Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İkinci Bölüm<br />
NOHUT<br />
S<br />
üpermarketler asabı bozuk ye kafası<br />
karışık kadınlar için tuzaklarla dolu tehlikeli yerlerdir. En azından<br />
Rose gibi kadınlar için.<br />
Ne zaman süpermarkete girse ihtiyacı -olmayan bir sürü ıvır<br />
zıvın sepetine dolduruyor Rose. Ama bu sefer âynıhatayı tekrarlamamaya<br />
kararlı. Bu kez hakikaten ihtiyacı olan şeylerden başkasını<br />
almayacak. Söz verdi kendine. Bu kararlılıkla bebek bezlerinin<br />
bulunduğu koridora yollandı. Hem oyalanmanın zamanı<br />
değildi. Küçük kızını park yerinde arabanın içinde bıraktığı için<br />
huzursuz olmuştu. Ne demeye bırakmıştı ki bebeğini arabada bir<br />
başına? İşte bu da yapar yapmaz pişman olduğu ama geri dönemediği,<br />
düzeltemediği hatalarından biri olarak kalacaktı. Doğrusunu<br />
söylemek gerekirse, bu tür hadiseler son aylarda ürkütücü<br />
ölçüde çoğalmıştı... kesin konuşmak gerekirse, tam tamına üç buçuk<br />
aydır. Günbegün, haftabehafta cehennem azabı yaşadığı, gerçeği<br />
kabullenmemekte direndiği, kadere karşı çırpına çırpına mücadele<br />
ettiği, durmadan ağlayarak geçirdiği ve nihayet evliliğinin<br />
sona erdiğini idrak ettiği şu son üç buçuk ay... Evlilik denilen kurum,<br />
insanı sonsuza kadar süreceğine inandırıp ardından pat diye<br />
ortada bırakıveren bir yanılsamadan başka neydi ki sonuçta? Bayat<br />
bir şaka gibi. Ama şakayı yapan değil de şakaya maruz kalan<br />
kişi olmak en beteriydi. Evliliğin bitmesi her iki taraf için de ağır<br />
olsa da, bitiren sen değilsen daha da zordu bu tatsız şakaya gülebilmek.<br />
Madem bitecek, bari süründürmeden sona erebilseydi.<br />
Sürüncemede kalması, yalpalaması, noktalanmadan evvel uzun<br />
uzun can çekişmesi belki de en beteriydi. Bu sürünceme insana<br />
hâlâ bir şeylerin düzelebileceği ümidini veriyordu. Kof bir ümit.<br />
Umutsuz bir durum karşısında umuda sarılmaktan daha vahim,<br />
daha aptalca ne olabilirdi ki? Üç buçuk ay süren bu yalpalamadan<br />
sonra şimdi artık Rose'un tek istediği kendi yoluna gitmekti. Aynen<br />
böyle, kendi yoluna, hiç mi hiç arkasına .bakmadan hem de.<br />
Kararlıydı Rose. Eğer tüm bunlar Tann'nın onu içinden geçmeye<br />
zorladığı bir nevi ıstırap tüneliyse, bu karanlık dehlizden alnının<br />
akıyla çıkacak ve çıktığında bambaşka bir kadın olacaktı.<br />
Azmini dışa vurmak jstercesine gütmeye çalıştı ama nafile.<br />
Tuhaf, boğuk bir ses çıkardığıyla kaldı^sadece. İçini çekti Rose;<br />
iki kat sıkıntılı bir iç çekiş, ne de olsa hiç uğramasa daha iyi edeceği<br />
bir koridordan geçiyordu şu anda: Şekerlemeler ve Çikolatalar<br />
Reyonu.<br />
Karbonhidrat Rejimi Yapanlar İçin Şekersiz Vanilya Aromalı<br />
Bitter Çikolata rafının önünden geçerken zınk diye durdu. Bir,<br />
iki... tam beş adet aldı. Karbonhidrat rejimi filan yaptığı yoktu.<br />
Ama ürünün ismi kulağına hoş geliyordu; daha doğrusu bir şeyleri,<br />
herhangi bir şeyi denetliyor olma hali hoşuna gidiyordu. Hayatın<br />
üzerinde söz sahibi olmasan bile vücudun üzerinde söz sahibi<br />
olabilirsin, etrafındakileri cezalandıramasan da vücudunu cezalandırabilirsin<br />
hiç olmazsa. Dağınık bir ev kadını, savruk bir eş<br />
ve berbat bir anne olmakla itham edilmekten öylesine bıkıp usanmışti<br />
ki Rose, artık can atıyordu bunun aksini kanıtlamaya, iradesini<br />
ortaya koymaya.<br />
Supermarket arabasını bir başka reyona çevirmesiyle kendini<br />
yeni bir aburcubur koridorunda bulması bir oldu. Çocuk bezleri<br />
hangi cehennemdeydi? Gözleri hindistan cevizli şekerleme paketlerine<br />
takıldı; ardından arabada bir, iki... altı paket birden bitiverdi.<br />
Yapma Rose yapma... Daha bu ikindi koca bir kutu vişneli<br />
dondurma yedin... Daha şimdiden bir sürü kilo aldın... Benliğin-