10.03.2014 Views

küreselleşme sürecinde fınansal krizler ve finansal düzenlemeler - ITO

küreselleşme sürecinde fınansal krizler ve finansal düzenlemeler - ITO

küreselleşme sürecinde fınansal krizler ve finansal düzenlemeler - ITO

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üzerinde pek durulmayan üçüncü bir etken de , Asya ülkelerinde<br />

ortak bir faktör olarak politik belirsizliğin varlığıdır: Tayland'da 1997<br />

ortalarında kurulan koalisyon zayıftı; Kore'de ilk kez demokratik bir ortamda<br />

muhalefetin zaferi ekonomik politikalara olan ilgiyi ateşlemişti. Problem en<br />

açık Endonezya'daydı (Kawai vd., 2001).<br />

4.4. Rusya Krizi (Ağustos 1998)<br />

17 Ağustos 1998'de Rusya'yı hem devalüasyona hem de bankaların<br />

borçlarını tek taraflı olarak ödeyemeyeceklerini ilan etmeye iten nedenler<br />

içsel <strong>ve</strong> dışsal etkenlerden kaynaklanıyordu.<br />

İçsel etkenlerin başında Krugman(1979) anlamında makroekonomik<br />

temellerdeki kusurlar (özellikle mali açıklar) yatmaktadır. Rusya 1992'den<br />

itibaren piyasa ekonomisine geçiş <strong>ve</strong> özelleştirme çabalarını yavaş da olsa<br />

hayata geçirmeye başlamıştı. 1995 de IMF ile görüşmelere başlayarak Mart<br />

1996'da seçimlerden birkaç ay önce Stand-by anlaşması imzaladı. Buna<br />

göre, yeni hükümet 1995'de %130 olan enflasyon oranını düşürmeyi , bütçe<br />

açıklarını küçültmeyi <strong>ve</strong> bazı yapısal reformlan yapmayı taahhüt ediyordu<br />

(Fischer, 2001). Ancak seçimden sonraki iktidar zayıftı. Sıkı bir para<br />

politikası ile döviz kuru bandını (1$=Rb.4.3-Rb4.9) uygulamaya koyarak<br />

enflasyonu düşürmeyi başardıysa da (enflasyon 1996'da %22'ye<br />

düşmüştü), gevşek bütçe uygulamasını değiştiremedi. Reformcu hükümet<br />

sübvansiyonları azaltmak, <strong>ve</strong>rgi gelirlerini artırmak hedeflerinde<br />

parlamentonun tutucu kararlarına takılarak başarılı olamadı (Desai, 2000:<br />

49). Vergi gelirlerinin artırılamaması hükümeti iç borçlanmaya yöneltti.<br />

Devlet kağıtlarının yıllık getirilen diğer ülkelere göre yüksek olduğundan<br />

(%23-30), yabancı sermaye akımları özellikle Meksika Krizi sonrasında<br />

Rusya'ya yöneldi (Tomita, 2000). Rusya'nın finans kurumları da<br />

portföylerinde devlet tahvillerini artırarak, dışarıdan döviz cinsinden<br />

borçlandılar.<br />

Kısaca, Rusya'nın makroekonomik temelleri açısından durumu, zayıf<br />

bir mali yönetim, yüksek dış borçlanmayla bütünleşmiş sıkı bir para<br />

politikasıyla düşürülen enflasyon ile belirginleşiyordu. Aşırı yüksek dış<br />

borçlanma, herhangi bir kriz beklentisi halinde, sermaye akışını tersine<br />

çevirebilirdi.<br />

Sermaye hareketlerinin serbestliği <strong>ve</strong> sabit kur politikalannın<br />

cesaretlendirdiği ülke içine doğru olan sermaye akımları, 1997'nin<br />

ortalarında tersine dışarıya kaçmaya başladı. Bunun başlıca nedeni Doğu<br />

Asya krizi <strong>ve</strong> petrol fiyatlarının düşmesi sonucunda Rusya'nın ihracat<br />

gelirlerinin azalması <strong>ve</strong> ödemeler dengesi üzerinde baskı yaratmasıydı.<br />

Dışsal şok Rusya'nın ödemeler dengesini vururken, bütçeyi borçlanmayla<br />

finanse eden hükümetin rublenin istikrannı koruma çabası, kamu<br />

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!