Randevu
2oMLeRG
2oMLeRG
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
GERÇEK YAŞAM<br />
Bekir Sıtkı ÖZDEĞİRMENCİ<br />
Emekli olduğum 60 yaşıma kadar mesleğim<br />
gereği oldukça hareketli bir yaşantım oldu.<br />
Spor, lise yıllarımdan itibaren bırakmadığım<br />
bir alışkanlık olarak hayatımda yer aldı. 2005<br />
yılında emekli olduktan sonra hastalandığım 2015<br />
yılı ocak ayına kadar geçen süre içerisinde de bu<br />
alışkanlığım devam etti. Bu yıllarda vücut ağırlığım<br />
78-80 kg arasındayken, 2014 yılında boyumla orantılı<br />
olması için 72-73 kiloya düşmeye karar verdim<br />
ve yaşamımdan unlu ve şekerli gıdaları tamamen<br />
çıkardım. Spora (Günde 1 saat tempolu yürüyüş, 20<br />
dakika kültür fizik) aynı şekilde devam ettim. Netice<br />
olarak kısa sürede istediğim kiloya ulaştım ancak<br />
ailem ve arkadaşlarım çok zayıfladığımı ve bunun<br />
bana yakışmadığını söylediler. Onları dinlemedim ve<br />
kilo vermeye devam ettim.<br />
2015 Ocak ayında soğuk algınlığına yakalandım.<br />
Sağlık ocağında yapılan muayene sonucu doktor<br />
gribal enfeksiyon teşhisi koydu. Bu arada iki<br />
dişimde iltihaplanma ve yüzümde şişme meydana<br />
geldi. Diş hekimi arkadaşım yirmi yaş dişlerimin<br />
iltihaplandığını, çekilmesi gerektiğini söyledi.<br />
İltihap antibiyotik ile geçince iki dişimi çekti.<br />
Tampon yapmasına rağmen kanı durduramayınca<br />
dikiş atmak zorunda kaldı. O zaman normal bir<br />
işlem olarak gördüğüm bu müdahalenin aslında<br />
hastalığımın belirtisi olduğunu şimdi anlıyorum.<br />
Dişlerim çekilmesine rağmen yüzümdeki şişlik<br />
geçmemişti. Şişliğin diş etinden kaynaklandığını<br />
düşünerek bu konuda ihtisas yapmış bir diş<br />
hekimine muayene oldum. O da bu şişliğin diş<br />
etinden kaynaklanmadığını söyledi.<br />
Ailem başka bir doktora görünmem için<br />
ısrar etti. Bense iki buçuk ay önce check-up’tan<br />
geçtiğimi, bir şeyim olmadığını söylüyordum.<br />
Ancak bu aşamaları gören komşum, beni bir<br />
özel hastaneye götürmeye ikna etti. Hastanede<br />
kan tahlili sonuçlarını almaya gittiğimde, doktor<br />
vakit kaybetmeden hematoloji bölümü olan bir<br />
hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi. Ertesi<br />
gün buna bakabileceğimi söylediğimde, doktor<br />
sert bir şekilde o gün için hemen hastaneye<br />
yatmam gerekebileceğini, hastalığımın kan kanseri<br />
olabileceğini söyledi. Çok şaşırmıştım. Kanser<br />
hastalığını kimsenin kendine konduramadığı gibi<br />
ben de kendime yakıştıramamıştım. 70 yaşıma kadar<br />
diş ve göz muayenesi dışında hiç hastaneye gitme<br />
ihtiyacım olmamıştı. 60 yaşından sonra da yılda bir<br />
kez periyodik muayene yaptıran bir insandım.<br />
Özel Bayındır Hastanesi’ndeki maceram,<br />
doktorumuza yapılan tetkikleri göstermemizle<br />
başladı. Yeniden kan alındıktan sonra hemen<br />
hastaneye yatmam gerektiği, aksi halde<br />
böbreklerimi kaybetme riskim olduğu söylendi.<br />
Konulan teşhis ise akut myeloid lösemi idi.<br />
Gerekli tedaviye hemen başlandı. Hastanede ve<br />
kaldığım bölümde hijyene gösterilen titizlik, ayrıca<br />
hemşirelerin ve hastane personelinin davranışları,<br />
eşimle bana kendimizi evimizde hissettirerek<br />
moralimizi yükseltti. Herkesin sıcakkanlı ve yapıcı<br />
tutumu, hastalığın üzerimizde yarattığı olumsuz ruh<br />
halini hafifletiyordu. Özellikle hemşirelerin tedavi<br />
süresince titizliği, yakınlığı ve ilgileri bizi hayata<br />
bağlayan, yaşamımızı kolaylaştıran en önemli<br />
unsurdu. Hepsine müteşekkirim, yardımlarını ve<br />
ilgilerini unutmayacağım.<br />
Hastanede kaldığım otuz üç gün boyunca kan<br />
ihtiyacım kan bankası tarafından sağlanırken<br />
trombosit ihtiyacım ise bir arkadaşımın yardımı<br />
sayesinde temin edildi. Bu arada hızla kilo<br />
kaybetmeye başladım ve 62 kiloya kadar düştüm.<br />
Yapılan kemoterapi ve kan takviyelerinin yanı sıra<br />
kemik iliğime bakılması akabinde, kemik iliği nakli<br />
yapmanın doğru olacağı söylendi. Bu arada kemik<br />
iliğimden alınan bir parça genetik inceleme için<br />
laboratuvara gönderilmişti.<br />
Bir gün hocalar rutin ziyaretlerinde genetik<br />
inceleme sonucu NPM1 geninde Mut A<br />
saptandığını, şanslı olduğumu söylediler ve bu<br />
bulgunun kemoterapinin etkisini artıracağını, kemik<br />
iliği nakline gerek olmadığını belirttiler.<br />
Otuz üç gün sonra hastaneden taburcu oldum.<br />
Haftalık, on beş günlük ve aylık kontroller başladı.<br />
Evde ve dışarıda maskeyle dolaşıyor, çok çabuk<br />
yoruluyordum. Hastanede yattığım süre boyunca<br />
beni ziyaret edemeyen akrabalarım ve arkadaşlarımla<br />
haftalık kontroller başladığında uygun zamanlarda<br />
dışarıda yemek yiyerek bir araya geldik. Bu arada<br />
yürüyüşlerimi hiç aksatmadım. Hastanede gücüm<br />
yerinde olduğu zamanlarda odada bir saat arayla<br />
15’er dakikalık yürüyüşler, eve geçtiğimde 30 dakika<br />
evin içinde, ileriki aşamada havanın durumuna<br />
bağlı olarak 45 dakika temiz havada yürüyüşler<br />
yapmayı ihmal etmedim. Haziran 2016’dan itibaren<br />
ise üç aylık kontrollerime devam ediyorum.<br />
Tedavi ve beslenme sonucu 80 kg’a kadar çıktım.<br />
Sporumu ve beslenmemi dikkatli olarak devam<br />
ettiriyorum. Dostlarımın söylediği takviye edici<br />
tedavi yöntemlerini, hocalarımın tavsiyesi üzerine<br />
dikkate almıyorum. Eski beslenme şeklim ne ise onu<br />
uygulamaya çalışıyorum.<br />
Hastalığım süresince bana destek olan ve<br />
bugünlere gelmemi sağlayan, eşim ve ailem başta<br />
olmak üzere, hocalarım ve Bayındır Sağlık Grubu<br />
çalışanlarına, akrabalarıma, arkadaşlarıma çok<br />
teşekkür ediyorum.<br />
“Hastanede gücüm<br />
yerinde olduğu<br />
zamanlarda odada<br />
bir saat arayla 15’er<br />
dakikalık yürüyüşler,<br />
eve geçtiğimde 30<br />
dakika evin içinde,<br />
ileriki aşamada<br />
havanın durumuna<br />
bağlı olarak 45<br />
dakika temiz havada<br />
yürüyüşler yapmayı<br />
ihmal etmedim.”<br />
52 Sağlıkla <strong>Randevu</strong> • www.bayindirhastanesi.com.tr