Pharma january/February 2020
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
January February 2020
Great Prize from UK to ORSA
2019 Technology Award was presented to ORSA
as the Best Manufacturer of Orthopedic Support
products by GHP (Global Health & Pharma)
Publisher
H. Ferruh IŞIK
on behalf of
İSTMAG Magazin Gazetecilik
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
Managing Editor
(Responsible)
Mehmet SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
Editors
Duygu SAZAN
duygu.sazan@img.com.tr
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Graphic & Design
Tayfun AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
Advertising Coordinator
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Foreign Relations Manager
İsmail ÇAKIR
ismail.cakir@img.com.tr
IT Manager
İMG Bilgi Teknolojileri
web@img.com.tr
Accounting Manager
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
Finance Manager
Yusuf Demirkazık
yusuf.demirkazik@img.com.tr
Subscription
İsmail ÖZÇELİK
ismail.özcelik@img.com.tr
Head Office
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim
Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1
34197 Yenibosna / İstanbul /
Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
Printing
İhlas Gazetecilik A.Ş
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza NO: 11/A 41
Yenibosna / İstanbul / TURKEY
Tel: 0 212 454 30 00
Index
İçindekiler
10
Great Success from ORSA
ORSA’dan Büyük Başarı
14
Turkey Chemical Exports Grows
Türkiye İhracatta Kimya ile Büyüyor
18
Nobel Pharmaceuticals Continues Strategic Business Cooperation
with Uzbekistan, Where It Made Its First Foreign Investment!
Nobel İlaç, İlk Yurtdışı Yatırımını Yaptığı Özbekistan ile Stratejik İş
Birliklerini Sürdürmeye Devam Ediyor!
26
AHEF: Warning for Causes Unless the Vaccine
AHEF: Aşı Olunmaması Halinde Karşılaşılabilecek
Durumlar İçin Uyarıyor
38
Patient Associations from 8 countries met in Istanbul
8 ülkenin hasta dernekleri İstanbul’da bir araya geldi
44
Biocodex Turkey Takes Firm Steps towards
Its Goals in Its 10th Year
Biocodex Türkiye 10. Yılında Hedeflerine
Emin Adımlarla İlerliyor
55
Never Make These 8 Mistakes When Your Child is Ignited!
Çocuğunuz Ateşlendiğinde Bu 8 Hatayı Asla Yapmayın!
Letter From the Editor
Sağlığa İltifat
Yaşantımıza İlham
Olsun!
2020 yılına güzel dileklerle ‘merhaba’ dedik… Eminim
herkesin gönlüne göre farklı dilekleri vardır ama
hepimizin dilediği en büyük lütuf, sağlıktır.
Geçtiğimiz yıl sonunda, sağlık endüstrisindeki ve ilaç
sanayindeki gelişmeler bayrağı gelecek zaman
hedeflerimize devretti. Ve bu yıl da kongrelerle,
toplantılarla verimli yol haritalarının çizildiği, etkili iş
birliklerinin geliştirildiği, sektör sorunlarının çözümlerine
yönelik stratejilerin konuşulduğu bir yıl olarak
hayatlarımızda yerini almaya çoktan başladı.
Tıbbi cihaz, ilaç, kan ürünleri ve aşı üretiminde
yerlileşmenin arttırılmasına yönelik çalışmalar hız
kazandı. Tüm bu gelişmeler ile maddi ve manevi
kazanımlarımız da gün geçtikçe arttı. İlerleyen süreçte de
millileşme çalışmalarımız ile birlikte ilaç sanayindeki
üretim kapasitemiz artacak ve buna bağlı olarak da
nitelikli iş gücü istihdam oranımız yükselecek. İlaveten,
yalnızca Hepatit-A aşısının yerlileşmesiyle kamu
maliyesine 10 yıl içerisinde 860 milyon TL’lik bir katkı
sağlanacağı düşünülürse, yerlileşme çalışmaları
ülkemizin sağlık sektöründeki ekonomik değerleri
üzerinde oldukça önemli bir etki bırakacak.
Güzel gelişmeleri iltifatlarla taçlandırdığımız, sağlık
endüstrisinin her sektörünü ayakta alkışladığımız başarılı
ve verimli bir yıl geçirmeyi diliyorum…
Sağlıkla kalın!
DUYGU SAZAN
Editor
Let compliment to
health be an inspiration
to our lives!
We said hello to the year 2020 with good wishes… I’m sure
that everyone has different wishes according to their
preferences, but the greatest grace we all wish is health.
At the end of last year, developments in the health and
the pharmaceutical industries turned our focus on our
future goals. And this year, health has already started to
take its place in our lives in congresses, meetings where
efficient roadmaps are drawn, effective cooperation is
developed and strategies for solutions to sector problems
are discussed.
Efforts to increase localization in the production of
medical devices, drugs, blood products and vaccines have
accelerated. With these developments, our material and
spiritual gains have increased day by day. As a result of
our nationalization and domestication efforts, our
production capacity in the pharmaceutical industry will
increase and accordingly, our qualified labor force
employment will increase. In addition, with the domestic
production of the Hepatitis-A vaccine alone, a contribution
of TL 860 million will be provided to public finance within
10 years. These efforts will have a significant impact on
the economic values of our country in the health sector.
I wish you a successful and productive year in which we
witness inspiring developments with compliments and
applaud every sector of the health industry.
Stay healthy!
Pharma 3
Novo Nordisk Turkey Selected as “The Best Company”
of the Pharmaceutical Sector
Novo Nordisk Türkiye, İlaç Sektörünün “En Beğenilen Şirketi” Seçildi
Denmark-based
global
healthcare company Novo
Nordisk Turkey, was selected
as the “Best Company” in the
pharmaceutical industry survey
by Capital magazine, which was
carried out with the participation
of 1480 managers.
Novo Nordisk is a global healthcare
organisation based in Denmark
with 96 years of innovation and
leadership in diabetes care. Novo
Nordisk Turkey, a healthcare
company, was selected as “the Best
Company” in the pharmaceutical
industry survey, which was carried
out with the participation of 1480
managers by Capital magazine.
Focused on defeating diabetes, obesity, hemophilia, and other
serious chronic diseases, growth disorders, Novo Nordisk Turkey
have operated with more than 250 employees since 1995.
Capital Magazine, in cooperation with the ZENN Research
and Consulting conducted “Business World Most Admired
Companies” survey for the 19th time this year, and 1,480
executives from over 600 companies from 55 sectors participated
in the survey. In this research, companies were evaluated
according to 23 performance criteria such as contribution to
economy, employee satisfaction, social opportunities offered
to employees, environmental sensitivity, financial soundness,
reliability, service and product quality, sustainability strategy and
customer satisfaction.
Novo Nordisk Turkey General Manager Dr. Burak Cem said, “We
are pleased to have won the first place in the ethical values
we have won so far and the most admired pharmaceutical
company awards. The survey of Capital magazine is followed by
all companies and we, as Novo Nordisk, take care to participate
every year. Novo Nordisk everything we do in Turkey, patients
work is our focus, our consciousness environmental and social
responsibility and we commit ourselves to improve the treatment
of human lives that shape our future. Every morning we start the
day with this responsibility and enthusiasm, and strive to change
the lives of hundreds of thousands of patients and their families
with our belief in each other and in our company. It is very
valuable for us to be awarded first place in our sector as a result
of the evaluation made by private sector executives according to
more than 20 performance criteria. This result shows how much
we are on the right track and motivates us even more.”
Danimarka merkezli global sağlık şirketi Novo
Nordisk Türkiye, Capital Dergisi’nin 1480
yöneticinin katılımıyla gerçekleştirdiği “İş
Dünyasının En Beğenilen Şirketleri” anketinde
ilaç sektörünün “En Beğenilen Şirketi” olarak
ilk sırada yer aldı.
Diyabet alanında 96 yıllık yenilikçiliğe ve
liderliğe sahip global bir sağlık şirketi olan
Novo Nordisk Türkiye, Capital Dergisi tarafından
gerçekleştirilen “İş Dünyasının En Beğenilen
Şirketleri” araştırmasında ilaç kategorisinde
“En Beğenilen Şirket” seçildi. Diyabet, obezite,
hemofili, büyüme bozuklukları ve diğer ciddi
kronik hastalıkları yenmeye odaklı Novo Nordisk
Türkiye, 1995 yılından beri 250’den fazla çalışanı
ile faaliyet gösteriyor.
Capital Dergisi’nin, ZENNA Araştırma
ve Danışmanlık işbirliğiyle bu yıl 19. kez
gerçekleştirdiği “İş Dünyasının En Beğenilen
Şirketleri” araştırmasına 55 ayrı sektörden
600’ün üzerinde şirketten 1.480 yönetici katıldı.
Araştırmada şirketler; ekonomiye katkı,
çalışan memnuniyeti, çalışana sunduğu sosyal
imkanlar, çevreye karşı duyarlılık, finansal
sağlamlık, güvenilir olma, hizmet ve ürün kalitesi,
sürdürülebilirlik stratejisi, müşteri memnuniyeti
gibi 23 performans kriterine göre değerlendirildi.
Novo Nordisk Türkiye Genel Müdürü Dr. Burak
Cem, “Bugüne kadar kazandığımız etik değerler
ve en beğenilen ilaç şirketi ödüllerine bu birinciliği
katmaktan dolayı mutluyuz. Capital dergisinin
anketi tüm şirketler tarafından takip ediliyor ve
biz de Novo Nordisk olarak her yıl katılmaya özen
gösteriyoruz. Novo Nordisk Türkiye’de yaptığımız
her işte hastaları odağımıza alıyor, çevre ve
sosyal sorumluluk bilincimiz ve geleceğe yön
veren tedavilerimizle insan hayatını iyileştirmeye
kendimizi adıyoruz. Her sabah güne bu sorumluluk
ve şevkle başlıyor, birbirimize ve firmamıza olan
inancımızla yüz binlerce hastanın ve ailelerinin
hayatını değiştirebilmek için çalışıyoruz. Özel
sektör yöneticilerinin 20’nin üzerinde performans
kriterine göre yaptığı değerlendirme sonucunda
sektörümüzde şirketimizi birinciliğe layık
görülmesi bizim için çok değerli. Bu sonuç ne
kadar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor ve bizi
daha da motive ediyor” dedi.
4 Pharma
2 nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair
Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients
October 8 - 9 - 10, 2020
ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul
www.beauty-istanbul.com
Tel: +90 212 2229060 |
+90 533 4843030 | info@beauty-istanbul.com
Organizer
Eyes in Exports in Pharmaceutical Industry
İhracatta Gözler İlaç Sektörümüzde
Demographic change, increase in average life term,
social globalization, increase in health services and the
emergence of the social state play an important role
Dünyada ekonomisinde yüksek katma değere
sahip ilaç sektörünün büyümesinde demografik
değişim, ortalama yaşam süresinin artması, sosyal
in the growth of the high added value pharmaceutical
küreselleşme, sağlık hizmetlerinde artış ve sosyal
sector in the world economy. The R & D expenditures
devlet olgusunun doğuşu gibi sebepler önemli rol
realized within the scope of pharmaceutical production
oynamakta. İlaç üretim çalışmaları kapsamında
activities require long process and high cost. The
pharmaceutical sector constitutes approximately 15%
of the world R & D expenditures. Among the drugs
supplied to the market, the increase in biotechnology
products is quite interesting. It is also impressive
especially in the budgets allocated to biotechnological
gerçekleştirilen Ar-Ge harcamaları, uzun süreç
ve yüksek maliyet gerektirmekte. Dünya Ar-Ge
harcamalarının yaklaşık % 15’ini ise ilaç sektörü
oluşturmakta. Pazara verilen ilaçlar arasında,
biyoteknoloji ürünlerinin artışı oldukça ilgi uyandırıcı.
products in developing countries.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, biyoteknolojik
Turkey, with its technology in drug production, while
ürünlere ayrılan bütçelerde de dikkat çekici.
having the opportunity to produce a significant amount
Türkiye, ilaç üretiminde teknolojisiyle, önemli
and variety, also has a very high export potential.
In our country whose economic development is
geared to exports, the increase in the production of
pharmaceutical products and the share of
being offered to the foreign market
gains importance day by day. Eyes on
miktar ve çeşitlilikte üretim yapma imkanına
sahip olurken, ihracatta da çok yüksek potansiyele
sahip. Ekonomik gelişimi ihracata endeksli olan
ülkemizde, ilaç ürünlerinin üretimindeki artış ve
dış pazara sunulma payı günden güne önem
the increase in exports are above the
kazanmakta. İhracat artışında gözler, Türk ilaç
Turkish pharmaceutical sector.
sektörümüzün üzerinde.
We would like to meet with our
partners at the 8th International
Pharmaceutical Congress
which will be held in Antalya
/ Kemer between 27
February-1 March 2020 by
the Chemists Association.
Pharma Turkey Dergisi’nin basın sponsoru
olduğu, Kimyagerler Derneği tarafından
bu sene 27 Şubat- 1 Mart 2020
tarihleri arasında Antalya/
Kemer’de gerçekleşecek olan
Uluslararası 8. İlaç Kongresi’nde
Pharma Turkey magazine
sektör paydaşlarımızla
takes pride of being the
buluşmayı arzu ediyoruz.
press sponsor of this
prestigious event.
Take care until we meet in
the March-April 2020 issue of
Pharma Turkey magazine.
Recep Aslantas
Coordinator
Pharma Turkey Dergisi’nin
Mart-Nisan 2020 sayısında
buluşuncaya kadar esen kalın.
6 Pharma
Adres: Ferhatpaşa Mah. Yeditepe Cd. 14. Sokak No: 11-13A 34888 Ataşehir / İSTANBUL
Genel Merkez Tel.: +90 (216) 455 43 43 web: www.ankaferd.com.tr Mail : info@andilac.com
Grenier Bio One Ends Mismanagement in Hospitals!
Grenıer Bio One Hastanelerde Karışıklığa Son Veriyor!
Advertorial
Volkan Birlik, Greiner Bio One’s Country Manager for Turkey
The world’s leading manufacturer of laboratory
equipment Greiner Bio One implemented the Pre
Barcode system for the first time in Turkey.
The Greiner Group, headquartered in Kremsmünster,
Austria, is a leading global supplier of packaging,
healthcare, profile, extrusion and foam solutions. Founded
in Germany in 1868, Greiner has production facilities in 31
countries and has more than 10,000 employees and annual
turnover of nearly 2 billion Euros. Within the structure of
Greiner Group, which has a global structure, there are four
separate companies; Greiner Packaging, Greiner Bio-One,
Greiner Foam and Greiner Extrusion. These companies
produce innovative solutions for the packaging, furniture,
sports and automotive industries, medical technologylaboratory
materials and products made by profile
extrusion. Since 2016 Greiner Bio One, a company of the
group, has been active in Turkey and it was the first firm
to apply the Pre Barcode system in the country. The Pre
Barcode system eliminates the confusion in blood tests
and management. Integration between the patient and
the blood tubes in hospitals is managed through Hospital
Information Management Systems (HIS) and Laboratory
Operation Systems (LIS). The procedure requires that a
pre-produced barcode must be attached to the tube for
routine blood collection. Although this process seems
as simple as it is, it causes high costs and workload in
hospitals. In some cases, patient mismatch problems are
encountered. In addition, this barcoding process increases
the costs of both personnel and equipment.
Time tracking becomes difficult
The identification of the current blood draws of the
hospitals is made by the nurses who ask for the ID. In
Dünyanın en önde gelen laboratuar malzemesi
üreticilerinden Greiner Bio One, Pre Barkod sistemini ilk
kez Türkiye’de uyguladı.
Merkezi Avusturya’nın Kremsmünster kentine olan Greiner
Grubu, ambalaj, sağlık, profil, ekstrüksiyon ve köpük
çözümleri alanında lider bir küresel tedarikçi konumunda
yer alıyor. Temelleri 1868 yılına Almanya’da atılan, 31
ülkede üretim tesisine sahip olan Greiner’in 10 binden fazla
çalışanı ve yıllık 2 milyar Euro’ya yakın cirosu bulunuyor.
Global bir yapıya sahip olan Greiner Grubu bünyesinde;
Greiner Packaging, Greiner Bio-One, Greiner Foam ve
Greiner Extrusion gibi dört ayrı şirket yer alıyor. Bu şirketler,
ambalajlama, mobilya, spor ve otomotiv endüstrileri için
yenilikçi çözümler, tıbbi teknoloji-laboratuar malzemeleri
ve profil ekstrüzyonu konularında üretim faaliyeti
gerçekleştiriyor.
Grup bünyesinde yer alan ve 2016 tarihinden bu yana,
Türkiye’de faaliyet gösteren Greiner Bio One Turkey, Pre
Barkod sistemini ilk kez Türkiye’de uygulayan firma oldu.
Pre Barkod sistemi, öncelikle kan alımlarında yaşanan
karışıklığı ortadan kaldırıyor.
Hastanelerde hasta tüp arasındaki entegrasyon; Hastane
Bilgi Yönetim Sistemi(HBYS) ve Laboratuar İşletim Sistemi
(LİS) üzerinden sağlanıyor. Bundan dolayı, rutin kan alma
işlemi için tüpün üzerine önceden üretilmiş olan bir barkod
yapıştırılması gerekiyor. Bu işlem, bir o kadar basit gözükse
de, hastanelerde yüksek maliyetlere ve iş yüküne sebep
oluyor. Bazı durumlarda ise, hasta karışıklığı problemleri
yaşanıyor. Ayrıca bu barkodlama işlemi hem personel, hem
de cihaz maliyetlerinin artmasına neden oluyor.
Zaman takibi zorlaşıyor
Hastanelerin mevcut kan alımlarında kimlik tespiti, kan alan
hemşirelerin kimlik sorması ile gerçekleşiyor ve hastanın
direk olarak, tüple temas etmesi bir takım istenmeyen
durumların ortaya çıkmasına neden oluyor. Yatan hasta
servislerinde ise personeller, barkodları önceden üreterek,
nöbet değişimi sırasında diğer personellere kolaylık
8 Pharma
some cases, direct contact of the patient with the tube
causes some undesired situations. In inpatient wards, staff
produces barcodes in advance and stick them on tubes
for the convenience of the staff of following shift. This
prevents the follow-up of the actual blood collection time
in some institutions, and also leads to the failure to followup
the actual time records when the blood was transferred
to the laboratory.
Pre Barcode system for the first time in Turkey
Volkan Birlik, Greiner Bio One’s Country Manager for
Turkey, points out that the Pre Barcode system they
developed eliminates the cost of personnel while saving
the cost of the device itself. Birlik provides the following
information:
“Even if the institution employs its own personnel for blood
collection, they can also be employed in another unit. It
prevents the loss of time due to continuous tube loading
on the barcoding device. In institutions that do not have
barcoding devices, time loss arising from manual labeling
is also prevented. Patient and blood mismatches due to
barcoding are eliminated. The identification of the blood
and patient and collection personnel is provided directly
at the bedside. Direct contact with the tube is prevented.
Errors caused by disinfection liquids such as alcohol-based
cleaners, the problem of deleting digits on the barcode,
folded barcodes, are eliminated. Since barcodes will not
be produced in inpatient services and integration will be
provided directly at the patient’s side, both blood collection
hours and blood can be monitored to check the actual time
that they arrive at the laboratory. Inpatient services can be
determined by which personnel the blood is taken. Device
and personnel costs that are paid annually or monthly, are
eliminated.”
Advertorial
sağlamak amacıyla, tüplerin üzerine barkotları yapıştırıyor.
Bu da, bazı kurumlarda kan alma saatinin takibini önlemekle
beraber alınan kanın, laboratuara iletildiği saatin de takip
edilememesine yol açıyor.
Pre Barkod sistemini ilk kez Türkiye’de
Greiner Bio One’ın Türkiye Ülke Müdürü Volkan Birlik,
geliştirdikleri Pre Barkod sisteminin; kurumları öncelikle
kan alımlarında kullanılan ‘tüp barkod cihazı’ maliyetinden
kurtararak, cihaz başı personel maliyetini de ortadan
kaldırdığına işaret ediyor. Birlik bu konuda şu bilgileri
veriyor:
“Kurum, kendi personelini kan alımında çalıştırsa dahi,
başka bir birimde de istihdam edebiliyor. Barkodlama
cihazına, sürekli tüp yüklemeden kaynaklanan zaman
kaybının önüne geçilmesi önleniyor. Barkodlama
cihazlarının olmadığı kurumlarda, manuel etiketlemeden
doğan zaman kaybının önüne geçiliyor. Barkodlamadan
kaynaklanan hasta karışıklığı ortadan kalkıyor. Kan
alma personellerinin, kimlik tespiti direk hasta başında
birebir olarak sağlanıyor. Hastaların direk tüp ile teması
önleniyor. Dezenfekte.. vs gibi alkol bazlı temizleyicilerden
kaynaklanan, barkodun üzerinde dijitlerin silinmesi
problemi, katlanmış barkod gibi hatalar da ortadan
kalkıyor. Yatan hasta servislerinde barkod üretilmeyeceği
ve entegrasyon direk hasta başında sağlanacağı için hem
kan alma saati, hem de kanın laboratuara geldiği zaman
takip edilebiliyor. Yatan hasta servislerinde kanın hangi
personel tarafından alındığı tespit edilebiliyor. Aylık, yıllık
olarak ödenen cihaz ve personel maliyeti ortadan kalkıyor”
Pharma 9
Great Success from ORSA
ORSA’dan Büyük Başarı
“Ortopedi Ürünlerinde En İyisini Satmak Sizin, En İyisini
Kullanmak Müşterinizin Hakkıdır”
ORSA İngiltere’de bulunan GHP (Global Health&Pharma)
kuruluşunun Dünyanın en iyilerini seçtiği ödül
programında 2019 Teknoloji Ödülünü almaya hak kazandı.
2019 Teknoloji ödülü dalında ORSA En iyi ortopedik destek
ürünleri üreticisi olarak seçildi.
Türkiye ‘den ilk defa bir firmanın aldığı bu büyük ödül için
ORSA Genel Müdürü Ecz. Necdet ÇAPA ile bir röportaj
yaptık…
“Selling the Best in Orthopedic Products Is Your
Right, Using the Best is Your Customer’s Right.
ORSA has been awarded the 2019 Technology Award in
the award program of GHP (Global Health & Pharma) in
the UK, which is selected as the best in the world. ORSA
was chosen as the best orthopedic support products
manufacturer in the 2019 Technology award category.
In Turkey, the first time a company receives Director
General of Pharmacy ORSA for this great prize. We
interviewed with Necdet ÇAPA;
Firstly, how does it feel to be nominated?
We are happy to be rewarded for our work for disabled and
sick individuals. we work hard & motiveted and improve
the quality of life of patients by making innovations.
We are proud to be the first Turkish company to receive
this award from the UK. ORSA industry as the locomotive
of the highest quality standards in production and quality
have all been Turkey’s first company in the purchase of test
documents. From the CE certificate to the ISO certificate,
ORSA is the first to receive all international certificates in
its sector. As we raised the bar, other Turkish companies
came after us. In this way, Turkey certification by the
quality of production and the quality of our exports in
the orthopedic sector as has been mentioned in a country
with the world has increased continuously. I am honored
to see Turkish products in every country in the world.
Now we have crowned these achievements with this
latest Technology award. We have received 44 years of
quality and standard production effort. I think that the
Ödüllendirilmek sizi nasıl hissettiriyor?
Engelliler ve hasta bireyler için yaptığımız çalışmaların
ödüllendirilmesi bizi mutlu ediyor. Motive olarak daha çok
çalışıyor, yenilikler yaparak hastaların yaşam kalitesini
arttırıyoruz.
İngiltere den bu ödülü alan ilk Türk firması olmakta
bize gurur veriyor. ORSA sektörünün lokomotifi olarak
yüksek kalite standartlarıyla üretimde ve tüm kalite
ve test belgelerinin alımında Türkiye’nin ilk firması
olmuştur. CE belgesinden ISO belgesine uluslararası tüm
belgeleri sektöründe ilk alan hep ORSA’ dır. Biz çıtayı
yükselttikçe arkamızdan diğer Türk firmaları da gelmiştir.
Bu sayede ortopedi konusunda kaliteli üretimiyle ve
kaliteyi belgelendirmesiyle Türkiye Dünyada söz sahibi bir
ülke olmuş sektör olarak ihracatımız devamlı artmıştır.
Dünyanın her ülkesinde Türk malı ürünleri görmekten
onur duyuyorum.
Şimdi bu son aldığımız Teknoloji ödülü ile bu başarıları
taçlandırdık. 44 yıllık kaliteli ve standart üretim çabamızın
karşılığını aldık. İngiltere’den aldığımız bu ödülün
getireceği prestijin hem markamız hem de ülkemiz için
önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Açtığımız
yoldan gidecek diğer Türk firmalarıyla beraber Türk
Ortopedi Ürünleri kalitelidir imajı inşallah tüm Dünyaya
yayılacaktır.
Sunduğunuz hizmetin kısa özeti nedir?
Engelli kişiler ve hastalar için ortopedik ürünler,
rehabilitasyon ürünleri, vücut destek ürünleri vb.
ürünlerin üretimini yapıyoruz. Ürettiğimiz ürünlerle hem
hasta kişilerin tedavi olmasını sağlıyor hem de yaşam
kalitelerini arttırıyoruz.
Rakiplerinizden farkınızı nasıl açıklarsınız?
Rakiplerimizden en büyük farkımız; devamlı ar-ge ve
inovasyon yaparak yeni ürünler yapmaktır. ‘’Sağlık
için sağlıklı seçim’’ sloganıyla yola çıkan firmamız, bu
10 Pharma
prestige of this award from England will make significant
contributions for both our brand and our country. The
Turkish Orthopedic Products are quality with the image
of other Turkish companies that will go the way we have
opened.
Please provide a brief overview of your clients and
the services you offer?
We make production of orthopedic products,
rehabilitation products, body support products, etc.
for disabled people and patients. With the products
we produce, we provide treatment for sick people and
improve their quality of life.
What differentiates you from your competitors and
marks you out as the best possible option for your
clients?
Our biggest difference from our competitors; to make
new products with continuous R & D and innovation.
Our company, which set out with the slogan ‘ Healthy
Choice for Health ’, has placed this slogan on the basis
of quality policy. Never forget that we provide services
to sick people, to always put our productions in place of
patients’ quality control and to instill this awareness to all
our staff; is one of the biggest factors of our company’s
success against competitors.
How did you win this award? Is this award given to you
because you have overcome any major challenges in
your industry?
Yes. With the Alptex 3D fabric we developed after
nearly 2.5 years of work, we were able to overcome the
enormous challenges in the health sector. These can be
listed as follows:
- The biggest problem of intensive care patients and
bedridden patients is the opening of bed wounds,
which we call ‘decubitus’. The closure of the wound,
after the wound is opened, requires long effort and
effort; the patient has troubled and uncomfortable
days. Scientists have been seeking solutions for years to
prevent wounding. Air mattress, pressure distribution
mattress etc. many applications are currently available.
All applications have positive and negative aspects.
For example, the most commonly used air mattress
are constantly connected to the engine, consuming
electricity, making sound etc. problems are available.
Our 3-dimensional Alptex fabric sheets provide thermal
comfort with high air permeability, less sweating, cool
and dry feeling and excellent pressure distribution. With
these properties, it prevents wound opening in patients.
It eliminates many factors such as perspiration, pressure
formation and airlessness that cause the pressure wound
to open. Pressure wound opening depends on many
factors and our 3D sheet prevents most of the factors.
Our bed linen is used in patients who have regular care to
prevent the opening of bed sores.
sloganı kalite politikasının temeline yerleştirmiştir.
Hasta insanlara hizmet sunduğumuzu hiçbir zaman
unutmamak, üretimlerimizi her zaman hastaların yerine
kendimizi koyarak kalite kontrolünden geçirmek ve bu
bilinci tüm personelimize aşılamak; firmamızın rakiplere
karşı başarısının en büyük etkenlerindendir.
Bu ödülü nasıl kazandınız? Bu ödülün size verilme
sebebi sektörünüzdeki herhangi bir büyük zorluğun
üstesinden geldiğiniz için mi?
Evet. Yaklaşık 2,5 yıldır yaptığımız çalışmalar sonrasında
geliştirdiğimiz Alptex 3 boyutlu kumaşla, sağlık
sektöründe yaşanan çok büyük zorlukların üstesinden
gelmeyi başardık. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
- Yoğun bakım hastalarının ve yatalak hastaların en büyük
problemi dekübit dediğimiz yatak yaralarının açılmasıdır.
Yara açıldıktan sonra yaranın kapanması uzun uğraş ve
çaba gerektirmekte; hasta, sıkıntılı ve rahatsız günler
geçirmektedir. Yara açılmasını engellemek için yıllardır
bilim insanları çözüm aramaktadır. Havalı yataklar, basınç
dağıtıcı yataklar vb. birçok uygulama şu an mevcuttur.
Tüm uygulamaların olumlu ve olumsuz yönleri mevcuttur.
Mesela en çok kullanılan havalı yatakların devamlı motora
bağlı olması, elektrik tüketmesi, ses yapması vb. sorunları
mevcuttur.
Bizim geliştirdiğimiz 3 boyutlu Alptex kumaştan yapılma
çarşaflar, yüksek hava geçirgenliği ile termal konfor
sağlamakta, daha az terletmekte, daha serin ve kuru his
vermekte, mükemmel basınç dağılımı yapmaktadır. Bu
özellikleriyle hastalarda yara açılmasını engellemektedir.
Bası yarasının açılmasını sağlayan terleme, baskı oluşma,
havasızlık gibi birçok etkeni ortadan kaldırmaktadır. Bası
yarasının açılması birçok etkene bağlı olup 3 boyutlu
çarşafımız çoğu etkene engel olmaktadır. Düzenli bakımı
yapılan hastalarda kullanılan çarşafımız yatak yarası
açılmasını önlemektedir.
- Yatağa bağımlı kişiler için çalışma yaparken, bu
sorunun sadece yatağa bağımlı kişilerde değil; tekerlekli
sandalyeye bağımlı kişilerde de büyük sorun olduğunu
gördük.
Pharma 11
- When working for bed-dependent people, We also found
that there is a big problem in wheelchair-bound people ;
problem is not only as bed-dependent people. We also
made 3-dimensional fabric pads covered with terry
cloth for the back and lumbar region of the wheelchair
for the people sitting in wheelchairs. Providing superior
air circulation and pressure distribution, our pads also
provide life comfort for wheelchair users. We have made
their lives easier by preventing problems such as sweat
and airlessness.
- Although not dependent on the bed, the patient has
some problems while lying in bed. For example; sweat
and temperature in women with menopause, sweat
and temperature in diabetic patients, heat depression
in mental disorders, heat and sweat sleep in people
with sleep disorders etc. There are many problems. We
prevented the heat and perspiration parts of this problem
with our 3D and Alptex sheets which are covered with
single and double size bamboo fabric. Thus, most people
with discomfort caught the comfort of sleeping with
our bamboo Alptex sheets. There’s a cozy and thermally
comfortable sleeping scheme.
- Although there is no physical discomfort, we have also
worked for people with sweating problems in daily life and
sleep. We solved the problem of sweating in sleep, the
biggest problem of people in hot summer days and hot
countries. Single and double size sheets which are made
of bamboo-covered 3D Alptex fabric, solve the problem
of sweating in sleep; healthy people also improved sleep
quality. We solved the problem of head sweating with the
pillow pads we made for people whose pillows get wet
Devamlı tekerlekli sandalyede oturan kişiler için de
tekerlekli sandalyenin sırt ve bel bölgesi için havlu kumaş
kaplı, 3 boyutlu kumaştan pedler yaptık. Üstün hava
sirkülasyonu ve basınç dağılımı sağlayan pedlerimiz,
tekerlekli sandalye bağımlılarına da yaşam konforu
sağladı. Ter, havasızlık gibi sorunları engelleyerek
yaşamlarını kolaylaştırmış olduk.
- Yatağa bağımlı olmasa da bazı rahatsızlıklarda hasta
yatarken sorunlar yaşamaktadır. Örneğin; menopoz
dönemine girmiş kadınlarda ter basması ve sıcaklık,
diyabet hastalarında ter basması ve sıcaklık, ruhsal
rahatsızlıklarda sıcaktan bunalma, uyku bozukluğu
olan kişilerde sıcaktan ve terden uykuya dalamama vb.
birçok sorun vardır. Geliştirdiğimiz tek ve çift kişilik üstü
bambu kumaşla kaplı 3 boyutlu Alptex çarşaflarla, bu
sorunun sıcaklık ve terleme kaynaklı kısımlarına engel
olduk. Böylece çoğu rahatsızlığı olan kişi bambulu Alptex
çarşaflarımızla uyku konforunu yakaladı. Rahat ve termal
konforlu uyku düzeni oluştu.
- Fiziksel bir rahatsızlığı olmasa da günlük yaşamda ve
uykuda terleme sorunu olan kişiler için de çalışmalar
yaptık. Sıcak yaz günlerinde ve sıcak ülkelerdeki insanların
en büyük problemi olan uykuda terleme sorununu çözdük.
Bambu kaplı 3 boyutlu Alptex kumaştan yaptığımız tek ve
çift kişilik çarşaflar, uykuda terleme sorununu çözerek;
sağlıklı insanların da uyku kalitesini arttırdı. Kafası
terlediği için yastığı devamlı ıslanan kişiler için yaptığımız
yastık pedleriyle kafa terlemesi sorununu çözerek, daha
sağlıklı yaşam sürmelerini sağladık.
Yatağa ve koltuğa fiziksel olarak bağımlı olmasa da
iş hayatı ve günlük çalışmalar nedeniyle zorluk çeken
kişilere de çözüm sunduk. Her insanın ihtiyacı olan uykuyu
en iyi şekilde geçirmesi için yaptığımız çarşaflar çok etkili
oldu. Bilgisayar karşısında, masa başında veya araba
koltuğunda uzun süre oturup; terleme ve kas yorulması
yaşayan kişiler için yaptığımız büro koltuğu ve araba
koltuğu pedleriyle kişileri rahatlattık. Havlu kumaş kaplı
3d Alptex kumaştan yapılma koltuk pedleri ile insanların
terlemesine engel olduk.
- 1976 yılından beri ortopedik destekler üreten firmamız
bugüne kadar değişik hammaddelerle çalıştı. Vücudun tüm
bölgelerindeki rahatsızlıklar için ürettiğimiz yaklaşık 700
model ürünümüz mevcuttur. Omurgada, belde, kalçada,
dizde, el-ayak bileğinde, omuzda, kolda, gövdede kısacası
her eklemde ve kasta; vücudun her bölgesinde kullanılan
ürünlerimiz var. Bu ürünler rahatsız olan bölgeye destek
olarak veriliyor. Sabitleme, kısıtlama, dinlendirme,
koruma vb. amaçlarla ürünlerimiz kullanılıyor.
Bu ürünlerde kullandığımız neopren, örgü kumaş, süngerli
kumaş gibi hammaddelerle yıllardır yaşadığımız sorun;
bunların kullanıldığı bölgeyi terletmesiydi. Tüm ürünler
uygulandığı bölgeyi terletiyor ve havalandırmıyordu. Bu
yüzden hasta, ürünleri düzenli kullanmıyor ve tedaviye ara
veriyordu. Ayrıca hasta, terleme kontrolü olmadığı için
tedaviyi aksatıyordu.
12 Pharma
continuously because their head’s sweating, and enabled
them to lead a healthier life.
We have also provided solutions for people who have
difficulty in working life and daily work although these
people are not physically dependent on the bed and
chair. The bed sheets we made for every person to get
the best sleep needed are very effective. Sitting in front
of computer, at desk or in car seat for long time; sweating
and muscle fatigue for people living in the office chair
and car seat pads have made people comfortable. We
prevented people from sweating with the seat pads
made of terry cloth covered 3d Alptex fabric.
- Our company has been producing orthopedic supports
since 1976 and has worked with different raw materials
until today. We have about 700 models that we produce
for all parts of the body. In spine, waist, hip, knee, handankle,
shoulder, trunk, in short in every joint and muscle;
we have products which are used in every part of the body.
These products are given to support the uncomfortable
region. Our products are used for purposes like fixing,
restriction, rest, protection.
The problem we have been experiencing for years with
raw materials such as neoprene, knitted fabric and
sponge fabric used in these products; they used to sweat
the area. All products were sweating and not ventilating
the area where it was applied. Therefore, the patient
did not use the products regularly and interrupted the
treatment. In addition, the patient was disrupting the
treatment because he had no sweating control. Sweating
in the area could be discomfort. Due to intermittent use,
the patient’s treatment was delayed.
Our work in three-dimensional fabric inspired us. We have
thinned this fabric and produced the Orsa Plus series of
innovative orthopedic support products that provide the
necessary elasticity, provide superior air circulation and
provide excellent pressure distribution.
With these support products manufactured with 3d
Alptex fabric technology that gives less sweating, cooler
and dry feeling, patients no longer interrupt treatment
with regular use. In less time, quality of life is treated
without deteriorating. With sweating control, patients
are prevented from sweating and chilling.
The air permeability tests and all tests show the superiority
of Alptex fabric over other fabrics. Big and rooted
problem, which has been in the orthopedic support
product for many years, has been solved by our company.
With the new Orsa Plus series of products in about 50
different models, we have offered alternative solutions
that do not sweat and overwhelm the discomforts in
every part of the body.
Finally, do you have a message for your sector?
We say to Orthopedic product sellers in our sector;
SELLING THE BEST IN ORTHOPEDIC PRODUCTS IS YOUR
RIGHT, USING THE BEST IS YOUR CUSTOMER’S RIGHT.
Terleyen bölgede rahatsızlık olabiliyordu. Aralıklı kullanım
yüzünden hastanın tedavisi gecikiyordu.
Üç boyutlu kumaştan yaptığımız çalışmalar bize ilham
verdi. Bu kumaşı inceltip, gerekli elastikiyeti sağlayıp,
üstün hava sirkülasyonu olan ve mükemmel basınç
dağılımı sağlayan Orsa Plus serisi inovatif ortopedik
destek ürünlerini ürettik.
Daha az terleten, daha serin ve kuru his veren 3d Alptex
kumaş teknolojisiyle üretilmiş bu destek ürünleriyle,
hastalar artık düzenli kullanımla tedaviyi aksatmıyor.
Daha kısa sürede yaşam kalitesi bozulmadan tedavi
oluyor. Terleme kontrolüyle hastaların terleyip üşütmesi
de engellenmiş oluyor.
Hava geçirgenlik testleri ve tüm testler, Alptex kumaşın
diğer kumaşlara göre üstünlüğünü göstermektedir ki
yıllardır ortopedik destek ürünlerinde yaşanan büyük
ve köklü bir sorun firmamızca çözülmüştür. Yeni Orsa
Plus serisi yaklaşık 50 değişik modeldeki ürünlerimizle
vücudun her noktasındaki rahatsızlıklara terletmeyen ve
bunaltmayan alternatif çözümler sunduk.
Son olarak Sektörünüze bir mesajınız var mı?
Sektörümüzdeki Ortopedi ürün satıcılarına diyoruz ki;
ORTOPEDİ ÜRÜNLERİNDE EN İYİSİNİ SATMAK SİZİN, EN
İYİSİNİ KULLANMAK MÜŞTERİNİZİN HAKKIDIR.
Pharma 13
Turkey Chemical Exports Grows
Türkiye İhracatta Kimya ile Büyüyor
With a great record of 20.6 billion US dollars exports
in 2019, the chemical sector was the second most
export sector last year. Drawing the attention with
the increased performance in exports, exporting over
$ 3 billion in 2019, the chemical sector succeeded to be
the most growing sector in export among the sectors
in Turkey with more than 18,54 percent growth.
Adil Pelister, Chairman, Istanbul Chemicals and Chemical
Products Exporters’ Association (IKMIB), Dr. S. Armağan
Vurdu, General Secretary, The Istanbul Mineral and
Metals Exporters’ Association (IMMIB) and Coşkun
Kırlıoğlu, Deputy General Secretary at IMMIB attended
the event on behalf of the chemical industry, which
provides a major contribution to Turkey’s economy and
exports, to evaluate the 2019 and future periods during a
press conference organized by IKMIB to share their goals.
Evaluating the year-end exports of the chemical sector,
Adil Pelister, Chairman of the Board of Directors of İKMİB,
said, “Our chemical industry exports broke a historical
record in 2019. We surpassed our 20 billion dollar target
and achieved a great success with 20.6 billion dollar
export. Also among the export sector over 3 billion dollars
in 2019 we were the fastest growing sectors in Turkey’s
export growth 18,54 percent. Exports of our sector in
2019 amounted to 26 million 539 thousand tons with an
increase of 35.83 percent. In October 2019, we broke our
export record on a monthly basis with 1.94 billion dollars
2019 yılında gerçekleştirdiği 20,6 milyar dolarlık ihracat
ile tarihi bir rekora imza atan kimya sektörü, geçtiğimiz
yılın en çok ihracat yapan ikinci sektörü oldu. İhracatta
artan performansı ile dikkatleri üzerine çeken kimya
sektörü, 2019 yılında 3 milyar dolar üzerinde ihracat
yapan sektörler arasında yüzde 18,54’lük büyüme ile
Türkiye’nin ihracatta en fazla büyüyen sektörü olmayı
başardı.
Türkiye’nin ekonomisine ve ihracatına büyük katkı
sağlayan kimya sektörü adına, 2019 yılını değerlendirmek
ve gelecek dönem hedeflerini paylaşmak amacıyla İKMİB
tarafından düzenlenen basın toplantısı, İstanbul Kimyevi
Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)
Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, İstanbul Maden ve
Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreteri Dr.
S. Armağan Vurdu ve İMMİB Genel Sekreter Yardımcısı
Coşkun Kırlıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi.
Toplantıda kimya sektörünün yıl sonu ihracatını
değerlendiren İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil
Pelister, “Kimya sektörü ihracatımız 2019 yılında tarihi
rekor kırdı. 20 milyar dolarlık hedefimizi aşarak 20,6
milyar dolarlık ihracatla büyük bir başarıya imza attık.
Ayrıca 2019 yılında 3 milyar doların üzerinde ihracat yapan
sektörler arasında yüzde 18,54’lük büyüme ile Türkiye’nin
ihracatta en hızlı büyüyen sektörü olduk. Sektörümüzün
2019 yılı miktar bazında ihracatı ise yüzde 35,83 artışla
26 milyon 539 bin ton olarak gerçekleşti. 2019 yılı Ekim
ayında gerçekleştirdiğimiz 1,94 milyar dolarlık ihracatla
ise aylık bazdaki ihracat rekorumuzu kırdık.
14 Pharma
worth of exports. During 2019, each month in a row as
Turkey’s second most exporting sector, we conducted
our permanent second goal. In the chemical industry,
taking a share 11,44 percent of Turkey’s total exports, we
have provided significant added value to our country. In
2020 the first sector while maintaining our position as the
second most exported to Turkey, Turkey’s export and we
aim to increase our contribution to growth. However, we
plan to carry out our activities in a wider way in line with
the road maps we will produce for our sub-sectors.”
“We remove the obstacles in front of our exporters”
Declaring they collaborated with many NGOs from
different areas, they will make new actions to increase
the exports of chemical sub-sectors in 2020, Pelister said,
“As İKMİB, we have signed an important cooperation
with Turkish Airlines Aviation Academy and UPS for
international sample shipments where our exporters have
a series of problems in order to contribute to the export
of our members. Within the scope of our cooperation,
IKMIB members will be able to make sample shipments
by taking advantage of the advantageous prices offered
by UPS by taking the Training on Dangerous Goods Rules
(DGR / Category 1,2,3,6) of Turkish Airlines Aviation
Academy.
However, since the day we took office as the Board of
Directors of İKMİB, we made a special effort to reduce
the green passport limits, which are one of our promises,
and to increase the usage period from 2 years to 4 years.
To obtain a green passport, the exporters’ limit of $ 1
million has been reduced to $ 500,000. Green passport
usage period has been increased from 2 to 4 years. Thus,
another obstacle in front of our exporters was lifted.
In 2019, we completed the application procedures of
719 member companies that met the requirements for
obtaining a green passport. We will try to double this
figure in 2020.
New projects which add value to the chemical
industry on the way
Reporting they emphasize or give importance to design,
innovation, digitization, R & D-focused studies and
support for Ur-Ge projects, Pelister said, “We want to
establish a new Chemical Technology Center to address
all our sub-sectors and contribute to its development.
In addition, we will assume an important role in the
International Chemistry Olympics, which is planned to be
held in our country this year. In addition, as the Chemical
Sector Platform (KSP), of which I was elected President
last December, we aim to hold the Chemical Summit that
will bring together all the stakeholders of our sector
during the year.
As IKMIB, in 2020 we will continue to support our
exporters with our projects and organizations in 10
countries such as the United Arab Emirates, Germany,
Italy, USA, Panama, China- Hong Kong, China, Netherlands,
2019 yılı boyunca, her ay üst üste Türkiye’nin en çok ihracat
yapan ikinci sektörü olarak, kalıcı ikincilik hedefimizi
de gerçekleştirdik. Kimya sektörü olarak, Türkiye’nin
toplam ihracatından yüzde 11,44’lük bir pay alarak,
ülkemize ciddi bir katma değer sağladık. 2020 yılında da
öncelikle Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren ikinci
sektörü konumumuzu koruyarak, Türkiye’nin ihracatına
ve büyümesine yaptığımız katkıyı artırmayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte alt sektörlerimize yönelik çıkaracağımız
yol haritaları doğrultusunda faaliyetlerimizi daha geniş
kapsamlı gerçekleştirmeyi planlıyoruz” dedi.
“İhracatçılarımızın önündeki engelleri kaldırıyoruz”
Farklı alanlardaki STK’lar ile çok sayıda iş birliği yaptıklarını
söyleyen Pelister, 2020 yılında ise kimya alt sektörlerinin
ihracatını artıracak yeni aksiyonlar alacaklarını belirterek,
“İKMİB olarak, üyelerimizin ihracatına katkıda bulunmak
amacıyla ihracatçılarımızın bir dizi sorunlar yaşadığı yurt
dışı numune gönderimleri için Türk Hava Yolları Havacılık
Akademisi ve UPS ile önemli bir iş birliğine imza attık. İş
birliğimiz kapsamında, İKMİB üyelerimiz, Türk Hava Yolları
Havacılık Akademisi’nin Tehlikeli Maddeler Kuralları
(DGR/Kategori 1,2,3,6) Eğitimi’ni (IATA sertifikası) alarak
ve UPS’in sunduğu avantajlı fiyatlardan yararlanarak
numune gönderimlerini gerçekleştirebilecek.
Bununla birlikte İKMİB Yönetim Kurulu olarak göreve
geldiğimiz günden beri, vaatlerimizden biri olan yeşil
pasaport alma limitlerinin düşürülmesi ve kullanım
süresinin 2 yıldan 4 yıla çıkarılması konusunda özel bir
çaba içerisinde, hükümetimiz nezdinde girişimlerde
bulunduk, yönetimimizle beraber çalışma içinde olduk
ve ihracatçılarımıza verdiğimiz sözleri takip ettik. Yeşil
pasaport alabilmek için ihracatçıların gerçekleştirmesi
Pharma 15
gereken 1 milyon dolarlık limit 500 bin dolara indirildi.
Yeşil pasaport kullanım süreleri 2 yıldan 4 yıla çıkarıldı.
Böylece ihracatçımızın önündeki engellerden biri daha
kalkmış oldu. 2019 yılında yeşil pasaport alma koşullarını
sağlayan 719 üye firmamızın başvuru işlemlerini
gerçekleştirdik. 2020 yılında bu rakamı iki katına çıkarmak
için çabalayacağız” şeklinde konuştu.
S. Arabia and S. Africa, including 17 national participation
organizations, 5 sectoral trade mission, 7 purchases
delegation, workshops, R & D project Market event,
awards ceremony, Turkey Promotion Group (TTG) project
activities, exhibition visits, 5 URGE delegation of different
education organizations, and business associations.
South America region, Sub-Saharan Africa, East Asia
and Central Asian countries are important for us.
China, which stands out in East Asia, is one of the
primary target countries of our country. We will do the
national participation organizations this year for 3rd
China International Import Fair’s and the Chinaplas the
exhibition. We will continue to receive applications from
China until the end of January for the International
Import Fair. However, within the scope of our country’s
target of 100 billion dollars trade volume with the
USA, our chemical sector stands out among the priority
sectors. Visiting our country in September, US Commerce
Secretary Wilbur L. Ross with removal of the chemical
industry about $ 15 billion trade volume between the
US and Turkey carried out a private conversation we
pretend. We have stated that we will be able to export
from the United States easily wherever required in the
pharmaceutical industry which is our most important
import items into a new generation of performing drug
production in our country, especially in regions close
to Turkey. As well as k month obtained from the gas e
to ethylene and derivatives along said we are open to
industrial development. This year we are planning to
organize The Inspired Home Show in the kitchenware
industry, NRA in the packaging / kitchenware industry
and FIME national participation organizations in the
medical-pharmaceutical-health tourism sector.”
Kimyaya değer katacak yeni projeler yolda
Tasarım, inovasyon, dijitalleşme, Ar-Ge odaklı çalışmalar
ve Ur-Ge projelerine destek sağlamaya önem verdiklerini
dile getiren Pelister, “Bütün alt sektörlerimize hitap
edecek ve gelişimine katkı sunacak yeni bir Kimya
Teknoloji Merkezi kurmak istiyoruz. Bununla birlikte bu
yıl ülkemizde yapılması planlanan Uluslararası Kimya
Olimpiyatları’nda önemli bir görev üstleneceğiz. Ayrıca,
geçtiğimiz Aralık ayında Başkanı seçildiğim Kimya
Sektör Platformu (KSP) olarak, yıl içinde sektörümüzün
tüm paydaşlarını bir araya getirecek Kimya Zirvesi’ni de
gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
İKMİB olarak, 2020 yılında gerçekleştirmeyi planladığımız
Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, İtalya, ABD, Panama,
Çin-Hongkong, Çin, Hollanda, S.Arabistan ve G.Afrika
olmak üzere 10 ülkede 17 milli katılım organizasyonu,
5 sektörel ticaret heyeti, 7 alım heyeti, çalıştaylar, Ar-
Ge Proje Pazarı etkinliği, ödül töreni, Türkiye Tanıtım
Grubu (TTG) proje faaliyetleri, fuar ziyaretleri, 5 URGE
heyeti organizasyonları ile farklı eğitim, iş birlikleri ve
projelerimizle ihracatçılarımızı desteklemeye devam
edeceğiz.
Güney Amerika bölgesi, Sahraaltı Afika, Doğu Asya ve
Orta Asya ülkeleri bizim için önemli. Doğu Asya’da öne
çıkan Çin, ülkemizin öncelikli hedef ülkelerinden biri.
Bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilecek Çin Uluslararası
İthalat Fuarı’nın ve Chinaplas fuarının milli katılım
organizasyonunu yapacağız. Çin Uluslararası İthalat Fuarı
için Ocak ayının sonuna kadar firmalarımızın başvurularını
almaya devam edeceğiz. Bununla birlikte ülkemizin ABD
ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi kapsamında
kimya sektörümüz öncelikli sektörler arasında öne
çıkıyor. Eylül ayında ülkemizi ziyaret eden ABD Ticaret
Bakanı Wilbur L. Ross ile ABD ve Türkiye arasındaki kimya
sektörü ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkarılması
konusunda özel bir görüşme gerçekleştirmiştik. ABD’den
en önemli ithal kalemlerimizden olan ilaç sanayinde yeni
nesil ilaç üretimini ülkemizde gerçekleştirmeleri halinde
Türkiye’den yakın coğrafya başta olmak üzere istenilen her
yere rahatlıkla ihracat yapabileceğimizi belirttik. Bunun
yanı sıra kaya gazından elde edilen etilen ve türevleri için
birlikte sanayi girişimlerine açık olduğumuzu söyledik.
ABD’de bu yıl mutfak eşyaları sektöründe The Inspired
Home Show, ambalaj/mutfak eşyaları sektöründe NRA ve
medikal-ilaç-sağlık turizmi sektöründe FIME milli katılım
organizasyonlarını yapmayı planlıyoruz” açıklamasını
yaptı.
16 Pharma
14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE
Your regional partner for innovation & networking in pharma
14 – 15 September 2020 I Abu Dhabi, UAE
Your regional partner for innovation & networking in pharma
The ONLY event in the region dedicated
to pharmaceutical manufacturing
Connecting local, regional and international professionals from across the
entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution,
the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma
market through a cost-effective platform.
4,900+
attendees
98
countries
participating
5 events
in 1 location
2 days
of business, learning &
networking opportunities
Book your stand at: gotocphi.com/mea2020
For more information contact:
salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com
or visit gotocphi.com/mea2020
Nobel Pharmaceuticals Continues Strategic Business
Cooperation with Uzbekistan, Where It Made Its First
Foreign Investment!
Nobel İlaç, İlk Yurtdışı Yatırımını Yaptığı Özbekistan ile
Stratejik İş Birliklerini Sürdürmeye Devam Ediyor!
Operating in 20 countries with its own organization
Nobel Pharmaceuticals, announced its new health
projects to be realized with Uzbekistan in the Uzbek-
Turkish Health Cooperation Forum held in Tashkent.
Under the leadership of Fahrettin Koca, Health Minister
of Turkey and Dr. Alisher Shadmanov, Uzbekistan Health
Minister, Uzbek-Turkish Cooperation Forum hosted public
and private health sector representatives of two friendly
and brotherly countries in Tashkent. Comprised of one
hundred percent Turkish capital, Nobel Pharmaceuticals
attended the public forum and announced new projects
focused on joint health applications. With five production
plants, three based in Turkey and one based in Uzbekistan
and Kazakhstan each, and a pharmaceutical production
capacity of 200 million boxes, Nobel Pharmaceuticals
continues to produce drugs in accordance with GMP
standards with a total of 3,000 employees across the
globe, and continues to export to 50 countries.
20 ülkede kendi organizasyonları ile faaliyet gösteren
Nobel İlaç, Özbekistan ile gerçekleştireceği yeni sağlık
projelerini Taşkent’te düzenlenen Özbek-Türk Sağlık İş
birliği Forumu’nda duyurdu.
Özbek-Türk Sağlık İş birliği Forumu, T.C Sağlık Bakanı
Sayın Fahrettin Koca ve Özbekistan Sağlık Bakanı Sayın
Dr. Alisher Shadmanov önderliğinde dost ve kardeş
iki ülkenin kamu ve özel sağlık sektör temsilcilerine
Taşkent’te ev sahipliği yaptı.
Yüzde yüz Türk sermayeli Nobel İlaç, katıldığı forumda
ortak sağlık uygulamaları için gerçekleştireceği yeni
projeleri duyurdu.
Türkiye’de üç, Özbekistan ve Kazakistan’da birer olmak
üzere beş üretim tesisine ve farklı farmasötik formlarda
yıllık 200 milyon kutu üretim kapasitesine sahip Nobel
İlaç, Türkiye’de ve ülke dışında toplamda 3000 çalışanı
ile GMP standartlarına uygun ilaç üretmeye ve 50 ülkeye
ihracat yapmaya devam ediyor.
18 Pharma
“All our efforts are to generate Turkish brands in the
world.”
Speaking on behalf of Turkish investors in the country
within the scope of the Uzbek-Turkish Health Cooperation
Forum held in Tashkent in order to develop cooperation
in the field of health between Turkey and Uzbekistan,
Hasan Ulusoy, Chairman of Nobel Pharmaceuticals, said
the strategic alliances built between the two countries
would continue. Declaring the establishment of the
first production facility outside of Turkey in Uzbekistan,
Hasan Ulusoy said that the establishment in Uzbekistan,
provided information on the new company’s goals
and business plans; “The use of advanced technology,
specifically biotechnology products, in pharmaceuticals,
has become a prerequisite for future existence for all
sectors and is increasing day by day.
Our company has the first file selected among 28
applications from 23 companies submitted to the
‘Domestic Development and Production of Biosimilar
Drugs’ project under the leadership of TÜBİTAK. Our new
production investment is also in this field and a facility
with export potential as well as the needs of our country
has reached the completion stage. Nobel carries out
promotional and sales activities with its own staff in 20
of the 50 countries that are exported, thus providing the
opportunity to export mark products and thus, operating
in line with the priorities of our country with high added
value and in line with the target of reducing the current
deficit.
As the first step towards the goal of starting overseas
operations with our own organizations, determined at
the beginning of the 2000s, Uzbekistan was chosen as the
initial destination of expansion and significant progress
was made in efforts to reach this goal. All of these efforts
have been appreciated by our state and included in the
scope of the incentive program within the framework of
the Turquality support program, established to create
Turkish brands in the world.”
“We are proud to serve parallel with this ideal of our
country for years.”
Declaring dependence on production is an undesirable
situation, Ulusoy provided information about the
development plans of our country on health and Nobel
Pharmaceuticals’ targets for this purpose. He said, “For
our country, foreign trade deficit in pharmaceutical
products continues to be a painful problem. At present,
only about one billion dollars of exports can be made per
year, which cannot help close the foreign trade deficit
that is close to four billion dollars. Nobel Pharmaceuticals
is a company that has been exporting high net imports
for years. We are proud that our achievement in this
realm fully coincides with the Action Plan for Structural
Transformation Program in Health Industries included in
the Development Plans of our state for the purpose of
reducing the dependence on foreign pharmaceuticals.
“Tüm çabalarımız dünyada Türk markaları oluşturmak.”
Türkiye ve Özbekistan arasında sağlık alanındaki iş
birliğini geliştirmek üzere düzenlenen Özbek-Türk Sağlık
İş birliği Forumu kapsamında ülkedeki Türk yatırımcılar
adına konuşma yapan Nobel İlaç Yönetim Kurulu Başkanı
Hasan Ulusoy, iki ülke arasında inşa edilen stratejik iş
birliklerinin güçlenerek devam edeceğini bildirdi. Türkiye
dışında ilk üretim tesislerinin Özbekistan’da kurulduğunu
söyleyen Hasan Ulusoy, şirket hedefleri ve yeni iş planları
hakkında bilgi verdi;
“Bütün sektörler için gelecekte var olabilmenin ön
şartı haline gelen yüksek teknoloji ve özellikle ilaçta
biyoteknoloji ürünlerinin kullanımı her geçen gün
artmaktadır. Firmamız da TÜBİTAK önderliğinde
açılan ‘Biyobenzer İlaçların Yerli Olarak Geliştirilmesi
ve Üretilmesi’ projesine sunulan 23 firmaya ait 28
başvuru arasından seçilen ilk dosyaya sahip. Yeni üretim
yatırımımız da bu sahada olup, ülkemiz ihtiyacı yanında
ihracat potansiyeline de sahip bir tesis tamamlanma
aşamasına gelmiştir.
Nobel, ihracat yapılan yaklaşık 50 ülkenin 20’sinde
kendi kadroları ile tanıtım ve satış faaliyeti yürütmekte,
dolayısıyla markalı ürün ihraç etme imkânı sağlamakta
ve bu sayede ülkemiz önceliklerine paralel şekilde katma
değeri yüksek, cari açığı azaltma hedefine uygun faaliyet
göstermektedir.
2000’li yılların başında belirlenen ‘kendi
organizasyonlarımız ile yurtdışı operasyonlarına başlama’
hedefinde ilk adım olarak da kardeş ülke Özbekistan
seçilmiş ve geçen sürede ciddi mesafe alınmıştır.
Tüm bu çabalarımız, devletimiz tarafından da takdir
edilerek ‘Dünya’da Türk markaları oluşturmak’ amacıyla
oluşturulmuş Turquality destek programı çerçevesinde
teşvik kapsamına alınmıştır.”
“Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel hizmet
ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.”
Üretimde dışa bağımlılığın can sıkıcı bir durum olduğundan
söz eden Ulusoy, ülkemizin sağlık konusundaki kalkınma
planlarını ve Nobel İlaç’ın buna yönelik hedeflerini şöyle
açıkladı: “Ülkemiz için, eczacılık ürünlerinde dış ticaret
açığı can yakıcı bir problem olmaya devam etmektedir.
Halen yıllık bir milyar dolar civarı bir ihracat ancak
yapılabilmekte, bu da dört milyar dolara yakın seyreden
dış ticaret açığının kapatılmasına çare olamamaktadır.
Nobel İlaç yıllardır ihracatı ithalatından yüksek olan, net
fazla veren bir firmadır.
Bu tablo, ilaçta dışa bağımlılığın azaltılması amacı
doğrultusunda devletimizin Kalkınma Planlarında yer alan
‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem
Planı’ ile de tam olarak örtüşen gurur verici bir durumdur.
Malumunuz olduğu üzere bu planlarda, ‘ülkemizde artan
ve yaşlanan nüfus, ortalama yaşam süresinde yükselme,
sağlık hizmetlerinde ve ilaca erişimde iyileşme, artan
refah düzeyi ve farkındalık gibi faktörler nedeniyle ilaç ve
Pharma 19
As you know, in these plans, “increasing and aging
population in our country, the increase in the
average life expectancy, improvement in health
services and access to drugs, increasing the level
of welfare and awareness due to factors such as
increased demand for medication and medical
devices put pressure on social security
expenditures and increased current account
deficit”. In line with this determination, within the
framework of 2023 vision, the target of “satisfying
60% of the domestic pharmaceutical needs in
domestic production was set. We are proud to
be serving parallel to this ideal of our country for
years.”
“Our effort is to present the world’s newest
molecules to the healthcare community of
Uzbekistan through domestic production and
to contribute to the national economy.”
Ulusoy gave the following information about
Nobel Pharmsanoat set up in Uzbekistan,
“Nobel Pharmsanoat is a Turkish company in our
ancestors’ country. A representative office was
opened in 2000 and Nobel Pharmsanoat was
established in 2002 and funded fully with equity
capital. At present, it is capable of producing
10 million boxes of pharmaceuticals annually in
a single shift, in adherence with international
GMP (Good Manufacturing Practice) standards.
Nowadays, we are working hard to complete
our cancer medication production area. We pay
close attention to the training of highly qualified
personnel to ensure the smooth operation of
these facilities. Besides the trainings held in
Uzbekistan, we offer our employees training
opportunities focused on contemporary drug
production in Turkey, Germany, India, China, and
South Korea. Nobel Pharmsanoat has become an
important Turkish brand, with around 400 qualified
employees possessing a high sense of belonging,
and a wide range of products along with modern,
technologically advanced and environmentally
respectful facilities. Nobel Pharmsanoat exports to
Kazakhstan, Afghanistan, Georgia, Tajikistan as well
as Uzbekistan. At the crossroads of trade routes
between different continents, we will continue
to increase our investments in Uzbekistan, our
ancestor country. Our effort is to present the
world’s newest molecules to the healthcare
community of Uzbekistan, buzzing with potential
with a population of 33 million, through domestic
production and to contribute to the national
economy. We now see ourselves as an integral,
inseparable part of Uzbekistan.”
tıbbi cihaz talebinin artması sosyal güvenlik harcamalarında
ve cari açık üzerinde baskı oluşturmaktadır’ tespiti vardır. Bu
tespite uygun şekilde de 2023 vizyonu çerçevesinde ‘yurtiçi ilaç
ihtiyacının değer olarak %60’ının yerli üretimle karşılanması’
hedefi konmuştur. Biz, yıllardır ülkemizin bu idealine paralel
hizmet ediyor olmaktan gurur duyuyoruz.”
“Çabamız, Özbekistan’ın sağlık camiasına dünyadaki en yeni
molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve ülke ekonomisine
katkı sağlamak içindir.”
Ulusoy, Özbekistan’da kurulan Nobel Pharmsanoat hakkında
şu bilgileri verdi: “Nobel Pharmsanoat bizim için ‘Ata yurdunda
bir Türk şirketidir.’ 2000 yılında temsilcilik açılmış, 2002
yılında ise tamamen öz sermaye ile Nobel Pharmsanoat
kurulmuştur. Halen, uluslararası GMP (İyi İmalat Uygulamaları)
standartlarında tek vardiyada yıllık 10 milyon kutu ilaç üretebilen
bir kuruluştur. Şu günlerde kanser ilaçları üretim sahamızın
tamamlanması için de yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bu
tesislerin aksaksız işletilmesi için ihtiyaç duyduğumuz yüksek
vasıflı personelin eğitimine özen gösteriyoruz. Bu amaçla
Özbekistan’da yapılan eğitimlerin yanında, çalışanlarımıza
Türkiye, Almanya, Hindistan, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerde
çağdaş ilaç üretimi babında eğitim imkânı sağlıyoruz.
Nobel Pharmsanoat, sayısı 400’ü bulan donanımlı ve aidiyet
duygusu yüksek çalışanları, geniş ürün yelpazesi, yüksek
teknolojiye sahip modern ve çevreye saygılı tesisleri ile ülkede
önemli bir Türk markası haline gelmiştir. Nobel Pharmsanoat,
Özbekistan faaliyetleri yanında Kazakistan, Afganistan,
Gürcistan, Tacikistan gibi ülkelere ihracat da yapmaktadır.
Kıtalar arası ticaret yollarının kavşağında bulunan Ata
Yurdumuz Özbekistan’a yatırımlarımız artarak devam edecektir.
Çabamız, 33 milyon nüfusu ve yüksek potansiyeli ile bölgedeki
cazibe merkezlerinden biri olan Özbekistan’ın sağlık camiasına
dünyadaki en yeni molekülleri yerli üretim olarak sunmak ve
ülke ekonomisine katkı sağlamak içindir. Biz kendimizi artık
Özbekistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.” dedi.
20 Pharma
Abdi İbrahim CEO Süha Taşpolatoğlu Hosted the Press Delegation
from Kazakhstan: “We invest in the future of Kazakhstan”
Abdi İbrahim Ceo’su Dr. Süha Taşpolatoğlu Kazakistan’dan Gelen
Basın Heyetini Ağırladı: “Kazakistan’ın geleceğine yatırım yapıyoruz”
Dr. Abdi İbrahim CEO Suha Taşpolatoğlu, answered
questions of Kazakh journalists who visit Turkey for
Kazakhstan Independence Day at the headquarters of
the company in Istanbul. Providing information to the
representatives of leading newspapers, agencies and
TVs of Kazakhstan about the establishment of Abdi
İbrahim, its field of activity and its position in the market,
Taşpolatoğlu told the company’s investments and targets
in Kazakhstan.
In his speech, Taşpolatoğlu stated that they believe in
the high potential of the Kazakhstan market and that
they have invested in the future of Kazakhstan and that
preparations for an additional investment of 30 million
dollars have been continued in the near future.
expressed his pleasure to host the members of Kazakhstan
press at Abdi İbrahim General Directorate, Taşpolatoğlu
said, “We are very glad to have the opportunity to explain
the exciting and innovative works of Abdi İbrahim to the
members of the Kazakhstan press. The declaration of
independence of the people of Kazakhstan on December
16, 1991, takes place in history as an important victory
of one nation. Kazakhstan’s place has always been very
special for us. Our production facility in Kazakhstan is one
of the most important links of our investments abroad. It
is the first country in which we have started production in
our overseas operations.”
Abdi İbrahim CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, Kazakistan
Bağımsızlık Günü dolayısıyla Türkiye’ye gelen Kazak
gazetecileri İstanbul’daki şirket genel merkezinde konuk
ederek sorularını yanıtladı. Kazakistan’ın önde gelen
gazete, ajans ve tv’lerinin temsilcilerine Abdi İbrahim’in
kuruluşu, faaliyet alanı ve pazardaki konumu hakkında
bilgiler veren Taşpolatoğlu, şirketin Kazakistan’daki
yatırımlarını ve hedeflerini anlattı.
Taşpolatoğlu yaptığı konuşmada, Kazakistan pazarının
yüksek potansiyeline inandıklarını ve Kazakistan’ın
geleceğine yatırım yaptıklarını belirterek, yakın zamanda
30 milyon dolarlık ek bir yatırım için hazırlıkların
sürdürüldüğü bilgisini verdi.
Kazakistan basın mensuplarını Abdi İbrahim Genel
Müdürlüğü’nde ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti
dile getiren Taşpolatoğlu “Abdi İbrahim’in heyecan
verici ve yenilikçi çalışmalarını Kazakistan basın
mensuplarına anlatma fırsatını yakalamış olduğumuz
için çok memnunuz. Kazakistan halkının 16 Aralık
1991’de bağımsızlığını ilan etmesi, bir ulusun tek yürek
halinde elde ettiği önemli bir zafer olarak tarihte yerini
alıyor. Kazakistan’ın yeri bizim için her zaman çok özel
oldu. Kazakistan’daki üretim tesisimiz, yurt dışındaki
yatırımlarımızın en önemli halkalarından biri. Yurt dışı
operasyonlarımız içinde üretime geçtiğimiz ilk ülke olma
özelliğini taşıyor” dedi.
22 Pharma
Taşpolatoğlu said, “In line with our growth targets in global
markets, we established Abdi İbrahim Global Pharm in
2012 in line with our investment decision in Kazakhstan.
At the end of 2015, Abdi İbrahim Global Pharm started its
operations with a production capacity of 24 million boxes
per year. We are currently manufacturing pharmaceuticals
in international standards in many areas such as diabetes,
hepatitis B and tuberculosis. Almost all of our staff
working in this facility are Kazakh. We can proudly say
that we have the most modern, comprehensive facility
in Kazakhstan. Kazakhstan market is very important
for us. With Kazakhstan, which we see as our second
home, we have achieved an important strategic goal to
expand our international presence. With our rich product
portfolio, we aim to expand our international presence
in Kazakhstan in terms of both branding and production
within the scope of our goal to be one of the leading
global players in the pharmaceutical sector. We are
continuing our preparations for an additional investment
of 30 million dollars in Kazakhstan. With this investment,
we aim to double our employment in the country within
5 years.”
Stating that Abdi İbrahim will continue its investments
abroad in the coming period and aim to enter new
markets in addition to further strengthening in the
existing markets, Taşpolatoğlu said, “Kazakhstan, which
is one of the markets with high growth potential,
constitutes an important pillar of Abdi İbrahim’s growth
strategy in international markets. As a company, we
aim to evaluate the potential in the region with the
Kazakhstan investment and to have a strong and strategic
position in this geography. The investment in Kazakhstan
not only contributes to our vision but also encourages us
to become an international player in the pharmaceutical
sector.”
Taşpolatoğlu “Global pazarlardaki büyüme hedeflerimize
paralel olarak 2012 yılında Kazakistan’da aldığımız
yatırım kararı doğrultusunda Abdi İbrahim Global
Pharm’ı kurduk. Abdi İbrahim Global Pharm, 2015
yılı sonunda yılda 24 milyon kutu üretim kapasitesiyle
faaliyetlerine başladı. Fabrikamızda şu anda diyabet,
Hepatit B, tüberküloz gibi birçok alanda uluslararası
standartlarda ilaç üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu
tesiste çalışan personelimizin tamamına yakını Kazak.
Gururla söyleyebiliriz ki Kazakistan’ın en modern, en
kapsamlı tesisine sahibiz. Kazakistan pazarı bizim için
büyük önem taşıyor. İkinci evimiz olarak gördüğümüz
Kazakistan ile uluslararası varlığımızı yaygınlaştırma
yolunda önemli bir stratejik hedef gerçekleştirdik.
Zengin ürün portföyümüzle, ilaç sektörünün önde gelen
global oyuncularından biri olma hedefimiz kapsamında
Kazakistan’da hem markalaşma hem de üretim yönünden
uluslararası varlığımızı yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Yakın zamanda Kazakistan’da 30 milyon dolarlık ek bir
yatırım için hazırlıklarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.
Bu yatırımımız ile 5 yıl içinde ülkedeki istihdamımızı da iki
katına çıkarmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Abdi İbrahim’in yurt dışındaki yatırımlarını önümüzdeki
dönemde de sürdüreceğini, mevcut pazarlarda daha
da kuvvetlenmenin yanında yeni pazarlara girmeyi
hedeflediğini belirten Taşpolatoğlu, “Büyüme potansiyeli
yüksek pazarlardan biri olan Kazakistan, farklı pazarlara
erişim anlamında Abdi İbrahim’in uluslararası pazarlardaki
büyüme stratejisinin önemli bir ayağını oluşturuyor.
Şirket olarak Kazakistan yatırımı ile bölgedeki potansiyeli
değerlendirmeyi, bu coğrafyada güçlü ve stratejik bir
konuma sahip olmayı hedefliyoruz. Kazakistan yatırımı,
vizyonumuza önemli katkı sağladığı gibi aynı zamanda ilaç
sektöründe uluslararası oyuncu olma hedefimizde de bizi
cesaretlendiriyor” dedi.
Pharma 23
Roche İlaç Turkey Receives Istanbul Marketing Awards in
Three Categories
Roche İlaç Türkiye, İstanbul Marketing Awards’tan 3 Ayrı Ödülle Döndü
Roche İlaç Turkey has received awards in 3 categories
for their successful projects in ‘Health Communication
and Sustainability’ in Istanbul Marketing Awards 2019,
recognizing the leaders in marketing and communication.
Roche İlaç Turkey has received first place in Istanbul
Marketing Awards for their applications “Medikaynak”
and “JIApp” in the category ‘Health Communication,’ and
for their social responsibility project “Let the Seas Brim
with Life” in the category ‘Sustainable Communication.’
Right source, reliable treatment follow-up for
healthcare professionals
The Medikaynak website and mobile application, which
was recognized in the Health Communication category, is
designed as a platform that can be continuously utilized
by healthcare professionals across disciplines, allowing
rapid access to the most recent medical information with
its broad range of features.
Featuring various modules, including those for news,
training, meetings and events, Medikaynak both allows
users to keep up with the latest advances and offers a
practical tool for calculations and daily communications.
Thanks to the RxMediaPharma module of Medikaynak,
where an average of 8,000 inquiries are conducted every
month, makes it possible for physicians to access an
archive covering all medicines.
The other entry which received recognition in the same
Roche İlaç Türkiye, pazarlama ve iletişim dünyasının
liderlerinin ödüllendirildiği İstanbul Marketing
Awards 2019’da ‘Sağlık iletişimi ve Sürdürülebilirlik’
alanlarında hayata geçirdiği başarılı çalışmaları ile
3 ayrı kategoride birden ödüle layık görüldü.
Roche İlaç Türkiye, İstanbul Marketing Awards ödül
töreninde “Medikaynak” ve “JIApp” uygulamaları ile
‘Sağlık İletişimi’ kategorisinde, “Denizler Yaşam Dolsun”
isimli sosyal sorumluluk projesiyle ise ‘Sürdürülebilirlik
İletişimi’ kategorisinde birincilik ödüllerini almaya hak
kazandı.
Sağlık profesyonelleri için doğru kaynak, güvenilir
tedavi takibi
Sağlık İletişimi kategorisinde ödüle layık görülen
projelerden biri olan Medikaynak web sitesi ve mobil
uygulaması, farklı ana bilim dallarından olan sağlık
profesyonellerinin sürekli yararlanabilecekleri ve sunduğu
birçok özelliği sayesinde en güncel tıbbi bilgilere hızlıca
ulaşabilmeyi sağlayan bir platform olarak tasarlandı.
Medikal haberler, eğitimler, toplantılar ve etkinlikler gibi
farklı modüllere sahip olan Medikaynak hem kullanıcıların
gündemdeki önemli gelişmeleri takip edebilmelerini
sağlıyor hem de hesaplama ve gündelik iletişimi pratik bir
hale getiriyor. Medikaynak’ın ayda ortalama 8 bine yakın
sorgu yapılan RxMediaPharma modülü sayesinde ise
hekimler bütün ilaçların arşivine ulaşabiliyor.
24 Pharma
category was the mobile app JIAPP, developed by
the Pediatric Rheumatology Society for Juvenile
Idiopathic Arthritis (JIA), a rheumatic disease of
children. Using JIAPP, designed to help them carryout
treatment without interruption and make their lives
easier, physicians can directly contact patients and
monitor the effectiveness of the treatment they are
using.
‘The first coral transplantation of Turkey’
undertaken with support by Roche
The project ‘Let the Seas Brim with Life,’ reflecting
a ‘vision of sustainability,’ which is an integral part
of the operations of Roche, working for more than
120 years to improve lives, has been implemented
by Roche İlaç Turkey and Princes’ Islands Association
for Water Sports and Living in Sea (ADYSK) to protect
and preserve the riches of Marmara Sea for future
generations. As part of the project, corals have
been transplanted – first of its kind in Turkey – in the
Princes’ Islands region to protect corals as a key link
in the marine ecosystem, and thousands of square
meters of ghost nets have been removed, which
pose a serious threat to marine habitats. To support
sustainability of the diversity of life forms in Marmara
Sea, the project involves training sessions by ADYSK
and transfer of corals to uninhabited areas, removal
of ghost nets, cleaning of shores and seabed, and
undertaking awareness-raising activities with the
support of volunteers from Roche.
Aynı kategoride diğer ödül alan çalışma ise çocuk romatizma
hastalığı olan Juvenil İdiyopatik Artrit (JİA) için Çocuk Romatoloji
Derneği ile birlikte geliştirilen JIAPP mobil uygulaması oldu.
Hastaların tedavilerini aksatmadan sürdürmelerine ve hayatlarını
kolaylaştırmalarına yardımcı olmak üzere hayata geçirilen
JIApp ile doktorlar, hastalarıyla doğrudan temasa geçebilirken
uyguladıkları tedavinin etkisini de kolaylıkla takip edebiliyor.
‘Türkiye’nin ilk mercan transplantasyonu’ Roche desteği ile
gerçekleşiyor
Hayatları iyileştirmek için 120 yılı aşkın bir süredir çalışan
Roche’un faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olan ‘sürdürülebilirlik
vizyonunun’ bir yansıması olan “Denizler Yaşam Dolsun”
projesi, Roche İlaç Türkiye ve Adalar Denizle Yaşam ve Spor
Kulübü Derneği (ADYSK) tarafından gelecek nesillere tüm saklı
zenginlikleriyle korunabilmiş bir Marmara Denizi bırakabilmek
amacıyla hayata geçiriliyor. Proje kapsamında, deniz ekosistemin
en önemli halkalardan birisi olan deniz mercanlarını korumak
üzere Türkiye’nin ilk mercan transplantasyonu (nakli) Marmara
Denizi Adalar bölgesinde gerçekleştirilirken aynı zamanda
yaşam çeşitliliğinin sürdürülebilirliği için, deniz habitatı
açısından ciddi tehdit oluşturan binlerce metrekare hayalet ağ da
denizden temizlendi. Marmara Denizi’ndeki yaşam çeşitliliğinin
sürdürülebilirliği için proje kapsamında ADYSK’nın sağlayacağı
eğitimler ve Roche çalışanlarının gönüllü katılımıyla mercanların
insan yaşamının olmadığı bölgelere nakledilmesi, hayalet ağların
çıkarılması, kıyı ve deniz dibi temizliği ile farkındalık faaliyetlerinin
desteklenmesi hedefleniyor.
Pharma 25
AHEF: Warning for Causes Unless the Vaccine
AHEF: Aşı Olunmaması Halinde Karşılaşılabilecek Durumlar İçin Uyarıyor
Chairman of the Board of the Federation of Family
Physicians Associations Dr. Özlem Sezen draws
attention to the importance of measles vaccination
and warns of situations that may be encountered in
the absence of vaccination.
Recalling the measles epidemic in Samoa Family Physician
Özlem Sezen, said, “I would like to draw attention to
the news that there are 4,000 measles cases and 60
deaths under the age of 5 (for now) in the country with
a population of 2,831 square kilometers and 200,000
people.”
Sezen explained this with an example; “In fact, the
island of Samoa is a country where forests, abundant
fruits and vegetables are grown, fishing and industry is
scarce. It uses hydro energy. 10% of national income is
in agriculture, 25% is in industrial products and 64% is
in service sector. Fresh air, plenty of vegetables, fruits,
few industries and factories just as they should be. There
are all things you need for a healthy life. But there is an
important point we missed. Vaccination! According to
UNICEF data, vaccination rates in Samoa, which was 70%
in 2013, have fallen below 30% and the outbreak has
started. Country managers realized that they did not care
enough. The prime minister promised that they would
achieve 90% above their vaccination targets and that
they will achieve it.”
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim
Kurulu Başkanı Dr. Özlem Sezen kızamık aşısının
önemine dikkat çekiyor ve aşı olunmaması halinde
karşılaşılabilecek durumlar için uyarıyor.
Aile Hekimi Dr. Özlem Sezen Samoa’da yaşanan kızamık
salgınını hatırlatarak “Büyük okyanus güneyinde, Güneşi
en son gören bir ada ülke olan Samoa’da yaşanan
kızamık salgını haberlerini hepimiz duymuşuzdur. 2.831
kilometrekarelik 200 bin nüfuslu ülkede 4000 kızamık
vakası ve 5 yaş altında (şimdilik) 60 ölü olduğuna dair
haberlere dikkat çekmek isterim” dedi.
Sezen bunu bir örnekle anlattı; “Aslında Samoa adası
ormanlar içinde, bol meyve ve sebze yetiştirilen, balıkçılık
yapılan ve sanayisi çok az olan bir ülke. Hidro enerji
kullanıyor. Milli gelirin %10’u tarım, %25’i endüstriyel
ürünler ve %64’ü hizmet sektöründe. Temiz hava, bol
sebze meyve, az sanayi ve fabrika tam da olması gereken
gibi… Sağlıklı bir yaşam için olması gerekenlerin hepsi
var. Ancak kaçırdığımız önemli bir nokta da var. Aşılama!
UNICEF verilerine göre Samoa’da 2013 de %70 olan
aşılama oranları geçen süreçte %30 altına düştü ve salgın
baş gösterdi. Ülke yöneticileri yeterince önemsemedikleri
aşılamanın farkına vardılar. Başbakan aşılama
hedeflerinin %90 üstü olduğunu ve bunu başaracaklarına
söz verdi.”
26 Pharma
While the importance of vaccination is explained
throughout the world, childhood vaccinations become
compulsory in many countries, while in some developed
countries the decision is not taken to vaccinate children
in schools. That’s why we need to stop and think again.
Is the vaccine a personal right? Is not vaccinated person
rights and freedom? While the vaccine is so important
for both the individual and the public health, and with
so much evidence, how much scientific and realistic
data does the decision not to have? Are those who make
comments that strengthen vaccine instability aware of
their responsibility? How many children are more valuable
than being popular?
The vaccine is experiencing the failure of its own success.
Infections and infectious diseases such as measles and
how lethal they can be forgotten have been forgotten by
vaccinations and high vaccination rates. Who will account
for this when new outbreaks begin?
Stressing as a family physician, they give great care to
every pregnant woman about their vaccination, Dr. Özlem
Sezen said, “We provide vaccinations and information
appropriate to age and accompanying health conditions.
Together with our family health personnel, we perform
our duty on vaccination, which is the most important
preventive medicine practice, with self-data.”
We also ask the Ministry of Health to take responsibility
for this matter and to take initiatives for the necessary
sanctions. We want to show the necessary sensitivity in
the news and publications about this subject in media
and press. We also appeal to our people “Make sure your
babies and children are vaccinated.”
You should consult your family physician to get the most
accurate information about vaccination and general
health status, age and health-appropriate vaccines.
Dünya genelinde aşılama önemi anlatılırken, pek çok
ülkede çocukluk çağı aşılamaları zorunlu hale gelirken,
bazı gelişmiş ülkelerde aşısız çocukların okullara
alınmama kararı veriliyor. Bunu nedenle durup bir kere
daha düşünmek gerekiyor.
Aşı kişisel bir hak mıdır? Aşılanmamak kişi hak ve
özgürlüğü müdür? Aşı hem kişi, hem toplum sağlığı
için bu kadar önemli iken ve bu kadar kanıt varken aşı
yaptırmama kararı ne kadar gerçek ve bilimsel verilere
dayanmaktadır? Aşı kararsızlığını güçlendirecek yorumlar
yapanlar aldıkları sorumluluğun farkında mıdır? Popüler
olmak kaç çocuğun canından kıymetlidir?
Aşı kendi başarısının başarısızlığını yaşıyor. Aşılamalar ve
yüksek aşılanma oranları sayesinde kızamık gibi bulaşıcı
hastalıklar ve ne kadar ölümcül olabilecekleri unutuldu.
Yeni salgınlar baş gösterdiğinde bunun hesabını kim
verecek?
Özlem Sezen Aile Hekimleri olarak her gebeye
aşılanmaları hakkında büyük bir titizlikle bilgilendirme
yaptıklarını vurguladı. “Her bebeğin doğumdan itibaren
aşılanmasının önemini anlatıyoruz. Yaşa, eşlik eden
sağlık durumuna uygun aşılamaları ve bilgilendirmeleri
yapıyoruz. Aile sağlığı elemanlarımız ile birlikte en önemli
koruyucu hekimlik uygulaması olan aşılama ile ilgili
üzerimize düşen görevi öz veri ile yapıyoruz.
Sağlık Bakanlığından da kişilere bu konuda sorumluluk
verilmesi ve gerekli yaptırımlar için girişimlerde
bulunmasını talep ediyoruz. Medya ve basında bu
konuda yapılan haber ve yayınlarda gerekli hassasiyetin
gösterilmesini istiyoruz. Halkımıza da sesleniyoruz
“Bebek ve çocuklarınızı mutlaka aşılatın.”
Aşı ve genel sağlık durumu ile ilgili en doğru bilgileri
almak, yaşa, sağlık durumuna uygun aşıları olmak için
mutlaka Aile Hekiminize danışılması gerekiyor.
Pharma 27
Rare Disease Hemophilia A’s Share in Health
Expenditures Is 3 Billion TL Per Year
Nadir Görülen Hemofili A Hastalığının Sağlık Harcamalarındaki
Payı Yıllık 3 milyar TL
Roche Pharmaceuticals announced the results of the
‘Social Burden of Disease Hemophilia A’ research
carried out with the support of Roche Turkey.
According to the research, the annual economic
burden of the Hemophilia A disease in Turkey is close
to 3 billion Turkish liras. Costing almost half a million
Turkish liras per patient, the annual expenditure
of the disease accounts for 1.62% of total health
expenditures.
As a rare, inherited blood disease, it negatively effects
nearly 180 thousand1 people in the world and more than
5 thousand in Turkey. The burden of Hemophilia A disease
on people and health institutions was presented in the
‘The Social Burden of Hemophilia A Disease’ research,
done with the support of Roche.
Results of the research were shared in a meeting where
Başkent University Faculty Member and Health Economist
Prof. Dr. Simten Malhan, Head of Turkish Associations
of Hemophilia Federation Prof. Dr. Kaan Kavaklı, Vice
President of Aegean Hemophilia Association Prof. Dr.
Can Balkan, Head of Çukurova Hemophilia Association
Prof. Dr. Bülent Antmen and Cerrahpaşa Medical Faculty
Member Prof. Dr. Cem Ar attended.
As one of the scholars who carried out the research, Prof.
Dr. Simten Malhan explained the main purpose of the
research and said, ‘When determining the burden of a
disease, we take three main criteria into account: death
Roche İlaç Türkiye’nin desteğiyle gerçekleştirilen
‘Hemofili A Hastalığının Toplumsal Yükü’ araştırmasının
sonuçları açıklandı.
Araştırmaya göre Türkiye’de Hemofili A hastalığının,
yıllık ekonomik yükü
3 milyar liraya yakın. Hasta başı yıllık maliyetin
yarım milyon lirayı aştığı hastalık nedeniyle oluşan
yıllık toplam giderler, toplam sağlık harcamalarının
%1,62’sini oluşturuyor.
Nadir görülen genetik geçişli bir kan hastalığı olarak,
dünyada yaklaşık 180 bin1, Türkiye’de ise 5 binden fazla
kişinin yaşamını olumsuz etkileyen Hemofili A hastalığının
bireyler ve sağlık kurumları üzerinde yarattığı etki, Roche
desteğiyle hazırlanan ‘Hemofili A Hastalığının Toplumsal
Yükü’ araştırmasıyla sunuldu.
Araştırmanın sonuçları Başkent Üniversitesi Öğretim
Üyesi ve Sağlık Ekonomisti Prof. Dr. Simten Malhan,
Türkiye Hemofili Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof.
Dr. Kaan Kavaklı, Ege Hemofili Derneği Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Can Balkan, Çukurova Hemofili Derneği Başkanı
Prof. Dr. Bülent Antmen ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Ar katılımıyla gerçekleştirilen
bir toplantıyla paylaşıldı.
Araştırmayı gerçekleştiren öğretim üyelerinden, Prof. Dr.
Simten Malhan, “Hastalık yükünü tespit ederken en çok
ölüme yol açan, en çok sakat bırakan ve en çok maddi
harcamaya sebep olan şeklinde sıralayabileceğimiz
ana kriterleri dikkate alıyoruz. Bu kriterler kapsamında
gerçekleştirdiğimiz bu araştırmayla, Hemofili A
hastalığının bir yıl için maliyetlerini belirleyerek, hastalığın
ülkemiz için yükünü tespit etmeyi amaçladık” sözleriyle
araştırmanın temel hedefini açıkladı.
Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının %1,62’sini
oluşturuyor
Prof. Malhan bir hastalığın sadece birey üzerinde değil;
aile, yakın çevre ve işveren açısından düşünüldüğünde
aslında topluma bir maliyeti olduğuna dikkat çekerek
sözlerine şöyle devam etti: “Herhangi bir hastalığın
toplumsal yükü tespit edilirken tıbbi ve tıbbi olmayan direkt
harcamalarla birlikte hastalıktan kaynaklanan iş gücü
kaybı, erken emeklilik, erken ölüm ve manevi kayıpları
da kapsayan dolaylı maliyetler de dikkat alınır. Bizler de
28 Pharma
toll, disability toll and economic toll. With the research
we conducted in respect to these criteria, we aimed to
determine the burden of Hemophilia A disease for our
country by determining the annual costs of the disease’.
The disease accounts for 1.62% of Turkey’s total
health expenditure
Prof. Malhan said that a disease does not only affect
a person, but also their families, social circles and
employers as a financial burden and continued as follows:
‘When determining the social burden of a disease,
direct costs, including medical and non-medical direct
expenses, as well as indirect costs such as loss of labor,
early retirement, premature death and non-pecuniary
losses, are taken into account. While carrying out this
research regarding Hemophilia A, we included the costs
of treatments, follow-up treatments and the disease, as
well as the costs for patients, relatives, public, and social
impacts in the modeling and made the disease burden
analysis accordingly.’
Pointing out that the research results showed there are
5,055 Hemophilia A patients in Turkey and the annual
expenditure of each patient is 559,259 TL, Prof. Dr.
Simten Malhan stated: ‘Based on this cost calculated
for a single patient, even though it is seen as a rare
disease, Hemophilia A’s disease burden for our country is
estimated to be around 2 billion 827 million TL. This figure
accounts for 1,62% of Turkey’s total health expenditure.’
Genetically inherited Hemophilia disease occurs in
men
Head of Turkish Associations of Hemophilia Federation
Prof. Dr. Kaan Kavaklı provided further information
regarding the Hemophilia disease, a life-long blood
disease with a coagulation disorder: ‘There are 180
thousand Hemophilia A patients in the world including 8
thousand in the USA, 6 thousand in Germany, 6 thousand
in France and 6 thousand in the UK. There are more than
5 thousand affected by the Hemophilia disease, which
is a genetically inherited disease that is mainly seen in
male babies and children, in Turkey. The average age
of Hemophilia A which is frequently seen in youngsters
and young adults is 25 years. The importance of the
treatment for this disease is better understood when we
emphasize that hemophilia A patients face risk of death
due to permanent joint injuries and brain traumas as a
result of insufficient treatment.’
For children, the treatment begins after they bleed
for the first time or at around 3 years of age
Informing about the course of the disease during
childhood periods, Head of Aegean Hemophilia
Association Prof. Dr. Can Balkan said: ‘Hemophilia patients
are generally diagnosed during the year after their birth
Hemofili A kapsamındaki bu araştırmayı gerçekleştirirken
tedavi, takip tedavileri ve hastalık gidişinin neden
olduğu maliyetlerle birlikte hasta, hasta yakını, kamu ve
toplumsal etkilerinin maliyetlerini modellemeye de dahil
ettik ve hastalık yükü analizini bunlara göre yaptık.”
Yaptıkları araştırma sonucunda Türkiye’de bulunan
5.055 Hemofili A hastasının, hasta başı maliyetinin yıllık
559 bin 259 TL olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Simten
Malhan, “Tek bir hasta için hesaplanan bu maliyetten yola
çıkıldığında nadir bir hastalık olarak görülse de Hemofili
A’nın ülkemiz için hastalık yükü 2 milyar 827 milyon TL
olarak tahmin ediliyor. Bu rakam Türkiye’nin toplam
sağlık harcamalarının %1,62’sını oluşturuyor.”
Genetik geçişli olan Hemofili hastalığı, erkeklerde
ortaya çıkıyor
Türkiye Hemofili Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof.
Dr. Kaan Kavaklı, pıhtılaşma bozukluğu ile seyreden,
genetik geçişli ve hayat boyu süren bir kan hastalığı olan
Hemofili konusunda şu bilgileri verdi: “18 bini ABD, 6 bini
Almanya, 6 bini Fransa ve 6 bini de İngiltere’de olmak
üzere dünyada 180 bin Hemofili A hastası bulunuyor.
Genetik geçişli olan ve genellikle erkek bebekler
ve çocuklarda ortaya çıkan Hemofili A hastalığının
Türkiye’deki hasta sayısı ise 5 binin üzerinde. Gençler
ile genç erişkinlerde sıklıkla görülen Hemofili A’nın yaş
ortalaması ise 25. Yetersiz tedavi durumunda Hemofili A
hastalarının kalıcı eklem sakatlıkları ve kafa travmaları
sonrasında yaşanabilecek beyin kanamalarıyla da ölüm
riskiyle karşı karşıya geldiklerini vurguladığımızda, bu
hastalığın tedavisinin ne kadar büyük önem taşıdığı daha
iyi anlaşılabilir.”
Pharma 29
but we start the treatment after they bleed for the first
time or before 3 years of age, if possible. At this point, it
is critical that the family properly learns about hemophilia
and receives professional support.’
Stating that they pay attention to many topics including
vaccination of the children, their oral hygiene and care,
exercises and sports they do and their school lives
during the treatment which aims to raise a physically
and mentally healthy individual, Prof. Dr. Can Balkan said:
‘During the treatment of children, we focus mostly on
issues that will protect them from bleeding. Focusing on
joint bleeding, life-threatening bleeding and permanent
disability; we are tirelessly continue to work on the
various spiritual difficulties experienced by the child and
his/her family and their expectations on treatments that
are applied differently and provide long term effects.’
Approximately 60% are adults
Cerrahpaşa Medical Faculty Member Prof. Dr. Cem
Ar said that around 60% of the hemophilia patients
living in Turkey are adults and they mostly struggle
with permanent disabilities, surgical interventions, lifethreatening
bleeding and social problems and stated: ‘In
adult Hemophilia A patients, we are often confronted
with problems involving marriage, having children, their
work lives and their social lives. Patients not only have
problems with their family and social relationships due
to the negative effects of Hemophilia A, but also have to
switch to part-time work and decide on early retirement
due to their general health and the pain they have to
endure.’
Our goal is to help every patient for a life without any
bleeding
At the end of the meeting, Head of Çukurova Association
of Hemophilia Dr. Bülent Antmen evaluated the point
reached in the treatment of Hemophilia A and the
expectations regarding the future of the treatment, and
stated: ‘With the help of the studies conducted for the
treatment of hemophilia, we expect to reduce the burden
on patients and their families, increase compliance with
medication, achieve our goal of a bleeding-free world,
increase the quality of life of the patients, and ensure that
they become socially and functionally healthy individuals
and cure the disease. We continue to contribute to this
subject with the treatment and services we provide in our
country’s comprehensive hemophilia care centers, as well
as with new researches.’
Çocuklarda tedaviye, ilk kanamadan sonra veya 3 yaş
civarında başlanıyor
Toplantıda hastalığın çocukluk çağındaki seyri konusunda
bilgi veren Ege Hemofili Derneği Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Can Balkan ise “Hemofili hastalarına genellikle
yaşamın ilk yılında tanı koyuyoruz ancak tedaviye ilk
kanamadan sonra mümkünse 3 yaşından önce başlıyoruz.
Bu noktada ailenin hemofili ile doğru şekilde tanışması
ve profesyonel destek alması kritik bir önem taşıyor” diye
açıkladı.
Fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bir birey büyütme
hedefiyle yürütülen tedavide çocukların aşılarından, ağız
hijyen ve bakımından egzersiz ve spor çalışmalarından
okul hayatına kadar birçok konuya dikkat ettiklerini
vurgulayan Prof. Dr. Can Balkan “Çocukların tedavileri
sırasında en çok onları kanamalardan koruyacak konular
üzerinde odaklanıyoruz. Eklem kanamaları, hayatı tehdit
eden kanamalar ve kalıcı sakatlıkları engelleme üzerine
yoğunlaşarak; çocuk ve ailesinin yaşadığı çeşitli manevi
zorlukları; onların farklı uygulama yolundan kullanılan
ve daha uzun etkisi olan tedaviler tarafındaki beklentileri
üzerine çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.”
Yaklaşık %60’ını erişkinler oluşturuyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem
Ar ise Türkiye’de yaşayan hemofili hastalarının yaklaşık
%60’ının erişkin olduğunu ve erişkin hastalarda en çok
kalıcı sakatlıklar, cerrahi girişimler, hayatı tehdit eden
kanamalar ile sosyal sorunlar ile mücadele ettiklerini
vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Erişkin Hemofili A
hastalarında sıklıkla evlenme ve çocuk sahibi olma, iş ile
çalışma hayatına ek olarak sosyal yaşama ilişkin konuları
kapsayan sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Hastalar,
Hemofili A nedeniyle maruz kaldıkları olumsuzluklara
bağlı olarak sadece aile ve sosyal ilişkilerinde problemler
yaşamakla kalmıyor, aynı zamanda genel sağlık durumları
ve ağrıları sebebiyle de yarı zamanlı çalışmaya ve erken
emekliliğe yönelmek durumunda kalabiliyorlar.”
Hedefimiz tüm hastaların kanamasız bir yaşama
ulaşması
Toplantının sonunda Hemofili A tedavisinde bugüne kadar
gelinen noktayı ve tedavinin geleceğine ilişkin beklentilerin
değerlendirmesini ise Çukurova Hemofili Derneği
Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen yaptı ve şu bilgileri
verdi: “Hemofili tedavisi için yürütülen çalışmalarla,
tedavi kaynaklı olarak hasta ve ailelerinin üzerine binen
yükü azaltmayı, tedaviye uyumu arttırmayı, hastalarda
kanamasız bir dünya hedefimize ulaşmayı, hastaların
yaşam kalitelerini arttırmayı, sosyal ve fonksiyonel olarak
sağlıklı bireyler olmalarını sağlamayı ve hastalığa kür
bulmayı bekliyoruz. Bizler de gerek ülkemizdeki kapsamlı
hemofili bakım merkezlerimizde sağladığımız tedavi ve
hizmetler, gerekse de yaptığımız yeni araştırmalarla bu
konuya katkımızı sürdürmeye devam ediyoruz.”
30 Pharma
Pharma Global Events
pharmapackeurope.com
5 - 6 February 2020
Paris, France
cphi.com/sea
4 - 6 March 2020
Bangkok, Thailand
cphi.com/japan
16 - 18 March 2020
Tokyo, Japan
cphinorthamerica.com
5 – 7 May 2020
Pennsylvania Convention Center, Philadelphia, USA
cphi.com/china
22 – 24 June 2020
SNIEC, Shanghai, China
cphi.com/korea
26 – 28 August 2020
COEX, Seoul, South Korea
cphi.com/mea
14 - 15 September 2020
ADNEC, Abu Dhabi, UAE
cphi.com/europe
13 - 15 October 2020
Milan, Italy
cphi.com/india
25 - 27 November 2020
Greater Noida, Delhi NCR, India
For more information and stand
bookings, please contact:
salesoperations@ubm.com /
cigdem.celen@informa.com
Organised by:
The Right Medicine, the Right Time,
the Right Dose for the Health!
Sağlık İçin Doğru İlaç, Doğru Süre, Doğru Doz!
“Daha önce kullandım bir şey olmadı”, “Komşum
önerdi”, “Antibiyotiksiz geçmiyor”… Oysa bilinçsiz
ilaç kullanımı, daha çok hasta ediyor. Özellikle grip
salgınlarının başladığı bu aylarda “akılcı ilaç kullanımı”
kritik önemde. Çünkü nezle olan doktora gitmeden
antibiyotik kullanması gerektiğini düşünüyor. Ancak
uzmanlar uyarıyor: Hastaya uygun ilaç, uygun süre ve
dozda kullanılmadığı sürece faydası yok, zararı var…
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları
ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Aslı
Karadeniz ilaçlarla ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
Akılcı ilaç kullanımının; hastalara klinik bulgu ve
bireysel özelliklere göre tanı konulduktan sonra, ilacın
uygun dozda ve uygun süreyle uygulanması olduğunu
belirten Dr. Karadeniz, iyileşmenin de ancak bu şekilde
sağlanabileceğini söyledi.
“I’ve used it before anything happened,” “My
neighbor has proposed”, “antibiotic is essential”…
But unconsciously drug use more make ill. Especially
in these months when influenza outbreaks start,
“Rational use of drugs” is critical. Because he thinks
he has to use antibiotics before he has a flu. But
experts warn: it doesn’t help the patient but it does
harm, unless the right medicine used in the right time
with the right dose…
Dr. Aslı Karadeniz, Maltepe University Faculty of
Medicine Department of Infectious Diseases and
Clinical Microbiology Lecturer, told false facts about the
medicine.
Declaring rational use of drugs may be defined as: patients
receive medications appropriate to their clinical needs, in
doses that meet their own individual requirements, for
an adequate period of time, and the lowest cost to them
and their community, Dr. Karadeniz said that only this way
healing can be achieved.
Fazla ve Gereksiz İlaç Vücuda Zarar
Başta antibiyotikler olmak üzere ilaçların doğru şekilde,
doğru dozda ve zamanda kullanılmaması durumunda
vücudun zarar görebileceğini, beklenmeyen hastalıklar ve
yan etkiler ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Karadeniz,
yaşanabilecek olumsuzlukları şöyle anlattı:
“Fazla ve gereksiz ilaç kullanımının istenmeyen etkileri
olabilir. Alerjik reaksiyonlar gerçekleşebilir, karaciğer
ve böbrek yetmezlikleri ortaya çıkabilir, farklı ilaç
etkileşimleri, yan etkileri olabilir. Ölümle sonuçlanabilir.
Fazla, gereksiz ve yanlış ilaç kullanımının olumsuz
etkilerini önlemek için doktor önerisiyle doğru zamanda
ve şekilde ilaç kullanmak gerekir. Yan etkiler olsa bile
hasta kontrol altında olacaktır”
Excess and Unnecessary Drug Damage to the Body
Drawing attention to if antibiotics, especially drugs, not
used in the right way, in the right dose and time, the body
may be damaged, unexpected diseases and side effects
may arise, Dr. Karadeniz said the possible negativity as
follows: “Excessive and unnecessary medication may
have undesirable effects.
32 Pharma
Allergic reactions may occur, liver and kidney deficiencies
may occur, different drug interactions may have side
effects. It may result in death. In order to prevent the
negative effects of excessive, unnecessary and wrong
medication use, it is necessary to use the medication at
the right time and in the manner recommended by the
doctor. Even if there are side effects, the patient will be
under control.”
Doctors Should Provide Drug Information
Stating that doctors have important responsibility for
rational drug use, Dr. Karadeniz said, “For example, those
who have a lot of pain should take into consideration
the doctor’s advice on which medication and when to
use it. The doctor should provide the information. This
information also prevents the neighbor from giving a
digestive system medication to a neighbor, rather than
a painkiller. He said that drugs should be taken under
the direction. Dr. Karadeniz said for the rational drug
use, patients should pay attention to the following: “Use
the drug in the right way, at the right time intervals, at
the correct dose, and for the specified period of time.
He should not stop taking the drug when he feels well.
If you do not benefit from the drug should notify your
doctor. He should think that he can forget the medicine in
a thoughtful way and make reminding arrangements. He
should remember that the medicine that is good for his
neighbor can harm him.”
Antibiotics are not used for Flu and Most Diarrhea
Treatment!
Recording in winter, most people caught colds and flu
treatment, mostly at home rest, plenty of fluids and
simple medications can be spent, unconscious drug use
may make it difficult to control the disease, Dr. Karadeniz
said, “The drugs given in influenza infections should not
be used uncontrolled. It may cause side effects in elderly
patients and may cause cardiac problems. Uncontrolled,
self-contained painkillers, antipyretics, vitamins can cause
other problems.”
Pointing out antibiotics will not be used in the treatment
of influenza. Dr. Karadeniz, continued as: “Antibiotic use
is a serious problem. Misuse of the antibiotic occurs in
influenza and diarrhea. Antibiotics are not required in the
flu, but we see that it is used if there is bacterial infection
after the flu. This is wrong. If we do not take blood
pressure medication just because our blood pressure may
come out, we should not take antibiotics in the flu. If the
flu does not disappear, if the clinical picture deteriorates
during the healing process, if a few days later fever,
cough, sputum, thick-yellow-green discharge starts,
the bacteria are suspected and antibiotics are given if
necessary. Unnecessary antibiotic use is harmful not
only for the patient but also for the community. Because
resistance is developing. After a while, those antibiotics
are useless.
Doktorlar İlaç Bilgilendirmesi Yapmalı
Akılcı ilaç kullanımında doktorlara önemli sorumluluk
düştüğünü belirten Dr. Karadeniz, “Örneğin çok ağrıları
olanlar hangi ilacı ne şekilde ne zaman kullanacağı
konusunda doktorun önerisini dikkate almalıdır.
Bilgilendirmeyi doktor yapmalıdır. Bu bilgilendirme,
komşunun bir sindirim sistemi ilacını ağrı kesici yerine
komşusuna vermesini de engeller. İlaçlar mutlaka doktor
yönlendirmesiyle alınmalı dedi. Dr. Karadeniz, akılcı ilaç
kullanımında hastaların şunlara dikkat etmesi gerektiğini
söyledi: “İlacı doğru yoldan, doğru zaman aralıklarında,
doğru dozda ve belirtilen süre boyunca kesintisiz
kullanmalıdır. Kendini iyi hissettiğinde ilacı kendiliğinden
kesmemelidir. İlaçtan yarar görmüyorsa doktorunu
haberdar etmelidir. Dalgınlıkla ilacı unutabileceğini
düşünüp hatırlatıcı düzenlemeler yapmalıdır.
Komşusuna iyi gelen ilacın kendisine zarar verebileceğini
unutmamalıdır.”
Grip Ve Çoğu İshal Tedavisinde Antibiyotik Kullanılmaz!
Kış aylarında çoğu kişinin yakalandığı nezle ve
gribin tedavisi çoğunlukla evde istirahat, bol sıvı
tüketimi ve basit ilaçlarla geçirilebileceğini söyleyen
Dr. Karadeniz bilinçsiz ilaç kullanımının hastalığın
kontrolünü güçleştirebileceğini ifade etti. Karadeniz,
“Gribal enfeksiyonlarda verilen ilaçları da kontrolsüz
kullanmamak gerekir. Yaşlı hastalarda yan etkileri
olabilir, kardiyak sıkıntılar yaratabilir. Kontrolsüz, kendi
başına alınan ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, vitaminler
başka sıkıntılara neden olabiliyor” dedi.
Grip tedavisinde antibiyotik kullanılmayacağına dikkat
çeken Dr. Karadeniz, şöyle devam etti: “Antibiyotik
kullanımı ciddi bir sorun. Antibiyotiğin yanlış kullanımı
grip ve ishalde oluyor. Gripte antibiyotik gerekmez ama
gripten sonra bakteri enfeksiyonu da olursa kullanıldığını
görmekteyiz. Bu yanlıştır. Nasıl ki tansiyonumuz çıkabilir
diye önceden tansiyon ilacı almıyorsak, gripte de
antibiyotik almamalıyız. Gribal enfeksiyon geçmiyorsa,
iyileşme sürecindeyken klinik tablo kötüleşiyorsa, birkaç
gün sonra ateş, öksürük, balgam, koyu kıvamlı-sarı yeşil
Pharma 33
It’s spoiling our flora. You have the balance of those
bacteria in your body. Antibiotics can cause diarrhea even
at a single dose. The doctor should be able to explain why
he prescribes antibiotics on the prescription. The patient
should not have such a request. He should trust his doctor.
Antibiotic expectation is not right in viral infections.”
Recalling that the proper antibiotic use must be under the
control of the doctor, doctor should be in the same way,
Dr. Karadeniz said, for example, a box may be written in
respiratory infections, although the second box may be
required, the appropriate time for each disease will be
decided by the doctor. Dr. Karadeniz emphasized that the
disease may recur if the drug is discontinued early and
resistant infection may occur.
Attention to Vitamins!
Warning vitamins should not be taken without the
advice of doctors, Dr. Karadeniz said, “When you drink
the medicine drew your attention on the shelf at the
pharmacy for vitamins or you see on TV, you have found
the unfinished box at home, this just enriches the urine.
The important thing is to replace the missing vitamin.
This should be under the supervision of a doctor. Excess
vitamin is excreted from the body. But after a place
according to the structure of the body, the type of
vitamin, the dose may have toxic effects. Must be used
in consultation. If we are eating well, winter fruits already
contain vitamin C.”
The Patient Should not Discontinue the Drug Himself
Dr. Karadeniz underlined some patients do not use
the drug on their own initiative at all, or they make
discontinuation. Stating misunderstanding resulted from
this, Dr. Karadeniz said, “When the pneumonia patient
had been his post antibiotic side effects using a variety
of reasons such as, worsening can return to the table
requiring intensive care, though patients ‘She makes me
feel bad’ when he left his blood pressure medication, can
have a stroke or brain hemorrhage a few days later. The
patient should not discontinue the drug by himself. In
case of undesirable effects, or if he does not benefit from
the drug, he should consult his doctor. Patients should
not make this mistake.”
akıntı başlıyorsa bakteriden şüphelenilir ve gerekiyorsa
antibiyotik verilir. Gereksiz antibiyotik kullanımı sadece
hasta için değil toplum içinde zararlıdır. Çünkü direnç
gelişiyor. Bir süre sonra da o enfeksiyonlarda o antibiyotik
işe yaramaz hale geliyor. Floramızı bozuyor. Vücudunuzda
o bakterilerin dengesi var. Antibiyotik tek dozda bile ishal
yapabilir. Doktor reçetede niçin antibiyotik verdiğini,
tanısını açıklayabilmeli. Hastanın da böyle bir talebi
olmamalı. Doktoruna güvenmeli. Viral enfeksiyonlarda
antibiyotik beklentisi doğru bir şey değildir”
Doğru antibiyotik kullanımının mutlaka doktor kontrolünde,
doktorun verdiği şekilde olması gerektiğini belirten Dr.
Karadeniz, örneğin solunum enfeksiyonlarında bir kutu
yazılsa da ikinci kutunun gerekebileceğini, her hastalık
için uygun süreye doktorun karar vereceğini söyledi.
Karadeniz, ilacın erken bırakılması durumunda hastalığın
tekrarlayabileceğini, dirençli enfeksiyon oluşabileceğini
vurguladı.
Vitaminlere Dikkat!
Karadeniz, vitaminlerin de doktor tavsiyesi olmadan
alınmaması gerektiği uyarısında bulundu. Dr. Karadeniz,
“Televizyonda gördüğünüz, evde yarım kalmış kutusunu
bulduğunuz, eczanede rafta dikkatinizi çeken vitaminleri
içtiğinizde bu sadece idrarı zenginleştirir. Önemli
olan eksik vitamini yerine koymak. Bunun da doktor
kontrolünde olması gerekir. Vitaminin fazlası vücuttan
atılıyor. Ama bir yerden sonra vücudun yapısına, vitaminin
türü, dozuna göre toksik etkisi de olabilir. Mutlaka
danışılarak kullanılmalı. İyi besleniyorsak kış meyveleri
zaten C vitamini içeriyor” dedi.
Hasta İlacını Kendisi Kesmemeli
Dr. Karadeniz, bazı hastaların ilacı kendi inisiyatifleri ile
hiç kullanmadıklarını veya yarıda kestiklerine de dikkat
çekti. Bunun yanlış anlamadan kaynaklandığını belirten
Karadeniz, “Zatürre olmuş hasta kendisine yazılan
antibiyotiği yan etkileri olduğu gibi çeşitli nedenlerle
kullanmadığında, kötüleşerek yoğun bakım gerektiren
tabloyla dönebilir, yine hasta ‘Beni kötü yapıyor’ diyerek
tansiyon ilacını bıraktığında, birkaç gün sonra felç
veya beyin kanaması geçirebilir. Hasta ilacını kendi
kesmemelidir. Yaşadığı istenmeyen etkiler olduğunda
veya ilaçtan fayda görmediğinde mutlaka doktoruna
danışmalıdır. Hastalar bu yanlışa düşmemeli” dedi.
34 Pharma
İlacın Geleceğine
Yatırım Yapmak
Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma
Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki
sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor.
Toplamda 1100 m 2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)
formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji
uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini
sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme
ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara
kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini
hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.
Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com
adresinden iletişime geçebilirsiniz.
GPSC’nin sundukları;
• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda
müşteri demonstrasyonları ve denemeler,
• eğitim programları ve kursları,
• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,
• farmasötik ürün geliştirme desteği,
• CQA değerlendirmesi,
• yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),
• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,
• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak
için proses geliştirme / iyileştirme.
The Ideal Picture of a
German-Turkish Business Relationship
Coding and Marking Specialist Leibinger Congratulates Distributor Teknosin on
New Office and Sales Successes
Türk-Alman Ticari
İlişkilerinde Arzu Edilen
Görüntü
Kodlama ve markalama uzmanı
Leibinger, yeni ofisi ve iş
sonuçlarındaki başarılarından dolayı
Türkiye’deki iş ortağı Teknosin’i
kutladı.
Kadın gücü: Genel Müdür Christina Leibinger,
Teknosin Müdürü İdil Yağlı’ya takdir amaçlı plaket veriyor.
Fotoğraf: TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.
Tuttlingen, 18. December 2019 – For almost 20 years,
Teknosin has been selling industrial CIJ printers from the
German company Leibinger throughout Turkey – and with
great success. Teknosin recently moved into new premises
at the Perpa Trade Center in Istanbul, which will allow it
to further improve its internal operations and customer
service. An occasion, therefore, for the Managing Director
of Leibinger Christina Leibinger and her team to drop by in
Istanbul for a celebration.
For a family business with idealistic values such as the traditional
German company Leibinger, the business relationship with
Tuttlingen – Teknosin, neredeyse 20 yıldır tüm Türkiye’de
Alman Leibinger firmasının endüstriyel CIJ yazıcılarının
temsilciliğini yapıyor, hem de büyük bir başarıyla. 2019
yılında Teknosin İstanbul’da Perpa Ticaret Merkezinde yeni
ofisine taşınarak dahili işleyişini ve müşteri hizmetlerini
çok daha üst bir seviyeye taşıdı. Bu başarıyı kutlamak
için Leibinger Genel Müdürü Christina Leibinger ve ekibi
İstanbul’a geldi.
Geleneksel Alman şirketi olan Leibinger gibi manevi değerlere
sahip bir aile şirketi için Teknosin ile olan iş birliği örnek
gösterilecek seviyededir. Christina Leibinger’ e göre, “Leibinger
yazıcılarının Türkiye’deki satış rakamları her yıl önemli oranda
artmakta ve Teknosin’in müşteri hizmetleri mükemmel
bir seviyede”. “Bizim için etkileyeci olan bir diğer nokta da
şirketlerimiz arasındaki, daha iyisi düşünülemeyecek, insani
temellerdir. Güven, dürüstlük, özveri, profesyonellik, hayal
gücü ve dostluk gibi kelimeleri Teknosin’i tanımlamak için
kullanabilirim, bağdaştırıyorum.”
Teknosin’in yeni ofis alanı, İstanbul’un dünyaca ünlü 14 kat
yüksekliğindeki 660.000 m² alan üzerine kurulu olan Perpa
Ticaret Merkezi’nde bulunmaktadır. Bu merkezde 92 futbol
sahasına yetecek alan bulunmaktadır. Teknosin’in önceden yine
Perpa Ticaret Merkezi’nde birbirinden ayrı ofisleri vardı, yeni
ofis ile beraber hem birleşttirdi hem de genişletti. Şimdi tüm
ofis alanları, depolar ve servis alanı birbirine bağlanmış oldu; bu
da 50 çalışanın iş süreçlerini ve iş birliğini inanılmaz bir şekilde
geliştirdi.
36 Pharma
Güçlü bir takım: Alman CII uzmanı Leibinger Türk şirketi Teknosin’i ziyaret ederken.
Fotoğraf: TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.
Teknosin presents an ideal picture: “Sales
of the Leibinger printers in Turkey are
increasing significantly each year, and
Teknosin’s customer service is excellent,”
reports Christina Leibinger. “Another
thing that inspires us is the interpersonal
basis, which couldn’t be better between
our companies. I associate words
such as trust, honesty, commitment,
professionalism, inspiration and
friendship with Teknosin.”
Teknosin’s new offices are located in the
Perpa Trade Center in Istanbul, which
is world-renowned for its size of some
660,000 m² which extends over 14 floors.
It could house some 92 football pitches.
Teknosin previously had some offices in
the Perpa Trade Center, but they were not
centrally located. Now all the offices, the
storage facility and the service centre are
connected, which has greatly improved
the processes for the team of approx. 50
employees.
TEKNOSİN Kodlama Sistemleri San. ve
Tic. A.Ş. has also succeeded in becoming
the most successful Leibinger distributor
in Europe for the fifth time in a row.
During their visit, Christina Leibinger,
Sales Manager Alexander Deuchert and
Sales Manager Tim Richards took the
opportunity to congratulate the whole of
the Teknosin team and to present gifts
and a special certificate of appreciation.
The Managing Director of Teknosin, Idil
Yagli, who is in the second generation of
the family business together with her father
Zeki Bülent Yagli, is optimistic about the
future for the coming months. Turkish
companies appreciate the high quality and
reliability of Leibinger inkjet printers with
the marking of their products. Teknosin
is already able to count many well-known
food and beverage manufacturers as well
as international industrial companies
among its customers.
Teknosin, ayrıca tüm Avrupa’daki en
başarılı Leibinger distribütörü olmayı art
arda 5. kez başardı. Christina Leibinger,
Satış Müdürü Alexander Deuchert ve Satış
Yöneticisi Tim Richards, ziyaretlerinde,
bu başarı için Teknosin ekibini tebrik etti
ve özel bir teşekkür sertifikası takdim etti.
Babası Zeki Bülent Yağlı ile birlikte aile
şirketini ikinci jenerasyon olarak yürüten
İdil Yağlı geleceğe pozitif bakıyor. Türkiye
pazarındaki şirketler kendi ürünlerini
markalarken Leibinger inkjet yazıcılarının
yüksek kalitesi ve güvenirliğini takdir
ediyor. Bu sayede Teknosin’in müşterileri
arasında birçok bilinen gıda ve içecek
üreticisi ve de uluslararası endüstriyel
firmalar yer almaktadır.
Pharma 37
Patient Associations from 8 Countries Met in Istanbul
8 Ülkenin Hasta Dernekleri İstanbul’da Bir Araya Geldi
Bristol-Myers Squibb (BMS), a pioneer in bringing
immuno-oncological treatments to the country,
participated in the Oncology Patient Advocacy Group
Forum on December 3-4, 2019. The Forum that saw
participation of 31 associations from eight countries
in the CEETII region was hosted in Turkey for the first
time. The theme of this year’s Forum, where important
projects to further improve patient associations and
become a beacon of hope for patients were discussed,
was R.I.S.E. Against Cancer.
Bristol-Myers Squibb (BMS), which operates with the
mission of raising survival rates and quality of life
expectations, participated in the 5th Oncology Patient
Advocacy Group Forum for the Central & Eastern Europe,
Russia, Turkey, Israel & India Regions on December 3-4,
2019 at Istanbul Hilton Maslak. The theme of the Forum,
which saw participation of 31 patient associations from
eight countries including Turkey, Greece, Czech Republic,
Hungary, Romania, Russia, Israel and Poland, was R.I.S.E.
Against Cancer.
In this important forum, where many potential projects
that aim to raise patient awareness were discussed
and participants from different patient associations
exchanged information, the concepts of ‘role,’
‘innovation,’ ‘strategy’ and ‘empathy’ that make up the
initials in the word ‘R.I.S.E.’ were addressed in detail. The
latest scientific developments, strategic collaborations,
building empathy with patients throughout the process,
and the role and importance of patient associations were
also discussed for future activities.
İmmüno-onkolojik tedavilerin ülkemize
kazandırılmasında öncü bir rol üstlenen Bristol-Myers
Squibb (BMS), 3-4 Aralık tarihlerinde ilk kez Türkiye’de
gerçekleştirilen CEETII bölgesinden 8 farklı ülkeden 31
hasta derneğinin de katılım gösterdiği 5. Onkoloji Hasta
Derneği Zirvesi’ne katıldı.
Hasta derneklerini daha da geliştirecek, hastalara umut
ışığı olacak, birbirinden önemli projelerin bir araya
geldiği zirvenin bu yılki temasını R.I.S.E Against Cancer
oluşturdu.
Kanser alanında sağkalım ve yaşam kalitesi beklentilerini
yükseltmek için çalışmalar yürüten Bristol-Myers Squibb
(BMS), 3-4 Aralık tarihlerinde İstanbul Hilton Maslak’ta
düzenlenen Orta & Doğu Avrupa, Rusya, Türkiye, İsrail
& Hindistan bölgesi 5. Onkoloji Hasta Derneği Zirvesi’ne
katılım gösterdi. Türkiye’nin yanı sıra Yunanistan, Çek
Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Rusya, İsrail ve
Polonya olmak üzere toplam 8 farklı ülkeden 31 hasta
derneğinin katıldığı zirvenin teması R.I.S.E Against Cancer
oldu.
Hastalar için farkındalık yaratmak adına geliştirilecek
birçok projenin görüşüldüğü ve farklı ülkelerin hasta
derneklerinden katılımcıların birbirini beslediği bu önemli
zirvede, ‘rol’, ‘yenilik’, ‘strateji’ ve ‘empati’ kavramlarını
barındıran R.I.S.E kelimesinin ayrıntıları üzerinde
konuşuldu. Önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarda;
son bilimsel gelişmeler, stratejik iş birlikleri, hastaların
yaşadıkları süreç boyunca onlarla empati kurulması ve
hasta derneklerinin rolü ve önemi paylaşıldı.
38 Pharma
In her speech, Tülfer Sezer, Regulatory Science Director
at Bristol-Myers Squibb Turkey, expressed their pleasure
in having this important forum that brought together
patient associations in Istanbul, “For over 130 years,
Bristol-Myers Squibb has been committed to discovering,
developing and delivering innovative medicines that help
patients fight challenging diseases. With over 20 years of
history in Turkey, we focus our operations on immunooncology,
hematology, immunology and virology. We act
with the vision of becoming the world’s leading biopharma
company that transforms the lives of patients through
science, and work nonstop by placing patients at the
core of our activities. We are aware of our responsibility
toward patients and caregivers, and we always make
sure that we take every step with this awareness. In this
challenging path that we have embarked on for patients,
our goal is to see faces smiling with love and eyes looking
to the future with hope. At this point, we support our
patients in their fight and continue to innovate with this
consciousness.”
Hasta derneklerini buluşturan bu önemli zirvenin
İstanbul’da düzenlenmesinden büyük mutluluk duyduğunu
belirten Bristol-Myers Squibb Türkiye Ruhsatlandırma
Direktörü Tülfer Sezer konuşmasında; “Bristol-Myers
Squibb olarak 130 yılı aşkın süredir zorlu hastalıklarla
mücadelelerinde hastalara yardımcı olan yenilikçi
ilaçları keşfetmeyi, geliştirmeyi ve onlara ulaştırmayı
misyon ediniyoruz. Türkiye’de 20 yılı aşan bir geçmişle
çalışmalarımızı immüno-onkoloji, hematoloji, immünoloji,
viroloji gibi alanlarda yoğunlaştırıyoruz. Hastaların
yaşamlarını bilim aracılığıyla dönüştüren dünyanın lider
biyofarma şirketi olma vizyonuyla hastalarımızı odağımıza
alıyor ve onlar için durmadan çalışıyoruz. Hastalara ve
hasta yakınlarına olan sorumluluğumuzun farkındayız ve
her zaman bu bilinçle adımlarımızı atıyoruz. Hastalar için
çıktığımız bu zorlu yolda amacımız; sevgiyle gülümseyen
yüzler ve geleceğe umutla bakan gözler görmek. İşte tam
da bu noktada hastalarımızın mücadelelerinde onlara
destek oluyor, yaptığımız her yenilikçi çalışmayı bu bilinçle
yürütüyoruz” dedi.
Pharma 39
Pierre Fabre Pharmaceutical and Dermo-Cosmetics Group
Employees Welcomed the Year 2020 with Big Meeting
Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik Çalışanları 2020’yi
Büyük Buluşmayla Karşıladı
Pierre Fabre Pharmaceutical and Dermo-cosmetics
Group employees welcomed the year 2020 together
at the cycle meeting held on 2-4 January. Having
closed year 2019 with growth, Pierre Fabre employees
set their 2020 targets while storing morale and
motivation during the term meeting. Dr. Hande
Demirdere, General Manager, Pierre Fabre, said, “The
Group continues to invest in Turkey. This is proof that
they trust us. Thank you all for that.”
Pierre Fabre Group 2020 Cycle Meeting was held on 2-4
January in Istanbul. In the period meeting Pierre Fabre
Pharmaceutical and Dermo-cosmetics Group employees
attended for the first time in its history, 2020 targets were
determined while evaluating 2019. Dr. Hande Demirdere,
General Manager, Pierre Fabre, reminded the 9 values
that make up the culture of Pierre Fabre in her opening
speech and explained the names of the employees who
were awarded in these categories.
In the opening speech of the term meeting, Pierre Fabre
General Manager Dr. Çiğdem Çavuşoğlu talked about the
developments in the company in 2019. Hande Demirdere
said, “I am excited to start a new process as we move
forward into the future with the power we derive from
our roots. We take our power from our past, we shape
the future together. In the new year, we will act more
decisively with motto of “Our power from the past, our
future is unity”. The Group continues to invest in Turkey.
This is proof that they trust us. Thank you all for that.”
Stating that Pierre Fabre has a portfolio of Oncology,
Pierre Fabre İlaç ve Dermokozmetik çalışanları 2020
yılını 2-4 Ocak tarihleri arasında düzenlenen dönem
toplantısında birlikte karşıladı. 2019’u büyüme ile
kapatan Pierre Fabre çalışanları dönem toplantısında
moral ve motivasyon depolarken 2020 hedeflerini
belirledi. Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande
Demirdere, “Grubun Türkiye’deki yatırımları devam
ediyor. Bu da bize inanıp güvendiklerinin bir kanıtı.
Bunun için hepinize teşekkür ederim” dedi.
Pierre Fabre Grubu 2020 Dönem Toplantısı 2-4 Ocak
tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. Tarihinde ilk kez Pierre
Fabre İlaç ve Pierre Fabre Dermokozmetik çalışanlarının
birlikte katıldığı dönem toplantısında, 2019 yılı
değerlendirilirken, 2020 hedefleri belirlendi. Pierre Fabre
Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere toplantının açılışında
yaptığı konuşmada Pierre Fabre kültürünü oluşturan 9
değeri hatırlatarak, bu kategorilerde ödüle layık görülen
çalışanların isimlerini açıkladı.
Dönem toplantısının açılış konuşmasında 2019 yılında
şirkette yaşanan gelişmelere değinen Pierre Fabre Genel
Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Köklerimizden aldığımız
güçle birlikte geleceğe ilerlerken, yeni bir sürece
başlamanın heyecanı içindeyim. Gücümüzü geçmişimizden
alıyoruz, geleceği hep birlikte şekillendiriyoruz. Yeni
senede “Gücümüz geçmişten, geleceğimiz birlikten”
diyerek daha kararlı adımlarla hareket edeceğiz. Grubun
Türkiye’deki yatırımları devam ediyor. Bu da bize inanıp
güvendiklerinin bir kanıtı. Bunun için hepinize teşekkür
ederim” diye konuştu.
40 Pharma
Essential Products, Dermatology and Dermocosmetics
that complement each other and that it will use its
resources more efficiently with the synergy generated
by being together here today, Hande Demirdere said,
“As Pierre Fabre Turkey, we are accelerating to reach
consumers with a continuous holistic treatment of
patients with the new era. After that, our products that
support each other in the field of dermocosmetics and
pharmaceuticals can now be used more effectively in
the treatment of diseases, awareness will increase by
physicians. Our primary goal is to help patients improve
their quality of life and access to treatments, especially
products used in oncology and dermatology treatment.
I believe that we will make a difference with our newly
added products that provide effective results for patients
in cancer treatment.”
Treasure Hunt in Sultanahmet
During the three-day in-house meetings, the work
carried out in 2019 was discussed. Each department held
information meetings on its own field and prepared for
2020 with animations. Synergy was generated with team
games organized among the employees. Pierre Fabre
employees completed their term meeting by learning,
competing, having fun and discovering with the “Treasure
Hunt” in the historical fabric of Istanbul Sultanahmet.
The culture of Pierre Fabre is based on a strong system
of values shared by company employees worldwide. At
the 2020 term meeting, employees who applied these
working principles, values, business and daily life and
contributed to the development were awarded with a
plaque.
Birbirini tamamlayan Onkoloji, Temel Ürünler,
Dermatoloji ve Dermokozmetik portföyüne sahip olan
Pierre Fabre’nin geçmişinden aldığı güç ve bugün burada
birlikte olmanın oluşturduğu sinerji ile kaynaklarını daha
verimli kullanacağını belirten Dr. Hande Demirdere
şunları söyledi: “Pierre Fabre Türkiye olarak yeni
dönemde bütüncül tedavilerin kesintisiz olarak tüketiciler
ile hastalara ulaşmasını hızlandırıyoruz. Bundan sonra
dermokozmetik ve ilaç alanında birbirini destekleyen
ürünlerimiz artık hastalıkların tedavisinde daha etkin
şekilde kullanılabilecek, hekimler tarafından bilinirliği
artacak. Öncelikli hedefimiz, özellikle onkoloji ve
dermatoloji tedavisinde kullanılan ürünler başta olmak
üzere, hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve
tedavilere erişim sağlayabilmelerine yardımcı olmak.
Portföyümüze yeni eklenen ve kanser tedavisinde
hastalarda etkin sonuçlar veren ürünlerimizle fark
sağlayacağımıza inanıyorum.”
Sultanahmet’te Hazine Avı
Üç gün boyunca süren kurum içi toplantılarda, 2019
yılında yapılan çalışmalar masaya yatırıldı. Her bölüm
kendi alanıyla ilgili bilgilendirme toplantıları yaptı ve
canlandırmalarla 2020’ye hazırlık yapıldı. Çalışanlar
arasında düzenlenen takım oyunlarıyla sinerji sağlandı.
Pierre Fabre çalışanları dönem toplantısını İstanbul
Sultanahmet’in tarihi dokusunda gerçekleştirdikleri
“Hazine Avı” ile öğrenerek, yarışarak, eğlenerek ve
keşfederek tamamladı.
Pierre Fabre kültürü, şirket çalışanları tarafından
dünya genelinde paylaşılan güçlü bir değerler sistemine
dayanıyor. 2020 dönem toplantısında şirketin bu çalışma
prensiplerini, değerlerini, iş ve günlük yaşamında
uygulayan, gelişime katkıda bulunan çalışanlar plaketle
ödüllendirildi.
Pharma 41
A Call to Turkish Scientists: BIO Scouting Program Looks
for the Leading Project of Life Sciences
Türk Bilim İnsanlarına Çağrı: BIO-Scouting Programı Yaşam
Bilimlerinin Lider Projesini Arıyor
Turkey will provide added value to determine the
life sciences and health in order to transform ideas
into economic value and Sanofi have launched a
BIO Scouting project started. As part of the BIO-
Scouting project, applications are accepted until 17
January 2020 in consultation conducted by Prof. Dr.
Uğur Sezerman, Head of Biostatistics and Medical
Informatics Department, Acıbadem Mehmet Ali
Aydınlar University.
BIO Scouting project come to life in Turkey in order to
identify ideas that will provide added value to life sciences
and health and convert them into economic value. The
project will get stronger of Turkey’s R & D capacity and
high value-added academic projects developed in Turkey
and will be evaluated in order to transform economic
value.
Medicine and technology development projects of
Turkey’s leading tekonopark, universities or the will be
assessed on the value added side for the life sciences and
health fields to be presented with the contribution of
Sanofi Turkey and global teams in this project carried out
under the leadership of Prof. Dr. Uğur Sezerman, Head
of Biostatistics and Medical Informatics Department,
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar University.
Within the scope of BIO- Scouting through method of
open innovation, Sanofi R & D centers in France developed
in Turkey to eliminate the problem of the distance
Türkiye’de yaşam bilimlerine ve sağlığa katma değer
sağlayacak fikirleri saptamak ve ekonomik değere
dönüştürmek amacıyla Sanofi’nin hayata geçirdiği BIO-
Scouting projesi başladı. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar
Üniversitesi Biyostatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Uğur Sezerman danışmanlığında
yürütülen BIO-Scouting projesi kapsamında başvurular
17 Ocak 2020 tarihine kadar kabul ediliyor.
BIO-Scouting projesi, Türkiye’de yaşam bilimlerine
ve sağlığa katma değer sağlayacak fikirleri saptamak
ve ekonomik değere dönüştürmek amacıyla hayata
geçiriliyor. Proje ile Türkiye’nin Ar-Ge ayak izi güçlenecek
ve Türkiye’de geliştirilen yüksek katma değerli akademik
projeler ekonomik değere dönüştürülmek üzere
değerlendirilecek.
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Biyostatistik
ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur
Sezerman’ın önderliğinde yürütülen projede, Türkiye’nin
ileri gelen tekonoparklarının, üniversitelerinin ilaç
veya teknoloji geliştirme projeleri, Sanofi Türkiye ve
global ekiplerinin de katkılarıyla, yaşam bilimlerine
ve sağlık alanına sunacağı katma değer üzerinden
değerlendirilecek.
BIO-Scouting kapsamında açık inovasyon metodu
sayesinde Sanofi’nin Fransa’da bulunan Ar-Ge merkezleri
ile Türkiye’de geliştirilen yüksek katma değerli akademik
projeler arasındaki mesafe sorunu ortadan kaldırılacak
ve dolayısıyla daha güçlü birlikteliklere imza atmaları
mümkün kılınacak.
“Türk bilim dünyasında potansiyel büyük, bu potansiyeli
ortaya çıkarmak istiyoruz”
Proje kapsamında çağrıda bulundukları üniversiteler
ve teknoparklardan şu ana kadar toplamda 63 projenin
başvurduğunu dile getiren Prof. Dr. Uğur Sezerman;
“Ülkemizde geliştirilen projeleri dünya çapında birer
biyoteknoloji ürününe dönüştürmeyi hedeflediğimiz
projede geldiğimiz aşama heyecan verici. Çağrımız
sonrasında şu ana kadar üniversitelerden 36, Teknopark
şirketlerinden ise 27 proje ulaştı ve şu ana kadar 12
projenin ekibiyle birebir görüşmeler yaptık. Bu aşamada
bile ekip olarak bizi oldukça heyecanlandıran ve
etkilendiğimiz projeler var. Proje ile Türk bilim camiasının
global platformda hak ettiği saygınlığının artırmasına
42 Pharma
between the high value-added academic projects and
thus be made possible to sign more powerful union.
“The potential in the Turkish scientific world is great,
we want to reveal this potential”
Declaring a total of 63 projects have been applied from
the universities and technoparks they have called within
the scope of the project, Prof. Dr. Uğur Sezerman, Head
of Biostatistics and Medical Informatics Department,
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar University, said, “With
the project we aim to turn the projects developed in
our country into biotechnology products worldwide is
exciting. After the call, 36 projects from universities and
27 projects from Teknopark companies have reached and
we have had one-on-one meetings with 12 project teams
so far. Even at this stage, there are projects that excite us
as a team and we are impressed. We aim to attract the
attention of global players in Turkey while contributing
to increasing health-deserved reputation in the global
platform of the project with the Turkish scientific
community.”
katkı sağlarken sağlık alanında küresel oyuncuların
dikkatini Türkiye’ye çekmeyi hedefliyoruz.”
Başvurular 17 Ocak 2020 tarihine kadar devam edecek
BIO-Scouting Projesi’ne bireysel başvuru, proje konusu,
kapsamı, özgün değeri ve proje yöntemini kısaca
tanımlayan bir e-mail ile bio-scouting@sanofi.com
adresine yapılabilecek.
Applications will continue up to 17th of January, 2020
Individual applications to BIO Scouting Project may be
made to the bio-scouting@sanofi.com e-mail address by
briefly describing project subject, scope, unique value
and the method of project.
Pharma 43
Biocodex Turkey Takes Firm Steps towards
Its Goals in Its 10th Year
Biocodex Türkiye 10. Yılında Hedeflerine Emin Adımlarla İlerliyor
Önder Işınay, General Manager of Biocodex Turkey said,
“The story of Biocodex Turkey started with the launch of
Reflor in Turkey 20 years ago. With the establishment of
the subsidiary in Turkey in 2009 the company brought its
experience in global markets into Turkey. Therefore we
are proud to celebrate our 10th anniversary.”
Işınay told that Biocodex is a French family owned
company and added “Biocodex offers a higher quality of
life together with scientists and healthcare professionals
in more than 100 countries. Its area of expertise is
microbiota studies and production of probiotics. The
company has a specialised production plant in France.
The company’s vision is to be the “leader company in the
field of microbiota” based on its vast experience in this
field. Thus microbiota is the focus of the company’s R&D
investments as well as all of its business development
and early stage investments and business partnerships
is microbiota. We at Biocodex Turkey work to increase
awareness on microbiota and support clinical studies in
this area in our country. The development story of our
organization in 10 years in Turkey has been parallel to the
development of our portfolio. Powered by the success
of Reflor, Biocodex has developed its organizations by
including a wide range of products in its portfolio through
the works of its R&D department and through business
partnerships. Biocodex Turkey continues to work for a
healthier and higher quality life in Turkey with its market
leader products and almost 100 employees at the end of
its 10th year.
Super Organ “Microbiota”
Önder Işınay explained that microbiota is a new term
generally used instead of gut flora but has a wider
meaning and added, “The term ‘microbiota’ entered
in the agenda of, first the scientific world and then the
public and media in 2010. Although it was fairly recently
identified, humans have lived with their microbiota since
the very beginning. Microbiota is all the microorganisms
(bacteria, viruses and yeasts) that live with us in all of
our organs including most notably our gut. While we
focused on harmful effects of bacteria in the past, with
the increasing awareness, today we learn that different
microorganisms living with us inside our body can have
positive effects on our health and protect us from
many diseases. Microorganisms forming the microbiota
regulate and control human health and metabolism.
Therefore, microbiota is considered as a ‘super organ’
which plays a strategic role in the quality of life and its
popularity and the number of studies on microbiota has
Biocodex Türkiye Genel Müdürü Önder Işınay, “Biocodex’in
Türkiye hikayesi, Reflor’un 20 yıl önceki lansmanı ile
başlamıştır. 2009 yılında Türkiye iştirakinin kurulmasıyla
da ülkemize global tecrübesini getirmiştir. Dolayısıyla, 10.
yılımızı kutlamanın gururunu yaşıyoruz.“ dedi.
Biocodex’in, Fransız kökenli bir aile firması olduğunu
belirten Işınay, “Biocodex, 100’ü aşkın ülkede bilim
adamları ve sağlık mesleği mensuplarıyla birlikte daha
kaliteli bir yaşam için faaliyetlerini sürdürmektedir.
Uzmanlık alanı mirobiyota çalışmaları ve probiyotik
üretimidir. Fransa’da çok özel bir üretim tesisine sahiptir.
Vizyonunu da bu tecrübeye dayanarak ‘mikrobiyota
alanının lider firması’ olmaya adamıştır. Bu amaçla AR-
GE yatırımlarının temelinde mikrobiyota olduğu gibi tüm
iş geliştime ve erken evre yatırım ve iş ortaklıklarını
bu çerçevede yapmaktadır. Biocodex Türkiye olarak
biz de ülkemizde mikrobiyota bilinirliğinin artması ve
bu alandaki klinik çalışmaların desteklenmesi için
çalışmaktayız. Türkiye’deki 10 yıllık kurumsal hikayemizin
gelişimi ise ürün portfolyomuzun gelişimine paralel
olmuştur. Reflor’un gücünü arkasına alan Biocodex, hem
kendi Ar-Ge’sinden gelen ürünlerle hem de iş ortaklıkları
sonucu portfoyüne kattığı çeşitli ürünlerle organizasyonel
gelişimini sağlamıştır. 10 yıl sonunda bugün 100’e yakın
çalışanı, pazarlarında lider ürünleriyle Türkiye’de daha
sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için paydaşlarıyla birlikte
faaliyet göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Süper Organ “Mikrobiyota”
Mikrobiyotanın genelde bağırsak florası yerine kullanılan
ama daha geniş bir anlam içeren yeni bir terim olduğunu
belirten Önder Işınay, “Mikrobiyota, 2010 yılından itibaren
önce bilim dünyasının daha sonrasında ise toplumun ve
medyanın gündemine girdi. Tanımlanması yeni olmakla
birlikte, insanoğlu varoluşundan beri mikrobiyotası ile
birlikte yaşamaktaydı. Mikrobiyota vücudumuzda başta
bağırsaklarımız olmak üzere tüm organlarımızda bizimle
birlikte yaşayan mikroorganizmaların (bakterileri, virüs
ve mantarların) bütünüdür. Bu alanda artan farkındalık
ile geçmişte bakterilerin zararlı etkilerine odaklanılırken,
günümüzde farklı mikroorganizmaların bizimle birlikte
yaşadığında sağlığımıza olumlu etkileri olduklarını, birçok
hastalıktan koruyabildiklerini öğrendik. Mikrobiyotayı
oluşturan çeşitli mikroorganizmalar insan sağlığı ve
metabolizmasını düzenler ve kontrol eder. Dolayısıyla,
mikrobiyota yaşam kalitesinde stratejik bir rol oynayan
‘süper organ’ olarak görülmekte ve son yıllarda popülaritesi
ve araştırma sayısı hızla artmaktadır. Vücudumuzdaki
mikroorganizma çeşitliliğinin değişmesinin taşıdığımız
44 Pharma
been increasing rapidly in the last years. If we accept that
changes in the microbiota in our body affect our genetic
materials, the idea of managing our genetic material in
the future causes a great excitement in the science world.
Awareness on microbiota has just been improving in our
country. In line with the Biocodex’s international vision,
our priority in Turkey is to lead the way in improving
awareness on microbiota.”
Our Goal is to Become the Leader Company in the
Field of Microbiota
Işınay said, “We believe there should be higher quality
awareness on microbiota and probiotics in the Turkish
market.
We will focus on spreading information and experience
through scientific studies with increasing quality and
number especially in recent years. Starting from 2020
our plan is to introduce products for a wide range of age
groups and different kinds of microbiota in the fields
of dermatology, urology, metabolism, immune system,
respiratory system and women’s health. Studies on its
effects on several diseases and conditions including
Parkinson’s disease, depression and oncological disorders
have created a major stir. We are working for a Biocodex
which will be a leading player in the field of microbiota
which is thought to have a potential to appear with a
completely different agenda in the not so distant future.”
A Foundation was Founded for Research on Microbiota
Işınay explained that there has been an increasing
interest in the world about microbiota and its importance
for global health and added, “Scientists, academicians,
governments and general public support research on
microbiota. Biocodex Microbiota Institute’ and Biocodex
Microbiota Foundation were founded to understand
human microbiota and develop new research and
support research and projects on gut flora in the
world. The majority of the members of the board of
directors of Biocodex Microbiota Foundation in Paris are
independent scientists. The objective of the foundation
is to support scientific research on microbiota in the
world. Microbiota Foundation provides research funding
ranging from Euro 25 thousand to 200 thousand every
year in 11 countries including Turkey. The 2019 winner of
the research funding of Euro 25 thousand which was first
given in 2018 in Turkey will be announced soon. Biocodex
ensures that all aspect of its operations run as intended
and offers high quality products and services to its
global partners and ultimately patients with its humble
and responsible attitude. Our passion is to develop and
supply products which promote and improve health and
quality of life for healthcare professionals. The key to our
success is that we anticipate the newest health trends
and develop meaningful solutions which improve the
lives of patients.”
genetik materyali de etkileyeceğini kabul edersek,
gelecekte sahip olduğumuz genetik materyali yönetebilme
düşüncesi bilim dünyasını heyecanlandırmaktadır.
Mikrobiyota konusunda ülkemizde farkındalık yeni yeni
gelişmektedir. Biocodex’in uluslararası vizyonuna uygun
olarak Türkiye’deki önceliğimiz mikrobiyota bilincinin
gelişmesine liderlik yapmaktır.” dedi.
Hedefimiz Mikrobiyota Alanında Lider Firma Olmak
“Türkiye pazarında mikrobiyota ve probiyotik alanında daha
kaliteli bir farkındalık olması gerektiğini düşünüyoruz.”
diyen Işınay şöyle devam etti:
“Özellikle son dönemde sayısı ve kalitesi artan bilimsel
çalışmalarla, bilgi ve tecrübenin ülkemizde yayılmasına
odaklanacağız. Dermatoloji, üroloji, metabolizma,
bağışıklık, solunum yolları, kadın sağlığı gibi mikrobiyota
çeşitliliği içeren; farklı yaş gruplarının kullanımına uygun
ürünleri 2020 yılı itibariyle pazara vermek istiyoruz.
Parkinson, depresyon, onkoloji gibi birçok alan ve
hastalıkta etkileri üzerine yapılan çalışmalar büyük
heyecan uyandırmaktadır. Yakın gelecekte bambaşka
bir gündemle karşımıza çıkma potansiyeline sahip
Mikrobiyota alanında lider oyuncu olacak bir Biocodex için
çalışıyoruz.”
Mikrobiyota Araştırmaları İçin Vakıf Kuruldu
Mikrobiyota ve onun dünya sağlığı ile ilgisi konusunda
gittikçe artan küresel bir ilgi söz konusu olduğunu
söyleyen Işınay, “Bilim insanları, akademik çevreler,
hükümetler ve genel kamuoyu mikrobiyota çalışmalarını
desteklemektedir. İnsan mikrobiyatasını anlamak ve
araştırmalarını geliştirmek amacıyla, dünya genelinde
bağırsak florasıyla ilgili araştırma ve projelere destek
için ‘Biocodex Mikrobiyota Enstitüsü (Biocodex Microbiota
Institute)’ ve ‘Biocodex Mikrobiyota Vakfı (Biocodex
Microbiota Foundation)’ kurulmuştur. Paris’te kurulan
Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın yönetim kurulunun
çoğunluğu bağımsız bilim adamlarından oluşmaktadır.
Vakfın amacı dünya çapında mikrobiyota alanındaki
bilimsel araştırmaların desteklenmesidir. Mikrobiyota
Vakfı, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 ülkeden,
her yıl 25 bin ile 200 bin avro arasında değişen miktarlarda
araştırma destekleri vermektedir. Türkiye’de ilki 2018
yılında verilmiş olan 25 bin avroluk araştırma desteğinin
2019 yılı kazananı yakında açıklanacaktır. Biocodex,
işletmenin tüm yönlerinin doğrulukla yürütülmesini
sağlayarak mütevazi ve sorumlu bir tutumla, dünya
çapındaki ortaklarımıza ve nihayetinde hastalara,
kaliteli ürünler ve hizmetler sağlayan bir şirkettir.
Tutkumuz, sağlık profesyonelleri için sağlığı ve yaşam
kalitesini geliştiren ürünler geliştirmek ve temin
etmektir. Başarımızın anahtarı en yeni sağlık trendlerini
öngörmemiz, hastaların yaşamlarını iyileştiren anlamlı
çözümler geliştirmemizdir.” dedi.
Pharma 45
GSK Turkey Recognized as the “Most Reputable”
Company at The ONE Awards
GSK Türkiye’ye The ONE Awards’tan “Yılın İtibarlısı” Ödülü
GSK Turkey was recognized as the “Most Reputable”
company of the year in the pharmaceuticals category
at the sixth edition of The ONE Awards. Based on
the survey conducted by Marketing Türkiye and
Akademetre Research & Strategic Planning and
Marketing, GSK Turkey won the award as a result
of the votes of 1,200 consumers from 12 provinces,
representative of the country.
Recognizing brands that elevate their reputation and
brand stakeholders the most through the year, the
sixth edition of The ONE Awards Integrated Marketing
Awards, took place. In the “Brand Value and Reputation”
survey that assessed companies in over 50 categories,
GSK Turkey was named the “Most Reputable” company in
the pharmaceuticals category.
Selim Giray, VP & General Manager, GSK Turkey, said,
“Offering innovative health solutions in the fields of
vaccines, pharmaceuticals and consumer health for over
300 years, GSK has been operating in Turkey for more
than 60 years for health and wellbeing in every moment..
At GSK Turkey, our aim is to serve the community not
only through therapeutic solutions but also with our
social responsibility projects. This award is testament
that we are taking the right steps toward our goals and
an inspiration for doing even better.”
The ONE Awards Integrated Marketing Awards are
annually presented to eligible companies in over 50
categories based on the results of the “Reputation and
Brand Value Performance Measurement” survey, which
is conducted with 1,200 respondents from 12 provinces,
representing all of Turkey.
GSK Türkiye, bu yıl altıncısı düzenlenen The ONE
Awards’ta, ilaç kategorisinde “Yılın İtibarlısı” seçildi.
Marketing Türkiye ve Akademetre Research & Strategic
Planning iş birliğiyle yapılan araştırma neticesinde GSK
Türkiye; 12 ilde, bin iki yüz tüketicinin değerlendirmeleri
sonucu ödüle layık görüldü.
Yıl içinde itibarını en çok artıran markaları ve markaların
paydaşlarını ödüllendiren The ONE Awards Bütünleşik
Pazarlama Ödülleri’nin altıncısı gerçekleştirildi. 50’den
fazla kategorinin değerlendirildiği “Marka Değeri ve
İtibar” araştırmasında GSK Türkiye ilaç kategorisinde
“Yılın İtibarlısı” seçildi.
GSK Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı
Selim Giray, “300 yılı aşkın süredir aşı, ilaç ve tüketici
sağlığı alanlarında inovatif sağlık çözümleri sunan
GSK, Türkiye’de 60 yıldan fazla süredir her anında iyilik
sağlık için çalışıyor. GSK Türkiye olarak sadece tedavi
çözümlerimizle değil sosyal sorumluluk projelerimizle
de topluma fayda sağlamayı hedefliyoruz. Bu ödül de
hedeflerimize giden yolda doğru adımlarla ilerlediğimizin
bir göstergesi ve daha iyi işler yapmak için bir ilham
kaynağı.” dedi.
The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri, her
yıl 50’den fazla kategoride, “İtibar ve Marka Değer
Performans Ölçümü” neticesinde, hak kazanan
kuruluşlara veriliyor. Araştırma tüm Türkiye’yi temsilen
12 ilden 1.200 tüketicinin değerlendirmelerini kapsıyor.
46 Pharma
A Special Health Meeting
from Health Ambassadors of Our Home: ESE Fest
Evimizin Sağlık Elçileri’nden Özel Bir Sağlık Buluşması: ESE Fest
Organized in collaboration with Sanofi Pasteur and
ÇABA Association, the Health Ambassadors of Our
Home Festival (Evimizin Sağlık Elçileri Festivali
in Turkish), with its famous names and speakers,
hosted a day full of health and entertainment for its
participants. With professionals in the field in Turkey,
held this year for the first time with inspirational
speakers in combating diseases, ES Fest offered an
interactive content enjoyable, engaging sessions.
The Health Ambassadors of Our Home Festival activities
organized by ÇABA Association with the unconditional
support of Sanofi Pasteur continued with ESE Fest.
Duygu Canbaş and Murat Güloğlu performed the health
meeting held at Shangri-La Bosphorus all day as well as
doctors of volunteers, volunteer celebrities as well as
many personalities from business and community life as
spectators. Some important information behalf of health
provided at ESE Fest, which was held with the theme of
“Health comes first, information for health”.
Power of Vaccine Discussed
Emin Turan, ESE Fest in his speech Sanofi Pasteur Turkey
and Eurasia Regional Director, said, “The death of Sanofi
Pasteur protected as no one surpassed the disease
and we imagine a world where damaged. Vaccination
is the most effective health care application after the
clean water source in order to improve health in the
world. Vaccination is the only health care method that is
powerful enough to completely eradicate a disease from
the world. The real power of the vaccine is caused by
mass immunity. In other words, when we are vaccinated,
we contribute not only to ourselves but also to those
around us who cannot be vaccinated.”
Providing health information by traveling around the
Sanofi Pasteur ve ÇABA Derneği iş birliğiyle düzenlenen
Evimizin Sağlık Elçileri Festivali, konu ve konuşmacıları,
sahnesinde ağırladığı ünlü isimlerle, katılımcılarına
sağlık ve eğlence dolu bir gün yaşattı. Türkiye’de
alanında söz sahibi profesyoneller, hastalıklarla
mücadelede ilham veren konuşmacıları ile bu yıl ilk kez
düzenlenen ESE Fest, interaktif bir içerikle keyifli, ilgi
çekici seanslar sundu.
ÇABA Derneği’nin Sanofi Pasteur’ün koşulsuz desteği ile
gerçekleştirdiği ‘Evimizin Sağlık Elçileri’ etkinlikleri ESE
Fest ile devam etti. Duygu Canbaş ve Murat Güloğlu’nun
sunuculuğunda Shangri-La Bosphorus’ta tüm gün
düzenlenen sağlık buluşmasına, Evimizin Sağlık Elçileri
doktorları, gönüllü ünlülerin yanı sıra iş ve cemiyet
hayatından pek çok sima da izleyici olarak katıldı. ‘Her
şeyin başı sağlık, sağlık için bilgi’ temasıyla gerçekleşen
ESE Fest’teki her panel, sağlık adına önemli bilgi
kazanımları sağladı.
Aşının Gücü Ele Alındı
ESE Fest’te konuşma yapan Sanofi Pasteur Türkiye ve
Avrasya Bölge Başkanı Emin Turan, “Sanofi Pasteur
olarak hiç kimsenin aşıyla korunabilir hastalıklardan
ölmediği ve zarar görmediği bir dünya hayal ediyoruz.
Dünyada sağlığın iyileştirilmesi için temiz su kaynağından
sonra en büyük etkiye sahip sağlık uygulaması aşılamadır.
Aşı bir hastalığı dünya üzerinden tamamen silecek
kadar güçlü tek sağlık yöntemidir. Aşının gerçek gücü
kitlesel bağışıklıktan kaynaklanır. Yani aşı olduğumuzda
sadece kendimiz için değil, aşı olamayacak durumda
olan çevremizdekiler için de sağlık katkısında bulunmuş
oluruz” dedi.
48 Pharma
city, ÇABA Volunteers Balçiçek İlter, Honorary President
of ÇABA Association Eda Kosif and Thoracic Surgery
Specialist, Ozlem Cankurtan, President ÇABA Association
Member Özlem Zehebi, Horizon Agency President Özhan
Öztürk and Sanofi Pasteur, Turkey and Eurasia Marketing
Director Mutlu Aydınoğlu provided information on the
Health Ambassadors of Our Home Festival realized all
throughout the year in Turkey, their awareness-raising
activities and ÇABA Association in an interview.
Eser Yenenler: “I have been treated for rheumatism
for many years”
The fun side of the screens Eser Yenenler, talked to Prof.
Dr. Yasemin Alanay about future doctors. When Eser
Yenenler said that today, patients go to the doctor with
ear-filled information, Prof. Dr. Yasemin Alanay, said, “We
teach medicine skills, professionalism, and science for all
patients.” Recording he has a long time for treatment
of rheumatism, Yenenler said, “I had rheumatism and I
needed to be a regular needle. At that time there were
pincers and we would have injected the same person all
over Bursa. I got scared for 10 years.” Eser Yenenler who
talks about the patients of the future, said, “When I go to
the doctor, I surrender to him. The new generation does
not have to surrender to anybody.”
Defne Samyeli Discussed Thyroid Cancer with Mete
Düren
Defne Samyeli and Prof. Dr. Mete Düren provided
informative speech about thyroid cancer. Stating she
is a friend of ÇABA Association, Defne Samyeli said,
“Today we will talk about triode and thyroid cancer. One
in 20 people have this disease. Is living with drugs in
Triotless life a very troublesome thing?” she asked Düren.
Professor Dr. Mete Düren, said, “Triot is the name of
the gland. Triot is a hormone that everyone has. Goitre,
which we see frequently, is a disease caused by iodine
deficiency. Hashimato’s not working triode disease is a
recent fashion disease. When iodine deficiency occurs
in foods we eat, growth occurs in our triode. Too much
iodine also causes triode disease.”
We are working on the patient’s experience
Siemens CEO Enis Sonemel shared sensitive personalized
health and patient experience with the participants.
Sonemel said, “For me, sensitive medicine means
delivering the right treatment to the right patient at the
right time. We are working on patient experience. It is
important for us that the patient’s total experience until
he enters and leaves the door.”
In his speech titled ‘Waking up to Painless Mornings”
Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu said that the pain had to
do with inactivity and mentioned the perception of pain.
Dıraçoğlu, said, “There are acute and chronic pain. Our
duty as a physician is to prevent the chronicization of pain.
Many chronic diseases need to be treated for cause.”
Şehir şehir dolaşarak sağlık bilgileri veren ÇABA
Gönüllüleri Balçiçek İlter, ÇABA Derneği Onursal Başkanı
ve Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Özlem Cankurtaran, ÇABA
Derneği Başkanı Eda Kosif ve ÇABA Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi Özlem Zehebi, Horizon Ajans Başkanı Özhan
Öztürk ve Sanofi Pasteur Türkiye ve Avrasya Pazarlama
Direktörü Mutlu Aydınoğlu ile gerçekleştirdikleri söyleşide
yıl boyunca tüm Türkiye’de yapılan Evimizin Sağlık Elçileri
etkinlikleri ve bilinçlendirme çalışmaları ve ÇABA Derneği
hakkında bilgi verdi.
Eser Yenenler: “Uzun yıllar romatizma tedavisi gördüm”
Ekranların eğlenceli yüzü Eser Yenenler, Prof. Dr. Yasemin
Alanay’la geleceğin doktorlarını konuştu. Eser Yenenler,
günümüzde hastaların, kulaktan dolma bilgilerle doktora
gittiklerini söyleyince Prof. Dr. Yasemin Alanay, “Biz
her türlü hastaya göre hekimlik becerisi, profesyonellik
ve bilimsellik öğretiyoruz” dedi. Uzun süre romatizma
tedavisi olduğunu söyleyen Yenenler, “Romatizmam vardı
ve düzenli iğne olmam gerekirdi. O zaman iğneciler vardı
ve bütün Bursa aynı kişiye iğne olurduk. 10 yıl korkarak
iğne oldum.” dedi. Geleceğin hastalarından bahseden
Eser Yenenler “Doktora gidince ona teslim olurum. Yeni
neslin herhangi birine teslim olmak gibi bir durumu yok”
diye konuştu.
Defne Samyeli Mete Düren ile Tiroit Kanserini Konuştu
Tiroit kanserini ele alan bilgilendirici konuşmada ise
sahnede Defne Samyeli ve Prof. Dr. Mete Düren vardı. ÇABA
Derneği dostu olduğunu söyleyen Defne Samyeli, “Bugün
triot ve tiroit kanseri konuşacağız. 20 kişiden birinde bu
hastalık görünüyor. Triotsiz yaşamda ilaçla yaşamak çok
sıkıntılı bir şey midir?” diye Düren’e soru yöneltti. Prof.
Dr. Mete Düren, “Triot bezin adıdır. Triot herkeste olan
bir hormondur. Sık gördüğümüz guatr, iyot eksikliğiyle
oluşan hastalıktır. Haşimato’da çalışmayan triot hastalığı
son dönemin moda hastalığı. Yediğimiz besinlerde iyot
eksiliği olunca triotimizde büyüme gerçekleşir. Fazla iyot
da triot hastalığına neden olur.” dedi.
Pharma 49
Stating that aesthetic applications come from the
perception of luxury today, Dilek Avşar, said, “Aesthetics
starts from being happy to love yourself. Our aesthetic
need starts at a young age with acne problem at a young
age. Liposuction is not done for every weight problem,
like many other processes, this process should be
supported in sports and diet. The goal in aesthetics is to
preserve naturalness.”
Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir and Arzu
Karataş gave information about cancer in the session
titled “Don’t Fear of Cancer”. Arzu Karataş, President of
Pembe İzler Society, who has had cancer in the past, said,
“Health is your only chance, pulling the right card, need
to apply. We are companionship to our cancer friends.
When I became aware of the disease when I got cancer, I
realized that there was nothing to be afraid of at all.”
The importance of vaccination was also discussed in ESE
Fest sessions. Dr. Esin Şenol, “What if not the vaccine
not exist in the world” titled session, she said, “Without
vaccines, we would not live so long. Vaccination has
positive effects on human life. There is a lot of information
pollution about the vaccine. Therefore, it is necessary to
get the right information from physicians.”
In an interview titled “Diabetes in Modern Life”, indicating
diabetes does not affect daily life, when checked as a
disease that is experienced as an ordinary disease, Exp.
Dr. Ayça Serap Erdem, said, “Diabetes is a very common
disease. Our inactivity is one of the factors that prepare
the environment for the development of diabetes. In
order to prevent this disease, we need to change nutrition
and lifestyle.”
“Health Ambassadors of Our Home” project, which
aims to contribute to the developing society with the
awareness of parents starting from the nuclear family
and informing the parents, will continue its upcoming
events with its training program organized in various
regions of Turkey with motto of “Learn, awareness of,
inform the environmental”.
Hastanın Deneyimi Üzerine Çalışıyoruz
Siemens CEO’su Enis Sonemel katılımcılarla hassas
kişiselleştirilmiş sağlık ve hasta deneyimini paylaştı.
Sonemel, “Hassas tıp benim için doğru hastaya, doğru
tedaviyi, doğru zamanda ulaştırmak demek. Biz hasta
deneyimi üzerine çalışıyoruz. Hastanın kapıdan girip,
kapıdan çıkana kadar totalde aldığı tecrübe bizim için
önemli” diye konuştu.
Prof. Dr. Demirhan Dıraçoğlu ‘Ağrısız Sabahlara
Uyanmak’ başlıklı konuşmasında ağrıların hareketsizlikle
ilgisi olduğunu söyleyerek, ağrı algısından bahsetti.
Dıraçoğlu, “Akut ve kronik ağrılar vardır. Bizim hekim
olarak görevimiz ağrının kronikleşmesini engellemektir.
Pek çok kronik hastalığa nedene yönelik tedavi uygulamak
gerekir” dedi.
Estetik uygulamaların günümüzde lüks algısından çıktığını
anlatan Dilek Avşar ise “Estetik kendinizi sevmekle mutlu
olmaktan başlar. Estetik ihtiyacımız genç yaşta akne
problemiyle genç yasta başlıyor. Her kilo problemi olana
liposuction yapılmaz, pek çok işlem gibi bu işlemin de spor
ve diyet desteklenmesi gerekir. Estetikte hedef doğallığı
korumaktır” dedi.
Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir ve Arzu
Karataş ‘Kanserden Korkma’ başlıklı oturumda kanser
hakkında bilgi verdi. Geçmişte kanser hastalığı yaşayan
Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği Başkanı Arzu
Karataş, “Sağlık tek şansınız, doğru kartı çekmeniz,
doğru yaklaşımla doğru tedaviyi uygulamak gerekir.
Biz kanser arkadaşlarımıza yol arkadaşlığı yapıyoruz.
Kanser olduğumda hastalıkla ilgili bilinçlenince aslında
hiç korkulacak bir şey olmadığını anladım” diyerek
katılımcılara seslendi.
Aşılanmanın önemi de ESE Fest oturumlarında ele alındı.
Dr. Esin Şenol, ‘Aşı Olmasaydı Dünya Nasıl Olurdu?’
başlıklı söyleşisinde “Aşılar olmasaydı, biz bu kadar uzun
yaşamayacaktık. Aşılamanın insan ömrüne pozitif etkileri
var. Aşı hakkında pek çok bilgi kirliliği var. Bu nedenle
doğru bilgiyi hekimlerden almak gerekir” diye konuştu.
Modern Hayatta Diyabet başlıklı söyleşide Uzm. Dr. Ayça
Serap Erdem, diyabetin günlük yaşamı etkilemeyen,
kontrol edildiğinde sıradan bir hastalık gibi yaşanılan
bir hastalık olduğunu söyleyerek, “Diyabet çok yaygın
bir hastalık. Hareketsiz kalmamız diyabetin gelişimine
ortam hazırlayanlardan biri. Bu hastalığı engellemek için
beslenmeyi, yaşam şeklini değiştirmemiz lazım” dedi.
Ebeveynlerin bilgilendirilerek çekirdek aileden başlayan
sağlık bilinciyle gelişen topluma katkı sağlanmasını
amaçlayan “Evimizin Sağlık Elçileri” projesi; “Öğren,
bilinçlen, çevreni bilgilendir” sloganıyla Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde düzenlenen eğitim programlarıyla gelecek
etkinliklerine devam edecek.
50 Pharma
Pharma 63
Your Baby is Safe with Non-Contact Thermometer
Temassız Ateş Ölçer İle Bebeğiniz Güvende
In winter, feverish diseases are increasing in children
and babies. It is important that mothers and fathers
regularly control the fever of their babies during
this period. The Non-Contact Thermometer designed
with a new generation of fast, reliable fever
measurement technology of Wee Baby allows easy
remote measurement of fever of infants
It is very important to be able to precisely measure
temperatures in babies, as some diseases with fever
for babies can be life-threatening. Having an accurate
thermometer to hand can empower you with the
information needed to better control the condition
of your baby. Digital thermometers that measure
the temperature quickly, are an ideal choice.
Provides reliable and practical measurement
Designed to measure body temperature from
a distance of 3 cm to 5 cm, Wee Baby The Non-
Contact Thermometer can measure the baby’s
fever quickly and comfortably without disturbing
the baby or interrupting sleep. Thanks to the Energy
Detection System, the device provides a reliable
and unambiguous measurement, which prevents
different results in successive measurements. It
gives audible and light warning in case of high fever.
Wee Baby’s Non-Contact Thermometer is easy-touse,
highly accurate (when held 3-5 cm away from
the forehead) and won’t disturb your baby when
in use thanks to the Japanese sensor system. It can
store the previous 32 readings, so you can monitor your
baby’s temperature closely and carefully.
The non-contact temperature meter, which can be used
in the dark with its color and illuminated LCD screen,
can also measure the temperature of baby food, bath
water and room. The Wee Baby Non-Contact Fever is also
available with silent mode for sleeping babies, keeping
the last temperature measurement in memory.
You can visit https://www.weebaby.com.tr for more
detailed information about Wee Baby’s Non-Contact
Thermometer as well as other special products for
mothers and babies.
Kış aylarında çocuklarda ve bebeklerde ateşli
hastalıklar artış gösteriyor. Anneler ve babaların
bu dönemde bebeklerinin ateşini düzenli kontrol
etmeleri önem kazanıyor. Wee Baby’nin yeni nesil hızlı,
güvenilir ateş ölçüm teknolojisiyle tasarladığı temassız
ateş ölçeri bebeklerin ateşinin kolaylıkla uzaktan
ölçülmesini sağlıyor
Kış aylarında daha sık görülen yüksek ateş
bebeklerin sağlığını ciddi şekilde tehdit
edeceğinden, bu dönemlerde ateşin sürekli
kontrol altında olması büyük önem taşıyor.
Gelişmiş dijital termometreler hızlı ve doğru
ölçüm yapmalarının yanı sıra sahip oldukları
hafıza sayesinde, belirli aralıklarla yapılan
ölçümleri karşılaşmanıza imkan sağlıyor.
Güvenilir ve pratik ölçüm sağlıyor
3 cm - 5 cm uzaklıktan vücut sıcaklığını ölçmek
için özel olarak tasarlanan Wee Baby Temassız Ateş
Ölçer ile bebeğin ateşi, bebeği rahatsız etmeden,
uykusunu bölmeden hızlı ve rahat bir şekilde
ölçülebiliyor. Enerji Tespit Sistemi sayesinde
güvenilir ve değişken olmayan bir ölçüm sağlayan
cihaz, arka arkaya yapılan ölçümlerde farklı
sonuçları almanın önüne geçiyor. Yüksek ateş
durumunda da sesli ve ışıklı uyarı veriyor.
Renkli ve ışıklandırılmış LCD ekranıyla karanlıkta
da kullanılabilen Temassız Ateş Ölçer, Aynı zamanda
bebek mamasının, banyo suyunun ve odanın sıcaklığını
ölçebiliyor. Wee Baby Temassız Ateş Ölçer, uyuyan
bebekler için sessiz mod seçeneği ile son sıcaklık
ölçümünü hafızada tutma özelliği de bulunuyor.
Wee Baby Temassız Ateş Ölçerlerin yanı sıra anneler
ve bebeklere özel diğer ürünlerle ilgili daha detaylı
bilgi için https://www.weebaby.com.tr adresini ziyaret
edebilirsiniz.
54 Pharma
Never Make These 8 Mistakes When Your Child Is Ignited!
Çocuğunuz Ateşlendiğinde Bu 8 Hatayı Asla Yapmayın!
During the winter months, especially in school-age
children, upper respiratory diseases such as fever and flu
often knock on our door. One of the biggest concerns
due to high fever in children spend the vigil transfer
and consequently gentlemen of the parents in this table
the in the formation of permanent damage. Acıbadem
Bakırköy Hospital Pediatrics Specialist Özlem Altay Yücel
pointed out that when fever rises, you should not panic
immediately. Lower meningitis or encephalitis to cause
permanent fever of high fever and / or accompanying
transfer to the brain it needs to be like a heavy table.
Fever remittances associated with upper respiratory
tract infections are not permanent damage.” However, it
is very important for the parents to intervene correctly
when the fever of children rises, because as a result of
misbehavior, hypothermia, remittance and drug poisoning
may develop. Child Health and Diseases Specialist at
Acıbadem Bakırköy Hospital Özlem Altay Yücel told about
8 mistakes that parents should avoid when children are
feverish and made important suggestions and warnings.
Kış aylarında, özellikle okul çağındaki çocuklarda
ateşle seyreden grip gibi üst solunum yolu hastalıkları
sıkça kapımızı çalıyor. Bu tabloda ebeveynlerin en
büyük kaygılarından biri ise çocuklarının yüksek ateş
nedeniyle havale nöbeti geçirmesi ve bunun sonucunda
beyninde kalıcı bir hasar oluşması. Acıbadem Bakırköy
Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr.
Özlem Altay Yücel ateş yükseldiğinde hemen paniğe
kapılmamak gerektiğine dikkat çekerek, “Ateş vücudun
bağışıklık sistemine bir yanıtıdır, bir başka deyişle
vücudumuz zararlı mikroorganizmalarla savaşmak
için ateşi yükseltiyor. Yüksek ateşin ve/veya eşlik eden
havalenin beyne kalıcı zarar vermesi için altta menenjit
veya ensefalit gibi ağır bir tablo olması gerekiyor. Üst
solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı ateşli havalelerde
ise kalıcı bir hasar olmuyor” diyor. Ancak çocukların ateşi
yükseldiğinde ebeveynlerin yine de doğru müdahalede
bulunmaları çok önemli, çünkü hatalı davranışlar
sonucunda hipotermi, havale ve ilaç zehirlenmesi gibi
tablolar gelişebiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay
Yücel çocuklar ateşlendiğinde ebeveynlerin kaçınmaları
gereken 8 hatayı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda
bulundu.
Hata: Soğuk suyun altında tutmak
Doğrusu: Ateşi yükseldiğinde çocuğu soğuk veya buzlu
suyun altında tutmak çok tehlikeli. Soğuk suda ısı
vücut içinde kalıyor ve bunun sonucunda ateş daha da
yükseliyor.
Error: Keep under cold water
In fact, it is very dangerous to keep the child under cold
or icy water when the temperature rises. In cold water,
the heat remains in the body and as a result, the fever
rises. There is also an increased risk of infections such as
influenza or pneumonia. So the water must be neither
hot nor cold.
Pharma 55
Ayrıca grip veya zatürre gibi enfeksiyonlara yakalanma
riski artıyor. Dolayısıyla su ne sıcak, ne de soğuk olmalı.
Hata: Ateşi hızla düşürmek
Doğrusu: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem
Altay Yücel yüksek ateşi hızla düşürmenin de doğru
olmadığını belirterek, “Çünkü ateşi hızlı düşüren ilaçlar
hipotermiye, bir başka deyişle vücut ısısının aniden
düşmesine yol açabiliyor. Ayrıca fazla ilaç tüketimi ilaç
zehirlenmelerini tetikleyebiliyor” diyor.
Error: Reduce fever quickly
Indeed: Child Health and Diseases Specialist Özlem Altay
Yücel said that it is not right to reduce high fever rapidly,
“Because drugs that reduce fever quickly can lead to
hypothermia, in other words, sudden decrease in body
temperature. In addition, excessive drug consumption
can trigger drug poisoning.”
Error: Using antibiotics
Indeed: “ Every case is not correct antibiotic use firearms”
in which it warned of Child Health and Disease Specialist
Dr. Özlem Altay Yücel explains the reason as follows:
“Because fever can develop due to teething, postvaccination
or stay in warm environment. In addition,
most infections are caused by viral infection, where
antibiotic treatment is not effective. In such cases,
antibiotic treatment will not be beneficial and may cause
antibiotic resistance in the body and deterioration of the
child’s intestinal flora. If the intestinal flora deteriorates,
resistance to diseases decreases and the risk of developing
autoimmune diseases (rheumatic diseases, ulcerative
colitis, multiple sclerosis, etc.) increases in older ages.
Error: Leaving the body dehydrated
Indeed: Reminding that leaving the body dehydrated
prevents the body bringing down (of fever) Dr. Özlem
Altay Yücel said, “Water consumption or fluid loss when
there is fluid to give the vascular path, the reduction of
harmful microorganisms, increase in immunity and vessels
contribute to the reduction of fever. For this reason,
water consumption in children should be increased in hot
conditions.”
Hata: Antibiyotik kullanmak
Doğrusu: “Her ateşli durumda antibiyotik kullanılması
doğru değil” uyarısında bulunan Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Altay Yücel bunun
nedenini şöyle açıklıyor: “Çünkü ateş diş çıkarma,
aşı sonrası veya sıcak ortamda kalmaya bağlı da
gelişebiliyor. Ayrıca enfeksiyonların büyük bir kısmı
antibiyotik tedavisinin etkili olamadığı viral enfeksiyondan
kaynaklanıyor. Bu tür durumlarda antibiyotik tedavisi
fayda etmeyeceği gibi, vücutta antibiyotik direncinin
gelişmesine ve çocuğun bağırsak florasının bozulmasına
neden olabiliyor. Bağırsak florası bozulursa hastalıklara
karşı direnç azalıyor, ileri yaşlarda otoimmün
(romatizmal hastalıklar, ülseratif kolit, multipl skleroz vs)
hastalıklara yakalanma riski artıyor”
Hata: Vücudu susuz bırakmak
Doğrusu: Dr. Özlem Altay Yücel vücudu susuz bırakmanın
da ateşin düşmesini önlediğini hatırlatarak, “Su tüketimi
veya sıvı kaybı varken damar yolundan sıvı vermek,
zararlı mikroorganizmaların azalmasına, bağışıklığın
artmasına ve damarların genişleyerek ateşin düşmesine
katkı sağlıyor. Bu nedenle ateşli durumlarda çocuklarda
su tüketimi mutlaka artırılmalı” diyor.
Hata: Kalın giydirmek
Doğrusu: Sıcak ateşi daha da yükselterek havaleyi
tetiklediği için çocuğunuzu kalın giydirmeyin ve vücudunu
Error: Wear Thick clothe
Truth: Do not dress your child thick and keep his body
warm, as it triggers the transfer by raising the fever
even further. Thin to the degree of fire. For example, a
thin athlete-cloth may remain on it. If the fire rises to 40
degrees, completely peel off and have a warm shower.
56 Pharma
sıcak tutmayın. Ateşin derecesine göre üstünü inceltin.
Örneğin üzerinde ince bir atlet-bez kalabilir. Ateş
yükselip 40 dereceye ulaşırsa tamamen soyun ve ılık duş
aldırın. Ateş hafifken çocuğun titremeye başlaması ateşin
aniden yükseleceğinin habercisi oluyor. Bu durumda
oda ısısını yükseltmeyin, çünkü vücut ısısının yükselmesi
nedeniyle ateşli havale riski artıyor. Oda ısısını 22-23
derece arasında tutmaya dikkat edin.
When the child starts to tremble when the fever is mild,
heralds that the fever will rise suddenly. In this case, do
not raise the room temperature, as the risk of a feverish
transfer increases due to the rise in body temperature.
Be sure to keep the room temperature between 22-23
degrees.
Error: Compressing with water containing alcohol
Truthfully: Expressing that we do not recommend
compressing the joints with alcoholic water or aspirindissolved
water when high fever occurs, Özlem Altay
Yücel added more, “Because these substances can be
absorbed from the skin and cause poisoning, especially
in young babies. There is also no evidence that vinegar
water is good at high fever. You can compress the joints
with warm water soaked cloths.”
Error: Incorrect drug use
Indeed: using aspirin as an antipyretic is another
important mistake that parents should avoid. The
reason for this is some aspirin during febrile illness Reye
syndrome called and liver failure (liver enzyme elevation
and loss of consciousness) can go up to a table can
cause. In addition, medications containing ibufen should
not be used as they may close some heart vessels that
are open in infants under 6 months. These medications
can only be administered in consultation with a doctor
and in emergencies, i.e. if you cannot go to the doctor
immediately or if there is no serious condition associated
with fever - during 48-72 hours of follow-up at home.
Hata: Alkol içeren suyla kompres yapmak
Doğrusu: “Yüksek ateş olduğunda eklem yerlerine alkollü
su veya aspirin eritilmiş suyla kompres yapılmasını da
önermiyoruz” diyen Dr. Özlem Altay Yücel sözlerine şöyle
devam ediyor: “Çünkü bu maddeler ciltten emilerek,
özellikle küçük bebeklerde zehirlenmelere yol açabiliyor.
Ayrıca sirkeli suyun da yüksek ateşte iyi geldiğine dair
bir kanıt yok. Eklem yerlerine ılık suya batırılmış bezlerle
kompres yapabilirsiniz”
Hata: Hatalı ilaç kullanmak
Doğrusu: Ateş düşürücü olarak aspirin kullanmak da
ebeveynlerin kaçınmaları gereken bir başka önemli
hatayı oluşturuyor. Bunun nedeni ise aspirinin bazı
ateşli hastalıklar sırasında Reye sendromu denilen ve
karaciğer yetmezliğine (karaciğer enzimlerinde yükseklik
ve şuur kaybı) kadar gidebilen bir tabloya yol açabilmesi.
Bunun yanı sıra ibufen içeren ilaçlar da 6 ay altındaki
bebeklerde açık olan bazı kalp damarlarında kapanma
yapabildiği için kullanılmamalı. Bu ilaçlara ancak doktora
danışılarak ve acil durumlarda, yani hemen doktora
gidilemeyecekse veya ateşe eşlik eden ciddi bir durum
yoksa-evde 48-72 saatlik takip sırasında başvurulabilir.
Hata: Zor sindirilen gıdalarla beslemek
Doğrusu: Yüksek ateşte yapılan bir başka önemli hata ise
çocuğu yağlı ve zor sindirilen gıdalarla beslemek oluyor.
Vücut mikroplarla savaşırken zor sindirilen besinleri
parçalamakta güçlük çekiyor ve bu işlevini yerine
getirirken metabolizmanın hızlanması nedeniyle ateşi
düşürmek zorlaşıyor. Çocuklar ateş sırasında genelde
iştahsızlık oldukları için her zaman tükettiği besinlerde
ısrar etmeyin; devam sütü, yoğurt, ayran ve çorba gibi sıvı
gıdalarla besleyin.
Error: Feeding or digesting foods
Indeed: Another major mistake made in high fever
digested food to feed the children with fatty and
tough going. The body struggles with microbes and has
difficulty digesting difficult-to-digest nutrients, and in
performing this function, it is difficult to reduce fever
due to the acceleration of metabolism. Children do not
always insist on the foods they consume because they
are usually anorexia during fever; continue feed on liquid
foods such as milk, yogurt, buttermilk and soup.
Pharma 57
5 Exercise Rules for Healthy Pregnancy
Sağlıklı Gebelik İçin 5 Egzersiz Kuralı
Gebelik döneminde yapılan egzersizler anne ve bebek
sağlığı için büyük önem taşıyor. Anne adayına kendini
fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissettiren egzersizler;
özellikle bu dönemde sık karşılaşılan bel ve sırt ağrılarını,
şişlik ve ödem ile uykusuzluk problemlerini de azaltıyor.
Gebelik döneminde hareketsizlikten uzak duran ve düzenli
egzersiz yapan kişilerin normal doğum yapma şansı
yükseliyor ve sancı süreleri de kısalıyor. Memorial Sağlık
Grubu Medstar Topçular Hastanesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nilsem Eraslan, gebelik
döneminde egzersizin önemi hakkında bilgi verdi.
Daha rahat bir doğum için hareket şart
Gebelik döneminde yürüyüş, yüzme, yoga ve nefes
egzersizleri anne adayı için herhangi bir riske yol açmadığı
gibi bu sürecin daha sağlıklı ve rahat geçirilmesine de
yardımcı olur. Egzersizlerin amacı kilo kontrolü değil
anne adayının doğum sürecine katkı sağlamaktır. Burada
dikkat edilmesi gereken nokta, egzersize başlama zamanı
ve hareketlerin içeriğidir. Doktor kontrolünde yapılan bir
planlama çerçevesinde düzenli egzersiz, hem anne adayı
hem de bebek için yararlı olacaktır.
Exercises during pregnancy are of great importance for
mother and baby health. Exercises that make the mother
feel good physically and mentally, especially reduces the
problems common during this period such as low back and
back pain, swelling and edema and insomnia. Those who
stay away from inactivity and exercise regularly during
pregnancy increase their chances of having normal births
and shortening the pain. Op. Dr. Nilsem Eraslan, Memorial
Health Group Medstar Topçular Hospital Obstetrics and
Gynecology Department, gave information about the
importance of exercise during pregnancy.
Movement is essential for a more comfortable birth
During pregnancy, walking, swimming, yoga and
breathing exercises do not pose any risk to the expectant
mother and help to pass this process more healthy and
comfortable. The aim of the exercises is not to control
the weight but to contribute to the birth process of
the expectant mother. The point to be considered here
is the time to start the exercise and the content of the
movements. Regular exercise under a doctor-controlled
planning will be beneficial for both the mother and the
baby.
58 Pharma
Stop the exercise as soon as you feel pain
The duration of exercise during pregnancy varies between
30 to 45 minutes and 5 or 10 minutes breaks, depending
on everyone. In case of excessive sweating during
exercise, heart rate acceleration, waist and abdominal
pain, movements should be stopped immediately and the
doctor should be informed. Pregnant women are advised
to prefer appropriate exercises to relax themselves.
Pay attention to the rules of exercise during
pregnancy!
1. It is recommended that the exercises be performed
outdoors as long as the weather conditions are
appropriate.
2. Places should be chosen as far away from noise and
stress as possible.
3. The duration of the exercise should be long enough to
not tire the pregnant woman.
4. The exercise plan may vary depending on the current
month. Simpler exercises may be appropriate in the later
months of pregnancy.
5. Exercises performed on the back and side by side
should be left as of the 5th month of pregnancy.
Ağrı hissettiğiniz anda egzersizi bırakın
Gebelik döneminde egzersiz süreleri, herkese göre
değişmekle birlikte 30 ile 45 dakika arasında ve 5 ya da
10 dakikalık molalarla olmadır. Egzersiz sırasında aşırı
terleme, kalp atışında hızlanma, bel ve karın bölgesinde
ağrı oluşması durumunda hareketler hemen bırakılmalı
ve doktora bilgi verilmelidir. Gebelerin, kendilerini
rahatlatacak uygun egzersizleri tercih etmeleri
önerilmektedir.
Gebelikte egzersiz kurallarına dikkat!
1. Hava şartları uygun olduğu sürece egzersizlerin açık
havada yapılması önerilir.
2. Mümkün olduğunca gürültü ve stresten uzak mekanlar
seçilmedir.
3. Egzersiz süresi, gebeyi yormayacak uzunlukta olmalıdır.
4. Egzersiz planı, içinde bulunulan aya göre değişebilir.
Gebeliğin ilerleyen aylarında daha basit egzersizler
yapılması uygun olabilir.
5. Gebeliğin 5’inci ayından itibaren sırt üstü ve yan yatılarak
yapılan egzersizler bırakılmalıdır.
Pharma 59
Never Do These Errors in the Newborn Period!
Yenidoğan Döneminde Bu Hataları Asla Yapmayın!
Hayatın ilk 28 günlük dönemi ‘yenidoğan’ olarak
nitelendiriliyor ve bu dönem özel bir bakım gerektiriyor.
Hiç kuşkusuz her anne ve baba, üzerine titredikleri
bebeklerinin sağlıklı gelişimi için en mükemmelini
yapmaya çalışıyor. Ancak dikkat! Masum sanılan bazı
geleneksel davranışlar yarar sağlamadıkları gibi, bebekte
geri dönüşü olmayan kalıcı problemlere neden olabiliyor,
hatta ölümle bile sonuçlanabiliyor! Peki yenidoğan
dönemiyle ilgili toplumda doğru sanılan hatalı alışkanlıklar
neler? Bu dönemde hangi hatalı alışkanlıklardan
kaçınmak gerekiyor? Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar yenidoğan
döneminde en sık yapılan 10 hatayı anlattı, önemli öneri ve
uyarılarda bulundu.
The first 28 days of life are described as ’newborns’ and
require special care. Undoubtedly, every mother and
father try to do the best for the healthy development
of their infants. But beware! Some traditional behaviors,
which are thought to be innocent, do not benefit, and
can cause irreversible permanent problems in the baby
and even death! So, what are the wrong habits about the
neonatal period in society? What wrong habits should be
avoided during this period? Acıbadem Fulya Hospital Child
Health and Diseases Specialist İmre Gökyar explained the
10 most common mistakes in the newborn period and
made important suggestions and warnings.
Hata: Sarılığı önlemek için şekerli su içirmek
Doğrusu: Bu bilginin hiçbir tıbbi temeli yok aslında.
Üstelik toplumdaki yaygın inanışın aksine şekerli su
faydalı olmadığı gibi, nadiren de olsa su zehirlenmesine
yol açabiliyor. “Her yeni doğan bebek sararabiliyor. Ne
şekerli su ne de bebeği baştan ayağa sarı kıyafetler ve
bezlerle sarmak buna engel olabilir” diyen Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İmre Gökyar sözlerine şöyle
devam ediyor: “Sarılık genellikle ilk 7 gün yükselişte oluyor
ve her gün azalarak kayboluyor. İlk hafta bilurubin değeri
doktor tarafından sıkı takip ediliyor. Kan beyin bariyerini
geçebilecek değere ulaşırsa fototerapi uygulanıyor.”
Hata: Göbek düşene kadar banyo yaptırmamak
Doğrusu: Yeni doğan bebeğin göbeği 5-15 gün arasında
False: Drink sugary water to prevent jaundice
True: This information has no medical basis. Moreover,
contrary to popular belief in society, sugary water is
not beneficial and rarely causes water poisoning. “Every
newborn baby can turn yellow. Neither sugary water nor
wrapping the baby from head to toe with yellow clothes
and cloths can prevent this.” Child Health and Diseases
Specialist İmre Gökyar added further, “Jaundice usually
occurs on the rise for the first 7 days and disappears
every day. The bilirubin value in the first week is closely
monitored by the doctor. Phototherapy is applied if the
blood reaches the value that can cross the brain barrier.”
False: Not taking a bath until the belly falls
True: The newborn baby’s belly falls between 5-15 days.
60 Pharma
kendiliğinden düşüyor. “Eskiden muhtemelen enfeksiyon
riskini önlemek için böyle bir kural konulmuştur” diyen
Dr. İmre Gökyar şu bilgileri veriyor: “Koşullar uygunsa
yeni doğan bebeğin banyo yaptırılmasında sakınca yok.
Ancak enfeksiyon riskine karşı, banyo sonrasında göbek
steril gazlı bezle kurulanmalı ve açık bırakılarak kuru
kalması sağlanmalı.”
Hata: İlk 40 gün dışarıya çıkmamak
Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine bebek ve
anne kendini toplayıp, anne emzirme aralıklarını düzene
koyduktan sonra dışarıya çıkabilirler. Çünkü açık havada
gezmek kapalı ortamlara göre daha sağlıklı oluyor. Açık
havada 10-15 dakikayla başlanan aktiviteler zamanla bir
saate kadar çıkarılabilir.
“In the past, such a rule was probably set to prevent the
risk of infection, Child Health and Diseases Specialist İmre
Gökyar gives the following information, “If the conditions
are appropriate, there is no harm in bathing the newborn
baby. However, against the risk of infection, the navel
should be dried with sterile gauze after bathing and left
open to keep it dry.”
False: Not going out for the first 40 days
True: Contrary to popular belief in the community,
the baby and the mother can go out after gathering
themselves and arranging the breastfeeding intervals.
Because walking outdoors is more healthy than indoor
environments. Outdoor activities can be started in 10-15
minutes and can be extended to one hour in time.
False: Lemon juice to drink when hiccups
True: Hiccup is formed by stretching the membrane
called diaphragm that separates the rib cage from the
abdomen. Hiccups, a normal condition for newborns, do
not harm the baby and stop with the suction. One of the
wrong practices in the newborn period is to make the
baby holding hiccups lemon juice. Contrary to popular
belief, lemon does not benefit, as it is acidic and damages
the baby’s stomach mucosa.
Hata: Hıçkırık tuttuğunda limon suyu içirmek
Doğrusu: Hıçkırık göğüs kafesi ile karnı ayıran ve diyafram
denen zarın gerilmesiyle oluşuyor. Yeni doğanlar için
normal bir durum olan hıçkırık bebeğe zarar vermiyor ve
emme hareketiyle duruyor. Yenidoğan döneminde yapılan
hatalı uygulamalardan biri de, hıçkırık tutan bebeğe limon
suyu içirmek. Sanılanın aksine limon fayda etmediği gibi
asitli olduğu için bebeğin mide mukozasına zarar veriyor.
Hata: Sık ağlaması veya meme aranması nedeniyle
‘doymuyor’ diye düşünüp hemen formül mamaya
başlamak
Doğrusu: Çocuklar için en yararlı besin olan anne sütü
genellikle 0-6 aylık bebeklerin beslenmeleri ve gelişimleri
için yeterli oluyor. Ancak yenidoğan döneminde bebekler
sık sık izlenmeli ve haftalık kilo takibi yapılmalı. Bebeğin
haftada 150-250 gram arası kilo alması anne sütüyle
doyduğu anlamına geliyor. Haftalık kilo artışı 150 gramın
altında kalırsa anne sütü miktarının değerlendirilmesi
ve gerek görülürse formül mama desteğine başlanması
gerekiyor.
Hata: Formül mamayla beslenirken su içirmek
Doğrusu: Kesinlikle böyle bir ihtiyaç yok.
False: Because of frequent crying or searching for
breasts, considering she doesn’t get enough and
starts formulating immediately.
True: Breast milk, which is the most beneficial food
for children, is usually sufficient for the nutrition and
development of 0-6 months old babies. However,
newborn babies should be monitored frequently and
weekly weight monitoring should be performed. Weight
gain between 150-250 grams per week means that the
baby is saturated with breast milk. If the weekly weight
gain remains below 150 grams, the amount of breast
milk should be evaluated and formula support should be
started if necessary.
Pharma 61
Formül mamalar günümüzde içerik ve yoğunluk olarak
anne sütüne çok yaklaştıkları için bebekler suya ihtiyaç
duymuyorlar. Bu nedenle mama alan bebeklere de ek
gıda başlanana kadar su verilmemeli.
Hata: Göz, kulak ve buruna anne sütü damlatmak
Doğrusu: Toplumumuzda çok yaygın, bir o kadar da çok
yanlış bir uygulama.
Dr. İmre Gökyar bebeklerde göz, burun ve kulak bakımının
steril serum fizyolojikle
yapılması gerektiği uyarısında bulunarak, “Çünkü süt
anne sütü bile olsa 3 saatten sonra bakteri üretiyor ve göze
veya kulağa damlatıldığında enfeksiyona neden olabiliyor.
Enfeksiyon varsa mutlaka doktora başvurularak uygun
tedaviye başlanmalı” diyor.
False: Drinking water while feeding formula food
True: There is absolutely no such need. Since formula
foods are very close to breast milk in terms of content and
density, babies do not need water. Therefore, babies who
receive food should not be given water until additional
food is started.
False: Drip breast milk to eyes, ears and nose
True: It is very common in our society, as well as a very
wrong practice.
Warning eye, nose and ear care in infants with sterile
saline
need to be done, Dr. İmre Gökyar, said, “Because milk
produces bacteria after 3 hours, even if it is breast milk,
and when it is dropped into the eye or ear, it can cause
infection. If there is infection, appropriate treatment
should be started by contacting a doctor.”
False: Salt or soil on the skin
True: The most serious mistake in the newborn is salting
the baby as soon as it is born so that it does not sweat
when it grows. However, the salt of the vulnerable baby’s
body can lead to loss of fluid. As a result of the loss of
fluid in the body can develop a severe picture such as
brain hemorrhage. Never salt your baby or put soil on his
body,” warned Dr. Imre Gokyar underlines that the baby’s
body can also cause tetanus.
Hata: Cildine tuz veya toprak sürmek
Doğrusu: Yeni doğanda yapılan en ciddi hata, büyüyünce
terlemesin diye bebeğin doğar doğmaz tuzlanması.
Ancak savunmasız bebeğin vücuduna sürülen tuz sıvı
kaybına yol açabiliyor. Vücuttu sıvı kaybı sonucunda beyin
kanaması gibi ağır bir tablo gelişebiliyor. “Bebeğinizi
kesinlikle tuzlamayın veya vücuduna toprak sürmeyin”
uyarısında bulunan Dr. İmre Gökyar bebeğin vücudunu
toprakla kaplamanın da bazen tetanoz hastalığına neden
olabildiğinin altını çiziyor.
Hata: Göze limon suyu damlatmak
Doğrusu: Gözlerin daha keskin görmesi için göze
limon suyu damlatılması da bebeğin gözünde keratit ve
enfeksiyon gibi komplikasyonlara yol açabiliyor.
Hata: Bacakları düzgün olsun diye kundak yapmak
Doğrusu: Yeni doğan bebekleri bacakları düzgün olsun
diye kundaklamak da hatalı bir uygulama. Bebeklerin
normal duruşu kurbağa bacağı şeklinde oluyor. Düzelterek
sıkıca sarmak düşünülenin aksine kalçaya zarar veriyor ve
bacaklarda şekil bozukluğu oluşturabiliyor.
62 Pharma
False: Dripping lemon juice into the eye
True: Dropping lemon juice to the eyes for sharp eyes can
also cause complications such as keratitis and infection in
the baby’s eye.
False: Swaddling legs
True: Swaddling newborn babies so that their legs are
smooth is also a mistake. The normal posture of the babies
is frog legs. Correctly wrapping tightly may damage the
hip and create deformities in the legs, contrary to what
is thought.