24.12.2014 Views

amerikan tarihinin ana hatları - A.B.D. Büyükelçiliği, Ankara

amerikan tarihinin ana hatları - A.B.D. Büyükelçiliği, Ankara

amerikan tarihinin ana hatları - A.B.D. Büyükelçiliği, Ankara

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kentlerin gönenci sonucunda, şeytanın toplumu maddi çıkarlar peşinde koşmaya kandırdığı<br />

yolunda ortaya çıkan korkular, 1730’larda Büyük Uyanış diye anılan dinsel bir tepki<br />

yarattı. Bu tepkinin ilhamı iki kişiden kaynaklandı: 1739’da İngiltere’den gelmiş olan, Wesley<br />

tarikatı mensubu George Whitefield ve başlangıçta Massachusetts’in Northampton kentindeki<br />

Cemaatler Kilisesi’nde (Congregational Church) görev yapmış olan Jonathan Edwards.<br />

Whitefield, Philadelphia’da bir dinsel yeniden canlandırma hareketi başlattı ve oradan New<br />

England’a geçti. Zaman zaman 20.000 kişiyi bulan izleyicileri, dramatik davranışları,<br />

hareketleri ve duygusal konuşmalarıyla büyülüyordu. Rahiplerin, kurulu kiliseleri terk edip<br />

canlandırma vaazları vermeye başlamaları üzerine, New England’da ve orta kolonilerde dinsel<br />

kargaşa yaygınlaştı.<br />

Whitefield tarafından etkilenenler arasında Edwards da vardı ve Büyük Uyanış, onun<br />

“Günahkarlar Kızgın Tanrının Elinde” konulu vaazı ile 1741’de doruğa ulaştı. Edwards<br />

dramatik gösterilere başvurmuyor, vaazlarını alçak sesle ve düşünceli bir davranış içinde<br />

veriyordu. Kurulu kiliselerin, Hıristiyanlığı duygusal içeriğinden yoksun bırakmaya çalıştıklarını<br />

vurguluyordu. Başyapıtı olan 1754 tarihli İradenin Özgürlüğü’nde (Freedom of Will),<br />

Kalvenizm ile Aydınlanma’yı bağdaştırmaya çalıştı.<br />

Büyük Uyanış sırasında ortaya çıkan protestan mezhepler ve yeniden canlandırma ruhu,<br />

günümüzde de Amerikan dinsel ve kültürel yaşamında önemli rol oynamaktadır. Büyük<br />

Uyanış, din adamlarının konumunu zayıflatarak, in<strong>ana</strong>nları kendilerinin vicdanlarına<br />

güvenmeye teşvik etti. Mezheplerin ve tarikatların çoğalmasına yol açması ve bunun da dinsel<br />

hoşgörü ilkesinin benimsenmesini sağlaması belki de en önemli sonucu oldu.<br />

KOLONİ HÜKÜMETİNİN ORTAYA ÇIKIŞI<br />

Kolonilerdeki gelişmenin her aşamasında, İngiltere Hükümetinin denetleme etkisi bulunmayışı<br />

çarpıcı bir özellik oluşturmuştur. Georgia dışındaki tüm koloniler, ya hisseli şirketler ya da<br />

Saray tarafından verilen imtiyazlara dayalı feodal mülk sahiplikleri olarak ortaya<br />

çıkmıştır. Gerçekte, Kral‘ın Yeni Dünya yerleşimleri üzerindeki egemenliğini hisseli şirketlere<br />

ya da mülk sahiplerine devretmiş bulunması, Amerika’daki kolonicilerin dış denetlemelerden<br />

kurtulmuş olduğu anlamına gelmemektedir. Sözgelimi, Virginia Şirketi’ne bağışl<strong>ana</strong>n imtiyaza<br />

göre, tüm hükümet yetkisi şirketin kendisine verilmişti. Buna karşın saray, şirket merkezinin<br />

İngiltere’de olmasını istiyordu. Böylelikle, Virginia’daki Yerleşimciler, sanki Kral’ın mutlak<br />

egemenliği sürüyormuş gibi, kendi hükümetleri konusunda hiç söz sahibi olmayacaklardı.<br />

Buna karşın koloniler, saraya tabi olduklarını asla düşünmediler. Aksine, temelde, Londra’daki<br />

makamlarla gevşek bağlantıları bulunan, İngiltere’nin kendisine benzeyen topluluklar ya da<br />

devletler oldukları görüşünü korudular. Dış kaynaklı mutlak yönetim, şu ya da bu şekilde<br />

ortadan kalktı. İngilizlerin siyasal özgürlük yolundaki uzun süreli mücadele geleneklerinin<br />

mirasçısı olan koloniciler, özgürlük kavramlarını Virginia’nın ilk imtiyaz belgesine işlediler.<br />

Buna göre, İngiliz koloniciler, “bu İngiltere Krallığı’nda doğmuş ve ona tabi imişler gibi” tüm<br />

özgürlüklerden, ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararl<strong>ana</strong>caklardı. Bu nedenle, Magna<br />

Carta’nın ile örf ve adet hukukunun tanıdığı haklara sahip olacaklardı. 1618’de Virginia<br />

Şirketi, kendisi tarafından atanmış olan valiye bir talimat göndererek büyük çiftliklerdeki<br />

özgür yerleşimcilere, koloninin gönencine ilişkin kararları almak için vali ile ve atanmış<br />

meclisle birlikte çalışacak temsilcilerini seçme hakkı verilmesi gerektiğini bildirdi.<br />

Tüm koloni döneminde alınan en kapsamlı önlemlerden bazıları bunlardı. O günden<br />

başlayarak, kolonicilerin kendi hükümetlerinde söz sahibi olmaları genellikle benimsendi. Çok<br />

kez Kral da, yeni imtiyazlar verirken, kendilerini etkileyecek yasaların çıkarılması sırasında<br />

özgür yerleşimcilerin de söz sahibi olacaklarını ilgili belgelerde belirtti. Bu nedenle,<br />

Maryland’da Calvertlere, Pennsylvania’da William Penn’e, North ve South Carolina’daki mülk<br />

sahiplerine ve New Jersey’deki mülk sahiplerine verilen imtiyaz belgelerinde, yasaların “özgür<br />

yerleşimcilerin izniyle” çıkarılacağı hükmü yer aldı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!