GÖĞÜS HASTALIKLARI GELECEĞIN TEDAVISI INTRATÜMÖRAL KEMOTERAPI Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu Bayındır Hastanesi İçerenköy Göğüs Hastalıkları Bölümü Türkiye’den dünyaya yayılan intratümoral kemoterapi, özellikle akciğer kanseri hastalarında diğer tedavi yöntemleri ile birlikte uygulanabiliyor. Buna bağlı olarak kemoterapinin olumsuz yan etkileri en aza indirilip bağışıklık sistemi daha güçlü tutularak vücudun kanserle savaşması kolaylaşıyor. 28 Sağlıkla <strong>Randevu</strong> • www.bayindirhastanesi.com.tr
Ülkemizde sigara kullanım oranları hala çok yüksek ve akciğer kanserinin nedenleri arasında da % 80 oranı ile ilk sırayı alıyor. Öksürük, ağrı gibi belirtiler çoğunlukla gözardı edildiği için geç fark edilen ve bu nedenle tedavi edilemediği yanılgısına düşülen akciğer kanseri, erken evrede yakalandığında tedavi şansı buluyor. 1980’li yılların sonunda Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu’nun geliştirip uyguladığı ve bugün ABD’de ve Avrupa ülkelerinde de uygulanan intratümoral kemoterapi de tedavi şansını çok yükseltiyor. FARKLI KANSERLERİN BİR KARIŞIMI Akciğer kanseri de diğer kanserler gibi gelişen, akciğer dokularını tutan bir kanser türüdür. Fakat toplumda yerleşmiş olan genel kanının aksine, akciğer kanseri tek bir hastalığın ismi değildir; gidişatı, tablosu çok farklı olan, hücresel olarak birçok farklı kanser türünden oluşan geniş bir kavramın tanımıdır. Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri olarak iki temel grupta incelenebilir. Bunlar tedavi açısından da klinik gidişat açısından da farklı karakterlere sahiptirler. Akciğer kanserlerinin yüzde 80’i hava yollarını daraltmasıyla ortaya çıkar. Yüzde 20’si ise akciğerin daha orta kısımlarında, yani ‘alveoli’ dediğimiz alanlarda oluşan kanserlerdir. EN ÖNEMLİ BELİRTİ ÖKSÜRÜK Eğer bir ay devam eden kuru bir öksürük varsa, bu mutlaka adı konulması gereken bir durumdur. İkinci önemli bulgu ise (Bu erken tanı konulmasına vesile olması nedeniyle hasta için bir şans olarak düşünülebilir) ‘hemoptizi’dir. Hemoptizide; balgam içerisinde ince kırmızı çizgi veya parlak, küçük bir leke şeklinde kan görülür. Bu da tıpkı öksürük gibi, genelde hastaların olumsuz bir bulgu olmadığını düşünerek, psikolojik bir koruma güdüsüyle reddettikleri bir durumdur. Bu nedenle hemoptiziyi çok fazla umursamaz görünürler. Bazen akciğer kanseri sadece; sırt ve omuz ağrıları gibi lokal belirtiler verebilir. Bunlar da akciğer kanserleri için çok özel ve tanı koyduracak bulgular değildir. Yani akciğer kanseri aslında ufak bulgular vermesine rağmen çok sinsi gelişen bir kanserdir. Belirleyici ağrılar ancak, kanser hücreleri kemiklere ve akciğer zarına ulaştığı zaman ortaya çıkabilmektedir. Ancak ne yazık ki çoğu zaman, tedavi için geç kalınabilmektedir. Bu nedenle, özellikle sigara içen kişilerin, bu belirtiler karşısında çok duyarlı olması gerekmektedir. Erken safhada tanı konulan akciğer kanserlerinde tedavi şansı oldukca yüksektir. Ancak hastalar belirtileri yadsıdığı ve zamanında yakalayamadığımız için akciğer kanseri tedavisiz bir hastalıkmış gibi karşımıza çıkmaktadır. SİGARA GENETİK HASAR YARATIYOR Akciğer kanserinin nedenlerinden biri de ailesel yatkınlık anlamına gelen, genetik geçiştir. Aslında hasta olmayan bir insanın da vücudunda sürekli kanser hücreleri oluşmaktadır. Ancak P53 geni, bu sorunlu hücreleri yok eder. Bu genin yokluğu kanser oluşumunu tetikler. P53 geninin aktivitesinin azalmasının en önemli nedeni ise sigaradır. Sigaranın içindeki toksik maddeler ve akciğerlere çekilen sigaranın sıcaklığı vücudun P53 geninin aktivitesini azaltmaya başlar. Sonuçta dengeler bozulur ve kanserojen bir ortam oluşabilir. Bu uygun ortamda, sigara içen kişilerde, kanser çok daha hızlı gelişebilir. İkinci önemli risk faktörü ise daha önce geçirilmiş inflamasyondur (Bağşıklık sistemini harekete geçireçek iltihabi veya travmatik bir durum). Böyle bir durumla karşılaşmış kişiler sigara içmeye devam ediyorlarsa, kanser olma riski daha yüksektir. Sigara içiciliğinin yanında hava kirliliği de varsa, kanser riski daha da artmaktadır. Bir başka deyişle, şehir merkezlerideki sigara içicilerin akciğer kanserine yakalanma olasılığı, kırsal alanlarda yaşayanlara göre daha yüksektir. Akciğer kanseri oluşumundaki bir diğer risk faktörü de kimyasal maddelere maruz kalınmasıdır. Bu nedenle sanayide çalışan işçilerin riski yüksektir. Bu bağlamda aspest en önemli kanser nedenlerinden biridir. Şu anda çok büyük bir oranda kontrol edilmekle beraber, izolasyon için kullanılan bu madde, fren balatalarında, boruların izolasyonunda halen kullanılabilmektedir. Eski binaların yıkımlarında, batık gemilere dalışlarda veya hurdaya ayrılmış eski gemilerin sökümünde karşılaşılan kimyasaldır. TANIDA İLK YÖNTEM TOMOGRAFİ Akciğer tomografisi daha 1 cm’ye ulaşmamış nodülleri gösterebilmektedir. Bu da tanıda önemli bir avantaj sağlamaktadır. Tanıda kullanılan ikinci yöntem ise bronkoskopidir. Bu yöntemin en önemli avantajı hava yollarının içinin görüntülenebilmesi ve gerektiğinde şüphenelilen bölgeden, patolojik inceleme için, doku örneklerinin alınabilmesidir (Biyopsi). Bu yöntemin esasını optik bir sistemle, direkt görüş altında, hava yollarının incelenmesidir. Bu son derece basit bir işlemdir. Hasta anestezi altındayken Sağlıkla <strong>Randevu</strong> • www.bayindirhastanesi.com.tr 29