25.05.2021 Views

5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu

Mağara Araştırma Derneği 5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu

Mağara Araştırma Derneği 5.Ulusal Speleoloji Sempozyumu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Alandaki etkin sıkışma unsurlarından birisi de Beyşehir’den Taşkent-Mut’a kadar uzanan Beyşehir

Fayı’dır. Faydaki normal atım Beyşehir Yöresi’nde otokton birimlerin Eosen çökelleri üzerine yerleşmiş

naplarla, otoktonun Ordovisyen çökellerini neredeyse yan yana getirmiştir. Fay Beyşehir yöresinde Üst

Lütesiyen-Alt Priyaboniyen’de Beyşehir-Hoyran Napları’nın yerleşmesinden sonra gelişmiş ve böylece

otokton ile alloktonları normal atımıyla yan yana getirmiştir. Diğer taraftan Üst Pliyosen çökelleri

tarafından da örtülmektedir. Buradan da fayın Üst Eosen sırasında/sonrasında, Üst Pliyosen öncesinde

gelişmiş olduğu anlaşılmaktadır. Beyşehir Fayı en az 4 km.lik bir yanal atıma sahip olup, kuzeydoğu

bloğu önemli derecede alçalmıştır (Akay ve Uysal, 1988).

Jeomorfolojik Özellikler

Çamlık Mağaraları’nı kapsayan alanın jeomorfolojisini ayrıntılı şekilde inceleyen Nazik, alanın

aralarında büyük yükselti farkları bulunan jeomorfolojik ünitelerden meydana geldiğini ifade etmektedir.

Nazik’e (1992) göre genel olarak kuzey-güney ve kuzeybatı-güneydoğu yönünde gelişen orojenik

kuşakların arasında bir çok paleo-vadi ve güncel akarsu yer alır. Bölgenin batı, doğu ve güneyinde yoğun

bir karst gelişmiştir. Aynı zamanda aşınım dönemlerine de karşılık gelen, plato karakterli bu alanların

arasında daha genç rölyef sistemleri (polye, dolin, uvala, mağara gibi makro karstik şekiller ile aşınım

yüzeyleri, dağ arası ova ve vadiler) bulunur. Orta Toroslar’ın bu kesiminde en yüksek alanları oluşturan

tepeler, çalışma sahasının güney ve batısında yer alır. Buradan güneye (Manavgat Nehri Havzası) ve

kuzeye (Beyşehir Gölü Havzası) gidildikçe yükseklikler düşer (Nazik ve diğ., 1993).

Çalışma bölgesinde, karbonat kayaların litostratigrafik ve yapısal özellikleri ile bölgenin morfolojik

ve karst taban düzeylerine göre; “yoğun karst” ve “gelişememiş karst” olmak üzere iki farklı karst

modeli meydana gelmiştir. Yoğun karstik alanlarda karstlaşmaya ait tüm şekiller görülür. Bu şekiller

büyük boyut ve derinliğe ulaşmışlardır. İnceleme alanının batı ve güneyinde bulunan kireçtaşları

üzerinde bu tür karst yer almaktadır. Buna karşılık, Beyşehir-Hoyran Napları’nın bulunduğu alanlarda

ise karstlaşma fazla gelişememiştir. Bu bölgelerdeki karstlaşma daha çok yanal yönde gelişmiş, sığ karst

niteliğindedir (Nazik ve diğ., 1993).

İnceleme alanında bulunan polye, uvala ve dolin gibi makrokarstik şekiller üç farklı zonda kümelenmiştir

(Nazik, 1992). Orta Miyosen ve Üst Miyosen aşınım yüzeyleri üzerinde 1450-1900 metreler

arası yüksekliklerde bulunanlar flüviyo-karstik oluşumludur. Buna karşılık, 1250-1400 metrelerdeki

polye ve uvalalar Pliyosen aşınım yüzeyleri ve Pliyosen paleovadilerinin karstlaşmaları ile meydana

gelmişlerdir. Çalışma sahasında geniş yer tutan bu gruptaki makrokarstik şekillerin en önemlileri

Gembos, Kızılova, Kızılalan, Kerimli, Bıçakçı, Mumbala polyeleri ile bunların yakınında bulunan uvalalardır.

1150-125 metreler arasında gelişen uvalalar ise en alt Pleyistosen rölyef sistemine aittirler ve

flüviyo-karstik gelişim özelliğine sahiptirler. Beyşehir Gölü güneyinde yer alan uvalalar ile Çetmi Uvalası

bu gruba dahildir (Nazik ve diğ., 1993).

Nazik ve diğ. (1993) araştırma bölgesinde hidrolojik zonlara göre üç farklı mağara sistemi yer aldığını

ifade eder. Bunlardan “fosil mağaralar”, Pliyosen rölyef sistemine bağlı olarak gelişmişlerdir. Yatay

konumdaki bu mağaralar, günümüzde vadoz zonda kalarak fosilleşmişlerdir. Balatini, Dede Tarlası,

Dölekini, Sığırini, Hatçeninini, Eşekini, Tulumini, Pancarlık mağaraları Pliyosen’den beri gelişimlerini

sürdüren mağaralardır. Buna karşılık yüksek karstik alanlarda bulunan kuyu şeklindeki “dikey mağaralar”,

neo-karstik döneme aittirler. Bu mağaralar vadoz zonda gelişmişlerdir. Bölgede yer alan üçüncü

mağara grubu “aktif-yarı aktif mağaralar” oluşturur. Üst Pliyosen’den sonra oluşmaya başlayan bu tür

mağaralar, “düden” veya “kaynak” mağara konumundadırlar (Nazik ve diğ., 1993).

Derebucak-Çamlık karst alanında 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında etüdü yapılan

bölgede koruma altına alınması öngörülen 14 mağara belirlenmiştir. Bu mağaralar ve temel özellikleri

Tablo 1’de verilmektedir.

BİLDİRİLER

191

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!