21.11.2014 Views

Nasıl - Kitabxana

Nasıl - Kitabxana

Nasıl - Kitabxana

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mur altında tek bir bedendi. Nefes alan, terleyen, ağrı çeken tek<br />

bir beden. Ha yaz ha kış, ha yağmur ha güneş fark etmez, İstanbul'da<br />

yürümek kalabalıkla birlikte yürümek demek.<br />

Eski Galata Köprüsü üzerinden geçti Zeliha. Bir ellerinde<br />

şemsiye, diğerinde olta, sessizce bekleyen balıkçıların yanından<br />

geçerken onlann kımıltısızhk kapasitelerini, sabırlarını, varlığı<br />

bile şüpheli bir kıytırık balık için böyle saatlerce bekleme becerilerini<br />

kıskandı. Bu kadar az şeyle mutlu olabilmek ne harikulade<br />

bir yetenek. Günün sonunda eve eli boş ama memnun dönmek!<br />

Bu dünyada dinginlik bir şanstı, şanslılar da dingin. Böyle olmalıydı<br />

herhalde, bu hususta Zeliha'nın tek yapabileceği tahmin yürütmekti<br />

zira hiç böylesi bir dinginliği tatmamıştı, tadabileceğini<br />

de sanmıyordu. En azından bugün değil. Kesinlikle bugün değil.<br />

Acelesine rağmen Kapalı Çarşı'dan geçerken yavaşladı. Alışverişe<br />

zamanı olmasa da vitrinlere göz atmaktan kendini alamadı.<br />

Çıkarıp bir sigara yaktı. Dumanı solurken kendini biraz daha iyi,<br />

neredeyse rahatlamış hissetti. Bu şehirde pek rastlanmaz sokaklarda<br />

sigara içen bir kadına, belli başlı muhitler dışında, ama kimin<br />

umrunda, omzunu silkti Zeliha. Donukluktan taşkınlığa, taşkınlıktan<br />

donukluğa... çarşının iç kısımlarına doğru ilerledi.<br />

Burada onu ismen tanıyan satıcılar var, özellikle kuyumcular.<br />

Ne de olsa Zeliha'nın her türden parıltılı aksesuara zaafı var. Kristal<br />

tokalar, alımlı broşlar, salkım salkım küpeler, sedefli yaka çiçekleri,<br />

zebra desenli eşarplar, saten çantalar, şifon şallar, ipek<br />

ponponlar ve bir de ayakkabılar, daima yüksek topuklu. Bu çarşıdan<br />

ne zaman geçse bir sürü dükkâna dalar çıkar, satıcılarla pazarlık<br />

eder ve ilk başta almayı düşünmediği şeyleri ilk baştaki fiyatlarından<br />

çok daha ucuza alarak çıkardı. Ama bugün başka. Bugün<br />

epi topu birkaç dükkânın yanında oyalanıp, birkaç vitrine göz<br />

attı. Hepsi bu.<br />

Türlü türlü otlarla ve baharatlarla dolu kavanozlarla, çömleklerle<br />

ve şişelerle kaplı bir tezgâhın önünde duraladı. Üç ablasından<br />

birinin bu sabah ondan tarçın almasını istediğini hatırladı<br />

ama hangisi olduğunu çıkaramadı. Tek bir konuda bile fikir birli-<br />

ğine varamayan ama ayrı ayn daima haklı olduklarına inanan,<br />

başkalarından öğrenecek hiçbir şeyi olmayıp öğretecek çok şeyleri<br />

olan dört kızın en küçüğü olmak talihsizlikti, piyangoyu tek<br />

rakamla kaçırmak kadar nahoş: Vaziyete neresinden bakılırsa bakılsın<br />

insan kendini telafisi mümkün olmayan bir haksızlığa maruz<br />

kalma hissinden kurtaramıyordu.<br />

Biraz tarçın aldı Zeliha, tozundan değil çubuğundan. Satıcı<br />

ona çay, sigara ve muhabbet teklif etti, o da hiçbirini reddetmedi.<br />

Jinekolog beklesin. Oturup konuşurken gözleri gelişigüzel raflan<br />

dolaştı ta ki bir çay takımına kilitlenene kadar. Bu da zaafı olan<br />

eşyalar listesindeydi: ince, narin kaşıklı, sırça tabakh, belleri yaldızlı<br />

kuşaklı, cam çay bardakları. Evde hepsi de onun tarafından<br />

alınmış en az otuz takım vardı herhalde. Ama yeni bir takım almaktan<br />

zarar gelmezdi çünkü çok kolay kınlıyorlardı. "Öylesine<br />

kınlgan..." diye mmldandı Zeliha. Bütün Kazancı kadınlan arasında<br />

çay bardaklanmn kınlganhğını kendine dert edinen bir tek<br />

oydu. Öte yandan, yetmiş yedi yaşındaki Çicianne başka türlü bakıyordu<br />

meseleye.<br />

"Ah, gitti bir kem göz daha," derdi Çicianne ne zaman bir çay<br />

bardağı çatlayıp kınlsa. "Şu meşum sesi duydunuz mu? Çat diye<br />

inledi valla! Oh yüreğimi titretti! Allah bilir kimin kem gözüydü,<br />

çatladı da gitti, iyi oldu!"<br />

Ne zaman bir bardak kınlsa ya da bir ayna çatlasa Çicianne<br />

rahatlayarak iç geçirirdi. Madem ki bu deli dünyanın sathından<br />

habis insanlan silmek kabil değildi, böylelerinin kem gözlerinin<br />

masum canlara zarar vermek yerine camdan hudutlara toslayıp<br />

dağılması elbette daha iyiydi.<br />

Yanm saat sonra Zeliha, şık bir doktor muayenehanesine daldı,<br />

bir elinde kınk topuğu diğerinde yeni çay bardağı takımıyla.<br />

Ancak içeri girdiğinde fark edebildi paketlenmiş tarçın çubuklannı<br />

Kapalı Çarşı'da unuttuğunu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!