Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Belmâ, ok yemiş gibi irkildi. Öyle zerafetli ve güzeldi ki bu irkiliş, Naci, oku kendi yemiş gibi<br />
oldu. Bir an içinde, ilk defa «sen» diye hitap edebildiği Belmâ'nın ayaklarına kapanmak mı, yoksa<br />
onu tekmelemek mi gerektiği üzerinde şaşa kaldı.<br />
Belmâ'nın suratında patlayan bir tokat.<br />
— Allaha ısmarladık! Diyebildi yalnız ve uçtu, gitti.<br />
32<br />
Eve döndüğü zaman, bir şey aramak için açtığı bavulunda tabancasını göremedi. Kendi kendisine:<br />
— Annem kaldırmış olacak, dedi; zavallı anne!.. Anne, bir hayalet gibi vakarlı, yavaş adımlarla<br />
odaya girdi ve oğlunun yatağına ilişti. Dim dik...<br />
— Tabancamı sen mi kaldırdın anne?<br />
— Ben kaldırdım!<br />
— Niçin kendimi öldürmeyeyim diye mi? Anne gayet iradeli:<br />
— Đşi, artık benim el atmamı gerektirecek hale getirdin! Onun için...<br />
— Bu kadar da mı kendime hâkim değilim?..<br />
— Sana hâkim olan olmuş... Hatırlıyor musun beş yaşındaki bir halini... Evimize hırsız girmişti<br />
de sen korkundan kucağıma atılmış, dakikalarca titremiştin... Đşte o yaştaki kadar bana muhtaç hale<br />
geldin!..<br />
— Anne, sus, beni öldürebilirsin!..<br />
— Asıl sen, iradeni kaptırdığın büyücü emredecek olsa bana kıyarsın!<br />
— Etme, anne!..<br />
Annenin gözleri dalar gibi oldu:<br />
— Ama annelik bu, yine sana acımaktan başka bir şey elimden gelmez. Sana bir kaç kelimelik bir<br />
halk masalı anlatayım: Sevgilisi âşığından annesinin ciğerini istemiş: Git anneni öldür ve ciğerini<br />
bana getir!.. Çocuk bu işi yapmış... Elinde annesinin ciğeri, koşarken ayağı bir yere takılmış ve<br />
düşmüş... Ciğer haykırmış: Vah evlâdım, acıdı mı bir yerin?..<br />
Naci gözlerine dolan sıcaklığı zaptedebilmek için dişlerini sıktı.<br />
— Ama ben, diye devam etti anne; artık bu evin hayaleti olmaktan çıkacağım, oğlumu kurtarmak<br />
için ne lazımsa yapacağım!<br />
32<br />
— Ne yapabilirsin anne?.. Elinden ne gelebilir?.<br />
— Bir annenin elinden ne gelmez ki?..<br />
Naci, iki yaşındayken kocası ölen, yirmibeş yaşında dul kalan ve yirmibeş yıldır erkek yüzüne<br />
bakmayan ve bu köşkte sessiz bir hayalet gibi gezip dolaşan annesinin ne harikulade bir kadın<br />
olduğunu biliyordu: Varsa, yoksa, oğlu... Bu köşkten başka nesi varsa, konak, mağaza, han, satmış,<br />
oğlunu yetiştirmeye bakmıştı. Oldukça tahsilli, fakat hepsinin üstünde müthiş bir zekâ ve enerjisi<br />
vardı. Hattâ, Naci, bazen kendisini pek gururlandıran mücerret fikir ve hayâl kuvvetini annesinden<br />
aldığı kanaatindeydi.<br />
— Peki, şu «elimden ne gelmez ki?»- dediğine bir misâl versene!.. Yerini yurdunu o kadar ustaca<br />
öğrendiğin Belmâ Hanımefendiye gidip de «Oğlumdan uzaklaş! mı diyeceksin!<br />
— O kadar adileşemem; oğlumu da âdileştirememl— Seni evlendireceğim!.<br />
Naci o haliyle bir kahkaha atmaktan geri kalmadı:<br />
— Kiminle anne?.. Tanıdığın mı var?..<br />
— Yine senin vasıtanla uzaktan tanıdığım biriyle... Şu, hikâyesini anlattığın köy dilberiyle....<br />
Naci'nin acı kahkahaları üst üste:<br />
— Ayol; o kızı ben sana sadece çekici bir tablo diye anlattım. Son derece nâdir renk ve<br />
çizgileriyle, garip dedesi ve tek başına çevirdiği şato vârî konağıyla bir tablo... Önünden geçip<br />
gittiğim ve ancak bir ân seyredebildiğim bir tablo...<br />
— îşte sana uygun olan o! Gidip getireceğim onu... Naci yalvarıyor:<br />
• — Anne, yapayım deme bunu!.. Ben hastayım!.. Kocakarı ilâcı bana sökmez. Bırak ben kendi<br />
kendimi kurtarayım!,.