uzaktan çalışan sayısı % 115

arttı

Uzak çalışan sayısı son 10 yılda yüzde

115 arttı ve artmaya devam ediyor. Sadece

2 yıl öncesine kıyasla, yüzde 87 daha

fazla kişi şu anda video konferans kullanmayı

tercih ediyor. CEO’ların yüzde

75’i video konferansın düzenli konferans

görüşmelerinin yerini alacağını tahmin

ediyor.

CFO’ların % 56’sı gelecekte

video konferanslara yatırım

yapacak

Çalışanlarının yaklaşık yarısının

önümüzdeki on yıl içinde konferans

görüşmesi gibi telekomünikasyon

kanallarında yer alması bekleniyor.

Kurumsal işletmelerin yüzde 78’i ekip

toplantılarını kolaylaştırmak için video

konferans kullanırken, CFO’ların yüzde

56’sı ise işle ilgili seyahatleri azaltmak

için gelecekte video konferanslara yatırım

yapmayı planlıyor.

2022 yılına kadar 11 milyar

dolara yakın büyüme

bekleniyor

İş hayatındaki kişilerin yüzde 77,2’si

uzak çalışanlarla bağlantı kurmak için

video konferans kullanıyor. Web ve video

konferans teknolojisi endüstrisinin daha

geniş bir parçası olarak, sesli ve yazılı

mesajlaşma iletişim platformu (CPaaS)

pazarının 2022 yılına kadar 11 milyar

dolara yakın bir büyüme göstermesi

bekleniyor.

Çalışanların yüzde 51’i günlük konferans

için iş sohbet uygulamalarından daha

fazla veya eşit derecede video konferans

kullanıyor. Video konferans kalitesi söz

konusu olduğunda, kullanıcıların yüzde

46’sı iyi ses kalitesinin video konferans

platformlarını ayrıştırmada önemli

olduğunu iddia ediyor.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kiğılı CEO Hilal Suerdem

“‘Türkiye’nin erkek giyim

markası’ algısını yurt

dışına da entegre ederek,

‘Brand of Turkey’ algısıyla

birleştirmek istiyoruz.”

Türkiye’nin Erkek Giyim Markası mottosu ile 82

yıllık geçmişe sahip yerli dev Kiğılı’nın yatırımlarını,

yeni dönem stratejilerini, pandemi dönemindeki

çalışmalarını ve yeni normal döneme yönelik

planlarını Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem’e sorduk.

Ailenin damadı hem de markanın CEO’su olmasına

rağmen bir çalışan gibi mesai gözetmeksizin

hayatının önemli kısmın markayı geliştirmeye ve

yaşatmaya adayan Suerdem, yaşanan yeni dönemde

gereken tüm tedbirleri aldıklarını, her zaman bir

aile gibi oldukları çalışanlarının rahatı ve sağlığının

öncelikleri olduğunu, marka olarak dijitalleşmeye

yapmış oldukları yatırımların pandemi dönemine

hızlı adaptasyonda büyük faydasını gördüklerini

ve yeni normal düzende e-ticaretin biraz daha ön

plana çıkacağını belirtti. Suerdem, önümüzdeki


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

dönem hedeflerini de ‘Brand of Turkey’ algısını tüm

dünyaya duyurmak olduğunu söyledi…

Tüm dünyanın gündeminde

olan Covid-19 dönemini

değerlendirebilir misiniz? Bu

dönemi nasıl yönettiniz?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de korona

salgınının sebep olduğu olumsuz tablo, ekonomiyi,

dolayısıyla içinde bulunduğumuz perakende sektörünü

de bir hayli zorladı. Özellikle istihdam yoğun

bir sektör olduğumuz için, bu süreçte istihdamın

sürdürülmesi ve çalışanların mağdur edilmemesi

konusunda ülke ve sektör genelinde ciddi bir seferberlik

başladı. Biz de bu seferberlikte üzerimize

düşen sorumluluğu titizlikle sürdürdük. Kiğılı’nın

bütün departmanlarında emek veren çalışanlarımızla

aramızda çok güçlü bir bağ var. Çalışanlarımızın

kaygılarını önemsiyor, güvenliği için gerekli

tüm koşulları oluşturmaya devam ediyoruz.

Tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsle

mücadeleye, hem içeride aldığımız tedbirler

hem de tüketicimize ve Türkiye ekonomisinin

sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefleyen

çalışmalarımızla devam ediyoruz. Bu mücadele

kapsamında önceliğimiz, çalışanlarımızın sağlığı

ile tüketicilerimizin mağdur olmamasıydı. Bu kapsamda

ilk adımımızı, Türkiye genelinde faaliyet

gösteren 226 mağazamızı kapatarak attık. Aynı

zamanda 25 bin metrekarelik genel müdürlük ve

lojistik merkezlerimiz ile tüm çalışan servislerimizde,

bakanlık ve yetkili birimlerin belirttiği şekilde,

dezenfeksiyon uygulamaları başta olmak üzere gerekli

tüm tedbirleri aldık.

Pandeminin, ülkemizde etkisini gösterdiği ilk

günden bu yana uzaktan çalışma sistemine uygun

olarak hazırladığımız altyapımız ve online iletişim

kanallarımız sayesinde devam eden operasyonlarımızı,

çalışanlarımızın güvenliğinden ödün vermeden

devam ettirebiliyoruz. Halihazırda ekiplerimizin

birçoğu işlerini evlerinden çalışarak devam

ettiriyor. Bugün kademeli olarak açtığımız cadde

ve AVM mağazalarımızda, yine çalışan ve müşteri

güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz. Bu süreci

sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için hem mağaza

içi hem de mağaza dışında önlemler almayı sorumluluk

görevi olarak sürdüreceğiz. Bu dönemdeki öğrenimlerimiz

sayesinde, ilerleyen dönemde iş yapış

şekillerinde ciddi değişiklikler olacağını düşünüyorum.

Yeni normal düzen diye

adlandırılan önümüzdeki döneme

yönelik yol haritanızı nasıl

belirlediniz?

Bütün dünyada hızla etkisini gösteren bir dijital

dönüşüm süreci yaşanıyor. Kiğılı olarak, yüksek

öngörülerimiz ve yatırımlarımızla, perakende sektöründe

dijital dönüşüme uzun zamandır hazırlanıyorduk.

Dolayısıyla bu dönüşüm sürecine hızla

adapte olmakta zorlanmadık. Ayrıca, müşteri segmentimizi

genişletmek ve gençlere ulaşmak için

de e-ticaretin öneminin farkındaydık. Dünyada

bugün üretimden tasarıma, pazarlamadan satışa

kadar kurumsal evrenin hemen hemen her alanında

müthiş bir değişim yaşanıyor. Yaşanan tüm bu

dönüşümle birlikte, önümüzdeki dönemde “omnichannel

pazarlama”nın önemi daha da artacak.

Biz de tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyor;

bütünleşik pazarlama stratejilerini, farklı projelerde

etkin biçimde uygulamaya özen gösteriyoruz.

Kiğılı olarak, her biri tasarım merkezi olan mağazalarımızın

dekorasyonundan inovasyon modellerimize,

nano teknolojik akıllı kumaşlarımızdan

e-ticaret çalışmalarımıza kadar hızla dijitalleşen

dünyada önemli bir sektör oyuncusu olduğumuza

inanıyorum. 2020 yılı ve sonrasında da en büyük

hedefimiz, bu yeni dönemin tüm enstrümanlarını

en iyi şekilde kullanarak, Türkiye’nin erkek giyim

markası Kiğılı’yı uluslararası arenada tanıtmak olacaktır.

Bu yeni dönemde, ticaretteki değişim ve dönüşüm

ivmelenerek devam ederken, bizler de yaptığımız

ve yapacağımız yatırımlarla bu süreci yakalayan

değil, sürece yön veren olacağız. Tüm strateji

ve yatırımlarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz.

Üretimden son noktaya kadar bütün süreçlerimizde

ileri teknoloji ve müşteri deneyimine en üst seviyede

özen göstermeye devam edeceğiz.

“Önümüzdeki dönemde

‘omnichannel

pazarlama’nın önemi daha

da artacak”

“Uzun yıllardır devam eden

dijitalleşme projelerimiz,

bu süreçte bize ciddi

avantajlar sağladı.”

Gelecek dönem yatırım

stratejilerinizi ve sektörün

geleceği hakkındaki öngörülerinizi

anlatır mısınız?

Pandemi sebebiyle AVM’lerin ve mağazaların kapatılması,

birçok sektörü etkisi altına aldığı gibi

perakende sektörünü de önemli ölçüde etkiledi.

Mart ayıyla başlayan sosyal izolasyon süreciyle

birlikte tüketiciler alışverişlerini ağırlıklı olarak

e-ticaret kanalları üzerinden gerçekleştirdi. Her ne

kadar sektör olarak dijital dönüşüme açık olsak da

mağazacılık kültürünü benimsemiş bir toplumuz.

Üreten taraf olarak, şimdi yepyeni bir sınavla karşı

karşıyayız. Normalleşme sürecinin de başlamasıyla

birlikte, tüketicileri güvenle mağazalara çekebilmeyi

en büyük sınavlarımızdan biri olarak görüyoruz.

Öte yandan bu sürecin yarattığı yeni alışkanlıkları

ve dönüşümü göz ardı etmemek gerekiyor. Online

alışveriş artık yaş ve segment fark etmeksizin hayatımızın

önemli bir parçası olacak mesela. Bu alana

yatırım yapmayı sürdüren firmalar, rekabette de

öne çıkacaktır.

Gelecek dönem yatırımlarımız arasında yurt dışındaki

mağaza ağımızı genişletmek geliyor. Kiğılı olarak

uzun zamandır Türkiye’deki mağazalarımızı

kendi yatırımımızla açarken, yurt dışında uzun yıllardır

bayilik sistemi ile ilerlemeyi tercih ediyorduk;

ancak artık yeni dönemde hem Avrupa’da hem de

farklı bölgelerde, pazarın dinamikleriyle uyumlu şekilde

her iki modeli birden kullanıyoruz. Bugün 40

ülkede, 128 satış noktasında faaliyet gösteriyoruz.

Azerbaycan’ın Gence şehrine üçüncü mağazamızı

açtık. Bu alandaki yatırımlarımızı 2020 yılında da

sürdürürken; ‘Türkiye’nin erkek giyim markası’ algısını

yurt dışına da entegre ederek, ‘Brand of Turkey’

algısıyla birleştirmek istiyoruz.

Sizin eklemek istedikleriniz

Daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir süreçten

geçiyoruz. Bu sürecin kalıcı değişiklikler yaratması

kaçınılmaz. Ancak elbette iyileşeceğiz. Covid-19 virüsüyle

mücadelede, her bir bireye ve her kuruluşa

büyük sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Pandeminin

yanı sıra çevreye ve insana duyarlılığın da

artış gösterdiği bir dönemden geçiyoruz. Kar odaklılığın

yerini sosyal odaklılık alırken; yeni dönemde

insana dokunan, toplumu kucaklayan ve çevre

dostu markaların yükseleceğini öngörmek hiç de

zor değil.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri

Sektörünün büyüklüğü 150 milyar lirayı aştı

TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar

Verileri”ni açıkladı. Bu verilere göre sektör, TL bazında bir

önceki yıla oranla yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik

hacme ulaştı. İstihdamını 143 bin kişiye çıkaran sektörün

ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti…

Sektör Market

IT network

16

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), 2019 yılı

“Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri”ni

dijital ortamda düzenlenen bir toplantıda açıkladı.

Açılış konuşmasını TÜBİSAD Başkanı Kübra Erman

Karaca’nın yaptığı toplantıda, TÜBİSAD Bilgi

Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan ve

Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl, rapor hakkında

açıklamalarda bulundu. Etkinlikte “Bilgi ve İletişim

Teknolojileri Sektörü 2020 Değerlendirmesi” başlıklı

bir panel de düzenlendi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi

Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan’ın moderatörlüğünü

üstlendiği panelde, CONTEXT Türkiye Ülke

Müdürü Erol Kuseyri ile TÜBİSAD Yönetim Kurulu

Üyeleri Atilla Kayalıoğlu, Mehmet Ali Akarca, Burak

Aydın ve Aslı Derbent, sektörün 2019 performansı ve

geleceği hakkında görüşlerini paylaştılar.

Bilişim sektörüne destek yeni

normale adapte olmak için

gerekli

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Erman

Karaca, şu ifadeleri kullandı: “Ekonomimizin

büyüme hızında bir süredir gözlemlenen yavaşlamaya

ve konjonktürel açıdan belirsizliklerin

egemen olduğu bir döneme rağmen, Türkiye’de

bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü Türk Lirası

bazında 2019 yılında da büyümesini sürdürdü.

Bununla birlikte, COVID-19 salgınının bir sonucu

olarak, 2019 yılı verilerini de hem dünyanın hem de

sektörün karşı karşıya olduğu ‘yeniden başlangıç’

koşullarına göre değerlendirmenin daha sağlıklı

olacağı düşüncesindeyim. Küresel ekonomide

daralma beklentileri ve bilgi ve iletişim teknoloji

sektörünün ‘yeni normal’ dönemine yapacağı

potansiyel katkılar ışığında, sektörümüze

yönelik yatırımların hızlı ve verimli bir şekilde

artmasının, ülke ekonomimizin sürdürülebilir

büyümesi ve kalkınmasına her zamankinden

daha yüksek bir katkı sunacağını öngörebiliyoruz.

Sektörümüzün Türk Lirasında göstermiş olduğu

büyüme performansını ne yazık ki dolar bazında

göremiyoruz. 2017 yılından bu yana devam

eden bir daralma trendi, içinde bulunduğumuz

dönemde özellikle üzerinde durmamız gereken

bir konudur. Türk Lirası bazında sektörümüzün

göstermiş olduğu büyüme performansına

rağmen yüzde 11,8 olarak gerçekleşen yıllık

enflasyon oranını ve sektörümüzün mevcut

potansiyelini göz önünde bulundurduğumuzda

çok daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmamız

gerektiğini de ifade etmeliyiz. Bilgi ve iletişim

teknolojileri sektörünün ekonomik büyümenin

lokomotifi olduğu gerçeği, rakamlar göz önünde

bulundurulduğunda bir kez daha ortaya çıkıyor.

Bu lokomotifi akılcı yatırımlarla ve girişimciliğin

önünü açan politikalarla desteklediğimizde

ülkemizin büyüme hızına ve küresel rekabet

gücüne sağlanacak katkının da artacağı

aşikârdır. Elbette COVID-19 salgını bu durumu

daha net bir şekilde ortaya koydu. Günümüzün

getirdiği olağanüstü çalışma koşulları açısından

baktığımızda telekomünikasyon sektörü

uzaktan bağlanma ve bireysel kesime olan hakimiyeti

ile gelişme potansiyeline sahipken, bilgi

teknolojileri sektörü ise yatırımların azalması ve

hizmet ihtiyacının da yavaşlaması nedeni ile süreçten

olumsuz etkilenebilir.

Olumsuz etkilerin yaşanmaması adına tüm sektörlerde

yükselen dijital dönüşüm farkındalığının

yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca, yazılım ve

bilişim sektörünün de ülkemizin olumsuz etkilenen

diğer sektörlere uygulayacağı tüm desteklerden

yararlandırılması yaşamsal önem taşıyor.”

Dolar bazındaki küçülme ülkemizin teknolojiye

daha az yatırım yaptığına işaret ediyor

TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı

Levent Kızıltan raporun bulgularıyla ilgili şu görüşleri

paylaştı: “Teknokentlerimizin kaydettiği

büyüme oldukça sevindirici. Gerek şirket sayısı

gerekse çalışan sayıları açısından sektörümüzün

yüksek potansiyelini sergiliyorlar. Finans sektörü

yazılımlarının en fazla ilgi çeken bileşenler

olduğunu görüyoruz. Burada banka teknoloji birimlerinin

şirketleşerek Ar-Ge Merkezi değerlendirmeleri

içinde yer almaları farkı yaratan unsur

oluyor. Teknoloji donanımı üretimimiz ve teknoloji

altyapı yazılımları (veri tabanları-işletim sistemleri-analitik

araçlar, orta katman yazılımları

vb.) üretim becerimiz halihazırda sınırlı olduğu

için söz konusu ürünler yerel üretim gibi görünen

yazılım ve hizmetlerin büyük bir bölümünün

içinde yer almaya devam ediyorlar. Bu nedenle

de pazarın Amerikan Doları bazında küçülmesi

aslında ülkemizin teknolojide geçmişe kıyasla

2018’den bu yana daha az yatırım yaptığına işaret

ediyor.”

Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl şunları

ekledi: “5 trilyon dolara yaklaşan Küresel Bilgi ve

İletişim Pazarı’nda ülkemiz için büyük fırsatlar

olduğunu düşünüyoruz. Özellikle istihdam ve

katma değerin yüksek olduğu yazılım ve hizmet

alanlarında insan kaynağımızı rekabetçi hale

getirip, özellikle Amerika gibi büyük pazarlarda

varlık gösterebiliriz. Uluslararası pazarlara

yönelirken unutulmaması gereken bir konu da

sürdürülebilir bir ihracat başarısı için dinamik

bir iç pazar olması gerektiğidir.”

2019 Bilgi ve İletişim Sektörü

Pazar Büyüklüğü

TÜBİSAD raporuna göre, Türkiye bilişim sektörünün

2019 yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı:

Bilgi ve İletişim Teknolojileri toplam sektör büyüklüğü

Türk Lirası bazında yüzde 14’lük büyüme ile 2019

yılında 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. ABD doları

bazında değerlendirildiğinde ise sektör büyüklüğü

bir önceki yıla kıyasla yüzde 3 oranında daralarak

26,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana

unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası

bazında yüzde 22’lik büyüme ile 2019 yılında 56,1

milyar TL’ye, İletişim Teknolojileri ise yüzde 11’lik

büyüme ile 96,6 milyar TL’ye ulaştı.

Bilgi Teknolojileri: 2019 yılında 56,1 milyar TL’lik

büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt

kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu:

Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL

Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL

Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL

İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü

2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu.

Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle oldu:

İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL

İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6

milyar TL

Ürün ve Hizmetlerin Menşei: Bilgi Teknolojileri sektöründe

üretilen hizmetlerin yüzde 81’i ile üretilen

yazılımların yüzde 69’u yerli menşeili olurken, bilgi

teknolojileri donanımlarının yüzde 83’ü ile iletişim

teknoloji donanımlarının yüzde 84’ü ithal menşeili

oldu.

İstihdam

2019 yılında sektörün toplam istihdamı 143 bin kişiye

çıktı. Toplam istihdamda yüzde 4’lük bir artış

kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde

77’si Bilgi Teknolojileri kategorisinde bulunuyor.

Teknokentler

Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde

yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde

43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı. 2019

yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde

yaratıldı.

İhracat

Sektörün ihracat performansı TL bazında yüzde

27’lik büyüme ile 6,5 milyar TL olarak gerçekleşirken,

2019 yılında ABD Doları bazında bir önceki yıla

kıyasla yüzde 8’lik artışla toplam 1,1 milyar dolar

seviyesinde ihracat gerçekleşti. Toplam ihracatın

yüzde 75’i Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı. İhracat

performansını artırılması için teknoloji firmalarının

kurumsal kapasitelerinin artırılmasına ek olarak

pazar çeşitliliği faaliyetlerinin de desteklenmesi gerekiyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom’dan çevreci anlaşma

Türk Telekom, Türkiye’nin

dijital dönüşümüne

liderlik eden yatırımlara

imza atarken,

karbon emisyonunu

sistematik olarak azaltan,

enerji verimliliğine

destek sağlayan yatırımlarına

ve optimizasyon

çalışmalarına

da aralıksız devam

ediyor. Türk Telekom bu çevreci vizyonuna paralel

olarak; başta enerji verimliliği projeleri ve

sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının

finansmanı amacıyla, 5 Haziran Dünya Çevre

Günü öncesinde Avrupa Kalkınma Bankası

(EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan

anaparası vade sonunda tek seferde ödenmek

üzere 6 yıl vadeli 100 milyon USD tutarında bir

kredi anlaşması imzaladı.

“Uluslararası finans

kuruluşlarının güvenini

gösteren gelişme”

Türk Telekom Finans Genel Müdür Yardımcısı

Kaan Aktan yaptığı açıklamada, “Sürdürülebilirlik

politikamızın bir parçası olarak, enerji verimliliği

başta olmak üzere çeşitli projeleri hayata

geçiriyoruz. Sürdürülebilirliğin evrensel

ilkelerini iş modelimize, stratejilerimize ve kurumsal

karar alma süreçlerimize de tam olarak

entegre etmeyi planlıyoruz. Bu alandaki hedeflerimize

EBRD gibi bir iş ortağı ile ilerlememiz

vizyonumuzun doğruluğunu tescilleyen aynı

zamanda uluslararası finans kuruluşlarının

şirketimize ve ülkemize güvenini gösteren bir

gelişme. İmzalanan bu anlaşma EBRD ile olan

Doğa ile uyumlu yatırım ve çalışmalarını hız kesmeden

sürdüren Türk Telekom, 5 Haziran Dünya Çevre

Günü öncesinde önemli bir anlaşmaya imza attı.

Türk Telekom, başta enerji verimliliği projeleri olmak

üzere, sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının

finansmanı amacıyla, Avrupa Kalkınma Bankası

(EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan 6 yıl

vadeli 100 milyon USD tutarında bir kredi anlaşması

gerçekleştirildi.

güçlü ve uzun soluklu işbirliğimizi daha da pekiştirecek”

dedi.

Türk Telekom’dan çevre dostu

projeler

Enerji verimliliğini artırmak amacıyla şu ana

kadar birçok projeyi hayatı geçirdiklerini belirten

Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı

Yusuf Kıraç, “Hızla artan müşteri sayısına

ve bant genişliğine rağmen, sabit ve mobil

şebekede elektrik tüketimlerini uzun yıllardır

başarılı bir şekilde olumlu yönde yönetiyoruz.

Baz istasyonu, sistem odası gibi enerji tüketimi

gerektiren ekipmanları daha düşük enerji tüketen

modellerle değiştirdik. Baz istasyonlarında,

doğaya dost klima gazı kullanmaya ve belirli

bölgelerdeki baz istasyonlarını yüksek verimlilikte

çalışan modellerle değiştirmeye başladık.

Projelerimiz pandemi koşullarına rağmen hızlı

bir şekilde devam ediyor. Çalışmalarımızla

birçok global kuruluşun da raporlarında yer

alıyoruz. Örneğin, Küresel e-Sürdürülebilirlik

Girişimi GeSI’nin verilerine göre, Türk Telekom

sabit ve mobil şebekesi ile dünyada elektrik

tüketimini azaltan nadir operatörlerden biri

konumunda. Ayrıca, şirketlerin iklim değişikliği

risklerini küresel çapta raporlayan Karbon

Saydamlık Projesine de (CDP) dâhiliz. EBRD

ile sağlanan finansman anlaşması, başarılı

bir şekilde uygulamaya devam ettiğimiz enerji

verimliliği ve sürdürülebilirlik kapsamındaki

yatırımlarımızın artarak devam etmesi açısından

son derece önemli” dedi.

Sektör Market

IT network

E-ticarette istihdam ihtiyaçları değişti

Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli,

pandemi sonrası işini e-ticarete taşımak isteyen

firma sayısındaki artışın, istihdam ihtiyaçlarını değiştirdiğini

belirtti…

E-Ticaret’te yaşanan son dönem gelişmeleri

değerlendiren Ticimax E-ticaret Sistemleri

Kurucusu Cenk Çiğdemli şunları söyledi:

“Türkiye’nin 2023 hedefi bilgi teknolojileri

alanında 500 bin çalışana ulaşılmasıydı. Ancak

yaşanan pandemi süreciyle her sektörde

iş yükünün dijitale aktarılması, hem hedef

rakamı artırdı hem de hedef süresini kısalttı.

Birçok sektörde yeni dijital becerilere sahip

personel ihtiyacı artmış durumda. Özellikle

e-ticaret çok hızlı bir dönüşüm içine girdi.

Hem bizim hem de altyapı sağladığımız

paydaşlarımızın, e-ticaret yönetiminden

teknik işlere kadar çeşitli katmanlarda

yeni personele ihtiyacımız var. E-ticaret

sektöründe istihdam ihtiyacında ciddi bir

artış oldu. İstihdam ihtiyaçları da değişti.

Biz de gençlere yeni beceriler kazandırmak

ve yeni nesil istihdam ihtiyaçlarını

karşılayabilmek adına, Ticimax Akademi

bünyesinde ücretsiz e-ticaret eğitimleri veriyoruz.

3 yıldır ücretsiz olarak vermekte

olduğumuz eğitimlerimizi, pandemi sonrasında

online ortama taşıyarak hızlandırdık.

Haftada 3-4 gün e-ticaret süreçleriyle

alakalı çeşitli konseptlerde eğitimlerimiz

oluyor. Hedefimiz, sektörde eğitim açığını

kapayarak artan istihdam taleplerine destek

olmaya çalışmak. Pandemi sonrası e-ticarete

başlamak isteyen Kobi sayısında geçen yılın

aynı dönemine kıyasla yüzde 50’nin üzerinde

bir artış var. Koronavirüs nedeniyle iş yerini

kapatmak zorunda kalan küçük ve orta ölçekli

birçok işletme de, işini dijitale taşıma

ve e-ticaret sitesi açma yönünde adım atıyor.

Tüm bu ani gelişmeler dolayısıyla sektörle

bağlantılı yeni istihdam alanlarında işe

alımlarda da hareketlilik yaşanıyor.”

17


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yaz tatilini online oyunlarla geçirecek

çocuklar için 8 uyarı

Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu yaz çocuklar

zamanlarının büyük bir bölümünü evde geçirecek.

Bu nedenle çocukların oyun konsolu, telefon ve tablet

ile oyun oynamaya daha çok yöneleceğini belirten

Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev

Akkoyunlu, online oyunlar nedeniyle çocukların maruz

kalabilecekleri risklere dikkat çekerek ebeveynlere

8 önemli uyarıda bulunuyor.

Sektör Market

IT network

18

Çocuklar Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu

yıl yaz tatilinde online oyunlarla daha fazla zaman

geçirecek. Ancak bu nedenle çocukların

geç vakitlere kadar odasına kapanıp oyun oynamasının,

oyunlarda tanıştıkları yabancılarla

iletişimlerinin ve kişisel bilgilerinin güvenliğinin

denetlenmesi gerektiğini belirten Bitdefender

Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu,

ebeveynlere 8 uyarıda bulunuyor.

1. İndirilen uygulamaları sıkı bir şekilde kontrol

edin. Ebeveynlerin, çocukların indirdiği ve kullandığı

her uygulamayı denetlemesi gerekiyor. Bir

uygulamanın App Store’da veya Google Play’de

üst sıralarda yer alması, o uygulamanın güvenli

olduğu anlamına gelmemektedir. Uygulamanın

ebeveyn denetimi içerip içermediği, hangi yaş

grubuna uygun olduğu ve hangi bilgilere erişim

sağladığı bu denetlemeyi gerçekleştirirken dikkat

edilmesi gereken en önemli noktalardır. Uygulama

kamera ve mikrofona erişim istiyorsa, bunun

gerçekten oyun içerisinde gerekli olup olmadığını,

gerekli değil ise kapatılması gerektiği bilinmesi

gerekiyor. Eğer kameraya erişim gerekli ise,

kameraya sadece uygulama kullanılırken erişim

sağlama izni verilmelidir.

2. Siber güvenlik hakkında çocuğunuzu bilgilendirin.

Ailelerin, çocuklarıyla siber güvenliğin neden

önemli olduğu konusunda açık bir konuşma

yapması gerekiyor. Aileler, çeşitli bağlantıların

cihazlara zarar verebileceği ve siber güvenliği

ihlal edebileceği konusunda çocukları bilinçlendirmeliler.

Bu konuşmayı yaparken çocukları

korkutmamak önemlidir çünkü çocuk, herhangi

bir sorun ile karşılaştığında bunu ailesi ile açık bir

şekilde paylaşmalıdır. Örneğin, çocuğu veya başkalarını

rahatsız edecek bir durum yaşanıyorsa,

herhangi bir zorbalık söz konusuyla, biri çocuktan

fotoğraf göndermesini istiyorsa veya cinsel

içerikli bir durum varsa doğrudan size anlatmaları

gerektiğini söylemelisiniz.

3. Avatar kullanmaya teşvik edin. Çocukların,

oyun oynarken kendi adlarını kullanmamaları

da oldukça önemli. Ayrıca çocuklar, ev adreslerini

vermemeli veya doğum günü bilgilerini başkalarıyla

paylaşmamalılar. Bununla birlikte asla

tanımadıkları insanlara kendi fotoğraflarını da

göndermemeliler. Oyunda fotoğraf kullanılması

gerekiyorsa, çoğu çocuğun aşina olduğu avatarlar

kullanılmalıdır. Genel bir kural olarak, çocuklarınıza

mümkün olduğunca az bilgi vermenin

her zaman daha iyi olduğunu anlatmalısınız.

4. İki faktörlü kimlik doğrulama kullanın. Birçok

kişi, oyun sistemlerinin iki faktörlü kimlik doğrulaması

(2FA) sunduğunun farkında değil ancak

önde gelen oyun konsollarının çoğu bu özelliğe

sahiptir. 2FA, en bilinen yönüyle hesaplara erişim

için kişiye tek seferlik PIN kodu yollanmasıdır. Kısacası

2FA, oturum açma işlemlerini daha güvenli

hale getirmek için kullanıcıya ikinci bir güvenlik

katmanı sunar. Aynı zamanda birçok siber suçluyu

da savuşturur, çünkü tanınmayan biri bir cihaza

erişim sağlamaya çalıştığında, 2FA sistemi

erişim hakları olmayan birinin sisteme girmeye

çalıştığına dair bir bildirim gönderir.

5. Çocukların açık alanda oynamalarını sağlayın.

Ebeveynler, gündemleri yoğunken, iş ve çocukların

sorumlulukları arasında koşuştururken,

çocuklarının kendi odalarında kapalı kapılar

ardında tehlikeli olabilecek yabancılarla oyun

oynuyor olabilecekleri gerçeğini unutabiliyorlar.

Bu nedenle ebeveynler, oturma odası gibi açık bir

alana oyun sistemlerini kurmalılar ve bu sayede

neler olup bittiğini göz önünde bulundurabilirler.

6. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı

kullanın. Çocuğunuzun oyun oynarken

güvende kalabilmesini sağlamak için çevrimiçi

aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü

içeren bir güvenlik çözümü edinin. Bitdefender

Ebeveyn Kontrolü, uygunsuz içerikleri engeller,

internet erişimini belli saatlerle kısıtlar ve ebeveynlere

çocuklarının çevrimiçi aktivitelerini

uzaktan görüntüleme imkanı sunar. Bitdefender

Internet Security ve Bitdefender Total Security

ürünlerinin içerisinde yer alan Bitdefender Ebeveyn

Kontrolü aynı zamanda bağımsız bir uygulama

olarak da mevcuttur.

7. Belirli aralıklarla uygulama temizliği yapın.

Telefon ve tablette oyun oynayan çocuklar, farklı

birçok uygulama ve oyunu cihaza indirebilirler.

Bu nedenle belirli aralıklarla kullanılmayan uygulamaların

silinmesi gerekiyor. Bu sayede hem

cihazda depolama alanı açılabilir hem de arka

planda çalışarak veri toplayan ya da şarjı tüketen

uygulamalara engel olunabilir.

8. Her hesap ve cihaz için farklı ve benzersiz

parolalar oluşturun. Çocuklar oyun konsol

sistemlerinden, tablete, tabletten telefona kadar

birçok cihaz üzerinden oyun oynayabilir. Her

bir cihaza ve oyuna girişi için farklı şifreler

kullanılması gerekiyor. Zayıf parolalar siber

suçlular tarafından rahatlıkla kırılabilir ve

bu durum başka kişisel bilgilerin, kötü niyetli

kişilerin eline geçmesine neden olabilir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kaspersky, üç ay içinde tehlikeli üç popüler

mobil uygulama keşfetti

Kullanıcılara istenmeyen

reklamlar gösteren reklam

yazılımları, yıllardır

virüs kategorisi dışındaki

en popüler tehditler

arasında yer alıyor. Bu

yazılımların gelir elde

etme yöntemleri kullanıcılar için tehdit oluşturabiliyor.

Öte yandan, çok sayıda kişiye ulaşan

bu yazılımları geliştirenler önemli gelir elde

edebiliyor. Bu nedenle, geliştiriciler bu modüllerin

kullanıcılar ve siber güvenlik teknolojileri

tarafından tespit edilmesini zorlaştırmak için

yeni teknikler kullanıyor. Mobil kullanıcıları

hedef alan tehditler genellikle çeşitli web siteleri

veya resmi olmayan uygulama mağazalarından

yayılıyor. Bu faaliyetlerin getirdiği gelir

çekici olduğundan geliştiriciler hedef aldıkları

potansiyel kurban sayısını artırmaya çalışıyor.

Bunun sonucunda, bazı uygulamalar resmi

uygulama mağazalarında yer bulabiliyor. Kaspersky

uzmanlarının bulduğu uygulamalar da

bunun bir örneği oldu.

Son yapılan keşifler, bu yöntemin kullanımında

önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Kaspersky

araştırmacıları, resmi uygulama mağazasında

yer alan ve reklam yazılımı modülü

içeren üç uygulama tespit etti. Bunlardan biri

olan ve milyonlarca kez indirilen popüler bir

interaktif anket uygulaması, kurulumdan sonra

ilk reklamı göstermeden önce bir süre bekliyor.

Bu yönteme başka reklam yazılımlarında da

rastlanıyor. Uygulamanın kurulmasından ilk

reklamın gösterilmesine kadar geçen sürenin

uzun olması, kullanıcının karşısında bir anda

beliren reklamlarının kaynağının ne olduğunu

anlamasını zorlaştırıyor. Bu yöntem, uygulama

mağazalarındaki sanal ortamlar gibi koruma

Kaspersky araştırmacıları, kullanıcılara istenmeyen

reklamlar gösteren uygulamaların resmi uygulama

mağazalarında daha sık görüldüğünü belirledi. Google

Play’de yer alan ve reklam modüllerine sahip üç yeni

uygulama üç ay içinde milyonlarca kullanıcıyı etkiledi.

mekanizmalarını atlatmak için sıkça

kullanılıyor. İnteraktif anket uygulamasının

geliştiricisi, kendisine bilgi verildikten hemen

sonra reklam yazılımını kaldırdı.

Analiz edilen diğer uygulamaların yaklaşık 100

milyon kez indirildiği belirlendi. Bu uygulamalar

bir yandan ana işlevlerini gerçekleştirirken

diğer yandan uygulama kapalıyken bile akıllı

telefon kilitlendiğinde yarım ekran reklamlar

gösteriyor. Bu haberin hazırlandığı tarihte, bu

uygulamaların geliştiricileriyle iletişime geçilmesine

rağmen henüz reklam yazılımı modüllerinin

kaldırılmadığı görüldü.

Reklam yazılımları her zaman isteyerek yayılmıyor.

Bazı yasal uygulamalar bile habersiz bir

şekilde istenmeyen reklamlar yaymaya başlayabiliyor.

Bunun nedeni ise genellikle reklam

yazılımı geliştirme kitlerinin (SDK) kullanılması

ve entegre reklam kütüphanelerinin test

edilmemesi oluyor. Sonuç olarak, reklam modülleri

uygulamaların son kodlarının arasına

sızabiliyor.

“Günümüzde telefonlarımıza bağımlı yaşıyoruz.

Mobil cihazlarla çalışıyor, kişisel bilgilerimizi

paylaşıyor ve eğlenceli içerikler izliyoruz.

Bu da elbette reklam yazılımı geliştiricilerinin

dikkatini çekiyor. Buradaki sorun yalnızca reklam

yazılımlarının kullanımda çıkardığı rahatsızlık

değil. Düzgün geliştirilmeyen SDK’lar

veri sızıntılarına yol açabiliyor. Bu SDK’ları

geliştirenler, ekstra bir gelir kaynağı için kullanıcı

verilerini üçüncü taraflara satabiliyor.

Böylece kullanıcılara, kendi izinleri olmadan

özel reklamlar gönderilebiliyor. Tüm kullanıcıların

kendini rahat hissettiği bir dijital alan

var ve insanların cihazlarına güvenebilmesi

bugünlerde çok daha önemli.” diyen Kaspersky

Güvenlik Uzmanı Igor Golovin, sözlerini şöyle

tamamladı: “Reklam yazılımlarının tespit edilmesini

önlemek için kullanılan yeni yöntemler

düşünüldüğünde, bu tür uygulamaları kullanıcıların

hayatına girmekten alıkoyan güvenilir

bir mobil güvenlik çözümü kullanmayı önemle

tavsiye ediyorum.”

Kaspersky, reklam yazılımlarından korunmak

için şunları öneriyor:

• Beklenmedik şekilde davranan ve istenmeyen

reklamlar gösteren uygulamaları hemen silin.

• Uygulamayı kurmadan önce cihazda nelere

erişebileceğini görmek için istenen izinleri

kontrol edin.

• Reklam yazılımlarının da dahil olduğu çeşitli

tehditleri tespit edebilen, Kaspersky Internet

Secu-rity for Android gibi güvenilir bir mobil

güvenlik çözümü kullanın.

Sektör Market

IT network

Kadın oyunculardan turnuvalara yoğun ilgi

Dünya çapında milyonların takip ettiği dijital

E-Futbol oyun dünyası, ülkemizde de hızla ilgi

görmeye devam ediyor. Son olarak düzenlediği

Türkiye E-Futbol Turnuvası ile kısa sürede dikkatleri

üzerine çeken Master of Gamers platformu

ödüllü oyunlarıyla yepyeni heyecanlara ortak

oluyor. Son ayların popüler dijital oyunları için

espor turnuvaları düzenleyen Master of Gamers,

ilk duyurusunu yapmasının ardından 7 gün içinde

5 bin 991 oyun sever tarafından kayıt aldı. Düzenlenen

turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da

yer alması karantina döneminde dijital oyun ve

espor endüstrisinin büyüme trendinin nasıl ivme

kazandığını göstermiş oldu.

Master of Gamers, koronavirüs salgını döneminde futbol

tutkunlarının iyi vakit geçirebilmesi için düzenlediği turnuvalarla

büyük ilgi gördü. Son 1 hafta içinde düzenlediği 12

turnuva için 5.000 oyuncu katılım için kayıt oldu. Düzenlenen

turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da yer alması karantina

döneminde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme

trendinin nasıl ivme kazandığını göstermiş oldu…

Master of Gamers kurucusu Murat Tayhan,

yoğun ilgi gören platformuyla ilgili ‘Ülkemizde

futbol severlerin evlerinde kalmasıyla birlikte

Türkiye E-Futbol Şampiyonası’nın canlı izlenmesi

ve sosyal medya rakamlarının gösterim rakamlarında

espora olan ilgide ciddi bir artış yaşandı.

Türk yayıncıların oyun içerikleri arasında en çok

tüketilen 10 oyundan 6 tanesi espor oyunu olarak

yer alıyor. Oyun severler kurduğumuz espor turnuva

platformunda sahneye çıkarak birbirleriyle

mücadele ederken profesyonel futbol oyuncu

deneyimi yaşamış oluyor. Covid-19 salgını nedeniyle

birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan

edilmesiyle birlikte dijital oyun ve espor endüstrisinin

büyüme trendi geçen seneye göre yüzde 60

bir artış gösteriyor. Master of Gamers platformu

yayın hayatına ilk merhaba dediği hafta 100 binin

üzerinde görüntülenme aldı. Oyun severlerin

içinde kadın oyuncuların artışı da tabii ki bizi şaşırtıyor.

Artık yeni dünya düzeninde herkes birer

oyuncu. Rakibiniz babanız, eşiniz, doktorunuz

veya üniversite öğretmeniniz bile olabilir” dedi.

19


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk teknoloji girişimi Thread In

Motion’dan sosyal mesafe bilekliği

Thread in Motion’ın yeni ürünü Skadi, yeni normal

çalışma düzeninde fabrika ve plazalar başta olmak

üzere çalışanların sosyal mesafe kuralına uymalarını

sağlıyor. Şirketlere iş sürekliliği noktasında yardımcı

olan Skadi, uzun pil ömrü ve kolay kullanımıyla öne çıkıyor.

Skadi’nin yıl sonuna kadar 50 ülkeye ihraç edilmesi

hedefleniyor…

Sektör Market

IT network

20

Üretim, lojistik ve depo yönetimi gibi

alanlarda hem Türkiye’de, hem dünyada

önemli şirketlerin tedarikçisi olarak

akıllı çözümler geliştiren giyilebilir

teknoloji şirketi Thread in Motion, yeni

ürünü Skadi’yi piyasaya sundu. 8 farklı

ülkeye ihracat yapan ve 150’nin üzerinde

büyük markaya hizmet veren şirketin

yeni ürünü olan akıllı bileklik, yalnızca

pandemi değil, yeni normal döneminde

de iş sağlığı ve güvenliğini bir üst noktaya

taşıyacak özellikleri bünyesinde bulunduruyor.

Çalışanlar arasında 1,5 metrelik

mesafeyi sürekli tarayan akıllı bileklik

sayesinde yeni normalle hayatlarımıza

dönmeye hazırlandığımız bugünlerde

sosyal mesafe korunurken; ofis, atölye

gibi daha ufak çalışma alanlarından,

plaza, fabrika, eğlence merkezleri, otel

gibi çok daha büyük topluluklara hitap

edebilmeye hazır şekilde tasarlanan Skadi,

geniş bir kitleye hizmet etmeye hazır

uygun maliyetli bir çözüm olarak karşımıza

çıkıyor. Skadi, ortak çalışma alanlarında

temassız giriş ve çıkışlara olanak

sağlarken, sıkça karşılaştığımız iş makinelerinde

olası çarpışmaları önlüyor ve

acil durumlarda toplanmayı kolaylaştırıyor.

Şirket CEO’su Kadir Demircioğlu

ise “1 ayda çeşitli büyüklükteki sektör,

kurum ve şirketlerden, 10 binin üzerinde

sipariş alan yeni akıllı bilekliğimiz

ile çalışan sağlığı ve iş güvenliğini tam

anlamıyla sağlarken, ihracat ile ülkemize

katma değer sağlamayı hedefliyoruz.

Hali hazırda otomotiv ve lojistik sektörlerinden

çok sayıda markayla işbirliğimiz

var ve bunu portföyümüze sürekli

eklenen sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik

yeni ürünlerimizle desteklemeye devam

ediyoruz» açıklamasında bulundu.

Fabrika ve plaza gibi kapalı

alanlarda sosyal mesafeyi

koruyor

Yüksek dayanımlı, uygun maliyetli ve

tüm bunların yanı sıra her birey ve her

sektör tarafından kullanıma hazır özellikleriyle

dikkat çeken Skadi; gün boyu

güvenli çalışma alanları oluşturarak

çalışanları tam anlamıyla koruyor. İçerdiği

yazılım platformuyla geriye dönük

tarama yapan Skadi, diğer bilekliklerle

olan etkileşimin kaydını tutarak topladığı

verileri ilgili birimlerle paylaşıyor.

Böylece kullanıcıların ne zaman, nerede,

kaç kez temas halinde olduğu tespit

edilebilirken, tek bir COVID-19 teşhisiyle

hangi kullanıcıların karantinaya ihtiyaç

duyduğunu raporlayabilen akıllı bir aygıt

olarak öne çıkıyor. Verileri merkezi

bir bulut sisteminde toplayan Skadi’nin

12 ay pil ömrüne sahip olduğu ve şarj gerektirmediği

belirtiliyor. IP67 standartlarına

uygun olarak geliştirilen bileklik,

BLE (Bluetooth Low Energy) bağlantısıyla

çalışıyor. Fabrika, plazalar, eğlence

merkezleri, oteller, spor salonları gibi her

kitleye ve sektöre uyarlanmaya hazır uygun

maliyetli bu akıllı bileklik, yeni normalde

çalışanlar işyerlerine döndüğünde

hayati önem taşıyan fiziksel mesafeyi

korumaya fayda sağlayacak.

Hedefte 50 ülkeye ihracat var

2016 yılında Endüstri 4.0 uygulamaları

için IoT odağında çözümler üretmek

amacıyla kurulan Thread in Motion’un

genç CEO’su Kadir Demircioğlu, bir teknoloji

start-up şirketi olarak kurdukları

TIM’in yeni ürünü Skadi’yi 50 ülkeye

ihraç etmek istediklerini belirtti. “1 ayda

çeşitli büyüklükteki sektör, kurum ve

şirketlerden 10 binin üzerinde sipariş

alan yeni akıllı bilekliğimiz ile çalışanların

sağlığını korurken, ihracat kanalları

ile ülkemize katma değer sağlamayı

hedefliyoruz. Hali hazırda otomotiv,

perakende ve lojistik sektörlerinden

çok sayıda markayla işbirliğimiz var.

Bu bileklik sadece pandemi döneminde

değil, hayat normale döndüğünde de iş

güvenliği ve iş sağlığı konusunda katma

değer sağlayacak yepyeni bir ürün,

unutmamalıyız ki tek bir pozitif vaka

tüm süreçleri durdurur. Skadi ile kesintisiz

ve güvenilir bir operasyon için biz

hazırız” diyerek sözlerine devam eden

Demircioğlu, giyilebilir teknoloji ürünleriyle

hızla değişen dünyanın gereksinimlerine

Thread In Motion olarak yepyeni

ürünlerle cevap vermeye ve ülke ekonomisine

de katkı sağlamaya devam edeceklerini

söyledi. TIM, Haziran ayının

sonuna kadar 20.000’den fazla üretilecek

bilekliğin ilk siparişlerini alıcılara teslim

etmek için hazır.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek

sonuçlarını açıkladı

VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek sonuçlarına göre,

toplam gelir geçtiğimiz yıla göre yüzde 12 artarken,

abonelik ve SaaS (System as a Service, Hizmet olarak

Yazılım) geliri, geçen yıla göre yüzde 39 arttı…

Kurumsal yazılımın öncü ve yenilikçi şirketi

VMware, Inc. (NYSE: VMW), 2021 mali yılı

birinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı.

Çeyrek Değerlendirmesi

• 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde

12 artan gelirler, 2,73 milyar dolara ulaştı.

• 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre

yüzde 17 artan abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin

toplamı, 1,23 milyar dolar seviyesine

ulaştı.

• Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39

artan abonelik ve SaaS gelirleri, birinci çeyrekte

572 milyon dolara ulaştı.

• 2020 mali yılının birinci çeyreğinde 380

milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına

0,89 dolar olan GAAP net geliri, birinci çeyrekte

386 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse

başına 0,92 dolar oldu. 2020 mali yılının

birinci çeyreğinde 535 milyon dolar veya seyreltilmiş

hisse başına 1,25 dolar olan GAAP

dışı net gelir, yüzde 21 artarak birinci çeyrekte

640 milyon dolara veya seyreltilmiş hisse

başına 1,52 dolara yükseldi.

• GAAP faaliyet geliri, 2020 mali yılının birinci

çeyreğine göre yüzde 18 azalarak 418

milyon dolar oldu. GAAP dışı faaliyet geliri

ise 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre

yüzde 25 artarak 818 milyon dolar seviyesine

ulaştı.

• Birinci çeyreğin faaliyetlerden gelen nakit

akışı 1,37 milyar dolar, serbest nakit akışı ise

1,29 milyar dolar oldu.

• Toplam gelir ile toplam peşin elde edilen

gelirdeki ardışık değişim bir önceki yıla göre

yüzde 19’luk bir artış yakalayarak 10,1 milyar

dolara ulaştı. Toplam gelir ve toplam kazanılmamış

gelirdeki sıralı değişim, geçen yıla

göre yüzde 6 arttı.

• Abonelik, SaaS ve lisans gelirleri ile peşin

elde edilen abonelik, SaaS ve lisans geliri bir

önceki yıla göre yüzde 16 arttı.

VMware CEO’su Pat Gelsinger konuyla ilgili

olarak “Tüm dünya beklenmedik zamanlardan

geçiyor. 2021 mali yılının birinci çeyreğinde

sağlam bir performans gösterdik.

Çalışanlarımızın güvenliğini ve iyiliğini gözetmek

ve müşterilerimizin çok hızlı değişen

ihtiyaçlarına cevap vermek önceliklerimiz

oldu. Önemli hizmetler sunan müşterilerimize

önemli dijital hizmetler sunarak daha

verimli ve güvenli bir şekilde ölçeklenmelerine

yardımcı oluyoruz” dedi.

VMware CFO’su ve Kıdemli Başkan Yardımcısı

Zane Rowe ise “Birinci çeyrekte dijital

dönüşüm yolculuğunda ilerleyen müşterilerimize

yatırımlarını daha hızlı geri kazanma

ve iyileştirilmiş dayanıklılık imkanı sunduk.

Bu çeyrek aynı zamanda VMware’ın güçlü

yönlerinin ve ekonomik olarak zorlayıcı bir

ortamdaki fırsatların altını çiziyor” dedi.

Sektör Market

IT network

180 derece açılan Casper Nirvana X400 piyasaya çıktı

Türkiye’nin yenilikçi teknoloji markası Casper, maksimum

üretkenlik ve performans için yeni tasarladığı 10. Nesil işlemcili,

180 derece açılabilen ekranlı, ultra ince ve hafif ürünü

olan Nirvana X400’ü, kullanıcıların beğenisine sundu…

Casper Nirvana X400, yüksek performans

sunan güncel işlemcileri, günümüz trendlerini

takip eden ince çerçeve ve tasarımı, ultra

hafifliği, inceliği, 14” ve 180 derece açılabilen

ekranı ile iş hayatında yepyeni deneyimler

sunmayı vadediyor. Uzun ömürlü pili, yüksek

depolama alanı ve yüksek bağlantı hızı

ile iş hayatında üretken olmak isteyenler için

geliştirildi.

Yüksek performans ve hız: Gündelik iş hayatında

verimli ve hızlı bir kullanım için en

yeni 10.nesil CometLake-U işlemcilerin kullanıldığı

Casper Nirvana X400, 4.2GHz hızında

ki Core i5 veya 4.9GHz hızında ki Core

i7 işlemci seçenekleri ile kişiye özel konfigürasyon

imkanı sağlıyor. Eski nesil işlemcilere

göre yüzde 20 daha fazla performans imkanı

ile teknolojik verimlilikte kurumsal çözümler

sağlıyor.

Dünyanın en hızlı depolama bileşeni olan

M2 ve NVMe SSD versiyonları ile gündelik

işlerin süresini en aza indiren Nirvana X400,

optimal zaman ve yüksek hız sunuyor. Daha

büyük boyutta depolama isteyen kullanıcılara

2TB SSD opsiyonu sunan X400, kullanıcılara

birden fazla seçenekte konfigürasyon

imkanı sunuyor.

Mobilite ile dijital çözümler: Kurumsal çözümlerin

ve uzaktan çalışma sistemine uyumun

öneminin arttığı günümüzde Casper

Nirvana X400, 1.29 kg hafifliği ve 18.9mm

inceliği ile mobiliteyi iş dünyasına sunmak

için tasarlandı. Metalik tasarımı ve hafifliği

ile çalışanların üretkenliğini ve motivasyonunu

artırmayı amaçlayan X400, pil ömrü ile

de 10 saate varan uzun kullanımı deneyimi

sağlıyor.

Geniş ve rahat görüş açısı: Özel alüminyum

alaşımından yapılan menteşe yapısı

sayesinde 180 derece açılabilen bir ekran

sunan Nirvana X400 ekran özellikleri ile de

çalışma hayatını optimize etmeyi vadediyor.

14” boyutundaki Anti-Glare, 250NIT parlaklık

ve 1920X1080 FHD IPS ekranı sayesinde

göz yormadan yüksek çözünürlük ve canlı

renkleri deneyimleme imkanı sunuyor.

Kablolu bağlantıya ihtiyaç duymadan aynı

hızda ve verimde çalışabilmek için Intel’in

9462AC kablosuz bağlantı modülünü kullanan

Nirvana X400, maksimum 433Mpbs hızı

ve geniş kapsama alanı ile her an her yerde

çalışma deneyimi sağlıyor.

Casper Nirvana Teknik Özellikleri:

İşlemci: MAX 10. Nesil Intel® Core i7 10510U

Ekran: FHD IPS LED Ekran – 250NIT Parlaklık

Ekran Kartı: Intel® UHD Graphics 620

Depolama: 1 * M.2 SATA

Batarya: 3 cell 36Whr kapasite

Ağırlık: 1.29 kg

Boyut: 324.9* 219.5* 18.95 mm

Tasarım: Metalik Siyah

21


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Microsoft yapay zekâ destekli COVID-19

araştırmalarına 20 milyon dolar ayırdı

Sektör Market

IT network

Sağlık çalışmalarının ilerlemesinde veri toplamak,

analiz etmek ve en gelişmiş teknolojilerle

veri bilimcilerine yetenek kazandırmak

büyük önem taşıyor. Yapay zekâdan güç alan

sağlık sistemleri veri kümeleme, anlamlandırma,

tanı koyma ve tedavi adımlarının

belirlenmesinde kurumlara büyük kolaylık

sağlıyor.

Microsoft, “İyilik için Yapay Zekâ/AI for

Good” programına bu yılın Ocak ayında eklediği

“Sağlık için Yapay Zekâ adlı girişimini

COVID-19 çalışmalarının hızlanması için

seferber etti ve bu alandaki araştırmalar için

20 milyon dolarlık destek paketi duyurdu.

Bu doğrultuda Microsoft, veri bilimcileriyle,

STK’larla ve akademik girişimlerle güçlü iş

birlikleri geliştirecek. COVID-19’un önüne

geçmek için en etkin yapay zekâ araçlarına

ve bulut bilişim hizmetlerine erişim sunacak

olan girişim, belirlenen projeleri nakit hibelerle

de destekleyecek.

Microsoft’un COVID-19 ile ilgili araştırmaları

desteklerken beş alana odaklanıyor:

• İnsanlara güvenlik ve ekonomik etkiler

hakkında bilgi vermek için veri ve öngörüler.

Microsoft, COVID-19 araştırmalarına desteğini artırmak

için “Sağlık için Yapay Zekâ” girişiminin tüm imkânlarını

seferber etti. Bu alanda çalışan veri bilimcilerini güçlendirmek

ve araştırmaları hızlandırmak için 20 milyon dolarlık

destek paketi sunan Microsoft, COVID-19 ile mücadele

eden sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve akademik

araştırmacılarla iş birlikleri geliştirecek. Microsoft bu adımla,

kurumların yapay zekâ çalışmalarına, teknik uzmanlara

ve veri bilimcilerine erişimini sağlayacak…

• Aşı ve tedavilerin geliştirilmesi için tedavi

ve tanı koyma.

• Hastane alanı ve tıbbi malzeme gibi sınırlı

varlıkların sağlanması için kaynak tahsisi.

• Yanlış bilgi paylaşımını en aza indirmek

için doğru bilgilerin yayılmasına yönelik çalışmalar.

• COVID-19 üzerinde çalışmak ve anlamak

için yürütülen bilimsel araştırmalar.

Yapay Zekâ ile güçlenen

sağlık sistemi

Microsoft’un şu an sürdürdüğü iş birlikleriyle

virüsü durdurma mücadelesinde bilimsel keşif

hızı önemli ölçüde hızlandırabilir. Beyaz

Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’ne

bağlı çalışan COVID-19 Yüksek Performanslı

Bilgi İşlem Konsorsiyumu için Microsoft,

dünyanın en güçlü bilgi işlem kaynaklarına

ve bilişim uzmanlarına erişim sunuyor.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde

küresel bir sağlık araştırma kuruluşu olan

Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü

(IHME), COVID-19 veri görselleştirmesi

üretiyor ve tahminler yayınlıyor. Hastane

yönetimi bu verilere göre karar almaya başladı.

Sanal asistanlar da sağlık hizmetinde

daha sık kullanılmaya başlandı. Kopenhag

Acil Sağlık Hizmetleri şu anda potansiyel

koronavirüs enfeksiyonu ve tedavisinde insanları

taramak için Microsoft’un yapay

zekâ destekli Sağlık Botu hizmetini kullanıyor.

Danimarka nüfusunun 3’te 1’ine hizmet

veren kuruluşa yapılan aramalar bu servisle

2 katına çıktı. Günde yaklaşık 2000 arama

hızla değerlendiriliyor ve gerekli yönlendirmeler

hızla yapılıyor. Mart ayından bu yana

dünya genelinde sağlık kuruluşları, Microsoft

Healthcare bot hizmetlerini kullanarak

18 milyon kişiye ulaştı, 160 milyondan fazla

mesaj iletti.

Uzaktan eğitim teknolojileri

GESS Türkiye’de sergilenecek

Pandeminin sona ermesinin ardından da uzaktan

eğitim çözümleri, sınıflardaki eğitim kalitesinin artırılmasına

katkı sağlamaya devam edecek.

22

Covid-19 salgınına karşı alınan önlemler, eğitim

alanında da yeni bir süreç başlattı. Pandemi ile

birlikte Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta öğretimi

EBA uygulaması üzerinden devam ettirirken,

Türkiye genelindeki toplam 12 bin 809 özel okul

da ya mevcut teknolojik altyapılarını kullanarak

ya da dışarıdan destek alarak uzaktan eğitime

hızlı bir geçiş yaptı. Yüz yüze eğitimin, dünya

genelinde dijital ortama taşınarak artık uzaktan

öğretim şeklinde gerçekleştiği bu dönem, okulların

akademik kadroları kadar sahip oldukları teknolojik

altyapılarının da önemini ortaya çıkardı.

Ülkemizde eğitimlerin uzaktan gerçekleştirilmesine

karar verilmesinin ardından sadece eğitim

kurumlarının değil, şirketlerin de uzaktan çalıştığı

bu dönemde oldukça yaygın olarak kullanılmaya

başlanan uzaktan eğitim çözümleri, Ekim

ayında İstanbul’da kapılarını açmaya hazırlanan

GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri

Fuarı’nda sergilenecek. Web tabanlı öğrenme,

videolu eğitim, online görüşme gibi uzaktan

eğitim uygulamalarının ziyaretçilerle buluşacağı

fuarda, bu alanda hizmet veren Vedubox, Kontek

Eğitim Teknolojileri, Edupro, Advancity, Teknokta,

Funfox ile More and More gibi sektörünün lider

firmaları yer alacak.

Tarsus Turkey tarafından Milli Eğitim Bakanlığı

Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün

(YEĞİTEK) işbirliği ve Bahçeşehir Uğur

Eğitim Kurumları sponsorluğunda düzenlenecek

GESS Türkiye ve Türkiye Eğitim Teknolojileri

Zirvesi’ne uzaktan eğitim damga vuracak. Okul

yöneticileri ile teknoloji tedarikçilerini 01 – 03

Ekim 2020 tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve

Sergi Sarayı’nda buluşturacak olan GESS Türkiye

fuarında, özellikle uzaktan eğitime dair web

tabanlı yazılımlar, e-okul yönetim sistemleri,

multimedya teknolojileri, e-yayıncılık, bilişim

teknolojileri donanımları ve arttırılmış gerçeklik

uygulamaları gibi yenilikler görücüye çıkacak.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Zyxel’den KOBİ’lere “Yeni Normal” desteği

Zyxel’in yeni güvenlik duvarı USG FLEX; uzaktan

erişim desteği, yüksek ağ performansı ve esnek lisanslama

seçeneği gibi özellikleri ile öne çıkıyor.

Yapay zeka destekli bulut tabanlı ağ çözümleri

sunan Zyxel Networks, KOBİ’ler

için tasarlanmış yeni güvenlik duvarı serisi

USG FLEX’i pazara sundu. Kurumların

iş ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde analiz eden

ve pazarın taleplerine yönelik ürün geliştiren

Zyxel, yeni güvenlik duvarı serisi USG

FLEX ile işletmelerin dijitalleşmesine katkı

sağlamayı hedefliyor.

İş dünyası, pandemi ile birlikte uzaktan

çalışma modeline geçti. Herkesin odak

noktası bu yeni iş modeli oldu ve uzaktan

çalışma artık “yeni normal” haline geldi.

İşletmeler bu yeni yapıya alışmaya ve iş

süreçlerini kesintiye uğratmadan sürdürmeye

çalışırken; veri iletişim ağlarına güvenli

bir şekilde erişim ihtiyacı ise en üst

seviyeye çıktı.

KOBİ’lerin sadece yüzde 21’i

güvenlik önlemi aldı

Zyxel Networks Kanal Satış Müdürü Ömer

Faruk Erünsal’ın verdiği bilgiye göre; KO-

Bİ’lerin yüzde 44’ü evden çalışma düzenine

geçerken, bunların yüzde 79’u hiçbir

siber güvenlik önlemi almadı. Yüzde 21’i

ise virüs programları ve firewall gibi basit

güvenlik önlemleri aldı.

“Salgın nedeniyle çalışanların evlerinden

işlerini yürüttüğü yeni dönemde, korunmasız

kalan şirket ağları, önlem alınmaması

halinde çok büyük siber risklere

davetiye çıkarıyor” diyen Erünsal, Koronavirüs

salgını döneminde mikro KOBİ’lerin

yüzde 21’i siber güvenlik konusunda önlem

alırken, söz konusu önlemin “çalışan

bilgisayarlarına virüs programı” yükleme

ile sınırlı olduğuna dikkat çekti.

Bu dönemde kurum verilerine bilgisayar

ve telefonlardan uzaktan erişim sağlamasının

şirketler için büyük bir risk taşıdığını

ifade eden Erünsal “Kurum cihazlarından

veri sızıntıları sonucu oluşabilecek maddi

zarar ve itibar kayıplarının önüne geçmek

için güvenlik duvarı ile önlem alınabilir.

Siber saldırılardaki ilk savunma hatlarından

biri güvenlik duvarıdır. İşletmelerin

değerli verileri ve siber saldırganlar arasında

bir duvar örmesi gerekiyor. Hatta evden

çalışanların ev ağlarına da güvenlik duvarı

yüklemek doğru bir strateji olacaktır.

Küçük ölçekli kurumlar maalesef sınırlı

siber savunma becerisine ve savunma altyapısına

sahip ve son dönemde kolay hedef

olmaları nedeniyle özellikle hackerlar

tarafından tercih edilir hale geldi. Zyxel

Networks olarak bu noktada küçük ölçekli

işletmeleri pandemi sonrası “yeni normal

düzene” hazırlamayı kendimize göreve

edindik.

Yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz.

USG FLEX 100, USG FLEX 200 ve

USG FLEX 500 model güvenlik duvarlarının

performansı, bir önceki versiyona

kıyasla donanımsal ve yazılımsal olarak

yüzde 125 oranında artırıldı. Ayrıca ürünün

UTM performansının kapasitesi ise

yüzde 500 oranında yükseltildi. Küçük ve

orta ölçekli işletmeler için maksimum ağ

güvenliği sunan çözüm, uzaktan VPN erişim

desteği, kullanıcı dostu arayüzü, WiFi

access point yönetimi, hotspot imkanı gibi

özellikleri ile öne çıkıyor. Hepsi bir arada

mantığı ile tek bir kutuda şirketlerin tüm

güvenlik ihtiyaçlarına cevap veren güvenlik

cihazları, sınırlı bilgi işlem bütçesi bulunan

küçük ölçekli işletmelerin iş sürekliliği

ve güvenliğini garanti altına alıyor” şeklinde

konuştu.

Lokal koruma için global tehdit

istihbaratı

Günümüzün siber saldırıları; crypto jacking,

malware, ransomware çeşitleri gibi

farklı tehditlerle birlikte her geçen gün

çoğalıyor. USG FLEX serisi güvenlik duvarları,

geleceğin bilinmeyen ataklarına

karşı derinlemesine savunma sağlayarak,

tüm bu gelişmiş tehditlere karşı kusursuz

koruma sunan “akıllı bulut” sistemi ile işletmelerinin

yükünü de hafifletiyor.

Yeni normalin iş ihtiyaçları

USG FLEX güvenlik duvarı ürün ailesi, evden

çalışanların VPN üzerinden kolay bir

şekilde şirket ağlarına bağlanmalarına ve

güven içinde verimli bir şekilde çalışmalarına

olanak tanıyor. Kolay yapılandırma

özelliği ile BT ekibinin iş yükünü büyük

ölçüde azaltan cihaz, ağ yönetimi için entegre

access point controller’ı bünyesinde

barındırıyor. Böylece WiFi ağının yönetimi

için ek controller almaya gerek kalmıyor.

Esnek lisans seçeneği

Hali hazırda USG serisi bir güvenlik duvarına

sahip olan kurumlar, USG FLEX’e

terfi etmek istediğinde; USG cihazına ait

lisansı USG FLEX’e taşıyabiliyorlar. Böylece

kurumların yeniden ayrı bir lisans almasına

gerek kalmıyor.

Şirketler dilerlerse web filtreleme, kötü

amaçlı yazılımlardan korunma ve Zyxel

SecuReporter premium analitik ve raporlama

hizmeti gibi güvenlik özelliklerini etkinleştirme

lisanslarını ayrı ayrı veya toplu

bir şekilde UTM güvenlik lisansı paketi

olarak satın alabiliyor. Ayrıca her şirketin

ihtiyacına özel farklı lisans paketleri de bulunuyor.

COVID-19 vakasındaki belirsizlikler nedeniyle

hala birçok şirket personelinin evinden

çalışmaya devam ettiğini söyleyen

Ömer Faruk Erünsal sözlerine şöyle son

veriyor: “Bu süreçte bilgi işlem ağlarına

uzaktan güvenli erişim, hala en kritik iş

ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor. Küçük

işletmelerin bu ihtiyacına yönelik olarak

tasarlanan ürün USG FLEX serisi ultra

güvenlik, esnek yapı ve kullanım kolaylığı

gibi özellikleri ile öne çıkıyor. İşletmelerin

tüm iş ihtiyaçlarını karşılayan ürün

siber korsanlara karşı da kalkan vazifesi

görüyor. Zyxel’in uçtan uca güvenlik

çözümleri yelpazesi, büyük küçük her

ölçekten işletmeyi artan siber saldırılara

karşı korumak için ihtiyaç duyulan esnek,

kesintisiz ve yüksek performanslı bir ağ

altyapısı oluşturulmasına olanak tanıyor.”

Sektör Market

IT network

23


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Siber saldırganlar

e-postaları hedef alıyor

FortiGuard Labs tehdit araştırma ekipleri, siber saldırganların

korona virüs temalı e-postalar ile kullanıcıları

hedef aldıklarını ve Türkiye’nin bu tarz saldırılardan en

çok etkilenen 10 ülke arasında yer aldığını gözlemledi.

Sektör Market

IT network

24

Fortinet, Siber Tehdit Değerlendirme Programı’nı

(CTAP) kullanarak fidye yazılımı,

oltalama (phishing) ve belirli hedefe sahip

zararlı içerikler gibi kötü amaçlı içerik barındıran

e-postaların sayısında önemli bir artış

gözlemledi.

Fortinet’in bulgularına göre fidye yazılımları,

2020’nin kalan aylarında kullanıcıların

karşısına çıkacak en büyük tehlike olacak.

Geçen yıllarda şirketlerin çalışmasını engelleyerek

finansal kayıplara neden olan saldırıların

arkasında fidye yazılımları yer alıyor.

Fidye yazılımları, on binlerce uç nokta cihaz,

yüzlerce farklı bölgede binlerce uygulama ve

sunucu kullanan şirketlerin milyarlarca dolarlık

kayıplar vermesine neden olabiliyor. En

ünlü fidye yazılımlardan birisi olan Ryuk, bir

oltalama (phishing) e-postası içinde yer alan

bir URL bağlantısı üzerinden bulaşmasıyla

öne çıkıyor.

Kullanıcıların ilerleyen günlerde fidye yazılımların

yanı sıra başka tehditlerle de karşılaşma

ihtimali bulunuyor. Bu ihtimalin

arkasında korona virüs gündeminden faydalanan

ve FortiGuard Labs’ın tehdit araştırma

ekiplerinin de gözlemlediği üzere kötü

amaçlı hedeflerini başarmak için sosyal mühendislik

yöntemleri kullanılarak oluşturulan

e-postalar yer alıyor. Oltalama denemeleri,

belirli hedefi olan kötü amaçlı yazılımlar

üzerinden, siber suçlular da iki yöntemi bir

arada kullanan yöntemlerle kullanıcılara

e-postaları üzerinden ulaşıyor.

Buna örnek olarak, FortiGuard Labs, siber

saldırganların Dünya Sağlık Örgütü logosunun

kullanıldığı COVID-19 temalı yeni bir

e-posta oluşturduğunu açığa çıkardı. Profesyonel

bir şekilde hazırlanmış bu oltalama

e-postalarının en çok görüldüğü 10 ülke;

yüzde 29 ile Türkiye, yüzde 19 ile Portekiz,

yüzde 12 ile Almanya, yüzde 10 ile Avusturya

ve Amerika, her biri yüzde 1’den az olan Belçika,

Porto Riko, İtalya, Kanada ve İspanya

olarak sıralanıyor.

Fortinet’in Siber Tehdit

Değerlendirme Programı

(CTAP) riskleri ortaya çıkarıyor

Fortinet’in Siber Tehdit Değerlendirme Programı

(CTAP), kurum ağlarına saldırmak için

kullanılabilecek uygulama açıklarını belirleyerek

kurumların karşı karşıya kalabileceği

güvenlik risklerini daha iyi anlamalarına

yardımcı oluyor. Program aynı zamanda verimliliği

artırmak için hangi araçların kullanıldığını

ve bu araçların ne kadar bant genişliği

tükettiğini de gösterebiliyor. Daha sonra

bu verilerin tamamını kurumlar için güvenlik

ihlal istihbaratı oluşturmak için kullanıyor

ve küresel tehdit aktivitelerine karşı bilgi

oluşturmak için anonim bir şekilde diğer kurumlardan

elde edilen verilerle birleştiriyor.

CTAP katılımcıları, günümüzde e-postaları

için Microsoft Exchange Online’ı, Office 365’i

veya üçüncü bir partinin e-posta güvenliği

için sunduğu özelliklerin bazılarına sahip

çözümleri kullanıyor. Ancak Fortinet’te toplanan

verilere göre birçok kurum hala tehdit

altında.

Her 3.000 e-posta’dan birinde

fidye yazılım bulunuyor

Ocak ayında yapılan ve e-postaların değerlendirildiği

bir analize göre birçok kurum,

spam olan veya pazarlama içeriklerinden

oluşan e-posta trafiğine maruz kalıyor. İstenmeyen

bu trafik, bant genişliğini ve verimliliği

etkilediği gibi, kurumların kontrolü

yeniden sağlamak amacıyla bazı önlemleri

almasını gerekli kılıyor.

İstatistiklerin en ilginçleşmeye başladığı

kısım ise kullanıcıların posta kutularında

bulunan risk ihtimali yüksek e-postalar

ve bunlara iliştirilen URL bağlantılarıyla

toplanan verilerde yer alıyor. Müşterilerin

çoğunun posta kutularını korumak için halihazirda

bir güvenlik çözümü kullanmasına

rağmen siber saldırganla karşı karşıya kalma

ihtimali bulunuyor ve bu da verilerle ilgili en

kaygı verici durumu ortaya koyuyor.

Fortinet’in analizlerine göre her 3.000 e-postanın

birinde fidye yazılımın da aralarında

bulunduğu kötü amaçlı yazılım bulunuyor.

Ayrıca her 4.000 e-postanın birinde daha

önce görülmemiş bir kötü amaçlı yazılım

yer alıyor. Bunların arasında gelişmiş tehditler

veya sıfırıncı gün tehditleri hatta en yeni

fidye yazılımın bir türü bulunabiliyor. Bu

yüzden kurumların birçok e-posta güvenlik

çözümünü kullanarak oluşturduğu yöntemlerin

ötesine geçerek e-posta taraması için

kum havuzu (sandbox) teknolojilerini uygulamaya

alması çok önemli.

Fortinet, daha da detaylara indiğinde her

6.000 e-postanın bir tanesinde şüpheli bağlantının

yer aldığını açığa çıkardı. Bu bağlantıların

tamamında kötü amaçlı içerik yer

almasa dahi ilerleyen günlerde gerçekleşecek

bir fidye yazılım saldırısının başlangıç

noktası olarak kullanılıyor veya kurumun

ağını ve kritik bilgilerini ele geçirmek için

kullanılacak bir oltalama saldırısı denemesi

olabilir.

FortiMail gelişmiş tehditleri ve

veri kaybını engelliyor

Kurumun bir zafiyetinin olup olmadığını bilmesi

için öncelikle kullanılan e-posta koruma

çözümünün hala etkili olup olmadığını

ve mevcut üreticinin kullanılan çözümünün

yeterince destekleyip destekleyemeyeceğini

belirlemesi gerekiyor. Bunun ilk adımı

ise ücretsiz tehdit değerlendirme için kayıt

olmaktan geçiyor. Mevcut sistemde hiçbir

değişiklik yapmadan ve sistemin işleyişine

etki etmeden yapılan analiz sayesinde e-posta

güvenlik durumuyla ilgili yönetici özeti

içeren bir rapor hazırlanıyor ve bu rapor da

kurumların güvenlik planlamalarını yapmalarına

yardımcı oluyor.

FortiMail, e-posta güvenliğini güncellemek,

daha kapsamlı ve kullanması kolay

bir çözüm isteyen tüm şirketler için bugün

ihtiyaç duyulan gelişmiş e-posta korumasını,

görünürlüğünü sağlamasının yanı sıra

farklı yazılımlarla uyumlu bir şekilde çalışma

imkanını sunuyor. Fortinet, FortiMail’ın

ispatlanmış anti-spam, virüs koruma, FortiSandbox

Advanced Threat Protection ve

FortiIsolator Browser Isolation çözümleri ve

tüm bu çözümlerin Security Fabric tabanlı

entegrasyonu ile sunduğu içerik etkisizleştirme

ve yeniden oluşturma (CDR) özellikleri

sayesinde kullanıcıların 2020’de karşılaşabileceği

gelişmiş e-posta temelli saldırıların

üstesinden gelmesi için doğru teknik yaklaşımı

sunuyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Turizm Sektörü eski günlerine teknolojiyi

kullanarak dönecek

COVID-19 salgınının etkilerinin azalmasıyla

birlikte dünyanın birçok ülkesinde olduğu

gibi Türkiye de normalleşme sürecine girdi.

Turizm dahil olmak üzere birçok sektörde işletmeler

çeşitli kısıtlamalara tabi olarak yeniden

kapılarını açmaya başladı. Kültür ve Turizm

Bakanlığı, turizm sektöründe hizmet

veren konaklama ve diğer tesislerin uyması

gereken bir genelge yayınladı. Bu genelge

kapsamında konaklama tesislerinin temizlik,

bakım, misafir kabulü ve personel ile ilgili

tedbirler almaları, bir protokol hazırlayarak

yapılacak çalışmaları değerlendirmeleri ve

gerektiğinde güncellemeleri gerekiyor.

Ülke ekonomisinin lokomotif sektörlerinden

biri olan Turizm Sektörünün canlanarak

yeniden eski günlerine dönmesi büyük önem

taşıyor. Yurtdışı uçuşların başlaması ve

sınır kapılarının açılmasıyla birlikte ülkeye

yabancı turistler ülkeye gelmeye başlayacak.

Benzer şekilde kısıtlamaların kaldırılmasıyla

yerli turist sayısında da artış bekleniyor.

Bu noktada misafir ve çalışanların sağlığı

termal kameralar ve temassız geçiş kontrol

sistemleri, sosyal mesafe ve yoğunluk ölçüm

sistemleri ile korunacak.

Elektronik güvenlik ve iş zekası alanında

yenilikçi teknolojilerle öne çıkan Sensormatic’in

CEOsu İsmail Uzelli “Normal şartlarda

güvenlik ve verimliliğe hizmet eden teknolojilerimizi

akıllı yazılımlarla destekleyerek

pandemi ile mücadelede etkin rol oynayan

sistemlere dönüştürdük. Çünkü geldiğimiz

noktada artık en önemli şey insan sağlığı ve

iş sürdürülebilirliği. Bu bahsettiğim teknolojiler

aslında sadece şu an Corona virüsün yayılmasını

önlemek için değil, ileriki dönemde

de influenza gibi pek çok bulaşıcı hastalığın

yayılmasını kontrol altına almak için kullanılabilir.

Sonuçta çalışanların ve müşterilerin

sağlığı her zaman kurumlar için önemli”

dedi.

Kontroller misafir ve çalışanları

rahatsız etmeden temassız

teknolojiler kullanılarak yapılıyor

Tesis girişlerine yerleştirilen termal kameralar

ile ateş ve maske ölçümü misafirleri rahatsız

etmeden hızlı ve otomatik bir şekilde

yapılabiliyor. Çözüm, belirlenen sınırların

dışında bir vücut ısısı algıladığında ya da

maskesiz geçiş durumunda sesli ya da ışıklı

alarm verebiliyor.

COVID-19 salgınının etkilerinin azaltılmasında

temassız parmak izi okuma ile yüz ve

iris tanıma gibi biyometrik teknolojiler hijyen

ve sağlık açısından ön plana çıkıyor. Çalışanlar

ofislere, mutfaklara giriş çıkış yaparken

temassız teknolojileri kullanabiliyorlar.

COVID-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerden

biri olan Turizm Sektöründe misafirlerin ve çalışanların

sağlığı ve güvenliği termal kameralardan temassız

geçiş sistemlerine en son teknolojilerle geliştirilmiş

çözümlerle sağlanacak…

Hijyen sertifikasına uygun ateş

ölçüm kayıtları tutulabiliyor

Yayınlanan genelgede, otellerin hijyen sertifikası

alabilmek için çalışanların ateş ölçüm

kayıtları tutması gerekiyor. Temassız teknolojilerle

de entegre çalışan yazılım sayesinde,

bu teknolojilerden akan veriler tek merkezden

yönetilebiliyor. Çalışanların giriş-çıkış

ve ateş derecesi kayıtları otomatik olarak

tutulabiliyor, giriş-çıkış yaptıkları alanlar

yetkilendirilebiliyor ve bordrolama için anlık

veri sağlanıyor.

Kişiye özel oda kartı uygulaması

ile temassız geçiş

Temassız ödemenin kullanımının arttığı ve

kişilerin elden ele kart transferi yapmayı tercih

etmediği bu dönemde oda kartı taşıma

yerine temassız mobil geçiş kontrol çözümleri

ön plana çıkıyor. Mobil çözüm ile otel misafiri

rezervasyonunu yaptığı anda oda numarası

akıllı telefonuna düşüyor. Telefon ya

da saat gibi akıllı mobil cihaza kurulan basit

bir uygulama üzerinden çalışan bu çözüm,

doğrudan odaya çıkarak mobil cihaz ile oda

kapısını açabilme imkanı sağlıyor.

Sağlıklı ortamlar için misafir yoğunluk

kontrolü

Belirli bir alandaki insan sayısını kontrol altına

almak için kullanılan ‘Yoğunluk Ölçüm

Çözümü’ konaklama tesislerdeki restoran,

aktivite merkezi, spor salonu, hamam ve sauna

gibi noktaların girişine kurularak, ekran

üzerinden anlık yoğunluk bilgisini ekrana

getiriyor. Ekranda bekleme sürelerinin yanı

sıra yoğunluk sınırının aşılması durumunda

uyarı görülüyor. Bu şekilde işletmeler metrekareye

göre belirlenen kişi sayısı sınırlarını

kontrol edebiliyor ve ek personel ihtiyacını

ortadan kalkıyor. Ayrıca, mobil uygulama

kullanan turistik tesisler, bu verileri uygulamalarına

entegre ederek bu bilgiyi misafirlere

anlık bildirebiliyorlar.

Sosyal mesafe kuralına

teknolojik çözüm

Sosyal mesafeyi korumak için beacon teknolojisi

kullanan bileklikler de hem açık hem

kapalı alanlarda kullanılabiliyor. Kısa mesafede

haberleşerek çalışan bu bileklikler, sosyal

mesafe sınırlarının altındaki durumlarda

otomatik uyarı verebiliyor.

Misafirlerin gönül rahatlığı için

şeffaf alanlar

Restoran, kafeterya veya mutfak gibi özel

hijyen gerektiren alanların IP kameralardan

alınan anlık görüntüsü bulut teknolojisi

kullanarak canlı olarak otel misafiri

ile paylaşılabiliyor. Görüntülere web

sitesinden ya da özel bir uygulama üzerinden

ulaşılabiliyor. Hijyen konusunda

tedirginlik yaşayan otel misafirleri anlık

izleyebildiği görüntüler sayesinde hijyen

kurallarına uyulduğundan emin olarak

gönül rahatlığı ile tatil yapıyorlar.

Sektör Market

IT network

25


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Vodafone, “Açık İnovasyon Platformu”

ile e-atık yönetiminde dönüşümün öncüsü olacak

Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık yönetimi

için harekete geçen Vodafone, soruna sistemsel bir çözüm

getirmek amacıyla “Açık İnovasyon Platformu” kurmaya

hazırlanıyor. Dünya Çevre Günü vesilesiyle tanıtılan platformda,

“E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve

döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yanıt aranacak…

Sektör Market

IT network

26

“Amaç odaklı bir şirket olma” hedefiyle faaliyetlerini

sürdüren Vodafone, çevresel sürdürülebilirlik

alanında öncü adımlar atmaya devam ediyor.

Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık

yönetimi konusunda harekete geçen Vodafone, soruna

sistemsel bir çözüm getirmek amacıyla “Açık

İnovasyon Platformu” kuruyor. Dünya Çevre Günü

vesilesiyle tanıtılan platformda, üniversite öğrencilerine,

yeni mezunlara, genç girişimcilere ve girişimci

adaylarına açık çağrı yapılarak, katılımcılardan

“E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve

döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yönelik yenilikçi,

teknolojik ve sürdürülebilir çözüm önerileri

geliştirmeleri istenecek. İTÜ Vodafone Future Lab

aracılığı ile katılımcılara eğitim, koçluk, mentorluk

desteği de sağlanacak.

Vodafone, e-atık yönetiminin önemine dikkat çekmek

amacıyla bir rapor da hazırladı. REC Türkiye

işbirliğiyle hazırlanan “Atığın Ötesinde” isimli araştırma

raporunda, dünyada ve Türkiye’de e-atıkların

mevcut durumu analiz ediliyor; bu alanda acil çözüm

bekleyen sorunlara işaret ediliyor.

Konuya ilişkin düzenlenen online sohbet toplantısında

gazetecilerle bir araya gelen Vodafone Türkiye

İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları

söyledi: “Vodafone olarak, yaptığımız her işin bir

amaca hizmet etmesi, bir amaca dokunması gerektiğine

inanıyoruz. Özellikle elektronik atıklar konusuna

büyük önem veriyoruz. Dünyada en hızlı artış

gösteren atık kollarından biri olan e-atıklar, doğru

yönetilmediğinde hem çevreye hem de insan sağlığına

büyük zarar veriyor. Bu tespitten hareketle,

bu kez farklı düşünerek geleceğin dijital dünyasının

ihtiyaçlarına yine dijitalleşmeyi kullanarak yanıt

veren bir platform tasarladık. Platformumuzun çıkış

noktasını elektronik atıklar, rotasını inovasyon

olarak belirledik. Açık İnovasyon Platformumuz ile

karmaşık bir mesele olan elektronik atık konusunda

çok paydaşlı bir çözüm ortamı oluşturmak, hayata

geçirilecek somut çözümler üretmek istiyoruz. Aslında,

alışılmışın dışına çıkarak, bir karar verip proje

yapmıyoruz; ne yapacağımıza karar vermek için bir

platform kuruyoruz. E-atık konusunda radikal bir

işbirliğine ihtiyaç var. Açık İnovasyon Platformu ile

farklı bakış açılarını harmanlayıp sistemsel bir dönüşümün

öncüsü olmayı hedefliyoruz. Katılımcı bir

anlayışla herkesi kapsayan bir platform kurarak ve

dijitalleşmenin de gücünü kullanarak, daha organik,

daha sürdürülebilir bir yöntemle sonuca ulaşmak

istiyoruz. Bu platform kanalıyla ortaya çıkacak

fikirleri doğru bir şekilde olgunlaştırıp hayata geçirebilirsek,

mutlu olacağız; amacımız bu. Platformumuzu

oluştururken, hem açık inovasyon sürecinde

yanıt arayacağımız sorulara zemin oluşturması,

hem de e-atık konusunda kamuoyunda farkındalık

yaratılması amacıyla kapsamlı bir araştırma da

yaptık. E-atık gibi çok boyutlu ve paydaşlı bir konuyu

derinlemesine irdeleyerek hem bu konudaki sorumluluğumuzu

yerine getirmek, hem de sektörün

iyileşmesine öncülük etmek istiyoruz.”

REC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Onur Akpulat

ise şöyle konuştu: “Son yıllardaki teknolojik gelişmeler

ve tüketim alışkanlıklarıyla birlikte çok hızlı

artış gösteren e-atıkların yönetimi çok boyutlu ve

çok taraflı bir süreç. Etkin yönetildiği takdirde çevre

ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri asgariye

indirmenin yanı sıra, doğrudan veya dolaylı

ekonomik ve sosyal kazanımlar elde etmek mümkün.

Ancak, geldiğimiz noktada ürünlerin sadece

ömrünü tamamlayıp e-atığa dönüştüğü son aşama

değil döngüsel ekonomi yaklaşımı çerçevesinde

hammadde eldesi, imalat, kullanım ve atık yönetimi

gibi farklı yaşam döngüsü aşamalarındaki ekonomik,

çevresel ve sosyal etkiler bir bütün olarak ele

alınmalı. Hammadde ve enerji gereksiniminin her

zamankinden daha fazla öne çıkacağı bir dönemde

e-atık yönetiminin aksamaması için hedef ve tedbirlere

sıkı sıkıya bağlanmalıyız. E-atıklar, dünyada

olduğu kadar ülkemizde de en zorlu atık yönetimi

başlıklarından birisi. Bu çalışmada uluslararası ve

ulusal literatürü tarayarak konu ile ilgili en güncel

yayınlardan elde ettiğimiz mevcut durum bilgileri

ve sorun tespitlerini derledik. Bu bulguları, konunun

kilit paydaşları ile gerçekleştirilen anket çalışmaları,

bire bir görüşmeler ve uzman görüşleri ile destekledik

ve teyit ettik. Tüm bu bilgilere dayanarak, Türkiye’de

e-atık oluşumunu azaltabilmenin ve etkin bir

e-atık yönetimi sağlayabilmenin önündeki başlıca

engelleri ortaya koyduk. Takip eden süreçte bu sorunlara

yaratıcı çözümler ve döngüsel iş modelleri

arayışı içinde olacağız.”

Yılda 62,5 milyar doların

üzerinde ekonomik fırsat

yaratabilecek

Rapora göre, dünyada en hızla artan atık türü olarak

e-atıkların doğru yönetilmesi gitgide daha önemli

hale geliyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine

göre, e-atık miktarının yılda yüzde 3-4’lük bir artış

hızı ile 2021 yılında 52 milyon tona, 2050 yılında ise

120 milyon tona ulaşması bekleniyor. Diğer yandan

Avrupa Komisyonu, Türkiye’deki toplam e-atık

miktarının 2024 yılına gelindiğinde 672 bin tona

ulaşacağını tahmin ediyor. E-atıklar uygun yöntemlerle

geri dönüştürülürse, dünya çapında yılda

62,5 milyar doların üzerinde bir ekonomik fırsat

yaratabilecek. Atılan tüm elektronik ürünlerin toplandığı

ve sonrasında değerli malzemelerin veya bileşenlerin

yeni ürünlere yeniden entegre edildiği bir

sistem; hammadde, enerji ve atık bertarafı ihtiyacını

azaltacak, ekonomik büyüme ve yeni iş fırsatları yaratacak.

E-atık yönetiminde 7 başlık

önemli

Raporda ayrıca, tüm dünyanın meselesi haline gelen

e-atık yönetimi konusunda odaklanılması gereken

7 ana başlığa işaret ediliyor. Bu başlıklardan “kritik”

olanlar Sınırlı Kamuoyu Bilinci, Yaşam Döngüsü

Uygulamalarındaki Belirsizlikler, Yetersiz Toplama

Altyapısı olarak sıralanırken; diğerleri ise Kayıtdışı

Faaliyetler, Piyasaya Sürülen Ürün ve Oluşan E-atık

Miktarlarının Tespitine İlişkin Belirsizlikler, Sınırlı

Kamu Kapasitesi ve Mevzuat Eksikliği, Standart-altı

ve Yetersiz İşleme Tesisi olarak ifade ediliyor. Söz

konusu 7 maddenin ivedilikle çözüme kavuşturulması

gerekiyor.

6 aylık maraton başlıyor

“Açık İnovasyon Platformu” ile katılımcılar geliştirecekleri

çözüm önerilerinde ürün ve hizmet sistem tasarımı,

geri kazanım ve toplama süreçlerinin etkinleştirilmesi,

kolay geri dönüşüm için tasarım ve elektronik

cihazların yaşam süresi gibi konulara odaklanacak.

Alınan başvurular Seçici Kurul tarafından ön elemeye

tabi tutulduktan sonra seçilen fikirler için ön kuluçka

süreci başlayacak. Bu dönemde, takımların meselenin

özüne dair derinleşmeleri ve çözüm önerilerini test

etmeleri sağlanacak. Ayrıca, seçilen fikirler için İTÜ

Vodafone Future Lab’de eğitim, koçluk, mentorluk

desteği de sunulacak. Ardından, en etkili 2-3 fikir belirlenecek

ve seçilen takımlar Vodafone’un desteğiyle

çözüm önerilerini test edecek. Yaklaşık 6 ay sürmesi

planlanan süreç, tamamen dijital ortamlarda ve online

olarak yürütülecek.

E-atıklarının %85’ini geri

dönüştürüyor

Tüm dünyada 2025 yılına kadar e-atıkların yüzde

100’ünün geri dönüştürülmesini hedefleyen Vodafone,

Türkiye’de de operasyonlarından kaynaklı

çevresel etkisini daha az atık üretimi ve daha az

doğal kaynak kullanımı ile azaltırken, ürettiği atığı

geri dönüştürüyor. Bu kapsamda, başlıca e-atıkları

olan cep telefonu ve diğer bilişim ekipmanlarının

yüzde 85’ini geri dönüştürüyor, yüzde 14’ünü ise

tekrar kullanıyor. Diğer yandan, arızalı veya hasarlı,

kullanılmayan şebeke ekipmanlarını ikinci el olarak

satarak tekrar kullanılmasını hedefleyen ikinci el

projesi, akıllı telefon kiralama hizmeti, cep telefonu

değişim kampanyası gibi çalışmalarla da döngüsel

ekonomiye katkıda bulunuyor. Vodafone ayrıca,

geçen yıl hayata geçirdiği “Bu Atıklar Kod Yazıyor”

projesiyle, çalışanlarının ve iş ortaklarının getirdiği,

kullanım ömrünü tamamlamış, çalışmayan elektronik

atıkları topluyor ve bu atıkların lisanslı geri

dönüşüm firması tarafından geri dönüştürülmesini

sağlıyor. Vodafone, geri dönüşümden elde edilen

ekonomik gelirle, Türkiye Vodafone Vakfı ve Habitat

Derneği işbirliğiyle yürütülen “Yarını Kodlayanlar”

projesi kapsamında Mardin, Samsun, Gaziantep ve

Adana’da kodlama sınıfları açtı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Ekin Smart City Solutions’a Almanya ve

Fransa’dan iki ödül birden

Yazılım, donanım ve tasarımlarını Türk

mühendislerin geliştirdiği dünyanın ilk

akıllı devriye aracı Ekin Patrol G2 ve dünyanın

ilk akıllı devriye bisikleti Ekin Bike

Patrol, iki yeni ödülle başarılarını taçlandırdı.

Ekin Patrol G2, otomotiv

kategorisinin inovasyon 1.’si

oldu

Ekin Patrol G2, farklı sektörlerden, geleceği

şekillendiren ve hayatı iyileştiren ürün

ve çözümlerin değerlendirildiği German

Innovation Awards’ta “Excellence in Business

to Business – Otomotiv” kategorisinde

birincilik ödülünün sahibi oldu ve sahip

olduğu çok sayıda uluslararası ödül arasına

bir yenisini daha ekledi.

Hareket halindeyken plaka tanıma, yüz

tanıma, park ve hız ihlal tespiti yapabilen

Ekin Patrol G2, eşsiz yetenekleri sayesinde

bir polis aracını akıllı devriye aracına dönüştürüyor.

Sabit sistemlerin bulunmadığı

yerlerde 360 derecelik gözetim yapabilen

tak ve çalıştır tasarımlı ürün, tepe lambası

konseptindeki tasarımı ile her türlü araçta

kullanılabiliyor. Kara listede yer alan araç

ve yüzleri tanıyabilen sistem, olay anında

sesli ve görsel alarm vermesinin yanında,

kontrol merkezini de konum gibi gerekli

bilgileri aktararak uyarabiliyor.

Geleceğin akıllı şehir çözümlerini geliştirerek alanında

dünyaya öncülük eden şirket, Ekin Patrol G2 ile German

Innovation Awards, Ekin Bike Patrol ile DNA Paris

Design Awards tarafından ödüllendirildi…

Ekin Bike Patrol, tüm

bisikletleri akıllandırıyor

Hareket halindeyken plaka tanıma ve park

ihlal tespiti yapabilen dünyanın ilk ve tek

akıllı devriye bisikleti Ekin Bike Patrol ise

DNA Paris Design Awards’ta Araç, Ulaşım ve

Aksesuarlar kategorisinde mansiyon ödülünün

sahibi oldu.

Ekin Bike Patrol, kompakt boyutları sayesinde

esnek bir kullanım alanı sağlıyor. Tak-çalıştır

yapısıyla her bisiklet, motor, skuter ve

benzeri araçlar hızlıca entegre edilebilen

sistem, mevcut tüm mobile araçlara ek bir

donanım gerektirmeden akıllandırıyor.

Modern şehirleri daha akıllı ve

güvenli bir hale getirmek için

çalışıyoruz

Ödüller hakkında konuşan Ekin Smart City

Solutions Yönetim Kurulu Başkanı Akif

Ekin, “Tüm dünya akıllı şehirlere doğru hızla

yol alırken, Ekin Smart City Solutions olarak

bu alanda inovasyonun çok daha önemli olduğunu

düşünüyoruz. Dünyada bir ilk olma

özelliğine sahip akıllı çözümlerimiz ile akıllı

şehirlerde güvenliği bir adım öteye taşıyoruz.

Ekin Patrol G2 ve Ekin Bike Patrol ile,

tak ve çalıştır sistem sayesinde otomobiller

ve iki veya daha fazla tekerlekli tüm araçlar

akıllı yetenekler kazanıyor. Bu sayede

sabit sistemlerin bulunmadığı yerlerde, suç

ve ihlal tespitini çok hızlı biçimde yaparak

hem devriyedeki çalışanları hem de kontrol

merkezini uyarabiliyoruz. Almanya ve Fransa’daki

iki önemli tasarım yarışmasından

aldığımız ödüller bizi daha da heveslendirdi.

Ezber bozan ekibimiz ve ürünlerimizle modern

şehirleri daha akıllı ve güvenli bir hale

getirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden

devam edeceğiz” dedi.

Sektör Market

IT network

Ericsson Response, 20 yıldan bu yana

acil durumlar için bağlantı sağlıyor

Ericsson Response’un

misyonu oldukça basit:

Kriz bölgesindeki iletişim

hizmetleri hızlı bir

şekilde çalışır hale getirildiğinde,

insani yardım kuruluşları ve çalışanları

daha koordine bir şekilde çalışabilir hale getirerek

kritik önem taşıyan yardımları kriz bölgesine

daha hızlı ulaştırabiliyor.

UN World Food Programme, UN Emergency

Telecommunications Cluster, UNICEF, Swedish

Civil Contingencies Agency ve Save the Children

gibi küresel organizasyonlarla iş birliği yapan

Ericsson, şu ana kadar dünyanın 40 ülkesinde

60’ı aşkın insani yardım görevinde bağlantı ve

teknik destek sağladı. Bunlar arasında Dominika

ve Porto Riko’daki Maria Kasırgası ve Mozambik’teki

Idai Kasırgası gibi doğal afetler; Afrika’nın

batısındaki Ebola krizi gibi tıbbi acil durumlar;

Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kongo

Demokratik Cumhuriyeti’ndeki gibi uzun süredir

devam eden krizler yer alıyor.

2000 yılında Ericsson Response’u kuran ekibin

zamanlarının çok ötesinde olduğunu ifade

Ericsson’ın insani yardım çalışmalarında bulunan çalışanlara

ve olağanüstü durumlardan etkilenen bölgelerdeki insanlara

bağlantı hizmeti sunmaya odaklanan insani yardım programı

Ericsson Response, 20’nci yılını kutluyor. Program insani

yardım görevlerinde kritik rol oynuyor…

eden Ericsson Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sorumluluk

Başkanı Heather Johnson, “Ekibimiz,

akıllı telefonlar çıkmadan yedi yıl önce iletişim

teknolojilerinin gücünü ve felaket döneminde

oynayabileceği rolü anlayarak Birleşmiş Milletler’le

iş birliği yaptı. İnsani yardım çalışanlarının

işlerini daha etkili yapmalarına ve daha çok hayat

kurtarabilmelerine olanak tanımak amacıyla,

felaket bölgesinde kurulan bağlantı sayesinde en

etkili şekilde yardım sağlayabileceği gerçeğini bir

kez daha ortaya koydu” dedi.

Ericsson Response günümüzde UN World Food

Programme (Dünya Gıda Programı) tarafından

yönetilen ve insani acil durumlarda ortak iletişim

hizmetleri sunmak üzere dünya genelinde birçok

organizasyonun bir araya gelerek oluşturduğu

UN Emergency Telecommunication Cluster’da

(Acil Durum Telekomünikasyon Birliği) çok

önemli bir görev üstleniyor.

Şu anda dünya genelinde ürün ve iletişim

uzmanları, saha mühendisleri, geliştiriciler ve

daha fazlasından oluşan 150 gönüllünün yer aldığı

program, 32 ülkede 50›yi aşkın şehri kapsıyor. Her

yıl 20 ila 30 yeni gönüllünün katıldığı programda,

gönüllüler insani krizlere müdahele ve ağ dağıtım

çözümleri konusunda eğitim alıyorlar. Yeni

gönüllülerin katılabileceği yerel geliştirme etkinliklerine

de katılan gönüllülerin sahada tam bir

uyum içinde çalışabilmeleri için ETC ile birlikte

çeşitli eğitimler ve tatbikatlar düzenleniyor.

27


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik

hedeflerini açıkladı

“Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla

sürdürülebilirliği iş modeli olarak benimseyen Arçelik,

2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini

açıkladığı 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı…

Sektör Market

IT network

28

Sürdürülebilirlik alanında sektöre liderlik

eden Arçelik; Türkiye, Romanya, Birleşik

Krallık, Rusya, Fransa, İsveç, Çin, Norveç,

Finlandiya, Güney Afrika, Tayland ve Danimarka

olmak üzere 12 ülkedeki operasyonları

ile ilgili gelişmeleri paylaştığı 2019

Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı. İş

stratejilerini “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın”

vizyonuyla belirleyen Arçelik, raporda

2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini

açıkladı.

Şirketin 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu ile

ilgili değerlendirmelerde bulunan Arçelik

CEO’su Hakan Bulgurlu, “Sürdürülebilir bir

dünyanın bugünden atacağımız adımlarla

mümkün olacağı inancıyla ‘Geleceği

İyileştiren Teknoloji’ çatı yaklaşımımızı

belirledik. Global yaygınlığımız, geniş

paydaş ağımız, gezegeni, yaşamımızı ve

işimizi iyileştiren teknolojilerimizle çevresel

ve sosyal sorunların çözümü için somut

adımlar atıyoruz” dedi. Arçelik’in 2030

hedeflerine dikkat çeken Bulgurlu, şunları

söyledi: “Global üretim tesislerimizde kullandığımız

elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir

enerji kaynaklarından sağlamayı,

atık geri dönüşüm oranımızı yüzde 99’a,

ürünlerimizde kullandığımız geri dönüştürülmüş

plastik oranını ise yüzde 40’a çıkartmayı

hedefliyoruz. Tüm dünyayı kısa sürede

etkisi altına alan COVID-19 pandemisi,

çevremizin, ekosistemin, biyoçeşitliliğin ve

doğal kaynakların korunmasının, en önemli

sorumluluklarımız olduğunu bizlere bir

kere daha hatırlattı. Pandemi sonrası sürdürülebilirliğin

tüm şirketler için bir iş modeli

haline geleceğine inanıyoruz. İnsanlar, satın

alım kararlarıyla şirketlere çevresel ve sosyal

konularda sorumluluk almaları gerektiğini

net olarak ifade edecektir.”

Üretimde ürün başı enerji

tüketimi ve su çekimi %45

azalacak

Arçelik, raporda “Gezegenimizi İyileştiren

Teknoloji” başlığı altında şirketin iklim krizi

ve diğer çevresel sorunlara karşı belirlediği

hedefleri paylaştı. Buna göre şirket, 2030

yılına kadar 15 MW gücünde yenilenebilir

enerji sistemi kurmayı, Güney Afrika, Rusya,

Türkiye, Romanya, Çin, Tayland ve Pakistan

operasyonlarında ürün başına enerji tüketimini,

baz yıl kabul ettiği 2015 yılına göre

yüzde 45 azaltmayı hedefliyor. Arçelik 2019

yılında üretimde ürün başı enerji tüketimini

Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika

operasyonlarında 2010 yılına kıyasla yüzde

43,5 oranında azalttı. 2025 yılında Türkiye’de

üretim tesislerinde karbon nötr olmayı

hedefleyen Arçelik, 2030 yılında ürün başına

su çekimini yine 2015 baz yılına göre yüzde

45 azaltmayı hedefliyor. Şirket, 2019 yılında

Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika

operasyonlarındaki ürün başına ortalama

su çekimini 2012 baz yılına göre yüzde 52

oranında azaltarak 2020 hedeflerine ulaştı.

Kadın yönetici oranı 2030’da

%30’a yükselecek

Arçelik, “İşimizi İyileştiren Teknoloji” başlığı

altında ise tedarik zinciri ve bayileri başta olmak

üzere tüm paydaşlarına ilham vermeye

odaklanarak çalışanlara yönelik hedeflerini

verdi.

Kadın yönetici oranını 2019 yılında yüzde

18,6’ya yükselten Arçelik, 2030 yılında bu

oranı yüzde 30’a yükseltmeyi hedefliyor. Arçelik,

bu yılki raporunda çalışanların yüzde

50’sinden fazlasının her yıl en az bir gönüllülük

aktivitesine katılması için yüreklendirmeyi

de hedefler arasında koydu.

80 milyon kişinin sağlıklı

yaşam konusunda

farkındalığı artırılacak

“Yaşamı İyileştiren Teknoloji” kapsamında

da Beko markası ile sağlıklı nesiller yetiştirilmesine

destek olmak amacıyla sürdürülen

çalışmalarla 2030 yılına kadar 80 milyon

kişinin sağlıklı yaşam konusunda farkındalığının

artırılması hedefleniyor. Grundig

markasıyla gıda israfı ile mücadele ve tüketim

bilincini artırmak amacıyla yürütülen

projeler ile 500 bin kişiye 1 milyon öğün ulaştırmak,

1200 ton gıda atığının önüne geçmek

ve 3,5 milyon kişinin gıda israfıyla ilgili farkındalığını

artırmak amaçlanıyor.

Arçelik’in 2019 yılında

sürdürülebilirlik alanında

diğer dikkat çeken ilerlemeleri

şöyle;

• Sürdürülebilirlik Raporu kapsamındaki işletmelerde

233 adet enerji verimliliği projesi

uygulamaya geçirildi. Bu proje ve iyileştirmeler

sayesinde 64.000’i Türkiye’de olmak üzere

yaklaşık 90.000 GJ enerji tasarrufu elde edilirken,

sera gazı salımı da 7.180 ton azaltıldı.

Verimlilik projeleriyle 1,03 milyon Euro’luk

tasarruf sağlandı.

• Tüm fabrikalardaki su verimliliği ve atık

azaltım projeleriyle 400.000 Euro tasarruf

elde etti.

• Türkiye işletmelerinde üretilen ürün ambalajlarında

ortalama yüzde 77 oranında geri

dönüştürülmüş 15.878 ton kutu kullanarak

270.748 ağacın kesilmesini engelledi.

• Eskişehir ve Bolu’daki AEEE geri dönüşüm

tesislerinin 2014 yılında devreye alınmasından

itibaren 2019 sonuna kadar yüksek enerji

tüketen eski ürünlerin şebekeden elektrik

tüketmesinin önüne geçilmesi ile toplamda

299 GWh, yani yaklaşık 36 milyon hanenin

günlük elektrik tüketimi kadar enerji tasarrufu

elde etti. Bu miktar 2,5 MW gücünde 46

adet rüzgâr türbininin yıllık enerji üretimine

eş değer. Bu sürede geri dönüştürülen atık

ürünlerle yaklaşık 143.000 ton CO2 salımının

da önüne geçildi. Ek olarak, eski teknolojiye

sahip ürünleri çevre dostu yeni ürünlerle

değiştirerek 6,2 milyon ton su tasarrufu

sağlandı.

Sürdürülebilirlikte Sektör

Liderliği

Arçelik 2019 yılında sürdürülebilirlik

alanında yaptığı tüm bu çalışmalarla

ulusal ve küresel platformlarda lider

pozisyonunu pekiştirdi. Kurumsal sürdürülebilirlikte

altın standardı temsil eden ve

dünyanın en büyük şirketlerinin sürdürülebilirlik

performanslarını değerlendiren Dow

Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI)

bir ilki gerçekleştirerek Dayanıklı Ev Aletleri

Endüstri Lideri seçildi. DJSI Gelişmekte Olan

Piyasalar Kategorisi’nden üç yıl üst üste Endeks’e

girmeyi başaran Arçelik, aynı zamanda

listelenen tek Türk sanayi şirketi konumunda

bulunuyor.

Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi,

MSCI Sürdürülebilirlik Endeksi ve FT-

SE4Good Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi’ne

de girmeye devam ederek başarılarını

sürdüren Arçelik, 2019 yılında ayrıca T.C.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sıfır Atık

Özel Sektör Ödülü’ne layık görüldü.

Arçelik, iklim değişikliğiyle mücadele alanındaki

çalışmalarıyla dünyanın en önemli

çevre girişimlerinden biri olan Karbon Saydamlık

Projesi’nin (Carbon Disclosure Project-CDP)

2019 İklim Programı’nda A- derecesi

alarak Türkiye’de CDP 2019 İklim Programı’nda

en yüksek dereceyi alan şirketlerden

biri oldu. Şirket, CDP 2019 Su Programı’nda

ise B derecesini aldı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Hayvancılık sektöründe artan maliyetlere

yerli çözüm “Sürüm”

Covid-19 sebebiyle üretimlerin neredeyse durduğu,

Dünya çapında yaşanan ekonomik zorluklardan

dolayı maliyetlerin sürekli arttığı bu

dönemde küçük-büyük her işletme dijitalleşme

yolunda hızla ilerliyor. Hayvancılıkla uğraşanların

yardımına ise Türk startup Sürüm yetişti.

Cool Digital Solutions yazılımıyla hayata geçirilen

Sürüm, akıllı telefonlar aracılığıyla süt ve

besi işletmelerinin sürü takibini yapmalarını

kolaylaştırarak, maliyetlerini etkin şekilde yönetmelerini

sağlıyor.

Girişimcilere web ve mobil dünyasında daha

görünür olmaları için projelerinde destek olan

Cool Digital Solutions tarafından yazılımı yapılan

Sürüm, Hayvancılık sektöründe Sürüm

Sürü Takip ve Danışmanlık Uygulaması ile kullanıcılara

çözüm ve verimlilik odaklı çözümler

sunuyor. Sürüm, Süt ve Besi işletmelerinin sürü

takibini yapmalarını kolaylaştırarak, maliyetlerini

etkin şekilde yönetmelerini sağlıyor.

Bulut altyapısıyla güvenli kayıt

Sürüm, yetiştiricilerin genellikle zorlukla tuttukları

süt ve tohumlama kartlarını dijitalleştirerek,

bulut altyapısıyla güvenli bir şekilde kayıt altına

alıyor. Uzman Veteriner Hekimleri ile ücretsiz

rasyon ve sürü bakım danışmanlığı sunan Sürüm,

yetiştiricilerden yoğun ilgi görüyor.

Akıllı telefonların kullanımındaki artışla birlikte birçok

sektörde olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da pratik

çözümler üretiliyor. Online platformlar sayesinde takibi

kolaylaştıran çözümler verimliliği artırıp, maliyetleri

azaltarak gelecek vadediyor…

Akıllı telefonlarda ücretsiz

olarak kullanılabiliyor

Sürüm Sürü Takip ve Danışmanlık uygulaması,

iOS ve Android üzerinden indirilerek tüm

akıllı telefonlarda ücretsiz olarak kullanılabiliyor.

Uzman veteriner hekimler tarafından

yetiştiricilerin ihtiyaçları detaylı bir şekilde

analiz edilerek tasarlanan uygulama, herhangi

bir sayı ve kullanım süresi kısıtlaması olmadan

istenen sayıda hayvan kaydının oluşturulmasına

izin veriyor.

Tedavi amaçlı olmayan tüm

sorulara 24 saat içerisinde

cevap

Kullanım kolaylığı sayesinde her yaştan yetiştiricinin

rahatlıkla kullanabildiği Sürüm’ü,

uygulama marketlerinden ücretsiz olarak indirenler,

hayvanları hakkında veri girişlerini bu

platform üzerinden yapıyorlar. Yem maliyetleri

ve hayvanların durum takibini de sağlayan Sürüm,

böylece üretimin karlılığının da hesaplanmasını

sağlıyor. Sürüm Ekibi’nin uzman veteriner

hekimleri, tedavi amaçlı olmayan tüm

sorulara 24 saat içerisinde cevap veriyor.

3 bini aşkın indirme, 500

aktif kullanıcıya aynı anda

ulaşabilme

Sürüm’ü kullanan yetiştiriciler maliyetlerinin

azalmasıyla rahat bir nefes aldıklarını ve verimliliklerinin

arttığını belirtiyor. 3 bini aşkın

indirme ve döneme bağlı olarak 500 aktif kullanıcıya

kadar ulaşan uygulama, yetiştiricilere

destek oluyor.

Sektör Market

IT network

Radore ve KubeSphere Ortaklığı ile yerli bulut

hizmetleri seviye atlıyor

Radore Veri Merkezi, konteyner bazlı bulut altyapılarına

yönelik açık kaynak kodlu yönetim

platformu KubeSphere ile teknolojik iş birliğine

imza attı. Bu kapsamda KubeSphere’in tüm

konteyner servis orkestrasyonları Radore Veri

Merkezindeki yerel sunucular üzerinden yerel

veri ile sağlanacak. Böylece KVKK, BDDK ve

diğer tüm yerli bilişim regülasyonlara uygun

şekilde servis bazlı hizmet sunulması amaçlanıyor.

Radore ve KubeSphere iş ortaklığı sayesinde

kullanıcıların alacağı yerli konteyner

hizmetleri ile servis bazında (as a service)

hizmetleri, gerçek anlamıyla Türk lirası

üzerinden ücretlendirmek ve kullandığın

Türkiye’nin Veri Merkezi Radore ve açık kaynak kodlu bulut

konteyner yönetim platformu KubeSphere yeni bir iş

ortaklığına imza attı. Türkiye’de sunulan bulut bilişim çözümlerine

yeni bir soluk ve çeşitlilik getirecek olan bu iş

birliği, yerli olarak sunacağı bulut üzerinde konteyner orkestrasyonu

ve yönetimi imkanları ile yabancı servis sağlayıcı

teknolojilerine olan bağımlılığı da azaltacak…

kadar öde modeliyle sunmak da mümkün

olacak. Aynı zamanda iş birliği kapsamında

Radore, KubeSphere’in Türkiye ve çevre

ülkelerdeki temsili, entegrasyonu, eğitim ve

teknik destek faaliyetlerinden de sorumlu olacak.

Bulut alanında, konteyner, docker, mikro servisler

ve bunları yöneten Kubernetes ortamları

“geleceğin altyapı teknolojisi” olarak kendini

artık ispat etmiş durumda. Yazılım dünyasında

içinde bu kavram ve teknolojileri içermeyen

projelerin başarılı şekilde yönetilme şansı ciddi

bir hızla azalıyor.

Araştırma şirketleri geleceğin gerçek bulut

merkezli bu teknolojiler ile oluştuğunu birçok

raporunda belirtiyor. Gartner’a göre 2023 yılına

gelindiğinde, küresel işletmelerin yüzde 70’i iki

ya da daha fazla sayıda konteyner teknolojisi

uygulanmış uygulama kullanacak. Fakat tüm

bu çözümlerin açık kaynak kodlu (open source)

şekilde geliştirilmesi sektör için eşsiz fırsatlar

sunuyor.

Radore Temmuz ayı başında tanıtacağı yeni

servisler ile bulut hizmetlerinde yerel anlamda

geleceğin altyapı teknolojilerini sunmaya başlayacak.

29


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Pandemi, müşteri deneyimindeki

ezberleri bozdu

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile birlikte farklı yaşam

şekilleri ile tanıştık ve bazı davranış ve alışkanlıklarımız

da dönüştü. Bununla beraber uzmanlar, danışmanlar

ve öğretim görevlileri pandeminin tüketici

davranışları üzerindeki olası dönüşümü üzerinde

araştırmalar yaparak görüş bildirmeye başladı…

Sektör Market

IT network

30

Wiseback’in Tüketici Davranışları

Danışmanı Aysun Şabanlı, tüketici

davranışları ve müşteri deneyimi alanındaki

değişim süreci hakkında değerlendirmelerde

bulundu.

60 yaş üstü e-ticaret ile

tanıştı

İnternet kullanıcıları arasında online alışveriş

sitelerinden alışveriş yapanları oranı yüzde

63’e ulaştı (We are Social, 2020, Türkiye

Verisi).

ALADIN’in raporuna göre, araştırmaya katılanların

yüzde 40’ı ilk online alışverişlerini

Covid-19’un bizleri evlere kapattığı dönemde

yapmışlar. Bu da aslında yeni bir tüketici

kitlesinin ve özellikle de 60 yaş üstü tüketici

segmentinin de e-ticaret hedef kitlesi arasına

katıldığını göstermektedir.

E-ticaret markaları sınıfta

kaldı

Pandeminin ilk haftalarında oluşan panik

havası, temel ihtiyaçlarımızı karşılama endişesi

ve yaşanan gecikmelere ve aksaklıklara,

dayanışma ruhuyla gösterdiğimiz müsamaha,

ilerleyen haftalarda yerini bilişsel bir değerlendirmeye

bıraktı. Bu dönemde tüketicisinin

kalbini kazanan markalar oldu. Bunlar

ürün kalitesi iyi olan, teslimat zamanını doğru

planlayan, şikayetlere pozitif bir şekilde

geri dönüş yapan markalar oldu.

Bilişsel değerlendirme döneminde birçok bilinen

e-ticaret markasının ise sınıfta kaldığını

gözlemledik.

Müşteri deneyiminde

beklenti: Toplam kalite

Görünen şu ki, dijital dönüşüm sadece teknolojiyi

bir satış kanalı olarak işletmemize

entegre etmemiz, müşteri için değerli bir

marka olmak için ve sadakati artırmak için

yeterli değil. Dijital çağı doğru anlamak ve

tüm süreçleri bu dinamiklere göre dönüştürmek,

özellikle içinden geçtiğimiz süreçten

sonra daha da önemli bir hal almıştır.

E-ticaret sitelerinin toplam müşteri kalitesi

süreçlerini dijital çağın dönüştürdüğü kültüre

ve çağın dinamiklerine uygun şekilde

yeniden kurgulanması artık kaçınılmazdır.

İnsan odaklılık ve şeffaflık

Dijital çağda tüketiciler de markalardan aldıkları

hizmetleri değerlendirme ve bu değerlendirmelerini

sosyal ağlarda paylaşma

şansına sahipler. Bilgiye artık her yerden

erişebilme özgürlüğüyle bilgi demokratikleşti.

Bununla beraber şeffaflık yeni bir değer

olarak karşımıza çıkıyor. Markaların da bu

dönüşen yeni unsurların farkında olması ve

bu dönüşüme kültürel ve organizasyonel anlamda

ayak uydurması bir farklılaşma unsuru

değil, bilakis bir zorunluluktur.

Bu değişim neticesinde, iş yapış şekillerinde

dönüşmesi gereken kültür, tüketiciyi “tüketen”

olarak değil insan olarak konumlandırmak

ve tüm organizasyona bu kültürü

aşılamak olmalıdır. Dolayısıyla diğer tüm

süreçlerin de insan odaklı şekilde evrilmesi

gerekiyor.

“İnsan” ile iletişim, dijital çağın yeni değerini

içerecek şekilde tüm süreçler şeffaf bir şekilde

ve samimiyetle aktarılmalıdır.

E-ticarette dikkat edilmesi

gerekenler

Birçok e-ticaret sitesi pazar yeri modelinde

çalışıyor olsa da, toplam müşteri deneyimi

kalitesi için tedarik zincirinin her halkasında

müşterisinin yanında olmalı ve sürecin

her basamağında sorumluluk almalıdır. Bu

süreçlerden bahsetmek gerekirse;

* Ürün kalitesi ve ürün tanımı: Tedarikçilerin

sağladığı ürünlerin kalitesinden, sitede

tarif edildiği şekilde olmasından emin olacak

şekilde işbirliği anlaşmaları düzenlenmelidir.

* Sorunsuz lojistik: E-ticaret siteleri, işbirliği

içinde oldukları kargo firmalarının, dijital

dönüşüme pek de ayak uyduramamış yapılarından

bir habermiş gibi davranmamak zorundadır.

Bir e-ticaret sitesinden alışveriş yapan

bir tüketici baştan sona tüm süreçlerde

alışveriş yaptığı site ile muhataptır aslında.

Bir işletmenin başarılı olması, işbirliği yaptığı

firmaların da başarılı süreç yönetmeleri

ile mümkün olabilir. Dolayısıyla kargo firmalarıyla

tüketici arasında yaşanan sorunların

da sorumluluğunu almalıdır. “Ürünüm

gelmedi” veya “geç geldi” şikayeti alındığı

zaman, “kargo şirketinin sorumluluğudur”

diyerek işin içinden çıkmak aslında dijital

dönüşümün pek de benimsenmediğini gösterir.

Dünyada başarılı olmuş dijital işletmelerin,

işbirliği yaptıkları firmaların gelişim

ve eğitimlerini de üstlendiklerini görüyoruz.

E-ticaret siteleri de, işbirliği içinde oldukları

kargo firmalarının ya süreçlerini düzenlemeleri

için kılavuzluk etmeli ve bu süreçleri iş

anlaşmaları içinde zorunlu madde olarak belirtmeli,

kargo firmalarının dijital dönüşüme

ayak uydurarak akıcı süreçler oturtmaları

için eğitimlerini ve gelişimlerini üstlenmelidir.

* İade kolaylığı ve para iade garantisi:

Alışverişlerde alınan finansal risk duygusunu

dindirmek için firmaların iade koşullarını

da kolaylaştırmaları, para iadesi garantisi

vermeleri gerekmektedir. E-ticaret sitelerinin

ürün iadesi teslimat sürecinden iade işleminin

gerçekleşmesine değin tüm süreçlerde

sorumluluğu alması ve müşterisine kolaylık

sağlaması en önemli unsurlardan biri olmalıdır.

* Her süreçte, sürekli ve insan odaklı iletişim:

İnsan odaklılık insanı iyice tanımayı

ve samimi, şeffaf iletişim kurmayı gerektirir.

Markaların teknolojik araçlardan elde edilecek

veriyi, artık sadece taktiksel promosyon

amacıyla kullanmayı bırakarak, müşterilerini

tanımak, onlara kişisel çözümler sunmak

ve kişiselleştirilmiş ilişki kurmak için doğru

şekilde analiz etmeye başlamaları ve stratejik

süreçlerini bu verilere göre kurgulamaya

başlamaları zorunludur. Müşterinin alışveriş

yolculuğunun baştan sonra her adımın

sorumluluğu alınmalı ve müşteri her adımda

bilgilendirilmelidir. Müşteri temas noktası

haritası çıkarılarak, iletişim tasarımı yapılmalı,

organizasyon bu tasarıma göre adapte

edilmelidir.

Sonuç olarak, 360 derece sosyal işletme olma

hedefiyle, müşterisini yani insanı dinleyen ve

anlayan, her adımda sorumluluk alan sosyal

bir marka, tüm süreçlerini insan odaklı, sürekli

inovasyonla şekillendiren sosyal bir işletme

vizyonuyla yola çıkılmalıdır.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Logitech’ten Öğrencilere Tavsiyeler: Evde

nasıl daha verimli çalışılır?

Uygun çalışma ortamının ve doğru ekipmanın

verimlilik üzerindeki olumlu etkilerini göz önüne

alarak bir öneriler listesi hazırlayan Logitech, öğrencilerin

motivasyonunu artırmayı hedefliyor.

Evdeki çalışma alanını belirleme

Evde düzenli ve rahat bir çalışma alanı oluşturmak,

çalışmaya başlamayı sağlayacak önemli bir

motivasyon kaynağıdır. Temiz ve düzenli bir çalışma

ortamı, ferah bir atmosfer ve şık teknolojik

aksesuarlar çalışmayı destekler.

Ne var ki çoğu öğrenci, ailesi veya arkadaşlarıyla

yaşarken sınırlı bir alana sahip. İşte çalışmak için

en iyi yeri bulmanın birkaç temel adımı...

Pencereye yakın veya bahçeyi gören doğal ışık

alan bir yer seçilebilir. Doğal ışık ruh halini ve

enerji seviyesini büyük ölçüde iyileştirirken, online

derslerde daha iyi görünmeyi sağlar.

Evde ilgilenilmesi gereken en kritik araç internet

bağlantısıdır. İnternet hızının online dersler sırasında

kesilmemesi için gereken minimum indirme

hızı 8 Mbps, yükleme hızı ise 1,5 Mbps’dir.

Hayatın her alanına dokunan kullanışlı ve verimliliği arttırıcı

ürünleriyle Logitech, öğrencilerin evde nasıl daha

verimli çalışabileceklerine dair ipuçlarını paylaştı…

Eğitim için doğru teknolojik

aksesuarları seçme

Doğru çalışma alanını belirledikten sonra doğru

teknolojik aksesuarları seçmek verimliliğe katkı

sağlar.

Web kamerası ile görüntünün netliği artırılabilir.

Logitech C922 Pro sahip olduğu özelliklerle beraber,

düşük kalitedeki bir dizüstü bilgisayar kamerasının

yerini iyi şekilde doldurabilir. Logitech

C922 Pro Webcam, akıcı ve net görüntüler sunabilen,

bunun

yanında sesleri

de iyi alabilen bir

üründür. Kurulumu

ve kullanımı

da bir hayli kolay

olan cihaz, temel

olarak 1080p çözünürlükte ve 30 kare video kaydı

yapabiliyor. Katlanabilir ayak tasarımıyla dizüstü

bilgisayarlar veya monitör üzerine de rahat sabitlenebiliyor.

Çalışmak için doğru mouse ve klavyeye sahip olmak

önemlidir. Tez ve makale yazan öğrenciler,

bir ergonomik klavyeyi dizüstü bilgisayarına göre

daha rahat bir alternatif olarak düşünülebilirler.

Bilek ağrılarına çözüm getiren Logitech MK710

Klavye ve Mouse Seti, bilek desteği ve bölünmüş

tuşlu tasarımıyla bileklerdeki ve kollardaki kas

gerginliğini azaltıyor. Klavye ve Mouse Seti, Mac

veya Windows PC’ye USB alıcısı ile doğrudan

bağlanabiliyor.

Bir matematik öğrencisi, daha hızlı çalışmak

için ekstra programlanabilir düğmeler ve kaydırma

tekerleği olan bir fare seçebilir. Logitech MX

Master 3 Mouse, MagSpeed (Manyetik Hızlanma

Özelliği) Kaydırma Tekerleği ile ultra hızlı ve ultra

hassas kaydırma sağlıyor. Ayrıca, Logitech Options

aracılığıyla sunulan kişiselleştirme seçeneklerine

ek olarak, popüler yazılım uygulamaları

için hazırlanan profiller de kullanıma hazır şekilde

mouse’la birlikte sunuluyor.

Bir ödev üzerinde birlikte çalışan öğrenciler belge

paylaşım uygulamalarıyla denemeler yapabilir.

Örneğin; Google E-Tablolar gibi gelecekteki işyerlerinde

kullanacakları araçları öğrenmeye başlamaları

öğrenciler için iyi bir fırsat olabilir.

Odağı korumak ve üretken

kalmak

Doğru çalışma alanı ve teknoloji aksesuarlarına

sahip olmak iyi bir başlangıçken, evde çalışmaya

uyum sağlamak biraz çaba gerektirir. Üretken ve

stressiz kalmayı sağlamanın da birkaç basit ama

etkili yolu bulunmaktadır.

Öğrenciler, evden çalışırken zamanı akıllıca

planlamalıdır. Planlamaların arasında molalar

vermek, kısa bir yer değişikliği, odağı sıfırlamanın

iyi bir yolu olabilir. Herhangi bir dış mekân alanını

kullanarak bir ekran molası da verilebilir.

Evde eğitim, yalnız hissettirebilir. Arkadaşlar ve

öğretmenler ile yapılan görüntülü bir konuşma

ise iyi hissetmeyi sağlayabilir.

Sektör Market

IT network

Mastercard’ın KOBİ’lere desteği büyüyor

Mastercard, COVID-19 döneminde

duyurduğu MasterKOBİ

destek paketini,

normalleşme dönemiyle

birlikte ticari faaliyetlerine

yeniden hız veren KOBİ’lerin

ihtiyaç duyabileceği

yeni indirimli temel dijital

çözümleri ile zenginleştirdi. Sanayi ve Ticaret

Bakanlığı’nın destek planı içine giren

MasterKOBİ Paketi’ne KOBİ’lerin e-ticaret

faaliyetlerini yönetme, ticari operasyonlarını

dijitalleştirme, işletme dezenfeksiyonu,

kurye gibi pek çok farklı alanda yararlanabilecekleri

yeni avantajlar eklendi.

Paket kapsamında Kerzz POS ve Orwi, KO-

Bİ’lere restoran ve kafelere temassız menü ve

ödeme sistemi entegrasyonlarında ücretsiz

paketler, e-ticaret paketi Sopyo da e-ticaret

pazaryeri entegrasyon paketlerinde yüzde 15

indirim sunuyor. Devletin güncel hibe, teşvik

ve desteklerini takip etmek, sektörlerine özel

danışmanlık hizmeti almak isteyen KOBİ’ler

Türkiye’nin ulusal ilk KOBİ Bilgi Merkezi Kobi-Line’ın

proje yazma hizmetinden 1.000 TL,

Mastercard, COVID-19 döneminde ofislerini eve taşıyan

KOBİ’lerin hayatını kolaylaştırmak için oluşturduğu MasterKOBİ

destek paketini genişletti.

danışmanlık hizmetlerinden ise 250 TL indirimle

yararlanabiliyor. Kobi-Line, paket kapsamında

indirimlerine ek olarak KOBİ’lere

hizmetlerini 2 ay hediye olarak sunuyor. KO-

Bİ’ler profesyonel temizlik hizmetleri sunan

Mutlubiev’in nano dezenfeksiyon hizmetlerinde

yüzde 10, www.mutel.com.tr üzerinden

Philips UVC armatürlerde de yüzde 10

indirim kazanıyor. PaketTaxi’nin sabit kurye

hizmetinden yüzde 5, Baskimo’dan alacakları

online baskı hizmetinden de yüzde 30

indirimli yararlanabiliyorlar.

Masterpass 1 yıl boyunca

ücretsiz

Öte yandan MasterKOBİ Destek Paketi kapsamında

Eticsoft, ideasoft, ticimax ve T-soft

gibi anlaşmalı altyapı sağlayıcılarla çalışan

tüm KOBİ’ler, Mastercard’ın dijital ödeme

çözümü Masterpass’ten 1 yıl boyunca ücretsiz

olarak yararlanabiliyor. Güvenli ve

hızlı alışveriş imkanı tanıyan Masterpass

ile KOBİ’ler, alışverişlerin internet ve mobil

platformlara çok daha yoğun biçimde kaydığı

bugünlerde müşterilerine her alışverişte

tekrar tekrar şifre girme zorunluluğunu ortadan

kaldıran hızlı, sade ve güvenli bir alışveriş

deneyimi sunabiliyorlar.

MasterKOBİ paketinde Mastercard Ticari Kart

Sahipleri ayrıca 30 gün ücretsiz Bulut Santralim,

20 gün ücretsiz Banka Bakiyem hizmeti,

www.banabikurye.com üzerinden gerçekleştirilen

gönderilerde yüzde 10 indirim, elektronik

cihazlarda karşılaşılan sorunlarda kapıdan

teslim imkanı veren Fixplan teknik servis hizmetinde

yüzde 15 indirim gibi avantajlardan

da yararlanabiliyor.

31


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yeni

Mercedes-Benz GLB

Türkiye’de

Mercedes-Benz’in Premium kompakt sınıfta yedi kişiye kadar genişletilebilen

bir iç mekân sunan ilk SUV modeli yeni GLB’nin Türkiye lansmanı dijital

olarak gerçekleştirildi. Yeni Mercedes-Benz GLB 200, Haziran ayı itibarıyla

406.000 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu…

Mercedes-Benz, Premium kompakt SUV sınıfında

yedi kişilik oturma kapasitesine sahip ilk modeli

GLB’yi Türkiye’de satışa sundu. Markanın

Türkiye’de düzenlediği ilk dijital basın lansmanında,

Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil

Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Mercedes-Benz

Kurumsal İletişim Müdürü Miray Kutlu Demirel ve

Mercedes-Benz Otomotiv Otomobil Ürün Yönetimi

Birim Müdürü İhsan Büyükdağ, canlı yayında yeni

modelin özelliklerini aktardılar. 163 HP’lik turbo

benzinli motor ve 7G-DCT otomatik şanzımanın

standart olarak sunulduğu yeni Mercedes-Benz GLB

200, 406.000 TL’den başlayan Progressive donanım

paketine ve 446.600 TL’den başlayan AMG donanım

paketine sahip. Yükseltilmiş tavan rayları, alt ve yan

koruma detayları ile off-road genlerini vurgulayan

tasarımı, güçlü oranları ve fonksiyonel özellikleriyle

yeni bir SUV olan Mercedes-Benz GLB, çok yönlü

ve pratik bir kullanım sunuyor. Bunun yanı sıra aynı

zamanda geniş hacimli bir aile otomobili olma özelliğine

de sahip. Yüksek verimliliğe sahip sıralı dört

silindirli güçlü motoru, en güncel elektronik sürüş

yardım sistemleri, benzersiz bir kullanıcı deneyimi

sunan bilgi-eğlence sistemi MBUX (Mercedes-Benz

Kullanıcı Deneyimi) ve KEYLESS-GO Konfor Paketi

gibi özelliklerle yeni GLB, Mercedes-Benz markasının

güncel kompakt nesil modellerinin tüm güçlü

yönlerini taşıyor.

Şükrü Bekdikhan: “Hedefimiz

Premium kompakt sınıfta liderlik”

Mercedes-Benz’in Türkiye’de dijital ortamda düzenlediği

ilk basın lansmanında tanıtılan yeni GLB ile

ilgili Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil

Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Premium

kompakt sınıfta sunduğumuz çeşitliliği yeni GLB ile

daha da genişletiyoruz. A-Serisi Hatchback ile başlattığımız

yeni model atağımızı, Yeni B-Serisi, CLA ve

A-Serisi Sedan ile farklı alternatiflerle çeşitlendirdik.

Bugün gerçekleştirdiğimiz Yeni GLB’nin dijital lansmanıyla

bu seriye bir Premium kompakt SUV daha

ekleyerek, özellikle kalabalık ailelere uygun bir alternatif

sunuyoruz. Model atağımızdaki bir sonraki

aşamamız diğer kompakt SUV modelimiz Yeni GLA

olacak. Tüm modellerimizin tamamlanmasıyla birlikte

Türkiye’deki hedefimiz, Premium kompakt sınıfta

en fazla alternatifi sunarak liderliği sağlamak”

dedi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kompakt

boyutlar, geniş iç

mekân

Uzunluğu 4.634 mm, genişliği 1.834 mm

ve yüksekliği 1.658 mm (tavan rayları ile 1.701

mm) olan yeni Mercedes-Benz GLB, 2.829 mm ile

diğer kompakt Mercedes-Benz modellerinden tam

10 cm daha fazla aks mesafesine sahip. Ön koltuklardaki

baş mesafesi 1.035 mm ile bu sınıftaki en yüksek

değeri sunarken, 967 mm arka koltuk diz mesafesi ile

üst seviye bir oturma konforu sunuyor.

Beş koltuklu kullanımda 570 litre bagaj hacmi sunan

GLB, arka koltukların katlanmasıyla 1.805 litreye

kadar alan bulunduruyor. Arka koltuk sırtlıklarının

eğiminin standart olarak ayarlanabiliyor olması bagaj

hacmi esnekliği sağlarken, isteğe bağlı donanım

olarak arka koltuk sırası manuel olarak ileri-geri

kaydırılabiliyor; böylece ihtiyaç doğrultusunda arka

koltukta diz mesafesi artırılabiliyor veya bagaj hacmi

genişletilebiliyor. Arka koltuğun ileri-geri kaydırılması

sayesinde bagaj hacmi toplamda 130 litreye

kadar artırılabiliyor.

Yedi yolcuya kadar oturma imkânı

Yeni GLB, Mercedes-Benz markasının yedi koltuklu

oturma düzeni sunan ilk kompakt sınıf modeli olarak

öne çıkıyor. Diğer yedi koltuklu modellerde olduğu

gibi üçüncü koltuk sırasında iki adet bağımsız koltuk

kullanıma sunuluyor. EASY-ENTRY kolay giriş sistemi

sayesinde arka kapılardan üçüncü koltuk sırasına

rahatlıkla erişim sağlanıyor. İçeri ittirilebilen veya ye-

rin-

den çıkartılabilen

koltuk başlıkları,

TOP-Tether sabitleme

noktaları ve ISOFIX çocuk

koltuğu sabitleme sistemi ve isteğe

bağlı tercih edildiği takdirde üçüncü

koltuk sırasını da kapsayacak şekilde tasarlanan

arka yan cam hava yastığı gibi özellikler

kabin içi güvenliği sağlıyor. Böylece ikinci ve üçüncü

koltuk sırasında dört çocuk ile güvenle yolculuk yapılabiliyor.

Koltukların arasındaki ikili bardak tutucu, sağda ve

solda olmak üzere iki adet plastik eşya alanı ve her

birinde birer adet USB soketi gibi detaylar üçüncü

koltuk sırasının konforunu tamamlıyor.

Yeni GLB’nin arka bölümü son derece kullanışlı ve

fonksiyonel bir yapı sunuyor. Yedi koltuklu otomobilde

altıncı ve yedinci koltuklar kullanılmadığı takdirde

bagaj hacmini arttırmak üzere katlanarak 500

litrelik bagaj hacmi oluşturuyor. Manuel olarak 140

mm kadar ileri-geri ayarlanabilir ikinci koltuk sırası

sayesinde ihtiyaca göre orta sıra koltukların diz mesafesi

veya bagaj hacmi artırılabiliyor. Hem beş koltuklu

hem yedi koltuklu versiyonda standart olarak

sunulan 40:20:40 oranında katlanabilen, sırt eğimli

arka koltuklar sayesinde bagaj hacmi, kullanım amacına

uygun olarak daha da artırılabiliyor. İsteğe bağlı

olarak sunulan katlanan ön yolcu koltuğu sırtlığı sayesinde

ise uzun nesneler otomobil içinde rahatlıkla

yer edinebiliyor.

Off-road genlerine vurgu yapan

tasarım

GLB’nin güçlü gövde oranları off-road odaklı dış

tasarım yaklaşımını yansıtıyor. Markanın güncel

“Duygusal Sadelik” tasarım felsefesine uygun olarak

minimal çizgiler ile daha sade ve net, yüzey tabanlı

bir tasarım sunuluyor. Karakteristik bir aydınlatma

grubuna sahip dikleştirilmiş ön bölüm de, krom kaplamalı

alt koruma ile off-road genlerine vurgu yapıyor.

Kaslı ve belirgin omuz çizgisi önden arkaya doğru kalınlaşırken

GLB’ye yandan bakıldığında daha güçlü

bir görünüm kazandırıyor. Yan marşpiyelerin üzerindeki

kaplamalar kapı eşiklerini çamurdan

uzak tutmaya yardımcı oluyor ve daha

da önemlisi olası bir yandan çarpma anında ek bir

güvenlik sağlıyor. Çamurluk kenarları dahil otomobili

çevreleyen bu kaplamalar bir yandan ek koruma

sağlarken, diğer yandan off-road görünümünü

destekliyor.

Krom detaylarıyla kaliteli iç mekân

tasarımı

İç mekânda sürücüyü tek parçadan oluşan

bütünleşmiş bir ön konsol karşılıyor. Konsolu

markanın diğer kompakt modellerinde de kullanılan

tamamen dijital geniş ekranlı tasarım domine ediyor.

Otomobilin geneline hâkim olan güçlü karakter

diğer detaylarda da devam ediyor. Ön yolcu tarafını

ve orta konsol kenarlarını süsleyen silindir görünümlü

alüminyum süslemeler ve kapı panelinde

yatay tutma kolu gibi detaylar, iç mekâna off-road

ruhu yüklerken sağlam, güçlü ve eğlenceli bir hava

kazandırıyor. Bu görüntüye orta panelde yine krom

kaplamalı üç adet yuvarlak havalandırma çıkışı ve

hemen altında otomatik klima sistemine ait kontrol

paneli eşlik ediyor.

LED yüksek performanslı farlar ile

her koşulda daha iyi bir görüş

Mercedes-Benz GLB, standart olarak LED yüksek

performanslı farlar ve isteğe bağlı olarak MULTIBE-

AM LED teknolojili farlarla donatılıyor. MULTIBE-

AM LED teknolojisi, güncel yol koşullarına bağlı olarak

farların aydınlatma gücünü ve şeklini otomatik

olarak uyarlıyor. Progressive tasarım konseptinde

standart donanım olarak LED teknolojisine sahip

sis farları sunuluyor. Bunlar otomobilin ana farlarına

göre daha da geniş bir ışık hüzmesi sunarak yol

kenarlarını daha güçlü aydınlatıyor. Ön tampona entegre

alçak pozisyonu ile karşıdan gelen sürücünün

gözünü rahatsız etme olasılığını azaltıyor.

Güç üretimi ve yakıt verimliliği

ile emisyon salım değerlerinde

iyileşme sağlıyor

Diğer güncel kompakt sınıf Mercedes-Benz modelleri

gibi GLB de birçok gelişmiş teknolojiyle yollara

çıkıyor. Baştan aşağı yenilenen, yeni kompakt sınıf

neslini oluşturan sıralı dört silindirli benzinli motoru

bir önceki nesiller ile karşılaştırıldığında güç üretimi

ve yakıt verimliliği ile emisyon salım değerlerinde belirgin

bir iyileşme ortaya koyuyor.

S-Serisi’nden aktarılan en güncel elektronik sürüş

yardım sistemleri, sürücünün hayatını önemli ölçüde

kolaylaştırırken, sürüş güvenliğine katkı sağlıyor.

Gelişmiş radar ve kameralarla donatılan GLB, sürüş

yönünü 500 metreye kadar görebiliyor ve belirli sürüş

koşullarında kısmen otonom bir sürüş sağlıyor.

Örneğin harita ve navigasyon verilerini kullanan

DISTRONIC, Aktif Takip Yardımcısı rota bazlı

hız uyarlaması yaparak viraj veya kavşaklara

yaklaşırken aracı yavaşlatıyor. Bunun yanında

standart Aktif Şerit Takip Yardımcısı

ve Aktif Park Yardımcısı da günlük

hayatı kolaylaştırıyor ve sürüş güvenliğini

tesis etme noktasında

sürücüye yardımcı oluyor.

Önde McPherson tipi bağımsız

ve arkada çok kollu

bağımsız yürüyen

aksamdan oluşan konfor odaklı süspansiyonuyla

GLB, sürücü ve beraberindeki yolculara üstün sürüş

konforu sunuyor. İsteğe bağlı donanım olarak tercih

edildiğinde sertliği seçilebilen bir süspansiyon devreye

giriyor. Böylece sürücü DYNAMIC SELECT, sürüş

karakteri seçim fonksiyonu üzerinden seçtiği Konfor,

ECO, Sportif ya da Kişisel sürüş modlarının yanı sıra

süspansiyon karakterini de seçebiliyor.

Markanın diğer modellerinde de kullanılan bilgi-eğlence

sistemi MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi)

içerdiği yüksek performanslı işlemci, parlak

ekran, canlı grafikler, kişiselleştirilebilir görünümleri

ile öğrenme yeteneğine sahip olan ve “Hey Mercedes”

komutuyla etkinleşen akıllı sesli komut sistemini

birleştiriyor ve bu kombinasyonu isteğe bağlı donanım

olarak sunulan ön camda renkli sanal gösterge

paneli ve arttırılmış gerçekliğe sahip navigasyon gibi

özelliklerin kullanımlarında benzersiz bir kullanıcı

deneyimine dönüştürüyor.

KEYLESS-GO Konfor Paketi, farklı konfor özelliklerini

bir araya getiriyor. Anahtarsız erişim ile otomobili

sadece kapı koluna dokunarak açma ve HANDS

FREE ACCESS, eller serbest bagaj açma ve kapama

fonksiyonu ile bagaj kapağının temassız bir şekilde

sadece bir ayak hareketi ile açılmasını ve kapatılması

gibi elleri kullanmadan birçok fonksiyonu gerçekleştirme

konforu sunuyor.

Teknik Özellikler:

GLB 200

Şanzıman

7G-DCT

Hacim (cc) 1.332

Maksimum güç (PS/kW) 163/120

Devir/dakika 5.500

Maksimum tork (Nm) 250

Devir/dakika 1.620 - 4.000

Karma Koşullarda Yakıt tüketimi (l/100 km) 6,2-5,9

Karma Koşullarda CO2-Emisyon salım değeri (gr/km) 141-134

Hızlanma 0-100 km/s (sn) 9,1

Maksimum hız (km/s) 207


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Birsel Safkan:

“Çocuklarımızı internet ortamının zararlarından

koruyacak bilince sahip olmamız şart”

Sabancı Vakfı’nın desteklediği Nirengi Derneği internette

geçirilen zamanın arttığı bu dönemde siber zorbalığa

karşı uyardı. Nirengi Derneği Proje Koordinatörü

İdil Türkmen Ayaydınlı’da zorbalığın görmezden gelinmemesini,

çocukla iş birliği içinde müdahale edilmesi

gerektiğini belirtti…

Sektör Market

IT network

34

Sabancı Vakfı’nın Hibe Programı kapsamında

desteklediği Nirengi Derneği, COVID-19

salgını nedeniyle çocuk ve gençlerin internette

geçirdiği sürenin artması nedeniyle

maruz kalınan siber zorbalık vakalarında

artış olabileceğini belirtti. Sabancı Vakfı’ndan

hibe desteği alan “Çok Geç Olmadan

İstanbul!” projesi ile istismar, flört şiddeti

ve akran zorbalığı konusunda İstanbul’daki

öğretmen, idareci ve velilere eğitimler veren

Nirengi Derneği, yaygın olan inancın tersine

zorbalığın doğal bir süreç olmadığı ve

çocukla iş birliği içinde mutlaka müdahale

edilmesi gerektiği konusunda uyardı.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel

Safkan, “Sabancı Vakfı olarak toplumsal gelişmenin

sağlanması için eğitimi odağına

alan projelere destek vermenin önemli olduğuna

inanıyoruz. Hibe Programı kapsamında

desteklediğimiz Nirengi Derneği de çocuk

ve gençlerin maruz kaldığı şiddet ve istismar

vakalarının tespiti ve önlenmesi için kilit

role sahip olan öğretmen, idareci ve velileri

bilgilendiren eğitimler vererek, erken müdahale

için donatıyor, güçlendiriyor. İnternette

ve sosyal medyada daha fazla zaman geçirdiğimiz

bu dönemde özellikle çocuk ve gençlerin

maruz kalabileceği siber zorbalığa karşı

da koruyucu ve önleyici yaklaşımların farkında

olmak hayati önem taşıyor. Bu noktada

öncelikle anne ve babalara çok iş düşüyor.

Çocuklarımızı internetle tanıştırırken onları

internet ortamının zararlarından koruyacak

bilince de sahip olmamız şart. Aksi takdirde

çocuklarımızın siber zorbalığa maruz kaldığını

anlamayabilir ve koruyucu tedbirler

almakta gecikebiliriz” dedi.

Siber zorbalığın tüm dünyada görülen küresel

bir sorun olduğunu belirten Nirengi

Derneği Proje Koordinatörü İdil Türkmen

Ayaydınlı, “Dünya genelinde yapılan araştırmalar

siber zorbalığın daha çok 12-18 yaş

aralığında gerçekleştiğini gösteriyor. Covid-19

özelinde veriye dayalı konuşabilmek

için henüz yayınlanan resmi bir araştırma

bulunmamakla birlikte, çocukların sanal

ortamda geçirdikleri vaktin artmasına bağlı

olarak siber zorbalık riskinin de arttığını öngörebiliriz”

dedi.

Siber zorbalığa karşı anne

babalar neler yapmalı?

Çocukların, yaşadıkları zorbalık vakalarını

açık iletişime sahip ebeveynler ile daha kolay

paylaştıklarını vurgulayan Türkmen Ayaydınlı,

“Zorbalığın gençliğin doğal bir süreci

olduğu ve kendi halinde sönüp gidebileceği

inancının yaygın olduğunu görüyoruz. Tam

aksine zorbalık doğal bir süreç değildir ve çocuğun

gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.

Bu nedenle, zorbalığı görmezden gelmemek,

çocukla iş birliği içinde müdahale etmek gerekiyor”

dedi.

Zorbalığın sadece arkadaş grupları veya okul

sıralarında görülmediğini, sanal ortama da

taşınabildiğini belirten Türkmen Ayaydınlı,

“Eğer zorbalık bir sosyal paylaşım sitesinde

gerçekleşiyorsa zorbalık davranışı sergileyen

kişinin engellenmesi, ilgili paylaşım sitesine

ekran görüntüleri ile rapor edilmesi, aynı

okula giden öğrenciler arasında ise okul yönetimine

ekran görüntüleri ile bilgi verilmesi

ve hukuksal süreç başlatılarak suç duyurusunda

bulunulması şeklinde müdahale edilebilir”

diye konuştu.

Çocuk ve ergenlerin sanal zorbalığa maruz

kalmamaları için; öncelikle ebeveyn ve

bakım verenlerin bu sorunla karşılaşmadan

önce çocukla konuşması, zorbalığa maruz

kaldığında ise etrafında bununla ilgili destek

alabileceği yetişkinler olduğunu hissetmesi

gibi koruyucu ve önleyici yaklaşımlar büyük

önem taşıyor. Zorbalık vakası yaşandığında

ise çocukların;

• Sosyal medya hesap şifrelerinin kimseyle

paylaşılmaması,

• Zorbalık yapan kişinin engellenmesi,

• Zorbalığa karşılık verilmemesi,

• Durumu güvendiği bir yetişkine söylemesi,

• Olan her şeyin kanıt olması açısından kaydedilmesi

ve saklanması,

• Sosyal medya sitelerinin topluluk kurallarının

işletilerek şikâyet edilmesi,

• Acımasız içeriklerin kabul edilmemesi,

• Rahatsız olunan hiçbir şeyin paylaşılmaması

konularında anne babaları tarafından uyarılmaları

önem taşıyor.

Siber zorbalık nedir?

Bir kişi ya da grup tarafından elektronik

temelli iletişim araçlarının bir kişiye karşı

saldırgan, kasıtlı ve tekrarlı bir biçimde kullanılması

siber zorbalık olarak tanımlanıyor.

Siber zorbalık olarak tanımlanan eylemler;

kişi hakkında internette söylenti ve dedikodu

yaymak, cep telefonu aracılığıyla izin almadan

kişinin özel ve mahrem fotoğraflarını

çekmek ve yaymak, tehdit içeren, utandıran

ve kırıcı mesajlar göndermek, kişisel bilgileri

kullanarak başkalarına o kişiymiş gibi zarar

verici çevrimiçi faaliyetlerde bulunmak,

kişinin video veya fotoğrafları ile ona şantaj

yapmak olarak sıralanıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Oyun Dünyası, Hackerlerin olağan hedefi

ESET araştırmacıları, Winnti Group tarafından

kullanılan ve MMO (kitlesel çok oyunculu

çevrimiçi) oyunlar geliştiren birkaç video oyunu

şirketini hedefleyen yeni bir modüler arka

kapı keşfetti. ESET tarafından ‘PipeMon’ olarak

adlandırılan bu zararlı yazılım, Güney Kore ve

Tayvan’daki şirketleri hedef alıyor. Bu şirketler

tarafından geliştirilen video oyunları tüm dünyaya

dağıtılıyor ve popüler oyun platformlarında

binlerce eşzamanlı oyuncuya sahip.

Ne yapıyorlar?

ESET Araştırmacıları Mathieu Tartare ve

Martin Smolár’e göre saldırganlar en az

bir kere ilgili şirketlerin yapı düzenleme

sunucusunun güvenliğini aşarak otomatik

yapım sistemlerinin kontrolünü ele aldı. Bu,

saldırganların video oyununun yürütülebilir

dosyalarına truva atı yerleştirmelerini sağlamış

olabilir. Başka bir durumda da, saldırganlar

şirketin oyun sunucularını tehlikeye attı. Bu

saldırı sonucunda ise oyun içi para birimlerini

finansal kazanç için manipüle etmek mümkün.

ESET, etkilenen şirketlerle temasa geçti ve

sorunu düzeltmek için gerekli bilgi ve yardımı

sağladı.

Sosyal hayatımıza heyecan verici dokunuşlarda bulunabilen

global oyun endüstrisi, ne yazık ki çeşitli hacker

gruplarının da olağan hedefi konumunda. Siber güvenlik

kuruluşu ESET, çok oyunculu çevrimiçi oyunlar geliştiren

şirketlere odaklanan yeni bir truva atı keşfetti. Oyunlarda

arka kapı açan bu truva atı, Winnti Group adlı hacker grubuna

oyun içi para birimlerini kendi finansal kazançları için

manipüle etme imkanı tanıyor…

Arkasında grup

“Birden çok delil, bu saldırının Winnti Grubu

tarafından gerçekleştirildiğini anlamamıza yol

açtı” diyen araştırmacı Mathieu Tartare, sözlerini

şöyle sürdürdü: “PipeMon tarafından kullanılan

komuta ve kontrol sunucu alan adlarından

bazıları, önceki kampanyalarda Winnti

tarafından kullanılmıştı. Ayrıca, PipeMon ile

tehlikeye atıldığı keşfedilen aynı şirketlerden

bazılarında 2019 yılından başka Winnti zararlı

yazılımları bulundu.”

Çalınmış sertifikayı

kullanıyorlar

Yeni modüler arka kapı PipeMon’un, önceki bir

saldırıda Nfinitiy Games’den çalındığı anlaşılan

bir kod imzalama sertifikasıyla imzalanmış

PortReuse arka kapısıyla benzerlikleri bulunuyor.

Tartare, “Bu yeni gelişme, saldırganların

birden fazla açık kaynaklı proje kullanarak aktif

olarak yeni araçlar geliştirdiğini ve yalnızca

ShadowPad ve Winnti zararlılarına güvenmediğini

gösteriyor. ESET, PipeMon’un iki farklı

varyantını izledi.

Winnti Grubu

En az 2012 yılından beri aktif olan Winnti Grubu,

video oyunu ve yazılım endüstrilerine karşı

yüksek profilli tedarik zinciri saldırılarından

sorumlu. Truva atı bulaştırılmış pek çok popüler

yazılımı dağıttığı tespit edilen Winnti

Grubu, ayrıca yakın zamanda ‘ShadowPad’ ve

‘Winnti’ kötü amaçlı yazılımlarıyla bazı Hong

Kong Üniversitelerini de hedef almıştı.

Oyun modu bulunan güvenlik

yazılımı kullanın!

Sadece oyun şirketlerinin değil oyuncuların da

siber hırsızların hedefinde bulunduğunu hatırlatan

ESET güvenlik uzmanları, cihazlarda

mutlaka güncel ve proaktif güvenlik yazılımı

bulundurulmasını tavsiye ediyor.

Özellikle ‘Oyun Modu‘na sahip güvenlik yazılımlarının

oyuncuları rahatsız etmeden koruduğunu

belirten uzmanlar, “Oyun modu;

yazılımlarını kesintisiz olarak kullanabilmeyi

talep eden, açılır pencerelerle rahatsız edilmek

istemeyen ve CPU kullanımının en aza inmesini

isteyen kullanıcılara yönelik bir özelliktir. Bu

özellik etkinleştirildiğinde tüm açılır pencereler

devre dışı bırakılır ve zamanlayıcının etkinlikleri

tamamen durdurulur. Sistem koruması

arka planda çalışmaya devam eder ancak kullanıcıdan

herhangi bir etkileşim talebi olmaz“

bilgisini paylaştı. Oyun modu, ESET NOD32

ve ESET Internet Security gibi ESET’in bireysel

güvenlik yazılımlarında uzun yıllardan bu

yana yer alıyor.

Sektör Market

IT network

WatchGuard, Panda Antivirüs’ü Satın Aldı

Ağ güvenliği ve zekası, güvenli Wi-Fi ve çok faktörlü

kimlik doğrulamanın önde gelen küresel

sağlayıcısı olan WatchGuard Technologies, gelişmiş

uç nokta koruma sağlayıcısı Panda Security’nin

satın alımının gerçekleştiğini açıkladı.

WatchGuard, Mart 2020’de Panda’yı satın almak

için kesin bir anlaşma imzalandığını duyurmuştu.

Panda’nın tamamen WatchGuard’a ait bir

yan kuruluş olması ile birlikte şirket, mevcut ve

gelecekteki müşterilerin ve ortaklarının ağ güvenliğinden

uç noktaya kadar temel güvenlik

hizmetlerini tek bir çatı altında elde etmesini sağlayacaktır.

“Müşterilerimizden orta ölçekli şirketlerin ve diğer

iş ortaklarımızın benzersiz ihtiyaçları ve gereksinimleri

için oluşturulmuş kurumsal düzeyde

bir güvenliğe erişmeleri gerekiyor. WatchGuard,

güvenlik dağıtımının her yönünü basitleştiren

ve orta ölçekli şirketler için fiili güvenlik çözümü

olarak konumumuzu pekiştiren bu güvenlik hizmetlerini

MSP odaklı bir güvenlik platformu üzerinden

sunmaya odaklanmıştır” ifadelerini kullanan

WatchGuard Technologies CEO’su Prakash

WatchGuard ortakları Panda Security’nin Early Access

Programı aracılığıyla gelişmiş EDR çözümünden

anında değer elde etmeyi hedefliyor…

Panjwani, “Panda Security’nin satın alınması ve

portföyünün WatchGuard Cloud’a daha sonra

entegrasyonu, şirket için önemli bir kilometre taşını

temsil ediyorken, müşterilerimiz ve ortaklarımız

için güvenlik karmaşıklığı, hızla değişen ağ

topolojileri, satın alma modelleri ve daha fazlası

ile ilgili genel zorlukları ele alarak hem şimdi hem

de uzun vadeli faydalar sağlayacak.” açıklamalarında

bulundu.

Panda Security Early Access

Program

WatchGuard satıcıları, hem uç nokta koruma platformu

(EPP) hem de uç nokta algılama ve yanıt

(EDR) özelliklerini içeren Panda Adaptive Defense

360’a ve 1 Haziran 2020’de başlatılan Panda Security

Early Access Program aracılığıyla Advanced Reporting

Tool ürünlerine anında erişebilecek. Bu yeni

programın heyecan verici yeni ürünleri, deneme ve

dahili dağıtım için hızlı bir şekilde WatchGuard ortaklarına

sunulurken, son kullanıcılara da yeniden

satışı yapacak.

“Panda çalışanlarının ve teknolojisinin WatchGuard’ın

kültürü ve hedefleri için mükemmel olduğuna

inanıyoruz” ifadelerinde bulunan Panjwani, “Büyük

bir kazanımın son aşamalarında birlikte çalışmak

ve küresel bir salgın sırasında entegrasyon çabalarını

başlatmak benzersiz bir deneyim oldu. Evden

çalışırken fiziksel olarak ayrılmamıza rağmen, paylaşılan

deneyim bizi daha hızlı bir araya getirdi ve

WatchGuard ile Panda’nın güçlü bir kombinasyon

olacağını doğruladı” açıklamalarında bulundu.

35


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Interporto Padova dijitalleşmeyi ve

yeşil yaklaşımı benimsiyor

Panasonic’in dayanıklı teknolojisi, Interporto Padova’nın

dijitalleşme sürecini destekleyerek üretkenliğin, verimliliğin

ve sürdürülebilir lojistiğin artmasını sağlıyor.

Sektör Market

IT network

36

Lojistik altyapı, tedarik, geliştirme ve yönetim

alanlarının ve intermodal taşımacılık

platformunun ulusal oyuncularından

Interporto Padova, toplam 2 milyon m2

alanının 1.100.000 milyon m2’sinde her yıl

310.000 konteynere ve 6.000’den fazla trene

ev sahipliği yapıyor.

1973’te kurulan Interporto, İtalya’nın ve

Avrupa’nın kuzeydoğusu için önemli kara

yolu, demiryolu ve liman iletişim noktalarında

bulunan Interporto’da her gün

yaklaşık 20 yük treni kalkıyor ve İtalya ve

Avrupa’nın en önemli limanları arasındaki

bağlantıyı oluşturuyor.

Interporto, özellikle son 50-100 km arasının

çok önemli olduğu uzun mesafelerde

kara yolu yerine demiryolu kullanımını

teşvik ederek intermodal trafiğin gelişmesini

hedefliyor. Interporto, kullandığı

modeli Rotterdam veya Hamburg gibi yük

trafiğinin ağırlıklı olarak demiryolu ve denizyolu

üzerinden gerçekleştirildiği kuzey

Avrupa’daki büyük limanlardan aldı. Interporto

Padova, bu model sayesinde inovasyonu,

altyapıyı, teknolojiyi ve hizmetleri

kurumsal stratejisinin merkezine alarak

yeşil hareketin öncü oyuncularından biri

haline geldi.

Interporto Padova BT Yöneticisi Cristiano

Ruffini, konuyla ilgili şunları söylüyor:

“İnovatif BT araçları, Interporto

bünyesindeki operasyonları iyileştirmek

için çok önemliydi. Yapısı gereği intermodal

taşıma içerisinde düzgün ve etkili bir

şekilde koordine edilmesi gereken birçok

alan bulunuyor. Teknoloji de tam olarak

burada devreye giriyor. Teknoloji olmadan

ikilemlerle ve büyük bürokratik karmaşıklıklarla

karşı karşıya kalacak, ulaştırmayı

verimli hale getirecek tüm çalışmalarımızı

tehlikeye sokacaktık.”

Interporto, yakın zamanda kendisini son

50-100 km arasından sorumlu giriş ve çıkış

araçlarını anında yönlendirebilen otomatik

kapılardan başlayarak son teknoloji

çözümlerle donattı. Böylece maliyetlerini

ve kirli gaz salımını büyük ölçüde azalttı.

Sürücüler, Interporto’ya vardıklarında

üzerindeki kamerayla aracın plakasını,

araç üzerindeki birim sayısını ve üzerinde

bulunan tehlikeli maddeleri tanıyan

portallardan geçiş yapıyor. Interporto

çalışanları, bu bilgiler sayesinde aracın

gerçekleştirmesi gereken operasyonları

doğrulayabiliyor. Basit işlemler self-servis

kiosklardan yapıldıktan sonra karayolu

araçları, yükleme ve boşaltma makinalarının

hizmet verdiği terminal alanına doğru

yol alıyor ve otomatik kapılardan çıkış yapıyor.

Interporto Padova, operasyonları gerçek

zamanlı görüntüleme ve yönetme imkanının

yanı sıra sahadaki, yükleme ve boşaltma

makinalarındaki çalışanlarının

imkanlarını artırabilmek için profesyonel

dayanıklı mobil cihazları kullanmaya

başladı. Son iki yıldır terminal ekipmanları

arasında yer alan tamamen dayanıklı

TOUGHBOOK G1 tabletleri, özel yazılımı

sayesinde iş operasyonlarının sorunsuz bir

şekilde devam etmesini sağlıyor.

Windows 10 işletim sistemine sahip 10.1’’

tamamen dayanıklı bir tablet olan Panasonic

TOUGHBOOK, yüksek performans

ve uzun batarya ömrü (11 saate kadar)

sunuyor. Sahada çalışanlar için ideal olan

bu cihaz, 10 parmak algılayabilen ekranı,

IP55 sertifikalı su geçirmez dijitalleştirici

kalemi ve esnek girişleriyle sahadayken

belgeleri ve fotoğrafları HD olarak görüntüleyebiliyor.

Ayrıca bağlantı seçenekleri

sayesinde çalışanların verimli bir bağlantıya

sahip olmasını sağlıyor. Esnek giriş

yapılandırma imkanı, kurumsal kullanıcıların

ihtiyaç duydukları geleneksel girişleri

dirençli, tamamen dayanıklı ve hafif bir

cihazda sunuyor.

MIL-STD 810G ve IP65 sertifikaları sayesinde

en zorlu koşullara dayanacak şekilde

tasarlanan ve test edilen TOUGHBOOK

G1, geniş aksesuar seçenekleriyle hem elde

taşınabiliyor hem de araca monte edilebiliyor.

Bu sayede her ortamda kullanılabiliyor.

Interporto Padova çalışanları da

tabletleri günün her saati raylarda yağmur,

kar veya güneş altında kullanıyor. G1’in

operatörlere gönderilen ve operatörlerden

alınan bilgi akışı, LTE bağlantısı sayesinde

kaldıraçlar ve konteynerler gibi metal

yapıların içinde bile kesintiye uğramıyor.

Tablet aynı zamanda konteyner doldurma

ve boşaltma cihazlarının kokpitinde

de kullanılıyor. Böylece operasyonla ilgili

bilgiler, zorlu sıcaklıklarda ve titreşim gerçekleştiği

zamanlarda bile gerçek zamanlı

olarak sürücülere aktarılıyor.

Ruffini, sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“Profesyonel cihazları kullanarak bugüne

kadar kağıt ve kalemle yürütülen birçok

operasyonun dijitalleşmesini sağladık.

Verimlilik, güvenilirlik, veri akışı ve tüketilebilir

materyallerden tasarruf edilmesi

anlamında önemli bir adım attık.”

Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler

İtalya Bölge Pazarlama Yöneticisi Federico

Alessandro Padovani de “Interporto

Padova, saha çalışmaları için gerekli tüm

dayanıklılık özelliklerine sahip profesyonel

araçlarla üretkenliğini ve verimliliğini

artırıyor. Interporto Padova’nınki gibi bir

altyapıdaki dijitalleştirme sürecinin bir

parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Kendimizi taşıma ve lojistik sektörünü

daha yeşil ve dolayısıyla daha sürdürülebilir

yapmaya adıyoruz” dedi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kötü niyetli botların en çok etkilediği 3 sektör

Belli bir standartları olmayan,

birçok fonksiyonu aynı

anda gerçekleştiren robot

yazılımlara bot deniliyor.

İnternet trafiğinin yarısından

fazlasını da iyi ve kötü

niyetli olmak üzere bu botlar

oluşturuyor. Özellikle

kötü amaçlar taşıyan botların

birçok sektör içerisinde

zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran

Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü

Gürsel Tursun’a göre, e-ticaret sitelerinden

satılamayan uçak koltuklarına kadar birçok

sorunun altında kötü niyetli botlar yatıyor.

Kendilerine özel avantajlar sağlamın yanı

sıra veri toplamak için de kötü niyetli botları

kullanan hackerlere karşı uyaran Tursun,

gerekli siber güvenlik çözümlerinin elde edilmesi

gerektiğine dikkat çekiyor.

Kötü Niyetli Botlar En Çok

E-Ticaret’i Hedef Alıyor

E-ticaret endüstrisi dünya genelinde 2019 yılında

yüzde 15 büyüme gerçekleştirdi. Ancak

bu büyümeyi tehdit eden kötü niyetli botlar,

web sitelerinde, uygulamalarda ve API’lere

saldırılarda artış gösteriyor. Ödeme sayfalarındaki

sahtekarlıklardan, ürün sayfalarındaki

içerikleri elde etmeye, ana sayfalardaki

kaba kuvvet saldırısından (Brute Force)

kullanıcı girişlerinde ve kimlik bilgilerini

doldurma alanlarındaki otomatize saldırılara

kadar kötü niyetli botların e-ticaret sektöründe

kullanıldığına dikkat çeken Gürsel

Kötü niyetli botlar, otel odalarını sattırmıyor, medya yayıncılarına

yanlış kararlar aldırıyor. Taşıdıkları kötü amaçları

ile birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren ve

internet trafiğinin 3’te 1’ini oluşturan kötü niyetli botlara

dikkat çeken Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü

Gürsel Tursun, kötü niyetli botların en çok etkilediği 3

sektöre yönelik uyarılarda bulunuyor…

Tursun, yaşanan her aksaklığın gelirleri ciddi

düzeyde etkilediğini, çoğu e-ticaret şirketin

de uygulamalarını korumaya büyük yatırım

yapması gerektiğini belirtiyor.

Medya Sektörüne Yanlış

Kararlar Aldırıyor

Medya ve yayın organları, reklam ve satış ortağı

programları için birçok iyi niyetli botu

hali hazırda kullanıyor. Ancak temel zorlukları

kirli bot trafiğini filtrelemek ve pazarlama

analitik araçlarını düzeltmekten geçiyor.

Rakiplerin ve reklam platformlarının, veri ve

içerik kazıması (content scraping) veya medya

kampanyalarının analizlerini çarpıtmaya

çalışması için kötü niyetli botlara başvurduğunu

belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış

Direktörü Gürsel Tursun, kötü niyetli botların

hedeflenen medya yayıncısının yanlış

verilere dayanan kararlar vermesine neden

olduğunu ve daha fazla zarar elde etmesine

sebebiyet verdiğini aktarıyor.

Boş Olmayan Odalar ve

Satılmayan Koltuklar Da

Onların İşi

Havayolları, ulaşım ve otel zincirleri gibi seyahat

ve konaklama organizasyonları, online

alışverişlere büyük ölçüde güveniyor. Ancak

siber suçluların bu sektör içerisinde gerçekleştirdiği

kötü niyetli bot saldırıları online

alışverişlerini sekteye uğratıyor. Tanımlanan

en yaygın bot saldırısı türü olan envanter

reddinin bu alanlarda sıklıkla kullanıldığını

belirten Gürsel Tursun, rezervasyon bölümlerine

giden trafiğin yüzde 29’unun kötü niyetli

botlar tarafından üretildiğine dikkat çekiyor.

Boş otel odalarının online alışverişte rezerve

edilmesinin ya da boş uçak koltuklarının hiç

satılmamasının nedeninin altında kötü niyetli

botlar olduğunu da aktaran Tursun, bir döngü

halinde çalışan ve zaman aşımları oluşturarak

boş otel odası ya da uçak koltuğunun elde tutulduğunu

ve şirketlerin bunlardan ciddi zararlar

gördüğünü belirtiyor.

Sektör Market

IT network

DigiME, 15 Milyon TL değerleme ile ikinci yatırımını aldı

Geliştirdiği özel algoritmalar ile dünyada ilk defa yüksek

hassasiyetli üç boyutlu vücut analizinin mobil cihazlarda

yapılmasını sağlayan DigiME girişimi, 15 Milyon TL değerleme

ile 3,8 Milyon TL yatırım alarak ikinci yatırım turunu

tamamladı. DigiME, yeni yatırım ile global pazardaki açılımını

devam ettirerek sağlık teknolojileri alanındaki lider

Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı hedefliyor.

Yapay zeka destekli

yazılımı ile yüksek

hassasiyetli 3D vücut

analizi yapılmasını

sağlayan DigiME girişimi,

ikinci yatırım turunu

15 Milyon TL değerleme ile 3,8 Milyon TL

yatırım alarak tamamladı. Tarvenn’in 1,6 Milyon

TL ile liderlik ettiği yatırım turuna; Milli

basketbolcu Sinan Güler, değerli iş insanları İlter

Terzioğlu, Yüksel Açık, Naser Alim, Tolunay

Yıldız ve Belkıs Kuşçulu Özer, Keiretsu Forum

melek yatırımcılarından Figen Korun, Davut

Kohen ve Mustafa Bağcı, Türkiye’nin ilk ve tek

spor odaklı girişim fonu olan two.zero Ventures

ve TÜGİAD bünyesinde faaliyet gösteren

GirişimTürk fonu katıldı.

İlk yatırımını 2018 Temmuz ayında Tarvenn’den

alarak yola çıkan DigiME girişimi,

geliştirmiş olduğu üç boyutlu vücut analizi yazılımı

ile yüksek hassasiyetli sağlık teknolojisi

çözümleri sunmaktadır. Postür Analizi, Vücut

Analizi ve Hareket Analizi modülleriyle 1 yıldan

kısa sürede 9 ülke ve 14 farklı şehirde müşteri

kazanmayı başaran DigiME, aldığı yatırım

ile sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük

Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı amaçlıyor.

Halihazırda Fransa, Ukrayna, Almanya,

İtalya, Türkiye, İsviçre, Azerbaycan, Brezilya ve

İngiltere gibi ülkelerde satış yapmış olan Digi-

ME, bu yatırım turu ile global pazardaki açılımını

devam ettirmeyi planlıyor.

Dünyadaki tek taşınabilir

yüksek hassasiyetli vücut

analizi çözümü

Tüm vücudu saniyeler içinde üç boyutlu bir

şekilde tarayarak vücut yağ oranı, günlük

kalori ihtiyacı, bazal metabolizma hızı, ideal

kilo, kas oranı, postür bozuklukları ve hareket

analizi yapan girişim, sunduğu raporlar

ile kişisel vücut verilerinin takip edilmesini

ve yapay zekâ destekli tavsiyeler verilmesini

sağlıyor. Akademik olarak onaylanmış algoritmaları

ve postür analizi çözümleri ile

vücut ve duruş bozukluklarının milimetrik

olarak tespit edilebilmesine imkan veren

DigiME girişimi, taşınabilir çözümleri ile de

birçok farklı alanda kolaylıkla kullanılabiliyor.

DigiNutrition, DigiSports, DigiClinic, DigiKids,

DigiMotion, DigiSize gibi farklı çözümler

ile spor merkezlerinden kliniklere,

diyetisyenlerden profesyonel spor kulüplere

kadar geniş bir pazara hitap eden girişim,

dünyadaki tek yüksek hassasiyetli taşınabilir

üç boyutlu vücut tarama çözümü olarak

rakiplerinden ayrılıyor.

37


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Huobi “Küresel Blokzinciri Sektörünün

Görünümü ve Geleceği” raporunu açıkladı

Gelişmekte olan ülkelerin blokzinciri tabanlı finansal

teknolojilere ilgisinin artmasıyla birlikte banka hesabı

bulunmayan 1 milyar insanın finansal hizmetlere erişimi

artabilir…

Sektör Market

IT network

38

Dünyanın önde gelen dijital varlık alım satım

platformu Huobi’nin blokzinciri araştırmalarına

odaklı kolu Huobi Research

tarafından hazırlanan “Küresel Blokzinciri

Sektörünün Görünümü ve Geleceği” başlıklı

rapor, blokzinciri teknolojisinin gelişimine

ışık tutuyor.

BRICS ülkeleri blokzinciri

tabanlı ortak ödeme

sistemlerini değerlendiriyor

“Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü

ve Geleceği” raporunda 2019 yılında

blokzinciri alanında yaşanan önemli küresel

gelişmelere de yer veriliyor. 2019’da

Çin, AB ve ABD gibi ülke ve bölgeleri merkez

bankalarının çıkaracağı dijital para

birimlerini piyasaya süreceklerini açıkladılar.

Dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve

küresel GSYİH’nin yüzde 23’ünü oluşturan

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney

Afrika Cumhuriyeti’ni içeren BRICS

ülkeleri, kendi aralarında tek bir ödeme ve

tasfiye sistemi oluşturma önerisini 2019’da

gündeme aldılar.

TCMB’nin dijital para projesi

Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir

Raporla ilgili görüşlerini paylaşan Huobi

Türkiye Genel Müdürü Alphan Göğüş,

şunları söyledi: “Blokzinciri teknolojisinin

benimsenmesi konusunda ülkemizde

önemli gelişmeler yaşanıyor. Düzenleyici

kurumlarımız tıpkı BRICS ülkelerinde olduğu

gibi ticaretin yerel para birimleriyle

yapılmasını destekliyor. 2019-2023 yılları

arası için yol haritası niteliği taşıyan 11.

Kalkınma Planı’nda blokzinciri tabanlı bir

dijital paranın merkez bankası tarafından

piyasaya sürülmesi de yer almıştı. Merkez

Bankamızın dijital para projesi bu alandaki

küresel trendde Türkiye’nin öne çıkmasını

sağlayabilir. Ülkemizde 2019’da blokzinciri

teknolojisinin benimsenmesine yönelik bir

dizi gelişme de yaşandı. 2019’un eylül ayında

paylaşılan 2023 Sanayi ve Teknoloji Strateji

belgesinde blokzinciri ve dağıtık defter

teknolojileri odaklanılacak teknolojiler arasında

gösterildi. 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı

Yıllık Programı’nda da Türkiye Cumhuriyeti

Merkez Bankası’nın dijital parasının

uygulamaya alınacağı bilgisi yer aldı. Tüm

bu gelişmeler ışığında ülkemizde oluşturulacak

ulusal politikalar ışığında Türkiye’nin

blokzinciri teknolojisinin geleceğinde söz

sahibi olacağını öngörebiliyoruz.”

Blokzinciri harcamalarının

yüzde 65’e yakını ABD ve Batı

Avrupa’dan

Blokzinciri ekosisteminin 2019 yılındaki

performansına ilişkin kilit bulgular içeren

rapor, 2019 yılında dünya çapında blokzinciri

için yapılan harcamaların yaklaşık 2,9

milyar dolar tutarında olduğunu ortaya

koyuyor. Söz konusu harcamaların ülkelere

dağılımında ilk sırada yüzde 40’a yakın

payla ABD yer alırken, bu ülkeyi yüzde

24,4’le Batı Avrupa, yüzde 11,2 ile Çin, yüzde

8,1’le Asya-Pasifik Bölgesi, yüzde 5,2’lik

payla ise Orta ve Doğu Avrupa takip ediyor.

Blokzincir teknolojilerine

yönelik patent başvuru sayısı

22 bini aştı

2019 yılında yapılan blokzinciri harcamalarında

yüzde 73’lük payı bankacılık, parçalı

imalat, Perakende, profesyonel hizmetler ve

süreç üretiminden oluşan beş sektör oluşturuyor.

Küresel blokzinciri yatırımlarında

ise 2019 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde

27,9 oranında düşüş yaşanırken, toplam

yatırım miktarı 3,07 milyar dolar olarak

gerçekleşti. Raporda blokzincirine yönelik

patent başvurularına da yer veriliyor.

Verilere göre blokzinciri teknolojisi alanında

en çok patent başvurusu yapan ilk 10 şirketin

yedisi Çin menşeili olurken, bu ülkeyi

iki şirketle ABD takip ediyor. Blokzinciri patent

başvurularında ilk beş sırada yer alan

şirketler Alibaba (Ant Finance - Çin), Ping

An (Çin), Nchain (Antigua ve Barbuda),

33.cn (Çin) ve IBM (ABD) yer alıyor. Tüm

dünyada blokzincir teknolojilerine yönelik

patent başvuru sayısı ise 22 bini aşmış durumda.

Blokzinciri trendleri

COVID-19 salgını ile birlikte daha az fiziksel

temasa imkân tanıyan dijital teknolojilerle

birlikte blokzinciri teknolojisinin potansiyeli

de daha fazla gündeme gelmeye

başladı. “Küresel Blokzinciri Sektörünün

Görünümü ve Geleceği” raporunda yer verilen

2020 blokzinciri trendleri ise blokzinciri

teknolojisinin gelecekteki katkılarına dair

önemli fikirler veriyor. 2020’ye ilişkin blokzinciri

trendleri şöyle sıralanıyor:

1. Paydaşları arasında sosyal medya platformu

Facebook’un da yer aldığı bir ekip

tarafından geliştirilen blokzinciri tabanlı

dijital para birimi Libra tarafından teşvik

edilmesiyle birlikte daha fazla bölgesel ve

merkez bankaları tarafından çıkarılacak

kripto para birimlerinin ortaya çıkması

öngörülüyor. Blokzinciri tabanlı bankalararası

ödeme sistemlerinin gelişimiyle birlikte

ödemelerde blokzinciri tabanlı uygulamaların

sayısı artabilir.

2. 2019 yılında üç büyük uluslararası standart

birliği olan ISO, IEEE ve ITU, blokzincirine

ilişkin 48 standart geliştiren 26 çalışma

grubu kurdu. Gelişmeler ışığında küresel

blokzinciri teknolojisinin teknik standartları

ile finansal uygulamaların standartları

arasındaki entegrasyon artacak

3. Blokzincirine yönelik artan talep

eşliğinde özel blokzincirlerinin birlikte çalışmasına

imkân tanıyan mekanizmaların

önemi artacak

4. Blokzincirinin, nesnelerin interneti, yapay

zeka ve 5G gibi diğer yeni nesil teknolojilerle

entegrasyonu artacak

Blokzinciri finansal hizmetlere erişimi artıracak

Huobi Türkiye Genel Müdürü Alphan

Göğüş, şu eklemeyi yaptı: “Tüm dünyada

fiziksel teması kısıtlayan COVID-19 salgını

ve takip eden dönemde blokzincirinin başta

finansal erişim olmak üzere pek çok alanda

yaptığı katkıların artacağını öngörüyoruz.

Günümüz dünyasında, cep telefonu sahibi

olduğu halde banka hesabı olmayan 1 milyar

insan mevcut. Dijital cüzdan ve internet

tabanlı cihazlarla dijital varlıkların kişiler

arası transfer ve ödemeler için giderek artan

oranda kullanıldığına tanıklık edebiliriz.

Blokzinciri bu yönüyle hem finansal imkânları

hem de finansal hizmetlere erişimi

artırabilir. Ülkemizin de ulusal planlarında

yer aldığı gibi gelişmekte olan ülkelerde

bölgesel blokzinciri tabanlı dijital para birimlerinin

gündelik yaşamlarımızda daha

fazla yer kaplayacağına inanıyoruz. Ülkemizde

de blokzinciri tabanlı girişimlerin

yeni trendlerin verdiği güçle bu alandaki

pek çok ihtiyacı karşılayacak çözümler sunabileceğini

düşünüyoruz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Albaraka 5. yatırımını garaj girişimlerinden

Vomsis’e yaptı

Albaraka Fintech Girişim Sermayesi Yatırım Fonu

(FGSYF), Albaraka Garaj girişimlerine yatırım yapmaya

devam ediyor. Vomsis girişimine 700 bin TL’lik yatırıma

imza atan Fon’un son üç yıldaki toplam yatırım

desteği 4 milyon TL’ye ulaştı.

Dünyanın en iyi katılım bankası olma hedefini

sürdüren Albaraka Türk, pandemi

sürecine rağmen girişimcilik ekosistemini

desteklemeye ve onlara katkı sunmaya

devam ediyor. Bankanın yüzde 100 iştiraki

Albaraka Portföy Yönetimi tarafından

kurulan Albaraka Fintech Girişim Sermayesi

Yatırım Fonu (FGSYF), bu kez Albaraka

Garaj girişimlerinden Vomsis’e 700 bin TL

tutarında yatırımda bulunacak. 2019’dan bu

yana 5. kez Garaj girişimcilerine destek olan

Fonun, bugüne kadarki toplam yatırım tutarı

4 milyon TL’ye ulaştı.

Taraflar arasında sözleşme

imzalandı

Albaraka Genel Müdürü Melikşah Utku,

Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü

Muhammed Emin Özer, Vomsis CEO Emre

Kayretli ve Vomsis CTO Ramazan Uç’un katılımıyla

bankanın genel müdürlüğünde imza

töreni gerçekleştirildi. Yatırım alan Vomsis,

tüm banka hesaplarının güvenli bir şekilde

tek bir ekrandan takip edilmesini sağlayan

akıllı banka asistanı uygulamasıdır. Uygulama

sayesinde her bankaya tek tek girmek

yerine tek bir ekran üzerinden bütün hesaplar

anlık olarak kontrol ve takip edilebiliyor.

Ayrıca kredi kartı ve taahhüt gerektirmiyor

ve hiçbir şekilde banka hesap bilgisi ve şifre

talep edilmiyor. Yüksek veri güvenliği, zaman

avantajının yanı sıra her yerden ve her

cihazdan erişim imkanı sağlıyor.

“Start up’lar önemli rol

üstlenmeye devam edecek”

Küresel çapta yaşanan COVİD19 salgın

hastalığının getirdiği birçok olumsuzluğa

rağmen start upları desteklemeye devam

ettiklerini belirten Albaraka Türk Genel Müdürü

Melikşah Utku; “Girişimcilik ekosistemimizi

güçlendirmeye ve bu alanda yatırım

yapmaya devam ediyoruz. İçinden geçtiğimiz

pandemi sürecine rağmen start upları

desteklemeyi sürdürüyoruz. Bu tür zorlayıcı

süreçlerden çıkışta start up’ların önemli bir

rol üstleneceğini ve çözüm noktasında tüm

dünyayı farklı bir yere taşıyacağına inanıyoruz.

Bu nedenle de girişimcilere gerek kuluçka

merkezimizle gerekse Girişim Sermayesi

Yatırım Fonlarımızla destek olmaya devam

edeceğiz” dedi.

Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü

Muhammed Emin Özer ise, “Fintech GSYF

bünyesinde Albaraka ekosisteminde yer

alan Garaj mezunu girişimcileri desteklemeye

devam ediyoruz. Yatırım yaptığımız

şirketlerin çok daha iyi işler yapacağına inanıyoruz.

Vomsis ile birlikte 5. Yatırımımızı

gerçekleştirmiş olmaktan dolayı mutluyuz.

Önümüzdeki günlerde girişimcilik ekosistemi

için heyecan verici haberler vermek için

hazırlıklarımız devam ediyor. Lansmanını

yapacağımız yeni fonlarımızla birlikte çalışmalarımızı

sürdüreceğiz” dedi.

Sektör Market

IT network

VERBİS kayıt ve bildirim süresi 30 Haziran’da sona eriyor

Yıllık çalışan sayısının

50’den fazla ya da yıllık mali

bilanço toplamı 25 milyon

TL’nin üzerinde olan gerçek

ve tüzel kişi veri sorumlularının

30 Haziran’a kadar

VERBİS kayıt ve bildirim

yükümlülüklerini yerine getirmek

zorunda olduğunu

hatırlatan Siberasist Genel

Müdürü Serap Günal’a göre,

kesilecek idari para cezalarından

dolayı zarar görmek istemeyen şirketlerin

profesyonel destek alarak süreci son güne

bırakmadan neticelendirmesi gerekiyor.

30 Haziran Son Tarih!

Dijital çağın en önemli unsuru olan kişisel verilerin

korunması için şirketlere büyük sorumluluklar

düşüyor. Özellikle şirketlerin gerçek kişiye

ait elde ettikleri veriyi işlemesi, koruması ve

saklaması, KVKK yükümlülüklerine uyulması

açısından önem arz ediyor. KVKK nezdinde

tüzel kişi veri sorumlusu niteliği taşıyan şirketler

için kişisel verilerin korunmasına ilişkin

en önemli noktalardan birinin VERBİS kayıt

ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmek

Yıllık çalışan sayısı 50’den fazla veya yıllık mali bilanço toplamı

25 milyon TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının,

Veri Sorumluları Siciline (VERBİS) kayıt ve bildirim yükümlülüğünü

yerine getirmeleri için verilen son tarih 30 Haziran’da

sona eriyor. Veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim

yükümlülüğüne dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap

Günal, yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin 1 milyon TL’ye

kadar idari para cezası ile karşılaşabileceğini belirtiyor…

olduğunu aktaran Serap Günal, kayıt ve bildirim

yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin

ciddi yaptırımlarla karşılaşacağını ifade ediyor.

Ayrıca VERBİS’in kişisel verileri işlemede veri

sorumlularına ciddi sorumluluk getirdiğini belirten

Günal, VERBİS aracılığıyla veri sorumlularının

veri işleme faaliyetleri ile ilgili beyanların

kayıt altına aldığını aktarıyor.

Kayıt Olmayanlara 1 Milyon

TL’ye Kadar İdari Para Cezası

30 Haziran’a kadar yıllık çalışan sayısı 50’den

fazla ya da yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon

TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi

veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim

yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor.

Son tarihe kadar kayıt ve bildirim yaptırmayan

veri sorumlularını kötü sürprizlerin beklediğini

ifade eden Serap Günal, 30 Haziran’a kadar

hiçbir işlem gerçekleştirmeyen veri sorumlularına

1 milyon TL’ye kadar idari para cezası uygulanabileceğinin

altını çiziyor. Ayrıca kişisel

verilerle ilgili veri sorumlularının sadece VER-

BİS ile ilgili aksiyonları almasının da yeterli olmadığını

belirten Günal, VERBİS kaydı dışında

da veri sorumlularının diğer gerekli KVKK

yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini

aktarıyor.

39


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

HPE Türkiye, COVID-19 salgınına karşı

teknolojik altyapısıyla destek sağlıyor

Sektör Market

IT network

40

HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak:

“Dünya olarak daha önce benzerini

yaşamadığımız zorlu bir dönemden geçiyoruz.

Bu dönemde HPE olarak çalışanlarımızı,

müşterilerimizi ve işortaklarımızı

önemsiyoruz. Bunun için HPE Finansal

Hizmetler, salgının müşterilerimiz ve iş

ortaklarımızın üzerindeki olumsuz etkilerini

azaltmak için 2 Milyar dolar kaynak

ayırdı. HPE Türkiye olarak biz de bu süreçte

teknolojimizle destek olmak adına, T.C.

Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

ile çalışarak ihtiyacı olan hastaneler

için gerekli olan altyapı ürünlerini iş ortaklarımız

ve distribütörlerimiz aracılığı ile

temin ettik. HPE, ileri teknolojisi ve uzman

ekibiyle, böylesine çetin zamanlarda da

iyilik için bir güç olmaktan gurur duyuyor”

dedi.

HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak:

“HPE, platform bazlı hizmetler sunan

global şirket olma vizyonunu koruyor

ve 2022 itibariyle tüm portföyünü tüketim

bazlı modelde sunma planını hayata geçiriyor.

Bunlardan birisi olan HPE Green-

Lake çözümümüz ile ilgili yatırımlarımız

ve iş birliklerimiz devam ediyor. Aralık

2019’da HPE GreenLake Central’ı tüm

müşterilerimiz için genel kullanıma

sunduğumuzu duyurduk. Müşterilerimize

tüm uygulamaları ve verileri için kesintisiz

bir bulut deneyimi sağlayan bu konsolu

ek olarak veri yönetimi ve veri depolama

desteğiyle genişlettik. Cohesity ve Qumulo

ile gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de barındırma

(co-location) hizmetleri sunmaya

başladık.”

Toplantıda konuşan HPE Türkiye Genel

Müdürü Güngör Kaymak, Hewlett Packard

Enterprise (HPE) olarak Türkiye’de

çalışanların ve toplumun sağlığını korumak;

salgınla mücadelede teknolojik alt

yapı desteği sunmak üzere hızla adımlar

attıklarını aktardı.

“HPE olarak globalde COVID-19

salgınıyla mücadelede

oluşturulan konsorsiyuma

katılarak, süper bilgisayar

alanındaki yazılım ve uygulama

uzmanlığımızı araştırmacıların

hizmetine sunuyoruz”

Kaymak şöyle devam etti; “80 yıldır geliştirdiği

ileri teknoloji çözümleriyle bireylerin

ve kurumların hayatına teknolojiyle

dokunan HPE, güçlüklerin üstesinden

gelmek ve hem bireysel hem de toplumsal

iyiliğimiz için daha fazla etki yaratmak

üzere var gücüyle çalışıyor. Daha şimdiden

IDC Q1 2020 sonuçlarına göre sunucu ve veri depolama

pazar paylarında yine birinci olan ve teknolojiye liderlik

etmeye devam eden HPE Türkiye, COVID-19 pandemisi

sürecindeki çalışmalarını ve sektöre ilişkin gelişme

ile beklentilerini paylaştığı bir basın sohbet buluşması

düzenledi…

son yüzyılın en kapsamlı ve sarsıcı krizi

olmaya aday gösterilen COVID-19 salgını

orta ve uzun vadede tüm yaşam ve iş yapış

şeklimizi değiştirip dönüştürecek. Salgın

ile tüm toplum ve tabii ki çalışma hayatı en

azından bu süreci atlatana kadar bir uyum

sürecine girdi. Bir yandan iyileşme konusunda

mücadelemizi verirken, uzun vadede

de değişimin ve dönüşümün nasıl ve ne

şekilde olacağına dair bireyler ve kurumlar

olarak dersimizi çalışıyoruz. HPE olarak iş

ve yaşam şekillerini geliştirme konusunda

öncü olmayı hedefliyoruz. Alzheimar’a

çare arayan sağlık araştırmalarına, Mars’a

yolculuk projesine, büyük veriyi daha hızlı

işleyecek yapay zekâ altyapılarına gelişmiş

teknolojik çözümler sunuyoruz. İçinden

geçtiğimiz bu dönemde COVID-19 salgınını

durdurmak için süper bilgisayarlarla

çalışma yapmak üzere bir konsorsiyum

oluşturuldu. Hewlett Packard Enterprise

olarak biz de bu konsorsiyumda yer alarak

süper bilgisayar alanındaki yazılım ve uygulama

uzmanlığımızı araştırmacıların

hizmetine sunuyoruz. Benzer şekilde HPE

Yapay Zekâ uzmanları, COVID-19 Açık

Araştırma Veri Setini desteklemek için iş

birliği yapıyor. Yine pandemi nedeniyle

uzaktan çalışmaya yönelik artan talebi

karşılayacak Sanal Masaüstü Uygulamalar

ya da şirketteki kablolu/kablosuz ağınızı

birebir evinize taşıyan Aruba “Uzak

Erişim Noktası” mimarisi gibi çözümler

sunuyoruz.

Bunun yanı sıra, ülkemizde de önemli

çalışmalara imza atıyoruz. COVID-19

sürecinde T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul

İl Sağlık Müdürlüğü ile çalışarak ihtiyacı

olan hastaneler için gerekli olan altyapı

ürünlerini iş ortaklarımız ve distribütörlerimiz

aracılığı ile temin ettik. Bu kapsamda

sağlanan HPE Nimble veri depolama

üniteleri İstanbul İl Sağlık Merkezi’nde

konumlandırılacak ve İstanbul’daki tüm

hastanelere buradan hizmet verecek. HPE

Aruba ağ anahtarları ve access point

ürünlerimiz de İstanbul Fatih Sultan Mehmet

Hastanesi’nde konumlandırılacaktır.

Aruba ekibindeki ve işortaklarımızdaki

mühendislerimizin oluşturduğu Airheads

Gönüllüler Grubu da Gazi Üniversitesi

Hastanesi’ne gönüllü olarak destek

vermektedirler. “

“HPE GreenLake ile dijital

fırsatları baştan tasarlıyoruz”

Salgın döneminde uzaktan çalışmanın

daha da artacağının ve şirketlerin daha

farklı çalışma modellerine geçeceğinin

işaretlerini fazlasıyla gördüklerini belirten

Kaymak; “Bu da bizim zaten çok daha

önce duyurmuş olduğumuz “platform bazlı

hizmetler” stratejimizin ne kadar doğru

olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz bu

dönemde her türlü ürün ve çözümümüzü

hizmet olarak sunmak için faaliyetlerimizi

hızlandırdık.

HPE GreenLake ile kurumların genel bulut,

özel bulut, veri merkezi ve uçları kapsayan

hibrit bulut varlıklarını hizmet odaklı

tek bir yapı etrafında toplamalarını sağlıyor.

Böylece teknolojinin avantajlarını kurumların

ihtiyaç ve tercihlerine göre kullanma

imkânı sunarken hem zaman hem

de bütçe tasarrufu sağlıyor. Aralık 2019’da

duyurduğumuz HPE GreenLake Central

ile ilgili yeni uygumalar da devreye aldık.

Farklı bulut servis sağlayıcılardan hizmet

alan GreenLake kullanıcıları, tek bir

bulut sağlayıcıya bağımlı olmak zorunda

kalmayıp, sunduğumuz çözüm sayesinde

istedikleri kadar farklı bulut sağlayıcıdan

hizmet alabilecekler” dedi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Endüstriyel reklam dünyasının yeni nesil

aydınlatma teknolojileri görücüye çıkıyor

Avrasya’nın kalbindeki sektörel buluşma noktası

SIGN İstanbul, aydınlatmanın geleceğini belirleyecek

LED teknolojilerindeki son gelişmelere ve trend uygulamalara

da ev sahipliği yapıyor.

Küçükten büyüğe tüm işletmelerin

görünür olmak ve

farkındalık yaratmak için

kullandığı tabela ve reklam

tasarımlarında artık geniş

bir uygulama alanına sahip

LED teknolojileri, 17 – 20 Eylül

tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü’nde

22.’si gerçekleştirilecek

olan SIGN İstanbul

Fuarı’nda ziyaretçileriyle

buluşmayı bekliyor.

Düşük enerji tüketimi, uzun kullanım ömrü,

sağlamlığı, çevre dostu güçlü bir ışık kaynağı

olması gibi bir dizi avantaja sahip LED

aydınlatmalarındaki son teknolojiler ile bu

yeniliklerin reklam endüstrisindeki farklı

uygulama örnekleri SIGN İstanbul 2020’de

sergilenecek. Tarsus Turkey tarafından bu yıl

22.’si gerçekleştirilecek fuarda LED sistemleri,

LED paneller, endüstriyel LED aydınlatmalar,

şerit ve çubuk LED’ler, LED ekranlar

Endüstriyel Reklam Dünyasının Yeni Nesil

Aydınlatma Teknolojileri Görücüye Çıkıyor

gibi ürünler bir arada sergilenecek.

İzmir Ticaret Odası ve KOSGEB tarafından

desteklenen SIGN İstanbul 2020’de LED

sektöründen Ceylan Reklam, Dijital

Elektronik, Dit Elektronik, Işıklar LED, İlker

LED, Kento LED, LED Ajans, Lydia Reklam,

Turkuaz LED ve Yazım Reklamcılık gibi firmalar,

bu aydınlatma teknolojisine dair en

yeni ürün, teknoloji ve uygulamalarını fuar

ziyaretçilerine sunacak.

17 – 20 Eylül tarihleri arasında toplam TÜ-

YAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nin

12 ve 14 numaralı salonlarında toplam

30.000 m2 alanda gerçekleşecek olan SIGN

İstanbul’da, LED dünyasındaki son trendlerin

yanı sıra dijital baskı makinelerinden

serigrafi makinelerine, tekstil baskıdan lazer

makinelerine, endüstriyel reklam ürünlerinden

promosyon malzemelerine, 3D baskı

teknolojilerinden görsel iletişim ve sergileme

ekipmanları ile ilgili pek çok yenilik bir arada

sergilenecek.

E-ticaret’e ilgi büyüyor, güvenlik açıkları artıyor

Sektör Market

IT network

16 yıl önce en yeni iletişim ve bilgisayar teknolojilerini

ürünlerine entegre ederek dünya standartlarında

çözümler sunmak ilkesiyle yola çıkan,

Türkiye’nin lider domain ve hosting firmalarından

olan İsimtescil.net, SSL teknolojilerinde farklı

seçenekler ile kullanıcılarına hizmet veriyor.

İsimtescil.net, tüm tekil internet adresleri için uygun

olan TrustSafe, ETuğra, Rapid ürünlerini SSL

kullanıcılarına sunarken, TrustSafe, İsimtescil.

net’in kendi markası olarak öne çıkıyor. İsimtescil.net,

Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile

müşterilerinin güvenliğini koruyor, dakikalar

içinde kurulum avantajı ve her bankaya uyumlu

yapısıyla dikkat çekiyor.

Kovid-19 pandemisiyle gelişen sosyal mesafe kuralları e-ticaret

sektörünü oldukça hareketlendirdi. Offline mağazaların

tedbirler kapsamında kapatılması ve tüketicilerin temassız

işlemlerle kendilerini daha güvende hissetmesi sonucu, pek

çok firma e-ticaret kanallarını güçlendirdi. E-ticaret platformlarını

hiç denemeyen firmalar ise online satışa yönelerek

sektöre ivme kazandırdı. Gündem böyle olunca, bir e-ticaret

sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik açıklarını kapatan

SSL sertifikasının ne olduğu herkes tarafından merak edilir

oldu. Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile müşterilerinin

güvenliğini koruyan İsimtescil.net’in teknoloji uzmanlarından

aldığımız bilgiler ışığında SSL hakkında merak edilenleri

sizin için derledik…

SSL sertifikasının işlevi nedir?

E-ticaret, internet ve ticaret dünyası çok yeni bir

kavram olmasa da içinde bulunduğumuz süreç

itibariyle dinamizmini arttırdı. E-ticaret yapan

firmaların sayısı arttıkça, internet ve teknoloji

dünyasının riskleri yükselişe geçti. Peki, bir e-ticaret

sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik

açıklarını kapatan SSL sertifikası tam olarak ne

işe yarar?

SSL sertifikaları; kredi kartı numaraları, kullanıcı

adları, şifreler, e-postalar gibi hassas bilgilerin bilgisayar

korsanları ve kimlik hırsızları tarafından

çalınması veya tahrif edilme riskini azaltmak

için milyonlarca çevrimiçi işletme ve kişi tarafından

kullanılıyor. Temel olarak SSL, sadece kontak

kurmayı amaçlayan iki taraf arasında özel bir iletişime

izin veriyor. Bu özel bağlantıyı oluşturmak

için ilgili web sunucusuna bir SSL sertifikası kuruluyor;

sertifika, web sitesinin kimliğinin doğrulanmasını

yani ziyaretçilerin sahte bir sitede

olmadıklarının garanti edilmesini ve aktarılan

verileri şifrelenmesini sağlıyor. E-ticaret siteleri

için zorunu olan SSL, ilerleyen aşamalarda tahsilat

alt yapısı sunan şirketlere ya da bankalara yapılacak

sanal pos başvurularının kabul edilmesi

için bir koşul olarak görülüyor ve bu sertifika olmadan

ödeme alınmasına izin verilmiyor. Ziyaret

edilen web sitesinin SSL uyumlu ve güvenli

olup olmadığını anlamanın kolay yolları bulunuyor.

Adres çubuğuna bakıldığında eğer küçük

sarı asma kilit şeklinde bir işaret varsa ve adres

‘http’ yerine ‘https’ ile başlıyorsa güvenli bir sitede

bulunulduğu anlaşılıyor. Yeşil veya mavi adres

çubukları da yine güvenli siteleri işaret ediyor.

Arama Motoru Optimizasyonu

(SEO) SSL ile güç kazanıyor

“Search Engine Optimization” kelimelerinin baş

harflerinden oluşan SEO; Türkçe karşılığı ile “Arama

Motoru Optimizasyonu” anlamına geliyor. Rekabetin

oldukça yoğun olduğu e-ticaret siteleri içinde

belirgin bir yere sahip olmak, arama motorlarında

üst sıralara yükselmek için SEO yapılması zorunlu

görülüyor. Şayet bir web sitesinin güvenlik önlemleri

yani SSL sertifikaları yeterince tutarlı değilse siteye

siber korsanlar tarafından zarar verilebiliyor ve

arama motorları buna tolerans göstermediğinden

SEO sıralamasında düşüş yaşanıyor. 6 Ağustos 2014

tarihinde Google’ın resmi bloğundan duyurduğu

SSL üzerinden yürüyen https:// protokollü link yapılarının

sıralamalara pozitif etkisi olacağı yönündeki

açıklamanın ardından Arama Motoru Sonuç Sayfaları

stratejileri için İsimtescil.net SEO uzmanları

her web sitesine SSL kurulumu öneriyor.

41


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Uzaktan eğitim kullanımında yüzde 16

bine varan artışlar oldu

Yüzde 100 yerli eğitim çözümleri şirketi Advancity’nin

verilerine göre pandemi döneminde öğrenciler uzaktan

eğitim ile tanıştı. Farklı kategorilerde geçtiğimiz

yıla göre, yüzde 203 ile yüzde 16 bin arasında artışlar

yaşandı…

Sektör Market

IT network

Pandeminin Mart-Nisan-Mayıs aylarını kapsayan

3 aylık döneminde öğrenciler ve öğretmenler

dersleri uzaktan eğitime taşıdı. Uzaktan

eğitimin farklı alanlarında çözümler sunan

Advancity’nin verilerine göre, bilgisayar ve

mobil cihazlar aracılığıyla eğitim alan öğrenci,

indirilen doküman, kullanılan sanal sınıf gibi

kategorilerde sayılar çok hızlı artış gösterdi.

Türkiye’de 2 milyon 250 bin öğrenciye uzaktan

eğitim hizmeti sunan Advancity’nin 2019

ve 2020 yılının Mart-Nisan-Mayıs aylarını

kapsayan karşılaştırmalı araştırmasına göre,

uzaktan eğitim çözümlerinin kullanımında

çok önemli artışlar yaşandı. Artış sayıları ve

oranları şöyle oldu:

Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi ‘ALMS’ sistemine

giriş yapan kullanıcı sayısı, 824 bin

956’dan, 2 milyon 501 bin 625’e çıktı. Artış oranı

yüzde 203 oldu. Buna karşılık, ALMS Aktivite

sayısı yüzde 12 bin 166 artarak, 13 bin 145’den,

1 milyon 612 bin 345’e çıktı.

ALMS sistemine yüklenen word, excel,

powerpoint ve pdf’lerin toplamını veren ‘doküman

sayısı’ ise, yüzde 16 bin 102 artışla 3 bin

537’den, 573 bin 48’e çıktı.

ALMS Sanal Sınıf sayısında ise, yüzde 5163 artış

yaşandı. Sanal Sınıf sayısı 6 bin 455’den, 339

bin 758’e çıktı.

ORTA ÖĞRETİMDE BENZER

TABLO

Orta öğretimin sanal sınıf eğitimlerinde de

benzer bir gelişme yaşandı. Uzaktan Canlı Eğitim

Sanal Sınıf Platformu “Perculus Plus” kullanımlarındaki

artışlar oranları da aynı dönemde,

ALMS kullanımına benzer şekilde oldu:

Katılımcı sayısı 84 bin 208’den, 12 milyon 961

bine çıktı. Artış oranı yüzde 15 bin 291 oldu.

Dosya sayısı da yüzde 13 bin 759’luk artışla 4

bin 136’dan, 573 bin 212’ye ulaştı.

Oturum sayısı ise, 3753’den, 354 bin 366’ya çıktı

ve yüzde 9342 artış gösterdi.

TALEP HIZLI ARTTI

Advancity CEO’su Cem Atacık, Advancity’nin

üniversitelere uzaktan eğitim çözümleri sunan

Türkiye’nin ilk yerli malı sertifikalı kuruluşu

olduğunu belirterek şunları söyledi: Advancity,

1999 yılında kuruldu. Şirketimiz 2004 yılından

itibaren üniversiteler ve örgün eğitim kurumları

için uzaktan eğitim çözümleri üretmeye

yoğunlaştı. Yazılımlarımızın tümünü Ar-Ge

ekibimiz geliştiriyor, Sakarya Teknokent’te bir

merkezimiz var. Geliştirdiğimiz çözümlerle sadece

internet aracılığıyla tek yönlü eğitim değil,

canlı yayınların yapıldığı interaktif sanal sınıflar

da oluşturuyoruz ve bu çok önemli alanda

uluslararası markalarla rekabet ediyoruz.”

Advancity’nin 26 orta öğretim okuluna ve 76

üniversiteye uzaktan eğitim desteği sunduğunu

hatırlatan Atacık, pandemi ile okulların

uzaktan eğitime olan talebinde çok hızlı

bir artış yaşandığını, adeta ve üniversite ve

örgün eğitimin online eğitimin nimetlerini

keşfettiğini söyledi. Atacık, Advancity’nin

uzaktan eğitim alanındaki ürün ve çözümlerini

ise şöyle özetledi: Advancity olarak örgün

eğitim ve üniversite eğitimi veren kurumlara

şu ürünleri sunuyoruz: Uzaktan Eğitim Yönetim

Sistemi “ALMS”, Uzaktan Canlı Eğitim

Sanal Sınıf Platformu “Perculus”, Okul Yönetim

Sistemi “İkampüs”, “Kurumsal Video Yayınlama

ve Raporlama Sistemi “Atube”, Zenginleştirilmiş

Eğitim Kişisel Gelişim Kampüsü ve

Tekno Gelişim Kampüsü.

Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi “ALMS” ile

Uzaktan Canlı Eğitim Sanal Sınıf Platformu “Perculus”ve

“Perculus Plus” bu dönemde Türkiye’de

eğitim kurumlarının birincil ihtiyaçlarını karşılayacak

ve çok tutulan ürünlerimizdir.

ÇOK AVANTAJLI

Uzaktan veya online eğitimin zamandan ve

mekandan tamamen bağımsız olarak alınabilen,

canlı, görüntülü, sesli olabilen, içeriklerin

tekrar izlenebildiği, sanal sınıf uygulamasında

olduğu gibi canlı ve aktif katılımın

mümkün olduğu, dosya paylaşımı yapılabilen,

ölçümün, takibin kolay ve en iyi şekilde sağlandığı

bir eğitim yöntemi olduğunu vurgulayan

Atacık şöyle devam etti: “Uzaktan eğitim

sadece salgın hastalık dönemlerinde değil, her

dönemde etkili ve verimli bir eğitim yöntemi

olarak kullanılabilir ve kullanılmaktadır.

İnternet altyapısının ve dijital cihazların

gelişimine paralel olarak geleneksel eğitimin

biçimi değişiyor, yeni teknolojiler ve dijital

cihazlar aracılığıyla eğitime her yerden

ulaşmak mümkün oluyor. Dijital ortamın

avantajlarından yararlanılarak içerik zenginleştiriliyor.

Eğitimde farklı düzeyler en aza

indirilerek tüm öğrencilerin kaliteli eğitim alması

sağlanıyor. Uzaktan eğitim, hazır içeriklere

kolay ulaşılmasını sağlayarak gerektiğinde

geleneksel eğitimin de etkili bir destekçisi

oluyor. Önümüzdeki eğitim döneminde, uzaktan

eğitimin nimetlerinden daha fazla yararlanılacağını

ve gelenekse eğitim ile uzaktan

eğitimin nöbetleşe kullanılacağı dönemlerin

olabileceğini düşünüyoruz.

Atacık, “Yüzde 100 yerli olan teknolojimiz ile

daha fazla sayıda eğitim kurumuna hizmet

götürmeyi ve tüm öğrencilerimizin eğitimine

katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.

DESTEK ALAN ÜNİVERSİTELER

Advancity Türkiye’nin dört bir yanında 76 üniversiteye

ve 26 orta öğretim okuluna uzaktan

eğitim, sanal sınıf gibi hizmetler veriyor ve

hizmetlerine teknik destek sağlıyor. İstanbul

Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Atatürk

Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Çukurova

Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Fırat Üniversitesi,

Gazi Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi,

Akdeniz Üniversitesi gibi akademik

kurumlar Advancity’ten hizmet alan üniversitelerin

arasında bulunuyor.

42


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Uzaktan erişimin güvenliğini sağlamak için

yeni bir yaklaşım: Zero-Trust

Citrix’e göre, “yeni normal” geleneksel VPN’lerin

sınırlarını ortaya koyuyor ve uzaktan erişimin güvenliğini

sağlamak için yeni bir yaklaşımın gerekli olduğunu

açıkça gösteriyor. Mutlaka daha iyi bir yöntem mevcut

olmalı ve aslında mevcut da; Zero-Trust.

Fırını onarmak için gelen tamirci kapıyı

çaldığında, dikkatli ev sahipleri evin

anahtarını vererek şunu söylemezler:

“Mutfak birinci katta solda, yolu kendin

bulabilirsin” ve evden çıkıp gitmezler.

İşini yaptığından emin olmak için kalır

ve servis teknisyenini takip ederler, kesinlikle

evin içinde başıboş şekilde dolaşmasına

izin vermezler. Ancak kurumsal

güvenlik söz konusu olduğunda tam

olarak bunlar yaşanıyor: Çoğu şirkette

kullanıcıların kurumsal kaynaklara

erişmesine olanak sağlanması amacıyla

kullanılan standart teknoloji olan bir sanal

özel ağ (VPN), ‘kalenin anahtarlarını

teslim ediyor.”

VPN, oturum açtıktan sonra kullanıcıların

herhangi bir kısıtlama olmadan

hareket etmesine izin veriyor. Ayrıca,

mevcut krizde, çoğu VPN ağ geçidi ek

ev-ofis kullanıcılarının yarattığı yükle

çalışmakta zorlanıyor. Citrix’e göre, tüm

trafiği kurumsal veri merkezi aracılığıyla

yönlendirme zorunluluğu da önemli

ölçüde gecikme süresine neden oluyor

ve görüntülü konferanslar gibi zamana

duyarlı hizmetlerin kalitesini düşürüyor.

Ancak, bu etkiden kaçınmaya yönelik

çoğu mekanizma, VPN’yi karmaşık ve

yönetilmesi pahalı hale getiriyor.

Citrix’e göre, VPN’lerin kalenin anahtarları

yaklaşımı her zaman sorunlu olsa

da, günümüzde çok daha tehlikeli hale

geldi. Saldırganlar, bugünlerde çok daha

geniş bir saldırı alanını hedefleyebiliyor:

Uzaktan çalışan bir kullanıcının kimlik

bilgilerini ele geçirmeyi veya güvenli

olmayan bir ev-ofis aygıtına erişmeyi

başardıklarında, geleneksel VPN bu kişilere

şirket ağında serbestçe dolaşma

olanağı sunuyor. Burada hassas bilgileri

arayabilir ve veri sızdırma araçları ya da

daha sonra kolaylıkla geri dönmek için

arka kapılar kurabilirler.

mimarisine bir güvenlik düşünce yapısını

dahil ediyor. Sıfır güven, şu ilkeyi uyguluyor:

Hiçbir zaman güvenme, her zaman

doğrula. Kaynaklara ağın içinden

veya dışından erişmeleri fark etmeksizin,

hiçbir kullanıcının veya aygıtın güvenilir

olduğu varsayılmıyor. Bunun ilk adımı,

kullanıcıların tanınmasından oluşuyor

ve bu da ideal olarak donanım belirteçleri

veya yazılım belirteci uygulamaları

gibi çok sayıda kimlik doğrulama yöntemi

uygulanarak gerçekleştiriliyor. Ağa

bağlanan aygıtlar, örneğin sahipliğin

(şirkete ait, şahsa ait) veya yama düzeyinin

güncel olup olmadığının kontrol

edilmesi aracılığıyla aynı ölçüde ayrıntılı

bir biçimde inceleniyor. Aynı zamanda

şirket verileri, kullanıcıların erişiminin

rolleri için ihtiyaç duydukları kaynaklarla

sınırlanması aracılığıyla korunuyor.

Günümüzün sıfır güven çözümleri, son

kullanıcı ve uç noktası aktivitelerini sürekli

olarak izlemek, bunları davranış

kalıpları ve şirket ilkeleri ile karşılaştırmak

için makine öğreniminden yararlanıyor.

Bu özellik, güvenlik ekiplerinin

ele geçirilmiş hesaplara veya kuruluş

içinden tehditlere işaret eden alışılmadık

aktiviteleri hızla saptamasına imkan

tanıyor. Sıfır güven, şüpheli bir aktivite

saptandığı anda uyarılar sağlayarak,

hızlı ve yüksek düzeyde hedefli bir tepkiye

imkan tanıyor. Olaylara müdahaleyi

önemli ölçüde hızlandırıyor ve saldırganların

ağda etrafı gözetlemek için sahip

olacağı süreyi kısaltıyor.

Bu yaklaşım, ‘kötü adamlar’ uzun yıllar

boyunca araçlarını ve taktiklerini iyileştirirken

işletmeler ve organizasyonlar

tepki vermekte yavaş kaldıktan sonra, en

sonunda şirketlere kullanıcıların nerede

bulunduğu ya da hangi aygıtları kullandığı

fark etmeksizin güvenlik tarafında

kaybedilen zamanı telafi etme fırsatı sunuyor.

Uzaktan çalışmanın, krizin daha

da hızlandırmasıyla artık yeni normal

haline geldiği günümüz dünyasına bu

özellikleriyle mükemmel uyum sağlıyor.

Sıfır güvene dayalı BT ortamları, şirketlerin

anahtarlarını kapıyı çalan herhangi

bir ‘tamirciye’ teslim etmemesini sağlıyor.

Bunun yerine, tamirciden ve aynı zamanda

diğer herhangi bir ziyaretçiden,

fotoğraflı bir şirket kimliği göstermesini

istiyor. Mutfak kapısı dışındaki tüm

kapıları kilitliyor ve teknisyenin tam

olarak nerede olduğunu ve ne yaptığını

biliyor. Ayrıca, beklenmedik bir davranışta

bulunması durumunda, ev sahibini

otomatik olarak uyarıyor. Citrix’e

göre, şirketler bu şekilde, kullanıcıları

ve aygıtları her zaman gözleyebilir, ele

geçirilmenin saptanmasını iyileştirebilir

ve saldırı pencerelerini daraltabilir.

Aynı zamanda, çalışanlar da şirket

kaynaklarına herhangi bir zamanda,

herhangi bir yerden güvenli bir biçimde

erişebilir.

Sektör Market

IT network

Mutlaka daha iyi bir yöntem

mevcut olmalı ve aslında

mevcut

Citrix’e göre bu yaklaşımın adı Zero

Trust. Bu yeni güvenlik yaklaşımı, BT

43


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Xerox Future of Work Anketi

sonuçları açıklandı

Sektör Market

IT network

44

Xerox’un uygulanan yeni küresel iş anketi,

katılımcıların kuruluşlarındaki

işgücünün tahmini yüzde 82’sinin ortalama

12-18 ay içinde iş yerine geri döneceğini

göstermektedir. Geri dönüş için

hazırlanan şirketler, yüzde 56 oranında

artan teknoloji bütçesini ve yüzde 34

oranında COVID -19’un bir sonucu olarak

dijital dönüşümlerini hızlandırmayı

planlayan karma bir uzaktan / ofis içi

işgücünü desteklemek için yeni kaynaklara

yatırım yapıyorlar.

Bağımsız araştırma firması Vanson

Bourne tarafından yürütülen Xerox Future

of Work Anketi, en az 500 çalışanı

bulunan ABD, Kanada, İngiltere, Almanya

ve Fransa’dan üst düzey C-seviyesi

profesyonellerin de dahil olduğu 600

BT karar verici üzerinde yapıldı. Ankete

katılanların yüzde 72’si teknoloji açısından

tam olarak hazırlanamadıklarını

belirterek, uzaktan çalışmaya ani olarak

geçişten kaynaklanan zorlukları bildirdiler.

Teknolojiye ek olarak (% 29), evden

çalışmanın getirdiği en büyük sorun

ekipler/çalışanlar arasındaki iletişim kopukluğu

(% 26) ve odak noktasını korumak

(% 25) oldu.

COVID -19 salgınının çalışma şeklimizi

değiştirdiğine şüphe olmamasına

rağmen, araştırmamız birçok şirketin

zamanla çalışanlarının çoğunu iş ortamına

geri döndürmeyi planladığını

ortaya koydu. Xerox Başkanı ve Operasyon

Direktörü, Steve Bandrowczak; “Bu,

iletişim, karar verme hızı ve yetenek geliştirme

de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden

dolayı olabilir. Aynı zamanda,

aniden çalışmayı durdurma ve devam

eden karma çalışma ortamı, önümüzdeki

aylarda yeni veya ek yatırım gerektiren

teknoloji boşluklarını ortaya çıkardı”

dedi.

Temel anket bulguları ve Xerox çıkarımları

aşağıda belirtilen şekildedir:

1. Genişletilmiş uzaktan çalışma politikaları

kalıcı olmakla birlikte, işletmeler

çalışanların çoğunu iş yerine geri döndürmeyi

planlamaktadır.

Katılımcıların yüzde33’ü evden çalışma

gerekliliğinin koyulmasından önce en

büyük kaygılarının ağ/veri güvenliği ve

gizliliğinin uzaktan bir işgücü ile yapılması

olduğunu belirtirken, yüzde 24’ü

çalışanların üretkenliğini, yüzde 16’sı

ise teknoloji altyapısını gerekçe göstermiştir.

Bu endişeler, katılımcıların yüzde

95’inin birebir iletişimin kişisel gelişim

ve yeteneğin değerlendirilmesi için

önemli olduğu inancı ile birlikte, yaygın

Beş ülkedeki 600 BT lideri, esnek bir çalışma ortamını

desteklemek için COVID-19 sonrası önceliklerini açıkladı…

uzaktan çalışmanın daha geleneksel çalışma

alanlarının yerini almayacağını

göstermektedir.

Ancak artık işletmeler uzaktan çalışma

konusunda daha rahat olduklarından,

C-suite liderlerinin ve BT karar vericilerinin

tutum ve politikaları değişmektedir.

Ankete katılan ülkeler arasında

ABD, uzaktan çalışmaya (%86) duyulan

güveni arttırma olasılığı en yüksek ülke

olurken, onu İngiltere (%80), Almanya

(%80), Kanada (%77) ve Fransa (%75) izlemektedir.

Ayrıca, %58’i önümüzdeki

yıl içinde evden çalışma politikalarını

değiştirmeyi planlayarak, şirketlerin

karma bir işgücünü destekleme ihtiyacını

vurgulamaktadır.

Çıkarımlarımız: Çalışanlar, iş yerine

aynı anda veya daha önce olduğu gibi

aynı kapasitede geri dönemeyebilir ancak

kuruluşların karma bir işgücünü

destekleme ihtiyacı öngörülebilir gelecek

için burada yer almaktadır.

2. Ani bir şekilde evde kal yöntemi, teknoloji

boşluklarını ortaya çıkardı.

Uzaktan çalışmaya hızlı şekilde geçiş

çoğu işletme için zor oldu ve sadece

yüzde 28’i tam olarak hazırlandığını ifade

ederken, yüzde 29’u teknolojiyi en büyük

sorun noktası olarak gösterdi. Ankete

katılan belirli ülkeler arasında, Fransa

uzaktan çalışmaya ani geçiş için tam

olarak hazırlıklı olma olasılığı en düşük,

ABD ise tam olarak hazırlıklı olma olasılığı

en yüksek olan ülkeydi. Özellikle

teknoloji ile ilgili olarak, katılımcılar en

büyük zorluklarının uzaktan BT desteği

(%35), yetersiz iş akışı çözümleri (%27),

iletişim ve işbirliği araçlarının eksikliği

(%22) ve bulut tabanlı çözümlerin eksikliği

(%10) olduğunu belirttiler. Anketi

yanıtlayan ABD’li katılımcıların çoğu

(% 93) ve onu takiben Almanya (% 92)

ve Fransa (% 91) olmak üzere iş dünyası

liderlerinin yüzde 85’i ofis yazıcılarının

erişilebilirliğini ve kullanım kolaylığı fırsatını

da kaçırdı.

Çıkarımlarımız: COVID-19’dan kaynaklanan

uzaktan çalışmaya hızlı geçiş

gibi gelecekteki aksaklıkları azaltmak

için, şirketler yeni teknolojilere yatırım

yapmak isteyecek ve süreçlerinin dijital

dönüşümünü hızlandırmak için mevcut

araçlardan ek kapasite arayacaklardır.

3. Teknoloji satın alma öncelikleri çalışanları

daha iyi desteklemek için değişim

gösteriyor.

Çoğunlukla uzaktan çalışmaya

sahip olarak ortaya çıkan teknoloji

boşluklarının bir sonucu olarak, küresel

ölçekteki BT karar vericilerinin yüzde

70’i bütçe harcamalarını yeniden değerlendirirken,

şirketler uzak teknoloji

kaynaklarına (%55) veya uzak ve ofis içi

kaynaklardan oluşan bir karma sisteme

(% 40) yapılan yatırımları artırmaktadır.

Salgında ayrıca bulut tabanlı yazılım

(%65), uzaktan BT (%63) desteği ve işbirliği

yazılımına (%52) yatırım önceliği

veren işletmeler de yer alıyor.

Dizüstü bilgisayarlar ve yazıcılar gibi donanımlar,

özellikle Fransa merkezli şirketler

için bir diğer önemli hususu teşkil

etmekteydi ve katılımcıların yüzde 22’si

bunu teknoloji, üretkenlik ve genel iş

deneyimleri söz konusu olduğunda en

önemli ihtiyaç olarak nitelendirdi.

Çıkarımlarımız: COVID-19 dijital dönüşüm

planlarını besliyor ve şirketler

çalışanların ihtiyaçlarını hem donanım

hem de yazılım ile karşılamaya yeniden

odaklanıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Tüketiciler, teknolojik inovasyonları çok

önemli bir unsur olarak görüyor

En son yayınlanan Ericsson ConsumerLab raporu, tüketicilerin

sürdürülebilirlik sorunlarına karşı tutumlarını ve teknolojinin

tüketicilere daha olumlu bir etki yaratmalarına nasıl

yardımcı olacağı hakkında yeni bilgiler ortaya koyuyor…

Fridays for Future hareketi, hükümetlerden, iş yerlerine

ve hatta dünya genelinde grev kararı alan

öğrencilere kadar, toplumun pek çok kesiminde

daha sürdürülebilir yaşamlara nasıl öncülük edileceği

sorusunu daha yaygın hale getirdi. Ericsson

tarafından yayınlanan ‘Tüketiciler, Sürdürülebilirlik

ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ (Consumers, Sustainability

and ICT) başlıklı rapor, tüketicilerin bu hareketin

neresinde durduğunu, alışkanlıklarının ve

eylemlerinin algılarını yansıtıp yansıtmadığını incelerken,

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin potansiyel

etkilerini artırmaya yardımcı olacak bir araç olarak

görüp görmediklerini masaya yatırıyor.

Dünyanın dört bir yanından 12 binin üzerinde

İnternet kullanıcısı arasında yapılan nicel bir araştırmaya

dayanan rapor, çevresel açıdan önde gelen

sürdürülebilir yaşam tarzlarının şu anki tüketici

anlayışını ortaya koyuyor.

Örneğin, yirmi yıl önce beş tüketiciden ikisi hava ve

su kirliliği hakkında endişe duyarken şu an bu oran

neredeyse iki tüketiciden birine yükselmiş durumda.

İklim değişikliği hakkında endişelenen tüketicilerin

oranının da yüzde 13›ten yüzde 50’ye yükseldiği

görülüyor.

Çalışma, aynı zamanda tüketicilerin çevresel

etkilerin azaltılmasında nihai sorumluluğun nerede

olduğu hakkındaki düşüncelerini de yansıtıyor.

Dünya genelinde her 10 tüketiciden 8›i çevrenin

korunmasından sorumlu olarak hükümetleri görüyor.

Yaklaşık yüzde 70’i ise vatandaşların sorumlu olduğunu

düşünüyor. Araştırma ayrıca, tüketicilerin ortaklaşa bir

eyleme ihtiyaç duyulduğunu düşündüklerini ve her 10

tüketiciden 5›inin şirketlerin ve markaların öne çıkarak

kendi paylarına düşen sorumluluğu üstlenmelerini

beklediklerini ortaya koyuyor.

Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 46’sı teknolojik

yeniliklerin gelecekteki çevresel sorunlarla mücadelede

kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Dahası, tüketicilerin

yüzde 36’sı sahip oldukları cihazların, çevreye

duyarlı bir şekilde yaşama konusunda kendilerine rehberlik

etmesini istiyor.

İlginç bir şekilde, teknolojinin gelecekteki sorunları

çözmede kritik önem taşıyacağını düşünen tüketiciler,

diğerlerine kıyasla daha bilinçli bir şekilde yaşamak için

çeşitli Bilgi ve İletişim Teknolojilerine iki kat daha fazla

ilgi duyuyor.

Raporu hazırlayan Ericsson Consumer & Industry-

Lab Kıdemli Araştırmacısı Zeynep Ahmet Vidal,

Bilgi ve İletişim Teknolojileri araç ve hizmetlerinin

tüketicilerin çevreye olan kişisel etkilerini azaltma

çabalarına büyük yardımı dokunabileceğini ifade

ederek sözlerine şöyle devam etti: “Çalışmamız

tüketicilerin çevre, sağlık, maliyet veya kolaylık ile

ilgili nedenlerden dolayı Bilgi ve İletişim Teknolojilerini

günlük yaşamlarında en büyük yardımcı olarak

gördüklerini gösteriyor. Ancak Bilgi ve İletişim Teknolojileri

iklim değişikliğine karşı alınan önlemler

açısından gelecekte birçok inovasyonu hayata geçirme

potansiyeline sahip. Ayrıca, servis sağlayıcıların

tüketicilerin günlük yaşamlarında daha sürdürülebilir

seçimler yapmalarına yardımcı olabilecek yeni

çözümler sunmaları için eşsiz bir fırsat yaratıyor.”

ABD, Brezilya, İngiltere, Almanya, İspanya, Rusya,

Güney Afrika, Suudi Arabistan, Hindistan, Malezya,

Çin ve Avustralya’dan tüketicilerin katıldığı araştırmada

örneklem grubu her ülke için 1.000 kişinin

katılımıyla oluşturuldu.

Sektör Market

IT network

Minik Bilim Kahramanları, Türkiye’nin ilk Sanal

Bilim Şenliği’nde buluşuyor

Kar amacı gütmeyen

bir sivil toplum

kuruluşu olan Bilim

Kahramanları

Derneği; 9-18 Haziran

tarihleri arasında

Türkiye’nin

ilk Sanal Bilim

Şenliği’ni hayata

geçirecek. 6 sezondur uygulanan Minik Bilim

Kahramanları Buluşuyor / FIRST LEGO League

Jr. programının 2019-2020 sezonunda BOOM-

TOWN BUILDSM: Yeni Şehrin Mühendisleri

temasıyla çalışmalarını sürdüren 6-10 yaş arası

Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımları,

derneğin gönüllülerinin desteğiyle Sanal Bilim

Şenliği’nde bir araya gelecekler.

Yeni Şehrin Mühendisleri teması doğrultusunda

yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı,

daha çevre dostu ve herkes için erişilebilir olması

adına belirledikleri sorunlara mühendislik

çözümleri arayan ve Minik Bilim Kahramanları

Buluşuyor / FIRST LEGO League Jr. fuarlarında

bir araya gelmeye sabırsızlanan takımlar, pandemi

sebebiyle hazırlandıkları projelerini, fikirlerini

yüz yüze sunabilme fırsatı bulamamışlardı.

Bilim Kahramanları Derneği; Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek olan

Sanal Bilim Şenlikleri ile çocukları bilimle buluşturmaya devam

ediyor. Altı sezondur uygulanan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor

FIRST LEGO League Jr. Programı kapsamında, bu sezonun

takımları sanal ortamda bir ilke imza atacak. Pandemi nedeniyle

projelerini yüz yüze sunamayan 30 şehirden ilkokul düzeyindeki

650 minik bilim kahramanı “Yeni Şehrin Mühendisleri” temasıyla,

yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir

olması için ürettikleri çözümleri paylaşacak…

30 şehirden 650 çocuk katılıyor

Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımlarının

Yeni Şehir’in yeniden inşasına dair hazırlıklarını

hatırlamaları ve fikirlerini paylaşmaları üzerine

kurgulanan, aynı zamanda Türkiye’den ve

Dünya’dan daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir

mühendislik örneklerini gözlemlemelerini

sağlayacak Sanal Bilim Şenliği ile Türkiye’nin 30

farklı ilinden 650 çocuğa erişim sağlanacak. Şenliklere

özel Çevrimiçi Gönüllü Eğitimi’ni tamamlayan

81 Bilim Kahramanları Derneği gönüllüsü,

9-18 Haziran aralığında gerçekleşecek etkinlikle

Minik Bilim Kahramanları’na Yeni Şehrin mühendisleri

olmaları yolunda ilham verecekler.

Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir konuyla ilgili

şunları söyledi: “Pandemi sebebiyle eğitimlerine

uzaktan eğitim araçları ile devam etmek zorunda

kalan çocuklar maalesef birçok sosyal etkinlikten

uzak kaldı. Bilim Kahramanları Derneği olarak

çocuklarla fiziksel olarak bir araya gelemesek de

bilim için heyecanlanan çocuklar için Sanal Bilim

Şenlikleri düzenle-meye ve onları STEM alanındaki

çalışmalar için heyecanlandırmayı istedik. Daha

fazla çocuğun bilimle buluşması için sanal etkinliklerimiz

yaz döneminde de devam edecek.”

45


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Turkcell Şirketleri yeni normale hazırlıyor

Turkcell normalleşme sürecinde güvenli ve sağlıklı

hizmet vermek isteyen işletmelere özel Dijital İş Servisleri

şirketi ile uçtan uca çözümler sunuyor. Üretim,

finans, eğitim, perakende gibi sektörlere yönelik

Turkcell güvencesiyle hazırlanan termal kamera

sistemleri, hava kalitesi ve sosyal mesafe ölçümü,

mağaza içi müşteri sayımı gibi çözümler sayesinde

risklerin en aza indirgenmesine katkı sağlanıyor…

Sektör Market

IT network

46

Türkiye’nin Turkcell’i normalleşme sürecinde

de işletmelerin yanında yer alarak

salgın hastalık sonrası oluşabilecek

riskleri minimize edebilmek için gerekli

çözümleri tek elden sunuyor. İşverenlerin

salgın hastalıklara karşı işletmelerini,

müşterilerini ve çalışanlarını güvende

tutmaları için geliştirilen çözümler

sayesinde imza ve iş süreçleri de hızlanıyor.

Turkcell güvencesiyle sunulan

hızlı çözüm, kolay kurulum ve kullanım

imkanı ile işletmeler, yeni normale hızla

adapte olarak verimli çalışma ortamlarına

geri dönüyor.

İşletme sahipleri bu çözümler sayesinde

iş yerlerine riskli giriş-çıkışları termal

kamera ile takip edebiliyor; girençıkan

ve içeride olan kişi sayısını yeni

yönetmeliğe uygun olacak şekilde

denetleyebiliyor. Bu çalışmaların yanı

sıra hava kalitesini sürekli ölçerek

çalışanlara ideal sağlıklı ortam sunmak

ve sosyal mesafe kontrolü ile salgın

hastalıkların bulaşma riskini azaltmak

da mümkün oluyor.

“Şirketlere özel yeni normale

uygun yerli çözümler

geliştiriyoruz”

Kurumların ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri

Dijital İş Servisleri şirketi ile tek

elden sunduklarını belirten Turkcell Kurumsal

Satıştan Sorumlu Genel Müdür

Yardımcısı Ceyhun Özata şöyle konuştu:

“Tüm dünyayla birlikte Türkiye’nin yaşadığı

bu zorlu sürecin ardından yavaş

yavaş normalleşme sürecine girdiğimiz

bugünlerde şirketlerimizin ve çalışanlarının

yanında olmak için çalışmalarımıza

yön veriyoruz. Bu kapsamda güvenli

ve sağlıklı iş hayatı için şirketlere özel

yeni normale uygun yerli çözümler geliştiriyoruz.

Kurumlardaki olası salgın

hastalıklara dair alınabilecek tüm dijital

önlemleri şirket, müşteri ve çalışan

özelinde Turkcell’in güçlü teknolojik

altyapısı üzerinden sunuyoruz. Aynı

zamanda hızlı kurulum desteğimiz,

eşsiz müşteri deneyimimiz, yerli yazılım

ve donanımlarımız sayesinde her zaman

olduğu gibi Turkcell güvencesiyle tüm

şirketlerimizin yanında olmak için

çalışıyoruz.”

Üretim, eğitim, perakende, sağlık,

finans, lojistik, ulaşım, turizm ve enerji

sektörleri ile belediyelerin ihtiyacına

özel olarak geliştirdiği çözümlerle Turkcell,

normalleşme sürecinde de şirketlerin

ve çalışanlarının yanında oluyor.

Termal kamera sistemleri, hava kalitesi

ölçümü, çalışan güvenliği, çalışan izleme

ve verimlilik sağlama, mağazalar

için müşteri sayım ve bilgilendirme,

uzaktan sözleşme ve talimat imzalama

yazılımı çözümleri ile şirketler; kurumlarını,

çalışanlarını ve müşterilerini salgın

hastalıklara karşı etkili bir biçimde

koruyabiliyor.

Turkcell Dijital İş Servisleri

çözümleriyle ateş kontrolü

yapılıyor; hava kalitesi anlık

takip ediliyor

Ateşi yüksek personel veya müşterinin

hızla tespitini yaparak müdahale

etmek isteyen işletmeler için geliştirilen

Termal İnsan Sıcaklığı Ölçüm çözümü,

30 ms içerisinde ateşi yüksek

olan kişiyi belirliyor. Bu sayede sistem

otomatik olarak birden fazla kişiyi eş

zamanlı olarak tarıyor ve şüpheli kişi

algılayınca sesli ve görsel uyarı çıkarıyor.

Bununla birlikte Hava Kalitesi İzleme

ve Uyarı Sistemi ile işletmeler anlık

ortam değerlerini takip edebiliyor.

Öte yandan Sosyal Mesafe Ölçümü

çözümüyle de çalışanların ya da

ziyaretçilerin gün içinde nerede olduğu

ve kimlere temas ettiği belirlenerek

anlık uyarılar gerçekleştiriliyor. Çalışma

sahası içerisindeki iş güvenliği ve görev

alanı kontrolünü güçlendirmek isteyen

işverenler ise Personel Güvenlik Mesafesi

İzleme ve Raporlama Platformu ile

tüm ortam ve nesneleri gerçek zamanlı

olarak izleyebiliyor, yönetebiliyor.

Gerekli görülen noktalarda ise anlık

uyarı sistemi ile kontrol ve müdahale

imkanı bulunuyor.

Mağazaların mobil yönetimi

sağlanıyor

Mağazadaki yoğunluğu takip etmek isteyen

mağaza yetkililerinin tercih edebileceği

Mağazalar İçin Müşteri Sayım

ve Bilgilendirme Sistemi, mağaza içerisindeki

müşteri sayısını, giren ve çıkan

kişileri sayarak net olarak sunuyor.

Ayrıca müşteriler mağaza durumlarını

mobil olarak veya mağaza önündeki ekranlardan

da takip edebiliyor. Uzaktan

çalışma döneminde çalışanların iş gücü

üretkenliğini anlık olarak takip etmeyi

sağlayan Çalışan İzleme ve Verimlilik

Yönetimi uygulaması ile işverenler, çalışanların

bilgisayarda yaptığı işlemleri

sınıflandırabiliyor, hangi konularda ne

kadar çalıştığını ölçümleyebiliyor. Bulut

tabanlı kullanıcı etkinliği izleme yazılımı

olan bu sistem, kuruluşların daha

üretken, güvenli ve uyumlu olmasını

sağlıyor. Bu dönemde sözleşme imzalatmakta

zorlanan işverenler için Uzaktan

Sözleşme ve Talimat İmzalama Yazılımı

ile müşterilere evrakları göndermek ve

onlardan imza almak mümkün oluyor.

Ayrıca iç evrakların imza dolaşımının

tek tıkla, kanunlara uygun olarak ve

hızla yapılabildiği sistemde 10 banka ile

doğrudan entegrasyon sağlanabiliyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Ofis toplantılarını sanala taşıyan profesyonel çözümler

Dünyaca ünlü markaların Türkiye distribütörlüğünü

yürüten Bircom, yeni normalleşme sürecinde ofislerine

dönen kullanıcılarına Microsoft Teams Çözümleri

ile profesyonel çözümler sunmaya devam ediyor…

Taşınabilir ses konferans cihazları, kablosuz

konferans telefonları, dokunmatik paneller,

USB kameralar ve video konferans sistemleri

gibi ürünleriyle birden çok katılımcıyı eş zamanlı

bir araya getiren Bircom, Microsoft Teams

entegrasyonlu video konferans çözümleri

ile farklı büyüklükteki kurumların ihtiyaçlarına

eksiksiz şekilde karşılık veriyor.

Kesintisiz ses aktarımı

Her büyüklükten ve her sektörden firmaya

farklı çözümler sunan Bircom, ofis dışındaki

ekip ya da müşterileri ile çoklu görüşme yapmak

isteyen kurumlara, Microsoft Teams entegrasyonu

ile kesintisiz ses ve kaliteli görüntü

konferans çözümü sağlayan Sennheiser’ın Bluetooth

özellikli ürünlerini sunuyor.

Ortam gürültüsünden izole

etme özelliği

Active Noise Cancellation özellikli kurumsal

kulaklıklar, kullanıcıları ortam gürültüsünden

izole ederek onlara daha verimli bir çalışma

ortamı sağlıyor. Kulaklık üzerinde yer alan

Teams entegrasyonu tek bir tuş ile toplantıya

katılımı sağlarken aynı zamanda, kullanıcılara

Sennheiser’ın şık tasarımı ile konforlu ve özel

bir çalışma deneyimi sunuyor.

Yüksek kalite, uygun maliyet

Video konferans, sesli konferans ve kurumsal

kulaklık seçenekleri ile hayatı kolaylaştıran

Yealink, MVC serisi video çözümleri ile Microsoft

Teams toplantılarını çeşitli boyutlardaki

toplantı odalarına taşıyor. Dahili ve harici kullanıcılarla

sorunsuz ve akıllı bir şekilde buluşmak,

bağlantı kurmak ve işbirliği yapmak için

profesyonellerin ihtiyacı olan tüm detayları

kapsayan Yealink MVC serisi, ses cihazları ve

kameraları sayesinde de mükemmel bir ses ve

video kalitesi sunuyor.

Yealink video konferans sistemlerini kullanan

firmalar, ekip çalışanları, iş ortakları, proje

ekipleri veya müşterileri ile tek bir link üzerinden

kolaylıkla iletişim kurabiliyor. İstendiğinde

10 bin kullanıcıya kadar büyütülebilecek bir

sistem altyapısına sahip olan bu çözüm kaliteli

ses, ekran paylaşımı ve kesintisiz video görüntüsü

ile toplantı ve uzaktan eğitimleri mobil

hale getiriyor.

Anlık içerik paylaşımı, birden

fazla seçenek

Yealink, Teams uyumlu çözümlerinde konferans

ve eğitim toplantılarında bilgisayarlardaki

içeriklerin katılımcılarla paylaşılabilmesi

için birden fazla seçenek de sunuyor.

Hem HDMI hem de Mini-DP girişine sahip bir

içerik paylaşım birimi olan Yealink MShare,

katılımcıların görüntüye 1080P/30FPS çözünürlükte

ulaşmasına yardımcı oluyor. Kullanıcıların

dizüstü bilgisayardan içerik paylaşabilecekleri

bir diğer seçenek ise kablosuz olarak

içerik paylaşımı yapabilen WPP20. Tek bir tuşla

içerik paylaşımını başlatan WPP20 aynı adada

dört adede kadar birlikte kullanılabiliyor.

Yüksek kalitede ürünleri ve profesyonel çözümleri,

kullanıcıları ile buluşturan Bircom,

yeni normalleşme sürecinde de yepyeni çözümler

sunmak adına çalışmalarını sürdürüyor.

Sektör Market

IT network

ASUS, ZenWiFi AX Mini (XD4) ve ZenWiFi AC

Mini (CD6) modellerini duyurdu

ASUS, ZenWiFi

AX Mini (XD4) ve

ZenWiFi AC Mini

(CD6) router sistemlerini

duyurdu. Bu

son derece küçük

boyutlu iki yeni model,

tüm evi kapsayan

Wi-Fi 6 ve Wi-Fi

5 ağları için alandan

tasarruf sağlayan şık

çözümler sunuyor.

Bir adet router ve iki

adet genişletme düğümünden

oluşan

üçlü paketler halinde

satılan ZenWiFi AX

Mini ve AC Mini, kolay kurulum ve yönetim olanaklarıyla

birlikte hızlı ve güvenilir Wi-Fi bağlantısı sunuyor.

Son derece küçük boyutlu olan modellerden

ZenWiFi AX Mini, her tür dekorasyona uyan birinci

sınıf şık tasarımıyla dikkat çekiyor.

Wi-Fi 6 (802.11ax) destekli ZenWiFi AX Mini, 1800

Mbps’e kadar, Wi-Fi 5 (802.11ac) destekli ZenWiFi

AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar ulaşan Wi-Fi hızları

sunuyor.

Kullanıcılar ücretsiz ASUS Router uygulamasıyla

ZenWiFi router serisi, alandan tasarruf sağlayan şık

Wi-Fi 6 ve Wi-Fi 5 modellerle genişledi.

cihazlarını üç adımda kolayca kurabiliyor. Trend

Micro destekli ASUS AiProtection ise cihazın kullanım

ömrü boyunca ücretsiz ağ güvenliği ve ebeveyn

kontrolü özellikleri sunuyor.

Şık ve son derece küçük

tasarım

ZenWiFi AX Mini ve AC Mini üçlü paketler halinde

satılıyor. Her pakette bir adet router ve iki adet genişletme

düğümü bulunuyor. Avuç içine sığabilen

ZenWiFi AX Mini yalnızca 9 cm2 yer kaplıyor. Her

iki model de mevcut ZenWiFi router serisinin metal

benzeri kaliteli kaplama ve Zen temalı ikonik dairesel

desen gibi tasarım hatlarını taşıyor. Bu minyatür

sistemler her ortama ve diğer ZenWiFi cihazlarına

uyacak şekilde tasarlandı. Ayrıca, ZenWiFi AX Mini

klasik beyaz ve siyah renk seçenekleriyle geliyor.

Kolay kurulum, yüksek

performans

ZenWiFi AX Mini ve AC Mini modelleri küçük boyutlarına

rağmen performanstan ve özelliklerden ödün

vermiyor. Optimize edilen elektriksel tasarım ve anten

konumları sayesinde ZenWiFi AX Mini 1800 Mbps’e,

ZenWiFi AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar bant genişliği

sunabiliyor.

ZenWiFi AX Mini ve AC Mini teknik bilgisi kısıtlı olanlar

tarafından bile kurulup ayarlanabiliyor. Ücretsiz

ASUS Router uygulamasındaki üç adımlık kolay kurulum

işlemi sayesinde kullanıcılar tüm evi kapsayan

Wi-Fi ağını birkaç dakika içinde hazır hale getirebiliyor.

Yeni router modelleri AiMesh teknolojisini kullandığından,

ek ZenWiFi düğümleri veya AiMesh özellikli

ASUS router ekleyerek ağı daha da genişletmek mümkün

oluyor.

Tecrübeli kullanıcılar WiFi ağlarının adlarını kendi

ihtiyaçlarına göre değiştirebiliyor. Kullanıcılar tüm

ağ için tek bir SSID adı seçebiliyor veya her bir frekans

bandına ayrı SSID adları atayabiliyor. Ayrıca düğümler

arası bağlantı için kablolu Ethernet seçeği de kullanılabiliyor.

Bu da ZenWiFi AX Mini ve AC Mini’yi son derece

esnek bir hale getiriyor.

47




Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!