29.01.2017 Views

Necip Fazıl Kısakürek - Aynadaki Yalan

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

— Duyduğuma göre milyarlarca ışık senesi boyunda mesafeler varmış boşlukta...<br />

— Bunları sana kim öğretti?<br />

— Dergilerde okudum. Okumayı severim.<br />

— Ne olmuş peki?..<br />

— Milyarlarca ışık senesinin ulaştıramadığı noktayı insan bazan bir anda da tutabiliyor, değil<br />

mi?<br />

— Anlamıyorum Hatçe, yorma bu meselelerle kafanı?. Hatçe, başını saçlarının dalgası üzerinde<br />

Naci'ye çevirdi:<br />

— Anlamayacak ne var?.. Sizi ilk görüşümle bugün arası karşılaşmalarımız belki 24 saati<br />

doldurmaz. Bir ân demek değil mi? Bakın siz, bir ân içinde neler olabiliyor?<br />

Doktorlar, Hatçe'ye kan verilmesini tavsiye ettiler. Naci, Profesöre sordu:<br />

— Ben verebilir miyim?<br />

— Elbette; yalnız bu masum kız üzerinde bu kadar titizliğe niçin lüzum duyuyorsunuz?.. Kimden<br />

ve nereden olsa buluruz. Farketmez.<br />

— Farkeder doktor, lütfen ricamı kabul ediniz!<br />

— Pekâlâ!.. Kanınızı muayene etsinler ve hemen başlayalım...<br />

— Kan vermekten acaba şifa umulabilir mi?<br />

— Biraz zaman kazanmaktan başka bir şey umulamaz. Naci, en büyük merhameti, vahşi bir<br />

hissizlik maskesi<br />

altında göstermekle vazifeli tıbbın bu kahredici, çaresiz karşısında ürperdi.<br />

71<br />

Ah, aklımızla hissimiz arasındaki, milyarlarca ışık senesini aşan mesafe!..<br />

Büyük baba yine karyolasına ilişmiş, yaş dolu gözlerle torununa bakıyor... Hatçe hep aynı<br />

vaziyette, gözleri tavana dikili... Sağ kob> açık, birtakım lâstiklerle bağlı... Şişkin bir damar<br />

noktasına, iri bir iğne saplı... Baş ucundaki iskemlede Naci, sol kolu açık ve iğneli... Kan verişi<br />

kontrol eden hemşire ve hastabakıcı...<br />

Hatçe öyle bir hal içinde ki, kimsenin gidiş ve gelişindeki cereyan sesini duymadığı kan, adeta onda<br />

bir şelâle mûsikisi... Bu bir visal hâli midir? Belki de onun ötesinde bir şey...-'<br />

Hemşire:<br />

— Şimdilik bu kadar...<br />

Dedi ve âletlerini toplayıp gitti. Hatçe'nin gözleri yumulu...<br />

Husmen Ağa, hademelerin mescid diye kullandığı yere gitmek üzere odadan çıktı.<br />

Hatçe, gözlerini açmadan mırıldandı:<br />

— Rüyamda öbür dünyayı gördüm. Cennetteymişim... Erkeğim de sizmişsiniz...<br />

— Naci Bey, şu hastalık ve ateş ne garip bir hail.. Sanki parmaklarımla görüyor, gözlerimle<br />

kokluyor, kulaklarımla tadıyorum. Size böyle ulaşıyorum.<br />

— Naci Bey, sizi hiç seven oldu mu, sevebildiler mi, sevmek nedir anlayabildiler mi?<br />

72<br />

J- SĐZ ^ ük düşünüzden beri hiç uğramadanız köye belki bir kere daha gelir, beni çeşme baş.nda<br />

değil de mezarımda ziyaret ederiniz. Naci ne güzel anneniz var...<br />

— Naci Bey, ben Allah'ı seviyorum. O kadar korkuttukları Allah'ı... Doğru... Sevgi korkulu şey...<br />

Ben korkudan titreye titre ye Allah'ı seviyorum..<br />

Hastalığın bir çocuk ermişliğine yükselttiği Hatçe, birdenbire Naci'nin gözünde her şey oldu. Sandı<br />

ki, bir o kadar küçümsediği ve değersiz bir hatıra resmi gibi bir ke-naraattığı bu köy kızı, bir anda<br />

içini doldurmuş ve ruh sarayının muayede salonunda ne kadar yağlı boya resim ve mermerden<br />

heykel varsa hepsini birden kaldırtmıştır.<br />

Đşi gücü hastaneye taşınmak, kan vermekte devam etmek ve ölüm döşeğinde bile her ânı yeni,<br />

hiçbir tekrarı olmayan bu kıza dalıp kalmak...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!