5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu
Mağara Araştırma Derneği 5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu
Mağara Araştırma Derneği 5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu
- TAGS
- mad
- magara
- caves
- arkeolojik
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Personel Rejiminden Kaynaklanan Olumsuzluklar
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında etüd ve tescil çalışmalarını
yürüten koruma bölge kurullarının ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nde görevli teknik
personelin mesleki altyapısı incelendiğinde genellikle mimar, arkeolog, sanat tarihi uzmanı, biyolog gibi
mağara ekosistemleri konusunda deneyimi olmayan, ancak diğer doğal-kültürel miras unsurları konusunda
uzman kadrolardan oluştukları görülebilir. Bu uzmanlar arkeolojik yerleşimler, kentsel sit alanları,
tarihi ve kültürel miras, yüzey ekosistemleri gibi konularda son derece başarılı çalışmalar yürütmekte
ve ülke genelinde belirli bir standart dahilinde tescil kararları almaktadırlar. Ancak mağaralar
gibi kendine has jeomorfolojik, hidrojeolojik, ekolojik özellikleri olan ve çoğu kez çok disiplinli bilimsel
araştırmalar gerektiren ekosistemlerde bu uzmanlık dalları yetersiz kalmaktadır. Bu durumda kadroların
tüm özverisine ve çabasına karşın belirli bir standart oluşturulamamakta, mutlak şartta korunması
gereken mağaralara tescil yapılmayıp acil önlem gerektirmeyen mağaralara en katı koruma statüleri
verilebilmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi Ayvaini Mağarası (Bursa, Mustafakemalpaşa)
gibi önemli bir hidrolojik sistemin hiçbir statüye sahip olmamasına karşın, hemen yakın bölgesinde yer
alan Ayıini Mağarası’nın 1. Derece Doğal Sit statüsüyle koruma altına alınmış olmasıdır.
Bunun yanı sıra, personel yapısındaki bu yetersizlik nedeniyle koruma bölge kurulları arasında da
yapılan tesciller açısından bir standart oluşturulamadığı gözlenmektedir. Kurulların etüd için görevlendirdikleri
personelin mesleki altyapısına veya kararı oluşturan kurul üyelerinin bilim uzmanlıklarına
göre eşdeğer alanlar için önerilen statüler farklılıklar gösterebilmektedir. Bir örnek vermek gerekirse
jeomorfolojik yapı açısından birbirine çok benzeyen Ballıca Mağarası (Pazar, Tokat) 1. Derece Doğal Sit
statüsüne sahipken, Oylat Mağarası (İnegöl, Bursa) Doğal Varlık olarak tescil edilmiştir. Bu çelişkiler
uygulamalarda da farklılıklar doğurmaktadır.
Statülerdeki Belirsizlikler
Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarıyla netleştirdiği arkeolojik ve doğal sitler sınırları, içerikleri,
yaptırım güçleri iyi tanımlanmış, uygulamada boşluklara ve çelişkilere yer vermeyecek statüler
durumundadırlar. Bununla birlikte, “doğal varlık” olarak tescil edilmiş alanlarda belirlenme ölçütleri,
izin verilen ve yasaklanan uygulamalar gibi konularda belirsizlikler bulunmaktadır. Yapılaşmaya ne
dereceye kadar izin verilebileceği, doğal varlık olarak tescil edilen bir mağaranın hangi şartlarla turizme
açılabileceği ve bu alanlarda denetimin nasıl sağlanacağı gibi konularda sağlıklı ölçütler bulunmamaktadır.
Türkiye’de resmi olarak turizme açılmış durumdaki 29 mağaranın 13’ünün “doğal varlık” olarak
tescil edildiği düşünüldüğünde, bunun ne kadar önemli bir soru işareti oluşturduğu daha iyi anlaşılabilir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile koruma altına alınan 322 mağaranın
131’i doğal varlık olarak statü verilen mağaralardır. Bu mağaralarda vahşi yaklaşımla turizme
açma dışında ekosistem bütünlüğüne zarar veren başka olumsuz süreçler de yaşanmaktadır. Doğal
varlık statüsüne sahip İnönü Mağarası (Eğridir, Isparta) yasa dışı define kazısı, Koçköy (Yenimahalle,
Düzce) arazi kazanmak amacıyla giriş ağzının doldurulması, Kızılelma-Cumayanı (Zonguldak) sistemine
doğrudan kömür atık deşarjı yapılarak mağaranın büyük oranda tahrip edilmesi, İnağzı (Zonguldak)
Mağarası’nın evsel atık depolama sahası olarak kullanılması bu örneklerden sadece bazılarıdır.
Sonuçlar
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, uygulamaya konduktan sonra geçirdiği
süreçte karşılaşılan olumsuzluklara rağmen, özgün bir mağara mevzuatının henüz bulunmadığı Türkiye
180