Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Genel olarak, 301. Madde’de yapılan değişiklik ile Katılım Ortaklığı’nın bir önceliği olan<br />
ifade özgürlüğünü güçlendirecek tedbirler alınması çalışmalarında belirli bir ilerleme<br />
kaydedilmiştir. Öte yandan, Madde’de yapılan değişikliğin yeterli olup olmadığı, ancak<br />
uygulamanın tutarlı bir şekilde izlenmesiyle ortaya çıkacaktır. Buna ek olarak, ifade<br />
özgürlüğünün yasalarda ve uygulamada tam olarak sağlanması için Avrupa İnsan Hakları<br />
Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihat hukukuyla uyumlu daha fazla yasal<br />
reform yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Basın ve elektronik medyaya baskıların karşısında,<br />
basın özgürlüğüne tam saygı sağlanacak bir ortamın temin edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Toplanma özgürlüğüne ilişkin yasal çerçeve genel olarak Avrupa standartlarıyla uyumludur.<br />
Bununla birlikte, barışçıl toplanma hakkının keyfi olarak kısıtlandığı uygulamalar olmuştur.<br />
Türk Polisi, 1 Mayıs’ta İstanbul Taksim Meydanı’nda gösteri yapma yasağına uymayan<br />
gösterici ve sendika temsilcilerine karşı orantısız güç kullanmıştır. Mart <strong>2008</strong>’de Kürt Nevruz<br />
Bahar kutlamaları, özellikle Hakkari, Yüksekova ve Van olmak üzere bazı illerde göstericilere<br />
karşı şiddet kullanılmasıyla sonuçlanmıştır. Van’daki Nevruz gösterileri sırasında üç vatandaş<br />
hayatını kaybetmiştir. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca ölümlerin nasıl gerçekleştiğine ilişkin<br />
olarak yapılan soruşturma halen sürmektedir.<br />
Polisin gösterilerde orantısız güç kullanımı yönündeki iddialara ilişkin soruşturmalar<br />
başlatılmıştır. Ancak bu şekildeki davalarda, kamu davasının açılması Valinin iznine tabidir.<br />
Belirli bazı davalarda, bu izin, daha önceki soruşturmalardaki bulgulara rağmen, kesin kanıt<br />
olmadığı gerekçesiyle verilmemiştir. Öte yandan, polisin gösterilerde kötü muamele<br />
uyguladığı iddiasında bulunan bazı göstericiler cezai yaptırımlarla karşılaşmıştır. 1 Mayıs<br />
2007’de İstanbul’daki gösterilerde polisin orantısız güç kullanımına ilişkin cezai soruşturma,<br />
iki polis memuruna yönelik suçlamalarla sonuçlanmıştır. Ancak buna paralel olarak yürütülen<br />
disiplin soruşturması, gösteriler sırasında görevde olan hiçbir polis memuru hakkında idari<br />
yaptırım uygulanmadan kapatılmıştır.<br />
Genel olarak, keyfi sınırlamalar ve gösterilerde orantısız güç kullanımının devam ettiği<br />
gözönünde bulundurulduğunda, Avrupa standartlarıyla uyum içinde uygulanan bir toplanma<br />
özgürlüğünün sağlanması için daha fazla çabaya ihtiyaç bulunmaktadır.<br />
Dernek kurma özgürlüğüyle ilgili olarak, yasal çerçeve Vakıflar Kanununda Şubat <strong>2008</strong>’de<br />
yapılan değişiklikle daha da iyileştirilmiştir. Yeni kanun maddelerinin kapsamı, mevcut tüm<br />
vakıfları içermektedir. Yeni hükümler, vakıf kurmak için gerekli şartları yumuşatmakta ve<br />
yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, mülk edinimi ve satışı, yurtdışından kaynak tedariki ve<br />
yabancı vakıflarla işbirliği konuları başta olmak üzere vakıfların faaliyetlerini düzenleyen<br />
çerçeveyi kolaylaştırmaktadır. Daha önceden yürürlükte bulunan yabancıların Türkiye’de<br />
vakıf kurması yasağı yerine mütekabiliyet ilkesi getirilmiştir. Yeni yasa, tüm vakıflara yapılan<br />
bağışlara vergi teşviki getirmekte ve vakıflara ait kültür varlıklarının restorasyonuna,<br />
onarımına ve çevre düzenlemesine vergi muafiyeti imkanı tanımaktadır. Bunlara ilaveten,<br />
Kanun, vakıflar için en yüksek karar mekanizması olarak “Vakıflar Meclisi”nin kurulmasını<br />
sağlamıştır. Olumlu bir adım olarak, vakıflar bu yeni yapıda bizzat temsil edilmektedir.<br />
Bununla birlikte, Dernekler Kanununun derneklere yurtdışından mali destek almadan önce<br />
ilgili makamlara haber verme ve alınan desteğe ilişkin ayrıntılı belgeler sağlama zorunluluğu<br />
getirmesi, derneklerin faaliyetlerine külfet teşkil etmeye devam etmektedir. Bununla birlikte,<br />
AT fonları dahil olmak üzere, yurtdışından mali destek alan sivil toplum kuruluşlarının sık sık<br />
denetime tabi tutulması endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Özellikle Türkiye’nin doğu<br />
16