Sektörmaden Dergisi 89 sayı
CUMHURİYETİN 100.YILINDA MADENCİLİK Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'ndan Haberler Türkiye’den Haberler Röportaj: En büyük kurşun-çinko yataklarımız Hakkari’de Makale: Felaketler Çağı Antroposen Makale: Kömürün Kendiliğinden Yanma Eğilimini Belirlemek İçin Kullanılan Deneysel Yöntemlerin Değerlendirilmesi Makale: Toz Patlamaları - 2 Dünyadan Haberler Teknolojinin Nimetleri Etkinlik Takvimi Maden Borsası Bulmaca
CUMHURİYETİN 100.YILINDA MADENCİLİK
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı'ndan Haberler
Türkiye’den Haberler
Röportaj: En büyük kurşun-çinko
yataklarımız Hakkari’de
Makale: Felaketler Çağı
Antroposen
Makale: Kömürün Kendiliğinden
Yanma Eğilimini Belirlemek İçin
Kullanılan Deneysel Yöntemlerin
Değerlendirilmesi
Makale: Toz Patlamaları - 2
Dünyadan Haberler
Teknolojinin Nimetleri
Etkinlik Takvimi
Maden Borsası
Bulmaca
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
RÖPORTAJ
Devletin planlama ve teşviki şart
Dertli: Anladığımız kadarıyla büyük bir
kaynak var orada. Güvenlik kaygıları büyük
oranda aşılmış durumda. Hal böyleyken,
şu soru akla geliyor: Maden varlığının
ekonomiye kazandırılması konusunda
bugüne kadar yaptığınız çalışmalarda
çıkardığınız bir projeksiyon var mı? Ne
kadarlık bir madencilik yatırımı ne kadarlık
bir zenginleştirme yatırımı gerekli? Entegre
bir şekilde madenin çıkarılıp, işlenip katma
değerle pazara sunulması halinde elde
edilebilecek potansiyel gelir ne? Bu konulara
dair bir çalışmanız oldu mu?
Prof. Öztürk: Bir defa burada Hakkâri bölgesindeki
kurşun- çinko madenciliği Türkiye’de lider durumda.
%20 çinko, %5 kurşun olarak yılda yaklaşık 400.000
tonun üzerinde cevher üretimi var. Bunun daha da artacağını
öngörüyoruz. Şu anda, üstteki oksitli-karbonatlı
cevheri işletip tüvenan olarak satıyoruz. Ama aşağıda
sülfürlü cevhere geçeceğiz ve o zaman başka bir dünyayla
karşı karşıya geleceğiz. O aşamada bu sülfürlü
cevherleri zenginleştirmek için flotasyon tesislerine ihtiyacımız
olacak ve sülfürlü konsantre cevher üreteceğiz.
Buradaki madenciler de tabi bunu biliyorlar. Şu anda
Hakkari’de bir tane flotasyon tesisi kurulmuş, ihtiyaç
halinde çalıştırılabilir vaziyette.
Uzun vadede baktığımız zaman şöyle bir fotoğraf görüyoruz:
Siirt’e bir tane çinko izabe tesisi kuruldu. Fakat
onu besleyecek madeni yok. Bir şirket bu bölgeden
maden tedarik ederek orada cevher metalürjisi yapmaya
çalıştı. Şimdilik çok başarılı olamadı. Şu an enerji fiyatları
vs. nedenlerle tesisini kapattı. Son dönemde yabancı
şirketler de bölgeye ilgi göstermeye başladılar. Yerli madencilerimiz
ne kadar başarılı olurlar bilemiyorum. Ancak
her halükârda Hakkâri-Van arasındaki bölgede kurşun
çinko metalürjisinin yapılması akla uygun olan yol.
Tabii burada devlet politikaları da önemli. Devletin bu
amaca yönelik bir metalürji tesisi için yardım etmesi,
teşvik vermesi önemli. Şu anda burada büyük bir sülfürlü
kurşun-çinko cevher potansiyeli var. Bunun yanında,
burada barit cevheri de var. Bu, kurşun-çinko cevherinin
üstünde yer alıyor ve bir kuşak olarak cevherin üzerin-
den devamlılık gösteriyor. Bugüne kadar 10.000 ton üretildi
ama zenginleştirme tesisleri kurularak burada milyonlarca
ton barit üretilebilir. Fakat, herkes oraya büyük
balık avlamaya gidiyor. Şu an barite falan bakan yok,
orada öncelikle çinkoya ve kurşuna yönelik bir çalışma
var. Devletin verdiği bazı teşvikler var fakat yetmediğini
görüyoruz. Yetseydi burada tesis kurulurdu. İran tarafında
Zencan’da çok sayıda oksitli-karbonatlı çinko cevherini
izabe eden fabrikalar var ve hammadde açısından
özellikle Hakkâri bölgesine bağımlı. O yüzden İranlılar
bu bölgeye büyük ilgi gösteriyorlar, ruhsat alıyorlar, ortaklık
kuruyorlar, maden araştırıyorlar. Kendi fabrikalarını
besleyecek hammadde istiyorlar. Çok tabii onlar için
harika, bulunmaz bir fırsat burası. Yatırımlar bağlamında
ileride daha başka tür kapışmaları da göreceğiz. Ama
özetle şu an kolayını yapıyoruz, üstteki oksitli cevheri
çıkarıp satıyoruz. Durum bu.
Prof. Hanilçi: Bölgede sülfürlü cevhere geçildiği zaman
çok ciddi bir üretim olacak ve bu konsantre cevhere
dönüştürülerek satılacak gibi gözüküyor. Bu anlamda
devletin o bölgeye yönelik teşvikleri arttırması ve enerji
sorununa bir çözüm bulması gerekiyor. Çünkü bildiğiniz
gibi ülkemizin ihtiyaç duyduğu çinkonun yaklaşık
%95’ini dışarıdan alıyoruz, cevheri de yurt dışına satıyoruz.
İhtiyacımızın ancak %5’ini karşılamaya yetiyor
bu. Dolayısıyla, bölgede çıkan cevherleri yurt dışına tüvenan
veya konsantre olarak satmak yerine devletin başka
çözümler üretmesi gerekiyor. Oradaki madencilerin
de dahil olacağı bir model oluşturulması gerek. Devlet
ortak olabilir, cevher alım garantisi verebilir. Bir şekilde
orada böyle bir tesisin kurulması ihtiyacı var. Tesis başka
türlü açılamaz yani.
Altını tekrar çizmekte yarar var, çinko metali açısından
Türkiye çok ciddi anlamda yurt dışına bağımlı. Sürekli
dışarıdan almak çözümsüzlük. Biliyorsunuz Çin şu anda
metallerin büyük bir kısmının satışına kota koyuyor. O
nedenle gelecekte bu hammadde veya uç ürünün tedariki
sürecinde maliyetler yükselebilir. Bu nedenle, Türkiye’nin
konuyu stratejik bir yaklaşımla ele alıp Hakkâri
bölgesi için özel bir model oluşturması ve orada madencilerle
birlikte veya gerekirse tek başına devlet olarak
mutlaka bir izabe tesisi kurarak tedbir alması gerekir.
Dertli: Tam bu noktada aslında Türkiye
madenciliğinin genel sorunlarını görmüş
oluyoruz. Maalesef madenlerimizi katma
değerli ürüne uç ürüne dönüştürme
konusunda ciddi sorunlarımız var. Şunu
sormak istiyorum: Hakkâri bölgesindeki
bu cevheri topraktan çıkartmak,
zenginleştirmek ve uç ürüne dönüştürmek
için yapılmış herhangi bir entegre
projeksiyon veya simülasyon var mı? Sizin bu
konuda herhangi bir çalışmanız oldu mu?
Prof. Öztürk: Devlet kuruluşları böyle bir şey yapmıyor,
hem de hiç. Ama bu, devlet bununla ilgilenmiyor
demek değil. MAPEG yeni açtığı ihalelerinde “tesis
şartlı” diye tabir edilen bir usul uygulamaya başladı.
Diyelim ki boksit madeni. İhaleyi açıyor ve belirli bir
süre içerisinde metal üretimine başlanmasını şart koşuyor.
Ama bu çoğu firma için neredeyse imkânsız. Öngörülen
sürelerde ÇED almak dahi mümkün değil. Sonuç
olarak fiilen hazır, elinde tesisi olana sahanın sunulması
anlamına geliyor bu. Türkiye’de maden fiyatları artınca
sektöre hücum oluyor. Londra metal borsasında fiyatlar
düşünce madenler kapanıyor. Bu sefer sektör duruyor.
Düzenli mühendisimiz olmuyor. Yani sizin bir metalurjiniz
olacak ki madencilik sektörümüz düzenli üretim
yapsın. Metalürji olmadan madencilik sektörü maalesef
olmuyor ve Türkiye bu noktada çok geri durumda. Biz
bunu yıllardır söylüyoruz. Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfının Başkanı Prof. Dr. Güven Önal’ın bir toplantıdaki
sözlerini hatırlıyorum. “Batı Anadolu’da 2 tane
fabrika kurulabilir. Karadeniz’de bir fabrika kurulabilir.
Kayseri bölgesine bir tane kurulabilir. İşte Hakkari’de
dedik, 2 tane de oraya kurulabilir” gibi. Böyle bir perspektif
sunuyoruz ama bunu hayata geçirme konusunda
gerekli adımlar atılmıyor.
Sonuç olarak biz Doğu Anadolu Kalkınma Ajansına buradaki
metalürji tesislerinin kurulmasıyla ilgili bir rapor
hazırladık. O raporumuzda yaklaşık bazı maliyetler de
var. Zaten bunu herkes biliyor. İran Zencan’a yirmi otuz
tane metalürji fabrikası kurmuş, biz neden kuramayalım?
Halihazırda bölgedeki bazı yataklarda sondajlar yoğun
olarak devam ediyor. Ama bir de düşük tenörlü cevherleri
kazanma meselesi var. Düşük tenörlü çok büyük bir
cevher kütlesi var. Bu kütleyi ne yapacaksınız? Şimdi
onların bir kısmı depolanıyor, bir kısmı da rastgele atılıyor.
Devletin bütün bu yönleriyle meseleye ilgi göstermesi
gerek. Havza madenciliği ise, evet, Hakkari’de bir
havza var. Ancak bir maden havzası olarak kendine özgü
sorunları da var. Mesela her yerde maden yok, sadece
Permiyen ve Triyas yaşlı kayalarda var. Bunu özellikle
bütün taraflara da çalışmalar sırasında ısrarla söyledik.
Ancak halen çok verimsiz ve rastgele bir şekilde aramalar
yapılıyor, yüksek maliyetlerle. Hakkâri artık gün
yüzüne çıkmış bir madencilik bölgesidir. Dolayısıyla
bütün tarafların bölge gerçeğine uygun çalışması gerek;
devletin de buna öncülük etmesi lazım. Biz Hakkari’de
üstümüze düşeni yeterince yaptık. Bundan sonra inşallah
gelecek kuşaklar bölgeye daha çok ilgi gösterecekler.
Prof. Hanilçi: Simülasyonlardan bahsettiniz. Simülasyonları
tabii daha çok maden ekonomistlerinin yapmasında
yarar var. Ama şu gerçek ki, o bölgede şu ana
kadar 2 milyon tonun üzerinde üretim yapıldı. Oksitli
seviyeler tabii ki şu anda bitme noktasına gelmiş olabilir
veya çok az bir zaman sonra bunu görebiliriz. Yine
de bir oksitli ve bir sülfürlü izabe tesisini rahatlıkla
besleyebilecek kaynak var. Tabii sizin üretim hedefiniz
de önemli. Yani yılda ne kadarlık bir çinko metalürjisi
yapmak istiyorsanız ona göre projeksiyon gerekir. Bölge
birkaç tane tesisi besleyecek bir potansiyele sahip.
Simülasyon çalışmalarının Kalkınma Ajansı tarafından
hazırlamış olduğumuz altyapı projesinin üzerine yapılacağı
söylenmişti ancak henüz bizim bildiğimiz kadarıyla
bir çalışma yapılmadı. İran’a tenörü %15’in üzerindeki
cevheri satıyoruz ama %12’lik %10’luk %8’lik kısmı
çöpe gidiyor. Aslında firmaların bunları depolaması lazım
veya devletin ileride zenginleştirilebileceği dikkate
alınarak bunların stoklanması gerekir. Bunu 12. Kalkınma
Programı’nda metalik madenler kısmında da dile getirdik.
Sonuç olarak bu bölgede madenciliğin bütün bu
yönleriyle kapsamlı bir şekilde ele alınması devlet tarafından
buradaki faaliyetlere öncülük edilmesi gerekiyor.
Maden üretelim ama doğamızı da
hırpalamayalım
Dertli: İfade ettikleriniz aslında Türk
madenciliğinin genel bir sorunu. Devletin
madenciliği bir sosyal devlet gözüyle daha
geniş bir pencereden, ekonomik boyutlarının
ötesindeki sosyal, çevresel ve stratejik
boyutlarını da hesaba katarak, merkezi
ve entegre bir planlamayla ele almak
konusundaki yetersizliği. Ama bir de şu var:
32 SEKTÖRMADEN SEKTÖRMADEN 33