14.genel kurul - İstanbul SMMM Odası

Arkadaşlarımın bizden bir meslek odası olarak bu soruları bir kalemde çözmemizi isterken
acaba başka bir ülkede mi yaşıyoruz, İsveç’te, Danimarka’da mı yaşıyoruz? Biz Türkiye’de
yaşıyoruz, Türkiye’nin gereğini biliyoruz, İstanbul Odası’nın gücünü biliyoruz,
meslektaşlarımızın katkısıyla sorunları çözüyoruz, çözmeye de devam edeceğiz.
Biz bu Oda’yı yönetirken iki tane temel konumuz var değerli arkadaşlarım, sevsek de
sevmesek de, eksiği var fazlası var, bizi bağlayan bir yasa ve yönetmelikler var. Bu yasa ve
yönetmeliklere uymak zorundayız. Uymadan yönetecek babayiğit var mı bilemiyorum.
Diğer bir husus da Genel Kurul’dur. Gruplar olarak görüşleriniz olabilir, kişiler olarak
düşünceleriniz olabilir, ama hiçbir grubun hiçbir kimsenin düşüncesi Genel Kurul’un
düşüncesinden, Genel Kurul’un iradesinin üstünde değildir. Kimse kendini bu yüce Genel
Kurul’un üstünde görmesin. Bu Oda’da huzur hakları ve diğer haklar Genel Kurul’un
idaresiyle gerçekleşiyor. Bu Oda’da maktu aidatlar, nispi aidatlar yasa ve yönetmelik
çerçevesinde gerçekleştiriyor. Bazı arkadaşlarımız derneklerle, 3568 sayılı yasayla kurulmuş
kamu kurumu niteliğindeki meslek odasını birbirine karıştırıyorlar değerli arkadaşlarım. Önce
meslek yasasını okuyacağız, daha sonra Genel Kurul kararlarına saygılı olacağız.
Hemen buradan şuraya geçmek istiyorum: Ortak bir demokrasi anlayışını yerleştirmeliyiz,
birbirimizi kandırmamalıyız. Israrla Divan Başkanı söylüyor, niye birbirimizi kandırıyoruz?
Hepimiz önder kadroları, önder kadroları tanıyoruz, önder kadro var mı? Gruplarda yönetici
olan arkadaşlarım buraya bireysel konuşmacı olarak çıkarılması doğru mu, ortak noktayı,
uzlaşmayı nasıl yakalayacağız, birbirimizi biz tanımıyor muyuz? Tanıyoruz.
Diğer bir tehlikeli düşünce de şu değerli arkadaşlarım: Bugün yüzde 32 ile Türkiye
Cumhuriyeti'ni yönetiyor, bir arkadaşım çok tehlikeli bir şeyi işaret etti. Nispi temsil, yasa
değişikliğinden bahsetti. Değerli arkadaşlarım, biz bu Oda’yı yüzde 65’le yönetiyoruz.
Üzülerek son bir konuya değinip konuşmamı tamamlayacağım. Bu genel kurullar sadece
iktidarın hesap verdiği genel kurullar değil değerli arkadaşlar, muhalefet de hesap verir.
Örneğin bir hesap soralım muhabbetinden. Geçen genel kurulu yaşıyoruz, bir grubumuz liste
çıkarttı, adaylar çıkarttı ve bize Nazi Hitler benzetmesi yapan arkadaşımız da –isim
vermiyorum sevdiğim için kendisini- çıktı o genel kurulda konuştu bugünkü konuşmasına
rağmen, seçimli genel kurul çok enteresan. Liste sundular, seçime girdiler, o yanındaki bir
arkadaşım bireysel olarak aday oldular, mantığım almadı. Hesap yapmışlar veyahut neyse.
Biz aday olalım grubun listesi var ama, bunlar belki veya bütçe seçim kurulu bizim ismimizi
yazmayı unutur veya aldığımız 3 tane oy listelere geçmez, gene Seçim Kurulu’na müracaat
ederiz.
Etkiler mi değerli arkadaşlarım, etkilerse seçimi iptal ettiririz. Bu arkadaşların Neron’ dan
farkı var mı, imkanları olsa...
Bu kürsülerden çağdaş demokratlara seslenmek çağdaş demokratların hakkıdır. Eğer
gerçekten çağdaş demokratsanız önce kendi içinizden başlayacaksınız, bu anlayışları
temizleyeceksiniz, eğer başka grupsanız grubunuzdan çağdaş adını çıkaracaksınız, biz çağdaş
değiliz, değiştik diyeceksiniz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
56