marketing europe & anatolia Sayı: 077
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
marketing europe & anatolia, ekonomi, medya, reklam, iletişim ve pazar alanında aylık olarak yayınlanan bir e-dergidir. marketing europe & anatolia’da reklamcı Nurgül Eryıldır Günay'ın kelebek etkisi yaratan ve Yönetmen Abdullah Ekşioğlu'nun adresini bilen yazılarını okuyabilir, ilgi çekici röportajları, haberleri, reklam kampanyaları künyelerini, kültür – sanat ya da gezi gibi sayfaları da bulabilirsiniz. marketing europe & anatolia Ekşioğlu Medya Grup tarafından yayınlanmaktadır.
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Tarih: Eylül 2018 <strong>Sayı</strong>: 77<br />
retorik<br />
Altın gülle...<br />
kelebeğin fırtınası<br />
Markaya<br />
aşık olduk mu?<br />
satır ayracı<br />
Tatil Bitmemiş<br />
Gibi Çek...<br />
Müşteri<br />
Hizmetleri...
İçindekiler<br />
<strong>Sayı</strong>: 77 Tarih: Eylül 2018<br />
İmtiyaz Sahibi<br />
Eksantrik Film Prodüksiyon<br />
P.K.: 112 34725 Fenerbahçe - İstanbul - Tr.<br />
Genel Yayın Yönetmeni ve<br />
Sorumlu Yazı İşler Müdürü<br />
Elvin Ekşioğlu<br />
e-mail: elvineksioglu@gmail.com<br />
Haber ve Fotoğraflar<br />
Agency Europe & Anatolia<br />
http://aea.eksantrik.com<br />
aeanews@gmail.com<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Nurgül Eryıldır Günay<br />
Ali Erdem Ekşioğlu<br />
Seval Duban<br />
Kübra Nebioğlu<br />
Yusuf Yener Günay<br />
Danışman<br />
Abdullah Ekşioğlu<br />
İlan Rezervasyon<br />
Ayşe Yılmaz<br />
Yayın Türü<br />
Süreli Yayın<br />
<strong>marketing</strong><br />
<strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Yönetim Yeri<br />
Agency Europe & Anatolia<br />
e-mail: meadergi@gmail.com<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Agency Europe & Anatolia tarafından<br />
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.<br />
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film<br />
Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir<br />
bölümü yayıncısının izni olmaksızın<br />
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.<br />
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara,<br />
makalelerdeki görüşler ve hukuki<br />
sorumluluk yazarlara aittir.<br />
Bu derginin yayınlanma sürecinde<br />
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.<br />
http://www.meadergi.com<br />
mobil: http://m.meadergi.com<br />
http://www.facebook.com/meadergi<br />
instagram: meadergi<br />
https://twitter.com/meadergi<br />
Kısa Kısa 04 - 07<br />
Teknoloji 10 - 11<br />
retorik 13<br />
Medya Dünyası 14 - 15<br />
Röportaj 16 - 20<br />
kelebeğin fırtanası 23<br />
Reklam dünyası 24 - 25<br />
Röportaj 26 - 28<br />
satır ayracı 29<br />
Kampanyalar 31 - 33<br />
Gezi 34 - 40<br />
Game On 42 - 45<br />
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.<br />
Kültür Sanat 46 - 47<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 1
Köşe<br />
Elvin Ekşioğlu / elvin@eksantrik.com<br />
( editörden<br />
)<br />
Müşteri Hizmetleri...<br />
Merhaba,<br />
Geçenlerde Teknosa'dan iki tane Microsoft marka mouse<br />
satın aldım. Bir iki gün kullandıktan sonra mouseun biri<br />
bozuldu. Ben de faturası ile birlikte Teknosa'ya gittim,<br />
durumu anlattım. Müşteri hizmetleri çalışanı hemen<br />
mouseu geri aldı ve yeni bir mouse ile değiştirdi. Ben de<br />
iyi ki Teknosa'dan alışveriş yapıyorum diye arkadaşlarıma<br />
Teknosa müşteri hizmetlerinin çok iyi olduğunu, firmanın<br />
sattığı ürüne sahip çıktığını anlattım.<br />
Bir hafta sonra diğer mouse da bozuldu. Ben de herhalde<br />
Microsoft'un bu ürününde bir hata var diye düşünüp<br />
tekrar Teknosa'ya gittim. Teknosa Müşteri hizmetleri<br />
çalışanına durumu anlattım, hatta aynı marka olduğunu<br />
belirterek herhalde microsoftun bu ürününde bir hata<br />
var dedim. Teknosa müşteri hizmetleri çalışanı onca<br />
anlattığım hiçbir şeyi anlamamış gibi yüzüme bakıp, "ürün<br />
garanti kapsamında görünüyor, ürünü alacağız, önce<br />
tamire göndereceğiz sonra da eğer tamir olmazsa ürünü<br />
değiştiririz" dedi. Ben önce şaşırdım, sonra mouseun<br />
fiyatı zaten 39 TL bunun için beni buraya bir kaç defa<br />
getirmeyin dedim. Teknosa müşteri hizmetleri çalışanı<br />
bu defa yüzüme bile bakmadan bana mouse uzattıp<br />
işlem yaptırmak istiyorsanız yapayım istemiyorsanız<br />
yenisini satın alın diyerek, arkasını dönüp gitti. Konuyu<br />
Teknosa'ya internet üzerinden şikayet olarak bildirmeme<br />
rağmen, herhangi bir yanıt alamamış olmamsa<br />
memnuniyetsizliğime tuz biber ekti.<br />
Günlerce çevremdeki herkese Teknosa'nın müşteri<br />
hizmetlerinin ne kadar iyi olduğunu, sattıkları ürüne<br />
sahip çıktıklarını anlatarak, çevremdekilere Teknosa'yı<br />
tasviye ediyorken, artık bundan o kadar emin değilim.<br />
Zannedersem iyi davranışlar kurumsal değil kişisel<br />
insiyatiflerle gerçekleşmiş.<br />
Müşteri hizmetleri şirketlerin yüzleridir. Siz istediğiniz<br />
kadar reklam kampanyası yapın müşteri hizmetleri<br />
çalışanlarınızı eğitmezseniz reklam kampanyalarınıza<br />
harcadığınız milyonlar çöpe gider. Kurumsal iletişim<br />
sadece basında yer almak değildir. Kurumsal iletişim<br />
şirketlerin politiklalarını kesin kural ve standartlarla<br />
planladıkları ciddi bir iletişim strajesidir. Yani kurumsal bir<br />
firmaya gittiginizde muhatap olduğunuz çalışanlar farklı<br />
olsa da alacağınız hizmet aynı olmalıdır.<br />
Neyse umarım Teknosa bundan bir sonuç çıkararak<br />
eksiklerini giderip, kendisine yakışanı yapar.<br />
Bu yaz Türkiye en uzun tatilini yaşadı. Eylül ayı geldi diye<br />
sevinenlerdenim. Yazın rehavetini üzerimizden çarçabuk<br />
atıp, artık işlere yoğunlaşmayı umuyorum. Dergimiz<br />
yine dopdolu. Haber sayfalarımız, teknoloji sayfalarımız,<br />
kampanya sayfalarımız yine büyük bir özenle hazırlandı.<br />
Ali Erdem Ekşioğlu Gameon sayfalarımızda bu ay<br />
Detroit oyununu deneyimleyip yazdı. Gezi yazarımız<br />
Seval Duban Filipinlere dalmaya gitti ve sizin için yazdı.<br />
Yazarlarımız Abdullah Ekşioğlu, Nurgül Günay Eryıldır ve<br />
Kübra Nebioğlu yazılarıyla yine bizlere yeni pencereler<br />
açtılar. Bizim için her ay olduğu gibi bu ay da koşuşturma<br />
ve dergimizi tarafsız bir bakış açısıyla hazırlama telaşıyla<br />
geçti.<br />
Sevgiler,<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 3
Kısa Kısa<br />
#FuruteTellers2018...<br />
Bu yılki temasını “Açık Kaynak<br />
Hareketi” ve “Yeni Öğrenme” olarak<br />
belirleyen Digilogue- Future Tellers’18,<br />
tüm yaratıcı endüstri temsilcilerine<br />
ve sanatçılara açık çağrı<br />
yaparak, eserlerini Zorlu PSM’de<br />
sergileme olanağı sunuyor.<br />
Digilogue, 1 Ekim-15 Kasım tarihleri<br />
arasında performansları, performatif<br />
projeleri ve sanat eserlerini<br />
Zorlu PSM’nin farklı mekanlarında,<br />
ekranlarında ve Digilogue Space’te sergilenmek üzere<br />
davet ediyor. Yaratıcılar ve Öğreten/Paylaşanlar olmak<br />
üzere iki ayrı başlıkta toplanacak çağrı, 10 Eylül günü<br />
sona erecek ve seçilen katılımcılar 15 Eylül 2018 tarihinde<br />
duyurulacak.<br />
Next Academy Başkanı Levent Erden, yeni medya<br />
sanatçısı ve araştırmacı Refik Anadol, hikaye anlatıcısı<br />
ve Abak.us Başkanı Barış Özcan, Digilogue Artistik Direktörü<br />
Lalin Akalan, yeni medya sanatçısı Zach Lieberman,<br />
araştırmacı ve küratör Ebru Yetişkin’den oluşan jüri üyeleri;<br />
Açık Çağrı’ya yanıt veren katılımcıları değerlendirerek<br />
Açık Alan’da sergilenecek işleri seçecek.<br />
Future Tellers’ın Zorlu PSM’deki 45 günlük programında<br />
yer alma fırsatı<br />
Açık Çağrı kapsamında kabul edilen işler, Future Tellers’ın<br />
45 günlük programında yer alarak Zorlu PSM çatısı<br />
altında sergilenecek. Seçkin jüri üyelerinin de desteğiyle<br />
katılımcılar, projelerini geliştirmek için sanatsal rehberlik<br />
alacak; ayrıca mevcut veya önceki işlerini Digilogue’un<br />
desteklediği platformlarda sunma fırsatını da yakalayacak.<br />
Blokzincir...<br />
Uluslararası ticaret ve işlemlerde dijital kayıt birliğinin<br />
oluşturulabilmesi amacıyla, blokzincir altyapısı ve ortak<br />
regülasyonlar temelinde birliksel projelerin Türkiye<br />
öncülüğünde başlatılabilmesi üzerine kurgulanan ‘’Blokzincir:<br />
Dünya Dijital Tek Pazarı, İstanbul‘’ konferans ve<br />
işbirliği platformu; Ticaret Bakanlığı, Tübitak<br />
Bilgem ve BLASEA Derneği’nin öncülüğünde<br />
26 Ekim 2018 tarihinde Hilton Bomonti Kongre<br />
Merkezi’nde gerçekleştirilecek.<br />
Türkiye gibi AB üyesi olmayan ülkelerin ortak<br />
menfaatleri göz önüne alındığında; Ticaret<br />
Bakanlığı, Tübitak Bilgem ve BLASEA<br />
öncülüğünde gerçekleşen ‘’Blokzincir: Dünya<br />
Dijital Tek Pazarı’’ uluslararası konferansının;<br />
kayıt birliğini tartışmak, oluşturmak ya da bir sürece<br />
sokmak için önemli bir başlangıç olacağı<br />
muhakkaktır. Global ve birliksel projeler temelinde<br />
kurgulanan konferansa, Türkiye özelinde<br />
katkı sağlamak veya faydalanmak isteyen tüm<br />
kurumları bekliyoruz. Avrasya Blokzincir ve<br />
Dijital Para Araştırmaları Derneği (BLASEA)<br />
başkanı Kadir Kurtuluş, Dijital Tek Pazarın (Kayıt Birliğinin)<br />
oluşturulabilmesine yönelik kurgulanan konferans ve<br />
işbirliği platformu ile blokzincir altyapısı ve ortak regülasyonlar<br />
temelinde ülkelerin kamu ve özel kurumlarının<br />
birliksel projeleri başlatabilmesinin amaçlandığını bildirdi.<br />
4 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kısa Kısa<br />
Gıda’nın İhracat Kapısı WorldFood...<br />
ler veuluslararası satın alma heyetlerinin ağırlanacağı<br />
ve B2B iş görüşmelerle birlikte tabak sunumları ve<br />
yeme-içme tadımları ile renklenecek dopdolu bir etkinlik<br />
programı katılımcıları bekliyor.<br />
T.C. Tarım ve OrmanBakanlığı, T.C. TicaretBakanlığı,<br />
KOSGEB, Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF),<br />
TÜGİDER (Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği), PAKDER<br />
(Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İşletme ve Paketleme<br />
Sanayicileri Derneği), MARSAP (Marmara Bölge<br />
Satınalma Yöneticileri Platformu), PLAT (Özel Markalı<br />
Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği), MÜSİAD<br />
Kıbrıs ve Aşçılar Derneği tarafından desteklenen fuar<br />
ITE Turkey tarafından bu yıl 5-8 Eylül tarihleri<br />
gıda zincirini oluşturan tedarikçiler, perakendeciler ve<br />
arasındaTÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde26’ıncı<br />
tüketicilerin bir araya geldiği bir platform oluşturuyor.<br />
kez düzenlenecek olan Uluslararası Gıda Ürünleri ve<br />
WorldFood İstanbul, Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan<br />
Teknolojileri Fuarı -WorldFood İstanbul, gıda sektöründe<br />
“Şefin En İyi Tabağı Yarışması” ile Türk şeflerini en iyi ve en<br />
üretim, işletme ve tüketime dair tüm süreçleri alanında<br />
yaratıcı tabaklarını sergilemeye davet ediyor. Yarışma ile<br />
uzman isimlerle masaya yatırırken sektördeki en güncel<br />
Türkiye’nin dört bir yanındaki şeflerin uluslararası platformda<br />
tanınmaları, yerel ürünleri tanıtmaları, bölge ve kül-<br />
bilgileri ve son teknolojileri paylaşıma açarak 360 derece<br />
deneyimi hedefliyor. ‘Gıda 360 Deneyimi’ kapsamında<br />
türlerini paylaşmalarında bir köprü olunması amaçlanıyor.<br />
fuardasektöre yönelik işletme ve pazar odaklı seminer-<br />
Pastacılık Festivali...<br />
luslararası arenada büyük öneme sahip olan “Master Of<br />
Cake Başkent Pasta Yarışması ve Pastacılık Festivali”,<br />
22-23 Eylül 2018 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilecek.<br />
Başkent’te ikincisi düzenlenecek olan festivale, tüm<br />
dünyadan konusunda uzman profesyoneller katılım<br />
sağlayacak. Ankara’da Anadolu Downtown Hotel’de<br />
gerçekleştirilecek etkinlikte, birbirinden güzel pastalar<br />
katılımcıların beğenisine sunulacak.<br />
Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan “Uluslararası Master<br />
Pastadan Büstü kendilerine hediye edilecek.<br />
Of Cake Başkent Pasta Yarışması ve Pastacılık Festivali”,<br />
pasta sanatına ilgi duyanları bir araya getirecek. Bu<br />
Pasta sanatının değerli isimleri bir araya gelecek<br />
Birbirinden güzel pastaların sergileneceği etkinliğin jüri<br />
sene festivale, 500’ e yakın pastacının katılım sağlaması<br />
üyeleri arasında; Taşfed Aşçılar Federasyonu Genel<br />
bekleniyor. Birbirinden güzel pastaların yarışacağı etkinlikte,<br />
festivalin birincisi, iki bin TL’lik büyük ödülün sahibi<br />
Sekreteri Bayram Özrek, Lefkoşe Üniversitesi Gastronomi<br />
Bölümü Öğretim Görevlisi Zihni Türksel,Dünya’da 5 Altın<br />
olacak. Festivale, Dr. Paste Şeker Hamurları, Paseksan<br />
Madalyayı tek bir yarışmada aynı anda alma özelliğine<br />
ve Bella Çikolataları markaları altın sponsor olarak destek<br />
sahip Şef Tuba Geçkil, Tafed Kurucu Başkanı Haşim<br />
olurken bir çok firmada stantı ile yer alacak.<br />
Demirtaş ve Wacs Dünya Şefler Birliği Üyesi Jeton Taravari<br />
yer alacak. Pastacılığın sınırlarının zorlanacağı festi-<br />
Ankara ve Türkiye için önemli bir kurum olan ATO Ankara<br />
Ticaret Odası Master Of Cake Markasına destek olarak<br />
valde, yarışmacılar tarafından hazırlanacak olan pastalar,<br />
sponsorluk ve tanıtım desteği vermektedir.Ato Başkanının<br />
konusunda uzman jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek.<br />
katılımı ile gerçekleşecek Ödül Töreninde Ato Başkanının<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 5
Kısa Kısa<br />
Yataş Grup 2018 2.çeyrek...<br />
Yataş Grup,<br />
büyümesini artan<br />
bir ivmeyle<br />
sürdürüyor. 2018<br />
yılının ilk yarısında<br />
426 milyon TL net<br />
satış rakamına<br />
ulaşarak geçen<br />
yılın aynı dönemine<br />
göre net satış<br />
gelirini yüzde 23,1<br />
artırdı. Şirket, aynı<br />
dönemde 59 milyon TL FAVÖK (Faiz Amortisman ve Vergi<br />
Öncesi Kar) elde ederek geçen yıla göre yüzde 40 daha<br />
fazla FAVÖK elde etti. Geçen yılın aynı dönemine göre<br />
net karını da yüzde 18,5 artırmayı başaran Yataş Grup’un<br />
2018’in ilk yarısında net karı 25,6 milyon TL oldu.<br />
“İhracat odaklı büyüyeceğiz”<br />
Yataş Grup’un sadece Türkiye’de değil yurtdışında da<br />
büyümesini sürdürdüğünün altını çizen Yataş Grup CEO’su<br />
Nuri Öztaşkın, şunları söyledi: “Kendimize ihracat odaklı<br />
bir büyüme stratejisi belirledik ve hedefimizde 2030 yılına<br />
kadar en az dört ülkede pazarın ilk 5 markası içerisinde<br />
olmak var. Yeni dönemde Turquality Destek Programı’nın<br />
gücünü de arkamıza alarak özellikle Avrupa ve Ortadoğu<br />
pazarlarında büyümeyi planlıyoruz.”<br />
Mağazalaşma atağı devam ediyor<br />
Avrupa, Ortadoğu ve Balkanlar başta olmak 49 ülkeye ihracat<br />
yapan Yataş Grup, hem yurtiçi hem de yurtdışındaki<br />
mağazalaşma çalışmalarına da ara vermeden devam<br />
ediyor. 2017 yılında yurtiçinde 99, yurtdışında ise 10<br />
yeni mağaza açan Yataş Grup, bu yılın sonuna kadar<br />
yurtiçinde 104 mağaza açmış olarak tamamlamayı ve,<br />
yurtdışı mağaza sayısını ise 86’ya ulaştırmayı hedefliyor.<br />
Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu listesinde<br />
279’uncu sırada yer alan Yataş Grup, sektör liderliği hedefiyle<br />
satın aldığı Divan Home ve Divan Yatak markalarının<br />
lansmanını ise kasım ayında gerçekleşecek Furniture<br />
İstanbul Fuarı’nda yapmayı planlıyor.<br />
Atama...<br />
Hayat Kimya’nın<br />
100’den fazla<br />
ülkede anneler<br />
ve bebeklerle<br />
buluşan bebek<br />
bezi markası<br />
Molfix’in, Global<br />
Pazarlama Direktörü<br />
görevine<br />
Hayal Dilara<br />
Tepe getirildi.<br />
Tepe, Türkiye’nin<br />
yanı sıra Molfix’in üretimini sürdürdüğü Ortadoğu,<br />
Kuzey&Orta Afrika ve Doğu Avrupa’daki strateji ve pazarlama<br />
faaliyetlerinden sorumlu olacak.<br />
Hayal Tepe, Colgate & Palmolive, Turkcell, Unilever,<br />
Yıldız Holding, Abdi İbrahim İlaç gibi firmalarda pazarlama<br />
alanında önemli pozisyonlar üstlendi. Son olarak<br />
Someyo.com ajansın kurucu ortaklığını yürüten Tepe,<br />
Marmara Üniversitesi Almanca İşletme mezunu.<br />
Atama...<br />
Kanyon Yönetim İşletim ve<br />
Pazarlama’nın yeni Genel Müdürü İbrahim<br />
Paksoy oldu. Marmara Üniversitesi<br />
Ekonomi Bölümü mezunu olan Paksoy,<br />
yüksek lisans eğitimini Koç Üniversitesi<br />
Finans Bölümü’nde tamamladı. İş dünyasında<br />
24 yıllık bir tecrübeye sahip<br />
olanPaksoy, kariyerine 1994 yılında Arthur Andersen’daFinansal<br />
Denetim Bölümü’nde uzman olarak başladı.<br />
1996-2003 yılları arasında Fiba Holding bünyesindeki Credit<br />
Europe Bank’ta Hollanda, Almanya ve Rusya’da finansal<br />
kontrol ve planlama süreçlerinden sorumlu olarak yürüttüğü<br />
çeşitli yöneticilik görevlerinin ardından 2004-2010 yılları arasında<br />
yine Fiba Holding’in gayrimenkul geliştirme ve yönetimi<br />
alanında faaliyet gösteren iştiraki AnchorGroup Romanya’da<br />
CFO ve CEO görevlerinde yer aldı. Ardından 2010-2015 yılları<br />
arasında önce JonesLangLasalle daha sonra PraderaAsset<br />
Management bünyesinde Cevahir AVM Genel Müdürü olarak<br />
görev yaptı. 2015 ve 2016 yıllarında Multi Corporation’da<br />
Varlık Yönetiminden Sorumlu Direktör ve Klepierre’de AVM<br />
Portföy Yönetiminden Sorumlu Direktörgörevlerini üstlenen<br />
Paksoy,son olarak Meraas Holding’in Dubai’deki AVM Portföyleri<br />
Yönetiminden Sorumlu Direktör pozisyonunda yer aldı.<br />
6 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kısa Kısa<br />
Robotik Süreç Otomasyon...<br />
Albaraka Türk, Robotik Süreç Otomasyonu<br />
uygulamasını başlatarak<br />
sektöründe bir ilke imza attı. Hayata<br />
geçirilen Robotik Süreç Otomasyonu<br />
ile artık tüm işlemleri daha da<br />
hızlı ve hatasız gerçekleştirirken,<br />
en kaliteli hizmeti verdiklerini belirten Albaraka Türk Genel<br />
Müdür Yardımcısı Mustafa Çetin konuyla ilgili olarak<br />
şu değerlendirmede bulundu;“Albaraka Türk olarak<br />
verdiğimiz hizmetlere yeni bir boyut ekledik. Robotik<br />
Süreç Otomasyonu uygulamasıyla bankacılık işlemlerine<br />
hız kattık ve sektörde yeni bir devrin açılmasına imkân<br />
banka müşterileri de kaliteli sağladık. Söz konusu uygulama ile artık tüm işlemlerimiz<br />
hizmetten yararlanmaya devam daha hızlı gerçekleşiyor ve müşterilerimize daha yüksek<br />
edecek. Türkiye’nin ilk katılım bankası olan Albaraka<br />
Türk, inovatif uygulamalarına bir yenisini daha ekledi.<br />
Banka, dijitalleşmeye yaptığı yatırımların bir yansıması<br />
olarak Türkiye’de bir ilke imza atıp robotik süreç otomasyonu<br />
uygulamasını hayata geçirdi. Albaraka Türk, yeni<br />
bir bilgisayar yazılımı olan Robotik Süreç Otomasyonu<br />
projesini hayata geçirdi. Tıpkı bir insan gibi çalışan çok<br />
daha hızlı, hatasız işlem gerçekleştiren Robot yazılım<br />
ortalama bir çalışana göre 3 kat daha hızlı çalışıyor ve<br />
7 gün 24 saat yüzde 100 verimlilikle çalışarak işlemleri<br />
hatasız olarak gerçekleştiriyor.<br />
Teknolojiyi yakından takip ettiklerini ve müşterilerine<br />
kalitede hizmet sunuyoruz.Bu uygulama sayesinde<br />
çalışanlarımız katma değeri yüksek işlere daha çok zaman<br />
ayırabilecek.” dedi.<br />
Şu anda POC aşamasında yaptıkları analizlere göre<br />
tek bir robotun aylık olarak en az 15 bin TL’lik tasarruf<br />
sağladığını, yatırıma geri dönüş oranının yüzde 1200’den<br />
fazla olduğunun gözlendiğini kaydeden Çetin, “Şu anda<br />
ayda 600 saatten fazla çalışan saati tasarruf ediliyor. Bu<br />
sonuçlar 1 robotu yüzde 50-60 kapasite ile çalıştırma<br />
sonucunda elde edildi. Nihai olarak önümüzdeki 3<br />
ayda 5 robotu tam kapasite ile çalıştırmayı bekliyoruz.”<br />
açıklamasında bulundu.<br />
Atama...<br />
Sunduğu hizmetlerle hayat kalitesini<br />
yüksetmeyi amaçlayan<br />
Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme<br />
Hizmetleri A.Ş.’nin pazarlamadan<br />
sorumlu icra kurulu üyeliğine<br />
Umut Erişen getirildi.<br />
Umut Erişen, lise öğrenimini TED<br />
Ankara Koleji’nde tamamlamış,<br />
2000 yılında da Orta Doğu Teknik<br />
Üniversitesi’nden işletme derecesi almıştır. İş hayatına<br />
çokuluslu bir internet girişimi olan Investhink’te başlayan<br />
Umut Erişen, 2005 – 2016 yılları arasında Turkcell’in<br />
Kurumsal Müşteriler bölümünde çeşitli yönetsel görevler<br />
üstlenmiştir. Bu görevleri kapsamında esnaf ve KOBİ<br />
segmentine yönelik pazarlama stratejilerini belirlemiş,<br />
Büyük Ölçekli Şirketler segmentine yönelik bağlılık ve<br />
iletişim programlarını yönetmiştir. Sodexo öncesinde bir<br />
Doğuş Holding kuruluşu olan Related Digital’de Ticari<br />
Direktör olarak görev yapan Umut Erişen, Sodexo’nun<br />
ürün, hizmet ve iletişim stratejilerinden sorumlu olacaktır.<br />
Umut Erişen evli ve 1 erkek çocuk babasıdır.<br />
Atama...<br />
Açık Grubu’nun Pazarlama ve<br />
Kurumsal İletişim Direktörlüğü<br />
görevine sektörün deneyimli<br />
ismi Hande Özay Yağcı atandı.<br />
6 markası ve 14 şirketiyle telekomünikasyon,<br />
havacılık ve savunma<br />
sanayi, , iklimlendirme, veri<br />
merkezleri sistem entegrasyonu<br />
ve endüstriyel bina inşaatı, siber güvenlik alanlarında<br />
faaliyet gösteren Açık Grubu’nun Pazarlama ve Kurumsal<br />
İletişim Direktörlüğü görevine Hande Özay Yağcı<br />
getirildi. Nisan 2018 itibarıyla görevine başlayan Yağcı,<br />
Açık Grubu’nun tüm iletişim ve pazarlama faaliyetlerinden<br />
sorumlu olacak.<br />
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan<br />
Yağcı, eğitimini Kanada King George Koleji’nde pazarlama<br />
iletişimi alanında sürdürdü. İş hayatına 2003 yılında<br />
Novartis Satış ve Pazarlama Departmanı’nda adım atan<br />
Yağcı, ardından Puma, Boston Scientific ve Microsoft<br />
bünyesinde pazarlama alanında görev yaptı.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 7
Teknoloji<br />
Teknosa Preo Ailesi büyüyor...<br />
Türkiye<br />
teknoloji<br />
perakendeciliği sektörünün<br />
öncüsü Teknosa, Preo<br />
ailesini yenilikçi ürünlerle<br />
genişletmeyi sürdürüyor.<br />
Ailenin en yeni üyeleri kablosuz<br />
şarj özellikli Preo<br />
Wireless Powerbank, 3<br />
girişli Premium Powerbank,<br />
aksiyon kameraları ve bluetooth<br />
kulaklıkları ile teknolojinin<br />
en keyifli ve konforlu halini avantajlı fiyatlarla tüketicilerle<br />
buluşturuyor.<br />
Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, kendi özel markası<br />
olan Preo’nun ürün gamına eklediği yenilikçi ürünler ile fark<br />
yaratmaya devam ediyor. Preo Wireless Powerbank ve<br />
Lightning, Type-C ve Micro-USB girişlerinin üçüne de sahip<br />
olan Preo Premium Powerbank şarj sorunu olmadan<br />
hareket özgürlüğü sağlarken, yeni Preo aksiyon kameraları<br />
en heyecanlı ve keyifli anları ölümsüzleştiriyor.<br />
Preo aksiyon kameraları ile hiçbir an kaçmıyor<br />
Preo’nun yeni aksiyon kameraları, adrenalin tutkunlarının<br />
vazgeçilmezi olacak. Geniş açılı lensi ve 4K ULTRA HD<br />
çözünürlüğe sahip olan Preo aksiyon kameraları, su geçirmez<br />
kılıfı, bisiklet, kask ve kol aparatı ile her anı fotoğraf<br />
veya video olarak kaydetmeyi sağlıyor. Preo markalı seçili<br />
aksiyon kameraları, Ağustos ayının sonuna kadar yüzde 25<br />
indirim ile Teknosa mağazaları ve teknosa.com’da tüketicileri<br />
bekliyor. 100 TL ve üzeri alışverişe Preo bluetooth kulaklıklar<br />
indirimliX-BASS ile güçlendirilmiş ses kalitesi ve 10 metre çekim<br />
mesafesi ile Preo bluetooth kulaklıklar müzik dinlemenin<br />
en keyifli halini yaşatıyor.<br />
Ağustos ayı boyunca<br />
Teknosa mağazaları ve<br />
teknosa.com üzerinden<br />
100 TL ve üzeri alışveriş<br />
yapanlar, birbirinden<br />
renkli Preo bluetooth<br />
kulaklıklara 129 TL yerine<br />
49 TL’den sahip olabiliyor.<br />
Acer Swift 5...<br />
Acer IFA 2018’de, dünyanın 15 inç ekrana sahip en hafif<br />
dizüstü bilgisayarı Swift 5’infiyatını ve piyasaya çıkış tarihini<br />
duyurdu. Herkesin kıskanacağı bir bilgisayar isteyen akıllı<br />
kullancılar için tasarlanan Swift 5, bir kilogramdan az (990<br />
gram) gelen şık kasasında olağanüstü performans sunuyor.<br />
8. Nesil Intel Core® i7-8565U ve Core i5-8265U<br />
işlemcilerden güç alan Swift 5, hızlı performans ve tüm gün<br />
üretkenlik için 10 saate varan pil ömrüne sahip. Yeni Swift<br />
5, Windows 10 işletim sistemiyle ve büyük ekranıyla tam bir<br />
üretkenlik canavarı.<br />
“Acer, en yeni teknolojileri ve mükemmel özellikleri barındıran<br />
ince ve hafif kasa tasarımları yapmak için sürekli yeni yollar<br />
arıyor” diyen Acer Tüketici Dizüstü Bilgisayarları ve BT<br />
Ürünleri İş Birimi Genel Müdürü JerryHou, sözlerine şöyle<br />
devam etti: “Sektörde lider olan 1 kg’ın altındaki ağırlığıyla<br />
Swift 5; şık kasası, tarz sahibi tasarımı, ince çerçevesi,<br />
üstün performansı ve pil ömrüyle bir ultra taşınabilir dizüstü<br />
bilgisayarda olabilecek en iyi özellikleri sunuyor.”<br />
“En yeni 8. Nesil Intel Core işlemciler; daha da güçlenen<br />
Intel performansıyla birlikte entegre hızlı Gigabit Wi-Fi, uzun<br />
pil ömrü ve kolaylık sağlayan ses ve dokunma etkileşimleri<br />
sayesinde mobil bilgisayarlar için yeni bir standart belirliyor”<br />
diyen Intel Müşteri Bilgisayar Grubu Başkan Yardımcısı ve<br />
Mobil Müşteri Platformu Genel Müdürü ChrisWalkerşöyle<br />
konuştu: “Bu yeni performans ve bağlantı seviyesini en yeni<br />
Swift modellerine taşımak için Acer ile çok yakın çalışmalar<br />
yürüttük.”dedi.<br />
Teknik özellikler, fiyatlar ve bulunabilirlik bilgisi için<br />
www.acer.com adresi üzerinden en yakın Acer ofisiyle<br />
iletişime geçebilirsiniz.<br />
10 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Teknoloji<br />
ADATA XPG SX6000 Pro SSD...<br />
DRAM ve NAND Flash depolama ürünleri üreticisi ADATA<br />
Technology, XPG SX6000 Pro PCIe Gen3x4 M.2 2280<br />
SSD’sini duyurdu. NVMe 1.3 teknolojisini kullanan ve 3D<br />
NAND Flash mimarisiyle üretilen SX6000 Pro, kullanıcılara<br />
hem yüksek hız hem de 1TB’a varan geniş depolama alanı<br />
veriyor.<br />
Farklı Kapasite Seçenekleri Aynı Yüksek Performans<br />
XPG SX6000 Pro 256GB, 512GB ve 1TB olmak üzere üç<br />
farklı kapasite seçeneğiyle geliyor. Yüksek düzeyli performans/maliyet<br />
oranı sayesinde, SX6000 mevcut sistemlerinde<br />
kayda değer performans artışı elde etmek isteyen<br />
kullanıcılar ve yüksek performanslı sistem toplayanlar için<br />
ideal bir SATA alternatifi olarak öne çıkıyor. 3D TLC NAND<br />
ve NVMe 1.3 teknolojisinden faydalanan ve PCIe Gen3x4<br />
arayüzünü kullanan ürün, saniyede 2100MB’a kadar okuma<br />
ve 1500MB’a kadar yazma hızına ulaşabiliyor. Ürünün<br />
rasgele okuma yazma hızı ise 250K/240K IOPS düzeyine<br />
çıkabiliyor. Bu performansıyla SX6000 Pro sıradan bir SATA<br />
SSD’ye göre dört kata varan performans artışı sunuyor!<br />
Uzun Ömürlü Kullanım İçin Üretildi<br />
Tek taraflı tasarımı sayesinde 2.15mm kalınlığındaki SX6000<br />
Pro, piyasadaki standart M.2 türündeki SSD’lere göre çok<br />
daha ince. Böylelikle hem Intel hem de AMD tabanlı pek çok<br />
farklı marka ve model anakart ile uyumlu olarak kullanabilen<br />
ürün, özellikle notebook, ultrabook ve ufak boyutlu masaüstü<br />
sistemler için ideal depolama ünitesi olarak öne çıkıyor.<br />
XPG SX6000 Pro’nun 256GB’lık modeli için tavsiye edilen<br />
satış fiyatı 499 TL, 512GB’lık model için ise 849 TL.<br />
Samsung QLED Kavisli Monitör...<br />
Samsung Electronics çığır açan kavisli monitör serisini IFA<br />
2018 kapsamında tanıttığı yeni CJ79 modeliyle genişletti.<br />
Intel’in Thunderbolt 3 bağlantı desteğine sahip olmasıyla<br />
türünün ilk modeli olma özelliğini taşıyan 34 inçlik CJ79 kavisli<br />
monitör, rahat ve verimli bir çalışma deneyimi arayışında<br />
olan kreatif kullanıcılar ve profesyonel çalışanların ihtiyaçları<br />
gözetilerek tasarlandı.<br />
Mac ve PC’ler ile uyumlu olan CJ79 kavisli monitör USB<br />
3.0’dan 8 kat daha hızlı olan 40 Gigabit/saniye gibi muazzam<br />
bir işlem hızıyla; görüntü, veri ve güç aktarımı yapan iki<br />
adet Thunderbolt 3 porta sahip olup, 85 watt’a kadar olan<br />
cihazları tek bir kabloyla eşzamanlı olarak şarj edebiliyor.<br />
CJ89 modeli ise daha büyük ve enerjik bir çalışma ortamı<br />
yaratan 3840x1200 çözünürlükte ve 32:10 ekran oranındaki<br />
43 inçlik ultra geniş bir kavisli monitör. Modelin tasarımında<br />
bir adet tümleşik KVM anahtar, USB-Tip C portlar ve tümleşik<br />
stereo hoparlörlere de yer verilmiş.<br />
AMD FreeSync teknolojisi ise grafik kartların yenileme hızını<br />
senkronize ederek görüntü bozulması ve duraksaması sorununu<br />
ortadan kaldırarak oyun severler için kesintisiz bir<br />
oyun oynama ve video izleme deneyimi sunuyor.<br />
Samsung’un CJ79 ve CJ89 monitörleri şu anda yalnızca<br />
Avrupa’da satışta ancak pek yakında tüm dünyada tüketiciyle<br />
buluşacak. Monitör modelleri hakkında daha fazla bilgi<br />
almak için lütfen https://displaysolutions.samsung.com/business-monitor/detail/1288/C43J89<br />
adresini ziyaret edin.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 11
Köşe<br />
Abdullah Ekşioğlu / eksioglu70@gmail.com<br />
(retorik<br />
)<br />
Altın gülle...<br />
Tarihi açıdan bir gerçekliği olup olmadığını bilmiyorum.<br />
Muhtemelen halk arasında dillendirilmiş bir menkıbeden<br />
ibarettir ama çocukluk günlerimden aklımda kalmış<br />
birşeyi paylaşmak istiyorum.<br />
Hikayeye göre, Osmanlı İmparatorluğu bir kaleyi kuşattığı<br />
zaman öncelikle altın bir gülleyi kalenin surlarının<br />
üzerinden aşırtarak, iç avlunun ortasına düşecek bir<br />
şekilde atarmış. Bu güllenin anlamı, kale halkına bir<br />
mesaj olarak, size baskı kurmaya gelmiyoruz, zenginlik,<br />
adalet ve medeniyet getirmeye geliyoruz, siz de Osmanlı<br />
idaresindeki yerler gibi refah içerisinde, adaletle ve<br />
medeni bir toplumun parçası olarak yaşamak istiyorsanız<br />
kaleyi bize teslim edin demekmiş.<br />
Kuşatılan kalelerin birçoğu bu mesajı alınca savaşmadan<br />
teslim olur ve Osmanlı İmparatorluğu'nun eşitlikçi adaleti<br />
ve zenginliğinden payını alırmış.<br />
Gerçek ya da menkıbe bilemem ama bu hikayenin varlığı,<br />
kulaktan kulağa yayılan bir büyük devlet propagandası,<br />
adalet ve eşitlik vaadi, medeniyet hedefi ve özenilecek bir<br />
yaşam tarzı pazarlaması değil midir?<br />
İşte büyük devlet olmak, dünya lideri olmak bu vaatleri<br />
ve özendirmeyi gerektirir. Yoksa ben güçlüyüm ezer<br />
geçerim söylemi, sizi çok ileriye taşıyacak bir söylem<br />
olamayacağı gibi, içerisinde çok fazla potansiyel çatışma<br />
ve çok fazla insanlık tavizi barındırır. Bu iddiayı baskıyla<br />
yürütmenin tek yolu insanlıktan hızla uzaklaşmaktır. Hem<br />
bir medeniyet projesi gerçekleştireceğim hem de baskı<br />
ve korkutmayla kendime lider bir konum belirleyeceğim<br />
hedefi maalesef gerçekçi olmaktan çok uzaktır.<br />
Yanlış anlaşılmasın bu yazı belirli bir ülkeyi ve belirli bir<br />
lideri hedef almıyor.<br />
Benim anlatmaya çalıştığım eğer gerçekten lider bir ülke<br />
olmak isteniyorsa, bunun en gerçekçi yolunun öncelikle<br />
eşitlik ve adaleti kendi içinde tam olarak tesis etmek<br />
olduğu, üretim modellerinin geliştirilerek zenginliğin adil<br />
bölüşülmesinin gerektiği ve medeni bir gelişmeyle, kültür,<br />
sanat, bilim ve her türlü eğitimin yüceltilmesi gerektiğidir.<br />
Eğer siz bunları öncelikle ülkenizin sınırları içerisinde<br />
gerçekleştirirseniz, enformasyonun sınır tanımadığı<br />
çağımızda diğer ülkelerin toplumlarının size özenmesi,<br />
sempati geliştirmesi, sizinle birlikte hareket etmeye<br />
başlaması kaçınılmaz olacaktır.<br />
Baskıyla kurulan liderliklerin kısa ömürlü olduğunu<br />
bimek için yakın tarihe şöyle bir göz gezdirmek sanırım<br />
yeterli olacaktır. oysa ki böyle özendirici bir medeniyet<br />
projesiyle gönüllü kurulacak bağlar siz insanlık iddianızı<br />
sürdürdüğünüz sürece devam edecektir.<br />
Ne diyelim hedefe bir ülke ya da lideri koymadım ama<br />
laf gideceği yeri bilir de bulur da üzerine alınmak isteyen<br />
herkese naçizane bir hatırlatmam olsun.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 13
Medya Dünyası<br />
Görev değişiklikleri...<br />
• beIN Sports, Mehmet Demirkol’u kadrosuna kattı.<br />
• Deneyimli muhabir Emrullah Erdinç, 10 yıldır görev yaptığı<br />
ATV Haber Merkezi’ndeki görevinden ayrıldı. Kanal D ile anlaşan<br />
Erdinç, İstanbul Haber Müdürü olarak göreve başlayacak.<br />
• beINSports’ta yorumculuk yapan başarılı gazeteci Aksal Yavuz,<br />
sürpriz bir kararla görevinden alındı.<br />
• Kanal D Drama Müdürü Nermin Eroğlu görevinden ayrıldı.<br />
Eroğlu’nun yerine Lale Eren getirildi.<br />
• Sunucu Ebru Baki, TGRT Haber ile anlaştı. Baki, TGRT<br />
Haber’de ekonomi servisini yönetecek.<br />
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri<br />
• Yeni Şafak Gazetesi yazarı Merve Şebnem Oruç’un görevine<br />
son verildi.<br />
• Hürriyet Gazetesi’nde Reklam Direktörü olarak görev yapan<br />
Zeynep Tandoğan’ın gazeteyle yolları ayrıldı.<br />
• Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ görevinden<br />
ayrıldı.<br />
• Albayrak Grubu’na ait Yeni Şafak gazetesinin Haber Müdürü<br />
Recep Yeter, gazete ile yollarını ayrıma kararı aldı.<br />
• Milliyet Gazetesi’nin Ankara ekinde 8 yıldır köşe yazarlığı yapan<br />
yapımcı-yönetmen Ali İnandım ile yollar ayrıldı.<br />
• Habertürk Gazetesi Reklam Genel Müdürlüğü görevini yürüten<br />
Orçun Çevikoğulları ile yollar ayrıldı.<br />
• Gazeteci Yazgülü Aldoğan, Posta Gazetesi’ndeki görevinden<br />
ayrıldı.<br />
• Ortadoğu gazetesi yeniden yapılanıyor. Gazete, Ahmet Çelik<br />
ve Doğan Sarsar ile el sıkıştı. Çelik gazetenin Genel Yayın<br />
Yönetmeni, Sarsar ise Yazıişleri Müdürü olacak.<br />
• Habertürk Gazetesi’nde spor müdürlüğü ve köşe yazarlığı<br />
görevinde bulunan Halil Özergrupla yollarını ayırdı.<br />
Görsel Basında Görev Değişiklikleri<br />
• 2008’in Ekim ayından beri Gazete Habertürk’te ekonomi<br />
editörü olarak çalışan Sefer Yüksel, bundan sonra kariyerine<br />
Ciner Yayın Holding bünyesinde bulunan Bloomberg HT televizyonunda<br />
devam edeceğini açıkladı.<br />
• TRT Haber’’in Dün Bugün programının deneyimli sunucusu<br />
Canan Arslan ile yolları ayrıldı.<br />
• Deneyimli haberci Serkan Tahmaz, Habertürk TV’deki görevinden<br />
ayrılarak Kanal D ile anlaştı.<br />
• Daha önce Galatasaray TV’de spikerlik, program yapımcılığı<br />
ve genel yayın yönetmenliği yapan Can Erbesler Altay, Spor<br />
Kulübü’nde Kurumsal İletişim Direktörlüğü görevine getirildi.<br />
• 2000 yılından bu yana Doğuş Medya Grubu’nda görev yapan<br />
Star TV Görüntü Yönetmeni Cem Sertesen ile yollar ayrıldı.<br />
• Akit TV’de haber dairesinin başına gazeteci Muharrem Coşkun<br />
getirildi.<br />
• NTV’de Haber Yönetmeni Suna Anaç ile yollar ayrıldı.<br />
• Beyaz TV’nin Ana Haberlerini sunan deneyimli sunucu Ferda<br />
Yıldırım’ın Beyaz TV ile yolları ayrıldı.<br />
• Deneyimli televizyon habercisi Ekrem Açıkel TGRT Haber’in<br />
yeni şef editörü oldu.<br />
• Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan, görevini<br />
Kanal 7 Haber Müdürü Adnan Gayhan’a devretti. İbrahim Erdoğan<br />
Dijital Projeler Koordinatörlüğü görevine atandı.<br />
• beIN Sports yorumcu kadrosuna Galatasaray’ın eski futbolcusu<br />
Tugay Kerimoğlu ‘nu da kattı.<br />
• Fox TV Ankara Temsilcisi Gazeteci Sedat Bozkurt’un kanaldaki<br />
görevine son verildi.<br />
• Star TV Programlar ve Dış Alımlar Direktörlüğü görevine Tunay<br />
Ergin getirildi.<br />
• Fox TV’de uzun süredir görev yapan editör Gökhan Kayış,<br />
muhabir Yücel Kuyucaklıoğlu ve kameraman Ahmet Bolat’la<br />
yollar ayrıldı.<br />
Medya Dünyasından Diğer Haberler<br />
• Denizli’de bu yıl ikincisi düzenlenen Kristal Horoz Basın<br />
Ödülleri Yarışması’nda Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editörü<br />
Zekeriya Kaya’ya plaket verildi.<br />
• Aydın Gazeteciler Cemiyeti 2017 basın ödülleri’nde Aydın<br />
Ses Gazetesi’nden Ramazan Aydemir ‘Kalede Bir Çınar’ haberiyle<br />
‘Yılın Spor Haberi’ ödülüne layık görüldü.<br />
• Erciyes Üniversitesi ve Kayseri Gazeteciler Cemiyeti işbirliği<br />
ile düzenlenen Mesleğe Saygı ve Onur Ödülleri’nde Büyük<br />
Kayseri Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Sönmez ödüle<br />
layık görüldü.<br />
•Aydın Gazeteciler Cemiyeti 2017 basın ödülleri’nde Aydın<br />
Ses Gazetesi’nden Şenol Babacan ‘Fakir Usta’ köşe yazısıyla<br />
‘Yılın Köşe Yazısı’ ödülüne layık görüldü.<br />
•Star TV’nin iddialı dizisi Kalbimin Sultanı final yapıyor. Dizinin<br />
final bölümü pazartesi akşamı ekrana gelecek.<br />
•Habertürk TV ‘Habertürk Manşet’ programı sunucusu Afşin<br />
Yurdakul ünlü spiker, Robert L.Long bursunu kazandı ve Harvard<br />
Üniversitesi’ne eğitim için gitti.<br />
•Bilge Ağaç dergisi yayın hayatına başladı. Dergi Türkiye’nin<br />
direkt tüketiciye yönelik ilk ve tek zeytin, zeytinyağı ve ötesi<br />
dergisi olmayı amaçlıyor.<br />
•Sunuculuğunu Sema Öztürk’ün üstlendiği “Bugün Düğünümüz<br />
Var” programı yayın hayatına başladı.<br />
•Rus RossiyaSegodnya Uluslararası Haber Ajansı tarafından<br />
düzenlenen Uluslararası Andrey Stenin Basın Fotoğrafçılığı<br />
Yarışması’nda Anadolu Ajansı Foto Muhabiri Şebnem Coşkun<br />
“Jüri Özel Ödülü” aldı.<br />
Kaynak: MTM Medya Takip Merkezi<br />
14 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Medya Dünyası<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 15
Röportaj<br />
Kurlar prodüksiyo<br />
Abdullah Ekşioğlu<br />
Eksantrik Prodüksiyon<br />
Yapımcı - Yönetmen<br />
Artan döviz kurları, zorunlu olarak ithal,<br />
yüksek teknoloji, uluslararası telif hakları ve uluslararası<br />
hizmetler, iç pazarda da dövize bağlı olarak güncellenen<br />
fiyatlandırmalar film prodüksiyonu<br />
maliyetlerinde artışa neden oldu. Film prodüksiyonlarında<br />
müşteri tarafında bir süredir gelişen teknolojinin maliyetleri düşüreceği<br />
beklentisi hakimdi.<br />
Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com<br />
Artan döviz kurları, zorunlu olarak ithal,<br />
yüksek teknoloji, uluslararası telif<br />
hakları ve uluslararası hizmetler, iç pazarda<br />
da dövize bağlı olarak güncellenen<br />
fiyatlandırmalar film prodüksiyonu<br />
maliyetlerinde artışa neden oldu. Film<br />
prodüksiyonlarında müşteri tarafında<br />
bir süredir gelişen teknolojinin maliyetleri<br />
düşüreceği beklentisi hakimdi. Prodüksiyon<br />
sektörü, müşterilerin beklentileriyle<br />
küresel ekonomik göstergeler<br />
arasında sıkışmış durumda.<br />
Konuyla ilgili olarak sorularımızı yanıtlayan<br />
Eksantrik Prodüksiyon’un kurucusu<br />
ve ünlü reklam filmi yönetmeni<br />
Abdullah Ekşioğlu, reklamveren ve<br />
müşteri tarafında gelişen teknolojinin<br />
film yapım maliyetlerini düşüreceği<br />
yönünde bir süredir büyük bir beklenti<br />
olduğunu kaydederek, bu beklentinin,<br />
gerek dijitalleşme, gerekse sosyal medya<br />
alanında kullanılmak üzere düşük<br />
kalitede üretilen işlerle bir ölçüde karşılandığını<br />
ancak yüksek kalitedeki film<br />
prodüksiyonlarında gelişen teknolojiyle<br />
birlikte ortaya çıkan güncellenme ihtiyacının<br />
yeni yatırımları zorunlu kıldığını<br />
söyledi.<br />
- Müşterilerin beklentileri tam olarak<br />
nedir, ekonomik sıkışmışlığı biraz<br />
daha detaylandırabilir misiniz?<br />
- Müşteri tarafında gelişen teknolojinin<br />
yapım maliyetlerini düşüreceği yönünde<br />
bir beklenti var. Bu internet mecrası<br />
için üretilen, düşük kaliteli işler için dolar<br />
bazında fiyatlar göz önüne alınarak<br />
düşünüldüğünde bir miktar doğrudur.<br />
Ancak gelişen teknolojinin sağladığı<br />
tasarruf, yükselen dolar kurunun bütçeye<br />
yüklediği ek maliyetten küçük olduğu<br />
için bütçeler Türk Lirası bazında<br />
artmakta prodüksiyon firmaları bu artışı<br />
müşterilere izah etmekte zorlanmaktadır.<br />
Yüksek kaliteli işlerde ise gelişen<br />
teknolojiyle birlikte yapım kalitesi beklentisi<br />
de arttığı için, bu ölçekteki işlerde<br />
döviz bazında da bir bütçe tasarrufundan<br />
bahsetmek mümkün değildir. Bu-<br />
16 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
nu vurdu...
Röportaj<br />
gün uluslararası örnekleri görmek ve<br />
takip etmek daha ulaşılabilir olduğu için<br />
film prodüksiyonlarında, yüksek kalite<br />
beklentisi artmıştır. Gelişen teknolojiyle<br />
film kalitesinde çıta her gün biraz daha<br />
yükselmekte olduğu için hem ekiplerin<br />
bilgileri hem de ekipmanlar sürekli olarak<br />
güncellenmek zorunda, aksi halde<br />
uluslararası pazarla rekabet edecek<br />
bir üretimden bahsetmemiz mümkün<br />
değildir. Normal olarak viral bir filmde<br />
hedeflenen kalite ile bir reklam ya<br />
da sinema filminde hedeflenen kalite<br />
birbirinden farklıdır. Viral bir film için<br />
teknolojik gelişmeler tasarruf amaçlı<br />
kullanılırken, reklam ve sinema filminde<br />
teknolojinin sağladığı tüm imkanlar,<br />
sonucu daha da etkileyici kılmak için<br />
kullanılır. Bu doğal bir yaklaşım olmasına<br />
karşın müşteri, her alanı aynı potada<br />
değerlendirme eğilimindedir. Viral filmlerde<br />
sağlanan tasarrufla, kurdaki artış<br />
arasındaki makasın bütçeyi Türk Lirası<br />
olarak arttırdığını, müşterisine açıklamakta<br />
güçlük çeken yapım firmaları,<br />
reklam filmlerinde döviz bazlı bir tasarrufun<br />
da sağlanamadığını dolayısıyla<br />
bütçelerin Türk Lirası bazında bir yılda<br />
Biz de işlerimizde kaliteyi<br />
düşürmeden, müşterilerin bütçe<br />
beklentilerine sadık kalmak<br />
için çok çalışarak çözümler<br />
üretiyoruz.<br />
%50-60 seviyelerinde artış gösterdiğini<br />
açıklamayı hiç başaramamakta, bir çok<br />
firma yürüyen işleri zora sokmamak<br />
adına çeşitli fedakarlıklarda bulunarak<br />
müşterilerine bu artış oranlarını daha<br />
az yansıtmaya çabalamaktadır. Ancak<br />
bu hiç bir yapım firması için sürdürülebilir<br />
değildir ve maalesef, bu firmalar<br />
çalışanlarına para ödeyememekte, büyük<br />
borçların altına girerek, piyasadan<br />
çekilmek zorunda kalmaktadırlar. Biz<br />
de işlerimizde kaliteyi düşürmeden,<br />
müşterilerin bütçe beklentilerine sadık<br />
kalmak için çok çalışarak çözümler üretiyoruz.<br />
Ancak bu çözümler sürdürülebilir<br />
olmalı, 20 yıldır ayakta kalmamızı<br />
sürdürülebilir olmayan geçici çözümleri<br />
tercih etmememize borçluyuz.<br />
- Döviz kurundaki artış sektörünüzde<br />
ne gibi maliyet artışlarına yol açtı,<br />
kalem kalem yazmanız mümkün mü?<br />
- Film prodüksiyonu yüksek teknolojinin<br />
yoğun kullanıldığı bir sektördür.<br />
Film sektöründe kullanılan ve yüksek<br />
teknoloji içeren malzemeler ülkemizde<br />
üretilmiyor. Yüksek teknoloji içermeyen<br />
malzemeler ise ülkemizde yeterli<br />
büyüklükte bir pazarı bulunmadığı ve<br />
uluslararası alanda da rekabet edebilecek<br />
bir üretimin ar-ge, marka ve<br />
pazar bariyerlerini aşmasının güçlüğü<br />
nedeniyle yerli olarak üretilmiyor. Yerel<br />
televizyonların artmasıyla birlikte<br />
Anadolu’da Jimmy Jip üretimiyle ilgili<br />
bir kaç girişim olmasına karşın, bu<br />
ürünler henüz uluslararası rakipleriyle<br />
boy ölçüşecek düzeyde değil. Bir film<br />
prodüksiyonu için kullandığımız yüzlerce<br />
ekipmanı burada tek tek saymak<br />
her ne kadar mümkün olmasa da genel<br />
hatlarıyla biz kamera, lensler, kamera<br />
taşıyıcı, kamera hareketi sağlayıcı<br />
birimler, ışık ekipmanları, yansıtıcılar,<br />
ses alıcıları, ses kayıt cihazları, veri<br />
depolama üniteleri, monitörler, vtrler,<br />
askılar, vinçler, vakumlu sabitleyiciler,<br />
çekilen oyuncu ya da objeyi hareket<br />
ettirmede kullandığımız aksesuarlar,<br />
özel efektler için kullanılan malzemeler,<br />
plastik makyaj malzemeleri, montaj<br />
ve veri işlemede kullandığımız yazılım<br />
ve donanımlar, uluslararası telif hakları<br />
gibi daha bir çok üretim aracımızı<br />
ithal olarak temin ediyoruz. Kabaca<br />
hesap etmemiz gerekirse çıplak bir kameranın<br />
fiyatının bile 70 bin USD’nin<br />
üzerinde olduğu, ortalama bir reklam<br />
filmi için yarım milyon doların üzerinde<br />
yazılım ve malzeme kullanıldığı bir iş<br />
kolundan bahsediyoruz. Tabii ki yatırım<br />
maliyetlerinin bu kadar yüksek olduğu<br />
bir alanda malzemelerin bir çoğu, kiralama<br />
yöntemiyle kullanılıyor. Ancak<br />
kiralama firmaları da ekipmanlarını sürekli<br />
güncel tutmak ve sürekli yeni yatırımlar<br />
yapmak zorundalar, yatırımların<br />
tamamı ithal olunca da kiralar dolar ve<br />
euro kuruna göre sürekli güncellen-<br />
18 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Röportaj<br />
mek zorunda, aksi halde sürdürülebilir<br />
bir hizmet maalesef mümkün olmuyor.<br />
Az önce kabaca dile getirdiğimiz yarım<br />
milyon dolar üzerinden hesap edecek<br />
olursak bir reklam filmi için kullanılacak<br />
malzemelerin yatırım maliyeti geçen<br />
yıl 10 Ağustos’ta 1 milyon 770 bin<br />
Türk Lirası seviyesindeyken bugün bu<br />
rakam 3 milyon Türk Lirası seviyelerine<br />
yükselmiştir. Yani artan dolar kuruyla<br />
eş olarak bir yılda %60-70 oranında<br />
artış gösteren bir yatırım maliyetinden<br />
söz ediyoruz. Enflasyon oranının %15<br />
amortisman süresinin ortalama 4 yıl olduğu<br />
göz önünde bulundurulursa hiç bir<br />
sektörün bu hızlı artışı zarar görmeden<br />
atlatabileceğini söylemek mümkün değildir.<br />
- Dolar ve euro her gün yeni bir rekor<br />
kırıyor. Bu reklam filmi sektöründe,<br />
üretici taraftaki sizlere maliyet artışı<br />
olarak yansıyor ancak tüketici tarafındaki<br />
kitleye yansıması ne şekilde<br />
olur?<br />
- Her ne kadar tüketici bunun çok far-<br />
Film yapım süreci bir çok film<br />
için artık uluslararası<br />
bir operasyondur.<br />
kında olmasa da film yapım süreci artık<br />
bir çok proje için uluslararası bir operasyon<br />
şeklinde yürütülmektedir. Bu<br />
işleyiş Amerikan ya da Avrupa film sektörleri<br />
için de ülkemiz için de geçerlidir.<br />
Bazen bir filmin animasyonu başka bir<br />
ülkede, renk düzenlemesi başka bir ülkede,<br />
compositing işlemi başka bir ülkede,<br />
çekim ve montajı başka başka ülkelerde<br />
gerçekleştirilir. Bu her ülkede o<br />
işi yapan kişi bulunmadığı için değil en<br />
iyi sonucu en hızlı ve ekonomik şekilde<br />
elde etmek için uygulanan bir yöntemdir.<br />
Yatırım maliyetlerindeki artışın yanı<br />
sıra, uygulama sırasında da maliyetler<br />
döviz kurlarına göre yükselmektedir, örneğin<br />
kullandığımız ve yüksek elektrik<br />
tüketimi olan ekipmanların ki bazen tek<br />
başına bir ışık 50 kw olabiliyor, elektrik<br />
tüketimleri, jeneratör ve araçların<br />
akaryakıt ihtiyaçları, kurların piyasaya<br />
yansımasıyla yükselen enflasyonun<br />
ekip giderlerine etkisi, müzik ve stok<br />
görüntüler için ödenen uluslararası telif<br />
hakları ve yabancı sanatçılardan kendi<br />
ülkelerinde alınan color correction,<br />
animasyon, compositing gibi hizmetler<br />
maliyetleri direkt olarak arttırmaktadır.<br />
Bu da reklamveren açısından düşünüldüğünde<br />
reklam filmi yapım maliyetlerinin<br />
yine bir yıl önceki yapım maliyetlerine<br />
göre ortalama %50 oranında arttığı<br />
anlamına gelir. Tabii ki reklam yayın<br />
maliyetleri de artacağı için bu genel<br />
reklam bütçelerini ve o bütçelerin tüketici<br />
fiyatlarına yansımasını etkileyecektir.<br />
- Prodüksiyon alanında yurt dışından<br />
hizmet olarak neleri satın alıyoruz,<br />
bunların maliyetleri nedir?<br />
- Daha önce de bahsettiğim gibi, film<br />
yapım süreci bir çok film için artık uluslararası<br />
bir operasyondur. Nasıl uçak<br />
üretiminde bir çok parça farklı ülkelerde<br />
üretiliyorsa, film konusunda da bir<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 19
Röportaj<br />
çok hizmet farklı ülkelerde gerçekleştirilmekte<br />
ve bir araya getirilerek, bitmiş<br />
ürün halini almaktadır. Yine daha önce<br />
belirttiğim gibi Amerika ya da Avrupa<br />
film sektörü de ülkemizdeki film sektörü<br />
de böyle çalışmaktadır. Bunun<br />
gerekçesi kendi ülkemizde o hizmetin<br />
üretilmemesi değil, dünya ölçeğinde<br />
seçeneklerimizi çeşitlendirerek, daha<br />
kaliteli, daha hızlı, daha ucuz sonuç<br />
elde etme, bazen de o alanda oluşmuş<br />
bir uzmanlıktan faydalanma isteğimiz<br />
olabilir. Ayrıca yaratıcı kadrolar da uluslararası<br />
çalışabilir. Örneğin bazen ülkemizde<br />
çekilen bir reklam filmi için Fransız<br />
bir yönetmenin geldiğini ya da bir<br />
Türk yönetmenin Rusya’da gerçekleştirilen<br />
bir reklam filmini yönetmek üzere o<br />
ülkeye gittiğini duyarsınız. Bu doğal bir<br />
çalışma sürecidir. Ancak tabii ki yabancılardan<br />
satın alınan bu hizmetler, dolar<br />
ya da euro bazında fiyatlandırılır. Dolar<br />
kuru ne kadar artarsa bu hizmetlerin<br />
maliyeti de o kadar artar. Yani başta<br />
da hesapladığımız gibi son bir yılda bu<br />
hizmetlerin maliyetleri %60-70 oranın-<br />
Dolar kuru ne kadar artarsa<br />
bu hizmetlerin maliyeti de o<br />
kadar artar. Yani başta da<br />
hesapladığımız gibi son bir<br />
yılda bu hizmetlerin<br />
maliyetleri %60-70 oranında<br />
artmıştır.<br />
da artmıştır.<br />
- Bir reklam filmi çekiminin toplam<br />
maliyeti nedir ve geçen yıla kıyasla<br />
ne kadar artış gösterdi?<br />
- Bir reklam filmi için sabit ya da ortalama<br />
bir bütçeden bahsetmek biraz<br />
zordur. Senaryoya ve bir çok değişkene<br />
bağlı olarak bütçe çok geniş bir<br />
yelpazede farklılık gösterebilir. Ancak<br />
şöyle bir saptama yapabiliriz. Geçen yıl<br />
Ağustos ayında 250 bin Türk Lirasına<br />
çekilebilen bir reklam filminin bugünkü<br />
ortalama bütçesi artan döviz kurları<br />
nedeniyle en iyi ihtimalle 375 bin Türk<br />
Lirası olacaktır. Bu da bütçelerde %15<br />
olarak açıklanan yıllık enflasyondan 35<br />
puan daha fazla bir artış olduğu anlamına<br />
gelir.<br />
- Ekonomi konusunda eklemek istediğiniz<br />
ya da acilen çözümünü beklediğiniz<br />
diğer sorunlar nelerdir?<br />
- Aslında bu sorunun yanıtı bir çok<br />
şey ile bağlantılı. Geçtiğimiz yıllarda<br />
Türkiye’ye turist gönderen bir Rus turizm<br />
firması ile 5 adet reklam filmi için<br />
anlaştık, bütçelerimiz onaylandı. Ancak<br />
o günlerde bir Rus uçağı düşürüldü ve<br />
Rusya’yla tüm ilişkilerimiz bozulduğu<br />
için ortada ne turizm kaldı ne de reklam<br />
filmleri. Daha önce benzer bir şeyi<br />
“Covert Affairs” adlı bir Amerikan dizisi<br />
için de yaşadık. Dizinin bir bölümünü<br />
ülkemizde çekmek istediler, bizimle anlaşıyorlardı<br />
ki, o günlerde yaşanan bazı<br />
karışıklıklar nedeniyle güvenlik gerekçeleriyle<br />
vazgeçtiler ve ne dediysek<br />
ikna edemedik. Bu örnekleri çoğaltmak<br />
mümkün bu ve benzeri olaylar sadece<br />
bizim iş yapamamamıza değil, ülkemize<br />
girecek bir paranın da girmemesine<br />
neden oldu. Ekonomiyi, demokrasiden,<br />
istikrardan, öngörülebilir olmaktan,<br />
adaletten ayrı düşünmek maalesef imkansız.<br />
Ayrıca yazının başından beri bahsettiğimiz<br />
gibi, biz yüzlerce kalem üretim<br />
malzememizi maalesef yurt dışından<br />
almak zorundayız ve bu malzemelerin<br />
hepsi, yüksek vergilere tabi malzemeler,<br />
üretim araçları üzerinde bu derece<br />
vergi baskısı olmasını doğru bulmuyorum.<br />
Daha bir çok ekonomik yanlışa örnek<br />
verebilirim ama en önemlisi, fikir ve ifade<br />
hürriyetinin tam olarak sağlanmasıdır.<br />
Sonuçta biz sanat ve teknolojinin iç<br />
içe olduğu bir sektörde yer alıyoruz. Fikir<br />
ve ifade hürriyetinden beslenmeyen<br />
bir sanat kültürel olarak büyük erozyonların<br />
yaşanmasına neden olabilir ve<br />
böyle bir şey olursa hiç bir ekonomiden<br />
bahsetmemiz mümkün değildir.<br />
20 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Köşe<br />
Nurgül Eryıldır Günay / nurguleryildir@gmail.com<br />
(<br />
kelebeğin<br />
fırtınası)<br />
Markaya aşık olduk mu?<br />
Yaz bitiyor artık, ama Orhan Gencebay'ın Rexona<br />
deodorant reklamlarını tekrar görünce yazmak farz oldu.<br />
Ünlü sanatçı Orhan Gencebay, yaz başında Rexona<br />
deodorant reklamı için kamera karşısına geçmişti.<br />
Reklamda Gencebay belediye otobüsüne biniyor ve<br />
sıcaktan bunalan, terleyen insanlara tavsiyelerde<br />
bulunuyor. Yani istenen bu, ama benim reklamla ilgili ilk<br />
izlenimim aynen şöyle oldu:<br />
Gencebay, reklamda bir otobüse biniyor, araçtaki insanları<br />
görünce akil adam olduğu için hemen "daha iyi, daha<br />
güzel, daha adil bir dünya için" diyerek ahkam kesmeye<br />
başlıyor. Sonra birden "dur ya ne alaka, reklam çekiyorduk,<br />
karıştırdım, öhöm şey aslında burunların selameti için<br />
diyerek gözüne kestirdiği terlemiş gencin üzerine doğru<br />
gidiyor. Onca insanın içinde çocuğu rezil etmeyi göze alıp<br />
"sen koltuk altını kamuya açan kardeşim" diye de işaret<br />
ederek genç adamı yerin dibine sokuyor. Neymiş efendim,<br />
Rexona deodorant reklamı yapacakmış. Batsın sizin<br />
reklamınız!<br />
Bu senaryoyu yazan metin yazarı kardeşim sen o<br />
reklamdaki genç karakterle bir empati yaptın mı? Böyle<br />
herkesin içinde dangadanak gösterilip, aşağılanacak<br />
olsan, sen o markayı kullanır mısın? Parmağınla doğrudan<br />
işaret edip burunların selameti için diye bağıra bağıra<br />
yanına gelip, kulağına Rexona kullan diye fısıldayacağına,<br />
bağırarak marka ismi söyleyip, kulağına burunlarımızın<br />
selameti için deodorant kullan deseydin daha şık olmaz<br />
mıydı?<br />
Benim yıllardır akıl sır erdiremediğim asıl konu<br />
reklamverenin yani müşterinin böyle fikirleri nasıl kabul<br />
ettiği! Ajanslar bir çok öneride bulunabilir. Zaten genelde<br />
müşteri "istediğiniz kadar uçabilirsiniz, her fikre açığız"<br />
der. Ama hepimiz biliriz ki kanatlanınca alacağınız mesafe<br />
markanın prestiji, bütçe ve hedef kitleniz kadardır.<br />
Burada Rexona örneğini ele alırsak:<br />
1. Rexona'nın marka algısı yükselmiş midir? Rexona<br />
gözümüzde, yüreğimizde, beynimizde daha iyi bir noktaya<br />
gelmiş midir? Yani bu reklamdan sonra her zaman<br />
kullandığımız marka yerine gidip Rexona aldık mı?<br />
Rexona'ya aşık olduk mu? Hımmm demek bu markanın<br />
diğerlerinden farklı olarak şöyle bir artısı varmış diye<br />
düşündük mü? Ya da şimdiye kadar hiç kullanmadım, artık<br />
ben de kullanmalıyım hissi duyduk mu? Benim cevabım<br />
HAYIR<br />
2. Bu reklam için Unilever'in ne kadar bütçe ayırdığını<br />
bilmiyoruz ama Posta'dan Suna Akyıldız'ın yazdığına<br />
göre sadece Gencebay bu reklam filminden 2 milyon lira<br />
kazanmış! Yani bu doğruysa reklam filmi prodüksiyonu için<br />
oldukça büyük bir bütçe ayrılmış.<br />
Sonuç????<br />
3. En can alıcı noktalardan biri de Rexona'nın hedef<br />
kitlesi! Deodorant genel olarak beyaz yakalılar dediğimiz<br />
plazalarda çalışan, ofis insanlarının tercih ettiği, satın<br />
aldığı bir kişisel bakım ürünü. Plaza çalışanları da genelde<br />
şirketlerin servis araçlarıyla ya da kendi araçlarıyla<br />
işe gidip gelirler. Demek ki burada plaza çalışanları<br />
hedeflenmemiş. Kimler hedeflenmiş; Orta ve küçük<br />
işletmelerde çalışanlar, öğrenci gençler, teyzeler, amcalar!<br />
Deodorant kullanma alışkanlığı olmayan kitleye ulaşılmak<br />
istenmiş. Yeni bir pazar yaratma fikri güzel. Ama hedef<br />
kitleyi, satın alma reaksiyonu gösterecek müşteriyi<br />
aşağılayarak nasıl ürün satacaklar işte o kısmını<br />
bilmiyorum.<br />
Reklamla ilgili dikkatimi çeken bir şey de otobüsteki<br />
yolcuların uzun kollu kıyafetler tercih etmesi. Kadınların<br />
hepsinin başı açık, ama bir çoğu uzun kollu giymiş. Bu bir<br />
sorun mu? Tabii ki hayır. Sadece bu ayrıntı dikkatimi çekti,<br />
paylaşmak istedim.<br />
Bu reklamın yayınlanmasından sonra sosyal medyanın<br />
diline düşen Orhan Gencebay, konu hakkında "Çok<br />
konuşuldu. Dünyada 12'nci, Türkiye'de birinci olduk. Birinci<br />
olmuş reklamın neresi kötüdür" diyerek tepki göstermişti.<br />
Twiter'daki yorumları okusaydı çok konuşulmanın, çok<br />
beğenilmek, çok saygı görmek anlamına gelmediğini<br />
anlardi. Ne diyelim Allah bize sabır ve dayanma gücü<br />
versin :)<br />
Offf yazıyı bitirene kadar resmen ter bastı :)<br />
Yeni sezonunun başladığı Eylül ayında evde, işte, okulda,<br />
yolda hepinize tertemiz, mis kokulu günler diliyorum...<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 23
Reklam Dünyası<br />
Kıvanç Mavisi..<br />
Mavi’de Kıvanç Efsanesi dokuzuncu sezona damga vurmaya<br />
hazırlanıyor. Türkiye’nin öncü denim ve moda markası,<br />
çok güçlü bir “Kıvanç Mavisi” koleksiyonuyla yeni sezonu<br />
karşılama çalışmalarını tamamladı. 2018 Sonbahar-Kış fotoğraf<br />
çekiminden paylaşılan ilk karelerde, Kıvanç Tatlıtuğ’un<br />
stilini yansıtan, son teknolojiyle üretilmiş yepyeni jean’ler ve<br />
birçok farklı ürün göze çarpıyor. Parkadan tişörte, gömlekten<br />
kazağa zengin ürün çeşidinin sunulduğu yepyeni bir “Kıvanç<br />
Mavisi” koleksiyonu Mavi mağazalarında satışta.<br />
Türkiye’nin Enerjisi Güzel...<br />
TOTAL Oil Türkiye A.Ş.yeni bir imaj kampanyası başlattı.<br />
Kampanya kapsamındaki reklam filminde“Türkiye’nin Enerjisi<br />
Güzel” sloganıyla Türkiye’nin ve insanının güzelliklerine<br />
değiniliyor.<br />
Markanın relam yüzü olarak ise ünlü oyuncu Kenan İmirzalıoğlu<br />
yer alıyor.Reklam filmi boyunca Kenan İmirzalıoğlu,<br />
üreticisinden girişimcisine farklı hayat koşuşturması içerisinde<br />
olan insanların hikayelerini anlatıyor, o özel anlara tanıklık<br />
ediyor. Film çekimleri Karadeniz’den Ege’ye Türkiye’ninfarklı<br />
bölgelerinde gerçekleşti. Tüm bu çekimlerin sonucunda, izlerken<br />
akıllardan çıkmayacak ve herkesin kendi hayat mücadelesinden<br />
bir parça bulduğu reklam filmi ortaya çıktı.<br />
Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören,<br />
Nisan 2016 tarihinden itibaren Demirören Holding<br />
bünyesinde hizmet veren Total Oil Türkiye A.Ş.’nin yeni dönemini<br />
ve yeni imaj kampanyasını şöyle değerlendirdi: “Total<br />
Oil Türkiye A.Ş, yüzde 100 yerli ve milli bir akaryakıt dağıtım<br />
şirketi olarak tüm Türkiye’ye hizmet veriyor. Demirören Grubu’nuntüm<br />
şirketlerinde olduğu gibi Total Oil Türkiye A.Ş. de<br />
Türkiye’ye değer katmak, ülkemize ve insanımıza hak ettiği<br />
en iyi ürün ve hizmetleri sunma anlayışıylaçalışıyor. TOTA-<br />
LOil Türkiye,önümüzdeki dönemde de istasyon yatırımlarını<br />
artıracakher zaman olduğu gibi tüm Türkiye’yi kucaklayacak.<br />
Bu topraklarda yaşamanın kıymetine ve insanımızın güzel<br />
değerlerinin başlı başına birleştirici bir unsur olduğuna dikkat<br />
çeken bu kampanyanın hizmet anlayışımızı ve insana<br />
önem veren bakış açımızıçok başarılı bir şekilde aktardığını<br />
düşünüyorum” dedi.<br />
24 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Reklam Dünyası<br />
Dijital Dönüşümün...<br />
Dijital Dönüşüm Danışmanı ve Me Consultancy kurucusu<br />
Murat Erdör, yakın zamanda perakende sektörünü etkileyecek<br />
teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri paylaştı. Yapay zekanın<br />
gelişimiyle birlikte dijital dönüşümün gelecekte perakende<br />
sektörünü etkileyeceğini ve bu dönüşümden küçüklü,<br />
büyüklü tüm perakende kuruluşlarının etkileneceğini belirten<br />
Erdör, sektörü bekleyen yeni teknolojileri şu şekilde sıraladı:<br />
Dijital Akıllı Aynalar<br />
Perakendeciler, benzersiz ve kişiselleştirilmiş bir alışveriş<br />
deneyimi için giyinme odalarına dijital aynalar eklemeye başladı.<br />
Gelecekte daha da yaygınlaşacak akıllı ayna teknolojisiyle<br />
müşterileriler beden ölçülerini sisteme girebilecek ve bu<br />
şekilde internet üzerinden de gönül rahatlığıyla alışverişini<br />
gerçekleştirebilecek. Bunun için bir kez mağazaya giderek<br />
ölçü verilmesi-alınması yeterli olacak. Akıllı aynalar ayrıca<br />
müşterilerin farklı kıyafetlere ait görüntülerini yan yana karşılaştırmasına<br />
da olanak sağlayacak.<br />
Chatbotslar<br />
2017 Chatbot Raporu’na göre, tüketicilerin çoğunluğu (%57)<br />
chatbot’ların varlığından haberdar, üçte biri ise (%35) chatbotsların<br />
daha fazla marka tarafından kullanıldığını görmek<br />
istiyor. Yapay zeka formlarının hayatlarımıza girmesi şeklinde<br />
tanımlayabileceğimiz ve gelecekte daha da yaygın kullanılacak<br />
Chatbotslar, telefon ve bilgisayarlarımızı kullanma<br />
biçimimizi kesin olarak değiştirecek. Chatbotslar, gelecekte<br />
kullanıcıların söylediklerini çok kısa sürede analiz edecek ve<br />
kullanıcıların isteklerini yerine getirmek için onları yönlendirecek<br />
uygulamalar olarak daha fazla hayatımıza girecek.<br />
Kişiselleştirilmiş yapay zeka<br />
Birçok alanda hizmet vermeye başlayan makineler ve yazılımlar,<br />
tıpkı canlılar gibi topladıkları verileri işleyerek yeni<br />
şeyler öğreniyorlar. Yapay zekanın gelişimiyle elde edilen<br />
tüketici verilerini kullanmak, 2025’te perakende sektöründe<br />
odak nokta olacak. Mağazalar, her bir müşterinin gereksinimlerini<br />
ve verilerini kullanarak, müşterilerin ihtiyaçlarını<br />
daha akıllı hale getirecek ve müşteriye özel kişiselleştirişmiş<br />
teklifler, fırsatlar sunacak. Nesnelerin İnterneti, mağaza içi<br />
akıllı cihazları ve sensörler sayesinde perakendecilerin daha<br />
iyi, veri odaklı kararları verebilmelerine olanak tanıyacak.<br />
2025 yılına kadar yıllık 410 milyar dolar ile 1,2 trilyon dolar<br />
arasında ekonomik bir etki yaratması beklenen Nesnelerin<br />
İnterneti, perakende sektöründe büyümeyi etkileyecek. Nesnelerin<br />
Interneti, müşterileri, nesneleri, satış ve operasyon<br />
işlemlerini dijital platforma taşıyarak, inovasyon ve yeni fırsatlar<br />
sunacak. Müşteriler akıllı telefonlarından, ürünlerin<br />
stok durumuna bakabilecek, önceden oluşturduğu alışveriş<br />
listesindeki ürünlerin mağazadaki yerini, uygulamadaki yönlendirmelere<br />
göre bulabilecek.<br />
Çalışansız dükkanlar<br />
İçeride çalışanların olmadığı, QR code ile ürünlerin okutularak<br />
ödeme yapılabildiği ve işlemlerin çok daha hızlı yapıldığı<br />
çalışansız dükkanların ilk adımları yakın zamanda atıldı. Mağazadan<br />
tüketicinin aldığı ürünleri tespit etmek için yazılım<br />
altyapısı ve sensörler kullanarak çalışan bu dükkanlara girerken<br />
tüketicilerin yapması gereken tek şey, markanın oluşturduğu<br />
aplikasyonunun kullanması olacak.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /25
Mobil A
Röportaj<br />
lışkanlıklarımız...<br />
Erdem Tolon<br />
Nielsen Medya Türkiye Genel Müdürü &<br />
Orta Avrupa İş Geliştirme Direktörü<br />
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de<br />
özellikle son yıllarda dijitalleşmenin ve<br />
mobil kullanımın arttığını görebilmekteyiz.<br />
BTK 2017 3. çeyrek raporuna göre,<br />
mobil cihaz üzerinden internete<br />
bağlanan abone sayısı 56 milyon<br />
seviyelerine ulaşmış durumda.<br />
Elvin Ekşioğlu / elvineksioglu@gmail.com<br />
- Türkiye’de mobil uygulama alışkanlıkları<br />
nelerdir?<br />
- Dünyada olduğu gibi ülkemizde deözellikle<br />
son yıllarda dijitalleşmenin ve<br />
mobil kullanımın arttığını görebilmekteyiz.<br />
BTK 2017 3. çeyrek raporuna göre,<br />
mobil cihaz üzerinden internete bağlanan<br />
abone sayısı 56 milyon seviyelerine<br />
ulaşmış durumda.<br />
Bununla birliktedünyada birçok bölge<br />
halen düşük internet penetrasyonu,<br />
yüksek erişim maliyetleri ve güvenli olmayan<br />
bağlantılar gibi önemli alt yapı<br />
zorluklarıyla karşı karşıya. Bazı yenilikçi<br />
e-perakende firmaları tüketicilerine<br />
hızlı yüklenen mobil uygulama ve internet<br />
sitesi hizmetleri sunarak bu zorlukların<br />
üstesinden gelmeye çalışıyor.<br />
Araştırmaya online olarak katılanların<br />
%32’si internet bağlantılarının online<br />
alışveriş yaparken kendilerinin rahat<br />
hissetmelerini sağlayacak kadar kesintisiz<br />
ve güvenilir olmadığını belirtiyor.<br />
Söz konusu pazarlarda mobil cihazlar<br />
e-ticaretin büyümesinde çok önemli bir<br />
rol oynarken bir çok yeni ve yetersiz<br />
hizmet alan tüketiciyi de online platformlara<br />
çekmeyi başarıyor. Bu durum<br />
mobil cihazların gelecekte de öneminin<br />
devam edeceğini gösteriyor. Birçok<br />
insan alışveriş yapmak için bilgisayar<br />
kullanırken, bazı ülkelerde alışveriş<br />
yapmak için mobil cihaz kullanma oranı<br />
çok daha yüksek… Hindistan, Tayland,<br />
Türkiye ve Nijerya’da birçok kategoride<br />
ortalamadan daha fazla akıllı telefon/<br />
mobil telefon üzerinden alışveriş yapılıyor.<br />
- Bu durum tüketim kültürünü nasıl<br />
değiştiriyor?<br />
- Eskiden üreticiden tüketiciye giden bir<br />
değer zinciri vardı ama küreselleşmenin<br />
getirdiği mobilleşme ve dijitalleşme<br />
ile beraber bu değişti. Artık tüketiciler de<br />
aynı zamanda üretici. Dijitalde trendleri<br />
de iyi anlamak lazım. İster medyada<br />
ister kozmetik sektöründe olun, avukat<br />
ya da doktor olun fark etmez, dijitalleşmeyi<br />
bilmeniz gerekiyor.<br />
- Nedir dijitalleşme?<br />
- Teknoloji trendlerinden çıkacak olan<br />
sonuçlar sizin işinizi doğrudan etkileyecek.<br />
Örneğin önceden kayıt cihazı kullanırken,<br />
şimdi cep telefonu kullanıyor-<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /27
Röportaj<br />
sunuz.2020 yılına kadar bir milyar kişi<br />
daha internet kullanmaya başlayacak.<br />
Onun yanında büyük veri dediğimiz<br />
bigdata ve yapay zeka kavramının artacağını<br />
düşünüyoruz.<br />
2020 yılında yaklaşık 250 milyar dolarlık<br />
bir pazar olacak. 2020 yılında satın<br />
alma kararlarının yüzde 20’sinin artık<br />
cihazlar ve uygulamalar üzerinden otomatik<br />
olarak yapılacağı tahmin ediliyor.<br />
Akıllı buzdolapları,raflarında bir yumurta<br />
kalınca otomatik olarak sipariş verecek.<br />
Tüketiciler artık her şeyi akıllarında<br />
tutmak istemiyor. Internet of Things<br />
denilen kavram giderek gelişiyor. 2020<br />
yılında 34 milyar cihazın online olacağı<br />
ve bilişim cihazlarına internet üzerinden<br />
6 trilyon dolar harcanacağı tahmin ediliyor.<br />
- Türkiye’de dijital pazarlamada ölçümleme<br />
nasıl yapılıyor?<br />
- Günümüzde dijital mecraların aldığı<br />
yatırımlar sürekli artış gösteriyor. Reklam<br />
karmasında dijitalin payı arttıkça<br />
bu alana yapılan yatırımların doğru bir<br />
şekilde ölçümlenmesine olan ihtiyaç<br />
da artıyor. Nielsen olarak bizimglobalde<br />
yapmış olduğumuz bir araştırmaya<br />
göre; dijital kampanyaların %56’sı hiç<br />
görülmüyor, görüntülenen %44’lük dilimin<br />
ise %37’si hedef kitlesini kaçırıyor.<br />
Bu sonuçtan yola çıkarak, markaların<br />
dijital bütçelerini çok daha dikkatli kullanabilmeleri<br />
için dijital kampanyaların<br />
ratingini en doğru şekilde ölçmek üzere<br />
Digital Ad Ratings çözümünü hizmete<br />
sunduk. Bugün 23 ülkede kullanılan<br />
ve 2016 yılında Türkiye pazarına giren<br />
Digital Ad Ratings, dijital reklam yatırımları<br />
için şeffaf ve optimize edilebilir<br />
şekilde bağımsız ve güvenilir rating<br />
ölçümü sağlıyor. Dijital kampanyaların<br />
hedef kitleye ulaşma oranlarını, rating<br />
ölçümünü bilgisayar, mobil (akıllı telefon<br />
ve tablet / tarayıcı ve uygulama içi)<br />
gibi tüm cihazlar üzerinden yapan ve<br />
farklı cihazlar arasında hedef kitleyi tekil<br />
olarak raporlayabilen ürün, sektörün<br />
tek hedef kitle ölçüm aracı olarak dikkat<br />
çekiyor. Reklamların görülebilirlik (viewability)<br />
oranlarını da ölçen Digital Ad<br />
Ratings, ayrıca bot kaynaklı ve sahte<br />
olan gösterimleri ayırt edip raporlayarak<br />
marka güvenliğini de ön planda tutuyor.<br />
Media RatingCouncil’in akredite<br />
ettiği Digital Ad Ratings, reklamveren<br />
ve yayıncılar için somut ve güvenilir bir<br />
dijital yatırım geri dönüşü sağlıyor.<br />
- Sunduğunuz dijital ölçümleme sisteminin<br />
yararları ne oldu?<br />
- C5-Türkiye pazarında lansmanından<br />
bu yana FMCG, telekom,finans, gıda,<br />
perakende, otomotiv ve içecek başta<br />
olmak üzere çeşitli sektörlerle çalışmalarımızda<br />
toplam beş milyara yakın<br />
görüntülenme ölçümledik. Ajanslar ve<br />
markalar, kampanyaları onlinearayüzden<br />
günlük olarak takip edebildikleri<br />
için, optimizasyona yönelik alınan aksiyonlar<br />
kampanya başarısında etkili oluyor.Bu<br />
süre boyunca bizler de yorumlarımızı,<br />
kampanya başarılarını ya da<br />
gördüğümüz eksiklikleri dile getiriyoruz.<br />
Böylece Digital Ad Ratings; dijital<br />
mecranın, dolayısıyla dijital yatırımların<br />
efektif kullanılmasında çok önemli bir<br />
rol oynamış oluyor.<br />
- Türkiye’de reklam harcamaları nereye<br />
doğru gidiyor?<br />
- 2017’de mobil reklam harcaması ilk<br />
defa 1 milyar TL’yi geçti. Harcamanın<br />
yüzde 23’ü Türkiye’deki yerli oyunculara<br />
gitti. Herkes, tüm para global arama<br />
pazarına gidiyor derken yüzde 23’lük<br />
harcamanın içeride kalması güzel.<br />
Türkiye’de 100 liralık reklam harcamasının<br />
48 lirası televizyon mecrasına,<br />
27 lira dijitale gidiyor. Radyoların reklam<br />
gelirleri oranı 2015 verilerine göre<br />
1.8 seviyesindeyken şimdi büyüyen bir<br />
mecra olarak radyo yüzde 3.2 reklam<br />
payı ile zamanın trendini yakaladı.<br />
Bir dakikada, Facebook’ta 900 bin kişi<br />
mobil oluyor. Netflix’ten 70 bin saatlik<br />
video izleniyor. Whatsapp’tan 21 milyon<br />
mesaj gönderiliyor. Instagram’dan 46<br />
milyon fotoğraf paylaşılıyor. Sportfy’da<br />
40 bin saatlik müzik dinleniyor. Dünya<br />
değişiyor. Bu değişimi iyi anlamak lazım...<br />
Mobil cihazlardan e-posta<br />
okuma oranı 2017 yılında<br />
yüzde 55’e çıktı.<br />
- Bu değişimler sizin faaliyet gösterdiğiniz<br />
araştırma sektörünü nasıl<br />
etkileyecek?<br />
- Biz de değişimlere ayak uydurmak<br />
istiyoruz. Türkiye Araştırma Zirvesi’nde<br />
Nielsen Türkiye olarak yeni bir model<br />
tanıttık. Telefonla yüz yüze yapılan görüşmelere<br />
ek olarak geliştirdiğimiz ‘video<br />
destekli kişisel mülakat’ modelini<br />
(VAPI-Video Assistant Personel Interview)<br />
tanıttık. Bu model niteliksel ve niceliksel<br />
araştırmayı birleştiriyor. “Gıda<br />
denilince aklınıza hangi markalar geliyor?”<br />
gibi açık uçlu sorular soruyoruz.<br />
Araştırmanın gerçek zamanda, gerçek<br />
yerde ve gerçek kişiyle yapılması gerekiyor.<br />
Doğru zamanda, doğru insana<br />
ulaşıyoruz. Çünkü alışverişin hemen<br />
ardından soruyoruz. İnsanı doğru zaman<br />
diliminde yakalamak lazım… Mimik<br />
tanıma, yapay zeka ve büyük veri<br />
kullanılarak kişinin duygularını analiz<br />
ediyoruz.<br />
28/ <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Köşe<br />
Kübra Nebioglu / nebioglukubra@gmail.com<br />
( satır<br />
) ayracı<br />
Tatil Bitmemiş Gibi Çek...<br />
Merhaba Eylül, Merhaba Sonbahar. Bence Ağustos ayı sadece bana değil herkese<br />
koca bir tatil dönemi gibi geldi. Bayram öncesi ve sonrası tatilini birleştirip uzatanlar,<br />
günübirlikçiler, memleket yolcuları ile binlerce kişi yer değiştirdi Türkiye’de. Hiçbir<br />
şey yapamayanlar da İstanbul’un tadını çıkarıyorum diye sevindi durdu. Bu esnada<br />
çalkalandı durdu gündem, binlerce iş insanı denizin tadını mı çıkarsın, ailesi ile güzel<br />
vakit mi geçirsin, korku ile sürekli gündem mi takip etsin şaşırdı kaldı.<br />
Ama Eylül öyle mi? Sanki yeni başlangıçlar gibi, sanki yeni yıl gibi. Bir kere okullar<br />
başlıyor ve bu sebeple zaten binlerce aile yerine yurduna dönmek zorunda kalıyor.<br />
Tüm o canım öğretmenlerim ve öğrencilerim yaz sonrası bir maratona kendini<br />
hazırlamaya çalışıyor. Ununu elemiş eleğini asmış ekip ise kışlıklarını hazırlamaya<br />
başladı bile. Dolaplarda, buzluklarda, kilerlerde bir depolama hali var ki kış daha<br />
lezzetli geçsin, ağzımızın tadı yaz gibi olsun diye çalışıyor anneler. İşler bu ay açılmaya<br />
başlar demeye başladı esnaf, dükkanlarda tadilatlar bitmeye yakın son çiviler çakılıyor.<br />
Alışveriş Merkezleri’nde dükkanlara yani sezon ürünler geldi de eski sezona rağbet<br />
azaldı, o da en en son indiriminde artık.<br />
Plazalarda da bir canlanma var sanki. Yeni bir yıl başlıyor sonuçta şöyle bir silkelenip<br />
kendine geliyor herkes. Önce hem fiziksel hem zihinsel küçük bir detox yapıldı değil<br />
mi?Tenimizin yeni bronz halinden gayet memnun dolaşırken ortalıkta hiç istememize<br />
rağmen zihnimizi tatil modundan çıkarmamız lazım. Cebimizdeki kum tanelerini,<br />
ayaklarımızdaki deniz tuzunu şöyle bir temizleyelim ve çantamıza topladığımız deniz<br />
kabukları ile neler yapabiliyoruz bir bakalım. 2018-2019 dönemi yeni proje hazırlıkları<br />
başlasın.Performans döneminin sonuna yaklaşılıyor sonuçta, keyfi yerinde bir baba ile<br />
konuşuyormuş gibi yöneticilerle konuşulsun ve terfiler, zamlar istenmeye başlansın.<br />
Güzel memleketimin değişen iklimine, havasına, siyasetine, ekonomisine, insanına<br />
hazır mıyız? Sen de benim gibi daha hazır değilim diyorsan, poz veriyorum ‘tatil<br />
bitmemiş gibi çek!’ o zaman ….<br />
Sevgiler<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 29
Kampanyalar<br />
sahibinden.com’un yeni özelliği...<br />
sahibinden.com, Miss Turkey 2017 birincisi Aslı Sümen’in<br />
rol aldığı Fotoğraftan Araç Tanıma özelliğini tanıtan reklam<br />
filmini online platformlarda izleyiciyle buluşturdu. Rafineri<br />
Ajans tarafından hazırlanan reklam filminde,<br />
sahibinden.com sosyal medya hesaplarında yayınlanan reklam<br />
filmi bir hafta gibi bir sürede toplamda 6 Milyondan fazla<br />
izlenmesiyle kullanıcıların beğenisini kazanmış gözüküyor.<br />
Kampanya Künyesi<br />
Reklam Ajansı: Rafineri<br />
Reklam Veren Yetkilileri: Gülşah Kunç, Nihan Temiz,<br />
Özden Akyıldız<br />
Executive Kreatif Direktörler: Emre Kaplan<br />
Kreatif Direktör: Ali Şener<br />
Kreatif Group Head: Gizem Şengüler<br />
Art Direktör: Sevil Şimşek, Yıldırım Çakmakçıoğlu,<br />
Berk Hakim<br />
Metin Yazarı: Deniz Dülgeroğlu<br />
Müşteri Ekibi: Erbek Onur, Çağla Ishak, Caner Başaran<br />
Ajans Prodüksiyon: Şafak Serter, Açelya Ülkümen<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 31
Kampanyalar<br />
FenoMentos: ‘Nerden çıktı?’...<br />
Mentos Say Hello’nun iletişim çalışmaları hız kesmeden devam<br />
ediyor.<br />
Çok beğenilen reklam filminin devamında, MentosSay Hello<br />
draje görsellerinin hikayeleri, yepyeni ‘FenoMentos’ video<br />
serisinde hayat buluyor.<br />
Sosyal medyada büyük beğeni kazanan Feno Mentos: ‘Nerden<br />
Çıktı?’ video serisi, ‘Mentos Say Hello’ drajelerinin üzerindeki<br />
önerilerin tarihine eğlenceli bir yolculuk yapıyor.<br />
Kampanya Künyesi<br />
Reklam Ajansı: Rafineri<br />
Reklam Veren Yetkilileri: Gülşah Kunç, Nihan Temiz, Özden<br />
Akyıldız<br />
Executive Kreatif Direktörler: Emre Kaplan<br />
Kreatif Direktör: Ali Şener<br />
Kreatif Group Head: Gizem Şengüler<br />
Art Direktör: Sevil Şimşek, Yıldırım Çakmakçıoğlu, Berk<br />
Hakim<br />
Metin Yazarı: Deniz Dülgeroğlu<br />
Müşteri Ekibi: Erbek Onur, Çağla Ishak, Caner Başaran<br />
Ajans Prodüksiyon: Şafak Serter, Açelya Ülkümen<br />
Protein Sanatı Kampanyası...<br />
Pınar Süt’ün yeni bir kategori oluşturarak tüketicilerin beğenisine<br />
sunduğu Pınar Protein, Vanilya Aromalı ve Kakaoluçeşitlerinden<br />
sonra Yer Fıstığı & Muz Aromalı ve Çilekli iki<br />
yeni ürünüyle pazara yenilikler sunmaya devam ediyor. Yeni<br />
ürünlerin yanı sıra özel tasarım ambalajların tanıtıldığı yeni<br />
reklam filmi 5PCA’nn imzasını taşıyor.<br />
Kampanya Künyesi<br />
Reklamveren: Pınar Süt<br />
Reklamveren Yetkilileri: Bahar Zinler, Bilge Kalpaklıoğlu,<br />
Ecem Evcil<br />
Reklam Ajansı: 5PCA<br />
Art Direktör: Fatih Sinan Şimşek<br />
Kullanılan Mecralar: TV & Dijital &Outdoor<br />
32 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kampanyalar<br />
#ÇakBiBeşlik...<br />
Garanti Bankası, Türk basketboluna 17 yıldır verdiği kesintisiz<br />
desteğin yanı sıra her sene olduğu gibi bu sene de millilerimize<br />
özel bir reklam kampanyası hazırladı.<br />
Garanti, tüm spor branşlarında olduğu gibi basketbolda da<br />
oyuncular ve seyirciler için moral vermenin, sevinci paylaşmanın<br />
ve takım dayanışmasının simgesi olan çak hareketini,<br />
“ÇakBiBeşlik” sloganıyla reklam kampanyasına taşıdı.<br />
Kurbağa Prens...<br />
Kampanya Künyesi<br />
Reklamın Başlığı: Garanti’den 12 Cesur<br />
Yürek’e Büyük Destek: #ÇakBiBeşlik<br />
Reklamveren: Garanti Bankası<br />
Reklamveren Yetkilisi:Ali Baras, Zeynep<br />
Çömez,<br />
Armağan Tulunay Dölek, Buse Kaya<br />
Reklamveren Ajansı: Alametifarika<br />
Müşteri İlişkileri: Duygu Yılmaz, Müge<br />
Bürge<br />
Yaratıcı Yönetmen: Ozan Özüm Özbey,<br />
Odisseas Sevsevme<br />
Yaratıcı Ekip: Caner Apaydın, Çağlar<br />
Kurtaran, Ali Can Savaş, Doğuş Kozal, Tuna Öngü, Burçin<br />
Perçin,<br />
Nurcan <strong>Sayı</strong>lır<br />
Stratejik Planlama: Berra Katlav, Seren Pala,<br />
Alara Akkamış<br />
Prodüksiyon: Övgü Akgürgen, Teğin Polat,<br />
Merve Haklı<br />
Mondelēz International Türkiye’nin 1989’dan bugüne hayatımıza<br />
renk katan, Türkiye’nin en çok tüketilen ve sevilen<br />
sakız markası Falım, eğlenceli ve samimi reklamlarına yeni<br />
Falım Işıl reklam ıile devam ediyor.<br />
Kampanya Künyesi<br />
Reklamın Başlığı:Falım Işıl “Prens” ReklamFilmi<br />
Reklamveren: Falım<br />
ReklamverenTemsilcisi: Doğuş Kezer, Tolga Ertan,<br />
Beyza Zaimoğlu, Cansu Aydoğmuş<br />
ReklamAjansı: Alametifarika<br />
Kreatif Direktör: Ozan Özüm Özbey, OdisseasSevsevme<br />
Yaratıcı Grup: Caner Apaydın, Burçin Perçin, Doğuş Kozal,<br />
Çağlar Kurtaran, Ali Can Savaş, Nurcan <strong>Sayı</strong>lır<br />
Müşteri İlişkileri: Duygu Yılmaz, Müge Bürge<br />
Stratejik Planlama: Seren Pala, Berra Katlav,<br />
Melis Güçbilmez<br />
Prodüksiyon: Övgü Akgürgen, Teğin Polat, Merve Haklı<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 33
Fil
Gezi<br />
lipinler ve Dalış...<br />
Geçtiğimiz ay, Filipinler’ in<br />
muhteşem bir dalış noktası olan Malapascua Adası<br />
gezimizi ve dalış anılarımızı paylamıştım.<br />
Bu ay da<br />
Palawan Adası gezimizi yazacağım.<br />
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / seval@sevalduban.com<br />
Geçtiğimiz ay, Filipinler’in muhteşem<br />
bir dalış noktası olan Malapascua Adası<br />
gezimizi ve dalış anılarımızı paylamıştım.<br />
Bu ay da Palawan Adası gezimizi<br />
yazacağım.<br />
Malapascua adasından, Cebu<br />
Adası’na tekne ile geçtikten sonra,<br />
Cebu Havaalanı’na vardık. Oradan da<br />
Palawan’a gitmek üzere iç hatlar uçuş<br />
terminaline gittik. Bavullarımızı bagaja<br />
verdikten sonra uçağımızı beklemeye<br />
koyulduk. İnternetten araştırdığımız<br />
üzere, Palawan uçuşlarının sürekli rötar<br />
yaptığını biliyorduk. Gerçekten de<br />
uçuş bilgimizi doğruladı ve 1 saat sonra<br />
uçağa binebildik.<br />
Palawan’a, Air Swift’ in, ATR 42-600<br />
model uçağıyla gittik. 48 kişi yolcu kapasitesi<br />
olan bu minik uçak, dış görünüşü<br />
itibarıyla insana pek güzen vermiyor<br />
olsa da bizi sağ salim Palawan adasına<br />
götürdü. Ancak yolda muson fırtınası<br />
ve yağmuruna denk geldiğimiz için ik<br />
etapta iniş yapamadı ancak ikinci turda<br />
inebildi. Bize oldukça heyecanlı anlar<br />
yaşattıktan sonra yağmurlu, Palawan<br />
Adası’ na vardık.<br />
Palawan’ daki havaalanı minicik, bahçe<br />
içinde bir yer. Uçaktan indikten sonra<br />
otelin shuttle bizi aldı ve El Nido’ da<br />
konaklayacağımız otel olan Ipil Suites’e<br />
götürdü. Biz vardığımızda hava kararmıştı.<br />
Hemen bavulları otele bırakıp,<br />
yiyecek bir şeyler bakınmaya çıktık.<br />
Palawan, Malapascua’ ya nazaran son<br />
derece populer bir tatil beldesi. Hatta<br />
Filipinler’ in en popüler adası diyebiliriz.<br />
Bizim kaldığımız otle, El Nido tarafında<br />
ve oranın muhteşem koyuna bakan kısımdaydı.<br />
Sahile doğru yürüyüp de deniz<br />
kenarına inince gördük ki, plaj kısmı<br />
akşam olunca eğlence mekanları ve<br />
barlara mesken oluyormuş. Tabii bunda,<br />
akşam vakti denizin çekilmesi de<br />
çok büyük etken. Gelgit yüzünden deniz<br />
çekilince, ortaya kocaman bir sahil<br />
çıkıyor. Tabii akşam akşam, aç karnına<br />
biz bunları fark etmemiştik. Çok aç olduğumuz<br />
için o an algıları kapatmıştık.<br />
Sahilde dolanırkeni mavili bir Yunan<br />
Restaurant’ı bulup, girdik. Yunan mezeleri<br />
ve balığımızı yedikten sonra kendimize<br />
geldik. İşte, ondan sonra fark ettik<br />
sahili ve gelgiti :)<br />
Yemekten sonra El Nido sahilini keşfe<br />
çıktık. Tüm mekanlar, masaları sandalyeleri<br />
plaja çıkarmış ve insanlar buralarda<br />
yiyip, içip eğleniyorlar. Yemek<br />
saati, sahil inanılmaz kalabalık. Biz de<br />
mekanlardan birine oturup, bir kaç bira<br />
içtikten sonra otelimize gidip yattık. Ertesi<br />
gün Island Hopping yani ada gezisi<br />
yapacağız.<br />
Muhteşem Island Hopping’den önce birazcık<br />
Palawan adasından bahsedelim.<br />
2007 yılında, National Geographic<br />
Traveler dergisi tarafından, Doğu ve<br />
Güneydoğu Asya’nın en çekici adası<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 35
Gezi<br />
seçilen Palawan adası, “olağanüstü<br />
güzellikte kara ve deniz manzarasına<br />
sahip, biyoçeşitlilik bakımından varsıl<br />
bir ada” olarak tanıtılmış.<br />
Gelişmişlik düzeyi bakımından geride<br />
kalan ada; geniş alana yayılan vahşi<br />
yaşamı, doğayla iç içe bulunan dağları<br />
ve beyaz kumsallarının haricinde oldukça<br />
zengin biyoçeşitliliği ile de her<br />
yıl çok sayıda turisti ağırlıyor. Acerodon<br />
leucotis – Palawan meyve yarasası,<br />
Amblonyx cinerea cinerea – Palawan<br />
su samuru, Arctictis binturong whitei<br />
– Palawan binturongu, Chiropodomys<br />
calamianensis – Palawan kalem kuyruklu<br />
ağaç faresi, Crocidura palawanensis<br />
– Palawan sivri faresi, Hylopetes<br />
nigripes – Palawan uçar sincabı,<br />
Hystrix pumila – Palawan oklu kirpisi,<br />
Manis culionensis – Palawan pangolini<br />
ya da Filipin pangolini, Megophrys<br />
ligayae – Palawan boynuzlu kurbağası,<br />
Mydaus marchei – Palawan kokar porsuğu,<br />
Palawanomys furvus – Palawan<br />
dağ sıçanı, Draco palawanensis – Palawan<br />
uçar kertenkelesi vs. bu biyoçeşitliliğe<br />
sadece bir kaç örnek.<br />
Yaklaşık 450 km uzunluğunda ve neredeyse<br />
50 km genişliğinde olan Palawan<br />
Adası’ nın en güzel ve turistik bölgesi<br />
36/ <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Tüm mekanlar, masaları<br />
sandalyeleri plaja çıkarmış ve<br />
insanlar buralarda<br />
yiyip, içip eğleniyorlar.<br />
ise El Nido kasabası. Yalnız şunu belirtmekte<br />
fayda var, adanın en güzel<br />
kısmı sahili ve diğer adaları. İç tarafta<br />
ise oldukça dar sokaklar ve bu sokakları<br />
istila eden, insanları egzos dumanına<br />
boğan motosikletler var.<br />
Eveet, adadan bi’ lokmacık bahsettikten<br />
sonra gelelim Island Hopping’<br />
e. Sabah uyanıp da kahvaltı etmeden<br />
önce resepsiyona gidip Island Hopping<br />
için ne zaman yola çıkacağımızı sorduk.<br />
Resepsiyondaki görevli bayan da,<br />
muson fırtınaları başladı, çok rüzgar ve<br />
dalga var, o yüzden tüm etkinlikler iptal<br />
oldu, dedi. Tabii bunu duyunca bizim<br />
moraller sıfır. Asık suratlarla kahvaltıya<br />
oturduk ama bir yandan da başka hangi<br />
aktivitelere katılabileceğimize bakıyoruz.<br />
Görüyoruz ki Island Hopping ve<br />
dalış haricinde pek bir numara yok. Bir<br />
de zipine var ama o yarım günlük bir<br />
şey. Hem plan yapıyoruz hem de ara<br />
ara resepsiyonu yokluyoruz. Sonunda<br />
ısrarımıza dayanamayıp tekrar sahil<br />
güvenliği aradılar ve gezilere izin veril-
Gezi<br />
diğini öğrendiler.<br />
Havanın düzeldiğini öğrenen biz hemen<br />
sırt çantalarımızı alıp yola çıktık.<br />
Gezi teknesi otele çok yakın olan koydan<br />
kalkıyor. Sabahları deniz yükseldiği<br />
için bizi kıytırık kanolarla tekneye<br />
taşıdılar. Tekneler, örümcek tarzında,<br />
kenarlarında çıkıntıları olan, altları sığ<br />
ve dar tekneler. Anlayacağınız pek konforlu<br />
değiller. Fakat bu gezi sırasında<br />
öğrendik ki çok lüks ve güzel tekneler<br />
de var.<br />
Island Hopping için 4 – 5 farklı rota var.<br />
Hepsini listelemişler. Bizi A ve B rotasını<br />
harmanladık. Teknede sadece bizim<br />
ekip olduğu için kimse itiraz etmedi ve<br />
biz, güzel plajları olan ve rüzgara nispeten<br />
kapalı olan adaları tercih ettik.<br />
Daha öncesinde Phuket ve diğer adaları<br />
gören ben, Palawan bölgesindeki<br />
adaları görünce hayran kaldım. İlk olarak<br />
7 Commandos Island’ a gidiyoruz.<br />
Kireçtaşı kayalıklarının tuz ve rüzgardan<br />
dolayı yıpranıp şekillenen, yüksek<br />
kayalıklarının eteklerindeki muhteşem<br />
beyaz kum, tüm bu minik adaları muhteşem<br />
kılıyor. Önceki ismi İpil (apple)<br />
Island olan bu adaya, 7 tane komandonun<br />
olduğu bir gemi, fırtınada kontrolü<br />
kaybederek sürüklenmiş ve kayalıklara<br />
çarparak parçalanmış. Ancak ölen kimse<br />
olmamış. Bu olayın ardından adanın<br />
Palawan bölgesindeki<br />
adaları görünce<br />
hayran kaldım. İlk olarak 7<br />
Commandos Island’ a.<br />
ismi Seven Commandos Island olmuş.<br />
Seven Commandos Island’ da kahve<br />
içip bir şeyler atıştırmak için minik<br />
bir büfe var. Bir de sahildeki kocaman<br />
ağacık üzerine kurulmuş bir salıncak.<br />
Salıncağı görüp de dayanamayan bir<br />
teker teker binip, çok eğlendik. Adeta<br />
uçar gibi sallandığımız salıncaktan<br />
ayrılmak zor oldu. Yaklaşık yarım saat<br />
vakit geçirdikten sonra Big Lagoon’a<br />
doğru gidiyoruz.<br />
Big Lagoon, en popüler yerlerden biri<br />
çünkü kireçtaşı kayalıkları bir göl oluşturacak<br />
şekilde denizden yukarı yükselmiş<br />
ve kıyısında inci gibi beyaz kumuyla,<br />
masmavi bir denizi barındırıyor.<br />
Lagün böyle güzel olunca ziyaretçisi de<br />
bol oluyor tabii. O yüzden çok kalabalık<br />
olmadan önce Big Lagoon’u görelim<br />
dedik. İyi ki de öyle yapmışız.<br />
Lagünün iç kısmı o kadar güzel ki insanı<br />
adeta büyülüyor. İnternet arama<br />
motorlarına Palawan yazdığınızda, göreceğiniz<br />
fotoğraf ve videoların büyük<br />
çoğunluğu emin olun Big Lagoon’ da<br />
çekilmiştir. Bu muhteşem yerde biraz<br />
vakit geçirip deniz girmek istediğimiz<br />
için mola verdik. Hepimiz suya atlayıp<br />
muhteşem denizin ve lagünün keyfini<br />
çıkardık. Öncesinde Bali ve Phuket’ e<br />
de gitmiştim ancak Palawan hepsinden<br />
çok çok daha güzelmiş :)<br />
Biz daha Big Lagoon’a doyamadan tur<br />
rehberimiz, habire gidelim gidelim diye<br />
tutturdu. Daha gezecek çok yer var diye<br />
bize topladı hemen. Biz lagünün içine<br />
girdiğimizde, ortalık oldukça sakinken<br />
çıkarken sıra beklemek zorunda kaldık.<br />
Lagün girişi dar olduğu için tekneler bir<br />
birini beklemek zorunda kalıyor. Su da<br />
sığ olduğu için arada bir tekneler kuma<br />
oturuyor. Tabii bunda denizin de çekiliyor<br />
olmasının etkisi var.<br />
Big Lagoon’dan sonra sıra geldi Small<br />
Lagoon’ a ancak biz büyüğünü gördükten<br />
sonra küçüğüne gerek yok dedik<br />
ve yolu Secret Lagoon’a çevirdik. Tekne<br />
kıyıya demirledikten sonra buranın<br />
muhteşem denizinde yüzüp adada hindistan<br />
cevizi suyu içtik. Diğer tropik ülkelerde<br />
olduğu gibi Palawan’da da çok<br />
fazla hindistan cevizi ağacı var. O yüzden<br />
de her yerde Coco (hindistan cevizi)<br />
bulmak mümkün. Yalnız adadaki<br />
Coco’lar bizim marketlerde gördüklerimiz<br />
gibi küçük ve kahverengi değil. Kocaman<br />
ve yeşil renkli. İçi suyla dolu ve<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /37
Gezi<br />
çeperi incecik hindistan ceviziyle kaplı.<br />
Önce pala ile üst kısmını kesip bir pipet<br />
vasıtasıyla suyunu içiyorsunuz. Sonra<br />
da o kocaman Coco’yu ikiye böldürüp<br />
içini kaşıkla sıyırarak yiyiyorsunuz. Tadı<br />
muhteşem ve çok da sağlıklı. Adada<br />
Coco yemeğe doyamadık :)<br />
Biz deniz ve Coco’larla oyalanırken bizim<br />
öğle yemekleri de hazırlandı. Hemen<br />
adaya bir masa kuruldu. Balık,<br />
karides, pilav, kek vs. derken oldukça<br />
zengin bir masa donatıldı. Biz önce<br />
keke sonra da karideslere hücum ettik.<br />
İki tane kocaman balık ise kaldı ve yenmedi.<br />
Sıcak denizlerin balıkları lezzetli<br />
olmadığı için kimse balığı tercih etmedi.<br />
Tekir, barbun, istavrit ve hamsiye alışmış<br />
Türk insanını bu kocaman tatsız<br />
balıklar kesmiyor.<br />
Yemeğimizi yiyip denize de girdikten<br />
sonra bu sefer Snake Island’a doğru<br />
yola koyulduk.<br />
Bacuit Körfezi’nin kuytularında yer alan<br />
snake island’ın, yani yılan adasının<br />
aslında yılan ile hiç alakası yok. Sahil<br />
üzerindeki kum çıkıntısı, yılanı andırdığı<br />
için bu ismi almış. Yerel halk, buraya,<br />
yılan adası yerine Vigan Adası diyor.<br />
Bir de sahildeki kocaman<br />
ağacık üzerine<br />
kurulmuş bir salıncak.<br />
Sahildeki bu kum tepesi, Vigan Adası’nı<br />
Palawan’a bağlıyor. Snake Island, İztuzu<br />
plajını görenlere çok aşina gelecektir.<br />
Ancak burası daha temiz ve doğası<br />
muhteşem. Muğla ilinin Ortaca ilçesine<br />
bağlı olan Dalyan beldesi yakınlarında<br />
bulunan 4,5 km uzunluğa sahip olan İztuzu<br />
plajı, deniz suyu ile tatlı su arasında<br />
bulunan ender plajlardan biri. Snake<br />
Island da tatlı su olayı yok, okyanusun<br />
içinde bir kum çıkıntısı. Bu adanın bir<br />
başka özelliği ise kaju ağaçlarının burada<br />
çokca olması. Rehber bize çok var<br />
dedi ama ben bir tane bile göremedim.<br />
Sonrasında marketten almaya kalktığımızda<br />
da fiyatlarının çok yüksek olduğunu<br />
farkettim. Türkiye’ de kaju hem<br />
daha ucuz hem de daha lezzetli.<br />
Snake Island’a çıkıp, yukarıdan okyanuz<br />
manzarasını seyre koyulduk. Sonra<br />
da kum çıkıntısı üzerinde yer alan<br />
kafeye gidip birer Coco içtik. Ardından<br />
da tekneye doluşup yeni bir adaya<br />
doğru yol aldık. Bir sonraki yerin adını<br />
hatırlamıyorum ancak sahilde minik<br />
bir mağara girişi var. İsmi Cudugnon<br />
Cave. Mağara dediklerine bakmayın,<br />
yarım metre yüksekliği olan bir girişten<br />
sürünerek içeri giriyorsunuz ve karşınıza<br />
minik ancak yüksek bir boşluk çıkıyor.<br />
Herkes hevesle içeri giriyor ancak<br />
mağaradan ziyade bir oda gibi.<br />
Cudugnon Cave’in haricinde bir başka<br />
ilginç olan şey ise Matinloc Shrine.<br />
Matinloc Tapınağı, Matinloc Adası’nın<br />
batı kıyısındaki yükselen karstik kayalıkların<br />
eteklerinde saklanmış eski<br />
bir tapınak. Yerel halk oraya, Matinloc<br />
Meryem Ana Tapınağı diyor. 1982 yılında<br />
inşa edilmiş olan bu tapınağın iştir<br />
(ana binası boş ve terkedilmiş. Ancak<br />
turistlerin hala ilgisini çekiyor olacak ki,<br />
ziyaret edeneler var. Bir kısım insan<br />
burayı manevi ve kutsal bir yer olarak<br />
görürken çoğu kişi de gezmek, fotoğraf<br />
çekmek veya manzarası için buraya<br />
geliyor.<br />
Gezdiğimiz tüm adaları size tek tek<br />
anlatmayacağım. Ancak olur da siz de<br />
Island Hopping yapmak isterseniz, tur<br />
teknelerinden yardım alabilirsiniz. Biz<br />
sadece ahşap, örümcek şeklinde olan<br />
tekneler var sanıyorduk. Meğerse katamaran<br />
ve sürat motoru olan, daha lüks<br />
tekneler de varmış. Aklınızın bir kenarında<br />
bulunsun :)<br />
Island Hopping’den sonra otelimize<br />
dönüp duşumuzu aldık ve sonra tekrar<br />
yemek yemek için dışarı çıktık. Bu sefer<br />
yemeğimizi L’Assiette Bar & Restaurant<br />
isminde bir yerde yedik. L’Assiette<br />
diğer mekanlara nazaran biraz şık ve<br />
pahalı. Ancak yemekleri ve şarapları oldukça<br />
güzel. Yemek yenilecek mekanlar<br />
arasına ekleyebilirsiniz.<br />
L’Assiette’te yemeğimizi de yedikten<br />
sonra biraz turalayıp sonra otele döndük.<br />
Ertesi gün dalışa gidiyoruz.<br />
Dalış hocamız sevgili Mehmet Emre, bizim<br />
için Submariner Diving Center’dan<br />
bir günlük dalış organize etmişti. Biz de<br />
38 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Gezi<br />
bir gün öncesinden gidip formlarımızı<br />
doldurup, ön hazırlığımızı yaptık.<br />
Ertesi sabah malzemelerimizi alıp Submariner<br />
Diving Center’ a gittik. Hep birlikte<br />
tekneye binip, ilk dalış noktamız<br />
olan Miniloc Adası’na gittik. Yolda bizi<br />
hafif bir yağmur yakaladı ama çok uzun<br />
sürmedi. Muson yağmurları ve fırtınalarının<br />
başladığı döneme denk geldiğimiz<br />
için deniz oldukça dalgalıydı. Her şeye<br />
rağmen kuşanıp, dalış brifingimizi de<br />
aldıktan sonra dalışa başladık.<br />
El Nido’nun su altı faunası, Malapascua<br />
adasına nazaran çok farklı. El Nido’ da<br />
3 dalış yaptık, her biri aşağı yukarı 60<br />
dakika sürdü. En fazla 30 metrelere indik<br />
ve çoğunlukla balık sürüleri gördük.<br />
Üç dalışın üçü de mükemmeldi. Milyonlarca<br />
balığın arasına dalıp onlarla yüzmek,<br />
ormandaki bitki örtüsünü andıran<br />
mercanların üzerinden süzülmek, son<br />
derece keyifliydi. Tek bir sorun vardı o<br />
da görüş çok zayıftı. Su o kadar bulanıktı<br />
ki, 10 metre ileriyi zor görebiliyordunuz.<br />
Suyun bulanık olmasının sebebi<br />
ise planktonlar. Milyarlarca plankton<br />
suyun görüşünü çok çok düşürüyor.<br />
Ona rağmen Submariner Diving Center<br />
sayesinde çok keyifli 3 dalış yaptık.<br />
Dalışın ardından kıyıya dönüp keyif biralarımızı<br />
içtik. O sırada da Submariner<br />
El Nido’ da<br />
3 dalış yaptık, her biri aşağı<br />
yukarı 60 dakika<br />
Diving Center’da çalışan Bodrum’ lu bir<br />
Türk kardeşle tanıştık. 2 yıldır orada<br />
dalış eğitmenliği ve liderliği yapıyormuş.<br />
Sonrasında da otele dönüp, duş ardından<br />
yine yemek faslı :) Bu sefer ki<br />
mekan Happiness Beach Bar. Bence<br />
adanın en güzel dekore edilmiş mekanı,<br />
Happiness Beach Bar çünkü bar<br />
sandalyesi yok, onun yerine salıncak<br />
var. Barın önünde salıncaklar dizili,<br />
hem sallanıp hem de içiyorsunuz. İnanılmaz<br />
eğlenceli bir yer. Happiness<br />
Beach Bar, Lübnan restaurantı, falafel,<br />
humus vs gibi yemekler var. Ben o<br />
tarz sevmediğim için ton balıklı salata<br />
yemekle yetindim. Ton balıklı salata bir<br />
şeye benzemiyordu ancak oranın lokal<br />
birası Boodmo çok şahaneydi. Boodmo<br />
haricinde çok güzel kokteyller de vardı<br />
tabii. Bir şeyler içmek için oldukça keyifli<br />
bir mekan.<br />
Boodmo’larımızı içtikten sonra bir de<br />
dondurma alıp otele döndük. Ertesi gün<br />
zipline ve şelale gezisi var :)<br />
Ertesi sabah bir minibüs kiralayıp içine<br />
doluştuk ve Palawan Zipline Adventure<br />
Inc. İsimli mekana doğru yola çıktık.<br />
Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun<br />
ardından şöför bizi bıraktı ve yukarı<br />
doğru yürümemiz tembih etti. Sonra da<br />
buluşacağımız yeri tarif edip gitti.<br />
Minibüsten inen bizler, oldukça dik bir<br />
yokuşu nefes nefese tırmandıktan sonra<br />
Palawan Zipline Adventure Inc.’e<br />
vardık. Zipline, Palawan Adası ile Depeldet<br />
Island arasına çekilmiş, çelik<br />
halatlardan ibaret. Yan yana duran iki<br />
tane çelik halat var, bu halatların diğer<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /39
Gezi<br />
ucu, 1400 metre uzaklıktaki Depeldet<br />
Island’da. Halatlar oldukça yüksekte<br />
olduğu için ilk başta insanı ürkütüyor.<br />
Biz de ilk başta ürküp vazgeçiyorduk ki<br />
“amaaaann, bir daha mı geleceğiz, binelim<br />
gitsin” dedik. Önce gidip ismimizi<br />
yazdırıp, parayı ödedik (500 PHP- tek<br />
gidiş), sonra da gerekli ekipmanları kuşandık.<br />
Hepimiz eşleşip, sırayla zipline’<br />
den kaymaya başladık. Ancak ben kayarken<br />
şöyle bir sorun oldu. Ağırlığım<br />
az olduğu için zipline’ın orta yerinde<br />
hızım azaldı ve denizin üzerinde asılı<br />
kaldım :) Sonra oradan bir görevli, kendini<br />
elleriyle çekiştirerek beni almaya<br />
geldi. Aslında eldivenim olsaydı ben de<br />
yapabilirdim. Havada asılı kalmışken<br />
ben de manzaranın tadını çıkardım azıcık.<br />
Depeldet Island’a vardıktan sonra<br />
sahil kısmına yürüyüp tekrar Palawan’a<br />
geçmemiz gerekiyor. Çünkü şöför gelip<br />
bizi alacak. İki ada arasında, Depeldet<br />
Island Marine Sanctuary denen yer var.<br />
Burası da aynı Snake Island’daki gibi<br />
bir kum çıkıntısı, iki adayı birbirine bağlıyor.<br />
Akşama doğru sular çekildiği için<br />
orası yürünecek duruma geliyor. Ancak<br />
biz sabah sabah, deniz yüksekken gittiğimiz<br />
için belimize kadar suya girmek<br />
zorunda kaldık. Sonra da arkasından bir<br />
yağmur başladı. Biraz dinlenip, üzerimizi<br />
değiştirmek için adanın kıyısındaki<br />
Las Cabanas Beach Resort isimli otele<br />
sığındık. İyi ki de öyle yapmışız çünkü<br />
40 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Ağırlığım az olduğu için<br />
zipline’ın orta yerinde<br />
hızım azaldı ve denizin<br />
üzerinde asılı kaldım :)<br />
Las Cabanas Beach Resort muhteşem<br />
bir yerdi. Cennet desem olur yani. Hemen<br />
ıslak kıyafetleri çıkarıp (Filipinler’<br />
de su geçirmeyen çantalar satılıyor.<br />
Yedek eşya taşımak için hepimiz birer<br />
tane almıştık. Filipinler’ de böyle şeyler<br />
taşımak şart) kurularını giydik sonra<br />
da Filipinler’ in lokal birası San Miguel<br />
söyledik.Filipinler’in meşhur birası, San<br />
Miguel. İki çeşidi var, biri Pale Pilsen diğeri<br />
ise Light. Yalnız Light adına aldanmayın,<br />
alkol oranı az değil, kalori oranı<br />
az. Las Cabanas Beach Resort’da biralarımızı<br />
içip keyif yaptıktan sonra şöför<br />
kardeşle buluşmak için yola düştük<br />
ancak hiç kimsenin gidesi yoktu. Şöför<br />
abiyle buluştuktan sonra tekrar arabalara<br />
doluşup, şelalelerin olduğu trekking<br />
bölgesine doğru yola koyulduk.<br />
Filipinlerde, görülecek, gezilecek, bir<br />
sürü şelale var. Bizim gittiğimiz adı Kuyawyaw<br />
Falls. Ancak oraya ulaşmak<br />
için yine epey bir tırmanmak zorunda<br />
kaldık. Kuyawyaw Falls, o rotadaki ilk<br />
şelale, sonrasında 2 tane daha var. Bizim<br />
arkadaşlar dayanamayıp, atladılar<br />
suya. Arkadaşlar serinleyip de sudan<br />
çıkınca diğer şelaleye doğru tırmanışa<br />
geçtik. Kuyawyaw Falls’a rehbersiz<br />
giriş yasak. İlla ki girişte rehber almak<br />
zorundasınız. Zaten almamışsanız oradan<br />
pek çıkma şansınız yok. Dağ taş<br />
tırmanıp, zor şartlar altında ikinci şelaleye<br />
de vardık nihayet. Bizden önce<br />
Japon kardeşler varmış oraya. 1 metre<br />
suda hepsi can yeleği giymiş vaziyette<br />
takılıyorlar. Bizimkileri düşünüyorum<br />
da, mümkün değil onları giymeleri. Can<br />
yeleğni bırakın, biz parmak arası terlikle<br />
tırmandık o yokuşu.<br />
Tırmana tırmana üçüncü şelaleyi de<br />
gördük ve sonra geldi dönüş yoluna.<br />
Her tırmanışın bir inişi var hesabı. Ancak<br />
iniş tırmanmaktan daha zor. Habire<br />
ayağı kayıyor insanın. O yüzden aklınızda<br />
bulunsun, su geçirmeyen çantanızda<br />
bir tane de spor ayakkabı taşıyın.<br />
Tek parça halinde, bizi getiren aracın<br />
yanına vardığımızda, hepimizin yüzünde<br />
başarmış olmanın verdiği mutluluk<br />
vardı :) Şelale gezisinden sonra yine<br />
otele gidiş, duş vs. ve yine dışarı çıkıyoruz.<br />
Bu sefer İtalyan Restaurant’<br />
a gideceğiz. İsmi, Trattoria Altrove.<br />
Gittiğimizde önü inanılmaz kalabalıktı.<br />
Mecburen sıra bekledik. Trattoria Altrove,<br />
bir binanın ikinci katında. Yukarıya,<br />
dışardan merdivenlerle çıkılıyor ama<br />
yalın ayak. İçeriye ayakkabılarla girmek<br />
yasak. Ayrıca içerisi de çok karanlık.<br />
Bir sürü sıra bekle, sonra da yalın<br />
ayak, karanlıkta otur. Ben hiç sevmedim<br />
mekanı. Alt tarafı makarna yemek<br />
için o eziyeti çekmeye değimez. Zaten<br />
makarnaya da kuş kondurmuyorlar, sıradan<br />
bir makarna. Trattoria Altrove yerine,<br />
Mezzanine El Nido tercih edilebilir<br />
bence. Hep şık hem de aydınlık bir yer.<br />
Yemeğimizi de yedikten sonra, El Nido’<br />
da son turlarımızı atmak için dolanmaya<br />
başladık. Ertesi gün, Balina Köpekbalıkları<br />
dalmak için Cebu Oslob’ a döneceğiz<br />
:)<br />
Bir sonra ki ay da Balina Köpekbalıkları<br />
yazısı var :)
Game On<br />
Detroit: Become H<br />
Ali Erdem Ekşioğlu<br />
3 Yaşam, 3 Mücadele, 3 Hikaye<br />
Oyunun ana karakterleri olan Kara,<br />
Connor ve Markus'ın hikayelerini yazmak<br />
sizin elinizde.<br />
Melodramatik Aksiyon<br />
Quantic Dream'in oyun dünyasına<br />
tanıştırdığı aksiyon yüklü melodramatik<br />
oyunlara yeni ve vurucu bir örnek.
uman...<br />
GameOn Youtube: http://www.youtube.com/user/meaGameOn<br />
Yakın, Karanlık bir Gelecek Duygu Yüklü, Sorgulatıcı bir<br />
Teknolojik gelişmelerin günlük hayata Hikaye<br />
geçişinin hızının en yüksek olduğu İnsanlığınızı teste sunan Detroit: Become<br />
günümüzde, günlük hayatımızı yeniden Human, güçlü karakter ve hikaye yazımı<br />
tasarlayan bir Detroit evreni.<br />
ile sizi konsolunuza bağlayacak.
Gameon<br />
Quantic Dream Stüdyolarının<br />
karanlık bilim kurgu oyunu Detroit:<br />
Become Huma oyuncular ile buluştu.<br />
Quantic Dream'den bekleneceği<br />
üzerine seçim bazlı bir melodrama<br />
hikayesi olarak tanımlayabileceğimiz<br />
oyunda oyuncular Connor, Kara ve<br />
Markus isimli üç android karakterin<br />
hikayelerinşi kontrol ediyor.<br />
Programlamalarından sapan ve<br />
sahiplerine baş kaldıran androidleri<br />
soruşturmak için görevlendirilen<br />
Connor'ın hikayesini takip ederken,<br />
oyuncu dedektiflik görevlerini<br />
üstleniyor. Oyun sizi olay yeri<br />
inceleme, bulgularınızdan çıkarım<br />
geliştirme, şüpheli okuma gibi<br />
konularda sizi test ederken, her<br />
karakterde olduğu gibi ahlaki çizginizi<br />
belli etmenize neden oluyor?<br />
Programlamasında oluşan sapma<br />
sonucu küçük bir kızın sorumluluğunu<br />
üstlenen Kara ise, araştırmadan çok<br />
kaçışta olduğunuz bir hikaye. Kara<br />
ve Alice'in kalacak güvenli bir yer<br />
bulma mücadelesi, seçimlerinize<br />
göre oyunun daha duygusal ve daha<br />
gergin anlarını barındırıyor. Connor<br />
ve Markus'un hikayeleri arasındaki<br />
geçişi yumuşatan ve hikayenin diğer<br />
yönlerine de yeni anlamlar katan bu<br />
iki karakter amaçlarının kesinliği ile<br />
oyuncunun üzerindeki ahlaki seçim<br />
44 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong><br />
Sizin için deneyimleyip<br />
montajladığımız<br />
review videosunu<br />
http://www.youtube.com/user/meaGameOn<br />
adresinden izleyebilirsiniz.<br />
yapma yükünü biraz kaldırsa da yine<br />
de varlığını hissettiriyor.<br />
Benim gözümde oyunun akışını<br />
belirleyen Markus, bir bakıcı android<br />
iken programında oluşan sapma<br />
sonucu başka androidleri serbest<br />
bırakmayı kendine görev ediniyor.<br />
Oyunun birçok kırılma anının<br />
yaşandığı bu hikaye oyuncunun<br />
içindeki gerçek kişiliği ortaya<br />
çıkarmakta da birebir. Bütün seçimler<br />
boyunca kendinizi bir psikolojik<br />
değerlendirme testinde hissedeceğiniz<br />
hikaye aynı zamanda oyunun en<br />
aksiyon dolu ve sonuç yüklü anlarını<br />
da içinde barındırıyor. Connor bireysel<br />
ahlakınızı, Kara şevkatinizi sınarken,<br />
Markus toplumsal bilincinizi teste<br />
sunmakta.<br />
Sürükleyici dramatik hikayesiyle<br />
sizi büyüleyen Detroit evrenindeki<br />
mantık hatalarını görebilmek için<br />
birkaç adım geriye atıp oyunu tekrar<br />
değerlendirmeniz gerekiyor. Bu<br />
açıklar hikayenin akışını bozmasa<br />
da, diğer yolları görmek için tekrar<br />
oynadığınızda gözünüze batabiliyor.<br />
Detroit: Become Human türünün en<br />
iyi örneği dersek yanlış olmaz,Quantic<br />
Dream ve oyun sever herkesin<br />
seveceği bir oyun.
Gameon<br />
Fortnite’tan Güncelleme...<br />
Epic Games’in oyunu Fortnite, 5.30 güncellemesiyle yeni<br />
içeriklere kavuştu. Güncelleme oyuna iki özel eşya ve sınırlı<br />
süreli iki oyun modu getiriyor.<br />
Şok Dalgası Bombası ve Pratik Yırtık<br />
Oyunculara düşme hasarı almadan uzak mesafelere atlama<br />
imkânı veren Şok Dalgası Bombası, rakip oyuncuların<br />
dengesini bozup onları avlamaya da yarıyor. Bombanın şok<br />
dalgası o kadar güçlü ki, rakiplere karşı kullanıldığında onları<br />
savurup duvarların içinden geçmelerine neden olabiliyor.<br />
Bomba; takım arkadaşlarına, araçlara ve rakiplere çarptığında<br />
onlara düşme hasarı vermiyor. İkili olarak düşen Şok<br />
Dalgası Bombası’ndan en fazla altı tanesi çantada taşınabiliyor.<br />
Fortnite’ın 5.30 güncellemesinin oyuna eklediği bir<br />
diğer eşya ise Pratik Yırtık adlı bir küre. Kullanıldığında 10<br />
saniye boyunca haritada kalan yırtıklar bu süre içinde takım<br />
arkadaşları ve diğer oyuncular tarafından da kullanılabiliyor.<br />
Yeni Modlar: 50’ye 50 Som Altın ve Skorun Zaferi<br />
5.30 güncellemesinin oyuna getirdiği ilginç ve eğlenceli bir<br />
mod olan 50’ye 50 Som Altın, şartları biraz daha dengeli<br />
hale getirerek yalnızca en becerikli oyuncuların hayatta<br />
kalabileceği bir ortam sunuyor. Bu sınırlı süreli modda tüm<br />
eşyalar sarı renkli, yani efsanevi sınıfta. Oynanışı 50’ye 50<br />
modla aynı olan bu oyunda herkes aynı türde eşyalara sahip<br />
olduğundan bileği güçlü, refleksleri hızlı olan hayatta kalıyor.<br />
Güncellemenin oyuna eklediği diğer mod olan Skorun<br />
Zaferi’nde kazanmanın yoluysa haritadaki tüm oyuncuları<br />
avlamak yerine belirli bir puana ulaşmaktan geçiyor. Güncelleme<br />
hakkında ayrıntılı bilgi için<br />
https://www.epicgames.com/fortnite/tr/patch-notes/v5-30<br />
adresini ziyaret edin.<br />
Mount & Blade II: Bannerlord...<br />
TaleWorlds Entertainment’ın dünyanın her yerinde milyonlarca<br />
oyuncu tarafından heyecanla beklenen oyunu Mount<br />
& Blade II: Bannerlord, dünyanın en büyük dijital oyun<br />
fuarı gamescom’da yerli ve yabancı basın mensuplarının<br />
beğenisine sunuluyor<br />
Geliştiricisi olduğu Mount & Blade serisiyle dünyanın her yerinden<br />
milyonlarca oyuncunun sevgisini kazanmayı başaran<br />
Ankara merkezli oyun stüdyosu TaleWorlds Entertainment,<br />
serinin son oyunu Mount & Blade II: Bannerlord’u dünyanın<br />
en büyük dijital oyun fuarı gamescom’da bugün görücüye<br />
çıkarıyor. Dünyanın her yerinden basın mensuplarının bizzat<br />
deneyebilecekleri tek kişilik senaryo modu ilk kez gamescom<br />
2018’de gösterilecek. Tek kişilik senaryo modunu deneyen<br />
basın mensupları Mount & Blade II’nin dünyasını arzu ettikleri<br />
gibi keşfedebilecekler. Demo gösterimine katılan gazeteci<br />
ve editörler geliştirici ekibin önceden hazırlamış olduğu<br />
karakterlerden birini seçerek bugüne dek oluşturulmuş en<br />
etkileyici oyun dünyalarından birinde özgürce hareket etmenin<br />
tadını çıkaracaklar.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> / 45
Kültür - Sanat<br />
Horst: Moda ve Portreler...<br />
Leica Gallery İstanbul, Horst P. HorstEstate ve The Art Design<br />
Project işbirliği ile 13 Eylül – 24 Kasım tarihleri arasında<br />
moda ve portre fotoğrafçılığında “Işık Ustası”olarak bilinen<br />
Horst P. Horst’un “Horst: Moda ve Portreler” başlıklı<br />
Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.<br />
Doğuş’tan İyi Bir Gelecek, Doğuş ile Gelecek vizyonuyla<br />
kültür ve sanatın gelişimine önemli katkılar sağlayan Doğuş<br />
Grubu’nun LeicaCamera AG işbirliğiyle İstanbul’a taşıdığı<br />
Leica Gallery, moda ve portre fotoğrafçılığında IrvingPenn<br />
ve Richard Avedon ile 20.yüzyılın öncü isimleri arasında<br />
yer alan “Işık Ustası” Horst P. Horst’u ağırlıyor. Horst P.<br />
Horst’un“Horst: Moda ve Portreler” başlıklı Türkiye’deki ilk<br />
kişisel sergisi, 13 Eylül – 24 Kasım tarihleri arasında Leica<br />
Gallery İstanbul’da sanatseverlerle buluşuyor.<br />
Horst P. Horst Estate ve The Art Design Project Miami<br />
işbirliğiyle gerçekleştirilen sergide; Horst’unYves Saint<br />
Laurent, CyTwombly, Paloma Picasso, MarellaAgnelli,<br />
EmilioPucci, ElsaPeretti, DianevonFurstenberg portreleri<br />
sergileniyor.<br />
Alberto Manguel<br />
Dönüş...<br />
Kırmızı<br />
Yayınevi’nden<br />
Manguel<br />
Kedi<br />
Alberto-<br />
okurlarınayaz<br />
mevsiminde tatlı bir sürpriz.<br />
Dönüş aynı zamanda<br />
Türkçede bir ilk.<br />
Tüm dünyada olduğu<br />
gibi Türkiye’de de hatırı<br />
sayılır bir okur kitlesine<br />
sahip olan usta yazar<br />
Alberto Manguel’in<br />
daha önce İspanyolca,<br />
İtalyanca, Fransızca, Almanca, Portekizce ve Arapça<br />
gibi dillere çevrilen ustalıklı novellası Dönüş, Ülker<br />
İnce’nin çevirisiyle ilk defa Türkçede.Manguel’in diğer<br />
novellasıAyrıntılara Âşık Adamda yakında yine Ülker<br />
İnce’nin çevirisiyle Kırmızı Kedi etiketiyle okurlarıyla<br />
buluşacak.<br />
Iskarta Hayatlar...<br />
Ekonomik ve teknolojik ilerlemenin<br />
yan ürünlerinden biri<br />
de ihtiyaç fazlası, gereksiz,<br />
ıskartaya çıkarılmış, faydası<br />
olmadığı gibi sırtımıza yük olan<br />
insanlar. Sanayi Devrimi’nde<br />
yeni üretim yöntemlerinin<br />
bulunması bir yandan da geleneksel<br />
mesleklerin gerilemesine,<br />
atıkların çoğalmasına, sürekli<br />
büyüyen bir “atık insan” ve “insan atığı” sorununa yol<br />
açtı. Geçmişte “gelişmiş ülkeler”, “atık insan”larını ihraç<br />
edebildikleri uzak, ıssız topraklar bulabildiler. Günümüzde,<br />
küreselleşme ve teknolojideki hızlı ilerlemeyle birlikte<br />
atık insan ve insan atığı üretimi yeryüzünün bütün<br />
köşelerine yayılmış durumda. “Yerel” sorunlara “küresel”<br />
çözümler bulmak giderek imkânsızlaşırken, atık<br />
insanların göç yolları tersine dönüyor, kendi ülkelerinin<br />
atıkları olan sığınmacılar ve göçmenler, siyasetçilerin<br />
mahir elleriyle “güvenlik endişeleri”ne kılıf yapılıyor.<br />
46 / <strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong>
Kültür - Sanat<br />
Islık Çalan Adam...<br />
Doğuş Grubu’nun 2016 yılında Ara Güler’le yaptığı işbirliği<br />
sonucu kurulan Ara Güler Müzesi, usta sanatçının arşivindenderlenen<br />
“Islık Çalan Adam” sergisi ile Ara Güler’in<br />
doğum günü olan 16 Ağustos’ta ziyarete açıldı. İstanbul<br />
bomontiada’da sanatseverlerle buluşan müze, Türkiye’de<br />
uluslararası niteliğe sahip ilk fotoğraf müzesi olma özelliğini<br />
de taşıyor.<br />
Doğuş Grubu Sanat Danışmanı Çağla Saraç liderliğinde<br />
iki yıldır çalışmalarını sürdüren arşiv ekibi, Ara Güler’in<br />
yüzbinlerce eserinin tasnif, envanter, koruma, sayısallaştırma<br />
ve indeksleme işlemlerini yürütüyor. Arşiv koleksiyonlarının<br />
önümüzdeki dönemde bir portal üzerinden fotoğraf<br />
meraklıları ve araştırmacılara açık hale getirilmesi<br />
hedefleniyor.<br />
Ara Güler Müzesi’nin açılışı, iş, sanat ve siyaset dünyasından<br />
seçkin konukların katılımıyla gerçekleşti.Açılışta<br />
konuşan Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan, Ara Güler’le<br />
dünyada benzeri olmayan bir işbirliğine imza atıklarına<br />
işaret etti.<br />
Vadistanbul Jolly Joker Eylül Ayı...<br />
Vadistanbul’da bulunan Jolly Joker Eylül ayında birbirinden<br />
başarılı sanatçıları müzikseverlerle buluşturuyor. Etkinlik<br />
takvimi şöyle;<br />
1 Eylül Cumartesi, saat 22.00’de Levent Yüksel<br />
7 Eylül Cuma, saat 22.00’de Selami Şahin<br />
8 Eylül Cumartesi, saat 22.00’de Ceylan Ertem<br />
14 Eylül Cuma, saat 22.00’de Gökhan Türkmen<br />
15 Eylül Cumartesi, saat 22.00’de Koray Avcı<br />
21 Eylül Cuma, saat: 22.00’de Hakan Altun<br />
22 Eylül Cumartesi, saat 22.00’de Gökhan Tepe<br />
28 Eylül Cuma, saat 22.00’de Yaşar<br />
29 Eylül Cumartesi, saat 22.00’de Teoman<br />
Rock müziğinin başarılı temsilcisi Teoman Jolly Joker<br />
Vadistanbul’da geçmişten bugüne en sevilen şarkılarını<br />
seslendirecek.<br />
<strong>marketing</strong> <strong>europe</strong> & <strong>anatolia</strong> /47