Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Dijital dönüşümde başarı öyküsü
için uygulanabilecek 7 adım
Pandemi fabrikalarda dijital
dönüşümü hızlandıracak
Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik
hedeflerini açıkladı
Siber saldırganlar
e-postaları hedef alıyor
B İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ
25 Haziran • 10 Temmuz • 2020 • KDV Dahil 25 TL
Kiğılı CEO Hilal Suerdem
AT A GLANCE
PİAR KURUMSAL
2014
KURULUŞ YILI
20
20 KIŞILIK
UZMAN KADRO
50
50 SENELIK YÖNETIM
KADROSU DENEYIMI
PİAR MÜŞTERILER VE REFERANSLAR
20
20 YIL KURUMSAL
SEKTÖR DENEYIMI
150
REFERANS
SENELIK AJANS
MÜŞTERI
25+ MÜŞTERI
PİAR ÜYELIKLER VE
IŞ ORTAKLIKLARI
HOTWIRE TÜRKIYE
TEMSILCISI
TÜHİD ÜYESİ
TÜHİD
TÜRKİYE’NİN İLKLERİ:
#
TÜRKIYE’NIN ILK ONLINE BASIN
TOPLANTISINI DÜZENLEYEN AJANS
#
COVID-19 DÖNEMINDE 30+
DIJITAL BASIN TOPLANTISI VE
CANLI YAYINLAR
#
TÜRKIYE’NIN
#
#
ILK VERI ODAKLI PR
AJANSI
TÜRKIYE’NIN ILK KPI VE
PERFORMANS BAZLI SISTEMINI
KURAN VE UYGULAYAN AJANS
TÜRKIYE’NIN ILK
ESNEK ÇALIŞMA
MODELINI
DUYURAN
AJANS
PİAR SEKTÖR UZMANLIĞI
Siber
Güvenlik
Dijital
Pazarlama
Çağrı
Merkezi
Perakende
Reklam
Teknolojileri
Güvenlik
Teknolojileri
Teknoloji
sektörü
IoT
Yapay
Zeka
IT Sistem
Entegratörü
Video İletişim
Platformları
E-Ticaret
Yazılım &
Donanım
Tüketici
Elektroniği
Holding
İletişimi
PİAR IK
# ESNEK
ÇALIŞMA
SAATLERI
MEKAN
VE OFIS
BAĞIMSIZ
ÇALIŞMA
DÜNYANIN
HERHANGI
BIR YERINDEN
ÇALIŞABILME
OLANAĞI
PİAR ILETIŞIM
www.piariletisim.com / piar@piariletisim.com
TEKNOLOJI SEKTÖRÜNÜN
ÖNCÜ PR AJANSI
Sektör Büyüklüğü 150 Milyar Lirayı Aştı…
Global ölçekli yaşadığımız COVİD-19 ile başlayan pandemi sürecinde hayat olduğundan daha hızlı akmaya sektörler
gelişmelerini sürdürmeye devam ediyor. Yeni normal döneme girdiğimiz şu günlerde bizleri ve aynı zamanda sektörümüzü
sevindiren bir araştırma sonucu TÜBİSAD tarafından paylaşıldı.
TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri”ni açıklayarak, her sektörü ve yaşamı derinden etkileyen
pandemi döneminde yüzümüzü biraz güldürdü. Yapılan araştırma verilerine göre sektörümüz, TL bazında bir önceki yıla oranla
yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik hacme ulaşmış durumda. Bu gelişme aynı zamanda istihdama da yansıyarak 143 bin
kişiye çıkan istihdam rakamları sonrasında sektörün ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti.
Bilgi Teknolojileri:
2019 yılında 56,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu:
Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL
Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL
Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL
İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü 2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı
ise şöyle oldu:
İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL
İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6 milyar TL
Teknokentler
Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9
milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı.
Rapora göre, şirket temsilcileri önümüzdeki beş yılda sektörün üzerinde etkili olacak teknolojik alanları şöyle sıraladı: Bulut
Teknolojisi, Yapay Zeka, Dijital Dönüşüm, Analitik/Büyük Veri, Siber Güvenlik, Eski Sistemlerin Modernizasyonu, Blockchain,
Gelişen Teknolojiler (3D yazıcılar, sanal gerçeklik, vs). Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri raporunun
detaylarını sayfalarımızda geniş olarak bulabilirsiniz.
Sektörün hatta tüm sektörlerin etkilendiği, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde hayatımızda olmasını beklediğimiz bazı teknolojilerin
hızla bu dönem dolayısıyla hayatımıza girdiğini düşünürsek sayfalarımızda ilginizi çekecek birbirinden farklı teknolojik
gelişmeleri bulacağınızı söylemeliyim. Eğitim’den Tarım’a, Turizm’den sağlık alanına kadar birçok sektör yeni döneme adapte
olup, gelişen teknolojileri iş yapış modellerine uydurmaya başladılar. Siz değerli okurlarımız için bu kapsamda yaşadıkları değişimi,
yeni iş yapış şekillerini ve yeni dönem yatırımlarını konuşmak üzere Türkiye’nin en önemli erkek giyim markalarından
olan Kiğılı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Aynı şekilde gelişen teknolojilerin yeni otomobillere entegresini teknolojisi ile öne
çıkan detaylarıyla sayfalarımızda bulacağınız Yeni Mercedes-Benz GLB’nin de ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Birbirinden
faydalı yeni teknolojik gelişmelerin detaylarını incelemek için sayfalarımızı çevirmeye başlayabilirsiniz. Birçok yeniliği sizinle
buluşturmayı hedeflediğimiz bir sonraki sayımızda görüşünceye kadar sağlıkla kalın…
Hoşçakalın…
Ahmet Mızrak
ahmet.mizrak@img.com.tr
iÇiNDEKiLER
16
Türkiye Bilgi
ve İletişim
Teknolojileri
Sektörünün
büyüklüğü 150
milyar lirayı aştı
12
2020’nin en
çok konuşulanı
görüntülü
arama
hizmetleri
olacak
22
Microsoft yapay
zekâ destekli
COVID-19
araştırmalarına
20 milyon dolar
ayırdı
25 Haziran / 10 Temmuz 2020
ITnetwork
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
32-33
Yeni
Mercedes-
Benz GLB
Türkiye’de
28
Pandemi,
müşteri
deneyimindeki
ezberleri
bozdu
40
HPE Türkiye,
COVID-19
salgınına karşı
teknolojik
altyapısıyla
destek sağlıyor
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK
İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA
İMTİYAZ SAHİBİ
H. FERRUH IŞIK
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
MEHMET SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
SIDIKA AKYOL KAYIR
sidika.kayir@aplusmedya.com
GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ
AHMET MIZRAK
ahmet.mizrak@img.com.tr
DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
YUSUF OKÇU
yusuf.okcu@img.com.tr
HABER MERKEZİ
ENES KARADAYI
enes.karadayi@img.com.tr
KAT KI DA BU LU NAN LAR
Prof. Dr. İS MAİL KA YA
is ma il ka ya@gmail.com
Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN
ozbudun@gmail.com
ÖMER KARDAŞ
omer.kardas@ihlas.com.tr
ALİ İLKER YÜCEER
ali@mak ro bil.com.tr
TEKNİK MÜDÜR
TAYFUN AYDIN
Tayfun.aydin@img.com.tr
GRAFİK TASARIM
HAKAN SÖZTUTAN
hakan.soztutan@img.com.tr
FİNANS MÜDÜRÜ
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
MUHASEBE MÜDÜRÜ
Yusuf DEMİRKAZIK
yusuf.demirkazik@img.com.tr
A BO NE VE DAĞI TIM
NURTEN DEMİR
nurten.demir@img.com.tr
İSMAİL ÖZÇELİK
ismail.ozcelik@img.com.tr
Reklam Rezervasyon
A PLUS MEDYA
NISH ISTANBUL RESIDENCE
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.
No: 44/B - D: 167 Yenibosna/
Bahçelievler - İstanbul
Reklam İletişim
reklam@aplusmedya.com
Tel : 0212 216 99 13
Gsm : 0552 805 34 35
İdare Merkezi:
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 22 22
Renk Ayrımı:
Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi
CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 30 00
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Dijital dönüşümde başarı öyküsü için
uygulanabilecek 7 adım
Sektör Market
IT network
6
Kritik proseslerin takip ve kontrolü dijital ortama
taşındığında, insan hatası en aza indirilmekte ve süreçlerin
hızı ciddi manada artmaktadır. Bu sayede,
süreç optimizasyonu daha kolay yapılabilmekte ve
operasyonel iyileşme sağlanabilmektedir.
Firmada yaptıkları dijital dönüşüm adımları hakkında
bilgiler veren Canovate Group Tedarik Zinciri
Direktörü Metin Çetin, şunları söyledi: “Firmamız
Canovate Group, Ar-Ge ve inovasyon odaklı global
bir şirketler grubudur. Veri merkezi (data center) ve
fiber optik sistemlerindeki teknolojimiz ve uçtan
uça ürün portföyümüz ile dünyanın ilk 8 global
markası arasında yer alıyoruz. Dünya genelinde sektörünün
liderleri arasında bulunan Canovate Group
olarak “dijital dönüşümde” de bir başarı öyküsü yazdık.
Canovate Group’ta, tüm modülleriyle tamamen
entegre bir ERP sistemi kullanmaktayız. Klasik ERP
mantığına ilave olarak, kritik süreçlerimizde kendi
dinamiklerimize uygun, hedef odaklı ek yazılımlar
ile prosesleri dijitalize etme yolunda ciddi çalışmalar
yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Canovate
Group sektöründe lider bir firma olarak yükselmeye
devam etmektedir, ürün kalitesi ve gamındaki başarısının
yanı sıra, tüm paydaşları ile birlikte süreç
yönetiminde de yenilikçi ve lider olmayı sürdürmektedir.
Bu yolculuğumuzda, müşterilerimize sunduğumuz
çözümlerin daha da optimize edilmesi için
tüm süreçlerimizde tamamen dijitalleşmeye devam
edeceğiz” dedi.
Canovate Group Tedarik Zinciri Direktörü
Metin Çetin, dijital dönüşüm noktasında yapılan
çalışmalar hakkında şunları söyledi:
1-Üretim Takip ve Kontrol Modülü:
Üretim yapan firmaların ana sorunlarından birisi,
yapılan plana, beklenen verim seviyesinde uyma
zorluğudur. Sergilediği müşteri ve kalite odaklı
yaklaşımın bir sonucu olarak bu kontrolü sağlıklı
yapmak ve anlık takip etmek için Canovate Group
bünyesinde, ayrı bir yazılım ile hazırlanmış entegre
üretim takip ekranları mevcuttur. Üretimde çalışan
personelimizin de, sürece detayları ile hakim
olmasını sağlayacak şekilde, hattın başındaki ekranda
günlük olarak hatta girecek iş emirleri, sırası
ve öngörülen süreleri yer almaktadır. Hattan çıkan
her ürün, barkod okutularak sisteme otomatik işlenir.
Hattın sonundaki ekranda ise, üretilen her ürün
anlık olarak güncellenir, plana uyum süre ve miktar
olarak ekrandan anlık görülebilir. Günün sonunda
fiili olarak hattın, tüm göstergeleri oluşmuş olur. Bu
sayede, hattın etkinliği tam anlamıyla tamamen
dijital ortamda, manuel müdahalelerden bağımsız
olarak ölçülmüş oluyor.
2-Satınalma Takip Ekranları:
Tedarik edilen malzemelerin zamanında ve eksiksiz
gelmesi, üretim yapan firmalar için son derece
önemlidir. Özellikle ürün çeşidinin çok olduğu ve
tedarik sürelerinin çok değişken olduğu durumlarda,
zamanında tedariğin önemi daha da artmaktadır.
Canovate Group bünyesinde, bu süreci
Dijital dönüşüm, kurumların iş süreçlerinde verimliliğini
arttırmak, tüm operasyonlarda devamlı bir iletişim
ve dönüşüm içinde olmak, kurum olarak müşterilerine
daha çok değer katmak için, dijital teknolojilerin
kurum içi süreçlerin tamamına entegre edilmesi ve
işlerin dijital olarak yönetilmesi demektir.
sıkıntısız yönetmek için ek yazılım ile özel ekranlar
tasarlanmıştır. Satınalma sorumlusu, cari, stok
kodu bazında anlık olarak güncellenen dinamik bir
ekranda, herkesin açık tüm siparişlerini, gecikmeye
düşen siparişleri, gecikme seviyeleri, termine kalan
süreleri, fiyat değişimleri anlık olarak izlenebilmektedir.
Henüz siparişe dönmemiş taleplerin de, bekleme
süreleri, tedarik süreleri, gecikme durumları
anlık takip edilmektedir. Aynı zamanda, tedariği
tamamlanmış ancak kalite tarafından red edilen
malzemelerinde çok hızlı sonuçlandırılması için
aynı ekran üzerinden anlık takip yapılmaktadır.
Ekrandaki tüm veriler, doğrudan ERP sisteminden
anlık çekilmekte herhangi bir manuel müdahale yapılmamaktadır.
Bu ekranda oluşan sonuçlara göre,
kişi bazında performans ölçümü tamamen dijital
ortamda yapılmaktadır.
3-Araç Yerleşim Modülü:
Konteyner veya tır bazında yükleme yapan firmalar
için, araç yerleşiminin optimum seviyede yapılması
çok kritiktir. Günümüzde nakliye maliyetlerinin
yüksek olması, nakliye süreçlerinin müşteriye herhangi
bir katma değer sağlamamasından dolayı,
nakliye sürecine dair her türlü iyileştirmeyi müşterimize
yaptığımız bir yatırım olarak görmekteyiz.
Bundan dolayı; araç yükleme optimizasyonunun
önemi daha da artmıştır. Bu kapsamda, Canovate
bünyesinde “Araç Yerleşim Yazılımı” hazırlandı ve
daha önce manuel ve eklenik işlemlerle gerçekleşen
bu proses, tamamen dijital ortama taşındı. Sürecin
verimliliği artırılırken, aracın doluluğu ek siparişi gerektiren
durumların önden belirlenebilmesine bağlı
olarak dolu araç sevkiyat terminlerinde iyileşme
v.b. konularda direkt müşteriye etki eden iyileşmeler
sağlanması hedeflendi. Bu modül, mevcut ERP
sistemi ile entegre çalışarak, sistemde tanımlı tüm
ürünlerin ölçü ve ağırlık bilgilerine istinaden, tamamen
Canovate’ye ve ürün tiplerine özel tanımlanan
kısıtlara göre, tüm hesaplamaları otomatik ve saniyeler
içinde yapmaktadır. Optimizasyon teknikleri
kullanılarak belirlenen kısıtlara göre, maksimum
hacmin doldurulması sağlanmaktadır. Bu sayede,
müşteriye teklif verildiği anda, araç yerleşimi de
yapılmakta ve müşteri ile hemen paylaşılmaktadır.
Araçta boşluk olması durumunda, ilave sipariş ile
yükleme optimum seviyeye çıkarılmaktadır. Aynı
zamanda, çeki listeleri de anlık olarak çıkarılmakta
ve paylaşılmaktadır. Hem müşteri, hem de Canovate
açısından ciddi avantaj sağlanmaktadır.
4-Tedarikçi İletişim Platformu:
Tedarikçiler, ana üreticilerin çözüm ortaklarıdır.
Ana üreticide akışın sorunsuz işleyebilmesi
için tedarikçi ile iletişimi son derece önemlidir.
Tedarikçi ile olan iletişim, ne kadar hızlı ve hatasız
olur ise, süreç o kadar sorunsuz devam eder.
Canovate bünyesinde, tedarikçilere geçilecek
siparişler tamamen ERP üzerinden otomatik olarak
kendilerine aktarılmaktadır. Sipariş formu, satınalma
sorumlusu tarafından sistemde sipariş oluşturulduğu
ve onaylandığı anda, sistemde kayıtlı
olan cari bilgilerine daha önce belirlenen formatta
otomatik olarak mail ile gitmektedir. Siparişler
oluşturulduktan sonra, termin tarihlerine göre,
takibi de yine sistemden otomatik hatırlatmalar ile
yapmaktadır. Sisteme tanımlanan parametrelere
göre, termin yaklaştıkça tedarikçiye otomatik mail
ile uyarılar gitmekte ve malzemenin zamanında
gelmesi sağlanmaktadır. Bu platform, yukarıda
değindiğimiz satınalma takip ekranları ile uyumlu
çalışmaktadır. Bu sayede, manuel takip ile yapılan
birçok iş dijital ortama taşınarak sürecin verimi arttırılmıştır.
5-Dijital Performans Ölçüm Platformu:
Üst yönetim tarafından belirlenen hedeflere
ulaşmak için tüm süreçler yakından takip edilmekte
ve her bölümün kendi süreçlerine özel olarak operasyonel
bazda performans ölçümleri yapılmaktadır.
Belirlenen KPI’ların ölçümleri, tamamen dijital
ortamda ERP ve CRM sisteminden veriler çekilerek,
otomatik olarak yapılmaktadır.
6-Sipariş-İrsaliye-Fatura Kontrol Modülü:
Tedarikçilerle ile görüşülerek anlaşma sağlanan fiyatlara
göre, sistemde siparişler oluşturulmaktadır.
Malzeme teslimatı yapıldıktan sonra, gelen faturanın
geçilen siparişe göre uygunluğunun kontrolünü
manuel yapmak, ciddi bir zaman kaybına neden olmakla
beraber, bu şekilde gerçekleştirilen her işte olduğu
gibi bu durum hataya da çok açık olduğundan
Canovate bünyesinde oluşturduğumuz ek modül
ile Sipariş-İrsaliye-Fatura kontrolü miktar ve birim
fiyat bazında otomatik yapılmaktadır. Tüm işlemler
tamamen dijital ortamda yapıldığı için, bu modül
yerine koyamadığımız en kıymetli kaynak olan zamanı
verimli kullanmaya fırsat yaratmasının yanısıra,
hata riskini de ortadan kaldırmaktadır.
7-İş Zekası Çözümleri:
Tüm süreçlerde verilerin anlık, hızlı ve doğru alınması
çok önemlidir. Süreçlerdeki birçok karar, bu
verilerin analiz edilmesi sonucu alınmaktadır. Canovate
bünyesinde kullanılan Business Objects ve
Crystal Report uygulamalarıyla, ihtiyaç duyulan
tüm veriler, istenilen rapor formatında anlık olarak
veya istenen tarih ve saat planlamasıyla otomatik
olarak alınmaktadır. Tüm süreçler ile ilgili belirlenen
kritik raporlar, belli bir plan çerçevesinde otomatik
olarak yayınlanmaktadır.
Intertech-Cloud Finansal Bulut Hizmetleri
Intertech 30 yılı aşkın tecrübesi ve alanında uzmanlaşmış
1100’ün üzerindeki teknik kadrosuyla ürettiği 100’den fazla
ürünü ; finans ve bankacılık sektörüne yönelik geliştirdiği
yenilikçi çözümleriyle, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ,
Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki 10 ayrı ülkede 50’den fazla
finansal kuruma hizmet sunmaktadır. Intertech müşterilerine
katma değer yaratacak BT çözüm ve hizmetlerini, en yeni
teknolojileri kullanarak, rekabet avantajı sağlayarak, üstün hız,
kalite ve düşük maliyet ile sunmayı kendisine ilke edinerek
Türkiye’de ve dünyada önde gelen teknoloji şirketleri arasında
yerini almayı başarmıştır.
Bulut Bilişim , 2006 yılından bu yana tüm dünyada bilgi
teknolojileri alanından başlayarak iş dünyasından son
kullanıcıya kadar hayatımızın her alanına girdi ve giderek
artan bir ivme ile sanal ve gerçek dünyayı birbirine sıkı sıkıya
bağlama görevini sürdürmeye devam ediyor. Günümüzde en
küçüğünden en büyüğüne kadar pek çok işletme fiziksel veri
merkezlerini ve sunucularını satın almak, sahip olmak ve
bakımını yapmak yerine bir bulut sağlayıcısından hesaplama
gücü, veri depolama , veri yedekleme , e-posta , yazılım
geliştirme ve test etme , veritabanları , büyük veri ve
olağanüstü durum kurtarma gibi çok çeşitli teknolojik hizmetleri
aylık, yıllık ya da kullandıkça öde modelleri ile kiralamayı
tercih ediyor. Ülkemizde de bulut bilişim alanında son yıllarda
yatırımların arttığını ve bulut hizmetlerine olan güvenin
sağlamlaştığını görüyoruz.
Türkiye'de Bulut Teknolojisi, finans sektöründeki yeri
regülasyonlar gereği belli kurallara tabi olmak durumundadır
ve bu kurallar 15 Mart 2020'de Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan Bankaların
Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında
Yönetmelik'de detaylıca şekillendirilmiştir. Özellikle müşteri
verisinin güvenliği için ülke sınırları içerisindeki veri
merkezlerinde saklanması net olarak belirtilmiştir, bu verilerin
yurtdışındaki genel bulut hizmet sağlayacılarında depolanması
ve işlenmesi mümkün olmamaktadır.
Intertech Türkiye finans sektörünün öncü kuruluşlarından biri
olarak finansal kuruluşlarda kullanılmak amacıyla özel bulut
sistemlerine yatırım yaparak dünyanın önde gelen teknoloji
devleri ile anlaşmalar imzalamış ve Intertech-Cloud adı altında
finansal bulut hizmet sağlayıcı alt yapısını devreye almıştır.
Burada özellikle “micro-segmentation” ve “multitenancy”
teknolojileri ön planda tutularak büyük bulut hizmet
sağlayacıları tarafından da kullanılan en son bilişim çözümleri
tercih edilmiş ve bulut altyapılarında yaygın olarak kullanılan
tedarikçiler seçilmiştir.
Intertech-Cloud birincil ve ikincil sistemlerinin tamamı
Türkiye’deki Intertech Veri Merkezleri’nde barındırılan ve
sadece finansal kuruluşlara özel olarak tahsis edilmiş donanım
ve yazılım kaynaklarının son teknolojiler ile paylaşıldığı ve
mantıksal ayrımının micro-segmentation ve multitenancy ile
yapıldığı finansal bir bulut hizmetidir.
IPS, WAF, Firewall gibi güvenlik konularında yetkin çalışanlar
bulunması ve bulundurulmasındaki zorluk ve sistem , uygulama
ve veritabanı yöneticiliği gibi çok farklı alanlarda farklı
yetkinliklerdeki çalışanlara olan ihtiyaç genel olarak finans
sektörünün önde gelen sorunları arasında yer almaktadır.
Intertech-Cloud bulut alt yapısı ile hizmet verilecek finansal
kurumların mantıksal olarak izole edilmesi ile birlikte uygulama
bazlı bölümlendirme yapılması ve her sanal sunucunun önüne
kernel seviyesinde çalışan güvenlik duvarları yerleştirilerek
her bir bölümlendirmedeki ağ trafiğinin kontrol altına alınması
ve en üst seviyede güvenlik sağlanması hedeflenmiştir.
Müşterilerin birincil sistemleri için pahalı donanımlara yatırım
yapma , idame ettirme ve belli periyodlarla teknolojik
güncelleme gerekliliği gibi konularda getirdiği yararlar ,
ikincil sistemler için hazır replikasyon alt yapısı ve yönetilen
hizmetler ile uygulama, veritabanı ve sistem tabanlı hizmetler
sunması ile Türkiye’de küçük ve orta ölçekli finansal firmalar
için maliyet, güvenlik ve Intertech içerisinde yıllardır
konusunda uzmanlaşmış yetkin iş gücünü kullanma avantajını
sağlamaktadır.
Küçük ve orta ölçekli bankaların ve finansal kuruluşların
Operasyonel , Güvenlik ve ODM gibi alanlarda Tier 1 bankaların
seviyesinde hizmet almaları hedeflenmektedir. Bu amaçla
bankaların olgunluk seviyelerinin artırılması , yönetilen
hizmetlerle operasyonel kolaylığın sağlanması ve acil durum
ve felaket durumlarında ODM’deki ikincil sistemlerden
faaliyetlerine en kısa sürede devam etmeleri ve bu durum sona
erdiğinde tekrar birincil sistemlere geri dönüşün sağlanması ,
periyodik olarak felaket senaryosu simülasyonlarının yapılması
ve bütününde ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunulması
Intertech-Cloud yapısının kurulmasındaki temel amaçlardan
başlıcalarıdır.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Pandemi fabrikalarda dijital
dönüşümü hızlandıracak
Koronavirüs salgınıyla birlikte dijitalleşme süreci hız
kazandı. Üretim başta olmak üzere hayatın her alanında
dijital dönüşümün zorunlu hale geldiğini bu süreçte
çok daha derinden hissettiğimizi söyleyen CLPA (CC-
Link Partner Association) Türkiye Müdürü Tolga Bizel,
önümüzdeki dönemde dijitalleşmeye yatırım yapan ve
yeniliklere kolay adapte olan kurumların avantajlı konumda
olacağını belirtti…
Sektör Market
IT network
8
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde
üretim başta olmak üzere hayatın her alanında
dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha
derinden hissettik. Endüstriyel haberleşme
alanında faaliyet gösteren Japonya merkezli bir
kuruluş olan CLPA’nın Türkiye Müdürü Tolga
Bizel, Covid-19 salgını ile birlikte özellikle fabrikalarda
eksikliği anlaşılan dijitalleşmenin önümüzdeki
dönemde büyük bir hız kazanacağını
vurguladı. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip
olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi koronavirüs
öncesinde gerçekleştiren işletmelerin
bu süreçte faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğüne
dikkat çeken Bizel, dijital dönüşüme
yatırım yapmayan işletmelerin önümüzdeki
dönemde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya
kalabileceğini söyledi. Yüksek üretim kabiliyeti
olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe
büyük bir potansiyeli olduğunu ifade
eden Bizel, makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği
akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin
hızlı ve güvenilir bir şekilde yönetilmesi için
endüstriyel haberleşmenin büyük önem taşıdığını
belirtti. Bizel, bu noktada devreye giren ve
Zaman Duyarlı Ağ teknolojisinden yararlanan
dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne
çıkan CC-Link IE TSN’nin sanayicilere rekabet
gücü sunduğunun altını çizdi.
Dijital dönüşüme mesafeli yaklaşan kurumların
yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini
vurgulayan Bizel, “Tüm dünyada
ve ülkemizde görülen koronavirüs salgınının
ardından her anlamda yeni bir dünya düzeni
bizi bekliyor. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü
benimseyen kurumların faaliyetlerini
hız kesmeden sürdürdüğünü görüyoruz. Sanayi
4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim
süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde
gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle
verimli bir şekilde fabrikalarını yöneterek
ve riski minimize ederek üretmeye devam
etti. Henüz dijital dönüşüme adapte olamamış
büyük işletmelerin yanı sıra özellikle KOBİ’lerin
bu süreçte daha dikkatli ve doğru adımlar
atması gerekiyor. Dijital dönüşüme yapılacak
yatırımlar sadece üreticiyi değil aynı zamanda
ülke ekonomimizi de olumlu yönde etkileyecek.
Bundan sonraki süreçte de dönüşüme
bağlı olarak; Sanayi 4.0, yapay zeka, endüstriyel
nesnelerin interneti, akıllı fabrika, dijital ikiz
ve siber güvenlik kavramlarının çok daha fazla
gündeme geleceğini söyleyebiliriz” dedi.
Yüksek üretim kabiliyetine
sahip Türkiye için dijitalleşme
şart
“Dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi olan
güçlerin gelecek vizyonlarına baktığımızda;
bilim ve teknolojiye hakim, yeni teknolojiler
üretebilen ve bilinçli kullanabilen, teknolojik
gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya
dönüştürme yeteneği kazanmış ülkeler olduklarını
görüyoruz” diyen Tolga Bizel, dolayısıyla
yatırımların da ağırlıklı bir şekilde robotlar,
makinalar ve tüm bu sistemler arasında kesintisiz
haberleşme sağlayan açık ağlar üzerine
olacağının altını çizdi. Yüksek üretim kabiliyeti
olan Türkiye’nin robotlu otomasyon sektöründe
de büyük bir potansiyeli bulunduğunu
ifade eden Bizel, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu
üretim kabiliyetinin sürdürülebilir olması için
rekabet edebilir olmak, rekabet için de üretim
kalitesini artırırken maliyetleri düşürmek gerekiyor.
İnsanla birlikte çalışan robotlu sistemler
tüm bu gereklilikleri bir arada sunabilecek ideal
çözümlerin başında geliyor. Robotları kullandığımız
işler genelde insanların bir zaman
sonra yapmaktan sıkılabildikleri tekrarlayıcı
veya insan eliyle sağlanamayacak hassasiyetlere
ihtiyaç olan ya da sağlık açısından zararlı
ve tehlikeli işler olarak karşımıza çıkıyor. Bu
işlerde robotların rol almasıyla birlikte ilgili
departmanlarda çalışanlar üretim hattında
farklı bir bölüme transfer edilerek yeni bir görev
alabiliyor. İşletmeler yetişmiş insan gücünü
kaybetmek istemedikleri için birçok fabrikada
bu tür uygulamaların yapıldığını görüyoruz.
Ayrıca robotların sağladığı kapasite artışı ve
hız sayesinde büyüyen işletmelerde farklı fırsatların
da ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz.”
Akıllı fabrikalarda hızlı ve
güvenli haberleşme çok önemli
Sanayi 4.0 sürecindeki en önemli unsurlardan
birinin büyük verinin toplanması, paylaşılması
ve işlenmesi olduğunu söyleyen Tolga
Bizel, “Akıllı fabrikalarda robotlar dahil üretim
hattındaki tüm makine ve sistemlerin
birbiriyle çok hızlı bir şekilde haberleşmesi
gerekiyor. Makinelerin birbiriyle iletişim kurabildiği
akıllı fabrikalarda, iletişim verilerinin
güvenilir bir şekilde yönetilmesi son derece
önemli. Dijital fabrikalarda pek çok veri, çok
sayıda cihaz tarafından gerçek zamanlı olarak
oluşturularak süreçlerin şeffaf bir şekilde
görüntülenmesini sağlamak üzere paylaşılıyor.
Bu sürecin başarısında endüstriyel haberleşme
sistemlerinin bant genişliği büyük önem
taşıyor. CLPA’nın en yeni teknolojisi olarak bu
noktada devreye giren CC-Link IE TSN, Zaman
Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden
yararlanan dünyanın ilk endüstriyel
açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100
megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme
sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı
olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde, Sanayi
4.0’ın gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde
kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü
artıyor” derek sözlerini tamamladı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Vodafone Red’lilere en popüler
uygulamalar sınırsız olacak
Sektör Market
IT network
10
Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme
vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone,
dijitalleşme vizyonunun öncüsü haline
gelen ve bu yıl onuncu yaşını kutlayan
Vodafone Red çatısı altında müşterilerine
yenilikçi ürün ve hizmetler sunmaya
devam ediyor. Red müşterilerinin her
geçen gün artan dijitalleşme taleplerini
karşılamayı hedefleyen Vodafone, sektörde
bir ilke imza atarak, en popüler
uygulamaların sınırsız sunulduğu yeni
portföyünü tanıttı. Vodafone Red’in 4
farklı tarifeden oluşan yeni portföyünde
WhatsApp, Facebook, Instagram,
YouTube, Twitter, Spotify ve Facebook
Messenger uygulamaları sınırsız olarak
ve hiçbir ek işlem yapmadan kullanılabilecek.
Red’liler, WhatsApp ve Facebook
Messenger üzerinden sesli ve görüntülü
aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek.
Red’liler ayrıca, 23 Vodafone ülkesinde
yaşayan sevdikleriyle hiçbir ek ücret
ödemeden 120 dakika konuşabilecek,
yurtiçinde ise Vodafone’lularla ve sabit
hatlarla sınırsız sesli görüşme yapabilecek.
Ayda 59 TL’den başlayan fiyatlarla
sunulan yeni Red tarifelerinin internet
içeriği ise 20 GB’dan başlayacak.
Vodafone Red’in yeni portföyünün tanıtıldığı
online toplantıda konuşan
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Engin Aksoy, şunları söyledi:
“Vodafone Red, sadece tarifelerden
oluşan bir dünya değil. Müşterilerimizin
uçtan uca iletişim ihtiyaçlarını karşılarken,
onlara seyahatten ulaşıma,
eğlenceden yeme içmeye kadar pek çok
alanda ayrıcalıklar sunuyoruz. Salgınla
birlikte değişen yaşam tarzlarını da
göz önüne olarak Red müşterilerimizin
hayatını kolaylaştıracak yeni bir adım
daha atıyoruz. Red dünyasını sınırsız
uygulamalarla genişletiyoruz. Bu,
aynı zamanda onuncu yılımızı da
taçlandıracak bir yenilik olacak. ‘Herkes
yapar ama Red’li sınırsız yapar’ diyoruz.
Bu yeniliğimiz, sektörde bir ilk olacak.
Yeni Red portföyümüzde müşterilerimiz
WhatsApp, Facebook, Instagram ve
Bu yıl onuncu yaşını kutlayan Vodafone Red, ayrıcalıklarla
dolu dünyasını yenilikçi ürün ve hizmetlerle
genişletmeye devam ediyor. Vodafone, dijitalleşmeye
dayalı kullanım alışkanlıklarıyla öne çıkan Red
müşterileri için geliştirdiği yeni portföyünde, WhatsApp,
Facebook, Instagram, YouTube gibi en popüler
uygulamaları sınırsız sunacak. Vodafone Red’liler,
WhatsApp ve Facebook Messenger üzerinden sesli ve
görüntülü aramalarını da sınırsız gerçekleştirebilecek…
YouTube gibi en popüler uygulamaları
sınırsız olarak ve hiçbir ek işlem yapmaya
gerek kalmadan kullanacak. Salgın
döneminde, görüntülü ve sesli aramalar
hepimizin hayatında çok daha fazla
yer almaya başladı. Bu alışkanlıkların
uzun vadeli olacağını öngörüyoruz. Bu
kapsamda Red’lilere WhatsApp ve Facebook
Messenger üzerinden sesli ve
görüntülü aramaları da sınırsız gerçekleştirme
imkânı sunuyoruz. Vodafone
olarak, Red müşterilerimizin hayatını
kolaylaştıracak ayrıcalıklar sunmaya
devam edeceğiz.”
Aylık internet kullanımı 15,3
GB oldu
Online toplantıda Vodafone Red’in son
bir yılı da değerlendirildi. Buna göre,
Vodafone Red ayrıcalıklarını 1 yılda 483
bin müşteri kullandı. Vodafone Red’lilere
400 milyon TL’si yurtdışı faydalarıyla,
36 milyon TL’si GSM dışı faydalarla ve
4,8 milyon TL’si içerik servisleri ve sponsorluklarla
olmak üzere 440 milyon TL’yi
aşan ayrıcalık sağlandı. Red’liler, son
1 yılda 698 milyon GB mobil internet
kullandı, 32 milyar dakika konuştu, 3,5
milyar SMS attı. Aylık internet kullanımı
ortalama 15,3 GB’a ulaşan Vodafone
Red’liler, normal bir faturalı tarife kullanıcısına
göre 3,6 kat daha fazla internet
kullandı. Red müşterilerinin yüzde 77’si
aktif olarak her ay Vodafone Yanımda’yı
ziyaret ederek işlemlerini bu uygulama
üzerinden dijital bir şekilde gerçekleştirdi.
Red’liler, yurtdışını ararken
265 milyon TL tasarruf etti
Vodafone Red’liler 23 ülkedeki ev, cep ve
iş telefonlarını tarifelerindeki her yöne
dakikaları kullanarak aramaya da devam
etti. Son 1 yılda Vodafone Red’lilerin
aylık ortalama %8’i yurtdışını aradı.
En çok Almanya, Fransa ve Hollanda’yı
arayan Vodafone Red’liler, yurtdışını
Türkiye’yi arar gibi arayarak 265 milyon
TL tasarruf etti. Diğer yandan, tarifelerdeki
ses, internet ve SMS haklarını 104
ülkede Türkiye’deki gibi özgürce kullanma
imkânı sunan Her Şey Dahil Pasaport
– Dünya hizmetini son 1 yılda 363
bin kişi kullandı.
Salgında data kullanımı %18
arttı
Koronavirüs salgınının Türkiye’de de
görülmesi ve “evde kal” çağrısı ile birlikte
Vodafone Red’lilerin de teknoloji
kullanım oranları arttı. Salgın sürecinde
mobil data kullanımlarında yüzde 18’lik
artış görülen Red’liler, Şubat-Mart-Nisan
aylarını kapsayan dönemde Vodafone
TV’de 5 milyon saatin üzerinde kullanım
yaptı. Red’lilerin 23 Vodafone ülkesi
yönünde yaptığı aramalar yüzde 19,
WhatsApp kullanımı ise yüzde 48 arttı.
12 ay boyunca ücretsiz
Vodafone TV paketi
Vodafone, salgın döneminde Red
müşterilerinin hayatını kolaylaştıracak
çeşitli aksiyonlar da aldı. Bu kapsamda,
yurtdışındaki Red’liler için Dışişleri
Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezi’ne
yapılan aramalardan ücret alınmadı.
Red’lilere 12 ay boyunca ücretsiz Vodafone
TV paketi sunuldu ve TV kullanımlarını
daha kolay yapabilmeleri için 2 GB
internet hediye edildi. Eğitim Bilişim
Ağı (EBA) üzerinden yayınlanan online
eğitimler için Red müşterilerine 6 GB
ücretsiz data yüklendi. Diğer yandan,
Red’lilere salgın süresince tüm işlemlerini
dijital platformlardan yapabileceklerine
dair bilgilendirmeler yapıldı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
2020’nin en çok konuşulanı görüntülü
arama hizmetleri olacak
Sektör Market
IT network 2024’te pazar büyüklüğü 20
milyar dolardan fazla olacak
Görüntülü Etkileşim Platformu 11Sight’ın
Türkiye Ülke Müdürü Ercan
Gümüş, pandemi sürecinde görüntülü
görüşme pazarındaki büyümeye dikkat
çekerek, küresel video konferans
endüstrisinin pazar büyüklüğünün
2020 yılı sonuna kadar toplam
değerinde 6,4 milyar dolara ulaşacağını
belirtti. Gümüş, 2024 yılına kadar, web
konferansı yazılım endüstrisinin pazar
büyüklüğünün 20 milyar dolardan fazla
olacağının öngörüldüğünün de altını
çizdi.
12
Milyonlar, dijital iletişim
araçlarını kullandı
Pandemi nedeniyle dijital iletişim araçlarının
kullanımı siyasi partiler, şirketler,
eğitim kurumları ve dünya çapındaki
sosyal izolasyon uygulamaları nedeniyle
evden çalışmaya başlayan milyonlarca
kişi tarafından kullanıldı ve kullanılmaya
devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada
özellikle görüntülü konuşma hizmetleri
uzun süredir beklenen ivmeyi hızla yakaladı.
Eğitim ve sağlık sektörlerinde de,
çalışanlar ve katılımcılar arasındaki etkileşim
için telekomünikasyon ağlarının
kullanımında önemli bir artış yaşandı.
Özellikle büyük ölçekli işletmeler için
Koronavirüs salgınının, insanları evden çalışmaya
zorunlu kıldığı bu dönemde görüntülü arama hizmetlerinin
kullanımında çok büyük bir artış yaşandı.
Video konferans küresel pazar büyüklüğü değeri
2019’da 3,85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ortalama
video konferans toplantı süresi 31- 60 dakika
arasında sürerken, video konferans kullanan işletmelerin
yüzde 94’ü şirketin daha fazla üretkenlikten
yararlandığını belirtiyor. Video konferansın büyüme
oranı, COVID-19 pandemisinden önemli ölçüde etkilenerek,
daha önce hiç görülmemiş miktarda video
konferans kullanımı görecek.
operasyonları ve seyahat maliyetlerini
azaltan, eğitim ve iletişimde verimliliği
arttıran telekomünikasyon sistemlerine
duyulan ihtiyacın artmasıyla, video
konferans kullanımına gösterilen ilgi de
birçok sektörde aynı derecede artıyor.
Seyahat maliyetleri %30
azalıyor
Şirketler video konferanslarla, işe
gidip gelmeyerek zamandan tasarruf
sağlarken, video konferans kullanarak
seyahat maliyetlerini de yüzde 30’a
kadar azaltıyor.
ABD’de günde 11 milyondan
fazla video konferans
yapılıyor
Mobil pazar verilerinin önde gelen küresel
sağlayıcılarından emarkater.com
ve App Annie tarafından yapılan araştırmalara
göre, Amerika Birleşik Devletleri
işletmelerinde günde 11 milyondan
fazla video konferans toplantısı yapılıyor.
Çalışma alanında video konferans
kullanan çalışanların yüzde 35’i, şirket
kültürüne daha fazla dahil edildiğini ve
daha değerli hissettiklerini ifade ediyor.
Bir ekipte video konferans kullanan işçilerin
yüzde 43’ü, uzaktan çalışma stiline
rağmen üretkenliklerini artırabileceğine
inanıyor. İşletmelerin yüzde 94’ü video
konferansın işletmelerinin verimliliğini
artırdığını iddia ediyor.
Uzaktan çalışan sayısı % 115
arttı
Uzak çalışan sayısı son 10 yılda yüzde
115 arttı ve artmaya devam ediyor. Sadece
2 yıl öncesine kıyasla, yüzde 87 daha
fazla kişi şu anda video konferans kullanmayı
tercih ediyor. CEO’ların yüzde
75’i video konferansın düzenli konferans
görüşmelerinin yerini alacağını tahmin
ediyor.
CFO’ların % 56’sı gelecekte
video konferanslara yatırım
yapacak
Çalışanlarının yaklaşık yarısının
önümüzdeki on yıl içinde konferans
görüşmesi gibi telekomünikasyon
kanallarında yer alması bekleniyor.
Kurumsal işletmelerin yüzde 78’i ekip
toplantılarını kolaylaştırmak için video
konferans kullanırken, CFO’ların yüzde
56’sı ise işle ilgili seyahatleri azaltmak
için gelecekte video konferanslara yatırım
yapmayı planlıyor.
2022 yılına kadar 11 milyar
dolara yakın büyüme
bekleniyor
İş hayatındaki kişilerin yüzde 77,2’si
uzak çalışanlarla bağlantı kurmak için
video konferans kullanıyor. Web ve video
konferans teknolojisi endüstrisinin daha
geniş bir parçası olarak, sesli ve yazılı
mesajlaşma iletişim platformu (CPaaS)
pazarının 2022 yılına kadar 11 milyar
dolara yakın bir büyüme göstermesi
bekleniyor.
Çalışanların yüzde 51’i günlük konferans
için iş sohbet uygulamalarından daha
fazla veya eşit derecede video konferans
kullanıyor. Video konferans kalitesi söz
konusu olduğunda, kullanıcıların yüzde
46’sı iyi ses kalitesinin video konferans
platformlarını ayrıştırmada önemli
olduğunu iddia ediyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kiğılı CEO Hilal Suerdem
“‘Türkiye’nin erkek giyim
markası’ algısını yurt
dışına da entegre ederek,
‘Brand of Turkey’ algısıyla
birleştirmek istiyoruz.”
Türkiye’nin Erkek Giyim Markası mottosu ile 82
yıllık geçmişe sahip yerli dev Kiğılı’nın yatırımlarını,
yeni dönem stratejilerini, pandemi dönemindeki
çalışmalarını ve yeni normal döneme yönelik
planlarını Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem’e sorduk.
Ailenin damadı hem de markanın CEO’su olmasına
rağmen bir çalışan gibi mesai gözetmeksizin
hayatının önemli kısmın markayı geliştirmeye ve
yaşatmaya adayan Suerdem, yaşanan yeni dönemde
gereken tüm tedbirleri aldıklarını, her zaman bir
aile gibi oldukları çalışanlarının rahatı ve sağlığının
öncelikleri olduğunu, marka olarak dijitalleşmeye
yapmış oldukları yatırımların pandemi dönemine
hızlı adaptasyonda büyük faydasını gördüklerini
ve yeni normal düzende e-ticaretin biraz daha ön
plana çıkacağını belirtti. Suerdem, önümüzdeki
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
dönem hedeflerini de ‘Brand of Turkey’ algısını tüm
dünyaya duyurmak olduğunu söyledi…
Tüm dünyanın gündeminde
olan Covid-19 dönemini
değerlendirebilir misiniz? Bu
dönemi nasıl yönettiniz?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de korona
salgınının sebep olduğu olumsuz tablo, ekonomiyi,
dolayısıyla içinde bulunduğumuz perakende sektörünü
de bir hayli zorladı. Özellikle istihdam yoğun
bir sektör olduğumuz için, bu süreçte istihdamın
sürdürülmesi ve çalışanların mağdur edilmemesi
konusunda ülke ve sektör genelinde ciddi bir seferberlik
başladı. Biz de bu seferberlikte üzerimize
düşen sorumluluğu titizlikle sürdürdük. Kiğılı’nın
bütün departmanlarında emek veren çalışanlarımızla
aramızda çok güçlü bir bağ var. Çalışanlarımızın
kaygılarını önemsiyor, güvenliği için gerekli
tüm koşulları oluşturmaya devam ediyoruz.
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsle
mücadeleye, hem içeride aldığımız tedbirler
hem de tüketicimize ve Türkiye ekonomisinin
sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefleyen
çalışmalarımızla devam ediyoruz. Bu mücadele
kapsamında önceliğimiz, çalışanlarımızın sağlığı
ile tüketicilerimizin mağdur olmamasıydı. Bu kapsamda
ilk adımımızı, Türkiye genelinde faaliyet
gösteren 226 mağazamızı kapatarak attık. Aynı
zamanda 25 bin metrekarelik genel müdürlük ve
lojistik merkezlerimiz ile tüm çalışan servislerimizde,
bakanlık ve yetkili birimlerin belirttiği şekilde,
dezenfeksiyon uygulamaları başta olmak üzere gerekli
tüm tedbirleri aldık.
Pandeminin, ülkemizde etkisini gösterdiği ilk
günden bu yana uzaktan çalışma sistemine uygun
olarak hazırladığımız altyapımız ve online iletişim
kanallarımız sayesinde devam eden operasyonlarımızı,
çalışanlarımızın güvenliğinden ödün vermeden
devam ettirebiliyoruz. Halihazırda ekiplerimizin
birçoğu işlerini evlerinden çalışarak devam
ettiriyor. Bugün kademeli olarak açtığımız cadde
ve AVM mağazalarımızda, yine çalışan ve müşteri
güvenliği için tüm önlemleri alıyoruz. Bu süreci
sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için hem mağaza
içi hem de mağaza dışında önlemler almayı sorumluluk
görevi olarak sürdüreceğiz. Bu dönemdeki öğrenimlerimiz
sayesinde, ilerleyen dönemde iş yapış
şekillerinde ciddi değişiklikler olacağını düşünüyorum.
Yeni normal düzen diye
adlandırılan önümüzdeki döneme
yönelik yol haritanızı nasıl
belirlediniz?
Bütün dünyada hızla etkisini gösteren bir dijital
dönüşüm süreci yaşanıyor. Kiğılı olarak, yüksek
öngörülerimiz ve yatırımlarımızla, perakende sektöründe
dijital dönüşüme uzun zamandır hazırlanıyorduk.
Dolayısıyla bu dönüşüm sürecine hızla
adapte olmakta zorlanmadık. Ayrıca, müşteri segmentimizi
genişletmek ve gençlere ulaşmak için
de e-ticaretin öneminin farkındaydık. Dünyada
bugün üretimden tasarıma, pazarlamadan satışa
kadar kurumsal evrenin hemen hemen her alanında
müthiş bir değişim yaşanıyor. Yaşanan tüm bu
dönüşümle birlikte, önümüzdeki dönemde “omnichannel
pazarlama”nın önemi daha da artacak.
Biz de tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyor;
bütünleşik pazarlama stratejilerini, farklı projelerde
etkin biçimde uygulamaya özen gösteriyoruz.
Kiğılı olarak, her biri tasarım merkezi olan mağazalarımızın
dekorasyonundan inovasyon modellerimize,
nano teknolojik akıllı kumaşlarımızdan
e-ticaret çalışmalarımıza kadar hızla dijitalleşen
dünyada önemli bir sektör oyuncusu olduğumuza
inanıyorum. 2020 yılı ve sonrasında da en büyük
hedefimiz, bu yeni dönemin tüm enstrümanlarını
en iyi şekilde kullanarak, Türkiye’nin erkek giyim
markası Kiğılı’yı uluslararası arenada tanıtmak olacaktır.
Bu yeni dönemde, ticaretteki değişim ve dönüşüm
ivmelenerek devam ederken, bizler de yaptığımız
ve yapacağımız yatırımlarla bu süreci yakalayan
değil, sürece yön veren olacağız. Tüm strateji
ve yatırımlarımızı bu doğrultuda ilerletiyoruz.
Üretimden son noktaya kadar bütün süreçlerimizde
ileri teknoloji ve müşteri deneyimine en üst seviyede
özen göstermeye devam edeceğiz.
“Önümüzdeki dönemde
‘omnichannel
pazarlama’nın önemi daha
da artacak”
“Uzun yıllardır devam eden
dijitalleşme projelerimiz,
bu süreçte bize ciddi
avantajlar sağladı.”
Gelecek dönem yatırım
stratejilerinizi ve sektörün
geleceği hakkındaki öngörülerinizi
anlatır mısınız?
Pandemi sebebiyle AVM’lerin ve mağazaların kapatılması,
birçok sektörü etkisi altına aldığı gibi
perakende sektörünü de önemli ölçüde etkiledi.
Mart ayıyla başlayan sosyal izolasyon süreciyle
birlikte tüketiciler alışverişlerini ağırlıklı olarak
e-ticaret kanalları üzerinden gerçekleştirdi. Her ne
kadar sektör olarak dijital dönüşüme açık olsak da
mağazacılık kültürünü benimsemiş bir toplumuz.
Üreten taraf olarak, şimdi yepyeni bir sınavla karşı
karşıyayız. Normalleşme sürecinin de başlamasıyla
birlikte, tüketicileri güvenle mağazalara çekebilmeyi
en büyük sınavlarımızdan biri olarak görüyoruz.
Öte yandan bu sürecin yarattığı yeni alışkanlıkları
ve dönüşümü göz ardı etmemek gerekiyor. Online
alışveriş artık yaş ve segment fark etmeksizin hayatımızın
önemli bir parçası olacak mesela. Bu alana
yatırım yapmayı sürdüren firmalar, rekabette de
öne çıkacaktır.
Gelecek dönem yatırımlarımız arasında yurt dışındaki
mağaza ağımızı genişletmek geliyor. Kiğılı olarak
uzun zamandır Türkiye’deki mağazalarımızı
kendi yatırımımızla açarken, yurt dışında uzun yıllardır
bayilik sistemi ile ilerlemeyi tercih ediyorduk;
ancak artık yeni dönemde hem Avrupa’da hem de
farklı bölgelerde, pazarın dinamikleriyle uyumlu şekilde
her iki modeli birden kullanıyoruz. Bugün 40
ülkede, 128 satış noktasında faaliyet gösteriyoruz.
Azerbaycan’ın Gence şehrine üçüncü mağazamızı
açtık. Bu alandaki yatırımlarımızı 2020 yılında da
sürdürürken; ‘Türkiye’nin erkek giyim markası’ algısını
yurt dışına da entegre ederek, ‘Brand of Turkey’
algısıyla birleştirmek istiyoruz.
Sizin eklemek istedikleriniz
Daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir süreçten
geçiyoruz. Bu sürecin kalıcı değişiklikler yaratması
kaçınılmaz. Ancak elbette iyileşeceğiz. Covid-19 virüsüyle
mücadelede, her bir bireye ve her kuruluşa
büyük sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Pandeminin
yanı sıra çevreye ve insana duyarlılığın da
artış gösterdiği bir dönemden geçiyoruz. Kar odaklılığın
yerini sosyal odaklılık alırken; yeni dönemde
insana dokunan, toplumu kucaklayan ve çevre
dostu markaların yükseleceğini öngörmek hiç de
zor değil.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri
Sektörünün büyüklüğü 150 milyar lirayı aştı
TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar
Verileri”ni açıkladı. Bu verilere göre sektör, TL bazında bir
önceki yıla oranla yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik
hacme ulaştı. İstihdamını 143 bin kişiye çıkaran sektörün
ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti…
Sektör Market
IT network
16
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), 2019 yılı
“Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri”ni
dijital ortamda düzenlenen bir toplantıda açıkladı.
Açılış konuşmasını TÜBİSAD Başkanı Kübra Erman
Karaca’nın yaptığı toplantıda, TÜBİSAD Bilgi
Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan ve
Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl, rapor hakkında
açıklamalarda bulundu. Etkinlikte “Bilgi ve İletişim
Teknolojileri Sektörü 2020 Değerlendirmesi” başlıklı
bir panel de düzenlendi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi
Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan’ın moderatörlüğünü
üstlendiği panelde, CONTEXT Türkiye Ülke
Müdürü Erol Kuseyri ile TÜBİSAD Yönetim Kurulu
Üyeleri Atilla Kayalıoğlu, Mehmet Ali Akarca, Burak
Aydın ve Aslı Derbent, sektörün 2019 performansı ve
geleceği hakkında görüşlerini paylaştılar.
Bilişim sektörüne destek yeni
normale adapte olmak için
gerekli
TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Erman
Karaca, şu ifadeleri kullandı: “Ekonomimizin
büyüme hızında bir süredir gözlemlenen yavaşlamaya
ve konjonktürel açıdan belirsizliklerin
egemen olduğu bir döneme rağmen, Türkiye’de
bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü Türk Lirası
bazında 2019 yılında da büyümesini sürdürdü.
Bununla birlikte, COVID-19 salgınının bir sonucu
olarak, 2019 yılı verilerini de hem dünyanın hem de
sektörün karşı karşıya olduğu ‘yeniden başlangıç’
koşullarına göre değerlendirmenin daha sağlıklı
olacağı düşüncesindeyim. Küresel ekonomide
daralma beklentileri ve bilgi ve iletişim teknoloji
sektörünün ‘yeni normal’ dönemine yapacağı
potansiyel katkılar ışığında, sektörümüze
yönelik yatırımların hızlı ve verimli bir şekilde
artmasının, ülke ekonomimizin sürdürülebilir
büyümesi ve kalkınmasına her zamankinden
daha yüksek bir katkı sunacağını öngörebiliyoruz.
Sektörümüzün Türk Lirasında göstermiş olduğu
büyüme performansını ne yazık ki dolar bazında
göremiyoruz. 2017 yılından bu yana devam
eden bir daralma trendi, içinde bulunduğumuz
dönemde özellikle üzerinde durmamız gereken
bir konudur. Türk Lirası bazında sektörümüzün
göstermiş olduğu büyüme performansına
rağmen yüzde 11,8 olarak gerçekleşen yıllık
enflasyon oranını ve sektörümüzün mevcut
potansiyelini göz önünde bulundurduğumuzda
çok daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmamız
gerektiğini de ifade etmeliyiz. Bilgi ve iletişim
teknolojileri sektörünün ekonomik büyümenin
lokomotifi olduğu gerçeği, rakamlar göz önünde
bulundurulduğunda bir kez daha ortaya çıkıyor.
Bu lokomotifi akılcı yatırımlarla ve girişimciliğin
önünü açan politikalarla desteklediğimizde
ülkemizin büyüme hızına ve küresel rekabet
gücüne sağlanacak katkının da artacağı
aşikârdır. Elbette COVID-19 salgını bu durumu
daha net bir şekilde ortaya koydu. Günümüzün
getirdiği olağanüstü çalışma koşulları açısından
baktığımızda telekomünikasyon sektörü
uzaktan bağlanma ve bireysel kesime olan hakimiyeti
ile gelişme potansiyeline sahipken, bilgi
teknolojileri sektörü ise yatırımların azalması ve
hizmet ihtiyacının da yavaşlaması nedeni ile süreçten
olumsuz etkilenebilir.
Olumsuz etkilerin yaşanmaması adına tüm sektörlerde
yükselen dijital dönüşüm farkındalığının
yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca, yazılım ve
bilişim sektörünün de ülkemizin olumsuz etkilenen
diğer sektörlere uygulayacağı tüm desteklerden
yararlandırılması yaşamsal önem taşıyor.”
Dolar bazındaki küçülme ülkemizin teknolojiye
daha az yatırım yaptığına işaret ediyor
TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı
Levent Kızıltan raporun bulgularıyla ilgili şu görüşleri
paylaştı: “Teknokentlerimizin kaydettiği
büyüme oldukça sevindirici. Gerek şirket sayısı
gerekse çalışan sayıları açısından sektörümüzün
yüksek potansiyelini sergiliyorlar. Finans sektörü
yazılımlarının en fazla ilgi çeken bileşenler
olduğunu görüyoruz. Burada banka teknoloji birimlerinin
şirketleşerek Ar-Ge Merkezi değerlendirmeleri
içinde yer almaları farkı yaratan unsur
oluyor. Teknoloji donanımı üretimimiz ve teknoloji
altyapı yazılımları (veri tabanları-işletim sistemleri-analitik
araçlar, orta katman yazılımları
vb.) üretim becerimiz halihazırda sınırlı olduğu
için söz konusu ürünler yerel üretim gibi görünen
yazılım ve hizmetlerin büyük bir bölümünün
içinde yer almaya devam ediyorlar. Bu nedenle
de pazarın Amerikan Doları bazında küçülmesi
aslında ülkemizin teknolojide geçmişe kıyasla
2018’den bu yana daha az yatırım yaptığına işaret
ediyor.”
Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl şunları
ekledi: “5 trilyon dolara yaklaşan Küresel Bilgi ve
İletişim Pazarı’nda ülkemiz için büyük fırsatlar
olduğunu düşünüyoruz. Özellikle istihdam ve
katma değerin yüksek olduğu yazılım ve hizmet
alanlarında insan kaynağımızı rekabetçi hale
getirip, özellikle Amerika gibi büyük pazarlarda
varlık gösterebiliriz. Uluslararası pazarlara
yönelirken unutulmaması gereken bir konu da
sürdürülebilir bir ihracat başarısı için dinamik
bir iç pazar olması gerektiğidir.”
2019 Bilgi ve İletişim Sektörü
Pazar Büyüklüğü
TÜBİSAD raporuna göre, Türkiye bilişim sektörünün
2019 yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı:
Bilgi ve İletişim Teknolojileri toplam sektör büyüklüğü
Türk Lirası bazında yüzde 14’lük büyüme ile 2019
yılında 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. ABD doları
bazında değerlendirildiğinde ise sektör büyüklüğü
bir önceki yıla kıyasla yüzde 3 oranında daralarak
26,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana
unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası
bazında yüzde 22’lik büyüme ile 2019 yılında 56,1
milyar TL’ye, İletişim Teknolojileri ise yüzde 11’lik
büyüme ile 96,6 milyar TL’ye ulaştı.
Bilgi Teknolojileri: 2019 yılında 56,1 milyar TL’lik
büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt
kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu:
Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL
Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL
Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL
İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü
2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu.
Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle oldu:
İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL
İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6
milyar TL
Ürün ve Hizmetlerin Menşei: Bilgi Teknolojileri sektöründe
üretilen hizmetlerin yüzde 81’i ile üretilen
yazılımların yüzde 69’u yerli menşeili olurken, bilgi
teknolojileri donanımlarının yüzde 83’ü ile iletişim
teknoloji donanımlarının yüzde 84’ü ithal menşeili
oldu.
İstihdam
2019 yılında sektörün toplam istihdamı 143 bin kişiye
çıktı. Toplam istihdamda yüzde 4’lük bir artış
kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde
77’si Bilgi Teknolojileri kategorisinde bulunuyor.
Teknokentler
Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde
yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde
43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı. 2019
yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde
yaratıldı.
İhracat
Sektörün ihracat performansı TL bazında yüzde
27’lik büyüme ile 6,5 milyar TL olarak gerçekleşirken,
2019 yılında ABD Doları bazında bir önceki yıla
kıyasla yüzde 8’lik artışla toplam 1,1 milyar dolar
seviyesinde ihracat gerçekleşti. Toplam ihracatın
yüzde 75’i Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı. İhracat
performansını artırılması için teknoloji firmalarının
kurumsal kapasitelerinin artırılmasına ek olarak
pazar çeşitliliği faaliyetlerinin de desteklenmesi gerekiyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom’dan çevreci anlaşma
Türk Telekom, Türkiye’nin
dijital dönüşümüne
liderlik eden yatırımlara
imza atarken,
karbon emisyonunu
sistematik olarak azaltan,
enerji verimliliğine
destek sağlayan yatırımlarına
ve optimizasyon
çalışmalarına
da aralıksız devam
ediyor. Türk Telekom bu çevreci vizyonuna paralel
olarak; başta enerji verimliliği projeleri ve
sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının
finansmanı amacıyla, 5 Haziran Dünya Çevre
Günü öncesinde Avrupa Kalkınma Bankası
(EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan
anaparası vade sonunda tek seferde ödenmek
üzere 6 yıl vadeli 100 milyon USD tutarında bir
kredi anlaşması imzaladı.
“Uluslararası finans
kuruluşlarının güvenini
gösteren gelişme”
Türk Telekom Finans Genel Müdür Yardımcısı
Kaan Aktan yaptığı açıklamada, “Sürdürülebilirlik
politikamızın bir parçası olarak, enerji verimliliği
başta olmak üzere çeşitli projeleri hayata
geçiriyoruz. Sürdürülebilirliğin evrensel
ilkelerini iş modelimize, stratejilerimize ve kurumsal
karar alma süreçlerimize de tam olarak
entegre etmeyi planlıyoruz. Bu alandaki hedeflerimize
EBRD gibi bir iş ortağı ile ilerlememiz
vizyonumuzun doğruluğunu tescilleyen aynı
zamanda uluslararası finans kuruluşlarının
şirketimize ve ülkemize güvenini gösteren bir
gelişme. İmzalanan bu anlaşma EBRD ile olan
Doğa ile uyumlu yatırım ve çalışmalarını hız kesmeden
sürdüren Türk Telekom, 5 Haziran Dünya Çevre
Günü öncesinde önemli bir anlaşmaya imza attı.
Türk Telekom, başta enerji verimliliği projeleri olmak
üzere, sürdürülebilirlik kapsamındaki yatırımlarının
finansmanı amacıyla, Avrupa Kalkınma Bankası
(EBRD) ile toplam maliyeti LIBOR + 2.85% olan 6 yıl
vadeli 100 milyon USD tutarında bir kredi anlaşması
gerçekleştirildi.
güçlü ve uzun soluklu işbirliğimizi daha da pekiştirecek”
dedi.
Türk Telekom’dan çevre dostu
projeler
Enerji verimliliğini artırmak amacıyla şu ana
kadar birçok projeyi hayatı geçirdiklerini belirten
Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı
Yusuf Kıraç, “Hızla artan müşteri sayısına
ve bant genişliğine rağmen, sabit ve mobil
şebekede elektrik tüketimlerini uzun yıllardır
başarılı bir şekilde olumlu yönde yönetiyoruz.
Baz istasyonu, sistem odası gibi enerji tüketimi
gerektiren ekipmanları daha düşük enerji tüketen
modellerle değiştirdik. Baz istasyonlarında,
doğaya dost klima gazı kullanmaya ve belirli
bölgelerdeki baz istasyonlarını yüksek verimlilikte
çalışan modellerle değiştirmeye başladık.
Projelerimiz pandemi koşullarına rağmen hızlı
bir şekilde devam ediyor. Çalışmalarımızla
birçok global kuruluşun da raporlarında yer
alıyoruz. Örneğin, Küresel e-Sürdürülebilirlik
Girişimi GeSI’nin verilerine göre, Türk Telekom
sabit ve mobil şebekesi ile dünyada elektrik
tüketimini azaltan nadir operatörlerden biri
konumunda. Ayrıca, şirketlerin iklim değişikliği
risklerini küresel çapta raporlayan Karbon
Saydamlık Projesine de (CDP) dâhiliz. EBRD
ile sağlanan finansman anlaşması, başarılı
bir şekilde uygulamaya devam ettiğimiz enerji
verimliliği ve sürdürülebilirlik kapsamındaki
yatırımlarımızın artarak devam etmesi açısından
son derece önemli” dedi.
Sektör Market
IT network
E-ticarette istihdam ihtiyaçları değişti
Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli,
pandemi sonrası işini e-ticarete taşımak isteyen
firma sayısındaki artışın, istihdam ihtiyaçlarını değiştirdiğini
belirtti…
E-Ticaret’te yaşanan son dönem gelişmeleri
değerlendiren Ticimax E-ticaret Sistemleri
Kurucusu Cenk Çiğdemli şunları söyledi:
“Türkiye’nin 2023 hedefi bilgi teknolojileri
alanında 500 bin çalışana ulaşılmasıydı. Ancak
yaşanan pandemi süreciyle her sektörde
iş yükünün dijitale aktarılması, hem hedef
rakamı artırdı hem de hedef süresini kısalttı.
Birçok sektörde yeni dijital becerilere sahip
personel ihtiyacı artmış durumda. Özellikle
e-ticaret çok hızlı bir dönüşüm içine girdi.
Hem bizim hem de altyapı sağladığımız
paydaşlarımızın, e-ticaret yönetiminden
teknik işlere kadar çeşitli katmanlarda
yeni personele ihtiyacımız var. E-ticaret
sektöründe istihdam ihtiyacında ciddi bir
artış oldu. İstihdam ihtiyaçları da değişti.
Biz de gençlere yeni beceriler kazandırmak
ve yeni nesil istihdam ihtiyaçlarını
karşılayabilmek adına, Ticimax Akademi
bünyesinde ücretsiz e-ticaret eğitimleri veriyoruz.
3 yıldır ücretsiz olarak vermekte
olduğumuz eğitimlerimizi, pandemi sonrasında
online ortama taşıyarak hızlandırdık.
Haftada 3-4 gün e-ticaret süreçleriyle
alakalı çeşitli konseptlerde eğitimlerimiz
oluyor. Hedefimiz, sektörde eğitim açığını
kapayarak artan istihdam taleplerine destek
olmaya çalışmak. Pandemi sonrası e-ticarete
başlamak isteyen Kobi sayısında geçen yılın
aynı dönemine kıyasla yüzde 50’nin üzerinde
bir artış var. Koronavirüs nedeniyle iş yerini
kapatmak zorunda kalan küçük ve orta ölçekli
birçok işletme de, işini dijitale taşıma
ve e-ticaret sitesi açma yönünde adım atıyor.
Tüm bu ani gelişmeler dolayısıyla sektörle
bağlantılı yeni istihdam alanlarında işe
alımlarda da hareketlilik yaşanıyor.”
17
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yaz tatilini online oyunlarla geçirecek
çocuklar için 8 uyarı
Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu yaz çocuklar
zamanlarının büyük bir bölümünü evde geçirecek.
Bu nedenle çocukların oyun konsolu, telefon ve tablet
ile oyun oynamaya daha çok yöneleceğini belirten
Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev
Akkoyunlu, online oyunlar nedeniyle çocukların maruz
kalabilecekleri risklere dikkat çekerek ebeveynlere
8 önemli uyarıda bulunuyor.
Sektör Market
IT network
18
Çocuklar Koronavirüs pandemisi nedeniyle bu
yıl yaz tatilinde online oyunlarla daha fazla zaman
geçirecek. Ancak bu nedenle çocukların
geç vakitlere kadar odasına kapanıp oyun oynamasının,
oyunlarda tanıştıkları yabancılarla
iletişimlerinin ve kişisel bilgilerinin güvenliğinin
denetlenmesi gerektiğini belirten Bitdefender
Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu,
ebeveynlere 8 uyarıda bulunuyor.
1. İndirilen uygulamaları sıkı bir şekilde kontrol
edin. Ebeveynlerin, çocukların indirdiği ve kullandığı
her uygulamayı denetlemesi gerekiyor. Bir
uygulamanın App Store’da veya Google Play’de
üst sıralarda yer alması, o uygulamanın güvenli
olduğu anlamına gelmemektedir. Uygulamanın
ebeveyn denetimi içerip içermediği, hangi yaş
grubuna uygun olduğu ve hangi bilgilere erişim
sağladığı bu denetlemeyi gerçekleştirirken dikkat
edilmesi gereken en önemli noktalardır. Uygulama
kamera ve mikrofona erişim istiyorsa, bunun
gerçekten oyun içerisinde gerekli olup olmadığını,
gerekli değil ise kapatılması gerektiği bilinmesi
gerekiyor. Eğer kameraya erişim gerekli ise,
kameraya sadece uygulama kullanılırken erişim
sağlama izni verilmelidir.
2. Siber güvenlik hakkında çocuğunuzu bilgilendirin.
Ailelerin, çocuklarıyla siber güvenliğin neden
önemli olduğu konusunda açık bir konuşma
yapması gerekiyor. Aileler, çeşitli bağlantıların
cihazlara zarar verebileceği ve siber güvenliği
ihlal edebileceği konusunda çocukları bilinçlendirmeliler.
Bu konuşmayı yaparken çocukları
korkutmamak önemlidir çünkü çocuk, herhangi
bir sorun ile karşılaştığında bunu ailesi ile açık bir
şekilde paylaşmalıdır. Örneğin, çocuğu veya başkalarını
rahatsız edecek bir durum yaşanıyorsa,
herhangi bir zorbalık söz konusuyla, biri çocuktan
fotoğraf göndermesini istiyorsa veya cinsel
içerikli bir durum varsa doğrudan size anlatmaları
gerektiğini söylemelisiniz.
3. Avatar kullanmaya teşvik edin. Çocukların,
oyun oynarken kendi adlarını kullanmamaları
da oldukça önemli. Ayrıca çocuklar, ev adreslerini
vermemeli veya doğum günü bilgilerini başkalarıyla
paylaşmamalılar. Bununla birlikte asla
tanımadıkları insanlara kendi fotoğraflarını da
göndermemeliler. Oyunda fotoğraf kullanılması
gerekiyorsa, çoğu çocuğun aşina olduğu avatarlar
kullanılmalıdır. Genel bir kural olarak, çocuklarınıza
mümkün olduğunca az bilgi vermenin
her zaman daha iyi olduğunu anlatmalısınız.
4. İki faktörlü kimlik doğrulama kullanın. Birçok
kişi, oyun sistemlerinin iki faktörlü kimlik doğrulaması
(2FA) sunduğunun farkında değil ancak
önde gelen oyun konsollarının çoğu bu özelliğe
sahiptir. 2FA, en bilinen yönüyle hesaplara erişim
için kişiye tek seferlik PIN kodu yollanmasıdır. Kısacası
2FA, oturum açma işlemlerini daha güvenli
hale getirmek için kullanıcıya ikinci bir güvenlik
katmanı sunar. Aynı zamanda birçok siber suçluyu
da savuşturur, çünkü tanınmayan biri bir cihaza
erişim sağlamaya çalıştığında, 2FA sistemi
erişim hakları olmayan birinin sisteme girmeye
çalıştığına dair bir bildirim gönderir.
5. Çocukların açık alanda oynamalarını sağlayın.
Ebeveynler, gündemleri yoğunken, iş ve çocukların
sorumlulukları arasında koşuştururken,
çocuklarının kendi odalarında kapalı kapılar
ardında tehlikeli olabilecek yabancılarla oyun
oynuyor olabilecekleri gerçeğini unutabiliyorlar.
Bu nedenle ebeveynler, oturma odası gibi açık bir
alana oyun sistemlerini kurmalılar ve bu sayede
neler olup bittiğini göz önünde bulundurabilirler.
6. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı
kullanın. Çocuğunuzun oyun oynarken
güvende kalabilmesini sağlamak için çevrimiçi
aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü
içeren bir güvenlik çözümü edinin. Bitdefender
Ebeveyn Kontrolü, uygunsuz içerikleri engeller,
internet erişimini belli saatlerle kısıtlar ve ebeveynlere
çocuklarının çevrimiçi aktivitelerini
uzaktan görüntüleme imkanı sunar. Bitdefender
Internet Security ve Bitdefender Total Security
ürünlerinin içerisinde yer alan Bitdefender Ebeveyn
Kontrolü aynı zamanda bağımsız bir uygulama
olarak da mevcuttur.
7. Belirli aralıklarla uygulama temizliği yapın.
Telefon ve tablette oyun oynayan çocuklar, farklı
birçok uygulama ve oyunu cihaza indirebilirler.
Bu nedenle belirli aralıklarla kullanılmayan uygulamaların
silinmesi gerekiyor. Bu sayede hem
cihazda depolama alanı açılabilir hem de arka
planda çalışarak veri toplayan ya da şarjı tüketen
uygulamalara engel olunabilir.
8. Her hesap ve cihaz için farklı ve benzersiz
parolalar oluşturun. Çocuklar oyun konsol
sistemlerinden, tablete, tabletten telefona kadar
birçok cihaz üzerinden oyun oynayabilir. Her
bir cihaza ve oyuna girişi için farklı şifreler
kullanılması gerekiyor. Zayıf parolalar siber
suçlular tarafından rahatlıkla kırılabilir ve
bu durum başka kişisel bilgilerin, kötü niyetli
kişilerin eline geçmesine neden olabilir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kaspersky, üç ay içinde tehlikeli üç popüler
mobil uygulama keşfetti
Kullanıcılara istenmeyen
reklamlar gösteren reklam
yazılımları, yıllardır
virüs kategorisi dışındaki
en popüler tehditler
arasında yer alıyor. Bu
yazılımların gelir elde
etme yöntemleri kullanıcılar için tehdit oluşturabiliyor.
Öte yandan, çok sayıda kişiye ulaşan
bu yazılımları geliştirenler önemli gelir elde
edebiliyor. Bu nedenle, geliştiriciler bu modüllerin
kullanıcılar ve siber güvenlik teknolojileri
tarafından tespit edilmesini zorlaştırmak için
yeni teknikler kullanıyor. Mobil kullanıcıları
hedef alan tehditler genellikle çeşitli web siteleri
veya resmi olmayan uygulama mağazalarından
yayılıyor. Bu faaliyetlerin getirdiği gelir
çekici olduğundan geliştiriciler hedef aldıkları
potansiyel kurban sayısını artırmaya çalışıyor.
Bunun sonucunda, bazı uygulamalar resmi
uygulama mağazalarında yer bulabiliyor. Kaspersky
uzmanlarının bulduğu uygulamalar da
bunun bir örneği oldu.
Son yapılan keşifler, bu yöntemin kullanımında
önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Kaspersky
araştırmacıları, resmi uygulama mağazasında
yer alan ve reklam yazılımı modülü
içeren üç uygulama tespit etti. Bunlardan biri
olan ve milyonlarca kez indirilen popüler bir
interaktif anket uygulaması, kurulumdan sonra
ilk reklamı göstermeden önce bir süre bekliyor.
Bu yönteme başka reklam yazılımlarında da
rastlanıyor. Uygulamanın kurulmasından ilk
reklamın gösterilmesine kadar geçen sürenin
uzun olması, kullanıcının karşısında bir anda
beliren reklamlarının kaynağının ne olduğunu
anlamasını zorlaştırıyor. Bu yöntem, uygulama
mağazalarındaki sanal ortamlar gibi koruma
Kaspersky araştırmacıları, kullanıcılara istenmeyen
reklamlar gösteren uygulamaların resmi uygulama
mağazalarında daha sık görüldüğünü belirledi. Google
Play’de yer alan ve reklam modüllerine sahip üç yeni
uygulama üç ay içinde milyonlarca kullanıcıyı etkiledi.
mekanizmalarını atlatmak için sıkça
kullanılıyor. İnteraktif anket uygulamasının
geliştiricisi, kendisine bilgi verildikten hemen
sonra reklam yazılımını kaldırdı.
Analiz edilen diğer uygulamaların yaklaşık 100
milyon kez indirildiği belirlendi. Bu uygulamalar
bir yandan ana işlevlerini gerçekleştirirken
diğer yandan uygulama kapalıyken bile akıllı
telefon kilitlendiğinde yarım ekran reklamlar
gösteriyor. Bu haberin hazırlandığı tarihte, bu
uygulamaların geliştiricileriyle iletişime geçilmesine
rağmen henüz reklam yazılımı modüllerinin
kaldırılmadığı görüldü.
Reklam yazılımları her zaman isteyerek yayılmıyor.
Bazı yasal uygulamalar bile habersiz bir
şekilde istenmeyen reklamlar yaymaya başlayabiliyor.
Bunun nedeni ise genellikle reklam
yazılımı geliştirme kitlerinin (SDK) kullanılması
ve entegre reklam kütüphanelerinin test
edilmemesi oluyor. Sonuç olarak, reklam modülleri
uygulamaların son kodlarının arasına
sızabiliyor.
“Günümüzde telefonlarımıza bağımlı yaşıyoruz.
Mobil cihazlarla çalışıyor, kişisel bilgilerimizi
paylaşıyor ve eğlenceli içerikler izliyoruz.
Bu da elbette reklam yazılımı geliştiricilerinin
dikkatini çekiyor. Buradaki sorun yalnızca reklam
yazılımlarının kullanımda çıkardığı rahatsızlık
değil. Düzgün geliştirilmeyen SDK’lar
veri sızıntılarına yol açabiliyor. Bu SDK’ları
geliştirenler, ekstra bir gelir kaynağı için kullanıcı
verilerini üçüncü taraflara satabiliyor.
Böylece kullanıcılara, kendi izinleri olmadan
özel reklamlar gönderilebiliyor. Tüm kullanıcıların
kendini rahat hissettiği bir dijital alan
var ve insanların cihazlarına güvenebilmesi
bugünlerde çok daha önemli.” diyen Kaspersky
Güvenlik Uzmanı Igor Golovin, sözlerini şöyle
tamamladı: “Reklam yazılımlarının tespit edilmesini
önlemek için kullanılan yeni yöntemler
düşünüldüğünde, bu tür uygulamaları kullanıcıların
hayatına girmekten alıkoyan güvenilir
bir mobil güvenlik çözümü kullanmayı önemle
tavsiye ediyorum.”
Kaspersky, reklam yazılımlarından korunmak
için şunları öneriyor:
• Beklenmedik şekilde davranan ve istenmeyen
reklamlar gösteren uygulamaları hemen silin.
• Uygulamayı kurmadan önce cihazda nelere
erişebileceğini görmek için istenen izinleri
kontrol edin.
• Reklam yazılımlarının da dahil olduğu çeşitli
tehditleri tespit edebilen, Kaspersky Internet
Secu-rity for Android gibi güvenilir bir mobil
güvenlik çözümü kullanın.
Sektör Market
IT network
Kadın oyunculardan turnuvalara yoğun ilgi
Dünya çapında milyonların takip ettiği dijital
E-Futbol oyun dünyası, ülkemizde de hızla ilgi
görmeye devam ediyor. Son olarak düzenlediği
Türkiye E-Futbol Turnuvası ile kısa sürede dikkatleri
üzerine çeken Master of Gamers platformu
ödüllü oyunlarıyla yepyeni heyecanlara ortak
oluyor. Son ayların popüler dijital oyunları için
espor turnuvaları düzenleyen Master of Gamers,
ilk duyurusunu yapmasının ardından 7 gün içinde
5 bin 991 oyun sever tarafından kayıt aldı. Düzenlenen
turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da
yer alması karantina döneminde dijital oyun ve
espor endüstrisinin büyüme trendinin nasıl ivme
kazandığını göstermiş oldu.
Master of Gamers, koronavirüs salgını döneminde futbol
tutkunlarının iyi vakit geçirebilmesi için düzenlediği turnuvalarla
büyük ilgi gördü. Son 1 hafta içinde düzenlediği 12
turnuva için 5.000 oyuncu katılım için kayıt oldu. Düzenlenen
turnuvalarda 485 kadın oyuncunun da yer alması karantina
döneminde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme
trendinin nasıl ivme kazandığını göstermiş oldu…
Master of Gamers kurucusu Murat Tayhan,
yoğun ilgi gören platformuyla ilgili ‘Ülkemizde
futbol severlerin evlerinde kalmasıyla birlikte
Türkiye E-Futbol Şampiyonası’nın canlı izlenmesi
ve sosyal medya rakamlarının gösterim rakamlarında
espora olan ilgide ciddi bir artış yaşandı.
Türk yayıncıların oyun içerikleri arasında en çok
tüketilen 10 oyundan 6 tanesi espor oyunu olarak
yer alıyor. Oyun severler kurduğumuz espor turnuva
platformunda sahneye çıkarak birbirleriyle
mücadele ederken profesyonel futbol oyuncu
deneyimi yaşamış oluyor. Covid-19 salgını nedeniyle
birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan
edilmesiyle birlikte dijital oyun ve espor endüstrisinin
büyüme trendi geçen seneye göre yüzde 60
bir artış gösteriyor. Master of Gamers platformu
yayın hayatına ilk merhaba dediği hafta 100 binin
üzerinde görüntülenme aldı. Oyun severlerin
içinde kadın oyuncuların artışı da tabii ki bizi şaşırtıyor.
Artık yeni dünya düzeninde herkes birer
oyuncu. Rakibiniz babanız, eşiniz, doktorunuz
veya üniversite öğretmeniniz bile olabilir” dedi.
19
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk teknoloji girişimi Thread In
Motion’dan sosyal mesafe bilekliği
Thread in Motion’ın yeni ürünü Skadi, yeni normal
çalışma düzeninde fabrika ve plazalar başta olmak
üzere çalışanların sosyal mesafe kuralına uymalarını
sağlıyor. Şirketlere iş sürekliliği noktasında yardımcı
olan Skadi, uzun pil ömrü ve kolay kullanımıyla öne çıkıyor.
Skadi’nin yıl sonuna kadar 50 ülkeye ihraç edilmesi
hedefleniyor…
Sektör Market
IT network
20
Üretim, lojistik ve depo yönetimi gibi
alanlarda hem Türkiye’de, hem dünyada
önemli şirketlerin tedarikçisi olarak
akıllı çözümler geliştiren giyilebilir
teknoloji şirketi Thread in Motion, yeni
ürünü Skadi’yi piyasaya sundu. 8 farklı
ülkeye ihracat yapan ve 150’nin üzerinde
büyük markaya hizmet veren şirketin
yeni ürünü olan akıllı bileklik, yalnızca
pandemi değil, yeni normal döneminde
de iş sağlığı ve güvenliğini bir üst noktaya
taşıyacak özellikleri bünyesinde bulunduruyor.
Çalışanlar arasında 1,5 metrelik
mesafeyi sürekli tarayan akıllı bileklik
sayesinde yeni normalle hayatlarımıza
dönmeye hazırlandığımız bugünlerde
sosyal mesafe korunurken; ofis, atölye
gibi daha ufak çalışma alanlarından,
plaza, fabrika, eğlence merkezleri, otel
gibi çok daha büyük topluluklara hitap
edebilmeye hazır şekilde tasarlanan Skadi,
geniş bir kitleye hizmet etmeye hazır
uygun maliyetli bir çözüm olarak karşımıza
çıkıyor. Skadi, ortak çalışma alanlarında
temassız giriş ve çıkışlara olanak
sağlarken, sıkça karşılaştığımız iş makinelerinde
olası çarpışmaları önlüyor ve
acil durumlarda toplanmayı kolaylaştırıyor.
Şirket CEO’su Kadir Demircioğlu
ise “1 ayda çeşitli büyüklükteki sektör,
kurum ve şirketlerden, 10 binin üzerinde
sipariş alan yeni akıllı bilekliğimiz
ile çalışan sağlığı ve iş güvenliğini tam
anlamıyla sağlarken, ihracat ile ülkemize
katma değer sağlamayı hedefliyoruz.
Hali hazırda otomotiv ve lojistik sektörlerinden
çok sayıda markayla işbirliğimiz
var ve bunu portföyümüze sürekli
eklenen sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik
yeni ürünlerimizle desteklemeye devam
ediyoruz» açıklamasında bulundu.
Fabrika ve plaza gibi kapalı
alanlarda sosyal mesafeyi
koruyor
Yüksek dayanımlı, uygun maliyetli ve
tüm bunların yanı sıra her birey ve her
sektör tarafından kullanıma hazır özellikleriyle
dikkat çeken Skadi; gün boyu
güvenli çalışma alanları oluşturarak
çalışanları tam anlamıyla koruyor. İçerdiği
yazılım platformuyla geriye dönük
tarama yapan Skadi, diğer bilekliklerle
olan etkileşimin kaydını tutarak topladığı
verileri ilgili birimlerle paylaşıyor.
Böylece kullanıcıların ne zaman, nerede,
kaç kez temas halinde olduğu tespit
edilebilirken, tek bir COVID-19 teşhisiyle
hangi kullanıcıların karantinaya ihtiyaç
duyduğunu raporlayabilen akıllı bir aygıt
olarak öne çıkıyor. Verileri merkezi
bir bulut sisteminde toplayan Skadi’nin
12 ay pil ömrüne sahip olduğu ve şarj gerektirmediği
belirtiliyor. IP67 standartlarına
uygun olarak geliştirilen bileklik,
BLE (Bluetooth Low Energy) bağlantısıyla
çalışıyor. Fabrika, plazalar, eğlence
merkezleri, oteller, spor salonları gibi her
kitleye ve sektöre uyarlanmaya hazır uygun
maliyetli bu akıllı bileklik, yeni normalde
çalışanlar işyerlerine döndüğünde
hayati önem taşıyan fiziksel mesafeyi
korumaya fayda sağlayacak.
Hedefte 50 ülkeye ihracat var
2016 yılında Endüstri 4.0 uygulamaları
için IoT odağında çözümler üretmek
amacıyla kurulan Thread in Motion’un
genç CEO’su Kadir Demircioğlu, bir teknoloji
start-up şirketi olarak kurdukları
TIM’in yeni ürünü Skadi’yi 50 ülkeye
ihraç etmek istediklerini belirtti. “1 ayda
çeşitli büyüklükteki sektör, kurum ve
şirketlerden 10 binin üzerinde sipariş
alan yeni akıllı bilekliğimiz ile çalışanların
sağlığını korurken, ihracat kanalları
ile ülkemize katma değer sağlamayı
hedefliyoruz. Hali hazırda otomotiv,
perakende ve lojistik sektörlerinden
çok sayıda markayla işbirliğimiz var.
Bu bileklik sadece pandemi döneminde
değil, hayat normale döndüğünde de iş
güvenliği ve iş sağlığı konusunda katma
değer sağlayacak yepyeni bir ürün,
unutmamalıyız ki tek bir pozitif vaka
tüm süreçleri durdurur. Skadi ile kesintisiz
ve güvenilir bir operasyon için biz
hazırız” diyerek sözlerine devam eden
Demircioğlu, giyilebilir teknoloji ürünleriyle
hızla değişen dünyanın gereksinimlerine
Thread In Motion olarak yepyeni
ürünlerle cevap vermeye ve ülke ekonomisine
de katkı sağlamaya devam edeceklerini
söyledi. TIM, Haziran ayının
sonuna kadar 20.000’den fazla üretilecek
bilekliğin ilk siparişlerini alıcılara teslim
etmek için hazır.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek
sonuçlarını açıkladı
VMware 2021 mali yılı birinci çeyrek sonuçlarına göre,
toplam gelir geçtiğimiz yıla göre yüzde 12 artarken,
abonelik ve SaaS (System as a Service, Hizmet olarak
Yazılım) geliri, geçen yıla göre yüzde 39 arttı…
Kurumsal yazılımın öncü ve yenilikçi şirketi
VMware, Inc. (NYSE: VMW), 2021 mali yılı
birinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı.
Çeyrek Değerlendirmesi
• 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre yüzde
12 artan gelirler, 2,73 milyar dolara ulaştı.
• 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre
yüzde 17 artan abonelik, SaaS ve lisans gelirlerinin
toplamı, 1,23 milyar dolar seviyesine
ulaştı.
• Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39
artan abonelik ve SaaS gelirleri, birinci çeyrekte
572 milyon dolara ulaştı.
• 2020 mali yılının birinci çeyreğinde 380
milyon dolar veya seyreltilmiş hisse başına
0,89 dolar olan GAAP net geliri, birinci çeyrekte
386 milyon dolar veya seyreltilmiş hisse
başına 0,92 dolar oldu. 2020 mali yılının
birinci çeyreğinde 535 milyon dolar veya seyreltilmiş
hisse başına 1,25 dolar olan GAAP
dışı net gelir, yüzde 21 artarak birinci çeyrekte
640 milyon dolara veya seyreltilmiş hisse
başına 1,52 dolara yükseldi.
• GAAP faaliyet geliri, 2020 mali yılının birinci
çeyreğine göre yüzde 18 azalarak 418
milyon dolar oldu. GAAP dışı faaliyet geliri
ise 2020 mali yılının birinci çeyreğine göre
yüzde 25 artarak 818 milyon dolar seviyesine
ulaştı.
• Birinci çeyreğin faaliyetlerden gelen nakit
akışı 1,37 milyar dolar, serbest nakit akışı ise
1,29 milyar dolar oldu.
• Toplam gelir ile toplam peşin elde edilen
gelirdeki ardışık değişim bir önceki yıla göre
yüzde 19’luk bir artış yakalayarak 10,1 milyar
dolara ulaştı. Toplam gelir ve toplam kazanılmamış
gelirdeki sıralı değişim, geçen yıla
göre yüzde 6 arttı.
• Abonelik, SaaS ve lisans gelirleri ile peşin
elde edilen abonelik, SaaS ve lisans geliri bir
önceki yıla göre yüzde 16 arttı.
VMware CEO’su Pat Gelsinger konuyla ilgili
olarak “Tüm dünya beklenmedik zamanlardan
geçiyor. 2021 mali yılının birinci çeyreğinde
sağlam bir performans gösterdik.
Çalışanlarımızın güvenliğini ve iyiliğini gözetmek
ve müşterilerimizin çok hızlı değişen
ihtiyaçlarına cevap vermek önceliklerimiz
oldu. Önemli hizmetler sunan müşterilerimize
önemli dijital hizmetler sunarak daha
verimli ve güvenli bir şekilde ölçeklenmelerine
yardımcı oluyoruz” dedi.
VMware CFO’su ve Kıdemli Başkan Yardımcısı
Zane Rowe ise “Birinci çeyrekte dijital
dönüşüm yolculuğunda ilerleyen müşterilerimize
yatırımlarını daha hızlı geri kazanma
ve iyileştirilmiş dayanıklılık imkanı sunduk.
Bu çeyrek aynı zamanda VMware’ın güçlü
yönlerinin ve ekonomik olarak zorlayıcı bir
ortamdaki fırsatların altını çiziyor” dedi.
Sektör Market
IT network
180 derece açılan Casper Nirvana X400 piyasaya çıktı
Türkiye’nin yenilikçi teknoloji markası Casper, maksimum
üretkenlik ve performans için yeni tasarladığı 10. Nesil işlemcili,
180 derece açılabilen ekranlı, ultra ince ve hafif ürünü
olan Nirvana X400’ü, kullanıcıların beğenisine sundu…
Casper Nirvana X400, yüksek performans
sunan güncel işlemcileri, günümüz trendlerini
takip eden ince çerçeve ve tasarımı, ultra
hafifliği, inceliği, 14” ve 180 derece açılabilen
ekranı ile iş hayatında yepyeni deneyimler
sunmayı vadediyor. Uzun ömürlü pili, yüksek
depolama alanı ve yüksek bağlantı hızı
ile iş hayatında üretken olmak isteyenler için
geliştirildi.
Yüksek performans ve hız: Gündelik iş hayatında
verimli ve hızlı bir kullanım için en
yeni 10.nesil CometLake-U işlemcilerin kullanıldığı
Casper Nirvana X400, 4.2GHz hızında
ki Core i5 veya 4.9GHz hızında ki Core
i7 işlemci seçenekleri ile kişiye özel konfigürasyon
imkanı sağlıyor. Eski nesil işlemcilere
göre yüzde 20 daha fazla performans imkanı
ile teknolojik verimlilikte kurumsal çözümler
sağlıyor.
Dünyanın en hızlı depolama bileşeni olan
M2 ve NVMe SSD versiyonları ile gündelik
işlerin süresini en aza indiren Nirvana X400,
optimal zaman ve yüksek hız sunuyor. Daha
büyük boyutta depolama isteyen kullanıcılara
2TB SSD opsiyonu sunan X400, kullanıcılara
birden fazla seçenekte konfigürasyon
imkanı sunuyor.
Mobilite ile dijital çözümler: Kurumsal çözümlerin
ve uzaktan çalışma sistemine uyumun
öneminin arttığı günümüzde Casper
Nirvana X400, 1.29 kg hafifliği ve 18.9mm
inceliği ile mobiliteyi iş dünyasına sunmak
için tasarlandı. Metalik tasarımı ve hafifliği
ile çalışanların üretkenliğini ve motivasyonunu
artırmayı amaçlayan X400, pil ömrü ile
de 10 saate varan uzun kullanımı deneyimi
sağlıyor.
Geniş ve rahat görüş açısı: Özel alüminyum
alaşımından yapılan menteşe yapısı
sayesinde 180 derece açılabilen bir ekran
sunan Nirvana X400 ekran özellikleri ile de
çalışma hayatını optimize etmeyi vadediyor.
14” boyutundaki Anti-Glare, 250NIT parlaklık
ve 1920X1080 FHD IPS ekranı sayesinde
göz yormadan yüksek çözünürlük ve canlı
renkleri deneyimleme imkanı sunuyor.
Kablolu bağlantıya ihtiyaç duymadan aynı
hızda ve verimde çalışabilmek için Intel’in
9462AC kablosuz bağlantı modülünü kullanan
Nirvana X400, maksimum 433Mpbs hızı
ve geniş kapsama alanı ile her an her yerde
çalışma deneyimi sağlıyor.
Casper Nirvana Teknik Özellikleri:
İşlemci: MAX 10. Nesil Intel® Core i7 10510U
Ekran: FHD IPS LED Ekran – 250NIT Parlaklık
Ekran Kartı: Intel® UHD Graphics 620
Depolama: 1 * M.2 SATA
Batarya: 3 cell 36Whr kapasite
Ağırlık: 1.29 kg
Boyut: 324.9* 219.5* 18.95 mm
Tasarım: Metalik Siyah
21
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Microsoft yapay zekâ destekli COVID-19
araştırmalarına 20 milyon dolar ayırdı
Sektör Market
IT network
Sağlık çalışmalarının ilerlemesinde veri toplamak,
analiz etmek ve en gelişmiş teknolojilerle
veri bilimcilerine yetenek kazandırmak
büyük önem taşıyor. Yapay zekâdan güç alan
sağlık sistemleri veri kümeleme, anlamlandırma,
tanı koyma ve tedavi adımlarının
belirlenmesinde kurumlara büyük kolaylık
sağlıyor.
Microsoft, “İyilik için Yapay Zekâ/AI for
Good” programına bu yılın Ocak ayında eklediği
“Sağlık için Yapay Zekâ adlı girişimini
COVID-19 çalışmalarının hızlanması için
seferber etti ve bu alandaki araştırmalar için
20 milyon dolarlık destek paketi duyurdu.
Bu doğrultuda Microsoft, veri bilimcileriyle,
STK’larla ve akademik girişimlerle güçlü iş
birlikleri geliştirecek. COVID-19’un önüne
geçmek için en etkin yapay zekâ araçlarına
ve bulut bilişim hizmetlerine erişim sunacak
olan girişim, belirlenen projeleri nakit hibelerle
de destekleyecek.
Microsoft’un COVID-19 ile ilgili araştırmaları
desteklerken beş alana odaklanıyor:
• İnsanlara güvenlik ve ekonomik etkiler
hakkında bilgi vermek için veri ve öngörüler.
Microsoft, COVID-19 araştırmalarına desteğini artırmak
için “Sağlık için Yapay Zekâ” girişiminin tüm imkânlarını
seferber etti. Bu alanda çalışan veri bilimcilerini güçlendirmek
ve araştırmaları hızlandırmak için 20 milyon dolarlık
destek paketi sunan Microsoft, COVID-19 ile mücadele
eden sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve akademik
araştırmacılarla iş birlikleri geliştirecek. Microsoft bu adımla,
kurumların yapay zekâ çalışmalarına, teknik uzmanlara
ve veri bilimcilerine erişimini sağlayacak…
• Aşı ve tedavilerin geliştirilmesi için tedavi
ve tanı koyma.
• Hastane alanı ve tıbbi malzeme gibi sınırlı
varlıkların sağlanması için kaynak tahsisi.
• Yanlış bilgi paylaşımını en aza indirmek
için doğru bilgilerin yayılmasına yönelik çalışmalar.
• COVID-19 üzerinde çalışmak ve anlamak
için yürütülen bilimsel araştırmalar.
Yapay Zekâ ile güçlenen
sağlık sistemi
Microsoft’un şu an sürdürdüğü iş birlikleriyle
virüsü durdurma mücadelesinde bilimsel keşif
hızı önemli ölçüde hızlandırabilir. Beyaz
Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi’ne
bağlı çalışan COVID-19 Yüksek Performanslı
Bilgi İşlem Konsorsiyumu için Microsoft,
dünyanın en güçlü bilgi işlem kaynaklarına
ve bilişim uzmanlarına erişim sunuyor.
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde
küresel bir sağlık araştırma kuruluşu olan
Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü
(IHME), COVID-19 veri görselleştirmesi
üretiyor ve tahminler yayınlıyor. Hastane
yönetimi bu verilere göre karar almaya başladı.
Sanal asistanlar da sağlık hizmetinde
daha sık kullanılmaya başlandı. Kopenhag
Acil Sağlık Hizmetleri şu anda potansiyel
koronavirüs enfeksiyonu ve tedavisinde insanları
taramak için Microsoft’un yapay
zekâ destekli Sağlık Botu hizmetini kullanıyor.
Danimarka nüfusunun 3’te 1’ine hizmet
veren kuruluşa yapılan aramalar bu servisle
2 katına çıktı. Günde yaklaşık 2000 arama
hızla değerlendiriliyor ve gerekli yönlendirmeler
hızla yapılıyor. Mart ayından bu yana
dünya genelinde sağlık kuruluşları, Microsoft
Healthcare bot hizmetlerini kullanarak
18 milyon kişiye ulaştı, 160 milyondan fazla
mesaj iletti.
Uzaktan eğitim teknolojileri
GESS Türkiye’de sergilenecek
Pandeminin sona ermesinin ardından da uzaktan
eğitim çözümleri, sınıflardaki eğitim kalitesinin artırılmasına
katkı sağlamaya devam edecek.
22
Covid-19 salgınına karşı alınan önlemler, eğitim
alanında da yeni bir süreç başlattı. Pandemi ile
birlikte Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta öğretimi
EBA uygulaması üzerinden devam ettirirken,
Türkiye genelindeki toplam 12 bin 809 özel okul
da ya mevcut teknolojik altyapılarını kullanarak
ya da dışarıdan destek alarak uzaktan eğitime
hızlı bir geçiş yaptı. Yüz yüze eğitimin, dünya
genelinde dijital ortama taşınarak artık uzaktan
öğretim şeklinde gerçekleştiği bu dönem, okulların
akademik kadroları kadar sahip oldukları teknolojik
altyapılarının da önemini ortaya çıkardı.
Ülkemizde eğitimlerin uzaktan gerçekleştirilmesine
karar verilmesinin ardından sadece eğitim
kurumlarının değil, şirketlerin de uzaktan çalıştığı
bu dönemde oldukça yaygın olarak kullanılmaya
başlanan uzaktan eğitim çözümleri, Ekim
ayında İstanbul’da kapılarını açmaya hazırlanan
GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri
Fuarı’nda sergilenecek. Web tabanlı öğrenme,
videolu eğitim, online görüşme gibi uzaktan
eğitim uygulamalarının ziyaretçilerle buluşacağı
fuarda, bu alanda hizmet veren Vedubox, Kontek
Eğitim Teknolojileri, Edupro, Advancity, Teknokta,
Funfox ile More and More gibi sektörünün lider
firmaları yer alacak.
Tarsus Turkey tarafından Milli Eğitim Bakanlığı
Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün
(YEĞİTEK) işbirliği ve Bahçeşehir Uğur
Eğitim Kurumları sponsorluğunda düzenlenecek
GESS Türkiye ve Türkiye Eğitim Teknolojileri
Zirvesi’ne uzaktan eğitim damga vuracak. Okul
yöneticileri ile teknoloji tedarikçilerini 01 – 03
Ekim 2020 tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve
Sergi Sarayı’nda buluşturacak olan GESS Türkiye
fuarında, özellikle uzaktan eğitime dair web
tabanlı yazılımlar, e-okul yönetim sistemleri,
multimedya teknolojileri, e-yayıncılık, bilişim
teknolojileri donanımları ve arttırılmış gerçeklik
uygulamaları gibi yenilikler görücüye çıkacak.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Zyxel’den KOBİ’lere “Yeni Normal” desteği
Zyxel’in yeni güvenlik duvarı USG FLEX; uzaktan
erişim desteği, yüksek ağ performansı ve esnek lisanslama
seçeneği gibi özellikleri ile öne çıkıyor.
Yapay zeka destekli bulut tabanlı ağ çözümleri
sunan Zyxel Networks, KOBİ’ler
için tasarlanmış yeni güvenlik duvarı serisi
USG FLEX’i pazara sundu. Kurumların
iş ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde analiz eden
ve pazarın taleplerine yönelik ürün geliştiren
Zyxel, yeni güvenlik duvarı serisi USG
FLEX ile işletmelerin dijitalleşmesine katkı
sağlamayı hedefliyor.
İş dünyası, pandemi ile birlikte uzaktan
çalışma modeline geçti. Herkesin odak
noktası bu yeni iş modeli oldu ve uzaktan
çalışma artık “yeni normal” haline geldi.
İşletmeler bu yeni yapıya alışmaya ve iş
süreçlerini kesintiye uğratmadan sürdürmeye
çalışırken; veri iletişim ağlarına güvenli
bir şekilde erişim ihtiyacı ise en üst
seviyeye çıktı.
KOBİ’lerin sadece yüzde 21’i
güvenlik önlemi aldı
Zyxel Networks Kanal Satış Müdürü Ömer
Faruk Erünsal’ın verdiği bilgiye göre; KO-
Bİ’lerin yüzde 44’ü evden çalışma düzenine
geçerken, bunların yüzde 79’u hiçbir
siber güvenlik önlemi almadı. Yüzde 21’i
ise virüs programları ve firewall gibi basit
güvenlik önlemleri aldı.
“Salgın nedeniyle çalışanların evlerinden
işlerini yürüttüğü yeni dönemde, korunmasız
kalan şirket ağları, önlem alınmaması
halinde çok büyük siber risklere
davetiye çıkarıyor” diyen Erünsal, Koronavirüs
salgını döneminde mikro KOBİ’lerin
yüzde 21’i siber güvenlik konusunda önlem
alırken, söz konusu önlemin “çalışan
bilgisayarlarına virüs programı” yükleme
ile sınırlı olduğuna dikkat çekti.
Bu dönemde kurum verilerine bilgisayar
ve telefonlardan uzaktan erişim sağlamasının
şirketler için büyük bir risk taşıdığını
ifade eden Erünsal “Kurum cihazlarından
veri sızıntıları sonucu oluşabilecek maddi
zarar ve itibar kayıplarının önüne geçmek
için güvenlik duvarı ile önlem alınabilir.
Siber saldırılardaki ilk savunma hatlarından
biri güvenlik duvarıdır. İşletmelerin
değerli verileri ve siber saldırganlar arasında
bir duvar örmesi gerekiyor. Hatta evden
çalışanların ev ağlarına da güvenlik duvarı
yüklemek doğru bir strateji olacaktır.
Küçük ölçekli kurumlar maalesef sınırlı
siber savunma becerisine ve savunma altyapısına
sahip ve son dönemde kolay hedef
olmaları nedeniyle özellikle hackerlar
tarafından tercih edilir hale geldi. Zyxel
Networks olarak bu noktada küçük ölçekli
işletmeleri pandemi sonrası “yeni normal
düzene” hazırlamayı kendimize göreve
edindik.
Yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz.
USG FLEX 100, USG FLEX 200 ve
USG FLEX 500 model güvenlik duvarlarının
performansı, bir önceki versiyona
kıyasla donanımsal ve yazılımsal olarak
yüzde 125 oranında artırıldı. Ayrıca ürünün
UTM performansının kapasitesi ise
yüzde 500 oranında yükseltildi. Küçük ve
orta ölçekli işletmeler için maksimum ağ
güvenliği sunan çözüm, uzaktan VPN erişim
desteği, kullanıcı dostu arayüzü, WiFi
access point yönetimi, hotspot imkanı gibi
özellikleri ile öne çıkıyor. Hepsi bir arada
mantığı ile tek bir kutuda şirketlerin tüm
güvenlik ihtiyaçlarına cevap veren güvenlik
cihazları, sınırlı bilgi işlem bütçesi bulunan
küçük ölçekli işletmelerin iş sürekliliği
ve güvenliğini garanti altına alıyor” şeklinde
konuştu.
Lokal koruma için global tehdit
istihbaratı
Günümüzün siber saldırıları; crypto jacking,
malware, ransomware çeşitleri gibi
farklı tehditlerle birlikte her geçen gün
çoğalıyor. USG FLEX serisi güvenlik duvarları,
geleceğin bilinmeyen ataklarına
karşı derinlemesine savunma sağlayarak,
tüm bu gelişmiş tehditlere karşı kusursuz
koruma sunan “akıllı bulut” sistemi ile işletmelerinin
yükünü de hafifletiyor.
Yeni normalin iş ihtiyaçları
USG FLEX güvenlik duvarı ürün ailesi, evden
çalışanların VPN üzerinden kolay bir
şekilde şirket ağlarına bağlanmalarına ve
güven içinde verimli bir şekilde çalışmalarına
olanak tanıyor. Kolay yapılandırma
özelliği ile BT ekibinin iş yükünü büyük
ölçüde azaltan cihaz, ağ yönetimi için entegre
access point controller’ı bünyesinde
barındırıyor. Böylece WiFi ağının yönetimi
için ek controller almaya gerek kalmıyor.
Esnek lisans seçeneği
Hali hazırda USG serisi bir güvenlik duvarına
sahip olan kurumlar, USG FLEX’e
terfi etmek istediğinde; USG cihazına ait
lisansı USG FLEX’e taşıyabiliyorlar. Böylece
kurumların yeniden ayrı bir lisans almasına
gerek kalmıyor.
Şirketler dilerlerse web filtreleme, kötü
amaçlı yazılımlardan korunma ve Zyxel
SecuReporter premium analitik ve raporlama
hizmeti gibi güvenlik özelliklerini etkinleştirme
lisanslarını ayrı ayrı veya toplu
bir şekilde UTM güvenlik lisansı paketi
olarak satın alabiliyor. Ayrıca her şirketin
ihtiyacına özel farklı lisans paketleri de bulunuyor.
COVID-19 vakasındaki belirsizlikler nedeniyle
hala birçok şirket personelinin evinden
çalışmaya devam ettiğini söyleyen
Ömer Faruk Erünsal sözlerine şöyle son
veriyor: “Bu süreçte bilgi işlem ağlarına
uzaktan güvenli erişim, hala en kritik iş
ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor. Küçük
işletmelerin bu ihtiyacına yönelik olarak
tasarlanan ürün USG FLEX serisi ultra
güvenlik, esnek yapı ve kullanım kolaylığı
gibi özellikleri ile öne çıkıyor. İşletmelerin
tüm iş ihtiyaçlarını karşılayan ürün
siber korsanlara karşı da kalkan vazifesi
görüyor. Zyxel’in uçtan uca güvenlik
çözümleri yelpazesi, büyük küçük her
ölçekten işletmeyi artan siber saldırılara
karşı korumak için ihtiyaç duyulan esnek,
kesintisiz ve yüksek performanslı bir ağ
altyapısı oluşturulmasına olanak tanıyor.”
Sektör Market
IT network
23
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Siber saldırganlar
e-postaları hedef alıyor
FortiGuard Labs tehdit araştırma ekipleri, siber saldırganların
korona virüs temalı e-postalar ile kullanıcıları
hedef aldıklarını ve Türkiye’nin bu tarz saldırılardan en
çok etkilenen 10 ülke arasında yer aldığını gözlemledi.
Sektör Market
IT network
24
Fortinet, Siber Tehdit Değerlendirme Programı’nı
(CTAP) kullanarak fidye yazılımı,
oltalama (phishing) ve belirli hedefe sahip
zararlı içerikler gibi kötü amaçlı içerik barındıran
e-postaların sayısında önemli bir artış
gözlemledi.
Fortinet’in bulgularına göre fidye yazılımları,
2020’nin kalan aylarında kullanıcıların
karşısına çıkacak en büyük tehlike olacak.
Geçen yıllarda şirketlerin çalışmasını engelleyerek
finansal kayıplara neden olan saldırıların
arkasında fidye yazılımları yer alıyor.
Fidye yazılımları, on binlerce uç nokta cihaz,
yüzlerce farklı bölgede binlerce uygulama ve
sunucu kullanan şirketlerin milyarlarca dolarlık
kayıplar vermesine neden olabiliyor. En
ünlü fidye yazılımlardan birisi olan Ryuk, bir
oltalama (phishing) e-postası içinde yer alan
bir URL bağlantısı üzerinden bulaşmasıyla
öne çıkıyor.
Kullanıcıların ilerleyen günlerde fidye yazılımların
yanı sıra başka tehditlerle de karşılaşma
ihtimali bulunuyor. Bu ihtimalin
arkasında korona virüs gündeminden faydalanan
ve FortiGuard Labs’ın tehdit araştırma
ekiplerinin de gözlemlediği üzere kötü
amaçlı hedeflerini başarmak için sosyal mühendislik
yöntemleri kullanılarak oluşturulan
e-postalar yer alıyor. Oltalama denemeleri,
belirli hedefi olan kötü amaçlı yazılımlar
üzerinden, siber suçlular da iki yöntemi bir
arada kullanan yöntemlerle kullanıcılara
e-postaları üzerinden ulaşıyor.
Buna örnek olarak, FortiGuard Labs, siber
saldırganların Dünya Sağlık Örgütü logosunun
kullanıldığı COVID-19 temalı yeni bir
e-posta oluşturduğunu açığa çıkardı. Profesyonel
bir şekilde hazırlanmış bu oltalama
e-postalarının en çok görüldüğü 10 ülke;
yüzde 29 ile Türkiye, yüzde 19 ile Portekiz,
yüzde 12 ile Almanya, yüzde 10 ile Avusturya
ve Amerika, her biri yüzde 1’den az olan Belçika,
Porto Riko, İtalya, Kanada ve İspanya
olarak sıralanıyor.
Fortinet’in Siber Tehdit
Değerlendirme Programı
(CTAP) riskleri ortaya çıkarıyor
Fortinet’in Siber Tehdit Değerlendirme Programı
(CTAP), kurum ağlarına saldırmak için
kullanılabilecek uygulama açıklarını belirleyerek
kurumların karşı karşıya kalabileceği
güvenlik risklerini daha iyi anlamalarına
yardımcı oluyor. Program aynı zamanda verimliliği
artırmak için hangi araçların kullanıldığını
ve bu araçların ne kadar bant genişliği
tükettiğini de gösterebiliyor. Daha sonra
bu verilerin tamamını kurumlar için güvenlik
ihlal istihbaratı oluşturmak için kullanıyor
ve küresel tehdit aktivitelerine karşı bilgi
oluşturmak için anonim bir şekilde diğer kurumlardan
elde edilen verilerle birleştiriyor.
CTAP katılımcıları, günümüzde e-postaları
için Microsoft Exchange Online’ı, Office 365’i
veya üçüncü bir partinin e-posta güvenliği
için sunduğu özelliklerin bazılarına sahip
çözümleri kullanıyor. Ancak Fortinet’te toplanan
verilere göre birçok kurum hala tehdit
altında.
Her 3.000 e-posta’dan birinde
fidye yazılım bulunuyor
Ocak ayında yapılan ve e-postaların değerlendirildiği
bir analize göre birçok kurum,
spam olan veya pazarlama içeriklerinden
oluşan e-posta trafiğine maruz kalıyor. İstenmeyen
bu trafik, bant genişliğini ve verimliliği
etkilediği gibi, kurumların kontrolü
yeniden sağlamak amacıyla bazı önlemleri
almasını gerekli kılıyor.
İstatistiklerin en ilginçleşmeye başladığı
kısım ise kullanıcıların posta kutularında
bulunan risk ihtimali yüksek e-postalar
ve bunlara iliştirilen URL bağlantılarıyla
toplanan verilerde yer alıyor. Müşterilerin
çoğunun posta kutularını korumak için halihazirda
bir güvenlik çözümü kullanmasına
rağmen siber saldırganla karşı karşıya kalma
ihtimali bulunuyor ve bu da verilerle ilgili en
kaygı verici durumu ortaya koyuyor.
Fortinet’in analizlerine göre her 3.000 e-postanın
birinde fidye yazılımın da aralarında
bulunduğu kötü amaçlı yazılım bulunuyor.
Ayrıca her 4.000 e-postanın birinde daha
önce görülmemiş bir kötü amaçlı yazılım
yer alıyor. Bunların arasında gelişmiş tehditler
veya sıfırıncı gün tehditleri hatta en yeni
fidye yazılımın bir türü bulunabiliyor. Bu
yüzden kurumların birçok e-posta güvenlik
çözümünü kullanarak oluşturduğu yöntemlerin
ötesine geçerek e-posta taraması için
kum havuzu (sandbox) teknolojilerini uygulamaya
alması çok önemli.
Fortinet, daha da detaylara indiğinde her
6.000 e-postanın bir tanesinde şüpheli bağlantının
yer aldığını açığa çıkardı. Bu bağlantıların
tamamında kötü amaçlı içerik yer
almasa dahi ilerleyen günlerde gerçekleşecek
bir fidye yazılım saldırısının başlangıç
noktası olarak kullanılıyor veya kurumun
ağını ve kritik bilgilerini ele geçirmek için
kullanılacak bir oltalama saldırısı denemesi
olabilir.
FortiMail gelişmiş tehditleri ve
veri kaybını engelliyor
Kurumun bir zafiyetinin olup olmadığını bilmesi
için öncelikle kullanılan e-posta koruma
çözümünün hala etkili olup olmadığını
ve mevcut üreticinin kullanılan çözümünün
yeterince destekleyip destekleyemeyeceğini
belirlemesi gerekiyor. Bunun ilk adımı
ise ücretsiz tehdit değerlendirme için kayıt
olmaktan geçiyor. Mevcut sistemde hiçbir
değişiklik yapmadan ve sistemin işleyişine
etki etmeden yapılan analiz sayesinde e-posta
güvenlik durumuyla ilgili yönetici özeti
içeren bir rapor hazırlanıyor ve bu rapor da
kurumların güvenlik planlamalarını yapmalarına
yardımcı oluyor.
FortiMail, e-posta güvenliğini güncellemek,
daha kapsamlı ve kullanması kolay
bir çözüm isteyen tüm şirketler için bugün
ihtiyaç duyulan gelişmiş e-posta korumasını,
görünürlüğünü sağlamasının yanı sıra
farklı yazılımlarla uyumlu bir şekilde çalışma
imkanını sunuyor. Fortinet, FortiMail’ın
ispatlanmış anti-spam, virüs koruma, FortiSandbox
Advanced Threat Protection ve
FortiIsolator Browser Isolation çözümleri ve
tüm bu çözümlerin Security Fabric tabanlı
entegrasyonu ile sunduğu içerik etkisizleştirme
ve yeniden oluşturma (CDR) özellikleri
sayesinde kullanıcıların 2020’de karşılaşabileceği
gelişmiş e-posta temelli saldırıların
üstesinden gelmesi için doğru teknik yaklaşımı
sunuyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Turizm Sektörü eski günlerine teknolojiyi
kullanarak dönecek
COVID-19 salgınının etkilerinin azalmasıyla
birlikte dünyanın birçok ülkesinde olduğu
gibi Türkiye de normalleşme sürecine girdi.
Turizm dahil olmak üzere birçok sektörde işletmeler
çeşitli kısıtlamalara tabi olarak yeniden
kapılarını açmaya başladı. Kültür ve Turizm
Bakanlığı, turizm sektöründe hizmet
veren konaklama ve diğer tesislerin uyması
gereken bir genelge yayınladı. Bu genelge
kapsamında konaklama tesislerinin temizlik,
bakım, misafir kabulü ve personel ile ilgili
tedbirler almaları, bir protokol hazırlayarak
yapılacak çalışmaları değerlendirmeleri ve
gerektiğinde güncellemeleri gerekiyor.
Ülke ekonomisinin lokomotif sektörlerinden
biri olan Turizm Sektörünün canlanarak
yeniden eski günlerine dönmesi büyük önem
taşıyor. Yurtdışı uçuşların başlaması ve
sınır kapılarının açılmasıyla birlikte ülkeye
yabancı turistler ülkeye gelmeye başlayacak.
Benzer şekilde kısıtlamaların kaldırılmasıyla
yerli turist sayısında da artış bekleniyor.
Bu noktada misafir ve çalışanların sağlığı
termal kameralar ve temassız geçiş kontrol
sistemleri, sosyal mesafe ve yoğunluk ölçüm
sistemleri ile korunacak.
Elektronik güvenlik ve iş zekası alanında
yenilikçi teknolojilerle öne çıkan Sensormatic’in
CEOsu İsmail Uzelli “Normal şartlarda
güvenlik ve verimliliğe hizmet eden teknolojilerimizi
akıllı yazılımlarla destekleyerek
pandemi ile mücadelede etkin rol oynayan
sistemlere dönüştürdük. Çünkü geldiğimiz
noktada artık en önemli şey insan sağlığı ve
iş sürdürülebilirliği. Bu bahsettiğim teknolojiler
aslında sadece şu an Corona virüsün yayılmasını
önlemek için değil, ileriki dönemde
de influenza gibi pek çok bulaşıcı hastalığın
yayılmasını kontrol altına almak için kullanılabilir.
Sonuçta çalışanların ve müşterilerin
sağlığı her zaman kurumlar için önemli”
dedi.
Kontroller misafir ve çalışanları
rahatsız etmeden temassız
teknolojiler kullanılarak yapılıyor
Tesis girişlerine yerleştirilen termal kameralar
ile ateş ve maske ölçümü misafirleri rahatsız
etmeden hızlı ve otomatik bir şekilde
yapılabiliyor. Çözüm, belirlenen sınırların
dışında bir vücut ısısı algıladığında ya da
maskesiz geçiş durumunda sesli ya da ışıklı
alarm verebiliyor.
COVID-19 salgınının etkilerinin azaltılmasında
temassız parmak izi okuma ile yüz ve
iris tanıma gibi biyometrik teknolojiler hijyen
ve sağlık açısından ön plana çıkıyor. Çalışanlar
ofislere, mutfaklara giriş çıkış yaparken
temassız teknolojileri kullanabiliyorlar.
COVID-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerden
biri olan Turizm Sektöründe misafirlerin ve çalışanların
sağlığı ve güvenliği termal kameralardan temassız
geçiş sistemlerine en son teknolojilerle geliştirilmiş
çözümlerle sağlanacak…
Hijyen sertifikasına uygun ateş
ölçüm kayıtları tutulabiliyor
Yayınlanan genelgede, otellerin hijyen sertifikası
alabilmek için çalışanların ateş ölçüm
kayıtları tutması gerekiyor. Temassız teknolojilerle
de entegre çalışan yazılım sayesinde,
bu teknolojilerden akan veriler tek merkezden
yönetilebiliyor. Çalışanların giriş-çıkış
ve ateş derecesi kayıtları otomatik olarak
tutulabiliyor, giriş-çıkış yaptıkları alanlar
yetkilendirilebiliyor ve bordrolama için anlık
veri sağlanıyor.
Kişiye özel oda kartı uygulaması
ile temassız geçiş
Temassız ödemenin kullanımının arttığı ve
kişilerin elden ele kart transferi yapmayı tercih
etmediği bu dönemde oda kartı taşıma
yerine temassız mobil geçiş kontrol çözümleri
ön plana çıkıyor. Mobil çözüm ile otel misafiri
rezervasyonunu yaptığı anda oda numarası
akıllı telefonuna düşüyor. Telefon ya
da saat gibi akıllı mobil cihaza kurulan basit
bir uygulama üzerinden çalışan bu çözüm,
doğrudan odaya çıkarak mobil cihaz ile oda
kapısını açabilme imkanı sağlıyor.
Sağlıklı ortamlar için misafir yoğunluk
kontrolü
Belirli bir alandaki insan sayısını kontrol altına
almak için kullanılan ‘Yoğunluk Ölçüm
Çözümü’ konaklama tesislerdeki restoran,
aktivite merkezi, spor salonu, hamam ve sauna
gibi noktaların girişine kurularak, ekran
üzerinden anlık yoğunluk bilgisini ekrana
getiriyor. Ekranda bekleme sürelerinin yanı
sıra yoğunluk sınırının aşılması durumunda
uyarı görülüyor. Bu şekilde işletmeler metrekareye
göre belirlenen kişi sayısı sınırlarını
kontrol edebiliyor ve ek personel ihtiyacını
ortadan kalkıyor. Ayrıca, mobil uygulama
kullanan turistik tesisler, bu verileri uygulamalarına
entegre ederek bu bilgiyi misafirlere
anlık bildirebiliyorlar.
Sosyal mesafe kuralına
teknolojik çözüm
Sosyal mesafeyi korumak için beacon teknolojisi
kullanan bileklikler de hem açık hem
kapalı alanlarda kullanılabiliyor. Kısa mesafede
haberleşerek çalışan bu bileklikler, sosyal
mesafe sınırlarının altındaki durumlarda
otomatik uyarı verebiliyor.
Misafirlerin gönül rahatlığı için
şeffaf alanlar
Restoran, kafeterya veya mutfak gibi özel
hijyen gerektiren alanların IP kameralardan
alınan anlık görüntüsü bulut teknolojisi
kullanarak canlı olarak otel misafiri
ile paylaşılabiliyor. Görüntülere web
sitesinden ya da özel bir uygulama üzerinden
ulaşılabiliyor. Hijyen konusunda
tedirginlik yaşayan otel misafirleri anlık
izleyebildiği görüntüler sayesinde hijyen
kurallarına uyulduğundan emin olarak
gönül rahatlığı ile tatil yapıyorlar.
Sektör Market
IT network
25
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Vodafone, “Açık İnovasyon Platformu”
ile e-atık yönetiminde dönüşümün öncüsü olacak
Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık yönetimi
için harekete geçen Vodafone, soruna sistemsel bir çözüm
getirmek amacıyla “Açık İnovasyon Platformu” kurmaya
hazırlanıyor. Dünya Çevre Günü vesilesiyle tanıtılan platformda,
“E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve
döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yanıt aranacak…
Sektör Market
IT network
26
“Amaç odaklı bir şirket olma” hedefiyle faaliyetlerini
sürdüren Vodafone, çevresel sürdürülebilirlik
alanında öncü adımlar atmaya devam ediyor.
Tüm dünyanın ortak meselesi haline gelen e-atık
yönetimi konusunda harekete geçen Vodafone, soruna
sistemsel bir çözüm getirmek amacıyla “Açık
İnovasyon Platformu” kuruyor. Dünya Çevre Günü
vesilesiyle tanıtılan platformda, üniversite öğrencilerine,
yeni mezunlara, genç girişimcilere ve girişimci
adaylarına açık çağrı yapılarak, katılımcılardan
“E-atık meselesine nasıl kapsayıcı, sistematik ve
döngüsel çözümler üretiriz?” sorusuna yönelik yenilikçi,
teknolojik ve sürdürülebilir çözüm önerileri
geliştirmeleri istenecek. İTÜ Vodafone Future Lab
aracılığı ile katılımcılara eğitim, koçluk, mentorluk
desteği de sağlanacak.
Vodafone, e-atık yönetiminin önemine dikkat çekmek
amacıyla bir rapor da hazırladı. REC Türkiye
işbirliğiyle hazırlanan “Atığın Ötesinde” isimli araştırma
raporunda, dünyada ve Türkiye’de e-atıkların
mevcut durumu analiz ediliyor; bu alanda acil çözüm
bekleyen sorunlara işaret ediliyor.
Konuya ilişkin düzenlenen online sohbet toplantısında
gazetecilerle bir araya gelen Vodafone Türkiye
İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları
söyledi: “Vodafone olarak, yaptığımız her işin bir
amaca hizmet etmesi, bir amaca dokunması gerektiğine
inanıyoruz. Özellikle elektronik atıklar konusuna
büyük önem veriyoruz. Dünyada en hızlı artış
gösteren atık kollarından biri olan e-atıklar, doğru
yönetilmediğinde hem çevreye hem de insan sağlığına
büyük zarar veriyor. Bu tespitten hareketle,
bu kez farklı düşünerek geleceğin dijital dünyasının
ihtiyaçlarına yine dijitalleşmeyi kullanarak yanıt
veren bir platform tasarladık. Platformumuzun çıkış
noktasını elektronik atıklar, rotasını inovasyon
olarak belirledik. Açık İnovasyon Platformumuz ile
karmaşık bir mesele olan elektronik atık konusunda
çok paydaşlı bir çözüm ortamı oluşturmak, hayata
geçirilecek somut çözümler üretmek istiyoruz. Aslında,
alışılmışın dışına çıkarak, bir karar verip proje
yapmıyoruz; ne yapacağımıza karar vermek için bir
platform kuruyoruz. E-atık konusunda radikal bir
işbirliğine ihtiyaç var. Açık İnovasyon Platformu ile
farklı bakış açılarını harmanlayıp sistemsel bir dönüşümün
öncüsü olmayı hedefliyoruz. Katılımcı bir
anlayışla herkesi kapsayan bir platform kurarak ve
dijitalleşmenin de gücünü kullanarak, daha organik,
daha sürdürülebilir bir yöntemle sonuca ulaşmak
istiyoruz. Bu platform kanalıyla ortaya çıkacak
fikirleri doğru bir şekilde olgunlaştırıp hayata geçirebilirsek,
mutlu olacağız; amacımız bu. Platformumuzu
oluştururken, hem açık inovasyon sürecinde
yanıt arayacağımız sorulara zemin oluşturması,
hem de e-atık konusunda kamuoyunda farkındalık
yaratılması amacıyla kapsamlı bir araştırma da
yaptık. E-atık gibi çok boyutlu ve paydaşlı bir konuyu
derinlemesine irdeleyerek hem bu konudaki sorumluluğumuzu
yerine getirmek, hem de sektörün
iyileşmesine öncülük etmek istiyoruz.”
REC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Onur Akpulat
ise şöyle konuştu: “Son yıllardaki teknolojik gelişmeler
ve tüketim alışkanlıklarıyla birlikte çok hızlı
artış gösteren e-atıkların yönetimi çok boyutlu ve
çok taraflı bir süreç. Etkin yönetildiği takdirde çevre
ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri asgariye
indirmenin yanı sıra, doğrudan veya dolaylı
ekonomik ve sosyal kazanımlar elde etmek mümkün.
Ancak, geldiğimiz noktada ürünlerin sadece
ömrünü tamamlayıp e-atığa dönüştüğü son aşama
değil döngüsel ekonomi yaklaşımı çerçevesinde
hammadde eldesi, imalat, kullanım ve atık yönetimi
gibi farklı yaşam döngüsü aşamalarındaki ekonomik,
çevresel ve sosyal etkiler bir bütün olarak ele
alınmalı. Hammadde ve enerji gereksiniminin her
zamankinden daha fazla öne çıkacağı bir dönemde
e-atık yönetiminin aksamaması için hedef ve tedbirlere
sıkı sıkıya bağlanmalıyız. E-atıklar, dünyada
olduğu kadar ülkemizde de en zorlu atık yönetimi
başlıklarından birisi. Bu çalışmada uluslararası ve
ulusal literatürü tarayarak konu ile ilgili en güncel
yayınlardan elde ettiğimiz mevcut durum bilgileri
ve sorun tespitlerini derledik. Bu bulguları, konunun
kilit paydaşları ile gerçekleştirilen anket çalışmaları,
bire bir görüşmeler ve uzman görüşleri ile destekledik
ve teyit ettik. Tüm bu bilgilere dayanarak, Türkiye’de
e-atık oluşumunu azaltabilmenin ve etkin bir
e-atık yönetimi sağlayabilmenin önündeki başlıca
engelleri ortaya koyduk. Takip eden süreçte bu sorunlara
yaratıcı çözümler ve döngüsel iş modelleri
arayışı içinde olacağız.”
Yılda 62,5 milyar doların
üzerinde ekonomik fırsat
yaratabilecek
Rapora göre, dünyada en hızla artan atık türü olarak
e-atıkların doğru yönetilmesi gitgide daha önemli
hale geliyor. Dünya Ekonomik Forumu verilerine
göre, e-atık miktarının yılda yüzde 3-4’lük bir artış
hızı ile 2021 yılında 52 milyon tona, 2050 yılında ise
120 milyon tona ulaşması bekleniyor. Diğer yandan
Avrupa Komisyonu, Türkiye’deki toplam e-atık
miktarının 2024 yılına gelindiğinde 672 bin tona
ulaşacağını tahmin ediyor. E-atıklar uygun yöntemlerle
geri dönüştürülürse, dünya çapında yılda
62,5 milyar doların üzerinde bir ekonomik fırsat
yaratabilecek. Atılan tüm elektronik ürünlerin toplandığı
ve sonrasında değerli malzemelerin veya bileşenlerin
yeni ürünlere yeniden entegre edildiği bir
sistem; hammadde, enerji ve atık bertarafı ihtiyacını
azaltacak, ekonomik büyüme ve yeni iş fırsatları yaratacak.
E-atık yönetiminde 7 başlık
önemli
Raporda ayrıca, tüm dünyanın meselesi haline gelen
e-atık yönetimi konusunda odaklanılması gereken
7 ana başlığa işaret ediliyor. Bu başlıklardan “kritik”
olanlar Sınırlı Kamuoyu Bilinci, Yaşam Döngüsü
Uygulamalarındaki Belirsizlikler, Yetersiz Toplama
Altyapısı olarak sıralanırken; diğerleri ise Kayıtdışı
Faaliyetler, Piyasaya Sürülen Ürün ve Oluşan E-atık
Miktarlarının Tespitine İlişkin Belirsizlikler, Sınırlı
Kamu Kapasitesi ve Mevzuat Eksikliği, Standart-altı
ve Yetersiz İşleme Tesisi olarak ifade ediliyor. Söz
konusu 7 maddenin ivedilikle çözüme kavuşturulması
gerekiyor.
6 aylık maraton başlıyor
“Açık İnovasyon Platformu” ile katılımcılar geliştirecekleri
çözüm önerilerinde ürün ve hizmet sistem tasarımı,
geri kazanım ve toplama süreçlerinin etkinleştirilmesi,
kolay geri dönüşüm için tasarım ve elektronik
cihazların yaşam süresi gibi konulara odaklanacak.
Alınan başvurular Seçici Kurul tarafından ön elemeye
tabi tutulduktan sonra seçilen fikirler için ön kuluçka
süreci başlayacak. Bu dönemde, takımların meselenin
özüne dair derinleşmeleri ve çözüm önerilerini test
etmeleri sağlanacak. Ayrıca, seçilen fikirler için İTÜ
Vodafone Future Lab’de eğitim, koçluk, mentorluk
desteği de sunulacak. Ardından, en etkili 2-3 fikir belirlenecek
ve seçilen takımlar Vodafone’un desteğiyle
çözüm önerilerini test edecek. Yaklaşık 6 ay sürmesi
planlanan süreç, tamamen dijital ortamlarda ve online
olarak yürütülecek.
E-atıklarının %85’ini geri
dönüştürüyor
Tüm dünyada 2025 yılına kadar e-atıkların yüzde
100’ünün geri dönüştürülmesini hedefleyen Vodafone,
Türkiye’de de operasyonlarından kaynaklı
çevresel etkisini daha az atık üretimi ve daha az
doğal kaynak kullanımı ile azaltırken, ürettiği atığı
geri dönüştürüyor. Bu kapsamda, başlıca e-atıkları
olan cep telefonu ve diğer bilişim ekipmanlarının
yüzde 85’ini geri dönüştürüyor, yüzde 14’ünü ise
tekrar kullanıyor. Diğer yandan, arızalı veya hasarlı,
kullanılmayan şebeke ekipmanlarını ikinci el olarak
satarak tekrar kullanılmasını hedefleyen ikinci el
projesi, akıllı telefon kiralama hizmeti, cep telefonu
değişim kampanyası gibi çalışmalarla da döngüsel
ekonomiye katkıda bulunuyor. Vodafone ayrıca,
geçen yıl hayata geçirdiği “Bu Atıklar Kod Yazıyor”
projesiyle, çalışanlarının ve iş ortaklarının getirdiği,
kullanım ömrünü tamamlamış, çalışmayan elektronik
atıkları topluyor ve bu atıkların lisanslı geri
dönüşüm firması tarafından geri dönüştürülmesini
sağlıyor. Vodafone, geri dönüşümden elde edilen
ekonomik gelirle, Türkiye Vodafone Vakfı ve Habitat
Derneği işbirliğiyle yürütülen “Yarını Kodlayanlar”
projesi kapsamında Mardin, Samsun, Gaziantep ve
Adana’da kodlama sınıfları açtı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Ekin Smart City Solutions’a Almanya ve
Fransa’dan iki ödül birden
Yazılım, donanım ve tasarımlarını Türk
mühendislerin geliştirdiği dünyanın ilk
akıllı devriye aracı Ekin Patrol G2 ve dünyanın
ilk akıllı devriye bisikleti Ekin Bike
Patrol, iki yeni ödülle başarılarını taçlandırdı.
Ekin Patrol G2, otomotiv
kategorisinin inovasyon 1.’si
oldu
Ekin Patrol G2, farklı sektörlerden, geleceği
şekillendiren ve hayatı iyileştiren ürün
ve çözümlerin değerlendirildiği German
Innovation Awards’ta “Excellence in Business
to Business – Otomotiv” kategorisinde
birincilik ödülünün sahibi oldu ve sahip
olduğu çok sayıda uluslararası ödül arasına
bir yenisini daha ekledi.
Hareket halindeyken plaka tanıma, yüz
tanıma, park ve hız ihlal tespiti yapabilen
Ekin Patrol G2, eşsiz yetenekleri sayesinde
bir polis aracını akıllı devriye aracına dönüştürüyor.
Sabit sistemlerin bulunmadığı
yerlerde 360 derecelik gözetim yapabilen
tak ve çalıştır tasarımlı ürün, tepe lambası
konseptindeki tasarımı ile her türlü araçta
kullanılabiliyor. Kara listede yer alan araç
ve yüzleri tanıyabilen sistem, olay anında
sesli ve görsel alarm vermesinin yanında,
kontrol merkezini de konum gibi gerekli
bilgileri aktararak uyarabiliyor.
Geleceğin akıllı şehir çözümlerini geliştirerek alanında
dünyaya öncülük eden şirket, Ekin Patrol G2 ile German
Innovation Awards, Ekin Bike Patrol ile DNA Paris
Design Awards tarafından ödüllendirildi…
Ekin Bike Patrol, tüm
bisikletleri akıllandırıyor
Hareket halindeyken plaka tanıma ve park
ihlal tespiti yapabilen dünyanın ilk ve tek
akıllı devriye bisikleti Ekin Bike Patrol ise
DNA Paris Design Awards’ta Araç, Ulaşım ve
Aksesuarlar kategorisinde mansiyon ödülünün
sahibi oldu.
Ekin Bike Patrol, kompakt boyutları sayesinde
esnek bir kullanım alanı sağlıyor. Tak-çalıştır
yapısıyla her bisiklet, motor, skuter ve
benzeri araçlar hızlıca entegre edilebilen
sistem, mevcut tüm mobile araçlara ek bir
donanım gerektirmeden akıllandırıyor.
Modern şehirleri daha akıllı ve
güvenli bir hale getirmek için
çalışıyoruz
Ödüller hakkında konuşan Ekin Smart City
Solutions Yönetim Kurulu Başkanı Akif
Ekin, “Tüm dünya akıllı şehirlere doğru hızla
yol alırken, Ekin Smart City Solutions olarak
bu alanda inovasyonun çok daha önemli olduğunu
düşünüyoruz. Dünyada bir ilk olma
özelliğine sahip akıllı çözümlerimiz ile akıllı
şehirlerde güvenliği bir adım öteye taşıyoruz.
Ekin Patrol G2 ve Ekin Bike Patrol ile,
tak ve çalıştır sistem sayesinde otomobiller
ve iki veya daha fazla tekerlekli tüm araçlar
akıllı yetenekler kazanıyor. Bu sayede
sabit sistemlerin bulunmadığı yerlerde, suç
ve ihlal tespitini çok hızlı biçimde yaparak
hem devriyedeki çalışanları hem de kontrol
merkezini uyarabiliyoruz. Almanya ve Fransa’daki
iki önemli tasarım yarışmasından
aldığımız ödüller bizi daha da heveslendirdi.
Ezber bozan ekibimiz ve ürünlerimizle modern
şehirleri daha akıllı ve güvenli bir hale
getirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden
devam edeceğiz” dedi.
Sektör Market
IT network
Ericsson Response, 20 yıldan bu yana
acil durumlar için bağlantı sağlıyor
Ericsson Response’un
misyonu oldukça basit:
Kriz bölgesindeki iletişim
hizmetleri hızlı bir
şekilde çalışır hale getirildiğinde,
insani yardım kuruluşları ve çalışanları
daha koordine bir şekilde çalışabilir hale getirerek
kritik önem taşıyan yardımları kriz bölgesine
daha hızlı ulaştırabiliyor.
UN World Food Programme, UN Emergency
Telecommunications Cluster, UNICEF, Swedish
Civil Contingencies Agency ve Save the Children
gibi küresel organizasyonlarla iş birliği yapan
Ericsson, şu ana kadar dünyanın 40 ülkesinde
60’ı aşkın insani yardım görevinde bağlantı ve
teknik destek sağladı. Bunlar arasında Dominika
ve Porto Riko’daki Maria Kasırgası ve Mozambik’teki
Idai Kasırgası gibi doğal afetler; Afrika’nın
batısındaki Ebola krizi gibi tıbbi acil durumlar;
Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kongo
Demokratik Cumhuriyeti’ndeki gibi uzun süredir
devam eden krizler yer alıyor.
2000 yılında Ericsson Response’u kuran ekibin
zamanlarının çok ötesinde olduğunu ifade
Ericsson’ın insani yardım çalışmalarında bulunan çalışanlara
ve olağanüstü durumlardan etkilenen bölgelerdeki insanlara
bağlantı hizmeti sunmaya odaklanan insani yardım programı
Ericsson Response, 20’nci yılını kutluyor. Program insani
yardım görevlerinde kritik rol oynuyor…
eden Ericsson Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Sorumluluk
Başkanı Heather Johnson, “Ekibimiz,
akıllı telefonlar çıkmadan yedi yıl önce iletişim
teknolojilerinin gücünü ve felaket döneminde
oynayabileceği rolü anlayarak Birleşmiş Milletler’le
iş birliği yaptı. İnsani yardım çalışanlarının
işlerini daha etkili yapmalarına ve daha çok hayat
kurtarabilmelerine olanak tanımak amacıyla,
felaket bölgesinde kurulan bağlantı sayesinde en
etkili şekilde yardım sağlayabileceği gerçeğini bir
kez daha ortaya koydu” dedi.
Ericsson Response günümüzde UN World Food
Programme (Dünya Gıda Programı) tarafından
yönetilen ve insani acil durumlarda ortak iletişim
hizmetleri sunmak üzere dünya genelinde birçok
organizasyonun bir araya gelerek oluşturduğu
UN Emergency Telecommunication Cluster’da
(Acil Durum Telekomünikasyon Birliği) çok
önemli bir görev üstleniyor.
Şu anda dünya genelinde ürün ve iletişim
uzmanları, saha mühendisleri, geliştiriciler ve
daha fazlasından oluşan 150 gönüllünün yer aldığı
program, 32 ülkede 50›yi aşkın şehri kapsıyor. Her
yıl 20 ila 30 yeni gönüllünün katıldığı programda,
gönüllüler insani krizlere müdahele ve ağ dağıtım
çözümleri konusunda eğitim alıyorlar. Yeni
gönüllülerin katılabileceği yerel geliştirme etkinliklerine
de katılan gönüllülerin sahada tam bir
uyum içinde çalışabilmeleri için ETC ile birlikte
çeşitli eğitimler ve tatbikatlar düzenleniyor.
27
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Arçelik, 2030 sürdürülebilirlik
hedeflerini açıkladı
“Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın” vizyonuyla
sürdürülebilirliği iş modeli olarak benimseyen Arçelik,
2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini
açıkladığı 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı…
Sektör Market
IT network
28
Sürdürülebilirlik alanında sektöre liderlik
eden Arçelik; Türkiye, Romanya, Birleşik
Krallık, Rusya, Fransa, İsveç, Çin, Norveç,
Finlandiya, Güney Afrika, Tayland ve Danimarka
olmak üzere 12 ülkedeki operasyonları
ile ilgili gelişmeleri paylaştığı 2019
Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladı. İş
stratejilerini “Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın”
vizyonuyla belirleyen Arçelik, raporda
2030 yılına doğru kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini
açıkladı.
Şirketin 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu ile
ilgili değerlendirmelerde bulunan Arçelik
CEO’su Hakan Bulgurlu, “Sürdürülebilir bir
dünyanın bugünden atacağımız adımlarla
mümkün olacağı inancıyla ‘Geleceği
İyileştiren Teknoloji’ çatı yaklaşımımızı
belirledik. Global yaygınlığımız, geniş
paydaş ağımız, gezegeni, yaşamımızı ve
işimizi iyileştiren teknolojilerimizle çevresel
ve sosyal sorunların çözümü için somut
adımlar atıyoruz” dedi. Arçelik’in 2030
hedeflerine dikkat çeken Bulgurlu, şunları
söyledi: “Global üretim tesislerimizde kullandığımız
elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir
enerji kaynaklarından sağlamayı,
atık geri dönüşüm oranımızı yüzde 99’a,
ürünlerimizde kullandığımız geri dönüştürülmüş
plastik oranını ise yüzde 40’a çıkartmayı
hedefliyoruz. Tüm dünyayı kısa sürede
etkisi altına alan COVID-19 pandemisi,
çevremizin, ekosistemin, biyoçeşitliliğin ve
doğal kaynakların korunmasının, en önemli
sorumluluklarımız olduğunu bizlere bir
kere daha hatırlattı. Pandemi sonrası sürdürülebilirliğin
tüm şirketler için bir iş modeli
haline geleceğine inanıyoruz. İnsanlar, satın
alım kararlarıyla şirketlere çevresel ve sosyal
konularda sorumluluk almaları gerektiğini
net olarak ifade edecektir.”
Üretimde ürün başı enerji
tüketimi ve su çekimi %45
azalacak
Arçelik, raporda “Gezegenimizi İyileştiren
Teknoloji” başlığı altında şirketin iklim krizi
ve diğer çevresel sorunlara karşı belirlediği
hedefleri paylaştı. Buna göre şirket, 2030
yılına kadar 15 MW gücünde yenilenebilir
enerji sistemi kurmayı, Güney Afrika, Rusya,
Türkiye, Romanya, Çin, Tayland ve Pakistan
operasyonlarında ürün başına enerji tüketimini,
baz yıl kabul ettiği 2015 yılına göre
yüzde 45 azaltmayı hedefliyor. Arçelik 2019
yılında üretimde ürün başı enerji tüketimini
Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika
operasyonlarında 2010 yılına kıyasla yüzde
43,5 oranında azalttı. 2025 yılında Türkiye’de
üretim tesislerinde karbon nötr olmayı
hedefleyen Arçelik, 2030 yılında ürün başına
su çekimini yine 2015 baz yılına göre yüzde
45 azaltmayı hedefliyor. Şirket, 2019 yılında
Türkiye, Romanya, Çin, Rusya ve Güney Afrika
operasyonlarındaki ürün başına ortalama
su çekimini 2012 baz yılına göre yüzde 52
oranında azaltarak 2020 hedeflerine ulaştı.
Kadın yönetici oranı 2030’da
%30’a yükselecek
Arçelik, “İşimizi İyileştiren Teknoloji” başlığı
altında ise tedarik zinciri ve bayileri başta olmak
üzere tüm paydaşlarına ilham vermeye
odaklanarak çalışanlara yönelik hedeflerini
verdi.
Kadın yönetici oranını 2019 yılında yüzde
18,6’ya yükselten Arçelik, 2030 yılında bu
oranı yüzde 30’a yükseltmeyi hedefliyor. Arçelik,
bu yılki raporunda çalışanların yüzde
50’sinden fazlasının her yıl en az bir gönüllülük
aktivitesine katılması için yüreklendirmeyi
de hedefler arasında koydu.
80 milyon kişinin sağlıklı
yaşam konusunda
farkındalığı artırılacak
“Yaşamı İyileştiren Teknoloji” kapsamında
da Beko markası ile sağlıklı nesiller yetiştirilmesine
destek olmak amacıyla sürdürülen
çalışmalarla 2030 yılına kadar 80 milyon
kişinin sağlıklı yaşam konusunda farkındalığının
artırılması hedefleniyor. Grundig
markasıyla gıda israfı ile mücadele ve tüketim
bilincini artırmak amacıyla yürütülen
projeler ile 500 bin kişiye 1 milyon öğün ulaştırmak,
1200 ton gıda atığının önüne geçmek
ve 3,5 milyon kişinin gıda israfıyla ilgili farkındalığını
artırmak amaçlanıyor.
Arçelik’in 2019 yılında
sürdürülebilirlik alanında
diğer dikkat çeken ilerlemeleri
şöyle;
• Sürdürülebilirlik Raporu kapsamındaki işletmelerde
233 adet enerji verimliliği projesi
uygulamaya geçirildi. Bu proje ve iyileştirmeler
sayesinde 64.000’i Türkiye’de olmak üzere
yaklaşık 90.000 GJ enerji tasarrufu elde edilirken,
sera gazı salımı da 7.180 ton azaltıldı.
Verimlilik projeleriyle 1,03 milyon Euro’luk
tasarruf sağlandı.
• Tüm fabrikalardaki su verimliliği ve atık
azaltım projeleriyle 400.000 Euro tasarruf
elde etti.
• Türkiye işletmelerinde üretilen ürün ambalajlarında
ortalama yüzde 77 oranında geri
dönüştürülmüş 15.878 ton kutu kullanarak
270.748 ağacın kesilmesini engelledi.
• Eskişehir ve Bolu’daki AEEE geri dönüşüm
tesislerinin 2014 yılında devreye alınmasından
itibaren 2019 sonuna kadar yüksek enerji
tüketen eski ürünlerin şebekeden elektrik
tüketmesinin önüne geçilmesi ile toplamda
299 GWh, yani yaklaşık 36 milyon hanenin
günlük elektrik tüketimi kadar enerji tasarrufu
elde etti. Bu miktar 2,5 MW gücünde 46
adet rüzgâr türbininin yıllık enerji üretimine
eş değer. Bu sürede geri dönüştürülen atık
ürünlerle yaklaşık 143.000 ton CO2 salımının
da önüne geçildi. Ek olarak, eski teknolojiye
sahip ürünleri çevre dostu yeni ürünlerle
değiştirerek 6,2 milyon ton su tasarrufu
sağlandı.
Sürdürülebilirlikte Sektör
Liderliği
Arçelik 2019 yılında sürdürülebilirlik
alanında yaptığı tüm bu çalışmalarla
ulusal ve küresel platformlarda lider
pozisyonunu pekiştirdi. Kurumsal sürdürülebilirlikte
altın standardı temsil eden ve
dünyanın en büyük şirketlerinin sürdürülebilirlik
performanslarını değerlendiren Dow
Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde (DJSI)
bir ilki gerçekleştirerek Dayanıklı Ev Aletleri
Endüstri Lideri seçildi. DJSI Gelişmekte Olan
Piyasalar Kategorisi’nden üç yıl üst üste Endeks’e
girmeyi başaran Arçelik, aynı zamanda
listelenen tek Türk sanayi şirketi konumunda
bulunuyor.
Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi,
MSCI Sürdürülebilirlik Endeksi ve FT-
SE4Good Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi’ne
de girmeye devam ederek başarılarını
sürdüren Arçelik, 2019 yılında ayrıca T.C.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sıfır Atık
Özel Sektör Ödülü’ne layık görüldü.
Arçelik, iklim değişikliğiyle mücadele alanındaki
çalışmalarıyla dünyanın en önemli
çevre girişimlerinden biri olan Karbon Saydamlık
Projesi’nin (Carbon Disclosure Project-CDP)
2019 İklim Programı’nda A- derecesi
alarak Türkiye’de CDP 2019 İklim Programı’nda
en yüksek dereceyi alan şirketlerden
biri oldu. Şirket, CDP 2019 Su Programı’nda
ise B derecesini aldı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Hayvancılık sektöründe artan maliyetlere
yerli çözüm “Sürüm”
Covid-19 sebebiyle üretimlerin neredeyse durduğu,
Dünya çapında yaşanan ekonomik zorluklardan
dolayı maliyetlerin sürekli arttığı bu
dönemde küçük-büyük her işletme dijitalleşme
yolunda hızla ilerliyor. Hayvancılıkla uğraşanların
yardımına ise Türk startup Sürüm yetişti.
Cool Digital Solutions yazılımıyla hayata geçirilen
Sürüm, akıllı telefonlar aracılığıyla süt ve
besi işletmelerinin sürü takibini yapmalarını
kolaylaştırarak, maliyetlerini etkin şekilde yönetmelerini
sağlıyor.
Girişimcilere web ve mobil dünyasında daha
görünür olmaları için projelerinde destek olan
Cool Digital Solutions tarafından yazılımı yapılan
Sürüm, Hayvancılık sektöründe Sürüm
Sürü Takip ve Danışmanlık Uygulaması ile kullanıcılara
çözüm ve verimlilik odaklı çözümler
sunuyor. Sürüm, Süt ve Besi işletmelerinin sürü
takibini yapmalarını kolaylaştırarak, maliyetlerini
etkin şekilde yönetmelerini sağlıyor.
Bulut altyapısıyla güvenli kayıt
Sürüm, yetiştiricilerin genellikle zorlukla tuttukları
süt ve tohumlama kartlarını dijitalleştirerek,
bulut altyapısıyla güvenli bir şekilde kayıt altına
alıyor. Uzman Veteriner Hekimleri ile ücretsiz
rasyon ve sürü bakım danışmanlığı sunan Sürüm,
yetiştiricilerden yoğun ilgi görüyor.
Akıllı telefonların kullanımındaki artışla birlikte birçok
sektörde olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta da pratik
çözümler üretiliyor. Online platformlar sayesinde takibi
kolaylaştıran çözümler verimliliği artırıp, maliyetleri
azaltarak gelecek vadediyor…
Akıllı telefonlarda ücretsiz
olarak kullanılabiliyor
Sürüm Sürü Takip ve Danışmanlık uygulaması,
iOS ve Android üzerinden indirilerek tüm
akıllı telefonlarda ücretsiz olarak kullanılabiliyor.
Uzman veteriner hekimler tarafından
yetiştiricilerin ihtiyaçları detaylı bir şekilde
analiz edilerek tasarlanan uygulama, herhangi
bir sayı ve kullanım süresi kısıtlaması olmadan
istenen sayıda hayvan kaydının oluşturulmasına
izin veriyor.
Tedavi amaçlı olmayan tüm
sorulara 24 saat içerisinde
cevap
Kullanım kolaylığı sayesinde her yaştan yetiştiricinin
rahatlıkla kullanabildiği Sürüm’ü,
uygulama marketlerinden ücretsiz olarak indirenler,
hayvanları hakkında veri girişlerini bu
platform üzerinden yapıyorlar. Yem maliyetleri
ve hayvanların durum takibini de sağlayan Sürüm,
böylece üretimin karlılığının da hesaplanmasını
sağlıyor. Sürüm Ekibi’nin uzman veteriner
hekimleri, tedavi amaçlı olmayan tüm
sorulara 24 saat içerisinde cevap veriyor.
3 bini aşkın indirme, 500
aktif kullanıcıya aynı anda
ulaşabilme
Sürüm’ü kullanan yetiştiriciler maliyetlerinin
azalmasıyla rahat bir nefes aldıklarını ve verimliliklerinin
arttığını belirtiyor. 3 bini aşkın
indirme ve döneme bağlı olarak 500 aktif kullanıcıya
kadar ulaşan uygulama, yetiştiricilere
destek oluyor.
Sektör Market
IT network
Radore ve KubeSphere Ortaklığı ile yerli bulut
hizmetleri seviye atlıyor
Radore Veri Merkezi, konteyner bazlı bulut altyapılarına
yönelik açık kaynak kodlu yönetim
platformu KubeSphere ile teknolojik iş birliğine
imza attı. Bu kapsamda KubeSphere’in tüm
konteyner servis orkestrasyonları Radore Veri
Merkezindeki yerel sunucular üzerinden yerel
veri ile sağlanacak. Böylece KVKK, BDDK ve
diğer tüm yerli bilişim regülasyonlara uygun
şekilde servis bazlı hizmet sunulması amaçlanıyor.
Radore ve KubeSphere iş ortaklığı sayesinde
kullanıcıların alacağı yerli konteyner
hizmetleri ile servis bazında (as a service)
hizmetleri, gerçek anlamıyla Türk lirası
üzerinden ücretlendirmek ve kullandığın
Türkiye’nin Veri Merkezi Radore ve açık kaynak kodlu bulut
konteyner yönetim platformu KubeSphere yeni bir iş
ortaklığına imza attı. Türkiye’de sunulan bulut bilişim çözümlerine
yeni bir soluk ve çeşitlilik getirecek olan bu iş
birliği, yerli olarak sunacağı bulut üzerinde konteyner orkestrasyonu
ve yönetimi imkanları ile yabancı servis sağlayıcı
teknolojilerine olan bağımlılığı da azaltacak…
kadar öde modeliyle sunmak da mümkün
olacak. Aynı zamanda iş birliği kapsamında
Radore, KubeSphere’in Türkiye ve çevre
ülkelerdeki temsili, entegrasyonu, eğitim ve
teknik destek faaliyetlerinden de sorumlu olacak.
Bulut alanında, konteyner, docker, mikro servisler
ve bunları yöneten Kubernetes ortamları
“geleceğin altyapı teknolojisi” olarak kendini
artık ispat etmiş durumda. Yazılım dünyasında
içinde bu kavram ve teknolojileri içermeyen
projelerin başarılı şekilde yönetilme şansı ciddi
bir hızla azalıyor.
Araştırma şirketleri geleceğin gerçek bulut
merkezli bu teknolojiler ile oluştuğunu birçok
raporunda belirtiyor. Gartner’a göre 2023 yılına
gelindiğinde, küresel işletmelerin yüzde 70’i iki
ya da daha fazla sayıda konteyner teknolojisi
uygulanmış uygulama kullanacak. Fakat tüm
bu çözümlerin açık kaynak kodlu (open source)
şekilde geliştirilmesi sektör için eşsiz fırsatlar
sunuyor.
Radore Temmuz ayı başında tanıtacağı yeni
servisler ile bulut hizmetlerinde yerel anlamda
geleceğin altyapı teknolojilerini sunmaya başlayacak.
29
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Pandemi, müşteri deneyimindeki
ezberleri bozdu
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile birlikte farklı yaşam
şekilleri ile tanıştık ve bazı davranış ve alışkanlıklarımız
da dönüştü. Bununla beraber uzmanlar, danışmanlar
ve öğretim görevlileri pandeminin tüketici
davranışları üzerindeki olası dönüşümü üzerinde
araştırmalar yaparak görüş bildirmeye başladı…
Sektör Market
IT network
30
Wiseback’in Tüketici Davranışları
Danışmanı Aysun Şabanlı, tüketici
davranışları ve müşteri deneyimi alanındaki
değişim süreci hakkında değerlendirmelerde
bulundu.
60 yaş üstü e-ticaret ile
tanıştı
İnternet kullanıcıları arasında online alışveriş
sitelerinden alışveriş yapanları oranı yüzde
63’e ulaştı (We are Social, 2020, Türkiye
Verisi).
ALADIN’in raporuna göre, araştırmaya katılanların
yüzde 40’ı ilk online alışverişlerini
Covid-19’un bizleri evlere kapattığı dönemde
yapmışlar. Bu da aslında yeni bir tüketici
kitlesinin ve özellikle de 60 yaş üstü tüketici
segmentinin de e-ticaret hedef kitlesi arasına
katıldığını göstermektedir.
E-ticaret markaları sınıfta
kaldı
Pandeminin ilk haftalarında oluşan panik
havası, temel ihtiyaçlarımızı karşılama endişesi
ve yaşanan gecikmelere ve aksaklıklara,
dayanışma ruhuyla gösterdiğimiz müsamaha,
ilerleyen haftalarda yerini bilişsel bir değerlendirmeye
bıraktı. Bu dönemde tüketicisinin
kalbini kazanan markalar oldu. Bunlar
ürün kalitesi iyi olan, teslimat zamanını doğru
planlayan, şikayetlere pozitif bir şekilde
geri dönüş yapan markalar oldu.
Bilişsel değerlendirme döneminde birçok bilinen
e-ticaret markasının ise sınıfta kaldığını
gözlemledik.
Müşteri deneyiminde
beklenti: Toplam kalite
Görünen şu ki, dijital dönüşüm sadece teknolojiyi
bir satış kanalı olarak işletmemize
entegre etmemiz, müşteri için değerli bir
marka olmak için ve sadakati artırmak için
yeterli değil. Dijital çağı doğru anlamak ve
tüm süreçleri bu dinamiklere göre dönüştürmek,
özellikle içinden geçtiğimiz süreçten
sonra daha da önemli bir hal almıştır.
E-ticaret sitelerinin toplam müşteri kalitesi
süreçlerini dijital çağın dönüştürdüğü kültüre
ve çağın dinamiklerine uygun şekilde
yeniden kurgulanması artık kaçınılmazdır.
İnsan odaklılık ve şeffaflık
Dijital çağda tüketiciler de markalardan aldıkları
hizmetleri değerlendirme ve bu değerlendirmelerini
sosyal ağlarda paylaşma
şansına sahipler. Bilgiye artık her yerden
erişebilme özgürlüğüyle bilgi demokratikleşti.
Bununla beraber şeffaflık yeni bir değer
olarak karşımıza çıkıyor. Markaların da bu
dönüşen yeni unsurların farkında olması ve
bu dönüşüme kültürel ve organizasyonel anlamda
ayak uydurması bir farklılaşma unsuru
değil, bilakis bir zorunluluktur.
Bu değişim neticesinde, iş yapış şekillerinde
dönüşmesi gereken kültür, tüketiciyi “tüketen”
olarak değil insan olarak konumlandırmak
ve tüm organizasyona bu kültürü
aşılamak olmalıdır. Dolayısıyla diğer tüm
süreçlerin de insan odaklı şekilde evrilmesi
gerekiyor.
“İnsan” ile iletişim, dijital çağın yeni değerini
içerecek şekilde tüm süreçler şeffaf bir şekilde
ve samimiyetle aktarılmalıdır.
E-ticarette dikkat edilmesi
gerekenler
Birçok e-ticaret sitesi pazar yeri modelinde
çalışıyor olsa da, toplam müşteri deneyimi
kalitesi için tedarik zincirinin her halkasında
müşterisinin yanında olmalı ve sürecin
her basamağında sorumluluk almalıdır. Bu
süreçlerden bahsetmek gerekirse;
* Ürün kalitesi ve ürün tanımı: Tedarikçilerin
sağladığı ürünlerin kalitesinden, sitede
tarif edildiği şekilde olmasından emin olacak
şekilde işbirliği anlaşmaları düzenlenmelidir.
* Sorunsuz lojistik: E-ticaret siteleri, işbirliği
içinde oldukları kargo firmalarının, dijital
dönüşüme pek de ayak uyduramamış yapılarından
bir habermiş gibi davranmamak zorundadır.
Bir e-ticaret sitesinden alışveriş yapan
bir tüketici baştan sona tüm süreçlerde
alışveriş yaptığı site ile muhataptır aslında.
Bir işletmenin başarılı olması, işbirliği yaptığı
firmaların da başarılı süreç yönetmeleri
ile mümkün olabilir. Dolayısıyla kargo firmalarıyla
tüketici arasında yaşanan sorunların
da sorumluluğunu almalıdır. “Ürünüm
gelmedi” veya “geç geldi” şikayeti alındığı
zaman, “kargo şirketinin sorumluluğudur”
diyerek işin içinden çıkmak aslında dijital
dönüşümün pek de benimsenmediğini gösterir.
Dünyada başarılı olmuş dijital işletmelerin,
işbirliği yaptıkları firmaların gelişim
ve eğitimlerini de üstlendiklerini görüyoruz.
E-ticaret siteleri de, işbirliği içinde oldukları
kargo firmalarının ya süreçlerini düzenlemeleri
için kılavuzluk etmeli ve bu süreçleri iş
anlaşmaları içinde zorunlu madde olarak belirtmeli,
kargo firmalarının dijital dönüşüme
ayak uydurarak akıcı süreçler oturtmaları
için eğitimlerini ve gelişimlerini üstlenmelidir.
* İade kolaylığı ve para iade garantisi:
Alışverişlerde alınan finansal risk duygusunu
dindirmek için firmaların iade koşullarını
da kolaylaştırmaları, para iadesi garantisi
vermeleri gerekmektedir. E-ticaret sitelerinin
ürün iadesi teslimat sürecinden iade işleminin
gerçekleşmesine değin tüm süreçlerde
sorumluluğu alması ve müşterisine kolaylık
sağlaması en önemli unsurlardan biri olmalıdır.
* Her süreçte, sürekli ve insan odaklı iletişim:
İnsan odaklılık insanı iyice tanımayı
ve samimi, şeffaf iletişim kurmayı gerektirir.
Markaların teknolojik araçlardan elde edilecek
veriyi, artık sadece taktiksel promosyon
amacıyla kullanmayı bırakarak, müşterilerini
tanımak, onlara kişisel çözümler sunmak
ve kişiselleştirilmiş ilişki kurmak için doğru
şekilde analiz etmeye başlamaları ve stratejik
süreçlerini bu verilere göre kurgulamaya
başlamaları zorunludur. Müşterinin alışveriş
yolculuğunun baştan sonra her adımın
sorumluluğu alınmalı ve müşteri her adımda
bilgilendirilmelidir. Müşteri temas noktası
haritası çıkarılarak, iletişim tasarımı yapılmalı,
organizasyon bu tasarıma göre adapte
edilmelidir.
Sonuç olarak, 360 derece sosyal işletme olma
hedefiyle, müşterisini yani insanı dinleyen ve
anlayan, her adımda sorumluluk alan sosyal
bir marka, tüm süreçlerini insan odaklı, sürekli
inovasyonla şekillendiren sosyal bir işletme
vizyonuyla yola çıkılmalıdır.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Logitech’ten Öğrencilere Tavsiyeler: Evde
nasıl daha verimli çalışılır?
Uygun çalışma ortamının ve doğru ekipmanın
verimlilik üzerindeki olumlu etkilerini göz önüne
alarak bir öneriler listesi hazırlayan Logitech, öğrencilerin
motivasyonunu artırmayı hedefliyor.
Evdeki çalışma alanını belirleme
Evde düzenli ve rahat bir çalışma alanı oluşturmak,
çalışmaya başlamayı sağlayacak önemli bir
motivasyon kaynağıdır. Temiz ve düzenli bir çalışma
ortamı, ferah bir atmosfer ve şık teknolojik
aksesuarlar çalışmayı destekler.
Ne var ki çoğu öğrenci, ailesi veya arkadaşlarıyla
yaşarken sınırlı bir alana sahip. İşte çalışmak için
en iyi yeri bulmanın birkaç temel adımı...
Pencereye yakın veya bahçeyi gören doğal ışık
alan bir yer seçilebilir. Doğal ışık ruh halini ve
enerji seviyesini büyük ölçüde iyileştirirken, online
derslerde daha iyi görünmeyi sağlar.
Evde ilgilenilmesi gereken en kritik araç internet
bağlantısıdır. İnternet hızının online dersler sırasında
kesilmemesi için gereken minimum indirme
hızı 8 Mbps, yükleme hızı ise 1,5 Mbps’dir.
Hayatın her alanına dokunan kullanışlı ve verimliliği arttırıcı
ürünleriyle Logitech, öğrencilerin evde nasıl daha
verimli çalışabileceklerine dair ipuçlarını paylaştı…
Eğitim için doğru teknolojik
aksesuarları seçme
Doğru çalışma alanını belirledikten sonra doğru
teknolojik aksesuarları seçmek verimliliğe katkı
sağlar.
Web kamerası ile görüntünün netliği artırılabilir.
Logitech C922 Pro sahip olduğu özelliklerle beraber,
düşük kalitedeki bir dizüstü bilgisayar kamerasının
yerini iyi şekilde doldurabilir. Logitech
C922 Pro Webcam, akıcı ve net görüntüler sunabilen,
bunun
yanında sesleri
de iyi alabilen bir
üründür. Kurulumu
ve kullanımı
da bir hayli kolay
olan cihaz, temel
olarak 1080p çözünürlükte ve 30 kare video kaydı
yapabiliyor. Katlanabilir ayak tasarımıyla dizüstü
bilgisayarlar veya monitör üzerine de rahat sabitlenebiliyor.
Çalışmak için doğru mouse ve klavyeye sahip olmak
önemlidir. Tez ve makale yazan öğrenciler,
bir ergonomik klavyeyi dizüstü bilgisayarına göre
daha rahat bir alternatif olarak düşünülebilirler.
Bilek ağrılarına çözüm getiren Logitech MK710
Klavye ve Mouse Seti, bilek desteği ve bölünmüş
tuşlu tasarımıyla bileklerdeki ve kollardaki kas
gerginliğini azaltıyor. Klavye ve Mouse Seti, Mac
veya Windows PC’ye USB alıcısı ile doğrudan
bağlanabiliyor.
Bir matematik öğrencisi, daha hızlı çalışmak
için ekstra programlanabilir düğmeler ve kaydırma
tekerleği olan bir fare seçebilir. Logitech MX
Master 3 Mouse, MagSpeed (Manyetik Hızlanma
Özelliği) Kaydırma Tekerleği ile ultra hızlı ve ultra
hassas kaydırma sağlıyor. Ayrıca, Logitech Options
aracılığıyla sunulan kişiselleştirme seçeneklerine
ek olarak, popüler yazılım uygulamaları
için hazırlanan profiller de kullanıma hazır şekilde
mouse’la birlikte sunuluyor.
Bir ödev üzerinde birlikte çalışan öğrenciler belge
paylaşım uygulamalarıyla denemeler yapabilir.
Örneğin; Google E-Tablolar gibi gelecekteki işyerlerinde
kullanacakları araçları öğrenmeye başlamaları
öğrenciler için iyi bir fırsat olabilir.
Odağı korumak ve üretken
kalmak
Doğru çalışma alanı ve teknoloji aksesuarlarına
sahip olmak iyi bir başlangıçken, evde çalışmaya
uyum sağlamak biraz çaba gerektirir. Üretken ve
stressiz kalmayı sağlamanın da birkaç basit ama
etkili yolu bulunmaktadır.
Öğrenciler, evden çalışırken zamanı akıllıca
planlamalıdır. Planlamaların arasında molalar
vermek, kısa bir yer değişikliği, odağı sıfırlamanın
iyi bir yolu olabilir. Herhangi bir dış mekân alanını
kullanarak bir ekran molası da verilebilir.
Evde eğitim, yalnız hissettirebilir. Arkadaşlar ve
öğretmenler ile yapılan görüntülü bir konuşma
ise iyi hissetmeyi sağlayabilir.
Sektör Market
IT network
Mastercard’ın KOBİ’lere desteği büyüyor
Mastercard, COVID-19 döneminde
duyurduğu MasterKOBİ
destek paketini,
normalleşme dönemiyle
birlikte ticari faaliyetlerine
yeniden hız veren KOBİ’lerin
ihtiyaç duyabileceği
yeni indirimli temel dijital
çözümleri ile zenginleştirdi. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nın destek planı içine giren
MasterKOBİ Paketi’ne KOBİ’lerin e-ticaret
faaliyetlerini yönetme, ticari operasyonlarını
dijitalleştirme, işletme dezenfeksiyonu,
kurye gibi pek çok farklı alanda yararlanabilecekleri
yeni avantajlar eklendi.
Paket kapsamında Kerzz POS ve Orwi, KO-
Bİ’lere restoran ve kafelere temassız menü ve
ödeme sistemi entegrasyonlarında ücretsiz
paketler, e-ticaret paketi Sopyo da e-ticaret
pazaryeri entegrasyon paketlerinde yüzde 15
indirim sunuyor. Devletin güncel hibe, teşvik
ve desteklerini takip etmek, sektörlerine özel
danışmanlık hizmeti almak isteyen KOBİ’ler
Türkiye’nin ulusal ilk KOBİ Bilgi Merkezi Kobi-Line’ın
proje yazma hizmetinden 1.000 TL,
Mastercard, COVID-19 döneminde ofislerini eve taşıyan
KOBİ’lerin hayatını kolaylaştırmak için oluşturduğu MasterKOBİ
destek paketini genişletti.
danışmanlık hizmetlerinden ise 250 TL indirimle
yararlanabiliyor. Kobi-Line, paket kapsamında
indirimlerine ek olarak KOBİ’lere
hizmetlerini 2 ay hediye olarak sunuyor. KO-
Bİ’ler profesyonel temizlik hizmetleri sunan
Mutlubiev’in nano dezenfeksiyon hizmetlerinde
yüzde 10, www.mutel.com.tr üzerinden
Philips UVC armatürlerde de yüzde 10
indirim kazanıyor. PaketTaxi’nin sabit kurye
hizmetinden yüzde 5, Baskimo’dan alacakları
online baskı hizmetinden de yüzde 30
indirimli yararlanabiliyorlar.
Masterpass 1 yıl boyunca
ücretsiz
Öte yandan MasterKOBİ Destek Paketi kapsamında
Eticsoft, ideasoft, ticimax ve T-soft
gibi anlaşmalı altyapı sağlayıcılarla çalışan
tüm KOBİ’ler, Mastercard’ın dijital ödeme
çözümü Masterpass’ten 1 yıl boyunca ücretsiz
olarak yararlanabiliyor. Güvenli ve
hızlı alışveriş imkanı tanıyan Masterpass
ile KOBİ’ler, alışverişlerin internet ve mobil
platformlara çok daha yoğun biçimde kaydığı
bugünlerde müşterilerine her alışverişte
tekrar tekrar şifre girme zorunluluğunu ortadan
kaldıran hızlı, sade ve güvenli bir alışveriş
deneyimi sunabiliyorlar.
MasterKOBİ paketinde Mastercard Ticari Kart
Sahipleri ayrıca 30 gün ücretsiz Bulut Santralim,
20 gün ücretsiz Banka Bakiyem hizmeti,
www.banabikurye.com üzerinden gerçekleştirilen
gönderilerde yüzde 10 indirim, elektronik
cihazlarda karşılaşılan sorunlarda kapıdan
teslim imkanı veren Fixplan teknik servis hizmetinde
yüzde 15 indirim gibi avantajlardan
da yararlanabiliyor.
31
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yeni
Mercedes-Benz GLB
Türkiye’de
Mercedes-Benz’in Premium kompakt sınıfta yedi kişiye kadar genişletilebilen
bir iç mekân sunan ilk SUV modeli yeni GLB’nin Türkiye lansmanı dijital
olarak gerçekleştirildi. Yeni Mercedes-Benz GLB 200, Haziran ayı itibarıyla
406.000 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye’de satışa sunuldu…
Mercedes-Benz, Premium kompakt SUV sınıfında
yedi kişilik oturma kapasitesine sahip ilk modeli
GLB’yi Türkiye’de satışa sundu. Markanın
Türkiye’de düzenlediği ilk dijital basın lansmanında,
Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil
Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Mercedes-Benz
Kurumsal İletişim Müdürü Miray Kutlu Demirel ve
Mercedes-Benz Otomotiv Otomobil Ürün Yönetimi
Birim Müdürü İhsan Büyükdağ, canlı yayında yeni
modelin özelliklerini aktardılar. 163 HP’lik turbo
benzinli motor ve 7G-DCT otomatik şanzımanın
standart olarak sunulduğu yeni Mercedes-Benz GLB
200, 406.000 TL’den başlayan Progressive donanım
paketine ve 446.600 TL’den başlayan AMG donanım
paketine sahip. Yükseltilmiş tavan rayları, alt ve yan
koruma detayları ile off-road genlerini vurgulayan
tasarımı, güçlü oranları ve fonksiyonel özellikleriyle
yeni bir SUV olan Mercedes-Benz GLB, çok yönlü
ve pratik bir kullanım sunuyor. Bunun yanı sıra aynı
zamanda geniş hacimli bir aile otomobili olma özelliğine
de sahip. Yüksek verimliliğe sahip sıralı dört
silindirli güçlü motoru, en güncel elektronik sürüş
yardım sistemleri, benzersiz bir kullanıcı deneyimi
sunan bilgi-eğlence sistemi MBUX (Mercedes-Benz
Kullanıcı Deneyimi) ve KEYLESS-GO Konfor Paketi
gibi özelliklerle yeni GLB, Mercedes-Benz markasının
güncel kompakt nesil modellerinin tüm güçlü
yönlerini taşıyor.
Şükrü Bekdikhan: “Hedefimiz
Premium kompakt sınıfta liderlik”
Mercedes-Benz’in Türkiye’de dijital ortamda düzenlediği
ilk basın lansmanında tanıtılan yeni GLB ile
ilgili Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil
Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan: “Premium
kompakt sınıfta sunduğumuz çeşitliliği yeni GLB ile
daha da genişletiyoruz. A-Serisi Hatchback ile başlattığımız
yeni model atağımızı, Yeni B-Serisi, CLA ve
A-Serisi Sedan ile farklı alternatiflerle çeşitlendirdik.
Bugün gerçekleştirdiğimiz Yeni GLB’nin dijital lansmanıyla
bu seriye bir Premium kompakt SUV daha
ekleyerek, özellikle kalabalık ailelere uygun bir alternatif
sunuyoruz. Model atağımızdaki bir sonraki
aşamamız diğer kompakt SUV modelimiz Yeni GLA
olacak. Tüm modellerimizin tamamlanmasıyla birlikte
Türkiye’deki hedefimiz, Premium kompakt sınıfta
en fazla alternatifi sunarak liderliği sağlamak”
dedi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kompakt
boyutlar, geniş iç
mekân
Uzunluğu 4.634 mm, genişliği 1.834 mm
ve yüksekliği 1.658 mm (tavan rayları ile 1.701
mm) olan yeni Mercedes-Benz GLB, 2.829 mm ile
diğer kompakt Mercedes-Benz modellerinden tam
10 cm daha fazla aks mesafesine sahip. Ön koltuklardaki
baş mesafesi 1.035 mm ile bu sınıftaki en yüksek
değeri sunarken, 967 mm arka koltuk diz mesafesi ile
üst seviye bir oturma konforu sunuyor.
Beş koltuklu kullanımda 570 litre bagaj hacmi sunan
GLB, arka koltukların katlanmasıyla 1.805 litreye
kadar alan bulunduruyor. Arka koltuk sırtlıklarının
eğiminin standart olarak ayarlanabiliyor olması bagaj
hacmi esnekliği sağlarken, isteğe bağlı donanım
olarak arka koltuk sırası manuel olarak ileri-geri
kaydırılabiliyor; böylece ihtiyaç doğrultusunda arka
koltukta diz mesafesi artırılabiliyor veya bagaj hacmi
genişletilebiliyor. Arka koltuğun ileri-geri kaydırılması
sayesinde bagaj hacmi toplamda 130 litreye
kadar artırılabiliyor.
Yedi yolcuya kadar oturma imkânı
Yeni GLB, Mercedes-Benz markasının yedi koltuklu
oturma düzeni sunan ilk kompakt sınıf modeli olarak
öne çıkıyor. Diğer yedi koltuklu modellerde olduğu
gibi üçüncü koltuk sırasında iki adet bağımsız koltuk
kullanıma sunuluyor. EASY-ENTRY kolay giriş sistemi
sayesinde arka kapılardan üçüncü koltuk sırasına
rahatlıkla erişim sağlanıyor. İçeri ittirilebilen veya ye-
rin-
den çıkartılabilen
koltuk başlıkları,
TOP-Tether sabitleme
noktaları ve ISOFIX çocuk
koltuğu sabitleme sistemi ve isteğe
bağlı tercih edildiği takdirde üçüncü
koltuk sırasını da kapsayacak şekilde tasarlanan
arka yan cam hava yastığı gibi özellikler
kabin içi güvenliği sağlıyor. Böylece ikinci ve üçüncü
koltuk sırasında dört çocuk ile güvenle yolculuk yapılabiliyor.
Koltukların arasındaki ikili bardak tutucu, sağda ve
solda olmak üzere iki adet plastik eşya alanı ve her
birinde birer adet USB soketi gibi detaylar üçüncü
koltuk sırasının konforunu tamamlıyor.
Yeni GLB’nin arka bölümü son derece kullanışlı ve
fonksiyonel bir yapı sunuyor. Yedi koltuklu otomobilde
altıncı ve yedinci koltuklar kullanılmadığı takdirde
bagaj hacmini arttırmak üzere katlanarak 500
litrelik bagaj hacmi oluşturuyor. Manuel olarak 140
mm kadar ileri-geri ayarlanabilir ikinci koltuk sırası
sayesinde ihtiyaca göre orta sıra koltukların diz mesafesi
veya bagaj hacmi artırılabiliyor. Hem beş koltuklu
hem yedi koltuklu versiyonda standart olarak
sunulan 40:20:40 oranında katlanabilen, sırt eğimli
arka koltuklar sayesinde bagaj hacmi, kullanım amacına
uygun olarak daha da artırılabiliyor. İsteğe bağlı
olarak sunulan katlanan ön yolcu koltuğu sırtlığı sayesinde
ise uzun nesneler otomobil içinde rahatlıkla
yer edinebiliyor.
Off-road genlerine vurgu yapan
tasarım
GLB’nin güçlü gövde oranları off-road odaklı dış
tasarım yaklaşımını yansıtıyor. Markanın güncel
“Duygusal Sadelik” tasarım felsefesine uygun olarak
minimal çizgiler ile daha sade ve net, yüzey tabanlı
bir tasarım sunuluyor. Karakteristik bir aydınlatma
grubuna sahip dikleştirilmiş ön bölüm de, krom kaplamalı
alt koruma ile off-road genlerine vurgu yapıyor.
Kaslı ve belirgin omuz çizgisi önden arkaya doğru kalınlaşırken
GLB’ye yandan bakıldığında daha güçlü
bir görünüm kazandırıyor. Yan marşpiyelerin üzerindeki
kaplamalar kapı eşiklerini çamurdan
uzak tutmaya yardımcı oluyor ve daha
da önemlisi olası bir yandan çarpma anında ek bir
güvenlik sağlıyor. Çamurluk kenarları dahil otomobili
çevreleyen bu kaplamalar bir yandan ek koruma
sağlarken, diğer yandan off-road görünümünü
destekliyor.
Krom detaylarıyla kaliteli iç mekân
tasarımı
İç mekânda sürücüyü tek parçadan oluşan
bütünleşmiş bir ön konsol karşılıyor. Konsolu
markanın diğer kompakt modellerinde de kullanılan
tamamen dijital geniş ekranlı tasarım domine ediyor.
Otomobilin geneline hâkim olan güçlü karakter
diğer detaylarda da devam ediyor. Ön yolcu tarafını
ve orta konsol kenarlarını süsleyen silindir görünümlü
alüminyum süslemeler ve kapı panelinde
yatay tutma kolu gibi detaylar, iç mekâna off-road
ruhu yüklerken sağlam, güçlü ve eğlenceli bir hava
kazandırıyor. Bu görüntüye orta panelde yine krom
kaplamalı üç adet yuvarlak havalandırma çıkışı ve
hemen altında otomatik klima sistemine ait kontrol
paneli eşlik ediyor.
LED yüksek performanslı farlar ile
her koşulda daha iyi bir görüş
Mercedes-Benz GLB, standart olarak LED yüksek
performanslı farlar ve isteğe bağlı olarak MULTIBE-
AM LED teknolojili farlarla donatılıyor. MULTIBE-
AM LED teknolojisi, güncel yol koşullarına bağlı olarak
farların aydınlatma gücünü ve şeklini otomatik
olarak uyarlıyor. Progressive tasarım konseptinde
standart donanım olarak LED teknolojisine sahip
sis farları sunuluyor. Bunlar otomobilin ana farlarına
göre daha da geniş bir ışık hüzmesi sunarak yol
kenarlarını daha güçlü aydınlatıyor. Ön tampona entegre
alçak pozisyonu ile karşıdan gelen sürücünün
gözünü rahatsız etme olasılığını azaltıyor.
Güç üretimi ve yakıt verimliliği
ile emisyon salım değerlerinde
iyileşme sağlıyor
Diğer güncel kompakt sınıf Mercedes-Benz modelleri
gibi GLB de birçok gelişmiş teknolojiyle yollara
çıkıyor. Baştan aşağı yenilenen, yeni kompakt sınıf
neslini oluşturan sıralı dört silindirli benzinli motoru
bir önceki nesiller ile karşılaştırıldığında güç üretimi
ve yakıt verimliliği ile emisyon salım değerlerinde belirgin
bir iyileşme ortaya koyuyor.
S-Serisi’nden aktarılan en güncel elektronik sürüş
yardım sistemleri, sürücünün hayatını önemli ölçüde
kolaylaştırırken, sürüş güvenliğine katkı sağlıyor.
Gelişmiş radar ve kameralarla donatılan GLB, sürüş
yönünü 500 metreye kadar görebiliyor ve belirli sürüş
koşullarında kısmen otonom bir sürüş sağlıyor.
Örneğin harita ve navigasyon verilerini kullanan
DISTRONIC, Aktif Takip Yardımcısı rota bazlı
hız uyarlaması yaparak viraj veya kavşaklara
yaklaşırken aracı yavaşlatıyor. Bunun yanında
standart Aktif Şerit Takip Yardımcısı
ve Aktif Park Yardımcısı da günlük
hayatı kolaylaştırıyor ve sürüş güvenliğini
tesis etme noktasında
sürücüye yardımcı oluyor.
Önde McPherson tipi bağımsız
ve arkada çok kollu
bağımsız yürüyen
aksamdan oluşan konfor odaklı süspansiyonuyla
GLB, sürücü ve beraberindeki yolculara üstün sürüş
konforu sunuyor. İsteğe bağlı donanım olarak tercih
edildiğinde sertliği seçilebilen bir süspansiyon devreye
giriyor. Böylece sürücü DYNAMIC SELECT, sürüş
karakteri seçim fonksiyonu üzerinden seçtiği Konfor,
ECO, Sportif ya da Kişisel sürüş modlarının yanı sıra
süspansiyon karakterini de seçebiliyor.
Markanın diğer modellerinde de kullanılan bilgi-eğlence
sistemi MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi)
içerdiği yüksek performanslı işlemci, parlak
ekran, canlı grafikler, kişiselleştirilebilir görünümleri
ile öğrenme yeteneğine sahip olan ve “Hey Mercedes”
komutuyla etkinleşen akıllı sesli komut sistemini
birleştiriyor ve bu kombinasyonu isteğe bağlı donanım
olarak sunulan ön camda renkli sanal gösterge
paneli ve arttırılmış gerçekliğe sahip navigasyon gibi
özelliklerin kullanımlarında benzersiz bir kullanıcı
deneyimine dönüştürüyor.
KEYLESS-GO Konfor Paketi, farklı konfor özelliklerini
bir araya getiriyor. Anahtarsız erişim ile otomobili
sadece kapı koluna dokunarak açma ve HANDS
FREE ACCESS, eller serbest bagaj açma ve kapama
fonksiyonu ile bagaj kapağının temassız bir şekilde
sadece bir ayak hareketi ile açılmasını ve kapatılması
gibi elleri kullanmadan birçok fonksiyonu gerçekleştirme
konforu sunuyor.
Teknik Özellikler:
GLB 200
Şanzıman
7G-DCT
Hacim (cc) 1.332
Maksimum güç (PS/kW) 163/120
Devir/dakika 5.500
Maksimum tork (Nm) 250
Devir/dakika 1.620 - 4.000
Karma Koşullarda Yakıt tüketimi (l/100 km) 6,2-5,9
Karma Koşullarda CO2-Emisyon salım değeri (gr/km) 141-134
Hızlanma 0-100 km/s (sn) 9,1
Maksimum hız (km/s) 207
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Birsel Safkan:
“Çocuklarımızı internet ortamının zararlarından
koruyacak bilince sahip olmamız şart”
Sabancı Vakfı’nın desteklediği Nirengi Derneği internette
geçirilen zamanın arttığı bu dönemde siber zorbalığa
karşı uyardı. Nirengi Derneği Proje Koordinatörü
İdil Türkmen Ayaydınlı’da zorbalığın görmezden gelinmemesini,
çocukla iş birliği içinde müdahale edilmesi
gerektiğini belirtti…
Sektör Market
IT network
34
Sabancı Vakfı’nın Hibe Programı kapsamında
desteklediği Nirengi Derneği, COVID-19
salgını nedeniyle çocuk ve gençlerin internette
geçirdiği sürenin artması nedeniyle
maruz kalınan siber zorbalık vakalarında
artış olabileceğini belirtti. Sabancı Vakfı’ndan
hibe desteği alan “Çok Geç Olmadan
İstanbul!” projesi ile istismar, flört şiddeti
ve akran zorbalığı konusunda İstanbul’daki
öğretmen, idareci ve velilere eğitimler veren
Nirengi Derneği, yaygın olan inancın tersine
zorbalığın doğal bir süreç olmadığı ve
çocukla iş birliği içinde mutlaka müdahale
edilmesi gerektiği konusunda uyardı.
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel
Safkan, “Sabancı Vakfı olarak toplumsal gelişmenin
sağlanması için eğitimi odağına
alan projelere destek vermenin önemli olduğuna
inanıyoruz. Hibe Programı kapsamında
desteklediğimiz Nirengi Derneği de çocuk
ve gençlerin maruz kaldığı şiddet ve istismar
vakalarının tespiti ve önlenmesi için kilit
role sahip olan öğretmen, idareci ve velileri
bilgilendiren eğitimler vererek, erken müdahale
için donatıyor, güçlendiriyor. İnternette
ve sosyal medyada daha fazla zaman geçirdiğimiz
bu dönemde özellikle çocuk ve gençlerin
maruz kalabileceği siber zorbalığa karşı
da koruyucu ve önleyici yaklaşımların farkında
olmak hayati önem taşıyor. Bu noktada
öncelikle anne ve babalara çok iş düşüyor.
Çocuklarımızı internetle tanıştırırken onları
internet ortamının zararlarından koruyacak
bilince de sahip olmamız şart. Aksi takdirde
çocuklarımızın siber zorbalığa maruz kaldığını
anlamayabilir ve koruyucu tedbirler
almakta gecikebiliriz” dedi.
Siber zorbalığın tüm dünyada görülen küresel
bir sorun olduğunu belirten Nirengi
Derneği Proje Koordinatörü İdil Türkmen
Ayaydınlı, “Dünya genelinde yapılan araştırmalar
siber zorbalığın daha çok 12-18 yaş
aralığında gerçekleştiğini gösteriyor. Covid-19
özelinde veriye dayalı konuşabilmek
için henüz yayınlanan resmi bir araştırma
bulunmamakla birlikte, çocukların sanal
ortamda geçirdikleri vaktin artmasına bağlı
olarak siber zorbalık riskinin de arttığını öngörebiliriz”
dedi.
Siber zorbalığa karşı anne
babalar neler yapmalı?
Çocukların, yaşadıkları zorbalık vakalarını
açık iletişime sahip ebeveynler ile daha kolay
paylaştıklarını vurgulayan Türkmen Ayaydınlı,
“Zorbalığın gençliğin doğal bir süreci
olduğu ve kendi halinde sönüp gidebileceği
inancının yaygın olduğunu görüyoruz. Tam
aksine zorbalık doğal bir süreç değildir ve çocuğun
gelişimini ciddi şekilde etkileyebilir.
Bu nedenle, zorbalığı görmezden gelmemek,
çocukla iş birliği içinde müdahale etmek gerekiyor”
dedi.
Zorbalığın sadece arkadaş grupları veya okul
sıralarında görülmediğini, sanal ortama da
taşınabildiğini belirten Türkmen Ayaydınlı,
“Eğer zorbalık bir sosyal paylaşım sitesinde
gerçekleşiyorsa zorbalık davranışı sergileyen
kişinin engellenmesi, ilgili paylaşım sitesine
ekran görüntüleri ile rapor edilmesi, aynı
okula giden öğrenciler arasında ise okul yönetimine
ekran görüntüleri ile bilgi verilmesi
ve hukuksal süreç başlatılarak suç duyurusunda
bulunulması şeklinde müdahale edilebilir”
diye konuştu.
Çocuk ve ergenlerin sanal zorbalığa maruz
kalmamaları için; öncelikle ebeveyn ve
bakım verenlerin bu sorunla karşılaşmadan
önce çocukla konuşması, zorbalığa maruz
kaldığında ise etrafında bununla ilgili destek
alabileceği yetişkinler olduğunu hissetmesi
gibi koruyucu ve önleyici yaklaşımlar büyük
önem taşıyor. Zorbalık vakası yaşandığında
ise çocukların;
• Sosyal medya hesap şifrelerinin kimseyle
paylaşılmaması,
• Zorbalık yapan kişinin engellenmesi,
• Zorbalığa karşılık verilmemesi,
• Durumu güvendiği bir yetişkine söylemesi,
• Olan her şeyin kanıt olması açısından kaydedilmesi
ve saklanması,
• Sosyal medya sitelerinin topluluk kurallarının
işletilerek şikâyet edilmesi,
• Acımasız içeriklerin kabul edilmemesi,
• Rahatsız olunan hiçbir şeyin paylaşılmaması
konularında anne babaları tarafından uyarılmaları
önem taşıyor.
Siber zorbalık nedir?
Bir kişi ya da grup tarafından elektronik
temelli iletişim araçlarının bir kişiye karşı
saldırgan, kasıtlı ve tekrarlı bir biçimde kullanılması
siber zorbalık olarak tanımlanıyor.
Siber zorbalık olarak tanımlanan eylemler;
kişi hakkında internette söylenti ve dedikodu
yaymak, cep telefonu aracılığıyla izin almadan
kişinin özel ve mahrem fotoğraflarını
çekmek ve yaymak, tehdit içeren, utandıran
ve kırıcı mesajlar göndermek, kişisel bilgileri
kullanarak başkalarına o kişiymiş gibi zarar
verici çevrimiçi faaliyetlerde bulunmak,
kişinin video veya fotoğrafları ile ona şantaj
yapmak olarak sıralanıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Oyun Dünyası, Hackerlerin olağan hedefi
ESET araştırmacıları, Winnti Group tarafından
kullanılan ve MMO (kitlesel çok oyunculu
çevrimiçi) oyunlar geliştiren birkaç video oyunu
şirketini hedefleyen yeni bir modüler arka
kapı keşfetti. ESET tarafından ‘PipeMon’ olarak
adlandırılan bu zararlı yazılım, Güney Kore ve
Tayvan’daki şirketleri hedef alıyor. Bu şirketler
tarafından geliştirilen video oyunları tüm dünyaya
dağıtılıyor ve popüler oyun platformlarında
binlerce eşzamanlı oyuncuya sahip.
Ne yapıyorlar?
ESET Araştırmacıları Mathieu Tartare ve
Martin Smolár’e göre saldırganlar en az
bir kere ilgili şirketlerin yapı düzenleme
sunucusunun güvenliğini aşarak otomatik
yapım sistemlerinin kontrolünü ele aldı. Bu,
saldırganların video oyununun yürütülebilir
dosyalarına truva atı yerleştirmelerini sağlamış
olabilir. Başka bir durumda da, saldırganlar
şirketin oyun sunucularını tehlikeye attı. Bu
saldırı sonucunda ise oyun içi para birimlerini
finansal kazanç için manipüle etmek mümkün.
ESET, etkilenen şirketlerle temasa geçti ve
sorunu düzeltmek için gerekli bilgi ve yardımı
sağladı.
Sosyal hayatımıza heyecan verici dokunuşlarda bulunabilen
global oyun endüstrisi, ne yazık ki çeşitli hacker
gruplarının da olağan hedefi konumunda. Siber güvenlik
kuruluşu ESET, çok oyunculu çevrimiçi oyunlar geliştiren
şirketlere odaklanan yeni bir truva atı keşfetti. Oyunlarda
arka kapı açan bu truva atı, Winnti Group adlı hacker grubuna
oyun içi para birimlerini kendi finansal kazançları için
manipüle etme imkanı tanıyor…
Arkasında grup
“Birden çok delil, bu saldırının Winnti Grubu
tarafından gerçekleştirildiğini anlamamıza yol
açtı” diyen araştırmacı Mathieu Tartare, sözlerini
şöyle sürdürdü: “PipeMon tarafından kullanılan
komuta ve kontrol sunucu alan adlarından
bazıları, önceki kampanyalarda Winnti
tarafından kullanılmıştı. Ayrıca, PipeMon ile
tehlikeye atıldığı keşfedilen aynı şirketlerden
bazılarında 2019 yılından başka Winnti zararlı
yazılımları bulundu.”
Çalınmış sertifikayı
kullanıyorlar
Yeni modüler arka kapı PipeMon’un, önceki bir
saldırıda Nfinitiy Games’den çalındığı anlaşılan
bir kod imzalama sertifikasıyla imzalanmış
PortReuse arka kapısıyla benzerlikleri bulunuyor.
Tartare, “Bu yeni gelişme, saldırganların
birden fazla açık kaynaklı proje kullanarak aktif
olarak yeni araçlar geliştirdiğini ve yalnızca
ShadowPad ve Winnti zararlılarına güvenmediğini
gösteriyor. ESET, PipeMon’un iki farklı
varyantını izledi.
Winnti Grubu
En az 2012 yılından beri aktif olan Winnti Grubu,
video oyunu ve yazılım endüstrilerine karşı
yüksek profilli tedarik zinciri saldırılarından
sorumlu. Truva atı bulaştırılmış pek çok popüler
yazılımı dağıttığı tespit edilen Winnti
Grubu, ayrıca yakın zamanda ‘ShadowPad’ ve
‘Winnti’ kötü amaçlı yazılımlarıyla bazı Hong
Kong Üniversitelerini de hedef almıştı.
Oyun modu bulunan güvenlik
yazılımı kullanın!
Sadece oyun şirketlerinin değil oyuncuların da
siber hırsızların hedefinde bulunduğunu hatırlatan
ESET güvenlik uzmanları, cihazlarda
mutlaka güncel ve proaktif güvenlik yazılımı
bulundurulmasını tavsiye ediyor.
Özellikle ‘Oyun Modu‘na sahip güvenlik yazılımlarının
oyuncuları rahatsız etmeden koruduğunu
belirten uzmanlar, “Oyun modu;
yazılımlarını kesintisiz olarak kullanabilmeyi
talep eden, açılır pencerelerle rahatsız edilmek
istemeyen ve CPU kullanımının en aza inmesini
isteyen kullanıcılara yönelik bir özelliktir. Bu
özellik etkinleştirildiğinde tüm açılır pencereler
devre dışı bırakılır ve zamanlayıcının etkinlikleri
tamamen durdurulur. Sistem koruması
arka planda çalışmaya devam eder ancak kullanıcıdan
herhangi bir etkileşim talebi olmaz“
bilgisini paylaştı. Oyun modu, ESET NOD32
ve ESET Internet Security gibi ESET’in bireysel
güvenlik yazılımlarında uzun yıllardan bu
yana yer alıyor.
Sektör Market
IT network
WatchGuard, Panda Antivirüs’ü Satın Aldı
Ağ güvenliği ve zekası, güvenli Wi-Fi ve çok faktörlü
kimlik doğrulamanın önde gelen küresel
sağlayıcısı olan WatchGuard Technologies, gelişmiş
uç nokta koruma sağlayıcısı Panda Security’nin
satın alımının gerçekleştiğini açıkladı.
WatchGuard, Mart 2020’de Panda’yı satın almak
için kesin bir anlaşma imzalandığını duyurmuştu.
Panda’nın tamamen WatchGuard’a ait bir
yan kuruluş olması ile birlikte şirket, mevcut ve
gelecekteki müşterilerin ve ortaklarının ağ güvenliğinden
uç noktaya kadar temel güvenlik
hizmetlerini tek bir çatı altında elde etmesini sağlayacaktır.
“Müşterilerimizden orta ölçekli şirketlerin ve diğer
iş ortaklarımızın benzersiz ihtiyaçları ve gereksinimleri
için oluşturulmuş kurumsal düzeyde
bir güvenliğe erişmeleri gerekiyor. WatchGuard,
güvenlik dağıtımının her yönünü basitleştiren
ve orta ölçekli şirketler için fiili güvenlik çözümü
olarak konumumuzu pekiştiren bu güvenlik hizmetlerini
MSP odaklı bir güvenlik platformu üzerinden
sunmaya odaklanmıştır” ifadelerini kullanan
WatchGuard Technologies CEO’su Prakash
WatchGuard ortakları Panda Security’nin Early Access
Programı aracılığıyla gelişmiş EDR çözümünden
anında değer elde etmeyi hedefliyor…
Panjwani, “Panda Security’nin satın alınması ve
portföyünün WatchGuard Cloud’a daha sonra
entegrasyonu, şirket için önemli bir kilometre taşını
temsil ediyorken, müşterilerimiz ve ortaklarımız
için güvenlik karmaşıklığı, hızla değişen ağ
topolojileri, satın alma modelleri ve daha fazlası
ile ilgili genel zorlukları ele alarak hem şimdi hem
de uzun vadeli faydalar sağlayacak.” açıklamalarında
bulundu.
Panda Security Early Access
Program
WatchGuard satıcıları, hem uç nokta koruma platformu
(EPP) hem de uç nokta algılama ve yanıt
(EDR) özelliklerini içeren Panda Adaptive Defense
360’a ve 1 Haziran 2020’de başlatılan Panda Security
Early Access Program aracılığıyla Advanced Reporting
Tool ürünlerine anında erişebilecek. Bu yeni
programın heyecan verici yeni ürünleri, deneme ve
dahili dağıtım için hızlı bir şekilde WatchGuard ortaklarına
sunulurken, son kullanıcılara da yeniden
satışı yapacak.
“Panda çalışanlarının ve teknolojisinin WatchGuard’ın
kültürü ve hedefleri için mükemmel olduğuna
inanıyoruz” ifadelerinde bulunan Panjwani, “Büyük
bir kazanımın son aşamalarında birlikte çalışmak
ve küresel bir salgın sırasında entegrasyon çabalarını
başlatmak benzersiz bir deneyim oldu. Evden
çalışırken fiziksel olarak ayrılmamıza rağmen, paylaşılan
deneyim bizi daha hızlı bir araya getirdi ve
WatchGuard ile Panda’nın güçlü bir kombinasyon
olacağını doğruladı” açıklamalarında bulundu.
35
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Interporto Padova dijitalleşmeyi ve
yeşil yaklaşımı benimsiyor
Panasonic’in dayanıklı teknolojisi, Interporto Padova’nın
dijitalleşme sürecini destekleyerek üretkenliğin, verimliliğin
ve sürdürülebilir lojistiğin artmasını sağlıyor.
Sektör Market
IT network
36
Lojistik altyapı, tedarik, geliştirme ve yönetim
alanlarının ve intermodal taşımacılık
platformunun ulusal oyuncularından
Interporto Padova, toplam 2 milyon m2
alanının 1.100.000 milyon m2’sinde her yıl
310.000 konteynere ve 6.000’den fazla trene
ev sahipliği yapıyor.
1973’te kurulan Interporto, İtalya’nın ve
Avrupa’nın kuzeydoğusu için önemli kara
yolu, demiryolu ve liman iletişim noktalarında
bulunan Interporto’da her gün
yaklaşık 20 yük treni kalkıyor ve İtalya ve
Avrupa’nın en önemli limanları arasındaki
bağlantıyı oluşturuyor.
Interporto, özellikle son 50-100 km arasının
çok önemli olduğu uzun mesafelerde
kara yolu yerine demiryolu kullanımını
teşvik ederek intermodal trafiğin gelişmesini
hedefliyor. Interporto, kullandığı
modeli Rotterdam veya Hamburg gibi yük
trafiğinin ağırlıklı olarak demiryolu ve denizyolu
üzerinden gerçekleştirildiği kuzey
Avrupa’daki büyük limanlardan aldı. Interporto
Padova, bu model sayesinde inovasyonu,
altyapıyı, teknolojiyi ve hizmetleri
kurumsal stratejisinin merkezine alarak
yeşil hareketin öncü oyuncularından biri
haline geldi.
Interporto Padova BT Yöneticisi Cristiano
Ruffini, konuyla ilgili şunları söylüyor:
“İnovatif BT araçları, Interporto
bünyesindeki operasyonları iyileştirmek
için çok önemliydi. Yapısı gereği intermodal
taşıma içerisinde düzgün ve etkili bir
şekilde koordine edilmesi gereken birçok
alan bulunuyor. Teknoloji de tam olarak
burada devreye giriyor. Teknoloji olmadan
ikilemlerle ve büyük bürokratik karmaşıklıklarla
karşı karşıya kalacak, ulaştırmayı
verimli hale getirecek tüm çalışmalarımızı
tehlikeye sokacaktık.”
Interporto, yakın zamanda kendisini son
50-100 km arasından sorumlu giriş ve çıkış
araçlarını anında yönlendirebilen otomatik
kapılardan başlayarak son teknoloji
çözümlerle donattı. Böylece maliyetlerini
ve kirli gaz salımını büyük ölçüde azalttı.
Sürücüler, Interporto’ya vardıklarında
üzerindeki kamerayla aracın plakasını,
araç üzerindeki birim sayısını ve üzerinde
bulunan tehlikeli maddeleri tanıyan
portallardan geçiş yapıyor. Interporto
çalışanları, bu bilgiler sayesinde aracın
gerçekleştirmesi gereken operasyonları
doğrulayabiliyor. Basit işlemler self-servis
kiosklardan yapıldıktan sonra karayolu
araçları, yükleme ve boşaltma makinalarının
hizmet verdiği terminal alanına doğru
yol alıyor ve otomatik kapılardan çıkış yapıyor.
Interporto Padova, operasyonları gerçek
zamanlı görüntüleme ve yönetme imkanının
yanı sıra sahadaki, yükleme ve boşaltma
makinalarındaki çalışanlarının
imkanlarını artırabilmek için profesyonel
dayanıklı mobil cihazları kullanmaya
başladı. Son iki yıldır terminal ekipmanları
arasında yer alan tamamen dayanıklı
TOUGHBOOK G1 tabletleri, özel yazılımı
sayesinde iş operasyonlarının sorunsuz bir
şekilde devam etmesini sağlıyor.
Windows 10 işletim sistemine sahip 10.1’’
tamamen dayanıklı bir tablet olan Panasonic
TOUGHBOOK, yüksek performans
ve uzun batarya ömrü (11 saate kadar)
sunuyor. Sahada çalışanlar için ideal olan
bu cihaz, 10 parmak algılayabilen ekranı,
IP55 sertifikalı su geçirmez dijitalleştirici
kalemi ve esnek girişleriyle sahadayken
belgeleri ve fotoğrafları HD olarak görüntüleyebiliyor.
Ayrıca bağlantı seçenekleri
sayesinde çalışanların verimli bir bağlantıya
sahip olmasını sağlıyor. Esnek giriş
yapılandırma imkanı, kurumsal kullanıcıların
ihtiyaç duydukları geleneksel girişleri
dirençli, tamamen dayanıklı ve hafif bir
cihazda sunuyor.
MIL-STD 810G ve IP65 sertifikaları sayesinde
en zorlu koşullara dayanacak şekilde
tasarlanan ve test edilen TOUGHBOOK
G1, geniş aksesuar seçenekleriyle hem elde
taşınabiliyor hem de araca monte edilebiliyor.
Bu sayede her ortamda kullanılabiliyor.
Interporto Padova çalışanları da
tabletleri günün her saati raylarda yağmur,
kar veya güneş altında kullanıyor. G1’in
operatörlere gönderilen ve operatörlerden
alınan bilgi akışı, LTE bağlantısı sayesinde
kaldıraçlar ve konteynerler gibi metal
yapıların içinde bile kesintiye uğramıyor.
Tablet aynı zamanda konteyner doldurma
ve boşaltma cihazlarının kokpitinde
de kullanılıyor. Böylece operasyonla ilgili
bilgiler, zorlu sıcaklıklarda ve titreşim gerçekleştiği
zamanlarda bile gerçek zamanlı
olarak sürücülere aktarılıyor.
Ruffini, sözlerine şu şekilde devam ediyor:
“Profesyonel cihazları kullanarak bugüne
kadar kağıt ve kalemle yürütülen birçok
operasyonun dijitalleşmesini sağladık.
Verimlilik, güvenilirlik, veri akışı ve tüketilebilir
materyallerden tasarruf edilmesi
anlamında önemli bir adım attık.”
Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler
İtalya Bölge Pazarlama Yöneticisi Federico
Alessandro Padovani de “Interporto
Padova, saha çalışmaları için gerekli tüm
dayanıklılık özelliklerine sahip profesyonel
araçlarla üretkenliğini ve verimliliğini
artırıyor. Interporto Padova’nınki gibi bir
altyapıdaki dijitalleştirme sürecinin bir
parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Kendimizi taşıma ve lojistik sektörünü
daha yeşil ve dolayısıyla daha sürdürülebilir
yapmaya adıyoruz” dedi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kötü niyetli botların en çok etkilediği 3 sektör
Belli bir standartları olmayan,
birçok fonksiyonu aynı
anda gerçekleştiren robot
yazılımlara bot deniliyor.
İnternet trafiğinin yarısından
fazlasını da iyi ve kötü
niyetli olmak üzere bu botlar
oluşturuyor. Özellikle
kötü amaçlar taşıyan botların
birçok sektör içerisinde
zararlı çalışmalar gerçekleştirdiğini aktaran
Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü
Gürsel Tursun’a göre, e-ticaret sitelerinden
satılamayan uçak koltuklarına kadar birçok
sorunun altında kötü niyetli botlar yatıyor.
Kendilerine özel avantajlar sağlamın yanı
sıra veri toplamak için de kötü niyetli botları
kullanan hackerlere karşı uyaran Tursun,
gerekli siber güvenlik çözümlerinin elde edilmesi
gerektiğine dikkat çekiyor.
Kötü Niyetli Botlar En Çok
E-Ticaret’i Hedef Alıyor
E-ticaret endüstrisi dünya genelinde 2019 yılında
yüzde 15 büyüme gerçekleştirdi. Ancak
bu büyümeyi tehdit eden kötü niyetli botlar,
web sitelerinde, uygulamalarda ve API’lere
saldırılarda artış gösteriyor. Ödeme sayfalarındaki
sahtekarlıklardan, ürün sayfalarındaki
içerikleri elde etmeye, ana sayfalardaki
kaba kuvvet saldırısından (Brute Force)
kullanıcı girişlerinde ve kimlik bilgilerini
doldurma alanlarındaki otomatize saldırılara
kadar kötü niyetli botların e-ticaret sektöründe
kullanıldığına dikkat çeken Gürsel
Kötü niyetli botlar, otel odalarını sattırmıyor, medya yayıncılarına
yanlış kararlar aldırıyor. Taşıdıkları kötü amaçları
ile birçok fonksiyonu aynı anda gerçekleştiren ve
internet trafiğinin 3’te 1’ini oluşturan kötü niyetli botlara
dikkat çeken Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü
Gürsel Tursun, kötü niyetli botların en çok etkilediği 3
sektöre yönelik uyarılarda bulunuyor…
Tursun, yaşanan her aksaklığın gelirleri ciddi
düzeyde etkilediğini, çoğu e-ticaret şirketin
de uygulamalarını korumaya büyük yatırım
yapması gerektiğini belirtiyor.
Medya Sektörüne Yanlış
Kararlar Aldırıyor
Medya ve yayın organları, reklam ve satış ortağı
programları için birçok iyi niyetli botu
hali hazırda kullanıyor. Ancak temel zorlukları
kirli bot trafiğini filtrelemek ve pazarlama
analitik araçlarını düzeltmekten geçiyor.
Rakiplerin ve reklam platformlarının, veri ve
içerik kazıması (content scraping) veya medya
kampanyalarının analizlerini çarpıtmaya
çalışması için kötü niyetli botlara başvurduğunu
belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış
Direktörü Gürsel Tursun, kötü niyetli botların
hedeflenen medya yayıncısının yanlış
verilere dayanan kararlar vermesine neden
olduğunu ve daha fazla zarar elde etmesine
sebebiyet verdiğini aktarıyor.
Boş Olmayan Odalar ve
Satılmayan Koltuklar Da
Onların İşi
Havayolları, ulaşım ve otel zincirleri gibi seyahat
ve konaklama organizasyonları, online
alışverişlere büyük ölçüde güveniyor. Ancak
siber suçluların bu sektör içerisinde gerçekleştirdiği
kötü niyetli bot saldırıları online
alışverişlerini sekteye uğratıyor. Tanımlanan
en yaygın bot saldırısı türü olan envanter
reddinin bu alanlarda sıklıkla kullanıldığını
belirten Gürsel Tursun, rezervasyon bölümlerine
giden trafiğin yüzde 29’unun kötü niyetli
botlar tarafından üretildiğine dikkat çekiyor.
Boş otel odalarının online alışverişte rezerve
edilmesinin ya da boş uçak koltuklarının hiç
satılmamasının nedeninin altında kötü niyetli
botlar olduğunu da aktaran Tursun, bir döngü
halinde çalışan ve zaman aşımları oluşturarak
boş otel odası ya da uçak koltuğunun elde tutulduğunu
ve şirketlerin bunlardan ciddi zararlar
gördüğünü belirtiyor.
Sektör Market
IT network
DigiME, 15 Milyon TL değerleme ile ikinci yatırımını aldı
Geliştirdiği özel algoritmalar ile dünyada ilk defa yüksek
hassasiyetli üç boyutlu vücut analizinin mobil cihazlarda
yapılmasını sağlayan DigiME girişimi, 15 Milyon TL değerleme
ile 3,8 Milyon TL yatırım alarak ikinci yatırım turunu
tamamladı. DigiME, yeni yatırım ile global pazardaki açılımını
devam ettirerek sağlık teknolojileri alanındaki lider
Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı hedefliyor.
Yapay zeka destekli
yazılımı ile yüksek
hassasiyetli 3D vücut
analizi yapılmasını
sağlayan DigiME girişimi,
ikinci yatırım turunu
15 Milyon TL değerleme ile 3,8 Milyon TL
yatırım alarak tamamladı. Tarvenn’in 1,6 Milyon
TL ile liderlik ettiği yatırım turuna; Milli
basketbolcu Sinan Güler, değerli iş insanları İlter
Terzioğlu, Yüksel Açık, Naser Alim, Tolunay
Yıldız ve Belkıs Kuşçulu Özer, Keiretsu Forum
melek yatırımcılarından Figen Korun, Davut
Kohen ve Mustafa Bağcı, Türkiye’nin ilk ve tek
spor odaklı girişim fonu olan two.zero Ventures
ve TÜGİAD bünyesinde faaliyet gösteren
GirişimTürk fonu katıldı.
İlk yatırımını 2018 Temmuz ayında Tarvenn’den
alarak yola çıkan DigiME girişimi,
geliştirmiş olduğu üç boyutlu vücut analizi yazılımı
ile yüksek hassasiyetli sağlık teknolojisi
çözümleri sunmaktadır. Postür Analizi, Vücut
Analizi ve Hareket Analizi modülleriyle 1 yıldan
kısa sürede 9 ülke ve 14 farklı şehirde müşteri
kazanmayı başaran DigiME, aldığı yatırım
ile sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük
Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı amaçlıyor.
Halihazırda Fransa, Ukrayna, Almanya,
İtalya, Türkiye, İsviçre, Azerbaycan, Brezilya ve
İngiltere gibi ülkelerde satış yapmış olan Digi-
ME, bu yatırım turu ile global pazardaki açılımını
devam ettirmeyi planlıyor.
Dünyadaki tek taşınabilir
yüksek hassasiyetli vücut
analizi çözümü
Tüm vücudu saniyeler içinde üç boyutlu bir
şekilde tarayarak vücut yağ oranı, günlük
kalori ihtiyacı, bazal metabolizma hızı, ideal
kilo, kas oranı, postür bozuklukları ve hareket
analizi yapan girişim, sunduğu raporlar
ile kişisel vücut verilerinin takip edilmesini
ve yapay zekâ destekli tavsiyeler verilmesini
sağlıyor. Akademik olarak onaylanmış algoritmaları
ve postür analizi çözümleri ile
vücut ve duruş bozukluklarının milimetrik
olarak tespit edilebilmesine imkan veren
DigiME girişimi, taşınabilir çözümleri ile de
birçok farklı alanda kolaylıkla kullanılabiliyor.
DigiNutrition, DigiSports, DigiClinic, DigiKids,
DigiMotion, DigiSize gibi farklı çözümler
ile spor merkezlerinden kliniklere,
diyetisyenlerden profesyonel spor kulüplere
kadar geniş bir pazara hitap eden girişim,
dünyadaki tek yüksek hassasiyetli taşınabilir
üç boyutlu vücut tarama çözümü olarak
rakiplerinden ayrılıyor.
37
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Huobi “Küresel Blokzinciri Sektörünün
Görünümü ve Geleceği” raporunu açıkladı
Gelişmekte olan ülkelerin blokzinciri tabanlı finansal
teknolojilere ilgisinin artmasıyla birlikte banka hesabı
bulunmayan 1 milyar insanın finansal hizmetlere erişimi
artabilir…
Sektör Market
IT network
38
Dünyanın önde gelen dijital varlık alım satım
platformu Huobi’nin blokzinciri araştırmalarına
odaklı kolu Huobi Research
tarafından hazırlanan “Küresel Blokzinciri
Sektörünün Görünümü ve Geleceği” başlıklı
rapor, blokzinciri teknolojisinin gelişimine
ışık tutuyor.
BRICS ülkeleri blokzinciri
tabanlı ortak ödeme
sistemlerini değerlendiriyor
“Küresel Blokzinciri Sektörünün Görünümü
ve Geleceği” raporunda 2019 yılında
blokzinciri alanında yaşanan önemli küresel
gelişmelere de yer veriliyor. 2019’da
Çin, AB ve ABD gibi ülke ve bölgeleri merkez
bankalarının çıkaracağı dijital para
birimlerini piyasaya süreceklerini açıkladılar.
Dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve
küresel GSYİH’nin yüzde 23’ünü oluşturan
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney
Afrika Cumhuriyeti’ni içeren BRICS
ülkeleri, kendi aralarında tek bir ödeme ve
tasfiye sistemi oluşturma önerisini 2019’da
gündeme aldılar.
TCMB’nin dijital para projesi
Türkiye’nin öne çıkmasını sağlayabilir
Raporla ilgili görüşlerini paylaşan Huobi
Türkiye Genel Müdürü Alphan Göğüş,
şunları söyledi: “Blokzinciri teknolojisinin
benimsenmesi konusunda ülkemizde
önemli gelişmeler yaşanıyor. Düzenleyici
kurumlarımız tıpkı BRICS ülkelerinde olduğu
gibi ticaretin yerel para birimleriyle
yapılmasını destekliyor. 2019-2023 yılları
arası için yol haritası niteliği taşıyan 11.
Kalkınma Planı’nda blokzinciri tabanlı bir
dijital paranın merkez bankası tarafından
piyasaya sürülmesi de yer almıştı. Merkez
Bankamızın dijital para projesi bu alandaki
küresel trendde Türkiye’nin öne çıkmasını
sağlayabilir. Ülkemizde 2019’da blokzinciri
teknolojisinin benimsenmesine yönelik bir
dizi gelişme de yaşandı. 2019’un eylül ayında
paylaşılan 2023 Sanayi ve Teknoloji Strateji
belgesinde blokzinciri ve dağıtık defter
teknolojileri odaklanılacak teknolojiler arasında
gösterildi. 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı
Yıllık Programı’nda da Türkiye Cumhuriyeti
Merkez Bankası’nın dijital parasının
uygulamaya alınacağı bilgisi yer aldı. Tüm
bu gelişmeler ışığında ülkemizde oluşturulacak
ulusal politikalar ışığında Türkiye’nin
blokzinciri teknolojisinin geleceğinde söz
sahibi olacağını öngörebiliyoruz.”
Blokzinciri harcamalarının
yüzde 65’e yakını ABD ve Batı
Avrupa’dan
Blokzinciri ekosisteminin 2019 yılındaki
performansına ilişkin kilit bulgular içeren
rapor, 2019 yılında dünya çapında blokzinciri
için yapılan harcamaların yaklaşık 2,9
milyar dolar tutarında olduğunu ortaya
koyuyor. Söz konusu harcamaların ülkelere
dağılımında ilk sırada yüzde 40’a yakın
payla ABD yer alırken, bu ülkeyi yüzde
24,4’le Batı Avrupa, yüzde 11,2 ile Çin, yüzde
8,1’le Asya-Pasifik Bölgesi, yüzde 5,2’lik
payla ise Orta ve Doğu Avrupa takip ediyor.
Blokzincir teknolojilerine
yönelik patent başvuru sayısı
22 bini aştı
2019 yılında yapılan blokzinciri harcamalarında
yüzde 73’lük payı bankacılık, parçalı
imalat, Perakende, profesyonel hizmetler ve
süreç üretiminden oluşan beş sektör oluşturuyor.
Küresel blokzinciri yatırımlarında
ise 2019 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde
27,9 oranında düşüş yaşanırken, toplam
yatırım miktarı 3,07 milyar dolar olarak
gerçekleşti. Raporda blokzincirine yönelik
patent başvurularına da yer veriliyor.
Verilere göre blokzinciri teknolojisi alanında
en çok patent başvurusu yapan ilk 10 şirketin
yedisi Çin menşeili olurken, bu ülkeyi
iki şirketle ABD takip ediyor. Blokzinciri patent
başvurularında ilk beş sırada yer alan
şirketler Alibaba (Ant Finance - Çin), Ping
An (Çin), Nchain (Antigua ve Barbuda),
33.cn (Çin) ve IBM (ABD) yer alıyor. Tüm
dünyada blokzincir teknolojilerine yönelik
patent başvuru sayısı ise 22 bini aşmış durumda.
Blokzinciri trendleri
COVID-19 salgını ile birlikte daha az fiziksel
temasa imkân tanıyan dijital teknolojilerle
birlikte blokzinciri teknolojisinin potansiyeli
de daha fazla gündeme gelmeye
başladı. “Küresel Blokzinciri Sektörünün
Görünümü ve Geleceği” raporunda yer verilen
2020 blokzinciri trendleri ise blokzinciri
teknolojisinin gelecekteki katkılarına dair
önemli fikirler veriyor. 2020’ye ilişkin blokzinciri
trendleri şöyle sıralanıyor:
1. Paydaşları arasında sosyal medya platformu
Facebook’un da yer aldığı bir ekip
tarafından geliştirilen blokzinciri tabanlı
dijital para birimi Libra tarafından teşvik
edilmesiyle birlikte daha fazla bölgesel ve
merkez bankaları tarafından çıkarılacak
kripto para birimlerinin ortaya çıkması
öngörülüyor. Blokzinciri tabanlı bankalararası
ödeme sistemlerinin gelişimiyle birlikte
ödemelerde blokzinciri tabanlı uygulamaların
sayısı artabilir.
2. 2019 yılında üç büyük uluslararası standart
birliği olan ISO, IEEE ve ITU, blokzincirine
ilişkin 48 standart geliştiren 26 çalışma
grubu kurdu. Gelişmeler ışığında küresel
blokzinciri teknolojisinin teknik standartları
ile finansal uygulamaların standartları
arasındaki entegrasyon artacak
3. Blokzincirine yönelik artan talep
eşliğinde özel blokzincirlerinin birlikte çalışmasına
imkân tanıyan mekanizmaların
önemi artacak
4. Blokzincirinin, nesnelerin interneti, yapay
zeka ve 5G gibi diğer yeni nesil teknolojilerle
entegrasyonu artacak
Blokzinciri finansal hizmetlere erişimi artıracak
Huobi Türkiye Genel Müdürü Alphan
Göğüş, şu eklemeyi yaptı: “Tüm dünyada
fiziksel teması kısıtlayan COVID-19 salgını
ve takip eden dönemde blokzincirinin başta
finansal erişim olmak üzere pek çok alanda
yaptığı katkıların artacağını öngörüyoruz.
Günümüz dünyasında, cep telefonu sahibi
olduğu halde banka hesabı olmayan 1 milyar
insan mevcut. Dijital cüzdan ve internet
tabanlı cihazlarla dijital varlıkların kişiler
arası transfer ve ödemeler için giderek artan
oranda kullanıldığına tanıklık edebiliriz.
Blokzinciri bu yönüyle hem finansal imkânları
hem de finansal hizmetlere erişimi
artırabilir. Ülkemizin de ulusal planlarında
yer aldığı gibi gelişmekte olan ülkelerde
bölgesel blokzinciri tabanlı dijital para birimlerinin
gündelik yaşamlarımızda daha
fazla yer kaplayacağına inanıyoruz. Ülkemizde
de blokzinciri tabanlı girişimlerin
yeni trendlerin verdiği güçle bu alandaki
pek çok ihtiyacı karşılayacak çözümler sunabileceğini
düşünüyoruz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Albaraka 5. yatırımını garaj girişimlerinden
Vomsis’e yaptı
Albaraka Fintech Girişim Sermayesi Yatırım Fonu
(FGSYF), Albaraka Garaj girişimlerine yatırım yapmaya
devam ediyor. Vomsis girişimine 700 bin TL’lik yatırıma
imza atan Fon’un son üç yıldaki toplam yatırım
desteği 4 milyon TL’ye ulaştı.
Dünyanın en iyi katılım bankası olma hedefini
sürdüren Albaraka Türk, pandemi
sürecine rağmen girişimcilik ekosistemini
desteklemeye ve onlara katkı sunmaya
devam ediyor. Bankanın yüzde 100 iştiraki
Albaraka Portföy Yönetimi tarafından
kurulan Albaraka Fintech Girişim Sermayesi
Yatırım Fonu (FGSYF), bu kez Albaraka
Garaj girişimlerinden Vomsis’e 700 bin TL
tutarında yatırımda bulunacak. 2019’dan bu
yana 5. kez Garaj girişimcilerine destek olan
Fonun, bugüne kadarki toplam yatırım tutarı
4 milyon TL’ye ulaştı.
Taraflar arasında sözleşme
imzalandı
Albaraka Genel Müdürü Melikşah Utku,
Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü
Muhammed Emin Özer, Vomsis CEO Emre
Kayretli ve Vomsis CTO Ramazan Uç’un katılımıyla
bankanın genel müdürlüğünde imza
töreni gerçekleştirildi. Yatırım alan Vomsis,
tüm banka hesaplarının güvenli bir şekilde
tek bir ekrandan takip edilmesini sağlayan
akıllı banka asistanı uygulamasıdır. Uygulama
sayesinde her bankaya tek tek girmek
yerine tek bir ekran üzerinden bütün hesaplar
anlık olarak kontrol ve takip edilebiliyor.
Ayrıca kredi kartı ve taahhüt gerektirmiyor
ve hiçbir şekilde banka hesap bilgisi ve şifre
talep edilmiyor. Yüksek veri güvenliği, zaman
avantajının yanı sıra her yerden ve her
cihazdan erişim imkanı sağlıyor.
“Start up’lar önemli rol
üstlenmeye devam edecek”
Küresel çapta yaşanan COVİD19 salgın
hastalığının getirdiği birçok olumsuzluğa
rağmen start upları desteklemeye devam
ettiklerini belirten Albaraka Türk Genel Müdürü
Melikşah Utku; “Girişimcilik ekosistemimizi
güçlendirmeye ve bu alanda yatırım
yapmaya devam ediyoruz. İçinden geçtiğimiz
pandemi sürecine rağmen start upları
desteklemeyi sürdürüyoruz. Bu tür zorlayıcı
süreçlerden çıkışta start up’ların önemli bir
rol üstleneceğini ve çözüm noktasında tüm
dünyayı farklı bir yere taşıyacağına inanıyoruz.
Bu nedenle de girişimcilere gerek kuluçka
merkezimizle gerekse Girişim Sermayesi
Yatırım Fonlarımızla destek olmaya devam
edeceğiz” dedi.
Albaraka Portföy Yönetimi Genel Müdürü
Muhammed Emin Özer ise, “Fintech GSYF
bünyesinde Albaraka ekosisteminde yer
alan Garaj mezunu girişimcileri desteklemeye
devam ediyoruz. Yatırım yaptığımız
şirketlerin çok daha iyi işler yapacağına inanıyoruz.
Vomsis ile birlikte 5. Yatırımımızı
gerçekleştirmiş olmaktan dolayı mutluyuz.
Önümüzdeki günlerde girişimcilik ekosistemi
için heyecan verici haberler vermek için
hazırlıklarımız devam ediyor. Lansmanını
yapacağımız yeni fonlarımızla birlikte çalışmalarımızı
sürdüreceğiz” dedi.
Sektör Market
IT network
VERBİS kayıt ve bildirim süresi 30 Haziran’da sona eriyor
Yıllık çalışan sayısının
50’den fazla ya da yıllık mali
bilanço toplamı 25 milyon
TL’nin üzerinde olan gerçek
ve tüzel kişi veri sorumlularının
30 Haziran’a kadar
VERBİS kayıt ve bildirim
yükümlülüklerini yerine getirmek
zorunda olduğunu
hatırlatan Siberasist Genel
Müdürü Serap Günal’a göre,
kesilecek idari para cezalarından
dolayı zarar görmek istemeyen şirketlerin
profesyonel destek alarak süreci son güne
bırakmadan neticelendirmesi gerekiyor.
30 Haziran Son Tarih!
Dijital çağın en önemli unsuru olan kişisel verilerin
korunması için şirketlere büyük sorumluluklar
düşüyor. Özellikle şirketlerin gerçek kişiye
ait elde ettikleri veriyi işlemesi, koruması ve
saklaması, KVKK yükümlülüklerine uyulması
açısından önem arz ediyor. KVKK nezdinde
tüzel kişi veri sorumlusu niteliği taşıyan şirketler
için kişisel verilerin korunmasına ilişkin
en önemli noktalardan birinin VERBİS kayıt
ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmek
Yıllık çalışan sayısı 50’den fazla veya yıllık mali bilanço toplamı
25 milyon TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi veri sorumlularının,
Veri Sorumluları Siciline (VERBİS) kayıt ve bildirim yükümlülüğünü
yerine getirmeleri için verilen son tarih 30 Haziran’da
sona eriyor. Veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim
yükümlülüğüne dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap
Günal, yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin 1 milyon TL’ye
kadar idari para cezası ile karşılaşabileceğini belirtiyor…
olduğunu aktaran Serap Günal, kayıt ve bildirim
yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin
ciddi yaptırımlarla karşılaşacağını ifade ediyor.
Ayrıca VERBİS’in kişisel verileri işlemede veri
sorumlularına ciddi sorumluluk getirdiğini belirten
Günal, VERBİS aracılığıyla veri sorumlularının
veri işleme faaliyetleri ile ilgili beyanların
kayıt altına aldığını aktarıyor.
Kayıt Olmayanlara 1 Milyon
TL’ye Kadar İdari Para Cezası
30 Haziran’a kadar yıllık çalışan sayısı 50’den
fazla ya da yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon
TL’nin üzerinde olan gerçek ve tüzel kişi
veri sorumlularının VERBİS kayıt ve bildirim
yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor.
Son tarihe kadar kayıt ve bildirim yaptırmayan
veri sorumlularını kötü sürprizlerin beklediğini
ifade eden Serap Günal, 30 Haziran’a kadar
hiçbir işlem gerçekleştirmeyen veri sorumlularına
1 milyon TL’ye kadar idari para cezası uygulanabileceğinin
altını çiziyor. Ayrıca kişisel
verilerle ilgili veri sorumlularının sadece VER-
BİS ile ilgili aksiyonları almasının da yeterli olmadığını
belirten Günal, VERBİS kaydı dışında
da veri sorumlularının diğer gerekli KVKK
yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini
aktarıyor.
39
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
HPE Türkiye, COVID-19 salgınına karşı
teknolojik altyapısıyla destek sağlıyor
Sektör Market
IT network
40
HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak:
“Dünya olarak daha önce benzerini
yaşamadığımız zorlu bir dönemden geçiyoruz.
Bu dönemde HPE olarak çalışanlarımızı,
müşterilerimizi ve işortaklarımızı
önemsiyoruz. Bunun için HPE Finansal
Hizmetler, salgının müşterilerimiz ve iş
ortaklarımızın üzerindeki olumsuz etkilerini
azaltmak için 2 Milyar dolar kaynak
ayırdı. HPE Türkiye olarak biz de bu süreçte
teknolojimizle destek olmak adına, T.C.
Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü
ile çalışarak ihtiyacı olan hastaneler
için gerekli olan altyapı ürünlerini iş ortaklarımız
ve distribütörlerimiz aracılığı ile
temin ettik. HPE, ileri teknolojisi ve uzman
ekibiyle, böylesine çetin zamanlarda da
iyilik için bir güç olmaktan gurur duyuyor”
dedi.
HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak:
“HPE, platform bazlı hizmetler sunan
global şirket olma vizyonunu koruyor
ve 2022 itibariyle tüm portföyünü tüketim
bazlı modelde sunma planını hayata geçiriyor.
Bunlardan birisi olan HPE Green-
Lake çözümümüz ile ilgili yatırımlarımız
ve iş birliklerimiz devam ediyor. Aralık
2019’da HPE GreenLake Central’ı tüm
müşterilerimiz için genel kullanıma
sunduğumuzu duyurduk. Müşterilerimize
tüm uygulamaları ve verileri için kesintisiz
bir bulut deneyimi sağlayan bu konsolu
ek olarak veri yönetimi ve veri depolama
desteğiyle genişlettik. Cohesity ve Qumulo
ile gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de barındırma
(co-location) hizmetleri sunmaya
başladık.”
Toplantıda konuşan HPE Türkiye Genel
Müdürü Güngör Kaymak, Hewlett Packard
Enterprise (HPE) olarak Türkiye’de
çalışanların ve toplumun sağlığını korumak;
salgınla mücadelede teknolojik alt
yapı desteği sunmak üzere hızla adımlar
attıklarını aktardı.
“HPE olarak globalde COVID-19
salgınıyla mücadelede
oluşturulan konsorsiyuma
katılarak, süper bilgisayar
alanındaki yazılım ve uygulama
uzmanlığımızı araştırmacıların
hizmetine sunuyoruz”
Kaymak şöyle devam etti; “80 yıldır geliştirdiği
ileri teknoloji çözümleriyle bireylerin
ve kurumların hayatına teknolojiyle
dokunan HPE, güçlüklerin üstesinden
gelmek ve hem bireysel hem de toplumsal
iyiliğimiz için daha fazla etki yaratmak
üzere var gücüyle çalışıyor. Daha şimdiden
IDC Q1 2020 sonuçlarına göre sunucu ve veri depolama
pazar paylarında yine birinci olan ve teknolojiye liderlik
etmeye devam eden HPE Türkiye, COVID-19 pandemisi
sürecindeki çalışmalarını ve sektöre ilişkin gelişme
ile beklentilerini paylaştığı bir basın sohbet buluşması
düzenledi…
son yüzyılın en kapsamlı ve sarsıcı krizi
olmaya aday gösterilen COVID-19 salgını
orta ve uzun vadede tüm yaşam ve iş yapış
şeklimizi değiştirip dönüştürecek. Salgın
ile tüm toplum ve tabii ki çalışma hayatı en
azından bu süreci atlatana kadar bir uyum
sürecine girdi. Bir yandan iyileşme konusunda
mücadelemizi verirken, uzun vadede
de değişimin ve dönüşümün nasıl ve ne
şekilde olacağına dair bireyler ve kurumlar
olarak dersimizi çalışıyoruz. HPE olarak iş
ve yaşam şekillerini geliştirme konusunda
öncü olmayı hedefliyoruz. Alzheimar’a
çare arayan sağlık araştırmalarına, Mars’a
yolculuk projesine, büyük veriyi daha hızlı
işleyecek yapay zekâ altyapılarına gelişmiş
teknolojik çözümler sunuyoruz. İçinden
geçtiğimiz bu dönemde COVID-19 salgınını
durdurmak için süper bilgisayarlarla
çalışma yapmak üzere bir konsorsiyum
oluşturuldu. Hewlett Packard Enterprise
olarak biz de bu konsorsiyumda yer alarak
süper bilgisayar alanındaki yazılım ve uygulama
uzmanlığımızı araştırmacıların
hizmetine sunuyoruz. Benzer şekilde HPE
Yapay Zekâ uzmanları, COVID-19 Açık
Araştırma Veri Setini desteklemek için iş
birliği yapıyor. Yine pandemi nedeniyle
uzaktan çalışmaya yönelik artan talebi
karşılayacak Sanal Masaüstü Uygulamalar
ya da şirketteki kablolu/kablosuz ağınızı
birebir evinize taşıyan Aruba “Uzak
Erişim Noktası” mimarisi gibi çözümler
sunuyoruz.
Bunun yanı sıra, ülkemizde de önemli
çalışmalara imza atıyoruz. COVID-19
sürecinde T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul
İl Sağlık Müdürlüğü ile çalışarak ihtiyacı
olan hastaneler için gerekli olan altyapı
ürünlerini iş ortaklarımız ve distribütörlerimiz
aracılığı ile temin ettik. Bu kapsamda
sağlanan HPE Nimble veri depolama
üniteleri İstanbul İl Sağlık Merkezi’nde
konumlandırılacak ve İstanbul’daki tüm
hastanelere buradan hizmet verecek. HPE
Aruba ağ anahtarları ve access point
ürünlerimiz de İstanbul Fatih Sultan Mehmet
Hastanesi’nde konumlandırılacaktır.
Aruba ekibindeki ve işortaklarımızdaki
mühendislerimizin oluşturduğu Airheads
Gönüllüler Grubu da Gazi Üniversitesi
Hastanesi’ne gönüllü olarak destek
vermektedirler. “
“HPE GreenLake ile dijital
fırsatları baştan tasarlıyoruz”
Salgın döneminde uzaktan çalışmanın
daha da artacağının ve şirketlerin daha
farklı çalışma modellerine geçeceğinin
işaretlerini fazlasıyla gördüklerini belirten
Kaymak; “Bu da bizim zaten çok daha
önce duyurmuş olduğumuz “platform bazlı
hizmetler” stratejimizin ne kadar doğru
olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz bu
dönemde her türlü ürün ve çözümümüzü
hizmet olarak sunmak için faaliyetlerimizi
hızlandırdık.
HPE GreenLake ile kurumların genel bulut,
özel bulut, veri merkezi ve uçları kapsayan
hibrit bulut varlıklarını hizmet odaklı
tek bir yapı etrafında toplamalarını sağlıyor.
Böylece teknolojinin avantajlarını kurumların
ihtiyaç ve tercihlerine göre kullanma
imkânı sunarken hem zaman hem
de bütçe tasarrufu sağlıyor. Aralık 2019’da
duyurduğumuz HPE GreenLake Central
ile ilgili yeni uygumalar da devreye aldık.
Farklı bulut servis sağlayıcılardan hizmet
alan GreenLake kullanıcıları, tek bir
bulut sağlayıcıya bağımlı olmak zorunda
kalmayıp, sunduğumuz çözüm sayesinde
istedikleri kadar farklı bulut sağlayıcıdan
hizmet alabilecekler” dedi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Endüstriyel reklam dünyasının yeni nesil
aydınlatma teknolojileri görücüye çıkıyor
Avrasya’nın kalbindeki sektörel buluşma noktası
SIGN İstanbul, aydınlatmanın geleceğini belirleyecek
LED teknolojilerindeki son gelişmelere ve trend uygulamalara
da ev sahipliği yapıyor.
Küçükten büyüğe tüm işletmelerin
görünür olmak ve
farkındalık yaratmak için
kullandığı tabela ve reklam
tasarımlarında artık geniş
bir uygulama alanına sahip
LED teknolojileri, 17 – 20 Eylül
tarihlerinde Tüyap Beylikdüzü’nde
22.’si gerçekleştirilecek
olan SIGN İstanbul
Fuarı’nda ziyaretçileriyle
buluşmayı bekliyor.
Düşük enerji tüketimi, uzun kullanım ömrü,
sağlamlığı, çevre dostu güçlü bir ışık kaynağı
olması gibi bir dizi avantaja sahip LED
aydınlatmalarındaki son teknolojiler ile bu
yeniliklerin reklam endüstrisindeki farklı
uygulama örnekleri SIGN İstanbul 2020’de
sergilenecek. Tarsus Turkey tarafından bu yıl
22.’si gerçekleştirilecek fuarda LED sistemleri,
LED paneller, endüstriyel LED aydınlatmalar,
şerit ve çubuk LED’ler, LED ekranlar
Endüstriyel Reklam Dünyasının Yeni Nesil
Aydınlatma Teknolojileri Görücüye Çıkıyor
gibi ürünler bir arada sergilenecek.
İzmir Ticaret Odası ve KOSGEB tarafından
desteklenen SIGN İstanbul 2020’de LED
sektöründen Ceylan Reklam, Dijital
Elektronik, Dit Elektronik, Işıklar LED, İlker
LED, Kento LED, LED Ajans, Lydia Reklam,
Turkuaz LED ve Yazım Reklamcılık gibi firmalar,
bu aydınlatma teknolojisine dair en
yeni ürün, teknoloji ve uygulamalarını fuar
ziyaretçilerine sunacak.
17 – 20 Eylül tarihleri arasında toplam TÜ-
YAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezi’nin
12 ve 14 numaralı salonlarında toplam
30.000 m2 alanda gerçekleşecek olan SIGN
İstanbul’da, LED dünyasındaki son trendlerin
yanı sıra dijital baskı makinelerinden
serigrafi makinelerine, tekstil baskıdan lazer
makinelerine, endüstriyel reklam ürünlerinden
promosyon malzemelerine, 3D baskı
teknolojilerinden görsel iletişim ve sergileme
ekipmanları ile ilgili pek çok yenilik bir arada
sergilenecek.
E-ticaret’e ilgi büyüyor, güvenlik açıkları artıyor
Sektör Market
IT network
16 yıl önce en yeni iletişim ve bilgisayar teknolojilerini
ürünlerine entegre ederek dünya standartlarında
çözümler sunmak ilkesiyle yola çıkan,
Türkiye’nin lider domain ve hosting firmalarından
olan İsimtescil.net, SSL teknolojilerinde farklı
seçenekler ile kullanıcılarına hizmet veriyor.
İsimtescil.net, tüm tekil internet adresleri için uygun
olan TrustSafe, ETuğra, Rapid ürünlerini SSL
kullanıcılarına sunarken, TrustSafe, İsimtescil.
net’in kendi markası olarak öne çıkıyor. İsimtescil.net,
Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile
müşterilerinin güvenliğini koruyor, dakikalar
içinde kurulum avantajı ve her bankaya uyumlu
yapısıyla dikkat çekiyor.
Kovid-19 pandemisiyle gelişen sosyal mesafe kuralları e-ticaret
sektörünü oldukça hareketlendirdi. Offline mağazaların
tedbirler kapsamında kapatılması ve tüketicilerin temassız
işlemlerle kendilerini daha güvende hissetmesi sonucu, pek
çok firma e-ticaret kanallarını güçlendirdi. E-ticaret platformlarını
hiç denemeyen firmalar ise online satışa yönelerek
sektöre ivme kazandırdı. Gündem böyle olunca, bir e-ticaret
sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik açıklarını kapatan
SSL sertifikasının ne olduğu herkes tarafından merak edilir
oldu. Türkiye’nin en ucuz SSL sertifikaları ile müşterilerinin
güvenliğini koruyan İsimtescil.net’in teknoloji uzmanlarından
aldığımız bilgiler ışığında SSL hakkında merak edilenleri
sizin için derledik…
SSL sertifikasının işlevi nedir?
E-ticaret, internet ve ticaret dünyası çok yeni bir
kavram olmasa da içinde bulunduğumuz süreç
itibariyle dinamizmini arttırdı. E-ticaret yapan
firmaların sayısı arttıkça, internet ve teknoloji
dünyasının riskleri yükselişe geçti. Peki, bir e-ticaret
sitesi kurmak için zorunlu olan ve güvenlik
açıklarını kapatan SSL sertifikası tam olarak ne
işe yarar?
SSL sertifikaları; kredi kartı numaraları, kullanıcı
adları, şifreler, e-postalar gibi hassas bilgilerin bilgisayar
korsanları ve kimlik hırsızları tarafından
çalınması veya tahrif edilme riskini azaltmak
için milyonlarca çevrimiçi işletme ve kişi tarafından
kullanılıyor. Temel olarak SSL, sadece kontak
kurmayı amaçlayan iki taraf arasında özel bir iletişime
izin veriyor. Bu özel bağlantıyı oluşturmak
için ilgili web sunucusuna bir SSL sertifikası kuruluyor;
sertifika, web sitesinin kimliğinin doğrulanmasını
yani ziyaretçilerin sahte bir sitede
olmadıklarının garanti edilmesini ve aktarılan
verileri şifrelenmesini sağlıyor. E-ticaret siteleri
için zorunu olan SSL, ilerleyen aşamalarda tahsilat
alt yapısı sunan şirketlere ya da bankalara yapılacak
sanal pos başvurularının kabul edilmesi
için bir koşul olarak görülüyor ve bu sertifika olmadan
ödeme alınmasına izin verilmiyor. Ziyaret
edilen web sitesinin SSL uyumlu ve güvenli
olup olmadığını anlamanın kolay yolları bulunuyor.
Adres çubuğuna bakıldığında eğer küçük
sarı asma kilit şeklinde bir işaret varsa ve adres
‘http’ yerine ‘https’ ile başlıyorsa güvenli bir sitede
bulunulduğu anlaşılıyor. Yeşil veya mavi adres
çubukları da yine güvenli siteleri işaret ediyor.
Arama Motoru Optimizasyonu
(SEO) SSL ile güç kazanıyor
“Search Engine Optimization” kelimelerinin baş
harflerinden oluşan SEO; Türkçe karşılığı ile “Arama
Motoru Optimizasyonu” anlamına geliyor. Rekabetin
oldukça yoğun olduğu e-ticaret siteleri içinde
belirgin bir yere sahip olmak, arama motorlarında
üst sıralara yükselmek için SEO yapılması zorunlu
görülüyor. Şayet bir web sitesinin güvenlik önlemleri
yani SSL sertifikaları yeterince tutarlı değilse siteye
siber korsanlar tarafından zarar verilebiliyor ve
arama motorları buna tolerans göstermediğinden
SEO sıralamasında düşüş yaşanıyor. 6 Ağustos 2014
tarihinde Google’ın resmi bloğundan duyurduğu
SSL üzerinden yürüyen https:// protokollü link yapılarının
sıralamalara pozitif etkisi olacağı yönündeki
açıklamanın ardından Arama Motoru Sonuç Sayfaları
stratejileri için İsimtescil.net SEO uzmanları
her web sitesine SSL kurulumu öneriyor.
41
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Uzaktan eğitim kullanımında yüzde 16
bine varan artışlar oldu
Yüzde 100 yerli eğitim çözümleri şirketi Advancity’nin
verilerine göre pandemi döneminde öğrenciler uzaktan
eğitim ile tanıştı. Farklı kategorilerde geçtiğimiz
yıla göre, yüzde 203 ile yüzde 16 bin arasında artışlar
yaşandı…
Sektör Market
IT network
Pandeminin Mart-Nisan-Mayıs aylarını kapsayan
3 aylık döneminde öğrenciler ve öğretmenler
dersleri uzaktan eğitime taşıdı. Uzaktan
eğitimin farklı alanlarında çözümler sunan
Advancity’nin verilerine göre, bilgisayar ve
mobil cihazlar aracılığıyla eğitim alan öğrenci,
indirilen doküman, kullanılan sanal sınıf gibi
kategorilerde sayılar çok hızlı artış gösterdi.
Türkiye’de 2 milyon 250 bin öğrenciye uzaktan
eğitim hizmeti sunan Advancity’nin 2019
ve 2020 yılının Mart-Nisan-Mayıs aylarını
kapsayan karşılaştırmalı araştırmasına göre,
uzaktan eğitim çözümlerinin kullanımında
çok önemli artışlar yaşandı. Artış sayıları ve
oranları şöyle oldu:
Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi ‘ALMS’ sistemine
giriş yapan kullanıcı sayısı, 824 bin
956’dan, 2 milyon 501 bin 625’e çıktı. Artış oranı
yüzde 203 oldu. Buna karşılık, ALMS Aktivite
sayısı yüzde 12 bin 166 artarak, 13 bin 145’den,
1 milyon 612 bin 345’e çıktı.
ALMS sistemine yüklenen word, excel,
powerpoint ve pdf’lerin toplamını veren ‘doküman
sayısı’ ise, yüzde 16 bin 102 artışla 3 bin
537’den, 573 bin 48’e çıktı.
ALMS Sanal Sınıf sayısında ise, yüzde 5163 artış
yaşandı. Sanal Sınıf sayısı 6 bin 455’den, 339
bin 758’e çıktı.
ORTA ÖĞRETİMDE BENZER
TABLO
Orta öğretimin sanal sınıf eğitimlerinde de
benzer bir gelişme yaşandı. Uzaktan Canlı Eğitim
Sanal Sınıf Platformu “Perculus Plus” kullanımlarındaki
artışlar oranları da aynı dönemde,
ALMS kullanımına benzer şekilde oldu:
Katılımcı sayısı 84 bin 208’den, 12 milyon 961
bine çıktı. Artış oranı yüzde 15 bin 291 oldu.
Dosya sayısı da yüzde 13 bin 759’luk artışla 4
bin 136’dan, 573 bin 212’ye ulaştı.
Oturum sayısı ise, 3753’den, 354 bin 366’ya çıktı
ve yüzde 9342 artış gösterdi.
TALEP HIZLI ARTTI
Advancity CEO’su Cem Atacık, Advancity’nin
üniversitelere uzaktan eğitim çözümleri sunan
Türkiye’nin ilk yerli malı sertifikalı kuruluşu
olduğunu belirterek şunları söyledi: Advancity,
1999 yılında kuruldu. Şirketimiz 2004 yılından
itibaren üniversiteler ve örgün eğitim kurumları
için uzaktan eğitim çözümleri üretmeye
yoğunlaştı. Yazılımlarımızın tümünü Ar-Ge
ekibimiz geliştiriyor, Sakarya Teknokent’te bir
merkezimiz var. Geliştirdiğimiz çözümlerle sadece
internet aracılığıyla tek yönlü eğitim değil,
canlı yayınların yapıldığı interaktif sanal sınıflar
da oluşturuyoruz ve bu çok önemli alanda
uluslararası markalarla rekabet ediyoruz.”
Advancity’nin 26 orta öğretim okuluna ve 76
üniversiteye uzaktan eğitim desteği sunduğunu
hatırlatan Atacık, pandemi ile okulların
uzaktan eğitime olan talebinde çok hızlı
bir artış yaşandığını, adeta ve üniversite ve
örgün eğitimin online eğitimin nimetlerini
keşfettiğini söyledi. Atacık, Advancity’nin
uzaktan eğitim alanındaki ürün ve çözümlerini
ise şöyle özetledi: Advancity olarak örgün
eğitim ve üniversite eğitimi veren kurumlara
şu ürünleri sunuyoruz: Uzaktan Eğitim Yönetim
Sistemi “ALMS”, Uzaktan Canlı Eğitim
Sanal Sınıf Platformu “Perculus”, Okul Yönetim
Sistemi “İkampüs”, “Kurumsal Video Yayınlama
ve Raporlama Sistemi “Atube”, Zenginleştirilmiş
Eğitim Kişisel Gelişim Kampüsü ve
Tekno Gelişim Kampüsü.
Uzaktan Eğitim Yönetim Sistemi “ALMS” ile
Uzaktan Canlı Eğitim Sanal Sınıf Platformu “Perculus”ve
“Perculus Plus” bu dönemde Türkiye’de
eğitim kurumlarının birincil ihtiyaçlarını karşılayacak
ve çok tutulan ürünlerimizdir.
ÇOK AVANTAJLI
Uzaktan veya online eğitimin zamandan ve
mekandan tamamen bağımsız olarak alınabilen,
canlı, görüntülü, sesli olabilen, içeriklerin
tekrar izlenebildiği, sanal sınıf uygulamasında
olduğu gibi canlı ve aktif katılımın
mümkün olduğu, dosya paylaşımı yapılabilen,
ölçümün, takibin kolay ve en iyi şekilde sağlandığı
bir eğitim yöntemi olduğunu vurgulayan
Atacık şöyle devam etti: “Uzaktan eğitim
sadece salgın hastalık dönemlerinde değil, her
dönemde etkili ve verimli bir eğitim yöntemi
olarak kullanılabilir ve kullanılmaktadır.
İnternet altyapısının ve dijital cihazların
gelişimine paralel olarak geleneksel eğitimin
biçimi değişiyor, yeni teknolojiler ve dijital
cihazlar aracılığıyla eğitime her yerden
ulaşmak mümkün oluyor. Dijital ortamın
avantajlarından yararlanılarak içerik zenginleştiriliyor.
Eğitimde farklı düzeyler en aza
indirilerek tüm öğrencilerin kaliteli eğitim alması
sağlanıyor. Uzaktan eğitim, hazır içeriklere
kolay ulaşılmasını sağlayarak gerektiğinde
geleneksel eğitimin de etkili bir destekçisi
oluyor. Önümüzdeki eğitim döneminde, uzaktan
eğitimin nimetlerinden daha fazla yararlanılacağını
ve gelenekse eğitim ile uzaktan
eğitimin nöbetleşe kullanılacağı dönemlerin
olabileceğini düşünüyoruz.
Atacık, “Yüzde 100 yerli olan teknolojimiz ile
daha fazla sayıda eğitim kurumuna hizmet
götürmeyi ve tüm öğrencilerimizin eğitimine
katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.
DESTEK ALAN ÜNİVERSİTELER
Advancity Türkiye’nin dört bir yanında 76 üniversiteye
ve 26 orta öğretim okuluna uzaktan
eğitim, sanal sınıf gibi hizmetler veriyor ve
hizmetlerine teknik destek sağlıyor. İstanbul
Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Atatürk
Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Çukurova
Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Fırat Üniversitesi,
Gazi Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi,
Akdeniz Üniversitesi gibi akademik
kurumlar Advancity’ten hizmet alan üniversitelerin
arasında bulunuyor.
42
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Uzaktan erişimin güvenliğini sağlamak için
yeni bir yaklaşım: Zero-Trust
Citrix’e göre, “yeni normal” geleneksel VPN’lerin
sınırlarını ortaya koyuyor ve uzaktan erişimin güvenliğini
sağlamak için yeni bir yaklaşımın gerekli olduğunu
açıkça gösteriyor. Mutlaka daha iyi bir yöntem mevcut
olmalı ve aslında mevcut da; Zero-Trust.
Fırını onarmak için gelen tamirci kapıyı
çaldığında, dikkatli ev sahipleri evin
anahtarını vererek şunu söylemezler:
“Mutfak birinci katta solda, yolu kendin
bulabilirsin” ve evden çıkıp gitmezler.
İşini yaptığından emin olmak için kalır
ve servis teknisyenini takip ederler, kesinlikle
evin içinde başıboş şekilde dolaşmasına
izin vermezler. Ancak kurumsal
güvenlik söz konusu olduğunda tam
olarak bunlar yaşanıyor: Çoğu şirkette
kullanıcıların kurumsal kaynaklara
erişmesine olanak sağlanması amacıyla
kullanılan standart teknoloji olan bir sanal
özel ağ (VPN), ‘kalenin anahtarlarını
teslim ediyor.”
VPN, oturum açtıktan sonra kullanıcıların
herhangi bir kısıtlama olmadan
hareket etmesine izin veriyor. Ayrıca,
mevcut krizde, çoğu VPN ağ geçidi ek
ev-ofis kullanıcılarının yarattığı yükle
çalışmakta zorlanıyor. Citrix’e göre, tüm
trafiği kurumsal veri merkezi aracılığıyla
yönlendirme zorunluluğu da önemli
ölçüde gecikme süresine neden oluyor
ve görüntülü konferanslar gibi zamana
duyarlı hizmetlerin kalitesini düşürüyor.
Ancak, bu etkiden kaçınmaya yönelik
çoğu mekanizma, VPN’yi karmaşık ve
yönetilmesi pahalı hale getiriyor.
Citrix’e göre, VPN’lerin kalenin anahtarları
yaklaşımı her zaman sorunlu olsa
da, günümüzde çok daha tehlikeli hale
geldi. Saldırganlar, bugünlerde çok daha
geniş bir saldırı alanını hedefleyebiliyor:
Uzaktan çalışan bir kullanıcının kimlik
bilgilerini ele geçirmeyi veya güvenli
olmayan bir ev-ofis aygıtına erişmeyi
başardıklarında, geleneksel VPN bu kişilere
şirket ağında serbestçe dolaşma
olanağı sunuyor. Burada hassas bilgileri
arayabilir ve veri sızdırma araçları ya da
daha sonra kolaylıkla geri dönmek için
arka kapılar kurabilirler.
mimarisine bir güvenlik düşünce yapısını
dahil ediyor. Sıfır güven, şu ilkeyi uyguluyor:
Hiçbir zaman güvenme, her zaman
doğrula. Kaynaklara ağın içinden
veya dışından erişmeleri fark etmeksizin,
hiçbir kullanıcının veya aygıtın güvenilir
olduğu varsayılmıyor. Bunun ilk adımı,
kullanıcıların tanınmasından oluşuyor
ve bu da ideal olarak donanım belirteçleri
veya yazılım belirteci uygulamaları
gibi çok sayıda kimlik doğrulama yöntemi
uygulanarak gerçekleştiriliyor. Ağa
bağlanan aygıtlar, örneğin sahipliğin
(şirkete ait, şahsa ait) veya yama düzeyinin
güncel olup olmadığının kontrol
edilmesi aracılığıyla aynı ölçüde ayrıntılı
bir biçimde inceleniyor. Aynı zamanda
şirket verileri, kullanıcıların erişiminin
rolleri için ihtiyaç duydukları kaynaklarla
sınırlanması aracılığıyla korunuyor.
Günümüzün sıfır güven çözümleri, son
kullanıcı ve uç noktası aktivitelerini sürekli
olarak izlemek, bunları davranış
kalıpları ve şirket ilkeleri ile karşılaştırmak
için makine öğreniminden yararlanıyor.
Bu özellik, güvenlik ekiplerinin
ele geçirilmiş hesaplara veya kuruluş
içinden tehditlere işaret eden alışılmadık
aktiviteleri hızla saptamasına imkan
tanıyor. Sıfır güven, şüpheli bir aktivite
saptandığı anda uyarılar sağlayarak,
hızlı ve yüksek düzeyde hedefli bir tepkiye
imkan tanıyor. Olaylara müdahaleyi
önemli ölçüde hızlandırıyor ve saldırganların
ağda etrafı gözetlemek için sahip
olacağı süreyi kısaltıyor.
Bu yaklaşım, ‘kötü adamlar’ uzun yıllar
boyunca araçlarını ve taktiklerini iyileştirirken
işletmeler ve organizasyonlar
tepki vermekte yavaş kaldıktan sonra, en
sonunda şirketlere kullanıcıların nerede
bulunduğu ya da hangi aygıtları kullandığı
fark etmeksizin güvenlik tarafında
kaybedilen zamanı telafi etme fırsatı sunuyor.
Uzaktan çalışmanın, krizin daha
da hızlandırmasıyla artık yeni normal
haline geldiği günümüz dünyasına bu
özellikleriyle mükemmel uyum sağlıyor.
Sıfır güvene dayalı BT ortamları, şirketlerin
anahtarlarını kapıyı çalan herhangi
bir ‘tamirciye’ teslim etmemesini sağlıyor.
Bunun yerine, tamirciden ve aynı zamanda
diğer herhangi bir ziyaretçiden,
fotoğraflı bir şirket kimliği göstermesini
istiyor. Mutfak kapısı dışındaki tüm
kapıları kilitliyor ve teknisyenin tam
olarak nerede olduğunu ve ne yaptığını
biliyor. Ayrıca, beklenmedik bir davranışta
bulunması durumunda, ev sahibini
otomatik olarak uyarıyor. Citrix’e
göre, şirketler bu şekilde, kullanıcıları
ve aygıtları her zaman gözleyebilir, ele
geçirilmenin saptanmasını iyileştirebilir
ve saldırı pencerelerini daraltabilir.
Aynı zamanda, çalışanlar da şirket
kaynaklarına herhangi bir zamanda,
herhangi bir yerden güvenli bir biçimde
erişebilir.
Sektör Market
IT network
Mutlaka daha iyi bir yöntem
mevcut olmalı ve aslında
mevcut
Citrix’e göre bu yaklaşımın adı Zero
Trust. Bu yeni güvenlik yaklaşımı, BT
43
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Xerox Future of Work Anketi
sonuçları açıklandı
Sektör Market
IT network
44
Xerox’un uygulanan yeni küresel iş anketi,
katılımcıların kuruluşlarındaki
işgücünün tahmini yüzde 82’sinin ortalama
12-18 ay içinde iş yerine geri döneceğini
göstermektedir. Geri dönüş için
hazırlanan şirketler, yüzde 56 oranında
artan teknoloji bütçesini ve yüzde 34
oranında COVID -19’un bir sonucu olarak
dijital dönüşümlerini hızlandırmayı
planlayan karma bir uzaktan / ofis içi
işgücünü desteklemek için yeni kaynaklara
yatırım yapıyorlar.
Bağımsız araştırma firması Vanson
Bourne tarafından yürütülen Xerox Future
of Work Anketi, en az 500 çalışanı
bulunan ABD, Kanada, İngiltere, Almanya
ve Fransa’dan üst düzey C-seviyesi
profesyonellerin de dahil olduğu 600
BT karar verici üzerinde yapıldı. Ankete
katılanların yüzde 72’si teknoloji açısından
tam olarak hazırlanamadıklarını
belirterek, uzaktan çalışmaya ani olarak
geçişten kaynaklanan zorlukları bildirdiler.
Teknolojiye ek olarak (% 29), evden
çalışmanın getirdiği en büyük sorun
ekipler/çalışanlar arasındaki iletişim kopukluğu
(% 26) ve odak noktasını korumak
(% 25) oldu.
COVID -19 salgınının çalışma şeklimizi
değiştirdiğine şüphe olmamasına
rağmen, araştırmamız birçok şirketin
zamanla çalışanlarının çoğunu iş ortamına
geri döndürmeyi planladığını
ortaya koydu. Xerox Başkanı ve Operasyon
Direktörü, Steve Bandrowczak; “Bu,
iletişim, karar verme hızı ve yetenek geliştirme
de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerden
dolayı olabilir. Aynı zamanda,
aniden çalışmayı durdurma ve devam
eden karma çalışma ortamı, önümüzdeki
aylarda yeni veya ek yatırım gerektiren
teknoloji boşluklarını ortaya çıkardı”
dedi.
Temel anket bulguları ve Xerox çıkarımları
aşağıda belirtilen şekildedir:
1. Genişletilmiş uzaktan çalışma politikaları
kalıcı olmakla birlikte, işletmeler
çalışanların çoğunu iş yerine geri döndürmeyi
planlamaktadır.
Katılımcıların yüzde33’ü evden çalışma
gerekliliğinin koyulmasından önce en
büyük kaygılarının ağ/veri güvenliği ve
gizliliğinin uzaktan bir işgücü ile yapılması
olduğunu belirtirken, yüzde 24’ü
çalışanların üretkenliğini, yüzde 16’sı
ise teknoloji altyapısını gerekçe göstermiştir.
Bu endişeler, katılımcıların yüzde
95’inin birebir iletişimin kişisel gelişim
ve yeteneğin değerlendirilmesi için
önemli olduğu inancı ile birlikte, yaygın
Beş ülkedeki 600 BT lideri, esnek bir çalışma ortamını
desteklemek için COVID-19 sonrası önceliklerini açıkladı…
uzaktan çalışmanın daha geleneksel çalışma
alanlarının yerini almayacağını
göstermektedir.
Ancak artık işletmeler uzaktan çalışma
konusunda daha rahat olduklarından,
C-suite liderlerinin ve BT karar vericilerinin
tutum ve politikaları değişmektedir.
Ankete katılan ülkeler arasında
ABD, uzaktan çalışmaya (%86) duyulan
güveni arttırma olasılığı en yüksek ülke
olurken, onu İngiltere (%80), Almanya
(%80), Kanada (%77) ve Fransa (%75) izlemektedir.
Ayrıca, %58’i önümüzdeki
yıl içinde evden çalışma politikalarını
değiştirmeyi planlayarak, şirketlerin
karma bir işgücünü destekleme ihtiyacını
vurgulamaktadır.
Çıkarımlarımız: Çalışanlar, iş yerine
aynı anda veya daha önce olduğu gibi
aynı kapasitede geri dönemeyebilir ancak
kuruluşların karma bir işgücünü
destekleme ihtiyacı öngörülebilir gelecek
için burada yer almaktadır.
2. Ani bir şekilde evde kal yöntemi, teknoloji
boşluklarını ortaya çıkardı.
Uzaktan çalışmaya hızlı şekilde geçiş
çoğu işletme için zor oldu ve sadece
yüzde 28’i tam olarak hazırlandığını ifade
ederken, yüzde 29’u teknolojiyi en büyük
sorun noktası olarak gösterdi. Ankete
katılan belirli ülkeler arasında, Fransa
uzaktan çalışmaya ani geçiş için tam
olarak hazırlıklı olma olasılığı en düşük,
ABD ise tam olarak hazırlıklı olma olasılığı
en yüksek olan ülkeydi. Özellikle
teknoloji ile ilgili olarak, katılımcılar en
büyük zorluklarının uzaktan BT desteği
(%35), yetersiz iş akışı çözümleri (%27),
iletişim ve işbirliği araçlarının eksikliği
(%22) ve bulut tabanlı çözümlerin eksikliği
(%10) olduğunu belirttiler. Anketi
yanıtlayan ABD’li katılımcıların çoğu
(% 93) ve onu takiben Almanya (% 92)
ve Fransa (% 91) olmak üzere iş dünyası
liderlerinin yüzde 85’i ofis yazıcılarının
erişilebilirliğini ve kullanım kolaylığı fırsatını
da kaçırdı.
Çıkarımlarımız: COVID-19’dan kaynaklanan
uzaktan çalışmaya hızlı geçiş
gibi gelecekteki aksaklıkları azaltmak
için, şirketler yeni teknolojilere yatırım
yapmak isteyecek ve süreçlerinin dijital
dönüşümünü hızlandırmak için mevcut
araçlardan ek kapasite arayacaklardır.
3. Teknoloji satın alma öncelikleri çalışanları
daha iyi desteklemek için değişim
gösteriyor.
Çoğunlukla uzaktan çalışmaya
sahip olarak ortaya çıkan teknoloji
boşluklarının bir sonucu olarak, küresel
ölçekteki BT karar vericilerinin yüzde
70’i bütçe harcamalarını yeniden değerlendirirken,
şirketler uzak teknoloji
kaynaklarına (%55) veya uzak ve ofis içi
kaynaklardan oluşan bir karma sisteme
(% 40) yapılan yatırımları artırmaktadır.
Salgında ayrıca bulut tabanlı yazılım
(%65), uzaktan BT (%63) desteği ve işbirliği
yazılımına (%52) yatırım önceliği
veren işletmeler de yer alıyor.
Dizüstü bilgisayarlar ve yazıcılar gibi donanımlar,
özellikle Fransa merkezli şirketler
için bir diğer önemli hususu teşkil
etmekteydi ve katılımcıların yüzde 22’si
bunu teknoloji, üretkenlik ve genel iş
deneyimleri söz konusu olduğunda en
önemli ihtiyaç olarak nitelendirdi.
Çıkarımlarımız: COVID-19 dijital dönüşüm
planlarını besliyor ve şirketler
çalışanların ihtiyaçlarını hem donanım
hem de yazılım ile karşılamaya yeniden
odaklanıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Tüketiciler, teknolojik inovasyonları çok
önemli bir unsur olarak görüyor
En son yayınlanan Ericsson ConsumerLab raporu, tüketicilerin
sürdürülebilirlik sorunlarına karşı tutumlarını ve teknolojinin
tüketicilere daha olumlu bir etki yaratmalarına nasıl
yardımcı olacağı hakkında yeni bilgiler ortaya koyuyor…
Fridays for Future hareketi, hükümetlerden, iş yerlerine
ve hatta dünya genelinde grev kararı alan
öğrencilere kadar, toplumun pek çok kesiminde
daha sürdürülebilir yaşamlara nasıl öncülük edileceği
sorusunu daha yaygın hale getirdi. Ericsson
tarafından yayınlanan ‘Tüketiciler, Sürdürülebilirlik
ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ (Consumers, Sustainability
and ICT) başlıklı rapor, tüketicilerin bu hareketin
neresinde durduğunu, alışkanlıklarının ve
eylemlerinin algılarını yansıtıp yansıtmadığını incelerken,
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin potansiyel
etkilerini artırmaya yardımcı olacak bir araç olarak
görüp görmediklerini masaya yatırıyor.
Dünyanın dört bir yanından 12 binin üzerinde
İnternet kullanıcısı arasında yapılan nicel bir araştırmaya
dayanan rapor, çevresel açıdan önde gelen
sürdürülebilir yaşam tarzlarının şu anki tüketici
anlayışını ortaya koyuyor.
Örneğin, yirmi yıl önce beş tüketiciden ikisi hava ve
su kirliliği hakkında endişe duyarken şu an bu oran
neredeyse iki tüketiciden birine yükselmiş durumda.
İklim değişikliği hakkında endişelenen tüketicilerin
oranının da yüzde 13›ten yüzde 50’ye yükseldiği
görülüyor.
Çalışma, aynı zamanda tüketicilerin çevresel
etkilerin azaltılmasında nihai sorumluluğun nerede
olduğu hakkındaki düşüncelerini de yansıtıyor.
Dünya genelinde her 10 tüketiciden 8›i çevrenin
korunmasından sorumlu olarak hükümetleri görüyor.
Yaklaşık yüzde 70’i ise vatandaşların sorumlu olduğunu
düşünüyor. Araştırma ayrıca, tüketicilerin ortaklaşa bir
eyleme ihtiyaç duyulduğunu düşündüklerini ve her 10
tüketiciden 5›inin şirketlerin ve markaların öne çıkarak
kendi paylarına düşen sorumluluğu üstlenmelerini
beklediklerini ortaya koyuyor.
Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 46’sı teknolojik
yeniliklerin gelecekteki çevresel sorunlarla mücadelede
kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Dahası, tüketicilerin
yüzde 36’sı sahip oldukları cihazların, çevreye
duyarlı bir şekilde yaşama konusunda kendilerine rehberlik
etmesini istiyor.
İlginç bir şekilde, teknolojinin gelecekteki sorunları
çözmede kritik önem taşıyacağını düşünen tüketiciler,
diğerlerine kıyasla daha bilinçli bir şekilde yaşamak için
çeşitli Bilgi ve İletişim Teknolojilerine iki kat daha fazla
ilgi duyuyor.
Raporu hazırlayan Ericsson Consumer & Industry-
Lab Kıdemli Araştırmacısı Zeynep Ahmet Vidal,
Bilgi ve İletişim Teknolojileri araç ve hizmetlerinin
tüketicilerin çevreye olan kişisel etkilerini azaltma
çabalarına büyük yardımı dokunabileceğini ifade
ederek sözlerine şöyle devam etti: “Çalışmamız
tüketicilerin çevre, sağlık, maliyet veya kolaylık ile
ilgili nedenlerden dolayı Bilgi ve İletişim Teknolojilerini
günlük yaşamlarında en büyük yardımcı olarak
gördüklerini gösteriyor. Ancak Bilgi ve İletişim Teknolojileri
iklim değişikliğine karşı alınan önlemler
açısından gelecekte birçok inovasyonu hayata geçirme
potansiyeline sahip. Ayrıca, servis sağlayıcıların
tüketicilerin günlük yaşamlarında daha sürdürülebilir
seçimler yapmalarına yardımcı olabilecek yeni
çözümler sunmaları için eşsiz bir fırsat yaratıyor.”
ABD, Brezilya, İngiltere, Almanya, İspanya, Rusya,
Güney Afrika, Suudi Arabistan, Hindistan, Malezya,
Çin ve Avustralya’dan tüketicilerin katıldığı araştırmada
örneklem grubu her ülke için 1.000 kişinin
katılımıyla oluşturuldu.
Sektör Market
IT network
Minik Bilim Kahramanları, Türkiye’nin ilk Sanal
Bilim Şenliği’nde buluşuyor
Kar amacı gütmeyen
bir sivil toplum
kuruluşu olan Bilim
Kahramanları
Derneği; 9-18 Haziran
tarihleri arasında
Türkiye’nin
ilk Sanal Bilim
Şenliği’ni hayata
geçirecek. 6 sezondur uygulanan Minik Bilim
Kahramanları Buluşuyor / FIRST LEGO League
Jr. programının 2019-2020 sezonunda BOOM-
TOWN BUILDSM: Yeni Şehrin Mühendisleri
temasıyla çalışmalarını sürdüren 6-10 yaş arası
Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımları,
derneğin gönüllülerinin desteğiyle Sanal Bilim
Şenliği’nde bir araya gelecekler.
Yeni Şehrin Mühendisleri teması doğrultusunda
yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı,
daha çevre dostu ve herkes için erişilebilir olması
adına belirledikleri sorunlara mühendislik
çözümleri arayan ve Minik Bilim Kahramanları
Buluşuyor / FIRST LEGO League Jr. fuarlarında
bir araya gelmeye sabırsızlanan takımlar, pandemi
sebebiyle hazırlandıkları projelerini, fikirlerini
yüz yüze sunabilme fırsatı bulamamışlardı.
Bilim Kahramanları Derneği; Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek olan
Sanal Bilim Şenlikleri ile çocukları bilimle buluşturmaya devam
ediyor. Altı sezondur uygulanan Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor
FIRST LEGO League Jr. Programı kapsamında, bu sezonun
takımları sanal ortamda bir ilke imza atacak. Pandemi nedeniyle
projelerini yüz yüze sunamayan 30 şehirden ilkokul düzeyindeki
650 minik bilim kahramanı “Yeni Şehrin Mühendisleri” temasıyla,
yaşadıkları şehirdeki binaların daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir
olması için ürettikleri çözümleri paylaşacak…
30 şehirden 650 çocuk katılıyor
Minik Bilim Kahramanları Buluşuyor takımlarının
Yeni Şehir’in yeniden inşasına dair hazırlıklarını
hatırlamaları ve fikirlerini paylaşmaları üzerine
kurgulanan, aynı zamanda Türkiye’den ve
Dünya’dan daha dayanıklı, çevre dostu ve erişilebilir
mühendislik örneklerini gözlemlemelerini
sağlayacak Sanal Bilim Şenliği ile Türkiye’nin 30
farklı ilinden 650 çocuğa erişim sağlanacak. Şenliklere
özel Çevrimiçi Gönüllü Eğitimi’ni tamamlayan
81 Bilim Kahramanları Derneği gönüllüsü,
9-18 Haziran aralığında gerçekleşecek etkinlikle
Minik Bilim Kahramanları’na Yeni Şehrin mühendisleri
olmaları yolunda ilham verecekler.
Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir konuyla ilgili
şunları söyledi: “Pandemi sebebiyle eğitimlerine
uzaktan eğitim araçları ile devam etmek zorunda
kalan çocuklar maalesef birçok sosyal etkinlikten
uzak kaldı. Bilim Kahramanları Derneği olarak
çocuklarla fiziksel olarak bir araya gelemesek de
bilim için heyecanlanan çocuklar için Sanal Bilim
Şenlikleri düzenle-meye ve onları STEM alanındaki
çalışmalar için heyecanlandırmayı istedik. Daha
fazla çocuğun bilimle buluşması için sanal etkinliklerimiz
yaz döneminde de devam edecek.”
45
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Turkcell Şirketleri yeni normale hazırlıyor
Turkcell normalleşme sürecinde güvenli ve sağlıklı
hizmet vermek isteyen işletmelere özel Dijital İş Servisleri
şirketi ile uçtan uca çözümler sunuyor. Üretim,
finans, eğitim, perakende gibi sektörlere yönelik
Turkcell güvencesiyle hazırlanan termal kamera
sistemleri, hava kalitesi ve sosyal mesafe ölçümü,
mağaza içi müşteri sayımı gibi çözümler sayesinde
risklerin en aza indirgenmesine katkı sağlanıyor…
Sektör Market
IT network
46
Türkiye’nin Turkcell’i normalleşme sürecinde
de işletmelerin yanında yer alarak
salgın hastalık sonrası oluşabilecek
riskleri minimize edebilmek için gerekli
çözümleri tek elden sunuyor. İşverenlerin
salgın hastalıklara karşı işletmelerini,
müşterilerini ve çalışanlarını güvende
tutmaları için geliştirilen çözümler
sayesinde imza ve iş süreçleri de hızlanıyor.
Turkcell güvencesiyle sunulan
hızlı çözüm, kolay kurulum ve kullanım
imkanı ile işletmeler, yeni normale hızla
adapte olarak verimli çalışma ortamlarına
geri dönüyor.
İşletme sahipleri bu çözümler sayesinde
iş yerlerine riskli giriş-çıkışları termal
kamera ile takip edebiliyor; girençıkan
ve içeride olan kişi sayısını yeni
yönetmeliğe uygun olacak şekilde
denetleyebiliyor. Bu çalışmaların yanı
sıra hava kalitesini sürekli ölçerek
çalışanlara ideal sağlıklı ortam sunmak
ve sosyal mesafe kontrolü ile salgın
hastalıkların bulaşma riskini azaltmak
da mümkün oluyor.
“Şirketlere özel yeni normale
uygun yerli çözümler
geliştiriyoruz”
Kurumların ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri
Dijital İş Servisleri şirketi ile tek
elden sunduklarını belirten Turkcell Kurumsal
Satıştan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Ceyhun Özata şöyle konuştu:
“Tüm dünyayla birlikte Türkiye’nin yaşadığı
bu zorlu sürecin ardından yavaş
yavaş normalleşme sürecine girdiğimiz
bugünlerde şirketlerimizin ve çalışanlarının
yanında olmak için çalışmalarımıza
yön veriyoruz. Bu kapsamda güvenli
ve sağlıklı iş hayatı için şirketlere özel
yeni normale uygun yerli çözümler geliştiriyoruz.
Kurumlardaki olası salgın
hastalıklara dair alınabilecek tüm dijital
önlemleri şirket, müşteri ve çalışan
özelinde Turkcell’in güçlü teknolojik
altyapısı üzerinden sunuyoruz. Aynı
zamanda hızlı kurulum desteğimiz,
eşsiz müşteri deneyimimiz, yerli yazılım
ve donanımlarımız sayesinde her zaman
olduğu gibi Turkcell güvencesiyle tüm
şirketlerimizin yanında olmak için
çalışıyoruz.”
Üretim, eğitim, perakende, sağlık,
finans, lojistik, ulaşım, turizm ve enerji
sektörleri ile belediyelerin ihtiyacına
özel olarak geliştirdiği çözümlerle Turkcell,
normalleşme sürecinde de şirketlerin
ve çalışanlarının yanında oluyor.
Termal kamera sistemleri, hava kalitesi
ölçümü, çalışan güvenliği, çalışan izleme
ve verimlilik sağlama, mağazalar
için müşteri sayım ve bilgilendirme,
uzaktan sözleşme ve talimat imzalama
yazılımı çözümleri ile şirketler; kurumlarını,
çalışanlarını ve müşterilerini salgın
hastalıklara karşı etkili bir biçimde
koruyabiliyor.
Turkcell Dijital İş Servisleri
çözümleriyle ateş kontrolü
yapılıyor; hava kalitesi anlık
takip ediliyor
Ateşi yüksek personel veya müşterinin
hızla tespitini yaparak müdahale
etmek isteyen işletmeler için geliştirilen
Termal İnsan Sıcaklığı Ölçüm çözümü,
30 ms içerisinde ateşi yüksek
olan kişiyi belirliyor. Bu sayede sistem
otomatik olarak birden fazla kişiyi eş
zamanlı olarak tarıyor ve şüpheli kişi
algılayınca sesli ve görsel uyarı çıkarıyor.
Bununla birlikte Hava Kalitesi İzleme
ve Uyarı Sistemi ile işletmeler anlık
ortam değerlerini takip edebiliyor.
Öte yandan Sosyal Mesafe Ölçümü
çözümüyle de çalışanların ya da
ziyaretçilerin gün içinde nerede olduğu
ve kimlere temas ettiği belirlenerek
anlık uyarılar gerçekleştiriliyor. Çalışma
sahası içerisindeki iş güvenliği ve görev
alanı kontrolünü güçlendirmek isteyen
işverenler ise Personel Güvenlik Mesafesi
İzleme ve Raporlama Platformu ile
tüm ortam ve nesneleri gerçek zamanlı
olarak izleyebiliyor, yönetebiliyor.
Gerekli görülen noktalarda ise anlık
uyarı sistemi ile kontrol ve müdahale
imkanı bulunuyor.
Mağazaların mobil yönetimi
sağlanıyor
Mağazadaki yoğunluğu takip etmek isteyen
mağaza yetkililerinin tercih edebileceği
Mağazalar İçin Müşteri Sayım
ve Bilgilendirme Sistemi, mağaza içerisindeki
müşteri sayısını, giren ve çıkan
kişileri sayarak net olarak sunuyor.
Ayrıca müşteriler mağaza durumlarını
mobil olarak veya mağaza önündeki ekranlardan
da takip edebiliyor. Uzaktan
çalışma döneminde çalışanların iş gücü
üretkenliğini anlık olarak takip etmeyi
sağlayan Çalışan İzleme ve Verimlilik
Yönetimi uygulaması ile işverenler, çalışanların
bilgisayarda yaptığı işlemleri
sınıflandırabiliyor, hangi konularda ne
kadar çalıştığını ölçümleyebiliyor. Bulut
tabanlı kullanıcı etkinliği izleme yazılımı
olan bu sistem, kuruluşların daha
üretken, güvenli ve uyumlu olmasını
sağlıyor. Bu dönemde sözleşme imzalatmakta
zorlanan işverenler için Uzaktan
Sözleşme ve Talimat İmzalama Yazılımı
ile müşterilere evrakları göndermek ve
onlardan imza almak mümkün oluyor.
Ayrıca iç evrakların imza dolaşımının
tek tıkla, kanunlara uygun olarak ve
hızla yapılabildiği sistemde 10 banka ile
doğrudan entegrasyon sağlanabiliyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Ofis toplantılarını sanala taşıyan profesyonel çözümler
Dünyaca ünlü markaların Türkiye distribütörlüğünü
yürüten Bircom, yeni normalleşme sürecinde ofislerine
dönen kullanıcılarına Microsoft Teams Çözümleri
ile profesyonel çözümler sunmaya devam ediyor…
Taşınabilir ses konferans cihazları, kablosuz
konferans telefonları, dokunmatik paneller,
USB kameralar ve video konferans sistemleri
gibi ürünleriyle birden çok katılımcıyı eş zamanlı
bir araya getiren Bircom, Microsoft Teams
entegrasyonlu video konferans çözümleri
ile farklı büyüklükteki kurumların ihtiyaçlarına
eksiksiz şekilde karşılık veriyor.
Kesintisiz ses aktarımı
Her büyüklükten ve her sektörden firmaya
farklı çözümler sunan Bircom, ofis dışındaki
ekip ya da müşterileri ile çoklu görüşme yapmak
isteyen kurumlara, Microsoft Teams entegrasyonu
ile kesintisiz ses ve kaliteli görüntü
konferans çözümü sağlayan Sennheiser’ın Bluetooth
özellikli ürünlerini sunuyor.
Ortam gürültüsünden izole
etme özelliği
Active Noise Cancellation özellikli kurumsal
kulaklıklar, kullanıcıları ortam gürültüsünden
izole ederek onlara daha verimli bir çalışma
ortamı sağlıyor. Kulaklık üzerinde yer alan
Teams entegrasyonu tek bir tuş ile toplantıya
katılımı sağlarken aynı zamanda, kullanıcılara
Sennheiser’ın şık tasarımı ile konforlu ve özel
bir çalışma deneyimi sunuyor.
Yüksek kalite, uygun maliyet
Video konferans, sesli konferans ve kurumsal
kulaklık seçenekleri ile hayatı kolaylaştıran
Yealink, MVC serisi video çözümleri ile Microsoft
Teams toplantılarını çeşitli boyutlardaki
toplantı odalarına taşıyor. Dahili ve harici kullanıcılarla
sorunsuz ve akıllı bir şekilde buluşmak,
bağlantı kurmak ve işbirliği yapmak için
profesyonellerin ihtiyacı olan tüm detayları
kapsayan Yealink MVC serisi, ses cihazları ve
kameraları sayesinde de mükemmel bir ses ve
video kalitesi sunuyor.
Yealink video konferans sistemlerini kullanan
firmalar, ekip çalışanları, iş ortakları, proje
ekipleri veya müşterileri ile tek bir link üzerinden
kolaylıkla iletişim kurabiliyor. İstendiğinde
10 bin kullanıcıya kadar büyütülebilecek bir
sistem altyapısına sahip olan bu çözüm kaliteli
ses, ekran paylaşımı ve kesintisiz video görüntüsü
ile toplantı ve uzaktan eğitimleri mobil
hale getiriyor.
Anlık içerik paylaşımı, birden
fazla seçenek
Yealink, Teams uyumlu çözümlerinde konferans
ve eğitim toplantılarında bilgisayarlardaki
içeriklerin katılımcılarla paylaşılabilmesi
için birden fazla seçenek de sunuyor.
Hem HDMI hem de Mini-DP girişine sahip bir
içerik paylaşım birimi olan Yealink MShare,
katılımcıların görüntüye 1080P/30FPS çözünürlükte
ulaşmasına yardımcı oluyor. Kullanıcıların
dizüstü bilgisayardan içerik paylaşabilecekleri
bir diğer seçenek ise kablosuz olarak
içerik paylaşımı yapabilen WPP20. Tek bir tuşla
içerik paylaşımını başlatan WPP20 aynı adada
dört adede kadar birlikte kullanılabiliyor.
Yüksek kalitede ürünleri ve profesyonel çözümleri,
kullanıcıları ile buluşturan Bircom,
yeni normalleşme sürecinde de yepyeni çözümler
sunmak adına çalışmalarını sürdürüyor.
Sektör Market
IT network
ASUS, ZenWiFi AX Mini (XD4) ve ZenWiFi AC
Mini (CD6) modellerini duyurdu
ASUS, ZenWiFi
AX Mini (XD4) ve
ZenWiFi AC Mini
(CD6) router sistemlerini
duyurdu. Bu
son derece küçük
boyutlu iki yeni model,
tüm evi kapsayan
Wi-Fi 6 ve Wi-Fi
5 ağları için alandan
tasarruf sağlayan şık
çözümler sunuyor.
Bir adet router ve iki
adet genişletme düğümünden
oluşan
üçlü paketler halinde
satılan ZenWiFi AX
Mini ve AC Mini, kolay kurulum ve yönetim olanaklarıyla
birlikte hızlı ve güvenilir Wi-Fi bağlantısı sunuyor.
Son derece küçük boyutlu olan modellerden
ZenWiFi AX Mini, her tür dekorasyona uyan birinci
sınıf şık tasarımıyla dikkat çekiyor.
Wi-Fi 6 (802.11ax) destekli ZenWiFi AX Mini, 1800
Mbps’e kadar, Wi-Fi 5 (802.11ac) destekli ZenWiFi
AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar ulaşan Wi-Fi hızları
sunuyor.
Kullanıcılar ücretsiz ASUS Router uygulamasıyla
ZenWiFi router serisi, alandan tasarruf sağlayan şık
Wi-Fi 6 ve Wi-Fi 5 modellerle genişledi.
cihazlarını üç adımda kolayca kurabiliyor. Trend
Micro destekli ASUS AiProtection ise cihazın kullanım
ömrü boyunca ücretsiz ağ güvenliği ve ebeveyn
kontrolü özellikleri sunuyor.
Şık ve son derece küçük
tasarım
ZenWiFi AX Mini ve AC Mini üçlü paketler halinde
satılıyor. Her pakette bir adet router ve iki adet genişletme
düğümü bulunuyor. Avuç içine sığabilen
ZenWiFi AX Mini yalnızca 9 cm2 yer kaplıyor. Her
iki model de mevcut ZenWiFi router serisinin metal
benzeri kaliteli kaplama ve Zen temalı ikonik dairesel
desen gibi tasarım hatlarını taşıyor. Bu minyatür
sistemler her ortama ve diğer ZenWiFi cihazlarına
uyacak şekilde tasarlandı. Ayrıca, ZenWiFi AX Mini
klasik beyaz ve siyah renk seçenekleriyle geliyor.
Kolay kurulum, yüksek
performans
ZenWiFi AX Mini ve AC Mini modelleri küçük boyutlarına
rağmen performanstan ve özelliklerden ödün
vermiyor. Optimize edilen elektriksel tasarım ve anten
konumları sayesinde ZenWiFi AX Mini 1800 Mbps’e,
ZenWiFi AC Mini ise 1500 Mbps’e kadar bant genişliği
sunabiliyor.
ZenWiFi AX Mini ve AC Mini teknik bilgisi kısıtlı olanlar
tarafından bile kurulup ayarlanabiliyor. Ücretsiz
ASUS Router uygulamasındaki üç adımlık kolay kurulum
işlemi sayesinde kullanıcılar tüm evi kapsayan
Wi-Fi ağını birkaç dakika içinde hazır hale getirebiliyor.
Yeni router modelleri AiMesh teknolojisini kullandığından,
ek ZenWiFi düğümleri veya AiMesh özellikli
ASUS router ekleyerek ağı daha da genişletmek mümkün
oluyor.
Tecrübeli kullanıcılar WiFi ağlarının adlarını kendi
ihtiyaçlarına göre değiştirebiliyor. Kullanıcılar tüm
ağ için tek bir SSID adı seçebiliyor veya her bir frekans
bandına ayrı SSID adları atayabiliyor. Ayrıca düğümler
arası bağlantı için kablolu Ethernet seçeği de kullanılabiliyor.
Bu da ZenWiFi AX Mini ve AC Mini’yi son derece
esnek bir hale getiriyor.
47