25.11.2014 Views

toplumun İçİnDe Daha mutlu bİr İnsan ve Daha İyİ bİr anne

toplumun İçİnDe Daha mutlu bİr İnsan ve Daha İyİ bİr anne

toplumun İçİnDe Daha mutlu bİr İnsan ve Daha İyİ bİr anne

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mouna El-Mouzajan Deifallah<br />

Mouna’nın dünyası<br />

Kabuslar <strong>ve</strong> mucizeler<br />

Mouna 38 yıllık hayatında<br />

çok şey yaşamış <strong>ve</strong> geçirmiş.<br />

Onu güçlü <strong>ve</strong> kendi<br />

ayakları üzerinde duran<br />

21 ile 2 yaşları arasında 6<br />

çocuk <strong>anne</strong>si yapan hayat<br />

öyküsünde kabuslar <strong>ve</strong><br />

mucizeler el ele yürüyor.<br />

Danimarka’da gayet sıradan bir Çarşamba<br />

günü öğlen vaktinde Mouna<br />

El-Mouzajan Deifallah’ın hayatında<br />

geçirdiği <strong>ve</strong> ardında bıraktığı kabusları<br />

hayal etmek mümkün değil. Ve bugün<br />

karşımızda bu kadar güçlü, pırıl pırıl <strong>ve</strong><br />

gülümseyerek bu konuları anlatabilmesini<br />

anlamak zor.<br />

Mouna Lübnan’da doğmuş. Altı kardeşten<br />

en büyüğü. Aile Filistinli mülteci<br />

bir aile, ama mülteci kamplarının dışında<br />

yaşamış. ”Çok yalnızlık <strong>ve</strong> yabancılık çekiyorduk.<br />

Üzerimizde sürekli komşulardan<br />

birinin bizi gösterip, burada Filistinliler<br />

yaşıyor diyeceği korkusu vardı,” diye anlatıyor.<br />

”Babam diğer insanlarla konuşmaktan<br />

kaçınıyordu. Ve biz ne arkadaş edinebiliyor,<br />

nede onları ziyaret edebiliyorduk.”<br />

Çocukluğu savaş, izolasyon <strong>ve</strong> kaçmaktan<br />

ibaretti. Mouna 15 yaşında iken aile,<br />

Suriye, Polonya <strong>ve</strong> Almanya’dan Kopenhag<br />

Danimarka’ya kaçmış.<br />

Bir hapishaneden diğerine<br />

Mouna Lübnan’da Lübnanlı bir gence aşık<br />

olmuş. Nişanlanmışlar. Ve bu genç ailenin<br />

kaçmasına yardımcı olur. Mouna <strong>ve</strong> bu<br />

genç delikanlı Danimarka’ya geldikten 1<br />

yıl sonra evlenirler.<br />

”Başlangıçtan itibaren sorunlarımız<br />

vardı,” diye anlatan Mouna ailesinin<br />

yanından Kopenhag’ın Vesterbro semtinde<br />

küçük bir daireye taşınır. ”Danimarka’ya<br />

gelmek benim için iyi olmuştu. Birden<br />

bire insanların içine girdim <strong>ve</strong> bu benim<br />

düşünme şeklimi çok değiştirdi. Yani sanki<br />

eşimi aşmıştım. Eşim okula gitmeme,<br />

dil öğrenmeme <strong>ve</strong> bir eğitim almama izin<br />

<strong>ve</strong>rmiyordu. Başlangıçtan itibaren şiddet<br />

uyguluyordu. Ailem bir şey bilmiyordu, <strong>ve</strong><br />

beni ziyarete geldiklerinde bunu saklıyordum.”<br />

İlerleyen senelerde Mouna <strong>ve</strong> eşinin<br />

3 çocuğu olur, iki kız <strong>ve</strong> bir oğlan.<br />

Ders alınabilecek bir film:<br />

Diğer<br />

arkadaşlar<br />

Diğer arkadaşlar (Andre <strong>ve</strong>nner), Rasmus<br />

<strong>ve</strong> Ninos’u anlatan bir film.Rasmus Danimarkalı,<br />

Ninos ikinci nesil göçmen. Gençler<br />

farklı kültürel kökenlerinin bir problem<br />

Mouna´nın tek amacı çocuklarını korumaktır.<br />

”Şiddeti görmelerini <strong>ve</strong> yaşamlarını<br />

istemiyordum. Ama bu hiç de kolay değildi<br />

<strong>ve</strong> kendimi yalnız hissediyordum.”<br />

Mouna hiçbir şeyin değişmeyeceğini<br />

Danimarka vatandaşı olduğu gün fark<br />

eder. ”Gururlu bir şekilde dışarı çıkıp<br />

pasaportumu eşime gösterdim. Ve eşim<br />

beni caddenin ortasında dövmeye başladı .<br />

Danimarka vatandaşı olman bir şey değiştirmez,<br />

seni dövmeye devam edeceğim, <strong>ve</strong><br />

sen bir şey yapamazsın –dedi”.<br />

İki yıl boyunca çift bir ayrılır bir<br />

barışır. ”Eşime çocuklarla oyun odasına<br />

gittiğimi söyledim, ama gerçekte sadece<br />

kadınlar için olan <strong>ve</strong> bana güç <strong>ve</strong> özgü<strong>ve</strong>n<br />

kazandıran bir okula dil öğrenmeye gidiyordum.<br />

Bana sen güzel değilsin, sen bir<br />

hiçsin derdi. Sık sık intiharı düşündüm.”<br />

Sonunda Mouna olanlara dur der.<br />

”Bu şekilde devam edemezdim. Çocuklarım<br />

büyümüştü. Yoksa onların saygısını<br />

kaybedecektim, <strong>ve</strong> benim onlara <strong>ve</strong>rmek<br />

istediğim terbiyeyi alamayacaklardı.”<br />

Boşanma çok korkunçtu. ”Etrafımda<br />

hiç kimse boşanmamıştı. Arkadaşlarım<br />

<strong>ve</strong> tanıdıklarım beni terk ettiler. Yalanlar<br />

<strong>ve</strong> dedikodular yayıldı. Aşağılandım,<br />

olduğunu düşünmüyorlar, ama başkalarının<br />

önyargıları <strong>ve</strong> kısıtlamaları ile karşılaşıyorlar.<br />

Film arkadaşlık <strong>ve</strong> önyargılardan<br />

bahsediyor. Aynı zamanda ders aldığımız<br />

<strong>ve</strong> bir dahaki sefere farklı yapmayı öğrendiğimiz<br />

hatalarımızı da anlatan bir film.<br />

Film kütüphaneden ödünç alınabilir:<br />

Andre Venner, Danmark, 2004. yönetmen<br />

Jannik Splidsboel (47 dakika , dili<br />

Danimarka’ca, Arapça, Türkçe)<br />

sokakta dövüldüm, yüzüme tükürüldü. Ve<br />

çocuklarıma <strong>anne</strong>lerinin bir fahişe olduğu<br />

söylendi.”<br />

”Hayatımdaki en önemli şey çocuklarımdı.<br />

İkinci sırada kendi ayaklarımın üzerinde<br />

durabilmek geliyordu. Üçüncü sırada<br />

daha iyi bir yaşam geliyordu.” Mouna<br />

yaşamını değiştirir. Çocuklarıyla birlikte<br />

bir daireye yerleşir, ehliyet <strong>ve</strong> bir araba alır,<br />

yarım günlük iş bulur, <strong>ve</strong> arkadaşları ile<br />

dışarı çıkmaya başlar. ”Onların gözünde<br />

ben tam bir Danimarkalı idim. Entegre<br />

olmuştum, tercüman olarak çalışıyordum<br />

<strong>ve</strong> kendi başıma dolaşıyordum.”<br />

Kayıplar, göz yaşları <strong>ve</strong> zaferler<br />

Eski eşi yeniden evlenmiş <strong>ve</strong> Mouna kendisi<br />

<strong>ve</strong> çocukları için iyi bir hayata başlamış.<br />

Eski eşi hapishaneye girdiğinde Mouna<br />

ona avukat yardımı sağlayacak <strong>ve</strong> çocukları<br />

ile yeni eşinin kendisini ziyaret etmelerinde<br />

yardımcı olacak kadar güçlüdür. Avukatın<br />

tavsiyesi üzerine, Lübnan´a gönderilmesini<br />

önlemek için, eski eşine çocuklar üzerinde<br />

ortak <strong>ve</strong>layet sağlar.<br />

Eski eşi hapishaneden çıktığı zaman<br />

Lübnan´daki ailesini ziyaret etmek ister.<br />

Normalde bütün çocukları götürmesine<br />

izin <strong>ve</strong>rilmez, ama ilişkileri değişmiştir <strong>ve</strong><br />

rica eder, durumu açıklar, <strong>ve</strong> Mouna ona<br />

gü<strong>ve</strong>nir.<br />

Ama en çok korktuğu şey başına gelir.<br />

Eski eşi çocukları kaçırır <strong>ve</strong> ondan sonraki<br />

bir yıl uzun bir kabusa dönüşür. Mouna<br />

çocuklarını alabilmek için uzun <strong>ve</strong> yalnız<br />

bir savaş başlatır. Her yerden yardım <strong>ve</strong><br />

yol arar, para bulabilmek için gece gündüz<br />

çalışır, yardım edebileceklerini söyleyen<br />

insanlar tarafından kandırılır. Sayısız<br />

gözyaşı <strong>ve</strong> problemden sonra her şeyi<br />

riske sokarak Suriye´ye gider, çok tehlikeli<br />

yollardan çocukları Lübnan´dan çıkarır <strong>ve</strong><br />

beraberinde Danimarka´ya getirir.<br />

Gelenek <strong>ve</strong> din aynı şey değil<br />

Bugün Mouna tekrar evli <strong>ve</strong> üç çocuğu<br />

daha var, 6 çocuklu güzel bir aileye sahip.<br />

Uzun yıllar tercüman <strong>ve</strong> kültür elçisi olarak<br />

çalışmış, <strong>ve</strong> şu an etnik kökenli kadınlar<br />

için proje üretimi <strong>ve</strong> girişimcilik yapıyor.<br />

Diğer kadınlar ile konuşurken <strong>ve</strong> yol<br />

gösterirken kendi acı tecrübelerinden yola<br />

çıkıyor. Ve işinde kendi hikayesine benzer<br />

hikayeler yaşayan çok kadınla karşılaşıyor.<br />

Mouna tekrar tekrar din <strong>ve</strong> geleneklerin<br />

ayrı tutulması gerektiğinin altını<br />

çiziyor: ”En kötüsü, geleneklerle karıştırıldığı<br />

için dinin insan üzerinde kötü bir<br />

izlenim bırakmasıdır. Gelenekler, erkekler<br />

<strong>ve</strong> kadınlar için farklı kurallar, <strong>ve</strong> kızlar <strong>ve</strong><br />

erkeklerin farklı yetiştirilmesi anlamına<br />

gelir. Ama bunun sebebi din değil.”<br />

Foto: Stillleben<br />

Mouna kötü kadın <strong>ve</strong> <strong>anne</strong> olmak ile<br />

ilgili dedikoduları <strong>ve</strong> suçlamaları birebir<br />

yaşamış. Ama Danimarka´da yaşam farklı.<br />

Ve din değil, geleneklere bilançoyu çıkarıyor:<br />

”Danimarka´da bizler kadın olarak,<br />

ekonomik özgürlüğümüz <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nliğimiz<br />

olduğu için, güçlü olmayı öğrendik. Saygı<br />

görüyoruz, <strong>ve</strong> boşanmak daha kabul edilir<br />

hale geldi.”<br />

”Anne <strong>ve</strong> kadın olarak aile, eş, gelenekler<br />

<strong>ve</strong> din arasında sıkışmış durumdasınız.<br />

Erkeklerin anlamaları daha zor olan konular<br />

var, özellikle entegre olmayan bir erkek<br />

söz konusu ise. Ama bazı <strong>anne</strong>ler de neyin<br />

doğru olduğunu bulmakta zorlanabilir.<br />

En önemli olanı, kızları farklı yetiştirmek<br />

adına dini yanlış kullanmamak yada yanlış<br />

anlamamak, örneğin kızların yüksek eğitim<br />

almasını engellemek,” diye savunuyor<br />

Mouna.<br />

Hatalarımızdan ders alıyoruz<br />

Mouna dürüstlük <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nin <strong>anne</strong> <strong>ve</strong><br />

kızlar arasındaki ilişkide önemli olduğunu<br />

söylüyor. ”Ben de bir zamanlar gençtim <strong>ve</strong><br />

hatalar yaptım. Ama hatalarımızdan ders<br />

alırız. Anne olarak bunu hatırlamalıyız.<br />

Ve biz etnik kökenli <strong>anne</strong>ler bazen bunu<br />

hatırlamakta zorlanıyoruz.”<br />

Mouna<br />

El-Mouzajan<br />

Deifallah<br />

Yaş: 38<br />

Çocuk: 6 (3 oğlan <strong>ve</strong> 3 kız)<br />

Yaşadığı yer: Gladsaxe<br />

Kökeni: Filistinli<br />

Doğum yeri: Lübnan,<br />

15 yaşında<br />

Danimarka´ya geldi.<br />

İşi: Kültür elçisi,<br />

tercüman, proje<br />

yardımcısı <strong>ve</strong> girişimci.<br />

”Kızınızın da Danimarka kültürünün bir parçası<br />

olduğuna saygı gösterin. Her iki kültürün iyi taraflarını<br />

alın <strong>ve</strong> her ikisini de anlayışla karşıladığınızı gösterin.”<br />

”Kızlarımızın Danimarka kültürünün<br />

bir parçası olduğuna saygı göstermeliyiz.<br />

Her iki kültürün iyi tarafını alın <strong>ve</strong> her<br />

ikisini anlayışla karşıladığınızı gösterin.<br />

Bu şekilde neden bazı şeylerin serbest olduğunu<br />

<strong>ve</strong> diğerlerinin olmadığını daha kolay<br />

açıklarsınız. Tabii ki gençleri korumalıyız.<br />

Ama hata yapmaları dünyanın sonu değil,”<br />

diye konuşmasını tamamlıyor Mouna.<br />

Mouna’dan<br />

3 güzel<br />

tavsiye<br />

• Yalandan kaçının – karşılıklı gü<strong>ve</strong>nin<br />

en iyi yolu bu.<br />

• Hem Danimarka hem de kendi<br />

kültürünüz hakkında bilgili <strong>ve</strong><br />

sağgörülü olun, bu sayede saygı<br />

duyulan açıklamalar yapabilir <strong>ve</strong><br />

sınırlar koyabilirsiniz.<br />

• Kültürlerin ortak yönlerini kabul<br />

edin, örneğin Danimarka’nın<br />

pek çok değeri İslamın da temel<br />

direklerindedir: dürüstlük, şefkat,<br />

eşitlik.<br />

10 Anneler & Kızları iki kültür içersindeki kadınlar iki kültür içersindeki kadınlar Anneler & Kızları 11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!