You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Life Magazin<br />
grubumuz da vardı. Tiyatroyla da ilgiliydim<br />
ama zamanımızı müzik alıyordu. O yıllarda<br />
Avrupa’da olmakla Türkiye’de olmak arasında<br />
çok fazla uçurum vardı. Doğru dürüst<br />
müzik aleti yoktu, kayıt cihazları yoktu,<br />
anfiler yoktu. Bunları mecburen Avrupa’dan<br />
sipariş veriyorduk. Tam da bu dönemim<br />
Kadıköy’de geçti.<br />
Okul sonrası Kadıköy’le olan ilişkiniz<br />
nasıl devam etti?<br />
Üniversiteyi bitirip iş hayatına adım atmaya<br />
çalışırken, kitap çevirileri yapmayı planlıyordum.<br />
Yolum yeniden Kadıköy sınırları içine<br />
düştü. 1975-78 yılları arasında Bostancı ve<br />
Kalamış semtlerinde yaşadım. Yani Kadıköylüyüm<br />
diyebilirim.<br />
Lise zamanlarınızda hem okuldan<br />
hem de çevre okullardan ve o zamanın<br />
Kadıköy’ünden, ana akım müzikten<br />
uzak, Türkiye için alternatif olacak müzik<br />
akımının öncüleri yetişti. Sen, Fikret<br />
Kızılok, Barış Manço, Mazhar Alanson,<br />
Fuat Güner, Özkan Uğur gibi isimlerle aynı<br />
dönemde Kadıköy bölgesinde müziğe<br />
başladınız. Bu isimlerin Kadıköy’de<br />
yetişmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
‘Kadıköylülük’ diye bir tabir ne kadar var<br />
bilmiyorum ama 60’lı yıllarda Kadıköy, Avrupa<br />
Yakası’nda yaşayanların yazlık olarak tercih<br />
ettikleri bir bölgeydi. İnsanlar yazın yazlık<br />
için buraya gelir, 3-5 ay burada yaşarlardı.<br />
Kadıköy’de bir yaz havası hâkimdi daima. Yaz<br />
havası olduğu için o dönemin gençleri olarak<br />
da bizler daima sahillerde, deniz kenarlarında<br />
bir araya gelip, çalıp söylerdik. Açıkçası rahat<br />
bir ortamımız vardı ve bence bu rahatlık, müziği<br />
rahat ve özgürce yapmamıza neden oldu.<br />
Çünkü Kadıköy kültür seviyesi yüksek, eğitimli<br />
kadın ve erkeğin bir arada özgürce yaşadığı<br />
bir yerdi, hâlâ da öyle. İnanın bizim müzik<br />
yaşamımızın ilerlemesinin nedenidir bu. Tabii<br />
burada okuduğumuz okulların kalitesi de müziğimize<br />
etki yaptı. Hepsi birleşince sanırım<br />
bizler müzik yapıp, bu işi sürdürebildik.<br />
Sizler çalıp söylerken Ali Kocatepe ile<br />
karşılaşıyorsunuz ve size plak yapmaya<br />
karar veriyor. Yıl 1974... Bu süreç nasıl<br />
ilerledi?<br />
Ali Kocatepe’den evvel 1971 yılında bir<br />
45’lik yaptım aslında. “Anlamsız” ve “Yüzünü<br />
Dökme Küçük Kız” gibi parçalar vardı. Sonra<br />
Ali, plak şirketini kurduğu zaman benimle<br />
albüm yapmak istedi. Benim yaptığım müzik<br />
o zaman da Türkiye’deki ana akım müzikten<br />
fazlasıyla uzak, o dinleyici kesimine hitap<br />
etmeyen bir tarzdı. Ali’yi uyardım aslında, bir<br />
tiraj yakalaması zordu. Fakat Ali ısrarlıydı. Albümü<br />
yaptık ancak dediğim gibi o ana akım<br />
müzik içinde yer edinmedi o dönem. Belli bir<br />
kitle oldu dinleyicisi. Aslında benim kişisel<br />
amacım da o kitleydi. Fakat bir yapımcı için<br />
riskli bir durumdu. O dönem itibariyle ses getirmeyen<br />
albüm ve ben, yıllar içinde sanırım<br />
alttan alta demlenmeye, yavaş yavaş büyümeye<br />
başladım ki o ilk albüm beni buralara<br />
getirdi ve hâlâ da dinlenen bir albüm.<br />
1974 yılından sonra 1990’a kadar albüm<br />
de yapmadınız üstelik...<br />
Evet ama Fikret Kızılok’la birlikte Çekirdek<br />
Sanatevi içindeki kayıtlardan oluşan birlikte<br />
bir çalışma çıktı 1986’da. Benim solo albümüm<br />
değildi tabi.<br />
1974’ten sonra 1990 yılında çıkan ikinci<br />
albüm çalışmanız “İkinci Perde”yi<br />
doğurdu diyebilir miyiz Çekirdek<br />
Sanatevi için?<br />
Kısmen denebilir. 1990 yılı artık Fikret ile yollarımızın<br />
müzikal olarak ayrıldığı bir dönemdi.<br />
O dönemden sonra benim müzikal anlamda<br />
biriken işlerimin ürünü oldu “İkinci Perde”.<br />
Dile kolay, 16 yıl ara vermiştim. Aslında ekonomik<br />
nedenlerden dolayı mecburi bir alan<br />
değiştirmeydi benimki. Röportajda da dile<br />
getirdiğim gibi ana akım müzikten uzak bir<br />
çalışma yapıyordum ve o dönemler para kazanamazdım.<br />
Derken, 1990’da “İkinci Perde”,<br />
sonra “Oyuna Devam”, “Eski Defterler”, “Light”,<br />
“Gece Yalanları” gibi albümler devam etti. Bu<br />
arada bir de tribute albümü yapıldı.<br />
Bülent Ağabey, sen ve senin içinde<br />
olduğun müziğin temsilcileri için ben<br />
şarkıcı kavramı değil de “anlatıcı”<br />
kavramını kullanıyorum. Şarkıcı, sizler<br />
için hafif bir tanımlama. Sen, benim için<br />
müzikli bir hikâye anlatıcısısın. Bizlere<br />
kent hikâyeni anlatıyorsun. Biz de bu<br />
hikâye içinde düşünüp gidiyoruz.<br />
Doğru bir tanımlama. Türk popüler müzik<br />
geleneğinde şarkı yazıcılığı yeni bir kavram<br />
aslında... Geleneksel müziğimizdeki<br />
ozanlarımız, bu şarkı yazıcılığı kavramını<br />
çok iyi icra ediyorlardı. Fakat bunu folklorik<br />
öğelerle yapıyorlardı. Bizim yaptığımız ise<br />
bir kent müziği. Kent müziğinin yorumunu<br />
yapıyoruz. Dolayısıyla, şarkı yazarlığı işi şöhreti<br />
de getirebilir. Genel olarak gerçek şarkı<br />
yazarı, hit parça üretmez. Öyle bir gayesi<br />
yoktur. Onları bir kitap okur gibi dinlersin,<br />
o zevki alırsın adeta.<br />
Ortaçgil müziğinden bahsediyorsunuz<br />
devamlı. Bu müziğin oluşumunda en az<br />
20 yıldır aynı müzisyenlerle, aynı plak<br />
şirketiyle, aynı menajerle çalışmanızın<br />
etkisi vardır diye düşünüyorum.<br />
Bu tarz koşullarda birbirine yakın insanlar<br />
bir şekilde buluşuyor ve hemen dayanışma<br />
içerisine giriyorlar. Örneğin, Erkan Oğur ile<br />
çocukluktan beri tanışıyoruz. Baki Duyarlar,<br />
Cem Aksel 20 yılı aşkındır bir arada olduğum<br />
üst düzey müzisyenler. Albümlerim<br />
Ada Müzik etiketiyle çıkıyor. Dolayısıyla,<br />
Ortaçgil müziğinin öğeleri onlar da. Biz bir<br />
arada olmaktan çok keyif alıyoruz.<br />
Ada Müzik’in “Burada Müzik Var”<br />
konserleri için Moda Kayıkhane’de,<br />
yani yıllar sonra Ortaçgil müziğinin<br />
temellerini attığın Kadıköy’de<br />
sahne alıyorsun. Kadıköy’deki son<br />
birkaç yıldaki müzik iklimini, konser<br />
mekânlarını ve dinleyici kitlesini,<br />
senin okul zamanlarına göre nasıl<br />
değerlendiriyorsun?<br />
Bir dönem Taksim bu işin merkeziyken,<br />
artık Kadıköy’e kaydı. Çünkü, Kadıköy<br />
nüfusu müziğe yatkın bir kitleye sahip.<br />
Üniversiteli gençlerin vakit geçirdiği bir yer<br />
oldu Kadıköy. Taksim sonrası müzik çalışmaları<br />
için Kadıköy, güzel merkez... Moda<br />
Kayıkhane, Sahne, Dorock XL gibi yerler,<br />
biz müzisyenler için önemli konser mekânları.<br />
İyi bir kitleyle buluşuyoruz buralarda.<br />
Kadıköy’deki müzik iklimi, bizim gençlik<br />
zamanlarımıza döndü.<br />
Kasım & Aralık 2018 kadikoylife.com : 97