14.genel kurul - İstanbul SMMM Odası

anlaşmalar bu konuların Türkiye’nin üstünde artık yabancı ruhsatlı adam aramaya
başlayacaklardır ve bunun adı da uluslar arası muhasebecilik sertifikası olacak. İşte onu da biz
başlatacağız, birlikte başlamalıyız, bu sertifikaya birlikte sahip çıkmalıyız.
Değerli arkadaşlar; bunu nasıl koruyacağız, üç şeyle koruyacağız. Eğitim, yani
üniversitelerimiz kalitelerini yükseltecekler. Staj ve sınav kaliteli olacak, uygulama da kaliteli
olacak. Bu kaliteyi sağlayabileceğimizin biz 2006’da Dünya Kongresi yapacağız diye
gösterdiğimiz salon bu salon olsun. Geriye doğru açılmış biçimidir ve sunduğumuz bu hizmet
Türkiye çok daha iyisini yapacağını gösterdiğine göre, daha iyi salonda bugün en büyük
Oda’mızın Genel Kurul’unu artık eskiden olduğu gibi divan tartışmaları yapmaksızın, tıpkı
parlamentoda olduğu gibi her grubun temsil edildiği bir divan oluşuyorsa eğer sunum her
kurulun yönetimleri tarafından yapılıyorsa biz bunu aşarız. Ben, sizden biriyim, sizden biri
olduğum için de çekmediğim kalmadı. Türkiye’nin Ekonomi Bakanı oldum muhasebeci
dediler, benle dalga geçtiler. Ama bakın ben burada Eski Devlet Bakan’ıyım ama, kimse
bana eski muhasebeci diyemiyor, hiç kimse diyemiyor ve ben muhasebeci olmaktan Bakan
olmak kadar da onur duyuyorum.
Biraz evvel ödülü alırken değerli arkadaşımız Sayın Nedim Şener Bey dedi ki, bakanlar ve
milletvekilleri beni pek sevmezler, ben onların korkulu rüyasıyım, ama tabi bu muhasebeciler
uysal adamları çok severler. Ben hem milletvekiliyken, hem bakanken hepsini sevdim. Şimdi
onlardan da biri çıktı diyemedi yolsuzluğa bulaştı, diyemedi bunun zamanında vatan millet
diye diye ilk gün eskisi gibi yaptı. Yaptı da en iyisini yaptı, sizin sayenizde yaptı.
Şimdi bakın değerli arkadaşlar, şimdi mevcut olan hükümete de aynı tuzağı kuruyorlar. Şu
anda dövizle oynuyorlar, amaç 2004 yılında sona erecek standby anlaşmasının IMF ilişkisi
2006 yılına kadardır. O zaman baktı, bunun başkanı çıkıp demiyor mu, 2006 yılına kadar
uzatalım bu işi, IMF diyor hayır 2004 yeter diyor. Ama en altta oynanan oyun budur. Bunu
kim diyecek; muhasebeci diyecek.
Değerli arkadaşlar; iki gün önce parlamentoda yeni bir kanun kabul edildi, kabul edilen kanun
İş Kanunu'dur. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk defa emekçi ve emek ikinci plana itildi. Hakları
alınıyor, yani artık bir emekçi bayramda çalışıyorsa bunu diğer günlerine mahsup edecek.
Pazar günleri çalışıyorsa hayır, tatil gününü bazıları için salıdır, bazısı çarşambadır, mesaisi
bitti. Peki, buna belli kesimler de seviniyorlar. Bunun adaletini kim sağlayacak? Bunun
adaletini o şirketlerde çalışan ya da o şirketlerin muhasebesini yapan siz muhasebeciler
sağlayacaksınız. Ve biz emeğin alınmış olan bu hakkında da en büyük adalet mekanizması
olduğunu sağlayacak tek kesimiz, tek kesim olarak bunu sağlayacağız.
Değerli arkadaşlar; bir iki şey daha söyleyeyim size. Bizim biliyorsunuz bir kanun tasarısı
verdik Meclise, çıkartmaya çalıştık, parlamentoya kadar indi, acaba çıkar mı? Bu saatten
sonra ben yaşadım ki, parlamentodan bizim meslekle ilgili bir kanun çıkartmaya çalıştığınız
zaman kanun kadük olur çıkmaz. Sayısı 100 bini aşan muhasebe öğretmeni olan, yani ticaret
dersi öğretmenleri, bütün partilere baktım bir hesap istiyoruz, ruhsat istiyoruz. Başbakanlık
Teftiş Kurulu geliyor ben de ruhsat istiyorum diyor. Kanunla şu anda ruhsat almayacak her
yer kanun maddesini siz bir görünmeye başlayın hemen ruhsat istiyoruz diyorlar. Şimdi hani
bana muhasebeci diye aldılar ya bir ara Bakan olurken, bunun nedeni şudur: Ben savundukça
parlamentoda hep haklı, yani benim arkadaşlarım dahil ya amma da muhasebecileri
koruyorsun, hep muhasebeci bakıyorsun. Amaç yargılamak, seni köşeye sıkıştırmak. Bunu şu
anda bizim olan arkadaşlarımız hangi partiden olursa olsun savunmaya yapmaya kalktıkları
zaman aynı şekilde köşeye sıkıştırılacaklardır ve birileri bu kartı görecek. Peki, bizim şu uzun
ismi kısaltmaya hakkımız yok mu? Var. Nasıl kısaltacağız.
19