13.01.2021 Views

null

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YALNIZLIK

Erhan TATAŞ

Etrafımız ne kadar kalabalık

değil mi? Sokaklar,

caddeler, alışveriş merkezleri...

Akşam okuldan

gelirken rast geldim kalabalık

bir otobüs durağına.

Onlarca insan, derin bir

sessizlik ve herkesin yalnızlığına

ilaç zannettiği bir

telefon ve de kulaklık. Eski

Türk filmleri hepimizin

malumudur. Sabah evden

çıkılır, ilk önce karşı komşu

Ahmet Amca’ya selam

verilir, akabinde Bakkal

Şükrü’ye, sonra sokak

temizlikçi Veli Efendi’ye

daha sonra senelerdir beraber

dolmuş beklediğimiz

yol arkadaşımıza.

O zamanlarda derin bir

sessizlik yoktu duraklarda.

O zamanlar bilirdik karşı

komşumuzun ismini , beş

kuruşumuz eksik diye bize

ekmek vermeyen AVM’ler

icat edilmemişti. O zamanlar

kabarık veresiye

defterine rağmen tebessümünü

bizden esirgemeyen

Bakkal Şükrüler tarihe

karışmamıştı. O zamanlar

bayramlar vardı, gerçek

bayramlar... Önce büyükler

ziyaret edilir, tüm

aile orda toplanır ve koyu

bir sohbete başlanırdı. O

zamanlar ışıl ışıl AVM’lerimiz

yoktu belki ama Kadir

gecesi ışıl ışıl yanan minarelerimiz,

üç gün sonrası

bayram olacağı için ışıl ışıl

parlayan gözlerimiz vardı.

Şimdilerde samimiyetle

söylenen bir “Hoşgeldin”e

bile muhtaç hale geldik.

Öyle ki dost, arkadaş buluşmalarının

ilk anlarında

dahi bakılmayan yüzlerle

karşı karşıyayız. Çünkü

180 boyundaki adamların

arasında 10 cm’lik

koca koca telefonlar var.

Birbirimizi göremiyoruz,

duyamıyoruz. Evet duyamıyoruz

çünkü dinlemiyoruz.

Dinlemeyip değer

verdiğimizi iddia ediyoruz.

Çok çılgınız. Dinlenmeyen

dertler, kendi içine

kapanık insanları, kendi

uçsuz bucaksız yalnızlığına

-10-

itiyor. İçine kapanık insanlar

ise etkilemeyen ama

etkilenen insanı meydana

getiriyor.

Hadisi Şerif ’te de “İman etmedikçe

cennete giremezsiniz;

birbirinizi sevmedikçe

de iman etmiş olamazsınız”

buyuruyor Peygamberimiz.

Sahi neydi birbirini sevmek

ve değer vermek? En basit

bir örnek olarak peygamberimizin

biriyle konuşurken

ona doğru dönmesi ve

yüzüne bakması olabilir

mesela. Ya da tebessüm

sadakadır hadisi... Birbirimizi

sevmek zorundayız.

Seven değer verir. Değer

veren dert dinler, yüze

bakar, gönül açar, tebessüm

eder. Siz bunları yaparken

çölde açan bir çiçek misali

dikkat çekecek ve umut

olacaksınız. Sizin umudunuz

da çöldeki başka çiçeğe

su olacak.Hadi hep birlikte

yeşertelim bu çölü, hep birlikte

umut olalım açmayan

çiçeklere!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!