05.11.2014 Views

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

düşünce tarzının gerektirdiği doğrultuda isabetle piyasanın ‘serbest’ olduğu saptamasını ilk yapan kişi<br />

ise de, hiç de indirgendiği gibi, ortaya koyduğu modeli evrensel bir zorunluluk olarak dayatma niyetine<br />

sahip bir ‘serbest piyasa’ teorisyeni değildir. O sadece, yaşadığı dönemin sorunlarının en optimumda<br />

bu tarz, yani ‘serbest piyasa’ içinde çözülebileceğine inanan bir ‘moral düşünür’dür. İngiltere<br />

koşullarında nicel olarak giderek çoğalan yeni yükselen bir grubun (sonraları burjuvazi olarak<br />

nitelendirilecek olan) feodal kısıtlardan kurtulması <strong>ve</strong> feodal ayrıcalıklardansa eşit <strong>ve</strong> çaba/emeğe<br />

dayalı yarışma ortamının egemen kılınması anlamında bir serbest piyasa savunuculuğu sözkonusudur<br />

burada –ki, bilindiği gibi, feodal ayrıcalıklarının yerini insani çabaya dayalılığın alması anlamında<br />

burjuva düzenini Marks bile olumlamıştır. Bütün büyük düşünürlerin maruz kaldıkları indirgenme<br />

tuzağına düşürerek O’nun kendi döneminin sorunlarına ‘derman olma’ kaygısından kaynaklanarak<br />

oluşturduğu bu teorisini/düşüncesini tarihsel <strong>ve</strong> bağlamsal çerçe<strong>ve</strong>sinden uzaklaştırarak<br />

mutlaklaştıranlar ise, ayrıcalıklı feodal toplum <strong>ve</strong> ekonomi düzenine tepki <strong>ve</strong> yanıt olarak geliştirilen<br />

‘serbest piyasacı düzen’in yeni egemenleriyle bağlantı halindeki ‘liberal’ <strong>ve</strong> ‘neo-liberal’ takipçileri<br />

olmuştur. Bu nedenle, teoride geçerliliği ta en baştan çürütülmüş de olsa, ‘neo-liberal cila’ altında<br />

günümüzde yeniden bir varlık mücadelesi <strong>ve</strong>ren ‘serbest piyasacı’ tezlerin sonunu (pratikte) getirmek,<br />

ardındaki güçlü egemen sınıf desteğinden olsa gerek, halen mümkün olabilmiş değildir.<br />

Ancak, sözkonusu sistemin kalıcı <strong>ve</strong> yapısal özellikleri bağlamında ele alındığında, belki de son bir<br />

deneme kabilinden “neo-liberal dalga” biçiminde ‘Kıta Avrupası’na da “dayatılan” yeni serbest piyasa<br />

kapitalizminin de sonunun geldiği kesin gibidir. <strong>Bir</strong>eysel çıkar yerine toplumsal yarara, bireysel<br />

rasyonaliteyle sınırlı (özellikle de sistemin oturmasının ardından ‘araçsal aklın’ zaaflarından muzdarip<br />

haliyle) yönelimin yerine bireyleri öznelere dönüştüren kültürel-felsefi/düşün(üm)sel <strong>ve</strong> manevi/dini<br />

boyutların (da) önemine, <strong>ve</strong> iktisadi alanda planlama, sosyal gü<strong>ve</strong>nlik, güçlü işçi örgütlenmesi gibi<br />

yapılanmalara vurgu yapmak isteyen “eski Avrupa” da bundan böyle bu konuda kendisini daha özgür<br />

hissedebilecektir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de, toplum olmadan bireyin oluşup yaşatılamayacağı gerçeğini neredeyse<br />

bütünüyle gözardı etme gibi bir noktaya gelmiş gibi gözüken, bireyselliğe <strong>ve</strong> bireysel çıkara vurgu<br />

yapan, belki bundan daha da önemlisi bununla da yetinen ‘serbest piyasa’cı Anglo-Amerikan ile ‘Kıta<br />

Avrupası’ arasındaki gelenekler arasındaki farkın boyutlanarak açılacağı ileri sürülebilir. Gerçekte, böyle<br />

bir farklılaşma eğiliminin derinleşeceğine dair pek çok ila<strong>ve</strong> işareti Irak savaşı <strong>ve</strong>silesiyle de bugünden<br />

gözlemlemiş bulunuyoruz.<br />

Yorumlandığı <strong>ve</strong> uygulama alanı bulduğu haliyle ‘kapitalist düzen’in, temelde yatan ‘hata’sı (ya da ta<br />

başlangıçtaki iç çelişkisi), serbest piyasa ekonomisinin sosyo-politik düzlemlerle bağlantılı olarak<br />

getirmeyi vaad ettiği bireysel özgürlük <strong>ve</strong> demokrasinin bir avuç insana refah, geri kalanlara ise sadece<br />

ekonomik değil, onları insanlıktan aşağı bir kerteye düşürecek denli kötü koşullar sunmuş olmasıdır.<br />

Artık kesin olarak anlaşılmıştır ki, piyasa oyuncularının bütünüyle bencil yönelimli araçsal akıl<br />

yönelimli davranan ‘ekonomik insan’ ekseninde algılandığı bu ‘serbest piyasacı model’de ‘ihtiyaçların<br />

sınırsız’lığı ‘kuralı’ da, sadece parası olanlar için geçerliyken, yoksulun payına düşen ‘yoksulluk <strong>ve</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!