14.genel kurul - İstanbul SMMM Odası

Değerli arkadaşlarım; biraz evvel Sayın Arıkan bize mesleğin geldiği noktayı söyledi. Benim
geçmiş konuşmalarımdan bir tanesi daha hiç konuşulmuyor. Onu burada tartışmanıza açmak
istiyorum. Artık onun içeriğinin doldurulması bakımından, geleceği yakalamak bakımından
konuşulması gerektiğini düşünüyorum. O da hatırlarsanız meslek tekniğinin örgütlenmesi de
demiştim ve bunun muhasebe denetimi olduğunu, muhasebe defteri yazmanın meslek
olmadığını, asıl mesleğin denetim olduğunu, defter yazma işinin de bunun yardımcısı
olduğunu söylemiştim.
Sayın Arıkan meslek denetim mesleğidir dedi, hem Genel Başkan’ımız, hem Onursal
Başkan’ımız mesleğin denetim mesleği olduğunu söyledi. Ama artık hep birlikte bu denetim
mesleği ve denetim mesleğinin teknik örgütlenmesini konuşmaya başlamamız gerekiyor.
Şimdi, bunlardan bir tanesi söylemek istiyorum ve bu söyleyeceğim şeyin özellikle Defterdar
Yardımcılığından geldiği Gelirler Genel Müdürlüğü’ne kadar aramızda bulunmuş olan,
sorunları ve sizleri yakından tanıyan Gelirler Genel Müdürü’müzün de dikkate alarak
uygulayacağını düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar; dünyada muhasebe mesleği yara aldı, Enron olayından dolayı yara aldı.
Muhasebe mesleği birden bire tartışılır hale geldi, onun için yeni yasal düzenlemeler yapıldı.
Bu yasal düzenlemelerden gelirler bir tane önemli uygulama var. Birisi her şirkette bir
denetim komitesi kurulacak, ikincisi de artık o şirketin başkanları ve genel müdürleri asıl
sorumlu olacak. Şimdi bizim vergi hukukumuzda ve 3568 sayılı yasada iki farklı düzenleme
var. Birisi Vergi Beyannamelerinin imzalanması, ikincisi de yeminli Mali müşavirlerin tasdik
işleri. Bu iki işlemin birinci koruyucusu bundan sonra o şirketin başkanı, sahibi ve genel
müdürü olacak. Hani biz geçmişte tartışıyorduk ya topluluk açısından, asıl sorunların onlar
olduğunu biz ara sıra bu tür toplantılarda konuşarak ortaya koyacağız. Ama asıl önemli biraz
evvel söylediğim meslek teknik örgütlenmesi bakımından, şimdi Sayın Gelirler Genel
Müdürü’nün önünde söylüyorum. 4008 sayılı yasa çıkarılırken sizi İstanbul’dan Ankara’ya
doğru yol almaya başladığınız günlere rastlıyor. Bu yasanın temeli şudur: O tarihlerde
sayımız 40 bin olan muhasebeciden ve mali müşavirden vergi denetiminde yararlanmaktı.
Ama çıkarılan tebliğler ne yazık ki sizden yararlanmak değil, herkes tuttuğu defterin
beyannamesini imzalar şeklindedir. Bu çok yanlıştır, mesleğin artık denetim tekniği
bakımından örgütlenmesi gerekir ve beyannameyi imzalayan denetçi sıfatıyla toplumu
üstlenerek ve beyannamenin de sorumluluğu üstlenerek getirilen yasal düzenleme gibi asıl
şirketin sahibi ve şirketin genel müdürünü Yönetim Kurulu başkanını da katarak almaktır.
Şimdi, belki diyeceksiniz ki, sen burada çağrıda bulundun Sayın Genel Müdür ve yapabilecek
mi, yapması zor. Çünkü bunu engelleyen lobiler çok. Bir kısmı bizim içimizden çıkıyor,
bizim içimizden. Sen tuttuğun defteri imzala diyor. Bir kısmı dışarıdan oluyor. Olur mu ya
bunlar da bizi denetleyecekler, bunları biz 60 yıl cumhuriyet döneminde adam yerine
koymamaya, katip yapmaya çalıştık, şimdi bir de bizden hesap mı soracaklar? Ben devlette
çalıştım geldim, bırakın yetişenler bu işi imzalamasınlar da yeter diyorlar. Varsın desinler
değerli arkadaşlar. Biz bu mesleki örgütlenmeyi burada Sayın Arıoğlu’ndan istediğimiz gibi,
Sayın Bakan olsa isteyeceğiz, her yerde isteyeceğiz, ama şimdi sıra bizde.
Bizde nasıl bizde diyorum? Bu söyleyeceğim düşüncemi ilk defa sizle paylaşıyorum. Bu
Amerika’daki denetim mesleğini, bu zor olguları düzenleyen yasadan esinlenerek
söylüyorum. Biz bundan sonra her yıl meslek mensubu olarak müşterilerimizle sözleşmemizi
defter tutma değil, vergi beyannamesini imzalama sözleşmesine dönüştürmeliyiz. Bunu da
yapmak sizin elinizde, o da TÜRMOB. Yeni sözleşmenin adını “Resmi beyannamelerin
17