SİYASALLI SAYI 02/MAYIS-HAZİRAN 2023
Dönüşüm Merhaba, Değerli okurlarımız, Bu ay Siyasallı dergisi olarak ele aldığımız dosya konusu "Dönüşüm" olarak belirledik. Peki, nedir bu dönüşüm kavramı? Dönüşüm, kelime anlamı itibariyle bir şeyin eski halinden farklı bir hale dönüşmesi, dönüştürülmesi anlamına gelir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda kullanılan dönüşüm kavramı, genellikle bir değişim sürecini ifade eder. Bu süreçte, bir şey ya da bir olgu, önceki halinden farklı bir şekle bürünür ve yeni bir yapı oluşur. Sosyal dönüşüm, toplumsal yapıdaki değişimleri ifade ederken, ekonomik dönüşüm, ekonomik yapıdaki değişimleri ifade eder. Sanayi devrimi gibi büyük değişimlerin yanı sıra, bireysel olarak da dönüşümler yaşanabilir. Dönüşüm süreci, genellikle birçok faktörün etkisi altında gerçekleşir. Bu faktörler arasında teknolojik gelişmeler, kültürel etkileşimler, ekonomik koşullar, siyasi kararlar gibi birçok etken yer alır. Dönüşüm, zaman zaman hızlı ve ani bir şekilde gerçekleşirken, bazen de yavaş ve uzun süreli bir süreç olabilir. Bu ayki dosya konumuz olan "Dönüşüm", farklı alanlarda gerçekleşen bu değişim süreçlerini ve dönüşümleri ele alacak. Dönüşümün nedenleri, sonuçları, etkileri ve süreçleri üzerinde duracağız. Umarız bu dosya konumuz, sizlere farklı bakış açıları sunarak, düşüncelerinizi zenginleştirecek ve hayatınıza katkı sağlayacaktır. Siyasallı dergisi olarak, bu ay da sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Keyifli okumalar, dönüşüm dolu mutlu aydınlık bir gelecek dileriz.
Dönüşüm
Merhaba,
Değerli okurlarımız,
Bu ay Siyasallı dergisi olarak ele aldığımız dosya konusu "Dönüşüm" olarak belirledik. Peki, nedir bu dönüşüm kavramı?
Dönüşüm, kelime anlamı itibariyle bir şeyin eski halinden farklı bir hale dönüşmesi, dönüştürülmesi anlamına gelir. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda kullanılan dönüşüm kavramı, genellikle bir değişim sürecini ifade eder. Bu süreçte, bir şey ya da bir olgu, önceki halinden farklı bir şekle bürünür ve yeni bir yapı oluşur.
Sosyal dönüşüm, toplumsal yapıdaki değişimleri ifade ederken, ekonomik dönüşüm, ekonomik yapıdaki değişimleri ifade eder. Sanayi devrimi gibi büyük değişimlerin yanı sıra, bireysel olarak da dönüşümler yaşanabilir.
Dönüşüm süreci, genellikle birçok faktörün etkisi altında gerçekleşir. Bu faktörler arasında teknolojik gelişmeler, kültürel etkileşimler, ekonomik koşullar, siyasi kararlar gibi birçok etken yer alır. Dönüşüm, zaman zaman hızlı ve ani bir şekilde gerçekleşirken, bazen de yavaş ve uzun süreli bir süreç olabilir.
Bu ayki dosya konumuz olan "Dönüşüm", farklı alanlarda gerçekleşen bu değişim süreçlerini ve dönüşümleri ele alacak. Dönüşümün nedenleri, sonuçları, etkileri ve süreçleri üzerinde duracağız. Umarız bu dosya konumuz, sizlere farklı bakış açıları sunarak, düşüncelerinizi zenginleştirecek ve hayatınıza katkı sağlayacaktır.
Siyasallı dergisi olarak, bu ay da sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Keyifli okumalar, dönüşüm dolu mutlu aydınlık bir gelecek dileriz.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ARAŞTIRMA
önemli bir olgudur.
Fransa’nın, birbirinden bu kadar farklı kültürleri
bir arada barındırabilmesi diğer ülkelere kıyasla
farklılık göstermektedir. Fransa’nın diğer ülke
insanlarını, kendi kültürlerine entegre etmek
üzerine olan politikaları, Fransa’yı diğer çok
kültürlü yapıya sahip ülkelerden ayırmaktadır.
Bu politikalar ayrıca incelenmelidir.
sosyal eşitsizlik konuları ele alınmıştır. Fransa’da
süregelen düşüncenin en büyük farkı da budur:
ırk ayrımı gözetmeksizin sosyal eşitsizlik konuları
üzerine yoğunlaşmak. Aksi takdirde, etnik
kökenlere özel yapılacak olan politikaların daha
çok ayrımcılık yaratabileceği ve asimilasyonun
zor olacağı düşünülmektedir. Burada bir
kıyaslama yapılması gerekirse, örneğin Türkiye
de Fransa gibi, birçok göç dalgasıyla
karşılaşmıştır. Türkiye’deki göçmen nüfusun
özellikle son yıllarda arttığını görmekteyiz. Bu
durumda, Türkiye, Fransa’nın tam tersi bir
politika izlemiştir. Bunun sebebi ise Türkiye’nin
yıllardır kendi içerisindeki dil, din, ırk gibi temel
kültür unsurlarında ayrıştırıcı politika izlemesidir.
Bunun sonucu olarak ise tam anlamıyla barışçıl
olamayan, tartışma dilinin hâkim olduğu bir
ülke ortaya çıkmıştır.
29
Politikalar
Fransa, tarihi boyunca göçlere ve savaşlara
alışmış bir ülkedir. Bu olaylar doğrultusunda
bazı politikalar geliştirilip uygulanmıştır. Bu
politikaların temelinde, ülkeye gelen yabancı
uyruklu vatandaşların entegrasyonu ve ileri
safhasında asimile olması yatmaktadır. Bu
politikalar sadece siyasi veya sosyal unsurlarla
sınırlı kalmayıp, spor gibi birçok alanda da
uygulanmıştır.
Fransa, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Kuzey
Afrika ülkeleri başta olmak üzere birçok
ülkeden göç almıştır. (Yardım, 2017:s.100-136)
Daha önce de bahsedildiği gibi göç kavramına
alışık olan Fransa’nın, bu çok kültürlü yapı
içerisinde yaşadığı sorunların, İngiltere ve ABD
gibi ülkelere kıyasla daha az yer kapladığını
söyleyebiliriz. Fransa’nın politikalarının
temelinde ‘tek renk’ düşüncesinin yattığı
söylenebilir. Bu politika doğrudan etnik köken
ayrımına yönelik politikalara karşı çıkmaktadır.
Bu uygulamada etnik köken ayrımının yerine
SİYASALLI DERGİSİ MAYIS-HAZİRAN 2023
Fransa Anayasası incelendiğinde ise ‘ırkçılık
karşıtı yasalar’ karşımıza çıkar. Bu yasaların yanı
sıra Fransa, içerisinde barındırdığı ‘’göçmenlerin’’
haklarını savunabileceği, onları olası zararlardan
koruyabileceği yasalar da oluşturmuştur.
(Bleich, 2001) Bu yasalardan da kısaca
bahsetmek gerekir. 1972 yılında çıkarılan yasa;
nefret söylemini yasaklayıp, ırksal nefrete veya
şiddetin ceza hukuku tarafından
cezalandırılmasını, istihdamda ve kamu-özel
alanlarda mal ve hizmet konusuyla alakalı
ayrımcılık veya ayrıcalık yapılması, ırkçılığı
meşrulaştırmaya ve yaymaya çalışan gruplara
devlet tarafından izin verilmemesi gibi hususları
kapsamaktadır. Daha sonra ise 1990 yılında,
Gayssot yasası ile soykırımı inkâr edici, önemini
azaltıcı ve gerçekleşme sebebini meşrulaştırıcı
söylemleri yasaklamıştır. (Durakçay/Gülal, 2017:
s.126-145) Bu yasaların yanı sıra, 1990’lı yılların
sonlarına doğru Fransa’da birçok ırkçılık karşıtı
derneğin kurulduğunu ve ırkçılık karşıtı bu
düşüncenin yayılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz.
Fransa’nın etnik unsurları bir arada tutabilmek
için başvurduğu bir diğer politika ise spordur.
Sporlar ortaya çıktığından beri bağlayıcı özellik
taşımaktadır. Örneğin; Türkiye Milli Takımı’nın
bir maçı olduğu zaman, toplumun en genç
bireyinden en yaşlı bireyine kadar herkes bu ta-