You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Daha önünde pişeceği uzun yıllar vardır Yunus’un.<br />
Sarıköy’e doğru gerisin geriye heybelerinin gözleri<br />
buğday yüküyle dolu bir biçimde döner dönmesine,<br />
ama aklı başına gelir yolda. “Ben ne cahillik ettim<br />
de Hacı Bektaş Veli’den himmet alacağım yerde,<br />
buğday istedim.” diye hayıflanır. Bin pişman olur<br />
yaptığına.<br />
Tekkeye geri döndüğünde ise, iş işten geçmiştir.<br />
Hacı Bektaş Veli, kendisine verilen ihsanın anahtarını<br />
Tapduk Emre’ye verdiğini, artık kendisiyle bir<br />
ilişiğinin kalmadığını, gidip nasibini, Tapduk Emre<br />
kapısından almasını söyler. Böylece Yunus’un<br />
uzun süreli Tapduk kapısına bağlanması ve 30 yılı<br />
geçkin çile çekme dönemi başlar.<br />
Tapduk’un tapusunda, kul olduk kapısında<br />
Yunus miskin çiğidik, piştik elhamdülillah.<br />
Çiğliğin gittiği, hamlığın yerini pişkinliğin, olgunluğun<br />
aldığı uzun yılların ardından şöyle der<br />
Yunus:<br />
Vardığımız illere, şol safa gönüllere<br />
Halka Taptuk manisin, saçtık elhamdülillah.<br />
Yunus, Taptuk kapısında okumuş ve dört kitabın<br />
anlamını çözmüş ve herbirini teker teker<br />
özümsemiş, medresede diz dirsek çürütmüş ve<br />
kelimenin tam anlamı ile yıllarca mürekkep yalamıştır.<br />
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir<br />
Sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır?<br />
ifadesinde de anlamını bulduğu üzere bilginin,<br />
insan kendini tanımadıkça hiç bir işe yaramadığını<br />
öğrenmiştir.<br />
Yunus Emre’nin<br />
Mezarı<br />
Seksen yıllık dolu dolu geçen bir ömürden<br />
sonra, Yunus Emre, 1320 senesinde doğduğu<br />
söylenen yerde, yani Sarıköy’de ölmüştür.<br />
Çok mu önemli birilerinin dediği gibi, mezarının<br />
Bursa’da, Erzurum’da, Isparta’da, Sarıköy’de<br />
ya da Karaman’da olması. Yunus’a Anadolu insanının<br />
kendinden biri olarak her yerde sahip<br />
çıkmasıdır önemli olan. Mezarının nerde olduğu<br />
değil.<br />
Anadolu insanı, onu hep kendinden bilmiştir.<br />
700 yıldan beri onu içinden gelen insan sevgisi<br />
ile gönlünde yaşatmış olmasıdır önemli olan.<br />
Anadolu, Yunus’u benimsemiştir. Yunus, içinden<br />
çıktığı Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası<br />
olmuştur. Selçuklu döneminde Anadolu aydınlanmasının<br />
dayanak noktalarından birini oluşturmuştur.<br />
Yunus’un kendisi ve etrafı ile barışık yapısı ve<br />
bunu şiirlerinde çok açık bir şekilde anlatması<br />
dalga dalga bütün Anadolu’yu ve Anadolu insanını<br />
sarmıştır. Onun aydınlık kişiliği yüzyıllar<br />
sonra bile Anadolu’nun ışığı olmaya devam etmektedir.<br />
Bu gün, şu anda bile bir misyon adamı, bir gönül<br />
insanı olan Yunus Emre, görevini yapmaya<br />
devam etmektedir. Ruhu ve düşünceleri şu an<br />
bile bizimle beraberdir. Anadolu’yu, Anadolu insanını<br />
çok iyi tanıyan rehberler olarak, bundan<br />
hiç kuşkumuz yok.<br />
Yunus, insanı sevmekle ancak tanrıya varılacağına<br />
gönülden inanmaktadır. Yunus’un önemsediği<br />
tek şey, kalp kırmak değil, bir dostun gönlüne<br />
girmektir. Bu da ancak insanları sevmek ve<br />
sevilmekten geçmektedir.<br />
Dünyanın bin türlü nimeti olmasına rağmen,<br />
bunlarla doymak mümkün değildir. Yaşamak<br />
gerektir. Dünya nimetlerini paylaşmak gerektir<br />
insanlarla. Birinin yeyip birinin bakmadığı bir<br />
dünya oluşturmak gerektir. Yoksulun gözünün,<br />
zenginin üzerinde olmadığı bir dünya gerektir.<br />
Yunus’a göre bir dostun gönlüne girmek, yüz<br />
kere hacı olmaktan iyidir:<br />
Çalış kazan, ye yedir, bir gönül ele getir.<br />
Yüz Kabeden yeğrektir, bir gönül ziyareti.<br />
Din de, imân da, yaradana inanmak ta, hep bu<br />
dünyada insanca yaşayabilmekte, insanca davranabilmekte<br />
yatmaktadır. İnsanların birbirini<br />
çıkarsız sevdiği, birbirlerinin hakkına saygı gösterdiği<br />
bir dünyayı özlemektedir Yunus.<br />
İnsanın kendi özünde başkalarını duyması,<br />
onları sevmesi, onların acılarını paylaşması,<br />
sevinçlerine ortak olması insan olmasının ön<br />
koşuludur. Lokmasını başkasıyla paylaşmak<br />
bunun ilk adımıdır. Önce özünde tatmak gerekir<br />
bu duyguyu. Sonra çevresine örnek olmak gelir.<br />
İlkeleri ile yaşar insanoğlu. İnandığı doğruları<br />
ödünsüz sonuna kadar savunmalıdır kişi, eğer<br />
tutarlı ise. İnsan olmanın bir gereğidir bu davranış.<br />
Yunus Emre, tutarlı davranışlarını, görüş<br />
ve düşüncelerini, inançlarını, duygularını hırsla<br />
değil, kinle değil, insanoğluna olan büyük sevgisiyle<br />
anlattı duygu yoğun yaşadığı şiirlerinde.