13.01.2021 Views

null

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hafiye merkezi mevcuttu.

Bunlardan en ilgi çekici

olanı “Mevlevîhâneler”

ve “Tekke ve Zaviyeler”.

Şeyhlerin, dervişlerin

evvelden beri Din-ü Devlet

adına, kurumsallaşmamış

şekilde istihbarat

topladığına dair pek çok

yazılan çizilen şeyler var.

Bunların doğru olduğunu

varsayarsak, 20. yüzyılda

da bu eylemin devam ettiğini

görüyoruz. İstanbul

haricinde de hafiye merkezleri

mevcuttu elbette.

Selanik, Yanya(Yunanistan),

Bosna, Suriye, Bitlis,

Kosova, İbrail(Romanya),

Serfice(Yunanistan), Yaş,

Kalas, Yakova, Köstendil,

Van, Laşid(Girit), Karaferye(Yunanistan)

bunlardan

bazılarıdır.

Osmanların klasik devrinde

dış istihbarat, savaşlarda

akıncılar; diğer

zamanlarda seyyah ve

tüccarlar vastasıyla elde

edilirdi. Meselâ açık ticaret

şehri Dubrovnik, bir

istihbarat merkeziydi. İç

emniyet işlerini yürüten

yeniçeri ocağı zâbitlerinden

asesbaşı polis müdürüydü.

Fâili mechul vak’aların

suçlularını takip ve

yakalama işlerine böcekbaşı

bakardı. Emrinde

kadın memurlar da bulunurdu.

Maiyetindeki çuhadarlar

iç istihbarat işine

bakardı. Mahalle bekçisi

mevkiindeki asesler de

iç istihbarata yardımcı

olurdu. Mahallelerde herkes

komşusunun kefili ve

anormal bir şey gördüğünde

asese ihbar etmesi

mecburi idi.

Sultan II. Mahmud zamanında

(1834), istihbarat

işleri, bugünki emniyet

müdürlüğünün yerini tutan

Zabtiye Müşirliği’ne

verildi. Taşralara, olup bitenleri

muntazaman merkeze

napor etmekle vazifeli

jurnal kâtipleri tayin

olundu. Gizli polis teşkilatı

da Fransız örneğine

uygun olarak Reşid Paşa

zamanında kurulmuş;

başına da Civinis adlı bir

Rum getirilmiştir. Sultan

Hamid, siyasetini yürütebilmek

için, saraydan

başlayarak bütün memleketi

çember gibi saran bir

şebeke kurmaya ihtiyaç

duydu.

Padişaha jurnal takdimini

gösteren karikatür

-18-

Burada çalışacak olanları

da ihsanları ile kendisine

bağlamayı lüzumlu gördü.

O, yaşadığı devri, insanların

ahlâk ve istidadını,

hâlet-i ruhiyesini, zayıf

noktalarını iyi anlamıştı.

Sinekler, bal ile avlandığı

gibi; bunları da para, nişan

ve rütbelerle kendisine

bağlamayı düşündü.

Böylece rivayete nazaran

30 bin kişilik bir teşkilat

toplandı. Hafiyye, “gizli”

manasına gelen ve ajanlar

için kullanılan Arapça bir

tabirdir. Bunlar arasında

resmî memurlardan başka;

Kaşgarlı derviş, Dağıstanlı

molla, Hindli dilenci,

Sudanlı seyyah, Libyalı

şeyh, Kürt, Afganlı, Buharalı

hacı, Tatar hoca, oyuncu,

hokkabaz, sihirbaz gibi

her cins ve milletten insan

vardı. Vilâyet, hatta sefâret

memurları bile buraya dâhildi.

Hatta bazen yüksek

memurlara saraydan hediye

edilen câriye veya ağalar,

aynı zamanda istihbarat

işi de yapardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!