07.05.2023 Views

SİYASALLI SAYI 02/MAYIS-HAZİRAN 2023

Dönüşüm Merhaba, Değerli okurlarımız, Bu ay Siyasallı dergisi olarak ele aldığımız dosya konusu "Dönüşüm" olarak belirledik. Peki, nedir bu dönüşüm kavramı? Dönüşüm, kelime anlamı itibariyle bir şeyin eski halinden farklı bir hale dönüşmesi, dönüştürülmesi anlamına gelir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda kullanılan dönüşüm kavramı, genellikle bir değişim sürecini ifade eder. Bu süreçte, bir şey ya da bir olgu, önceki halinden farklı bir şekle bürünür ve yeni bir yapı oluşur. Sosyal dönüşüm, toplumsal yapıdaki değişimleri ifade ederken, ekonomik dönüşüm, ekonomik yapıdaki değişimleri ifade eder. Sanayi devrimi gibi büyük değişimlerin yanı sıra, bireysel olarak da dönüşümler yaşanabilir. Dönüşüm süreci, genellikle birçok faktörün etkisi altında gerçekleşir. Bu faktörler arasında teknolojik gelişmeler, kültürel etkileşimler, ekonomik koşullar, siyasi kararlar gibi birçok etken yer alır. Dönüşüm, zaman zaman hızlı ve ani bir şekilde gerçekleşirken, bazen de yavaş ve uzun süreli bir süreç olabilir. Bu ayki dosya konumuz olan "Dönüşüm", farklı alanlarda gerçekleşen bu değişim süreçlerini ve dönüşümleri ele alacak. Dönüşümün nedenleri, sonuçları, etkileri ve süreçleri üzerinde duracağız. Umarız bu dosya konumuz, sizlere farklı bakış açıları sunarak, düşüncelerinizi zenginleştirecek ve hayatınıza katkı sağlayacaktır. Siyasallı dergisi olarak, bu ay da sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Keyifli okumalar, dönüşüm dolu mutlu aydınlık bir gelecek dileriz.

Dönüşüm
Merhaba,
Değerli okurlarımız,
Bu ay Siyasallı dergisi olarak ele aldığımız dosya konusu "Dönüşüm" olarak belirledik. Peki, nedir bu dönüşüm kavramı?
Dönüşüm, kelime anlamı itibariyle bir şeyin eski halinden farklı bir hale dönüşmesi, dönüştürülmesi anlamına gelir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda kullanılan dönüşüm kavramı, genellikle bir değişim sürecini ifade eder. Bu süreçte, bir şey ya da bir olgu, önceki halinden farklı bir şekle bürünür ve yeni bir yapı oluşur.
Sosyal dönüşüm, toplumsal yapıdaki değişimleri ifade ederken, ekonomik dönüşüm, ekonomik yapıdaki değişimleri ifade eder. Sanayi devrimi gibi büyük değişimlerin yanı sıra, bireysel olarak da dönüşümler yaşanabilir.
Dönüşüm süreci, genellikle birçok faktörün etkisi altında gerçekleşir. Bu faktörler arasında teknolojik gelişmeler, kültürel etkileşimler, ekonomik koşullar, siyasi kararlar gibi birçok etken yer alır. Dönüşüm, zaman zaman hızlı ve ani bir şekilde gerçekleşirken, bazen de yavaş ve uzun süreli bir süreç olabilir.
Bu ayki dosya konumuz olan "Dönüşüm", farklı alanlarda gerçekleşen bu değişim süreçlerini ve dönüşümleri ele alacak. Dönüşümün nedenleri, sonuçları, etkileri ve süreçleri üzerinde duracağız. Umarız bu dosya konumuz, sizlere farklı bakış açıları sunarak, düşüncelerinizi zenginleştirecek ve hayatınıza katkı sağlayacaktır.
Siyasallı dergisi olarak, bu ay da sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Keyifli okumalar, dönüşüm dolu mutlu aydınlık bir gelecek dileriz.








SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Batılı devletler yeniden yapılanma ve kalkınma

sürecine ihtiyaç duyuyordu. Batı ekonomilerinin

güçlü bir konuma ulaşması için çeşitli adımlar

atılmıştır. Bu adımlardan bazıları ABD kaynaklı

ekonomik yardımlar, uluslararası ekonomik

örgütler ve ticaret antlaşmalarıdır. Bu adımlar

sayesinde Batı’da hızla ekonomik büyüme ve

sanayide önemli gelişmeler yaşanmıştır.

Tüketim seviyeleri ve yaşam standartları da

iyileşmiştir.

Batı’da Faşizmin yenilgiye uğraması sonucunda

tek adam diktatörlükleri yerine demokrasinin

inşa süreci başlamıştır. Batılı devletlerdeki politik

yapılanmanın dönüşümü büyük ölçüde ABD

güdümünde gerçekleşmiştir. Birey hak ve

özgürlüklerin korunması, hukukun üstünlüğü,

basın-yayın özgürlüğüne dayanan liberal,

demokratik siyasi yapılar oluşturulmuştur.

Tekelci Kapitalizmden Devlet Kapitalizmine

İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya

ekonomisi büyük ölçüde değişime uğradı.

Savaşın ardından Batılı devletler refah devleti

anlayışına dayanarak ulusal sanayilerini

koruyucu politikalar uygulamıştır. Savaş koşulları

devletlerin ekonomiye müdahalesini artırmıştır.

“Büyük Bunalım”ı aşamadan İkinci Dünya

Savaşı’nı yaşamış olan Avrupa, bu savaştan

genel bir yıkımın yanında, hükümet denetimi,

planlama ve bütçe yönetiminin, kaynakları bir

ölüm-kalım mücadelesi için seferber etme

yolunda ne kadar başarılı olabileceğini

öğrenerek çıkmıştır (Çubukçu, 2021:282). Devlet

kapitalizmi olarak adlandırılan bu politika sistemi

ulusal ekonomiyi korumayı ve geliştirmeyi

amaçlamaktadır. İthal ikameci politikalar ile

devlet kendi eliyle sanayileşmiş ve ulusal

ekonomiyi korumaya yönelik adımlar atmıştır.

Devlet, ekonomik faaliyetleri aktif bir şekilde

kontrol altında tutmakta ve gerektiği koşullarda

müdahalede bulunmaktadır. Kapitalizmin altın

çağında ücretlerdeki artış ve üretimde

verimliliğin artışı nedeniyle üretim

maliyetlerinde yaşanan düşüş kitlesel

tüketimdeki artışa olanak sağlamıştır. Bu

dönemde tekelci kapitalizmden devlet

kapitalizmine geçişle birlikte orta sınıf sermaye

tekeline bağımlı hale gelmiştir. Teknolojik

gelişme sayesinde üretim maliyetlerinde düşüş,

refah düzeyinde ve endüstriyel üretimde artış,

istikrarlı işsizlik oranları, işçi sınıfı için yüksek

ücretler bu dönemin karakteristikleridir. Yüksek

ekonomik büyüme de 1945-1970 arasına damga

vurmuş ve bu süreç kapitalizmin “altın çağı”

olarak nitelenmiştir. Birçok kapitalist ülkenin

yanında, II. Dünya Savaşı sonrasında

bağımsızlığını kazanmış ulus-devletler, kapitalist

sisteme eklemlenmiş ve ABD hegemonyası

altında kalkınmacı devlet anlayışıyla iktisat

politikalarını yönlendirmiştir. (Şimşek, 2017: 42)

Sosyal Refah Devleti Politikaları

Sosyal refah devleti, sosyal refahın

optimizasyonu amacıyla devletin ekonomiye

aktif ve kapsamlı müdahalelerde bulunmasını

öngören bir devlet anlayışıdır (Aktan, 1995: 73).

Devletin işlevlerindeki dönüşüm ele alındığında

1945 sonrası dönem Batılı devletlerde sosyal

refah devleti modelinin hâkim olması ve savaş

sonrasında Batı’nın yeniden ayağa kalkma

dönemi olması nedeniyle önemlidir. 1945- 1970

arası dönem sosyal refah devletinin altın çağı

olarak tanımlanır. Bu dönemde yaşam

standartlarının iyileştirilmesi, ücretlerin artırılması

ve devamlılığının sağlanması amaçlanmıştır.

Sosyal güvenlik hizmet sistemi yerleştirilmiş,

bireylerin sosyal hakları genişletilmiş,

kapitalizmin eşitsizlikleri azaltılmıştır. Batılı

kapitalist devletler için bu politikanın başlıca

gerekçesi özellikle 1945 sonrasında yükselişe

geçen sosyalist yönetimlerin ortaya çıkmasını

engelleme çabasıdır. Sosyalizmi saf dışı

bırakmak için bölüşümde adalet ilkesi, gelir

dağılımında adalet ilkesi, gelirin yeniden

dağıtımı, yoksullukla mücadele gibi politikalar

önem kazanmıştır. Bu dönemde birçok yasa

yürürlüğe konmuş ve ülkeler altın çağın

getirdiklerinden etkilenmişlerdir. Örneğin,

Almanya’da çıkarılan Weimar Anayasası 1919

yılında olmasına rağmen sağlık, çalışma, aile ve

meslek grupları ile eğitim hakkını güvence

altına alan, ayrıca işçi ve işveren arasındaki bağı

pekiştiren, orta sınıfın korunmasına özen

gösteren bir yasa özelliği taşıyarak alanının en

yetkin örneğini vermiştir. ‘Ekonomik hayatın

adalet esaslarına göre ve herkese insanlığına ya-

SİYASALLI DERGİSİ MAYIS-HAZİRAN 2023

ARAŞTIRMA

10

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!