05.11.2014 Views

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

Bir Medeniyet Dönüşümü ve İslami Faktör - Siyasal Bilgiler Fakültesi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yontularak derinleştirilecek bir ‘küreselleşme’ gerçeği yaratılamazsa alternatif bir dünya medeniyetine<br />

geçiş kesindir: Ki, bu çalışmanın iddiası gelişmelerin bu yönde sinyaller <strong>ve</strong>rmediği yönündedir; en<br />

azından batılı medeniyetin hakimiyetinin devam ihtimalini dikkate alsak bile, daha şimdiden bu<br />

medeniyetin ideal tipik haliyle eskisiyle aynı şey olmaktan çıkmış olması nedeniyle… Bu anlamda <strong>ve</strong><br />

sonuç olarak, adına ‘küreselleşme’ olarak nitelendirilen bu karmaşık yeniden yapılanma/oluşum<br />

süreci, belli bir dünya merkezinden bize dayatılan bir seçenek ya da hazır çözüm/reçete olmak<br />

şöyle dursun, bizi kendi benliklerimizi yeniden inşa etmekle karşı karşıya bıraktığı kadar,<br />

(ulusal) kimlik <strong>ve</strong> kendi “yerel”imizle de yüzleşmek zorunda bırakan bir süreçtir: Zira, içinde<br />

bulunduğumuz bu sancılı süreç, hazır kurum <strong>ve</strong> değerlerin gü<strong>ve</strong>nli limanına sığınma<br />

rahatlığını/ayrıcalığını hiç kimseye <strong>ve</strong>rmeyecek gibi görünmektedir.<br />

Bu (yeni) süreçte özel olarak “İslam”, (aşağıdaki ilgili bölümlerde ele alınacağı gibi bunun Türkiye için<br />

çok daha özel bir önem <strong>ve</strong> anlama sahip de olsa sadece ulusal planda Türkiye’nin değil, ama<br />

Müslüman ülke olsun ya da olmasın uluslararası planda bütün dünyanın (yeniden) yüzleşmek<br />

durumunda olduğu, batı-dışı kültürel bağlamlar arasında bu yeniden şekillenişin belki de en önemli<br />

f(a)ktörü olarak ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Bu bağlamda en kırılgan duruş <strong>ve</strong> kimliğin ise kesinlikle<br />

“batıya” ait olacağını dahi ileri sürmek bile mümkündür. Batılı toplumların İslam da dahil doğulu<br />

dinlere yönelik ilgisi de bu çerçe<strong>ve</strong>de giderek artmakta <strong>ve</strong> görünürlük kazanmaktadır. Bunun nedenleri,<br />

her ne kadar derinliğine yapılmış araştırmaları gerektiriyorsa da, krizde olduğunu iddia ettiğimiz<br />

modern kapitalizme dayalı batı medeniyetinin iki kurucu dini olarak kabul edilen Hristiyanlık <strong>ve</strong><br />

Yahudiliğin modernliğin zorunlu uzantısı olarak sekülarizm/laiklik ya da ateizmi benimsemek suretiyle<br />

‘iflas’ etmekte olan düzenle özdeş tutulmalarıyla (<strong>ve</strong> dahası, dinin yerine bunları geçirmeye çalışmış<br />

olmalarıyla) açıklanabilir. Sistemi oluşturan kurum <strong>ve</strong> değerler krize girdiğinde ise, tutunacak bir dal,<br />

bir manevi-ruhsal rehber arayışındaki ‘batı insanı’, İslam gibi, taoizm <strong>ve</strong> budizm gibi manevi<br />

mesajlarına açıkça sahip çıkabilmiş ‘doğulu’ toplumlara yönelmiş, ya da yönelmek mecburiyetinde<br />

kalmıştır.<br />

Öyle ki, bu zorlu sürecin en az zararla atlatılması ‘batılı bağlamlar’ için (<strong>ve</strong> aslında halihazırda da<br />

zaten gerçekleştirmek için yoğun biçimde çaba gösterdikleri üzere) soyut ‘ulus-devlet’i, vaad<br />

düzeyinde kaldığı için “iflas eden” eşit vatandaşlığa <strong>ve</strong> fırsat eşitliğine dayalı evrensel değerler<br />

söyleminin içini (gerçekten) doldurmasına bağlı gibidir. Yani, soyut olanla somut olanın<br />

bütünleştirilmesi anlamında; ‘tekil’ ile ‘genel’in, ‘bireysel’le ‘toplumsal’ın, ‘mikro’ olan ile ‘makro’<br />

olanın (zaten hep böyle olmuş olması gerektiği üzere) bağlantılı hale getirilmesi. ‘Doğulu özellik <strong>ve</strong><br />

gerekler’le uyumlu <strong>ve</strong> dolayısıyla onların ön plana çıkmasıyla koşut olan kültürel çalışmaların <strong>ve</strong><br />

göreceli metod <strong>ve</strong> yaklaşımların ağırlık <strong>ve</strong> öncelik kazanarak, günümüzün sosyal bilim çalışmalarına<br />

damgasını vurmuş olması da ancak bu temel üzerinde açıklanabilir (Özdemir, 2004).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!