14.genel kurul - İstanbul SMMM Odası

kanunun yürürlüğe girdiği günlerde maalesef kanun uygulanması ve yararlanılması
konusunda mükellefler ve meslektaşlarımızın tepki vermesi noktasına toplantılar yapılmıştır.
Bu bizi son derece üzmüştür. Buradaki görevimiz başta başlattığımız görev olmalıydı, sonuna
kadar bu kanunu ve yasanın bu uygulamanın mesleğimizi ve meslektaşımızın önemini ortadan
kaldırdığı düşüncesiyle karşı çıkışımızı devam ettirmemiz gerekirdi diye düşünüyorum. Yine
ekonomik sorun, gerçekten zor durumda kalmış iyi niyetli mükelleflerin borçlarını
ödeyebilmesi için bu fırsat yaratılmalıydı elbette, tümden karşı çıkmak doğru değildir. Bu
yönüyle uygulanan politikalarla zor durumda kalan küçük esnafın borçlarını kolay ödemek
anlamında bir düzenleme getirmeliydi belki de. Bu yasayı en önce toplum adına, enayi yerine
konmaması adına, dürüst mükellefler adına karşı çıkan bizler olmalıyız diye düşünüyorum.
İşte bu yaklaşım ve uygulamalar kendilerini bir başka yerde de gösteriyor. Ben notlarım
arasına aldığım için eğilmek istiyorum. Devlet Bakanlığı yapmış bir meslektaşımız, Sayın
Masum Türker burada ifade etti, değindi o konuya. Önemsediğim için bir kere da altını ben
çizmek istiyorum. İşte bu uygulamalar ve bunların yansıması olarak mesleğimize karşı
olumsuz tavırlar OYAK denetiminin yabancı denetim firmalarına verilmesi yönündeki
Orgeneral Kaymaz’a ulusal çıkarlara ters düşen, ulusal düzeni zedeleyen sözüm ona ya da
öyle ifade ediliyordu, ulusun güvenliği adına görev yapan bir kuruluştan böyle bir tavır
gelmesi son derece düşündürücü ve endişe verici.
Buradan önerim, birçok Oda başkanı TÜRMOB yetkilileri arasında Genel Sekreter’imiz var,
olağan gibi gelebilir ama yaptıkları görevle örtüşmediği nedeniyle OYAK müdürüne
anlatılması herhalde yerinde olur diye düşünüyorum. Bu anlamda bu yabancı hayranlığının bir
başka tehlikesi de var. Denetimini yaptığı Enron benzeri firmalarının işlerini yaparken hangi
hilelere karıştığını, ipliğinin pazara çıktığını hep beraber tanık olduk. Bu yabancı hayranlığı
yine Oda Başkanı da ifade etti, diğer arkadaşlarım da değindi, 1 Ocak 2005 yılında yürürlüğe
girecek ve uygulamaya girecek Hizmet Ticaretleri Anlaşmasıyla mali boyutlara gelecektir.
Yani, GATS diye adlandırılan bu anlaşmayla küreselleşmenin, globalleşmenin bir parçası
olarak mesleğin ne anlama geldiğini, küreselleşmenin ne olduğu yaşanacaktır.
Değerli arkadaşlar; bu anlaşmalara karşı kendisine çeki düzen vermek, eksiklerini gidermek
anlamında öneriler gelse de bugünkü koşullarda rekabet etmenin koşulunun eşit koşullarda
bulunduğunu düşünerek öyle bir şeyin mümkün olduğunu, olmadığını da ifade etmek
gerekiyor diye düşünüyorum.
Bu anda bu konuyla ilgili siz değerli arkadaşlarımızın Genel Kurul’un da huzurunda bu
konuda İstanbul Odamız üzerine talep etmek ve takip etmeyi düşünüyorum. TÜRMOB’un bu
görüşmelerde beklenen sonucu meslektaşlarımızla paylaşmasını temenni ediyoruz.
Meslektaşlarımıza patron gibi yaklaşmanın artık son bulması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar bunu neden ifade ediyorum? GATS diye adlandırılan uygulamanın ve son
günlerde Maliye Bakanlığı’nın genelge, iç genelge, maliye örgütlerinde olması gerekirken
tamamıyla meslektaşa bu da şu mantıkla yaklaştı mı? Ücretsiz elemanı, 60 bin kişilik ücretsiz
bir ordu gibi tüm hizmetler ondan gerçekleşmiştir. İşte böyle bir düzenleme getirmiş, işte
devam ediyor vergi barışından artık geçmelerinden bahsediyor, mükelleflerle irtibata geçerek,
yani bizden bahsediyor. Mükelleflerin bilgilendirmeleri, değerlendirmeleri gerekli diye devam
ediyor.
Değerli arkadaşlar, soruyorum bir muhasebenin tanımında olduğu gibi muhasebe mesleğinin
ne olduğunu bizlerin hatırlamasında yarar var. Muhasebe ekonomik faaliyetlerin kayıt altına
alınması, raporlanması, bilançolarının taraflara sunulması. O taraf ki toplum, yani
yararlananlar, işverenler, işçiler devlete. Ama biz hep yapıyoruz? Bir taraftan matrahı düşük
göstermekle tehdit edilerek bir diğer tarafta vergiyi hesaplayıp, tahsilata aracılık eden bir
52