13.01.2021 Views

null

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

miştir. Ayrıca Nisa Suresi

34. ayette kadın ve erkeğin

birbirlerine karşı farklı

özelliklerle donatıldığına,

bunların da üstün yönlerini

oluşturduğuna vurgu

yapılmıştır.

Yaratılış gerçekliği bakımından

kadınlar erkeklere

nispeten daha zayıf, narin

ve nazik bir tıynete sahiptir.

Hasleti/Fıtratı gereği

hareket eden kadına, tevdi

edilecek en küçük ruhsat;

irade, muhakeme ve mukayese

zayıflığından ötürü

büyük/küçük bir hata ve

vebale neden olabilir. İslam

dininde kadının muhtelif

alanlarda faaliyet göstermesini

yasaklayan herhangi

bir sarih nass (Açık

Hüküm) yoktur. Lakin kadınlarla

ilgili nassların ve

kaidelerin genelinden, kadın

ve erkeğin sosyal rollerde

bedeni ve ruhi kabiliyetlerine

orantılı dağılım

yapılması sonucu ortaya

çıkmaktayken son zamanlarda

artış gösteren kadını

her alanda istihdam çalışmaları

ile dini kaidelerin,

bilimsel verilerin ve kadim

aile kültürümüzün amiyane

tabirle göz ardı edildiğini

anlamış oluyoruz.

Günümüzde esasen Müslüman

milletlerin kadın

algısında ve kadına davranış

biçimlerinde kültürlerinden

intikal ettirdikleri

düşünce ve teamüllerin–

ataerkil aile yapısı, erkeğin

otoriter tutumu vs.

– tesiri olduğu gibi tarihi

süreçte yaşadıkları tecrübeler

sonucunda teşekkül

eden birtakım kabulleri

de vardır. Bu kabuller arasında

İslam’ın kaideleri,

değerleri ve mensuplarıyla

bağdaşmayacak ithamlarla

kadına yönelik menfi

hareketleri meşrulaştırma

çabaları da bulunmaktadır.

Aile içi şiddet, özünde

yakın zamana kadar

mahrem bir konu olarak

değerlendirilirken, dini

hassasiyetlerden, içtimai

sorumluluklardan ve insani

değerlerden benliğini

zamanla soyutlayan günümüz

insanı, hem ailede

hem de cemiyette şiddeti,

sorunu çözmede meşru

bir yöntem olarak görmesiyle,

vakıaları küresel boyutlara

ulaşmış bir insan

hakları ihlali olarak karşımıza

çıkarmaktadır.

Genellikle kadın üzerinde

vuku bulan aile içi şiddeti

gidermek, kadına yönelik

fevri davranışları önlemek

ve aile birliğini korumak

(!) amacıyla çıkarılan

6284 sayılı kanun, 2012 yılından

bu yana birçok aile

faciasına neden olmuştur.

Mevcut yasa gereğince

herhangi bir şiddet söz

-13-

konusu olmasa bile basit

nedenlerle kadının, kolluk

kuvvetlerine yapacağı

bir şikayet sonucunda

erkeğin/eşin/babanın 1

aydan 6 aya kadar evden

uzaklaştırılması öngörülmektedir.

Nitekim İslam, Nisa Suresi

35. Ayette [Kadın ile

erkeğin aralarının açılmasından

korkarsanız,

bu durumda erkeğin ailesinden

bir hakem, kadının

da ailesinden bir

hakem gönderin. Bunlar

arayı düzeltmek isterlerse,

Allah da onları uzlaştırır…]

çözüm metodu

olarak her iki tarafın tayin

ettiği hakemler vasıtasıyla,

eşler arasındaki

bozulan ilişkileri ve incelen

bağları teskin ederek

yeniden kuvvetlendirmeyi

istemesine rağmen

uygulanan müeyyideler,

netice itibariyle taraflar

arasındaki meselelere

çözüm üretememekte ve

daha da derinleştirmektedir.

6284 sayılı kanunun uygulanma

neticeleri ailenin

huzur ve sükununu

bozacak, ailenin dağılmasına

ve tahribine yol

açacak boyutlara ulaşmıştır.

Edinilmiş mallara

iştiyak yasal rejimi,

tedbir, iştirak ve süresiz

nafaka kararları ile bu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!