18.01.2013 Views

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

Ağustos.2007 - Sahil Güvenlik Komutanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

30<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007<br />

2-4 metre arasında değişmekte, ağırlıkları ise 400<br />

kilograma kadar ulaşabilmektedir. Toplam ömürleri<br />

tam olarak bilinmemekle beraber 40 yaşını aşan<br />

bireylere rastlanmıştır.<br />

Akdeniz Foku bir deniz memelisidir. Besinini<br />

denizden temin eder ve denizde çiftleşir, ancak<br />

doğurmak, dinlenmek, uyumak, yavrularını<br />

büyütmek ve güneşlenmek için karaya gereksinim<br />

duyar. Bu nedenle kıyısal alanda yayılım gösterirler.<br />

Nesillerinin tehdit altında olmalarının en önemli<br />

nedeni de kıyı şeritlerinin insanoğlunun istilasına<br />

sürekli maruz kalmasıdır. Artan insan baskısı<br />

sonucu günümüzde foklar, daha çok insanların<br />

ulaşamadıkları mağaraları yaşam alanı olarak<br />

seçmektedirler. Akdeniz Foku’nun kullanabileceği ve<br />

içerisinde yavrulayabileceği mağara sayısının sınırlı<br />

olması, bu türün üremesini de sınırlamıştır. Bu da<br />

eşlerin çiftleşmek için birbirlerine rastlama olasılığını<br />

azaltmış ve türün çoğalma hızını düşüren bir faktör<br />

olmuştur.<br />

Ekolojik olarak hızla fakirleştiğimizi de düşünürsek<br />

denizlerde azalan besin, fokların da besin teminini<br />

zorlaştırmaktadır. Yeterli besin bulamaması da yine<br />

bir diğer tehdit unsurudur fok için.<br />

Akdeniz Foku iyi bir dalıcı olarak da bilinmektedir.<br />

100 metreden daha sığ derinliklerde avlandığı tahmin<br />

edilmektedir. Besin olarak balıklar başta olmak<br />

üzere, özellikle dibe bağımlı yaşayan hayvanları<br />

tercih eder. Ahtapot, sübye, kalamar gibi kafadan<br />

bacaklılar ve hatta böcek, istakoz ve yengeç gibi<br />

canlılarla da beslendiği bilinmektedir. Balıkçılar<br />

deniz kestanelerini de yediklerine tanık olmuşlardır.<br />

Fokların avladıkları balıkları havada sallayarak iç<br />

organlarını temizledikten sonra yedikleri de yapılan<br />

gözlemler arasındadır.<br />

Zaman zaman balıkçıların ağlarından da besinini<br />

sağladığı gözlemlenmiştir. Ağlara zarar vermesi ise<br />

bazen hayatına mal olmuştur.<br />

Akdeniz Fokları genellikle Ağustos - Kasım ayları<br />

arasında doğum yaparlar. Doğum yapacakları<br />

mağaraları korunaklı olmaları açısından daha özenle<br />

seçerler. Bebek fok yaklaşık dört ay boyunca annesi<br />

tarafından emzirilir. Daha sonra anne fok, yavrusunu<br />

yüzme ve beslenme konularında eğitir. Akdeniz Fokları<br />

dört yaşından sonra üreme yeteneği kazanırlar.<br />

Nesli tehdit altında olan canlılar ile ilgili listeye,<br />

ülkemizde sürekli ilaveler gerçekleşmektedir. Akdeniz<br />

Foku’nun yanı sıra neredeyse bütün Türkiye’nin<br />

tanıdığı deniz kaplumbağası (Caretta caretta), orfoz<br />

(Epinephelus marginatus), deniz atları (Hippocampus<br />

spp.), mersin balıkları (Acipenser spp.), kılıç balığı<br />

(Xiphias gladius), afalina (Tursiops truncatus) ve<br />

banyo süngeri (Spongia officinalis) ciddi boyutta<br />

yok olma baskısı altındadırlar. İlk bitkilerin denizde<br />

oluştuğu, kara bitkilerinin de evrim yoluyla deniz<br />

bitkilerinden türediği, bunlardan 60 kadarının tekrar<br />

denizlere geri döndüğü bilinmektedir. Deniz eriştesi<br />

ya da bilimsel adını deniz tanrısı Poseidon’dan alan<br />

Posidonia oceanica da deniz hasretine dayanamayan<br />

kara kökenli deniz bitkilerindendir ve bugün onun da<br />

nesli tehlike altındadır.<br />

“Bugün oluşturulan görüntüler ile geleceğe bir kayıt<br />

taşıma” ifadesini biz sualtı fotoğrafçıları özellikle<br />

sıkça kullanıp dururuz. Bu veya aynı temaya eşdeğer<br />

kavramları sıkça kullanmamızın nedeni sanırım hızla<br />

yok edilen doğamızdan bir şeyleri salt görüntü olarak<br />

kaçırabilmenin telaşı ve tedirginliğidir.<br />

Akdeniz Foku, tükenme sınırına ulaştığı için 1968<br />

yılından bu yana uluslararası antlaşmalarla koruma<br />

altına alınmıştır. Bu antlaşmalara taraf olan ülkelerden<br />

biri de Türkiye’dir (Bern Antlaşması 1979) . Ülkemizde<br />

Akdeniz Foku’nun korunması ile ilgili en yoğun çalışma<br />

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), ODTÜ Deniz<br />

Bilimleri Enstitüsü ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı<br />

desteği ile AFAG (Akdeniz Foku Araştırma Grubu)<br />

tarafından yapılmaktadır. Foça’da başlayan çalışmalar<br />

Mersin sahillerini de içine alarak genişletilmiştir.<br />

Ülkemizdeki toplum bilincinin bu alanda artması, <strong>Sahil</strong><br />

<strong>Güvenlik</strong> <strong>Komutanlığı</strong> başta olmak üzere, belediyeler<br />

ve diğer kurumların da özverili çalışmalarıyla<br />

gerçekleşmiştir. Şimdilik, geriye kalan Akdeniz Fokları,<br />

mağaralarında biraz daha rahat uyuyabilmektedir. Ve<br />

hepimiz için mutlak bir gerçek vardır ki o da “Akdeniz<br />

Fokunu korumak, Akdeniz’i korumaktır.”<br />

31<br />

<strong>Sahil</strong> <strong>Güvenlik</strong> Dergisi ° Ağustos 2007

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!